Zırrrrr.
Aloo.
Alooo. Nazlıııı.
Efendim anne.
Açılmıyor buuuu!???
Bazen bizim televizyon açılmamakta direniyor, ne bileyim ben neyden bahsediyor tv sandım. Söylemiyor ki.
Biraz sonra aç o zaman.
Ay ayakta mı bekleyeceğim???? Yoruldum ben yorulduuum! Ay hiç anlamıyorsun beni!
işine gelmediği zaman aznlamıyorsun beni der.
Açılmıyor bu Nazlı açılmıyoooooor!
Ney açılmayan?
Kız ne olacak bu bu!
Ney ney? Söylemiyorsun ki müneccimmiyim ben anne?
Kız kapı kapııııı!
Beni aramakla zaman kaybedeceğine görevlinin kapısını çal değll mi; ama beni rahatsız etmek bir tenefüsümü daha çalmaktan zevk duyuyor.
Bazen sitenin dış kapısı da tutukluk yapıyor eğer açık bırakmamışlarsa.
Hangi kapı hani?
Ay kız aaa anlayamadınn! Aaa
sen anlatamıyorsun! Söylemiyorsun ki açılmayan ne hangisi???
üffff kapı işte kapı ayol!
Binanın iç kapısı mı???
Hele şükür!
Sana hele şükür baştan söylesene anne!
Sanki açılmayan ne bok var başka???
Televizyon! Sitenin dış kapısı! Kaç kere arayıp sordun ya bana?!
Aman açılmıyor bu bozuuuk napacam ben gel en iyisi de bahçede bekleyelim düzelsin?!
Bi daha dene.
Neyi?
Kapıyı açmayı anneee!
Açılmıyor işte duruyorum hani???
Ya anahtarlığı tutacaksın demiştim yaa?!
Neyi?
Anahtarlığındaki mavi şeyi anne!
Nereye tutacam elimle mi?
Ay sen aldın mı eline anahtarlığını!?
Yok çantada.
E alsana eline! O mavi şey var ya onu kapının yanındaki kutuya tutacaksın ya!
Amaaaan bilmece gibi bu ne yaaa! Baş belası baş! Ne biçim şey???? Sıçaayım ben teknolojiye! Anahtar battı sanki?!
Sanki anahtarla açabiliyor da, o zaman daha zor diye söylenen kendi.
Beraber çıksaymışız ben açarmışım bu neymiş usanmış valla bıkmış usanmış! Ben de hiç evde olmuyormuşum! Bok varmış dışarda! ... . Söyleniyor.
Tabi parasız, güvencesiz, geleceksiz olsam üstüne bakımsız, şişko, özgüvensiz: sadece bana söyleneni yapıp hizmet etsem ne güzel olur? Ben bir oyuncak!
Hadi görüşüz! Ders başlayacak.
Kapatmaa! Napacam bunu?
Ya diyorum ya kaç defadır anne.
Aman be sıçayım teknolojiye! Teknoloji batsın?? Nereye sokacam bunu?
Of sokmayacaksın! Zillerin yanındaki kutuya tutacasın!
Haaa. Ee açılmıyorrr!
Bi daha tut.
Yok.
Dene anne bi daha.
Aman beeee! üfff. (sövüyor)
????
Hani bi bok olduğu yok!
Küçük kutuya tuttun değil mi???
Yani bi daha denemek, çevirip denemek vb şekilde tekrar yapmak kesinlikle gelmiyor aklına! Yoruldum diye söylenir anca. Nerde kölesi???? Nerden çalışmaya başladı??? Amaaan!
Ney?
Küçok kutuya doğru tuttun değil mi?
Ay eveeeet! Olmuyor Nazlı aaaaamaaananan.
Sonra biri dışarı çıkmak için gelince açıldı kapı içeri girdi. Telefonu kapatmak istemiyor tabi!
Tüm akşam da aynı şeyi defalarca konuştu defalarca!
Meğer gene anlamamış! Anahtarlıktaki mavi şeyi dedim ama sonra o market kartını çıkarıp sallamış!
özellikle yapıyor sanki. Ben işi bırakıp evde pinekleyeyim diye.
Sonra domuzun birine yamayacak! Ben de bir o yana bir bu yana köle misali hizmet verecem!
Annemin ev işlerini yaparmışım ya; napalım kaynanamın da yaparmışım! Ee benim ev?? Onu da tabi???!!
Gayet pişkin hizmetçilik etmemden! Sen yorulma falan yok!
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
29.05.2016
Uykuya dalıp çıkması 1 saniye.
şimdi salonda tv karşısında bişey izliyoruz. Yerimiz gereği annem kanepede uzanmış, ben daha geride kalıyorum koltukta.
Bi youm yapıyor mesela ceketi güzelmiş diyor.
Ben de cevap veriyorum anında ama annemin cevabı;
hımmm uyuyorum konuşmaa.
1 saniyede! Ne bileyim ben uyumuş dalmış?
Görmüyormuymuşum önündeymişim???
Tv yerine annemi izleyecem de yani?!
Hiç konuşmayıp cevap vermeyince de kötüyüm ama! Zaten akşamdan akşama evdeymişim onda da iki çift laf etmiyormuşum!
Konuşunca da susturur!
Ya da bastırır.
Bu daha keyifli herhalde.
Ama diyelim otelde, misafirlikte aynı odadayız; gene gecenin bir yarısı bile yüksek sesle konuşur: ayy uyuyamıyorum, çok sıcak falan diye.
Saat 3te bile böyle yatalı saatler olmuş: yani uyuduğun kesin. Ama konuşur da senin ödünü kopartarak uyandırır ama cevap verince sen onu korkutup uyandırmış olursun!!
Hani bişey demeyeyim de sussun desen; seni rahatsız ettiğini zaten hiç düşonmez, anlamaz, kabul etmez de: uyutmadığını, uyandığına falan da inanmaz= uyku sefası çekmişsindir! 5 kere ödünü koparmıştır oysa horlamasını saymıyorum!
Daha da hala ablamda teyzemde kalmamız gerekse bize bir yatak yaparlar.
Ana kız koyun koyuna uyurmuşuz.
Uzaktayken bile yüreğine indiriyor aniden sessizlikte konuşarak; ama tabi cevap verince ay uyandırdın beni Nazlı ayyy ödüm patladı aa der.
Aynı yatakta yatsak dalak böbrek de çalışır. Aniden bi döner küt böbreğine geçirir tekmeyi, dirseği.
Bi keresinde bi döndü kolu suratıma bi geçirdi: uykumdan adeta yumrukla uyanıyorum bir yana; daha da o kol orada kalıyor çekmiyor fark etmemiş ki!
Burnumun üstünde nefes almamı da engelleyecek bir açıda. Kol orada öyle.
Bırakayım mesela dayağımla kalayım nefesi de ağzımla alarak uyurum!
Yapsan da sabah anlatsan kabul bile etmez.
Alıp koydum kenara kolunu; ayyyy ödünü patlatmışııım! Ayy kalbine inmiş? Ne varmış ne olmuş? Ayy tansiyonu çıkmış ayyy ödü kopmuş ödüüü???!!
E kolun çarptı bana!
Ne var canım ne kadar çarpacak sanki ay ödüm koptu gece geceee.
Suratıma çaktın kolunu! Orada da bıraktın! Naapsaydın nefes mi almasaydım????
Ne alaka yaa?
Kolunu, elini suratıma çarptığın yetmiyor kolun orada mı kalacak, çektim elbet! Burnumun üstünde elle mi uyuyacam???
Aman ödümü patlattın ama!
Sen patlattın benim ödümü bi de suratıma çaktın!!
Daha da sabah hala iddia ediyor sen koparttın gece ödümü diye!
Ya gece bilmem kaçıncı uygundayken suratına biri vurup elini de burnunun üstünde bırakıyor kimin ödü kopar asıl?
Tabi ki eli çekilenin!!
üste çıkmak için uğraşıyor resmen. Bir daha gece dokunmayaymışım?
Ya bana kolunla çarpan sensin! Napayım kolun bacağın çaktığın yerde mi kalsın? Boks çalıştın gece resmen! Suratına bi tane indirdi yetmedi sonra bi döndü bacağını bi savurdu kasıklarıma geçirdi.
Komplo teorisi gibi kadın yaa.
Eskiden oluyor bu tekmelemeler tabi; en son böbreğime geçlrdiğinden sonra ders aldım napıp edip ayrı yerde yatıyorum.
Bi de kabul etmiyor gece çılgın gibi uyuduğunu? Biraz dönermiş sadece çünkü uykusu çok hafifmiş çok hassasmış??
Nasıl fark etmiyorsun ozaman bikeye çarptığını??? Bıraksam kalacak kol bacak çarptığı yerde.
şimdi salonda tv karşısında bişey izliyoruz. Yerimiz gereği annem kanepede uzanmış, ben daha geride kalıyorum koltukta.
Bi youm yapıyor mesela ceketi güzelmiş diyor.
Ben de cevap veriyorum anında ama annemin cevabı;
hımmm uyuyorum konuşmaa.
1 saniyede! Ne bileyim ben uyumuş dalmış?
Görmüyormuymuşum önündeymişim???
Tv yerine annemi izleyecem de yani?!
Hiç konuşmayıp cevap vermeyince de kötüyüm ama! Zaten akşamdan akşama evdeymişim onda da iki çift laf etmiyormuşum!
Konuşunca da susturur!
Ya da bastırır.
Bu daha keyifli herhalde.
Ama diyelim otelde, misafirlikte aynı odadayız; gene gecenin bir yarısı bile yüksek sesle konuşur: ayy uyuyamıyorum, çok sıcak falan diye.
Saat 3te bile böyle yatalı saatler olmuş: yani uyuduğun kesin. Ama konuşur da senin ödünü kopartarak uyandırır ama cevap verince sen onu korkutup uyandırmış olursun!!
Hani bişey demeyeyim de sussun desen; seni rahatsız ettiğini zaten hiç düşonmez, anlamaz, kabul etmez de: uyutmadığını, uyandığına falan da inanmaz= uyku sefası çekmişsindir! 5 kere ödünü koparmıştır oysa horlamasını saymıyorum!
Daha da hala ablamda teyzemde kalmamız gerekse bize bir yatak yaparlar.
Ana kız koyun koyuna uyurmuşuz.
Uzaktayken bile yüreğine indiriyor aniden sessizlikte konuşarak; ama tabi cevap verince ay uyandırdın beni Nazlı ayyy ödüm patladı aa der.
Aynı yatakta yatsak dalak böbrek de çalışır. Aniden bi döner küt böbreğine geçirir tekmeyi, dirseği.
Bi keresinde bi döndü kolu suratıma bi geçirdi: uykumdan adeta yumrukla uyanıyorum bir yana; daha da o kol orada kalıyor çekmiyor fark etmemiş ki!
Burnumun üstünde nefes almamı da engelleyecek bir açıda. Kol orada öyle.
Bırakayım mesela dayağımla kalayım nefesi de ağzımla alarak uyurum!
Yapsan da sabah anlatsan kabul bile etmez.
Alıp koydum kenara kolunu; ayyyy ödünü patlatmışııım! Ayy kalbine inmiş? Ne varmış ne olmuş? Ayy tansiyonu çıkmış ayyy ödü kopmuş ödüüü???!!
E kolun çarptı bana!
Ne var canım ne kadar çarpacak sanki ay ödüm koptu gece geceee.
Suratıma çaktın kolunu! Orada da bıraktın! Naapsaydın nefes mi almasaydım????
Ne alaka yaa?
Kolunu, elini suratıma çarptığın yetmiyor kolun orada mı kalacak, çektim elbet! Burnumun üstünde elle mi uyuyacam???
Aman ödümü patlattın ama!
Sen patlattın benim ödümü bi de suratıma çaktın!!
Daha da sabah hala iddia ediyor sen koparttın gece ödümü diye!
Ya gece bilmem kaçıncı uygundayken suratına biri vurup elini de burnunun üstünde bırakıyor kimin ödü kopar asıl?
Tabi ki eli çekilenin!!
üste çıkmak için uğraşıyor resmen. Bir daha gece dokunmayaymışım?
Ya bana kolunla çarpan sensin! Napayım kolun bacağın çaktığın yerde mi kalsın? Boks çalıştın gece resmen! Suratına bi tane indirdi yetmedi sonra bi döndü bacağını bi savurdu kasıklarıma geçirdi.
Komplo teorisi gibi kadın yaa.
Eskiden oluyor bu tekmelemeler tabi; en son böbreğime geçlrdiğinden sonra ders aldım napıp edip ayrı yerde yatıyorum.
Bi de kabul etmiyor gece çılgın gibi uyuduğunu? Biraz dönermiş sadece çünkü uykusu çok hafifmiş çok hassasmış??
Nasıl fark etmiyorsun ozaman bikeye çarptığını??? Bıraksam kalacak kol bacak çarptığı yerde.
Markete gitmek bile bi savaşa dönüşebiliyor. Sanki ben mutluluktan uçuyorum, hii ihtiyacım yok arkadaşa, gezmeye, deşarj olmaya; haftasonu fena halde küfürbaz, aksi, dırdırcı bebeğlm annemi eğlemem lazım. Hani bari bi memnun olsa sürekli şikayet ve dırdır konuşmasıyla geçirerek deşarj oluyor: ama beni şişiriyor.
O böyledir zaten; kendi deşarj olurken başkalarını şişirir, demoralize eder, modunu düşürür: sonra senin keyfin kaçmış, sıkılmış, bunalmışsındır, şişmişsindir döner sana 'ne kadar suratsızsın' der!
Asla da kendi yüzünden falan olmamıştır asssssla, ne alaka? Asla kabul etmez! Sen bozmuşsundur asık suratınla moralini!!
Bi de hem bana ver cevetini, çantanı tutayım der hem de bir yerde düşürür fark etmez, unutur fark etmez.
Malına sahip çıkmak kıymet bilmekten bahseder durur ama bi kez çantanı emanet etsen hop kaybeder.
çantam nerde?
Ne bileyim ben?
Nasıl ne bileyim anne sana bıraktım!
Yoo bana vermedin.
Ya az önce kabine girmeden verdim ya sana!
Ben ne bileyim ne verdin? Elbise sandım koydum oraya?
Benzer diyaloglar çok geçti çok. O kadar da olağandır ki. Ama kendi malı bi yerde unutulsun, kendi bile unutsa bana kızar.
Sürekli sanki kafasında beni sevmemek beğenmemek için bahaneler uyduruyor. Evden çıkarken unuttuğu gözlüğü bile benim kabahatim!
Bi keresinde çantanı taşıma, market arabasına koy diye ısrar etti; daha 5 dakika geçti geçmedi ne çanta ne araba!
Nerde araba?
Ne arabası?
Market arabasııı?
Ne bileyim ben?
Ya sen tutacaktın ya!
Ben mii????
Sen! Ben tutarım çantanı koy git un al dedin.
Bambaşka bir reyonda bırakmııııışş gitmiş.
Daha geçen ay; Forum'da bir market arabası dolu eşyayı unuttu. Gazete unutmuşuz sen şuradan al dedi ben arabayı düz yere çıkarttıktan sonra. Kendi de banka oturdu. Ne bileyim ben arabayı unutacak.
Hayır uyarsam araba sana emanet ha diye; azarlar beni aman be sen de gençler benden unutkan falan diye surat bükerek!
Haa sanmayın ki bu tavırları bana karşı hep böyle; dışardan gören annemi emekli, masum, yaşlı öğretmen diye görür; mesleğin verdiği didaktikik dışında sürekli rol kestiği için!
Ezelden beri dışarda başkaları içinde farklı, iyi, sevecen, anlayış abidesiyken: kendi evimize girdiğimiz anda yüzünün ifadesi bile değişir bambaşka biri; sürekli azarlayan, kusur bulan.
Asla özgüvenle büyümedik; ama başkalarını iltifata boğmaya bayılır insanlar da sanır ki yabancıya bu kadar iyi sevecen davranan iltifata boğan birisi kızlarına daha da çoğunu yapıyordur.
Tam aksi tam!
Hatta sevdiği şey dışarda bizim, özellikle de benim, çünkü ablam ses edemezdi, gıcığıma gidecek şeyler yapıp tepki göstermemi sağlamaya çalışmak; böylece aksi-kötü kızına bile anlayışla yaklaşan mükemmel anne rolü çizecetir.
Bayılır beni sinirlendirp sonra rol kesmeye! Kendi iyi sanısın da yeter gerisi önemli değil.
Ha market arabasını unutmuş, bankta bir kadınla konuşmaya dalmış; her yerde böyle geçici konuşmalarda konu ya siyaset ya benim evlenmemem olur: fix.
Aynı şeyleri defalarca konuşmaktan bıkmak ne demek büyük zevk alıyor. Beni ona buna, taksiciye şikayet etmek zevk onun için. Sanki bu insanlar beni yadırgasa çok umrumda olacak ama yanlış anlamalara da neden olur.
Neyse gerçi market arabasını unutmak gene bi derece iyi; bi gün taksiye yükledik eşyaları, beni almadan gittiler; hadi adam neyse annem yokluğumu hiiiç fark etmedi bile! Cidden. Kendi düşoncesine konuşmasına o kadar gömülür ki anlamaz.
Ee çantamı da elimden almıştı; sanırsın komplo. Bi sonraki taksiye bini peşlerinden gittimdi!
Gerçekten.
Kısa aralıklarla vardık evin önüne, hala anlamamıştı konuşmaktan! Eline de sımsıkı almış çantaları bana sen öde diyordu.
Ne kadar anlattıysam anlayamadı; ya da kabullenemedi; niye onun unutkanlığı falan olsun? Beni suçlamak varken?
Daha iki taksi olmasını zor anladı kapıda: koşsaydın diyor! it gibi mi???? Yorgun yorgun eve kadar peşinizden koşaydım bari???!
Zaten koştum el salladım bağırdım= tık yoktu!
Telefon edeydin dururduk ilerde diyor.
çantam sende! Zaten arasam annem duyup anlayıp açıncaya kadar ohoooo. Ben o kadar yolu yürüyecem yani???
Neyse o zaman; market arabasını unuttuğu yer banktan uzak. Dalmış konuşmaya. Ben de d&r'ye girip; yorgunum ama gazete alıp dönüyorum.
Ben gideinceye kadar; o sıra da millet bomba olaylarından gergin. Güvenlikçi alıyor arabayı, bakıyor, şüpheleniyor, çekip götürecek: ohooo annemin ruhu bile duymuyor ruhu??? Hiç!
Ben adama yetişinceye kadar epey ilerletti: daha ben adama laf anlatıyorum annem hala konuşma derdinde. Söyleyince de kabahat gene bende elbet!
Yanımda götüreymişim????
Eğimli yerden zor çıkarttım arabayı daha onunla avm gezecem! Fark etmedim ha ha dememek için beni suçluyor.
Aynı anda 3 yerde birden 3 şeyi birden yapamam ki.
Hem hafızası, dikkati ve zekasıyla övünür: hem nasıl: o kadar ki biz zavallı ölümlülere kendinin artıkları kalmış gibi bir tavır. Eee hani?????
Bu kez de güzel:
yorgun yorgun saatlerce süren çileli alışverikten sonra; ilerdeki banka gidip oturmak istedi; biz poşetlerken eşyalar geçerken.
Oh almış beni çantayı da yürüdü gitti.
Ben de peşinden çantamı almaya gidiyorum, sesleniyorum; hiç oralı değil!
Sonunda yetişip şöyle bir dokundum dursun diye. Naaptı beğenirsiniz???
Çığlık attı! Ayyyyy!
Arkasından yürüyen, seslenen kendi kızını duymuyor çünkü duyarlılık ve zeka abidesi insan.!
Büyük bir korku ve şaşkınlıkla döndü durup??????
Ay çantayı alıp gittin! Ver de parası ödenecek.
Kendi paranla öde!
Zaten öyle yapacam çantam sende anne.
Kartla öde!
çantam sende bi ver de.
Anlamıyor ki! çok korkmuş!
E seslendim duymuyorsun.
Doğru dürüst seslenememişin demek!
Sanırsın bende 9 oktav ses var???? Kendinden megafonluyum! Ha bu arada bigün bana başka reyondan bişey almam için göndermişti, o reyon en sonda oraya yürümeyeyim diye: sonra ben o şeyi ararken benim kaybolduğumu sanmıştı!??? 30 yaşında markette kaybolmuşum! Güvenliğe söylemiş onlar da torun sanmış anons ediyor: esmer, kot pantolonlu, mavi gömlekli kız çocuğu kaybolmuştur diye!!
Sen gönderdin reyona.
Ne?
Sen git te oradan bilmem ne al dedin gönderdin ya beni?
Ne bileyim dönmeyince?
Daha yeni ayrıldım yaa yanından?
Amaaan be!
5dk olmamıştır: insanların ifadesini düşün artık. çocuk arıyorlar ben çıkıyorum? Laf anlatmak mesele. Kayboldum sanmış? Bu yaşta Carrefour'da gerizekalı mıyım kaybolayım? Ne yani gerizekalılar kayıp mı olurmuş??? üste çıkmak için neye çekiyor!
Ha çanta savaşında kaldık.
Anlamıyor. Evet. Kafası sonmuş. Git kendin öde! Kartla öde diyerek konuşmaktan duyamıyor anlayamıyor.
Anne çantam sendeee! çantam sendeyken nasıl ödeyeyim???
Kartla öde kart! Senin kartın yok mu? Vermiyorum! Ay benim oturmam lazım anlamıyorsun hiÇ Nazlı!
Tamam bi çantamı alayım!
Ay oturmam lazım sen çanta alalım diyorsun! Aklın neredeydi daha önceden çanta için gezemem ben daha gezemem ayyyy!
Bi de böyle dalmış ki konuşmaya, sanki ben çantasını zorla alıyormuium gibi davranıyor.
Çanta alalım demiyorum anne! çantamı koluna takmışsın ver bi şunuuu.
Böyle sabitlendi mi annemde anlama kıtlığı olur; anlayamıyor, algılayamıyor: dalmış şikayete konuşmaya ne duyuyor ne aklına geliyor. Dinlemiyor haliyle. Böyle zamanlarda dikkatini sana vermesi için dokunman lazım. Sanırsın bi çeşit katatonik!
Dokunup sarsmazsan kopmaz kendi düşüncesinden.
Ben de zaten banka ulaştık, otursun da alayım dedim. Oturdu, sımsıkı da yapışmış çantalara; söyleniyor: çanta alacakmış! Daha gezecek halim mi var benim, hiç anlamıyorsun beni, yaşlandım ben yoruluyorum, baştan diyeydin ya çanta alalı, bakardık o zaman, sanki evde hiç çantası yok.... Yüz tane çantası var hala çanta da çanta napacaksan çantayı??
Annemin konuşmaları genelde böyle monolog: diyalog olamıyor.
Oturdu işte dırdıra devam...
Bende anlamıyor çantamı almaya çalışınca uyanacak kendi dünyasından diye düşündüm. Basbasbağırmaz mı???
Vermeem!
Nasıl alacam eşyaları ya? Kasada bekliyorlar anne!
Ne bekliyorsun git aaaal!
Ay cüzdan çantada cüzdaaaan!
Daha cüdan da mı alacağız Nazlı? Ben yorgunum! Vermem!
Neyi vermiyorsun ya kendi çantamı istiyorum ver şunuuu!
Market şeyleri nerde hani?
Ayyy ay! ödeyemedim ki çantam sendeee!
Kartla öde bana ne?
Kız kartlar çantada ikte bir ver şu çantamı artık!
Bi de aksiliği ve sabitliğinden bana sanki yabancı biri çantasını çekiştiriyormuş gibi davranmaz mı?????
Anlayamıyor, hatırlamıyor ki taşımak için çantamı aldığını.
Ben laf anlatmaya çalışırken annem de inatla anlamaz ve kızarken güvenlikçi 'ne oldu hanımteyze' diye geldi.
Hah zamanında pejmürde giydirdiği için evde, sürekli de tersleyip emir verdiği için beni evin yardımcı kızı sanmışlardı bir de kıt algısı sayesinde hırsız sandılar!
Ama bunu da algılayamaz ki beyni. Yorulmuş o oturup dinlenmesi lazımmış daha da çanta bakamazmış. Takmış kafayı. Mütemadiyen konuştuğu için kendi düşoncelerine gömülü, etrafı algılayamıyor. Onun gözünde kötü huylu kızı çanta diye tuttturarak anneciğini hiç düşünmüyor o anda; etraftaki insanlar da mesela annesini hiç anlamayan, düşünmeyen bu kıza tüüü diyerek bakıyordur.
Ay çanta diye tutturdu! Adama şikayet ediyor beni. Yanli uzattım ama bunlar belki 1-2 dakikada vuku buluyor.
Adam bana şüpheli bakıyor tabi. Annem de dırdırdır şikayette anlamıyor ki niye tepesinde kızı? Adam? Nazlı bekletiyor onu? O yorgun, artık eve gitmesi lazım ama Nazlı hala oyalanıyor.
Adam bir daha hanım teyze ne oldu? Diye sorunca zor dikkatini verdi; bakakaldı suratına?
Sonra bana dönüp poşetleri sordu haniymiş????
Ayyy ay ödeyemedim ki anne çantam sende çantaaaam!
Yahu kartınka git öde işte aaaa! Hala daha çanta alacam diyor!
Çanta alacam demiyorum benim çantam da sendeeeeee!
Bana ne git kartla öde kart kart! Aaa hiç anlamıyor!
Evet. Kendi anlayamaz ama başkalarının anlayamadığını düşünür hatta inanır buna.
Dokunmanın yetmediği yerde insan bağırıyor. Ama gene anlamıyor ki.
Yakaladım çantamı çektim zorla.
Bir şakırdı bir hayretler içinde bir şokta. Bu arada adama marketin kasasında beklediklerini çantamın annemde kaldığını anlatıyorum.
Sağol anne sayende hırsız da sanıldım ver de şunu artıııık.
Neyi veriyorum yaaa? Kartla öde kart!
Kart çantada çantaaaa! Ay ver şunu artık yapışmışsın sanki! Bekliyorlar kasada!
Zorla çektim çantamı ama annem hala şkakın anlamamışbi bana bi adama bakıyor.
Adam da ayrı salak o da anlayamadı.
Söylene söylene kasaya dönüp ödemeyi yapıyorum. Eve ulaştık hala anlamamış!
Sen bana niye bağırdın adam sana nasıl kızdı?????
Sayesinde hırsız bile sanıldım daha neyin peşinde hala da anlamamış.
Ne bilsinmiş cüzdanı kendindeee? Cüzdan değil yaa çantamı almışsın elimden yapışmışsın vermiyorsun daha da bana git öde diyorsun.
Eee ödeyivereydin?!
Ay delirecem delirecem! Neyle ödeyecem kıçımla mı çantamı vermiyorduuuuuun.
Kendi paranla ödeseydin bitti mi???
Hala anlayamadı.
Ben çekip ne aldım senden zorla?
Aman be!
Söyle bi söyle ne aldım çekiştirip???
Ne bileyim? Cüzdanımıı? çantamı?
Senin çantan kırmızı mı? Ha? Kart da yok para da yoktu sen de değil mi?
Eeee?
Ay hala ee diyor.
Taşımayayım diye almadın mı elimden ver ben tutayım dedim çantamııı?
Hııı.
Ee aldın gittin, daha da vermem diye uğraştırdın, elimboşken nasıl ödeme yapayım?
Kartla?
Kız kartlar çantadaaaaaaaa! çanta da sendeeeee.
Aman be ödemedin mi para vermeden mi çıktın?
Kız zorla aldım ya elinden kendi çantamııı sayende adam beni hırsız sandı!
Hangisi daha trajikomik?
+Markette kaybolduğumu sanıp anons ettirmesi mi?
+market arabasını unutup bomba sanılması mı?
+beni taksiye binmeden unutup gitmesi, sonra da arkadan koşsaydın demesi mi?
+çantamı sahiplenip vermemekte diretip hırsız sanılmama neden olması mı?
+orda burda çantamı ceketimi unutması mı?
+ya da market arabasını unutması?
O böyledir zaten; kendi deşarj olurken başkalarını şişirir, demoralize eder, modunu düşürür: sonra senin keyfin kaçmış, sıkılmış, bunalmışsındır, şişmişsindir döner sana 'ne kadar suratsızsın' der!
Asla da kendi yüzünden falan olmamıştır asssssla, ne alaka? Asla kabul etmez! Sen bozmuşsundur asık suratınla moralini!!
Bi de hem bana ver cevetini, çantanı tutayım der hem de bir yerde düşürür fark etmez, unutur fark etmez.
Malına sahip çıkmak kıymet bilmekten bahseder durur ama bi kez çantanı emanet etsen hop kaybeder.
çantam nerde?
Ne bileyim ben?
Nasıl ne bileyim anne sana bıraktım!
Yoo bana vermedin.
Ya az önce kabine girmeden verdim ya sana!
Ben ne bileyim ne verdin? Elbise sandım koydum oraya?
Benzer diyaloglar çok geçti çok. O kadar da olağandır ki. Ama kendi malı bi yerde unutulsun, kendi bile unutsa bana kızar.
Sürekli sanki kafasında beni sevmemek beğenmemek için bahaneler uyduruyor. Evden çıkarken unuttuğu gözlüğü bile benim kabahatim!
Bi keresinde çantanı taşıma, market arabasına koy diye ısrar etti; daha 5 dakika geçti geçmedi ne çanta ne araba!
Nerde araba?
Ne arabası?
Market arabasııı?
Ne bileyim ben?
Ya sen tutacaktın ya!
Ben mii????
Sen! Ben tutarım çantanı koy git un al dedin.
Bambaşka bir reyonda bırakmııııışş gitmiş.
Daha geçen ay; Forum'da bir market arabası dolu eşyayı unuttu. Gazete unutmuşuz sen şuradan al dedi ben arabayı düz yere çıkarttıktan sonra. Kendi de banka oturdu. Ne bileyim ben arabayı unutacak.
Hayır uyarsam araba sana emanet ha diye; azarlar beni aman be sen de gençler benden unutkan falan diye surat bükerek!
Haa sanmayın ki bu tavırları bana karşı hep böyle; dışardan gören annemi emekli, masum, yaşlı öğretmen diye görür; mesleğin verdiği didaktikik dışında sürekli rol kestiği için!
Ezelden beri dışarda başkaları içinde farklı, iyi, sevecen, anlayış abidesiyken: kendi evimize girdiğimiz anda yüzünün ifadesi bile değişir bambaşka biri; sürekli azarlayan, kusur bulan.
Asla özgüvenle büyümedik; ama başkalarını iltifata boğmaya bayılır insanlar da sanır ki yabancıya bu kadar iyi sevecen davranan iltifata boğan birisi kızlarına daha da çoğunu yapıyordur.
Tam aksi tam!
Hatta sevdiği şey dışarda bizim, özellikle de benim, çünkü ablam ses edemezdi, gıcığıma gidecek şeyler yapıp tepki göstermemi sağlamaya çalışmak; böylece aksi-kötü kızına bile anlayışla yaklaşan mükemmel anne rolü çizecetir.
Bayılır beni sinirlendirp sonra rol kesmeye! Kendi iyi sanısın da yeter gerisi önemli değil.
Ha market arabasını unutmuş, bankta bir kadınla konuşmaya dalmış; her yerde böyle geçici konuşmalarda konu ya siyaset ya benim evlenmemem olur: fix.
Aynı şeyleri defalarca konuşmaktan bıkmak ne demek büyük zevk alıyor. Beni ona buna, taksiciye şikayet etmek zevk onun için. Sanki bu insanlar beni yadırgasa çok umrumda olacak ama yanlış anlamalara da neden olur.
Neyse gerçi market arabasını unutmak gene bi derece iyi; bi gün taksiye yükledik eşyaları, beni almadan gittiler; hadi adam neyse annem yokluğumu hiiiç fark etmedi bile! Cidden. Kendi düşoncesine konuşmasına o kadar gömülür ki anlamaz.
Ee çantamı da elimden almıştı; sanırsın komplo. Bi sonraki taksiye bini peşlerinden gittimdi!
Gerçekten.
Kısa aralıklarla vardık evin önüne, hala anlamamıştı konuşmaktan! Eline de sımsıkı almış çantaları bana sen öde diyordu.
Ne kadar anlattıysam anlayamadı; ya da kabullenemedi; niye onun unutkanlığı falan olsun? Beni suçlamak varken?
Daha iki taksi olmasını zor anladı kapıda: koşsaydın diyor! it gibi mi???? Yorgun yorgun eve kadar peşinizden koşaydım bari???!
Zaten koştum el salladım bağırdım= tık yoktu!
Telefon edeydin dururduk ilerde diyor.
çantam sende! Zaten arasam annem duyup anlayıp açıncaya kadar ohoooo. Ben o kadar yolu yürüyecem yani???
Neyse o zaman; market arabasını unuttuğu yer banktan uzak. Dalmış konuşmaya. Ben de d&r'ye girip; yorgunum ama gazete alıp dönüyorum.
Ben gideinceye kadar; o sıra da millet bomba olaylarından gergin. Güvenlikçi alıyor arabayı, bakıyor, şüpheleniyor, çekip götürecek: ohooo annemin ruhu bile duymuyor ruhu??? Hiç!
Ben adama yetişinceye kadar epey ilerletti: daha ben adama laf anlatıyorum annem hala konuşma derdinde. Söyleyince de kabahat gene bende elbet!
Yanımda götüreymişim????
Eğimli yerden zor çıkarttım arabayı daha onunla avm gezecem! Fark etmedim ha ha dememek için beni suçluyor.
Aynı anda 3 yerde birden 3 şeyi birden yapamam ki.
Hem hafızası, dikkati ve zekasıyla övünür: hem nasıl: o kadar ki biz zavallı ölümlülere kendinin artıkları kalmış gibi bir tavır. Eee hani?????
Bu kez de güzel:
yorgun yorgun saatlerce süren çileli alışverikten sonra; ilerdeki banka gidip oturmak istedi; biz poşetlerken eşyalar geçerken.
Oh almış beni çantayı da yürüdü gitti.
Ben de peşinden çantamı almaya gidiyorum, sesleniyorum; hiç oralı değil!
Sonunda yetişip şöyle bir dokundum dursun diye. Naaptı beğenirsiniz???
Çığlık attı! Ayyyyy!
Arkasından yürüyen, seslenen kendi kızını duymuyor çünkü duyarlılık ve zeka abidesi insan.!
Büyük bir korku ve şaşkınlıkla döndü durup??????
Ay çantayı alıp gittin! Ver de parası ödenecek.
Kendi paranla öde!
Zaten öyle yapacam çantam sende anne.
Kartla öde!
çantam sende bi ver de.
Anlamıyor ki! çok korkmuş!
E seslendim duymuyorsun.
Doğru dürüst seslenememişin demek!
Sanırsın bende 9 oktav ses var???? Kendinden megafonluyum! Ha bu arada bigün bana başka reyondan bişey almam için göndermişti, o reyon en sonda oraya yürümeyeyim diye: sonra ben o şeyi ararken benim kaybolduğumu sanmıştı!??? 30 yaşında markette kaybolmuşum! Güvenliğe söylemiş onlar da torun sanmış anons ediyor: esmer, kot pantolonlu, mavi gömlekli kız çocuğu kaybolmuştur diye!!
Sen gönderdin reyona.
Ne?
Sen git te oradan bilmem ne al dedin gönderdin ya beni?
Ne bileyim dönmeyince?
Daha yeni ayrıldım yaa yanından?
Amaaan be!
5dk olmamıştır: insanların ifadesini düşün artık. çocuk arıyorlar ben çıkıyorum? Laf anlatmak mesele. Kayboldum sanmış? Bu yaşta Carrefour'da gerizekalı mıyım kaybolayım? Ne yani gerizekalılar kayıp mı olurmuş??? üste çıkmak için neye çekiyor!
Ha çanta savaşında kaldık.
Anlamıyor. Evet. Kafası sonmuş. Git kendin öde! Kartla öde diyerek konuşmaktan duyamıyor anlayamıyor.
Anne çantam sendeee! çantam sendeyken nasıl ödeyeyim???
Kartla öde kart! Senin kartın yok mu? Vermiyorum! Ay benim oturmam lazım anlamıyorsun hiÇ Nazlı!
Tamam bi çantamı alayım!
Ay oturmam lazım sen çanta alalım diyorsun! Aklın neredeydi daha önceden çanta için gezemem ben daha gezemem ayyyy!
Bi de böyle dalmış ki konuşmaya, sanki ben çantasını zorla alıyormuium gibi davranıyor.
Çanta alalım demiyorum anne! çantamı koluna takmışsın ver bi şunuuu.
Böyle sabitlendi mi annemde anlama kıtlığı olur; anlayamıyor, algılayamıyor: dalmış şikayete konuşmaya ne duyuyor ne aklına geliyor. Dinlemiyor haliyle. Böyle zamanlarda dikkatini sana vermesi için dokunman lazım. Sanırsın bi çeşit katatonik!
Dokunup sarsmazsan kopmaz kendi düşüncesinden.
Ben de zaten banka ulaştık, otursun da alayım dedim. Oturdu, sımsıkı da yapışmış çantalara; söyleniyor: çanta alacakmış! Daha gezecek halim mi var benim, hiç anlamıyorsun beni, yaşlandım ben yoruluyorum, baştan diyeydin ya çanta alalı, bakardık o zaman, sanki evde hiç çantası yok.... Yüz tane çantası var hala çanta da çanta napacaksan çantayı??
Annemin konuşmaları genelde böyle monolog: diyalog olamıyor.
Oturdu işte dırdıra devam...
Bende anlamıyor çantamı almaya çalışınca uyanacak kendi dünyasından diye düşündüm. Basbasbağırmaz mı???
Vermeem!
Nasıl alacam eşyaları ya? Kasada bekliyorlar anne!
Ne bekliyorsun git aaaal!
Ay cüzdan çantada cüzdaaaan!
Daha cüdan da mı alacağız Nazlı? Ben yorgunum! Vermem!
Neyi vermiyorsun ya kendi çantamı istiyorum ver şunuuu!
Market şeyleri nerde hani?
Ayyy ay! ödeyemedim ki çantam sendeee!
Kartla öde bana ne?
Kız kartlar çantada ikte bir ver şu çantamı artık!
Bi de aksiliği ve sabitliğinden bana sanki yabancı biri çantasını çekiştiriyormuş gibi davranmaz mı?????
Anlayamıyor, hatırlamıyor ki taşımak için çantamı aldığını.
Ben laf anlatmaya çalışırken annem de inatla anlamaz ve kızarken güvenlikçi 'ne oldu hanımteyze' diye geldi.
Hah zamanında pejmürde giydirdiği için evde, sürekli de tersleyip emir verdiği için beni evin yardımcı kızı sanmışlardı bir de kıt algısı sayesinde hırsız sandılar!
Ama bunu da algılayamaz ki beyni. Yorulmuş o oturup dinlenmesi lazımmış daha da çanta bakamazmış. Takmış kafayı. Mütemadiyen konuştuğu için kendi düşoncelerine gömülü, etrafı algılayamıyor. Onun gözünde kötü huylu kızı çanta diye tuttturarak anneciğini hiç düşünmüyor o anda; etraftaki insanlar da mesela annesini hiç anlamayan, düşünmeyen bu kıza tüüü diyerek bakıyordur.
Ay çanta diye tutturdu! Adama şikayet ediyor beni. Yanli uzattım ama bunlar belki 1-2 dakikada vuku buluyor.
Adam bana şüpheli bakıyor tabi. Annem de dırdırdır şikayette anlamıyor ki niye tepesinde kızı? Adam? Nazlı bekletiyor onu? O yorgun, artık eve gitmesi lazım ama Nazlı hala oyalanıyor.
Adam bir daha hanım teyze ne oldu? Diye sorunca zor dikkatini verdi; bakakaldı suratına?
Sonra bana dönüp poşetleri sordu haniymiş????
Ayyy ay ödeyemedim ki anne çantam sende çantaaaam!
Yahu kartınka git öde işte aaaa! Hala daha çanta alacam diyor!
Çanta alacam demiyorum benim çantam da sendeeeeee!
Bana ne git kartla öde kart kart! Aaa hiç anlamıyor!
Evet. Kendi anlayamaz ama başkalarının anlayamadığını düşünür hatta inanır buna.
Dokunmanın yetmediği yerde insan bağırıyor. Ama gene anlamıyor ki.
Yakaladım çantamı çektim zorla.
Bir şakırdı bir hayretler içinde bir şokta. Bu arada adama marketin kasasında beklediklerini çantamın annemde kaldığını anlatıyorum.
Sağol anne sayende hırsız da sanıldım ver de şunu artıııık.
Neyi veriyorum yaaa? Kartla öde kart!
Kart çantada çantaaaa! Ay ver şunu artık yapışmışsın sanki! Bekliyorlar kasada!
Zorla çektim çantamı ama annem hala şkakın anlamamışbi bana bi adama bakıyor.
Adam da ayrı salak o da anlayamadı.
Söylene söylene kasaya dönüp ödemeyi yapıyorum. Eve ulaştık hala anlamamış!
Sen bana niye bağırdın adam sana nasıl kızdı?????
Sayesinde hırsız bile sanıldım daha neyin peşinde hala da anlamamış.
Ne bilsinmiş cüzdanı kendindeee? Cüzdan değil yaa çantamı almışsın elimden yapışmışsın vermiyorsun daha da bana git öde diyorsun.
Eee ödeyivereydin?!
Ay delirecem delirecem! Neyle ödeyecem kıçımla mı çantamı vermiyorduuuuuun.
Kendi paranla ödeseydin bitti mi???
Hala anlayamadı.
Ben çekip ne aldım senden zorla?
Aman be!
Söyle bi söyle ne aldım çekiştirip???
Ne bileyim? Cüzdanımıı? çantamı?
Senin çantan kırmızı mı? Ha? Kart da yok para da yoktu sen de değil mi?
Eeee?
Ay hala ee diyor.
Taşımayayım diye almadın mı elimden ver ben tutayım dedim çantamııı?
Hııı.
Ee aldın gittin, daha da vermem diye uğraştırdın, elimboşken nasıl ödeme yapayım?
Kartla?
Kız kartlar çantadaaaaaaaa! çanta da sendeeeee.
Aman be ödemedin mi para vermeden mi çıktın?
Kız zorla aldım ya elinden kendi çantamııı sayende adam beni hırsız sandı!
Hangisi daha trajikomik?
+Markette kaybolduğumu sanıp anons ettirmesi mi?
+market arabasını unutup bomba sanılması mı?
+beni taksiye binmeden unutup gitmesi, sonra da arkadan koşsaydın demesi mi?
+çantamı sahiplenip vermemekte diretip hırsız sanılmama neden olması mı?
+orda burda çantamı ceketimi unutması mı?
+ya da market arabasını unutması?
Her hafta en az 2 kere okula gitmemem için bahane üretmeye çalışıyor.
Sanki çocuğum!
Bugün gitme hava kötü!
Bugün gitme alışverişe çıkarız.
Bugün gitme damlamı kim damlatacak???
Hala ne güzeldi eskiden bi okul vardı haftada 3 gün gidiyordun ne güzeldi diyor.
Kaçıncı unutuşu bu.
Kendi fikirlerine o kadar saplanıyor sabitleniyor ki bazı bilgileri güncelleyemiyor.
Nesi iyi? Vekil öğretmenlikti o!
Ne güzel ikte gene öyle olsa Nazlı!
Ya 250 liranın nesi iyi yaa??
iyiii! Ne güzel! Yeterdi!
250 lira???
Hıı mis gibi yeter sana!
çocuğa harçlık mı bu?
Aa?? Hangi çocuk 250 milyon alır Nazlı bulmuşun da bunuyorsun! Sanki şimdi aldığın kadar sayılır!
250 lira anne milyon değil!
Neyse ikte 250 bin.
Bin de değil! Senin aylık sigara paran bile ondan çok!
Yok artık 250 liraya koli alınır koli???
2bin 500 değil anne çeyrek yani 250 lira liraaa!
Taamaaaam anladıım ne güzeldi işte yeterdi. Gene sorsan o okula tüm yıl çalışsan nazlı?
Vekil öğretmenlikte anne esas öğretmen izinden döndüğü zaman işin biter gidersin!
Aa ne biçim olur mu hiç gitme sen de kaaaal aaaa?
Napacam kalıp? Bedavaya bakıcılık mı?
Kız 250 lira işteeee!
Ayy bi anlayamadın ha anne yıllardır aynı şey!
Yani çalışıyorum diye kendimi avutsam yeter, ne gelecek kaygısı ne emeklilik ne para.... Yeter bana.
Diyecem ama hala anlamadı hala!
O elinin altında her an hizmetinde olayım istiyor mesele o.
Böylece hizmet ettirecek, istediği gibi davranıp konuşup deşarj olacak.
Hıı o zamanlar beni küçümsemekten zevk alıyordu: ben olsam ne işler bulurm ne işler. Ben olsam ohhoooo bütün okullar sıraya girer sıraya!
Sanki çocuğum!
Bugün gitme hava kötü!
Bugün gitme alışverişe çıkarız.
Bugün gitme damlamı kim damlatacak???
Hala ne güzeldi eskiden bi okul vardı haftada 3 gün gidiyordun ne güzeldi diyor.
Kaçıncı unutuşu bu.
Kendi fikirlerine o kadar saplanıyor sabitleniyor ki bazı bilgileri güncelleyemiyor.
Nesi iyi? Vekil öğretmenlikti o!
Ne güzel ikte gene öyle olsa Nazlı!
Ya 250 liranın nesi iyi yaa??
iyiii! Ne güzel! Yeterdi!
250 lira???
Hıı mis gibi yeter sana!
çocuğa harçlık mı bu?
Aa?? Hangi çocuk 250 milyon alır Nazlı bulmuşun da bunuyorsun! Sanki şimdi aldığın kadar sayılır!
250 lira anne milyon değil!
Neyse ikte 250 bin.
Bin de değil! Senin aylık sigara paran bile ondan çok!
Yok artık 250 liraya koli alınır koli???
2bin 500 değil anne çeyrek yani 250 lira liraaa!
Taamaaaam anladıım ne güzeldi işte yeterdi. Gene sorsan o okula tüm yıl çalışsan nazlı?
Vekil öğretmenlikte anne esas öğretmen izinden döndüğü zaman işin biter gidersin!
Aa ne biçim olur mu hiç gitme sen de kaaaal aaaa?
Napacam kalıp? Bedavaya bakıcılık mı?
Kız 250 lira işteeee!
Ayy bi anlayamadın ha anne yıllardır aynı şey!
Yani çalışıyorum diye kendimi avutsam yeter, ne gelecek kaygısı ne emeklilik ne para.... Yeter bana.
Diyecem ama hala anlamadı hala!
O elinin altında her an hizmetinde olayım istiyor mesele o.
Böylece hizmet ettirecek, istediği gibi davranıp konuşup deşarj olacak.
Hıı o zamanlar beni küçümsemekten zevk alıyordu: ben olsam ne işler bulurm ne işler. Ben olsam ohhoooo bütün okullar sıraya girer sıraya!
Hayatında evlilikle ilgili olumlu bişey söylememiştir.
Tv izliyor, birisi demiş ki evlenip mutlu olmak istiyorum.
Aman buna köpürmüş lanet okuyor.
Sanki evlenince mutlu olunuyormuş da sanki sevince bir bok oluyormuş da!
Evlilik insanın hayatına sıçıyor sıçıyor! Der her zaman!
Sevmiş de ne olmuş?
Evlilik insanın hayatını mahvediyormuş!
Eskiden beri böyle söyler.
Ama gel gör ki ben bunları duymamışım hatırlamayacağım gibi boktan r evlilik yapmamı istiyor.
Sevmiş de ne olmuş evliliği???
üzerimde sosyal deney yapmak istiyor; düşüncesine göre severek evlenmenin faydası yok sevmeden evlen ne olacak???
Zamanla alışırsın!
Tabi stokholm sendromu olsun?
Hı? Anlamaz kl.
Garanti olsun tabi hayatıma sıçılacağı mahvolacağı???
Düşünmüyor ki bunu? Kendi çelişkisini görsün.
Tv izliyor, birisi demiş ki evlenip mutlu olmak istiyorum.
Aman buna köpürmüş lanet okuyor.
Sanki evlenince mutlu olunuyormuş da sanki sevince bir bok oluyormuş da!
Evlilik insanın hayatına sıçıyor sıçıyor! Der her zaman!
Sevmiş de ne olmuş?
Evlilik insanın hayatını mahvediyormuş!
Eskiden beri böyle söyler.
Ama gel gör ki ben bunları duymamışım hatırlamayacağım gibi boktan r evlilik yapmamı istiyor.
Sevmiş de ne olmuş evliliği???
üzerimde sosyal deney yapmak istiyor; düşüncesine göre severek evlenmenin faydası yok sevmeden evlen ne olacak???
Zamanla alışırsın!
Tabi stokholm sendromu olsun?
Hı? Anlamaz kl.
Garanti olsun tabi hayatıma sıçılacağı mahvolacağı???
Düşünmüyor ki bunu? Kendi çelişkisini görsün.
Hani evden eli boş çıkmam imkansız, muhakkak elime kötü, çirkin, kırışmış, eskimiş bir market poşeti tutuşturur diyorum ya.
illa da kötü poşet olur, asla iyi bir poşet, kağıt ve ya bez torba olmaz asssla!
Ben özellikle çıkarırım, bulurum iyi bir taşıma poşeti; annem onu katlar, kaldırır, saklar: lazım olurmuş sonra o!
şimdi lazım işte!
Niyee??
Bununla mı gezecem?
Nolmuş ki geeez.
Katlayıp çantama koymama, eczane torbasına koymama da karşı. Ezilirmiş! çok sinirleniyor, inat ve ısrarla elimden o düzgün torbaları söke söke alıyor, kırışık poşetle dolaşmamı istiyor. Elimde bol bol rahat rahat taşıyacakmışım!
Gerçekten elimden bin türlü laf ve hatta zorla alır düzgün torbaları! Lazım olur sonra! Sonra o torbalar naylonsa kuruyup dökülür bile kullanmamaktan, kağıtsa tutkalları eskir dağılır.
Ama yeter ki Nazlı rahat etmesin, iyi görünmesin!
Ne kadar antikarizmati, antipatik, ne kadar çirkin bir manzara sergiler, görünürsem o kadar iyi!
Hani illa yanımda yecek götüreceğim; çünkü sürekli aç bir halterciyim, canavarım ve gittiğim yerde yiyecek bulunmuyor! Vahşi orman, kıtlık bölgesi!??
Tepsi tepsi börek, çörek, puaça vb. Her tenefüste yiyecekmişim???? Spor akademisindeki çocuklar yese bile obez olur sonunda.
Acıkırsın! Aç kalma!
Hem öğretmen arkadaşlarım ne kadar hamarat, ne kadar bilinçli, iştahlı falan der beğenirmiş beni!?
Her tenefüs yemek yenir mi? Ha ayrıca öğlen yemekhaneden de yemek yiyeceğim??????
Azmanım ya!
Ben eskisi gibi kilolu olmayayım; hem hormon dengesi bozuluyor hem iç organlar yoruluyor hem görünüş iyi olmuyor tansiyonum çıkmasın derken; anneme göre her tenefüs köşeme çekilip telefonda anneciğimle konuşurken tıkınacağım ve bu duruma hayran kalacak insanlar???
Ucube şişko inek tarifi?!
Zor vazgeçirdim börek çörekten; kendi de yapacam diye çok yoruluyor sanki şartmış gibi bir saplantısı olmuş!
E ne yiyecemişim ben??????????
Ya kahvaltı yapmadan çıkmıyorum ki zaten!
Ee sonra acıkır mışım? Ya ergenkenki gibi acıkmıyorum metabolizmam yavaşladııı!
Ee hiç mi yemeyecemişim ya??
Ya kantin-yemekhane yok mu sanki??? öğlen yemeği var.
Aa öğlene kadar ağzıma lokma koymayacakmıymışım???
Ya ne????
Kendi gibi herkesi değirmen misali öğütüp kilo almıyor sanıyor. Ki kendinin bi ara ülseri reflüye dönmüştü.
Sonra meyveye ikna oldu. Ama 1 kilo?????????? Masamda otururken bir yandan yermişim???? örgü de öreyim bari???
Taşra köyünde bi okulda değilim ki ben?
Zaten amaç beni çirkin göstermek, kilo alıp çirkinleşmem ve garip davranışlar sonucu okuldan atılıp, işsi kalıp, evde pinekleyerek elinin, hizmetinin altında olmam sanki.
Günde 1 kilo muz yenir mi yaaa???
Ona kalsa çilek, portakal, elma gibi zahmetli meyveler yiyecem okulda???
Sanki okul değil evcilik oyunu???
1 muz götürür oldum. Akşama kadar acımdan ölürmüşom kan şekerim düşermiş! Hayır öyle bişey yok.
Ha bu kadar okulda tıkınmanın ardından eve zamanında yetişip annemle de çok yemek yiyeceğim??? Sonra tatlı ve meyve; yatmadan önce de tost yapayımmış!
Oldu şeker tansiyon kollestrol kilo sonra!
Herkesin bünyesi aynı değil; kendi kilo almıyor fazla diye başkalarının farklı olduğunu anlayamıyor, kabullenemiyor!
Tabi ki o bir muz yine çirkin bir torbada ve çantama tıkmam yasak!
Ah pardon yasak demek yok! Olmaz var!
Evden öyle çıkıp merdivende sokuyorum çantaya tabi!
Ha illa hırka, mont alınacak; dışarısı 40 derece olsa bile!
Merdivenden inmeme de dayanamıyor yorulur muşum!
çok yiyip şişko ve sağlıksız olayım, her tenefüs annemle konuşmaktan sosyalleşemeyeyim sıcak yemekten ağzım yanmasın ve aç kalmayayım, merdiven inip yorulmayayım ama b.ktan bir evlilik yapıp ellerinde bir oyuncak gibi köle gibi ömür tüketeyim!
Ne mantık.
Benim için asansörü bile çağırıp baş çağırdım tuttum diye sömürü yapıp binmemi istiyor. Yorulurmuşum merdivende bari tek tek ineyimmiş!????
Yaşlı ya da bebeğim ya da engelli. Cidden tek tek ineyim istiyor; katları yada kat aralarına kadar değll haaa : basamaklarıııı!???????
En son takıntısı yumurta! Evet sabah yediğim yetmez gibi 3-5 yumurta daha haşlayıp poşete koyuyor! Kolestrolden gideyim diye sanki. Bırak kokusunu?
Arada tartıştığım uyardığım için durulsa mantığa gelse de biraz; ardından aşırı saçma dönemler geliyor böyle yumurta yemek tenefüslerde gibi!????
Ama dün kendini aştı. Poşet şikayetimi hatırlayıp plastik sepet gibi bişey almış!????
Beslenme çantası!?
içine de kısır malzemesi koymuş!??? Evde muz ve ya yumurta kalmamış alışverişe gitmek lazımmış da!
Ne bu?
Poşet çirkin dedin ya sepet aldım Bim'den.
Bunu taşımak daha mı iyi?
Hııı?
Ne bunlar?
Kısır yaparsın arada diye?
Oklavayla un da olsa börek açardım!
Merdane var bizde oklava yok ki?!
Evcilik oyunu mu bu kısır yapacam anne tenefüste????
Aç mı kalacan?
Kıtlık mı var okulda??? Meyve bile var kantinde.
Olsun sen yap da ye, hem arkadaşların me hanım kızmış ne hamaratmış der değil mi?
???????
Almadım tabi? Okulda kısır yapacam? örgü örüp, yere oturup börek, sıkma, bazlama da yapayım bari????
Böyle deyince de ona zamanın olmaz ama, diyor!
Annem bana laf çakmayı bilir ama ne şakadan, ne benzetme, teşbih, ironi ne imadan anlar! Direk düzmantık anlıyor.
Bişeye yok nenem dersin ya; nenenle ne alakası var o çoktan göçmüştü der mesela,,,
illa da kötü poşet olur, asla iyi bir poşet, kağıt ve ya bez torba olmaz asssla!
Ben özellikle çıkarırım, bulurum iyi bir taşıma poşeti; annem onu katlar, kaldırır, saklar: lazım olurmuş sonra o!
şimdi lazım işte!
Niyee??
Bununla mı gezecem?
Nolmuş ki geeez.
Katlayıp çantama koymama, eczane torbasına koymama da karşı. Ezilirmiş! çok sinirleniyor, inat ve ısrarla elimden o düzgün torbaları söke söke alıyor, kırışık poşetle dolaşmamı istiyor. Elimde bol bol rahat rahat taşıyacakmışım!
Gerçekten elimden bin türlü laf ve hatta zorla alır düzgün torbaları! Lazım olur sonra! Sonra o torbalar naylonsa kuruyup dökülür bile kullanmamaktan, kağıtsa tutkalları eskir dağılır.
Ama yeter ki Nazlı rahat etmesin, iyi görünmesin!
Ne kadar antikarizmati, antipatik, ne kadar çirkin bir manzara sergiler, görünürsem o kadar iyi!
Hani illa yanımda yecek götüreceğim; çünkü sürekli aç bir halterciyim, canavarım ve gittiğim yerde yiyecek bulunmuyor! Vahşi orman, kıtlık bölgesi!??
Tepsi tepsi börek, çörek, puaça vb. Her tenefüste yiyecekmişim???? Spor akademisindeki çocuklar yese bile obez olur sonunda.
Acıkırsın! Aç kalma!
Hem öğretmen arkadaşlarım ne kadar hamarat, ne kadar bilinçli, iştahlı falan der beğenirmiş beni!?
Her tenefüs yemek yenir mi? Ha ayrıca öğlen yemekhaneden de yemek yiyeceğim??????
Azmanım ya!
Ben eskisi gibi kilolu olmayayım; hem hormon dengesi bozuluyor hem iç organlar yoruluyor hem görünüş iyi olmuyor tansiyonum çıkmasın derken; anneme göre her tenefüs köşeme çekilip telefonda anneciğimle konuşurken tıkınacağım ve bu duruma hayran kalacak insanlar???
Ucube şişko inek tarifi?!
Zor vazgeçirdim börek çörekten; kendi de yapacam diye çok yoruluyor sanki şartmış gibi bir saplantısı olmuş!
E ne yiyecemişim ben??????????
Ya kahvaltı yapmadan çıkmıyorum ki zaten!
Ee sonra acıkır mışım? Ya ergenkenki gibi acıkmıyorum metabolizmam yavaşladııı!
Ee hiç mi yemeyecemişim ya??
Ya kantin-yemekhane yok mu sanki??? öğlen yemeği var.
Aa öğlene kadar ağzıma lokma koymayacakmıymışım???
Ya ne????
Kendi gibi herkesi değirmen misali öğütüp kilo almıyor sanıyor. Ki kendinin bi ara ülseri reflüye dönmüştü.
Sonra meyveye ikna oldu. Ama 1 kilo?????????? Masamda otururken bir yandan yermişim???? örgü de öreyim bari???
Taşra köyünde bi okulda değilim ki ben?
Zaten amaç beni çirkin göstermek, kilo alıp çirkinleşmem ve garip davranışlar sonucu okuldan atılıp, işsi kalıp, evde pinekleyerek elinin, hizmetinin altında olmam sanki.
Günde 1 kilo muz yenir mi yaaa???
Ona kalsa çilek, portakal, elma gibi zahmetli meyveler yiyecem okulda???
Sanki okul değil evcilik oyunu???
1 muz götürür oldum. Akşama kadar acımdan ölürmüşom kan şekerim düşermiş! Hayır öyle bişey yok.
Ha bu kadar okulda tıkınmanın ardından eve zamanında yetişip annemle de çok yemek yiyeceğim??? Sonra tatlı ve meyve; yatmadan önce de tost yapayımmış!
Oldu şeker tansiyon kollestrol kilo sonra!
Herkesin bünyesi aynı değil; kendi kilo almıyor fazla diye başkalarının farklı olduğunu anlayamıyor, kabullenemiyor!
Tabi ki o bir muz yine çirkin bir torbada ve çantama tıkmam yasak!
Ah pardon yasak demek yok! Olmaz var!
Evden öyle çıkıp merdivende sokuyorum çantaya tabi!
Ha illa hırka, mont alınacak; dışarısı 40 derece olsa bile!
Merdivenden inmeme de dayanamıyor yorulur muşum!
çok yiyip şişko ve sağlıksız olayım, her tenefüs annemle konuşmaktan sosyalleşemeyeyim sıcak yemekten ağzım yanmasın ve aç kalmayayım, merdiven inip yorulmayayım ama b.ktan bir evlilik yapıp ellerinde bir oyuncak gibi köle gibi ömür tüketeyim!
Ne mantık.
Benim için asansörü bile çağırıp baş çağırdım tuttum diye sömürü yapıp binmemi istiyor. Yorulurmuşum merdivende bari tek tek ineyimmiş!????
Yaşlı ya da bebeğim ya da engelli. Cidden tek tek ineyim istiyor; katları yada kat aralarına kadar değll haaa : basamaklarıııı!???????
En son takıntısı yumurta! Evet sabah yediğim yetmez gibi 3-5 yumurta daha haşlayıp poşete koyuyor! Kolestrolden gideyim diye sanki. Bırak kokusunu?
Arada tartıştığım uyardığım için durulsa mantığa gelse de biraz; ardından aşırı saçma dönemler geliyor böyle yumurta yemek tenefüslerde gibi!????
Ama dün kendini aştı. Poşet şikayetimi hatırlayıp plastik sepet gibi bişey almış!????
Beslenme çantası!?
içine de kısır malzemesi koymuş!??? Evde muz ve ya yumurta kalmamış alışverişe gitmek lazımmış da!
Ne bu?
Poşet çirkin dedin ya sepet aldım Bim'den.
Bunu taşımak daha mı iyi?
Hııı?
Ne bunlar?
Kısır yaparsın arada diye?
Oklavayla un da olsa börek açardım!
Merdane var bizde oklava yok ki?!
Evcilik oyunu mu bu kısır yapacam anne tenefüste????
Aç mı kalacan?
Kıtlık mı var okulda??? Meyve bile var kantinde.
Olsun sen yap da ye, hem arkadaşların me hanım kızmış ne hamaratmış der değil mi?
???????
Almadım tabi? Okulda kısır yapacam? örgü örüp, yere oturup börek, sıkma, bazlama da yapayım bari????
Böyle deyince de ona zamanın olmaz ama, diyor!
Annem bana laf çakmayı bilir ama ne şakadan, ne benzetme, teşbih, ironi ne imadan anlar! Direk düzmantık anlıyor.
Bişeye yok nenem dersin ya; nenenle ne alakası var o çoktan göçmüştü der mesela,,,
Evdeki bütün elektronikten ben sorumluyum, hiiç bilmiyor.
Ne zaman 'ee ben evlenince ne yapacaksın?' deyince.
Gayet normal biçimde 'gelir yaparsıııın'der.
E hani kaynanama da yardım edecektim?
Edersin napalım?
üç ev birden temizleyecem yani?!
iyi.
Hıı çok iyi. Hayallerim gerçek oldu!
?????
Ya başka şehre taşınırsak?
Ben de gelirim ne var?
Eve?
Başka ev tutarım!
Oh iki evi de ben taşıyacam yani?
Aman sanki sırtına alacaksın da!
Ne güzel plan hayran kaldım!
Ne zaman 'ee ben evlenince ne yapacaksın?' deyince.
Gayet normal biçimde 'gelir yaparsıııın'der.
E hani kaynanama da yardım edecektim?
Edersin napalım?
üç ev birden temizleyecem yani?!
iyi.
Hıı çok iyi. Hayallerim gerçek oldu!
?????
Ya başka şehre taşınırsak?
Ben de gelirim ne var?
Eve?
Başka ev tutarım!
Oh iki evi de ben taşıyacam yani?
Aman sanki sırtına alacaksın da!
Ne güzel plan hayran kaldım!
26.05.2016
Ona göre yabancılar yani Avrupalı ve Amerikalı herkes ama istisnasız, çok uzun boylu!
Bu fikrini değiştiremiyor.
Salma Hayek için kısa boylu dedim ki 1,57miş; annem yapıştırdı!:
ama onlar uzun! Gene en az 1,70 vardır!
1,57miş dedim inandıramadım, ama onlar uzun Nazlı yapıları öyle hiç değilse 1,67 falandır imkansız onlar uzun.
Sabit fikir ve iddiacı. en azından benden uzunmuş!!!
herkes benden uzun, herkes benden güzel, benden başarılı, benden daha iyi.... herkes benden üstün!!
Ama ona göre her konuda haklı.
Ama benim bişeyin aksini söylemeye hakkım yok, bişeyi savunmaya!
Ben iddiacıyım o zaman!
Oscarlı bir filme 10 saniyede b.k gibi der mesela ve emin! Milyonlarca film izlemiş o!
Ama birinin bile adını, oyuncunun adını bilmez! 4 yapraklı yonca hariç!
Kara komedi filmini hiç anlamaz; hani suç cinayet ama salakça hareketler olur.
Zerre anlamıyor çekememişler diye iddia ediyor.
Anlatsan da nafile! Olmaz öyle şey o milyonlarca dizi izlemiş ohoooo hele dizileri saysaymışız!
Öyle de emin ve bilgiç şekilde pozlarla söylüyor ki komik bile oluyor.
Aa sinemadan anlamaz mı o hiç olacak şey mi?!
şu yaşına kadar milyon tane film izlemiş o!
Hiç dikkatini veremez ki; ya tıkınır ya konuşur kalkar gider dolaşır döner hiç bir aktörün adını bilmez ilgilenmez filmlerin adını da bilmez.
Ama iddiacı iddiacı bilgiçlik taslar!
Daha ilk filminde oynayan bir oyuncuyu tanıdığını iddia ediyor! Birine benzettiğini bile kabul etmiyor!
Dayanamıyor kaybetmeye.
Sen iddiacı olamazsın mesela ama o olabilir.
Kırmızı bir tişörtüm vardı onun hakkında iki ay defalarca tartıştık! Önden açık olduğunu iddia ediyor ama değildi.
Beni boş bulduğu anlarda iddia ediyordu pes etmem ve kendinin kazanması için.
Beni yıldırma politikası da bana iddiacı ve inatçı demek.
O iddiacı ve inatçı olamaz ki: çünkü
Kendi hep doğru hatırlar doğru bilir.
Benim doğru bilmem hatırlamam mümkün mü? Bu zekayla? Aha!
çocukken beni böyle kıvrak zeka hinlik oyunlarıyla çok pes ettirip aşağıladı, kendini iyi ve güçlü hissetmek için.
Nasıl beni bakımsız kötü kıyafetle çıkarıp başkalarını beğenmesi ve övmesi gibi.
özellikle Nazlı kendini salak ve çirkin hissersin diye plan yapmıyor tabi.
Sadece kendi duygu ve düşüncelerini önemsiyor en çok.
Tabi özgüveni olmayan insanları yönetmek de daha kolay olur. En sevdiğl ve istediği şey.
Nazlı köle gibi olsun ama anlamasın ve bi şey demesin bununla ilgili.
Sıkılırsa da gene eleştirir; aman sen de ne kadar kişiliksizsin! Sen nasıl evleneceksin nasıl uğraşacaksın kaynanayla falan!! Ezerler seni!
Sen eziyorsun ki ya zaten?!
Ben miiii??? Ne zaman ezdim? Asssla asla!
Ezdiğinin bilincinde değil ki; sadece üstün haklı olmak kazanmak istiyor= bencilş diz boyu; duyguları konusunda.
Yıllarca okuyacan işin paran emekliliğin olacak diye yetiştirdi: şimdi yaşlı bir adamla evlenip, sabahları kaynanama bakacam ve evinin işini de, öğleden sonraları annemi memnun edecem ve evinin işlerini yapacam; akşam da kocamı mesut edeceğim= planı bu. Düşünmüş herşeyi. Bi beni ve hayatımı unutmuş!
Bu fikrini değiştiremiyor.
Salma Hayek için kısa boylu dedim ki 1,57miş; annem yapıştırdı!:
ama onlar uzun! Gene en az 1,70 vardır!
1,57miş dedim inandıramadım, ama onlar uzun Nazlı yapıları öyle hiç değilse 1,67 falandır imkansız onlar uzun.
Sabit fikir ve iddiacı. en azından benden uzunmuş!!!
herkes benden uzun, herkes benden güzel, benden başarılı, benden daha iyi.... herkes benden üstün!!
Ama ona göre her konuda haklı.
Ama benim bişeyin aksini söylemeye hakkım yok, bişeyi savunmaya!
Ben iddiacıyım o zaman!
Oscarlı bir filme 10 saniyede b.k gibi der mesela ve emin! Milyonlarca film izlemiş o!
Ama birinin bile adını, oyuncunun adını bilmez! 4 yapraklı yonca hariç!
Kara komedi filmini hiç anlamaz; hani suç cinayet ama salakça hareketler olur.
Zerre anlamıyor çekememişler diye iddia ediyor.
Anlatsan da nafile! Olmaz öyle şey o milyonlarca dizi izlemiş ohoooo hele dizileri saysaymışız!
Öyle de emin ve bilgiç şekilde pozlarla söylüyor ki komik bile oluyor.
Aa sinemadan anlamaz mı o hiç olacak şey mi?!
şu yaşına kadar milyon tane film izlemiş o!
Hiç dikkatini veremez ki; ya tıkınır ya konuşur kalkar gider dolaşır döner hiç bir aktörün adını bilmez ilgilenmez filmlerin adını da bilmez.
Ama iddiacı iddiacı bilgiçlik taslar!
Daha ilk filminde oynayan bir oyuncuyu tanıdığını iddia ediyor! Birine benzettiğini bile kabul etmiyor!
Dayanamıyor kaybetmeye.
Sen iddiacı olamazsın mesela ama o olabilir.
Kırmızı bir tişörtüm vardı onun hakkında iki ay defalarca tartıştık! Önden açık olduğunu iddia ediyor ama değildi.
Beni boş bulduğu anlarda iddia ediyordu pes etmem ve kendinin kazanması için.
Beni yıldırma politikası da bana iddiacı ve inatçı demek.
O iddiacı ve inatçı olamaz ki: çünkü
Kendi hep doğru hatırlar doğru bilir.
Benim doğru bilmem hatırlamam mümkün mü? Bu zekayla? Aha!
çocukken beni böyle kıvrak zeka hinlik oyunlarıyla çok pes ettirip aşağıladı, kendini iyi ve güçlü hissetmek için.
Nasıl beni bakımsız kötü kıyafetle çıkarıp başkalarını beğenmesi ve övmesi gibi.
özellikle Nazlı kendini salak ve çirkin hissersin diye plan yapmıyor tabi.
Sadece kendi duygu ve düşüncelerini önemsiyor en çok.
Tabi özgüveni olmayan insanları yönetmek de daha kolay olur. En sevdiğl ve istediği şey.
Nazlı köle gibi olsun ama anlamasın ve bi şey demesin bununla ilgili.
Sıkılırsa da gene eleştirir; aman sen de ne kadar kişiliksizsin! Sen nasıl evleneceksin nasıl uğraşacaksın kaynanayla falan!! Ezerler seni!
Sen eziyorsun ki ya zaten?!
Ben miiii??? Ne zaman ezdim? Asssla asla!
Ezdiğinin bilincinde değil ki; sadece üstün haklı olmak kazanmak istiyor= bencilş diz boyu; duyguları konusunda.
Yıllarca okuyacan işin paran emekliliğin olacak diye yetiştirdi: şimdi yaşlı bir adamla evlenip, sabahları kaynanama bakacam ve evinin işini de, öğleden sonraları annemi memnun edecem ve evinin işlerini yapacam; akşam da kocamı mesut edeceğim= planı bu. Düşünmüş herşeyi. Bi beni ve hayatımı unutmuş!
Hiç sevmezmiş hizmet etmeyi!
Ama eve biri geldi mi bana hizmet ettirmekten gocunmaz!
Nazlııı terlik ver!
Ev misafiri olsa gene iyi kim olursa.
Eğile eğile terlik, su vb sunacağım.
Bi keresinde beni evin yardımcı kızı sanmışlardı! Evde de kötü giyinmeye alıştırmış; en eskiler giyilir evde.
Asla yenilere el sürülmez! Dolapta kullanılmadan bekleyen kıyafet olur.
Giymee! Eskiyeceek!
Bu çok kötü oldu da ondan.
Olsuun! Daha çok olmamış!
Diye diye; eskileri giyeriz. Tabi gezi ve yolculuklarda da eskileri giydirlrdi.
Defileye gitmiyoruz ki biz!
Sonra da eski fotoğraflara bakıp niye giymişsin bu eski şeyi der.
Ben eskiden daha yeni şeyleri koyardım çantaya, gizlice çıkarır daha eskileri koyardı yerine.
Yolda eskimesin!
Fotoğraflarda kötü çıkılıyor diye.
çekmeyi biz de! Mecbur muyuz!????
Ne güzel çözüm!
Zor vazgeçirdim bu alışkanlıktan. Zaten ben hep zorla uğraşırım.
Ama eve biri geldi mi bana hizmet ettirmekten gocunmaz!
Nazlııı terlik ver!
Ev misafiri olsa gene iyi kim olursa.
Eğile eğile terlik, su vb sunacağım.
Bi keresinde beni evin yardımcı kızı sanmışlardı! Evde de kötü giyinmeye alıştırmış; en eskiler giyilir evde.
Asla yenilere el sürülmez! Dolapta kullanılmadan bekleyen kıyafet olur.
Giymee! Eskiyeceek!
Bu çok kötü oldu da ondan.
Olsuun! Daha çok olmamış!
Diye diye; eskileri giyeriz. Tabi gezi ve yolculuklarda da eskileri giydirlrdi.
Defileye gitmiyoruz ki biz!
Sonra da eski fotoğraflara bakıp niye giymişsin bu eski şeyi der.
Ben eskiden daha yeni şeyleri koyardım çantaya, gizlice çıkarır daha eskileri koyardı yerine.
Yolda eskimesin!
Fotoğraflarda kötü çıkılıyor diye.
çekmeyi biz de! Mecbur muyuz!????
Ne güzel çözüm!
Zor vazgeçirdim bu alışkanlıktan. Zaten ben hep zorla uğraşırım.
Doktorun verdiği damlayı kullanmayı bir türlü anlayamadı, öğrenemedi.
Hani kapsül şeklinde olanlardan.
Günde üç kere ya. Birer damla.
çok bilgiyi üstüste verince arada bişeyleri kaçırıyor.
Hani bir kapsül bir gün kullanılıyor.
Bir hafta olmadan bitirdi ilacı; al bana yeniden diyor.
Ne çabuk bitti?
E nolacak hergün üç tane!
Hergün üç tane değll anne her gün sabah-öğle-akşam birer damla olarak.
Ee tamam ben ne dedim?
Tane derken her seferinde başka kapsül mü açtın!?
Tabi ki! Sen dedin bozuluyor!
24 saatte bozuluyor anne gün içinde değil.
Neyse bitti ikte yetmez ki 3-5 kutu al bari!
Günde 1 kapsül açıyorsun ama alırım da.
Nasıl 1 kapsül hani 3 dedin??? Yanlış mı damlattım ben Nazlı? Aayy zararlıdır! Niye doğru söylemiyorsuun???
Ben söyledim doktor söyledi eczacı söyledi daha anlamadın mı? Hepsini mi damlattın!
Tabii! Bitti dedim ya anlamıyorsın ki?
Sen anlamıyorsuun! Sen şimdi bir kapsülü açtın ya!
Eee.
Hepsini mi damlattın gözüne?
Hayıır 1'er damla her gözee!
Her öğün bir kapsül açmıyorsun yani, aynı kapsülü gün içinde kullanıyorsun anne.
Atmıyor muyum? Sen dedin bozuluyor!
Gün içinde.
Tamam ben napıyorum ya?
Annecim şimdi sabah açtın ya bir kapsül! Damlattın, kapağını kapatıyorsun kapsülün öğlen ve akşam da aynı kapsülden kullanıyorsun.
.......
Gittim aldım bir kutu.
Bir süre sonra şikayete başladı.
E bu 3 gün yetmiyormuş ki?!
Hala anlamamış yaaa! Bunda ne var ki?
3 gün değil 3 kere kullanacaksın 1 kapsülü anne.
Amaaaan sende!
Günde 1 kapsül 3 kere 1er damla işte.
-----
kulak damlası damlatılacak diye beni evden dışarı göndermeyen birinden bahsediyoruz!
Bi zaman kulağında mantar olmuş, doktor damla vermişti. Günde 3 kere bilmem kaç damla diye. Dışarı çıkacağım zaman yetişip kızıyordu bana!
Damlası varmış nee olacakmış????!
Damlatırken de bir kapris bir kapris. çığlık attığı bile oldu: ay! çok soğukmuş! Ayyy Nazlı yaktıııı! Damlatmam ben vaz geçtim sağır olayım ay geberelim de kurtulalım! Vb.
Annem ufak bi hasta oluyor ikimiz birden geberiyoruz!
Hani kapsül şeklinde olanlardan.
Günde üç kere ya. Birer damla.
çok bilgiyi üstüste verince arada bişeyleri kaçırıyor.
Hani bir kapsül bir gün kullanılıyor.
Bir hafta olmadan bitirdi ilacı; al bana yeniden diyor.
Ne çabuk bitti?
E nolacak hergün üç tane!
Hergün üç tane değll anne her gün sabah-öğle-akşam birer damla olarak.
Ee tamam ben ne dedim?
Tane derken her seferinde başka kapsül mü açtın!?
Tabi ki! Sen dedin bozuluyor!
24 saatte bozuluyor anne gün içinde değil.
Neyse bitti ikte yetmez ki 3-5 kutu al bari!
Günde 1 kapsül açıyorsun ama alırım da.
Nasıl 1 kapsül hani 3 dedin??? Yanlış mı damlattım ben Nazlı? Aayy zararlıdır! Niye doğru söylemiyorsuun???
Ben söyledim doktor söyledi eczacı söyledi daha anlamadın mı? Hepsini mi damlattın!
Tabii! Bitti dedim ya anlamıyorsın ki?
Sen anlamıyorsuun! Sen şimdi bir kapsülü açtın ya!
Eee.
Hepsini mi damlattın gözüne?
Hayıır 1'er damla her gözee!
Her öğün bir kapsül açmıyorsun yani, aynı kapsülü gün içinde kullanıyorsun anne.
Atmıyor muyum? Sen dedin bozuluyor!
Gün içinde.
Tamam ben napıyorum ya?
Annecim şimdi sabah açtın ya bir kapsül! Damlattın, kapağını kapatıyorsun kapsülün öğlen ve akşam da aynı kapsülden kullanıyorsun.
.......
Gittim aldım bir kutu.
Bir süre sonra şikayete başladı.
E bu 3 gün yetmiyormuş ki?!
Hala anlamamış yaaa! Bunda ne var ki?
3 gün değil 3 kere kullanacaksın 1 kapsülü anne.
Amaaaan sende!
Günde 1 kapsül 3 kere 1er damla işte.
-----
kulak damlası damlatılacak diye beni evden dışarı göndermeyen birinden bahsediyoruz!
Bi zaman kulağında mantar olmuş, doktor damla vermişti. Günde 3 kere bilmem kaç damla diye. Dışarı çıkacağım zaman yetişip kızıyordu bana!
Damlası varmış nee olacakmış????!
Damlatırken de bir kapris bir kapris. çığlık attığı bile oldu: ay! çok soğukmuş! Ayyy Nazlı yaktıııı! Damlatmam ben vaz geçtim sağır olayım ay geberelim de kurtulalım! Vb.
Annem ufak bi hasta oluyor ikimiz birden geberiyoruz!
Bir türlü öğrenemediği bir şey daha.
Acentadan uçak bileti aldık.
Hani bilgiler için kağıt veriyorlar ya.
Onu bilet sanıyor.
20 yıldır uçağa bineriz ama halaaaaa öğrenemedi hala.
Hatta bazen check-in'i (çekim) bile anlamıyor.
Bizim biletimiz vaaar! Ne gerek var?? Ay yoksa evde mi unuttun Nazlııı???????
Anlatsan da unutuyor bir dahaki sefere, gene aynı.
Görevlinin yanına gidiyoruz, kimliğini zor veriyor bizim biletimiz var diye söylenerek bana! Unutmuşum değil mi?
Annecim o bilet değil, o kağıdın tek görevi bizim tarihleri unutmamamız. Herşey sistemde kayıtlı, kimlik numarasından falan!
Hıı. Bilet değil mi o?
Değil.
Ama var değil mi biletimiz?
Bir kimliğinl ver de baksınlar.
Aa yok mu yoksa?? Ay Nazlı beni buraya kadar yoruyorsun!
Koltuk belirlenecek anne ver şunu artıık!
Tabi girişler de bir macera. Metal şeyler çıkartıyor ya. Bende gömleğimi falan sıcaanıp çıkardım diyelim. Annem de çıkartacak oluyor. Gerek yok ben sıcaklandım ondan çıkardım! Çıkmayacak mı? Hayır!
Saatini çıkar sadece.
Niye?
Ya metal ya!
Ha tamaam.
Tut ki alarm çaldı bende. Anneme göre silikondan! O kadar emin ki kabul etmiyor aksini! Silikondan deyip duruyor. Millet de göğüs silikonu sanıyor.
Ayakkabının tabanına falan yapıştırılan silikon pedler var ya oysa!
Ya da sütyenimin baleninden. Eve gidince hepsini sökelimmiş! Bak alarm çalmış!
Zaten sütyene düşman! Nefret ediyor nefret! Giymesemmiş keşke. iki kat atlet giyermişim!
Sanırsın neneyim, tamamen kendimden vazgeçecem ki; sütyen giymemek haricinde kendi bile o kadar vazgeçmik değll.
Ama benden beklediği bu! Böylece ezik, özgüvensiz, çirkin olacak ve hissedeceğim, öyle görüneceğim; böylece kendini güçlü ve üstün hissedecek. Daha da beter etmek için beni ona buna iltifat yağdıracak. Ben ne kadar özgüvensiz ve güçsüz olursam o kadar iyi, parmağnın ucunda oynatır!
Acentadan uçak bileti aldık.
Hani bilgiler için kağıt veriyorlar ya.
Onu bilet sanıyor.
20 yıldır uçağa bineriz ama halaaaaa öğrenemedi hala.
Hatta bazen check-in'i (çekim) bile anlamıyor.
Bizim biletimiz vaaar! Ne gerek var?? Ay yoksa evde mi unuttun Nazlııı???????
Anlatsan da unutuyor bir dahaki sefere, gene aynı.
Görevlinin yanına gidiyoruz, kimliğini zor veriyor bizim biletimiz var diye söylenerek bana! Unutmuşum değil mi?
Annecim o bilet değil, o kağıdın tek görevi bizim tarihleri unutmamamız. Herşey sistemde kayıtlı, kimlik numarasından falan!
Hıı. Bilet değil mi o?
Değil.
Ama var değil mi biletimiz?
Bir kimliğinl ver de baksınlar.
Aa yok mu yoksa?? Ay Nazlı beni buraya kadar yoruyorsun!
Koltuk belirlenecek anne ver şunu artıık!
Tabi girişler de bir macera. Metal şeyler çıkartıyor ya. Bende gömleğimi falan sıcaanıp çıkardım diyelim. Annem de çıkartacak oluyor. Gerek yok ben sıcaklandım ondan çıkardım! Çıkmayacak mı? Hayır!
Saatini çıkar sadece.
Niye?
Ya metal ya!
Ha tamaam.
Tut ki alarm çaldı bende. Anneme göre silikondan! O kadar emin ki kabul etmiyor aksini! Silikondan deyip duruyor. Millet de göğüs silikonu sanıyor.
Ayakkabının tabanına falan yapıştırılan silikon pedler var ya oysa!
Ya da sütyenimin baleninden. Eve gidince hepsini sökelimmiş! Bak alarm çalmış!
Zaten sütyene düşman! Nefret ediyor nefret! Giymesemmiş keşke. iki kat atlet giyermişim!
Sanırsın neneyim, tamamen kendimden vazgeçecem ki; sütyen giymemek haricinde kendi bile o kadar vazgeçmik değll.
Ama benden beklediği bu! Böylece ezik, özgüvensiz, çirkin olacak ve hissedeceğim, öyle görüneceğim; böylece kendini güçlü ve üstün hissedecek. Daha da beter etmek için beni ona buna iltifat yağdıracak. Ben ne kadar özgüvensiz ve güçsüz olursam o kadar iyi, parmağnın ucunda oynatır!
23.05.2016
Mottosu: doktor gibi oldum ben aslında, bir tek hap yazamıyorum o kadar, baksam anlarım ben aslında!
Kendi için de geçerli de esas bana.
Radyoda bir hastanenin tanıtımı dönüyor ya; bilmem ne yaşından sonra yılda 1 şu, bu falan diye. Ona istinaden.
Baksa anlayacak polikistik overımı yani? Anlarmış!
istersem kontrol edermiş doktora elleteceğime mememi!
Kafayı bozdu bozdu.
Kendi için de geçerli de esas bana.
Radyoda bir hastanenin tanıtımı dönüyor ya; bilmem ne yaşından sonra yılda 1 şu, bu falan diye. Ona istinaden.
Baksa anlayacak polikistik overımı yani? Anlarmış!
istersem kontrol edermiş doktora elleteceğime mememi!
Kafayı bozdu bozdu.
Kendimi bir konuda suçlu hissetiğim, suçladığım, kabahat bende dediğim bişeyi dile getirdiğim anda annem adeta gözleri parlayarak balıklama atlıyor!
Hazır fırsat bulmuşken beni suçlayaca şeyler buluyor! En sevdiği şey! Asla yok canım senle ilgisi yok demez! Bi sevinç elbette suç sende başka kimde olabilir kl! Der adeta.
Hazır fırsat bulmuşken beni suçlayaca şeyler buluyor! En sevdiği şey! Asla yok canım senle ilgisi yok demez! Bi sevinç elbette suç sende başka kimde olabilir kl! Der adeta.
Hayatının anlamı nefret etmek ve eleştirmek.
Hayatım boyunca milyon kez duydum; nefret ederim.
Ya da evlilik insanın hayatına sıçıyor!
Ya da insanlar şöyle kötü böyle kötü, hiç lazım değil.
Versiyonlarıyle milyar kez duymuşumdur.
Ama böyle diyen annem bana evlen diyor.
Hani hayatına sıçıyordu evlilik????
Bir kez olsun evlilikle ilgili olumlu bir şey söylemiş değlldir ama benden evlilik aşığı biri olmamı bekliyor.
Ya da sosyal değilsin diyor mesela?!
Sosyallik yaratacam diye ben yırtındıkça annem baltalamak için uğraşır. Yapamazsa kendi de gelir!
Tüm gün ya dersteyim ya annemle telefonda; en az 2 kere arar uzun uzun; sonra ik bitince anında eve gelmemi ister oyalanmadan!
Hafta sonları da evde kalıp ev temizliği yapmamı!
Ee ne zaman sosyal olacam??? Rüyalarda mı?
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumu hep vardır.
Annem ikilemler çelişkiler abidesidir.
Sonra başlar övünmeye çocukken şöyyle sosyal böyle eğlenceli şimdiki deyimiyle öyle popülermiş ki! şöyle gezer böyle tozarlarmış! Uzuuuun zuzun ballandırarak anlatır gençliğini.
E onun çocukluğu ve gençliği aile ortamında geçmiş; ailesel faaliyetler daha çoktur. Benim öyle mi geçti????
Söylesen de sen kabahatlisin, sussan ben böyleyim desen de. Ne yapsan suçlusun.
Kendini hayata kapatmış, kendini cezalandırmış bir aileydik biz! Düşün tüm bi sene 365 gün teyzemlerin ziyaretini bekleyerek geçirirdik.
Tüm yaşanılacak şeyler onlar gelince ve 3 günde! Yemeğe parka gitmek!
Tut ki o sene 2. defa gelemeyecekler ya da hatta hiç! Tüm sene evde pineklenir!
Zar zor bir komşuyla dondurma yemeğe gidilirse bir aktivite ur.
Hayatında insan, sosyallik olmayan biri olarak büyüyen bir birey nasıl yetişince çok sosyal olabilir ki.
Ki bende çok çabalarım annem baltalar.
Gene de yaranamazsın. Bahanesi çok.
Hayatım boyunca milyon kez duydum; nefret ederim.
Ya da evlilik insanın hayatına sıçıyor!
Ya da insanlar şöyle kötü böyle kötü, hiç lazım değil.
Versiyonlarıyle milyar kez duymuşumdur.
Ama böyle diyen annem bana evlen diyor.
Hani hayatına sıçıyordu evlilik????
Bir kez olsun evlilikle ilgili olumlu bir şey söylemiş değlldir ama benden evlilik aşığı biri olmamı bekliyor.
Ya da sosyal değilsin diyor mesela?!
Sosyallik yaratacam diye ben yırtındıkça annem baltalamak için uğraşır. Yapamazsa kendi de gelir!
Tüm gün ya dersteyim ya annemle telefonda; en az 2 kere arar uzun uzun; sonra ik bitince anında eve gelmemi ister oyalanmadan!
Hafta sonları da evde kalıp ev temizliği yapmamı!
Ee ne zaman sosyal olacam??? Rüyalarda mı?
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumu hep vardır.
Annem ikilemler çelişkiler abidesidir.
Sonra başlar övünmeye çocukken şöyyle sosyal böyle eğlenceli şimdiki deyimiyle öyle popülermiş ki! şöyle gezer böyle tozarlarmış! Uzuuuun zuzun ballandırarak anlatır gençliğini.
E onun çocukluğu ve gençliği aile ortamında geçmiş; ailesel faaliyetler daha çoktur. Benim öyle mi geçti????
Söylesen de sen kabahatlisin, sussan ben böyleyim desen de. Ne yapsan suçlusun.
Kendini hayata kapatmış, kendini cezalandırmış bir aileydik biz! Düşün tüm bi sene 365 gün teyzemlerin ziyaretini bekleyerek geçirirdik.
Tüm yaşanılacak şeyler onlar gelince ve 3 günde! Yemeğe parka gitmek!
Tut ki o sene 2. defa gelemeyecekler ya da hatta hiç! Tüm sene evde pineklenir!
Zar zor bir komşuyla dondurma yemeğe gidilirse bir aktivite ur.
Hayatında insan, sosyallik olmayan biri olarak büyüyen bir birey nasıl yetişince çok sosyal olabilir ki.
Ki bende çok çabalarım annem baltalar.
Gene de yaranamazsın. Bahanesi çok.
Bi insan bu kadar mı anlamaz, korkar teknolojiden? Hatta elektronikten yaa.
Bir kaç sene önce ağır üşütmüştüm, hastaneye gittik. Tabi o yataktan çıkamayacak halimle randevu alan ben, taksi çağıran ben.
Tansiyonum da düşmüş, sıra beklerken bayılacak gibi oldum.
Bir komşumuzun kızı da orada hemşire.
Ben bayılacakken bir hemşireye falan sesleneceğlne; bana çantamdan telefonumu çıkarttırıp bin türlü dırdırla, endişeli de tabi ama doğru düşünemiyor ki; komşumuzun kızına telefon ettirdi!
Bayılacakken! Dırdır kolumu sarsmalar ara ara Sevda'yı ara çabuk! Diye!
Arayacak halim mi var benim acaba?
Eline veriyorum telefonu daha da telaşlanıyor ben arayamam ki? Dokunamıyor bile telefona!
Ya başka hemşlre mi yok? Hayır bayılacakken bile bana ikkence edecek! Ara Sevda'yı! Zar zor aradım, böyle şaşı görüyorum, vücuduma iğneler batıyor.
Almıyor daha telefonu elimden konuşmak için! Dokunamıyor düşün telefona!
Zaten bir kaç dakikalığına geçmiş içim, Sevda gelinceye kadar ayıldım, annemin çaresizliğl 2kat bir de mantıksız!
Sonra da hiç demedi ben şu telefon işini tam çözeyim de lazım olursa kullanabileyim!
Korkuyor resmen. Daha kapaklı Nokia'yı doğru dürüst öğrenemedi!
Vol 2
bununla bitse.
Daha dün trajikomik bişey yaşandı.
Geçen ay sitenin bina giriş kapıları yenilendi. Son sistem olsun anahtarla açmak zor demişler elektronik bişey takılmış. Anahtarlıkla biplenip girilenlerden.
Tabi bunu ben anneme bir kere anlattım, bir kere de gösterdim anahtarlığına eklediğim mavi şeyle.
Tamam dedi anlamış!
Ee aradan bir kaç gün geçti, market alışverişlnden döndük. Taksiden iner inmez zaten yol boyunca yoruldum diye şikayet ediyordu, hemen uzaklaştı.
Ne parasını verme niyetinde ne bir hafif poşet bile alma niyetinde.
O kadar da çok şey alınmış ki kurşun gibi ağır. Ne Nazlı'nın kolu ağrır ne beli ağrır?! öyle bir derdimiz yok! önemi yok ki zaten!
Apartman görevlisini görüyor onu bile yardıma göndermiyor!
Yürüdü gitti hızla bodoslama.
Arkasına da bakmıyor tabi.
Ben elimdeki ağr poşetlerle zor ilerliyorum, neyse ki bahçe kapısı açık bari.
Bodoslama gittiiii küüüt kapıya çarptı!
Bir şaşkın bir sinirli ana avrat soysop sövüyor bağırarak!
Sonra da dönüp bana bağırıyor; açılmıyormuş hani bu kapı?! Hadi çabuk çabuk!
Sanki iri kıyım bir erkeğim! Zor taşıyorum torbaları annemin hiç endişesi yok, kendinden başka! Ama aman ağzı sıcak yemekten yanmasın aman! Kaç kere bu korkusundan elime atılıp çatalı üzerime döktü heryerim battı leke oldu, kaç kere çatalı yanağıma sokturttu! En büyük korkusu bu!
Anahtarla açacaksın anahtarlaa!
Açılmıyor bu hani açılıyorduuuu!
Anahtarlıkla anne!
Yaklaşıyorum ama anneme göre uçarak gelmelim elimdeki 15 kiloyla! Aa annesini bekletiyor!
çabuuuuk çabuk Nazlı! Ayyyy ay! Yoruldum yoruldum ben! Hiç anlamıyorsun ben yorulduuum!
Sen anlıyor musun? Elimdekiler çok ağır! Kolum belim ağrır diye bir derdin yok hiç!
Yoruldum ben hani açılıyordu bu kapııı!
Ben merdivendeyim daha girişte. Dırdırdırdır motor gibi sıralıyor beni duymuyor bile.
Anahtarlıkla açacaksın anne gösterdim ya.
Hani açılıyordu???
Hani elinde anahtarlık yok?
Ney?
Anahtarlıktaki mavi şeyi diyorum!
Nolmuş?
Ya onunla açılacak kapıı.
E çıkar o zaman Nazlı beni bekletiyorsun yoruldum ben!
Sen nlye çıkarmıyorsun elim dolu ağır sende de var sen aaç!
????? Açılmıyor ikte açılmıyor! çarptım oruspu kapıyaaa!
Ay anahtarlığını bi çıkar!
Ne gerek var? Değişti ya! Açılmıyor bu!
Anne gösterdim ya sana anahtarlığındaki mavi şeyi şu kutuya tutunca açılıyor diyeeee!
Ama öyle açıl,ıyor mu? Nasıl çıktık ya?
içerden anahtarsız açılıyor anne! Dışardan açılırsa herkese nerde güvenlik???
??????
Hadi anne elimdekiler çok ağır?
Napayıım ben alamam fıtığım var!
Kapıyı aç bari kapıyıııı!
Açılmıyor diyorum ya kızım!
Anahtarlğını tutmuyorsuuuuun! çıkar şu anahtarlığını bi! Mavi şeyi şuraya tut bip diyecek açılacaaaak!
Bir kaç sene önce ağır üşütmüştüm, hastaneye gittik. Tabi o yataktan çıkamayacak halimle randevu alan ben, taksi çağıran ben.
Tansiyonum da düşmüş, sıra beklerken bayılacak gibi oldum.
Bir komşumuzun kızı da orada hemşire.
Ben bayılacakken bir hemşireye falan sesleneceğlne; bana çantamdan telefonumu çıkarttırıp bin türlü dırdırla, endişeli de tabi ama doğru düşünemiyor ki; komşumuzun kızına telefon ettirdi!
Bayılacakken! Dırdır kolumu sarsmalar ara ara Sevda'yı ara çabuk! Diye!
Arayacak halim mi var benim acaba?
Eline veriyorum telefonu daha da telaşlanıyor ben arayamam ki? Dokunamıyor bile telefona!
Ya başka hemşlre mi yok? Hayır bayılacakken bile bana ikkence edecek! Ara Sevda'yı! Zar zor aradım, böyle şaşı görüyorum, vücuduma iğneler batıyor.
Almıyor daha telefonu elimden konuşmak için! Dokunamıyor düşün telefona!
Zaten bir kaç dakikalığına geçmiş içim, Sevda gelinceye kadar ayıldım, annemin çaresizliğl 2kat bir de mantıksız!
Sonra da hiç demedi ben şu telefon işini tam çözeyim de lazım olursa kullanabileyim!
Korkuyor resmen. Daha kapaklı Nokia'yı doğru dürüst öğrenemedi!
Vol 2
bununla bitse.
Daha dün trajikomik bişey yaşandı.
Geçen ay sitenin bina giriş kapıları yenilendi. Son sistem olsun anahtarla açmak zor demişler elektronik bişey takılmış. Anahtarlıkla biplenip girilenlerden.
Tabi bunu ben anneme bir kere anlattım, bir kere de gösterdim anahtarlığına eklediğim mavi şeyle.
Tamam dedi anlamış!
Ee aradan bir kaç gün geçti, market alışverişlnden döndük. Taksiden iner inmez zaten yol boyunca yoruldum diye şikayet ediyordu, hemen uzaklaştı.
Ne parasını verme niyetinde ne bir hafif poşet bile alma niyetinde.
O kadar da çok şey alınmış ki kurşun gibi ağır. Ne Nazlı'nın kolu ağrır ne beli ağrır?! öyle bir derdimiz yok! önemi yok ki zaten!
Apartman görevlisini görüyor onu bile yardıma göndermiyor!
Yürüdü gitti hızla bodoslama.
Arkasına da bakmıyor tabi.
Ben elimdeki ağr poşetlerle zor ilerliyorum, neyse ki bahçe kapısı açık bari.
Bodoslama gittiiii küüüt kapıya çarptı!
Bir şaşkın bir sinirli ana avrat soysop sövüyor bağırarak!
Sonra da dönüp bana bağırıyor; açılmıyormuş hani bu kapı?! Hadi çabuk çabuk!
Sanki iri kıyım bir erkeğim! Zor taşıyorum torbaları annemin hiç endişesi yok, kendinden başka! Ama aman ağzı sıcak yemekten yanmasın aman! Kaç kere bu korkusundan elime atılıp çatalı üzerime döktü heryerim battı leke oldu, kaç kere çatalı yanağıma sokturttu! En büyük korkusu bu!
Anahtarla açacaksın anahtarlaa!
Açılmıyor bu hani açılıyorduuuu!
Anahtarlıkla anne!
Yaklaşıyorum ama anneme göre uçarak gelmelim elimdeki 15 kiloyla! Aa annesini bekletiyor!
çabuuuuk çabuk Nazlı! Ayyyy ay! Yoruldum yoruldum ben! Hiç anlamıyorsun ben yorulduuum!
Sen anlıyor musun? Elimdekiler çok ağır! Kolum belim ağrır diye bir derdin yok hiç!
Yoruldum ben hani açılıyordu bu kapııı!
Ben merdivendeyim daha girişte. Dırdırdırdır motor gibi sıralıyor beni duymuyor bile.
Anahtarlıkla açacaksın anne gösterdim ya.
Hani açılıyordu???
Hani elinde anahtarlık yok?
Ney?
Anahtarlıktaki mavi şeyi diyorum!
Nolmuş?
Ya onunla açılacak kapıı.
E çıkar o zaman Nazlı beni bekletiyorsun yoruldum ben!
Sen nlye çıkarmıyorsun elim dolu ağır sende de var sen aaç!
????? Açılmıyor ikte açılmıyor! çarptım oruspu kapıyaaa!
Ay anahtarlığını bi çıkar!
Ne gerek var? Değişti ya! Açılmıyor bu!
Anne gösterdim ya sana anahtarlığındaki mavi şeyi şu kutuya tutunca açılıyor diyeeee!
Ama öyle açıl,ıyor mu? Nasıl çıktık ya?
içerden anahtarsız açılıyor anne! Dışardan açılırsa herkese nerde güvenlik???
??????
Hadi anne elimdekiler çok ağır?
Napayıım ben alamam fıtığım var!
Kapıyı aç bari kapıyıııı!
Açılmıyor diyorum ya kızım!
Anahtarlğını tutmuyorsuuuuun! çıkar şu anahtarlığını bi! Mavi şeyi şuraya tut bip diyecek açılacaaaak!
13.05.2016
Zaten dizi 20 dakika 10 dakikası ya önümde durdu ya bana soru sordu.
Dikkatle izliyorum falan hiç umrunda değll.
Hatta daha da çok sorası geliyor.
Esklden beri öyle.
Gelir tv'nin önünde durup bu kim falan gibi sorular sorar! Görmüyorum ki önümdesin.
Söyleyince de kabahat. Haa ama kendi sevdiği programı izlerken ben konuşmam! şişşt izliyoruuum.
Hani tuvaletteyken, banyodayken ya da üstümü değiştirirken ya çağırır, ya soru sorar yada telefona veya kapıya bakmanı ister ya; bişey izlerken de ben konuşmak ister, her zaman konuşmak ister tabi ve her zaman da konuşur ama böyle zamanlarda daha bir şevkle!
Bir de ben su içerken sormayı seviyor.
Sormaz sormaz tam bir bardak suyu içerken soru sorar ve anında da cevaplamamı bekler. Yoo görüyor su içtiğimi!
iki üç kere tekrarlar! Ya susamış ki içiyor niye o anda soruyorsun ve cevap bekliyorsun?
Ya cevaplamaya çalışırken su kaçarsa boğazına???
Hayır bunlar değil de sıcak yemekten ağzının yanması korkunçtur!
Dikkatle izliyorum falan hiç umrunda değll.
Hatta daha da çok sorası geliyor.
Esklden beri öyle.
Gelir tv'nin önünde durup bu kim falan gibi sorular sorar! Görmüyorum ki önümdesin.
Söyleyince de kabahat. Haa ama kendi sevdiği programı izlerken ben konuşmam! şişşt izliyoruuum.
Hani tuvaletteyken, banyodayken ya da üstümü değiştirirken ya çağırır, ya soru sorar yada telefona veya kapıya bakmanı ister ya; bişey izlerken de ben konuşmak ister, her zaman konuşmak ister tabi ve her zaman da konuşur ama böyle zamanlarda daha bir şevkle!
Bir de ben su içerken sormayı seviyor.
Sormaz sormaz tam bir bardak suyu içerken soru sorar ve anında da cevaplamamı bekler. Yoo görüyor su içtiğimi!
iki üç kere tekrarlar! Ya susamış ki içiyor niye o anda soruyorsun ve cevap bekliyorsun?
Ya cevaplamaya çalışırken su kaçarsa boğazına???
Hayır bunlar değil de sıcak yemekten ağzının yanması korkunçtur!
Zamanla gözüm alışırmış çirkin gelmezmiş.
insan herşeye alışıyormuş!
Hımm ne güzel!!
Bana ayarlamak için yırtındıkları, olduğundan da daha yaşlı görünen, çirkin adam hakkında söylediklerimden sonra annem böyle diyor.
Espri gibi!
Hem demiyormuymuşum bilmem kim var ya hani ne hoş adam diye! Ee?! O da 50 vardırmış! Ne varmış? Onlar da gençle evleniyormuş!
Anne bu adamı Halit Ergenç'le mi kıyaslıyorsun?
Ne var? O da yaşlandı bayağı! Beyaz'da öyle! Onlar da yaşlı ne var yani?
Aynı şey mi? Onlar yakışıklı yaş almış! Bu emekli emmi gibi! Sen de ahmak kandırır gibisin haa! Kıyasladığı adamlara bak! Bana kakalamaya çalıştığınız adam en iyi haliyle bile onların çeyreği edemez! Sen de!
insan herşeye alışıyormuş!
Hımm ne güzel!!
Bana ayarlamak için yırtındıkları, olduğundan da daha yaşlı görünen, çirkin adam hakkında söylediklerimden sonra annem böyle diyor.
Espri gibi!
Hem demiyormuymuşum bilmem kim var ya hani ne hoş adam diye! Ee?! O da 50 vardırmış! Ne varmış? Onlar da gençle evleniyormuş!
Anne bu adamı Halit Ergenç'le mi kıyaslıyorsun?
Ne var? O da yaşlandı bayağı! Beyaz'da öyle! Onlar da yaşlı ne var yani?
Aynı şey mi? Onlar yakışıklı yaş almış! Bu emekli emmi gibi! Sen de ahmak kandırır gibisin haa! Kıyasladığı adamlara bak! Bana kakalamaya çalıştığınız adam en iyi haliyle bile onların çeyreği edemez! Sen de!
şimdi evde başka bir insan; sürekli şikayet eden, seni de başkalarını da başka şeyleri de, sürekli aleştiren ve hep bi azarlama içinde.
Ama dışarda görsen çirkin ve bakımsız, suratsız ve huysuz kızına bile ihtimam gösteren sevgi kumkuması sanırsın.
Evde en küçük şey için bile dırdır eden, şikayet, eleşti1i, azarlı konuşan kişi gitmik yerine sürekli ve yerli yersiz, sırf başkalarına gösteri olsun diye gibi; seni mıncıklayıp, elleyip, okşayıp, öpmek isteyen bir anne. Diyecekler ki kızlarını çok seviyor.
Daha yarım saat önce sana demediğini bırakmamış ama senden öpücük istiyor, saçlarını okşuyor falan. Resmen gösteri!
Nasıl üzülmez, kızmaz, içerlemez ve tepki göstermezsin? Bunun için salak olman lazım. istediği de bu zaten; kendinin isteği zamanlar salak ama!
Ablama da benzer davranırdı ama ben daha mı çık içerliyordum bana mı daha çok beni azarlıyormuş gibi geliyordu. Ablam hemen yumuşar kedi gibi sokulurdu.
Ben bu ikileme çelişkili davranışlara gıcık olur üzülürdüm. Ama anneme sorsan ablam çok daha hassas çok daha duygusal bir insan!
Ben ise sinirli ve huysuzum!
Hayır sadece tepkilerimiz farklı!
Zaten tam istediği olmuş olurdu ben kızınca, surat asınca; işte çirkin, sivilceli, şişko ve huysuz kızını bile seven mükemmel anne izlenimi!
Nasılsa bizim nsanımıza izlenim yeter; gerisini detayını düşünemez; görür yargılar, görünüşe aldanır; kendine gösteridiği kadarını fark eder.!
Ama dışarda görsen çirkin ve bakımsız, suratsız ve huysuz kızına bile ihtimam gösteren sevgi kumkuması sanırsın.
Evde en küçük şey için bile dırdır eden, şikayet, eleşti1i, azarlı konuşan kişi gitmik yerine sürekli ve yerli yersiz, sırf başkalarına gösteri olsun diye gibi; seni mıncıklayıp, elleyip, okşayıp, öpmek isteyen bir anne. Diyecekler ki kızlarını çok seviyor.
Daha yarım saat önce sana demediğini bırakmamış ama senden öpücük istiyor, saçlarını okşuyor falan. Resmen gösteri!
Nasıl üzülmez, kızmaz, içerlemez ve tepki göstermezsin? Bunun için salak olman lazım. istediği de bu zaten; kendinin isteği zamanlar salak ama!
Ablama da benzer davranırdı ama ben daha mı çık içerliyordum bana mı daha çok beni azarlıyormuş gibi geliyordu. Ablam hemen yumuşar kedi gibi sokulurdu.
Ben bu ikileme çelişkili davranışlara gıcık olur üzülürdüm. Ama anneme sorsan ablam çok daha hassas çok daha duygusal bir insan!
Ben ise sinirli ve huysuzum!
Hayır sadece tepkilerimiz farklı!
Zaten tam istediği olmuş olurdu ben kızınca, surat asınca; işte çirkin, sivilceli, şişko ve huysuz kızını bile seven mükemmel anne izlenimi!
Nasılsa bizim nsanımıza izlenim yeter; gerisini detayını düşünemez; görür yargılar, görünüşe aldanır; kendine gösteridiği kadarını fark eder.!
Onun için en iyi anneler günü hediyesi evlenmemmiş! Bana 40 yaşında diye kakalamaya çalıştıkları 48 yaşındaki hem de yaşlı görünen mühendis Mehmet beyle!
Bir de bi şey yaptırtmak için en masum en samimi en sakin en gerçekçi tavrını takınır.
Kafalamak için aslında.
Hayır her istediğini yaptığında mutlu mu oluyor, aferim mi diyor sanıyosunuz? Asla yetmiyor. Doyumsuz istediklerinin olması konusunda. Sınırı sonu yok asla yetmiyor asla memnun olmuyor.
Elbette her zaman az da olsa kusurlusun. Kim? Beeen! ben tabi ki!
Yine de her istediğini istediği biçimde yapmamışsın?!
Aslında bu memnuniyetsizlikten zevk alıyor bi çeşit. Böylece sömürülecek sonsuz bir kaynağı olacak. Kapris eleştiri burun kıvırma= kendini üstün, önemli, ihtiyaç duyulan vb hissetmek için.
Tabi ne iyi olur. Eski usul beyim de derim. Zaten bi kaç yıla emekli olur, köye yerleşiriz; elimizi eteğimizi çekeriz şehirden, oh! Gelsin yaşlılık!
????
Zaten işi de bırakırım anında. Bunca emek boşa gitse ne olur. Ben yaşlı bakmak için varım?
Kim yaşlı ben mi?
Yok beyim?!
Sorsan ne abartır ne abartır; ne zorluklarla okutmuş kızlarını! Tek zorluğu kendi çekmiş gibi bahseder hem de!
Her şey o kadar üstüsteydi ki ben saçkıran oldum, şişkoluk desen gırla, sivice, kist, hormon dengesiliği, stres: ama tek zorluğu annem çekti; biz aslında esasen ben bir tek; avanak gibi boş kafayla ööyle girdim sınavlara okudum falan! Tansiyon sorunu yaşdım be! Gastrit gibi mide sorunları!
Tüm bunları hiçe sayar say,asına, kendi maddi zorluklarını anlatır; ona bile kıymet vermez; bunca emek çektim okusun kızım diye demez; anında evlen işi bırak!
Senelerce kafamızı ütüledi resmen; kadınlar çalışmalı mesleği olmalı diye; aksini yapanları aşağıladı kötüledi alay etti sövdü.
şimdi de yaşlı bi adamla evlenip işi bırakıp o kadınlar gibi olayım istiyor.
işsizken bildin mi kıymetimi? Evin hizmetçisi gibi davranırdı; ben olsam ohooo ne işler bulurum ne işler herkes peşime düşer diye böbürlenir dururdu!
Bulduk ne oldu memnun mu oldu?
Elinin altında bir köle olsun her açıdan faydalansın tabi!
Ya ne iyi olur. Benim iyiliğim içinmiş hiç istermiymik kötülüğümü?
Kötülük olduğunun bilincinde değil ki! Gözü körleşmiş.
Ya da bana sonsuza kadar işkence olacak bir hayat istiyor ki içi rahat etsin! Ben edemem bi yerden sonra kocası eder diye.
Ne bilem?
---
zaten annem son yıllarda sürekli kendimi yaşlı hisstemem için psikolojik baskı uyguluyor! Sanki kendi genç de!
Sürekli yaşımdan dem vuruyor, herkesi benden daha genç görüyor ve örnekliyor: her çocuğu hatta yeni yetmeyi benim çocuğum yaşında olduğunu vurguluyor; artık bazı şeylerin yaşıma uygun olmadığını da.
Zaten ezeldenn beri renk sevmez ama daha da düşman oldu. Anneme kalsa hacı amcalar gibi giyinecem, boz renklerde ve bol! Kendi öyle mi giyiniyor? Yoo. Fazla renkli giymez, düz şeyleri sever ama o kadar da nene işi giymez; ama kendinin bile giymeyeceği kaynana elbiselerini, bluzlarını bana yakıştırıyor.
Bu bir yöntem tabi; öZGüVENiM OLURSA KUKLA GiBi OYNATILAMAM Ki?
Bunun için en kolay yöntem seni aşağı çekmek ve özgüvenini yok etmektir!
Mesela artık canlı renkler giymemeliymişim, yırtık kot da, spor ayakkabı bile, öyle renkli cicili tişörtler de olmazmış; Bershca , Stradivarius gibi mağazalar da 'gençlere' göreymiş!
Dinliyor muyum? Hayır. He hı deyip geçiştiriyorum.. Ya da tartışıyorum.
Her ikisinden de zevk alıyor, çünkü kendisi uzun vadeli psikolojik baskıların uzmanıdır.
Kendi istediği olsun yeter; sen kişiliksiz, ödlek, hastalık hastası, cesaretsiz, özgüvensiz olsan da olur.
Ha tut ki bu özellşlere göre bir davranışın oldu; beğenir mi? Assssla!
Eleştirir! Aman sen de ne korkaksın! Aman be sen de! Vb. şeyler@
Der.
Evet bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Ama annem her türlü beğenmemek sevmemek ve eleştirmek ister, keyif alır bunlardan.
E senin yüzünden böyle böyle desen; aa sen onu suçlayamazsın! ne hakla????!
Kafana silah mı dayadık? Zorladım mı? Yasak mı dedim? Diye baskın çıkmaya kalkar!
Artık yeni yetişlrkenki gibi beni ezemediği için kavgalar da tartışmalar da çok uzuyor. Ama annem inattır, sabit fikirlidir assla vazgeçmez.
Sırf seni dener gibi; bir ay sonra hatta aylar sonra bir meseleyi hortlatır!
Kazanmak i.in her yol mübahtır!
Ama hani hayatta çok mu başarılı olmuş? çok mu mutlu olmuş? Her istediği mi olmuş?? Yoo.
Sadece çabalamayı meydan okumayo değiktirmeyi sever; elde ederse bir konuda bunu= sıkılır!!
Evet hem aynı olalım ister hem onun gibi olduğum zaman sıkılır; yine bişey bulur beğenmeyecek!
Bir de bi şey yaptırtmak için en masum en samimi en sakin en gerçekçi tavrını takınır.
Kafalamak için aslında.
Hayır her istediğini yaptığında mutlu mu oluyor, aferim mi diyor sanıyosunuz? Asla yetmiyor. Doyumsuz istediklerinin olması konusunda. Sınırı sonu yok asla yetmiyor asla memnun olmuyor.
Elbette her zaman az da olsa kusurlusun. Kim? Beeen! ben tabi ki!
Yine de her istediğini istediği biçimde yapmamışsın?!
Aslında bu memnuniyetsizlikten zevk alıyor bi çeşit. Böylece sömürülecek sonsuz bir kaynağı olacak. Kapris eleştiri burun kıvırma= kendini üstün, önemli, ihtiyaç duyulan vb hissetmek için.
Tabi ne iyi olur. Eski usul beyim de derim. Zaten bi kaç yıla emekli olur, köye yerleşiriz; elimizi eteğimizi çekeriz şehirden, oh! Gelsin yaşlılık!
????
Zaten işi de bırakırım anında. Bunca emek boşa gitse ne olur. Ben yaşlı bakmak için varım?
Kim yaşlı ben mi?
Yok beyim?!
Sorsan ne abartır ne abartır; ne zorluklarla okutmuş kızlarını! Tek zorluğu kendi çekmiş gibi bahseder hem de!
Her şey o kadar üstüsteydi ki ben saçkıran oldum, şişkoluk desen gırla, sivice, kist, hormon dengesiliği, stres: ama tek zorluğu annem çekti; biz aslında esasen ben bir tek; avanak gibi boş kafayla ööyle girdim sınavlara okudum falan! Tansiyon sorunu yaşdım be! Gastrit gibi mide sorunları!
Tüm bunları hiçe sayar say,asına, kendi maddi zorluklarını anlatır; ona bile kıymet vermez; bunca emek çektim okusun kızım diye demez; anında evlen işi bırak!
Senelerce kafamızı ütüledi resmen; kadınlar çalışmalı mesleği olmalı diye; aksini yapanları aşağıladı kötüledi alay etti sövdü.
şimdi de yaşlı bi adamla evlenip işi bırakıp o kadınlar gibi olayım istiyor.
işsizken bildin mi kıymetimi? Evin hizmetçisi gibi davranırdı; ben olsam ohooo ne işler bulurum ne işler herkes peşime düşer diye böbürlenir dururdu!
Bulduk ne oldu memnun mu oldu?
Elinin altında bir köle olsun her açıdan faydalansın tabi!
Ya ne iyi olur. Benim iyiliğim içinmiş hiç istermiymik kötülüğümü?
Kötülük olduğunun bilincinde değil ki! Gözü körleşmiş.
Ya da bana sonsuza kadar işkence olacak bir hayat istiyor ki içi rahat etsin! Ben edemem bi yerden sonra kocası eder diye.
Ne bilem?
---
zaten annem son yıllarda sürekli kendimi yaşlı hisstemem için psikolojik baskı uyguluyor! Sanki kendi genç de!
Sürekli yaşımdan dem vuruyor, herkesi benden daha genç görüyor ve örnekliyor: her çocuğu hatta yeni yetmeyi benim çocuğum yaşında olduğunu vurguluyor; artık bazı şeylerin yaşıma uygun olmadığını da.
Zaten ezeldenn beri renk sevmez ama daha da düşman oldu. Anneme kalsa hacı amcalar gibi giyinecem, boz renklerde ve bol! Kendi öyle mi giyiniyor? Yoo. Fazla renkli giymez, düz şeyleri sever ama o kadar da nene işi giymez; ama kendinin bile giymeyeceği kaynana elbiselerini, bluzlarını bana yakıştırıyor.
Bu bir yöntem tabi; öZGüVENiM OLURSA KUKLA GiBi OYNATILAMAM Ki?
Bunun için en kolay yöntem seni aşağı çekmek ve özgüvenini yok etmektir!
Mesela artık canlı renkler giymemeliymişim, yırtık kot da, spor ayakkabı bile, öyle renkli cicili tişörtler de olmazmış; Bershca , Stradivarius gibi mağazalar da 'gençlere' göreymiş!
Dinliyor muyum? Hayır. He hı deyip geçiştiriyorum.. Ya da tartışıyorum.
Her ikisinden de zevk alıyor, çünkü kendisi uzun vadeli psikolojik baskıların uzmanıdır.
Kendi istediği olsun yeter; sen kişiliksiz, ödlek, hastalık hastası, cesaretsiz, özgüvensiz olsan da olur.
Ha tut ki bu özellşlere göre bir davranışın oldu; beğenir mi? Assssla!
Eleştirir! Aman sen de ne korkaksın! Aman be sen de! Vb. şeyler@
Der.
Evet bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Ama annem her türlü beğenmemek sevmemek ve eleştirmek ister, keyif alır bunlardan.
E senin yüzünden böyle böyle desen; aa sen onu suçlayamazsın! ne hakla????!
Kafana silah mı dayadık? Zorladım mı? Yasak mı dedim? Diye baskın çıkmaya kalkar!
Artık yeni yetişlrkenki gibi beni ezemediği için kavgalar da tartışmalar da çok uzuyor. Ama annem inattır, sabit fikirlidir assla vazgeçmez.
Sırf seni dener gibi; bir ay sonra hatta aylar sonra bir meseleyi hortlatır!
Kazanmak i.in her yol mübahtır!
Ama hani hayatta çok mu başarılı olmuş? çok mu mutlu olmuş? Her istediği mi olmuş?? Yoo.
Sadece çabalamayı meydan okumayo değiktirmeyi sever; elde ederse bir konuda bunu= sıkılır!!
Evet hem aynı olalım ister hem onun gibi olduğum zaman sıkılır; yine bişey bulur beğenmeyecek!
Okuldan bir arkadaşım evleniyor.
Evlenecek diye bir sürü hazırlık, masraf, stres. Tüm bunlarla gelin hanım da ilgilense bile bu ik arkadaşıma da yansıyor.
Ev de almaya kalkmışlar, ama çektikleri kredi de yetmemiş. Ee. iş arkadaşlarından borç istemeye. Bula bula da beni bulmuş.
Sanki ben de ununu elemiş eleğini duvara asmış, paraya ihtiyacı olmayan biriyim.
Yani evli barklılardan isteyemiyormuş, herkesin çoluğu çocuğu varmışmış!
Ha benim yok diye sizi mi geçireceğim nüfusuma?
Hani bir de 15bin lira.
Sanki ben de var da?! Biriktirmiyorum ki, harcanıyor gidiyor.
ihtiyaç kredisi çekebilirmişim.
Hani iki nişanlının bi düzine akrabası vardır, bana mı kaldınız?
Zahir razı olan olmuş ama yetmemiş; nasılsa bana lazım olmaz para?!
Kibarca reddettim.
Her halde vermeyeceğim; elin gelininin kıçı rahat etsin diye ben mi borca girecem?
Hani insan bunu ya en yakını için göze alır ya çook acil bir durumdur da öyle.
Hani evli değilim, çocuğum yok, ailemle yaşıyorum; ee para bana ne lazım? Vereyim de çocuklar ev sahibi olsun!
işte bilmem kimi kredi çekecekmiş, ee ben kefil olayımmış.
Anneme sözüm var olamam diye geçiştirdim.
Neyse sonra bi akşam da arıyor gene mesela aynı; ama birazını bulmuş da meblağ azalmış!
Bunu duyan annemde amansız ve mantıksız bir acıma hissiyle doldu. Hani serttir, didaktiktir falan ama bir acıması tuttu mu ne mantık kalır ne bişey.
Düşünmüş en iyisi yazlığı satmakmış, verelimmiş çocuklara!
Olduu!
Hah o zaman arayalım yarın emlakçıyı Nazlı.
Ya anne olacak şey mi? O bu rahat etsin diye ev mi satılır?
Ee napacaz?
Hiiç. Bize ne? Bizim çocuğumuz mu? 25-26 yaşına gelmişler ana babaları sahip çıksın....
Evlenecek diye bir sürü hazırlık, masraf, stres. Tüm bunlarla gelin hanım da ilgilense bile bu ik arkadaşıma da yansıyor.
Ev de almaya kalkmışlar, ama çektikleri kredi de yetmemiş. Ee. iş arkadaşlarından borç istemeye. Bula bula da beni bulmuş.
Sanki ben de ununu elemiş eleğini duvara asmış, paraya ihtiyacı olmayan biriyim.
Yani evli barklılardan isteyemiyormuş, herkesin çoluğu çocuğu varmışmış!
Ha benim yok diye sizi mi geçireceğim nüfusuma?
Hani bir de 15bin lira.
Sanki ben de var da?! Biriktirmiyorum ki, harcanıyor gidiyor.
ihtiyaç kredisi çekebilirmişim.
Hani iki nişanlının bi düzine akrabası vardır, bana mı kaldınız?
Zahir razı olan olmuş ama yetmemiş; nasılsa bana lazım olmaz para?!
Kibarca reddettim.
Her halde vermeyeceğim; elin gelininin kıçı rahat etsin diye ben mi borca girecem?
Hani insan bunu ya en yakını için göze alır ya çook acil bir durumdur da öyle.
Hani evli değilim, çocuğum yok, ailemle yaşıyorum; ee para bana ne lazım? Vereyim de çocuklar ev sahibi olsun!
işte bilmem kimi kredi çekecekmiş, ee ben kefil olayımmış.
Anneme sözüm var olamam diye geçiştirdim.
Neyse sonra bi akşam da arıyor gene mesela aynı; ama birazını bulmuş da meblağ azalmış!
Bunu duyan annemde amansız ve mantıksız bir acıma hissiyle doldu. Hani serttir, didaktiktir falan ama bir acıması tuttu mu ne mantık kalır ne bişey.
Düşünmüş en iyisi yazlığı satmakmış, verelimmiş çocuklara!
Olduu!
Hah o zaman arayalım yarın emlakçıyı Nazlı.
Ya anne olacak şey mi? O bu rahat etsin diye ev mi satılır?
Ee napacaz?
Hiiç. Bize ne? Bizim çocuğumuz mu? 25-26 yaşına gelmişler ana babaları sahip çıksın....
O yemeğimi yapayım yarın, bunu mu şunu mu? Diye sorar.
Dersin ki bunu yap bari.
Ay bozulur, sıkılır, dırdır eder.
E madem öyle seçenek olarak sunmaa?
Ay bilmem ne vardı eskiyecek bozulacak! Dırdrıdırdır...
istediğini yap o zaman.
Yok bunu yapacam!
Yani benim istediğimi yapacak ve fedakar anne olacak. Ama defalarca başıma kakacak, burnumdan getirecek! Bu mu?
Zaten çok güzel yapıyorsun yemek, ne yapsan yerim ki ben.
Desen ne fayda.
O anda kendi istediğl, aklından geçeni tutturamadım diye bana kızar, bozulur.
Kusurluyum tabi ben! Ben suçluyum!
Bezelye demişim ama evde patlıcan varmış! Hah bozulacakmış!
E patlıcanı yap önce o zaman.
Yook ben bezelye demişim!
Haa günahı boynuma yani. Patlıcan bozulup atılacak boşa masraf israf: hep Nazlı'nın yüzünden hep!
Dersin ki bunu yap bari.
Ay bozulur, sıkılır, dırdır eder.
E madem öyle seçenek olarak sunmaa?
Ay bilmem ne vardı eskiyecek bozulacak! Dırdrıdırdır...
istediğini yap o zaman.
Yok bunu yapacam!
Yani benim istediğimi yapacak ve fedakar anne olacak. Ama defalarca başıma kakacak, burnumdan getirecek! Bu mu?
Zaten çok güzel yapıyorsun yemek, ne yapsan yerim ki ben.
Desen ne fayda.
O anda kendi istediğl, aklından geçeni tutturamadım diye bana kızar, bozulur.
Kusurluyum tabi ben! Ben suçluyum!
Bezelye demişim ama evde patlıcan varmış! Hah bozulacakmış!
E patlıcanı yap önce o zaman.
Yook ben bezelye demişim!
Haa günahı boynuma yani. Patlıcan bozulup atılacak boşa masraf israf: hep Nazlı'nın yüzünden hep!
Neden insanımız özgüvensiz hatta ezik insanları çok sever?
Acıma hissiyle dolu merhametll ve vicdanlı oldukları için mi?
Hayır her zaman değil.
Severler çünkü ancak böyle insanların yanında kendilerini güçlü hissediyorlar!
Mümkünse özgüveni kırmak da bir zevktir. E nasıl kendilerini üstün ve güçlü hissetsinler?
En kestirme yol. Demek ki kendilerini esasen aşağı görüyorlar, tahammülleri yok özgüvenli birine, kendilerini yanında ezikçe hilsetmek istemiyorlar.
Nerden geldim bu konuya.
Geçen gün çöpçatan hanım bize geldi, annem mest.
çirkiiiin, ucubeee, hi.bir iyi özelliği olmayan ve yaşlı kızını almaya razı olan birisi var Allah'a şükürler olsun, mest olmuş vaziyette.
Zamanın ateşli feministidir kendisi. Ama demek kendineymiş o feministlik!
Gelmiş bana ayarlamak istedikleri yaşlı adamı övüyor, yere göğe koyamıyor. Yani beni kabul etmesi bir lütufmuş gibi hallerde. Annem bit yeniği arayacağına mest olmuş durumda.
çünkü kadın laf biliyor ama en samimi haliyle konuşuyor numarası yaparak adamı överken beni yeriyor.
Yaa bak ben haklıyım kadın da aynı şeyi düşünüyor der gibi annem.
Ben de özellikle kendimi aşağıladığımda ikisi de mest, belli etmemek için çabalarken ağızlar kulaklarda; haklı olmak ne kadar hoşlarına gidiyor; sonuç boktan olsa da.
Bana ne olacağı ne hissedeceğim önemli değil ki; haklı olmaları, istediklerinin olması falan önemli!
Yaa adam 48 yaşında be! E ben çok mu gençmişim??? 36 olmuşum! Hiç bilmiyorduk!
Yakında menapoza bile girebilirmişim! Yumurtalıklarım çok iyi çalışmayabilirmiş 22 yaşında değilmişim ki!
48 yaşında adamın .alıştığı ne malum??? Belki kısırlaşmış falan?!
Ay buna ne bozulmak, kendilerine hakaret etmikim gibi ağız birliğiyle erkeklerin çok uzun sürüyormuşmuş!
Aa bi erkek hakkında ne hakla kötü düşünürüm ben! Pis kadın! Kapa çeneni kız kurusu!
Yani adam yaşlı, yaşlı görünümlü, kel, çirkin değil; ben yaşlı ve çirkinim. Bir lütuf benimle evlenmeyi kabul etmesi!
Hadi bunları bırak; zar zor söylenen söylenmeyen şeylerden çıkardım; annesi kanser tedavisinin sonunda ona yarenlik edecek biri lazımmış gündüz!
Daha ablası erken teşhisle tedavi olmuş. Teyzesi ucu ucuna atlatmış kanseri. çok şükür atlatsınlar tabi de bana ne?
Kanser vakası çok yüksek bir aileye bile bile gelin olacam; hani şahane anlaştığım sevdiğim aşağı yukarı akranım biri olsa neyse.
Resmen kafalamayla!
Ee annesine nasıl yarenlik edecen işteyken? Bırakacakmışım! Gayet normal!
Yavrum ben hiç kötülüğünü ister miyim? Beylik lafını en anaç, en sevgi dolu ve en acınası yavru kedi bakışıyla vurguluyor. Hep iyiliğimi lstermiş!
Ben kötülüğümo bilerek istiyor demiyorum.
Bişeyler istiyor ama benim iyiliğime mi kötülüğüme mi olacak aldırmıyor ya da farkında değil. Gerisini düşünmüyor, bi şeye odaklanınca. Ama sorsan dünyanın en aklı başında en mantıklı insanı!!?
Bir de bunun çok samimi ve dost acı söyler dost gerçekleri söyler kılıklı versiyonu var. Aynı şekilde, ses tonu ve bakışla söyler.
Adam benimle evlenmek istiyormuş!
Waaauuuv! Bu olacak şey değil! Mucize! Benim gibi özellliksiz, çirkiin ucubeee kötüüü evde kalmııışş yetiiim birini almaya razı Allah razı olsun Allah tuttuğunu altın etsin Allah ne muradı varsa versin!
Acıma hissiyle dolu merhametll ve vicdanlı oldukları için mi?
Hayır her zaman değil.
Severler çünkü ancak böyle insanların yanında kendilerini güçlü hissediyorlar!
Mümkünse özgüveni kırmak da bir zevktir. E nasıl kendilerini üstün ve güçlü hissetsinler?
En kestirme yol. Demek ki kendilerini esasen aşağı görüyorlar, tahammülleri yok özgüvenli birine, kendilerini yanında ezikçe hilsetmek istemiyorlar.
Nerden geldim bu konuya.
Geçen gün çöpçatan hanım bize geldi, annem mest.
çirkiiiin, ucubeee, hi.bir iyi özelliği olmayan ve yaşlı kızını almaya razı olan birisi var Allah'a şükürler olsun, mest olmuş vaziyette.
Zamanın ateşli feministidir kendisi. Ama demek kendineymiş o feministlik!
Gelmiş bana ayarlamak istedikleri yaşlı adamı övüyor, yere göğe koyamıyor. Yani beni kabul etmesi bir lütufmuş gibi hallerde. Annem bit yeniği arayacağına mest olmuş durumda.
çünkü kadın laf biliyor ama en samimi haliyle konuşuyor numarası yaparak adamı överken beni yeriyor.
Yaa bak ben haklıyım kadın da aynı şeyi düşünüyor der gibi annem.
Ben de özellikle kendimi aşağıladığımda ikisi de mest, belli etmemek için çabalarken ağızlar kulaklarda; haklı olmak ne kadar hoşlarına gidiyor; sonuç boktan olsa da.
Bana ne olacağı ne hissedeceğim önemli değil ki; haklı olmaları, istediklerinin olması falan önemli!
Yaa adam 48 yaşında be! E ben çok mu gençmişim??? 36 olmuşum! Hiç bilmiyorduk!
Yakında menapoza bile girebilirmişim! Yumurtalıklarım çok iyi çalışmayabilirmiş 22 yaşında değilmişim ki!
48 yaşında adamın .alıştığı ne malum??? Belki kısırlaşmış falan?!
Ay buna ne bozulmak, kendilerine hakaret etmikim gibi ağız birliğiyle erkeklerin çok uzun sürüyormuşmuş!
Aa bi erkek hakkında ne hakla kötü düşünürüm ben! Pis kadın! Kapa çeneni kız kurusu!
Yani adam yaşlı, yaşlı görünümlü, kel, çirkin değil; ben yaşlı ve çirkinim. Bir lütuf benimle evlenmeyi kabul etmesi!
Hadi bunları bırak; zar zor söylenen söylenmeyen şeylerden çıkardım; annesi kanser tedavisinin sonunda ona yarenlik edecek biri lazımmış gündüz!
Daha ablası erken teşhisle tedavi olmuş. Teyzesi ucu ucuna atlatmış kanseri. çok şükür atlatsınlar tabi de bana ne?
Kanser vakası çok yüksek bir aileye bile bile gelin olacam; hani şahane anlaştığım sevdiğim aşağı yukarı akranım biri olsa neyse.
Resmen kafalamayla!
Ee annesine nasıl yarenlik edecen işteyken? Bırakacakmışım! Gayet normal!
Yavrum ben hiç kötülüğünü ister miyim? Beylik lafını en anaç, en sevgi dolu ve en acınası yavru kedi bakışıyla vurguluyor. Hep iyiliğimi lstermiş!
Ben kötülüğümo bilerek istiyor demiyorum.
Bişeyler istiyor ama benim iyiliğime mi kötülüğüme mi olacak aldırmıyor ya da farkında değil. Gerisini düşünmüyor, bi şeye odaklanınca. Ama sorsan dünyanın en aklı başında en mantıklı insanı!!?
Bir de bunun çok samimi ve dost acı söyler dost gerçekleri söyler kılıklı versiyonu var. Aynı şekilde, ses tonu ve bakışla söyler.
Adam benimle evlenmek istiyormuş!
Waaauuuv! Bu olacak şey değil! Mucize! Benim gibi özellliksiz, çirkiin ucubeee kötüüü evde kalmııışş yetiiim birini almaya razı Allah razı olsun Allah tuttuğunu altın etsin Allah ne muradı varsa versin!
Kapak - kapı - tuvalet.
Nasıl ki önünde, yolunda, koridorda, kapı eşiklerinde durakalmaya bayılır, yerli yersiz banyoya da dalar.
istediği şey olsun yeter ona. Sınırı yok. Dalar.
Bende gıcık olurum.
Defalarca olduğu için dönem dönem kapıyı kilitleme alışkanlığım olmuştu.
Fütursuz sınırsız dalar içerleri ve ay aman deyip çekilmez, kalır izler gözünü diker ve eleştirir hatta! Popo öyle silinmez! Ayy!
Bu kez kilitlememişim unutmuşum.
Dışardan sesleniyor, telefon çalıyor belli; Nazlıııı bu nasıl açılıyorduuu?
10 yıllık cep telefonunu öğrenemedi! Eski ikiye katlanan kapaklı Nokia'lardan var ya.
Benden kat kat zeki ve hafızası güçlü olduğunu ima eder ama katlanan kapaklı 10 yıllık telefonu öğrenemedi!
E her tenefüs seni nasıl arıyor diyeceksiniz; ev telefonundan! Sonrada faturaya hayret ediyor!
Neyse, bu nasıl açılıyorduu diye beni ararken evde ben tuvaletteyim.
Kapının önüne gelmiş soruyor.
Kapağını açacaksın anne!
Bizimki kapıyı aç gel anlıyor içeri dalıyor.
Nasıl açacam bunu çalıyor?
Ya tuvaletteyim kapağını açacan!
Nasıl? (elime veriyor, açıp veriyorum, almıyor ben s.çarken konuşacakmışım! Hayır niye tuvaletteyim ki ben anlamıyor ki! Zorla eline geri veriyorum sinirle. Niye sinlrleniyorum ki değil mi sıçarken bile hizmet etmem lazım! Hatta ne hakla yanlış zamanda sıçıyorum ki önce sorup lzin almam lazım!)
alıyor konuşuyor rahat rahat ben klozette otururken. Bilmem nerden bilmem ne komşu kadını aramış!
Sinirleniyorum, kapıyı kapat diyorum; yani çıkacak gibi kapının önünde sırtı bana dönük duruyordu da ondan.
Ama ne çıkması.
içerde kaldı kapıyı da kapattı!
Evet! Ben klozette oturuyorum annem telefonda rahat rahat konuşuyor! Normal sanki. Kapıyı da kapatıyor bir de. E ben demişim! çık da kapat çık çık!
???? Boş bakışlar!
Nasıl ki önünde, yolunda, koridorda, kapı eşiklerinde durakalmaya bayılır, yerli yersiz banyoya da dalar.
istediği şey olsun yeter ona. Sınırı yok. Dalar.
Bende gıcık olurum.
Defalarca olduğu için dönem dönem kapıyı kilitleme alışkanlığım olmuştu.
Fütursuz sınırsız dalar içerleri ve ay aman deyip çekilmez, kalır izler gözünü diker ve eleştirir hatta! Popo öyle silinmez! Ayy!
Bu kez kilitlememişim unutmuşum.
Dışardan sesleniyor, telefon çalıyor belli; Nazlıııı bu nasıl açılıyorduuu?
10 yıllık cep telefonunu öğrenemedi! Eski ikiye katlanan kapaklı Nokia'lardan var ya.
Benden kat kat zeki ve hafızası güçlü olduğunu ima eder ama katlanan kapaklı 10 yıllık telefonu öğrenemedi!
E her tenefüs seni nasıl arıyor diyeceksiniz; ev telefonundan! Sonrada faturaya hayret ediyor!
Neyse, bu nasıl açılıyorduu diye beni ararken evde ben tuvaletteyim.
Kapının önüne gelmiş soruyor.
Kapağını açacaksın anne!
Bizimki kapıyı aç gel anlıyor içeri dalıyor.
Nasıl açacam bunu çalıyor?
Ya tuvaletteyim kapağını açacan!
Nasıl? (elime veriyor, açıp veriyorum, almıyor ben s.çarken konuşacakmışım! Hayır niye tuvaletteyim ki ben anlamıyor ki! Zorla eline geri veriyorum sinirle. Niye sinlrleniyorum ki değil mi sıçarken bile hizmet etmem lazım! Hatta ne hakla yanlış zamanda sıçıyorum ki önce sorup lzin almam lazım!)
alıyor konuşuyor rahat rahat ben klozette otururken. Bilmem nerden bilmem ne komşu kadını aramış!
Sinirleniyorum, kapıyı kapat diyorum; yani çıkacak gibi kapının önünde sırtı bana dönük duruyordu da ondan.
Ama ne çıkması.
içerde kaldı kapıyı da kapattı!
Evet! Ben klozette oturuyorum annem telefonda rahat rahat konuşuyor! Normal sanki. Kapıyı da kapatıyor bir de. E ben demişim! çık da kapat çık çık!
???? Boş bakışlar!
Kaç defa başım çatlıyor dedim ama anlamamış!
Forum'da dolanıyorduk. Ben eczaneye saptım, annem hayretler içlnde! Nazlıııııı?????????? Nereyeee?????????
Başım ağrıyor başıııım!
????? Nereye?
Hala nereye diyor yaa! Ağrı kesşcş alacağııım!
???? Hııı.
şükür!
Yanılmışım anlamamış.
Eve geldik.
Bir süre sonra ilaca göz atmış, bir hışım geliyor!
Nazlııı!??? Eksik ilaç var! Aah ah! Ne kadar dikkatsizsin, kullanılmış şeyi satnışlar! Kazıklamışlar! Ne kadar dikkatsizsin aah ah... (gibisinden taramalı tüfek gibi dırdır!)
ya ben içtim ya ben ben!
????? Vırvır dırdır bla bla! (taramalı tüfek gibi söylenmeye devam, illa bağırmam lazım,yoksa anlamaz, sonra da bana sinirlisin der!)
ben içtim beeeeen! Kaç kere başım ağrıyor dedim birini bile duymamıksın!
Forum'da dolanıyorduk. Ben eczaneye saptım, annem hayretler içlnde! Nazlıııııı?????????? Nereyeee?????????
Başım ağrıyor başıııım!
????? Nereye?
Hala nereye diyor yaa! Ağrı kesşcş alacağııım!
???? Hııı.
şükür!
Yanılmışım anlamamış.
Eve geldik.
Bir süre sonra ilaca göz atmış, bir hışım geliyor!
Nazlııı!??? Eksik ilaç var! Aah ah! Ne kadar dikkatsizsin, kullanılmış şeyi satnışlar! Kazıklamışlar! Ne kadar dikkatsizsin aah ah... (gibisinden taramalı tüfek gibi dırdır!)
ya ben içtim ya ben ben!
????? Vırvır dırdır bla bla! (taramalı tüfek gibi söylenmeye devam, illa bağırmam lazım,yoksa anlamaz, sonra da bana sinirlisin der!)
ben içtim beeeeen! Kaç kere başım ağrıyor dedim birini bile duymamıksın!
Hem akşam bayoya girmeni engellemek için etmediğl kalmaz!
Mesela; bugün hava kötüydü ısınmamıştır.
Yerlere süpürge tut önce ama yorgunsundur.
Ben sabah kullandım su üstüne soğuk su gelmiş soğumuştur!
Sırtım ağrıyor sırtımı ovala.
şu belgeseli izlede hele.
Saat geç oldu bu saate su soğumuştur.
Geç oldu artık yat uyu!
Kirlenmemiş ki.
Hergün yıkanılmaz ki ne gerek var koklayan mı var?
Eskiden haftada bir yıkanırdık!
.....
Eğer aklına uymuşsam da;
hem de erkesi gün bi yerlere gitmek için can atar plan yapar!
Hatta ayarlamıktır.
Kötü saçla asssssla dışrı çıkmayacağımı öğrenememiş! Ya da anlayamamış kabul edememiş.
Ama en keyif aldığı şey. Beni kötü saçla, kötü kıyafetle dışarı çıkarmaya çalışmak. Hem de öyle 5 dakikalığna markete değil, basbayağı insan içine.
Sonra da ona buna iltifat yağmuruna tutmak; bana da değll mi Nazlı demek!
Kızın saçı ya da üstü kötü diye kendini kötü hissediyor ama sen özellikle daha da berbat hissetsin hatta özgüveni azalsın diye o halde insan içine çıkardığın yetmez gibi bir de başkalarını öv, aşık gibi iltifatlara boğ sonra da gayet normal gibi pişkince dön değil mi Nazlı? De.
Yıllardır bu numarayı yemem ama annem yine de uğraşmadan duramaz. Hem banyoya girmeyeyim diye uğraşır hem ertsi gün bi aksiyon çıkarır.
Yıkanmamanın ertesi günü;
bugün Forum'da mı gezsek? Bugün bilmem kimlere gideceğiz, bugün bilmem kimler gelecek.
Ben gidemem deyince de yaşadığı şoku anlatamam?
Niyeee?
Saçım kötü!
Bi de çelişkisi; başkalarını pis, kötü ve bakımsız sokağa çıkanlara ağzına geleni söylemek. Tabi ki arkalarından! Hayır kendisi de öyle çıkmaz asla. Ama kızlarının pejmürde çıkmasında bir sakınca yoktur. Hele küçükken.
Bi keresinde iyi anneleri öğretememiş derler demiştim de biraz durulduydu.
Ama huylu huyundan vazgeçer mi?
Kendi çıkıyor mu kirli saçla? Pek çıkmaz çünkü kirlenmez fazla. Hem cildi hem saçı daha kuru benden.
Bu yüzden seni de gayet pişkince anlamaz ve saygı da göstermez!
Mesela; bugün hava kötüydü ısınmamıştır.
Yerlere süpürge tut önce ama yorgunsundur.
Ben sabah kullandım su üstüne soğuk su gelmiş soğumuştur!
Sırtım ağrıyor sırtımı ovala.
şu belgeseli izlede hele.
Saat geç oldu bu saate su soğumuştur.
Geç oldu artık yat uyu!
Kirlenmemiş ki.
Hergün yıkanılmaz ki ne gerek var koklayan mı var?
Eskiden haftada bir yıkanırdık!
.....
Eğer aklına uymuşsam da;
hem de erkesi gün bi yerlere gitmek için can atar plan yapar!
Hatta ayarlamıktır.
Kötü saçla asssssla dışrı çıkmayacağımı öğrenememiş! Ya da anlayamamış kabul edememiş.
Ama en keyif aldığı şey. Beni kötü saçla, kötü kıyafetle dışarı çıkarmaya çalışmak. Hem de öyle 5 dakikalığna markete değil, basbayağı insan içine.
Sonra da ona buna iltifat yağmuruna tutmak; bana da değll mi Nazlı demek!
Kızın saçı ya da üstü kötü diye kendini kötü hissediyor ama sen özellikle daha da berbat hissetsin hatta özgüveni azalsın diye o halde insan içine çıkardığın yetmez gibi bir de başkalarını öv, aşık gibi iltifatlara boğ sonra da gayet normal gibi pişkince dön değil mi Nazlı? De.
Yıllardır bu numarayı yemem ama annem yine de uğraşmadan duramaz. Hem banyoya girmeyeyim diye uğraşır hem ertsi gün bi aksiyon çıkarır.
Yıkanmamanın ertesi günü;
bugün Forum'da mı gezsek? Bugün bilmem kimlere gideceğiz, bugün bilmem kimler gelecek.
Ben gidemem deyince de yaşadığı şoku anlatamam?
Niyeee?
Saçım kötü!
Bi de çelişkisi; başkalarını pis, kötü ve bakımsız sokağa çıkanlara ağzına geleni söylemek. Tabi ki arkalarından! Hayır kendisi de öyle çıkmaz asla. Ama kızlarının pejmürde çıkmasında bir sakınca yoktur. Hele küçükken.
Bi keresinde iyi anneleri öğretememiş derler demiştim de biraz durulduydu.
Ama huylu huyundan vazgeçer mi?
Kendi çıkıyor mu kirli saçla? Pek çıkmaz çünkü kirlenmez fazla. Hem cildi hem saçı daha kuru benden.
Bu yüzden seni de gayet pişkince anlamaz ve saygı da göstermez!
Hani senin bi arkadaşların vardı niye görüşmüyorsunuz??
Bazıları evlendi, bazısı taşındı falan.
Hiç mi kalmadı burada??
Yok.
Değil. çoğu burada. Ama hem koptuk hem beni istemediler. E çünkü 10 kere görüştüysek 5inde annem de geldi. 5 dk otururm deyip mitili serdi, sohbeti ele geçirip kendi gençlik anılarını anlatıp övündü! Tut ki başkaları konuşuyor sıkıldı. Ben başkasıyla konuşuyorum bozuldu kendiyle ilgilenmiyormuşum!
Arkadaşlarımla buluşmaya annemle gidecem ve onlarla değil annemle konuşacam ! Annemin kafası.
Sıkılınca da hadi gidelim diye tutturdu. E hani sen gezecektin kendin? Yalandı tabi.
Haliyle bi müddet sonra aramaz çağırmaz oldular; ben arayayımmış kendimi davet ettireyimmiş!
Arsız mıyım ben yüzsüz müyüm???
Nefret eder annem arız yüzsüz kimselerden ama kendi istediği zaman ben yapacağım!
Hoş zaten arar sorardım, ama sonra cidden koptuk. Sonradan öğrendim başka seferler buluşmuşlar ama beni çağırmamışlar.
Ha söyleyinde de kendiyle ne alakası varmış? Annem çok tatlı dili hoş sohbet bir lnsanmış! Ben ters bişey demişimdirmiş!
Senin 1970 lerdeki olumsuz anılarını dinlemek istememişlerdir anne!
çok dolu ve ders verici konuşuyormuş o!
Eğlenmeye gidiyoruz ders almaya değil!
Benim için mi lstiyor o grupla görüşmemi sanki? Kendi de gelebilmek için.
Yani istediği kadar 'tatlı dilli' 'hoş sohbet' olsun, ortamda bir anne olması tamamen ruhu kaçırıyor! üstelik çatık kaşlı ve didaktik.
Bazıları evlendi, bazısı taşındı falan.
Hiç mi kalmadı burada??
Yok.
Değil. çoğu burada. Ama hem koptuk hem beni istemediler. E çünkü 10 kere görüştüysek 5inde annem de geldi. 5 dk otururm deyip mitili serdi, sohbeti ele geçirip kendi gençlik anılarını anlatıp övündü! Tut ki başkaları konuşuyor sıkıldı. Ben başkasıyla konuşuyorum bozuldu kendiyle ilgilenmiyormuşum!
Arkadaşlarımla buluşmaya annemle gidecem ve onlarla değil annemle konuşacam ! Annemin kafası.
Sıkılınca da hadi gidelim diye tutturdu. E hani sen gezecektin kendin? Yalandı tabi.
Haliyle bi müddet sonra aramaz çağırmaz oldular; ben arayayımmış kendimi davet ettireyimmiş!
Arsız mıyım ben yüzsüz müyüm???
Nefret eder annem arız yüzsüz kimselerden ama kendi istediği zaman ben yapacağım!
Hoş zaten arar sorardım, ama sonra cidden koptuk. Sonradan öğrendim başka seferler buluşmuşlar ama beni çağırmamışlar.
Ha söyleyinde de kendiyle ne alakası varmış? Annem çok tatlı dili hoş sohbet bir lnsanmış! Ben ters bişey demişimdirmiş!
Senin 1970 lerdeki olumsuz anılarını dinlemek istememişlerdir anne!
çok dolu ve ders verici konuşuyormuş o!
Eğlenmeye gidiyoruz ders almaya değil!
Benim için mi lstiyor o grupla görüşmemi sanki? Kendi de gelebilmek için.
Yani istediği kadar 'tatlı dilli' 'hoş sohbet' olsun, ortamda bir anne olması tamamen ruhu kaçırıyor! üstelik çatık kaşlı ve didaktik.
Evde sana istediği gibi davranır, nasılsa bunu kanıtlayamazsın. Dışardaysa bir sevgi, kefkat ve anlayış abidesi kesilir. Sürekli okşamak, sarılmak ve öpmek isteyen yerli yersiz.
Evde sürekli eleştirir; tuvalete girme zamanım bile yanlıştır! Neyim doğrudur ki? Saçımı yapmam, yüzümü yıkamam bile yanlış. istediği bişeye istediği zaman istediği gibi tepki vermemi bekler. çalışmazken hizmetçi gibi davranır, küçümser, kıçın büyüktür, ev işlerinde beceriksizsindir, sen nasıl evleneceksindir, kimse katlanamazdır! Yüce insan bana katlanıyor ama ikte naapsın? Giyimin konuşman su içmen ... Aklına gelecek her şeyinde bir yanlışlık vardır. Evin içinde senin bir kusurunu bulmak için dört d9er. Hiç bulamazsa perdeyi ne biçim açmışımdır! Eğri düzensiz durmuş, ne kadar dikkatsilmdir hiç anlamıyorumdur evden. Ben nasıl evlenecem anne hanm olacam? Kaynanam falan neler der bana neler....
Hiç bulamazsa ya da iyi günündeyse kendi eski ve karamsar kötü anılarını anlatır.
Evde saçımı makyajımı giyimimi eleştirir, beğenmez, yanlıştır.
Mütemadiyen bana küçük kusurlar bulyr en azından.
Ama dışarda da tabi başbaşayken devam eder bu durum; başkaları güzel bakımlı ve iyi giyinmiştir; hayrandır onlara, aşık olmuş gibi iltifatlara övgülere boğar başkalarını. Tabi ki benim yanımdayken.
Ama yanımıza üçüncü bir kişi katılmışsa en azından kişilik değiştirir.
Ah sevgi doludur sevgi; sürekli eli üzerimde dolanır. Ya okşar ya düzeltir: yerli yersiz okşamak öpmek ister. çoğu zaman abartılı ve saçmadır.
Küçükken de fark ederdim bu farkı, çifte standardı. Ama bunu söyleyemezsin; söylersen senden kötüsü yok! Hah hatta eline koz geçmiştir seni eleştirmek aşğılamak kusur aramak içln: tabi ki evde başbaşayken!
Eskiden bu kişilik değikimine ben de aksi tepki verirdim. için için memnun olduğunu fark ettim, dıştan bozulmuş üzülmüş olsa da.
Böylece aksi, kötü, bakımsız, çirkin kızına sevgiyle sabırla anlayışla yaklaşan mükemmel anne imajı çizerdi tam istediği gibi!
Beni aksi hale getiren kendinin çifte standartlı ve ikili yaklaşımları; bakımsız kötü görünmeme de sebep hazırlanmama fırsat bırakmayıp evde giymemizi öğrettiği en eski en kötü ya da en azından sünmüş kıyafetlerimizle çıkmamı sağlamak yüzündedi.
Sinirliydim çünkü ergendim ve iyi görünmeme fırsat bırakmazken adeta benden intikam alır gibi ona buna hayran olup iltifatlar etmesiydi, yani o kişiyle konuşamıyorsa bana anlatır bana överdi aşık olduğu kızı mesela, sonra da bana pişkin pişkin değil mi Nazlı der teyit etmemimi isterdi.
Ne kadar kırarsan özgüvenini o kadar maymun edersin oyuncak edersin elinde Nazlı'yı.
Artık inadına o sahte aşırı sevgisini bende yapmacık ve aşırı kibarlıkla eziyorum!
Memnun değil için için!
Esas amaç burada beni kötü aksi kaba sevgisiz sinirli gösterip buna karşılık hala bu Nazlı'ya katlanan mükemmel anne imajını çizebilmesi. Ben de iyi görününce yeterince yükselemiyor.
Bu yüzden de daha da sabrımı taşıracak sevgi gösterilerinde bulunuyor.
Sanırsın ön sevişme! insan bu kadar ellenmez!
Evde sürekli eleştirir; tuvalete girme zamanım bile yanlıştır! Neyim doğrudur ki? Saçımı yapmam, yüzümü yıkamam bile yanlış. istediği bişeye istediği zaman istediği gibi tepki vermemi bekler. çalışmazken hizmetçi gibi davranır, küçümser, kıçın büyüktür, ev işlerinde beceriksizsindir, sen nasıl evleneceksindir, kimse katlanamazdır! Yüce insan bana katlanıyor ama ikte naapsın? Giyimin konuşman su içmen ... Aklına gelecek her şeyinde bir yanlışlık vardır. Evin içinde senin bir kusurunu bulmak için dört d9er. Hiç bulamazsa perdeyi ne biçim açmışımdır! Eğri düzensiz durmuş, ne kadar dikkatsilmdir hiç anlamıyorumdur evden. Ben nasıl evlenecem anne hanm olacam? Kaynanam falan neler der bana neler....
Hiç bulamazsa ya da iyi günündeyse kendi eski ve karamsar kötü anılarını anlatır.
Evde saçımı makyajımı giyimimi eleştirir, beğenmez, yanlıştır.
Mütemadiyen bana küçük kusurlar bulyr en azından.
Ama dışarda da tabi başbaşayken devam eder bu durum; başkaları güzel bakımlı ve iyi giyinmiştir; hayrandır onlara, aşık olmuş gibi iltifatlara övgülere boğar başkalarını. Tabi ki benim yanımdayken.
Ama yanımıza üçüncü bir kişi katılmışsa en azından kişilik değiştirir.
Ah sevgi doludur sevgi; sürekli eli üzerimde dolanır. Ya okşar ya düzeltir: yerli yersiz okşamak öpmek ister. çoğu zaman abartılı ve saçmadır.
Küçükken de fark ederdim bu farkı, çifte standardı. Ama bunu söyleyemezsin; söylersen senden kötüsü yok! Hah hatta eline koz geçmiştir seni eleştirmek aşğılamak kusur aramak içln: tabi ki evde başbaşayken!
Eskiden bu kişilik değikimine ben de aksi tepki verirdim. için için memnun olduğunu fark ettim, dıştan bozulmuş üzülmüş olsa da.
Böylece aksi, kötü, bakımsız, çirkin kızına sevgiyle sabırla anlayışla yaklaşan mükemmel anne imajı çizerdi tam istediği gibi!
Beni aksi hale getiren kendinin çifte standartlı ve ikili yaklaşımları; bakımsız kötü görünmeme de sebep hazırlanmama fırsat bırakmayıp evde giymemizi öğrettiği en eski en kötü ya da en azından sünmüş kıyafetlerimizle çıkmamı sağlamak yüzündedi.
Sinirliydim çünkü ergendim ve iyi görünmeme fırsat bırakmazken adeta benden intikam alır gibi ona buna hayran olup iltifatlar etmesiydi, yani o kişiyle konuşamıyorsa bana anlatır bana överdi aşık olduğu kızı mesela, sonra da bana pişkin pişkin değil mi Nazlı der teyit etmemimi isterdi.
Ne kadar kırarsan özgüvenini o kadar maymun edersin oyuncak edersin elinde Nazlı'yı.
Artık inadına o sahte aşırı sevgisini bende yapmacık ve aşırı kibarlıkla eziyorum!
Memnun değil için için!
Esas amaç burada beni kötü aksi kaba sevgisiz sinirli gösterip buna karşılık hala bu Nazlı'ya katlanan mükemmel anne imajını çizebilmesi. Ben de iyi görününce yeterince yükselemiyor.
Bu yüzden de daha da sabrımı taşıracak sevgi gösterilerinde bulunuyor.
Sanırsın ön sevişme! insan bu kadar ellenmez!
Eskiden bize azarlayarak öğrettiği şeyleri şimdi kendi pişkince aksini yapıyor.
Ortalarda kirli çamaşır bırakmayın!: zaten bırakmazdık ama olasılığa karşın peşin azarlardı! Kirli sepetine katlayarak koymayı öğretti.
Katlayarak düzgün koyun kirlileri!: sonra açması, düzeltmesi zor oluyor boşuna uğraştırıyormuş, tamam onu da yaptık öğrendik.
Tabi 2 haftada bir yatak takımı değişmeyi, 2 güne bir iç çamaşırı değişmeyi de öğrendik.
Dışarda ayrı evde ayrı kıyafet giymeyi ve dışarda giyilen şeylerle evde bir yere oturmamayı da.
Haklı, dışarda bir sürü toz, kir, mikrop.
Ama şimdi bunların hepsinin aksini yapıyor ve hatta iddia ediyor gereksiz!
Salon ve mutfakta değil ama banyo ve odasında her çeşit yerde kirli çamaşır var; kapı kollarına asılmış, yerlere atılmış! Asla yerini bilemezsin, her yeri kolaöan etmen lazım. çamaşır sepetine atsa bile asla düzeltmez.
Kırvrım kıvrım olur hepsi. Hayatımda bir birine ve kendine bu kadar dolanmış iç çamaşırı daha görmedim. O kadar kıvrılmış ki sarmaşık gibi; açmak için kirli donun her yerini ellemen lazım!
Diğerlerine de asla dikkat etmiyor ve hatta en büyük zevki benim yatağımın üstüne, kızmışsam önceden aklında yatak örtüsünü sevdiği için korumak olarak kaldığı için yatağın içine pis şeyler koymak!
Ve bana her gün değil haftada bir yıkanmak gerektiğini söyleyip durmak; ki eskiden böyleydi, sobayı yakmazdı yıkanamazdık, zorla güneş enerjisi taktırdım da rahatladım, ama aslında öyle devam etmesini umuyordu ve hergün yıkanılmaz desturuna halen devam ediyor.
Beni yıkanacağım zaman engellemek için uğraşıyor. iç çamaşırımı da değiştiğimi fark ederse gerek yok diyerek vazgeçirmeye çalışıyor.
Eskiden bir dönem hergün değiştirtirdi külotumuzu, hatta inanmaz kontrol ederdi, sonra bi dönem 2 güne bir değiştirtirdi. şimdi bunlara da karşı. Fark ederse dırdır ediyor, ne gerek varmış da boşuna çmaşır çıkarıyormuşum da!
Kendi yıkıyor sanki! Eli bile değmiyor.
Ortalarda kirli çamaşır bırakmayın!: zaten bırakmazdık ama olasılığa karşın peşin azarlardı! Kirli sepetine katlayarak koymayı öğretti.
Katlayarak düzgün koyun kirlileri!: sonra açması, düzeltmesi zor oluyor boşuna uğraştırıyormuş, tamam onu da yaptık öğrendik.
Tabi 2 haftada bir yatak takımı değişmeyi, 2 güne bir iç çamaşırı değişmeyi de öğrendik.
Dışarda ayrı evde ayrı kıyafet giymeyi ve dışarda giyilen şeylerle evde bir yere oturmamayı da.
Haklı, dışarda bir sürü toz, kir, mikrop.
Ama şimdi bunların hepsinin aksini yapıyor ve hatta iddia ediyor gereksiz!
Salon ve mutfakta değil ama banyo ve odasında her çeşit yerde kirli çamaşır var; kapı kollarına asılmış, yerlere atılmış! Asla yerini bilemezsin, her yeri kolaöan etmen lazım. çamaşır sepetine atsa bile asla düzeltmez.
Kırvrım kıvrım olur hepsi. Hayatımda bir birine ve kendine bu kadar dolanmış iç çamaşırı daha görmedim. O kadar kıvrılmış ki sarmaşık gibi; açmak için kirli donun her yerini ellemen lazım!
Diğerlerine de asla dikkat etmiyor ve hatta en büyük zevki benim yatağımın üstüne, kızmışsam önceden aklında yatak örtüsünü sevdiği için korumak olarak kaldığı için yatağın içine pis şeyler koymak!
Ve bana her gün değil haftada bir yıkanmak gerektiğini söyleyip durmak; ki eskiden böyleydi, sobayı yakmazdı yıkanamazdık, zorla güneş enerjisi taktırdım da rahatladım, ama aslında öyle devam etmesini umuyordu ve hergün yıkanılmaz desturuna halen devam ediyor.
Beni yıkanacağım zaman engellemek için uğraşıyor. iç çamaşırımı da değiştiğimi fark ederse gerek yok diyerek vazgeçirmeye çalışıyor.
Eskiden bir dönem hergün değiştirtirdi külotumuzu, hatta inanmaz kontrol ederdi, sonra bi dönem 2 güne bir değiştirtirdi. şimdi bunlara da karşı. Fark ederse dırdır ediyor, ne gerek varmış da boşuna çmaşır çıkarıyormuşum da!
Kendi yıkıyor sanki! Eli bile değmiyor.
Bu bir fırsatmış ama Nazlı! Adam çok istiyormuş!
ister tabi! Enayileri bulmuş!
Kim?
Sen ben!
Ne enayisi ben akıllı kadınım kimse beni enayi sanamaz!
Ne sanacak ya!? 50 yaşıına gelmik sülalesi kanserden kırılmış yaşlı çirkin kel bir adama el değmemik genç kızını her türlü fedakarlığı yapması da larşılııında vermeye çok hevesllsin daha da üstüne yazlığı da size veririm deyip duruyorsun! Böyle enayi bulmuş istemez mi?
Ama napayım? Evlen diye?
Tabi beni alması için rüşvet falan vermek lazım! Sen en iyisi kredi de çek ver! Anca alırlar Nazlı'yı!
Beğenmiş seni ama Nazlı!
Aa nasıl olmuş?
Bilmem beğenmik demek?
Allah Allah benim gibi çok çirkin çok kötü huylu hiçbir özellğl olmayan yaşlı bir kızı nasıl beğenmiş??? iki evimizi de verelim anne bu adama Allah razı olsun, Allah tuttuğunu altın etsin Allah ne muradı varsa versin!
aaaman be sen de! Sana iyilik yaramaz!
Ne iyiliği ya?? Resmen kazıkların en büyüğo bu iyilikmik! Hasta yaşlı çirkin adama vermeye çok niyetlisin. Altı bezli anasının g.tünü de silerim yeterki beni alsın!
Aa annesi bez mi bağlıyormuş?
E sen dedin ya!
Ne zaman? Ben demedim!
Sen dedin anne! Mehmet bey yetişkin bezi arıyormuş Watsons'ta var mıdır diye sordun?!
E belki başkası için ne belli annesi?
Aa belki kendinedir! Ayyy en çok istediğim şey altına sıçan bir aileyle evlenmek! Ayyy yaşasın! Tüm sülalenin kaka bezini ben temizleyeyim nolur! Ev de veririz üstünee!
ister tabi! Enayileri bulmuş!
Kim?
Sen ben!
Ne enayisi ben akıllı kadınım kimse beni enayi sanamaz!
Ne sanacak ya!? 50 yaşıına gelmik sülalesi kanserden kırılmış yaşlı çirkin kel bir adama el değmemik genç kızını her türlü fedakarlığı yapması da larşılııında vermeye çok hevesllsin daha da üstüne yazlığı da size veririm deyip duruyorsun! Böyle enayi bulmuş istemez mi?
Ama napayım? Evlen diye?
Tabi beni alması için rüşvet falan vermek lazım! Sen en iyisi kredi de çek ver! Anca alırlar Nazlı'yı!
Beğenmiş seni ama Nazlı!
Aa nasıl olmuş?
Bilmem beğenmik demek?
Allah Allah benim gibi çok çirkin çok kötü huylu hiçbir özellğl olmayan yaşlı bir kızı nasıl beğenmiş??? iki evimizi de verelim anne bu adama Allah razı olsun, Allah tuttuğunu altın etsin Allah ne muradı varsa versin!
aaaman be sen de! Sana iyilik yaramaz!
Ne iyiliği ya?? Resmen kazıkların en büyüğo bu iyilikmik! Hasta yaşlı çirkin adama vermeye çok niyetlisin. Altı bezli anasının g.tünü de silerim yeterki beni alsın!
Aa annesi bez mi bağlıyormuş?
E sen dedin ya!
Ne zaman? Ben demedim!
Sen dedin anne! Mehmet bey yetişkin bezi arıyormuş Watsons'ta var mıdır diye sordun?!
E belki başkası için ne belli annesi?
Aa belki kendinedir! Ayyy en çok istediğim şey altına sıçan bir aileyle evlenmek! Ayyy yaşasın! Tüm sülalenin kaka bezini ben temizleyeyim nolur! Ev de veririz üstünee!
Bizim balkon her zaman rüzgarlıdır. Yönünden herhalde.
Annemde balkona göre giyinmenin en doğrusu olduğuna karar vermiş
ha??
önce balkona çıkıp dışarıdaki havayı kontrol eder. Ama her zaman rüzgar aldığı için normalden daha serin izlenimi varir ve annemin en önem verdiğl fobisine hizmet eder.
O kadar önemli ki yaşlı ve hasta bir adamla bile evlensem o kadar önemli değil: aman üşütmeyeyim ve sıcak yemekten ağzım yanmasın! En büyük endişeleri!
Bazen balkonun yanıltıcı olduğunu fark etse de nafile; aynı şekilde balkon baz alınıyor.
Mayısın ortasında bana hava çok soğuk deyip anorak mont giydirmeye kalkıyor.
Esasen bana istemediğim bişeyi yaptırmak keyifli annem i.in!
Bir tür meydan okuma challenge!
Ceket, hırka, gömlek de değil yani anorak mont!
Mantomu giyseydim bari! Deyince de seviniyor! Alamazmış ama oradan yüksekta kalıyormuş askısı!
Ya ne kadar iyi!
Anası hasta, kendisi çlrkin ve yaşlı adama; işimi bırakmam ve anneciğine yarenlik etmem karşılığıbeni ve yazlığımızı verecek! Yeter ki ben evleneyim!
Annemde balkona göre giyinmenin en doğrusu olduğuna karar vermiş
ha??
önce balkona çıkıp dışarıdaki havayı kontrol eder. Ama her zaman rüzgar aldığı için normalden daha serin izlenimi varir ve annemin en önem verdiğl fobisine hizmet eder.
O kadar önemli ki yaşlı ve hasta bir adamla bile evlensem o kadar önemli değil: aman üşütmeyeyim ve sıcak yemekten ağzım yanmasın! En büyük endişeleri!
Bazen balkonun yanıltıcı olduğunu fark etse de nafile; aynı şekilde balkon baz alınıyor.
Mayısın ortasında bana hava çok soğuk deyip anorak mont giydirmeye kalkıyor.
Esasen bana istemediğim bişeyi yaptırmak keyifli annem i.in!
Bir tür meydan okuma challenge!
Ceket, hırka, gömlek de değil yani anorak mont!
Mantomu giyseydim bari! Deyince de seviniyor! Alamazmış ama oradan yüksekta kalıyormuş askısı!
Ya ne kadar iyi!
Anası hasta, kendisi çlrkin ve yaşlı adama; işimi bırakmam ve anneciğine yarenlik etmem karşılığıbeni ve yazlığımızı verecek! Yeter ki ben evleneyim!
Bi komşumuz var, çok anaç bir tip. Uani gençten, evli, çocuklu ama mizacı, hitap şekli öyle.
Gıcık oluyor annem! Niye mi bana canım diyormuş! ??? Sanki ben küçükmüşüm! Sanki kendinden gençmişim!
Ben bi kere kesinmiş ondan büyükmüşüm??!!
Bana saygısızlık ediyor diye düşondüğünden değil haa!
Kendini benden büyük görmesi dokunuyor anneme!
Tabi ben kendimi genç hissederim sonra. Oysa değilim! Zaten ne haddime genç hissetmek?! Yaşlı hissedeyim ki bir an önce evleneyim!
Bi gün yine bana merhaba canım diyor, aslında isim hafızası yok diyedir.
Annem atılıyor;
Nazlı'ya canım diyorsun ama senden yaşlıdır o! Neredeyse kırk!
Ay maşallah hiç göstermiyor! Siz ailecek genç görünüyorsunuz demek olduğunuzdan teyzecim!
Annem mest. Anlatıyor zaten daha yeni geçmiş altmış yaşını!????
Yapma ya?! Ha hah ahaha! Ben kırk sen altmış?!
????
Daha 35im ayol anne!
Neyse de!
Niye neyse? Sen kendi yaşını küçültüyorsun da niye benim ki büyültülüyor!?
Ay valla çok çıtırsınız anne kız!!
Kendisi 42 yaşındaymış, pek göstermiyor ama zaten isim unuttuğu için herkes canım cicim, biraz da anaç falan bir tavrı var.
Ne hakla bana küçük muamelesi yapar ama tabi!? Ben ki neredeyse 40 olmuşum! Ama anneciğim daya yeni geçti 60'ını!??? 66 ayol 66!!
Sanki beni 20 ablamı 17 yaşında doğurmuş!
Gıcık oluyor annem! Niye mi bana canım diyormuş! ??? Sanki ben küçükmüşüm! Sanki kendinden gençmişim!
Ben bi kere kesinmiş ondan büyükmüşüm??!!
Bana saygısızlık ediyor diye düşondüğünden değil haa!
Kendini benden büyük görmesi dokunuyor anneme!
Tabi ben kendimi genç hissederim sonra. Oysa değilim! Zaten ne haddime genç hissetmek?! Yaşlı hissedeyim ki bir an önce evleneyim!
Bi gün yine bana merhaba canım diyor, aslında isim hafızası yok diyedir.
Annem atılıyor;
Nazlı'ya canım diyorsun ama senden yaşlıdır o! Neredeyse kırk!
Ay maşallah hiç göstermiyor! Siz ailecek genç görünüyorsunuz demek olduğunuzdan teyzecim!
Annem mest. Anlatıyor zaten daha yeni geçmiş altmış yaşını!????
Yapma ya?! Ha hah ahaha! Ben kırk sen altmış?!
????
Daha 35im ayol anne!
Neyse de!
Niye neyse? Sen kendi yaşını küçültüyorsun da niye benim ki büyültülüyor!?
Ay valla çok çıtırsınız anne kız!!
Kendisi 42 yaşındaymış, pek göstermiyor ama zaten isim unuttuğu için herkes canım cicim, biraz da anaç falan bir tavrı var.
Ne hakla bana küçük muamelesi yapar ama tabi!? Ben ki neredeyse 40 olmuşum! Ama anneciğim daya yeni geçti 60'ını!??? 66 ayol 66!!
Sanki beni 20 ablamı 17 yaşında doğurmuş!
Bi belgesel izliyoruz , bir mağarayla ilgili.
Aynı diyor Cennet Cehennem mağaralrı gibi.
Sonra uzun uzun anlatıyor bu mağaraları.
Zamanında şöyle gitmiş, böyle gezmiş, bilmem ne olmuş. Tabi ki sonunda olumsuz bişey olmadan olmaz tabi
bu zamanında gittikleri zaman dönüşte araçlarının lastiği patlamış da bilmem kimle bilmem kim çok kavga etmiş!
Mest olmuştur artık!
Her güzel şeyin, eğlencenin, tatil, gezi, yemek vb sonunda muhakkak bir sorun çıkarır öyle rahatlar da. Tabi sonra aylaaaaarca o gezi, yemek vb'den değil bu sorundan bahsedilir defalalarca!
Anlatırken diyor ki sen gittin mi bilemem! Korkmuşsundur inememiksindir Cennet mağarasına Astım mağarasına!!
Kendi izin vermedi! Pardon izin demek yasak demek yok! Korkuta korkuta oyalayarak engelledi!
Okul gezlsiydi. önce gitmeyelim diye çalıştı, yok hava kötüymüş, yok ben hastaymışım, yok kendi hastaymış, yok kendinin zamanı yoktu, yok ablamın sınavıydı.
ilerde giderdik gezilere! Kocamızla!!
Neyse allem ettim kallem ettim gittik!
Evet kendi de peşimize takıldı! Parasıyla değil mi?
Otobüste de fazla yer yoktu, ben annemin kucağına oturacakmışım!
öyle otobüste eğlenmek, şarkı söylemek falan da yok ha. Kös kös. Ablamla annem yanyana oturacak ben annemin kucağına. öyle suratı asık, mecburen gidiyormuş gibi,
gitmezsek olmazmıymış? Neme lazıımmış? Ne gerekmiş? ilerde kocamızla gidermişiz!
önce arkadaşlar arasında dışlanacağımdan dem vurmuştum; herkes onu konuşuyor benim haberim yok; çözümü= ee sen de konuşma' git otur! Ne var?! Mecbur muyum konuşmaya?!
Sonunda paramız mı yok geziye verecek?'e bağıladım.
Buna çok alınır! Paramız mı yok? Olmaz mı? çok! Ama gene de yaşamamalıyız, ilerde kocamızla!
öyle bir bakire sunacağız ki kocamıza; sadece seks yapmamış değil hiç yaşamamış ona saklamış olacak: gezlye gitmemiş, tiyatroya, konsere, operaya hatta sinemaya, hiç makyaj yapmamış: herşeyin ilkini kocasına saklamış olacak!
Neyse gitmeye gittik de tutturdu kucağma oturacaksın! Ya kaza olur da ayrı düşersek? Ayrı hastanelere kaldırırlarsa, birbirimizi nasıl bulacağız? Ya ayrı yerde ölürsek? Ne bilecekler anne kızız?? Ne güzel düşünceler değil mi?
E belki ben kucağından savrulurum gene, başka birinin yanına fırlarorada ölürüm? En iyisi birbirimize bağlanalım iple ha anne??
O zaman ablanın kucağına otur!
çok uğraştı çok! Arkadaşlarımla oturdum, azıcık sıkıştılar 3 kişi sığdık ne var?
Ya ölürsek diye düşünmeliyim o zaman? Ne güzel.
Ha intikamı mağaralara inmemizi engellemek oldu! Herkes indi gezdi biz arkalarından baktık! Dükkanlarda dolaştık. Onda da beğendiğim yüzüğü değil başkasını aldırdı; takamazmışım ki onu!
Herkes pür neşe döndü, biz ezikler bekledik!
Ha ama asla annem izin vermedi demeyeceğiz! Kızlar korkmuş da ondan inmemişiz!
şimdi de diyor ki sen indin mi bilmem, korkmuş inmemişsindir!
Korkusuzdum ki ben o zamanlar. Ama içime envai çeşit korkuyu işlemek için çok didindi!
ölüm korkusu, düşme, kaçırılma, tecavüz. Endişe ve temkinli olma değil yetmez iyice korkmalıyız kımıldayamamak için: nasılsa ilerde kocamızla gezeriz, tabi lütfederse, o isterse!
Yaa!
Aynı diyor Cennet Cehennem mağaralrı gibi.
Sonra uzun uzun anlatıyor bu mağaraları.
Zamanında şöyle gitmiş, böyle gezmiş, bilmem ne olmuş. Tabi ki sonunda olumsuz bişey olmadan olmaz tabi
bu zamanında gittikleri zaman dönüşte araçlarının lastiği patlamış da bilmem kimle bilmem kim çok kavga etmiş!
Mest olmuştur artık!
Her güzel şeyin, eğlencenin, tatil, gezi, yemek vb sonunda muhakkak bir sorun çıkarır öyle rahatlar da. Tabi sonra aylaaaaarca o gezi, yemek vb'den değil bu sorundan bahsedilir defalalarca!
Anlatırken diyor ki sen gittin mi bilemem! Korkmuşsundur inememiksindir Cennet mağarasına Astım mağarasına!!
Kendi izin vermedi! Pardon izin demek yasak demek yok! Korkuta korkuta oyalayarak engelledi!
Okul gezlsiydi. önce gitmeyelim diye çalıştı, yok hava kötüymüş, yok ben hastaymışım, yok kendi hastaymış, yok kendinin zamanı yoktu, yok ablamın sınavıydı.
ilerde giderdik gezilere! Kocamızla!!
Neyse allem ettim kallem ettim gittik!
Evet kendi de peşimize takıldı! Parasıyla değil mi?
Otobüste de fazla yer yoktu, ben annemin kucağına oturacakmışım!
öyle otobüste eğlenmek, şarkı söylemek falan da yok ha. Kös kös. Ablamla annem yanyana oturacak ben annemin kucağına. öyle suratı asık, mecburen gidiyormuş gibi,
gitmezsek olmazmıymış? Neme lazıımmış? Ne gerekmiş? ilerde kocamızla gidermişiz!
önce arkadaşlar arasında dışlanacağımdan dem vurmuştum; herkes onu konuşuyor benim haberim yok; çözümü= ee sen de konuşma' git otur! Ne var?! Mecbur muyum konuşmaya?!
Sonunda paramız mı yok geziye verecek?'e bağıladım.
Buna çok alınır! Paramız mı yok? Olmaz mı? çok! Ama gene de yaşamamalıyız, ilerde kocamızla!
öyle bir bakire sunacağız ki kocamıza; sadece seks yapmamış değil hiç yaşamamış ona saklamış olacak: gezlye gitmemiş, tiyatroya, konsere, operaya hatta sinemaya, hiç makyaj yapmamış: herşeyin ilkini kocasına saklamış olacak!
Neyse gitmeye gittik de tutturdu kucağma oturacaksın! Ya kaza olur da ayrı düşersek? Ayrı hastanelere kaldırırlarsa, birbirimizi nasıl bulacağız? Ya ayrı yerde ölürsek? Ne bilecekler anne kızız?? Ne güzel düşünceler değil mi?
E belki ben kucağından savrulurum gene, başka birinin yanına fırlarorada ölürüm? En iyisi birbirimize bağlanalım iple ha anne??
O zaman ablanın kucağına otur!
çok uğraştı çok! Arkadaşlarımla oturdum, azıcık sıkıştılar 3 kişi sığdık ne var?
Ya ölürsek diye düşünmeliyim o zaman? Ne güzel.
Ha intikamı mağaralara inmemizi engellemek oldu! Herkes indi gezdi biz arkalarından baktık! Dükkanlarda dolaştık. Onda da beğendiğim yüzüğü değil başkasını aldırdı; takamazmışım ki onu!
Herkes pür neşe döndü, biz ezikler bekledik!
Ha ama asla annem izin vermedi demeyeceğiz! Kızlar korkmuş da ondan inmemişiz!
şimdi de diyor ki sen indin mi bilmem, korkmuş inmemişsindir!
Korkusuzdum ki ben o zamanlar. Ama içime envai çeşit korkuyu işlemek için çok didindi!
ölüm korkusu, düşme, kaçırılma, tecavüz. Endişe ve temkinli olma değil yetmez iyice korkmalıyız kımıldayamamak için: nasılsa ilerde kocamızla gezeriz, tabi lütfederse, o isterse!
Yaa!
Ben bulamamışım!
Hiç de üzülmüyormuşum ne kadar rahat ve duyarsızmışım??? Hiç mi düşünmüyormuşum yaşlılığımı!??
Yaş baskısı sürüyorken aniden yaşlandım sanki!
Ne yapayım dizlerime vura vura ağlayayım mı?
Ağlasan, üzülsen dile getirsen; karamsarsın der, ne olacak senin bu halin? Aman der bunun için mi ağlanır? insanlar neler yaşıyor! Hatta ben neler yaşadım diye konuyu gene kendine çevirip eskilere dalar tekrarlar!
üzülmesen, dile getirmesen de duyarsızsın!
Ne yapsan yaranmazsın anneme!
Hatta tam kendi lstediği zaman ve şekilde, miktarda üzülsen; gene bikey bulur; çirkin falan üzülüyorsundur!
Aynı bana bir gün sen koşuyormusun bilemem dediği gibi televizyonda koşmayla ilgili bişey izlerken.
7/24 beraberiz o zamanlar daha çalışmıyorum. Hatta her yere benimle gelmek içln ciddi çaba sarfediyordu.
Hıı gizli gizli koşuyorum! Yapışık ikiz gibiyiz ne zaman koştum?? Orta okuldan beri koştuğum yok!
Aynı bu saçmalıkta der ki; istesem her an bulabilirmişim koca! Milet feyslukta forumda buluyormuş!
Forum'da nsıl bulayım, sürekli yanımdasın!
Olsunmuş istesem olurmuş!
Nasıl olabillr yanımda kolumda huysuz çatık kaşlı emekli öğretmen annemleyken?
Diyelim dergi alırken bir gün boyum yetmedi birisinden rica ettim. ikte konuşmak için bahane; ama annem adeta koştu yetişti: çatık kaşları sert sorgulayan didaktik bakışlarıyla! Nazlııı?diye! Sonra da çocuğa döndü ters ters baktı. E gitti tabi nolacak?
Ama zaten benden küçükmüş o!
Kim gelsin canım yanıma? Kışın ısınmak için avm'de dolanan emekli amcalar mı?
Yada benzer bir sahne markette, fatura ödemede, bi mağaza gerçekleşecek; annem anında yetişir ve engeller: sonra da pişkince isteyen orada da bulurdu?!
Fırsat vermiyorsun ki. Bölemezse bi sohbeti kendine çevirir, muhakkak baltalamanın yolunu bulur. Hadl yoruldum oyalanma vb.
Ne olacak? Avm'de beni görüp beğenip annesiyle istemeye mi gelecekler? Sen fazla Türk filmi izlemiksin!
Herkes de artık bana göre genç! şimdilerde.
Bastonlu amcaya layık görecek beni annem yakında. Ha kendine görmez ama! Kendi üstün! üst sınıftan!
13-15 yaşlarında boşanmak zor ben üşenirim boşanamam demişim.
Sanırsın yemin içtim Kur'an'a el basıp!
Döner durur buna gelir.
Garanti görüyor bu sözü; ve buna rağmen madem boşanmayacak beğendiği biri olsun diye düşünmüyor; ben ölünceye kadar hayatım bok gibi bir işkence olsun diye garantilemek istiyor.
Ama kendi gururundan bahseder durur! Babam 1 kere aldatmış 1 tokat atmış asssssssssla affetmemiş asssla! Hemen boşamış o çoooook gururluymuş haysiyetli ve kişilikliymiş çok!
Ama üstü kapalı bana göndermeli ve örnekli konuşmalarda; naparsa yapsın boşanmamamı dile getirir; idare edilir unutulurmuş her şeyin bi nedeni varmış falan. Zaten demişim ki ben boşanmam! Yaaa!
Zaten ben de gurur ne gezer? Zeha haysiyet? Hiçbiri yok! Gelecek planı isteği kalp duygu falan?
Ne haddime! Annem babasına anasına maaşına güvenmiş de boşanmış!
Ee? Benim babam yok! işi de bıraktıracak ki param da olmasın; kendi zaten boşan demez; ee Nazlı'ya hayatı zindan edecek boktan birini yamayalım da ooohhhh erkek doğmayıp benim evliliğimi kurtarmazmısın sen? Al işte böyle yaşa!
Ha ablam boşanabillr ama! Yavruuuum ama o çok hassas hiç dayanamaz!
Hiç de üzülmüyormuşum ne kadar rahat ve duyarsızmışım??? Hiç mi düşünmüyormuşum yaşlılığımı!??
Yaş baskısı sürüyorken aniden yaşlandım sanki!
Ne yapayım dizlerime vura vura ağlayayım mı?
Ağlasan, üzülsen dile getirsen; karamsarsın der, ne olacak senin bu halin? Aman der bunun için mi ağlanır? insanlar neler yaşıyor! Hatta ben neler yaşadım diye konuyu gene kendine çevirip eskilere dalar tekrarlar!
üzülmesen, dile getirmesen de duyarsızsın!
Ne yapsan yaranmazsın anneme!
Hatta tam kendi lstediği zaman ve şekilde, miktarda üzülsen; gene bikey bulur; çirkin falan üzülüyorsundur!
Aynı bana bir gün sen koşuyormusun bilemem dediği gibi televizyonda koşmayla ilgili bişey izlerken.
7/24 beraberiz o zamanlar daha çalışmıyorum. Hatta her yere benimle gelmek içln ciddi çaba sarfediyordu.
Hıı gizli gizli koşuyorum! Yapışık ikiz gibiyiz ne zaman koştum?? Orta okuldan beri koştuğum yok!
Aynı bu saçmalıkta der ki; istesem her an bulabilirmişim koca! Milet feyslukta forumda buluyormuş!
Forum'da nsıl bulayım, sürekli yanımdasın!
Olsunmuş istesem olurmuş!
Nasıl olabillr yanımda kolumda huysuz çatık kaşlı emekli öğretmen annemleyken?
Diyelim dergi alırken bir gün boyum yetmedi birisinden rica ettim. ikte konuşmak için bahane; ama annem adeta koştu yetişti: çatık kaşları sert sorgulayan didaktik bakışlarıyla! Nazlııı?diye! Sonra da çocuğa döndü ters ters baktı. E gitti tabi nolacak?
Ama zaten benden küçükmüş o!
Kim gelsin canım yanıma? Kışın ısınmak için avm'de dolanan emekli amcalar mı?
Yada benzer bir sahne markette, fatura ödemede, bi mağaza gerçekleşecek; annem anında yetişir ve engeller: sonra da pişkince isteyen orada da bulurdu?!
Fırsat vermiyorsun ki. Bölemezse bi sohbeti kendine çevirir, muhakkak baltalamanın yolunu bulur. Hadl yoruldum oyalanma vb.
Ne olacak? Avm'de beni görüp beğenip annesiyle istemeye mi gelecekler? Sen fazla Türk filmi izlemiksin!
Herkes de artık bana göre genç! şimdilerde.
Bastonlu amcaya layık görecek beni annem yakında. Ha kendine görmez ama! Kendi üstün! üst sınıftan!
13-15 yaşlarında boşanmak zor ben üşenirim boşanamam demişim.
Sanırsın yemin içtim Kur'an'a el basıp!
Döner durur buna gelir.
Garanti görüyor bu sözü; ve buna rağmen madem boşanmayacak beğendiği biri olsun diye düşünmüyor; ben ölünceye kadar hayatım bok gibi bir işkence olsun diye garantilemek istiyor.
Ama kendi gururundan bahseder durur! Babam 1 kere aldatmış 1 tokat atmış asssssssssla affetmemiş asssla! Hemen boşamış o çoooook gururluymuş haysiyetli ve kişilikliymiş çok!
Ama üstü kapalı bana göndermeli ve örnekli konuşmalarda; naparsa yapsın boşanmamamı dile getirir; idare edilir unutulurmuş her şeyin bi nedeni varmış falan. Zaten demişim ki ben boşanmam! Yaaa!
Zaten ben de gurur ne gezer? Zeha haysiyet? Hiçbiri yok! Gelecek planı isteği kalp duygu falan?
Ne haddime! Annem babasına anasına maaşına güvenmiş de boşanmış!
Ee? Benim babam yok! işi de bıraktıracak ki param da olmasın; kendi zaten boşan demez; ee Nazlı'ya hayatı zindan edecek boktan birini yamayalım da ooohhhh erkek doğmayıp benim evliliğimi kurtarmazmısın sen? Al işte böyle yaşa!
Ha ablam boşanabillr ama! Yavruuuum ama o çok hassas hiç dayanamaz!
Annemin hayran olduğu komşu kadın.
Eskiden olsa demediılni bırakmaz, ne cahiliği kalır ne bakımsızlığı, zavallılığı!
Okumamış sadece evde kadınlara; anca kocanın altına yatar bunlar başka şey bilemezler, anca o ike yararlar; bomboşlar, cahiler, ev işinden başka hizmetçilikten başka bi halt edemezler! Bunlar kocaları olmasa çaresiz zavallı kalakalırlar derdi.
Tabi sövdüğü alay ettiğl de olurdu.
Herhalde tek başına çalışıp çocuk büyüttüğü içindi.
Yıllar geçti; hayranlğı arttı, katlanarak da artıyor.
Kadın sabahın köründe ev işine başlıyor, evdekileri yollar yollamaz. Bütün gün evi temizliyormuş.
Nasıl hayranlıkla dolu bakışlar ve ifadelerle bahsediyor.
Kocası iyi ki almışım bunu diyordur diyor bana.
Ya anca bunu diye tarif edilecek bir kadın!
???
Bomboş! Temizlikten başka bişey yok hayatında.
Ama Nazlı evini bir görsen tertemiz mis gibi!
En önemli şey!
önemli tabi ayol!
Eskiden olsa demediılni bırakmaz, ne cahiliği kalır ne bakımsızlığı, zavallılığı!
Okumamış sadece evde kadınlara; anca kocanın altına yatar bunlar başka şey bilemezler, anca o ike yararlar; bomboşlar, cahiler, ev işinden başka hizmetçilikten başka bi halt edemezler! Bunlar kocaları olmasa çaresiz zavallı kalakalırlar derdi.
Tabi sövdüğü alay ettiğl de olurdu.
Herhalde tek başına çalışıp çocuk büyüttüğü içindi.
Yıllar geçti; hayranlğı arttı, katlanarak da artıyor.
Kadın sabahın köründe ev işine başlıyor, evdekileri yollar yollamaz. Bütün gün evi temizliyormuş.
Nasıl hayranlıkla dolu bakışlar ve ifadelerle bahsediyor.
Kocası iyi ki almışım bunu diyordur diyor bana.
Ya anca bunu diye tarif edilecek bir kadın!
???
Bomboş! Temizlikten başka bişey yok hayatında.
Ama Nazlı evini bir görsen tertemiz mis gibi!
En önemli şey!
önemli tabi ayol!
Alooo Nazlıııı???
Efendim anne?
Eve gel eve!
Niye??!! Ne oldu???!!
Misafir geldi misafir!
Ayy ödümü patlattın anne yaa?
Niye?
Ne bileyim öyle can hıraş eve gel deyince bişey oldu sandım.
İşte misafir geldi Nazlı eve gel hadi!
Misafir geldi diye işten çıkamam anne ne saçma. çağırmasaydın!
Ama ne yapacağım ben şimdi??
Niye davetsiz gelmişler aaa?
Ne bileyim? En iyi sen çık gel!
Gelemem anne aa?
Annemde bahane çok. Pazara gideceğiz bugün erken gel. Yarın Forum'da gezelim gitme okula. Vb.
Yani işte çıkarttıramıyorsam attırırım diye düşünüyor sanki?
Efendim anne?
Eve gel eve!
Niye??!! Ne oldu???!!
Misafir geldi misafir!
Ayy ödümü patlattın anne yaa?
Niye?
Ne bileyim öyle can hıraş eve gel deyince bişey oldu sandım.
İşte misafir geldi Nazlı eve gel hadi!
Misafir geldi diye işten çıkamam anne ne saçma. çağırmasaydın!
Ama ne yapacağım ben şimdi??
Niye davetsiz gelmişler aaa?
Ne bileyim? En iyi sen çık gel!
Gelemem anne aa?
Annemde bahane çok. Pazara gideceğiz bugün erken gel. Yarın Forum'da gezelim gitme okula. Vb.
Yani işte çıkarttıramıyorsam attırırım diye düşünüyor sanki?
Aloo Nazlıı?
Efendim anne!
Kokmuuş gene burasıı!
Tuvalet mi?
Eveet! Aayyy ay çok kokmuş çok! Ay artık dayanamıyorm! Bu nedir yaa! Of ya! ... . Açtım havalandırdım olmadı..... Bla bla bla vb vb vb vs vs vs. (10 dk anlattı. Gene tenefüsümü çalıyor yani.)
oda parfümü sık anne.
Neyi? E hani diyorsun harcama onu pahalııı!
Oda parfümünü diyorum onu değil!
Yok ki, var mı? Ben bilmiyorum nerede? Odanda mı?
Vestiyerde ya!
Nerde?
Vestiyerde.
Belmiyorum ben nerde?
Vestiyerin üstünde işte?
Taa üsündekini ben nasıl alayım kızım!?
Ya tepesinde değil ya vestiyerde işte.
Aman neresinde neresindee??
(gitse baksa görecek ama...)
açık yeri yok mu?
Neyin?
Vestiyeriin! Kapaksız.
Neresine koydun ben anlamadım ki? Kapaksız yeri yok bunun?
Nereye bakıyorsun anne sen? Vestiyer vestiyer!
Tamaaam! Yok açık yeri!
Ya vestiyerin kapaksız, açık gözü yok mu??? Her zaman çanta manta koyuyorsun?!
Mantonun yanına mı koydun?
Manto değil! Ya kapaksız yeri yok mu vestiyerin?
Yok işte yok yok!
Ay anne nereye bakıyorsun seen?
Senin vestiyere?! Yok burada parfüm!
Benim vestiyer ne ayol? şifonyer demiyorum ben!
Ya ney?
Ya vestiyer yok mu evdeee? Giriştee?
Haa onun içinde mi manto dedin!
(bu bir diyalog gibi değil aslında, hiçbiri değil, asla; annem mütemadiyen konuştuğu için. Zaten ne doğru dürüst dinler ne fırsat verir. Yani diyalog gibi yazıyorum ama satır bana geçtiğinde de annem ufak ufak konuşmaya devam ettiği için; kendi konuşması düşüncelerinden seni tam duymaz, dinlemez, haliyle ya anlamaz ya yanlış anlar.)
hanii Nazlı mantoların orda değil!
(bana sormadan bişey kullanma diye kızmak zorunda kaldığım için böyle. Ama başka çarem yok, o kadar karıştırıyor ki herşeyi. Oda parfümü diye pahalı, marka parfümleri ziyan eder durur; hepsini karıştırır)
manto demiyorum! çantanı koyduğun yer yok mu vestiyerdeee?
Ee?
Orada işte! Mavi kapaklı fısfıslı şişe işte.
Haa.
Tenefüs bitti bitecek! Zaten anneme göre öğrenciyken de öğretmenken de aynı; tenefüste köşende otur tıkın, ya da dersine bak, napacan sanki: sonra da hiç arkadaşın yok, hiç çevren yok, nasıl evleneceksin sen bilmem der.
Her an beraber vakit geçireceğiz, benim yalnız olacağım ortamlarda, durumlarda da ben bi köşede oturacam ya da annemle telefonda konuşacam!????
Efendim anne!
Kokmuuş gene burasıı!
Tuvalet mi?
Eveet! Aayyy ay çok kokmuş çok! Ay artık dayanamıyorm! Bu nedir yaa! Of ya! ... . Açtım havalandırdım olmadı..... Bla bla bla vb vb vb vs vs vs. (10 dk anlattı. Gene tenefüsümü çalıyor yani.)
oda parfümü sık anne.
Neyi? E hani diyorsun harcama onu pahalııı!
Oda parfümünü diyorum onu değil!
Yok ki, var mı? Ben bilmiyorum nerede? Odanda mı?
Vestiyerde ya!
Nerde?
Vestiyerde.
Belmiyorum ben nerde?
Vestiyerin üstünde işte?
Taa üsündekini ben nasıl alayım kızım!?
Ya tepesinde değil ya vestiyerde işte.
Aman neresinde neresindee??
(gitse baksa görecek ama...)
açık yeri yok mu?
Neyin?
Vestiyeriin! Kapaksız.
Neresine koydun ben anlamadım ki? Kapaksız yeri yok bunun?
Nereye bakıyorsun anne sen? Vestiyer vestiyer!
Tamaaam! Yok açık yeri!
Ya vestiyerin kapaksız, açık gözü yok mu??? Her zaman çanta manta koyuyorsun?!
Mantonun yanına mı koydun?
Manto değil! Ya kapaksız yeri yok mu vestiyerin?
Yok işte yok yok!
Ay anne nereye bakıyorsun seen?
Senin vestiyere?! Yok burada parfüm!
Benim vestiyer ne ayol? şifonyer demiyorum ben!
Ya ney?
Ya vestiyer yok mu evdeee? Giriştee?
Haa onun içinde mi manto dedin!
(bu bir diyalog gibi değil aslında, hiçbiri değil, asla; annem mütemadiyen konuştuğu için. Zaten ne doğru dürüst dinler ne fırsat verir. Yani diyalog gibi yazıyorum ama satır bana geçtiğinde de annem ufak ufak konuşmaya devam ettiği için; kendi konuşması düşüncelerinden seni tam duymaz, dinlemez, haliyle ya anlamaz ya yanlış anlar.)
hanii Nazlı mantoların orda değil!
(bana sormadan bişey kullanma diye kızmak zorunda kaldığım için böyle. Ama başka çarem yok, o kadar karıştırıyor ki herşeyi. Oda parfümü diye pahalı, marka parfümleri ziyan eder durur; hepsini karıştırır)
manto demiyorum! çantanı koyduğun yer yok mu vestiyerdeee?
Ee?
Orada işte! Mavi kapaklı fısfıslı şişe işte.
Haa.
Tenefüs bitti bitecek! Zaten anneme göre öğrenciyken de öğretmenken de aynı; tenefüste köşende otur tıkın, ya da dersine bak, napacan sanki: sonra da hiç arkadaşın yok, hiç çevren yok, nasıl evleneceksin sen bilmem der.
Her an beraber vakit geçireceğiz, benim yalnız olacağım ortamlarda, durumlarda da ben bi köşede oturacam ya da annemle telefonda konuşacam!????
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)