Adana'da teyzemle kirasını bölüştükleri eski dükkanı kiraya verirken aracı olan emlakçının bizi kazıkladığını düşünerek kurulmuş da kurulmuş. tüm gece uyumamış bunu düşünmüş sabah dökülüyor. ya bize 4 dedi 6ya verdi de bizi kandırıyorsa. sözleşmeler yapıldı şube emlakçıda zaten. ama kurmuş durmuş kafasında tüm gün sinirli olumsuz yani hep öyle de ekstra ekstra olumsuz düşünceler dökülüyor ağzından.
benim de sinirimi bozuyor. ve buna hakkı var. ama çözüm de aramıyor.
teyzemle konuş diyorum aman o ne anlar diyor. emlakçıyı ara sorgula diyorum yalan söyleyecek nasılsa diyor. kiracıyı arayıp ağzını arayalım diyorum açmaz diyor.
e napalım peki? bilmiyor.
bilmiyor çözüm düşünmüyor sadece sinirlenip kendini hasta ederken beni de peşinden sürüklemek istiyor.
ama ben balkona yaptıracağımız gölgelik için tuttuğum pimapenci telefonlarımı açmıyor, geri de dönmedi diye endişelenip sinirlenince haksızım asabını bozuyor oluyorum!!!
kendisi yok yere kafasında karamsar kötücül felaket senaryoları yazıp sinirini bozup beni de içine çekmek için uğraşırken iyi.
ben parasının yarısını ödediğim, kendi istediği için yaptırıyor olduğumuz gölgelik işi için aranmadığım için boşuna endişeleniyorum?
hem boşa endişeleniyormuşum hem sinirini bozuyormuşum!!!
sen de benim bozuyorsun????????
mesela evden asla huzurla çıkmamıza imkan yok. hem ben hazırlanırken söylenir hem olmadı dışarda gıcık olup söylenecek olumsuzlukları bulur ve tüm güne yayar.
ama ben boşa endişeleniyorum. nasılsa kazıklanmışsak yanacak olan 500 lira benim cebimden çıktı?
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
30.07.2018
bir kaç defa üstüste hapşırdım diye suratını büzüştürerek gelip tepeme dikiliyor gene mi hapşığım tutmuş!!!????
böyle 14-15 yaşlarında çok hapşırıyordum sütsüte krizler halinde. alerjik bir şeydi herhalde. asla bilemeyeceğim çünkü hiç doktora gitmedim. doktora gidelim diyeceğine böyle tepeme dikilir surat asardı. hatta yeter artık hapşırma usandım diye kızardı!
elimde değil ki???? burnum kaşınıyor gözüm kaşınıyor; hapşırık geliyor; sürekli burnum akıyor. galiba saman nezlesi denen durumdu ya da bahar alerjisi; okuduğum kadarıyla.
kendinin kulağı çırmalanıyor irk,liyor rahatsız oluyormuş, ablamın ders çalışmasına mani oluyormuşum dikkati dağılıyormuş, hapşırmayayımmış artık!!!
napalım peki??? nasıl durdurralım?
çözüm aramıyor ki? sadece hapşırmayayım yeter diyor.
zaten çözüm arasa da tek bildiği limon ya da sarımsak olur!! bir ara sivilcelerime sarımsak sürmeyi akıl etmiş evin içinde elinde sarımsakla beni kovalıyordu. kokarsam kokayımmış çıkmazmışım dışarı otururmuşum köşede!!! e sınıf kokacak kimbilir ne diyecekler bana. derlerse desinler umursama.
tabi bana denince umursamaması kolay ablama ya da hele kendine denirse hoş olmayan birşey hiç hazmedemez asla affetmez.
bıkmış usanmış bıkmış usanmış artık!!!! yeter ya hapşırmaa!!
demiyordu ki ya astımsa ya nefes alamayıverir de ölürse!!
anca şikayet! sesden rahatsız oluyormuş da çok peçete harcıyormuşum da, mikrop yayıyormuşum da kendilerini de hasta edecekmişim de!!! e doktora götür o zaman?!
ne yani benim için zaman ve para mı harcasın??? yok mesele o değil doktorlardan hastanelerden korkması ama bunu sevmemek olarak nitelendirmesi.
senin fobin var diye ben de hiç gitmeyeceğim doktora.
neydi bir şey içindi adet sancılarım için miydi neydi yok sivilceler için miydi; bir süre ihmal etmiş kontrollere gitmiyordum. ne dese beğenirsiniz? gitsen iyi olur erken çözüm üretilir önlem alınır falan mı. hayır.
kötü bir şey söylemesinden mi korkuyor muşum?
ne söyleyecek ki kötü sivilce için? kist olduğunu zaten biliyoruz? daha ne istersin acaba?
ne bilsinmiş olabilirmiş.
ne olacaktı ki mesela kanser mi?????????
bir gün de diyor ki niye haşurur muşum ki öyle eskiden????
nereden bilelim hiç doktora gitmedik!!!
sanırsın bana malum olacak da bilecem. özellikle rahatsızlık vermek için hapşurduğumu düşünüyordu herhalde.
böyle 14-15 yaşlarında çok hapşırıyordum sütsüte krizler halinde. alerjik bir şeydi herhalde. asla bilemeyeceğim çünkü hiç doktora gitmedim. doktora gidelim diyeceğine böyle tepeme dikilir surat asardı. hatta yeter artık hapşırma usandım diye kızardı!
elimde değil ki???? burnum kaşınıyor gözüm kaşınıyor; hapşırık geliyor; sürekli burnum akıyor. galiba saman nezlesi denen durumdu ya da bahar alerjisi; okuduğum kadarıyla.
kendinin kulağı çırmalanıyor irk,liyor rahatsız oluyormuş, ablamın ders çalışmasına mani oluyormuşum dikkati dağılıyormuş, hapşırmayayımmış artık!!!
napalım peki??? nasıl durdurralım?
çözüm aramıyor ki? sadece hapşırmayayım yeter diyor.
zaten çözüm arasa da tek bildiği limon ya da sarımsak olur!! bir ara sivilcelerime sarımsak sürmeyi akıl etmiş evin içinde elinde sarımsakla beni kovalıyordu. kokarsam kokayımmış çıkmazmışım dışarı otururmuşum köşede!!! e sınıf kokacak kimbilir ne diyecekler bana. derlerse desinler umursama.
tabi bana denince umursamaması kolay ablama ya da hele kendine denirse hoş olmayan birşey hiç hazmedemez asla affetmez.
bıkmış usanmış bıkmış usanmış artık!!!! yeter ya hapşırmaa!!
demiyordu ki ya astımsa ya nefes alamayıverir de ölürse!!
anca şikayet! sesden rahatsız oluyormuş da çok peçete harcıyormuşum da, mikrop yayıyormuşum da kendilerini de hasta edecekmişim de!!! e doktora götür o zaman?!
ne yani benim için zaman ve para mı harcasın??? yok mesele o değil doktorlardan hastanelerden korkması ama bunu sevmemek olarak nitelendirmesi.
senin fobin var diye ben de hiç gitmeyeceğim doktora.
neydi bir şey içindi adet sancılarım için miydi neydi yok sivilceler için miydi; bir süre ihmal etmiş kontrollere gitmiyordum. ne dese beğenirsiniz? gitsen iyi olur erken çözüm üretilir önlem alınır falan mı. hayır.
kötü bir şey söylemesinden mi korkuyor muşum?
ne söyleyecek ki kötü sivilce için? kist olduğunu zaten biliyoruz? daha ne istersin acaba?
ne bilsinmiş olabilirmiş.
ne olacaktı ki mesela kanser mi?????????
bir gün de diyor ki niye haşurur muşum ki öyle eskiden????
nereden bilelim hiç doktora gitmedik!!!
sanırsın bana malum olacak da bilecem. özellikle rahatsızlık vermek için hapşurduğumu düşünüyordu herhalde.
kaç gündür başımın etini yiyordu bilmem kimlere gidelim diye sonunda gidecek olduk. sitenin bahçesinde veletler koşturup duruyor çığlık çığlığa diye sinir oldu söylene söylene geçirdi tüm gününü.
tüm gün usanmış veletlerden diye söylenip durdu. piç kurularıymış bıkmış usanmış üremekten başka bir boka yaramazmış ana babaları.
önce avm gezdik sürekli söylendi durdu, başka konu konuşmak istemiyor. istediğin kadar bluz güzelmiş dondurma çok iyimiş de umrunda değil sürekli piçlerden bahsedip yeni nefretler ve beddualar geliştirmek sürekli aynı şeylerden bahsetmek istiyor.
hem dondurmasını yiyor hem de söyleniyor. ve her cümlesi de birbirinin versiyonu ama annem sanki ben orada değilmişim hiç bilmiyormuşum gibi yeniden yeniden anlatıyor.
mesela çare düşünüyor mu hayır. anneleriyle çocukları daha sessiz olsun diye nutuk atacak mı ders verecek mi hayır. anca söylenir anca kafa şişirir ve seni manipüle eder mesela bir de.
bir gün gene böyleydi, ben de çocukları uyardım.
ama kendisi şirin görünmek için midir nedir fırt diye geri çekilip sessiz kaldı. dönüşte de ne kadar tatlılar değil mi insanın anne olası geliyor dediydi. saatlerce küfreden söylenen nefret beddua eden kimdi???
tüm gün usanmış veletlerden diye söylenip durdu. piç kurularıymış bıkmış usanmış üremekten başka bir boka yaramazmış ana babaları.
önce avm gezdik sürekli söylendi durdu, başka konu konuşmak istemiyor. istediğin kadar bluz güzelmiş dondurma çok iyimiş de umrunda değil sürekli piçlerden bahsedip yeni nefretler ve beddualar geliştirmek sürekli aynı şeylerden bahsetmek istiyor.
hem dondurmasını yiyor hem de söyleniyor. ve her cümlesi de birbirinin versiyonu ama annem sanki ben orada değilmişim hiç bilmiyormuşum gibi yeniden yeniden anlatıyor.
mesela çare düşünüyor mu hayır. anneleriyle çocukları daha sessiz olsun diye nutuk atacak mı ders verecek mi hayır. anca söylenir anca kafa şişirir ve seni manipüle eder mesela bir de.
bir gün gene böyleydi, ben de çocukları uyardım.
ama kendisi şirin görünmek için midir nedir fırt diye geri çekilip sessiz kaldı. dönüşte de ne kadar tatlılar değil mi insanın anne olası geliyor dediydi. saatlerce küfreden söylenen nefret beddua eden kimdi???
29.07.2018
ben istesem ısrar etsem yapar fasülye ve ya bakla ama karşıma oturup yüzünü buruşturarak lokmalarımı sayar ve ben yediğim sürece ve masayı kaldırırken de sürekli peşimde söylenir! fasülye ve va baklanın ne kadar iğrenç kötü boktan sebzeler olduğu, iğrenç koktuğunu ve o mikrop sebzelerden gelecek hayırın yerine gebermeyi bile tercih edeceğini, keşke bir daha asla üretilmese tarihten silinse köküne kibrit suyu dökülse diye beddualar eşliğinde bana yediğim her lokmayı zehir zıkkım etmeyi sever.
babam ve kaynanasıyla fasülye ve bakla yüzünden yaşadığı kavgalar sonrası düşman olmuş. fasülyeyi 7 sene öncesine kadar severdi sonra fasülye yediğimiz bir zaman zarfında mide sorunları yaşamaya başlayınca suçu fasülyeye attı ve ona da düşman oldu!!
annem bir şeyden nefret ederse sonuna kadar abarta abarta beddualar eşliğinde o şeyi kimse sevmesin toplaşım fasulye ve baklanın dünyadan yok olması için dua edelim, tarlaları depoları yakıp yıkıp yok edelim, yeryüzünden silinsin ister!!
ama bak yavrucuğu ablacığımla pazara gittiğimizde seke seke peşinde gitti; ablam da prenses olduğu için pazara hiç gitmezmiş havalarında; sevmediği işleri kocasıyla yardımcısına yıkıveriyor kurtuluyor rahat ediyor; - ablam istedi diye pişirdi. karşısında da ablam hımmmm mmhhı diye yerken aşkla sevdayla hayranlıkla bakıyor!!!
sağolsun bana bakınca aklına hep boktan anıları nefretleri kinleri geldiği için aynı olmuyor; bana olumsuzluk saçıyor deşarj oluyor, yediklerimi boğazıma dizip zıkkım edip ferahlıyor aslında bu da yetmiyor. ama ablacığıma kıyamaz tabii!!!
gerçekten de içinden öyle geliyor. ablamda güzellikler hoşluklar görüyor ben ise boktan anılarını hatırlatan çirkinlikler ve hatalar abidesiyim. bu yüzden kıyamıyor ablacığıma mesela aman yavrusu ev işini kendi yapmasınmış yorulurmuş ay kıyamazmış der sonra da bana değil mi nazlı diye onay bekler. ama sağ olsun bana kıymamazlık etmez! rahattt rahat hor kullanmakta özgür! bırak kendi evimizin işini başkalarını pisini bile temizlemem için zevkle beni öne sürer!!!
mesela son zamanlarda kafayı tekerlekli sandalyeyle avrupa turu yapan bilmem nereden arkadaşı hanıma takmış. çok rahat etmişmiş de bilmem ne. eder tabi yarma gibi kocası ızbandut gibi 2 oğlu var; sırayla itmişlerdir annelerini oldu bitti. demiyor ki nazlı beni nazlı beni nasıl itecek?
hiç bana bişey olur endişesi yok! ay çok güvendiğinden sağlıklı güçlü bulduğundan mı? hayır aksıine ne zaman bir sorun yaşasam kendiyle kıyaslayıp beni küçük görmeye keyifle meyilli!!
gerçi aynı anda kendisiyle aynı sağlık sorunlarını da yaşammaı bekliyor ama demiyor sonra benim işlerimi nasıl yapacak????
mesela kaç sene evvel işte suçu fasulyeye attı ve tövbe etti yememeye ve bana da yedirmemeye. yersem de zıkkım etmeye. tam fasülye yediğimiz sıralarda midesinde sorunlar yaşadı. zaten ülseri vardı. daha beter oldu. gecelerin köründe uyanıp geğiriyor öğürüyor tabi uyuyamayıp küfürler beddualar eşliğşnde bir sürü gürültü yapıyor. merak edip kalkıp sorarsan da yakaladı mı saatlerce bırakmıyor içindeki bütün nefreti kusuyor; ne kadar kötü anı olay haberler varsa hepsini saçıyordu. demiyordu ki ne hakkım var genç kızımın asabını bozmaya uykusundan etmeye beynini yormaya moralini bozmaya? asla demez!!! anneme göre psikologa ne gerek var anlatırsın bir yakınına onun kafasını şişirir, enerjisini yaşam sevincini emer söndürür hayatı zindan bok edersin sen rahatlar kurtulursun yükten ona ne bok olursa olsun!!!!
tabi ama ben bir sorunumu anlatacak olsam hiiç de dinlemeye istekli değil ve her zaman da ciddiye almama önemsememe küçük görme peşinde! kendi yaşadıklarıyla kıyaslayıp hiçe sayıyor ya da susturup gene okları kendine çevririp YA BEN YA BEN diye başlayıp kendi hayatondan yakınıyor.
ne iyi ne kötü durumlarda ve özelliklerde asla ama asla anneciğimi geçemem. her zaman benden her konuda üstün!!!!
ama ablacığımı gönülden dinlemek istiyor o boktan saçma ofis sorunlarını dedikodularını anlatırken; nasıl da hak veriyor yavrusuna çok üzmüşler yormuşlar kafasını kıyamazmış!! ama bırak çalışmak zorunda değilsin kim dedi illa da çalış diye evde otur demiyor bana dediği gibi.
e ablam nasıl hizmetçiliğini yapsın ki ben layığım o konuma!!!
E ELEKTRİKLİ KUMANDALI FALAN TEKERLEKLİ SANDALYELER VAR ONDAN ALISINIZ AVRUPA TURUNDAAA.
mı dediniz ay hiç bilmiyorduuuuuuk!!!!
ya daha şu telefonu kullanmayı beceremedi tam;


ablam emin nasılsa beraber gemiz seyahatine de çıksak sabahtan kocasıyla sıvışıp gidecekler ben ne yaparsam yapayım!!!
ben şikayet edip laf sokmasam akşam yemeklerinde de görüşmeyeceğiz ha! aslında annemin kaprisleri, şikayet mızmızlanma dırdırlarıyla hiiiiiiiiç uğraşmak istemiyor.
gittikçe arttırıyor çünkü kaprisleri dırdır sürekli şikayet etmeler söylenmeler dırdır herşeye gıcık oluyor herşeyde gıcık olacak şikayet edecek söylenecek bir taraf buluyor çünkü!
urun kıvırmadığı şikayet etmediği sürekli söylenmediği herhalgi bir nesne kişi ya da olay-durum yok!! herşeyden rahatsız hep daha fazlasını bekliyor istiyor beğenmiyor!!!
üstelik memnun olsun sussun diye uğraştıkça sen teşekkür edip otur dinlenemedin çok dolaş hiç gezemedin diyeceğine daha fazlasını daha fazlasını istedikçe istiyor hiç memnun olmuyor hep somurtuyor kaş çatıyor.
geziye gidince güzelliklerden çevreden bahsedeceğine kendi kafasına takılmış olumsuz anılar ya da o sırada olmuşsa daha da seviniyor, keyifle o an olan olumsuzlukları defalarca anlatıyor sanki ben orada yokmuşum gibi defalarca hemde arsızca. sen konuyu kapatmaya çalıştıkça daha da inadına azıtıp baştan anlatmak istiyor.
değişik bir yerde diyelim börek yemeye gitmişiz masada mekanın şirinliği böreğin güzelliğiyle ilgili 5 cümle zar zor geçiyor; kestirip atıp konuşmasına davam ediyor ağzından şerden başka bişey çıktığı yok.
hele ki; tamam bu konuyu kapatalım güzel şeylerden bahsedelim dersen. aman allahım damarına basmış olursun!!!! senden daha kötü daha nankör bir insan evladı daha olamaz yer yüzünde. annem bunu kendine haksızsın ya da sus kapa çeneni demek olarak görür ve hiç kimse ona asla sus ve haksızsın diyemez çünkü her zaman haklıdır ve konuşarak rahatlamaktadır!!! sen o zaman ona içine at kendini kanser et deşarj olup rahatlama demiş oluyorsun!!!
ne yani ben haksız mıyım diyereak ağzını yüzünü buruşturup münakaşa çıkartır olayı büyütüp senin hatalarına getirir ki bulması çok kolaydır çünkü seni tv izler gibi izlemekte her hareketini her sözünü kaydedip sonra laf sokmak yüzüne vurmak için kaydederek adeta biriktirmektedir.
ve her hangi bir zaman diliminde de olabilir asla unutmaz asla affetmez mesela. her zaman elinde kozdur!!!
ya fasulye yedi diye midesinin iflah olmaz hale geldiğine karar verdi ve ben demişim ben iztemişim fasulye yemeğini!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! bunu suçunu bile bana atmıştı. ve ısrarla senin neden miden ağrımıyor neden gaz yapmıyor neden hazmediyorsun diye defalaraaaaaarrrrrrrrrrrrrrrrca tekrarlıyor sorguluyordu!!! zar zor ama huysuz bir çocuğu ikna eder gibi zorla doktora götürdüm; doktora derdini anlatırken neden bende olmadığını ısrarla soruyordu.
sanki adam da kızınız sizi zehirlemiş fasulye yedirmiş falan diyecek. genç diye o deyince de nefret etti adamdan hiç güveni kalmamışmış hapları da yutmayacakmışmış işte!!!!!!!!!!!!
evet aptal gıcık huysuz bir velet gibi halleri ama asla gelecek vaat etmiyor ve hiç sempatik değil!
eczaneye kadar söylendi ne kadar güvenilmez bir doktormuş, hiç bir şey bilmiyormuş, niye mezun edip işe almışlar bunu, kendisi olsaymış kapının önüne koyarmışmış!! almayacakmış içmeyecekmiş haplarını en iyisi geberip kurtulalımmış!!!
bu huysuzlukları ederken asla sempatik ya da komik değil; heryerde her zaman asık suratı çatık kaşıyla söylenen huysuzlanan her kesin tadını kaçıran bir insan ve asla uyarıları önemsemez dellenir hatta. bir gün bir hanım kibarca uyardı diye kavga çıkarmıştı; hem de ben doğum günümde pasta yemek istediğim için gittiğimiz meşhur bir pastahanede!!
kendisinin en azından güzel bir kaç çocukluk anısı var benim o da yok. yetişkinlik anılarımın içine de kendisininkilere babam etmiş, benimkilere de kendisi ediyor!!!
her güzel günün ardından burnundan getirip zehir edecek; anın güzelliğine sıçacak bir şey çıkartır!!
üstelik ben evde kendisine yaptırıp yiyeceğime bilmem nerdeki pastanede yemek istedim diye benim yüzümden çıkmış münakaşa!!!! kendisi 28.yaş günüme sıçmış değil benim yüzümden!!!!!
dayanamıyor sanki benim 1 an için mutlu hissetmeme yaa.
eczacı çok iyi bir doktor diye övünce anca ilaçlarını içmeyi kabul etti! ama doktoru da ben buldum ya benim hatam kimbilir anneme yanlış ilaç verip daha beter olmasına sebep olacaktım kendince!!! iyi ki eczacı konuştu. ama hala anlayamıyordu aynı şeyleri aynı anda yiyormuşuz ama bana hiç bir şey olmuyormuuuuş!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
itiraz ve isyan ediyor yani doktora da eczacıya da.
bende de mi reflü olsun şimdiden anneciğim??????????? daha 30 yaşından 60 yaşındaki insanların sağlık sorunlarını yaşamaya başlayayım yani?????? 30 sene sonra ne olacak halim? diyince de boş manasız gözlerle bakıyor. belli ki hiç düşünmemiş benim sonumun kötü olabileceği eğer şimdiden 60 yaş sorunları yaşarsam? ama yine de sadece olsun istiyor!! beter olarak sürüm sürüm sürünerek lanet okuyarak yaşayayım!!!!
hala kendinde bir sağlık sorunu oldu mu beni de sorgular sende de oldu mu sende de var mı diye? olmasın önlem al demez ama asla olsun istiyor garip bir şekilde. ikimiz aynı anda hastalanırsak işleri kim yürütecek acaba????????????
ablacığım evde toz almış yorulmuş anneciği kıyamıyor telefonda yapma kadın yapar diyor ama bizim eve yardımcı girsin hiç istemiyor! herşeyi ben kendimi paralayarak yapayım. hatta onun bunun pisini kirini de ben temizleyeyim aman bana ne olursa olsun.
yok bi de kıyamayacaktı!!!
ama avrupa turuna çıkan arkadaşı çok memnunmuş övüyormuş kendinin de hakkı yokmuymuş???????? kim itecek sandalyeyi kim taşıyacak araçlara sandalyeyi????????????* bu soru hiç aklına gelmemiş düşünmemiş bile güya herşeyi aşırı düşünen bir insanmış? kendisi taşıyacak değilmiş ya? tabi.
yani hani kuş kadar hafif ve mutlu olabilen olumlu bir insan olsa idare edersin belki ama annem olmuş 66 kilo, sandalye kşmbilir 20 kilo, üstelik çok kaprisli huysuz mutsuz ve etrafını da sömüren bir insan. ne münasebet bir de avrupa turu yani!!!! tek bir ülke de yetmiyor yani.
ben bu kadar yorulurken nasıl eğlenecem keyif alacam???????????? sürekli hammallık hizmetçilik.
gerekmiyor ki ben köleyim zaten düşünmemeliyim bile. yorulmuş mutsuz sakatlanmış ve tüm parasını bitirip borçlanmış olarak döneceğim bu hizmet ve işkencem için. ne hoş.
tabi ben beni deniz tutar gemi memi çekemem deyince çaresini buluyorlar hemen hap içecekmişim!!! siz rahatlayın diye ben yan etkileri belli olmayan hapları yutup duracağım yani? ablamda pişkin demiyor hiç bir sen bir ben iteriz falan gayet de pişkince anasına çekmiş bana ittirecekler sandalyeyi.
kumandalı elektronik sandalyeler varmış kiralarız ondan deyince ise bir korku kaplıyor annemi nasıl kullansınmış bilemezmiş en iyisi eski tip bir şeymiş!!!
ben orada burada götümü çıkartarak ittirirken de teşekkür etmez bu ha bire kuusur bulur yavaşsın güneşte kaldım acıktım susadım bu su çok soğuk bu su çok sıcak diye mızmızlanır durur. bir de sen sitem edersen şikayet edersen ne kadar kötü bir insansın!!! haklısın yavrum yoruldun otur dinlenelim de bir dondurma ye demez asar suratını arsızca; çok oturduk gezemedik diye şikayet eder: etrafın güzelliğini göreceğine kötü şeyleri görür söylenir bir de çenesini çekersin. tabi ablamla kocası sıvışıp gitmiş eğlenmektedirler; akşama görüşünce de övünür pişkin ve arsızca nazlı gezemedi demez. bir magnet alıp gelemez aklına dahi gelmiyor ki özellikle almayayım demiyor yani.
hatta bir gezimizde görümcesinin bir arkadaşına dahi hediye almış, iş arkadaşları, dünürlere, bilmem nerde bir arkadaşını anımsamış ona almış, yardımcısının oğluna almış, tabi anneme de: ama bana almamış. hatta bana aldıklarını sayıp gösteriyor bir de övünüyor!!! ben tüm gün otel bahçesinde pinekleyip annemi memnun etmeye çalışmışım; bir magnet bile hediye edilmiyor!!! arada dövüp yüzüme tükürüp rahatlayın bari!!! slave nazlı.
bir de ben eğer bana almadın mı ya da bana da alaydın bir tane dersem kötü bir insan oluyorum haa. ablam ay unuttum ya da hiç aklıma gelmedi valla canım diyor mel mel bakarak suratıma gayet pişkiiiin annemse kaşını çatmış ne hakla benim kızıma sitem edersin kaltak köle der gibi yüzünü buruşturup bana şiişşşşşştttt deyip bacağımı tekmeliyor!!! üzmeyecekmişim ablamı!!
e siz beni hep üzüp kırıyorsunuz????????? dersen tatillerini mahveden ahlaksız kişiliksin!!!
yani hiç bir şekilde bir şey isteme bir şey bekleme gibi bir hakkım bulunmuyor!!
---------------
bir gün konu açıldı balkonda otururken komşulardan da gelen olmuş, işte ben 5 bebek yaparmışım artık. bu yaşta ona zaman mı var dedim sağlığım bozulur falan. çünkü geç yaşta üstüste doğum riskli zaten hangi boktan herif kendimi 5 çocukla mahvetmeme değer ki? komşu da 40 yaşında 3. bebeğini doğururken ölen bir tanıdığından bahsetti ablamda atladı; ben ölürsem bebeklere bakarmış.
patavatsızlık densizlik bencillik duyarsızlık sevgisizlik aptallık karışımı!!!
olur geberem hemen o zaman!!!! ama önce bebeler doğurup verem. hiç sorun değil çok rahatladım. içim rahat geberebilirim o zaman!!
adam verecek mi acaba sana bebeleri be gerzek beyin?
zaten annemin de ablamında benim evlilik hayallerinde bir adam yer almıyor sanki. annem planlar anlatır durur ama bir gün olsun ben o senaryolarda eşimle tatile, yemeğe falan çıkmıyorum. senaryoda ben köleyim adam varla yok arası bir sahip????????????????? tüm gün annemin evi kendi evim kaynanamın evinde her türlü hizmeti veriyorum; sabah erkenden işe gidip beni 1 kere bile aramayan kocam geç saatte eve geliyor; yemekten sonra anamla kaynanam lütfedip giderlerse kendi evlerinde; gece mesaim başlıyor hizmet sektöründe!!! benim kocam bana arkadaşlık yarenlik falan için yok yani ne münasebet yaaa ben kimim ki mutluluk falan beklemekteyim??? gündüz hizmetçilik gece seks köleliği!!!
bu fantastik senaryodan çıkan bu oluyor deyince anneme bön bön bakıyor ne olmuş yani der gibi. anlamıyor bile.
babam ve kaynanasıyla fasülye ve bakla yüzünden yaşadığı kavgalar sonrası düşman olmuş. fasülyeyi 7 sene öncesine kadar severdi sonra fasülye yediğimiz bir zaman zarfında mide sorunları yaşamaya başlayınca suçu fasülyeye attı ve ona da düşman oldu!!
annem bir şeyden nefret ederse sonuna kadar abarta abarta beddualar eşliğinde o şeyi kimse sevmesin toplaşım fasulye ve baklanın dünyadan yok olması için dua edelim, tarlaları depoları yakıp yıkıp yok edelim, yeryüzünden silinsin ister!!
ama bak yavrucuğu ablacığımla pazara gittiğimizde seke seke peşinde gitti; ablam da prenses olduğu için pazara hiç gitmezmiş havalarında; sevmediği işleri kocasıyla yardımcısına yıkıveriyor kurtuluyor rahat ediyor; - ablam istedi diye pişirdi. karşısında da ablam hımmmm mmhhı diye yerken aşkla sevdayla hayranlıkla bakıyor!!!
sağolsun bana bakınca aklına hep boktan anıları nefretleri kinleri geldiği için aynı olmuyor; bana olumsuzluk saçıyor deşarj oluyor, yediklerimi boğazıma dizip zıkkım edip ferahlıyor aslında bu da yetmiyor. ama ablacığıma kıyamaz tabii!!!
gerçekten de içinden öyle geliyor. ablamda güzellikler hoşluklar görüyor ben ise boktan anılarını hatırlatan çirkinlikler ve hatalar abidesiyim. bu yüzden kıyamıyor ablacığıma mesela aman yavrusu ev işini kendi yapmasınmış yorulurmuş ay kıyamazmış der sonra da bana değil mi nazlı diye onay bekler. ama sağ olsun bana kıymamazlık etmez! rahattt rahat hor kullanmakta özgür! bırak kendi evimizin işini başkalarını pisini bile temizlemem için zevkle beni öne sürer!!!
mesela son zamanlarda kafayı tekerlekli sandalyeyle avrupa turu yapan bilmem nereden arkadaşı hanıma takmış. çok rahat etmişmiş de bilmem ne. eder tabi yarma gibi kocası ızbandut gibi 2 oğlu var; sırayla itmişlerdir annelerini oldu bitti. demiyor ki nazlı beni nazlı beni nasıl itecek?
hiç bana bişey olur endişesi yok! ay çok güvendiğinden sağlıklı güçlü bulduğundan mı? hayır aksıine ne zaman bir sorun yaşasam kendiyle kıyaslayıp beni küçük görmeye keyifle meyilli!!
gerçi aynı anda kendisiyle aynı sağlık sorunlarını da yaşammaı bekliyor ama demiyor sonra benim işlerimi nasıl yapacak????
mesela kaç sene evvel işte suçu fasulyeye attı ve tövbe etti yememeye ve bana da yedirmemeye. yersem de zıkkım etmeye. tam fasülye yediğimiz sıralarda midesinde sorunlar yaşadı. zaten ülseri vardı. daha beter oldu. gecelerin köründe uyanıp geğiriyor öğürüyor tabi uyuyamayıp küfürler beddualar eşliğşnde bir sürü gürültü yapıyor. merak edip kalkıp sorarsan da yakaladı mı saatlerce bırakmıyor içindeki bütün nefreti kusuyor; ne kadar kötü anı olay haberler varsa hepsini saçıyordu. demiyordu ki ne hakkım var genç kızımın asabını bozmaya uykusundan etmeye beynini yormaya moralini bozmaya? asla demez!!! anneme göre psikologa ne gerek var anlatırsın bir yakınına onun kafasını şişirir, enerjisini yaşam sevincini emer söndürür hayatı zindan bok edersin sen rahatlar kurtulursun yükten ona ne bok olursa olsun!!!!
tabi ama ben bir sorunumu anlatacak olsam hiiç de dinlemeye istekli değil ve her zaman da ciddiye almama önemsememe küçük görme peşinde! kendi yaşadıklarıyla kıyaslayıp hiçe sayıyor ya da susturup gene okları kendine çevririp YA BEN YA BEN diye başlayıp kendi hayatondan yakınıyor.
ne iyi ne kötü durumlarda ve özelliklerde asla ama asla anneciğimi geçemem. her zaman benden her konuda üstün!!!!
ama ablacığımı gönülden dinlemek istiyor o boktan saçma ofis sorunlarını dedikodularını anlatırken; nasıl da hak veriyor yavrusuna çok üzmüşler yormuşlar kafasını kıyamazmış!! ama bırak çalışmak zorunda değilsin kim dedi illa da çalış diye evde otur demiyor bana dediği gibi.
e ablam nasıl hizmetçiliğini yapsın ki ben layığım o konuma!!!
E ELEKTRİKLİ KUMANDALI FALAN TEKERLEKLİ SANDALYELER VAR ONDAN ALISINIZ AVRUPA TURUNDAAA.
mı dediniz ay hiç bilmiyorduuuuuuk!!!!
ya daha şu telefonu kullanmayı beceremedi tam;


ablam emin nasılsa beraber gemiz seyahatine de çıksak sabahtan kocasıyla sıvışıp gidecekler ben ne yaparsam yapayım!!!
ben şikayet edip laf sokmasam akşam yemeklerinde de görüşmeyeceğiz ha! aslında annemin kaprisleri, şikayet mızmızlanma dırdırlarıyla hiiiiiiiiç uğraşmak istemiyor.
gittikçe arttırıyor çünkü kaprisleri dırdır sürekli şikayet etmeler söylenmeler dırdır herşeye gıcık oluyor herşeyde gıcık olacak şikayet edecek söylenecek bir taraf buluyor çünkü!
urun kıvırmadığı şikayet etmediği sürekli söylenmediği herhalgi bir nesne kişi ya da olay-durum yok!! herşeyden rahatsız hep daha fazlasını bekliyor istiyor beğenmiyor!!!
üstelik memnun olsun sussun diye uğraştıkça sen teşekkür edip otur dinlenemedin çok dolaş hiç gezemedin diyeceğine daha fazlasını daha fazlasını istedikçe istiyor hiç memnun olmuyor hep somurtuyor kaş çatıyor.
geziye gidince güzelliklerden çevreden bahsedeceğine kendi kafasına takılmış olumsuz anılar ya da o sırada olmuşsa daha da seviniyor, keyifle o an olan olumsuzlukları defalarca anlatıyor sanki ben orada yokmuşum gibi defalarca hemde arsızca. sen konuyu kapatmaya çalıştıkça daha da inadına azıtıp baştan anlatmak istiyor.
değişik bir yerde diyelim börek yemeye gitmişiz masada mekanın şirinliği böreğin güzelliğiyle ilgili 5 cümle zar zor geçiyor; kestirip atıp konuşmasına davam ediyor ağzından şerden başka bişey çıktığı yok.
hele ki; tamam bu konuyu kapatalım güzel şeylerden bahsedelim dersen. aman allahım damarına basmış olursun!!!! senden daha kötü daha nankör bir insan evladı daha olamaz yer yüzünde. annem bunu kendine haksızsın ya da sus kapa çeneni demek olarak görür ve hiç kimse ona asla sus ve haksızsın diyemez çünkü her zaman haklıdır ve konuşarak rahatlamaktadır!!! sen o zaman ona içine at kendini kanser et deşarj olup rahatlama demiş oluyorsun!!!
ne yani ben haksız mıyım diyereak ağzını yüzünü buruşturup münakaşa çıkartır olayı büyütüp senin hatalarına getirir ki bulması çok kolaydır çünkü seni tv izler gibi izlemekte her hareketini her sözünü kaydedip sonra laf sokmak yüzüne vurmak için kaydederek adeta biriktirmektedir.
ve her hangi bir zaman diliminde de olabilir asla unutmaz asla affetmez mesela. her zaman elinde kozdur!!!
ya fasulye yedi diye midesinin iflah olmaz hale geldiğine karar verdi ve ben demişim ben iztemişim fasulye yemeğini!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! bunu suçunu bile bana atmıştı. ve ısrarla senin neden miden ağrımıyor neden gaz yapmıyor neden hazmediyorsun diye defalaraaaaaarrrrrrrrrrrrrrrrca tekrarlıyor sorguluyordu!!! zar zor ama huysuz bir çocuğu ikna eder gibi zorla doktora götürdüm; doktora derdini anlatırken neden bende olmadığını ısrarla soruyordu.
sanki adam da kızınız sizi zehirlemiş fasulye yedirmiş falan diyecek. genç diye o deyince de nefret etti adamdan hiç güveni kalmamışmış hapları da yutmayacakmışmış işte!!!!!!!!!!!!
evet aptal gıcık huysuz bir velet gibi halleri ama asla gelecek vaat etmiyor ve hiç sempatik değil!
eczaneye kadar söylendi ne kadar güvenilmez bir doktormuş, hiç bir şey bilmiyormuş, niye mezun edip işe almışlar bunu, kendisi olsaymış kapının önüne koyarmışmış!! almayacakmış içmeyecekmiş haplarını en iyisi geberip kurtulalımmış!!!
bu huysuzlukları ederken asla sempatik ya da komik değil; heryerde her zaman asık suratı çatık kaşıyla söylenen huysuzlanan her kesin tadını kaçıran bir insan ve asla uyarıları önemsemez dellenir hatta. bir gün bir hanım kibarca uyardı diye kavga çıkarmıştı; hem de ben doğum günümde pasta yemek istediğim için gittiğimiz meşhur bir pastahanede!!
kendisinin en azından güzel bir kaç çocukluk anısı var benim o da yok. yetişkinlik anılarımın içine de kendisininkilere babam etmiş, benimkilere de kendisi ediyor!!!
her güzel günün ardından burnundan getirip zehir edecek; anın güzelliğine sıçacak bir şey çıkartır!!
üstelik ben evde kendisine yaptırıp yiyeceğime bilmem nerdeki pastanede yemek istedim diye benim yüzümden çıkmış münakaşa!!!! kendisi 28.yaş günüme sıçmış değil benim yüzümden!!!!!
dayanamıyor sanki benim 1 an için mutlu hissetmeme yaa.
eczacı çok iyi bir doktor diye övünce anca ilaçlarını içmeyi kabul etti! ama doktoru da ben buldum ya benim hatam kimbilir anneme yanlış ilaç verip daha beter olmasına sebep olacaktım kendince!!! iyi ki eczacı konuştu. ama hala anlayamıyordu aynı şeyleri aynı anda yiyormuşuz ama bana hiç bir şey olmuyormuuuuş!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
itiraz ve isyan ediyor yani doktora da eczacıya da.
bende de mi reflü olsun şimdiden anneciğim??????????? daha 30 yaşından 60 yaşındaki insanların sağlık sorunlarını yaşamaya başlayayım yani?????? 30 sene sonra ne olacak halim? diyince de boş manasız gözlerle bakıyor. belli ki hiç düşünmemiş benim sonumun kötü olabileceği eğer şimdiden 60 yaş sorunları yaşarsam? ama yine de sadece olsun istiyor!! beter olarak sürüm sürüm sürünerek lanet okuyarak yaşayayım!!!!
hala kendinde bir sağlık sorunu oldu mu beni de sorgular sende de oldu mu sende de var mı diye? olmasın önlem al demez ama asla olsun istiyor garip bir şekilde. ikimiz aynı anda hastalanırsak işleri kim yürütecek acaba????????????
ablacığım evde toz almış yorulmuş anneciği kıyamıyor telefonda yapma kadın yapar diyor ama bizim eve yardımcı girsin hiç istemiyor! herşeyi ben kendimi paralayarak yapayım. hatta onun bunun pisini kirini de ben temizleyeyim aman bana ne olursa olsun.
yok bi de kıyamayacaktı!!!
ama avrupa turuna çıkan arkadaşı çok memnunmuş övüyormuş kendinin de hakkı yokmuymuş???????? kim itecek sandalyeyi kim taşıyacak araçlara sandalyeyi????????????* bu soru hiç aklına gelmemiş düşünmemiş bile güya herşeyi aşırı düşünen bir insanmış? kendisi taşıyacak değilmiş ya? tabi.
yani hani kuş kadar hafif ve mutlu olabilen olumlu bir insan olsa idare edersin belki ama annem olmuş 66 kilo, sandalye kşmbilir 20 kilo, üstelik çok kaprisli huysuz mutsuz ve etrafını da sömüren bir insan. ne münasebet bir de avrupa turu yani!!!! tek bir ülke de yetmiyor yani.
ben bu kadar yorulurken nasıl eğlenecem keyif alacam???????????? sürekli hammallık hizmetçilik.
gerekmiyor ki ben köleyim zaten düşünmemeliyim bile. yorulmuş mutsuz sakatlanmış ve tüm parasını bitirip borçlanmış olarak döneceğim bu hizmet ve işkencem için. ne hoş.
tabi ben beni deniz tutar gemi memi çekemem deyince çaresini buluyorlar hemen hap içecekmişim!!! siz rahatlayın diye ben yan etkileri belli olmayan hapları yutup duracağım yani? ablamda pişkin demiyor hiç bir sen bir ben iteriz falan gayet de pişkince anasına çekmiş bana ittirecekler sandalyeyi.
kumandalı elektronik sandalyeler varmış kiralarız ondan deyince ise bir korku kaplıyor annemi nasıl kullansınmış bilemezmiş en iyisi eski tip bir şeymiş!!!
ben orada burada götümü çıkartarak ittirirken de teşekkür etmez bu ha bire kuusur bulur yavaşsın güneşte kaldım acıktım susadım bu su çok soğuk bu su çok sıcak diye mızmızlanır durur. bir de sen sitem edersen şikayet edersen ne kadar kötü bir insansın!!! haklısın yavrum yoruldun otur dinlenelim de bir dondurma ye demez asar suratını arsızca; çok oturduk gezemedik diye şikayet eder: etrafın güzelliğini göreceğine kötü şeyleri görür söylenir bir de çenesini çekersin. tabi ablamla kocası sıvışıp gitmiş eğlenmektedirler; akşama görüşünce de övünür pişkin ve arsızca nazlı gezemedi demez. bir magnet alıp gelemez aklına dahi gelmiyor ki özellikle almayayım demiyor yani.
hatta bir gezimizde görümcesinin bir arkadaşına dahi hediye almış, iş arkadaşları, dünürlere, bilmem nerde bir arkadaşını anımsamış ona almış, yardımcısının oğluna almış, tabi anneme de: ama bana almamış. hatta bana aldıklarını sayıp gösteriyor bir de övünüyor!!! ben tüm gün otel bahçesinde pinekleyip annemi memnun etmeye çalışmışım; bir magnet bile hediye edilmiyor!!! arada dövüp yüzüme tükürüp rahatlayın bari!!! slave nazlı.
bir de ben eğer bana almadın mı ya da bana da alaydın bir tane dersem kötü bir insan oluyorum haa. ablam ay unuttum ya da hiç aklıma gelmedi valla canım diyor mel mel bakarak suratıma gayet pişkiiiin annemse kaşını çatmış ne hakla benim kızıma sitem edersin kaltak köle der gibi yüzünü buruşturup bana şiişşşşşştttt deyip bacağımı tekmeliyor!!! üzmeyecekmişim ablamı!!
e siz beni hep üzüp kırıyorsunuz????????? dersen tatillerini mahveden ahlaksız kişiliksin!!!
yani hiç bir şekilde bir şey isteme bir şey bekleme gibi bir hakkım bulunmuyor!!
---------------
bir gün konu açıldı balkonda otururken komşulardan da gelen olmuş, işte ben 5 bebek yaparmışım artık. bu yaşta ona zaman mı var dedim sağlığım bozulur falan. çünkü geç yaşta üstüste doğum riskli zaten hangi boktan herif kendimi 5 çocukla mahvetmeme değer ki? komşu da 40 yaşında 3. bebeğini doğururken ölen bir tanıdığından bahsetti ablamda atladı; ben ölürsem bebeklere bakarmış.
patavatsızlık densizlik bencillik duyarsızlık sevgisizlik aptallık karışımı!!!
olur geberem hemen o zaman!!!! ama önce bebeler doğurup verem. hiç sorun değil çok rahatladım. içim rahat geberebilirim o zaman!!
adam verecek mi acaba sana bebeleri be gerzek beyin?
zaten annemin de ablamında benim evlilik hayallerinde bir adam yer almıyor sanki. annem planlar anlatır durur ama bir gün olsun ben o senaryolarda eşimle tatile, yemeğe falan çıkmıyorum. senaryoda ben köleyim adam varla yok arası bir sahip????????????????? tüm gün annemin evi kendi evim kaynanamın evinde her türlü hizmeti veriyorum; sabah erkenden işe gidip beni 1 kere bile aramayan kocam geç saatte eve geliyor; yemekten sonra anamla kaynanam lütfedip giderlerse kendi evlerinde; gece mesaim başlıyor hizmet sektöründe!!! benim kocam bana arkadaşlık yarenlik falan için yok yani ne münasebet yaaa ben kimim ki mutluluk falan beklemekteyim??? gündüz hizmetçilik gece seks köleliği!!!
bu fantastik senaryodan çıkan bu oluyor deyince anneme bön bön bakıyor ne olmuş yani der gibi. anlamıyor bile.
hiç yazı eklemediğim bloglarım
https://losthayati.blogspot.com
hiç yazı eklemediğim bloglarım
https://antipopularkiz.blogspot.com
https://asiribakire.blogspot.com
https://doktoryazdedi.blogspot.com
https://doktorumyazdedi.blogspot.com
https://evdekalmiskizgurusu.blogspot.com
https://evdekalmiskizkurusu.blogspot.com
https://hicarkadasimyok.blogspot.com
https://hicmievlenmedin.blogspot.com
https://hickimsesizlik.blogspot.com
https://hiclikismus.blogspot.com
https://hiclikistan.blogspot.com
https://hiclikizm.blogspot.com
https://illetvekili.blogspot.com
https://kizgurusu.blogspot.com
https://evdekalmiskiz.blogspot.com
https://ruhhastasiyimben.blogspot.com
https://yalnizlikgurusu.blogspot.com
https://yaslikiz.blogspot.com
https://kirkyillikbakire.blogspot.com
https://sinirkopat.blogspot.com
https://yalnizveumutsuz.blogspot.com
https://hicsevmemissevilmemis.blogspot.com/
27.07.2018
çifte standart vb
harika bir aile dinamiği.
ben çenemi kapatıp sürekli hizmet ettiğim sürece hiç sorun yok. bana ne olmuş ne hissetmişim bana haksızlık mı oluyor önemli değil benim işim aileme hizmet etmek karşılık beklemeden birşey talep etmeden.
benim bir önemim değerim olmadığını baştan kabul etmem gerek. tabi ki namusum ailem için önemli. yoksa benim başka bir ne değerim olabilir.
ablam geldi mesela ufacık eve. anneciği hemen benim yerimi yavrusuna tahsis etti. sanki gündüz kanepe gece açılınca bana yatak olan yer de şahane ama diğer açılmayan kanepede mi yatacaktı onun yavrusu?
te angara'larda yoruluyor stres falan ah yavrusu dinlensin rahat etsin.
burada bana düşen görev de hiç şikayet itiraz etmeden bana söylenenleri yapıp buyun bükmek ama karşılığında bir minnet bir teşekkür bir jest falan beklememek. sürekli hizmet. bari hizmetin beğenilse. ne münasebet.
hani ben tüm sene çoluk çocukla baş ederken yorulmuyorum, stres yaşamıyorum tabi. ne önemi var ki zaten? söz konusu bensem elbette yok yahu ne diye aksini düşünüyorum?
ablam geldiği zaman anneciği onu prenses gibi baş köşelere oturtup rahat ettirmek ister; hiç bir işin ucundan tutmasın, otursun dinlensin rahatlasın. o buraya iş yapmaya değil dinlenmeye rahatlamaya stres atmaya geldi! yavrucak tüm sene ne kadar yoruluyor!!
tabi ablam da pişkin bir şımarık olduğu için asla yeltenmiyor bile bir işin ucundan tutmaya; boş gözlerle izliyor. senin orada götün çıkmış hiiiiiiiç ruhu duymuyor.
ben bütün sene yorulmuyormuşum gibi her işe koşacağım ama herşey benden istenecek! bu gayet normal.
üstelik itiraz etmem kendimi savunmam da büyük suç; hiiiiç hoşlarına gitmez bana haksızlık yapıldığının ima edilmesi, iki yüzlülüklerinin çifte standartlılığın yüzlerine vurulmasına dayanamazlar. çenemi kapatıp oturmalıyım sadece bana söyleneni yapacağım!! robotum çünkü.
ancak gerçekten hasta olup yataklara düştüğümde. o da hala yüzsüzce benden iş beklenir şikayet edilir. hiç hoşlanmaz annem hasta olmamdan. tamam çok hastalanınca biraz üzüldüğü kıyamadığı oluyor ama esasen ev işleri aksadığı, alışverişti, bilmem nerden siparişti, onu bunu aramaktı gibi dandik işler yani bana yakışan işler aksadığı için canı sıkılır. hasta olacaksam işler bittikten sonra belli saat aralıklarında hasta olayım öyle günlerce iş yapamamak nedir yaa!!!
gripten yatakta yatarken şikayet eder durur; yerler kirlenmiş de benim saçlarım uçuşuyormuş da lavabolar sararmış da bilmem nerden bilmem ne getirtilecekmiş de bu istenecekmiş şu aranacakmış da!
vertigo'dan başım fırfır dönerken bile aman düşer de kafasını çarpar diye bir derdi olmadan hiç, beni defalarca yataktan kaldırdıydı bir de arsız pişkin ruhsuzca bana diyordu ki yavaş yürüyorsun!!!!
bütün bunlara ne cevap versen yaranamazsın!!! başım dönüyor anne ondan, düşerim diye endişe etmiyorsun ya kafamı çarparsam... somurtur bunların karşılığında. evin rutini bozuluyor huzuru kaçıyor ben hastayken.
çok iyi insanlar ama çok.
mesela işten eve geldiğimde yorgunluğumdan şikayet etmeyeceğim, hiiiiç hoşuna gitmiyor efem moralini bozuyormuşum sanki başka kimse yorulmuyormuş. ama ablam için öyle değil o anlatınca hem dinler hem hak verir hem de kıyamaz. ama bana ayaklarım ağrırken bile başım dönerken bile boktan işler çıkarıp başıma yıkmaya bayılır.
doktorluk olmuşum artık baş dönmesinden hala pişkince perdelere takmış perde de perde!!! kirliymiş değişilecekmiş. merdivenin üstünden tepe üstü çakıldığıı görmek istiyor herhalde!??????
ne desen memnun olmuyor anlamıyor. baş dönmem geçsin de yaparız diyorum savsaklıyorum. diyor ki akşama mı?
ama ablacığım ayaklarını uzatıp oturacak kıyamaz yavrusuna ben de koşturup duracağım. yazlığa dinlenmeye rahatlamaya gelmiyorum ben çünkü ben her zaman her yerde hizmet kölelik için varım
. asla da ban böyle davranıyorsunuz demeyeceğim.
haklısın ya sen de yorgunsun hadi otur diyeceklerine surat buruşturup kendilerinin ne kadar haklı falan olduğunu savunup beni bastırmaya çalışır kusur ararlar ana kız birlik olup pişkince.
mesela artık midesi hazmetmiyor diye zaten öncesinde nefret ettiği için eve asla sokmadığı yiyecekler vardı. benim kendime bile yapmama tahammülü yoktu. bakladan öylesine nefret ediyor ki tüm bakla tarlalrı ve bakla sevenler gözünün önünde çırpınarak geberseymiş memnun olurmuş!!! ben de gebereyim yani? amaaaaaan!!!
beni aman ile geçiştirir. fasülyeden de nefret eder oldu. kelimeleri bile duymaya tahammülü yok. pazarcı kadın fasülyesini övünce yüzünde beliren tiksinme ve nefret ifadelerini görseniz!!! nefret ediyormuş nefret!!!
insanlar da hayretle bakıyor ama annem kendine hak vermelerini bekliyor.
diyelim inat ettim evde kendime pişirdim bakla ya da fasülye: tabi eğer çenesine katlanabilirseniz. zıkkım etmek için uğraşır. yediğin boğazına dizilip boğularak gebersen memnun olacakmış gibi davranır. git koklama balkonda otur.
hanımefendi bakla ve fasülye kokusuna tahammül edemeyip sürekli söylenmek ve nefret cümleleri saçma hakkına sahip; üstelik bunlar faydalı sebzeler gerçi bu boktan sebzelerden vitamin geleceğine gebersek daha iyi ama: kokusundan iğreniyor öğürüyor nefret ediyor sürekli konuşuyor şikayet ediyor. yemeği yerken de ben tepeme dikilip ya da karşıma oturup o şahane yüz ifadesiyle lokmalarımı sayıyor gibi sürekli kötü şeylerden bahsediyor. bilmem ne zaman kaynanası yaptığı fasülyeyi beğenmemiş de babamla kavga çıkmış; yok onu demiş bunu demiş babam annemi azarlarken kaynanası çok zevk almış.
senin bana yaptığın ne oluyor peki? haksızlık değil rahatsızlık verici değil. kendine göre. aynı şey değil der kıyaslama yaparsam. çünkü kendisi prensesler gibi yetiştirilmiş özel üstün ırktan bir insan ama ben aşağılık soydanım bana hiçbirşey haksızlık olmuyor!!!
kendisi bana sağlık verecek sevdiğim için mutluluk verecek sebzelere sadece ben yerken bile küfredip nefret saçıp şikayet edebiliyor ama ben zehir dolu ve akciğer kanseri bile olmama sebep olabilecek sigara dumanı için annemin yaptığı itiraz şikayet dırdır eleştirinin yarısı bile yapmaya hak sahibi değilim!!!
ve bu tezatlığı çirkinliği haksızlığı çifte standatlılığı yüzüne de vurma hakkım yok!!! hiç duymak istemz susturmak için uğraşır münakaşayı başka yerlere çekmek için çalışır.
NAZLI ASSSSSSLA HAKLI OLAMAZ. olmamalı olmayacak.
ben kendime yarım kilo fasülye alacağım dediğim anda arkasından bıçaklanmış gibi ihanet etmişimcesine tepkiler verir; ben senin bunu burnundan fitil fitil getiririm der gibi bakışlar atar ki yapacak; hem yemeği pişirirken hem yerken zıkkım edecek büyük zevkle. keşke o anda boğazıma kaçsa da gebersem böylece bir daha fasülye kelimesini bile duymaz!!!
ama ablacığım biricik aşk meyvesi ilk göz ağrısı kıyamadığı fasülye iserse bakla isterse seve seve alır pişirir yedirir!!! ben de o sırada mesela neyse ben de yemiş oldum demeyeceğim asssla bana karşı tavrını hatırlatmayacağım bana zaten hiç bir şey haksızlık falan olmadığı için hiç bir şey yokmuşcasına yiyeceğim.
ablam pazara hiç gitmez, prenses olduğu için halkın arasına karışamıyor tabi!! ya kocası ya yardımcısı yapar alışverişini. ablacığım sevmediği istemediği işleri yapmak zorunda değil ne sandımdı yani bir de??????????????
bu yüzden pazara gidince çok hoşlanıor eğleniyor sirke gelmiş hissediyor kendisi!! gördüğü yeşilliklere taze sebzelere şaşıyor! aaa bu da mı varmış pazarda? biz zavallı ölümlüler olarak nereden biliyoruz ki avakadoyu??????????????????????????
tabi ki canı fasülye bakla barbunya ve börülce çekiyor ve anneciği prenses yavrusuna hayraaan hayran gülümseyerek istediği herşeyi alıyor.
ama ben taşıyacam ha!!! ablacığım mı taşıyacaktı yani ağır şeyleri??????
normalde evin küçüğü düşünülür şımartılır pohpohlanır onun için fedakarlık yapılır ya bizde tam tersi!!
börülce ve barbunyayla çok şükür bir sorunu yok annemin bamyayla da onları şükür yiyebiliyoruz. ama mesela pırasa büyük suç!!! gebersin pırasa!!
son zamanlarda inatla doktora gitmiyor ama çok fazla hazım sorunu var reflüsü azdı. çünkü ben dikkat ediyorum diye sanki inadıma happır şuppur daha fazla yiyip götünü büyütüyor. midei çok doldurmamak gerekiyor reflünüz varsa, çünkü mide kapakçığı iyi çalışmıyor. ama bizimkisi doktora gitmektense şikayet ederek söylenerek beddualar küfürler eşliğinde yaşamaktan hoşlandığı için çile çekiyor.
ve doktora git demen büyük suç sanki geber demişsin gibi tepki verir. ablam söylese öyle değil ama gene şikayet ediyor ama sanki şımarık huysuz bir kediymiş gibi hallerde dudak da büküp çocuk gibi somurtarak falan...
ablacığım anneciğini benden daha çok seviyor benden daha çok kıymet veriyor diye düşünüyor ama elini hiç kirletmeden.... ne yürürken koluna girip ağırlığını taşıyacak, ne kulak damlasını damlatacak falan. hatta diyorum ki sen deyince ikna olur anneme doktora gitsen iyi olur de. aman çenesini çekmemek için demiyor bile!
ama sonra bana dönüp annemi niye doktora götürmüyorsun diyor!!!!!!!! evet annesi. onun annesi ben ise bakıcısıyım kölesiyim ya. sanki zorla götürülürmüş gibi, kilo olmuş 67 küçük bir küpe benziyor sırtıma alıp zorla götürecem sanki. sen niye ikna etmiyorsun doktora gitmek konusunda??????? telefonda bile annemin dırdırını dinlemek istemiyor çünkü harika ideal evlat!
anneme göre kendisi iyi huylu ve kaprissiz bir insan.
midesine dokunuyor diye domates salatalık bile yasaklılar listesine girdi! ben de yemeyeceğim yani. evde bulunmasına bile tahammülü yok.
asla demez mesela sen benim gibi olma daha sağlıklı ol diye. aklına bile gelmez asla. zamanında kafayı temizlikle bozduğu kendini yerden yere attığı tonla sakat hareket yaptığı için şimdi ağrımayan bir eklemi dahi yok. kemik erimesi romatizma eklem ağrıları fıtık var ve demez ki sende olmasın bari dikkat et. aksine olmasını hatta şimdiden olmasını çoook istermişcesine ben sakat hareketler yapayım kendimi hor kullanayım diye sürekli talepde bulunur!!
mesela ben yiyemiyorum sen ye vitaminin eksik olmasın demez. kendinin yiyemediğim-ni ben de şimdiden yememeyim hatta baş düşmanı olup o gıdaların bir daha asssssssssssla ağzıma koymayacağıma yemin billahlar edeyim. mesela bakladan o kadar nefret ediyor ki 100 yıl sağlıkla yaşayacağına yemin etseler bir tabak bile yemezmiş hemen oracıkta gebermeyi tercih edermiş!!!!!!!! hatta bonus olarak bende gebereyim mi? itiraz etmez. bakla yemek yerine geberelim.
ama ablacığım isteyince seve seve yapıyor. gene yemiyor ve yaparken ne kadar da hiç sevmediğini defalarca söyleyerek belli ediyor ama bana ne kendi yapar ne bana yaptırır eve sokmaya tahammülü yok.
biraz da az olsun vitamin ne var başka şeyden alırsın.
hem kendinin yiyemediği sevmediği için yemek istemediklerini ben de bir daha asla tüketmeyeceğim ama ben de kendi gibi yaşlı bir insanmışım gibi yürüyememekten ağrılardan hazımsızlıktan şikayet edeceğim. sürekli biz yaşlı bir çiftmişiz gibi çoğul konuşarak yürüyemiyoruz çıkamıyoruz inemiyoruz hazmedemiyoruz diye konuşmaktan hoşlanıyor.
herhalde senkronize yaşlanacağı bir hayat arkadaşı hasreti var ama öyle birisi olmadığı için beni gözden çıkarabiliyor. demiyor ki bu kız bu yaştan iyi beslenmezse kendine dikkat etmezse benim yaşıma gelince daha beter olur.
annem önlem alçaz çözüm de üretmez sadece şikayet eder eleştirir. prensip.
ama hastalanınca ben önce endişelense de iş uzayınca çok canı sıkılıyor ve dırdıra başlıyor. evde işler aksıyoruşşşşş..
ablama kıyamaz ama iki de bir telefonda işleri çok yapma kadına bırak der durur kaç defa. ama söz konusu bensem yardımcı çağırmaktan hiç hoşlanmaz! bütün işleri ben eşşek gibi yapayım, hatta onn bunun pisliğini de ben temizleyeyim. çok yakıştırır kıyamamak ne demek benim hırkım çıkınca ya da tiksinerek yapınca bir şeyi sanırsın intikam alıyor; gayet memnun oturuyor hatta daha da beter işler çıkarmaya çalışıyor!!
ama bu ikilemleri çifte standartları haksızlıkları sakın dile getirmeyeceğim ha. ay nefret ederler. duymak istemezler.
mesela ablacığım ve dünyanın diğer kalan insanları da iş yüzünden yorulmuş ve yazın dinlenmeyi rahatlamayı hak etmiş oluyorlar ama ben koşturup duracağım ablam rahat etsin diye! yatağımı verip rahatsız uyuyacağım aman yavrum ay ablam yorulmasın diye hizmet edeceğim ve hiç itiraz etmeyeceğim kimse de bana özel davranmayacak ne münasebet öyle bişey bekliyorum ki???????
hatta annemin evlendiğimi hayal ettiği fantastik öykülerinde bile koca kocam gibi değil; tüm gün anneme aileme eve hizmet edeceğim ama öyle eşimle yemeklere gezilere tatile alışverişe falan çıkmak yok. tabi ki beni sevip mutlu olmamı istemeyecek yani bunlar asla dile getirilmeyecek. annemin fantastik evlilik senaryomda koca gece işten geç gelip annem evine giderse gece de seks hizmeti vereceğim bir gece sahibi; sabah da işe gidip toz olacak ve ben anneme ve diğerlerine hizmet vereceğim. bana da asla mükafat olmayacak daha çok iş daha çok çalışma ve asla teşekkür iltifat jest beklemeyeceğim................
----
şimdi yeni versiyonu çıktı diye aklıma geldi. seneler evvel annem sinemaya gitmek istemişti illa. o sırada da adam akıllı ünlü oyunculu sadece mama mia filmi vardı. annem müzikallerden nefret eder nefret. annem nefret ettiği zaman çok abartılıdır! ben dedim annem sevmez diye ama ablam girelim diye turturmuştu annem de ablam isteyince ağzı yanlara gevşeyerek herşeye razı olur! girdiler ben girmedim kafede oturup kafa dinledim. ay bir memnun çıktı çok beğenmiş filmi!! ben evde bir müzikal film izletmiştim film boyunca nefret şikayet dıdrdır saçmıştı ama.
benimle ne izlese şikayetçi ve beğenmiyor nefret ediyor ama ablacığım o nefret ettiği müzikallere aşırı kanlı korku filmlerine bilim kurgulara bile götürse annem memnun ve filmi beğenmiş.
diyorum ki ablamla ne izlesen beğeniyorsun; sanki aşkıyla izlemiş gibi yavşayarak evet deyip sırıtıyor. bana karşı tamamen aksi davranışlar sergilediğini görmüyor bırak fark etmeyi düşünmeyi!
ben çenemi kapatıp sürekli hizmet ettiğim sürece hiç sorun yok. bana ne olmuş ne hissetmişim bana haksızlık mı oluyor önemli değil benim işim aileme hizmet etmek karşılık beklemeden birşey talep etmeden.
benim bir önemim değerim olmadığını baştan kabul etmem gerek. tabi ki namusum ailem için önemli. yoksa benim başka bir ne değerim olabilir.
ablam geldi mesela ufacık eve. anneciği hemen benim yerimi yavrusuna tahsis etti. sanki gündüz kanepe gece açılınca bana yatak olan yer de şahane ama diğer açılmayan kanepede mi yatacaktı onun yavrusu?
te angara'larda yoruluyor stres falan ah yavrusu dinlensin rahat etsin.
burada bana düşen görev de hiç şikayet itiraz etmeden bana söylenenleri yapıp buyun bükmek ama karşılığında bir minnet bir teşekkür bir jest falan beklememek. sürekli hizmet. bari hizmetin beğenilse. ne münasebet.
hani ben tüm sene çoluk çocukla baş ederken yorulmuyorum, stres yaşamıyorum tabi. ne önemi var ki zaten? söz konusu bensem elbette yok yahu ne diye aksini düşünüyorum?
ablam geldiği zaman anneciği onu prenses gibi baş köşelere oturtup rahat ettirmek ister; hiç bir işin ucundan tutmasın, otursun dinlensin rahatlasın. o buraya iş yapmaya değil dinlenmeye rahatlamaya stres atmaya geldi! yavrucak tüm sene ne kadar yoruluyor!!
tabi ablam da pişkin bir şımarık olduğu için asla yeltenmiyor bile bir işin ucundan tutmaya; boş gözlerle izliyor. senin orada götün çıkmış hiiiiiiiç ruhu duymuyor.
ben bütün sene yorulmuyormuşum gibi her işe koşacağım ama herşey benden istenecek! bu gayet normal.
üstelik itiraz etmem kendimi savunmam da büyük suç; hiiiiç hoşlarına gitmez bana haksızlık yapıldığının ima edilmesi, iki yüzlülüklerinin çifte standartlılığın yüzlerine vurulmasına dayanamazlar. çenemi kapatıp oturmalıyım sadece bana söyleneni yapacağım!! robotum çünkü.
ancak gerçekten hasta olup yataklara düştüğümde. o da hala yüzsüzce benden iş beklenir şikayet edilir. hiç hoşlanmaz annem hasta olmamdan. tamam çok hastalanınca biraz üzüldüğü kıyamadığı oluyor ama esasen ev işleri aksadığı, alışverişti, bilmem nerden siparişti, onu bunu aramaktı gibi dandik işler yani bana yakışan işler aksadığı için canı sıkılır. hasta olacaksam işler bittikten sonra belli saat aralıklarında hasta olayım öyle günlerce iş yapamamak nedir yaa!!!
gripten yatakta yatarken şikayet eder durur; yerler kirlenmiş de benim saçlarım uçuşuyormuş da lavabolar sararmış da bilmem nerden bilmem ne getirtilecekmiş de bu istenecekmiş şu aranacakmış da!
vertigo'dan başım fırfır dönerken bile aman düşer de kafasını çarpar diye bir derdi olmadan hiç, beni defalarca yataktan kaldırdıydı bir de arsız pişkin ruhsuzca bana diyordu ki yavaş yürüyorsun!!!!
bütün bunlara ne cevap versen yaranamazsın!!! başım dönüyor anne ondan, düşerim diye endişe etmiyorsun ya kafamı çarparsam... somurtur bunların karşılığında. evin rutini bozuluyor huzuru kaçıyor ben hastayken.
çok iyi insanlar ama çok.
mesela işten eve geldiğimde yorgunluğumdan şikayet etmeyeceğim, hiiiiç hoşuna gitmiyor efem moralini bozuyormuşum sanki başka kimse yorulmuyormuş. ama ablam için öyle değil o anlatınca hem dinler hem hak verir hem de kıyamaz. ama bana ayaklarım ağrırken bile başım dönerken bile boktan işler çıkarıp başıma yıkmaya bayılır.
doktorluk olmuşum artık baş dönmesinden hala pişkince perdelere takmış perde de perde!!! kirliymiş değişilecekmiş. merdivenin üstünden tepe üstü çakıldığıı görmek istiyor herhalde!??????
ne desen memnun olmuyor anlamıyor. baş dönmem geçsin de yaparız diyorum savsaklıyorum. diyor ki akşama mı?
ama ablacığım ayaklarını uzatıp oturacak kıyamaz yavrusuna ben de koşturup duracağım. yazlığa dinlenmeye rahatlamaya gelmiyorum ben çünkü ben her zaman her yerde hizmet kölelik için varım
. asla da ban böyle davranıyorsunuz demeyeceğim.
haklısın ya sen de yorgunsun hadi otur diyeceklerine surat buruşturup kendilerinin ne kadar haklı falan olduğunu savunup beni bastırmaya çalışır kusur ararlar ana kız birlik olup pişkince.
mesela artık midesi hazmetmiyor diye zaten öncesinde nefret ettiği için eve asla sokmadığı yiyecekler vardı. benim kendime bile yapmama tahammülü yoktu. bakladan öylesine nefret ediyor ki tüm bakla tarlalrı ve bakla sevenler gözünün önünde çırpınarak geberseymiş memnun olurmuş!!! ben de gebereyim yani? amaaaaaan!!!
beni aman ile geçiştirir. fasülyeden de nefret eder oldu. kelimeleri bile duymaya tahammülü yok. pazarcı kadın fasülyesini övünce yüzünde beliren tiksinme ve nefret ifadelerini görseniz!!! nefret ediyormuş nefret!!!
insanlar da hayretle bakıyor ama annem kendine hak vermelerini bekliyor.
diyelim inat ettim evde kendime pişirdim bakla ya da fasülye: tabi eğer çenesine katlanabilirseniz. zıkkım etmek için uğraşır. yediğin boğazına dizilip boğularak gebersen memnun olacakmış gibi davranır. git koklama balkonda otur.
hanımefendi bakla ve fasülye kokusuna tahammül edemeyip sürekli söylenmek ve nefret cümleleri saçma hakkına sahip; üstelik bunlar faydalı sebzeler gerçi bu boktan sebzelerden vitamin geleceğine gebersek daha iyi ama: kokusundan iğreniyor öğürüyor nefret ediyor sürekli konuşuyor şikayet ediyor. yemeği yerken de ben tepeme dikilip ya da karşıma oturup o şahane yüz ifadesiyle lokmalarımı sayıyor gibi sürekli kötü şeylerden bahsediyor. bilmem ne zaman kaynanası yaptığı fasülyeyi beğenmemiş de babamla kavga çıkmış; yok onu demiş bunu demiş babam annemi azarlarken kaynanası çok zevk almış.
senin bana yaptığın ne oluyor peki? haksızlık değil rahatsızlık verici değil. kendine göre. aynı şey değil der kıyaslama yaparsam. çünkü kendisi prensesler gibi yetiştirilmiş özel üstün ırktan bir insan ama ben aşağılık soydanım bana hiçbirşey haksızlık olmuyor!!!
kendisi bana sağlık verecek sevdiğim için mutluluk verecek sebzelere sadece ben yerken bile küfredip nefret saçıp şikayet edebiliyor ama ben zehir dolu ve akciğer kanseri bile olmama sebep olabilecek sigara dumanı için annemin yaptığı itiraz şikayet dırdır eleştirinin yarısı bile yapmaya hak sahibi değilim!!!
ve bu tezatlığı çirkinliği haksızlığı çifte standatlılığı yüzüne de vurma hakkım yok!!! hiç duymak istemz susturmak için uğraşır münakaşayı başka yerlere çekmek için çalışır.
NAZLI ASSSSSSLA HAKLI OLAMAZ. olmamalı olmayacak.
ben kendime yarım kilo fasülye alacağım dediğim anda arkasından bıçaklanmış gibi ihanet etmişimcesine tepkiler verir; ben senin bunu burnundan fitil fitil getiririm der gibi bakışlar atar ki yapacak; hem yemeği pişirirken hem yerken zıkkım edecek büyük zevkle. keşke o anda boğazıma kaçsa da gebersem böylece bir daha fasülye kelimesini bile duymaz!!!
ama ablacığım biricik aşk meyvesi ilk göz ağrısı kıyamadığı fasülye iserse bakla isterse seve seve alır pişirir yedirir!!! ben de o sırada mesela neyse ben de yemiş oldum demeyeceğim asssla bana karşı tavrını hatırlatmayacağım bana zaten hiç bir şey haksızlık falan olmadığı için hiç bir şey yokmuşcasına yiyeceğim.
ablam pazara hiç gitmez, prenses olduğu için halkın arasına karışamıyor tabi!! ya kocası ya yardımcısı yapar alışverişini. ablacığım sevmediği istemediği işleri yapmak zorunda değil ne sandımdı yani bir de??????????????
bu yüzden pazara gidince çok hoşlanıor eğleniyor sirke gelmiş hissediyor kendisi!! gördüğü yeşilliklere taze sebzelere şaşıyor! aaa bu da mı varmış pazarda? biz zavallı ölümlüler olarak nereden biliyoruz ki avakadoyu??????????????????????????
tabi ki canı fasülye bakla barbunya ve börülce çekiyor ve anneciği prenses yavrusuna hayraaan hayran gülümseyerek istediği herşeyi alıyor.
ama ben taşıyacam ha!!! ablacığım mı taşıyacaktı yani ağır şeyleri??????
normalde evin küçüğü düşünülür şımartılır pohpohlanır onun için fedakarlık yapılır ya bizde tam tersi!!
börülce ve barbunyayla çok şükür bir sorunu yok annemin bamyayla da onları şükür yiyebiliyoruz. ama mesela pırasa büyük suç!!! gebersin pırasa!!
son zamanlarda inatla doktora gitmiyor ama çok fazla hazım sorunu var reflüsü azdı. çünkü ben dikkat ediyorum diye sanki inadıma happır şuppur daha fazla yiyip götünü büyütüyor. midei çok doldurmamak gerekiyor reflünüz varsa, çünkü mide kapakçığı iyi çalışmıyor. ama bizimkisi doktora gitmektense şikayet ederek söylenerek beddualar küfürler eşliğinde yaşamaktan hoşlandığı için çile çekiyor.
ve doktora git demen büyük suç sanki geber demişsin gibi tepki verir. ablam söylese öyle değil ama gene şikayet ediyor ama sanki şımarık huysuz bir kediymiş gibi hallerde dudak da büküp çocuk gibi somurtarak falan...
ablacığım anneciğini benden daha çok seviyor benden daha çok kıymet veriyor diye düşünüyor ama elini hiç kirletmeden.... ne yürürken koluna girip ağırlığını taşıyacak, ne kulak damlasını damlatacak falan. hatta diyorum ki sen deyince ikna olur anneme doktora gitsen iyi olur de. aman çenesini çekmemek için demiyor bile!
ama sonra bana dönüp annemi niye doktora götürmüyorsun diyor!!!!!!!! evet annesi. onun annesi ben ise bakıcısıyım kölesiyim ya. sanki zorla götürülürmüş gibi, kilo olmuş 67 küçük bir küpe benziyor sırtıma alıp zorla götürecem sanki. sen niye ikna etmiyorsun doktora gitmek konusunda??????? telefonda bile annemin dırdırını dinlemek istemiyor çünkü harika ideal evlat!
anneme göre kendisi iyi huylu ve kaprissiz bir insan.
midesine dokunuyor diye domates salatalık bile yasaklılar listesine girdi! ben de yemeyeceğim yani. evde bulunmasına bile tahammülü yok.
asla demez mesela sen benim gibi olma daha sağlıklı ol diye. aklına bile gelmez asla. zamanında kafayı temizlikle bozduğu kendini yerden yere attığı tonla sakat hareket yaptığı için şimdi ağrımayan bir eklemi dahi yok. kemik erimesi romatizma eklem ağrıları fıtık var ve demez ki sende olmasın bari dikkat et. aksine olmasını hatta şimdiden olmasını çoook istermişcesine ben sakat hareketler yapayım kendimi hor kullanayım diye sürekli talepde bulunur!!
mesela ben yiyemiyorum sen ye vitaminin eksik olmasın demez. kendinin yiyemediğim-ni ben de şimdiden yememeyim hatta baş düşmanı olup o gıdaların bir daha asssssssssssla ağzıma koymayacağıma yemin billahlar edeyim. mesela bakladan o kadar nefret ediyor ki 100 yıl sağlıkla yaşayacağına yemin etseler bir tabak bile yemezmiş hemen oracıkta gebermeyi tercih edermiş!!!!!!!! hatta bonus olarak bende gebereyim mi? itiraz etmez. bakla yemek yerine geberelim.
ama ablacığım isteyince seve seve yapıyor. gene yemiyor ve yaparken ne kadar da hiç sevmediğini defalarca söyleyerek belli ediyor ama bana ne kendi yapar ne bana yaptırır eve sokmaya tahammülü yok.
biraz da az olsun vitamin ne var başka şeyden alırsın.
hem kendinin yiyemediği sevmediği için yemek istemediklerini ben de bir daha asla tüketmeyeceğim ama ben de kendi gibi yaşlı bir insanmışım gibi yürüyememekten ağrılardan hazımsızlıktan şikayet edeceğim. sürekli biz yaşlı bir çiftmişiz gibi çoğul konuşarak yürüyemiyoruz çıkamıyoruz inemiyoruz hazmedemiyoruz diye konuşmaktan hoşlanıyor.
herhalde senkronize yaşlanacağı bir hayat arkadaşı hasreti var ama öyle birisi olmadığı için beni gözden çıkarabiliyor. demiyor ki bu kız bu yaştan iyi beslenmezse kendine dikkat etmezse benim yaşıma gelince daha beter olur.
annem önlem alçaz çözüm de üretmez sadece şikayet eder eleştirir. prensip.
ama hastalanınca ben önce endişelense de iş uzayınca çok canı sıkılıyor ve dırdıra başlıyor. evde işler aksıyoruşşşşş..
ablama kıyamaz ama iki de bir telefonda işleri çok yapma kadına bırak der durur kaç defa. ama söz konusu bensem yardımcı çağırmaktan hiç hoşlanmaz! bütün işleri ben eşşek gibi yapayım, hatta onn bunun pisliğini de ben temizleyeyim. çok yakıştırır kıyamamak ne demek benim hırkım çıkınca ya da tiksinerek yapınca bir şeyi sanırsın intikam alıyor; gayet memnun oturuyor hatta daha da beter işler çıkarmaya çalışıyor!!
ama bu ikilemleri çifte standartları haksızlıkları sakın dile getirmeyeceğim ha. ay nefret ederler. duymak istemezler.
mesela ablacığım ve dünyanın diğer kalan insanları da iş yüzünden yorulmuş ve yazın dinlenmeyi rahatlamayı hak etmiş oluyorlar ama ben koşturup duracağım ablam rahat etsin diye! yatağımı verip rahatsız uyuyacağım aman yavrum ay ablam yorulmasın diye hizmet edeceğim ve hiç itiraz etmeyeceğim kimse de bana özel davranmayacak ne münasebet öyle bişey bekliyorum ki???????
hatta annemin evlendiğimi hayal ettiği fantastik öykülerinde bile koca kocam gibi değil; tüm gün anneme aileme eve hizmet edeceğim ama öyle eşimle yemeklere gezilere tatile alışverişe falan çıkmak yok. tabi ki beni sevip mutlu olmamı istemeyecek yani bunlar asla dile getirilmeyecek. annemin fantastik evlilik senaryomda koca gece işten geç gelip annem evine giderse gece de seks hizmeti vereceğim bir gece sahibi; sabah da işe gidip toz olacak ve ben anneme ve diğerlerine hizmet vereceğim. bana da asla mükafat olmayacak daha çok iş daha çok çalışma ve asla teşekkür iltifat jest beklemeyeceğim................
----
şimdi yeni versiyonu çıktı diye aklıma geldi. seneler evvel annem sinemaya gitmek istemişti illa. o sırada da adam akıllı ünlü oyunculu sadece mama mia filmi vardı. annem müzikallerden nefret eder nefret. annem nefret ettiği zaman çok abartılıdır! ben dedim annem sevmez diye ama ablam girelim diye turturmuştu annem de ablam isteyince ağzı yanlara gevşeyerek herşeye razı olur! girdiler ben girmedim kafede oturup kafa dinledim. ay bir memnun çıktı çok beğenmiş filmi!! ben evde bir müzikal film izletmiştim film boyunca nefret şikayet dıdrdır saçmıştı ama.
benimle ne izlese şikayetçi ve beğenmiyor nefret ediyor ama ablacığım o nefret ettiği müzikallere aşırı kanlı korku filmlerine bilim kurgulara bile götürse annem memnun ve filmi beğenmiş.
diyorum ki ablamla ne izlesen beğeniyorsun; sanki aşkıyla izlemiş gibi yavşayarak evet deyip sırıtıyor. bana karşı tamamen aksi davranışlar sergilediğini görmüyor bırak fark etmeyi düşünmeyi!
annem çekmecelerden kutulardan dolaplardan hurçlardan nefret ediyor. herşey değil ama ufak tefek boyda her eşyanın dışarda olmasını istiyor. yazlık özellikle ne kadar eski eşyamız varsa doldurulmuş şekilde ve etraf eşyayla kaplı. çirkin bir züccaciyeci gibi görünüyor. hani 3-4 liralık çin malı plastikleri sattıkları dükkanların içine.
gerçi anneme göre dekorasyon varmış. her köşede her boşlukta muhakkak zigon sehpa var.
çok işe yaradığını düşünüyor. böylece hepsinin üstüne eşya konabiliyor. yastık, vazo, gazeteler, dergiler, ilaçları, ıvırzıvır.
böyle herşeyin açık seçik ve net olmasını seviyormuş, hemen görmeli hemen bulmalı ve hemen ulaşmalıymış aradığı şey ne ise.
herşey sehpaların, komodinin, şifonyerin ve zaten mutfak eşyaları da tezgahın üstünde. ama gene de bulamıyor!
sürekli bana soruyor; nazlı şey nerde?
nazlıı ilacım nerde?
oje nerde
aseton nerde
pamuk nerde
tırnak makası nerde
tırnak törpüsü nerde
ayak havlum nerde
göz damlam nerde?????????
.......???????????????
koordinat verir gibi spesifik olarak yerini söylesen bile bulamıyor, üstelik biliyorsunuz çok aksi huysuz ve küfürbaz hemen nefret söylemlerine beddualara küfürlere başlıyor.
insan asetonu bulamadığı için tüm sülalesine eski kocasına hükümete ve dünyaya sövüp geberelim de kurtulalım noktasına gelir mi?
kendi koyduğu yeri bile bulamaz. şahane bir hafızası vardı hani benden çooooooooook daha iyiydi!
ben acilen bir şey istesem mesela asla bulup veremez, herhalde telaşlanınca daha da beceriksizleşiyor.
mesela şifonyerin 2. çekmecesinde banyo havlularımızı tutuyoruz ben kendimi bildim bileli; her zaman şehirdeki evde de banyo havluları kullanılıp kuruduktan sonra asssssssla 1. çekmeceye değil ama haa!!! bir keresinde kendi havlumu şifonyerimin 1. çekmecesine koydum diye beni paylamıştı.
zaten fırsat kolluyordu, gözleri felfecir okur kendi deyimiyle sürekli kusurumu hatamı arar beni azarlamak ezmek için fırsat kollardı. en ufak şey için bile sürekli tenkit edilirdim sürekli.
hani ablam da havlusunu annemin yanlış gördüğü yere koyarsa, su bardağını su içtikten sonra yıkayıp kaldırmazsa kızardı ama bende özellikle gözlem yapar kusur arar biriktirir her fırsatta zevkle yüzüme çarpardı.
tabi aşk meyvesi istenen çocuk değil babasının dölü olduğum için ayaklı kusurlar abidesiydim!
şimdi lazım olsa ve yerini açıkça söylesem bile bulup veremiyor bieşeyi.
ne anlıyor ne hatırlıyor herhalde üstelik el becerisi de zayıfladı gözleri iyi görmüyor ama inatla gözlüğünü takmıyor!!!
zaten doktora götürmek çok zor; aman ne kaprisler na şikayetler. zar zor ikna etsen sürekli laf yiyip didişmelerden sonra; hastanede kaprisleri tükenmiyor. oraya oturmam buraya girmem vb muhakkak itiraz edeceği düzinelerce şey buluyor!!!
ablacığım bütün bu işkencenin dışında ve asla bulaşmak istemiyor; nasılsa anneciği evladına yavrusuna kıyamıyor da bir şey isteyemiyor!!!!
koordinat versen de bulamayıp sinirleniyor, illa aradığı şeyi hasta olsan yataklara düşmüş olsan, banyoda olsan, tuvalette sıçıyor olsan, başın fırfır dönüyor ayakta dikilecek takatin olmasa bile alıp eline vereceksin yoksa asla bulamaz ve sürekli söylenir!!!
ha bir de yerini değiştirdiğimi iddia eder ondan bulamamış. benim hiç kullanmadığım birşeyi bile ben değiştirmişimdir yoksa hemen bulurdu!!!
yani tabi ki herhangi bir şeyin bur kabahatlisi bir suçlusu varsa o elbette benim başka kim olabilir ki? kusurlar kabahatler çirkinlikler yanlışlıklar abidesi olarak başka kim olacaktı?
gerçi anneme göre dekorasyon varmış. her köşede her boşlukta muhakkak zigon sehpa var.
çok işe yaradığını düşünüyor. böylece hepsinin üstüne eşya konabiliyor. yastık, vazo, gazeteler, dergiler, ilaçları, ıvırzıvır.
böyle herşeyin açık seçik ve net olmasını seviyormuş, hemen görmeli hemen bulmalı ve hemen ulaşmalıymış aradığı şey ne ise.
herşey sehpaların, komodinin, şifonyerin ve zaten mutfak eşyaları da tezgahın üstünde. ama gene de bulamıyor!
sürekli bana soruyor; nazlı şey nerde?
nazlıı ilacım nerde?
oje nerde
aseton nerde
pamuk nerde
tırnak makası nerde
tırnak törpüsü nerde
ayak havlum nerde
göz damlam nerde?????????
.......???????????????
koordinat verir gibi spesifik olarak yerini söylesen bile bulamıyor, üstelik biliyorsunuz çok aksi huysuz ve küfürbaz hemen nefret söylemlerine beddualara küfürlere başlıyor.
insan asetonu bulamadığı için tüm sülalesine eski kocasına hükümete ve dünyaya sövüp geberelim de kurtulalım noktasına gelir mi?
kendi koyduğu yeri bile bulamaz. şahane bir hafızası vardı hani benden çooooooooook daha iyiydi!
ben acilen bir şey istesem mesela asla bulup veremez, herhalde telaşlanınca daha da beceriksizleşiyor.
mesela şifonyerin 2. çekmecesinde banyo havlularımızı tutuyoruz ben kendimi bildim bileli; her zaman şehirdeki evde de banyo havluları kullanılıp kuruduktan sonra asssssssla 1. çekmeceye değil ama haa!!! bir keresinde kendi havlumu şifonyerimin 1. çekmecesine koydum diye beni paylamıştı.
zaten fırsat kolluyordu, gözleri felfecir okur kendi deyimiyle sürekli kusurumu hatamı arar beni azarlamak ezmek için fırsat kollardı. en ufak şey için bile sürekli tenkit edilirdim sürekli.
hani ablam da havlusunu annemin yanlış gördüğü yere koyarsa, su bardağını su içtikten sonra yıkayıp kaldırmazsa kızardı ama bende özellikle gözlem yapar kusur arar biriktirir her fırsatta zevkle yüzüme çarpardı.
tabi aşk meyvesi istenen çocuk değil babasının dölü olduğum için ayaklı kusurlar abidesiydim!
şimdi lazım olsa ve yerini açıkça söylesem bile bulup veremiyor bieşeyi.
ne anlıyor ne hatırlıyor herhalde üstelik el becerisi de zayıfladı gözleri iyi görmüyor ama inatla gözlüğünü takmıyor!!!
zaten doktora götürmek çok zor; aman ne kaprisler na şikayetler. zar zor ikna etsen sürekli laf yiyip didişmelerden sonra; hastanede kaprisleri tükenmiyor. oraya oturmam buraya girmem vb muhakkak itiraz edeceği düzinelerce şey buluyor!!!
ablacığım bütün bu işkencenin dışında ve asla bulaşmak istemiyor; nasılsa anneciği evladına yavrusuna kıyamıyor da bir şey isteyemiyor!!!!
koordinat versen de bulamayıp sinirleniyor, illa aradığı şeyi hasta olsan yataklara düşmüş olsan, banyoda olsan, tuvalette sıçıyor olsan, başın fırfır dönüyor ayakta dikilecek takatin olmasa bile alıp eline vereceksin yoksa asla bulamaz ve sürekli söylenir!!!
ha bir de yerini değiştirdiğimi iddia eder ondan bulamamış. benim hiç kullanmadığım birşeyi bile ben değiştirmişimdir yoksa hemen bulurdu!!!
yani tabi ki herhangi bir şeyin bur kabahatlisi bir suçlusu varsa o elbette benim başka kim olabilir ki? kusurlar kabahatler çirkinlikler yanlışlıklar abidesi olarak başka kim olacaktı?
23.07.2018
hani sanırsın yetmiyor evde, dışarda sürekli gözetmem kollamam birşeyleri göstermem getirmem bulmam açmam kapamam gerektiği, yani mütemadiyen kollama çocuk bakar gibi.
herhalde iyi yürüyemediği iyi göremediği için bir de bana yaslanıp rahat etmeye alıştığı içi bir yere giderken dönerken bile avanak gibi etrafına bakınıp duruyor. sanki şaşkın beceriksiz bir çocukmuş gibi hali. ben de sürekl annecim önüne bak annecim şuna dikkat et annecim basamak var tümsek var ağaç dalı var adam geliyor falan diye sürekli kollamak zorundayım.
azıcık gözümün önünden ayrılsa başına saçma birşey geliyor ve hem beni suçluyor hem sürekli dırdır beddua geberelim de kurtulalım!!!
ayağına taş girmiş diye ben de beraber geberip mezara gireceğim!! ne kadar harika bir gelecek hayali kuruyor bana!
yazın ayağına cam kırığı batma fobisi var. malum bizim sokaklar ne kadar temiz olabilir? taşlar çöpler kumlar. bir yerde tadilat olur atıkları kırıkları etrafta, hele cam kırmaya da bayılıyor insanlar. sürekli bir yerlerde kırık bira şişeleri. endişelenmekte haksız değil ama aşırı abartılı her zaman ve inanılmaz derecede mantıklı olduğunu düşünüyor.
e dikkatli yürür cam kırığı olmayan yerden geçersin.
sabah güneş tepede iyice yana yana çıkmadan sıcak bastırmadan markete gidecek olduk. aman ne fobi neredeyse çığlık çığlığa!
sürekli söylenerek surat asarak moral bozarak huysuz huysuz dolanıyor.
tabi anneme soracak olursan başka insanlar huysuz esas kendisi asla değil çünkü her zaman haklı! her zaman haklı olsan bile tüm gününü bir kötü duruma odaklayıp sürekli bundan bahsedip kendi moralini de başkasınınkini de niye bozarsın!
bozar bozar canı ne isterse yapar keyfi bilir kimse karışamaz ona!!!
cam kırığının ayağına girmesi korkusu yüzünden sabah 9'dan akşam yatıncaya kadar aynı şekilde tekrar ede ede söylendi durdu!! ne kadar harika bir huyu var.
ama ben en ufak şeyden rahatsız olup bişey yapmaya kalkarsam kendinin tüm gün söylenip nefret hakaret beddua saçtığını hiiiç düşünmemesine karşın benim en ufak şeyim annemin gözüne bir batıyor aman bir rahatsız bir huzursuz oluyor!!!!
efendim ne kadar işkilli ne kadar huysuz ne kadar huzursuz bir insanmışım moralini bozmuşum huzurunu kaçırmışım!!!!!!!!!!!!!
anam huysuz titiz işkilli aşırı endişeli nasıl olabilirim ki ben başka türlü?
kendi rahatsız olduğu şey için ben teselli etmeye çalışsam da bana kızar rahat am karılar gibi boşver diyormuşum!!! e katılsam da yeterli gelmiyor! galeyana gelip etrafa cam kırıkları için isyan ayaklanma başlatayım!!!
mesela birisi gürültü yapıyordur çok rahatsız olmuştur ben de anneme yaranmak için uyarırım ve annem bana şöyle de r huzurumu kaçırdın!!!!!!!! sinirimi bozdum münakaşa çıkacak sandım!!
ualn yarım saattir sesten şikayet edip dırdır eden sensin!!! kahve içmeye gitmişiz konuştuğu tek şey olumsuzluk!!
******
geçende mağazanın birinde bluzlara falan bakıp kalmışım, sanki küçük çocuğum annem, beceriksizleştiğinin farkında aslında ama üzülmek yerine ya da daha dikkatli daha da yavaş hareket etmek yerine öfkelenip iyice huysuzlaşıp fıttır fıttır dolanıyor. gitmiş geniş bir mazgala sandaletinin bir tarafını takmış dolamış! uğraşıyor çıkaramıyor.
adeta huysuzca çırpınıyor. bundan da ben suçluyum üstelik!!! bebek misin nasıl yürüneceğini benden daha iyi bilirsin hani!!!!
başka bir aile turunda ne efendim eniştemle ilerden gidip fotoğraf çekmeye dalmışım ne kadar kötü bir insanım!!! gitmiş dinlenmek için yakındaki bir kafede oturup serinlemek istemiş, ama kafenin kapalı olduğunu anlayamamış ve böyle gereksiz bir özgüvenle de bodoslama gider bir yerlere burnunun dikine! cama toslamış tabi kapalı kafe, annem otomatik açılacak kapı zannediyor, o hızla da dengesini kaybedip düşmüş yere. ben de fotoğraf çekiyorum.
an sevdiği favori evladı ilk göz ağrısı ablacığım da anneciğinin koluna girip yürüyeceğine keyfine bakmaya çok alışmış; kendi gezip tozacak yiyip içecek eğlenecek dinlenecek hiiiiç yaşlı annesinin sorumluluğunu almayacak, aklına bile gelmemiş koluna girmek yakınından yürümek! onun yerine rahaaat rahat takılmış. annem düşünce de koşup kaldıracağına sanki sadece kendi kızı ama ben bakıcısıyım! bana kızarak sesleniyor surat asıyor bakmıyormuşum annesine!!
tabi ben neden gezip eğleneyim fotoğraf çekip dondurma yiyeyim ben kimim ki????
bana kızıp beni suçluyorlar birlik olmuş, ben de bir güzel haşlamıştım yaz tatili falan demeden! hani en düşünceli annesini en seven en çok özleyen evlattın? giremedin mi annenin koluna!??? hem beraber geziye çıkıyoruz hem sabahın köründen ortadan kayboluveriyorsunuz. ta akşama kadar haber bile yok. annenle ilgilensene yoksa özlemedin mi yalan mı söylüyorsun!!!
mesela beraber avm'de geziyoruz; annem ablam geldi diye çok sevinçli. ablam sevinçli değil ama aslında, hiç uğraşmak istemiyor. annemde sevincinden bodoslama yürüyor önüne bakmadan haldır huldur. süs havuzu var ama görmüyor hiç. ben de uyarmasam düşecek.
sürekli annecim önüne bak annecim dikkat et diye uyarmasam ya takılır ya düşer ya kafasını çarpar.
ablam da diyor ki bırak istediği gibi yürüsüüün!
tabi düşsün süs havuzuna?
burksun ayağını.
senin için hava hoş. nasılsa sana yüklenmiyor. hiç huysuzluğunu çekmiyorsun.
mesela hastalanıyor annem ama inat eden veletler gibi doktora gitmeyi kabul etmiyor. ama ablamı arayıp şikayet ediyor şöyle hastayım böyle bilmem neyim diye. ablam da doktora gitmesi konusunda ikna etmek yerine arayıp bana sitem ediyor annesini niye götürmüyormuşum doktora!!!
onun annesi ben hasta bakıcıyım ya.
sen niye demiyorsun ikna etmiyorsun doktora gitmelisin diye! ?
kızacak çünkü kapris yapacak biliyor niye çenesini çeksin niye kötü olsun??
zar zor ikna ediyorum randevu ve izin alıyorum cart vazgeçiyor çocuk gibi annem doktora gitmekten!!!
ablam da diyor ki niye götürmüyorsun? sırtıma alıp zorla mı götürecem 68 yaşına gelmiş 65 kiloluk anamı???????? iki kere randevu aldım işten izin aldım son anda yok gitmem de gitmem!!! çocuk gibi ayak diretiyor bir de kapris: geberelim de kurtulalımmış!! sen bronşit oldun diye ben de ölecem olur!!!
ablama mahsus diyorum ki sen dersen ikna olur seni dinliyor: doktora gitmelisin de ikna et. hiç bulaşıp tepki çekmek istemiyor. çünkü doktor kelimesini kullandığın an sana düşman oluyor annem!!!
hem evin temizlikçisiyim hem başkalarının temizlikçisi hem annemin bakıcısıyım insan değil de!!! hah bir de yetmiyor hizmetçilik bakıcılık bir de buna dadılıkla şaklabanlık eklenmeye çalışılıyor!!
bilmem nereden arkadaşının torunu gelecekmiş.
eee.
bize bırakacakmış pazara giderken ben bakacakmışım.
yazın bile yazlığa tatile dinlenmeye gitmiyorum ben!!!! evi temizleyecem hatta anahtarı verdiği piç kurusunun kakasını bile temizleyecem evde bıraktığı tüm pisliklerle, yetmeyecek komşunun ütüsünü temizliğini yapacam çöpünü atacam! daha da yetmiyor bilmem kimin piçinin torununu eğleyeceğim!!!! üstelik ne bir odam var ne doğru dürüst bir yatağım, istediğim kadar uyuyamıyorum bile, istediğim kadar güneşlenemiyorum bile. ama annem yazlığımızı çok seviyormuş çok!!! hatta kalıp tamamen yerleşmek istiyormuş!!! bana iyice işkence olsun çook memnun olur!!!
bana da hayır derim diye emrivaki yapar oldu. yok bilmem kimin ütüsü yok çöpünü nazlı atar yok alışverişini nazlı yapsın! eskiden enayi enayi yapardım. kimse de iyilik bilmez kıymet bilmez. o hamam sıcaklarında eşşek kadar karpuz taşıdım ne doğru dürüst bir teşekkür ne bir dilim veriyor karı! sanki ben hamalıyım. ulan bakkalın çırağına bile oğlan diye bir yağ çekmeler bil canım cicim diye şirin görünmeye çalışmalar. ama tabi annemi de beni de enayi bulmuş beleşe hammal yakalamış niye şirin görünmek istesin?
baktım olacak gibi değil gevşek gevşeeek herkese HAYIR yapıştırıyorum!! hatta surat asarlarsa buraya tatile geldiğimi yıl içinde ne kadar yorulduğumu da abarta abarta anlatıyorum! tabi ki annem memnun değil. kendi iyi görünsün diye beni hamallığa peşkeş çekmeye bayılıyor ne kadar iyiliksver diyecekler anneme! ben yapmam deyince her seferinde hem de şoktan şoka giriyor! isyan ediyor bir de pişkince!!!
ama ablam olsa kıyamaz ha. ne ağır taşısın ne fazladan ev işi yapsın ne onu bunu memnun etmek için efor sarfetsin! hatta telefonda bile tembihler bu konuda. ama bana rahaaat rahat kıyar. hiç aklına gelmez nazlıya bişey olursa diye. çok pişkince talep etmeyi de sürdürür. arsızca emrivakilerde bulunur.
bir de kendisi dünyanın en iyilik sever en kibar kişisi gibi emrivaki yapıp bana şimdi arayıp da hayır diyemezmiş ne yapalım katlanacağız artık diye konuşuyor ama nasıl kuyruklu yalan yani o emrivaki olan boktan işi kendisi de benimle yapacakmış gibi davranıp, sonra yaşlılığını öne sürüp kaytarıp benim üstüme yıkacak aslında!!!
ben arayıp bahane uyduramazsam; telefonu yok falan gibi yalanları var annemin. mesela bu bilmem kimin torununu eğleyecekmişim. yok diyemezmiş şimdi zaten ev telefonundan aramış ulaşamazmışmış şimdi. bakacakmışız artık napalım diyor.
ben bütün sene onun bunun çocuğuyla uğraşıyorum zaten bir de eve gelip kaprisli memnuniyetsiz ve asla tatmin olmayan ve kıymek bilmeyen huysuz annemle uğraşıyorum: şurada yazlıkta ne doğru dürüst dinlenebiliyor ne uyuyabiliyor ne güneşlenebiliyorum bir de birinin veledine bakamam. ama anlamaz ki pişkin sadece kendi hislerine odaklı anti empatik bir insan. anneme göre sadece kendi duyguları var ve ben haricinde de herkes kendine göre haklı. ama ben her zaman bir şekilde muhakkak haksızım!!!
iyi o zaman sen ilgilen ben gidiyorum diyorum şokta! bilgisayarımı verirmiş çocuk oynarmış o zaman. onuda kapıp gidiyorum!!! nereye gidecekmişim?????????????????????
tabi hizmetçi bakıcı temizlikçi ve bir köle olarak ne hakkım var ki dinlenmeye ben kimim ki????????????????????????????????????????
mecburen arayıp ulaşmaya çalışıyor; suçu bana at nasılsa herzaman ben kötüyüm nazlı hasta üşütmüş çocuğa bulaşmasın de!!!
ve bana senelik tatilimde hizmetçi muamesi yapılması haksızlık olmuyor da benim istememem dünyanın en kötü şeyi!!!
bana haksızlık diye bir şey olamaz ki!!!!
başka bir günde bilmem kimin gelinini eğlendirmem bekleniyor ama asla hiçbir zaman mesela benim eğlenmem eğlendirilmem gezdirilmem memnun edilmem gerekmiyor!!
asla öyle bir düşünce yok ailecek bana karşı. e annende olmazsa görüştüğün akrabalarında da öyle bir düşünce olmuyor. ben kullanılıp bir de üstüne teşekkür edilmesi gerekmeyen biriyim.
---------------
ablama göre rahat bırak istediği gibi yürüsüüüün. tabi bir yerini incitince yararlanınca hastalanınca kaprisini çeken sen değilsin. çok önemli işleri olan bir insan olarak çekip gidiyorsun Ankara'ya anneciği de ondan bir şey beklemeye kıyamıyor! bütün kaprisler bana, yüklendikçe yükleniyor. elini versen kolunu kaptırıyorsun.
bir kere gözümün önünden ayrıldı hani bırak istediği gibi yürüsün diyor ama gözü mü iyi görmediği ve inatla gözlük takmadığı için, yön duygusunu mu yitirmiş, dikkati dağınık aceleci ama beceriksiz bir insan oldu: kafasını çarpmış bir yere. saatlerce söylendi durdu!!! başka bir seferde ayağını burkmuş buldum 2 dakka gözümün önünden ayrıldı; aman bir kapris bir söylenmeler bir küfürler!! ne eczaneye uğrayıp danışmayı ne doktora gitmeyi ne kafede oturup dinlenmeyi teklif etmemi kabul ediyor. isyan ve küfür geberelim!!! ayağını burktuğu için beraber öleceğiz ne kadar harika!!!
tabi üstüne basamıyor ayağının, bana abanıyor asılıyor da asılıyor koluma!!! elleri de maşallah ahtapot kolu gibidir hele böyle düşeceği tutunacağı zaman yakaladığı ne varsa yapışır.
zaten zamanında süper zekasından azıcık bir yokuşu çıkamadığı için elimi istedi bir anda bütün ağırlığını tek elime bırakıverdiydi; hem kolum aşırı incindi bağları bile zedelenmiş hem yerlere düştük. ve kızımın kolunu hallettim diye üzüleceğine hala ben ağrıdan duramıyor ağlamaklı oluyorum hala şikayet ediyor tutatmamlışım!!! yahu 60 kilosun ben seni tek elle nasıl taşıyayım?????????????????
bu kol problemine rağmen hiç umursamadan asılır da asılır abanır da abanır bir yakaladı mı elinden kurtulamazsın yapışır!! bazen bileğimden yakalıyor ya da kolumdan; o kadar sıkıyor ki morarıyor ama umrunda mı hayır. sadece kendi derdinde. o yaşta düşmemeliymiş. evet tabi ama biraz da dikkatli yürü!!
dikkatli yürümek yerine ben sürekli koluna girip ağırlığını üstüme alıp yürüteceğim?????
ablamın umrunda mı? yabancı birine geçmiş olsun der gibi diyor pişkince tabi annem asla anlamıyor ve kızamıyor yavrusuna. ama ben günde 3 kere damlatılacak kulak damlasını işe gittiğim için öğlen damlatamıyoruz diye şeytanın kötü insanın iblisin önde gideni oluyorum!!!
ablam için hava hoş nasılsa doktora gitmeye ikna ederken laf dinleyen azarlanan aşağılanan kapris çeken kendisi değil: doktora giderken söylenmelerine şikayetlerine katlanan, koluna asılıp asılıp kanartılan kendisi değil!!!
ama ablamın böyle sorumlulukları yokmuş gibi görülüyor.
bir kış bize geldi, o sırada annemin kulak damlası zamanıydı, ben de hasta yatıyorum odamda; ağır üşütmüşüm aşırı migrenim tutmuş, yataktan çıkacak halim takatim yok. gelmiş kapıya beni kaldırmaya çalışıyor annemin kulak damlası damlatılacaaak. bir de utanmadan sitemkar ki!
demiyor nazlı hasta ben damlatayım bu defa, beni hasta hasta kaldırıp yaptırtmaya gelmiş yüzsüz.
nasıl damlatılır bilmiyormuş!!! yazıyor üstünde bilmeyecek ne var ki!
kendi damlatmaya mecbur kalınca da çok canı sıkılıyor.
sen değil miydin anneciğini çoooook özleyen.
benden daha iyi anlaşan benden çok seven benden çok düşünen!!! sen eğlendir sen ilacını ver bari bize gelince.
zaten bize gelince yabancı gibi ney nerde diye sora sora sürekli hizmet bekliyor. annesi de kıyamadığı için kızına sürekli benden bekliyorlar herşeyi. e ablam dinlenmeye gelmiş burayaaa!!!
tabi sürekli ben hizmet edecem kim benimle ilgilenecek kim bana hizmet edecek HİÇKİMSE.
neden öyle bir şey olsun ki neden öyle bir şey gereksin ki????????????????????
herhalde iyi yürüyemediği iyi göremediği için bir de bana yaslanıp rahat etmeye alıştığı içi bir yere giderken dönerken bile avanak gibi etrafına bakınıp duruyor. sanki şaşkın beceriksiz bir çocukmuş gibi hali. ben de sürekl annecim önüne bak annecim şuna dikkat et annecim basamak var tümsek var ağaç dalı var adam geliyor falan diye sürekli kollamak zorundayım.
azıcık gözümün önünden ayrılsa başına saçma birşey geliyor ve hem beni suçluyor hem sürekli dırdır beddua geberelim de kurtulalım!!!
ayağına taş girmiş diye ben de beraber geberip mezara gireceğim!! ne kadar harika bir gelecek hayali kuruyor bana!
yazın ayağına cam kırığı batma fobisi var. malum bizim sokaklar ne kadar temiz olabilir? taşlar çöpler kumlar. bir yerde tadilat olur atıkları kırıkları etrafta, hele cam kırmaya da bayılıyor insanlar. sürekli bir yerlerde kırık bira şişeleri. endişelenmekte haksız değil ama aşırı abartılı her zaman ve inanılmaz derecede mantıklı olduğunu düşünüyor.
e dikkatli yürür cam kırığı olmayan yerden geçersin.
sabah güneş tepede iyice yana yana çıkmadan sıcak bastırmadan markete gidecek olduk. aman ne fobi neredeyse çığlık çığlığa!
sürekli söylenerek surat asarak moral bozarak huysuz huysuz dolanıyor.
tabi anneme soracak olursan başka insanlar huysuz esas kendisi asla değil çünkü her zaman haklı! her zaman haklı olsan bile tüm gününü bir kötü duruma odaklayıp sürekli bundan bahsedip kendi moralini de başkasınınkini de niye bozarsın!
bozar bozar canı ne isterse yapar keyfi bilir kimse karışamaz ona!!!
cam kırığının ayağına girmesi korkusu yüzünden sabah 9'dan akşam yatıncaya kadar aynı şekilde tekrar ede ede söylendi durdu!! ne kadar harika bir huyu var.
ama ben en ufak şeyden rahatsız olup bişey yapmaya kalkarsam kendinin tüm gün söylenip nefret hakaret beddua saçtığını hiiiç düşünmemesine karşın benim en ufak şeyim annemin gözüne bir batıyor aman bir rahatsız bir huzursuz oluyor!!!!
efendim ne kadar işkilli ne kadar huysuz ne kadar huzursuz bir insanmışım moralini bozmuşum huzurunu kaçırmışım!!!!!!!!!!!!!
anam huysuz titiz işkilli aşırı endişeli nasıl olabilirim ki ben başka türlü?
kendi rahatsız olduğu şey için ben teselli etmeye çalışsam da bana kızar rahat am karılar gibi boşver diyormuşum!!! e katılsam da yeterli gelmiyor! galeyana gelip etrafa cam kırıkları için isyan ayaklanma başlatayım!!!
mesela birisi gürültü yapıyordur çok rahatsız olmuştur ben de anneme yaranmak için uyarırım ve annem bana şöyle de r huzurumu kaçırdın!!!!!!!! sinirimi bozdum münakaşa çıkacak sandım!!
ualn yarım saattir sesten şikayet edip dırdır eden sensin!!! kahve içmeye gitmişiz konuştuğu tek şey olumsuzluk!!
******
geçende mağazanın birinde bluzlara falan bakıp kalmışım, sanki küçük çocuğum annem, beceriksizleştiğinin farkında aslında ama üzülmek yerine ya da daha dikkatli daha da yavaş hareket etmek yerine öfkelenip iyice huysuzlaşıp fıttır fıttır dolanıyor. gitmiş geniş bir mazgala sandaletinin bir tarafını takmış dolamış! uğraşıyor çıkaramıyor.
adeta huysuzca çırpınıyor. bundan da ben suçluyum üstelik!!! bebek misin nasıl yürüneceğini benden daha iyi bilirsin hani!!!!
başka bir aile turunda ne efendim eniştemle ilerden gidip fotoğraf çekmeye dalmışım ne kadar kötü bir insanım!!! gitmiş dinlenmek için yakındaki bir kafede oturup serinlemek istemiş, ama kafenin kapalı olduğunu anlayamamış ve böyle gereksiz bir özgüvenle de bodoslama gider bir yerlere burnunun dikine! cama toslamış tabi kapalı kafe, annem otomatik açılacak kapı zannediyor, o hızla da dengesini kaybedip düşmüş yere. ben de fotoğraf çekiyorum.
an sevdiği favori evladı ilk göz ağrısı ablacığım da anneciğinin koluna girip yürüyeceğine keyfine bakmaya çok alışmış; kendi gezip tozacak yiyip içecek eğlenecek dinlenecek hiiiiç yaşlı annesinin sorumluluğunu almayacak, aklına bile gelmemiş koluna girmek yakınından yürümek! onun yerine rahaaat rahat takılmış. annem düşünce de koşup kaldıracağına sanki sadece kendi kızı ama ben bakıcısıyım! bana kızarak sesleniyor surat asıyor bakmıyormuşum annesine!!
tabi ben neden gezip eğleneyim fotoğraf çekip dondurma yiyeyim ben kimim ki????
bana kızıp beni suçluyorlar birlik olmuş, ben de bir güzel haşlamıştım yaz tatili falan demeden! hani en düşünceli annesini en seven en çok özleyen evlattın? giremedin mi annenin koluna!??? hem beraber geziye çıkıyoruz hem sabahın köründen ortadan kayboluveriyorsunuz. ta akşama kadar haber bile yok. annenle ilgilensene yoksa özlemedin mi yalan mı söylüyorsun!!!
mesela beraber avm'de geziyoruz; annem ablam geldi diye çok sevinçli. ablam sevinçli değil ama aslında, hiç uğraşmak istemiyor. annemde sevincinden bodoslama yürüyor önüne bakmadan haldır huldur. süs havuzu var ama görmüyor hiç. ben de uyarmasam düşecek.
sürekli annecim önüne bak annecim dikkat et diye uyarmasam ya takılır ya düşer ya kafasını çarpar.
ablam da diyor ki bırak istediği gibi yürüsüüün!
tabi düşsün süs havuzuna?
burksun ayağını.
senin için hava hoş. nasılsa sana yüklenmiyor. hiç huysuzluğunu çekmiyorsun.
mesela hastalanıyor annem ama inat eden veletler gibi doktora gitmeyi kabul etmiyor. ama ablamı arayıp şikayet ediyor şöyle hastayım böyle bilmem neyim diye. ablam da doktora gitmesi konusunda ikna etmek yerine arayıp bana sitem ediyor annesini niye götürmüyormuşum doktora!!!
onun annesi ben hasta bakıcıyım ya.
sen niye demiyorsun ikna etmiyorsun doktora gitmelisin diye! ?
kızacak çünkü kapris yapacak biliyor niye çenesini çeksin niye kötü olsun??
zar zor ikna ediyorum randevu ve izin alıyorum cart vazgeçiyor çocuk gibi annem doktora gitmekten!!!
ablam da diyor ki niye götürmüyorsun? sırtıma alıp zorla mı götürecem 68 yaşına gelmiş 65 kiloluk anamı???????? iki kere randevu aldım işten izin aldım son anda yok gitmem de gitmem!!! çocuk gibi ayak diretiyor bir de kapris: geberelim de kurtulalımmış!! sen bronşit oldun diye ben de ölecem olur!!!
ablama mahsus diyorum ki sen dersen ikna olur seni dinliyor: doktora gitmelisin de ikna et. hiç bulaşıp tepki çekmek istemiyor. çünkü doktor kelimesini kullandığın an sana düşman oluyor annem!!!
hem evin temizlikçisiyim hem başkalarının temizlikçisi hem annemin bakıcısıyım insan değil de!!! hah bir de yetmiyor hizmetçilik bakıcılık bir de buna dadılıkla şaklabanlık eklenmeye çalışılıyor!!
bilmem nereden arkadaşının torunu gelecekmiş.
eee.
bize bırakacakmış pazara giderken ben bakacakmışım.
yazın bile yazlığa tatile dinlenmeye gitmiyorum ben!!!! evi temizleyecem hatta anahtarı verdiği piç kurusunun kakasını bile temizleyecem evde bıraktığı tüm pisliklerle, yetmeyecek komşunun ütüsünü temizliğini yapacam çöpünü atacam! daha da yetmiyor bilmem kimin piçinin torununu eğleyeceğim!!!! üstelik ne bir odam var ne doğru dürüst bir yatağım, istediğim kadar uyuyamıyorum bile, istediğim kadar güneşlenemiyorum bile. ama annem yazlığımızı çok seviyormuş çok!!! hatta kalıp tamamen yerleşmek istiyormuş!!! bana iyice işkence olsun çook memnun olur!!!
bana da hayır derim diye emrivaki yapar oldu. yok bilmem kimin ütüsü yok çöpünü nazlı atar yok alışverişini nazlı yapsın! eskiden enayi enayi yapardım. kimse de iyilik bilmez kıymet bilmez. o hamam sıcaklarında eşşek kadar karpuz taşıdım ne doğru dürüst bir teşekkür ne bir dilim veriyor karı! sanki ben hamalıyım. ulan bakkalın çırağına bile oğlan diye bir yağ çekmeler bil canım cicim diye şirin görünmeye çalışmalar. ama tabi annemi de beni de enayi bulmuş beleşe hammal yakalamış niye şirin görünmek istesin?
baktım olacak gibi değil gevşek gevşeeek herkese HAYIR yapıştırıyorum!! hatta surat asarlarsa buraya tatile geldiğimi yıl içinde ne kadar yorulduğumu da abarta abarta anlatıyorum! tabi ki annem memnun değil. kendi iyi görünsün diye beni hamallığa peşkeş çekmeye bayılıyor ne kadar iyiliksver diyecekler anneme! ben yapmam deyince her seferinde hem de şoktan şoka giriyor! isyan ediyor bir de pişkince!!!
ama ablam olsa kıyamaz ha. ne ağır taşısın ne fazladan ev işi yapsın ne onu bunu memnun etmek için efor sarfetsin! hatta telefonda bile tembihler bu konuda. ama bana rahaaat rahat kıyar. hiç aklına gelmez nazlıya bişey olursa diye. çok pişkince talep etmeyi de sürdürür. arsızca emrivakilerde bulunur.
bir de kendisi dünyanın en iyilik sever en kibar kişisi gibi emrivaki yapıp bana şimdi arayıp da hayır diyemezmiş ne yapalım katlanacağız artık diye konuşuyor ama nasıl kuyruklu yalan yani o emrivaki olan boktan işi kendisi de benimle yapacakmış gibi davranıp, sonra yaşlılığını öne sürüp kaytarıp benim üstüme yıkacak aslında!!!
ben arayıp bahane uyduramazsam; telefonu yok falan gibi yalanları var annemin. mesela bu bilmem kimin torununu eğleyecekmişim. yok diyemezmiş şimdi zaten ev telefonundan aramış ulaşamazmışmış şimdi. bakacakmışız artık napalım diyor.
ben bütün sene onun bunun çocuğuyla uğraşıyorum zaten bir de eve gelip kaprisli memnuniyetsiz ve asla tatmin olmayan ve kıymek bilmeyen huysuz annemle uğraşıyorum: şurada yazlıkta ne doğru dürüst dinlenebiliyor ne uyuyabiliyor ne güneşlenebiliyorum bir de birinin veledine bakamam. ama anlamaz ki pişkin sadece kendi hislerine odaklı anti empatik bir insan. anneme göre sadece kendi duyguları var ve ben haricinde de herkes kendine göre haklı. ama ben her zaman bir şekilde muhakkak haksızım!!!
iyi o zaman sen ilgilen ben gidiyorum diyorum şokta! bilgisayarımı verirmiş çocuk oynarmış o zaman. onuda kapıp gidiyorum!!! nereye gidecekmişim?????????????????????
tabi hizmetçi bakıcı temizlikçi ve bir köle olarak ne hakkım var ki dinlenmeye ben kimim ki????????????????????????????????????????
mecburen arayıp ulaşmaya çalışıyor; suçu bana at nasılsa herzaman ben kötüyüm nazlı hasta üşütmüş çocuğa bulaşmasın de!!!
ve bana senelik tatilimde hizmetçi muamesi yapılması haksızlık olmuyor da benim istememem dünyanın en kötü şeyi!!!
bana haksızlık diye bir şey olamaz ki!!!!
başka bir günde bilmem kimin gelinini eğlendirmem bekleniyor ama asla hiçbir zaman mesela benim eğlenmem eğlendirilmem gezdirilmem memnun edilmem gerekmiyor!!
asla öyle bir düşünce yok ailecek bana karşı. e annende olmazsa görüştüğün akrabalarında da öyle bir düşünce olmuyor. ben kullanılıp bir de üstüne teşekkür edilmesi gerekmeyen biriyim.
---------------
ablama göre rahat bırak istediği gibi yürüsüüüün. tabi bir yerini incitince yararlanınca hastalanınca kaprisini çeken sen değilsin. çok önemli işleri olan bir insan olarak çekip gidiyorsun Ankara'ya anneciği de ondan bir şey beklemeye kıyamıyor! bütün kaprisler bana, yüklendikçe yükleniyor. elini versen kolunu kaptırıyorsun.
bir kere gözümün önünden ayrıldı hani bırak istediği gibi yürüsün diyor ama gözü mü iyi görmediği ve inatla gözlük takmadığı için, yön duygusunu mu yitirmiş, dikkati dağınık aceleci ama beceriksiz bir insan oldu: kafasını çarpmış bir yere. saatlerce söylendi durdu!!! başka bir seferde ayağını burkmuş buldum 2 dakka gözümün önünden ayrıldı; aman bir kapris bir söylenmeler bir küfürler!! ne eczaneye uğrayıp danışmayı ne doktora gitmeyi ne kafede oturup dinlenmeyi teklif etmemi kabul ediyor. isyan ve küfür geberelim!!! ayağını burktuğu için beraber öleceğiz ne kadar harika!!!
tabi üstüne basamıyor ayağının, bana abanıyor asılıyor da asılıyor koluma!!! elleri de maşallah ahtapot kolu gibidir hele böyle düşeceği tutunacağı zaman yakaladığı ne varsa yapışır.
zaten zamanında süper zekasından azıcık bir yokuşu çıkamadığı için elimi istedi bir anda bütün ağırlığını tek elime bırakıverdiydi; hem kolum aşırı incindi bağları bile zedelenmiş hem yerlere düştük. ve kızımın kolunu hallettim diye üzüleceğine hala ben ağrıdan duramıyor ağlamaklı oluyorum hala şikayet ediyor tutatmamlışım!!! yahu 60 kilosun ben seni tek elle nasıl taşıyayım?????????????????
bu kol problemine rağmen hiç umursamadan asılır da asılır abanır da abanır bir yakaladı mı elinden kurtulamazsın yapışır!! bazen bileğimden yakalıyor ya da kolumdan; o kadar sıkıyor ki morarıyor ama umrunda mı hayır. sadece kendi derdinde. o yaşta düşmemeliymiş. evet tabi ama biraz da dikkatli yürü!!
dikkatli yürümek yerine ben sürekli koluna girip ağırlığını üstüme alıp yürüteceğim?????
ablamın umrunda mı? yabancı birine geçmiş olsun der gibi diyor pişkince tabi annem asla anlamıyor ve kızamıyor yavrusuna. ama ben günde 3 kere damlatılacak kulak damlasını işe gittiğim için öğlen damlatamıyoruz diye şeytanın kötü insanın iblisin önde gideni oluyorum!!!
ablam için hava hoş nasılsa doktora gitmeye ikna ederken laf dinleyen azarlanan aşağılanan kapris çeken kendisi değil: doktora giderken söylenmelerine şikayetlerine katlanan, koluna asılıp asılıp kanartılan kendisi değil!!!
ama ablamın böyle sorumlulukları yokmuş gibi görülüyor.
bir kış bize geldi, o sırada annemin kulak damlası zamanıydı, ben de hasta yatıyorum odamda; ağır üşütmüşüm aşırı migrenim tutmuş, yataktan çıkacak halim takatim yok. gelmiş kapıya beni kaldırmaya çalışıyor annemin kulak damlası damlatılacaaak. bir de utanmadan sitemkar ki!
demiyor nazlı hasta ben damlatayım bu defa, beni hasta hasta kaldırıp yaptırtmaya gelmiş yüzsüz.
nasıl damlatılır bilmiyormuş!!! yazıyor üstünde bilmeyecek ne var ki!
kendi damlatmaya mecbur kalınca da çok canı sıkılıyor.
sen değil miydin anneciğini çoooook özleyen.
benden daha iyi anlaşan benden çok seven benden çok düşünen!!! sen eğlendir sen ilacını ver bari bize gelince.
zaten bize gelince yabancı gibi ney nerde diye sora sora sürekli hizmet bekliyor. annesi de kıyamadığı için kızına sürekli benden bekliyorlar herşeyi. e ablam dinlenmeye gelmiş burayaaa!!!
tabi sürekli ben hizmet edecem kim benimle ilgilenecek kim bana hizmet edecek HİÇKİMSE.
neden öyle bir şey olsun ki neden öyle bir şey gereksin ki????????????????????
uyursöver uyurdöver uyurkarateyapar uyurtekvandoyapar
ay komşulara oturmaya gittik, iyi ki bir markete giderken rastlaşınca bize buyrun demişler.
annem tüm akşam sürekli konuştu, neredeyse kimseye fırsat vermedi, saat olmuş neredeyse 3, artık konuşmaktan sesi kısılıyor hala konuşuyor.
sadece kendi konuşmasını da sohbet addediyor. ve çok hoş sohbet olduğunu düşünüyor.
ben kalkalım artık demesem sabaha kadar devam yani! daha enerji gelmiş, eve varınca da misafirlikte konuşulan herşeyin en baştan evire çevire müzakeresini yapmaya kalkıyor.
çok seviyormuş küçük evimizi, herşey ortadaymış herşey kolaymış evin içinde yorulmuyormuş.
tabi onun için eve girer girmez bebek gibi kalakalıyorsun; insan yıllar yılı kendi evini tanımaz mı. hiçbirşeyin yerini ve nasıl çalıştığını hatırlamıyor.
hafızasını kaybeden insanlar gibi en baştan başlamak zorunda. elbette kendisi yapamayacak kadar şaşkın ve beceriksiz halde; sürekli birşeylerin yerini ve neyin nasıl çalıştığını ben anlatmak, göstermek hatta alıp yapıp bulup eline tutuşturmak zorundayım.
daha duş başlığını çalıştıramadığı zaman oldu, şampuanın kapağını açamamış sabunla yıkamış saçını keçe gibi olmuş.
hele böyle şampuan diş macunu krem şişe falan gibi şeylerin kapaklarını değişik tasarım oldun diye çok alengirli yapıyorlar: annem hiç açamıyor.
böyle şeylere de çok acayip sinirlenir, beddualar eşliğinde ne istiyorsa yapıp eline vermek zorundasın, bıkmış hayattan geberelimmiş!!!
diş macununun kapağı çevirilerek tam açılan değil de, tık diye yarım açılan türde diye evde sinr krizleri geçirerek tepindi bağırarak bunu üretenlere alanlara beddualar etti ve sonunda geberelim de kurtulalım tamlamasıyla sonlandırdı.
ne gözü iyi görüyor ne de artık eli hissediyor demek.
eskiden ilk defa gittiğimiz Bursa'da bile şıp diye gideceğimiz yeri bulmuştu, Ankara ve İstanbul'da da. övündüğü kadar vardı. evdeki tüm eşyaların yerini ezbere bilirdi çünkü kendi bir düzen kurmuştu ve bozulması kıyametin kopması demekti!!!
şifonyerimde çamaşırlarımla yastık kılıflarının yerini değiştirdim diye esip gürleyip beni azarlayıp rahatlamıştı.
diyelim ki biri mavi yüz havlusu nerede dedi.
annem koordinat verir gibi anlatırdı.
şimdi ben koordinat verir gibi anlatsam bile kırk yılın başı istediğim bir şeyi bulamıyor!! kendi aradığı gözünün önündekini bile!!!
neyse bıraksam sabaha kadar kalacak insanların evinde.
zaten zamanında başka mahalledeki bir arkadaşına gitmiştik de sohbet uzayıp saat çok geç olunca, bize kalın kanepe yatak oluyor demişlerdi de kalmıştık!!!
çok sever başkasının evini, kendini az tanıyan insanlara böbürlenip hava atmayı, hizmet görmeyi.
ne güzel ana kız koyun koyuna sarılıp yatarmışız fantazyası vardı misafirliğe kaldığımız tanıdğın. o zaman da ben gelmişim nerdeyse 30uma! anamla sokulup sarılıp uyuyacakmışım??????
bence çok garip bir şey?
ne den isteyeyim ki gece dev bir insan gibi horlayan, elini kolunu çılgınlar gibi savurup vücudunu oradan oraya ani hareketlerle deviren, azıcık uykusundan uyanmış gbi olsa sigara yüzünden hörhör çıkan sesiyle gecenin körü konuşmaya bayılan, gece senin suratına karnına böbreğine dirsek kol bacak diz girip sabah bir de utanmadan beni uyutmadın diye şikayet eden huysuz ve bencil biriyle niye uyuyayım? tabi bir de zart zurt ossuran ve öksüren.
ablamın evleneceği sene Ankara'ya gittiğimizde dünürlerde kalmıştık aralar ne kadar limoni olsa da. şişirilen yataklardan varmış, bastılar havayı annemle ben yatacakmışım yanyana. ben de o zaman biraz zayıflamıştım stresten: hemen arkasından burnuma ne hadar hamur işi varsa dayayarak 70 kiloya çıkartıp sonrada götümden iğrendiğini söylemişti.
annem gibi bir uyur söver uyur döver uyur karate uyur tekvando yapar bir kadınla, hem de şişme yatakta uyuyacağım.
tam dalacaksın aniden bir dönüveriyor beni hoplatıyor, bir bacak kol savuruyor yatağı sallıyor ve şikayet edersen senden kötüsü senden suçlusu yok; yaşlı bir kadının uykusuz kalmasına sebep olan kötü bir insan bir iblissin!! benim irkilerek uyanmama asla inanmaz kabul etmez; aksine benim sesimden kendisi uyanmış ve huzuru kaçmıştır!!!
sağolsun annem benim sesimden irite oluyor huzuru kaçıyor! mesela bir kaç hafta önce gecenin 01'inde zarzar kapı çaldı. sarhoş salağın teki yanlış gelmiş ve laftan anlamıyor. 2 defa da çalınca azarladım.
defalarac canhıraş çalan kapı zilini hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç duymamış; adamı azarlarkenk sesimi duymuş irkilmiş siniri bozulmuş huzuru kaçmış.
napaydımlaftan anlamıyor diye eve sokup koynuma mı alaydım?????????????????*
neyse beni şişme yatakta hop hop hoplatıyor diye yastığımı alıp kaltım ve ikili kanepeye sığıştım: ne diyor biliyor musunuz; berbat edecekmişim kanepeyi iğrençlik olacak pis olacakmış!!!
tabi benim varlığım o kadar pis o kadar iğrenç ki uzandığım kanepeyi yakmak zorunda kalacaklar!!!!
aynı şeyi ablamda da yapmıştı; fazla çarşaf kirletmeme de bir sinir olmuştu, öyle kaçıp sığındığım koltuktan tiksinmiş ablacığımın silmek zorunda kalacağını düşünerek yakınmıştı.
ne kadar iğrenç ve irite edici bir varlığım ben yaaa!!
annem tüm akşam sürekli konuştu, neredeyse kimseye fırsat vermedi, saat olmuş neredeyse 3, artık konuşmaktan sesi kısılıyor hala konuşuyor.
sadece kendi konuşmasını da sohbet addediyor. ve çok hoş sohbet olduğunu düşünüyor.
ben kalkalım artık demesem sabaha kadar devam yani! daha enerji gelmiş, eve varınca da misafirlikte konuşulan herşeyin en baştan evire çevire müzakeresini yapmaya kalkıyor.
çok seviyormuş küçük evimizi, herşey ortadaymış herşey kolaymış evin içinde yorulmuyormuş.
tabi onun için eve girer girmez bebek gibi kalakalıyorsun; insan yıllar yılı kendi evini tanımaz mı. hiçbirşeyin yerini ve nasıl çalıştığını hatırlamıyor.
hafızasını kaybeden insanlar gibi en baştan başlamak zorunda. elbette kendisi yapamayacak kadar şaşkın ve beceriksiz halde; sürekli birşeylerin yerini ve neyin nasıl çalıştığını ben anlatmak, göstermek hatta alıp yapıp bulup eline tutuşturmak zorundayım.
daha duş başlığını çalıştıramadığı zaman oldu, şampuanın kapağını açamamış sabunla yıkamış saçını keçe gibi olmuş.
hele böyle şampuan diş macunu krem şişe falan gibi şeylerin kapaklarını değişik tasarım oldun diye çok alengirli yapıyorlar: annem hiç açamıyor.
böyle şeylere de çok acayip sinirlenir, beddualar eşliğinde ne istiyorsa yapıp eline vermek zorundasın, bıkmış hayattan geberelimmiş!!!
diş macununun kapağı çevirilerek tam açılan değil de, tık diye yarım açılan türde diye evde sinr krizleri geçirerek tepindi bağırarak bunu üretenlere alanlara beddualar etti ve sonunda geberelim de kurtulalım tamlamasıyla sonlandırdı.
ne gözü iyi görüyor ne de artık eli hissediyor demek.
eskiden ilk defa gittiğimiz Bursa'da bile şıp diye gideceğimiz yeri bulmuştu, Ankara ve İstanbul'da da. övündüğü kadar vardı. evdeki tüm eşyaların yerini ezbere bilirdi çünkü kendi bir düzen kurmuştu ve bozulması kıyametin kopması demekti!!!
şifonyerimde çamaşırlarımla yastık kılıflarının yerini değiştirdim diye esip gürleyip beni azarlayıp rahatlamıştı.
diyelim ki biri mavi yüz havlusu nerede dedi.
annem koordinat verir gibi anlatırdı.
şimdi ben koordinat verir gibi anlatsam bile kırk yılın başı istediğim bir şeyi bulamıyor!! kendi aradığı gözünün önündekini bile!!!
neyse bıraksam sabaha kadar kalacak insanların evinde.
zaten zamanında başka mahalledeki bir arkadaşına gitmiştik de sohbet uzayıp saat çok geç olunca, bize kalın kanepe yatak oluyor demişlerdi de kalmıştık!!!
çok sever başkasının evini, kendini az tanıyan insanlara böbürlenip hava atmayı, hizmet görmeyi.
ne güzel ana kız koyun koyuna sarılıp yatarmışız fantazyası vardı misafirliğe kaldığımız tanıdğın. o zaman da ben gelmişim nerdeyse 30uma! anamla sokulup sarılıp uyuyacakmışım??????
bence çok garip bir şey?
ne den isteyeyim ki gece dev bir insan gibi horlayan, elini kolunu çılgınlar gibi savurup vücudunu oradan oraya ani hareketlerle deviren, azıcık uykusundan uyanmış gbi olsa sigara yüzünden hörhör çıkan sesiyle gecenin körü konuşmaya bayılan, gece senin suratına karnına böbreğine dirsek kol bacak diz girip sabah bir de utanmadan beni uyutmadın diye şikayet eden huysuz ve bencil biriyle niye uyuyayım? tabi bir de zart zurt ossuran ve öksüren.
ablamın evleneceği sene Ankara'ya gittiğimizde dünürlerde kalmıştık aralar ne kadar limoni olsa da. şişirilen yataklardan varmış, bastılar havayı annemle ben yatacakmışım yanyana. ben de o zaman biraz zayıflamıştım stresten: hemen arkasından burnuma ne hadar hamur işi varsa dayayarak 70 kiloya çıkartıp sonrada götümden iğrendiğini söylemişti.
annem gibi bir uyur söver uyur döver uyur karate uyur tekvando yapar bir kadınla, hem de şişme yatakta uyuyacağım.
tam dalacaksın aniden bir dönüveriyor beni hoplatıyor, bir bacak kol savuruyor yatağı sallıyor ve şikayet edersen senden kötüsü senden suçlusu yok; yaşlı bir kadının uykusuz kalmasına sebep olan kötü bir insan bir iblissin!! benim irkilerek uyanmama asla inanmaz kabul etmez; aksine benim sesimden kendisi uyanmış ve huzuru kaçmıştır!!!
sağolsun annem benim sesimden irite oluyor huzuru kaçıyor! mesela bir kaç hafta önce gecenin 01'inde zarzar kapı çaldı. sarhoş salağın teki yanlış gelmiş ve laftan anlamıyor. 2 defa da çalınca azarladım.
defalarac canhıraş çalan kapı zilini hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç duymamış; adamı azarlarkenk sesimi duymuş irkilmiş siniri bozulmuş huzuru kaçmış.
napaydımlaftan anlamıyor diye eve sokup koynuma mı alaydım?????????????????*
neyse beni şişme yatakta hop hop hoplatıyor diye yastığımı alıp kaltım ve ikili kanepeye sığıştım: ne diyor biliyor musunuz; berbat edecekmişim kanepeyi iğrençlik olacak pis olacakmış!!!
tabi benim varlığım o kadar pis o kadar iğrenç ki uzandığım kanepeyi yakmak zorunda kalacaklar!!!!
aynı şeyi ablamda da yapmıştı; fazla çarşaf kirletmeme de bir sinir olmuştu, öyle kaçıp sığındığım koltuktan tiksinmiş ablacığımın silmek zorunda kalacağını düşünerek yakınmıştı.
ne kadar iğrenç ve irite edici bir varlığım ben yaaa!!
20.07.2018
ha neyse nazlı temizleeeer.
ya harika!
tam bana layık. tüm ailenin yavşakça bana layık bulduğu bu. hizmetçilik pislik temizlemek bok.
yazlığa bir geldik, içeri girdim yerler kumlu kumlu! pis kokular var ve tüm perdeler açık!
bende hemen şoka girdim öfkelendim. sandım ki eve hırsız girmiş. karman çorman olmuş heryer. kenarda bırakılmış kokmuş çöp, orada burada atılmış yerlere banyo havlularımız, lavaboda birikmiş kirli tabaklar, lekeli bir tuvalet.
ben sinirlenip bağırıp çağırdıkça annem gayet sakin! suçu çıkmasın diye ortaya.
meğer bilmem kimlerin oğluna vermiş anahtarı tatil yapsın diye!
o kadar da sakin o kadar da olağan bir şeymiş gibi söylüyor ki.
yazın evin kapısını kilitlediğim anda, tam o anda, 1 günlüğüne dahi anahtarın bende kalmasına tahammül edemiyor, içi içini kemiriyor, ama başkasına peşkeş çekiveriyor büyük zevkle!!
tam o sırada da ablam aramış, normalde açamaz burnuma dayar telefonu heryerde tuvalette sıçarken bile pişkince bana getirir aç diye ama açmayı başarmış; sanki etrafın pis bırakılması dünyanın ennnnn olağan şeyiymiş gibi bir rahatlıkta ablama durumu anlatıyor.
ablamda nasılsa gerekli sorumlulkları, boktan işleri kendi yapmıyor; ne bizimkini ne kendininkini; bu yüzden yavşak yavşak- sahte bir sinirlen bari ananla kardeşine kazık atılmış-niye alakadar etsin ki onu?nasılsa kendi temizlemeyecek--- anneme diyor ki;
ha neyse nazlı temizleeeer.
tabi kendi kirimiz pisimiz yetmiyor; onun bununkini de temizlerim ne olacak!!! başka ne işe yararım ki ben.
ha ama kendilerine en ufak bir kusur kabalık hata olsun ayyy mangalda kül bırakmazlar; nasıl isyan ederler nasıl. dünya elbisesine kola sıçratan garsonu mahvetmek için ayaklanmalı mesela!!!
annem de aynı. herkesi gaza getirmek için uğraşır, manipüle eder; sonra etrafındakiler onu savunmaya geçtiği an geri çekilir ve elini kirletmeden işini gördürmekle kalmaz: sen kötü görünürsün o masum ayaklarına yatar...
hani bari bütün iş nazlı'nın başına kalacak diye sinirlen. yooo. bunun için asabını mı bozacak?
nasılsa ikisi de elini sürmeyecek, kıçını yayıp oturacak ve oturduğu yerden burun kıvırıp kusur bulup emirler yağdıracak!!!
ah canım bilmem kimin oğlu üniversitede çok yorulmuş, tatil yapıp dinlenmiş eğlenmiş yavrucak!!! ah yazık garibim!!! nasılsa eşşeğin siki nazlı var burada. keşke salonun ortasına sıçsaydı hah tam bana layık olurdu bok temizlemek.
zaten anneciğim nerede kedi köpek boku görse beni hatırlıyor sağ olsun bana gösteriyor temizleyeyim bekliyor!!
ne yani aşk meyvesi prenses ablacığıma mı yaptırtacaktı!!! ah kıyamaz ki yavrusuna o ilk göz ağrısı!
gayet sakin içeri giriyor; sonra da benden bekliyor herşeyi yapmamı! tiksindiği için kapı kollarını bile tutup kapıları pencereleri açamıyor çünkü onu el bebek gül bebek prensesler gibi büyütmüş dedemle anneannem!
ne güzel beni el bebek gül bebek prenses gibi yetiştirmediğin çok iyi olmuş layığımı bilirim o zaman değil mi anneciğim!!
hiç de istemezler gerçekleri duymak! onun yerine ben yerlere yatarak sürünerek temizlik yapayım. hiç sakıncası yok. yorulsam sakatlansam hastalansam ne fark eder. ben nasılsa boş gezenin boş kalfası değersiz önemsiz kimsenin sevmediği doğmamı bile kimsenin gerçekten istemediği biriyim!!!
aa anneciği kafasını yormasın. bunun için asabını bozmasın ha.
tabi yavrusu aşkısı hiç sinirlenmez ne var bunda? nasılsa nazlı temizleyeceek????????????
gayet normal bir şey aksini bir salise dah düşünmeyin.
tabi herkes ben haricinde tüm sene yoruluyor ve dinlenmeyi rahatlamayı hak ediyor ama ben hizmet etmeyi hak ediyorum.
ablam bize geldiğinde komşusunda bile bu kadar yavşak bir rahatlıkta değil; yayılıp hizmet bekliyor! bişey gerekse bana soruyor ama esas kendi önüne gelsin hizmet ayağına gelsin istiyor. bardak nerede nazlı? götümde? nerede olur bardak????? nereden bilsinmiş ki? belki kullanmasını istemeyeceğim şeyler varmış. tabi en iyisi suyunu bile ayağına ben vereyim.
aa tüm sene anneciğini özlemiş yorulmuş hizmet görecek elbet.
e bana kim hizmet edecek??????????
ben evine gittiğimde bir şey istesem koşup yapıyor mu kendin al diyor. hiiiiiç istifini bozmaya çalışmıyor. ama ben kendine hizmet etmeliyim.
benim ne gibi bir sorunum ne gibi bir hayat beklentim olabilir ki? neden nazlı işte sıkılmıştır yorulmuştr diye düşünmeleri gereksin?
annem de sürekli kaşgöz eder ablana şunu getir bunu götür diye!! aa yavrusu gelmiş onun! ben hizmetçisi olduğum için!!!
kaynanasına gidince yağ çekmekten bu kadar yayılamıyor ama annesine yapmadığı hizmeti kaynanasına yapıyor etrafında pervane annecim annecim diye! ama gerçek annesinin evine gelince de biz ablamın evine gidince de ben hizmet edeceğim, her işe ben koşacağım!
hatta annemin fantastik evreninde keşke aynı şehirlerde yaşasak da ablacığımın ev işlerini ben yapsam, ah canım çok para harcıyor; tasarruf yapıp biriktirmiş olur parasını. ne kadar zor kazanıyor o ben biliyor muyum ki parasını!!!
yani lütfediyor da bilmem kimin oğlunun evi kirli bırakması hoş değilmiş. ama ben büyütüyormuşum ne varmış temizlermişim önümüzde günler varmış!!!
yeni değil bu beni hizmetçi ve köle gibi görmeleri. ne ilk ne de son. istediğin kadar anlat kavga et bağır çağır laf sok suçla. gene aynı yere döner. benim bana yapılan herhangi bir haksızlığa bir cümle etmeye hakkım yok ki!!!!!
annem zannediyor ki ben hemen temizliğe girişeceğim büyük zevkle hatta komşuların evlerini de temizler ütülerini de yaparım. tüm tatilimi böyle geçireyim ne var!!! ne var ki gayet normal.
ne hakla güzel rahat bir tatil mışıl mışıl bir uyku bekliyorsun hak etmiyorsun. senin layığın pislik temizlemek bok temizlemek.
lakayt lakayt dikilip bana bakıyor. ablacığım da olağan karşılamış nazlı temizlerrr sen kafanı yorma demiş.
tabi benim var oluş sebebim hizmet!! daha sürekli her konuda hizmetlerim yetmiyor 65 kiloluk poposunu koyacağı kim bilir 20 kiloluk tekerlekli sandalyeyle annemi avrupa turuna çıkaracağım. heryere taşıyıp rahat etmesini sağlayacağım!!! daha 1 saatliğine gittiğimiz kafede başka bir şeye dikkatimi vermeme tahammül edemiyor; sanki kendisi benim çocuğum: muhakkak düzeltmem gereken bir rahatsızlık çıkarmaya çalışıyor. niye dalmışım internete? annemi gözleyip bir istediği var mı diye beklemeliyim köpek gibi. ne diye kahvemi içerek rahatlamaya kalkıyorum ki?
bir köle ve it olarak ne hakla.
mahsus da bana kimin oğluna vermiş anahtar söylemiyor ki açıp fırçalamayayım, yavrucak tüm sene yorulmuuuuş!!! ben yorulmadım mı?????????????? ama kimin umurunda tabi. hayatında görmediği bilmem kimin oğluna benden çok hak ve benden çok değer verir!!!!
çok istiyorsan sen kal ben pis evde kalmam eyvallah dedim çıktım. bakkala hipo almaya mı gidecekmişim????????????
geri dönelim temizlikçiye temizlettikten sonra geliriz diyorum nevri dönüyor!
ne yani bana bedavaya işkence olacağına 200 lira mı vereceğiz gülüzar'a!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!????????????????
oysa ki tam layığım pis bir ev. keşke eve 50 kişi doldurup duvarları bokla sıvasalardı işte o zaman tam layığım olurdu ama bu kadarı da fena değil!!!!
200 lira vermektense ah canım gülüzar yerine ben soluyayım tuz ruhu ve hipoları. onun eli değeceğine kanserojen maddelere benim değsin. o yorulacağına ben yorulayım ne var yani.
gerçekten sinirlenmeme isyan etmeme anlam veremiyor annem. halbuki dünyanın en adaletli en ahlaklı ve en vicdanlı kişisi!!!! kendi evimi başkasının pisiyle bulmak ve temizlemesi gereken de normal ve benim!!!! ben dururken kim temizleyecek?????????
aa ama kendi yerleri sildiği zaman yerde bir ayak izi görse bağırarak azarlardı bizi. kendne ve ablama haksızlık yapılamaz ama benim layığım bu!!!
neden anlam versin?????????? anlamsız bir inadım varmış yersin!!!! ne varmış temizlermişim 3 şişe hipoyla ovsam yetermiş!!!
sonra arayıp annesine söyleyecekmişmiş.
yalan.
evet yalan söylerken oluşan mimikleri var o an. yüzüme tam bakamayıp etrafı süzüp değerlendiriyormuş gibi yapıyor. arayıp teşekkür bile etmemişler buna bozulmuş ama. bak yine kendine haksızlık ama bana olamaz.
birisi sebepsiz gelip beni dövse şu an mesela hatta öldürse. gene haksızlık olamaz bana. anneme haksızlık olur. eee ev işlerini kim yapacak diye düşünür. kızım genç yaşta mezara gitti diyeceğine. kendine haksızlık kendine kaldı işler kendi yalnız kaldı ama bana değil.
sadece yerlerin kirli olduğunu zannediyor annem. sanki girip yatağında pis götüyle uyumamış kimse!!! ha sikini de elleyip sürmüştür heryere. hadi git yat bakalım yatağına onun bunun bokuyla!!!!
ohh rahat rahat tatilini yapmış, 1 tane temiz havlu bırakmamış, makinaya atmaya bile gerek görmemiş, sağa sola savuşturmuş, nasılsa bir başkası temizleyecek neden düşünsün. ama otelde bile bu kadar pasaklı olmaya utanırlar, hele anneciklerine kıyamazlar çünkü kızar da aynı zamanda ama bir başkasına bok bulaşmış tuvalet bile bırakılır. ne var temizlesin nazlı!!
anneme göre evin kirli bırakılması ve benim temizlememin gerekmesinin normalliği haksızlık falan asssssssssssssssssssssssssssssssssssssssla değil asla ama asla aslaasla!!!!!!11
ama benim kendine eve dönelim, gülüzar temizlesin öyle geri geliriz demem büyük haksızlık!!! ne kadar yol çekmiş ne kadar yorulmuş o ben biliyormuymuşum? ben hiç düşünüyormuymuşum???????
benim bok temizlememe dertlenmiyor da geri dönmeye dertleniyor!
ben ne kadar kötü bir insanım??????? ben ne kadar ahlaksız acımasız düşüncesiz bir insanım böyle!!!!! yerdeki kumları, kirli havlu ve çarşafları yıkayıp, bulaşıkları yıkayıp, banyoyu mutfağı temizleyip boklu tuvaleti böyle suratımı içine soka soka klozetin temizlemek yerine tam layığım olduğu gibi- yerine diyorum ki geri dönelim!!! hem annem yorulacak hem boşuna 200 lira verecem oysa başka herhangi bi biri bile layık değilken bok temizlemeye ben öz kızı tam da layığıyım tam!!!!!
en iyisi ben lağım işlerinde çalışayım. mersin'in tüm boklarının birleşip denize aktığı nokta varsa işte benim layık olduğum yer orası!!!
ben sinirlendikçe ben isyan ettikçe ve sen beni niye pisliğe layık buluyorsun dedikçe başkaları aman canım çok yorulmuşlar dinlensinler kıymam diye düşünürken bana pişkince kıydıkça : asla gerçeklerin yüzlerine vurulmasından hoşlanmazlar. özellikle de annem.
çünkü zaten kendini yerden yere vuran en çok kendini eleştiren birisiymiş de ondan. bir de başkasından eleştiri duymaya tahammülü yokmuşmuş.
ah canım. niye hiç kendine demiyorsun yazık nazlı yorulacak?????????
aklına dahi gelmiyor ki.
olayı başka yere çekip saptırıyormuşum inatçıymışım.
niye herkesi dinlenmeye rahatlamaya layık bulurken beni bok temizlemeye layık buluyorsun. mesele o değilmiş ki???????? ne ya? pis bir evi benim temizlememi istiyorsun pişkince ama alakası yok bununla.
işine gelmeyince yan çizmeye bayılır ve iyi bilir; elindeki biriktirdiği kozları kullanmak için bir fırsat.
ama ben daha iyi temizlermişim gülüzar'ın işini beğenmiyormuşum, ona vereceğimiz parayla kaç aile et yermiş! inatçı ve vicdansızmışım paramı çarçur ediyormuşum!!
sayesinde bu ayı çarçur edemedim. çünkü telefon dolandırıcılarına hediye gelecek diye inanmış ama korkusundan kendinin değil benim banka kartımı alıp numarasını vermiş. maaşım çekilmiş. ve üzülüp pişman olacağına, bir şekilde af dileyeceğine, hala bana onun bunun pisliğini temizlemeyi yakıştırıyor!!!
kendi temizleyemez aaaaaaaaaaaaaaaaaaaa o prensesler gibi büyütülmüş!! hem yaşlı o yorulur hem bezler nerde bilmiyor. elbette burada olsa bile ablacığım da temizleyemez ay kıyamaz onaaa!!!
hep laf kalabalığına getirip beni kafalayacağını zannediyor; saat geç olmuşmuş dönemezmişiz ucun ucun temizlermişim, market kapanmadan hipo alaymışım.
aslında böyle bir insan terk edilmeyi çok hak ediyor. ah ama benim vicdanım! 2 dakka gözümü ayırsam yaramaz ve beceriksiz bir velet gibi ama ne sevimli ne gelecek vaat ediyor muhakkak başına saçma birşey gelmiş oluyor. ya düşer ya kafasını çarpar. geçende alışverişte 2 dakka gözümün önünden ayrıldı, ayağını mazgala sıkıştırmış küfrederken buldım!!! geberelim diye beddua ediyor: tabi ki beraber gebereceğiz annemin hayal dünyasına göre. ama ablacığım değil haaaaa ben!
demiyor ki kızım benimle ilgilenmekten ne gezinin ne tatilin ne alışverişin tadını çıkarabiliyor: bari yorulmasın!!! yoo ne münasebet!!
kendimi ne kadar paralarsam anneme göre az!! ya geçen sene perdeleri yıkamalı diye tutturdu ve o kadar işin arasında boynum yüzünden midir nedir başım döndü: umurunda bile olmadı!!!!!!!!!1 bırak yaranmayı endişelenmedi bile. pişkin pişkin taleplerine devam etti durdu. bana sinir krizi geçirtene kadar ruhsuzça ve arsızca istedi durdu; beni ayağa dikip durdu. düşüp kafamı çarpıp yamulsam kendi başımın çaresine bakmak zorunda kalacam herhalde.
bari yalandan bir endişelen bir yarım saat sus bişey isteme de dinlensin. ama dayanamıyor. ancak sinirimden tepinip yastıkları yerlere fırlatıp , evin her köşesine her yerine tıktığı zigon sehpaları devirip başım dönüyor diye anırınca zarzor dank etti!!!
ciddi ciddi dönüyordu, ama öyle ki yattığım yerin farkındaym ama altımda dönüyormuş gibi hissediyordum annemse istiyor da istiyor; ulan yalandan bi merak et be kadın!!! eskiden gene endişelenirdi sağlığım için. son yıllarda iyice vurdum duymaz. sadece kendi garip endişelerini düşünür.
mesela sabah sabah markete giderken site içindeki; giydiğim şort yüzünden göt severlerin peşime takılıp beni asansörde sikmeleri. ben de o kadar salak o kadar enayiyim ki götüm sikilene kadar idrak edip bişey yapamayacağım.
ama kısaltacam diye aldığı ve resmen kuku dekolteli aslında tuniğe dönmüş elbisemi sadece alttan külotla giyeceğim.
dizüstü şort götveren olmama sebep olacak ama en ufak harekette kukumu gösteren elbise olmayacak??????????
yemek yapmak hariç her boku ben yapıyorum evde. ben tuvalet kağıdı takmazsam kendi bulup takamaz bile. bön bön bakıp, her gün görüp söylediği kağıdı bulamıyor!!!!
bir yere giderken dönerken sürekli annemi kollamam gerek; sürekli annecim önüne bak ya da annecim şuna dikkat et demek zorundayım çünkü görmüyor. görüyor aslında ama algılayıp anlayamıyor sanki.
kendinin dediği bir şey içinde şöför olan arabanın arkasında durmamak lazım görmez de geri gider: ama gitmiş enayi gibi bir arabanın arkasında salak salak durmuş; o da geri gidiyor gerçekten! ben arabanın kaputua vurup yavaşşşş demesem tepeleyecek. annemse ahmak ahmak bana bakıyor anlayamamış ki orada duruncaya kadar 2 kere seslendim orada durma diye.
son 3-4 senedir annem iyice umursamaz iyice değer vermez oldu bana nasılsa elinin hemen her an altındayım ya!!!!üstelik son birkaç yıldır kaç kere hastalandım.
baş dönmesi, tutulmalar, idrar yolu enfeksiyonu, bronşit, üşütmeler, mide aüğrıları, bağırsak sorunları. defalarca hastalandım insan artık sağlığı mı bozuluyor bunun daha beter olmasın diye endişelenmez mi?????????? yoooo.
sen ne kadar verirsen o onun on katını daha ister asla doymaz asla yetmez.
fantastik evreninde bir de koca poposunu tekerlekli sandalyeyle avrupa turu attırmam var...
benim gibi fıtık, kireçlenme, kemik erimesi, ülser, bronşit vb olmasın demez: olursa olmuş olur olmazsa olmamış. annem sadece istemeyi sever istediğini yaptırtmayı; sonuçları senin sorunun. hastalanırmısın sakat mı kalırsın hiiiiç alakası yok onunla hiç. yapmayaydın kafana silah mı dayadık????????????????????? der kurtulur.
baş dönmemle ilgili bırak endişeyi vicdan azabı bile çekmedi. kızımı garip hareketlerle merdiven tepelerinde cereyanda yordum da öyle oldu diye düşünmedi; başka şeylerle suçladı! zaten perdeler de hiç olmamış!!!!!
istediği kadar söylensin o pis eve girmek istiyorsa buyursun ben eve dönüyorum!!!! mecburen geliyor tabi. ne o pis evde kalmaya razı olur ne kendi elini oynatıp temizler eşşşşşek nazlı varken niye yapsın!!!
tam bana layık. tüm ailenin yavşakça bana layık bulduğu bu. hizmetçilik pislik temizlemek bok.
yazlığa bir geldik, içeri girdim yerler kumlu kumlu! pis kokular var ve tüm perdeler açık!
bende hemen şoka girdim öfkelendim. sandım ki eve hırsız girmiş. karman çorman olmuş heryer. kenarda bırakılmış kokmuş çöp, orada burada atılmış yerlere banyo havlularımız, lavaboda birikmiş kirli tabaklar, lekeli bir tuvalet.
ben sinirlenip bağırıp çağırdıkça annem gayet sakin! suçu çıkmasın diye ortaya.
meğer bilmem kimlerin oğluna vermiş anahtarı tatil yapsın diye!
o kadar da sakin o kadar da olağan bir şeymiş gibi söylüyor ki.
yazın evin kapısını kilitlediğim anda, tam o anda, 1 günlüğüne dahi anahtarın bende kalmasına tahammül edemiyor, içi içini kemiriyor, ama başkasına peşkeş çekiveriyor büyük zevkle!!
tam o sırada da ablam aramış, normalde açamaz burnuma dayar telefonu heryerde tuvalette sıçarken bile pişkince bana getirir aç diye ama açmayı başarmış; sanki etrafın pis bırakılması dünyanın ennnnn olağan şeyiymiş gibi bir rahatlıkta ablama durumu anlatıyor.
ablamda nasılsa gerekli sorumlulkları, boktan işleri kendi yapmıyor; ne bizimkini ne kendininkini; bu yüzden yavşak yavşak- sahte bir sinirlen bari ananla kardeşine kazık atılmış-niye alakadar etsin ki onu?nasılsa kendi temizlemeyecek--- anneme diyor ki;
ha neyse nazlı temizleeeer.
tabi kendi kirimiz pisimiz yetmiyor; onun bununkini de temizlerim ne olacak!!! başka ne işe yararım ki ben.
ha ama kendilerine en ufak bir kusur kabalık hata olsun ayyy mangalda kül bırakmazlar; nasıl isyan ederler nasıl. dünya elbisesine kola sıçratan garsonu mahvetmek için ayaklanmalı mesela!!!
annem de aynı. herkesi gaza getirmek için uğraşır, manipüle eder; sonra etrafındakiler onu savunmaya geçtiği an geri çekilir ve elini kirletmeden işini gördürmekle kalmaz: sen kötü görünürsün o masum ayaklarına yatar...
hani bari bütün iş nazlı'nın başına kalacak diye sinirlen. yooo. bunun için asabını mı bozacak?
nasılsa ikisi de elini sürmeyecek, kıçını yayıp oturacak ve oturduğu yerden burun kıvırıp kusur bulup emirler yağdıracak!!!
ah canım bilmem kimin oğlu üniversitede çok yorulmuş, tatil yapıp dinlenmiş eğlenmiş yavrucak!!! ah yazık garibim!!! nasılsa eşşeğin siki nazlı var burada. keşke salonun ortasına sıçsaydı hah tam bana layık olurdu bok temizlemek.
zaten anneciğim nerede kedi köpek boku görse beni hatırlıyor sağ olsun bana gösteriyor temizleyeyim bekliyor!!
ne yani aşk meyvesi prenses ablacığıma mı yaptırtacaktı!!! ah kıyamaz ki yavrusuna o ilk göz ağrısı!
gayet sakin içeri giriyor; sonra da benden bekliyor herşeyi yapmamı! tiksindiği için kapı kollarını bile tutup kapıları pencereleri açamıyor çünkü onu el bebek gül bebek prensesler gibi büyütmüş dedemle anneannem!
ne güzel beni el bebek gül bebek prenses gibi yetiştirmediğin çok iyi olmuş layığımı bilirim o zaman değil mi anneciğim!!
hiç de istemezler gerçekleri duymak! onun yerine ben yerlere yatarak sürünerek temizlik yapayım. hiç sakıncası yok. yorulsam sakatlansam hastalansam ne fark eder. ben nasılsa boş gezenin boş kalfası değersiz önemsiz kimsenin sevmediği doğmamı bile kimsenin gerçekten istemediği biriyim!!!
aa anneciği kafasını yormasın. bunun için asabını bozmasın ha.
tabi yavrusu aşkısı hiç sinirlenmez ne var bunda? nasılsa nazlı temizleyeceek????????????
gayet normal bir şey aksini bir salise dah düşünmeyin.
tabi herkes ben haricinde tüm sene yoruluyor ve dinlenmeyi rahatlamayı hak ediyor ama ben hizmet etmeyi hak ediyorum.
ablam bize geldiğinde komşusunda bile bu kadar yavşak bir rahatlıkta değil; yayılıp hizmet bekliyor! bişey gerekse bana soruyor ama esas kendi önüne gelsin hizmet ayağına gelsin istiyor. bardak nerede nazlı? götümde? nerede olur bardak????? nereden bilsinmiş ki? belki kullanmasını istemeyeceğim şeyler varmış. tabi en iyisi suyunu bile ayağına ben vereyim.
aa tüm sene anneciğini özlemiş yorulmuş hizmet görecek elbet.
e bana kim hizmet edecek??????????
ben evine gittiğimde bir şey istesem koşup yapıyor mu kendin al diyor. hiiiiiç istifini bozmaya çalışmıyor. ama ben kendine hizmet etmeliyim.
benim ne gibi bir sorunum ne gibi bir hayat beklentim olabilir ki? neden nazlı işte sıkılmıştır yorulmuştr diye düşünmeleri gereksin?
annem de sürekli kaşgöz eder ablana şunu getir bunu götür diye!! aa yavrusu gelmiş onun! ben hizmetçisi olduğum için!!!
kaynanasına gidince yağ çekmekten bu kadar yayılamıyor ama annesine yapmadığı hizmeti kaynanasına yapıyor etrafında pervane annecim annecim diye! ama gerçek annesinin evine gelince de biz ablamın evine gidince de ben hizmet edeceğim, her işe ben koşacağım!
hatta annemin fantastik evreninde keşke aynı şehirlerde yaşasak da ablacığımın ev işlerini ben yapsam, ah canım çok para harcıyor; tasarruf yapıp biriktirmiş olur parasını. ne kadar zor kazanıyor o ben biliyor muyum ki parasını!!!
yani lütfediyor da bilmem kimin oğlunun evi kirli bırakması hoş değilmiş. ama ben büyütüyormuşum ne varmış temizlermişim önümüzde günler varmış!!!
yeni değil bu beni hizmetçi ve köle gibi görmeleri. ne ilk ne de son. istediğin kadar anlat kavga et bağır çağır laf sok suçla. gene aynı yere döner. benim bana yapılan herhangi bir haksızlığa bir cümle etmeye hakkım yok ki!!!!!
annem zannediyor ki ben hemen temizliğe girişeceğim büyük zevkle hatta komşuların evlerini de temizler ütülerini de yaparım. tüm tatilimi böyle geçireyim ne var!!! ne var ki gayet normal.
ne hakla güzel rahat bir tatil mışıl mışıl bir uyku bekliyorsun hak etmiyorsun. senin layığın pislik temizlemek bok temizlemek.
lakayt lakayt dikilip bana bakıyor. ablacığım da olağan karşılamış nazlı temizlerrr sen kafanı yorma demiş.
tabi benim var oluş sebebim hizmet!! daha sürekli her konuda hizmetlerim yetmiyor 65 kiloluk poposunu koyacağı kim bilir 20 kiloluk tekerlekli sandalyeyle annemi avrupa turuna çıkaracağım. heryere taşıyıp rahat etmesini sağlayacağım!!! daha 1 saatliğine gittiğimiz kafede başka bir şeye dikkatimi vermeme tahammül edemiyor; sanki kendisi benim çocuğum: muhakkak düzeltmem gereken bir rahatsızlık çıkarmaya çalışıyor. niye dalmışım internete? annemi gözleyip bir istediği var mı diye beklemeliyim köpek gibi. ne diye kahvemi içerek rahatlamaya kalkıyorum ki?
bir köle ve it olarak ne hakla.
mahsus da bana kimin oğluna vermiş anahtar söylemiyor ki açıp fırçalamayayım, yavrucak tüm sene yorulmuuuuş!!! ben yorulmadım mı?????????????? ama kimin umurunda tabi. hayatında görmediği bilmem kimin oğluna benden çok hak ve benden çok değer verir!!!!
çok istiyorsan sen kal ben pis evde kalmam eyvallah dedim çıktım. bakkala hipo almaya mı gidecekmişim????????????
geri dönelim temizlikçiye temizlettikten sonra geliriz diyorum nevri dönüyor!
ne yani bana bedavaya işkence olacağına 200 lira mı vereceğiz gülüzar'a!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!????????????????
oysa ki tam layığım pis bir ev. keşke eve 50 kişi doldurup duvarları bokla sıvasalardı işte o zaman tam layığım olurdu ama bu kadarı da fena değil!!!!
200 lira vermektense ah canım gülüzar yerine ben soluyayım tuz ruhu ve hipoları. onun eli değeceğine kanserojen maddelere benim değsin. o yorulacağına ben yorulayım ne var yani.
gerçekten sinirlenmeme isyan etmeme anlam veremiyor annem. halbuki dünyanın en adaletli en ahlaklı ve en vicdanlı kişisi!!!! kendi evimi başkasının pisiyle bulmak ve temizlemesi gereken de normal ve benim!!!! ben dururken kim temizleyecek?????????
aa ama kendi yerleri sildiği zaman yerde bir ayak izi görse bağırarak azarlardı bizi. kendne ve ablama haksızlık yapılamaz ama benim layığım bu!!!
neden anlam versin?????????? anlamsız bir inadım varmış yersin!!!! ne varmış temizlermişim 3 şişe hipoyla ovsam yetermiş!!!
sonra arayıp annesine söyleyecekmişmiş.
yalan.
evet yalan söylerken oluşan mimikleri var o an. yüzüme tam bakamayıp etrafı süzüp değerlendiriyormuş gibi yapıyor. arayıp teşekkür bile etmemişler buna bozulmuş ama. bak yine kendine haksızlık ama bana olamaz.
birisi sebepsiz gelip beni dövse şu an mesela hatta öldürse. gene haksızlık olamaz bana. anneme haksızlık olur. eee ev işlerini kim yapacak diye düşünür. kızım genç yaşta mezara gitti diyeceğine. kendine haksızlık kendine kaldı işler kendi yalnız kaldı ama bana değil.
sadece yerlerin kirli olduğunu zannediyor annem. sanki girip yatağında pis götüyle uyumamış kimse!!! ha sikini de elleyip sürmüştür heryere. hadi git yat bakalım yatağına onun bunun bokuyla!!!!
ohh rahat rahat tatilini yapmış, 1 tane temiz havlu bırakmamış, makinaya atmaya bile gerek görmemiş, sağa sola savuşturmuş, nasılsa bir başkası temizleyecek neden düşünsün. ama otelde bile bu kadar pasaklı olmaya utanırlar, hele anneciklerine kıyamazlar çünkü kızar da aynı zamanda ama bir başkasına bok bulaşmış tuvalet bile bırakılır. ne var temizlesin nazlı!!
anneme göre evin kirli bırakılması ve benim temizlememin gerekmesinin normalliği haksızlık falan asssssssssssssssssssssssssssssssssssssssla değil asla ama asla aslaasla!!!!!!11
ama benim kendine eve dönelim, gülüzar temizlesin öyle geri geliriz demem büyük haksızlık!!! ne kadar yol çekmiş ne kadar yorulmuş o ben biliyormuymuşum? ben hiç düşünüyormuymuşum???????
benim bok temizlememe dertlenmiyor da geri dönmeye dertleniyor!
ben ne kadar kötü bir insanım??????? ben ne kadar ahlaksız acımasız düşüncesiz bir insanım böyle!!!!! yerdeki kumları, kirli havlu ve çarşafları yıkayıp, bulaşıkları yıkayıp, banyoyu mutfağı temizleyip boklu tuvaleti böyle suratımı içine soka soka klozetin temizlemek yerine tam layığım olduğu gibi- yerine diyorum ki geri dönelim!!! hem annem yorulacak hem boşuna 200 lira verecem oysa başka herhangi bi biri bile layık değilken bok temizlemeye ben öz kızı tam da layığıyım tam!!!!!
en iyisi ben lağım işlerinde çalışayım. mersin'in tüm boklarının birleşip denize aktığı nokta varsa işte benim layık olduğum yer orası!!!
ben sinirlendikçe ben isyan ettikçe ve sen beni niye pisliğe layık buluyorsun dedikçe başkaları aman canım çok yorulmuşlar dinlensinler kıymam diye düşünürken bana pişkince kıydıkça : asla gerçeklerin yüzlerine vurulmasından hoşlanmazlar. özellikle de annem.
çünkü zaten kendini yerden yere vuran en çok kendini eleştiren birisiymiş de ondan. bir de başkasından eleştiri duymaya tahammülü yokmuşmuş.
ah canım. niye hiç kendine demiyorsun yazık nazlı yorulacak?????????
aklına dahi gelmiyor ki.
olayı başka yere çekip saptırıyormuşum inatçıymışım.
niye herkesi dinlenmeye rahatlamaya layık bulurken beni bok temizlemeye layık buluyorsun. mesele o değilmiş ki???????? ne ya? pis bir evi benim temizlememi istiyorsun pişkince ama alakası yok bununla.
işine gelmeyince yan çizmeye bayılır ve iyi bilir; elindeki biriktirdiği kozları kullanmak için bir fırsat.
ama ben daha iyi temizlermişim gülüzar'ın işini beğenmiyormuşum, ona vereceğimiz parayla kaç aile et yermiş! inatçı ve vicdansızmışım paramı çarçur ediyormuşum!!
sayesinde bu ayı çarçur edemedim. çünkü telefon dolandırıcılarına hediye gelecek diye inanmış ama korkusundan kendinin değil benim banka kartımı alıp numarasını vermiş. maaşım çekilmiş. ve üzülüp pişman olacağına, bir şekilde af dileyeceğine, hala bana onun bunun pisliğini temizlemeyi yakıştırıyor!!!
kendi temizleyemez aaaaaaaaaaaaaaaaaaaa o prensesler gibi büyütülmüş!! hem yaşlı o yorulur hem bezler nerde bilmiyor. elbette burada olsa bile ablacığım da temizleyemez ay kıyamaz onaaa!!!
hep laf kalabalığına getirip beni kafalayacağını zannediyor; saat geç olmuşmuş dönemezmişiz ucun ucun temizlermişim, market kapanmadan hipo alaymışım.
aslında böyle bir insan terk edilmeyi çok hak ediyor. ah ama benim vicdanım! 2 dakka gözümü ayırsam yaramaz ve beceriksiz bir velet gibi ama ne sevimli ne gelecek vaat ediyor muhakkak başına saçma birşey gelmiş oluyor. ya düşer ya kafasını çarpar. geçende alışverişte 2 dakka gözümün önünden ayrıldı, ayağını mazgala sıkıştırmış küfrederken buldım!!! geberelim diye beddua ediyor: tabi ki beraber gebereceğiz annemin hayal dünyasına göre. ama ablacığım değil haaaaa ben!
demiyor ki kızım benimle ilgilenmekten ne gezinin ne tatilin ne alışverişin tadını çıkarabiliyor: bari yorulmasın!!! yoo ne münasebet!!
kendimi ne kadar paralarsam anneme göre az!! ya geçen sene perdeleri yıkamalı diye tutturdu ve o kadar işin arasında boynum yüzünden midir nedir başım döndü: umurunda bile olmadı!!!!!!!!!1 bırak yaranmayı endişelenmedi bile. pişkin pişkin taleplerine devam etti durdu. bana sinir krizi geçirtene kadar ruhsuzça ve arsızca istedi durdu; beni ayağa dikip durdu. düşüp kafamı çarpıp yamulsam kendi başımın çaresine bakmak zorunda kalacam herhalde.
bari yalandan bir endişelen bir yarım saat sus bişey isteme de dinlensin. ama dayanamıyor. ancak sinirimden tepinip yastıkları yerlere fırlatıp , evin her köşesine her yerine tıktığı zigon sehpaları devirip başım dönüyor diye anırınca zarzor dank etti!!!
ciddi ciddi dönüyordu, ama öyle ki yattığım yerin farkındaym ama altımda dönüyormuş gibi hissediyordum annemse istiyor da istiyor; ulan yalandan bi merak et be kadın!!! eskiden gene endişelenirdi sağlığım için. son yıllarda iyice vurdum duymaz. sadece kendi garip endişelerini düşünür.
mesela sabah sabah markete giderken site içindeki; giydiğim şort yüzünden göt severlerin peşime takılıp beni asansörde sikmeleri. ben de o kadar salak o kadar enayiyim ki götüm sikilene kadar idrak edip bişey yapamayacağım.
ama kısaltacam diye aldığı ve resmen kuku dekolteli aslında tuniğe dönmüş elbisemi sadece alttan külotla giyeceğim.
dizüstü şort götveren olmama sebep olacak ama en ufak harekette kukumu gösteren elbise olmayacak??????????
yemek yapmak hariç her boku ben yapıyorum evde. ben tuvalet kağıdı takmazsam kendi bulup takamaz bile. bön bön bakıp, her gün görüp söylediği kağıdı bulamıyor!!!!
bir yere giderken dönerken sürekli annemi kollamam gerek; sürekli annecim önüne bak ya da annecim şuna dikkat et demek zorundayım çünkü görmüyor. görüyor aslında ama algılayıp anlayamıyor sanki.
kendinin dediği bir şey içinde şöför olan arabanın arkasında durmamak lazım görmez de geri gider: ama gitmiş enayi gibi bir arabanın arkasında salak salak durmuş; o da geri gidiyor gerçekten! ben arabanın kaputua vurup yavaşşşş demesem tepeleyecek. annemse ahmak ahmak bana bakıyor anlayamamış ki orada duruncaya kadar 2 kere seslendim orada durma diye.
son 3-4 senedir annem iyice umursamaz iyice değer vermez oldu bana nasılsa elinin hemen her an altındayım ya!!!!üstelik son birkaç yıldır kaç kere hastalandım.
baş dönmesi, tutulmalar, idrar yolu enfeksiyonu, bronşit, üşütmeler, mide aüğrıları, bağırsak sorunları. defalarca hastalandım insan artık sağlığı mı bozuluyor bunun daha beter olmasın diye endişelenmez mi?????????? yoooo.
sen ne kadar verirsen o onun on katını daha ister asla doymaz asla yetmez.
fantastik evreninde bir de koca poposunu tekerlekli sandalyeyle avrupa turu attırmam var...
benim gibi fıtık, kireçlenme, kemik erimesi, ülser, bronşit vb olmasın demez: olursa olmuş olur olmazsa olmamış. annem sadece istemeyi sever istediğini yaptırtmayı; sonuçları senin sorunun. hastalanırmısın sakat mı kalırsın hiiiiç alakası yok onunla hiç. yapmayaydın kafana silah mı dayadık????????????????????? der kurtulur.
baş dönmemle ilgili bırak endişeyi vicdan azabı bile çekmedi. kızımı garip hareketlerle merdiven tepelerinde cereyanda yordum da öyle oldu diye düşünmedi; başka şeylerle suçladı! zaten perdeler de hiç olmamış!!!!!
istediği kadar söylensin o pis eve girmek istiyorsa buyursun ben eve dönüyorum!!!! mecburen geliyor tabi. ne o pis evde kalmaya razı olur ne kendi elini oynatıp temizler eşşşşşek nazlı varken niye yapsın!!!
19.07.2018
nazlı yapar
anneciğim ne kadar iyi ve ne kadar yardımsever bir insan!!!!!
komşulardan biri Adana'dan anca gelmişler, bahçede karşılaşıyoruz markete giderken, ayaküstü sohbet ediyorlar. kadın aylarca kapalı kalan eve yeni gelince çok iş olduğundan şikayet ediyor, bitmiyormuş temizlik çok yorulmuş.
anneciğim de melek gibi bir insan olduğu için, eğer birisi yapamadığı işlerden bahsederse hemen aklına ben geliyorum!!! çok iyi bir insanmış çok yardımsevermiş ondanmış.
insan önce kendi evladını düşünmez mi?
ne münasebetten öte kızım niye onun bunun için yorulsun yıpransın diye düşünmez mi? HAYIR. düşünmez çünkü annem çok iyi ve çok yardımsever çok fedakar bir insan!!!
şimdiye kadar kimlere boktan sepet işler için benim adıma sözler verdi. tabi bulmuşlar enayi niye kullanmasınlar pişkince insanlar da yok canım demez; bir kere deseler bile annem çok fedakar olduğu için ısrar etmiştir. madem bu kadar enayiler olsun madem demişlerdir.
kendi evimiz için yetmiyor onun bunun için kimyasal soluyacağım, elleyeceğim yerlerde sürünüp merdiven tepelerinde başım döne döne perde asacağım!
ne kadar hayranlık uyandırıcı yakıştırmalar bana değil mi. çok eskiden olsa annem söz vermiş diye istemeyerek giderdim. gitmişliğim var. ama ne bir minnet ne bir teşekkür; hatta pişkince gene çağırırım seni demeler insanlarda. ve anca bir çay ikram edip yeni temizlik icatları çıkarmalar.
o enayilikler 1 kere yapılır!!
birine annem söz verdi diye 1 seferliğine gittim uyduruk deterjanlardan ellerim alerji oldu, doktora gitmek zorunda kaldım.
kimsenin de dönüp bana acıdığı utandığı falan yok yani. annemin harika çözümü de bir daha ki sefere kendi sevdiğim deterjanı alıp gitmemdi yardıma!!!
ARTIK NE MÜNASEBET gibi lafları çakıveriyorum suratına insanların. hatta alay ediyor başka çözümler sunuyorum.
ama anneciğim bir melek olduğu için kim neyden yakınsa hemen aklına nazlı denen hizmetçisini kölesini peşkeş çekmek geliyor. berabersek de gözünü bana dikip bakıyor ya da kaşgöz ediyor. ben yaparım demem için.
onun bunun evini temizlemek için mi okuttun beni senelerce??? kendi emeklerine de acımıyor!
zannediyor ki ona buna ev işinde yardıma gidersem bana koca bulacaklar. kimsenin kimse için gerçekten uğraştığı falan yok. bulmaya kalkanlar da göz göre göre kazıklamak için enayi arar gibi, nerede köşede kalmış garip insan bana kakalamaya çalışıyorlar. annem de esas enayi olduğu için hemen memnun olup razı oluyor ve hayaller kurmaya başlıyor.
kendisi gelinlik seçme, perde, ev eşyası, ev tekstili seçme hayallerini gerçekleştirsin, dekorasyon tatmini olsun diye ben yanıma yakışmayacak ucubenin tekiyle evlenecem.
ama kendisine sorsan kendiyle ilgili martavallar okur: yok insanın kocası yanına yakışmalıymış yok davul da dengi dengineymiş yok şimdiki aklı olsa daha uzun boylu daha yakışıklı daha sağlıklı kendi gibi elit bir aileden gelen bir adamla evlenirmişmiş!!! eee ama bana bunları hiç de yakıştıramıyor gibi ne gelirse ezik gibi razı. sen bu ezik gibi razı olmalarla evi kendin çekip çevirebileceğini mi sanıyorsun???????????
------------------
ve annem bir çeşit arsız yüzsüz laftan anlamaz inatçı ve sabit fikirli olduğu beni zor durumda bırakmayı, bana istemediğim şeyler yaptırmayı sevdiği ve bunu bir challenge gibi gördüğü için kendine; asla uslanmıyor ve vazgeçmiyor. her seferinde reddetsem annemle tartışsam bağırsam çağırsam günlerce laf sokup söylensem de nafile! hala aynı şeyler için uğraşıyor.
mesela kışın alt kata yeni taşınan genç çifte hayran olmuş, kafayı onlarla bozmuş ve beni sürekli yardıma göndermeye kalkıyordu.
anneme göre bana iyilik ediyormuş! arkadaş olmamı sağlayacakmış!! hıı.
kaç kere ev temizliğine beni gönderecekti Pınarcığının yanına! ah canım evliliği sadece eğlenmek, restoranlarda sürtüp akşamları sikişmek mi sanıyordun? gelip anası kaynanası ablası görümcesi bilmem nesi bile gelip ev işine yardım etmiyor da ben koşup edeceğim. aman Pınarcım yorulmasın, aman onlar rahat rahat düzüşsün diye boktan işleri ben yapacam????????????
hem de benim arkamdan yaşlı kız diyen küçük bir kenar mahalle dilberi için!!!
bu kadar çok seviyorsun insanları bu kadar yardım seversin sen git yap o zaman! aa hanımefendi kendisini yoramaz!!!! hemen yaşlılığının ağrılarının arkasına sığınıverir.
başka bir gün de tutmuş Pınar'ların ütüsünü yap bari diye!!!! ne zaman elimde ütü görse aklına Pınarcığı geliyor!!! haber verecekmiş getirsinmiş ben ütüleyeyimmiş!! kızcağız işten yorgun argın geliyormuş yazık!!!
ben lunaparktan geliyorum çünkü!!! tüm gün kıçının üstüne oturarak geçiriyor ona acıyor da sürekli ayakta dikilip çocuklara laf anlatmaya çalışan öz kızına hiiiiiiiiiiiiiiiiiiç acımıyor.
----
aman daha öncelerden de başka komşulara nazlı ütünüzü yapar demişliği çok.
hatta enayi bulmuşken yararlanayım demiş biri bari 2 gömlek ver, evdeki nerden baksan 25 gömleğini vermiş ütüleyeyim diye!!!
ütülemem elbette. elin herifinin gömleğinden bana ne ben kendiminkileri zor yapıyorum. annemi yanlış anlamışsınız falan diye geri verirken de canı sıkılıyor beyefendinin ne giyecekmiş yarın???????? bana ne ablan mıyım anan mıyım??????? kazık kadar herif olmuş evde biraları yutmayı biliyorsun da ütü mü bilmiyorsun!!
anneme göre hem büyük iyilik çünkü o çok yardımsever çok iyi kalpli ve fedakar bir insan hem de bana koca ayarlamaya çalışıyormuş.
gömleğini getirenin de kız arkadaşı var, yanında fanfin fon götünü sallayarak gezeceğine erkek arkadaşının ütüsünü yapsın.
-----
bu sefer de gene annem tüm o tartışmalardan asla ders almamış, pişkin ve arsızca NAZLI YAPAR diye atlıyor!!
kadının da koskoca 2 kızı var 25-27 yaşlarında. her akşam ful makyaj süslenip daracık mini elbiseler stilettolar giyinip götlerini kıvırta kıvırta orada burada gezeceklerine tüm ev işini 60 yaşına gelmiş annelerine bırakmasınlar.
ama üniversiteden, ya da çalıştığı yerden sadece 1 aylığına gelen, kızlarına kıyamıyormuş. anneciğim de hemen hak veriyor yazık yorulmuş sıkılmışlardır işten güçten!!!
ben yorulmam sıkılmam benim sadece 1 ay falan tatilim yok tabi!!! dinlenip rahatlayacağıma yazları bedava temizlikçilik yapacağım.
KOSKOCA iki kızı var anneciğim onlar yapıversin!!! güçlü kuvvetli kızlar!
ayyy kıyamıyorlar tabi ama analar!!!
çok bozuluyor annem yalancı çıkarıyormuşum!!!
kızları kıçını kıvırtacağına ev işi yapsınlar biraz.
bişey demiyorlar tabi onlar koca bulur diye. benikisi ne o yaşlardayken ne şimdi bırakıyor anca hizmetçi muamelesi yapıyor ve asla dışarı çıkmadan asla sosyalleşmeden ve asla internete dahi girmeden evde oturup ev işi yapıp tıkınarak kendine gökten vahiyle gelmiş gibi damat bekliyor.
komşulardan biri Adana'dan anca gelmişler, bahçede karşılaşıyoruz markete giderken, ayaküstü sohbet ediyorlar. kadın aylarca kapalı kalan eve yeni gelince çok iş olduğundan şikayet ediyor, bitmiyormuş temizlik çok yorulmuş.
anneciğim de melek gibi bir insan olduğu için, eğer birisi yapamadığı işlerden bahsederse hemen aklına ben geliyorum!!! çok iyi bir insanmış çok yardımsevermiş ondanmış.
insan önce kendi evladını düşünmez mi?
ne münasebetten öte kızım niye onun bunun için yorulsun yıpransın diye düşünmez mi? HAYIR. düşünmez çünkü annem çok iyi ve çok yardımsever çok fedakar bir insan!!!
şimdiye kadar kimlere boktan sepet işler için benim adıma sözler verdi. tabi bulmuşlar enayi niye kullanmasınlar pişkince insanlar da yok canım demez; bir kere deseler bile annem çok fedakar olduğu için ısrar etmiştir. madem bu kadar enayiler olsun madem demişlerdir.
kendi evimiz için yetmiyor onun bunun için kimyasal soluyacağım, elleyeceğim yerlerde sürünüp merdiven tepelerinde başım döne döne perde asacağım!
ne kadar hayranlık uyandırıcı yakıştırmalar bana değil mi. çok eskiden olsa annem söz vermiş diye istemeyerek giderdim. gitmişliğim var. ama ne bir minnet ne bir teşekkür; hatta pişkince gene çağırırım seni demeler insanlarda. ve anca bir çay ikram edip yeni temizlik icatları çıkarmalar.
o enayilikler 1 kere yapılır!!
birine annem söz verdi diye 1 seferliğine gittim uyduruk deterjanlardan ellerim alerji oldu, doktora gitmek zorunda kaldım.
kimsenin de dönüp bana acıdığı utandığı falan yok yani. annemin harika çözümü de bir daha ki sefere kendi sevdiğim deterjanı alıp gitmemdi yardıma!!!
ARTIK NE MÜNASEBET gibi lafları çakıveriyorum suratına insanların. hatta alay ediyor başka çözümler sunuyorum.
ama anneciğim bir melek olduğu için kim neyden yakınsa hemen aklına nazlı denen hizmetçisini kölesini peşkeş çekmek geliyor. berabersek de gözünü bana dikip bakıyor ya da kaşgöz ediyor. ben yaparım demem için.
onun bunun evini temizlemek için mi okuttun beni senelerce??? kendi emeklerine de acımıyor!
zannediyor ki ona buna ev işinde yardıma gidersem bana koca bulacaklar. kimsenin kimse için gerçekten uğraştığı falan yok. bulmaya kalkanlar da göz göre göre kazıklamak için enayi arar gibi, nerede köşede kalmış garip insan bana kakalamaya çalışıyorlar. annem de esas enayi olduğu için hemen memnun olup razı oluyor ve hayaller kurmaya başlıyor.
kendisi gelinlik seçme, perde, ev eşyası, ev tekstili seçme hayallerini gerçekleştirsin, dekorasyon tatmini olsun diye ben yanıma yakışmayacak ucubenin tekiyle evlenecem.
ama kendisine sorsan kendiyle ilgili martavallar okur: yok insanın kocası yanına yakışmalıymış yok davul da dengi dengineymiş yok şimdiki aklı olsa daha uzun boylu daha yakışıklı daha sağlıklı kendi gibi elit bir aileden gelen bir adamla evlenirmişmiş!!! eee ama bana bunları hiç de yakıştıramıyor gibi ne gelirse ezik gibi razı. sen bu ezik gibi razı olmalarla evi kendin çekip çevirebileceğini mi sanıyorsun???????????
------------------
ve annem bir çeşit arsız yüzsüz laftan anlamaz inatçı ve sabit fikirli olduğu beni zor durumda bırakmayı, bana istemediğim şeyler yaptırmayı sevdiği ve bunu bir challenge gibi gördüğü için kendine; asla uslanmıyor ve vazgeçmiyor. her seferinde reddetsem annemle tartışsam bağırsam çağırsam günlerce laf sokup söylensem de nafile! hala aynı şeyler için uğraşıyor.
mesela kışın alt kata yeni taşınan genç çifte hayran olmuş, kafayı onlarla bozmuş ve beni sürekli yardıma göndermeye kalkıyordu.
anneme göre bana iyilik ediyormuş! arkadaş olmamı sağlayacakmış!! hıı.
kaç kere ev temizliğine beni gönderecekti Pınarcığının yanına! ah canım evliliği sadece eğlenmek, restoranlarda sürtüp akşamları sikişmek mi sanıyordun? gelip anası kaynanası ablası görümcesi bilmem nesi bile gelip ev işine yardım etmiyor da ben koşup edeceğim. aman Pınarcım yorulmasın, aman onlar rahat rahat düzüşsün diye boktan işleri ben yapacam????????????
hem de benim arkamdan yaşlı kız diyen küçük bir kenar mahalle dilberi için!!!
bu kadar çok seviyorsun insanları bu kadar yardım seversin sen git yap o zaman! aa hanımefendi kendisini yoramaz!!!! hemen yaşlılığının ağrılarının arkasına sığınıverir.
başka bir gün de tutmuş Pınar'ların ütüsünü yap bari diye!!!! ne zaman elimde ütü görse aklına Pınarcığı geliyor!!! haber verecekmiş getirsinmiş ben ütüleyeyimmiş!! kızcağız işten yorgun argın geliyormuş yazık!!!
ben lunaparktan geliyorum çünkü!!! tüm gün kıçının üstüne oturarak geçiriyor ona acıyor da sürekli ayakta dikilip çocuklara laf anlatmaya çalışan öz kızına hiiiiiiiiiiiiiiiiiiç acımıyor.
----
aman daha öncelerden de başka komşulara nazlı ütünüzü yapar demişliği çok.
hatta enayi bulmuşken yararlanayım demiş biri bari 2 gömlek ver, evdeki nerden baksan 25 gömleğini vermiş ütüleyeyim diye!!!
ütülemem elbette. elin herifinin gömleğinden bana ne ben kendiminkileri zor yapıyorum. annemi yanlış anlamışsınız falan diye geri verirken de canı sıkılıyor beyefendinin ne giyecekmiş yarın???????? bana ne ablan mıyım anan mıyım??????? kazık kadar herif olmuş evde biraları yutmayı biliyorsun da ütü mü bilmiyorsun!!
anneme göre hem büyük iyilik çünkü o çok yardımsever çok iyi kalpli ve fedakar bir insan hem de bana koca ayarlamaya çalışıyormuş.
gömleğini getirenin de kız arkadaşı var, yanında fanfin fon götünü sallayarak gezeceğine erkek arkadaşının ütüsünü yapsın.
-----
bu sefer de gene annem tüm o tartışmalardan asla ders almamış, pişkin ve arsızca NAZLI YAPAR diye atlıyor!!
kadının da koskoca 2 kızı var 25-27 yaşlarında. her akşam ful makyaj süslenip daracık mini elbiseler stilettolar giyinip götlerini kıvırta kıvırta orada burada gezeceklerine tüm ev işini 60 yaşına gelmiş annelerine bırakmasınlar.
ama üniversiteden, ya da çalıştığı yerden sadece 1 aylığına gelen, kızlarına kıyamıyormuş. anneciğim de hemen hak veriyor yazık yorulmuş sıkılmışlardır işten güçten!!!
ben yorulmam sıkılmam benim sadece 1 ay falan tatilim yok tabi!!! dinlenip rahatlayacağıma yazları bedava temizlikçilik yapacağım.
KOSKOCA iki kızı var anneciğim onlar yapıversin!!! güçlü kuvvetli kızlar!
ayyy kıyamıyorlar tabi ama analar!!!
çok bozuluyor annem yalancı çıkarıyormuşum!!!
kızları kıçını kıvırtacağına ev işi yapsınlar biraz.
bişey demiyorlar tabi onlar koca bulur diye. benikisi ne o yaşlardayken ne şimdi bırakıyor anca hizmetçi muamelesi yapıyor ve asla dışarı çıkmadan asla sosyalleşmeden ve asla internete dahi girmeden evde oturup ev işi yapıp tıkınarak kendine gökten vahiyle gelmiş gibi damat bekliyor.
tam 1 saattir net söyleniyor. evin içinde sigara içerek dolanıyor ve aynı şeyleri söylüyor. aynı şeyleri dönüp dolaşıp söylediğinin de farkında değil. 1 saattir söylendiğinin de. sıkıcı bıktırıcı moral bozucu gereksiz konuşmalar olduğunun da.
o her zaman haklı.
isterse hiç susmadan günlerce aynı şeyleri de anlatabilir.
o her zaman haklı.
ve sen susup dinleyecek ve her zaman onay vereceksin asla şikayet etmeyeceksin.
hatta annen istiyorsa galeyana gelip kavga çıkaracaksın.
sonunda sana hakaret edilse bile nasılsa annen seni takmayacak ve sana söven karıyı her gördüğünde şapır şupur öpecek ve senin de öpmeni isteyecek!!! buz gibiymişim öpmezsem!!!
ve sen kızına orospu kaltak diyen karıyı mı öpecem demeyecek hatırlatmayacaksın unutkanlığını senin gururuna haysiyetine dokunmuş olduğunu!
annen asla unutmaz asla affetmez ama sadece kendiyle ilgiliyse!!
sitedeki birisi kendine köpek almış, bahçeye salmış, sıçıyor, havlıyor, sırnaşıyor. ee napalım?
aynı şeyi söyleyip duruyor. bakamıyorlarsa niye alıyorlarmış da bizim başımıza belaymış da bilmem ne.
tamma da ne yapalım?
annem çözüm üretmek sorunu çözmek istemez ki. hatta sorun çoğalarak var olsun sürekli söylenelim şikayet edelim sinirlenelim.
ya da aklınca kendi elini kirletmeden yani kendisi kötü görünmeden beni gaza getirip bana yaptırır bir şeyi sonra şirinlik abidesi zannederek kendini dolanır.
her zaman heryerde sürekli söylenen şikayet eden onu bunu azarlayan birisi nasıl şirin görünsün?
kendini popüler cana yakın çok sevilen biri zannediyor.
geçen gün bahçeden geçerken sinir oldu çocuklara bana azalattı sonra da söylene söylene gitti geldi markete. markette şu alınacak mı bundan lazım mı diye soruyorum söylenmekten duyamıyor bile cevap veremiyor bile sürekli konuşuyor çünkü.
ertesi gün demez mi sanki akşam da veletlere beddua eden kendisi değilmiş gibi ne kadar tatlılar şirinler değil mi nazlı insan çocuk yapmak istiyor değil mi nazlı? yanlarından geçerken tabi anneleri varken.
ne kadar hanım efendi ne kadar sevecen ne kadar cana yakın değil mi??????????????
-------------
nasıl gülmek ve esnemek bulaşıcı gibi nefret kin mutsuzluk olumsuzluk da bulaşıcı.
hayatın boyunca evde sürekli söylenen şikayet eden olumsuz konuşmalardan başka bir şey yapmayan kini nefreti mutsuzluğu yayan bir insan varken sen nasıl vurdumduymaz rahat mutlu neşeli olumlu biri olabilirsin ki?
zaten sitediği de o. hayattan asssla hiçbirşeyden zevk alamayan 1 saniye mutlu olamayan neşesiz mutsuz suratsız huzursuz endişeli memnuniyetsiz birisi ol.
kendi her zaman en güzel anlarda bile huzursuzluk çıkarır, arar bulur yaratır muhakkak rahat edemiyor mutlu neşeli olumlu ortamlara tahammülü yok! davetler aile görüşmeleri kadın günü doğum günü düğün nişan mezuniyet...... her özel olabilecek günde dahi ortamı bozmak için fırsat kolluyor; herkesi bu olumsuzluk girdabının içine çekemeyecek olduğunu bilse de en azından beni çekmek istiyor; bunun için çaba sarf ediyor. başarınca da rahatlayıp dönüp bana suratsızsın uyumsuzsun falan diye yapıştırmaya kalkıyor.
kendi ennnnnn sevdiği kızının düğününde bile uğraştı kavga huzursuzluk çıkartmak için. baktı k, teyzemler akrabalar mani oluyor, yatıştırıyor iş büyümesin diye beni hedef aldıydı!!
anneme kalsa kenarda masada suratsız uyumsuz oturacaktım hemen ardından da ba ablanın düğününde bile uyumsuzsun falan diyecekti!!! ulan sen değil misin kalkma dans etme diyen???? silah mı dayadık kafana diyecekti. tecrubeyle sabit...
daha da oturduğu yerden bana kaş göz edip durdu, her fırsat bulduğunda beni huzursuz etmek moral bozmak için laf soktu. kah götümün büyüklüğü kah elbisemin kalitesizliği!!! yedirip içirip duran sensin, yemezsem yaptıklarını küsüyorsun ama götümün kocamanlığından hiiiiiiiç de sorumlu değilsin. parana kıyıp bana doğru dürüst kaliteli bir elbise aldırmadın şimdi de oturup elbiseyi mi beğenmiyorsun?
sorunları kendi yaratacak ya kimse bunu fark etmeyecek ve hiç sorumluluğu olmayacak ama şikayet edip duracak!!! bayılır.
baktı aldırmıyorum dans ediyorum yemekleri yiyorum en azından fotoğraflarda kötü çıkayım diye kendine hedef koyduydu adeta.
makyajımı tazelemeyeyim gülümsemeyeyim diye uğraştı didindi ufak ufak soktu lafları soktu durdu.
hem bunları gönülden istiyor ki ilerde o fotoğraflara bakınca bana sokabilecek lafları çok olsun!!! elbisen kötüymüş, makyajın akmış, suratsız çıkmışsın diyebilsin.
senelerce kendimi sevmeyeyim beğenmeyeyim özgüvenim olmasın diye uğraştı durdu. bunu planlayarak yaptığını sanmam içinden öyle geliyor. beni kötü kalpli kusurlar hatalar çirkinlikler berbatlıklar abidesi olarak görüyor. giydiğim yakışmaz zaten zevksizim seçemem bir şeyin iyisi kalitelisi pahalısı bana yakışmaz alamam ..... bunlarla ince ince ufak ufak imalarla sokar durur beynine işler!!
ne kendine kaliteli bir şey alabilir giyebilir sürebilirsin ne kendine iyi güzel bir durumu yakıştırabilirsin. mutsuz özgüvensiz kendini asla mutlu etmeye şımartmaya gerek görmeyen robot gibi yaşayan ve şimdilerde de yediği herşeyi hazmedemeyen midesine dokunan iyi uyuyamayan yürüyemeyen biri olarak görmek istiyor.
o her zaman haklı.
isterse hiç susmadan günlerce aynı şeyleri de anlatabilir.
o her zaman haklı.
ve sen susup dinleyecek ve her zaman onay vereceksin asla şikayet etmeyeceksin.
hatta annen istiyorsa galeyana gelip kavga çıkaracaksın.
sonunda sana hakaret edilse bile nasılsa annen seni takmayacak ve sana söven karıyı her gördüğünde şapır şupur öpecek ve senin de öpmeni isteyecek!!! buz gibiymişim öpmezsem!!!
ve sen kızına orospu kaltak diyen karıyı mı öpecem demeyecek hatırlatmayacaksın unutkanlığını senin gururuna haysiyetine dokunmuş olduğunu!
annen asla unutmaz asla affetmez ama sadece kendiyle ilgiliyse!!
sitedeki birisi kendine köpek almış, bahçeye salmış, sıçıyor, havlıyor, sırnaşıyor. ee napalım?
aynı şeyi söyleyip duruyor. bakamıyorlarsa niye alıyorlarmış da bizim başımıza belaymış da bilmem ne.
tamma da ne yapalım?
annem çözüm üretmek sorunu çözmek istemez ki. hatta sorun çoğalarak var olsun sürekli söylenelim şikayet edelim sinirlenelim.
ya da aklınca kendi elini kirletmeden yani kendisi kötü görünmeden beni gaza getirip bana yaptırır bir şeyi sonra şirinlik abidesi zannederek kendini dolanır.
her zaman heryerde sürekli söylenen şikayet eden onu bunu azarlayan birisi nasıl şirin görünsün?
kendini popüler cana yakın çok sevilen biri zannediyor.
geçen gün bahçeden geçerken sinir oldu çocuklara bana azalattı sonra da söylene söylene gitti geldi markete. markette şu alınacak mı bundan lazım mı diye soruyorum söylenmekten duyamıyor bile cevap veremiyor bile sürekli konuşuyor çünkü.
ertesi gün demez mi sanki akşam da veletlere beddua eden kendisi değilmiş gibi ne kadar tatlılar şirinler değil mi nazlı insan çocuk yapmak istiyor değil mi nazlı? yanlarından geçerken tabi anneleri varken.
ne kadar hanım efendi ne kadar sevecen ne kadar cana yakın değil mi??????????????
-------------
nasıl gülmek ve esnemek bulaşıcı gibi nefret kin mutsuzluk olumsuzluk da bulaşıcı.
hayatın boyunca evde sürekli söylenen şikayet eden olumsuz konuşmalardan başka bir şey yapmayan kini nefreti mutsuzluğu yayan bir insan varken sen nasıl vurdumduymaz rahat mutlu neşeli olumlu biri olabilirsin ki?
zaten sitediği de o. hayattan asssla hiçbirşeyden zevk alamayan 1 saniye mutlu olamayan neşesiz mutsuz suratsız huzursuz endişeli memnuniyetsiz birisi ol.
kendi her zaman en güzel anlarda bile huzursuzluk çıkarır, arar bulur yaratır muhakkak rahat edemiyor mutlu neşeli olumlu ortamlara tahammülü yok! davetler aile görüşmeleri kadın günü doğum günü düğün nişan mezuniyet...... her özel olabilecek günde dahi ortamı bozmak için fırsat kolluyor; herkesi bu olumsuzluk girdabının içine çekemeyecek olduğunu bilse de en azından beni çekmek istiyor; bunun için çaba sarf ediyor. başarınca da rahatlayıp dönüp bana suratsızsın uyumsuzsun falan diye yapıştırmaya kalkıyor.
kendi ennnnnn sevdiği kızının düğününde bile uğraştı kavga huzursuzluk çıkartmak için. baktı k, teyzemler akrabalar mani oluyor, yatıştırıyor iş büyümesin diye beni hedef aldıydı!!
anneme kalsa kenarda masada suratsız uyumsuz oturacaktım hemen ardından da ba ablanın düğününde bile uyumsuzsun falan diyecekti!!! ulan sen değil misin kalkma dans etme diyen???? silah mı dayadık kafana diyecekti. tecrubeyle sabit...
daha da oturduğu yerden bana kaş göz edip durdu, her fırsat bulduğunda beni huzursuz etmek moral bozmak için laf soktu. kah götümün büyüklüğü kah elbisemin kalitesizliği!!! yedirip içirip duran sensin, yemezsem yaptıklarını küsüyorsun ama götümün kocamanlığından hiiiiiiiç de sorumlu değilsin. parana kıyıp bana doğru dürüst kaliteli bir elbise aldırmadın şimdi de oturup elbiseyi mi beğenmiyorsun?
sorunları kendi yaratacak ya kimse bunu fark etmeyecek ve hiç sorumluluğu olmayacak ama şikayet edip duracak!!! bayılır.
baktı aldırmıyorum dans ediyorum yemekleri yiyorum en azından fotoğraflarda kötü çıkayım diye kendine hedef koyduydu adeta.
makyajımı tazelemeyeyim gülümsemeyeyim diye uğraştı didindi ufak ufak soktu lafları soktu durdu.
hem bunları gönülden istiyor ki ilerde o fotoğraflara bakınca bana sokabilecek lafları çok olsun!!! elbisen kötüymüş, makyajın akmış, suratsız çıkmışsın diyebilsin.
senelerce kendimi sevmeyeyim beğenmeyeyim özgüvenim olmasın diye uğraştı durdu. bunu planlayarak yaptığını sanmam içinden öyle geliyor. beni kötü kalpli kusurlar hatalar çirkinlikler berbatlıklar abidesi olarak görüyor. giydiğim yakışmaz zaten zevksizim seçemem bir şeyin iyisi kalitelisi pahalısı bana yakışmaz alamam ..... bunlarla ince ince ufak ufak imalarla sokar durur beynine işler!!
ne kendine kaliteli bir şey alabilir giyebilir sürebilirsin ne kendine iyi güzel bir durumu yakıştırabilirsin. mutsuz özgüvensiz kendini asla mutlu etmeye şımartmaya gerek görmeyen robot gibi yaşayan ve şimdilerde de yediği herşeyi hazmedemeyen midesine dokunan iyi uyuyamayan yürüyemeyen biri olarak görmek istiyor.
13.07.2018
çift kişilikli mi hayır çifte standartlı bencil
geçen gün giydiğim şort diz kapağının bir karış bile değil üstünde diye bir araba laf etti.
yok götüme bakacaklarmış da yok götümü sikmeyi hayal edeceklermiş de. tabi bunları laflar arasına sıkıştırıyor. sürekli konuştuğu için zorlanmıyor hiç!!!
sonra zaten götümün çirkin kocaman ve yere yakın olduğunu ima ediyor bacaklarım selülit ve damar dolu eğri ve biçimsiz.
moral ve özgüven yıkarsak parmakğımızın ucunda oynatırız mantığı.
sonra kafasına estiği için kısalttığı ve tunik haline getirdiği elbizsemi altına şort giymeden giymem konusunda ısrar ediyor!! ertesi gün.
sen değil misin dün şortum kısa diye bir sürü laf eden??? şimdi bırak rüzgarı ya da hareket etmeyi püf deyip üflesen açılıp külodumu gösterecek elbiseyi şortsuz giyeyim diye tutturuyor??????????
o kadar çok konuşuyor ki dün ne demiş daha önce neler demiş hatırlamıyor bile!
mesela teyzemin büyük gelininden nefret eder. zaten kimi sever ya kendinden başka?
şişkoymuş götü kocamanmış dev anası ızbandut yarma karthoroz götü lo taşı gibi kapıdan geçmez... gibi sıfatlar sıralar ben olsam böyle karıyı asla sikmem diye söylenirdi.
ama geçende bir aile görüşmesinde o gödeleş diye yeni bir sıfat bile uydurduğu kadının kıtlıktan çıkmışcasına yemek yemesine hayran kaldı!!!
bense uyuz gibi yiyormuşum! keşke ben de öyle iştahlı yesemmiş!!! azıcık kilo alsam başıma kakarsın ama öyle yesem ne olacak. başıma kaktığının farkında mı bakalım. anneme yaranamazsın ki. şişkosun der zayıflarsın uyuz olursun. tekrar alsam biraz kilo götün gittikçe büyüyor olur; veririm kilo sarkacak her yerin der.
bi de fantastik bir haya gücü var sülalede bedeni geniş kalçası dar bir kadın bile yok; genetikten nasıl kaçarsın; ama anneme göre çok yemek yeyip kilo alsam memelerim büyüyecek!!!! la önce göt büyüyor işte senin harika genlerin sayesinde!!!!!
ya da ben gençken en kaliteli en pahalı şeyleri kullandım şöyle gezdim böyle gezdim diye şişinir ve ya ben genç olsam öyşle yaparım şöyle ederim diye böbürlenir ama bana gelince ne kaliteli ne pahalı şeyleri ne gezip eğlenmeyi layık bulabiliyor.
internetten bile nefret ediyor, keşke Tayyip yasaklasa diye dua ediyor. böylece ben hiçbir şeyle uğraşmayacak köşemde robot gibi annemden emir talep bekleyerek her an hizmete hazır olacağım???????
bir gün diyor ki şimdiki aklım olsa daha yakışıklı daha uzun boylu daha kültürlü daha sağlıklı bir adamla evlenirdim!!! bunun hemen ertesindeki kısa sürede de bana ne kadar döküntü varsa yamamak için debeleniyor!!! hatta en kötüsü annesi ablası teyzesi meme ve rahim kanseri yaşamış bir adamı yamamaya çalışıyor!!! üstelik çirkin de. eee? nerde kaldı bu laflar? tabi sadece kendi için geçerli bunlar benim neyime?
geçende de diyor ki sitemizde koskocaman 2 havuz varmış ben o kadar pasifmişim ki gidip yüzmüyormuşum!!!! ben yüzme biliyor muyum ki?????????????????* bundan bile habersiz o kadar düşünceli ve duyarlı ve hafizalı ki!!!!
o kadar gitmişim ya kursa hala öğrenememiş miyim kendisi olsa 5 dakikada öğrenirmiş!!!! niye öğrenemedin ya bu yaşa kadar badem saniyelerini alacak sadece? kursa göndermediğini bile anımsamıyor! daha da göndermedin dememe inanmıyor illa uzatarak aşırı uzun detaylar vermem gerek!! gene de şüpheli ablam nasıl biliyormuş o zaman?!!! yaa yalanımı yakaladı işte!!!
13-15 yaşlarımdayken bir yüzme kursu açılmıştı Mersin'de ben de yüzme bilelim çok istiyordum. tutturdum da gidelim diye ablamı da ikna ettim savunsun istesin diye. ablam ezelden beridir annemin tepkisini çekmemek ve hızlıca onay kapmak için kendi zevklerini belirlemek, öğrenmek ve ya seçmek yerine anneminkileri özümsedi!
asla kabul etmemekle beraber tüm yaz dırdır edip başıma kakarak sürekli örneklerle laflar soktu.
ki kendisi de yüzme bilmemekten muzdarip, eğer öyle bir ortam oluşacak olursa kaçınır ya da sıkılır geride kalmaktan ama demez ki bari kızlarım geri kalmasın birşeyden. demez. götümüze bakacaklarmış ne kadar çok sapık varmış benim dünyadan hiç haberim yokmuş hiç bir şey bilmiyormuşum!!!!
nasıl bileyim????????yaşamama izin vermiyorsun ki!!! sadece konuşmalar dinleyerek öğrenilmiyor hayat! sadece bizi korumak değildi mesele; uğraşmak istemiyor! çok önemli işleri var ya! evi temizleyecek! niye bizi kursa götürüp getirmekle uğraşsın!!!!
üstelik ben sanki bir evlat bir insan bir genç olarak birşeyler istemeye asla hakkı olmayan biriymişim gibi benim sürekli bir şey isteyip durduğumu ama bak ablamın hiç bir şey istemeden mutlu mesut yaşadığını söylerdi. götümüze baksın sapıklar ellesin oramızı buramızı istiyormuşum ben demek!!!
hadi kendimi düşünmüyorum ablamı da mı düşünmüyorum? onunda mı götünü ellesinler??
bir zamanlar ne zaman hangi yıldı; teyzemlerle oğulları geldiğinde bana yüzme öğretmeye çalışmıştı kuzenim Murat, ama 1 günde olacak şey değil ki bu.
ama anneme göre ben koca havuz var girmiyorum boşa ödüyoruz aidat!!!!???????
yok götüme bakacaklarmış da yok götümü sikmeyi hayal edeceklermiş de. tabi bunları laflar arasına sıkıştırıyor. sürekli konuştuğu için zorlanmıyor hiç!!!
sonra zaten götümün çirkin kocaman ve yere yakın olduğunu ima ediyor bacaklarım selülit ve damar dolu eğri ve biçimsiz.
moral ve özgüven yıkarsak parmakğımızın ucunda oynatırız mantığı.
sonra kafasına estiği için kısalttığı ve tunik haline getirdiği elbizsemi altına şort giymeden giymem konusunda ısrar ediyor!! ertesi gün.
sen değil misin dün şortum kısa diye bir sürü laf eden??? şimdi bırak rüzgarı ya da hareket etmeyi püf deyip üflesen açılıp külodumu gösterecek elbiseyi şortsuz giyeyim diye tutturuyor??????????
o kadar çok konuşuyor ki dün ne demiş daha önce neler demiş hatırlamıyor bile!
mesela teyzemin büyük gelininden nefret eder. zaten kimi sever ya kendinden başka?
şişkoymuş götü kocamanmış dev anası ızbandut yarma karthoroz götü lo taşı gibi kapıdan geçmez... gibi sıfatlar sıralar ben olsam böyle karıyı asla sikmem diye söylenirdi.
ama geçende bir aile görüşmesinde o gödeleş diye yeni bir sıfat bile uydurduğu kadının kıtlıktan çıkmışcasına yemek yemesine hayran kaldı!!!
bense uyuz gibi yiyormuşum! keşke ben de öyle iştahlı yesemmiş!!! azıcık kilo alsam başıma kakarsın ama öyle yesem ne olacak. başıma kaktığının farkında mı bakalım. anneme yaranamazsın ki. şişkosun der zayıflarsın uyuz olursun. tekrar alsam biraz kilo götün gittikçe büyüyor olur; veririm kilo sarkacak her yerin der.
bi de fantastik bir haya gücü var sülalede bedeni geniş kalçası dar bir kadın bile yok; genetikten nasıl kaçarsın; ama anneme göre çok yemek yeyip kilo alsam memelerim büyüyecek!!!! la önce göt büyüyor işte senin harika genlerin sayesinde!!!!!
ya da ben gençken en kaliteli en pahalı şeyleri kullandım şöyle gezdim böyle gezdim diye şişinir ve ya ben genç olsam öyşle yaparım şöyle ederim diye böbürlenir ama bana gelince ne kaliteli ne pahalı şeyleri ne gezip eğlenmeyi layık bulabiliyor.
internetten bile nefret ediyor, keşke Tayyip yasaklasa diye dua ediyor. böylece ben hiçbir şeyle uğraşmayacak köşemde robot gibi annemden emir talep bekleyerek her an hizmete hazır olacağım???????
bir gün diyor ki şimdiki aklım olsa daha yakışıklı daha uzun boylu daha kültürlü daha sağlıklı bir adamla evlenirdim!!! bunun hemen ertesindeki kısa sürede de bana ne kadar döküntü varsa yamamak için debeleniyor!!! hatta en kötüsü annesi ablası teyzesi meme ve rahim kanseri yaşamış bir adamı yamamaya çalışıyor!!! üstelik çirkin de. eee? nerde kaldı bu laflar? tabi sadece kendi için geçerli bunlar benim neyime?
geçende de diyor ki sitemizde koskocaman 2 havuz varmış ben o kadar pasifmişim ki gidip yüzmüyormuşum!!!! ben yüzme biliyor muyum ki?????????????????* bundan bile habersiz o kadar düşünceli ve duyarlı ve hafizalı ki!!!!
o kadar gitmişim ya kursa hala öğrenememiş miyim kendisi olsa 5 dakikada öğrenirmiş!!!! niye öğrenemedin ya bu yaşa kadar badem saniyelerini alacak sadece? kursa göndermediğini bile anımsamıyor! daha da göndermedin dememe inanmıyor illa uzatarak aşırı uzun detaylar vermem gerek!! gene de şüpheli ablam nasıl biliyormuş o zaman?!!! yaa yalanımı yakaladı işte!!!
13-15 yaşlarımdayken bir yüzme kursu açılmıştı Mersin'de ben de yüzme bilelim çok istiyordum. tutturdum da gidelim diye ablamı da ikna ettim savunsun istesin diye. ablam ezelden beridir annemin tepkisini çekmemek ve hızlıca onay kapmak için kendi zevklerini belirlemek, öğrenmek ve ya seçmek yerine anneminkileri özümsedi!
asla kabul etmemekle beraber tüm yaz dırdır edip başıma kakarak sürekli örneklerle laflar soktu.
ki kendisi de yüzme bilmemekten muzdarip, eğer öyle bir ortam oluşacak olursa kaçınır ya da sıkılır geride kalmaktan ama demez ki bari kızlarım geri kalmasın birşeyden. demez. götümüze bakacaklarmış ne kadar çok sapık varmış benim dünyadan hiç haberim yokmuş hiç bir şey bilmiyormuşum!!!!
nasıl bileyim????????yaşamama izin vermiyorsun ki!!! sadece konuşmalar dinleyerek öğrenilmiyor hayat! sadece bizi korumak değildi mesele; uğraşmak istemiyor! çok önemli işleri var ya! evi temizleyecek! niye bizi kursa götürüp getirmekle uğraşsın!!!!
üstelik ben sanki bir evlat bir insan bir genç olarak birşeyler istemeye asla hakkı olmayan biriymişim gibi benim sürekli bir şey isteyip durduğumu ama bak ablamın hiç bir şey istemeden mutlu mesut yaşadığını söylerdi. götümüze baksın sapıklar ellesin oramızı buramızı istiyormuşum ben demek!!!
hadi kendimi düşünmüyorum ablamı da mı düşünmüyorum? onunda mı götünü ellesinler??
bir zamanlar ne zaman hangi yıldı; teyzemlerle oğulları geldiğinde bana yüzme öğretmeye çalışmıştı kuzenim Murat, ama 1 günde olacak şey değil ki bu.
ama anneme göre ben koca havuz var girmiyorum boşa ödüyoruz aidat!!!!???????
12.07.2018
yurt dışı tatili hayali
zaman zaman hortlayan bir hayal bu. yurtdışında gezmek!!!
ya sen yurtiçinde ne kadar gezebiliyorsun ki? sitenin bahçesinden çıkıncaya kadar yorulmuş oluyor ve poposunu koyacak yer arıyor! her çıkışımızda güvenliğin orada bir tabure bulup isteyip oturuyor bir süre ve sürekli söylenerek şikayet ediyor!!
hani ben kırk tane çözüm öneriyorum beğenmiyor; ama nasıl bir yere giderken benim söylediğim toplu taşımaya bir türlü inanmak istemeyip cahil cühelanın bile dediğine hemen kanıveriyor; o zaman da başka biri bişey söylerse hani beğenmiyor çoğu zaman surat asıp burun kıvırıyor ama bazen de memnun oluyor!!!
bir gün güvenliğin orada koydu poposunu 20 dakika oturup şikayetlerini olumsuzluklarını saçtı! karşısına vantiratör açtılar hafif seviyede memnun oldu. ben desem sanki ben onun boynu tutulsun da ölsün diye kumpas kuruyormuşum gibi davranır!!
yurt dışı gezisiymiş!!!?????????
birilerinden duyup heves ediyor.
bir zaman bir arkadaşının görümcesi gitmiş bir şehre, müzeleri tekerlekli sandalyede gezmiş. ay bundan o kadra hoşlandı ki! biz de gidecekmişiz ben sürecekmişim tekerlekli sandalyeyi!!!
hani sanki yetmiyor normalde tüm gün dırdır etmesi, asla memnun olmaması, bana adeta işkence etmek için yeni şeyler araması bir de 65 kiloluk vücudunu bir o kadar ağır metal bir sandalyeye koyup bana ittirecek!!!
kendisi şu kadar kuvvetliymiş bu kadar sosyal bu kadar aktifmiş o kadar sportifmiş diye övünür, abartır da abartır. neye kullandın ki gücünü? kenepeleri koltukları kaldırıp altını silmeye!! çok şahane oldu 4 tane fıtığın var ve kızında da olmasında bir sakınca görmüyorsun!! oluşsun diye zorlamaktan hiiiiiiç de çekinmiyorsun. ama ablacığıma telefonda sen yapma işleri kadın yapsın sen yorulma bişey olacak diye korkuyorum falan diyebilir!!! ama bana asla demez. anneme kalsa sabahtan akşama kadar evde bir aşağı bir yukarı kndimi yerlere atarak vurarak temizlik yapacağım tonla da kimyasal soluyarak!!! bana aman sen yorulma incinme demez.
arada bir de gemi turuna takar kafayı. bana işkence olsun tabi; denizin ortasında bir gemideki pintiliğinden suit tutacak değil minnacık kamarada kapalı sürekli annemin şikayetlerini eski kötü karamsar anı ve hikayelerini karamsar fikirlerini dinleyerek memnun etmeye çalışacağım ama asla olmayacak üstüne üstlük horultusundan beni uyutmaması yetmezmiş gibi bir de talepleri asla tükenmeyecek ve gemi karaya yanaştığında da karı-koca olan ablamlarla teyzemler kuzenler sıvışıp en yaşlıları ve çocukları bana bırakıp keyif çatacaklar. gelirken de bana bir sakız dahi getirmemeleri en olağan en hakları olan şey olacak!! köle gibi bişeyim ben insan değil.
----
geçende de bir arkadaşının kız kardeşinin avrupa turu yaptığını duymuş heveslenmiş. kızı ve oğluyla gezmiş hanım. şehir şehir ufak otellerde kalıp trenle seyehat ederek halletmişler.
bizimkisi çok heveslendi. ama mantık olmadığı için saçma hayaller.
1-yürüyemiyorsun ki
2-parana kıyıp pahalı otelde kalamazsın
3-hiçbir yerde rahat edemez söylenirsin mütemadiyen şikayet
sanki hiç ülke içinde gezmedik. her yerde her zaman her şeyden şikayet eder. birkaç günlüğüne marmaris'e gitmiştik her dolaştığımızda sürekli her şeyden yakındı asla memnun olmadı asla beğenmedi; sürekli söylendi durdu herşeyden şikayet etti. duyan insanlar alınıyor artık esnaf ya da yerlisi. gelmeseydiniz o zaman diyorlar. ama annem gezip görüp beğenmemek ve şikayet etmekten zevk alıyor ne bilsinler. etrafının iç enerjisini yok edip moral bozmaktan vampir gibi içindeki neşeyi umudu iyimserliği yaşam enerjisini emmekten yok etmekten zevk alıyor. memnun olmamak mutsuz olmak beğenmemek eleştirmek en büyük zevk kaynaklarından. bir de sürekli bişeyler talep etmek beklemek ama asla memnun olup lafın gelişi bile teşekkür etmemek.
ne panziyonda ne 5 yıldızlı otelde memnun olur. ki trenle şehir şehir gezecek???
bir kere o hanımın 2 çocuğu da yurtdışında okuduğu için ne dil sorunları var ne de yer yol bilmeme. biz öyle miyiz.
hani böyle bir gezide memnun olsa biraz, eğlense, rahatlasa falan çektiğin çileye değer ama ben tatil ya da gezilerde deşarj olacağıma içim şişip şişip dönüyorum!!! sürekli herşeyi ama herşeyi benden bekliyor sürekli birşeyler istiyor beceremiyor kendisi de ama asla memnun olup çenesini kapatmıyor. ya da susayım da kız rahatlasın moralini bozmayayım diye bir düşüncesi yok. söylesen de anlamaz susmaz hatta huysuz çocuklar gibi inadı tutar daha da arttırır kaprislerini şikayetlerini olumsuzluğunu ve suçu da sana atar; sinirini bozduğum için böyle olmuş!!!
yani herşeyi aklınıza gelecek herşeyi ben yapacağım. otel uçak ayarla vize alma işlerini ayarla asla yaranamazsın çenesi bir an için durmaz sürekli şikayetler eleştiriler. kendisi olsa daha iyi ve daha çabuk olacak zannediyor ama bişey yapmaya kalktı mı da sadede bile gelemiyor.
bankada bir hesabına para yatıracak ya bankacı kıza aile şeceresini anlatıyor; bilmem kimden kalan dükkanın alınış hikayesi ve tarihi: o kadar detaya giriyor ki kızı abandone ediyor anlamıyor mesele ne!! ya da resmi bir yerde bişey lazım adamlara laf anlatamıt-yor o kadar uzatıyor o kadar dolandırıyor ki mesele ne belli değil. hesabıma para yatıracağım ya da bilmem ne evrakı lazımmış diyeceğine dolandıra dolandıra uzatarak herkesi bekleterek saatlerce konuşmak istiyor.
doktora gidince bile; adam sorunumuz nedir diye soruyor annem taaaaaaa çocukluğundan başlayarak başlıyor konuşmaya. bıraksan akşama kadar konuşup esas sorunu söylemeye vardıramayacak bile!!
artık seyahat için ucağa otobüse trene falan binerken ne kadar şikayet edecek! ne kadar sorun çıkaracak kimbilir. hadi hepsini üstlen ama en azından bir memnun olsun bir zevk alsın bir seni boğmasın! duramıyor dayanamıyor ki. benim memnun mutlu olmama da dayanamıyor için için.
beraber avrupayı turlayarak söylenip beddualar ederek gezelim!!!!
yani evden avm'ye kadar giderken bile ne kadar şikayet ne kadar kapris yapıyor ne kadar söyleniyor anlatamam!!! susturmaya çalışırsan da haksız olduğunu söylediğin hissine kapılıp daha çok bozulup hepsinin dozunu daha da arttırıyor inada!! ama asla çözüm istemiyor.
mesela dinlenmek için oturduğumuz kafade yarım saat aralıksız eleştirdi söyledni şikayet etti; herşeyden. mekan garsonlar içecek ve yiyecekler gelen geçen otıran ama aklınıza gelecek her şeyden şikayet etti. 2 kere yer değiştirdik memnun olmadı. ya sıcak ya fazla esiyor ya gürültülü ya rahatsız.
ben sürekli memnun olsun diye çırpınıyorum masadan masaya eşya bardak taşıyorum o devam ediyor!!!! nazlı yoruldu sıkıldı gibi bir dert olabilir mi hiç? ben bir köleyim.
şu kadarcık mesafe ve alıştığımız ortamda bile 1 dakika susmadı memnun olmadı yok bir de gemi turu yok bir de avrupa turu.
hayalinde annem tekerlekli sandalyede gezdirilecek hem de!!!!!! her işi ben yapıyorum yetmiyor bitmiyor şikayetleri bir de koca gövdesini bana taşıtacak!!!
bilmem kim santorini'ye gitmişmiş.
ya sen site içinde 5 basamak çıktın diye yorulup şikayet ettin 1 saat santorini senin neyine!? mykonos senin neyine? heryer basamak heryer yokuş. tabi onun aklında kendini bana taşıtmak var.
hani bir yere gidince yaşlı hemde çok yaşlı turistler görüyoruz; bastonla, destekle hatta sandalyeyle geziyor ama en azından keyif alıyor memnun oluyor gülümsüyorlar. annemde bunlardan da zerre yok!!
yani aktif ve güçlü gençliğindeki gibi hareket edememek insanı üzer elbet ama asla susmaz ki her zaman memnuniyetsiz şikayetçi eleştirel huysuz dırdırcı ve talepkar!! su ister gider alırsın belki almak için 45 derecelşk sıcakta güneşte yürümüşsündür; ben bu marka suyu sevmiyorum der!!!! surat asar. ya da çok soğuk ve ya olmadı çok ılık bulur suyu beğenmez surat asar.
annem gülen insanlara bile gıcık olur. o nasıl bir kafaysa ablamla ben kıkırdıyorsak bile bana gıcık olup beğenmeyen bakışlar atar. gülüşüm çirkinmiş de dişlerim de eğriymiş de kırışıyormu çirkin suratım.
çok yaşlı bir çift turist görmüştük bir gezide, kaplumbağa hızıyla yürüyor ama yüzlerinden gülücükler çıkıyor ne kadar imrendim. annem sadece kendisi gülmemekle memnun olmamakla kalmaz sen de olma sen de gülme ister.
diyelim yemek yediniz bir yerde zar zor; beğenmez eleştirir; ben beğenmişsem de daha da bir zevkle adeta tadımı kaçırmak için uğraşırcasına şevkle kötüler!!!! saatlerce beni yemeğin güzel olmadığına ikna etmeye çalışır. tut ki aynı fikirdeyiz o zaman da galeyana gelerek saatlerce kötülük olumsuzluk mutsuzluk saçan bok gibi konuşmalar yapmak ister büyük bir haz ve şevkle!! sen tatime marmaris'e git eğlenmek dinlenmek rahatlamak yerine oturup her konunun kötü örneklerinden konuşarak geçir gününü. o kadar memnun oluyor zevk alıyor ki bu karamsar konuşmalardan.....
bir de kendinin o kadar farkında değil ki; asla memnun mutlu keyifli güler yüzlü rahatlamış olmadığının sürekli eleştiri şikayet talep kapris yaptğının yürüyemediğinin hemen yorulduğunun farkında değil ki hala heves ediyor; yok yunan adaları yok gemi turu yok avrupa turu. çözüm olarak da tekerlekli sandalye kiralamak gelmiş aklına bilmem kimden duymuş bana büyük bir buluş yapmış gibi heyecanla söylüyor!!! çözüm kolay tekerlekli sandalyeye binecek!!! ben de annemi o susmayan şom ağzıyla mykonos santorini adalarında yokuş yukarı iteceğim!!!!
ha tabi ablamlar da gelir ama çeker gider istedikleri gibi dolaşırlar ben annemi iterim????????
ve demez ki nazlı yoruldu beli ağrıyacak hiç eğlenemedi falan şikayet edecektir: YAVAŞ İTİYORSUN. bilmem neyi göremedik bilmem nereye gidemedik hadi hızlı sür güneşten yandım çok susadım bu su ılık bu su çok soğuk gölgeye çek burası esmiyor.............................................................................................
....................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
hani hem kendinin yürüyemediğini gezemediğini falan anlayamıyor hala talepkar şahane çözümü de sandalyeye binmek! ama asssla asla asla bencil değil asla!!!!!!!
beni de engellediğinin hiiiiiiç farkında değil. beni de kendinden sayıyor.
mesela diline yapışmış bir haftada 1 gün markete gidip gelme yürüyüşü bize yetiyormuş.
ya da kendinin artık midesinin hazmedemediği yiyecekleri benim de yememem gerektiğine inanmış benim yeterli beslenemediğimi falan da düşünmüyor!!!
kızı değil ikizi ya da klonuyum varsayıyor.
------------
nasıl avrupa turuna çıkarız biliyor musun?????? büyük icat yapmış hevesle söylüyor. vayyyyy bu harika fikir nasıl gelmedi aklıma!!!!
kevser hanım'ın yaptığı gibi tekerlekli sandalyeye oturarak!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
kim itecek sandalyeyi bir da adam mı tutacağız?
ne adamı yaa!!! sen iteceksiiiiiiiiiiiiiiiiin.
ben?
heee?????????
ben seni iterken nasıl gezip eğleneceğim ya da belim ağrırsa dememden de hiç hoşlanmıyor duymak bile istemiyor!!!
diyelim ki cesaret ettik böyle gittik, ben sakatlanıverdim hastalanıverdim ne olacak ne yapabilecek; hiç. ben kendi kendime debelenecem kendi de utanmadan şikayet edecek!!!
mesela bir gün kendisi ayağı kaydı burkuldu forum'a giderken; tüm gün dolanırken söylendi ve nefret karamsarlık beddualar saçtı; dolaşrken de sürekli böyle konuştu. insanlar bile rahatsız olup dönüp bakıyorlar artık nesi var diye. oturup bilegini dinlendirdik sürekli olumsuzluk saçtı etrafa. hani bir süre sonra geçer ya bazısının annemin geçmez hep böyle; coşkulu anı azalsada sürdürür!! diyelim ses tonu kısılır o kadar.........
ama beni başka bir gün ayakkabım ayağımı vuruyordu diye azıcık bir şikayet ettim; yarabandı aradım ben en azından çözüm peşindeyim. kötü bir insan oldum. efem çok söylenmişim asabını bozmuşumuş!!!!!!!!!!!!!
ya sen tüm gün söyleniyorsun. ama kendisi asap bozmuyormuş ki!!! ben büyütüyormuşım ve sinir bozuyormuşum!!!
-----------------------
benim varlığımı kullanılacak bir köle olarak görüyor sağolsun. sesimden de irite oluyor hanfendi.
geçen gün geç saatte zar zar kapı çaldı. annem çoktan yatmış ben de youtube da takılıyordum. yanlış çalmışlar belli kşmse o saatte gelmez bize. açmadım gider diye düşündüm. aşağıdan çalmaları yetmedi bir de kapıya gelmiş çalıyor zarzar sarhoşun biri.
demir kapının arkasından payladım. gitti.
baktım annem kalkmış ne olduğunu soracağına bana ne desin beğenirsiniz!!!
niye bağırıyormuşum? sesimden irite olmuş uyanmış huzuru ve uykusu kaçmış!!!
zar zar çalan kapı sesine uyanmamış, adamın dışardan sarhoş lagalugasını duyup uyanmamış benim sesimden irite olmuş!!!!
sevgi saygı dolu bir ailede büyüdüm canım!!!!
başka bir gün de telefonda kendi öz ablamla konuşup gülüşmeme gıcık olmuş gelip bana sesimden ne kadar rahatsız ne kadar irite olduğundan sesimin ne kadar çirkin olduğundan bahsediyordu şikayet ediyordu!!!!!
yani ben hiç konuşmayayım hiç bir şey istememeyim yapmayayım öyle robot gibi hizmet için emir bekleyeyim sadece!!!
......................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
bu ağzından olumlu laf senede bir çıkan olumsuzluk memenuniyetsizlik şikayet ve kapris yumağı insan sadece pazara gideceğimiz zaman neşe doluyor?????????????
işe ya da arkadaş buluşmama ablamlarla görüşmeye falan gideceksem süslenmeyeyim diye elinden geleni yapan moral bozmak için çırpınan annem pazara gideceğimiz gün neredeyse sekerek hophophop dolaşacak evde. bir şevk bir neşe. gelip gidip bana neler alacağımızı sıralıyor heyecanla. ve daha ssatler günler öncesinden hatta bunları sıalarken gün içinde de heyecanla bana ne giyeceğimi ne süreceğimi soruyor ama zaten önceden düşünmüş oluyor benim için. hatta kalkıp ütü yapmamı hazırlanmaya başlamamı defalarca hatırlatıyor. özel günlerde işte falan değil pazara gideceğimiz zaman yeşil elbisemi giyip yeşil far pembe ruj sürüp saçıma da maşa yapmalıyım?????????????????????????????????????????????
ya sen yurtiçinde ne kadar gezebiliyorsun ki? sitenin bahçesinden çıkıncaya kadar yorulmuş oluyor ve poposunu koyacak yer arıyor! her çıkışımızda güvenliğin orada bir tabure bulup isteyip oturuyor bir süre ve sürekli söylenerek şikayet ediyor!!
hani ben kırk tane çözüm öneriyorum beğenmiyor; ama nasıl bir yere giderken benim söylediğim toplu taşımaya bir türlü inanmak istemeyip cahil cühelanın bile dediğine hemen kanıveriyor; o zaman da başka biri bişey söylerse hani beğenmiyor çoğu zaman surat asıp burun kıvırıyor ama bazen de memnun oluyor!!!
bir gün güvenliğin orada koydu poposunu 20 dakika oturup şikayetlerini olumsuzluklarını saçtı! karşısına vantiratör açtılar hafif seviyede memnun oldu. ben desem sanki ben onun boynu tutulsun da ölsün diye kumpas kuruyormuşum gibi davranır!!
yurt dışı gezisiymiş!!!?????????
birilerinden duyup heves ediyor.
bir zaman bir arkadaşının görümcesi gitmiş bir şehre, müzeleri tekerlekli sandalyede gezmiş. ay bundan o kadra hoşlandı ki! biz de gidecekmişiz ben sürecekmişim tekerlekli sandalyeyi!!!
hani sanki yetmiyor normalde tüm gün dırdır etmesi, asla memnun olmaması, bana adeta işkence etmek için yeni şeyler araması bir de 65 kiloluk vücudunu bir o kadar ağır metal bir sandalyeye koyup bana ittirecek!!!
kendisi şu kadar kuvvetliymiş bu kadar sosyal bu kadar aktifmiş o kadar sportifmiş diye övünür, abartır da abartır. neye kullandın ki gücünü? kenepeleri koltukları kaldırıp altını silmeye!! çok şahane oldu 4 tane fıtığın var ve kızında da olmasında bir sakınca görmüyorsun!! oluşsun diye zorlamaktan hiiiiiiç de çekinmiyorsun. ama ablacığıma telefonda sen yapma işleri kadın yapsın sen yorulma bişey olacak diye korkuyorum falan diyebilir!!! ama bana asla demez. anneme kalsa sabahtan akşama kadar evde bir aşağı bir yukarı kndimi yerlere atarak vurarak temizlik yapacağım tonla da kimyasal soluyarak!!! bana aman sen yorulma incinme demez.
arada bir de gemi turuna takar kafayı. bana işkence olsun tabi; denizin ortasında bir gemideki pintiliğinden suit tutacak değil minnacık kamarada kapalı sürekli annemin şikayetlerini eski kötü karamsar anı ve hikayelerini karamsar fikirlerini dinleyerek memnun etmeye çalışacağım ama asla olmayacak üstüne üstlük horultusundan beni uyutmaması yetmezmiş gibi bir de talepleri asla tükenmeyecek ve gemi karaya yanaştığında da karı-koca olan ablamlarla teyzemler kuzenler sıvışıp en yaşlıları ve çocukları bana bırakıp keyif çatacaklar. gelirken de bana bir sakız dahi getirmemeleri en olağan en hakları olan şey olacak!! köle gibi bişeyim ben insan değil.
----
geçende de bir arkadaşının kız kardeşinin avrupa turu yaptığını duymuş heveslenmiş. kızı ve oğluyla gezmiş hanım. şehir şehir ufak otellerde kalıp trenle seyehat ederek halletmişler.
bizimkisi çok heveslendi. ama mantık olmadığı için saçma hayaller.
1-yürüyemiyorsun ki
2-parana kıyıp pahalı otelde kalamazsın
3-hiçbir yerde rahat edemez söylenirsin mütemadiyen şikayet
sanki hiç ülke içinde gezmedik. her yerde her zaman her şeyden şikayet eder. birkaç günlüğüne marmaris'e gitmiştik her dolaştığımızda sürekli her şeyden yakındı asla memnun olmadı asla beğenmedi; sürekli söylendi durdu herşeyden şikayet etti. duyan insanlar alınıyor artık esnaf ya da yerlisi. gelmeseydiniz o zaman diyorlar. ama annem gezip görüp beğenmemek ve şikayet etmekten zevk alıyor ne bilsinler. etrafının iç enerjisini yok edip moral bozmaktan vampir gibi içindeki neşeyi umudu iyimserliği yaşam enerjisini emmekten yok etmekten zevk alıyor. memnun olmamak mutsuz olmak beğenmemek eleştirmek en büyük zevk kaynaklarından. bir de sürekli bişeyler talep etmek beklemek ama asla memnun olup lafın gelişi bile teşekkür etmemek.
ne panziyonda ne 5 yıldızlı otelde memnun olur. ki trenle şehir şehir gezecek???
bir kere o hanımın 2 çocuğu da yurtdışında okuduğu için ne dil sorunları var ne de yer yol bilmeme. biz öyle miyiz.
hani böyle bir gezide memnun olsa biraz, eğlense, rahatlasa falan çektiğin çileye değer ama ben tatil ya da gezilerde deşarj olacağıma içim şişip şişip dönüyorum!!! sürekli herşeyi ama herşeyi benden bekliyor sürekli birşeyler istiyor beceremiyor kendisi de ama asla memnun olup çenesini kapatmıyor. ya da susayım da kız rahatlasın moralini bozmayayım diye bir düşüncesi yok. söylesen de anlamaz susmaz hatta huysuz çocuklar gibi inadı tutar daha da arttırır kaprislerini şikayetlerini olumsuzluğunu ve suçu da sana atar; sinirini bozduğum için böyle olmuş!!!
yani herşeyi aklınıza gelecek herşeyi ben yapacağım. otel uçak ayarla vize alma işlerini ayarla asla yaranamazsın çenesi bir an için durmaz sürekli şikayetler eleştiriler. kendisi olsa daha iyi ve daha çabuk olacak zannediyor ama bişey yapmaya kalktı mı da sadede bile gelemiyor.
bankada bir hesabına para yatıracak ya bankacı kıza aile şeceresini anlatıyor; bilmem kimden kalan dükkanın alınış hikayesi ve tarihi: o kadar detaya giriyor ki kızı abandone ediyor anlamıyor mesele ne!! ya da resmi bir yerde bişey lazım adamlara laf anlatamıt-yor o kadar uzatıyor o kadar dolandırıyor ki mesele ne belli değil. hesabıma para yatıracağım ya da bilmem ne evrakı lazımmış diyeceğine dolandıra dolandıra uzatarak herkesi bekleterek saatlerce konuşmak istiyor.
doktora gidince bile; adam sorunumuz nedir diye soruyor annem taaaaaaa çocukluğundan başlayarak başlıyor konuşmaya. bıraksan akşama kadar konuşup esas sorunu söylemeye vardıramayacak bile!!
artık seyahat için ucağa otobüse trene falan binerken ne kadar şikayet edecek! ne kadar sorun çıkaracak kimbilir. hadi hepsini üstlen ama en azından bir memnun olsun bir zevk alsın bir seni boğmasın! duramıyor dayanamıyor ki. benim memnun mutlu olmama da dayanamıyor için için.
beraber avrupayı turlayarak söylenip beddualar ederek gezelim!!!!
yani evden avm'ye kadar giderken bile ne kadar şikayet ne kadar kapris yapıyor ne kadar söyleniyor anlatamam!!! susturmaya çalışırsan da haksız olduğunu söylediğin hissine kapılıp daha çok bozulup hepsinin dozunu daha da arttırıyor inada!! ama asla çözüm istemiyor.
mesela dinlenmek için oturduğumuz kafade yarım saat aralıksız eleştirdi söyledni şikayet etti; herşeyden. mekan garsonlar içecek ve yiyecekler gelen geçen otıran ama aklınıza gelecek her şeyden şikayet etti. 2 kere yer değiştirdik memnun olmadı. ya sıcak ya fazla esiyor ya gürültülü ya rahatsız.
ben sürekli memnun olsun diye çırpınıyorum masadan masaya eşya bardak taşıyorum o devam ediyor!!!! nazlı yoruldu sıkıldı gibi bir dert olabilir mi hiç? ben bir köleyim.
şu kadarcık mesafe ve alıştığımız ortamda bile 1 dakika susmadı memnun olmadı yok bir de gemi turu yok bir de avrupa turu.
hayalinde annem tekerlekli sandalyede gezdirilecek hem de!!!!!! her işi ben yapıyorum yetmiyor bitmiyor şikayetleri bir de koca gövdesini bana taşıtacak!!!
bilmem kim santorini'ye gitmişmiş.
ya sen site içinde 5 basamak çıktın diye yorulup şikayet ettin 1 saat santorini senin neyine!? mykonos senin neyine? heryer basamak heryer yokuş. tabi onun aklında kendini bana taşıtmak var.
hani bir yere gidince yaşlı hemde çok yaşlı turistler görüyoruz; bastonla, destekle hatta sandalyeyle geziyor ama en azından keyif alıyor memnun oluyor gülümsüyorlar. annemde bunlardan da zerre yok!!
yani aktif ve güçlü gençliğindeki gibi hareket edememek insanı üzer elbet ama asla susmaz ki her zaman memnuniyetsiz şikayetçi eleştirel huysuz dırdırcı ve talepkar!! su ister gider alırsın belki almak için 45 derecelşk sıcakta güneşte yürümüşsündür; ben bu marka suyu sevmiyorum der!!!! surat asar. ya da çok soğuk ve ya olmadı çok ılık bulur suyu beğenmez surat asar.
annem gülen insanlara bile gıcık olur. o nasıl bir kafaysa ablamla ben kıkırdıyorsak bile bana gıcık olup beğenmeyen bakışlar atar. gülüşüm çirkinmiş de dişlerim de eğriymiş de kırışıyormu çirkin suratım.
çok yaşlı bir çift turist görmüştük bir gezide, kaplumbağa hızıyla yürüyor ama yüzlerinden gülücükler çıkıyor ne kadar imrendim. annem sadece kendisi gülmemekle memnun olmamakla kalmaz sen de olma sen de gülme ister.
diyelim yemek yediniz bir yerde zar zor; beğenmez eleştirir; ben beğenmişsem de daha da bir zevkle adeta tadımı kaçırmak için uğraşırcasına şevkle kötüler!!!! saatlerce beni yemeğin güzel olmadığına ikna etmeye çalışır. tut ki aynı fikirdeyiz o zaman da galeyana gelerek saatlerce kötülük olumsuzluk mutsuzluk saçan bok gibi konuşmalar yapmak ister büyük bir haz ve şevkle!! sen tatime marmaris'e git eğlenmek dinlenmek rahatlamak yerine oturup her konunun kötü örneklerinden konuşarak geçir gününü. o kadar memnun oluyor zevk alıyor ki bu karamsar konuşmalardan.....
bir de kendinin o kadar farkında değil ki; asla memnun mutlu keyifli güler yüzlü rahatlamış olmadığının sürekli eleştiri şikayet talep kapris yaptğının yürüyemediğinin hemen yorulduğunun farkında değil ki hala heves ediyor; yok yunan adaları yok gemi turu yok avrupa turu. çözüm olarak da tekerlekli sandalye kiralamak gelmiş aklına bilmem kimden duymuş bana büyük bir buluş yapmış gibi heyecanla söylüyor!!! çözüm kolay tekerlekli sandalyeye binecek!!! ben de annemi o susmayan şom ağzıyla mykonos santorini adalarında yokuş yukarı iteceğim!!!!
ha tabi ablamlar da gelir ama çeker gider istedikleri gibi dolaşırlar ben annemi iterim????????
ve demez ki nazlı yoruldu beli ağrıyacak hiç eğlenemedi falan şikayet edecektir: YAVAŞ İTİYORSUN. bilmem neyi göremedik bilmem nereye gidemedik hadi hızlı sür güneşten yandım çok susadım bu su ılık bu su çok soğuk gölgeye çek burası esmiyor.............................................................................................
....................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
hani hem kendinin yürüyemediğini gezemediğini falan anlayamıyor hala talepkar şahane çözümü de sandalyeye binmek! ama asssla asla asla bencil değil asla!!!!!!!
beni de engellediğinin hiiiiiiç farkında değil. beni de kendinden sayıyor.
mesela diline yapışmış bir haftada 1 gün markete gidip gelme yürüyüşü bize yetiyormuş.
ya da kendinin artık midesinin hazmedemediği yiyecekleri benim de yememem gerektiğine inanmış benim yeterli beslenemediğimi falan da düşünmüyor!!!
kızı değil ikizi ya da klonuyum varsayıyor.
------------
nasıl avrupa turuna çıkarız biliyor musun?????? büyük icat yapmış hevesle söylüyor. vayyyyy bu harika fikir nasıl gelmedi aklıma!!!!
kevser hanım'ın yaptığı gibi tekerlekli sandalyeye oturarak!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
kim itecek sandalyeyi bir da adam mı tutacağız?
ne adamı yaa!!! sen iteceksiiiiiiiiiiiiiiiiin.
ben?
heee?????????
ben seni iterken nasıl gezip eğleneceğim ya da belim ağrırsa dememden de hiç hoşlanmıyor duymak bile istemiyor!!!
diyelim ki cesaret ettik böyle gittik, ben sakatlanıverdim hastalanıverdim ne olacak ne yapabilecek; hiç. ben kendi kendime debelenecem kendi de utanmadan şikayet edecek!!!
mesela bir gün kendisi ayağı kaydı burkuldu forum'a giderken; tüm gün dolanırken söylendi ve nefret karamsarlık beddualar saçtı; dolaşrken de sürekli böyle konuştu. insanlar bile rahatsız olup dönüp bakıyorlar artık nesi var diye. oturup bilegini dinlendirdik sürekli olumsuzluk saçtı etrafa. hani bir süre sonra geçer ya bazısının annemin geçmez hep böyle; coşkulu anı azalsada sürdürür!! diyelim ses tonu kısılır o kadar.........
ama beni başka bir gün ayakkabım ayağımı vuruyordu diye azıcık bir şikayet ettim; yarabandı aradım ben en azından çözüm peşindeyim. kötü bir insan oldum. efem çok söylenmişim asabını bozmuşumuş!!!!!!!!!!!!!
ya sen tüm gün söyleniyorsun. ama kendisi asap bozmuyormuş ki!!! ben büyütüyormuşım ve sinir bozuyormuşum!!!
-----------------------
benim varlığımı kullanılacak bir köle olarak görüyor sağolsun. sesimden de irite oluyor hanfendi.
geçen gün geç saatte zar zar kapı çaldı. annem çoktan yatmış ben de youtube da takılıyordum. yanlış çalmışlar belli kşmse o saatte gelmez bize. açmadım gider diye düşündüm. aşağıdan çalmaları yetmedi bir de kapıya gelmiş çalıyor zarzar sarhoşun biri.
demir kapının arkasından payladım. gitti.
baktım annem kalkmış ne olduğunu soracağına bana ne desin beğenirsiniz!!!
niye bağırıyormuşum? sesimden irite olmuş uyanmış huzuru ve uykusu kaçmış!!!
zar zar çalan kapı sesine uyanmamış, adamın dışardan sarhoş lagalugasını duyup uyanmamış benim sesimden irite olmuş!!!!
sevgi saygı dolu bir ailede büyüdüm canım!!!!
başka bir gün de telefonda kendi öz ablamla konuşup gülüşmeme gıcık olmuş gelip bana sesimden ne kadar rahatsız ne kadar irite olduğundan sesimin ne kadar çirkin olduğundan bahsediyordu şikayet ediyordu!!!!!
yani ben hiç konuşmayayım hiç bir şey istememeyim yapmayayım öyle robot gibi hizmet için emir bekleyeyim sadece!!!
......................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
bu ağzından olumlu laf senede bir çıkan olumsuzluk memenuniyetsizlik şikayet ve kapris yumağı insan sadece pazara gideceğimiz zaman neşe doluyor?????????????
işe ya da arkadaş buluşmama ablamlarla görüşmeye falan gideceksem süslenmeyeyim diye elinden geleni yapan moral bozmak için çırpınan annem pazara gideceğimiz gün neredeyse sekerek hophophop dolaşacak evde. bir şevk bir neşe. gelip gidip bana neler alacağımızı sıralıyor heyecanla. ve daha ssatler günler öncesinden hatta bunları sıalarken gün içinde de heyecanla bana ne giyeceğimi ne süreceğimi soruyor ama zaten önceden düşünmüş oluyor benim için. hatta kalkıp ütü yapmamı hazırlanmaya başlamamı defalarca hatırlatıyor. özel günlerde işte falan değil pazara gideceğimiz zaman yeşil elbisemi giyip yeşil far pembe ruj sürüp saçıma da maşa yapmalıyım?????????????????????????????????????????????
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)