23.07.2018

hani sanırsın yetmiyor evde, dışarda sürekli gözetmem kollamam birşeyleri göstermem getirmem bulmam açmam kapamam gerektiği, yani mütemadiyen kollama çocuk bakar gibi.
herhalde iyi yürüyemediği iyi göremediği için bir de bana yaslanıp rahat etmeye alıştığı içi bir yere giderken dönerken bile avanak gibi etrafına bakınıp duruyor. sanki şaşkın beceriksiz bir çocukmuş gibi hali. ben de sürekl annecim önüne bak annecim şuna dikkat et annecim basamak var tümsek var ağaç dalı var adam geliyor falan diye sürekli kollamak zorundayım.
azıcık gözümün önünden ayrılsa başına saçma birşey geliyor ve hem beni suçluyor hem sürekli dırdır beddua geberelim de kurtulalım!!!
ayağına taş girmiş diye ben de beraber geberip mezara gireceğim!! ne kadar harika bir gelecek hayali kuruyor bana!
yazın ayağına cam kırığı batma fobisi var. malum bizim sokaklar ne kadar temiz olabilir? taşlar çöpler kumlar. bir yerde tadilat olur atıkları kırıkları etrafta, hele cam kırmaya da bayılıyor insanlar. sürekli bir yerlerde kırık bira şişeleri. endişelenmekte haksız değil ama aşırı abartılı her zaman ve inanılmaz derecede mantıklı olduğunu düşünüyor.
e dikkatli yürür cam kırığı olmayan yerden geçersin.
sabah güneş tepede iyice yana yana çıkmadan sıcak bastırmadan markete gidecek olduk. aman ne fobi neredeyse çığlık çığlığa!
sürekli söylenerek surat asarak moral bozarak huysuz huysuz dolanıyor.
tabi anneme soracak olursan başka insanlar huysuz esas kendisi asla değil çünkü her zaman haklı! her zaman haklı olsan bile tüm gününü bir kötü duruma odaklayıp sürekli bundan bahsedip kendi moralini de başkasınınkini de niye bozarsın!
bozar bozar canı ne isterse yapar keyfi bilir kimse karışamaz ona!!!

cam kırığının ayağına girmesi korkusu yüzünden sabah 9'dan akşam yatıncaya kadar aynı şekilde tekrar ede ede söylendi durdu!! ne kadar harika bir huyu var.

ama ben en ufak şeyden rahatsız olup bişey yapmaya kalkarsam kendinin tüm gün söylenip nefret hakaret beddua saçtığını hiiiç düşünmemesine karşın benim en ufak şeyim annemin gözüne bir batıyor aman bir rahatsız bir huzursuz oluyor!!!!

efendim ne kadar işkilli ne kadar huysuz ne kadar huzursuz bir insanmışım moralini bozmuşum huzurunu kaçırmışım!!!!!!!!!!!!!
anam huysuz titiz işkilli aşırı endişeli nasıl olabilirim ki ben başka türlü?
kendi rahatsız olduğu şey için ben teselli etmeye çalışsam da bana kızar rahat am karılar gibi boşver diyormuşum!!! e katılsam da yeterli gelmiyor! galeyana gelip etrafa cam kırıkları için isyan ayaklanma başlatayım!!!
mesela birisi gürültü yapıyordur çok rahatsız olmuştur ben de anneme yaranmak için uyarırım ve annem bana şöyle de r huzurumu kaçırdın!!!!!!!! sinirimi bozdum münakaşa çıkacak sandım!!
ualn yarım saattir sesten şikayet edip dırdır eden sensin!!! kahve içmeye gitmişiz konuştuğu tek şey olumsuzluk!!

******

geçende mağazanın birinde bluzlara falan bakıp kalmışım, sanki küçük çocuğum annem, beceriksizleştiğinin farkında aslında ama üzülmek yerine ya da daha dikkatli daha da yavaş hareket etmek yerine öfkelenip iyice huysuzlaşıp fıttır fıttır dolanıyor. gitmiş geniş bir mazgala sandaletinin bir tarafını takmış dolamış! uğraşıyor çıkaramıyor.
adeta huysuzca çırpınıyor. bundan da ben suçluyum üstelik!!! bebek misin nasıl yürüneceğini benden daha iyi bilirsin hani!!!!

başka bir aile turunda ne efendim eniştemle ilerden gidip fotoğraf çekmeye dalmışım ne kadar kötü bir insanım!!! gitmiş dinlenmek için yakındaki bir kafede oturup serinlemek istemiş, ama kafenin kapalı olduğunu anlayamamış ve böyle gereksiz bir özgüvenle de bodoslama gider bir yerlere burnunun dikine! cama toslamış tabi kapalı kafe, annem otomatik açılacak kapı zannediyor, o hızla da dengesini kaybedip düşmüş yere. ben de fotoğraf çekiyorum.
an sevdiği favori evladı ilk göz ağrısı ablacığım da anneciğinin koluna girip yürüyeceğine keyfine bakmaya çok alışmış; kendi gezip tozacak yiyip içecek eğlenecek dinlenecek hiiiiç yaşlı annesinin sorumluluğunu almayacak, aklına bile gelmemiş koluna girmek yakınından yürümek! onun yerine rahaaat rahat takılmış. annem düşünce de koşup kaldıracağına sanki sadece kendi kızı ama ben bakıcısıyım! bana kızarak sesleniyor surat asıyor bakmıyormuşum annesine!!
tabi ben neden gezip eğleneyim fotoğraf çekip dondurma yiyeyim ben kimim ki????
bana kızıp beni suçluyorlar birlik olmuş, ben de bir güzel haşlamıştım yaz tatili falan demeden! hani en düşünceli annesini en seven en çok özleyen evlattın? giremedin mi annenin koluna!??? hem beraber geziye çıkıyoruz hem sabahın köründen ortadan kayboluveriyorsunuz. ta akşama kadar haber bile yok. annenle ilgilensene yoksa özlemedin mi yalan mı söylüyorsun!!!


mesela beraber avm'de geziyoruz; annem ablam geldi diye çok sevinçli. ablam sevinçli değil ama aslında, hiç uğraşmak istemiyor. annemde sevincinden bodoslama yürüyor önüne bakmadan haldır huldur. süs havuzu var ama görmüyor hiç. ben de uyarmasam düşecek.
sürekli annecim önüne bak annecim dikkat et diye uyarmasam ya takılır ya düşer ya kafasını çarpar.
ablam da diyor ki bırak istediği gibi yürüsüüün!
tabi düşsün süs havuzuna?
burksun ayağını.
senin için hava hoş. nasılsa sana yüklenmiyor. hiç huysuzluğunu çekmiyorsun.
mesela hastalanıyor annem ama inat eden veletler gibi doktora gitmeyi kabul etmiyor. ama ablamı arayıp şikayet ediyor şöyle hastayım böyle bilmem neyim diye. ablam da doktora gitmesi konusunda ikna etmek yerine arayıp bana sitem ediyor annesini niye götürmüyormuşum doktora!!!
onun annesi ben hasta bakıcıyım ya.
sen niye demiyorsun ikna etmiyorsun doktora gitmelisin diye! ?
kızacak çünkü kapris yapacak biliyor niye çenesini çeksin niye kötü olsun??
zar zor ikna ediyorum randevu ve izin alıyorum cart vazgeçiyor çocuk gibi annem doktora gitmekten!!!
ablam da diyor ki niye götürmüyorsun? sırtıma alıp zorla mı götürecem 68 yaşına gelmiş 65 kiloluk anamı???????? iki kere randevu aldım işten izin aldım son anda yok gitmem de gitmem!!! çocuk gibi ayak diretiyor bir de kapris: geberelim de kurtulalımmış!! sen bronşit oldun diye ben de ölecem olur!!!
ablama mahsus diyorum ki sen dersen ikna olur seni dinliyor: doktora gitmelisin de ikna et. hiç bulaşıp tepki çekmek istemiyor. çünkü doktor kelimesini kullandığın an sana düşman oluyor annem!!!

hem evin temizlikçisiyim hem başkalarının temizlikçisi hem annemin bakıcısıyım insan değil de!!! hah bir de yetmiyor hizmetçilik bakıcılık bir de buna dadılıkla şaklabanlık eklenmeye çalışılıyor!!

bilmem nereden arkadaşının torunu gelecekmiş.
eee.
bize bırakacakmış pazara giderken ben bakacakmışım.

yazın bile yazlığa tatile dinlenmeye gitmiyorum ben!!!! evi temizleyecem hatta anahtarı verdiği piç kurusunun kakasını bile temizleyecem evde bıraktığı tüm pisliklerle, yetmeyecek komşunun ütüsünü temizliğini yapacam çöpünü atacam! daha da yetmiyor bilmem kimin piçinin torununu eğleyeceğim!!!! üstelik ne bir odam var ne doğru dürüst bir yatağım, istediğim kadar uyuyamıyorum bile, istediğim kadar güneşlenemiyorum bile. ama annem yazlığımızı çok seviyormuş çok!!! hatta kalıp tamamen yerleşmek istiyormuş!!! bana iyice işkence olsun çook memnun olur!!!

bana da hayır derim diye emrivaki yapar oldu. yok bilmem kimin ütüsü yok çöpünü nazlı atar yok alışverişini nazlı yapsın! eskiden enayi enayi yapardım. kimse de iyilik bilmez kıymet bilmez. o hamam sıcaklarında eşşek kadar karpuz taşıdım ne doğru dürüst bir teşekkür ne bir dilim veriyor karı! sanki ben hamalıyım. ulan bakkalın çırağına bile oğlan diye bir yağ çekmeler bil canım cicim diye şirin görünmeye çalışmalar. ama tabi annemi de beni de enayi bulmuş beleşe hammal yakalamış niye şirin görünmek istesin?

baktım olacak gibi değil gevşek gevşeeek herkese HAYIR yapıştırıyorum!! hatta surat asarlarsa buraya tatile geldiğimi yıl içinde ne kadar yorulduğumu da abarta abarta anlatıyorum! tabi ki annem memnun değil. kendi iyi görünsün diye beni hamallığa peşkeş çekmeye bayılıyor ne kadar iyiliksver diyecekler anneme! ben yapmam deyince her seferinde hem de şoktan şoka giriyor! isyan ediyor bir de pişkince!!!

ama ablam olsa kıyamaz ha. ne ağır taşısın ne fazladan ev işi yapsın ne onu bunu memnun etmek için efor sarfetsin! hatta telefonda bile tembihler bu konuda. ama bana rahaaat rahat kıyar. hiç aklına gelmez nazlıya bişey olursa diye. çok pişkince talep etmeyi de sürdürür. arsızca emrivakilerde bulunur.
bir de kendisi dünyanın en iyilik sever en kibar kişisi gibi emrivaki yapıp bana şimdi arayıp da hayır diyemezmiş ne yapalım katlanacağız artık diye konuşuyor ama nasıl kuyruklu yalan yani o emrivaki olan boktan işi kendisi de benimle yapacakmış gibi davranıp, sonra yaşlılığını öne sürüp kaytarıp benim üstüme yıkacak aslında!!!
ben arayıp bahane uyduramazsam; telefonu yok falan gibi yalanları var annemin. mesela bu bilmem kimin torununu eğleyecekmişim. yok diyemezmiş şimdi zaten ev telefonundan aramış ulaşamazmışmış şimdi. bakacakmışız artık napalım diyor.

ben bütün sene onun bunun çocuğuyla uğraşıyorum zaten bir de eve gelip kaprisli memnuniyetsiz ve asla tatmin olmayan ve kıymek bilmeyen huysuz annemle uğraşıyorum: şurada yazlıkta ne doğru dürüst dinlenebiliyor ne uyuyabiliyor ne güneşlenebiliyorum bir de birinin veledine bakamam. ama anlamaz ki pişkin sadece kendi hislerine odaklı anti empatik bir insan. anneme göre sadece kendi duyguları var ve ben haricinde de herkes kendine göre haklı. ama ben her zaman bir şekilde muhakkak haksızım!!!

iyi o zaman sen ilgilen ben gidiyorum diyorum şokta! bilgisayarımı verirmiş çocuk oynarmış o zaman. onuda kapıp gidiyorum!!! nereye gidecekmişim?????????????????????
tabi hizmetçi bakıcı temizlikçi ve bir köle olarak ne hakkım var ki dinlenmeye ben kimim ki????????????????????????????????????????

mecburen arayıp ulaşmaya çalışıyor; suçu bana at nasılsa herzaman ben kötüyüm nazlı hasta üşütmüş çocuğa bulaşmasın de!!!

ve bana senelik tatilimde hizmetçi muamesi yapılması haksızlık olmuyor da benim istememem dünyanın en kötü şeyi!!!

bana haksızlık diye bir şey olamaz ki!!!!

başka bir günde bilmem kimin gelinini eğlendirmem bekleniyor ama asla hiçbir zaman mesela benim eğlenmem eğlendirilmem gezdirilmem memnun edilmem gerekmiyor!!

asla öyle bir düşünce yok ailecek bana karşı. e annende olmazsa görüştüğün akrabalarında da öyle bir düşünce olmuyor. ben kullanılıp bir de üstüne teşekkür edilmesi gerekmeyen biriyim.

---------------

ablama göre rahat bırak istediği gibi yürüsüüüün. tabi bir yerini incitince yararlanınca hastalanınca kaprisini çeken sen değilsin. çok önemli işleri olan bir insan olarak çekip gidiyorsun Ankara'ya anneciği de ondan bir şey beklemeye kıyamıyor! bütün kaprisler bana, yüklendikçe yükleniyor. elini versen kolunu kaptırıyorsun.
bir kere gözümün önünden ayrıldı hani bırak istediği gibi yürüsün diyor ama gözü mü iyi görmediği ve inatla gözlük takmadığı için, yön duygusunu mu yitirmiş, dikkati dağınık aceleci ama beceriksiz bir insan oldu: kafasını çarpmış bir yere. saatlerce söylendi durdu!!! başka bir seferde ayağını burkmuş buldum 2 dakka gözümün önünden ayrıldı; aman bir kapris bir söylenmeler bir küfürler!! ne eczaneye uğrayıp danışmayı ne doktora gitmeyi ne kafede oturup dinlenmeyi teklif etmemi kabul ediyor. isyan ve küfür geberelim!!! ayağını burktuğu için beraber öleceğiz ne kadar harika!!!
tabi üstüne basamıyor ayağının, bana abanıyor asılıyor da asılıyor koluma!!! elleri de maşallah ahtapot kolu gibidir hele böyle düşeceği tutunacağı zaman yakaladığı ne varsa yapışır.
zaten zamanında süper zekasından azıcık bir yokuşu çıkamadığı için elimi istedi bir anda bütün ağırlığını tek elime bırakıverdiydi; hem kolum aşırı incindi bağları bile zedelenmiş hem yerlere düştük. ve kızımın kolunu hallettim diye üzüleceğine hala ben ağrıdan duramıyor ağlamaklı oluyorum hala şikayet ediyor tutatmamlışım!!! yahu 60 kilosun ben seni tek elle nasıl taşıyayım?????????????????
bu kol problemine rağmen hiç umursamadan asılır da asılır abanır da abanır bir yakaladı mı elinden kurtulamazsın yapışır!! bazen bileğimden yakalıyor ya da kolumdan; o kadar sıkıyor ki morarıyor ama umrunda mı hayır. sadece kendi derdinde. o yaşta düşmemeliymiş. evet tabi ama biraz da dikkatli yürü!!
dikkatli yürümek yerine ben sürekli koluna girip ağırlığını üstüme alıp yürüteceğim?????

ablamın umrunda mı? yabancı birine geçmiş olsun der gibi diyor pişkince tabi annem asla anlamıyor ve kızamıyor yavrusuna. ama ben günde 3 kere damlatılacak kulak damlasını işe gittiğim için öğlen damlatamıyoruz diye şeytanın kötü insanın iblisin önde gideni oluyorum!!!
ablam için hava hoş nasılsa doktora gitmeye ikna ederken laf dinleyen azarlanan aşağılanan kapris çeken kendisi değil: doktora giderken söylenmelerine şikayetlerine katlanan, koluna asılıp asılıp kanartılan kendisi değil!!!
ama ablamın böyle sorumlulukları yokmuş gibi görülüyor.
bir kış bize geldi, o sırada annemin kulak damlası zamanıydı, ben de hasta yatıyorum odamda; ağır üşütmüşüm aşırı migrenim tutmuş, yataktan çıkacak halim takatim yok. gelmiş kapıya beni kaldırmaya çalışıyor annemin kulak damlası damlatılacaaak. bir de utanmadan sitemkar ki!
demiyor nazlı hasta ben damlatayım bu defa, beni hasta hasta kaldırıp yaptırtmaya gelmiş yüzsüz.

nasıl damlatılır bilmiyormuş!!! yazıyor üstünde bilmeyecek ne var ki!
kendi damlatmaya mecbur kalınca da çok canı sıkılıyor.
sen değil miydin anneciğini çoooook özleyen.
benden daha iyi anlaşan benden çok seven benden çok düşünen!!! sen eğlendir sen ilacını ver bari bize gelince.
zaten bize gelince yabancı gibi ney nerde diye sora sora sürekli hizmet bekliyor. annesi de kıyamadığı için kızına sürekli benden bekliyorlar herşeyi. e ablam dinlenmeye gelmiş burayaaa!!!
tabi sürekli ben hizmet edecem kim benimle ilgilenecek kim bana hizmet edecek HİÇKİMSE.
neden öyle bir şey olsun ki neden öyle bir şey gereksin ki????????????????????

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder