13.05.2016

Okuldan bir arkadaşım evleniyor.

Evlenecek diye bir sürü hazırlık, masraf, stres. Tüm bunlarla gelin hanım da ilgilense bile bu ik arkadaşıma da yansıyor.

Ev de almaya kalkmışlar, ama çektikleri kredi de yetmemiş. Ee. iş arkadaşlarından borç istemeye. Bula bula da beni bulmuş.

Sanki ben de ununu elemiş eleğini duvara asmış, paraya ihtiyacı olmayan biriyim.

Yani evli barklılardan isteyemiyormuş, herkesin çoluğu çocuğu varmışmış!

Ha benim yok diye sizi mi geçireceğim nüfusuma?

Hani bir de 15bin lira.

Sanki ben de var da?! Biriktirmiyorum ki, harcanıyor gidiyor.

ihtiyaç kredisi çekebilirmişim.

Hani iki nişanlının bi düzine akrabası vardır, bana mı kaldınız?

Zahir razı olan olmuş ama yetmemiş; nasılsa bana lazım olmaz para?!

Kibarca reddettim.

Her halde vermeyeceğim; elin gelininin kıçı rahat etsin diye ben mi borca girecem?

Hani insan bunu ya en yakını için göze alır ya çook acil bir durumdur da öyle.

Hani evli değilim, çocuğum yok, ailemle yaşıyorum; ee para bana ne lazım? Vereyim de çocuklar ev sahibi olsun!

işte bilmem kimi kredi çekecekmiş, ee ben kefil olayımmış.

Anneme sözüm var olamam diye geçiştirdim.

Neyse sonra bi akşam da arıyor gene mesela aynı; ama birazını bulmuş da meblağ azalmış!

Bunu duyan annemde amansız ve mantıksız bir acıma hissiyle doldu. Hani serttir, didaktiktir falan ama bir acıması tuttu mu ne mantık kalır ne bişey.

Düşünmüş en iyisi yazlığı satmakmış, verelimmiş çocuklara!

Olduu!

Hah o zaman arayalım yarın emlakçıyı Nazlı.

Ya anne olacak şey mi? O bu rahat etsin diye ev mi satılır?

Ee napacaz?

Hiiç. Bize ne? Bizim çocuğumuz mu? 25-26 yaşına gelmişler ana babaları sahip çıksın....