30.11.2017

Anneannem annemle oturup sohbet etmezmiş, kendi işinde gücünde, gezmelerde ya da

misafir ağırlamayla ilgilenirmiş. Bazen başka insanları kıskanırmış. O yüzden kendi hep

sohbet edermiş kızlarıyla!
Sohbetmiş bu; sürekli kendinin konuşması! Senin de onaylayan şeyler söylemen ve

onun beklediği soruları sorman!
Bir başladı mı konuşmaya susturabilene aşk olsun! Hele anılar ve olumsuzluk içeren

şeylerse, ya da geçmişiyle övünecekse büyük bir şevkle saatlerce konuşur. Hem de

senin sürekli dinlemeni bekler! A9rada quiz yapar gibi soru sorar sana bakalım

dinliyormusun!
Yani bir şeyi ilk defa hadi ikinci defa dinliyorsan neyse de 100 defa dinlemişsen ne

mümkün?
Sohbetmiş bu! Saatlerce kendinim konuşması.

Sen konuşmaya baslasan 10 dk sonra sıkılır konuşmayı konuyu değiştirir ya da susturur

ve hatta söylediğin bir şeyden ilham almıştır; bi şeyler anlatmaya başlar susmaz!

Hep başkaları gevezedir konuşması sıkıcıdır fazla uzatıyor fazla detay veriyordur

abartıyor atıyor saçmalamıyordur  gereksizdir! Kendisi hep yerli yerince kadarınca

olumlu gerekli önemli konuşuyordur.
Çok konuşan insanlardan sıkılıyormuş! Bir konuşma çok uzayınca da sıkılıyormuş!

Kensinim birini dinlemesi anlaması hatırlaması gerekmez ama biz her kelimesini

hatırlamalıyız. Çünkü hep cok önemli şeyler anlatır. Hıii evet ve çok olumludur.
Icini karartıp yaşam enerjini emmez!
Hayır karamsar değil aslaa! Abartmaz ve assla çok  konuşmaz!
Mesela yiyecek bişey konu olur: hemen atlar ne yedim diye! Anlatma övünme başlar!

Ama sen yiyemezsin içemezsin onu! ? Hele sevmemişse o şeyi senin ağzına koymaman

nefret etmen gerek; annem yemiş sevmemiş ben assla ağzıma sürmem demem gerek

körü körüne !
Hele tv açıksa hele ben merakla ilgiyle bir şey izlemek istiyorsam; of değme keyfine!

Büyük bir zevkle daha da çok konuşası tutar! Hano sürekli konuşuyor da şevke geldi mi

daha da yüksek sesle.
Yani beynimin içini açsalar her izlediğim dizinin filmin programın fonunda onların sesi

değil annemin sesi dublajlı çıkar.
Mesela kendi de seviyor Ayha Sicimoğlu'nu ama izleyemiyoruz ki! Adamla yarışıyor gibi

o konuştukça annem de coşuyor konuşuyor!
Istediğin kadar sesi aç daha da fazla yüksek sesle konuşuyor!
Sonra da bana dönüp iyi hoş da ben bu adamın konuşmasını anlayamıyorum, ne diyor?

Diyw benden tercüme bekliyor. Tut ki sustu duydu bu defa da esprileri ve ne demek

istediğini anlamıyor gene bana tercümesini soruyor.

Oysa sürekli konuştuğu için ben de duyamıyorum ki adamı!

Ne diyor Nazlı??
Ne bileyim duyamıyorum ki!
Neden? Sesi aç o zaman!

Kendinin konuşarak duymama engel olduğunuz farkında değil ki! Gerçekten hem de.

Ona göre benim  kulağımda bir şey varmış.
Söylediğinde ya kabul etmez inkar eder ya en körüsündür!
Kendisi o kadar zekidir ki aynı anda 3 hatta 4 insanı dinler ve anlarmış!
Eee niye anlayamıyorsun da bana soruyorsun ya?
Adamın garip bir aksanı varmış ondan! Çok da hızlı konuşuyormuş!
Ne fark eder madem aşırı zekisin o zaman anlaman gerek!

Ama adamın aksanı varmış! Kendi gibi istanbul Türkçesi konuşmuyormuş ki!
Evet kendinin istanbul Türkçesi konuştuğunu düşünüyor! Toplamda 1 ay bile

yaşamamıştır istanbul'da ama konuşmaya gelince iş susturamazsın. 3 günlüğüne

Bodrum'a gittik uzmanı oldu, duyan yıllarca orada yaşadı zanneder!
Kendini dev aynasında görmesi bir yana az konuşan ve iyimser olduğunu iddia ediyor.
Bir gün bir geziye gitmiştik, yorulunca çatacak bulaşacak tartışma çıkaracak yer arıyor

buluyor ya da yaratıyor. Ama asla huysuz değil dırdırcı da değil olumsuz asla değil .
Söylene söylene dolaşıyor, tabi ki ablacığım kocasıyla dolaşacak! Napacak ya? O önemli

özgür bir insan! Bana da dırdırcı annem kalıyor kaprislerini huysuzluklarini çekeceğim. 5

dakika eğlenmeyeyim keyif almayayim diye uğraşıyor sanki. Sürekli dırdır eleştiri kapris

...
Kendisi zaten çok eğlenmez keyif almazdı zamanlanla daha beter oldu.  Yetmez ben de

kendi gibi olayım istiyor. Hem beni huzuruz ediyor hem de ben bunu belli ettiğim anda

beni eleştiriyor.
Hayır huzurumu o bozmamış o kimsenin huzurunu bozmazmış ki assla!
Ben şimdi olumsuz konuştum diye hemen onun morali bozulmuş bak!

Başka birisi kendinin olumsuzluğunu vurgularsa asla kabul etmemek bir yana adeta

memnun olmuş gibi tartışma çıkarır.
Üstelik senden tam destek bekler. Dünya isyan etsin annem asla olumsuz huysuz ve

kaprisli değil asssssla! Asla moral bozmaz!

Marmariste  pazarda dolaşırken böyle huysuzlandı söyleniyor kusur arıyor. Oysa

pazarlara bayılır. Saatlerce sebze meyvelere bakarak satın alarak geçirebilir hatta o

kadar mantıksızdır ki saçma mesafelerden bana sebze meyve taşıtmak ister.
Bodrum'dan 9 kilo zeytin taşıttı bana ki arabayla seyahat etmiyoruz otobüsle.

Başkasına acır kıyamaz ama bana aldırmaz. Eve temizliğe gelen kadına kıyamaz tuz

ruhunu bana dökdürtmek ister kadının ciğeri mahvolmasın! Der yüzüme.
Benim mahbolsa olur yani!?

Neyse pazarda söylenerek sökerek dolaşıyor ve sonunda geberelim de kurtulalım

demeye başlıyor. Kendi bir şeylerden sıkıldı diye ben de erkenden öleceğim yani! Bi

sakıncası yok!
Hani tut ki öyle bi şey olacak son dakka kendi kalır hayatta ben geberdigimle kalırım!

Sonunda bir kadın annemi uyardı, hanfendi böyle konuşarak bizi de huzursuz

ediyorsunuz lütfen böyle konuşmayın falan diye.
Kabul mu edecek!? Asssla.

Hayır bozmuyormuş etmiyormuş.
Gayet emin kararlı.

Işte o sırada isyn çıksın istiyor. Annem asla moral bozmaz asla karamsar konuşmaz

diye. E bozmuyormuş ki. Kendisi karar vermiş benim söylememe gerek yok önemi yok.

Dönüp bana bakıyor bir de  annem moral bozmaz asla karamsar konuşmaz diye

savunayım.
Ha tut ki savundun ne olur? Memnun mu olacak kıymet mi bilecek? Hayır gene beni

suçlayacak bir şey bulacak! Çok uzatmışım gereksiz konuşmuşum sinirini bozmuşum!

Kedi meselesinde böyle dedi. Kendini savunmak için küfür yedim üzülmesi gerekirken

sinirini bozmakla suçladı ve bana küfreden kadına adeta aşık oldu. Hwr gördüğünde

sarılıp öpecek neredeyse.

Bem bozuyor muyum sinirini kızım ? Bozulsa kızımın bozulur size  ne oluyor? Bozmam

ki hiç. Diye savunuyor kadına kendini.

Benim bozulmuyorus ki sinirim hiç. Bana sorup kendi cevapliyor her zamanki gibi.

Sonra da konu o kadın oluyor, 2 saatlik pazar gezisinde o kadını kötüleyerek konuştu

yuksel sesle ki duyan ne kadar da haklı bir kadın desinler anneme bakıp.

Yoo asla olumsuz ya da karamsar huysuz dırdırcı kaprisli değil.
Ben ne kadar konuyu domateslerin güzelliğine falan getirsem de nafile. Dönüp dolaşıp

aynı şeyleri ve kadını kötüleyerek konuştu yüksek sesle sebze pazarında.

Ablacığım hiç etkilenmiyor tabi, annesi gibi aşırı duyarlı ve zeki olduğu için annesini çok

iyi tanıyor ve salak gibi ya da yabancı biri gibi bakakalıyor ve bana salak salak ne oldu

ki diyor. Sanki annemin olumsuz konuşması için çok da bir gerekçe lazım!
Tabi ablamın kafasını ütülemez bu yüzden anlayamaz.

Akşam da bana çatmaya çalışıyor hem de mahsus ablamların yanında, yüzüne sesine de

böyle masum ve mahsun bir ifade takınıyor ki herkes onu haklı bulsun. Ama ben de

dememişim kadına annem olumsuz konuşmaz ki hiç diye! Savunmamışım hiç.

Carcur konuştun sen kadın da kaçtı. Arkasından gidi konuşaymışım o zaman.
Tabi marmarise geziye kavga etmek için geldik zaten. Hergün düzenli olarak başka

kavgalar mı etsek???? Tabi sonunda birisi bana küfretsin sen de git sarılıp koklayıp öp

insanları. Hay ağzına sağlık de.

29.11.2017

Beynimin içini açsalar baksalar, izlediğim tüm film, dizi, program, belgesel vb nin altında arkasında annemin sesi çıkar!

Sürekli söylene küfresen şikayet eden eleştiren eski olumsuz anılarını anlatan.

Nicole Kidman'dan mesela anneannemi dinlersiniz ama başka şey oynuyordur
Her zaman evden çıkarken beni acele ettirir ve asabımı bozmak için uğraşır.

Tepemde dikilip ne giyeceğlme karışır, beni dikizler götümü göğsümü inceler, sorular sorar...

Onu mu giyecen bunu mu giyecen neden şunu giysen bunu etsen....

Makyaj masam yok haliyle tuvaletten bozma banyoya gidip gelmem gerek ama sürekli ya karşında dikilir ya popomun arkasından yürür.

Tabi ki tüm bunları yaparken sigara içiyordur ve ya söyleniyor ya eski kötü anılarını en baştan büyük bir zevk ve şevkle anlatıyordur! Babanbabaannendedenanneannen!

Sonra makyajıma saçıma karışır; niye süroyorsun ne gerek var o ne bune şu ne neden niye nezaman!

Sebze pazarına giderken sürün boyan diye sabahtan dırdıra başlayan kadın başka zaman yapmamayım diye uğraşır.

Git sen otur derim; niye sigara üfleyip beni sinirlendirmek yerine gitsin otursun!

Evden sinirli çıkmama sebep kendisi! Daha da bana kabahat bulur? Sen sinirli değil misin her zaman söylenen kusur bulan???? Niye ben yapamıyorum???

Sabahtan beri söyleniyor küfrediyor beddua yağdırıyor; sonra da bana dönüp: suratsızsın sen de diyor!

Senin yüzünden sen bozdun asabımı!

Hayır ben bozmadım!

Hep cevabı aynı! Sanki televizyonu bozmuşsun diyorum dilsiz bir makinayı! Ben diyorum işte sen bozdun diye!

Ben bozmadım sen benimkini bozdun!

Sabahtan beri ağzından 2 güzel kelime çıkmadı ben hiç konuşmuyorum ama ben mi bozuyorum? Sen bozuyorsun işte!
Böyle hareketleri ve mimikleriyle de destekleyerek sürekli çoğul konuşuyor.

Biz hazmedemiyoruz

bizim dişimiz kesmiyor

bizim midemize dokunuyor

biz o kadar yürüyemiyoruz

bizim dizimiz ağrıyor

bizim dizimiz bükülmüyor

bizim fıtığımız var

bizim bel fıtığımız ağrıyor

biz ağır kaldıramlyoruz

bizim gözümüz görmüyor

bizim dişimiz kesmiyor onu

...

Tüm rahatsızlık ve hastalıklarını, yapamadıklarını anlatırken beni de işin içine katmaya bayılıyor! Sonra da tanıdık birisi beni bilmemkimine niye düşünmemiş diyor. Beğenmemişlermiş demek beni!

Sen beni yaşlı ve hasta biri gibi tanıttığından olmasın!

Bir de itiraz edip ben yürüyebilirim, benim midem hazmediyor falan deyip ona göre aksini ama aslında gerçeği söylememe de gıcık oluyor ve sinirleniyor!

Tüm ufak rahatsızlıklarımın çetelesini tuttuğu için de hemen büyük bir zevk ve şevle yapıştırıyor; ama bilmem ne zaman ayağım ağrıdı demişim yürüyememişim ama bilmem ne zaman bilmem ne midemi ağrıtmıışş!

Ne istiyorsun 37 yaşında 67 yaşındaki biri gibi mi olsun sağlığım? 7-8 yıl sonra da yaşlılıktan gebereyim???
Her zaman ama her zaman burnu aktığı için sürekli peçete kullanır.

Bu yüzden her kıyafetinin cebinde sümüklü, bazen de tükmüğünü yutamadığı için balgamlı peçete bulunur.

Kaç kere hatırlatsam da kirliye atarken çıkart diye, çıkartmaz.

Hatta çamaşırları ben atıyorum makinaya, yıkatıp asıyorum diye iyice rahat ve umursamaz şekilde kirli sepetine koyacağına orada burada bırakır.

Kenarda köşeye atılmış, kapı kollarıma asılmış, makinanın üstüne tıkıla tıkıla etrafa saçılmık, önüne atılmış daha kötüsü makinanın arkasına düşmüş kıyafetler olur.

Makinayı çeker alırmışım! Aman belin ağrımasın aman fıtığın çıkmasın diye bir derdi yok hiç! Ne güzel.

Tabi bu cepteki peçeteleri ben de unutursam çıkarmayı, kar efektiyle dolmuş giysilerimi olur ve gayet pişkince, sakince beni suçlar. çıkarsaymışım peçetemi.

Benim değil ki.

Cepliler senin ama!?

Benim burnum akmaz hiç mütemadiyen sümküren, peçete tüketen sensin!
Bi film açarım ya da dizi hemen başlar; bu adamı da hiç sevmem, bu kadını da hiç sevmem! Tanımıyorsa da bu tipi de hiç sevmem!

Hiç bişeye severim vb olumlu başlamaz ki!
Bu da yeni çıktı! iki aydır her hafta çarşamba günü aynı münakaşa! Ablam bizim kavgalarımızı çok tatlı ve komik buluyor ama!

Tabi kırk yılın başı ilgilenirssen ananla! Ona eğlenceye katılmak ilemek gibi geliyor!

Bir kaç yıldır mahalleye süt dağıtan bir sütçü var, yakın bir k,ydenmiymiş neymiş! Her çarşamba süt geliyor.

Bu sene yeni adeti oldu annemin, yazlıktan geldiğimizden beri kafayı süte takmış durumda.

Her çarşamba sabahın körü beni görür görmez günaydın, nasıl uyudun falan sormaz ki siz ne sandınız?! Ya emir verir ya eleştirir ya da birini aramamı buyurur! Sabahın köründe daha gözümü açar açmaz sanki aşığımı ararmışım gibi annem bana birilerini aratmaya çalışır!

Tamirci perdeci görevli bilmem kimin bilmem nesi!

Şimdi sütçüye takık! Sabahın köründen sütçüyü ara da erken getirsin diyor. Hadi ilk ikisinde anlamadı aylar oldu, defalarca aynı konu geçti, neden hala almıyor o aşırı hassas düşünceli ve aşırı zeki beyni?!

Bende sütçünün numarası yooooook! Kaçıncı bu anne yaa! Bende numarası yıok!

internetten bul!

Aşırı zeki ve ben ahmak olduğumdan aklıma gelmedi!

Adını bilmediğimiz birini nasıl bulacağız internetten???! Nereden bilsin bön bön bakar! Kendi olsa bulurmuş!

Komşudan soracağına internetten bul diyordu!

Bu defada benim sütçüyle mesajlaştığımı düşündüğünü söylüyor!

Ne münasebet!

Ama mesaj atmıştın! Hani demiş ya süt kalmadı diye!

Ne münasebet ya! Ne işim olur sütçüyle!?

Gerçi annem beni sütçüyle evlendirmenin de mantığını oturtmuştu kafasında! Herşeyin mantıklı bir yanını bulur zaten! Sadece kendi mantığına uyan bir yanını bulur ya da uydurur!

Ne güzel o zaman ablacığıma mis gibi, taze ve doğal peynir yapar yollarmışız! Ne güzel di mi! Ablam iyi beslensin diye ben köye yerleşip sütçüyle evlenip işi gücü bırakacam!

Zaten her şey ablam için! Bir ara da yaylaya ya da köye yerleşip çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıp ablacığıma taze sebzeler yollamak için hayatımdan vazgeçecektim!

Her haftayı bırak sabah tersliyorum, kahvaltıda başlıyor! Ya dedim ya bende numarası yoooooook! işteyken gene arayıp soruyor aradın mı sütçüyü!

Bir de güzellikle söylemekten anlamaz. Hiç anlamadı anlamayacak! Bir derdini anlatırken de mesela anlamaz, hesaba almaz. Abartmazsan bağırmazsan terslemezsen sert konuşmazsan küstürmezsen anlamaz dinlemez dikkate almaz yapmaktan vazgeçmez! Böyle bir huyu var.

Kaç haftadır her çarşmba sabrımı zorluyor. Kaç kere güzellikle anlattım ama yok laftan anlamıyor. Sabah 2 kere bende numarası yok arayamam dedim basssstırarak!

Saçımı yaparken kapıma dikildi aradın mı sütçüyü erken getirsin!

Annecim dedim ya bende numarası yooook! Ama geç getiriyormuş da zor oluyormuş da erken getirsinmiş de arayıp söylemek lazımmış da her zaman konuşuyormuşum da niye sabah aramayayımmış da!

Annem elin sütçüsüyle konuştuğumu neden düşünüyor acaba? internetten konuşuyormuşum galiba oradan yazaymışım ayıp değilmiş ki!

Yoktan anlamıyor. Adını bilmediıimiz sütçüyü de internette bulacam!? Zaten 15 yıldan fazla oldu annem interneti halen anlayabilmiş değil! Bir zaman kendi hafızasında kalmış adını hatırlayamadığı çocukluk arkadaşını bulmaı bekliyordu internette! Kendi olsa bulurmuş! Hani herşey vardırymış? Anca ablacığım izah edince dank etmişti kafasına! Ablam söylerse doğrudur ben değil!

Yani beni çileden çıkartmaya çalışıyor herhalde özellikle! Evden sinirli mutsuz çıkayım ki zaten şahane geçen günüm hepten bok gibi geçsin! Sinirimden içtiğim çaydan bile keyif almayayım hatta zıkkım olsun diye herhalde.

Akşam eve gelince mesela surat asıp aramadın sütçüyü getirmedi işte erken! Zor oluyor geç saatte kaynatmak Nazlı! Yoruluyorum artık! Arasaydın deseydin erken getiriver annem istiyor diye, yorulayım istiyorsun sen!

Kaç kere dedim anlamıyorsun ki!

Aramıyorsun ara sütçüyü!

Tabi ki daracık koridor-evin girişinde tabi ki asla ışığı yakmadan karanlıkta beni içeri almayacak gibi dikilip hem bana acele etmemi söyleyerek hem asla geri çekilmeden ya da yol vermeden 1metre kare bile olmayan bir alanda çantamı paltomu ayakkabımı çıkarmamı beklemeden söyleniyor! Gene!

Bende telefon numarası yooook! Daha kaç kere diyecem yaa anlamıyorsun!

Konuşuyorsun ama nasıl yok numarasını mesaj yaz tivitlrmı ne haltsa oradan!

Ne münasebet sütçüyle ahbaplık edecem ben! Bayılıyorsen sen et!

Konuşuyorsunuz ya bilgisayarın şeysinden mesaj mı ne!!

Konuşmuyoruz anne sütçüyle ne işim var benim konuşacak!???? Ne münasebet! Adam mı kalmadı sütçüyle konuşacam ya!

Tabi kendisi eskiden Prens Charles ile tanışıp evlenme hayalleri kurarmış! Kendisi prenslere ablacığım profesörlere ben sütçüye layığım!
Güzel geçen bir günün ardından bir tartışma bir olumsuzluk çıkartmazsa olmaz! çıkaramazsa hastalanıyor!

Sonra da sürekli o olumsuz şeyi anlatır, konuyu değiştirtmez!

Ama sorsalar kendisi asssla karamsar değildir, dırdırcı asslaa değildir.

Baya zevk alarak enerji dolarak aynı şeyi yüzlerce kez anlatabilir! iyi şeyleri bu kadar anlatmaktan da duymaktan da hoşlanmıyor. Susturuyor kestiriyor!

Ama olumsuzluğa doyamıyor doyamıyor zevkle bir daha anlatıyor.

Hem de kendisi assla uzatmazmış! Mesela 4 gündür tartıştığı taksiciyi anlatıyor sürekli! Uzatsa ne olacak acaba?
Bir arkadaşımın annesinin mottosu adeta; hastalığı sahiplenme! Ya da olumsuzluğu sahiplenme! demek.

Ne güzel.

Bizimkisi anında sahiplenir. Adeta memnun olurmuş gibi olumsuz şeye yapışıp kalmaya bayılır. Günlerce haftalarca bahsedip defalarca tekrar yaşmak istercesine yineler hatta aylar boyu ve belki senelerce

hatırladıkç anar söylenir söver baştan anlatır!

Zevk alıyor her türlü olumsuzluktan! Ve bunları hatırlamaktan! Ve tabi ki hatırlatmaktan!

Mesela bir kere miden ağrıdı da ağzından mı kaçırdın?! Mutlu haber almık gibi zihnine yapışır kalır. Sahiplenmeyi bırak memnun olurmuş gibi benimser! Artık sen her zaman midesi ağrıyan hazmedemeyen birisindir! Adeta bir açığını yakalamış da işine yarayacağı zaman yüzüne vuracakmış gibi unutmaz; ama bir yandan da kendinin işine yarayacak bir hale dönüştürerek hatırlar!

Bir kere bir sebepten miden ağrıdıysa artık sonsuza kadar ağrıyacaktır! Zırt pırt sebepsiz yere sebepli yere! Artık midesine herşey dokunan birisin bitti!

iyilik ettiğini sanarak sürekli laflarıma atlayıp, böyle bir durum olsa memnun olacamış olsun diye dört gözle beklermiş gibi bir şevkle atılarak; bizim midemize dokunuyor diye haykırarak atlar! Hazmedemiyoruz biz!

??? Sadece çok fazla mutlu olmayaym çok fazla eğlenmeyeyim çok fazla keyif de almayayım öyle çok da fazla sağlıklı da olmayayım ister gibisine. Duruma üzülmek yerine memnun gibi; artık ortak bir noktamız var ya da Nazlı'nın açıığını yakaladım der gibi memnuniyetle midemin ağrımasını haykırır!

Bense onun hatırladığı ve büyük bir zevk ve şevkle hafızasında tuttuğu midemin ağrıdığı örnek zamanı çoktan unutmuşumdur bile. Ama annem asssla unutmaz! Olumsuz bir şeyse katiyen!

Güzel olumlu şeyleri ya ununur ya konuşmaktan sıkılır ama olumsuzlara bayılır: saatlerce konuşmak en baştan anlatmak ister! Nefret ve olumsuzluk anneme enerji veriyor; ne kadar sinirlense üzülse de o şeye; yine de büyük haz alarak anlatıyor hatta bininci kez bile anlatsa, üstünden 50 yıl geçmiş olsa bile!

Yoo ağrımıyor ya da hazmediyor dersen. Anneciğini yalancı çıkarmış kötü evlat oluyorum! Nazlı'nın midesi ağrımıyor hazmediyor Nazlı hala sağlıklı bayağı diye memnun olacağına!

Közlenmiş biber yiyemezmişiz; büyük ve önemli bişey gibi övünüyor sanki atlayarak haykırıyor masada: biz yiyemeyiz bizim midemize dokunuyor hazmedemiyoruz!

Memnun resmen! Hah Nazlı bir zevkten daha mahrum kalsın!

Ben yiyebildiğimi söyleyince de haa iyi diyeceğine hayal kırıklığına uğrayıp; beni kendinin bile farkında olmayan bir ahmak gibi göstermeye çalışarak, ne kadar ayrıntılı düşünen ne kadar anlayışlı ve fedakar anne rolünü üstlenerek aşırı detaylı midemin ağrıması örneğini veriyor!

Ağrıyacak o mide! Hazmedemeyeceksin! şimdiden 67 yaşındaki bir insanın sağlıksızlığı olsun istiyor bende!

O, o kadar anlayışlı hafızası güçlü düşünceli bir insan ; ben kendini bile tanımayan ahmağın tekiyim ki midemin neyden ağrıdığını bilmem ama anneciğim bilir! Verdiği örnekte midemin ağrımasının sebebi kendiydi! Kafayı limona takmıştı; sabah kahvaltıdan önce , saçma sapan zamanlarda limon suyu içirmeye çalışıp duruyordu!

Tamam yararlı ama boş mideye iyimi asitli! Sıkıysa içme! Neler çevirir!?

Sonunda midemi bozdu, ağrımasına sebep oldu rahatladı! O zaman da aklına yazmış Nazlı'nın midesi ağrıyor! Ve hep ağrıyacak!?

Hiç sakıncası yok!

Böyle münakaşa edip; kendi benden iyi bilir gibi benim sözde hastalıklarımı sayarken memnun. Deliller var elinde! Bilmem ne zaman şu olmuş da bu olmuş! Sayıyor bana! Benden iyi hatırlıyor ve biliyor!

Ay o limon suyundan vazgeçirinceye kadar; sabahın köründe burnuna asidi dayıyordu; ne çektim ne çektim!

Annemin bir huyu var; güzellikle anlatmaktan anlayamaz; kendimi bildim bileli ben bişey anlatıyorsam ciddiye almaZ, duygusal mantıklı falan fark etmez tonla alakalı! Yumuşak uygun usturuplu ton vurgu ve sadelikten anlamaz. Zihni algılamıyor. 100 kere anlatsan da! çok abartsan anlasın diye abarttın olur gene anlamaz; en iyi sonuç kavga çıkarıp aşırı tepki gösterip kırıp küstürmek! Başka türlü anlamıyor; korkması lazım. Yoksa arsızca ve pişkince devam eder o şeye!

Mesela bu kırmızı biber yiyememe olayında o kadar abarttı ki evde bile iddialaşması devam ediyor! Midem ağrıyormuş hiç hazmedemiyormuşum!

Ne istiyorsun dedim?! Ne? 37 yaşından 67 yaşındaki bir insanın hastalıkları mı olsun bende? Kabullenemiyorsun ağrımadığını! Hasta sağlıksız ağrı çeken yaşlı bir kadın gibi mi olsun sağlığım?! 10 yıl sonra ne olsun gebereyim mi yaşlılıktan?

Nasıl bozuluyor! Hasta değilim sorunum çok yok diye memnun olacağına iddiasını çürüttüğüm için canı sıkılıyor!! Ve kabul etmemekte direnirken 'bir gün olacak' diye savunuyor!

şimdi mi olsun hemen!
Geçen sene ablam anneme akıllı telefon almıştı. Kendisi annesinin teknoloji fobisi, nefreti ve cahilliğlnden bi haber! Eski Nokia telefonu bile 15 senedir öğrenemedi! Ev telefonunu iptal edemiyoruz bu yüzden! Neyse ki ev telefonu çevirmeli değil yani, her nasılsa tuşlulara alışmış!?

Bırak akıllı telefon kullanmayı görmeye tahammülü yok! Gereksiz olduğu iddiasında hala! Hele bilgisayar tamamen gereksizmiş bize! Kendine de demek yetmiyor bana da gereksiz!

Çünkü ben dandik boktan bir işte çalışan önemsiz biriyim! Ama ablacığım ve dünyanın geri kalanının çoğu değil ha!

Bir süre kullanmadı akıllı telefonu, kutusunda durdu, ben sordum takıp kartı göstereyim diye yalandan, çünkü anlayamayacağından eminim, daha 15 yıllık Nokia'yı öğrenemedi ki!

Yok çıkarma kalsın dursun uğraşama dedi kaç kere. Ama ablam gelince dudağını büze büze kullanamam diye açmadı Nazlı diyor! Bebek gibi nazlanarak ablama beni şikayet eder gibi hallerde hep. Ben annemle ilgilenmiyormuşum! Günlerce konuşmayan kendileri ben 1 saat görüşmesem kabahatliyim! 2 hafta hiç konuşamadıkları oldu, ben 24 saatliğine seminere gittim diye kötü ve nankör oldum!

Benle gelecekti! Otobüste yer yok, otel ayarlanmış değil demenin manası yok. Ayakuçubaşuçlu yatamışız!

Hıı.

Bi kere yedim bu numarayı! Gece ayağıyla öyle bir geçirdiydi ki gözüme, sabaha mosmor! Gayet de pişkin otel odasında bana getirttiği tostunu mutlu mutlu yiyerek tv izledi, sürekli kapris yapıp şikayetlendi durdu! Ben de o halde gidemedim seminere çok da memnun oldu. Yetmez gibi bir de aynı odada kalmamız gereken arkadaşımı rahatsız edip kavga çıkardı!

Ama gayet keyifli halleriyle günü geçirip eve döndü! Benim geri kalmam morarmam falan hiiç umrunda değil, kavgasını da etti rahatladı! Ohhh!

Neyse ablam telefonu açıp ayarladı, tabi hergün annemin saçma soruları, talepleriyle defalarca uğraşmadığı için sabırla nasıl kullanacağını anlattı. Anneciği de yavrusunun zekasına ve becerisine hayran hayran izleyerek dinledi. Aradan aylar geçti ama annem hala telefonu açmayı dahi öğrenemedi!

Ablam anlatmış kendisi de anlamıştı ve dünyanın en zeki insanı oysa!

Neyse beni bu aylar boyunca kaç kere ev telefonundan arayıp cep telefonunun nasıl çalıştığını anlatmamı istedi! Kaç kere tenefüsümü pişkice çaldı! Ama hala anlayamadı!
iki tenefüsü anneme klima anlatmakla geçirdim! Ki hem önceki günler hem akşm hem de sabah izah ettim üşürse nasıl açacağını!

Bir insan bu kadar mı anlamaz öğrenemez bir tuşa basmayı! Bu kadar mı teknoloji fobisi olur!

Ee.

Servis beni getirsinmiş eve açayım gideyimmiş!

Hani dandik boktan bir özel okuldu? Dandik okul bana servisi tahsis mi edecek?

6 senedir anlamamakta ısrarcı; okul servisinin beni pazar ve market vb vs dolaştıramayacağını!

Kendisi olsaymış herrr istediğini yaptırırmış her!

Belli! Bizi hastayken komşu kadına emanet edip giderdin niye izin alamazdın ya!!? Müdürün birinden ödü kopardı ödü!

Altı üstü bir tuş basacak 20 dakika laf anlatıyorsun anlamıyor, olmuyor açılmıyormuş! üşümüş donmuş!

E sobayı aç madem. Onu da açamıyormuş ki!

Annemde teknoloji fobisinden başka beceriksizliği de var! Mesela kumandaları ters tutup çalışmıyor bu diye sinirlenmekte usta!

Hayır gözün görmüyorsa gözlük tak da bak! Ne gözü görüyor ne eli anlıyor. Kumandaların kırmızı yeşil tuşuna alışamadı bile!

Anlatsan anladım deyip sıkılıyor ertesi gün gene unutuyor.

Belki de sırf bana gıcıklık vermek rahatsız etmek 10 dakika bile rahat edemeyim diye!

Kumandayı ters tutuyor olma deyince de sinirleniyor! Hayır düzgün tutuyormuş ama çalışmıyormuş bozukmuş!

Bir de şimdi dokunmatik eşyalar çıktı ya iyice kafası allak bullak oldu!

Benim eski kapaklı Nokia telefona bile hala alışbilmiş değil! Ablam akıllı telefon hediye etti! Annem çok sevindi! Hele ablam nasıl kullanacağını anlatırken görseniz ablama hayran mest! çok iyi anlatıyormuş yavrusu!

Anladı mı? Hayır! şimdi her aleti dokunmatik sanıyor! Anlat anlatabilirsen! iyice karıştı kafası!

Gördüm, çamaşır makinesinin kapama tuşuna basacak basamıyor. Ama sorsan basmış. Dokunup kaçıyor. Telefon değil bu eski usul basılacak desen de nafile!

Anneme kalsa ben annem için sanki bebeğim işi gücü bırakıp evde pinekleyeceğim! Ne maaş ne emeklilik ne çevre eş dost sosyal hayat önemli! Ama işsizken her lafıyla yılan gibi sokmayı billrdi! Bayılırdı bana kusur bulmaya, evdeyim diye kıymet mi bildi!

Yani evde fırını da kullanamıyor vazgeçti tamamen! Herşey sadece elektrikli ocakta! Ki onunda açılış yönünü unutuyor yazlığa gidip dönünce! Tabi yazlığa geçtiğimizde de orayı unutmuş oluyor!

Ama sorsan bizim ahmak kıt aklımız ne ki! Bizi cebinden çıkarır!
iyilik yapmayı çok severmiş!?

Ne zaman yaptın?

Saçma sapan ve pis işleri benim başıma yıkmayı iyilik zannediyor.

Bi ara sokak hayvanlarının boklarını benim temizlemem gerektiğine kanaat getirmişti!

Bi zaman yatalak kocasını banyo ettirirken belini incititmekten, fıtık olmaktan korkan kadın yerine beni feda etmeye karar verdi.

Daha perde değiştirtmeler, onun bunun ev işlerini bana yıkmalar.

Ağır eşyaları bana taşıtmak istemeler....

Çok sever iyiliği!

Bir gün bir tanıdığa başsağlığına gittik; yaşlı babası bir süre önce vefat etmiş. Yaşlı annesi de yanında ve hasta. Kadıncağız kabız olmuş 93 yaşında. Doktor fitil vermiş, ama yaşlı teyze banyodan bizim de bulunduğumuz saatte orada, bağırıyor kızına bulamıyormuş!

Neyi? Çok afedersiniz götünü! Fitili soyup eline vermişler, tuvalette, bulamıyormuş!

Tanıdık hem bizden utanıyor hem sinirleniyor hem üzülüyor. Annem de beni dürtüklüyor ben sokacakmışım fitili!

Ne güzelliklerl layık görüyor değil mi bana???!!

Geçende de bizim büyük banyodaki lavabo sızıntı yapmış alt kata. Ben işteyken gelip söylemişler. Annem de bir telaş beni arıyor yana yakıla, kalkıp gelecekmişim!

İşim dandik boktan ya hemen çıkarım evi süpürürüm! Ay en sevdiğlm!

Ben bakarım, ustayı ararım dedim. Annem ben temizlerim anlamış bunu! Kendi evimi temizlemek yetmiyor komşulara da hizmet vereceğim!

Eve geldim ki, temizlikçi Gülüzar geldiği zaman bile yerini bilmediğini, bulamadığını söylediği, beni kırk yılda bir daldığım pazar uykumdan bile ettiği, ne kadar temizlik bezi, deterjan falan varsa toplayıp kovaya doldurduğu teçhizatla kapıda karşılıyor.

Daha içeri adımımı atmadan elime tutuşturup itekleyerek git temizle hemen diye haykırıyor! Zavallı annem çok utanmış!

Lavabo akıttı diye mi utanıyorsun?

Aç mısın yorgun musun ne önemi var Nazlı'nın?! Komşunun banyosunu temizleyeceğim! Hemen hazır elim değmişken tüm evi temizleyeyim!

Sinirlenmeme de anlam veremiyor! Kim temizleyecekmiş? Ben demişim ben temizlerim diye de annem söz vermiş yalancı mı çıkacakmış!

Ben temizlerim demedim bakar tesisatçıyı ararım dedim! Ne münasebet ben temizleyecem??

E senin pisliğin!

Ne benim pisliğim!? Ben büyük banyoyu kullanmıyorum ki hiç senindir!

Saçma bir münakaşa ve itişmeler sürmezse içeri giremeyeceğim. Tabi ki sinirli kaba ve kırıcı biçimde bağırıp küstürmezsem o koca kafası almaz!

Lavabo akıtabillir, usta çağırılır, gidip temizlik mi yapacam hizmetçi gibi!

E kim temizleyecekmiş????

Yukardan balkona halı çırparlar sözleriz yapmayın diye gelip temizlerler mi? Hayır gene yaparlar! Ama ben ne olduğu bilinmez lavabo için komşu evi temizleyecem?

Ha yazın da bekar komşuya acımış, gömleklerini ver Nazlı seve seve ütüler demiş! O da ayrı pişkin 2-3 tane vereyim dememiş hepsini vermiş, en az 25 tanedir. Hizmetçiyim ya bayılırmışım ütüye! Bana da büyük bir sürpriz yapmış gibi bir söyleyişi var annemin sevinç içinde!

iyi ütü yaparsam belki beni nikahına alır! çalıştırmaz da belki; evde sürekli iş yaparım yaşsııın boşuna okumuşum! Sınavlar yüzünden boşuna tansiyon, obezite, akne, saçkıran, gastrirt olmuşum, boşuna uykusuzluk! Yaşasıııın her gün yerlere kapanıp dizlerimde kireçlenme olup yüremem engelleninceye kadar yer silerim! Boynum ve belimde fıtık oluncaya kadar debelenir dururum. Annemde de var! Ben de olmasın mı? Bende var sende olmasın diye kollayan yok nasılsa beter olayım!

Zaten bebekken 1 kere kabız oldum diye hala korkuyor ve hala başıma kakıyor! Babam çok sıkılmış bıktım usandım diye bağırmış gebersin demiş ne güzel beni seven de yok! Yaşasın!
Kendini benden çok daha iyi kalpli çok daha fedakar bir insan olarak görüyor. Çünkü alt kattaki komşulardan birine yemek, pasta, börek, reçel falan yapıp götürmek istediği için.

Bu kadın bana ororspu kaltak diyen kadın! Araya siye yöneticisi bile girse özür dilemeyen kadın!

Annem kediler sevişmesin diye kafayı taktığı dönemde balkondan kovayla su döküp ayırmaya çalıştığı o sırada baştan aşğı ıslattığı bu kadın kavga çıkardığı zaman kendisi de kavgayı uzatıp, benim kendini savunmamı beklediği zaman yediıim hakaret hoşuna gitmiş herhalde!

üstüne bir de hediye ikram!

Çok fedakarsın çok!
Ben söyleyince başka ablam ya da herhangi biri söyleyince başka.

Televizyonda bişey yok diye hep şikayette, e bulduk da izledin mi? Dizi, film indiririm beğenmez; dırdırdırdır bana da izletmez. Komedi komik değil bilim kurgu fantastik yaratıcılık değil dramlar içini sıkıyor polisiyeler çok hızlı geçiyor!

Dublajlı bulursun sesler uymamış der altyazıya göremeden geçiyor der.

Hadi biraz da dikkatini verse uyuklar, ya da konuşası tutar car car, sonra da döner bana sorar ne oldu ne dedi! Diziyi mi izleyeyim seni mi dinleyeyim?

Gündüz de yokmuş bişey. Ablam da digiturk'e falan abone olsanıza diyor salak salak! Tabi bir yabancı gibi; ne annesini ne beni tam tanır bilir! Aşırı duyarlı ve hassas anası gibi!

Ayy annem mest, hayatında ilk defa duymuş gibi! Bana da somurtuk kaprisli bebek gibi hayal kırıklığıyla dönüp hiç söylemiyorsun böyle kanallar var diye diyor!

Ben mi söylemiyorum? Ne zaman konusu açılsa bir de onun faturası mı ödenecek kim uğraşcak masraf diye çıkışıp azarlıyor beni!

Hani zaten olsa da artık bir de kumandayı nasıl kullanacağını anlatmam içln defalarca telefon eder!?!

Dudağını büze büze ablama beni kötü göstermeye çalışıyor; ilgilenmiyormuşum hep işte dışarlarda ya da bilgisayar başındaymışım! Eskiden film takarmışım ya da dizi şimdi hiç izlemiyormuşuz!

Sanırsın ablam çok ilgileniyor da! Ablamla 2 hafta konuşamaz ona hak verir ben 1 günlüğüne seminere gittim diye etmediğini bırakmadı nankör ve kötüyüm!

istiyor ki ben hep çırpınayım memnun etmek için o da sürekli beğenmeyip eleştirsin dırdır etsin!

Taktık da izledin sürekli şikayet ediyorsun!

Kendi olsa neler bulurmuş neler! Yani şahane diziler filmler varmış ama ben bulup indiremiyormuşum! Kendi olsaymış!

Aynı ben genç olsaydım şöyle yapardım diye martaval okuduğu gibi! Hikaye!

Kırk yılda bir tiyatroya gidecem engellemek için bin takla attı! Hani genç olsan bilmem ne?!

Sadece kendine bunlar! Kendi her hakka sahip ben değil!
Keninin herşeyden şikayet edip söylenmeye hatta beddua ve küfür etmeye hakkı var, benim bişeyden rahatsız olmaya bile hakkım yok!

Kullandığım ped hışır hışır ediyor sinir oldum diyorum. Kullanma o zaman sen de diyor!

E başka yok elimde.

Kullanma o zaman ne kadar uzattın!

Kağıt peçeteyi sert bulduğu için tüm gün söylenen kendi, ama ben 1 cümle bile kuramam!

Ne uzatması 1 kere söyledim.

Kullanma o zaman sen de!

Ne kullanayım ya? Yok ki başka!

Ay kullanma o zaman kullanmaa!

Ne kullanayım ya yerine, başka yok diyorum?

Hiç kullanmaa!

Ne kullanacam yerine, köylü kadını gibi bez mi?

???? Kullanmaaa!

Kullanmayayım da napayım??? Nereye akacak?

Ne akacak?

Kan!

Ne kanı bee?

Off! Ne kanı olacak?

Ne bileyim ben ne kanı?

Ay adet kanı adet!

??? Nolmuş sen adet mi oluyorsun sanki?!

Yok olmuyorum senin gibi menapozlu yaşlıyım!
Ben genç olsam diye başlayan cümlelerinde atar tutar!

Gençken de neler yaptığıyla ilgili övünür durur!

Ama sana gelince övünülecek tek bir şey yapmamışsındır.

Ve bir şey yapmak istediğinde engellemek için türlü türlü dalavere çevirir, psikolojini bozmak, hevesini kırmak için didinir.

Psikolojik oyunlarla engellemeye çalışır büyük bir zevk ve şevkle.

Hiç bişey yapmaz, istemezsen de pasif ve pısırık bulur!

Ama kendi kendine avm'ye bile gideme! illa anneciğin peşinde olacak.

Dırdırıyla, eleştiri ve kaprisleri eşliğinde!

Kendi kendine yapacak gideceksen de hevesin kırılsın, zevk alama diye evden çıkıncaya kadar büyük bir zevk ve şevkle konuşur da konuşur. Hatta telefonda devam etmek ister.

5 dk izlediğin filmden, dinlediğin şarkıdan yediğin dondurmadan bile keyif alma ister için için!

Kendi gelince alacak mıyım? Hayır! Zevk keyif eğlence yasak bize!

Kendi hiç anlamıyor ya başkası da alamasın özellikle de ben!

Ablacığıma öyle değil ama! Onun kocası var ya gezebilir eğlenebilir arkadaş çevresiyle sosyalleşip keyif alabilir!

Yaptıysan o şeyi ya da gidip döndüysen o neyse; keyif almış eğlenmiş mutlu memnun dönmenden de hoşlanmıyor! istiyor ki keyfini kaçıracak kötü bir şey olmuş olsun en azından ufacık bir aksilik! Kendisi mutsuzluğa huzursuzluğa memnuniyetsizliğe bayıldığı için iyi bişey olacaksa bile muhakkak bir olumsuzluk arar bulur; tad kaçırmak için uğraşır, bunu başarmaya çalışır; sadece kendinin huzurusuz mutsuz olmasıyla yetinmez sen de ol ister!

Diyelim herşey yolunda gitmiş; bi kahve içmeye gitmişsiniz ya da aile yemeği. Dayanamaz en azında 1 aksilik olmak zorunda! şikayet edip dırdırlanacağı söyleneceği mutsuz olup etrafı da edeceği bişey arar duru; resmen yırtınır bulmak için!

Diyelim tutturamadı; herşey düzgün temiz olumlu gelişti; hatta hava koşulları ve çevresel faktörler de iyi; herrrrşey iyi = arar tarar bulur olmadı yaratır. Mesela böyle durumlarda yaratamamış bulamamış bana takamamışsa garsona, taksiciye, servis şöförüne vb bir çalışana

sataşcak bişey bulur!

Mutlu huzurlu keyifli saatlerin ardından rahat edemez; sevmiyor! Sonra da saatlerce yaptığımız iyi şeyler, yediğimiz güzel yemekler, ettiğimiz sohbetlerle ilgili değil: o küçük olumusuz şeyden bahseder=hem de keyifle resmen; susturamazsın defalarca bundan bahsederek deşarj olur!

Huzursuzluk mutsuzluk tatsızlık olumsuzluk anneme keyif veriyor resmen! Söylesen asssssla kabul etmez ama!

Sen de bikeyi tek yaparsan zevk almamanı bekler; küçücük bir olumsuzluk bile gününü mahvetsin ister: mesela arkadaşlarınla kahve içmeye gittin ve kaşığın yere düştü! Ya da kahve azıcık tabağa taşmış! Bunun gibi minik bir aksilik tüm gününü mahvetsin ister: etmemişse sen duyarsızsındır!

Eve mutlu dönmüşsen üstü kapalı sorgular, bekler, arar; hiç bulamazsa söylediklerinden çıkarım yapar: kendi keyfimi kaçırmaya uğraşır!

Mutlu olma keyif alma hak etmediğini düşün mottosunu ruhuna yıllarca sana öğretmeye, işlemeye çalışır!

Kendi yemiştir kendi gitmiştir kendi etmiştir kendi denemiştir biliyrodur en iyisini en kalitelisini kullanmıştır: ama bana gelince hepsi gereksiz lüzumsuz manasız!

Söylesen de öyle soğukkanlı öyle vurdumduymaz pişkince ve en saf en masummuzcasına sahte yüz ifadesini takınarak inkar eder ki Oscarlık performans!
Hava daha sıcak diye debelene debelene hem benim hasta olmama sebep oldu hem kendi.

Hala bana kalın giyinip terlediğim için hasta olduğumu iddia ediyor! Yazın triko hırka, naylon mont giyeceğim , sonbaharda tişörtle gezeceğim ne kadar mantıklı!

Kendi de şort atlet gezmekten şifayı kapmış, anında da sümük ve öksürüğe dönüşüyor. Ama bir yandan acayip sesler çıkararak öksürürken hala bir yandan pofur pofur sigara içiyor. Bari şimdi içme daha beter olacak.

Çocuk gibi içecem işte içecem diyor.

Doktor kelimesi ağzından çıktı mı delleniyor. Hasta değilmiş de o, çok sağlıklıymış da! Hele gençken çok.... Başlıyor ilk gençliğiyle övünüp konuyu babama evliliğe getirmeye!

Hayatını mahvetmiş olabilir ama sen de her zaman daha beter olmasına izin verdin. Eskiler hakkında abarttığna eminim asla neşeli mutlu olduğunu sanmam. Ama boşanmadan sonra kendi bile isteye hatta büyük bir zevkle kendini tüm sosyal hayattan, keyif, eğlence gibi herşeyden çekti; haliyle bizim de.

35 sene olmuş ayrılalı, 6 yılı bulmayan evliliğine kan kusuyor! 6 yıl mahvolmuş olabilir, sen kalan 30 yılın içine etmek için de elinden geleni yapıyorsun hergün.

Herhalde ben mutsuz oldukça babamdan hayatını mahvetmesşnin intikamını almış oluyor!

iki kere ikna edip, işten izin alıp annemi doktora götürmek üzere randevu oldım hastaneden.

Hani sanırsın kendi tek başına gidemezmiş gibi hallerde her zaman ama sorsan zekası mantığıyla bin basar bize hele bana hele benim kıt beynime!!

Kendine yaşlı, anlamayan muamelesi edilmesi çileden çıkarır kendisini. Ama buna meydan veren kendisi.

iki defasında da sabaha vazgeçti gitmekten doktora. Evde de kavga kıyamet tabi.

Ona neymiş benim dandik boktan işimden, sanki de çok önemliymiş! Kıytırıkmış!

Kovulsam ne memnun olacak ama!

Her zaman böyle kapris nas çile hastayken. Doktora gitmemek için türlü direnişler sergiler.

Ablamı arayıp sen ikna et seni dinler dedim.

Hanfendide bir havalar. Sanki sadece benim anam sadece benin sorunum! Bu yüce insanı nasıl meşgul edersin!

Atıştık tabi.

Anlaşılan ablama da kalsa ben ben çalışmayayım! Evde annemi memnun etmek için sadece yaşayayım ve bir teşekkürü bile çok görsün!

Benim hayatım, eğitimim, emeğim, emekliliğlm, çevremin, sosyalleşmemin ne önemi var?!

istersem evden de sigorta yapılırmış! Ev hizmetlisi sigortası yapılsın diye mi ben senelerse sınav stresinden türlü hastalık geçirdim.

Bencil domuzlar!
Hani çoğul konuşmaya bayılıyor beni hasta ve yaşlı göstermek umrunda değll ya da hoşuna gidiyor ama adeta bunu istiyor da!

Aynı şeyi yemişiz! O hazmedememiş! Ama tabi önce yemeği de hazmedemedik midemize oturdu deyip ağzımı arıyor! Ama aynısını yemişiz hatta o benden az yemiş ama hazmedememiş! Sende hazmedememişsindir!

Ya da yürüyüp yoruluyor ben de ayyyynı şekilde yorulayım bekliyor.

Ama ablacığıma böyle değil yani ha!

Doktora gidersek de o da zorlamayla yani. Ona da aynı sorundan ikimizde de varmış havalarında ve konuşmasında anlatıyor! Ben de yok deyince memnun olacağına bozuluyor ve kabul etmek istemiyor!

Ama benim de bilmem ne zaman bilmem ne olmuuuş!

Ne kadar kusurum varsa hatam varsa aklında tuttuğu gibi ufak rahatsızlık ve hastalıklarımı da tutup yeri geldi mi ortaya sürüveriyor!

Bi keresinde muayenehanede benle tartıştı!

Bende de mi olsun anneciğim? şimdiden 60larındaki biri gibi mi olayım? Sağlıksız mı olayım?

Israr ediyor kabul ettirmek i.in didiniyor, sürekli şu zaman böyle olmuş ama bunu yemişim böyle demişim ama!

Ay birisi bana 70 yaşındaki biri gibisin yakında gidersin sen desin de rahatla anne! Sağlıklıyım şükür diye edeceğine kara haber duymak ister gibi! Memnun değil bişeyim yok diye!

Ama bi üşütsem dırdır eder durur!

Tutturdu da sen de gözüne bktır katarakt olmasın! Adam 8 sene gelmesen olur hiçbişey yok diyor! Bizimki memnun değil! Kusur arıyor! Ama bilmem ne zaman bilmem neyi görememişim bilmem ne olmuş da okuyamamışıım!!

Çıksın mı istiyorsun anne? şimdiden doktor doktor gezen hasta biri mi olayım???!!

Bu yaşlarda başlarmış ama! Başlamamış işte sevineceğine bekliyor resmen!

En azından biri olsun! Baş ağrım fıtıktanmış mesela teşhis koymuş doktor gibi olmış artık! Sadece reçete yazamazmış işte!
Ben eczaneden krem bakarken mızıldanıp duruyor; yorulmuş da acıkmış da soğumuş da hava artık gidelimmiş de! Saatlerce perdecilerde, yatak örtülerine madam coco gibi yerlerde bakarken öyle değildi ama! Bir yatak örtüsü için yarım saatten fazla oyalanmayı bildi ama!

120 inci ama asla kullanmaya kıyamayacağı, açıp sermeye üşeneceği yatak örtüsüne zaman ayırır seve seve.

iş bana ve benim ihtiyaçlarıma zevklerime geldiğl zaman sıkılır yorulur şikayet eder ve pahalı lüzumsuz bulur! Mağazalar kazıklıyordur biz salakları!

Bimde de vardır krem! Neyime yetmiyordur! Nivea sürsem yeterdir! Bana çok bile diye hissediyor aslında!

Tabi ben ablacığım gibi güzel akıllı başarılı evli ve muhteşem bir aşk çocuğu muyum?

Ben anasının rahmine zorla konmuş bir de buna bu çilelere rağmen kız doğmuş çirkin bir fazlalığım!

Sandalye verip oturmasını sağlamama rağmen söyleniyor. En sevdiği şeylerden biri elbette söylenmek ama esas sonucu olarak benim aşırı tepki vermemi sağlayıp sonra kendi saf, melek, anlayışlı anne rolüne bürünüp beni kötü göstermeye çalışmak!

Tabi. Pahalı ama değer. Gerçi sen de zamanında en kalitelisini en pahalısını kullanmışsın değil mi anneciğim diye yapay konuşuyorum!

Sen rol kesersen ben de keserek laf sokarım modundayım yıllardır. Ama bu sahte rollerşmelerden anlamaz hala uğraşır üste çıkmaya!

Ama bana o kadar olamaz. Çok pahalı! Ablacığım kendine 1200 liralık LaMer krem almış ama tabi o müthiş önemli bir insan! Benim gibi değil. Bana Nivea yeter de işte ben zavallıcık avutuyorum pohpohluyorum kendimi. Çünkü sen değerlisin önemlisin sana yakışır yaraşır sağlığın cildin falan çok önemli diye yok benden başka. Napayım kendimi avutmayayım mı bari. Bir ben varım beni seven!
Her gün başladı gene banyo muhabbetleri saha fazla!

Her gün bugün banyo yapıp yapmayacağımı sormuyor da suyun ısınmayacağı ve bugün banyo yapılmayacağıyla ilgili konuşuyor defalarca!

Fikir ekiyor.

Her gün bugün banyo yapılmaz, su ısınmamıştır, hava bulutluydu diyor. Sadece pazar günleri yıkansak yeter aslında diye savunmalar....

Eskiden sadece ama sadece pazarları yıkanırmış! çok doğruymuş da saçın yağa da ihiyacı varmış da zaten o kadar kirlenmezmişiz de! Hatta eskiden yıkanmasak da her gün külodumuzu değiştirtirdi; değiştirdiğimize de inanmaz, özellikle ben, indirp bakardı bile. Ama şimdi değiştirmeye gerek yok iddiasında.

Kirlenmezmiş ki! Hadi 3-4 güne birmiş yetermiş.
Ben bişey anlatırken dikkati dağınık, dinlemez ya da dinlemek istemez havalarında yüzü buruşturulmuş gibi.

Sadece kendi konuşup deşarj olacak ben sadece onu onaylayacak şeyler söyleyeceğim geri kalan zamanda çenem kapalı bekleyeceğim anneciğim konuşsun da ben de cevap vereyim diye!

Ama ablam konuşurken yüzünde güller açıyor!

Benden sıkılıyorsan rahat bırak! Sürekli burnumun dibinde ya da telefonda bir şey lstemekte. Kendine kalsa su tasarrufu için beraber yıkanıp aynı yatakta erkenden uyuyacağız! Gece d ebeni çişe kaldıracak!

Yaşlı bir kadınım ya hastalıklarım var ve çişimi tutamıyor gece uyuyamıyorum!

Ablama aşığı hayranı gibi bakıp ne anlatsa dinliyor.

Ah yavrusu ah yavrusu.

Ben uşağı ya da yaşlı kocasıyım!
Merdivenden inmemi istemiyor hala. Komşunun biri sapıksa da beni içeri çekerse! Aman sanki hareket etmesek nolurmuş bak merdiven mi iniyormuş kendi!?

Çok şahane ya sağlığı!

Herkese de bizde kemik erimesi var diyor! Sanki bende de var!

Ne güzel! Kemik erimesi kireçlenme romatizma...fıtık katarakt ülser
Nerde bir çirkin ucube bana yakıştırır sağolsun! Millet kızı daha okumuş daha zengin daha bilmem ne tipleriyle evlendirmek için uğraşır bizimkisi çok kanaatkar!

Ama kendine sorsan herşeyin en iyisini en pahalısını en kalitelisini kullanmıştır hep! Ama bana gelince paralara kıyamaz oldu, hatta benim kendi kazandığım paraya bile! Ablacığım kendine 1200 liralık LaMer krem almış döşünü bile bu kreme buluyor kırışmasın diye; bana gelince 100 liralık kreme laf sokuşturup duruyor!

Kendinin şimdiki aklı olsa daha uzun daha yakışıklı daha sağlıklı biriyle evlenirmişmiş! Ama bana bunların hiçbiri gerekmez!

Tabi bunlar açıkça söylenmez o kadar kurnazdır! Gizli saklı cümlele imalarla.

Benim zihnime sürekli yakışmaz ve layık değilsin tümcelerini işlemeye çalışır! Hayat boyu 5 dakika bile huzurlu mutlu olmayayım kendime iyi bişeyi layık görmeyeyim!

Çirkinin birini bana kakalayacak aklısıra. Belki çok iyi bir insandır önyargılı olma diyor.

Ama her fırsatta insanın ruhunun yüzüne vurduğunu dile getirir! Tv izlerken bile!

O başka bu başkaymışmış! çocuk kandırıyor sanırsın!

Niye başka? Söz konusu ben olunca mı?
O gün banyoya gireceğimi biliyorsa engellemek için türlü yolları var!?

Mesela kendi de girecek olur, ardarda gireriz deyip, geç saatlere kadar beni bekletmek! Sonra da su soğumuştur girmeyelim demek. Ya da saatin geç olduğu ve artık yıkanamayacağımızı bildirmek!

Ya da o gün havanın kötü olduğunu suyun ısınmadığını ya da soğuduğunu ısrarla iddia etmek!
şimdi komşulardan biri taşınırkern aklıma geliverdi. Bir zamanlar bizde Mersin'de ilk oturduğumuz evden başka bir eve taşınıyorduk. Ayrıldığımız apartmanda da çok iyi anlaştığım iki kardeş kızlar vardı benden biraz küçüklerdi.

O zamanlar bu kadar ciddi nakliye şirketleri de yoktu, haliyle toparlanma işi bize de kalıyordu.

Komşu kadınlardan ikisi bize yardım etmişti.

Annem çok sevildiğini düşünüyordu komşuları tarafından, zaten o hep çok sevilirmiş hep çok popülermiş!

Belki de sürekli şlkayetlerini, dırdırını ve olumsuz fikirlerle dolu sözleri ile hep bir şekilde olumsuz içerikli anılarını anlatmasından usanıp gidiyor diye seviniyorlardı!

Neyse o iki küçük kardeş ben ayrılıyorum diye çok üzülmüştü, okullarımız da farklıydı zaten, görüşemeyiz bir daha diye ağlamışlardı.

Annem de alaycı alaycı ne var ağlayacak sanki çok da önemli biri demişti!

Tabi ben annem sonra ikinci sıradaki ablam kadar değerli önemli biri değilim ki! Sevilmeye değer özlenmeye ...

Bok varmış ağlayacak! Sanki başka arkadaş mı yokmuş! Hahaha sanki Mersin'de hiç kız arkadaş kalmamış da!

Sağolsun çok demokratitir annem! Evimizde demokrasi varmışmış! öyle övünürdü! Bişey yapılacaksa alınacaksa muhakkak sorarmış kızlarına!

Tabi sorar! Ama o demokrasi rolden ibaret. Çoktan karar vermiştir sadece ağzımızı arar. Bakalım annesiyle aynı fikirde kim olacak! Kim! Elbette yağcı yalaka ablam!

Yaa ağlamayın ben kimimki önemsi değersiz alelade bir kız, benden çooook daha iyi insanları arkadaşları sokağa çıkıp şöyle bir elinizi sallasanız 10 tanesini bulursunuz! Sanki bende çok matah bişeyim de çok iyi arkadaşım sanki! Annem ve ablacığım gibi güzellik ve zerafet abidesi ve dünyanın en mükemmel arkadaşıyım da sanki! Amaaan ağladığınız şeye bak! Bana kimse değer vermiyor kızlar siz de vermeyin ay hiç değmez! Diye laf sokmalı konuşunca annem lafının geldiği yeri mi anladı sandınız!??? Hayır şaşırarak bakıp güldü sağolsun hak verdi!
Banyo meselesi bizde asla bitmiyor! Her gün banyo muhabbeti.

Banyo yapacak mısın bugün? Banyo mu yaptın sen? Ne zaman yapacaksın? Akşam mı yıkanacaksın? Duş mu alacaksın yoksa saçını da mı yıkayacaksın? Saçını da yıkadın mı? Keselenecek misin belli yerlerini mi yıkayacaksın? Belli yerler deyince de hemen açıklama gereği hissediyor çok gerizekalıyım da anlamam?!

Yıkandıktan sonra da brifing istiyor adeta! Nasıl yıkandın? Ne kadar yıkandın? Sadece saçını yıkadın değil mi?

Keselendin mi yoksa sadece belli yerlerini mi yıkadın?
Ablamlar gelmişti, beraber biyerlere gideceğiz, hazırlanıyorum söylenip duruyor! Boş zamanmış da gereksizmiş de bize lazım değilmiş de o neymiş sürdüğüm bu neymiş sıktığım?!

Bize gereksizmiş!

Sana gereksiz annecim haklısın ama ben genç olduğum için bana gerekli!

Sürekli kendiyle beni bir tutar oldu. Kendi gibi dizi bükülmeyen ayağı ağrıyan yürüyemeyen midesi hazmetmeyen gözü görmeyen falan biri gibi davranıyor hep çoğul konuşarak!

Yaş farkımızdan bahsedince de ben kötüyüm! Aman deyip burun kıvırıyor ne de gençmişim ama kendi gençken şöyleymik de böyleymiş de diye övünmelere başlıyor!

Sadece pazara gideceksek çok heyecanlı!?

Daha akşamdan başlıyor; bir neşe bir şevk! Patlıcan alacağız!?

Sabahtan da heyecanla başlıyor tekrarlayarak hatırlatmalara! Hatta ne giyeceğimi falan hayal ediyor!? Ee makyaj yapmayacan mı? Diyro hatta yapayım istiyor!
Tabi ki herrr sabah suratıma sigara dumanları çarparak kalkıyorum! Sabahın köründe kalkıp koşr adım sigaraya gidiyor! Yataktan çıkar çıkmaz!

Kalkar kalkmaz tuvalete gitmek ve su içmeyi de halen anlayamıyor!

Her sabah bana sanki kendi yüzde yüz doğru ben hatalıyım gibi vurgulayarak aynı şeyi söylüyor; ben sabah kalkınca ihtiyaç hissetmem hiç gece giderim ben ya da ben sabah su içmem hiç gerek duymam!

Bravo mükemmelsin! Ben de yaşlı insanlar gibi erkenden yatıp gün ışımadan tuvalete kalkmalı sonra da uyuyamamalıyım ve hiç su tüketmemeliyim!

Tabi kl işten eve herrrr geldiğimde dumanaltı olmuş bir eve geliyorum, tabi ki kapı açılır açılmaz dumanlar suratıma çarpıyor.

Tabi ki o daracık girişte tartışmalı oluyor. Acıkmış acele edeyimmiş! Yavaşmışım!

Sen çok hızlısın! çekilmiyor ki önümden! Evin girişi dar, bir kişi anca girebilir ama yol vermeyip sürekli söyleniyor. Hem de koridor-girişin ışığını yakmadan karanlıkta elbette! Ben açınca da ışığı ilk kez görmüş gibi şaşırarak tavana bakakalıyor.
Yani yasaklamam engellemem ama psikolojini sinirini bozarım korkuturum endişe aşılarım özgüven kırarım ki kımıldayacak mecali kalmasın, hiçbir şeyden zevk almasın ama kendi fikri kendi suçu sansın!

Yapacaksa da boğazına dizilsin endişe etmekten hiç bir şeyden keyif alamasın!

Ama sorsan kendi gençliğinde ohooo gezmik tozmuş eğlenmiş sosyalleşmiş herşeyin en pahalısını en kalitelisini kullanmıştır!

Tepende zebellah gibi alamayız bize olmaz gidemeyiz diye söylenen aşağılık kompleksli hayattan bezmiş bir karamsar yoktur tabi ondan!

Ohhooo gençken ne konserlere tiyatrolara gezilere gitmiştir.

Hatta sorsan şimdi genç olsa ohoo neler yapardır neler!

Ama bana gelince orada dur!

Gezmeyeyim gitmeyeyim eğlenmeyeyim herşeyin ucuzunu alayım kendimi de bunlara layık görmeyeyim!
6 yıldır anlayamadığı;

özel okul, dandik boktan ya! E beni çalıştırdıklarına göre!

Dışarı çıktığı zaman daha az sigara içlyormuş ama hep evdeymiş! En iyisi benimle gelsinmiş her gün okula hem gezmiş hem değişiklik olurmuş, fazla konuşmazmış köşede otururmuş.

Hııı biliriz!

Ya da annemi hep gezdireyimmiş!

Çalışmayıp annemi eğlendirmeye adıyacağım hayatımı! Eğlense bari! Asssssla asla asla. Sürekli şikayet endişe kapris.... Sürekli ama hani bir dönem değil.

Mutluluk huzur keyif eğlence gülmek yasak! Nefret eder! Başkaları için de ama özellikle ben.

Tadımı kaçırmaya bayılıyor özel çaba sarf ediyor : başarınca da suratsızsın diyor. O da ayrı bir zevk!

Ya da klimayı çalıştıramamış telefondaki tarifimi anlayamıyor; servis beni eve getirecekmiş klimayı açacakmışım bir çay içermişiz geri gidermişim derse! Neyse.

Bir kaç saat olumsuz şeyler düşünüp hatırlamıştır ne güzel çay içerken bana kusar ve rahatlar!

7.11.2017

Nazlı bilmem kimkimleri niye hiç aramıyorsun çağır da gelsinler!

Kaç yıl önceki arkadaşlarım. O zamanlar görüşmeyelim diye debeleniyordu ama! Ya bizimle gelip her sohbeti baltalıyordu ya ben gitmeyeyim diye türlü bahaneler arıyordu.

O şöyleymiş de bu böyleymiş de kendi olsa görüşmezmiş de!

şimdi de niye aramıyorsun diyor pişkin!

Her seferinde naptı etti kendi de geldi o zamanlarki buluşmalarımıza. Ya 5 dakika oturur kalkarım deyip saatlerce herkesi susturup kendi konuştu! Ya yakınmalar kötü anılar ya övünmeler. Ya da lafı ele alamadıysa kaprisleriyle ortamı gerip gerip bıraktı! Garsonlarla kavgalar, diğer masadakilerle kavgalar.

Kırk yılın başında sıhbet edip kafa dağıtacağız ya anılarını anlatmaktan susmuyor ya sürekli mızmız huysuz veletler gibi kaprisler kavgalar!

Çağırırlar mı bir daha! Anneme göre de kendisi çok sevilen pozitif ve popüler bir insan! Ama beni hesaba alan seven yok! Herkes sen mi?

Başka şeyler de oldu tabi. Grupta taşınanlar, atananlar, evlenenler. Görüşüyorlatdır da belki annemde peşimden gelir diye beni aramıyorlardır.

Benle gelmesin diye gizli işler çevirdim. Hiç belli etmezdim buluşacağımızı. Evde yağlı saçla oturacağım izlenimi verip, hızla hazırlanıp çıkardım sonunda.

Onda da kapıda görüp, dur ben de geleceğim 5 dakka pantolonımu değişeyim diye gelir olmuştu. Bir kaç defa seni bekleyemem diye kapıyı vurup çıktıktan sonra!

Kendine göre kızlar anneme bayılmışlar, hep gelin yaa demişlermişmiş!

E ben gelmeyeyim sen git!

Nasıl gidecek? Neyle? Nasıl dönecek? Dolmuşa binmeyi bilmez buluşma yerini anlamaz. Sen beni götür o zaman, bırak orada dön, sonra almaya gelirsin dediği bile oldu!

çok sevmişler annemin hepsi karabasan gibi olumsuz anılarını uzata ıuzata dinlemeyi!

Kendisi sevdi, kusur sıralar ama yaşlı diye susturamayıp mecburen dinledikleri için. Kendi arkadaşlarına böyle yapamıyor ama! Hepsini susturamıyor onunla başa çıkan, baskın çıkan çok! Hatta annemi susturup sürekli konuşan da çok. Nefret ediyor o kadınlardan geveze , karamsar ve sıkıcılarmış, içini karartıyorlarmışmış!
Kasım geldi hala hava sıcak diye çıldırıyor! Sabahları ceketimi ben alıyorum annem üstümden çıkarmak için yakalayıp çekiştiriyor resmen!

Çocuk gibi debelenerek havanın sıcaklııından bahsediyor!

Güneş alan bir evimiz var, haliyle ısınıyor ve kraliçe gibi hep en sevdiği odalarda kaldığı lçin hep, gündüz de evden çıkmıyor, akşam zaten çıkılmaz ona göre; es kaza ailecek bir akaşam çıksak çok şaşırır dışardaki kalabalığa her zaman; ısınmış odalarda boyuna oturduğu için hala hava sıcak iddiasında!

Bu kadın bana temmuz-ağustosta hırka giydirecem diye yırtındı! Bir etkinlik ve seminere giderken!

Yazlık ev esiyor ve annem havayı serin zannediyordu!

E kalın giyindiğim için terleyip hasta oluyormuşum! Hayır inca giyindiğim için üşüyorum ve hasta oluyorum!

Evde de her yer ardına kadar açık! içeri buzz gibi oluyor, iyi ya işte sigara dumanı çıkarmış bana da iyilik yaramıyormuş!

Menapozda da böyleydi. Dünya sadece kendinden ibarettir. Sıcak soğuk açık tokluk vb kişisel algılar bile kendinden sorulur!? Aynı şey hissedilir diye düşonür, hatta emin!

O kadar emin ki senin üşümene, o anda açıkmana yada bunların tersine anlam veremez ve kendi hissinin keslin doğru olduğuna inanır!

Sonunda beni hasta etti! Sabah giyinirken bile tepeme dikilip ne giyeceğimi sorgulayıp, seçiyor, yetermiş ince giyineyimmiş sıcakmış!

Geçen yaz bana temmuz sonunda, Marmariste anorak yelek giydirmek için ne kadar uğraştı yazmıştım. 90lı yıllardan kalma, çirkin, dikişleri sökülmüş, kendi de giydiği için sigara yanıklarıyla dolu, külüstür anorak naylon yeleği bulmuş, bavulunda getirmiş, bana giydirecek serin esiyormuş!

Dünürler ve hatta ablamlara ne kadar düşonceli ve fedakar anne rolü oynayacak ki geri zekalı oldukları için yiyecekler; hem de beni huzursuz etmiş olacak! Tabi ki çirkin de görünmüş olacağım!

Akşam değil ha, öğleden sonra gezmesinde sokakta benimle didişiyor serin esiyor giy diye! Marmaris'te temmuz sonunda serin esecek? Dünya tersine mi döndü?

Tabi benim huzurmu, tadımı kaçırmaya bayılır, kendi her ne kadar dünürlere rol kesmeye çalışsa da hiç bir şeyden zerre keyif almıyor ve benim de almamı istemiyor. Ama ablam alabillr! O hem aşk meyvesi hem evli barklı üstün bir insan!

Yediğim dondurmayı bile zıkkım etmek için uğraşır da uğraşır! O bile fazla! Hiçbişey sökmezse ya götüm kocamandır daha da kilo almayayımdır ya saçım da hiç güzel olmamıştır rutubetten ya sivilcem vardır zaten daha da çıkmasındır. Nerden vuracağını billr ve çalışır. Yeter ki yediğim 2 top dondurma bile bana zıkkım olsun! 5 saniye bile azcık mutlu olmayayım!

Zaten saçım kötü hiç iyi olmazki, zaten çirkin suratlıyım sivice olsa ne yazar, götüm de kocaman sizin gibi dünya güzeli, afitap, sırma saçlı ceylan gözlü eyfel kulesi gibi uzun bacaklı, alımlı değilim bari 2 top dondurmadan mutlu olsun garibim! Aa boğazıma kaçsa da gebersem! Hahahah ne komik olur tam bana layık! Ya da böcek çıksa içinden, üşütüp zatürre olsam; tövbe desem dondurmaya! Bundan sonra hiç bir şeyden 1 salise bile keyif almayacağım, hep mutsuz perişan gezeceğim ama anneciğlme kabahat düşonmesinler diye belli etmeyeceğim, yoksa içtiğim 8lr bardak dandik siyah çay bile beni mutlu etmeyecek salisenin milyonda biri kadar bi süre bile!

... .

Elime de assla güzel bir ceket tutuşturmaz! Tabi yazları! Bahar ve yazın mont ceket hırka giy diye tutturur sonbahar kış giyme diye!

Hep de dolabın dibinde köşesinde kalmış, en pörsümüş, eprimiş, topaklanmış, delinmiş sökülmüşünü bulur eline tutuşturur. Hiç bişey almayacaksan eline kırışık, lekeli, çlrkin bir market poşeti verir! çantama tıkıştırmama da deli olur, elinde taşı diye tutturur!

Sağolsun bana güzel kaliteli pahalı şık şeyleri hiç yakıştırmaz!

... .

Kasımın kaçı oldu debeleniyor da tişört yeter diye, tepemde her sabah götümün dibinden ayrılmıyor, gömlek bile fazlaymış! Böyle iyilik güzellik mantıkla anlatıyorsun anlamıyor; asla vazgeçmiyor her gün aynı münakaşa hatta itişme; sabrın sınırlarını zorlayıp dellrtir insanı! Bağırıp çağırıp kaba konuşmazsan arsız vazgeçmez dayatmalarından! illa bağırıp çağırıp kaba konuşup küstüreceksin; sonra da sinirlisin diye şikayet eder; gelme üstüme!

Ya işte arıyor sıcak gelmiştir çıkar diye! Manyak manyak! Küstürmezsen vazgeçmez, o da bir süre yani. Arsız çünki.

......

Gündüz böyle, gece yatmadan önce nasıl sandınız? Tabi ki kontrolcü! Daha yemek saatinden sonra beyne işleme çalışmalarına başlıyor; sürekli sıcak havadan, havanın sıcak gittiğinden, çok sıcaklandığından, kapalı ya da kalın kıyafetlere hiç ihtiyaç duymadığından, gece yatarken pikenin yettiğinden, hatta bazen sıcaklayıp elini kolunu bacağını ayağını pikenin dışına çıkardığından bahsediyor defalarca!

Arada tepkimi onayımı ölçmek için yüzüme bakıyor!

Sonra soru ve sorgular geliyor aynı şeyleri sıralarken değil mi'ler sıkışıyor araya!

Sonunda sen ne giyiyorsun yatarken? şort tişört değil mi?? Sen ne örtüyorsun yatarken pike yetiyor değil mi???

Sadece menapoz ya da herhalde 2. menapozundan değil; sadece kendi düşonce, istek, fikir ve hislerine odaklı ve sadece kendininkileri fark ediyor ve kesinkes doğru ve herkes için geçerli zannediyor, öyle olduğuna inanıyor.
En az 3 defa banyoya gireceğimi söyledim. Üşütmüş gibiyim sıcak su iyi gelir dedim.

Hatta tartıştık. Bu havaya göre çok kalın giyinip terliyormuşum ondanmış, ceketi almama hiç gerek yokmuş!

Yazın bana hırka giydirmek için yırtınan insan bunu söyleyen.

Hayır senin yüzünden hep ince giyinip üşüyorum, üşütüyorum!

Kalın giyiniyorsun hava çok sıcak!

Sen ev güneşten ısınıyor diye anlamıyorsun yazda değiliz artık!

Ben banyodayken kapı çalmış, sütçü gelmiş, içeri sesleniyor;

Nazlııııı süt alalım mı Nazlııııı!

Sanki her şeyi bana sorarmış gibi! başkasına kendini iyi göstermek derdi.

Bekleyip bir daha bağırıyor, duymaz ki sesimi! Çünkü seslendikten sonra dinlemiyor aslında çenesi durmuyor ki; sütçüye banyoya girdiğimi bile söylüyor. Duyuyorum. Soyunup dökünecem demişim çıkmamışım keseleniyormuşum herhalde. Aslında hep kendisi keselermiş de beni bu kez çağırmamışım diye yalan bile atıyor elin adamına!

Sonunda banyo kapısına kadar geliyor, kendin karar veremiyor musun? Verir elbet ama mesele kendini iyi göstermek, kızına danışmadan hareket etmiyor ay melek gibi kadın!

Kapıyı açık bırakıp ardına kadar, banyoya giriyor banyo kapısı da açık tabi. Bana soruyor süt alayımmı!

Şimdi alma desem sonra bana kabahat bulacak. Onun yaşında kalsiyum çok önemliymiş bu hafta yeteri kadar alamamış!

Al desem kaynatırken söylenecek!

Al diyorum tabi illa o duşakabin de açılacak anlamaz yoksa. Ağır ağır gidiyor söylenerek; nasıl alacakmış?

Pet şişeyle veriyorlar zaten! Parasını nasıl verecekmiş?

Duyuyorum çantamı karıştırıyor. Döküp saçıyor herşeyi ses geliyor, söyleniyor bir yandan parayı bulamıyormuş!

Kendi parası yok sanki?! Vestiyerde bozuk para kutumuz var mesela, kendi icad ettiği bişey, evden çıkarken illa da bozukluk aldırır poşet vermeye bayıldığı gibi, ama aklına gelmiyor oradan para almak.

Aşırı zeki de ondan.

Dakikalarca karıştırıp bulamıyor öküz kadar cüzdanı, söyleniyor bana, kocamanmış da çantam bulamıyormuş da adamcağız kapıdaymış da.

Sonra verelim de mesela adama, ya da başka dairelere uğrasın; yok aklına gelmiyor.

Onun yerine banyoya dalıp sen ver parayı çık da diyor. Havluya dolanıp sütçüye ben verecekmişim parasını sanra tekrar girermişim!????

Bu insan bana yazlıkta teyzemle kocasının önünden havluyla geçtim diye neler diyen kadın! Ufacık 1+1 ev, plajdan gelmişim kumlu güneş kremli ne bok yiyecektim yıkanmayıp da?

Yabancıların önünden geçmemde sakınca görmüyor da akrabaları görüyor.

Almayaydın salona o zaman, balkonda otursaydınuz, gözüyle gördüydü banyoya girerken beni, hatta sordu bile.

Hatta ablamlarda yıkanmam gerekmişti, oturdukları odanın kapısının önüden bornozla geçtim diye neler dedi bana eniştem varmış orada!

Dünyanın en efendi en mazlum insanı.

Ama yabancıların, komşuların ya da hatta sütçünün karşısına bornozla çıkacağım????

Çok zeki ve aşırı mantıklıdır da kendileri
Dünürlere mütemadiyen övünüyor.

Gençken şöyel gezmiş böyle tozmuş şöyle giyinmik böyle süslenmiş! Hep en pahalıları en kalitelilerini kullanmış!

Tabi yemek yapması ütüsü temizliği şıklığı ... . Herşeyiyle övünür; sıra gelir kızlarıma hiç karışmam nutuklarına.

Salaklar da çoktaaaaan unutmuşlar tabi yaptıklarını.

Anlatıp anlatıp ablama soruyor; bozanın şahidi şıracı!

Hem yaranmak için hem salaklıktan onay veriyor o da.

Gitme, yapma, yapmayacasın gitmeyeceksin, yasak demez; onun yerine o şeyi yapma diye kalıcı olarak bile olacağını bilse hasarın umursamaz psikolojinle oynar! Tecavozcüler sapıklar sahtekarlar kötü insanlaeın envai çeşidiyle ilgili hikayelerini ardarda sıralar.

Kork, sinirin bozulsun ama annenin engellediğini anlayama! Kendi fikrin san. Olmadı seni aşağılamaya başlar ne saçın ne başın güzeldir götün kocamandır saçın yağlıdır.

Tabi işini bilir bunları yaptırım gibi sert söylemez ve hep ben sizin iyiliğiniz için diyorum'a bağlar.

Sonra da pişkin pişkin seni antisosyal, pısırık ve sevilmeyen bulur.

Tut ki inat ettin gittin ya da yaptın; dönüşte seni ya kavga ya hastalıklı kaprisli bir anne beklemektedir. Tüm o saatler boyunca da asla eğleneme mutlu olma diye beddua etmiş gibi hallerde beklemiştir. Eğlenmişsen daha da kapris yapar.

Kendi de geleymiş içi rahat olurmuşmuş!

Gelse de gene burnundan getirmek için hastalıklı bir yarış girer.

Arkadaşını doğum gününde; çok eğlensen kaşgöz eder yeter diye. Sessiz kalsan bişekilde kenarda köşede sıkıştırıp azarlar, hediyeni beğenmez. Hiçbir şekilde tatmin olmaz memnuniyet duymaz; en iyi geçen zamanda bile senin burnundan getirmek için gün sonunda hır çıkarır da anca rahatlar.

Benim huzurlu mutlu eğlenmiş olmama taa çocukken bile tahammülü yoktu.

Başka zamanlar da peşime takıldı; arkadaş buluşmalarına, sinemaya, geziye gelip ne kendi ne başkaları eğlensin istedi. özellikle de ben.

Geziye gidip otobüste köskös oturmak istediği bile oldu! Beni de güya manzara izleyeyim diye cam kenarına sıkıştırıp kenarda bırakarak engellerdi. Millet konuşuyor, şarkı söylüyor, fıkra anlatıyor tur otobüsünde ben köşede hareket etmeme izin verilmiyor.!

En azından moralimi bozmak suretiyle uyumsuz olmamı, keyif alamamamı sağlamaya çalışır; saçın da olmamış, götün de kocaman çıkmış, sivilcen mi var ne?

O da mı olmadı; korkutamadı moral bozamadı kendi gelemedi dönüşte kapris üstüne kapris; sen yokken hastalandım ya ölseydim?! Keyifli mi geldin eve vicdan azabı çek!

Ha sürekli gözüm üstünde evdeyken çok mu memnun hayır. Asla memnun olmaz ki. Her zaman bir olumsuzluk arar bulur.

Gezide bi keresinde beni köşeye sıkıştırıp eğlenceden mahrum bırakması bir yana sürekli surat asıp olumsuzluk arayıp sonunda biriyle tartışma çıkarıp deşarj oldu! Herkesin tadı kaçsın ama tabi özellikle de ben! Sonra günlerce haftalarca o olayı anlatıp durdu...

Memnun oluyor aslında; olumsuzluktan besleniyor resmen!

Güzel iyi olumlu şeyleri anlatırken detaya girmez bu kadar, es geçer. öbür türlüsü can geliyor enerji geliyor kadına; gözleri parlayarak kavgaları olumsuzlukları saatlerce sıralar..

Tabi kendine göre başkaları karamsar uzatan dırdırcı ve geveze!

Eski arkadaşları, komşuları bile kaçıyor kendinden!
internetin varlığını ve mantığını bir türlü anlayamadı. iyi ki bir internette herşey var demişiz.

Nazlıııı ?

Efendim?

Nazlıı?

Efendim?

Nazlı?

Efendim????!!

Sütçü gelmedii?

Napayım?

Sütçü sütçüüü, gelemedi?!

Anladım!

Sütçü gelmedi!

Banyodan çıktım, odamda giyiniyorum, kapıda dikilip bunları söylüyor! Sanki hem duyma hem anlama sorunum var da kırk kere tekrarlıyor!

Sütçü diyorum gelmedi diyorum!

Anladım anne anladııııım, napayım?

Bir telefon et bakalııım?!

Nasıl edeyim yok bende numarası?!

Bir ara sor getirmiyor musun bugün süt de?

Yok bende numara yook!

Bir ara sor de ki...

Kapıyı açıyorum o sırada! En baştan tekrarlıyor! Benim cevabımı dinlemiyor ki, arada es var gibi duruyor yazınca ama soru aralarında homurdanıp söyleniyor.

Numara yok mu sende? Yazışıyorsunuz ben biliyorum?

Ne yazışması anne? Sütçüyle?

Ne bileyim dedin ki geçenlerde geç getirecekmiş ya ondan dedim internetten konuşuyordun ya?

Ne münasebet sütçüyle konuşacam ya?

Ara da sor işte!

Ne diyorum şimdi ben? Bende numarası yoooook! Ne işi var sütçünün benim telefonumda numarası zaten? Anladın mı???

Aman ne var? Sorduk?! internetten yaz o zaman de ki...

Offf bende yok numarası anneee!

internetten diyorum ben de zaten telefondan değll!

Numarası olmadan hiçbir kanaldan sohbet edilmez anne!

internetten ara bul o zaman?

Nerden bulacam sütçüyü yaa? Adını bile bilmiyoruz?!

Sütçü diye bak?!

Milyon tane sonuçtan hangisi bizim sütçü olacak acaba???
Benimle ilgili bişeyi öğrenmeyi reddediyor adeta!

Yarım kilo patatesi kızartmış, sevinçle sen seversin çoktandır yemedin diyor.

Acayip sivilcelenmeye neden oluyor kızartma da ondan.

??????

Eskiden yermişim ama! Fritöz vardı annemde 2 güne bir kızartma yapardı. Bende şişko ve sivilceli gezerdim. Tabi hiç beğenmez eleştirir dururdu! Kendinin cildi benim yaşımda ipek gibiymiş, herkes hayranmış!

Beni bir gün olsun cilt doktoruna götürmeyi akıl etmedi. Yerine sarımsak sürmek gibi kocakarı ilaçlarına inanıp, yağlı baharatlı beslenmeye devam ettirdi.

Ki doktora gidip yasaklayana kadar. Bi de duymazdan geliyordu ki. Pişkince yemeyeydinlerde! Okulda cips yiyorumdur! Evde sürekli burnuma aburcubur, hamurişi, kızartmalar dayalı; ders çalışırken sürekli tıkınmamızı isterdi.

Ablam da yiyormuş, onda pek olmuyormuş, okulda yediğim bişeydenmiş.

Kendisinin gastriti ülsere dönünceye kadar doktorun yasağını kabul etmedi; inadına hergün kızartılmış şeyler yapar olmuştu. Bundan değil kanıtlayacakmış!

Ablamda olmuyormuş fazla hani?????

Ona göre her zaman problem benim! Kendileri mükemmellik abidesi oysa.

Bana iyilik ediyormuş, seviyorum diye uğraşıyormuş!

Belli. Doktorun yemesin dediıi herşeyi inadına daha fazla yaptı bir süre! Beter ol der gibi. Sonra da bana suratında çopurlu kaldı benim ipek gibidir diye laf sokabilmek için!sanki.

Ben de o zaman o kadar laf öğrenememiştim üzülürdüm, okulda zorbalık yetmez gibi evde de zorbalık.

Bak ablanın ipek gibi cildii, bak benim de süt gibi!

Midesi hallolunca kızartmadan isyan ederek, söverek ve beni suçlayarak; ben seviyorum diye yapıyormuş; azalttı yapmayı.

Ama börek çörek faslı gelgitli şekilde devam ediyor tabi. Yağını baharatını az koyup burnuma dayıyor: sivilce çıkmaz diyor az koydum.

Meselenin sadece sivilce değil kilo olduğunu 15 yıldan fazla geçti öğrenemedi kl. Benimle ilgili bişeyi öğrenmeyi reddeder gibi. inkarda.

Senelerdir şeker-tuzu minimuma indirdim kabul edemiyor hep daha fazlasını tüketmem lçln türlü yollarla deniyor.

Öyle iyilikle rica minnet söylenen sözler hiç kalmaz aklında, inatçı sabit fikirli dayatmacı ve arsız aynı zamanda. Çıngar çıkarıp kalbini kırıp küstürmezsen korkutmazsan pişkin ve arsızca devam eder.

Kaç defa yediğim içtiğim şeylere aşırı şeker tuz eklediği için kavga çıkararak döktüm kaç kere.

Anlaması kabul etmesi benim gerçekten istediğim bişeyi yapması çok zaman alır ve illa bazen gerisin geri döner!

Bişeyi yararlı yada zararlı fark etmez; yapmak ya da yapmamak için kesinlikle önce kendinin gerçekten istemesi, karar vermesi, ihtiyaç duyması gerekir!

Kendinin midesi sorun çıkarmasa kızartmalı, yağlı, baharatlı şeylere devam edecekti yani; benim cildim ondan bozulmamıştır bak ablamın az çıkıyor! Benim soyum bozuk ondan!

Hala bazen kızartma yapmaya kalkıyor ki ülseri reflüye çoktaaaaan döndü, zorla tedavi ettirdik, doktora gitmemek için direnir birde! Evde ağrılar öğürmelerle haftalar geçirdi: ilaçları içti, üçüncü gün rahatlamıştı oysa. Sonra da bana daha erken gitseymişiz keşke niye demedin diye mızıldanıyor!

Ben mi demedim??? Doktorlar sahtekar boşa para kazanmak için ilaç içiriyor diye söven kimdi???

Napsan yaranamazsın? Bazen de ablama şikayetleniyor; hani doktora gitmesi lazım ama ben götürmüyorum imajı çizerek bir sorunu olduğunda. Oysa benim ilk lafım istersen doktora gidelim diyecem ama kızacaksın doktorlardan gıcık kaparım diyeceksin diye korkuyorum falan demek.

Hani sanki eli ayağı tutmuyor gibi, aklı yetmiyor gibi benim götürmem gerekiyormuş gibi davranıyor ablama da. Hani aşırı zekiydin krndi de gidebilir gayet?

Nasıl gitsinmiş dolmuşla?

Taksiye bin.

Nasıl çağırsınmış bilmiyormuş?

Sitenin kapsında düğme var ya kaç kere bastık hemen geldi taksi.

Bilmiyormuş ki o?

Kapıcıya söyle.

Bilmez ve çaresiz rolü kesmeyi anca işine gelince yapar; ama aslında sürekli benden daha becerikli zeki falan olduğnu iddia eder durur. Kendin gitmeyi niye beceremiyorsun madem?

Üstelik ben bana kızıp defalarca kötümser aksi konuşmasına dayanıp arada söylerim istersen randevu alayım senin istediğin güne diye. Ama yaranamasın ki, gider ablama ima eder ben engelliyorum sanki doktor görmesini.

O da anasıyla aynı gerizekalılığa sahip diye hemen inanır şıp diye. Kaç kere dedim ben doktor fobisini bilmez gibisin, sırtıma katıp zorla mı götüreyim? çok zeki çok bilinçli bir yetişkin kendi istesin önce!

Aşırı hassas düşünceli ve zeki; çileğe alerjim var yedireceğim diye yırtınır yazları. ölümcül değilmiş ya. Olsa hatırlayacak sanki. Her yerim kızarıyor, isilik gibi kabarıyor ve kaşınıyor! Gene de yememi istiyor; 2 tane bile yesem ertesi gün böyle; hanfendide asla uçuk ya da isilik çıkmazmış böyle ben babama çekmişim!

isilik değil ki bu çilek alerjisi!

????? Bomboş bakışlar?!

Yemeseydin keşke.

Yıkayıp ayıklayıp doğradım ne kadar yoruldum diye söylenerek burnuma sokmasaydın!

Yemeseydin.

Pişkinsin!

Nankörsün.

Hoşuna gitmiş belli! Bende hiç olmaz böyle şeyler babana çekmiksin diyebilmek için!
En sevdiği şeylerden biri çoğul konuşmak. Yani,

biz hazmedemiyoruz, bizim midemize dokunuyor, bizim dişimiz kesmiyor, biz o kadar yürüyemiyoruz, bizim ayağımız ağrıyor, bizim varisimiz var, 2 blok yürümek bile bir şey yetiyor bize yoruluyorz nefesimiz kesiliyor, dizimiz ağrıyor, biz merdiven inemiyoruz, dengemiz kalmadı eğri yürüyoruz, iyi uyuyamıyoruz...... vb demek.

İnsanlar da annem beni de kastediyor diye, yani Nazlı da demiyor ama çoğul konuşup başıyla mimikleriyle beni de katarak konuşuyor, inanıyor.

Baktım ciddiye alıp inanıyorlar: tabi annemin amacı yavrusunu çok düşünen koruyan anne rolü de kesmek; ben de hemen ekleyip düzeltiyorum annemi: ben yerim, bna dokunmuyor falan diye. Bir de şaşırıyor bir de bozuluyor.

Aa ben sana da dokunuyor sanmıştım

aa ben senin de kesmiyor biliyorum! Diyor.

Hatta düzeltmeye yanlışımı çıkartmaya çalışıyor. Ama sana da böyle dokunmuştu ama sana da şöyle olmuştuu diye; ikna etmeye uğraşıyor.

O kadar bozuluyor ki bu düzeltmeme, hazmedemiyor bir türlü. O gün içinde aralıklarla beni yokluyor, açığımı arar gibi sürekli örnekler vermeye çalışıyor.

Ama bilmem ne yediğim zaman midem ağrımış değil mi demek ki dokunuyormuş!

Ama bilmem ne içmişim de demişim ya mideme dokundu değil mi?

Kendini yalnız hissedip senkronize halde hareket edecek bişeyler hissedecek birine özlem duyuyor olabilir de kendinden 30 yaş küçük evladına da 67 yaşındaki kendinin sağlıksızlığını yansıtmak istemesi hiç hoş da değil!

Daha sağlıklı olmamı da yakıştıramıyor sanki! Aynı anda aynı hastalıklarımız mı olsun? 37 yaşından 67 yaşındaki birinin hastalıkları mı olsun bende????

Sürekli bize hastalık uyduruyor. Daha doğrusu kendi tüm rahatsızlık ve hastalıklarını bana da uyarlıyor. Kime söylesen de gerizekalı gibi inanıveriyor; lafın gelişi öyle konuşuyor diye düşünmüyorlar. Salak ablam bile. Diyor ki bana bunu yiyorsun ama miden hazmedecek mi bu saatte? Kendinin hazmediyor da benim etmeyecek?!

Annemim laflarını da anlamamış anlatınca ebleh gibi bakakalıyor, ayynı anasının 12 yıllık evimizin koridor ışığını her açtığımda şaşırıp tavana bakakalması ve ertesi gün bunları tamamen unutup yeniden şaşırması gibi!
Sürekli peşimde sürekli. Evin içinde bile. Nereye gidiyorum, ne yapıyorum, neden yapıyorum?

Evet bir de soruyor! Neden? Ne yapacaksın?

Napılır tuvalette?

O nedir bu nedir şu nedir? O ne işe yarar bu neye yarar? Niye sürdün onu? Niye değiştin üstünü?

Külodunu mu değiştin sen? Neden? Altına mı kaçırmışsın?

Küçükken hergün külodunu değiştirmeyi öğreten kendi, hatta o kadar saplantılıydı ki değiştirdiğimize özellikle de benim, inanmaz, donumuzu çekiştirerek lndirlp bakardı!

Şimdi de değiştirmeme takıyor! Gerek yok ne kirlenecek ki iddilarında.

Yaşlı moruklar gibi altıma mı kaçıracam?

E niye ki ne gerek var?

Sen öğrettin, alıştırdın hergün temizini giymeye şimdi şikayet mi ediyrosun?
Yavaş yürü ha yavaş in basamakları Nazlı!

Böyle mi? (yaşlı ve hasta yürüyemeyen birinin taklidini yapıyorum)

evet hah! Diyor.

Niye?? Kötürüm bi nene miyim???

iyiliğine değil, başkalarına ben de yaşlı ve hastaymışım gibi davranıyor ya haklı çıkmak için herhalde?

2.11.2017

kendini de bilmiyor işin komiği.
dün ayhan sicimoğlu'nun programını izlerken ah keşke diyor biz de böyle gezsek nazlı.
ben böyle pazar gezmeye bayılırım.

evet meyve sebze pazarını gezmeye bayılır ama yürüyemiyor ki. 20 metre yürüse pili bitiyor. daha da fazla söylenmeye başlıyor hatta sövmelere. nasıl gezecekse avrupa pazarlarında!

keşkeymiş biz de böyle değişik şeyler yeseymişiz?

nefret eder değişiklikten. hele ki bir restoranda yiyecek! hele değişik yemek!!

bilmemkimler avrupa turuna çıkmış. eee. tabi bilmemkim hanım iyi yürüyemediği için tekerlekli sandalyeyle gezmiş.

5 yıldızlı otelde bile binlerce kusur bulduydu. yatakları beğenmedi gece yarısı uykumdan bile kaldırıp yer değiştirttti offf bir türlü rahat edememiş.
rahatlığa memnuniyete huzura mutluluğa külliyen karşı. kendininkine de benimkine de.


benden de bunu bekliyor. sürekli hiçbir şeyi beğenmeyip eleştirip söylenip sövüp duracak, sürekli kapris yapacak herşeye bir kulp takacak şikayet edecek, sürekli benden hizmet bekleyecek ama asssssla memnun olmayacak.

sürekli koşturup uğraşıp durup annemi memnun etmeye çalışacağım ama asla olmamakla beraber bana 2 güzel kelam bile etmeecek. tüm gezilerde yolculuklarda tatillerde hep böyle.

üstelik benim gezip dolaşmamı alışveriş yapmamı güneşlenip yüzmeye çalışmamı falan da engelleyecek. böyle kıyıda köşede oturup başkalarının eğlencesini rahatlığını ve mutluluğunu eleştireceğiz. güzel bir tişört almaya bile sevinmeyeceğim.
sürekli şikayet kapris dırdır çekeceğim, sürekli isteklerini yerine getirmek için didinip bir güzel laf işitmeyeceğim.

yetmez gibi bir de tekerlekli sandalyeye yayacak poposunu, onu iteceğim!!
hah nazlı'ya bir kusur bulma olanağı daha çıkar. itemiyorsun yavaşsın ben senin yaşında şöyleydim ben senin yaşında böyleydim!!!

bilmemkim gezer tabi tekerlekli sandalyeyle, ızbandut gibi oğulları var, kocası var.

benden koca bir ailenin kendisine sunacağı olanakları ve hizmetleri bekliyor.

gençken şöyle güzelmiş böyle sosyalmiş öyle güçlüymüş.... hep üstün benden hep.

ee ben daha güzel daha sağlıklı daha güçlü daha uzun daha sosyal olayım diye ne yaptın? HİÇ.
koskoca bir hiç. hatta aksine çalıştı. üstüne moral bozarak....



Nerde çer çöp pislik bok bayılır görmeye. Aynı cinayet tecavüz ölüm ve ya iç karartıcı şeylere bayıldığı gibi.

Aklı sıra kötü ve iğrenç falan buluyor ama aslında bir tür zevk ya da memnuniyet buluyor bunlarda.

Asla karamsar bulmaz kendini az konuştuğuna inandığı gibi.

Ama güzellikler yerine çirkinlikleri, pislikleri, kötülükleri hemen görür ve paylaşmaktan büyük zevk alır. Etrafındakilerin yaşam enerjisini düşürür, moral bozar ama asla kabul etmez elbette! Hatta bunca iğrenç kötü şeyden falan bahsettikten sonra neşenin düşmesini anlayamaz; seni suratsız bulur!

Sürekli olumsuz şeylerden bahseder, illa büyük şeyler olması gerekmez; herşeyin ama herşeyin olumsuz yanı yeter ona. Keyif alıyor resmen. Uzatmaya da bayılır, konuyu değiştirmeye çalışsan da nafile gerisin geri döner daha da şiddetle.

Diyelim kahve içmeye gitmiş kafeye oturmuşsun, yolda görüp olumsuz bulduğu şeyleri konuşmak lster saatlerce!

üstelik bir de başkalarını olumsuz bulur, moral bozucu bulur. En çok da beni!

Sabahtan akşama kadar ve bir ömürdür ağzından olumlu bir lafın kırk yılda bir çıktığı bir insanlasın ama hiç etkilenmeyeceksin. üstelik tut ki inadına iyimsersin, iyi şeylerden bahsetmeni engellemeye çalışır. Susturur surat buruşturur yetinmezse sende kusur arar ki moralin bozulsun. Yani hem kendinden etkilenmeyeceksin yüzün düşmeyecek ama hem de aşırı iyimser falan da olmayacaksın, onun da ayarı var ve annene göre ayarlayacaksın!

Ha tut ki o saatlerdir söylendiği konuda hak verip katıldın ve sen de kendi gibi olumsuz konuştun!

Aaayyyy moralini bozuyorsun!

E konuyu açan sensin 1 saattir konuşan da sen, hak verip konuşuca ben kötüyüm ama! Vah vah morali kaçmışmış!

Kendisi moral düşmanı gibi! Eve neşeli enerjik mutlu dönmem bile batarmış gibi kendisine hemen suratıma olumsuzlukları dayar, suratımı düşürür rahatlar. Sonrada pişkince yüzümün asık olduğundan yakınır!
Yolda müzik dinleme

yürüme yorulursun

merdiveni tek tek in bari

sıcaklanırsan çıkar ceketini

illa elime çirkin bir torba verecek!

Daha sabah görür görmez işlemeye başlıyor; ay bugün de çok sıcak, ay çok güneşli, valla yaz gibi, çok sıcak, ben bir tek tişört giysem yetiyor! Ben sadece bir tişörtle dolaşıyorum!

Yazın sıcağında bana anorak yelek, kalın hırka giydirmek için çırpınan kadınla aynı kadınbu?! Herhalde amaç esasen sıcak soğuk değil de huzur-keyif kaçırmak!

Her sonbahar hemen hemen aynı; çok sıcak olduğunu iddia edip üşütüyor! Soğuğu hissetmiyor. Sonra 8ir ay yataktan çıkamıyor ve küçük bir çocuk gibi kapris yapıyor ama daha bağırtkan, kokulu ve küfürbaz, hem de karamsar: kendi hasta diye geberecekmişiz! Sıkıysa doktor deyin! Senden kötüsü yok! Hınç alır gibi daha çok kapris! iyileştikten sonra ablama şikayet ediyor demek bana annemi niye doktora götürmedin diyor geri zekalı! Sırtıma alıp mı götürecem zorla, gitmiyor. Randevu alıyorum izin alıyorum onun yerine evde mızmızlanarak sırtını ovduruyor!
Nazlııı?

Efendim anne?

Öğleden sonra bilmem ne hanım gelecek, ev kirliii?? Servis seni getirsin de temizlee!

Özel okul boktan dandik ve rahat ya. Ona göre ben hemen çıkacağım işten, izin almam bildirmem falan gerekmiyor bile. çantamı alıp çıkacam servise beni eve götür diyecem gelecem!

Herkes kızı çalışsın diye ölüp diriliyor bizimki çalışmayayım hatta mümkünse öyle bir kovulayım ki bir daha çalışamayayım, sürekli elinin altında hizmete hazır olayım istiyor.
çalışmıyorken çok memnunmuş çok kıymetimi bilirmiş gibi şimdi çalışıyor olmamdan nefret ediyor.

Sürekli söylenir beni aşağılamaya çalışır; ben olsam ne işler bulurum, ben olsam okullar kapımda dizi dizi sıralanır vb derdi.

Niye emekli olacağın zaman gitme kal demediler ya?! Mecbur değildin bir süre daha çalışabilirdin!?

Herkes kızı çalışsın işi mesleği kariyeri parası emekliliği olsun istiyor ki bizi de bu fikirlerle büyüttü; şimdi hiç memnun değil!

Ama ben yoruluyorum yıpranıyorum emeğimin gerçek karşılığını almıyorum falan diye değil yani; beni taktığı yok. Evde yalnız kalıyor diye!

Sürekli emrinde ve her an eleştiri oklarının önünde hazır bulunmamı istiyor. Her türlü psikolojik baskıyı oyunu yapıp deşarj olacak.

Saatlerce ve milyonuncu defa olumsuz anı ve hikayelerini anlatacak.

çalışmamdan o kadar nefret ediyor ki okula gitmemem için birşeyler uydurmaya çalışıyor.

Hayır küçük bir kız çocuğu sahibi değilim 67 yaşındaki annemden bahsediyorum!

Belki geç kalmamı sağlarsa kovulurum! Geç kalayım diye sürekli uğraş veriyor; her hareketimi yavaşlatmaya ve bana iş çıkartmaya çlışıyor. Keşke kovulsam, hatta tekme tokat kovulsam da rezaletten tekrar çalışamasam hatta men edilsem! Ev hapsine çarptırılsam ölünceye kadar!

Ben işteyken de her saat başı telefonda ya bir şey istiyor ya bir şey anlatıyor ya da soruyor!

Bu durum yazdan sonra iyice artarken kışa doğru telefon etme sayısı en azından, düşüyor birazcık. Ama ilk günlerde yarım saate bir telefonda. Açmazsam anlayamıyor niye. E dersteyim. ilk günlerde olmaz ki! Anneme kalsa ders süresince de annemle konuşacağım sınınfta! ödev verip kenara çekilecekmişim ne bok yerlerse yesinlermiş! Bende annemle konuşacakmışım telefonda!

Aslında ona kalsa benle elele işe gelecek. Kenarda sessice otururum ben diyor! Sen mi sessizce?! Dünya tersine dönse imkansız.!

özel okul hele beni işe alandandik boktan bir okuldur zaten, annem kenarda otursa, ben yanına gidip börek tıkınarak olumsuz anılarını dinlesem ne olacak?! Tabi kendine göre bu anlattığı anılar, çözümleme, tahliller, varsayım, hikayeler asla olumsuz değildir!!

Geçen sene beni site yöneticisi yapmaya kalktıydı, hem okulu bırakırmışım! Niye maaş mı bağlanacak? Hayır ikisine yetişemem diye! Hayallerimi yaşlı site sakinlerinin saçma isteklerini ve kaprislerini çekmek süslüyordu zaten!

Bir de beni durduk yere eve geri çağırması var; televizyonu açamamış eve gel! Bu blendır nasıl çalışıyor bilememiş eve gel! Tansiyonunu ölçmesi lazımmış eve gel!

Dünyanın en zeki insanlarından kendisi hele benden kat be kat zeki ve hafızası güçlü ama televizyonu açamıyor, blendırın tek basılacak tuşunu anlamıyor, tansiyon aletini öğrenemiyor! Ama aşırı zeki!

Hadi eve gel artık!

Daha okula yeni vardım anne!

Naaptın onca saat?

Saat daha 10.00!

Arkadaşlarım da sanıyor ki annem beni çooook sevdiğinden eve gel diyor!! Keşke diyor Didem annem bana çalışma dese! Annesi zorrla işe gönderiyormuş!

Çalışmasan her gün 20 lira kahveye 10 lira sigaraya 30 lira taksiye para verebilecek misin?

Zengin koca bulurum!

Didem'in yıllardır planı aynı ama icraat yok! Nerde tipsiz züğürt gidip aşık oluyor! Keşke çalışmasam diyor, zengin koca bulurmuşmuş!

Buul kim tutuyor seni!? :)

yıllardır aynı laf ama tık yok!
Hani arada sırada laf sokar da son zamanlarda sürekli dilinde: hani sanırsın söyleyen de dar kalçalı, atletik bir Norveçli kadın!

152 boy ve koskocaman kalçasıyla beni kalçalı ve kısa boylu buluyor! Kendisinin gençken kalçası benimki kadar geniş değilmiş!

Hani ben genç değildim?

Uzamamnışım ben de kısa kalmışım!

Bunların versiyonlarını çevirip duruyor!

Hatta bir keresinde dünürlerin yanında bile laf soktu. Herkes Norveçli ben pigmeyim annemin gözünde. Tüm aile kısa ya da orta boylu zaten genlerini nasıl aşabilirsin! Sanırsın uzun olayım diye bişey yapmış! Anca oturduğu yerden konuşmasını, laf sokmasını, kusur bulmasını bilir. Herşeyde öyle. Çözüm aramaz, üretmez anca eleştirir kusur arar!

Daha uzun olalım diye hiçbirşey yapmadı! Valla. Anca söylenme anca dua.

Balık yemek yok spora gitmek yok ekstra vitamin yok.

Aklı sıra kalsiyum alalım diye kendisi de kaynayan sütün kokusundan hoşlanmadığı için sütlaç yapıp yedirdi.

Ama aşırı şekerli ve tereyağlı! Sonra da dönüp, yedirir yedirir, götün kocaman der!

öyle bir hayal aleminde ki 152 lik boyuyla 163 lük beni kısa buluyor!

Esasen bu bir telkin yoluymuş. Ben kısa hissedeceğim ki kendimi bana yamamaya çalıştıkları yer elmasını kısa bulamayayım!

Kendi daha uzun daha yakışıklı daha sağlıklı biriyle evleneydim diyerek yakınmayı bilir ama benim içln hiç böyle bir planı arzusu yok!

Daha iyi iyice güdük çocuklarım olursa beni eleştirmek aşağılamak için şahane bir koz daha elde eder. Hatta sonradan kocan da güdük diyerek!
Annemin bir arkadaşının kızı üniversitedeymiş ve Londra'ya gitmiş okumaya.

Keşke bizim de imkanımız olsaymış zamanında kendisi çok istermişmiş asla karışmazmışmış asla gitmeyin demezmişmiş! Değil mi?

Kendi bile inanıyor bu yalana!

Ablam hem yalakalığından hem insanları hem de kendi anasını bile tanıyamayacak kadar süzme kör olduğu için inanarak atlıyor; tabi ki!

Gitme demez zaten gitme gidemezsin gitmeyeceksin yapma yapamazsın yapmayacaksın demez; billr işini o. Demez ki ilerde yapma gitme etme dedin diyemeyelim, açık bir delil kalmasın ortada.

Onun yerine psikolojik oyun ve baskıları tercih eder. Beceremeyeceğini hissettirerek özgüven sahibi olmamanı enn baştan sağlayarak zaten böyle bir olasılığın olamamasına sebep olur. Hep bişeyleri beceremeyen başaramayan yapamayan güzel zeki başarılı olamayan; eh işte olduğu kadar yapabilen alt sınıf tabakasındansındır; kendi gibi zeka güzellik ve başarı abidesi nasıl olasın. Hep başkaları güzel akıllı ve başarılıdır.

özgüven kendi kararını vermeyi falan aşılamaz ki kukla gibi oynatması kolay olsun. Ama sonra da sıkılıp seni kişiliksizlik korkaklık beceriksilik ve kuklalıkla suçlayıp deşarj olmanın gene yolunu bulur!

Emir kipleri ve yasaklama cümleleri kurmaz; arkasında iz bırakmaz! Eğer yeterince aşağı güvensiz hissetmiyorsan kendini kozu korkutmaktan geçer.

Türlü taciz tecavüz cinayet intihar kaybolma kaçırılma kaza ölüm vb hikayesi mevcuttur hatta ne tesadüf bunlar hep bir arkadaşının kızının başına gelmiştir bu yüzden durumu çok iyi bilmektedir!

Bunları büyük bir şevkle, teatral bir dramatizasyonla adeta zevk alarak; sürekli yüzüne bakmadan ama ara ara kortun mu diye seni kontrol eder bakışlar atarak anlatır!

Mesela bir arkadaşının kızı; yurt dışına Almanya mı ne okumaya gitmiş. Ne zorluklarla bilet almışlar; ama daha iner inmez uçaktan çantası çalınmış! Ne parası ne pasaportu kalmış, üstelik ne Almanca bilir ne ingilizce. Kala kalmış ortada!

inceleyen bakışlar; Nazlı korktu mu?

Öyle bir kork ki kendi evinde kaka yapmaya gideme anneciğinde elini tutmasını iste!?

E birisi karşılamıştır nasılsa havaalanında?

Kimi?

Kızı kızı.

Yoo. Kimse karşılamamış!

Ama okullar birini görevlendiriyormuş, ya bir memur ya bir öğrenci. Yurda ya da misafirhaneye, blr ailenin yanına falan yerleşecekse yardım için.

??? Yokmuş.

öyle tek bırakmazlar ki arkadaşımın ablası gitmiş!

Başka ülkedir o!

Daha küçükken bu uydurduğu hikayelere ben de inanırdım. Ben artık yememeye başlasam da annem hiç vazgeçmezdi. Oyununu ben bozmaya çalıştıkça annem iyice abartırdı, sinirlenirse de iddiacılığı tutar, bana ne yani ben yalan mı söylüyorum? Arkadaşım anlattı!? Diyerek ne yani ben yalancı mıyım? Bana yalancı mı dedin? Blöfünü kullarıdr!

Sinir olurdu buna. Sürekli açığını arıyormuşum yalancı mıymış o?

Ee sonra? Napmış kız çantası çalınınca?

Kimseye derdini anlatamamış, şöyle köşede uyuyayım da sabaha bir Türk'e rastlarım belki diye düşünmüş.

Polise diyememiş mi çantam çalındı?

Diyememiş Nazlııı! Bilmiyormuş dil!

Aaa önce azıcık öğrenseymiş keşke!

Öğrenmemiş işte hiç bilmiyormuş!

Devlet okulunda bile o kadarı öğrenilir, bu kafayla ne cesaret gitmiş ki te oralara?

Ne bileyim gitmiş iştee!

??

Havaalanında köşede uyuklarken birileri kızı pazarlamış! Yanına iki acayip adam gelip kızı çekiştirince çok bağırmış. Neyseki güvenlik gelmiş ama kızı gürültü yapıyor zannedip tutuklamışlar!

Adamlar?

Hı?

Adamlara ne olmuş.

Kaçmışlar.

Şüphelenmemiş mi güvenlik tiplerinden hallerinden?

Etmemişler demek!

?

Kızı nezarete koymuşlar. Naptıysa anlatamamış. Buz gibi karanlık ve pis bir odaya kapatmışlar. iğrenç kokuyormuş ve her yer hamam böceği doluymuş!

Aa başka kimse yokmuymuş nezarette?

Neyse ki yokmuş! Ama kız bağırıp ağlıyor diye kötü davranıp orada bırakmışlar. Hem de o gün cuma olduğu için karakolda kimse kalmamış! Teee pazartesiye kadar ağlamış, pis hamam böcekli odada kalmış!

Tek başına ilk kez gittiğln yerde çantanın çalınması.

Kimseye derdini anlatamamak.

Sapıkların dadanması.

Tutuklanmak.

Nezarette unutulmak.

Hamam böcekleri ve karanlık oda!

Korku unsurları bir bir tamamlanoyor!

Pazartesi gelen nöbetçi polis azıcık Türkçe anlıyormuş çünkü çok yakın arkadaşları, komşuları varmış Türk asıllı! O da yakın bir arkadaşını çeviri yapsın diye aramış ama adam da tabi işte heme çıkıp gelememiş, kız o gün de akşama kadar beklemek zorunda kalmış!

Telefonda konuşsaymış!

Konuşmamış iştee!

?

Neyse adam gelince durumu izah etmiş, anlaşmışlar. Ama bu defa da eve dönmek için yeniden belge çıkartması gerekirmiş. Hiç parası da yokmuş kızın! Ailesini aramış tabi, ama onların da durumu malum, artık annesi teyzesi altınlarını bozdurmak zorunda kalmışlar!

Hıh aile ajitasyonu acındırma da geliyor. Kendine acımıyorsan anneciğine acı, her dediğini koşulsuz yap dizinin dibinden ayrılma, her şeyi danış!
Gittikçe daha mantıksız, tutucu hatta bağnaz hale geldi! Saçma sapan programlar izleyip senaryolar üretiyor.

En iyisi artık merdivenden inmememmiş! Bilmem nerdeki bir kızı komşusu merdivenden inerken kaçırmış!

En iyisi asansöre tek binmemekmiş! Bilmem kimi asansörde sıkıştırmışlar.

En iyisi servise kadar benle gelmesiymiş! Bilmem kimi işe giderken bindiği araca ulaşırken kaçırmışlar!

Beni sevdiği için mi? Hayır. Kontrolcülükten. En iyisi benle gelmesiymiş bundan sonra işe, kenarda sessizce otururmuşmuş!

Sanki biri kaçırmak istese bişey yapabilecek? Adamın biri önünde şeyini açtı aval aval hala beyefendi bişey soruyor diyordu anlamadı! Kendi anlayıp müdehale edinceye kadar, ki idrak edecek hareket edecek telefon bile edemez birine sesleninceye kadaaaar beni aya ışınlarlar!
Modanın bizi hiç ilgilendirmediğini artık savunsa ve aşırı inansa da en çok kendinin anladığından bahseder!

Ama tüm bilgileri 70ler ve 80lerde kalmış azıcık da 90lar.

Hele yeni genç işi şeyleri asla anlayamıyor! Komik bir şekilde.

Tabi ki hiç birinin benim gibi yaşlı başlı ve güzel olmayan birine uymayacağı iddiasında.

En komiği paçası kesik kotlara hep aynı tepkiyi vermesi!

E bunu paçasını dikmemişler?! Böyle mi satıyorlar bir de?!

Bunun paçası eğriii???

Solmuş gibi bu tişört!

Bu yırtılmış!?

Hele amblemli, pinli, stickerlı şeylere asla anlam veremiyor. Bırak bana yakıştırmayı yasaklamayı arzuluyor; küçük diktatör!

Tabi sevimli ve komik bir şekilde demiyor bunları! şiddetli aksi sinirli ve küfürbaz olarak kaşını gözünü abuk subuk oynatarak
O kadar saçma şeylere endişelenen bir insan ki; aslında bir şer bir kavga bir gerginlik olumsuzluk arıyor sürekli.

Market alışverişinde bantta ilerleyen malzemeler için bile abartılı bir endişesi var.

Ya bir sonraki müşterinin aldıklarıyla karışırsa???!!

Ya sonraki müşterinin aldıklarını bize ödetirlerse???????

Kasaya gelince aşırı acele eder aslında, bir telaşla beni bile kolumdan çekiştirir hadi diye. Kredi kartını geri alacağımı hatta vermem gerektiğini bile anlayamaz çeker kolumdan şımarık bir velet gibi! Hadi çabuuk hadii!

Bizim malzemeler geçip bitinceye kadar aşırı bir endişeyle de kırk kere aynı şeyi söyler. Artık insanın sinirini oynatacak kadar!

Tamam dersin araya ayraç koydum. Gene sorar. Duramaz kasiyere sorar onay alır ama yetmez bana tekrar tekrar sorar! Kendisi aşırı zeki ama biz özellikle de ben gerizekalıyım.

üstüste sorar teyit alır ama kesmez, illa beni itekleyerek o tarafa geçecek, ürünleri kontrol edecek, bant nasıl ilerlerliyor bakacak, düzeltecek! Kendin koy o ayraçı o zaman!

Gene yetmez, bizim ürünler geçip bitinceye kadar sabırsız endişeli ve sinirli şekilde defalarca bana sorar, ben salak ve yalancı olduğum için güvenmez kasiyere sorar bir kaç kere. Arada da durmak istemez daralıyormuş çıkışında durur kasanın. Daha ürünler bittiği zaman ısrarla yineler oradakiler bizim değil! Nazlı sen söyle oradakiler bizim değil!

Daha kasiyer tutarını söylemeden endekse bakarken annem bizimkilerin bittiğini anladığı an hadi diye söylenmeye başlar. Hadi yavaşsın çabuk! Yorulmuş o!

Kolumdan tutup çektiği bile olur; ya bi dur anne kartı alacam!

Anlamaz ki? Yorulmuş yaşlıymış o hiç düşünmüyormuşum!

Her durumda suçlanacak birşey bulur, bir kusur bulur bana!

Sen git banklara otuur!

Olmaz. Beni tek başıma bırakırsa ya kötü yola düşerim 1 dakika bile dolmadan ya başkasının ürünlerini öderim ruhum duymaz! Onun gibi zeki bilinçli ve dikkatli değilim ki!

Tabi kaç kere telefonda kandırmaya çalışılan kendi değil! Kaç kere kapıya gelen satıcının kazığını yiyecek olan da değil!

Şimdi yeni endişesi benim kredi kartımı bankadan almam. Ben evde yokken kurye gelmiş annem kapıyı açmayınca dönmüş, bana da mesaj geldi. Eee şimdi ne olacakmış nasıl alacakmışım?????

Bankaya uğramam gerek.

Ben de geleyim de bari vermezler belki sana!

Benim kartımı niye bana vermesinler?

Ne bileyim vermezlerse ya.

Sen napacaksın ki!

Ben napar eder alırım!

Kime soracaksın?

Birine sorarım.

Kime.

Memura annecim!

Ama hangisine?

Fark etmeeez.

Şimdi direk kime soracakmışsın.

Bir memura anne bir memura.

Ay tamam ama hangisine kaç kişi çalışıyor orada? Belki her biri başka şeyde çalışıyor bilmiyorduur!

Ay sanırsın Kafka kitabı okumuş! Bir kart almaya gidip bürokraslde kaybolup kötü yola falan düşeceğimi hayal ediyor! Gece uyku tutmamış o kadar endişeli! Klme sorulacakmış?

Ya telefonda şubeye gidin dediler ya birine soracam işte ne var bu kadar büyütecek?!

Ayyy sana iyilik yaramaz ne rahatsın ya!

Ne yapayıp endişeden hasta mı olayım, acaba kartı kime soracağım diye!

Aynı şeyleri o kadar çok soruyor ki sinir eder insanı!