26.12.2020

 son derece sıkıcı maceralarımız devam ediyor.

ara ara annemin aklına gelen muhteşem fikirler de. harika iş planları vardır annemin. hani köye yaylaya yerleşme saplantısı gibi bu da eser zaman zaman ve uzun süre direterek inat eder. ama elde etse 3. günü şikayetlere eleştirilere başlar.
bir zaman birisinden özenmişti butik açmaya. senelerce "atanamıyorsun iş bulamıyorsun" diye kafamı s.ken annem tam özel bir okulda kadrolu iş buldum, memnun olacağına tutturdu da ayrılayım işten butik açalım diye.
o kadar da ısrar ediyor ki ben hayır saçma dedikçe zevkle ısrar ediyor. sabahın köründen gece yarılarına kadar hatta gece tuvalete kalkmışsam da. 
birincisi annem satış yapamaz. çünkü aşırı ukala aşırı kibirli ve didaktik. 
iş planına göre sadece annemin sevdiği kumaşlardan annemin beğendiği modellerden satacağız ve annemin beğendiği müşterilere!!!!!!!!! hiç kimseye yani! bu harika iş planı ve yüzlerce bin liraya mal olacak proje için de bana senelerce işkence ederek aşıladığı öğretmenliği bırakarak yapacağım.
hem de demiyor ki önce benim adıma açarız tutarsa okulu bırakır sen yürütürsün. önce istifa edeceğim sonra butik açacağız!!!
gene aynı saçma şeyler başladı annemde. hortladı saplantı.
esnaf kan ağlıyor, borç içinde yüzüyor, bir bir kepenk kapatıyorlar annem tutturdu da butik açalım diye gene!!!
niye kapatıyorlar ki beceremediklerindendir diyor. piyasadan falan anladığı yok da karantina salgın falan da anlatamadı sana.
kendine göre en iyi anlayan oymuş esas başkaları hele ki ben hiç anlamıyormuşum!

zaten parayı nereden bulacağız ki??????
önce bir de utanmadan bana diyor ki; e senin birikmişle yaparız!!!

kendisi benim 1992'de işlediğim bir kabahati mesela yemeğin altını yakmam ya da bir bir misafirliğe giderken yanlış evin zilini çalmam gibi büyyüüüüüüüük bir suçu bile unutmayıp hala kafama kakmaya çalşırken kendisinin daha 2,5 - 3 sene önce pişkince benim birikmiş 25 bin liramın çalınmasına sebep olmasını tamamen unutuyor. biliyor musunuz bir kere bile özür dilemedi. kusura bakma dalgınlığıma geldi bile demedi. gayet memnun olmuş gibi de ben hatırlatınca oh afiyet olsun çocuklara bile demişliği var. ama hala her fırsatta senin birikmişi harcayalım diyor utanmadan.

hatta kendi hatalarını o kadar unutuyor ki aklı sıra beni başkalarına kötü göstermek için başka insanların yanında benim birikmişlerimi harcamayı hatırlatıyor. hani ben annemden para saklıyor harcamak istemiyor gibi bir pinti kötü evladım izlenim yaratmak için.
her seferinde hangi birikmiş senin dolandırıcılara yedirip bir de bana güldüğün mü deyince inanılmaz şaşırıp bozuluyor.
zaten anneme göre kendisi değil ben dolandırılmışım. çünkü çalınan para benimmiş! çaldıran sensin ama.
şimdi desem ki benim şifonyaerin ikinci çekmecesindeki mavi havluyu verir misin? hayatta bulamaz anlam-yamaz bütün odayı karıştırıp alt üst eder sinirlenri. ama dolandırıcılar kimlik kart numarası şifresi falan isteyince eliyle koymuş gibi not defterimi bulup paşapaşa söylemiş.

kredi olayını da o kadar anlamamış olacak ki sonra nasıl ödeyeceğiz dedikçe sinirlenip kredi çekeceğiz kredi!! diyor hiç kafam basmıyormuşmuş.

bankadan çekilen kredinin sonra misliyle ödendiğini bir türlü idrak edemiyor hala.

zaten olsak bile annem bir şey satamaz. o kadar huysuz kibirli ve ukala ki. 
mesela bir zamanlar bir arkadaşından heveslenip oriflame ürünler satmaya kalktı. eve misafir gelen bir komşuya satmaya kalktı kadını resmen aşağılayarak yapmaya kalkıyor bunu. ama kendisi bunu aşağılama değil doğruculuk ve dürüstlük olarak görüyor.
göz kapakları aşağıya doğruymuş yüzü manasızmış ama bu kalemle biraz anlam katabilirmiş.
cildi bembeyazmış ama hasta gibiymiş bu allık canlılık verirmiş gibi laflarla satmaya kalktı.
kadın misafirliğe mi geldi aşağılanmaya mı anlayamadı küstü gitti. almadı da bir şey tabi. ama anneme göre kendisi aşırı haklı ve en şahane şekilde en doğru biçimde yapmaya çalıştı satışı. çok dürüst bir insan olduğu için yalan mı söyleyecekmiş yani o çirkin surata az bile söylemiş yok bir de güzel mi diyecekmiş!!!!
kendine bakmaz hiç hep başkalarını kötü kusurlu vb görür.

neyse ki fazla ürün almamıştı da aşırı zarar etmedi, evde kendimiz bölüştük teyzeme falan vermiştik. ama anneme göre insanlar haksız kendisi haklı. ürün satmak için insana suratının ne kadar anlamsız şekilsiz ve çirkin olduğu mu söylenir yaa??????????

başka bir zaman da harika bir örnek var. 90lı yıllarda çok alışveriş ettiğimiz bir butik vardı, artık hanımla ahbap gibi olduk. bir uğradığımızda acilen 5-10 dakikalığına çıkması gerekti butiği bize emanet ettiydi. bankamatiğe kadar gidip gelecekti.
aysen abla yokken de müdavim gibi bir müşterisi uğramıştı. nasıl olduğunu anlamamıştım 2 dakika sürmeyen bir diyalogda kadınla annem arasında 1 saat süren bir münakaşa çıkıvermişti. aysen abla geldi şaştı kaldı. politik de biridir ikisini de idare etmeye çalıştı ama bir saat münakaşa ettilerdi. 2 dakika bir rekor olmalı.
çizgili bir şeye başmıştı da kadın annem o size yakışmaz gibi bir şey demişti. ama yakışmıyormuş yalan mıymış! annem asla yalan söylemezmiş! satmasınmış o zaman!!!

anneme göre butik de böyle işletilir, o zamanlar kafaya koymuş en doğru butiği kendisi işletecekmiş. hem en iyi kumaşlardan en iyi modelleri satacakmış hem de müşterilere doğru giyinmeyi öğretecekmiş. sürekli azarlanıp aşağılanacakları bir butiğe 1 kere gelseler bir daha gelmezler ki. gelmesinlermiş insan mı yokmuş ülkede başkası gelirmiş nasılsa.
nasıl çıkacak masraflar, kira vergi faturalar? kredi çekermişiz!
ya zaten butiği kredi çekip açmadık mı bir de masraf ve faturalar için de mi çekeceğiz kredi! evet.
peki sonra nasıl ödeyeceğiz krediyi diyorum. 
bağırarak bana kredi çekeceğiz neyini anlamıyorsun??????????? diyor.

nasıl geri ödeyeceğiz diyorum çıldırıyor kredi çekeceğiz kredi hiç anlamıyorsun nazlı!!

saatler süren bu münakaşamızda annem hala idrak edemedi çekilen kredi geri ödeniyor!!! ben nasıl ödeyeceğiz dedikçe delirip kredi çekeceğiz diyor.
yani anneme kalsa bütün bankalara kredi borcu olan bir işsiz olarak kalacağım ortada. sırf annem 25 sene evvelki o müşterinin haksız olduğunu kendine kanıtlasın diye.

anlatıyorum anlamıyor hala. gülünecek kadar saçma yani.

şimdi diyelim dükkanı tutmak ve içini döşemek ve ürünle doldurmak için 100 bin lira çektik bankadan.
100 bin yetmez ki diyor en az 500-600 belki 700 bin lazımmış!!
hangi banka bize o kadar para versin neyi teminat göstereceğiz evleri mi?
şokşokşok hayır sen çekeceksin krediyi evleri tehlikeye atmam!!!! diyor.
bana kim verecek neden verecek 500 bin kredi?????????????
banka?!!! nazlı banka!!
tut ki verdi anneciğim harcadın açtık butiği bu şahane ekonomide!!! peki ya sonra nasıl yapacağız ödemeleri??
krediyle ay nazlı hiç anlamıyorsun diyor!!

bir zaman benzer bir münakaşa ablam da varken oldu. annem de biliyor koşulsuz yandaş sürekli ablama evet dedirtiyor. ablamında zaten çoook umurundaydı.
ben 10 milyon borçlu olmuşum ödeyememişim mahkemelerde sürünüp hapislere düşmüşüm umrunda olur mu? işin ucu kendine dokunmadığı sürece umurunda olmaz.
yayvan yayvan destekliyor annemin şahane fikrini.

zaten annemde iş planları mükemmeldir. kimsenin tutturamadığı sektörlerde kendinin kara geçeceğini zannediyor.

bir ara da kitap kafe açmak istiyordu. zincir kefelerden ufak kafelere fırsat kalmadığı bir dönemde hem de. ve hem de  öyle popüler kitaplar satmayacakmış, oyuncak ve kırtasiye de olmayacakmış, sadece kendi beğendiği klasik edebiyat satılacakmış. hem de müşterileri de kendisi seçecekmiş!!

annem istanbul'un milyonerler klübündeki insanlar gibi müşteriler hayal ediyor, onları yakıştırıyor kendine ama elde etse de yaşatamaz o müesseseyi. 5 dakikada düşman eder kendine insanları!!

işte annemin böyle harika iş planları var!!!

modadan en iyi annem anlıyormuş en iyi!!! kumaş ve dikişten anlıyor anneannem terziydi. ama annemin moda anlayışı 1960lar 1970lerde takılı kalmış durumda, hala o zamanların tayyörlerini beğenir ve giyilsin ister. zaman geçiyor hayat değişiyor anlamaz. annem değişime karşı zaten. biraz da 1980ler ve 1990larda öğrendikleri var ama abartılı bulur o yılların modasını.
hatırlıyorum o zamanlar kıyafet almak için o kadar düşünür de alırdı ki kısa sürede demode hale gelmiş olurdu annem alıp da giymeye kıyıncaya kadar. sonra senelerce giymekte diretti o eski moda kıyafetlerini. 90ların sonu ve 2000lerde 80ler ve 90lardan fırlamış gibi gezdi durdu.
ta ki kilo alıp da üstüne olmaz hale gelinceye kadar. aslında kendine kalsa ve içine sığabilse 70lerden kalanları giyecekti.
hep ikinci çocuktan sonra.
bu da ayrı konu. böyle bir tabir var. hayatındaki bütün olumsuzlukların başlangıcını ikinci çocuktan sonraya bağlar. sağlığının bozulmaları kilo almaları psikolojisinin bozulması evliliğinin bozulması hep 2. çocuktan sonradır. 2. çocuk da ben oluyorum bu arada!!

yani annemin harika butik planında demode kıyafet satmak var!!! bunun da neredeyse dahiyane bir fikir olduğunu sanıyor. şimdilerin modasını zerre anlamıyor ve tamamen karşı.
mesela eskiden düşük bel modaydı ya, zaten normalini bulamazdın. inanılmaz karşıydı sürekli eleştirirdi. annem düşük bel pantolonlara yıllarca direndi, alışamadı; tam alıştı yüksek bel moda oldu; o kadar geç alışabiliyor yani!
şimdi de yüksek bel pantolonlara alışamadı! kusur bulup duruyor. ya eskiden düşük bel sevmez 70leri anlatıp durudun nooldu? yüksek bel götü büyük gösteriyormuş.
zaten öyle modelli kotlara hiç tahammülü yok. zerre anlam veremiyor. hele yırtık kotlar annemi çıldırtıyor. belki çok küçük yaştakilere olabilirmiş ama belli bir yaştan sonra neymiş o öyle amım da yırtık der gibiymiş!!! bu arada kendini dünyanın en modern en çağdaş ve en ileri fikirli aydın kişisi sanıyor.
sürekli değişen paça modellerine gençler bile anca yetişirken annem sürekli anlam veremez halde.
tamam fast fashion da biraz fazla tüketime neden oluyor ve kumaşlar hızlı tüketilsin ucuz olsun diye eskiye göre daha kötü ama arada güzel modeller de oluyor.
tabi annemin herike iş planında trendy şeyler satıp para kazanmak asla yok; eski modeller ama iyi kumaşlar çok satacak sanıyor.
satmazsa da satmasın yettiği kadar diyor. e masraflar nasıl çıkacak nasıl yapılacak ödemeler deyince gene başa dönüyoruz ve bana yine kredi çekeriz diyor.

anneme kalsa her bankaya borçlu olacağım. herhalde hayallerinde borçlarmı ödeyemeyip mahkemelerde sürünmem ve hapislere düşmem ve sicilim yüzünden öğretmenlikten atılıp ortada kalmam falan var.
ben mantıksızlığı anlattıkça inat ediyor hatta ablana soralım diyor. ailenin bilirkişisi. anneme göre kendinden sonra en akıllı o. 
akılsızdır demiyorum bazı konularda süper zeka ama iş bizimle ilgili bir şeye gelince kendini hiç alakadar etmediği için zerre umurunda olmadığı için ve yalakalıktan annesini sürekli onaylamak peşinde olduğu için ne dediyse haklısın diyecek; annem de bundan emin olduğu için son koz olarak ablana soralım'ı öne sürer. ablama ucu dokunmadığı sürece ben iflas etmişim yüzbinlerce liralık borcum kalmış işsiz kalmışım falan hiiiiiiiç tınmaz. bel bel suratına bakarak dinler. niye anlatıyor bunları beni ne ilgilendirir der gibi salak salak bakarken suratına alacağı yeni marka çantaları hayal ediyordur kesin.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder