ben size saçma sapan bot olayını anlattım mı geçen kış koronadan önce vuku bulan?
annem her zamanki gibi beni delirtmek için zırt pırt telefon ediyordu ben işteyken. kendisine göre tenefüslerde ihtiyaçlarımı karşılamak ya da arkadaşlarla sohbet etmek yerine annemle telefonda konuşmalıyım!!! sonra da bana pasifsin asosyalsin hiç arkadaşın yok arayan soran yok der.
kimseye vakit ayırıp ilişki kurmazsan nasıl olsun? o zaman kuuur! der bir de. ne zaman anne ne zaman? her tenefüs bitmek bilmeyen telefon konuşmaların var, açmazsam derste olduğumu bile bile kırk kere aramaya devam ediyor, sanki annemin fantastik ve sapıksı hayal gücünde beni okulda köşeye sıkıştırıp sikiverecekler, telefona cevap vermezsem beni domaltıp siktiklerinin hayalini kurup tansiyonunu oynatıyor manyak kafa!
üstelik hafta sonları bile kimseyle değil sadece kendiyle görüşeyim istiyor, iş çıkışı yarım saat çay içmeme birisiyle tahammülü yok. evde telefonda konuşmama bile katlanamıyor; tepeme dikilip garip yüz ifadeleriyle her dediğimi tartıyor dinliyor telekulak gibi; sus yeter işaretleri eşliğinde. telefonda da konuşmayayım arkadaşımla. ee ne kalıyor. internet de olmasın. gece çıkmaları zaten yok.
telepati yoluyla mı iletişim kurup arkadaş olayım? olsa onu da kıskanır. iş harici tüm zamanım kendine ait olsun istiyor ama her nasılsa arkadaş çevrem hiç asla görüşmememe rağmen geniş de olacak?
neyse gene beni deliler gibi saat başı arayı kontrol ettiği bir gün _ olur ya derste kaçırıp sikmişlerdir! annneme kalsa bazen laf arasında ben de gelsem diyor, ona kalsa tüm gün yapışık kardeş gibi gezeceğiz, çişe bile beraber gideceğiz. derste kenarda sessizce otururmuşmuş. nasıl da yalan.
bir kaç kere merakından geldi okula. birinde herkesin şeceresini soruyor ne yapacaksa. aklı sıra bana koca bulacaktı. altmış yaşındaki torunlu adamı bile olur mu diye yokluyordu. başka bir seferinde biriyle münakaşa çıkardı ve sonrasında benim işten ayrılmam için diretti. bana da kötü davranıyorlardır diye korkuyor sanmayın bana kötü davranılması anneme zevk veriyor bir yere kadar- psikolojik şiddet olsun yani. kendine istediği gibi davranılmaması sebep.
başka bir gelişinde de her tenefüs başka kaprislerle zamanımı çaldı; yok ayağı ağrımış ayağını ovdurdu yok sırtı ağrımış sırtını ovdurdu yok acıkmış yok susamış yok sıkılmış. beni burada bırakıp gidiyorsun diyor!! okul burası napacaktım ya!!
anneme göre özel okul lakayt bir ortam, ne derse giriyoruz ne iş yapıyoruz ama para alıyoruz! bir türlü bu fikri değişemedi. zamanında böyle rahat bir öğretmen arkadaşı olmuş özel okulda çalışan; belki kendisi hasedinden nefretinden onu aşırı lakayt ve boş zannetti kafasında öyle yer etti.
sanki orası iş yeri değil annemi eğlendirme parkı. tenefüste annemle uğraşmaktan tuvalete bile gidememiştim, daha da bana sıkıldım beni yalnız bırakıyorsun diyor. anneme göre işe her gün benimle gelecek ama derse girmek yerine öğretmenler odaısnda annemle oturacağız çay içerken annem binlerce kere anlattığı ve neredeyse hiç birinde iyimser bir anekdot olmayan anılarını anlatacak. bunun da adı işe gidiyorum olsun. ona göre diğer öğretmen arkadaşlar da orada toplaşıp ders iş falan yerine annemi bilgeliğinden nasiplenecekler. kimse de bize bir şey demeyecek ve maaşlarımız yatacak. o paralarla da anneme her sene yenilediği perdelerini alacağım.
ama asla bencil bir insan değildir annem, hep başkalarını düşünür!
yani sürekli arayıp rahatsız etmesin diye büyük kavga çıkarıp kırıcı olup küstürmem lazım, o da arsız olduğu için bir süreliğine. hem kendinden başka hiç kimse ve hiç bir şeyle ilgilenmeyeyim ablamla dahi konuşmayayım asla başkasına başka bir şey için falan zaman ayırmayayım; ama nasıl oluyorsa sosyal çevresi geniş popüler biri olayım ama asla biriyle konuşup zaman geçirmeyeyim?
çocuk bencilliğinden bahseder gibiyim değil mi aşırı bağımlı çocuklar var böyle ama değil gerçekten annemden bahsediyorum.
neyse sürekli aradığı bir dönemde gene beni büyük bir telaşla ders boyunca da defalarca aramış. o kadar da incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler için çok önemliymiş gibi defalarca arar ki.
telaşladığı zaman da telefonu neredeyse ağzına sokup basbas bağırarak konuşuyor. anneme göre kendisi hariç herkes geri zekalı ve laftan anlamaz; bu yüzden bağırmalı ve defalarca söylemeli! yine telefonu ağzına sokup bağırıyor ama ne dediği anlaşılmıyor.
içinde bot ve vermek geçiyor. he hı deyip akşama attım. akşam gene eve gelince o müthiş dar girişte beni boğmaya çalışır gibi. ya bir içeri gireyim bir nefes alayım... yok annem istediklerinin olmasını daha çok önemsiyor. anlamsız şekilde bağırmalarda. zaten bazen bir olayaın bir başından bir sonunda darmadağın anlatır. kendi beyninde hafızasında olan bir şeyi müneccim gibi anlamanı bekler. sadede de gelmez uzatır sonra hemen anlamanı bekler. bir olayın bir anlatım biçimi yok mudur; bu oldu şunu dedi gibi. ama annem darmadağın anlatır telaşla ve bir anlam vermeni bekler. anlamazsan gerizekalısındır. anlatamıyorsun ki!
hani normalde yaşadıklarını, anılarını da aşırı uzun aşırı detaylı anlatır, esas meseleden çok sapar. diyelim ki macit beylerin oğlu evlenmiş diye duymuş. tema bu değil mi. ama bu cümleyi anlatana kadar macit beylerin tüm geçmişini bizle tanışıklıklarının tüm geçmişini anlatmak ister öncelikle. ya ne olmuş macit amcaya diye telaş edersin mesela, hani kötü birşey mi olmuş diye düşünürsün; ama annem o sırada 1993teki bir görüşmemizde karınının ne giydiğiyle ilgili bir detaya gömülüp onu anlatmaktadır ısrarla. sözünü kesip sorsan da cevap vermez ve o bildiğince anlatmaya devam eder. macit amcanın oğlu evlenmiş haberini alıncaya kadar saatlerce macit amcaların hayatından bilgi alırsın! çoğu da bildiğin şeylerdir.
ya ada bütün gün bir olayı ya da kişiyle geçirilen zamandan bir anekdotu düşünmüştür, bilsen de bilmesen de kendi kafasında süre gelen şekilde anlatmaya başlar; ne olmuş ki dersen anlamazsan ay gerizekalısın! ben bütün gün beyninden geçeleri mi okuyacağım???????? evet. anneme kalsa çalışmayacağım kendimle ilgili birşey de yapmayacağım sadece annemi dinleyerek yaşayacağım.
bir saat saçma sapan şeyler anlatıp esas meseleye gelemiyor.
şöyle anlatılmaz mı; komşu nazmiye hanım geldi kapıya, dedi ki kızımın botu sizdeymiş, geri istiyoruz.
olay bu kadar kısa ama annem nazmiye hanımların şeceresini döküyor gene ve asla esas meseleye gelemiyor. bunu anlayıncaya kadar bir saat geçti. ne olduğunu ne dediğini değil beynindeki anıları anlatıyor annem.
sonunda ne botu deyip duyurmayı başarıyorum. kendini de o kadar kaptırmış ki inanmış. kızının botu bizde. ne alaka ve neden.
ben nerden bileyim diyor. neden kızının botu bizde olsun ki? hiç böyle sorgulamamış olduğu gibi kabul edip inanmış annem.
olay şu; nazmiye hanımın kızıyla benim botum aynıymış. kızının botu çalınmış geçen hafta. ama benim ayağımda görünce kızı, ben aldım giydim diye düşünmüş. çok zeki oldukları için buna inanmışlar. benim neden birinin botuna ihtiyacım olsun? ben neden başkasının eşyasını çalayım? bizim ayak numaramız aynı mı? dünyada o bottan sadece 1 tane mi var?
bu soruların hiç biri bir kişinin dahi aklına gelmemiş. ne kızın ne anasının ne de benim annemin.
diyemedin mi ne münasebet?
neden?
ben elalemin botunu mu çalacam anne? hırsız mıyım ben muhtaç mıyım?
ha hiç düşünemedim.
bravo. bana hırsız demişler sen de inanmışsın.
aklıma gelmedi.
hepsi üstün zekadan işte!!! nerden bilsinmiş kızımın botu sizde geri istiyoruz demiş kadın. annem de tamam demiş.
kızın botu bende niye olsun!?
tabi akşam akşam zaten yorgunum zaten acıkmışım ama yemek yemek yada elimi yüzümü yıkamak yerine bir saat laf dinlemek zorunda kaldım, bir türlü esas meseleye gelemiyor ki annem. ne olduğunun tam ham halini ağzından alıncaya kadar evirip çevirip uzatıp bir saat harcatmıştı bana.
zaten ütün gün konuşmaktan dinlemekten kafam şişmiş durumda oluyor bir de eve gelip gergin ergenlerden beter insanların kafasızlığıyla uğraşmak zorunda kalıyorum üstelik göz göre göre hakaret yemişim annem hala salak salak bota takılmış geri verelim diyor. hiç önemi yok yani bana ne dendiğinin neyle suçlandığımın ayağımdaki botu verip konuyu kapatacağız.
daha da niye botumu veriyoruz be deyince hala anlayamıyor. bayağı bağıra bağıra zorla girdirdim beynine! bağırıyorum diye de gücenip sinirleniyor. anlamıyorsun ki!! inanmış söylenene ve kendi düşüncelerinde o kadar boğulmuş ki karşısında ne konuştuğunu anlayamıyor bile.
demek ki bana orospu deseler katil deseler inanacak hemen.
tabi daha bir de aç karnına komşu azarladım. annem de eskiden böylelerine pabuç bırakmazdı, bekar anne olduğu için sürekli tetikte ve sürekli savunma halindeydi. biz büyüdük annem yaşlandı; yumuşamadı ama garip bir ahmaklık çöktü üzerine.
aslında kendi kendine yarattığı bizim bile o kadar sorun etmediğimiz şeyleri kendine büyük kompleks ettiği için. benim hala evlenmemiş olmam ve ablamın çocuğunun olmaması annemde o kadra aşağılık kompleksine neden oldu ki ahmaklaştı ve her söylenene inanacak hale geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder