28.12.2019

ben sokarım.

şahane bir tema oldu yılın son ayında!
daha önce de bir hortlamıştı bu annemin sokma sevdası! ne sokması siz tahmin edin artık. gittikçe daha garip daha pimpirikli takıntılı saplantılı histerik kabus senaristi fantastik dünyasında yaşayan daha karamsar daha geveze ve dırdırcı bir insan oluyor. insanlar da zannediyor ki insanlar yaşlanıp saçları pamuk gibi beyazlayınca saflaşacak melekleşecek tontonlaşacak ve tatlılık abidesi olacak. belki ender sayıdaki insanlar öyle oluyordur bilemiyorum.

midem ağrıyor geçmiyor diye 2. defa doktora gidiyorum, ilk verdiği ilaçlar bitti ve geçmedi diye. annem de bir heyecan bir sevinç ben de gelecem ben de bakacam diye havalara uçarak peşime takılıyor beni yavaşlatarak gene.

bu ben de  gelecem ben de bakacam sevdası benim polikistik over teşhizim zamanı gelişti, belki 10 sene oldu geçti bile ama annem hala idrak edemedi,defalarca benimle gelmesine rağmen hala annemin fantastik evreninde ultrasonu sokuyorlar götüme! tövbe tövbeeee! ama annemin bu manyakça vajinamı görme saplantısı var. anneme göre ben doktor doktor geziyorum açıveriyorum amımı anneme göre ben kuaför kuaför gezip ağda yaptırıyorum açıyorum sonuna kadar amımı herkes görebiliyor ama annem istediği zaman görme hakkı olmasına rağmen göstermiyorum. annemin fantastik evreninde vajinamı annemin deyimiyle oramı ya da amımı herkes gösteriyorum ama annemden gizliyorum!?
her kadın doğum uzmanına gittiğimde bir heyecanla peşime takılır saçmalar dururdu. kimbilir belki senede 1 kere ne olur ne olmaz kistler ne alemde diye doktora gitmiş olsam ve ultrasona girmiş olsam da annemin evreninde doktorla beraber açıp uzuuuun uzun inceleyecek.
hatta zamanında ultrason yokken anüsten girerler diye heyecan ve garip bir zevkle anları ve hayallerinde bir şeyi götüme sokarak bakacaklardır.???

bizim ailede "aman benim başıma geldi senin gelmesin, ben yaşadım sen yaşama" diye bir şey yoktur. ablamın bir şey umurunda değil ama annem kendi hangi sorunları yaşıyorsa sağlığıyla ilgili bende de aynen hatta senkronize bekler, ne zaman kendisi için doktora gitsek rahatsızlığına beni de katarak anlatır ben itiraz edersem memnun olacağına sıkılır! sinirlenir. herhalde bir yoldaşlık arıyor bir paylaşım bekliyor ama bunun için teyzem var niye beni feda etmek istiyorsun ki!
aynı bu köye-yaylaya yerleşelim diye tutturup beni emekli yaşlı kocası gibi bir konuma kayması gibi. kendi istedikleri olsun ve yalnız kalmasın diye beni feda etmek gayet makul bir şey. ama ablamı asla! en son ablamın böbreklerinde taş çıktığında annem sürekli bende de t-yok mu diye sorgulayıp beklentilere giriyordu.
tabi ki kavga çıkıyor. salak salak her lafı yuttuğum yıllar geride kaldı. gene 1-2-3 sabrediyorum ama bu beklenti arsızca devam edince tepem atıyor.
ben tersletip benden 70 yaşındaki birinin sağlığını mı bekliyorsun aniden yaşlanayım erkende de öleyim istersen diye dellenince de kızmama bir anlam veremiyor.
yani ben de oluyor bak bunlar genetik olabilir dikkat et demiyor o sağlık sorunu neyse aynı anda aynısını benden de bekliyor ya.
şu yemek bana dokundu niye sana dokunmadı diye çok isyan etmişliği var. bir gün doktor benden taraf olunca adamdan nefret etmişti.
istediği cevabı alamayınca inanılmaz düşman kesilir. oysa demeli ki eli kulağında kızın da sana yetişir 38 yaşında 40a gelir gelmez aniden 70lik oluverir dese keşke! çok garip.
yani oturup kötülük planlamıyor aklınca bilinçli davranıyor esasen yalnızlık yoldaşlık hissi eksik olduğu için beni yaşlı emekli kocası yerine koymaya çalışıyor herhalde psikolojik olarak.

ne zaman bir şey için doktora gitsem iki eli kanda olsa uça uça benimle gelip bana sokulmasını hayal ediyor manyak annem. bir keresinde doktorum annemi tersleyerek cevap vermiş annem hala ısrarla ultrasonu anlayamamıştı.
belki 10 belki daha fazla kere ultrasona girmem gerekti ama her seferinde hala annemin umdu belli;
- sokacaklar değil mi nazlı?
- evet anne cihazı alıp cart diye sokacaklar götüme!

gözüyle görüyor gene anlamıyor. zeka kıtlığı değil körlük değil nedir bilemiyorum.

muayenenin sonuna kadar götüme sokulmasını bekliyor. o kadar hevesli ki konuşmasına ara vermeden nefes almadan eşlayalrımı elimden alırken yardımcı olmamak babında pantolonumu indirmek istemişliği de var. masaya uzanıp karnımı açınca tutturuyor da indireceksin külodunu diye!!!

balık hafızası mı desem kendi fantastik hayal dünyasında yaşadığı için mi desem.. bilmiyorum neden bu anlamamazlık.

işte en son doktora 2. defa giderken de; toplu taşımada ayrı oturmamız gerekti. tee geriden bana el kol işaretleri yapıyor garip mimiklerle bir şeyler anlatmaya çalışıyor. sus sonra konuşursun diyorum ama o kadar heyecanlı ve hevesli ki garip bir neşe içinde yüzünde memnuniyetli bir endişe ifadesiyle işaret yapmaya devam ediyor. başkaları da anlıyordur; zaten randevu aldığımı duyduğu andan itibaren sayılamaya başladı.
ama her zamanki gibi sürekli aralıksız konuştuğu, sorularına bile cevabı dinleyemeden konuştuğu, sorularını bile kendi aklınca cevapladığı ve seni duymadığı için anlamıyor.
işaretle bana küldun temiz mi, tıraş ettin mi amını gibi fantastik şeyleri el kol işaretiyle sormaya çalışıyor.

lan mide için gidiyoruz mide! ama annemin hayal dünyasına göre sürpriz olarak götüme sokulsun!!!
kendi sorup kendi cevaplar ve sürekli konuşurken öyle kendi kafasının içinde ki ne etrafı görür ne duyar ne anlar. gözü açıktır göz denen organı görmektedir kulağı da açıktır ve bir organ olarak görevini yapmaktadır ama bir yerlerde bloke olduğu için anlamaz.

ha bu ben sokarım hevesi nereden çıktı? ilk polikistik over teşhisi konduktan ve ilaç verildiği sıralarda. anneme göre ilaçlar yan etkili oysa sarımsak öyle mi????????? tüm dertlere çare sarımsaktı, hala da öyle anneme göre. hormonları düzenlemek ve kistleri eritmek için verilen doğum kontrol hapını da yutulmuyor da sokuluyor zannediyordu. evet o kadar heveslendi ki ben ilacı alıp dönünce bir mutluluk bir heyecan?????????
hani garip şeyleri komik bulması gibi mutlu olduğu şeyler de garip annemin sanki.

tutturduydu da ben sokarım da ben sokarım sen beceremezsin.
ne sokacaksın be deli?????

anlayana kadar aylar geçti. zırt pırt ben sokayım bugün diye çıkagelirdi dibime. sokulmuyor anne yutuluyor diyorum şaşıyor ama o sokuluyor sanıyormuş.

annem hayatında hiç doğum kontrol önlemine gerek duymamış bu yüzden bilmiyor ama sorarsan herşeyi en iyi o bilir. herhalde spiral ile hapı birbirine karıştırdı zihninde. ama o kadar inatçı ve sabit fikirli ve o kadar ukala ki yanlış bildiğini kabul edip doğrusunu öğrenmek yerine yanlış bilgiyle hareket etmekte ısrar eder.

bir gün soymuş bir diş sarımsak getirmiş, diyor ki çok düşünmüş taşınmış en iyisi ilaç yerine sarımsak sokmakmış!!!!!!!!!1 akşamdan sokarmış sabaha alırmış!!!!!!!! nereye sokacak sizce????
hani bir oramda eksiktin bir de parmakla bari!

bir de ısrarcı bir de arsız ki, o an olmazsa boş anını kollar. gücü yetse zorla sokar manyak. ne kavgalar ne kavgalar.

kavga konusunda da arsız; işlemiyor artık. durdurmak için küstürünceye kadar aşırı ağır kavga şart. beynine girmez başka türlü. kapılar çarpılıp bir şeyler devrilip bağırılacak ve ağır konuşulacak. öyle yumuşaklıktan anlamaz hiç. korkutup küstürmezsen sonsuza kadar ısrar etmeye devam eder; garip bir arsızlığı var.

geçen gün otobüsten indik hala öyle bir hevesle konuşuyor ki o kadar memnun ki hayatından indik hala devam ediyor sormaya ama cevap beklemiyor. o kadar uçuyor ki havalarda adeta; yaşasın sonunda götüne sokacaklar nazlı'nın yaşasın!???????? ama en iyisi ben ilaç yerine sarımsak sokayım diye hayallere dalmış sanki.

bir kaç sene evvel de depreşmişti bu sokma hevesi. ne için bir şey için doktora gidiyordum annem sürekli doktorun fitil yazdığını ve kendisinin soktuğunu hayal ediyordu. haaa baş ağrısı içindii. sinüzit ve migren teşhisi kondu ama ne alakayasa annem bana fitil sokmak istiyordu. tut ki doktor fitil yazı sana mı kalmış sokması???????? neredeyse 40 yaşına gelmişim kendi anüsüme sokamaz mıyım sanıyorsun? anneme göre bilemem sokamam!? cidden. o kadar hevesli ki görmeye bana inandırmaya çalışıyor.
anneme göre bir kız kendinden o kadar nefret etmeli o kadar iğrenmeli ki kendi apış arasını görmemeli hatta annemin fantastik evrenine göre -tabi bunlar üstü kapalı konuşulur böyle yazdığım kadar açık değil- o kadar korkmalı ki kızlar apış arasından kendisi yıkayamamalı silememeli annesine emanet etmeli_ ta ki kocasına bu kızlık emaneti devredene kadar!!!!!!!!!!!!!!!!

----
yolda yürürken de külattan amdan bahsediyor manyak. zor susturdum ayıp değil mi ortalık yerde konuşulur mu diye. ama beyni o kadar dalmış ki bu dünyaya etrafına bakakaldı dışarda olmasına hayret etti sanki. bu defa kulağuna üfleyerek konuşmak istemeye başladı. anneciğim yolda yürüyoruz!
anneme göre hem yolda yürüyüp hem iki büklüm kulağımı anneme vermeliyim. ben o kadar kıt beyinliyim ki annem o kadar üstün zekalı ki benim hayatta aklıma gelmez mesela doktora giderken yıkanmak ya da muayene için hazır olmak falan.
takmış kafaya kilodun temiz mi kıllar alınmış mı?

ha zaten iç çamaşırı hijyenini kendisi öğretti; çocukken en azarlar ne hırpalamalarla. her akşam yatmadan evvel külot değiştirilirdi bu iyi bir şey ama nedense benim değiştirdiğime inanmaz ve kirli sepetini kontrol etmek yerine beni iterek kakarak çamaşırımı indirip ağ kısmına bakarak kontrol ederdi. illa her konuda beni aşağılayacak bana güvenmeyecek ya bende en ufacık bir kusur aaradı sürekli. bulamazsa da çatmak için yaratırdı. şimdilerde ise bu alışkanlığıma anlam veremiyor ve son yılların iddiası hergün çamaşır değişmemek. tamamen karşı. herhalde ben takıntılı şekilde yapıyorm diye sırf bana gıcık bana inat olsun diye.

midem için gidiyoruz anne mide!!! ama duyuyor ama anlayamıyor ki hala yol boyunca külottan bahsetmek istiyor deli.
bana sıra gelince de içerde muayenehanede o kadar hevesli ki ben çantamla kabanımı çıkarırken elini kemerime atıp pantolonumu çözmeye yardım etmeye kalkıyor!!! annemin fantastik evreninde ortam bile uygun. ne denir ona muayene için uzanılan sedye bile kapıya dönük, pencerelerde perde yok, ışık açık ama anında ben açıverecem heeep beraber amımı inceleyip sokuşturacağız.

anneme göre kendisi çok bilge çok bilinçli ve tedbirli ve de yardımsever olduğu için beni soymaya yardım ediyor!

üf çek elini anne ya.
yardım ediyorum nazlı!
yardıma muhtaç mıyım ben?

anneme göre muhtacım. kendi götümü silmekten acizim. keşke bir kanun olsa kızlar evlenip bekaretlerini kocalarına emanet edinceye kadar anneleri silse tuvaletten sonra apış arasını anneleri yıkasa banyoda apış aralarını! ya yanlışlıkla patlatılırsa? en iyisi her akşam annesi izleyip kontrol etsin????????????

doktor da şaştı. annem daha da şaştı sadece karnımı midemi dinlemesine. duramıyor adama da akıl veriyor. çıkartsın değil mi külodunu? diye hevesle haykırıyor.

40 yaşına gelmiş ve gerçekten artık evde kalmış sayılabilecek kız oğlan kız kalmış kızının amını neden istediği zaman izleyemıyor neden kendisi bir şey sokamıyor!!!!!!

ha bir de ped konusu var bizim delinin. ablam 1990ın sonunda ben de 1992nin sonunda ilk regllerimizi olduk. yani 29 senedir evde hijyenik ped kullanılıyor ama annem hala nedir nasıl kullanılır öğrenemedi. annem o yıllarda tabi ki hala regl oluyordu menapoza girmemişti ama inat ve ısrarla eski usul pamuk ve bez kullanmaya devam ederdi. annem yeniliklere tamamen kapalıdır. çok zor geliyor ona yeni şeyler, alışamaz öğrenemez.
ama neredeyse 29 yıldır da ped nedir öğrenemez mi insan yaa. kendisiyle beraberken satın alamıyorum, kasada görünce çıldırıp fırlatıp atmaya bizim değil bu diye haykırmaya çok hevesli. o anda anlatsan da idrak edemiyor ve bize lazım olmadığını iddia ediyor. sana lazım değil be kadın!!
o kadar öğrenenemiş ki bazen banyodaki çöpü kendi atmak istediği zaman görüyor ve büyük şoklar ve krizler geçiriyor. kaç kere bana çöpten aldığı kullanılmış rulo yapılmış pedi getirip "bunu sokuyor musun amına!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!" diye haykırmışlığı var kaç kere. dışı naylon bir kere ve kocaman; nasıl sokulsun o ama ben manyak????????
tabi şarjlı diş fırçasını ilk aldığımda bana bir araba laf edip beni müsrif ilan etmişliği vardı ama akabinde bunları unutup makinayı bir tarafıma sokuyorum zannetmeye de başlamıştı. anlamıyor görse de anlatsan da anlamıyor. bu garip fikir beynine saplanmış çünkü. o kadar ki bir keresinde doktora giderken peşine takılıp kadına neredeyse ağlayarak soruyordu; doktor hanım onu sokması bozmaz mı kızlığını diye. oradaki alay ve doktorun açıklaması bile aklında kalmasına zor yetti. annem şarjli diş fırçasını vibratör sanıyor diye alay ettim, gururuna o kadar dokundu ki anca girdi beynine.
annem kendisini dünyanın en gururlu hatta tek gururlu insanı addediyor da. başka kimse de kalmamış gurur hepsi kendisine denk gelmiş.

--

neyse doktor mide ilaçları yazarken annem hayal dünyasından bildiriyor; "nazlı ben sokarım ben sokarım"
bunama gibi değil ama zehir gibi hafızası var. anılar tarifler ne bileyim tüm çeşit bulmacaları fırt diye çözer. gittikçe garipleşen bir fantastik distopik hayal dünyasında aklı da amla sikle bozulmuş.















26.12.2019

başına bir şey gelir _ garip bir mizah anlayışı - annemin distopik fantastik senaryoları

Hayaller ve Gerçekler | O Yakıcı Bakışlar #2



geçenlerde yukarıdaki videoyu izlerken aklıma geldi, Algı Eke bir arkadaşının annesinin "başına bir şey gelir" demesinden bahsederken.
bu o kadar çok duyduğum bir şey ki benim. annem bir inkar etse de karamsarlık abidesi. aklından iyi bir şey geçmez, ağzından olumlu cümle çıkmaz, anlattığı hemen hemen hiçbir anısı iyi, iyimser, olumlu falan bile değil. yani o övündüğü çocukluk-ilk gençlik hikayelerini bile olumsuz bir şeylere bağlamadan duramaz.
haliyle hayal gücü de böyle karamsar çalışıyor. hatta fantastik distopik bir tarafa kayarak. manyakça bir zihin.
o kadar saçma şeyler düşünüp, o kadar saçma hikayeler yazıyor ki kafasında sonunda da bunlara inanıyor.
hani herhangi bir durumu, nesneyi, herhangi bir şeyi bile kötü evliliğine ve boktan anılarına, yetmez gibi eğer evliliği babam ya da boktan anıları değilse bile yine boktan-olumsuz-karamsar artık nasıl tabir ederseniz öyle- bir anısına, başka birinin anısına, bir olaya bağlamayı her zaman başarırı.
hatta sanki özellikle gibi uyumaya gitmeden önce içindeki karamsar cerehati boşaltmak için kusar gibi her konunun en boktan fikirlerini saçar etrafa.
hatta sanki özellikle gibi güzel geçmesi gereken-beklenen günlerde bile yapar bunu.
o kadar dipte bir karamsar-negatif bir kişilik ki ve geveze ki, tut ki denk geldi herhangi bir olayı, konuyu, durumu, lokasyaonu bilmem neyi fark etmez herhangi bir şeyi olumsuz anılarına fikirlerine bağlayamadı, tut ki bu oldu; dayanamıyor insanların etrafında mutlu ve güleryüzle gezmesine katlanamıyor adeta. gerçek ve büyük sonsuz bir mutluluk falan da değil o anlık bir şey bile olsa yaşanan keyifli mutlu an buna bie dayanamıyor.
bunu bozmak için uğraşıyor. hiç konu açamazsa yaratıyor olumsuzluğu. önce kaprislerle ve memnuniyetsizlikle sürekli söylenerek başlıyor; bunu da mı yemedi kimse- tut ki yemedi- o zaman son hamlesi birilerinin özellikle de benim bam telime basmaya çalışmak, bu da oldu ki tutmadı o zaman da kavga çıkarıyor biriyle. benimle ya da o andaki yakınlarıyla çıkartamazsa da olur ya o da tutmaz bu defa da garsonlara, taksicilere, satıcılara vs diğer kişilerle yani hizmet sektöründeki herhangi biriyle kavga çıkarıyor.
keyifli bir andan mutlu bir günden o kadar nefret ediyor ve yaşanmasın istiyor ki - yani aslında kendi istediği zaman kendi istediği ve kendi belirlediği konuda ve miktarda keyif-mutluluk-neşe falan olacak anneme göre!! bunu böyle söylemiyor tabi kontrol etmeye bozmaya çalışıyor.

zaten öyle bir şeyi de komik bulmaz, gülmez, espriden anlamaz; bırak yabancı komedi dizilerini -onlardaki göndermeleri benzetmeleri vb asla anlayamıyor - yerli komedi, talk şov gibi şeylerden de zerre anlayamıyor. insanlar neden gülüyor anlam veremez. bunun nesi komik diye açıklama bekler açıklasan da anlayamaz.
çok saçma sapan şeylere katışırcasına güler ama.
mesela bir gün bir film izlemiştik annem ablam ben.
ben de dedim ki "başrol oyuncusu da genç yaşta ölmüş yazık."
başladılar gülmeye. o kadar komik geldi ki bu söylediğim ablam da artık espri anlayışı kıtlığından mı annesi gibi yoksa annesine yaranmak için mi bilemedim katıldı ona. yani genç bir oyuncunun ölmesi ve buna bir sinemasever olarak üzülmüş olmam inanılmaz komik gelmişti ikisine. dakikalarca kriz geçirir gibi güldüler.
gülecek ne var ki bunda genç bir insanın ölmesi komik mi sizce?
benim söyleyişim çok komikmiş, bu kadar saçma bir şeye üzülmüşüm. çok saçmaymış çok mantıksızmış. o kadar üzülmedim aslında bir anekdot sadece, esas bu duruma da benim söyleyişime de gülmek mantıksız ve saçma.
başa bir gün de gene beraber bir kafede oturuyoruz, bir yerden bana sigara dumanı geliyor yine. annem bir yere gittiğimizde en az 1 kere yer değiştirtir, ya da sandalyesini, muhakkak şikayet edeceği bir şey bulur, kaprisini meymenetsiz suratıyla hiç bitmeyen şikayetlerini çektirir, istediğini yaptırır ama bu sırada da mızıldanıp homurdanıp durur. yani kendisinin her şeyden rahatsız olan hassas bir insan olması gayet normalken, her istediğinin olmasını istemesi de ama benim tek bir şeyden şikayet etmem inanılmaz rahatsız edici huzur bozucu birşey olarak görünür anneme.
mesela bir gün 3 kere masa değiştirdik, her seferinde alışveriş torbalarının yerini değiştiren de ben, kahveleri bilmem neleri taşıyan da ben. daha bitmedi kahvesi soğumuş diye söylendi, yok bilmem nerden rüzgar geliyormuş, yok çok konuşuyorlarmış yok bilmem neymiş. burnumdan getirdi kahveyi. yarım saat ayaklarımızı dinlendirdik ama içim şişti annemin mütemadi şikayetlerinden. ben de memnun olsun sussun diye her istediğini yapıyorum konuyu değiştirmeye çalışıyorum ama nafile. sonra ne oldu, haa kahvemin kaşığı yere düştü. ayy aman efendim bundan huzuru kaçmışmış!!!! benimle kavga ediyor huzurunu kaçırmışmışım!!! ya 1 saattir sana hizmet edip duruyorum! bu benim huzurumu kaçırmış hiç dert değil ama benim en ufak bir şeyim hanfendiye inanılmaz batıyor.
kendini o kadar mükemmel başkalarını özellikle de beni ekstra ekstra kusurlu görüyor ki...
neyse üçümüz kafade otururken sigara dumanı geliyor, ki o masaya geçene kadar en az bir masa değiştik, yerini yönünü beğenmedi önce benle sonra ablamla yer değştirdi bilmem ne. bunlar normal ama benim en ufak şikayetim inanılmaz batıyor kendisine.
evladını rahat ettirmek yerine her şeyinden uyuz oluyor. ama bu defa ;
"gene bana sigara dumanı geliyor" demem ise inanılmaz komik geldi kendisine. aman sen rahatsız oluyorsun yer değişelim falan diye beni düşüneceğine gülüyor katılarak! favori evladı ilk göz ağrısına eşlik ediyor. nasıl gülmek nasıl gülmek sinir krizi gibi.
---------
izlediğim videodan aklıma geldi; "başına bir şey gelir". bu lafı hayatım boyunca o kadar çok duydum ki annemde her biri de inanılmaz saçmaydı. sanki savunduğu şeyi yapmasam başıma bir şey gelmeyecek asla.
yani bu başına bir şey gelmesi trafik kazası geçirmen falan değil asla değil.
ya biriyle sevişmen; ki bu da anneme göre dünyanın en korkunç en olmaması gereken şeyi, sadece evlilik koşullarında olması gerektiğini düşündüğünden değil kelimeden bile nefret ediyor oruspulukmuş gibi geliyor, anneme göre severek değil mecburen görev icabı yerine getirilmesi gereken bir şey.
ya da - tamam bu korkunç ama annemin sürekli bunu düşünmesi çok garip - tecavüze uğraman.
yoksa başına bir şey gelmesi ayağını burkman kafanı kırman yani fiziksel bir zarar ve hasar yaşaman değil asla. bunlar da olmasın ama olursa bir sakıncası yok. yeter ki kızlığın yerinde kalsın sen istersen 45 parçaya ayrıl!
"başına bir şey gelir" "başına bir şey gelir" "başına bir şey gelir" 
bunu o kadar çok duydum ki şimdi örnek vermeye kalksam zaman yetmez.
annem böyle fantastik distopik falan hikayeler uydurur senaryolar yazar kafasında, kurar da kurar, o kadar çok kurar ki sonunda olmuş bir şey zannetmeye başlayacak neredeyse. yani eğer hani derler ya olumlu düşün öyle olsun, ne bileyim evrene mesaj gönder falan eğer bunlar gerçekten olsaydı annem asla olumlu bir mesaj-düşünce göndermiyor ki evrene, dönseler geri bu fikirler mesajlar falan boku yemiştik.
işte spora gidemiyorum diye bari dedim işe giderken en azından akşam çıkmak zor olur ama sabah sabah olabilir, asansör yerine merdivenleri kullanarak ineyim. ilk önceleri anlamadı annem. hani zaten ona göre gereksiz ve saçma hele benim yaptığım bir şeyse zaten saçam gereksiz mantıksız ve yanlış.
sonra bir gün nerden estiyse bir üçüncü sayfa haberi mi izlemiş nedir, kafasında kurmuş kurmuş inanmış.
bu fantastik senaryoda ben işe giderken merdivenlerden iniyorum, bir komşu beni içeri çekip sikiyor, bekaretim gidiyor ve hayatım mahvoluyor!!!!!!!! tamam tecavüz hayat mahveden bir şey ama annemin kafası daha da saçmalık. anneme göre böyle bir şeyden sonra hayatının yoluna girmesi insanın imkansız. anneme göre herkesin bilip anlayacağı bir şey ayrıca söylemek de gerekecek. annem eskiden bizi erkeklerden ve cinsellikten soğutmak için korkutma yoluna giderdi. sürekli evde aşık olup sevişen ya da tecavüze uğrayıp da kızlığını kaybeden kızların mahvolmuş hikayelerini anlatırdı.
eski yerli filmler gibi bir kafa. dava açsanmış bir türlü açmasan bir türlü ama eninde sonunda tüm mahalle öğreneceği için nasılsa kız değil nasılsa fark etmez artık diye bu hikayelerdeki kızlar oruspu oluyordu. mesela diyorum ki ev değiştirirler olmadı şehir değiştirirler kim ne bilecek? e söylemeyecek mi? herkese hesap vermek zorunda mı yaa? annem çok dürüst bir insan olduğu içinmişmiş söylemek gerektiğini düşünüyırmuşmuş.
napacak yeni taşındığı şehirdeki komşuları iş ya da okul arkadaşlarına benim kızlığım bozuldu bakire değilim diye beyanat mı sunacak?
bakmıştı ben mantıklı sorular sorup kendisini köşeye sıkıştırıyorum korkutamıyor her tezini çürütüyorum sonunda söylemesen çok iyi sır saklasan bile hatta şehir ülke bile değiştirsen erkeklerin bunu anlayacağını iddia eder olmuştu. nasıl desen anlatamaz saçmalardı ama erkekler anlarmış. nerden anlayacak ya.
 anlar onlar nazlı!!! erkekler bir dişinin bakire mi değil mi olduğunu anlarmış. ve bakire olmayanları daha kolay gördükleri için asılırlarmış. e reddeder kız edemez mi. anneme göre eder tabi edebilir de ama eninde sonunda bir kere bozuldu nasılsa diye her önüne gelene verir. bu yüzden evlenene kadar bakire kalmak, kızlığı kocaya emanet etmek gerekirmiş. e evlendikten sonra da gizlice yapabilir kocasından başkasıyla. ama o küçük bir olasılıkmış kadınların ruhunda ihanet, çok eşlilik yokmuş.

"başına bir şey gelir"

fantastik senaryoya bakar mısınız? işer giderken merdivenlerden iniyorum biri beni evine çekip sikiyor ve artık ya ölmem ya oruspu olmam gerek. atıl durumdayım ne çalışabilirim ne insan içine çıkabilirim herkes gizlesem de anlar en iyisi öleyim ya da kerhaneye düşeyim????????? kafasında bu fantastik senaryonun o kadar çok versiyonun o kadar çok düşünmüş ki sonunda böyle birşey olacağına inanmıştı annem. bunları söylediğinde de ben 32 yaşındaydım yani. üstelik zeki bir insanım tedbirliyim de ve o güne kadar ne fırsatım ne cesaretim olmuş da sevişmişim gibi kalakalmışım bakire olarak.
buna o kadar inanmış ki annem geceleri uyuyamamış. oturup tecavüze uğramamı falan hayal ediyor manyak! hemde kendi apartamanımızda merdivenden iniyorum diye.
yani inerken ayağım burkulur, dengem bozulur düşerim kafam kırılır diye bir derdi yok, bunlar saçma düşünceler, bir komşunun içeri çekmesi daha olası!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

bri süre her sabah bana gayet de ciddiyetle sanki 12 yaşında zeka engelli birine söylermiş gibi diyor ki;
nazlı asansörle insan merdiveni kullanmasan.
nazlı birisi içeri davet ederse girme ha.
nazlı birisi içeri çekerse ya, çığlık at beni çağır ha.

sanki bir şey olsa da seslensen yetişebilecek kapasitede!!!!!!! diyelim ki çağırıyorum, annem duyacak da idrak edecek de gelebilecek de anlayıp doğru katı daireyi falan bulabilecek de.... sapık kaç kere bitirir işini annem gelinceye kadar.

sonra başladı da nasihat vermeye, yavaş yavaş in, kat aralarında dinlenmekten bahsetmiyor basamakları da tek tek inmemi istiyordu. kendi o aralar merdiven inemiyor dizleri çok ağrıyordu sanıyor ki herkes de aynı, ben de daha 30lu yaşlarımın başında yaşlı kadınlar gibi kötürüm bir halde merdiven inmekte zorlanacağım.

hayır yani garip bir şekilde annem senkronize hastalanmamızı aynı sağlık sorunlarını aynı anda yaşamamızı bekliyor her zaman. bizim ailede ben yaşadım sen dikkat et yaşama diye bir nasihat asla olmadı. bekler ki ayyynısı sende de olsun. bir gün doktorda midesini anlatıyorken isyan ediyordu neden aynı şeyleri yememize rağmen nazlı'ya dokunmuyormuş neden? mesela neden ablamın böbreğinde kum varmış da bende yokmuş!!! bu manyaklık da ayrı konu.

nazlı asansörle insan merdiveni kullanmasan.
nazlı birisi içeri davet ederse girme ha.
nazlı birisi içeri çekerse ya, çığlık at beni çağır ha.

asansör bozulablir düşebilir diyorum umurunda değil sikilmesin de yeter. asansör düşsün içinde ölsün o kadar dert değil.

bu saçma karabasan hikayeyi zor attı kafasından. çünkü yenilerini yarattı. asla hiç biri trafik kazasında yaralanmam ölmem bir hastalık kapıp tedavi olamamam ölmemle ilgili değil; sürekli ya seviştiğimi ya tecavüze uğradığımı hayal ediyor kafasında.
her şeyimi engellemek için hala "başına bir şey gelir" diyor.

evde de gelebilir anne! belki elektrik çarpacak, belki kayıp düşüp kafamı çarpıp gebereceğim, yemek yerken soluk borusuna yemek kaçıp ölen bile var diyorum. o kadar endişelenmiyor en önemli endişesi hala iki bacağımın arasında. evde kalmak daha güvenliymiş. belki kapıyı kırıp girecek sapık, belki bir sebeple kapını açtığın içeri aldığın kişi sapık. çünkü eskiden bizi büyütürken azarlayarak hakaret ederek öğretmeye çalıştığı herkese kapı açmama ve önce kimsiniz diye sorma durumunu hiç yapmıyor yıllardır kendisi. üstelik koridorun-girişin ışığını açmayı da bir türlü öğrenemiyor, açıyor kapıyı ardına kadar hemencecik karanlıkta kalıp geleni göremiyor bile; belki gelenler sapık nerden belli????????

bir gün biz evde kalıp ders çalışacaktık kendisi de bir yere gidecekti. evden çıktı bir süre sonra bizi denemek için kapıyı çaldı. bakalım hemen açacak mıyız o kadar amı kızışmış salaklar mıyız diye! anneme göre cilveli olmak çok gülmek ve her kese kapı açmak amı kızışmış kaltakların yapacağı bir şeydi. aynen böyle derdi. o kadar kısa bir sürede döndü ki bir şey unuttu herhalde diye açtık kapıyı. ama nasıl bir hayal kırıklığı annem de demek herkese kapı açıp herkesi içeri davet edip her denileni yapacamışız!!! demek ki öğrenememişiz ahmak salaklarmışız - özellikle beni kastediyor aslında her zaman ben -1 daha salak daha boktan daha kötüydüm - demek içeri buyur edip külodunuzu indirin derse yapacakmışız.
o zamanlar büyüyoruz diye kafası sekse, ama, göte, tecavüze falan takmıştı. etrafa kin kusar gibi fobikti. kafasında kurup kurup büyütüp durduk yere olasılık ya da bu fantezilerinden etkilenip kavga çıkarırdı. arada bir gafil avlamak için domates salçasından bahsederken mesela aniden cinsellik ve erkeklerle ilgili bir soru soruverirdi. beklediği cevap gelmezse deliye döner demek kendi olmasa herkesle düşüp kalkacaksıznı diye çemkirirdi. ortada fol yok yumurta yok yani.

"başına bir şey gelir"
hani bir gün de tutturdu da ben de inecem senle merdivenden. kızlığımı koruyacak aklınca. zaten inemiyor, koluma girecekmiş bana abanarak yarım saatte ineceğiz yani. bunun adı da hareketli kalmak olacak bana işkence değil de. saçmalama yaa diye basıp basıp gidince de pencereden bakmalara taktı. ama sanki de gözü görüyor.
kaç kere bir başkasını ben sanıp kavga çıkardı bilmiyorum.
servisle gidiyordum o zaman; servise yeni geçip oturdum annem haykırarak çemkirerek canhıraş bağırıyor "nazlı yanındaki adam kim öptüğün!!!!???????? ay öpme öpme ne sarılıyorsun adama! kim o??????????????????????""
bir de kafasında kurmuş kurmuş inanmış 3 dakikada. anneme göre ben zannettiği kişi benim, bir adamı öpüyorum sonra da ulu orta sevişeceğiz mesela. serviste oturduğumu, başkasını ben sandığını zor anlattım. hala da uzun zaman şüphelenip defalarca başka lafların arasında ağzımı aradı.
diyelim ki biriyle kapıda buluştum selamlaşırken öpüştük herhalde ortalık yerde dudaktan değil ama buna sevinmesi gerekmez mi? aha nazlı birini bulmuş evlenecek diye düşünmesi gerekmez mi. hayır anneme göre ben severek evlenmemeliyim kendisi severek evlenmiş de ne olmuş en iyisiymiş sevmeden tanımadan mantık evliliği yapmak, o mantığı kuracak kişi de ben değilim kendisi!!!
kur hadi o zaman. kuramıyor çünkü etrafta zavallaı ahmaklar ezikler gibi dolaşıp beni öveceği yerde yeriyor ve hizmetçisiymişim gibi davranıyor. kendi hastalıklarını bana da mal edip anlatıyor. yani beni yaşlı hasta abtal ve beceriksiz gösteriyor; kim ister ki böyle eş böyle gelin. ama yamamaya çalıştıkları da bu yüzden kendisi yüzünden öyle boktan oluyor. bana daha iyisini layık göremediği için. ama ablacığıma herşeyin ennnn iyisi layık. mesela eniştem üniversitede profesör olamadı öğretim görevlisi olarak kaldı diye ne kadar hayal kırıklığı yaşadı hınç duydu.
ama bana gelince nerde boktan sepet insan bana layık. bodur mu istersin, sülalesi kanserden kırılan mı, nişenalısını dövüp hastanelik eden mi, nonoş mu, hizmetçi alır gibi eş seçip köle gibi başka ülkeye götürmek isteyenler mi. bir tanesi de adam değil di; umut ettimlerim de kafalandıklarım da o kadar boş çıktı ki.
zaten aslında da evlenmemi isteyeceğine kendisinin uşağı olarak yaşamamı ve aynı anda beraberce gebermemizi hayal ediyor. ima etti bunu. ne kolay olurmuş ablama. bir cenaze bir mezar bir yas. yani benim erken ölmemde bir sakınca görmüyor. işte dünyanın en iyi insanı! öyle buluyor ya kendini. en zeki en iyi en mantıklı en anlayışlı en vicdanlı en ne varsa hepsi kendisi.


o zamanlar çok düşünmüş taşınmış uykusuz kalmış ve karar vermiş; en iyisi evlenmek.

merdivenleri inerken bir eve çekilip sikilme fobisinden annem bu sonuca vardı. evlenince başına bir şey gelmeyecek mi? aa bu evliymiş lan sikmeyeyim mi diyecek. ya da adam sürekli elimden tutup mu götürecek her yere.
hayır ama olasılık azalırmış. hem kiminle nerede ne zaman ilk kez yattığım, bekaretimi ilk kime emanet ettiğim resmi olarak bilinirmiş, kimse şüphelenmezmiş bı kız mı kadın mı bakire mi değil mi diye!

harika bir evlilik sebebi doğrusu. sorsan da annem dünyanın en modern en çağdaş en ilerici en medeni en cumhuriyet kadınıdır!!!!!!!!

19.12.2019

annem sürekli her yere benimle gelmek istemesini benim güvende olduğumu bilmek istemesine bağlıyor. sırnaşık yapışıklığa değil yani. kontrol manyaklığı da değil.
nerede olduğumu da bilmek yetmiyor ki her dakikamı kontrol etmek her hareketimi bilmek hatta kendisi belirlemek istiyor.
bu her zaman böyleydi ama uğraşacağı şeyler daha fazla olduğu için bölünüyordu. işi vardı ablam vardı evle ilgilenmesi gerekiyordu, sonra anneannemle dedem vardı yaşlılardı.
anneme göre evde tıkılı kalsam güvendeyim işte.
 yani evde olmama da bayılsa bari. öyle zamanlarda oldu ama sla memnun olması sürekili eleştirdi durdu.
annnem ne yapsam tam aksini ister ve bekler bu yüzden de şikayet eder surur. evde tıkılı olrusun sürekli gözünün önünde kontrol altında uysal bir kedi gibi ve evde temizlik yaparsın;seni anti sosyallikle pısırıklık pasiflikle suçlar yalnız öleceksin der. ama arkadaş bulup iş bulup çalışmaya arkadaşlarla zaman geçirmeye kalksan da sürekli dışarda olduğumu kendisini yalnız bıraktığımı söyler. çok ev işi yapsam kendimi yorup hasta edeceğimi yapmasam pasaklı olduğmu ve kimsenin beni almayacağını.
az yesem iyi beslenemediğimi zayif olduğumu hastalanacağımı, çok yersem kilo aldığımı götümün kocaman olduğunu şişmanlıktan hasta olacağımı.
saçımı uzatsamuzun saçın yakışmadığını 30 yaşından sonra kısa saç kullanmak gerektiğini kısaltmamı istediğini söyler- kısaltırsın bu defa da kısa saç yakışmıyordur saçım kalitesiz ve uyuz olduğu için beni daha da çirkin gösteriyor olur.
yürüsen hiç oturmuyorsun otursa hiç yerinden kalkmıyorsun.
konuşsan sesimin çiğ kulak tırmalayan tonundan sıkılmıştıt konuşmadan hep içime atmaktan hasta olacağımdır.
her ne yapsam anında tam aksini ister değiştirip bukalemun gibi dediğini yapsan onun aksini yani benim yapmakta olduğum şeyi istemeye başlar!


annemin beklentilerini karşılamak mümkün değil. sanki kendisi benim ya da her hangi birinin tüm beklentilerini karşılıyormuş karşılayabilirmiş gibi! kendisinin her beklentisinin tam olarak karşılanmasını istiyor ve bekliyor. sen yapabiliyor musun bunu? hiç kafasında böyle bir soru yok. neden birinin beklentilerini karşılaması gereksin ki???????????? hem o mükemmellik abisesi hem zaten neden birinin beklentisini karşılaması gereksin herkesin onun beklentilerini isteklerini falan karşılaması gerekiyor! neden diye sormaya gerek bile yok. ne yani karşılık mı vermesi gerek sanki!
----------
eskiden derdi ki haber ver yeter nerede olduğunu bileyim. dershanede arkadaşlarla ders çalışırken bile endişelenir ve tüm arkadaşlarımın aile şeceresini dahi ister. sonra kafasında sapkın düşünceler kurmaya başlardı.
mesela birinin bizden 10 yaş büyük abisi vardı üniversite okuyan. tee istanbul'da okuyor ama annemin fantastik senaryosuna göre kendinden küçükleri seven bu sapık ağabey ders yılının ortasında dershaneye gelip beni sikiyor. arkadaşımı zaten haftada 2 görüyorum abisini hiç görmedim bile ama annem senaryo yazmış kafasında. hani kimse benim yüzüme bakmazdı ya!
özgüvenimi kırıp boynu bükük olmamdan zevk alıp sonra bununla da eleştiriyordun ya! sivilceli suratı kimse sikmek istemezdi. zaten bodur eğri bacaklı kova götlü pörtlek gözlü çirkin manasız bakışlı irite eden sesli bir varlıktım bunun için istanbul'dan yollara düşüp gelece hal, yok herhalde.

anneme kalsa halen benimle 7/24 beraber dolaşır. her halerektimi mesela burnum mu kaşındı onu bile inceler ve sorgular. sen burnunu şöyle bir kaşıyorsundur;
burnun mu kaşınıyor der! eylemi görüyorsun işte bir de soruyor musun.
bu defa burun kaşınmasıyla ilgili senaryolar yazmaya başlar kafasında. çeşitli hastalıklar yaralanmalar. en iyisi kendisi kaşısındaır!!
mendil vereyim mi ben kaşıyayım mı getir ben sileyim ben kaşıyayım akıyor mu sümüğün getir ben sümkürteyim.
kendi burnunu bile kaşıyamayacak kadar acizsindir yani.
ama bu dayatılan özgüvensizliklere çok kapılırsan da korkak bir kuklaya dönüşürsen de seni ezik pısırık beceriksiz diye suçlar.
beni hiç bir yere götürmüyor deyip nereye gitsek şikayetleri asla dur durak bilmediği, bitmediği gibi ne dizi bulsam beğenmeyip kusur arıyor.
tabi ablacığım bir yere götürse beğenir iltifatlara boğar, zaten üstün bir zevki vardır mesela ablamın. ya da ablam annemin nefret ettiği bilim kurgu dizi açsa bayılarak izler ve evladının zekasına zevkine hayran kalır!!
nereye gitsek sürekli şikayet sürekli kapris halinde asla tükenmiyor! bir de alışkanlıklarına o kadar bağlı ki aynı kafeye gidilecek aynı masaya oturulacak ve aynı şey içilecek. masa doluysa ya da aksilik o içecek yoksa ya da sen başka bir şey istersen aklı başından gidiveriyor.
ne efendim ben Türk kahvesi yerine latte istemişim, aman bir söylenmeler bir şikayetler! ben içemem ben sevmem diye mızmızlanmalar.
iyi sen içme zaten. aynı şeyi yiyip içmek gibi bir mecburiyetimiz mi var?
anneme göre var. garip bir şekilde aynı şeyleri yiyip içmek senkronize işemek sıçmak senkronize midemizin ağrıması şart. olmazsa defalarca sorar.
benim tuvalete gitmem lazım demez tuvalete gitmemiz lazım der, evde de ve oturduğum yerden kalkmamı bekler; dönüp gözünü dikip bana bakar ve 2 defa daha tekrarlar.
nazlıı tuvalete gitmemiz lazım!!
 iyi.
nazlı hadi kalk tuvalete gitmemiz lazım.
iyi git.
sen gitmeyecek misin?
hayır.
benim geldi ama!

aynı bu saçmalık gibi aynı anda aynı hastalığı aynı derecede yaşamamızı beklemesi daha garip.
--
kendi sevmediği şeyleri de asla ağzıma almamalıtım 1 kere bile denememeliyim anneme göre. bir şeyi sevmediyse fanatik şekilde nefret eder ve o şey yer yüzünden yaratıcıları ve sevenleriyle birlikte yok olsun diye dua eder!!
mesela kruvasan! ya da otlu peynir.

---- aynı fanatizmi benden de bekler. ama benim hiç hoşlanmadığım şeylere karşı aynı saygıyı bana göstermez ve bunu beklememe anlam veremez.
ne kadar mantıklı diil mi.
----------------

nefret etmekten o kadar hoşlanıyor ki tv izlerken bile sosyal medyadaki ergen haterlar gibi sürekli mızıldanıp homurdanıp söylenip küfredip duruyor.
ne diziyi hangi programı açsam birinden nefret ediverip izlemek istemiyor. sonrada bir şey bulup izletmiyormuşum ablam gibi diye şikayet ediyor.
bir little lies'ı bulup izletiyorum sürekli şikayet etmekten izleyemiyor, nefret etmeye şikayet etmeye o kadar bayılıyor ki 42 dakika boyunca diziyi izlemek yerine söylendi. reese witherspoon'un çenesinden nefret ediyormuş, nicole kidman yaşlanmış buruşuk suratından usanmış, diğer kızın soğuk nevale bir surauı garip bir anatomisi varmış, diğer siyahi kız da bücürmüş nefret edermiş güdüklerden!

annem hayal dünyasında 185 boyunda sarışın ve 25 yaşında herhalde. sanki kendisi yaşlı kırışık bir bodur değil!

-----

sonra da başlıyor politik doğruculuk bile içermeyecek konuşmalarına.
anneme göre kendisi asla ama asla ve asla ırkçı değilmiş ama zencileri tiksindirici buluyormuş, sanki hiç yıkanmaya yıkanmaya pislikten kararmışlar gibi hissediyormuş, hem de hiç güzel insanlar değillermiş, çok orantısızmış yüz hatları da vücutları da. ama asla ırkçı değilmiş asla asla. ama keşke karışık olmasaymış dizilerde. ne gerek varmış beyaz biri de oynayabilirmiş o rolü? zenciler başka dizilerde oynasınmış onlar birbirilerini izlesinlermiş.
hele zenciyle evlenen kızlara akıl sır erdiremiyormuş hiç tiksinmiyorlar mıymış kapkara derilerinden.ama asla ırkçı değilmiş ha!
bir zaman da tutturmuştu sen zenciyle evlenir misin diye ağız aramalar. kız beyazını bulduk mu ki!!! gerizekalı mersin'deki monoton ve boktan hayatımın neresinde bir siyahiye rastlayacam da evliliğe kadar gidecek acaba?
neredeyse tuvalete bile benimle gelecek kadar yapışık yaşıyor bana - neredeyse değil konuşmaya dalmışsa süreli peşimden sigara içerek ve konuşarak dolandığı için tuvalete girerken de hemen ardımda duruyor çoğu zaman. konuşmaya o kadar dalıyor ki dediklerimi duymuyor bile. elimle kolumla ittirerek çıkarıyorum banyodan bağırarak.
neden kızıyorum da anlayamıyor ne var işerken bile tepemde sigara içip konuşsa yani????? hatta bir de kulaklık alırız, hatta şu fbi dizilerindeki gibi minicik kulağın içine yerleştirilip hiç görünmeyenlerden alırız da sürekli her yerde kulağımın içine içine konuşur. ne kadar harika olur.

-----

dün dersteyken beni 7 kere aramış. 8-9 sene oldu ne öğreniyor ne anlıyor ne kabul ediyor derste telefona bakmadığımı, yasak olduğunu. bir gün derste telefonla uğraştığımı görürse müdür kovulurum demiştim seneler evvel. ne kadar çok istiyorsa kovulmamı o zamandan beri daha da inadına arıyor.
hani önemli bir şey olur o zaman arar da dersin hiç bu saatte aramazdı nooldu endişelenirsin. ama annem ne saat ne ortam ne de başka bir şey dinler. sen telefona cevap verip saçma isteklerine evet de saçma sorularını cevapla yeter; durumunun bir önemi yok ki!

odanın perdesini çekeyim mi diye sormak için aramış!!!!! 7 kere.
o kadra saçma sorular soruyor ki, bazen de o kadar şimdiye kadar 100 kere anlatmış olsam bile öğrenemediği şeyi telefonda anlatmamı bekliyor ki deli eder adamı. ama özellikle yapıyor yani söylememe rağmen arama yerli yersiz diye.
mahsus yapıyor tenefüslerde arkadaşlarla bir çay içi laflamak yerine köşeme çekilip ezikler gibi anneme telefonda hizmet vermem için.

yere bir şey dökülmüş elektrikli süpürge nasıl çalışıyor diye aramış ki en hafif en kolay makine bizdedir. ama bu kadarını bile anlayamadı. fişe takıp düğmesini sağa çevireceksin.
yani bunda anlamayacak ne var ki? bir tenefüs anlattım. ders boyunca defalarca aramış çünkü ne tarafa çevireceğimi söylememişim çalıştıramamış, beceremeyince sinirlernmiş başlamış geberelim de kurtulalım demelere!
sağa çevir olmuyorsa sola çevir uçak değil ki bu düşüp ölesin!
eve gelince de daha kapıdan dırdıra başlıyor, zaten koridor ve giriş dar, çekilmiyor ve sürekli söyleniyor; tabi ki 12 yıldır koridor ve girişin ışığını yakmayı da öğrenemediği için tüm bu benim içeri girmeye çalışmam annemin geri çekili yer vermemesi bu sırada nefes almadan olumsuz şeyler sıralaması karanlıkta gerçekleşiyor.
tabi ki oradan toplamda sadece 7,5 yıl sürmesine rağmen babamla ilişkisi ve evliliği babanbabaannenanneannendeden şeklinde bağlanarak; herhangi bir konuyu boktan evliliğine bağlayabilir çünkü, tüm akşam hatta yatağa yatıncaya kadar söylenmeleri eski hikayeleri anlatmasıyla devam ediyor.
gerçi şaşılacak şey değil bu sürekli söylenmeler, şikayet ve kaprisleri mütemadi. anneme kalsa sabaha kadar uyumayıp çenesini dinleyeceğim. defalarca anlattığı kötü anılarını başa sarıp sarıp.

böyle rahatlıyormuş saygı duyacakmışım.
sen bana duyuyor musun? benim rahatlama yöntemlerinni özellikle baltalamak için yırtınıyorsun. içime ata ata tıkanayım çatlayaym istiyor gibi.

18.12.2019

saçma mantıksızca bir inadı var annemin. hayatını hayatımızı kötü etkileyecek bir inat.
bir kaç sene evvel zorla, ne kavgalar, ne dırdır ne kaprislerle doktora gitmeye ikna ettim eklem ağrıları yüzünden.
anneme kalsa söylenerek, söverek, geberelim de kurtulalım diye bağırarak geçirecek hayatını. ya da bana abanarak yürürken, hatta sırtıma almamı bile istemişliği var, gayet de normal bir şeymiş gibi beklentiye giriyor, sırf kendisi doktora gitmesin diye beni heba etmeye razı.
ya da bilmem kimden duymuş yürüyemediği zamanlar tekerlekli sandalyeye binip geziyormuş diye. çok heveslendi.
tedavi olmak, kilo vermek, hareket etmek falan yerine tekerlekli sandalyeyle gezdirecek kendini!

şahane bir fikir olduğunu düşünüp hayaller kuruyordu. hani benim birikmişlerimle Fransa'da ev tutacakmışız, ben evi temizleyecekmişim önce tabi iyice hemde, sonra tekerlekli sandalyeyle gezecekmiş canı isterse kalkıp yürüyecek yorulunca gene sandalyesine oturacakmış ya. yani kendisi yürürken ben  sandalyeyi taşıyacağım ki ihtiyacı olunca kullanabilsin.
tabi ablacığıma kıyıp da taşıtamaz, zaten bahsederkende sanki kendisi ya da ablamla tatil yapıyor da ben de köleleri olarak 3 adım geriden reverans yaparak yürüyorum.
sandalyesini de ben iteceğim yani.
ne kadar şahane bir hayal.
sırf doktora gitmemek için kendisi iyice hareketsiz kalacak ve beni de ağır taşıtarak harcayacak!
gerçekten çok şahane mantıklı. buna da inanıyordu yani ha mantıklı bir fikirmişmiş.
bu hayalde ben ne kadar şahane düşünüyorum ya!hem benim param harcanacak hem temizlik gibi angaryaları ben yapacağım yetmezmiş gibi bir de sandalye ittireceğim ve taşıyacağım.
ablama da anlatıyordu o da yalaka ve bencil olduğu için onaylıyordu.

mesela bizim ailede benim başıma geldi senin gelmesin diye bir temenni yok. aksine bende oldu neden sende yok diye isyan var. ne zaman bir konuda rahatsızlansa bana da sorar semptomları sende de var mı? diye. bekler ki olsun. yok dersen memnun olacağına surat asar annem.
bu kötülük istemekten farklı bir şey kendiliğinden olsun diye bekliyor.

mesela ablamda böbrek taşı çıktı annem isyanda neden bende de yokmuş! ablamda olmasaydı da bende olsaydı neden ablamda olmadığını sorgulamayacaktı. çünkü böyle olduğu oldu. senkronize aynı hastalıkları yaşamadığımız için bende olan bir sorunu ablamda hiç aramadı.
ama kendinde de ablamda da olan şeyler bende de ayyyynen çıksın bekliyor. tersleyip bu çarpık düşünceleri dile getirmek ise suç!! öyle mi demiş?
demezsin ama işin ucu oraya varıyor işte.

neyse ne zorlamalarla doktora gittik, her zamanki gibi giriş işlemlerini de anlayamıyor, hatırlayamıyor, uzaydan ya da geçmişten gelmiş gibi davranıyor. zorla bir yere oturttum, doktorun odasının kapısı açılır açılmaz dalmaya çalışıyor. annem hala 80ler 90lardaki gibi itiş itiş sıra kapmacaları özlüyor, istiyor. senelerdir numara ve sıra sistemini öğrenemedi, alışamadı, kabullenemedi. o zamanları çok mu seviyordu; hayır nefret eder gitmekten kaçınır, söylenir ve kavga çıkartmak için yer arardı. kimseyle çıkaramazsa bana çatıp rahatlardı.
kapıda hemşire sıranız gelince çağıracağım diyor annem öfkeyle küsmeye kalkıyor; giderim bende o zaman!!
hanımefendi prensesler gibi yetiştirildiği için istediği şey istediği şekilde istediği anda olsun istiyor! bana hep bana hep bana hep bana!
hiç düşünmez ben ne durumdayım. işten izin almışım, randevular, girişte para vermişim, taksiden inerken koluma hani o 2 kere çıkmasına sebep olduğu ve pişman olacağına her fırsatta abanmaya çalıştığı koluma yapışarak çıkartmışım araçtan.
tedavi olacağına sürünsün ve kendisi sürünsün yetmez beni de peşinden sürüklesin.
tabi tedavi olacağı yerde 65 kilo olan annemi sırtımda taşıyıp omurgalarımı mahvetsem daha iyi. ne var fıtığım kaymam bilmem neyim olsa yani ne var?????????
olsun diye dua etmez ama olmasın diye de çalışmaz, önlem almaz.

muayeneden çıkışta da annem söylenip duruyor. neden? çünkü istediği şeyleri söylemedi!
annem zaten doktor gibi olmuş. elin çömez doktoru ne bilecek kendini ya da doğurduğu çocuğu. kendisi zaten doktor gibi olmuş. hiç bir farkı yok. biraz uğraşsa ilaçları da öğrenirmiş!
doktor istediklerini söylemediği zaman ki hep öyle söylenir durur ve inadı tutar.
doktorun dediklerini yapmak yerine bir süre tam aksini yapar.
mesela doktor kilo vermeniz lazım en az 5 ama mümkünse 8-10 demiş ya; inadından doktorun verdiği perhize uymayıp 5 kilo daha almıştı. annem dibe vurmadan ve beni de oraya çekmeden yüzeye çıkamaz. beni de keşke orada boğulmaya bırakabilse!

mesela anneme göre annem kilo verip tedavisini tamamlamak yerine benim sırtıma binmeli ve ben yok artık belim kırılsın istiyorsun herhalde demem ise büyük bencillik!
ciddi bu konuda. inanıyor benim kendisini sırtlamama. o zaman en azından koluma girip yarı ağırlığını taşıtsın!!! tabi ne var kolum kopsa kolsuz karı sikmek isteyen de olur nasılsa! kolum çıkınca ben acilde hüngür hüngür ağlarken böyle diyerek teselli ediyordu beni, hemşirenin bile ağzı açık kalmıştı. zaten kolsuzluk ve kolsuz karı sikmeyi kabul edecek kadar düşmüş ne bileyim yaşı çirkin eğitimsiz dul bir ucube falan tam bana layık. tabi ben ablacığım gibi ilk göz ağrısı bir prenses miyim ki!!

----
sırf inadından ben roacutane tedavisine mecbur kaldığımda, aradaki kan testlerinde kollestrolüm fazla çıkınca doktor bir perhiz verdi de annem ardından inadına inadına aksini yaptırmaya çalışmıştı ya bana. sırf kendi istedikleri olsun yeter anneme karşısındakine ne olursa olsun.
adam yağlı, baharatlı yeme, hamur işi, tatlı, yumurta yeme diyor ya akşamına annem hamur işleri pastalar tatlılarla önüme geliyordu!!
anneme göre aammaaaan o herif ne bilecek?
hatta sabaha bana 9 yumurta haşlayıp tamamen tuza bulayıp veriyor ve her tenefüste yememi, hatta derste de masanın altına saklanıp sokumlamamı istiyor, az yumurta olduğu için de üzülüyordu! kollestrolü yüksek çıkmış ve tansiyonu da zaman zaman hızlı inip çıkan birine 9 aşırı tuzlu yumurta yedirecek. ben de yesem demeyecek yani birşey olmasın. olsun istiyordu herhalde!
doktor bunu bunu dedi bu çıktı diye sağır mısın duymadın? kollestrolüm tansiyonum iyice çıksın mı istiyorsun diye çıkışınca ben iyi besleneyim istiyormuş ama! aç ve besinsiz kalmama dayanamıyormuş!!
--
zaten eskiden beridir var bu mantıksız inat. ben ne zaman rejime girsem ya da bilmem ney ney yememe lazımmış yemeyeceğim falan desem inadına iki kat o şeyden burnuma dayar!
ergenken zorla doktora doktora gidip tedavi olmak istediğimde aknelerden dolayı; yol boyunca söylenmişti.
anneme göre benim doktora gitmem anneme hakaret! bana iyi bakmıyorsun demek.
yani tedavi olmak yerine mesela sarımsak yesem!
annemin en inandığı tedavi sarımsak ve limon suyu.
kist çıktığında yumurtalıklarımda akşama elinde bir diş soyulmuş sarımsakla gelip vajinama sokmayı istemişti. ilaç kullanmaktansa amıma çok afedersiniz sarımsak sokacam!!!!!!!!!!!! bir de israr ediyor bir de diretiyor. yatacakmışım kilodumu çıkarıp annem hergün kızlığıma zarar vermeden sarımsak sokacakmış!!!!!!!!!!!!!!!!!
her sabah gözünün önünde ilacımı içiyorum ama annem sokuluyor zannediyor. senelerce öyle sandı. doğum kontrol hapı tedavisi veriyorlar ya polikistik over varsa, annem ilacım yutulduğunu değil sokulduğunu zannediyor ve çok korkuyordu ya kızlığımı bozarsam. bari kendisi soksundu! ama en iyisi ilaç yerine sarımsak!
--
garip fantastik bir alemde annem çıkamıyor da. nasıl ki doğum kontrol hapının içildiğini sokulmadığını öğrenemiyor; evde 1990da ablamın ilk reglinden beri adet gören kız var ama hala hijyenik pedleri anlamış öğrenebilmiş değil. hala çöpte görünce o kocaman atık ruloyu fenalık geçiriyor ve o kocaman atık rulonun amlara sokulduğunu zannediyor! tampon bile o kadar kocaman değil ki eşşek kadar pedi sokalım.

----------

midemden tedavi oluyorum ya annemi azarlayıp susturmadan ne doktorla konuşabildim ne admın dediklerini duyabildim. anneme kalsa ben ağzımı açmayacağım kendisi benim yerime daha iyi konuşur hani zaten eğreti kulak cırmalayan bir sesim var çenemi kapalı tutayım!!! ya da ben adama derdimi anlatacağıma annem fi tarihinden anılarını anlatsın, rahatsızlığım yerine alakasız muhabbetler edip çıkalım.
bir de ağzını yüzünü buruşturup küsmüş mantıksız çocuk edaları yok mu? doktor yerine annemle konuşayım doktor yerine annemi dinleyeyim rahatsızlığıma çözüm bulacağıma ovunarak oturayım annemin boktan anılarını hikayelerini dinleyeyim.
susturunca da küsüp kendi düşüncelerine o kadar boğuluyor ki doktorun yemeyin dediği şeyleri derleyip bana yemek yapmış akşama!!! bol soğan bol sarımsaklı bir salata!
iyileşeyim istemiyor sanki.

sırf inadından. kendisi gibi bende inadına yiyip inadına kilo alıp mesela iyice bozsam kendimi de gebersem mesela!
ya da aynı kendi gibi sürünüp geberelim de kurtullaım diye haykırsam. çok daha mantıklı !!!!!!!!!1111

12.12.2019

konuşmayı o kadar çok seviyor ki, her durumda konuşma halinde. 30 saniye dişini fırçalayamıyor konuşmadan. tuvalette bile hala konuşuyor. ben tuvaletteyken kapının önünde konuşuyor. bıraksam peşimden içeri girecek.
bazen o kadar dalıp gidiyor ki konuşmaya zorla dışarı çıkarıyorum.
kendi konuşmasından başkasının ne dediğini duyamıyor zaten umurunda da değil. ona göre karşısındaki ağzını oynatıyordur mesela.
ya da cevap vermene bile fırsat bırakmıyor konuşmamı bölme diyor. hiç susmuyorsun ki bölmezsen ne konuşabilirsin ne bir şey sorabilirsin ne sorusunu cevaplayabilirsin.

günlerce mide ağrısı çektim sonunda doktordan randevu aldım, izin aldım işten, illa peşime takılıyor! yol boyunca çenesi hiç durmadı. annem sanıyor ki forum'da gezeceğiz. beklediği yerde değil başka yerde inince otobüsten afallayıp bakakalıyor yanlış geldik diye hiç dinlemeden söylenmeye devam ediyor. günlerdir midemden yakınıyorum ama zannediyor ki alışverişie çıktık.
bazen iyice azıtıyor bu aşırı konuşma işini. her zaman fazla ama dönem dönem saçmalık halinde aralıksız konuşuyor. bıraksam gece yarıları uyandırıp eski boktan anılarını da anlatacak ve gene muhteşem geçen çocukluğuyla övünecek.

ben hastaneye doğru meyledince - hani o bankamatikleri anlamadığı, çalıştığım bankanın sırasına girmişsem de yandakiler boşsa çıldırıp beni salak ve enayi bulup bunlar bomboş bunlara gir diye direttiği anlatsan da bir türlü öğrenemediği gibi - afallayıp hayrışla "nazlı!!!!!!! forum orada değil!!!" diyor.
forum'a gitmiyorum ki.
vırvırvırırırırırıvrvvrııdıdıdıdıdırırırıblablablablabala
anne bu taraftan bu taraftan geç kaldım hadi!!!
forum orada değil, vırvırvırırırırırıvrvvrııdıdıdıdıdırırırıblablablabla şunu da alırız bunu da alırız oraya da bakarız şuraya da bakarız şunu sen taşırsın bilmem ne...
iyi sen git gez buluşuruz
?????????????? nereye sen forum orada değil ki nazlı!!
doktora gidiyorum doktor!!!!
neresi orası!?
hastane anne neresi olacak!!!
ben de gelecem ben de bakacam. (fantastik hayallerde annem)
hadi çabuk ol hadiii geç kaldım geç
e erken çıkaydın o zaman.
erken çıktık zaten, sen yavaşlatıyorsun beni


daha içeride de sürekli konuşuyor marketten alınacakları defalarca sıralıyor, uğranacak mağazaları defalarca tekrarlıyor araya çağrışımlar yapan şeylerle eskilere dalıyor. mütemadiyen konuşuyor fonda. bir de başka şeyle ilgilenme başkasıyla konuşma başka yere bakma istiyor!! sanırsın çocuk.
mesele bir görevliye bir şey soracağım annem de peşimde aralıksız konuşma halinde! hem de alakasız şeylerden bahsetmek istiyor.
sen ilaçla ilgili vb bir şey soruyorsun annem sürekli yanımızda bilmem ne zamandaki bir komşu ve onun ailesiyle ilgili anılarından bahsediyor, arada kolumdan falan tutmaya çalışıyor.
yani bırakayım mide ağrısıyla yaşayayım yeter ki annem konuşup rahatlasın.
bir kere anneme göre doktora gelmem büyük hakaret kendisine. niye kendisi doğurmuş doktor mu daha iyi bilecek kendisi mi. kendisinin doktordan ne farkı var! doktordan hiç farkı yok sadece çok fazla ilaç çeşidi olduğu için yeni ilaçları öğrenememiş. en bildiği hatta tek kabul ettiği limon suyu içmek ve sarımsak yurmak hatta bir gün küçük bir sarımsak dişi almış, soymuş peşimde sokayım diye dolanıyordu!
evet! sorsan dünyanın en bilge en kültürlü en medeni en çağdaş en modern kadını ama her ne hikmetse amıma sarımsak sokunca kistlerin geçeceğinden emin!!!
hatta bir ara komşudan bir antidepresan almış ağzıma vermek için bin takla atmışlığı da var. heni bana buldkları döküntü tipleri beğenmiyorum diye! yutacam hapı mum gibi olacam. her dediklerini robot gibi yapacam. bir ömür o haptan yutacam sonra. yan etkileri kimin umurunda mesela. sadece kendi istedikleri şeyler olsun yeter.

sonunda sıra gelip içeri gireceğim sırada da hala başka şeylerden bahsediyor; sürekli konuşuyor öyle mırıltıyla da değil yani normal konuşma tonunda. ben doktora derdimi anlatacağım annem nazlı nazlı nazlı nazlı deyip duruyor. bir şey soracak hatırlatacak falan sandım dönüp baktım. alakasız şeylerden bahsetmek istiyor bilmem kimin bilmem nesinin kocası ne iş yapıyormuş falan....

annecim bana ne bundan!! doktora dönüp konuşturtmuyor dibimde beni çekiştiriyor. vırvırvır.
annecim tamam bir susar mısın artık!!! yani anlatmayayım mı derdimi doktora????????

o kadar dalmış ki kendi dünyasına nerede olduğunun farkında değil sanki; bomboş bakıyor amaaan deyip dudak bükerek bozuluyor. ama susmuyor yani kendi kendine konuşmaya devam ediyor.

annecim bir dur allah aşkına yaa!! doktoru duyamıyorum! yani bırakayım da seni mi dinleyeyim tedavi olmak yerine!!

anneme göre evet. miden delinmiş gibi ağrısın ama sen bırak doktoru anneni dinle sarımsak yut!! hatta amına götüne de sok kesin iyi gelir. üstüne de bir sürahi limon iç!!!


11.12.2019

annem ablama nazlanarak dudak bükerek diyor ki nazlı beni gezdirmiyor.
sanki ben fellik fellik geziyorum da annemi çıkarmıyorum.
nereye götürsen beğenmez ki! ne yapsan beğenmez. her zaman sürekli şikayetçidir söylenir mızıldanır dırdır eder kapris yapar durur. asla bitmez asla tükenmez asla yetmez. bir yere gittiğine gideceğine bin kere pişman olur daha da beter kötü bir ruh hali ve sinir küpü halde eve dönersin gitsen de zaten.

***şehre bir tiyatro geliyor gitmem diyor, ona gitmem buna gitmem şuna gitmem; beğendiremiyoruz hanfendiye. onu sevmiyor bunu sevmiyor çekememdi katlanamamfı pahalıdırdı...
***düzgün bir konser oluyor gidelim diyorum yok gitmem. gene başlıyor söylenmelere ona gitmem bunu sevmem çekemem edemem ay katlanamam bilmem ne.
***operaya gidelim diyorum aman yok böğüren heriflere katlanam diyor.
***baleye gidelim diyorum onun bunun sikinin şeklini mi zileyecekmişmiş! o gözle görecek sanki! inadından gözlüğünü de takmıyor ki çoğu zaman. yarı göremez şekilde söylenerek dolanmayı biliyor anca.
***sinema var diyorum yok kalabalıkmış yok telefonla oynuyorlarmış ışığı rahatsız ediyormuş yok çıtır çıtır çerez yiyorlarmışmış. istemiyor.
***e sadece 2 kişi akşam akşam bir restorana da gitmeye alışık değiliz. annem 2 kız çocuklu bir dul olduğu için ezelden beridir güzel bir restoranda yemek yememizi bize hak görmedi ki alışık da değiliz.
***şimdi gel kebap yiyelim desem ki demişliğim var söylenir durur; dışardan yemek yemekten hijyen açısından hoşlanmıyor.
***ablamın hem biz gittiğimizde hem kendi geldiğinde tutturduğu annesinin kılçık fobisinden varolduğu 42 yıldır bihaber olduğu için götürdüğü balıkçılarda işkenceyi ben çekerim. e ben şimdi anneme gel balık yiyelim der miyim.
***hava iyi oluyor hadi sahile gidelim diyorum burnumdan fitil fitil getiriyor. güya hava almaya kafa dağıtmaya yürüyüşe gidiyorsun resmen işkence!
***tatlıcıya gidelim desen başlıyor midesinden yakınmaya 1 saat çenesini ekstra ekstra dinlemen lazım. midesine dokunuyor çoğu şey ee nasıl diyeyim gel baklava yiyelim. tut ki aklıma uydu yedi, evde günlerce şikayet kapris çekeceksin midesine dokunduğu için.


*****bir tek haftada bir kere forum'a gidiyoruz, mağaza gezip bir de migiros'tan (annem ısrarla doğru söylediğini iddia edip değiştirmiyor) alışveriş yapıyoruz, maaş günüyse onu çekiyoruz falan. ama ondan da memnun değil ki!!!
mağazaları söylenerek dolaşmaktan zevk alıyor herhalde; kumaşları basit buluyor dikişleri kalitesiz fiyatları pahalı; sürekli kötüleme üzewrine saatlerce nutuktan sonra başlıyor kendi gençlik yıllarındaki giyimini övmeye!
asla gozunmaz asla utanmaz; nazlı öyle giyindi mi nazlı öyle beslendi mi demez umursamadan kendini över över bitiremez.
gönül kahvesi'nde kahve içeriz o sırada da sürekli dırdır söylenme şikayet eleştiri kapris. masasını beğenmez yer değiştirir sandalyesini beğenmez, orada esiyor buradan kokuyor şuradan bilmem ne sürekli mızıldanma şikayetlenme halinde sürekli ama. ya da övünme anılara dalma...
ben  kırk yılınbaşı tek bir şeyden rahatsız olsam ama anında o pamuk ipliğine bağlı garip ruh hali kopar ve beni dünyanın en kötü insanı ilan eder.
sen saatlerdir kaprisini çeker memnun olsun diye götünü yırtarsın her lafı yutarsın ama bir tek sigara dumanından ki bu çok haklı bir şikayet rahatsız olursun aman tanrım modu anında düşer ve beni suçlamalara başlar. moralini bozmuşum da hali kalmamış da yediğinden içtiğinden birşye anlamamış da!!!
ben kendisi için çantalar, torbalar, ceketlerle 3 kere kalkıp masa ya da yer değiştirmişimdir, sandalye değiştirmişimdir bilmem ne; tüm yol dırdır kapris çekmişimdir, o 65 kiloluk gövdesini koluma omzuma ağırlığını vererek koluma girmiş canım acısa da ses etmemişimdir. ama bir tek şikayet etmeye dahi hakkım yoktur!!!
1 tek hakkım bile yok. insanlar idam ya da infaz edilirken bile bir kere son dileği sorulur ama benim o hakkım bile yok adeta. ben rahatsızlıktan sıkıntıtan yorgunluktan mutsuzluktan öleyim ama gıkım çıkmasın....
---------------

geriye ne kaldı gidecek yer gezdirmiyormuşum!! konser tiyatro bale opera alışveriş restoran avm mağaza market gezi tur yazlık sahil kitap fuarı mobilya fuarı.... hiçbirini istemiyor. daha nereyi gezdirem uzaya mı çıkaram sırtımda!!!

-----------------

madem öyle ablacığım gezdirsin. telefonda yağ çekmeyi biliyor. yok çok özlemiş de yok koynunda uyumayı özlemiş de yok kolkola gezmeyi özlemiş de ama gelince ne koluna girmeye imtina eder ne koynunda yatmaya, başbaşa kalmak dahi istemiyor!!

bize gelmişti geçenlerde haftasonu. benim de işim var okulda. ama ayyynı anası gibi idrak sorunu yaşıyor. cumartesi ne işi olabilirmiş!!! sanki özel sektörden habersiz. işine gelmiyor tabi annemin kaprisini tek başına çekmek. ben olsam bana yıkıp rahat edecek çünkü. hiç demezler bu kızın değişikliğe arkadaşa maaşa emekliliğe çaba harcamaya ihtiyacı var, senelerce inek gibi hapisteki mahkum gibi çalıştırdık aldığı eğitimin hakkını versin alsın; yok ablama da kalsa ben evde annesinin hizmetçisi olarak çürüsem fark etmez. işine gelir hatta.
etkinlik var diyorum mırın kırın. ananı özlememiş miydin gir koynuna yat işte! yağ çekmeyi iyi bilir ama. tutturmuş da erken gel de erken gel. iş ne zaman biterse o zaman gelirim.

eskiden enayi gibi işim biter bitmez 3 saniye beklemeden eve koşardım. ama beni düşünen yok ki 1 gram. sen verdikçe onlar almayı ve hep daha fazlasını istemeyi bilir, tükenirsen de sen kötüsün.

insana yataklara kapanacak kadar hasta diye şikayet edilir mi acınacağına endişeleneceğine. benim ailem eder. doktora gidelim ilaç al gibi çareler aramak endişelenmek acımak üzülmek yerine şikayet ederler sitem ederler ve isteklerini beklemekte ısrar ederler.

nasıl ki yer altımdan kayacakmış gibi hissederek baş dönmesi yaşarken ya da migrenden beyin kanamasından gebereceğimi sanırken seni doktora götürelim demek yerine pazara gidelim diye tuttururlar öyle.

arayıp at-rayıp şikayet ediyor. bir gün bile dayanamıyor anasına. nooldu bayılıyordun aşıktın o kadar özlemiştin ki koynunda uyuyacaktın falan!!!?????????? yağ çekerken iyi ama.
saatler geçiyormuş güneş batacakmış! gelecekmişim forum'a gidecekmişiz bari çok sıkılmışlar evde.

hani beni sveip özledikleri beraber takılmak istedikleri için falan değil de sırf angaryaları bana yüklemek için. biliriz üçümüz gideriz kaprisini ben çekerim annemin. koluna da ben girerim abanır da abanır. ablam da sanki tek başına alışverişe çıkmış gibi dolanır bizi de geride bırakır! bunun adı da beraber gittik olacak.

e siz gidin diye mesaj atıyorum, işim bitince Forum'a gelirim haberleşiriz. herhalde 1990da değiliz telefon var vatsap var!!!
diyor ki ablam e nasıl gideceğiz?
sanki ben her zaman limuzinle gidiyorum sanki benden binlerce kat zeki ermiş insan sarrafı peygamber sabırlı olduklarını iddia edip durmuyorlarmış gibi bana soruyor! madem o kadar üstün zekalısın IQ'un bu kadar yüksek Einstein'la yarışı ne bana soruyorsun?

sinirlenip cevap yazmayınca da nazlı nasıl gideceğiz diye tekrar soruyor.

lan üstün zekasın işte bul bir yol. sanırsın yabancı bir ülkede bir başlarına kalmışlar. kırk yıldır mersin'desin 13 senedir aynı evde 20 senedir aynı semtteyiz üstelik forum'la aynı bölgelerde. bana mı soruyorsun.

bilmiyorum abla neyle istiyorsanız onunla gidin.
neyle neyle işte!!!
dolmuşa git otobüsle git taksiyle git! ne bileyim ne geliyorsa işinize.
über müber gibi bir şey yok mu?
taksi var işte taksi!
nasıl çağırılacak?

bana mesaj yazacağına ara bul. yani bu da mı bilinmez artık!! internetten en yakın taksi diye bak, apartman görevlisinden sor, zaten bunumuzun dibinde senelerdir bir taksi durağı var hiç mi görmüyorsun gelip geçerken. hayır hiç görmemiş var mıymış. e nasıl arayacakmış. kaç para tutarmış.

bana aratıp bana ödetecek 15 liradan kaçıyor! diyor ki sen ara gönder.
e ben ne zaman hazır olursunuz nereden bileyim? erken gelir geç gelir siz de bana çemkirirsiniz her zaman ki gibi.
o kadar işin arasında bir de hanım efendiye telefonumdaki numarayı gönderiyorum arasın diye.
sorsan benden zeki benden iş bitirici becerikli acar açıkgöz ...

her konuda hatta bokları bile benim bokumdan üstün. ama bir taksi çağırmayı beceremiyor!!!

mesele annemle başbaşa kalmaktan çoktaaaaan sıkılmış olması. beni çağırıyor ki başıma yıkıp -  sanki 7/24 yetmiyor 40 yıldır , kendisi 1 gün dayanamıyor- rahat edecek ve nasılsa peşin peşin iltifatları övgüleri saygıyı kapmış olacak.

sonra diyor ki nereye gideceğiz. yahu annenin ne sevip ne sevmediğini bilmiyor musun? bilmiyor tabi. kaynanasının bilir ama! alır kaynanasını kaplıcalara götürür ama annesini bir kahve içmeye götüremez.

kahveciye gidin.
hangisine.
sor annene istediği hangisiymiş.

benden soruyor ki nazlı dedi demeyecek annesinin sevdiği kahveciyi bilecek ki iyi yağlasın!!

tabi annesi markete de gidelim demiş sebze-meyve alalım. aman gözü korkmuş şimdi ağır torbaları bana taşıtacak diye. beni bekliyorlarmış da öyleymiş.
he hamal gelsin eşşek gibi taşısın!!! tabi nasılsa anneciği demez kızım kardeşinin elinden alsana omzu ağrıyor onun. demez. naslı'ya ne bok olursa olsun kimin umurunda!!

daha annemin hayallerine kalsa bneim birikmişlerimle borçlanmalarımla Avrupa'da ev tutup, temizliği de angaryaları da bana yaptıracağız, hatta annem bilmem kim gibi tekerlekli sandalyeyle gezecek, ben taşıyacam merdivenlerde, canı yürümek isterse yürüyecek ama ben sandalyeyi taşıyacam ki yorulunca oturup onunla devam edebilsin. ikisine göre de bunda ne bir gariplik ne bir haksızlık var. gayet normal.

10.12.2019

çok garip. son yıllarda annem hastalanmama bile saygı duymuyor. bir inat bir arsız vurdumduymazlıkla uğraşıyor.
üşüme geliyor diye odama çekilip yattım. klimayı da açtım ısınmak için. yüzüne de bastıra bastıra söyledim.
ama kendi düşüncelerine o kadar dalıyor ki bomboş gözlerle bakıyor suratıma anlamsızca. tamam mı anladın mi dersem de sinirleniyor. niye çocuk gibi davranıyormuşum. kendisi bencil bir çocuk gibi davranmasa ben gerek duymayacağım. biliyorum çünkü daha geçenlerde migrenim tutmuşken bile odama özellikle sanki rahatsız olayım diye defalarca geldi defalarca.
halim yok ama anlamıyor. bilmiyorum özellikle mi yapıyor.
sabrımı taşırıp patlamamı sağlayacak kavga çıkacak ve sonunda beni bağırttığı için suçluluk duyup yeni perdeler alacağım!

2 senede bir bütün maaşımı salak perdelere harcatıyor ama gene yaranamıyorum anneme. ben kendime bir kazak alsam 100 liraya günlerce aylarca yıllarca söylenip müsrif bulur beni ama 2 senede bir bıraksam her sene eylülde tüm evin perdelerini söktürüp attırıp yenisini aldırır ama bu asla ama asla müsriflik olmaz!
demez ki bununla çeyrek altın al koy kenara, ya da biriktir bankaya at. hayır perde alalım ama ben kendime bir bok almayayım. bim'den boktan sepet şeyler alırım bana anca bunlar layık.
aaaaa tabi ki kendisi el bebk gül bebek prensesler gibi yetiştirildiği için her istediği alındığı hem de en iyisi en kalitelisi en pahalısı alındığı için alışmış ve layık. aaaaaaaaaa tabi ki ablacığım güzeller güzeli ilk göz ağrısı evladı da en iyilere en markalılara layık ama bana pazardan alsak yeter de artar bile. böyle bir şey söylemez ama davranışlar tamamen bu kapıtya çıkar.

zaten migrenden delireceğim saçma sapan sebeplerle 4 defa daldı aniden odama. yani hap alıp karanlıklara büründüm ama zort diye bir de ışığı açarak dalıveriyor hör hör bir sesle de sorarark. sorduğu ya da söyledği de bir incir çekirdeğini doldursa bari! azından hayırlı bir şey çıkmaz ki anlattığında meymenet olsun!
tartıştık azarladım. her seferinde tamamen unutmuş oluyor artık dördüncü kez, hala gelip bana zort diye dalıyor odama bilmem kimin kocası ne iş yapıyormuş diye soruyor. hay ben bilmem kimin kocasının götünü!!!
çıldırır mısın çıldırtır mısın?
amaaan unuttum diyor. ya 3 kez bağıra çağıra azarlamışım hala 4. kez nasıl unutuyorsun!!!!

umurunda değil çünkü. iyice duyarsız iyice bencil oldu.

---------------

şimdi de üşüme geliyor diye yattım ikide bir odama dalıyor, kapıyı açık tuta tuta sigarasının dumanını içeri doldura doldura kapıdan gelip bir şeyler anlatıyor!!!!!!!!
içerisoğuyor diyorum rahaaaat rahat sigarasıyla gelip pişkince oturup pofur pofur içip içeriyi zehir doldura doldura ayak ucuma oturp eski zamanların boktan anılarını boktan kişilerini anlatmaya başlıyor.
o kadar rahat içiyor ki sigarasını şimdiye kadar ettiğimiz kavgalar benim rahatsız olmam herhalde ben de zehirleneyim de ben de gebereyim istiyorsun diye bağırıp eleştirmelerini unutmuş. o kadar keyifli anlatıyor ki ya tabi ki olumsuz anılar olumsuz kişiler asla güzel bir şey anlatmaz ki--- beni duymuyor bile.
yok içeri sigara dolmuş yok nazlı rahatsız olmuş umurunda bile değil.

böyle bir bakar körleşme oldu.
---
doktora ben gidiyorum mesela ama öyle bir davranıyor ki rol çalmaya çalışır gibi herkes annemi hasta zannediyor! ben mide ağrısından ovunuyorum ama annem kapris yapıyor. sanırsın kendi hasta.
dayanamıyor bir kişinin bile bana ilgi göstermesine yaa!!

kendi büyük kızı yani ablam bile bana iltifat etse bozulup bende yeni kusurlar aramaya çıkıyor!!!

annem burnunun dibindekini hiç sevmez. uzakta ya da az tanıdığı kişilere bayılır.

---
bu duyarsızlık benim baş dönmelerim zamanı iyice azıttı. benim başım fırfır dönüyor, öyle böyle değil ama yer ayağımın altından kayar gibi oluyor, ayağa kalkamıyor başımı oynatamıyor, işemeye bile zor gidiyorum annem gelmiş her 10 dakikada bir pazara gidelim diyor!!!
ama nasıl bir duyarsızlık arsızlık! 1-2-5 kere değil 10 kere demiştir pişkince!
artık insanı çileden çıkarır sinirden kriz geçirtir o kadar bir salakça umarsızlık.

basbas bağırıp ağlayarak yastıkları yorganları eline ne geçerse etrafa fırlatarak sinirden kriz geçirtir insana!

-----
suçluluk duyması da bir tehlike. her zaman olduğu gibi hareketlerine dikkat edeceğine pasta-börek-çörek-kurabiye pişirir. yemezsen de sen kötüsün, nankörsün.

8.12.2019

ben de gelecem ben de bakacam _ annemin fantastik evreni

sevgili anneciğim nasıl bir fantastik evrende yaşıyorsa, nasıl ki sinema salonu karanlık yer diye zihninde karanlık, sapıksı tecavüz sahneleri, pornografik sahneler canlandırıyorsa ve kendi kendine cinnet geçirip sinemada toplu seks falan yapılıyor gibi geliyorsa ona; ben ne zaman doktora gitmek durumunda kalsam yetişip, büyük hevesle benimle gelmeye çalışıyor. annemin bu garip distopik gibi fantastik evreninde de bana bir şey sokacaklarını hayal ediyor. yol boyunca kulağıma eğilip eğilip "külodun temiz miydi" diye soruyor, ya da "amının kıllarını almış mıydın".
dünyann da en elit en sultan soylu en terbiyeli elbebek gül bebek prensesler gibi yetiştirildiğini iddia eden insanı ki amının diyor!!! oranın, vajinanın ya da sadece ağda yapmışmıydın demek yetmiyor. tabi kendisi dünyanın en bilge en kültürlü en medeni en terbiyeli en iyi yetişmiş insanı olduğu için ve ennnn zekisi bana sadece ağda yapmış mıydın derse anlamayabilirmişim diye düşünüyor.
kaç kere söylesen de kafası mı kalın hayal dünyasında mı yaşıyor anlamıyor. dahiliyeden randevu aldım midem ağrıyor diye diyorum ama hala annemin hayalinde beraber amımı izleme fantazisi var.
çıkmıyor kafasından.
yani annemin fantastik evrenine göre ben doktor doktor kuaför kuaför gezip hepsine amımı açıyorum bir tek anneciğim istediği zaman bakamıyor ki bu haksızlık. oysaki bir kız evlat annesi ne zaman isterse o zaman amını açıp göstermeli, isterse 40 isterse 60 yaşına gelsin. eğer kocası yoksa o am annesine ait çünkü, isterse kontrol edebilmedli!!!
zamanında polikistik over yüzünden doktora giderken de en kötü halinde bile olsa illa da benimle gelir gelirken de "ben de bakacam" der dururdu.
işte yaşadığı fantastik diyarda doktorlar amımı karıştırıyor ama annem istediği zaman neden inceleyemiyor!!
hatta sitedeki bir çocuk doktorunu da allem etmiş kallem etmiş kafalamıştı. işten eve geldim ki suratında o salak ifade. hani bana istemediğim bir şeyi yaptırtmanın en salak en garip yollarını arayıp beni kafalayacak kadar salak gördüğü zamanlardaki yüz ifadesi. bir de acele lafımı ağzıma tıkayıp diyordu ki ayarlamış bir de doktor hanımla bakacakmışız külodumu çıkarıp yatağa uzanayımmış. o zaman da gelmişim 30 yaşına yani.
hani sanki 7/24 yapışık kardeş gibi yaşamıyormuşuz gigi, sanki her an heryerde ensemde beni kontorl etmiyormuş gibi acaba gizli bir 35 dakikada biriyle sikişmişimdir de ondan kist olmuştur gibi bir benzer düşünceler içinde.
çok bilge bilgili kültürlü doktor gibi bir kadın ama kistin ne olduğunu anlayamıyor hala da anlamış sayılmaz. anneme göre kist amda.
hatta o zamanlar karşılaştığımız bir komşuya da nasılsınız deyinde "nazlı'nın amındaki kistle uğraşıyoruz" demişti. kist yumurtalıkta olur ayrıca salak bir komşuyu ne ilgilendirir benim cinsel olganım? ben de sinirlenip "işte benim kistim annemin menapozu ablamın kısırlığı bunlarla kaldık" deyince de inanılmaz bozulmuştıu.
bir de mantıklıymış söylediği gibi savunuyor ki kendisini bu nasıl bir yüzsüzlükse benim amımdan bahsetmek değil ablamın kısırlığı ve kendisinin menapozundan bahsetmek daha ayıpmış!
hani o zamanlar her doktora gittiğimde peşimden tıpış tıpış gelip büyük heveslerle am incelemesi yapılacağını zannedim sevinç içinde beklentiye girmemiş gibi, sanki her seferinde ultrasonla bakıldığını görmemiş gibi anlayamıyordu. ultrason odasında da bana diyordu ki "nazlı külodunu çıkaracaksın". o kadar hevesli yani amımı görmeye!!
ne benim söylemem ne doktorun ya da hemşirenin söylemesi yeterli gelmiyordu anneme. onu sokmayacaklar mı götüne diye büyük heyecan ve hevesle haykırıyordu! eskiden götten bakarlardı diye eskileri anlay-tıyordu ama nasıl heyecan neasıl heves nazlı!nın da götüne soksunlar!!!
bizim ailede kendi başına gelen tatsız şeyleri en yakın akrabasının yaşamamasını dilemek yoktur tam aksine beter olmasını beklerler ki sonunda kendilerinin durumunu daha iyi hissetsinler.
o zamanlardaki tedavilerimde de sonraki yıllarda zaman zaman yapılan kontrollerde de aynı konuda büyük heves içindeydi. ertsi güne randevu almışsam akşamdan uyuyamaz sabah heyecanla kalkıp bana ilk defa doktora gidecekmişcesine kıllarını aldın mı temiz külot giyseydin diye telkinlerde bulunurdu. hatta her seferinde ultrason odasında da ultrasonun götüme sokulacağı heyecanına hevesine kapılıp gene "nazlı çıkaracaksın külodunu ha" derdi.
ilaç tedavisinde 2-3 ayda bir gidilse bile çoktan önceki randevuyu unutmuş olduğu için hevesle aynı şeyleri söylerdi. sokacaklar değil mi götüne!
bu defa dahiliyeye gidiyorum ki sürekli beraberiz sürekli midemden yakınıyorum nasıl amıma bakılacağını götüme ultrason sokulacağını hayal ediyor bilmiyorum.
yol boyunca kulağıma eğilip eğilip sıcak hava üfleyerek ve heyecanını hevesini gizleyemeyerek külodum temiz mi ağda yaptım mı sorup duruyor!!!
kendisi ilk okul yıllarında hergün yeni temiz iç çamaşırı giymeyi öğretti ki travmatik şekilde! illa ki bana inanmazdı. ne elimi yıkadığıma ne çamaşırımı değiştiğime. kirli sepetine bakmaktansa beni ite kalka sarsa sarsa külodumu indirirverir bakar anca inanırdı. beni ne ne kadar aşağıladığıyla ne utandırdığıyla ne incittiğiyle ilgilenirdi!
ama şimdi de haftada bir değişmenin yeterli olduğu iddiasında kirlenmiyormuş ki, kupkuruymuş. herkes seninki gibi menapoza girmiş yaşlı organlarına mı sahip sanıyorsun!! öyle olmasa bile hijyen açısından hergün hatta günde 2 kere değiştirmeyi öneriyor bazı hekimler.

mide için gidiyoruz mide diyorum ama annem hayal dünyasına dalıııp gitmiş; o sırada hayallerinde doktor heyetiyle beraber amımı inceledikleri ve götüme bir şey soktuklarının hayalini kuruyor herhalde.
o kadar kendi hayallaeri, kendi düşünceleri, kendi zannetmelerinin etkisinde ki etrafını görmekten aciz oluyor çoğu zaman. daha sıra beklerken bile beni dürtüp dürtüp sormaya çalışıyor. muayenehaneye girince bile öyle hevesli ki;
ben alayım elindekileri sen soyunacaksın diyor!
soyunulacak odada 2 hemşire, perdesi pencereler ve kapıya tam dönük bir uzanma koltuğu-neyse adı- olur mu yaa!! nasıl bir fantastik evrendeyse ben anadan doğma soyunacam ortalık yerde beni karıştıracaklar zannediyor.
doktor da şaşkınlık içinde anneme bakakaldı ve hevesine şaştı belli.
daha da bıraksan konuşacak da ben susturdum. kendine kalsa kendi konuşacak alakasız konularda, kendi geçmişindeki hastane-hasta-doktor anılarıyla ilgili. ne ben şikayetimi anlatabileceğim ne doktor laf konuşacak. bıraksan annem saatlerce anılarını anlatacak.

yani insanın sinirini o kadar bozuyor ki sert konuşuyorsun anca anlıyor. arsız yüzsüz bencil bir tarafı o kadar baskın ki. sen orada acı çekerek otur adam zaman kaybetsin dışardaki hastalar boşuna beklesin ama yeter ki kendisi dilediği kadar konuşup rahatlasın!

daha da bana çıkaracaksın çıkaracaksın diyor!
doktor sadece karnımı dinleyince çok bozulup ısrarla soruyor soyunmayacak mı?

adamda garipseyerek mide kontrolü için soyunmaya gerek yok diyor.
annem adama düşman!nasıl bozuluyor suratı asılıyor ki hayalleri yıkıldı!
ne yani kızımı çırıl çıplak soyup iyice sokup çıkarıp aşağılayıp küçük düşürmeyecek misiniz mesela?
nasıl suratı asık nasıl memnuniyetsiz çıkıyor doktorun odasından anlatamam. istediği kendi beklediği ya da kendisi de doktor sayılabileceği için kendi koyduğu tanıyı koymadı demek ki hiç iyi bir doktor değil!!!

daha bana verdiği testler yapılırken de sayıklayıp duruyor. o kadar çok konuşuyor ki ilk 3-5 dakikasından sonra istesen de dinleyemezsin! beynini şişirir insanın.

idrar testi için de benimle beraber girmeye kalkıyor ufacık tuvalete. e nasıl yapacakmış o zaman çişini?
senin de mi geldi tuvaletin istersen sen önce gir anne. meğer demek istediği ben kabı nasıl dolduracak mışımmış! kendi turacakmış amıma ben yapacakmışım.
sanırsın çocuk ya da zihinsel engelliyim tövbe tövbee!!!
sanırsın görü görüyor da doğru yere kendisi daha iyi koyabilir!!

yetmiyor ağrı çekmem bir de kapris bir de dırdır çekiyorum. görenler benim değil annemin hasta olduğunu sanıp ona yardımcı olmak istiyorlar.
yapabilecekmiymişim sanki kırk yaşına kadar annem işetmiş bana. salak mıdır nedir ya.

ultrason sırasında beklerken ama birden neşesi geliyor yerine. şimdiye kadar girdiğimiz belki 10 ultrason tecrubesinin birini bile hatırlamadığı için bana dönmüş sevncini gizlemeye çalışarak diyor ki;
nazlı sütyen mi çıkarılıyordu külot mu? sokacaklar değil mi?
en son bir kaç yıl önceki kontrolde de defalarca sormuştu sokacaklar değil mi de sokacaklar değil mi. o kadar çok istiyor ki götüme soksunlar da baksıznlar! bu kadar olur.
hem hemşire hem doktor hem ultrasonla ilgilenen doktor o kadar söylese de hevesi geçmiyor inanamıyordu sokacaklar değilmi?
hani sokmadılar nazlı başka odada mı sokacaklar!
yok koridorda indirecem külodu orada sokacaklar!!
anneme göre açıp soksunlar yeter nerede olduğu önemli değil.

hemşire diyrodu ki bekar hanımlara alttan bakmıyoruz. annemde büyük neşeyle yani götüne sokarak değil mi diyordu ki kızcağız şok olmuştu, genç olduğıu için mi neyse hiç duymmaış öyle birşey.

bu defada istediği olmadı adama da sorup duruyor külodunu çıkarsın mı diye! adam zaten yorulmuş sıkılmış anneme şaşarak bakıp hayır teyzeciğim diyor ama annem inatla bir kere daha soruyor.

ultrasonla bakılırken de tepeme dikilmiş çıkartmadan mı sokacaksınız diyro hala inat ve ısrarla.

bütün günü bir hayal kırıklığı oldu annemin!!! ne külodumu indirdim ne beraber amımı incelediler ne götüme soktular! istediği tanı bile değil. yaa annem reflü tanısını koymuştu.

doktorla konuşurken azarlayıp susturmak zorunda kaldım çünkü benim değil kendinin daha iyi anlattığını zannediyor ve yükseliyor midesi değil mi diye konuşuyor ama benim cevabimin bir önemi yok dinlemiyor bile devam ediyor öyle yükseliyormuş böyle yükselmiyormuş falan filan....

ben sinirlenip annecim bir sus bir sus kendim anlatacak kadar zekiyim şükür yükselmiyor o senin hastalığın ama bu kadar sinir edersen merak etme o da olur yanında sevinir göbek atarsın dedim.

çünkü bizim ailede bende oldu sende aman olmasın diye önlem almak da iyi dilekte bulunmak da yok aksine neden sende yok diye sorgulamalar var!!!

-----------

bir ara da kafayı fitille bozmuştu. ne içindi bir dahiliyeye gitmiştim gene annem tutturdu da fitil verirse ben sokarım, fitil verirse ben sokarım demeye.
o kadar saplanmış ki bu hayale toplu taşımayla gidiyoruz dilinden düşmüyor.
nazlı fitil verirse ben sokarım fitil verirse ben sokarım ben sokarım fitil verirse! diyordu.
hayır hayır ne bunama var ne bir şey.
garip biri annem böyle sabit fikirli herşeyi en iyi kendisi biliyor sanıyor sadece kendi düşüncelerine odaklanabiliyor başkasının yerine koyamaz kendini hiç; sadece kendi endişeleri kendi hisleri fizyolojik ya da psikolojik olraka sadece kendi çerçevesinden bakabiliyor ve bunları kesin bilgi zannediyor. kendi üşüyorsa herkes ilk başta da ben üşüyeceğim, kendi susamışsa çişi gelmişse terlemişse de ilk olarak ben sonra herkes aynı hislere sahip olmak zorunda. anlayamaz sen o an üşümemişsin falan. kabul de etmez. tanrı kompleksi midir nedir.

doktora da fitil yazarsanız ben sokarım diyordu ki o sıra 32 yaşındaysım. anneme göre bir kızoğlankız asla amına bakmamalı ama iki bacağının arasında ne var bilmemeli ama anneciği ne zaman isterse o zaman bakabilmeli!
eskiden sokardım fitil yazarsanız ben sokarım!
annemin kararı kesin doğru doktor çünkü sadece farmakolojiyi tam bilmediği için ilaç yazamıyor!!!!

eskiden sokmuşmuş sanki çok memnundu. ne olduysa 12 yaşımdayken doktor fitil vermişti annemin bir halini görseniz. nasıl nefret ediyor nasıl şikayetçi, söylene söylene sokardı! şu yaşa gelmişmiş hala götle amla uğraşıyormuş. bunu söyler dururdu! sanki memnundu.
annem hiç memnun olmaz ki.

memnun olmamaktan da memnun değil sürekli aralıksız şikayet halinde. bazen geceleri uyanıp evde sigara içerek dolanıp gürültü yapıyor ki ben de kalkayım bir saat içini, yani boktan anıları boktan fikirlerini döküp rahatlayabilsin. ne sen uykusuz kalmışsın umurunda ne senin canın sıkılmış moralin bozulmuş sinirlenmiş ya da sıkılmışsın umurunda. sadece deşarj olsun sen geber!!!

1.12.2019

doktora gitme işkencesi - deşarj olma

annemi doktora götürmek ayrı dert doktora doğru dürüst anlatmasını sağlamak ayrı dert oldu.
kendisi kendisinin doktoru olduğu için artık doktordan farksız olduğu için gitmeye gerek duymuyormuş, ancak mecbur kalıncaymış. o da zaten ne diyeceğinia dı gibi biliyormuş da bir tek farkı ilaçları öğrenememiş zamanında. eskiden bildiği antibiyotikler ilaçlar da değişmiş artık satılmıyormuş. yoksa ne hacetmiş doktora kendizi doktor gibiymiş zaten.

hani bir şekilde bir rahatsızlığı olur direnir önce, ardından uzadıkça geberelim de kurtulalımlar eşliğinde inatlaşır, geberecekmiş burada ama gitmeyecekmiş doktora!!!
ölünecek değil de kısa vadede uzun uzun süründirecek bir şey bile olsa oracıkta ölmeyi tercih edermişmiş. geberelimmiş de kurtulalımmış.
tek başına da gitmek istemez!!!

zaten senelerdir çocukken ergenken 20li yaşlarımda öyle değildi, ne zaman ki 29 - 30 oldum belki biraz daha erken sürekli hastalıklarından çoğul bahseder insanlara. hem de sanki bundan keyif alarak.
bizim midemiz hazmetmiiyor bizim dişimiz esmiyor bizim bilmem nemiz bilmem ne!
inşallah sende olmaz diye bir şey yok gayet memnuniyetle bende de aynı sorular aynı şekilde çıksın diye bekliyor.
saki 30 yaş küçük kızı değilim de kız kardeşiyim. ailede de kimseden aynı şeyi beklemiyor. ben burnunun dibindeyim diye benim de aynı sorunlarım olacakmış!

üşütür, midesi ağrır bilmem ne olur inadından gitmez doktora. zamanında fobi yaratacak bir şey mi yaşamış hayır. sırf inat sırf gıcıklık olsun diye sırf kapris. geçen sene ayağını burkmuş evde; doktora gitmek yerine 1,5 ay bana taşıttı kendini her tuvalete her mutfağa gittiğinde! gece yarıları 2 belki bazen 3 kere beni bağırarak uyandırıp tuvalete taşıttı. ne zaman da doktor desen geber demişten beter hain pislik bir insansın! ne var yani mesela işi gücü bıraksan evde annenin ayağına baksan, geceleri de hiç uyumasan ne var yani. ne olmuş neredeyse 70 kiloya ulaşmış vücudunu taşırken fıtık olsan ne var yani.
zaten annende de var bir an önce aynı hastalık aynı şekil ve miktarda sende de olsun!!

sanırsın ahretlik yol arkadaşıyım  emeklilik planı yaptığı kızı değil de.

ne kaprisler ne surat asmalar ne laflar yersin her doktor dediğinde! nefretlik iğrenç bir insansın. tabi bak ablan diyor mu doktor!
demez tabi senin çeneni çekmektense senin de benim de geberişimi izlemeyi tercih eder. yağlar ballar pohpohlar iltifatını kapıp rahatlar, çekilir köşesine ki kendisinin uğraşması gerekmesin aman aman!!

kırk yılın başı midesi için doktora gitmeyi ikna etmek için dedim ki sen dersen ikna olur, dedi ve oldu diye bu kadarını annemi doktora götürmüş saydı!!!
randevu alan ben işten izin alan ben annemin azarlarını dırdırını kaprisini çeken ben beddua alan bile benim! taksiyi çağıran da annesine ceketini giydiren de benim. ablam sırf yanımızda dikildiği için kendisinin götürdüğüne inanmış annemi doktora!!!!
lan kapıyı kilitleyen asansörü çağıran taksinin parasını bile veren benim be! taksiden inerken annesinin elini tutma zahmetine bile katlanmıyor hanımefendi. kaynanası olsa yağ çeker ama! taksiden inip dosdoğru yürüdü gitti doktora, hani giriş işlemini başlatmış olsa bari, öyle sap gibi dikiliyor.
ben bir yandan taksi parasını veriyorum bir yandan da annemin hala kaprisini çekiyorum inamiyor diye söylenip duruyor!!! koluma da girip abandıkça abanıyor. hiiiiç korkusu yok yani fıtık mıtık olurum diye!!! olsam da oldun diye dırdır eder kendi gençliğini kendi enerjizisi sağlığını över!!! babamla evlenmeden önce ve 2. çocuk -benden böyle bahsediyor güya o zaman suçlamış gibi olmayaca aklı sıra- acayip sağlıklıymışmış. dere tepe yürür düz duvara tırmanırmış. ama ne zaman ki evlenmiş mahvolmuş hayatı!
annemden erkekler ve evlilikle ilgili iyi bir şey duymadım bu imkansız - en çok dediği evlilik insanın hayatını mahvediyor evlilik insanın hayatına sıçıyor!
ama ben hem de göz göre göre abuk subuk biriyle evleneyim istiyor. herhalde benim mahvoluşumu canlı yayın izlemek istemekte! nerede boktan bir tip bana layık buldu. bodur mu istersin dayakçı mı nonoş mu sülalesinde kanser vakası ya da cücelikten geçilmeyen adamlar mı....

hastane girin-şini bile ben yaptırdım annemin, asla anlayamadığı kabul edemediği şekilde münakaşa ederek alırsın kimliğini, anlamaz yok parmak izi avuç izi alınacak yok imza atılacak bilmem ne! tüm bunlar caydırır bile kendisini. tedavi olup rahatlamaktansa sürünmek ve beni de süründürmek daha zevkli geliyor sanki.
otouracak teri bile beğendiremeyip insanlardan rica minnet yer değiştirmelerini istedim gene anama yaranamadım, sürekli suratsız sürekli memnuniyetsiz sürekli şikayetçi. çenesi hiç durmuyor.
o sırada annesini hastaneye getiren ablacığım ne yapıyor; instagramda story izliyor ve etrafa sıkıntılı gözlerle bakıp gününün hastane köşelerinde geçmesinden şikayet ediyor! bunun için mi izin almış da gelmişmiş!!

---------------------------

hangi hastalık hangi doktor olursa olsun anneimin adeti problemin kaynağına gitmek!!! illa geçmişten alacak!
ya eve damacana su istemeyi beceremiyor açmış adama önce evi ne zaman nasıl aldığımızı anlatıyor!!!
doktora da gidince bir düşerse çenesi amaaan başlıyor anneannesinden beridir anlatmaya!!!!
önce kaç defa diyorum ki esas sorunu önce anlat diye ama yok tee anneannesinin de midesi böyleymiş de daş oturdu mideme dermiş de diye başlıyor. asla da kısa kesme yok. bıraksan 1  belki 2 saat anlatır. bir de spontane yapıyor ki anneannesinin midesinden başlayıp başka detalarda böğuluyor.
o sırada annecim sadede gelelim şimdi nasıl desen de duymuyor ki seni. o kendi dünyasında konuşmaya dalııııp gitmiş gözüyle görüyor ama beyni algılanıyor, ona göre biz ağzını oynadan cam fanustaki balıklar gibiyiz.
ama ilk defa midesi anneannesi bilmem nerden komşularından aldığı nası yediği zaan ağrımış!!! başlıyor anneannesinin komşularını anlatmaya!!
midenin tarihi mi desek mide sorunlarının tarihi mi aile tarihi mi???????????

sadede geleceği vakit kimsede dikkat sabır zaman kalmamış oluyor ve istediği şeyleri söyleyememiş oluyor. sonra da bana defalarca doktoru aratıp soru sorduruyor. soru soruşumu beğenmiyor efendim bir de!!! al sen anlat desem başlayacak 55 yıl öncesinden gene. yaptı çünkü bunu!!!

-------------------------

konuşmaya doymuyor ve konuşmaya o kadar hevesli ki kimseye fırsat bırakmıyor! komşularla komuşmuyorsun diye beni eleştirirken biriyle 2 çift laf edecek olsan anında araya girmeye çalışıyor. hatta önüme geçip beni dirsekleyerek itip kendi konuşmaya çalışmışlığı, beni çekiştirerek lafımı bölmeye çalışmışlığı da çok.
hem der ki arkadaşın yok hem arkadaş edinmek için 5 dakika zaman çaba harcama ister. telefonfa arkadaşımda konuşurum merakından sürekli burnumun dibinde elinde sigarayla dolanır durur ve benim dediklerimden çıkarım yaparak dahil olmaya çalışır.
 napim kimseyle konuşmayayım mı dersen de aaaaamammmmaaaaaaaaaaaaaaaaaan der.
ya ablamla konuşturmuyor ya!
geçende gelmiş tepeme dikilmiş suratında da beğenmeyen bir ifade usanmış sesimi dinlemekten yetermiş susayımmış kimle konuşuyorsam!!

-----
kendini herkes mütemadiyen dinleyecek ama. gece uykusu kaçmış da kalkmışsa özellikle gürültü yapar ki uyanayım ben de kalkayım da annem 1960lar 70ler 80ler ve 90lardaki belki 2000lerdeki boktan anılarını bir milyonuncu kez daha anlayıp deşarj olup rahatlayıp uyuyabilsin.

sen şiş patla umurunda bile değil hiç!

ne efendim kendisi konuşarak deşarj oluyormuş saygı duyacakmışız!!!

sen duyuyor musun benim deşarj olma yöntemlerime!!!
yürüyüş yaparım peşime takılıp beni daha da deli eder. yok yorulmuş yok yeremiş, yok bilmem ne zamanlarındaki bilmem ne yürümesinde yaşadığı boktan anılara dalar gider. sahilde yürüyüp kafa dağıtacakszın annem dibinde koluma asıla asıla andavallı gibi yürümeme sebep olurken bir de kafa ütülüyor!!!
spora heves edersin hevesini kırmak için elindekini ardına koymaz. ne sportif olmayışın ne gevşekliğin ne koca götün kalır oysa kendisi gençken ne kadar mükemmelmişdir! peşine takılıp sen spor yaparken ekşimiş nemrut suratıya seni gözünü ayrırmadan zileyerek kusur arar. yok götünün bir yana daha garip oynuyormuş da yok iğrenç terliyormuşum da.
annem kendisinin terinin çişinin kakasının asla kokmadığına inandırmış kendini!!! külliyen yalan. seneler evvel bir şeyden alrji oldu muhtemelen çamaşır makinası almayı inatla reddedip çamaşırları elde yıkadığımız için deterjan falan alerji yapmıştı önce onu sonra beni. o zaman suyun alerji yaptığına karar vermişti doktordan farkszı olduğu için- haftalarca yazın ortasında yıkanmayı reddetmiş kokarca gibi eksi pis kokarak gezerken de asla kokmadığını iddia etmişti.
aksine deodorant sıkınca çıkıyormuş kokusu! annem deodorantları çok terleyip koktuğumuz zaman sıkılacağını zannediyor. temizken niye sıksıznmış????????? terler ter kokar üstüne deodorant sıkıp daha beter etti işe yaramıyor bu diye de isyan eder. deodorantın amacını anlayamıyor hala!!!
alışverişe çıkarsın peşinde arkadaş buluşmalarımda peşimde sürekli kuyruğum gibi bana günümü zehir etemek için ekstra çaba sarf eder!!!
gelememişse de defalarca arayıp bir bahaneyle kontrol ederek.

sanki bir kaç salak anadolu kızı kafede buluşup ne bok yiyecek!

annem,n bir de sinema fobisi var. zamanında sinema salonunda geçen bir porno falan mı izledi başına bi şey mi geldi nedir. travmatik şekilde sinema salonu fobisi var. salak salak ses çıkaran telefona bakan cips mısır falan yiyenlerden bahsetmiyorum annemin karanlık sinema salonunda sikilme korkusu var.
ne zaman sinemaya gidilme konusu açılsa erkeklerin karanlık sinema salonunu mağara gibi algılayıp kızları sikmek istedikleriyle ilgli garip fantazyalar anlatır durur.
sinemaya gitmesem daha iyidir zaten televizyonda 2 seneye verirler filmi zamanında izleyince noluyor kuş mu konduruyorlardır kafana boşa mastaftır.
sanki evde izletiyor da. konuşmaktan ne kendi anlıyor filmden en bana izletiyor. sürekli çağrışım yapar bir şeyler filmi seyretmektense bana o tabi ki asla olumlu olmayan şeyleri anlatacaktır.

beraber sinemaya gitmekse daha da işkence!! ortaçağ işkencesi resmen. film yerine suratıma ya da etrafa bakınıp sürekli fısıltıyla konuşur. ama çooooooooooooook saygılı bir insan olduğu için başkalarını rahatsız etmek istemez de benim kulağıma yapışır. sürekli kafamı eliyle kendine çevirip kendine bakmamı ister ya da ağzını kulağıma yapıştırıp ılık hafa üfleye üfleye birşey anlatmak ister. hemde filmle hiç alakalı değil!!!!!!!!!!! filmdeki kadının bir sahnede giydiği kırmızı kazak mesela bilmem ne zaman bilmem nereden bilmem kaça kiminle nereden nasıl denen aldığını ve o sırada öncesinde ve sonrasında gelişen olayları anlatmak daha önemlidir kulağıma!!

geçende kırk yılın başı kızlarla bir sinemaya kaçtık annem 14 defa aradı! oysa öncesiinde kafede otururken de aradı, bilyor gireceğimi filme, aram açamam dedim daha da inada bind, daha da aradı. istiyor ki sosyal olayım insanlarla görüşeyim ama mesela arkadaş masasında, evinde, kafede, sinemada, alışverişte bedenen onlarla oturayım ama telefonda sürekli annemle konuşayım!!!! daha döğrusu o konuşsun ben dinleyeyim o beni sorguya çeksin ben kızlarla sohbet edeceğime izahat vereyim!!! hem de o kim bu kim şu kim nereli kaç yaşında ne iş yapıyor ailesi ne iş yapıyor 7 ceddi sülalesinin fiziki psikolojik lojistik bilmem ne durumlarını sorsun bend e anlatayım. hep topu 2 saatimiz var diyelim bunun çoğunu çalmak için uğraşıp duruyor!!!

sonra da bana sıkıntılısın sinirlsin aksisin arkadaşın yok bilmem ne diye eleştiri getiriyor bir de utanmadan!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
 ne zaman nasıl ne miktarda deşarj olacağıma bile annem karar verecek!!!

bi zaman işsizken her saat başı suratıma bunu zevkle çarparken iyice agresif hale geldiğimde lütfediyordu bana migiros'a git diye!!
migros'a da her zaman migiros der ve şahane söylediğinden emindir.
hani migirosa gidecem ama kimseyle konuşmadan ot-yalanmadan 5 dakikada gidip dönecem!!!!!!11 deşarj olurmuşummuş!!!!


---------------------------

benim doktora gitmemse anneme göre kendisine yapılmış bir hakaret gidi. hem kendisi de doktordan farksız olduğu için hem kendi doğurduğunu kendinden iyi mi bilecekler sanki için hem de doktora gitmem aanneme kızına iyi bakamıyorsun demiş gibi olmakmış gibi hissediyor annem ve sürekli savunmada.
sürekli etrafa neden geldiğimiz açıklamaya çalışırken izahat veriyor bir de! kime ne zaten kimsenin umurunda değil, herkes kendi derdinde, bu kız niye gelmiş ki diye ne kadar düşünecekler ve zaten düşünseler ne olacak. ama anneme göre kızına iyi bakamamış diyecekler. bu yüzden eve gidip acı çekmeliyim!!!
en iyi bildiği şey de limon suyu, portakal suyu, sarımsak ve zencefilli limon!
midem ağrıyor diyorum o limin diyor deli midir nedir!!
zamanında üşütmeyeym C vitamini olsun diye sabahları burnuma limon portakal greyfurt suyu dayayıp dururdu. boş mideye olmasa da ağrırdı midem. ama dinlemez inadınaymışcasına yapardı.
sonunda gastrit oldum gene rahatlayamadı.
annem doktorun tavsiyelerine anında uyamıyor.
önce isyan edip kabul etmeme inadına inadına aksini yapmaya çalışma sevdası var.
mesele kızarma börek çörek kola aburcubur yemesin der; annem inadına 2 kat fazla yapar buları.
kilo vermen lazım der inadına yemekten kilo alır.
kolestrol yüksek biraz bilmem neyler yeme der doktor annem inadına inadına yapar!!! bana haşlanıp tuza yatırılmış 9 yumurta yedirmek istemişti ne efendim önceki gün kolastrolün yüksel demiş bana doktor!! roacutane yüzünden.

doktora gitmem de doktoruntavsiyeleri de anneme hakarettir bunu kabul edeceğine karaciğerin iflas etsin emsela ne var yani????????????????????????

gene öidem kötü oldu geçende ben randevu alırken kapıya gelip bir dikizlemesi var ki beni!!! çok anlamış gibi bir de elimden almaya çalışıyor telefonu kendisi konuşacakmış!!!
ne konuşacaksın randevu alıyorum anne!!! 1970leri anlatmak istemiş herhalde canı!!!


yoruluyor diye sen gelme dedim ama annemin fantastik evreninde ben hastaneye girer girmez külodumu çıkarıp amımı göstere göstere hersese baktırıyorum bir anam bakamıyor amıma!!!!!!!!!!! böyle fantastik bir evreni var. ben de gelecem ben de bakacam.!!!!!

ama 1 saatte bitecek işimin yavaşlamasına sabep oluyor. randevuyu kaçıracam uzayacak çabuk ol diyorum annem özellikle ağırdan alıyor. istiyor ki bir kaç gün daha midemden ovunarak yaşayayım doktora gitmektense.
o kadar da hevesli ki konuşmaya herkes annemi hasta olarak geldi sanıyor hastalıkta bile yarış halinde hastalıkta bile rol çalmaya çalışıyor ben hastayım ama ben annemin kaprisini çekiyorum! içeri girince de bana fırsat bırakmamak için bombardımana başlıyor. ne adamı konuşturuyor ne ben!!!!
insanın tepesini attırır. sanki ben kendini bilemeyen cahil bir ahmağım.

midemiz yükselliyor diyor. yükselmiyor ağrıyor!!!! ama benim yükseliyoor!! sen gelmedin annecim hasta olarak sen kendin gelince anlat kendini!!!

illa azarlatır kendini. yani sabrediyorsun ama doktora sorununu anlatmak yerine alakasız bir şey yada başka şeyler konuşmak istiyor beni bastırmak için savaşta adeta!!!

gerçekten konuşmalar bir birine dolanıyor adamda abandone oluyor yani!!!
kızınız anlatsın diyor ama annem nefes almadan konuşup duruyor!!

annecim bir susar mısın da sorunumu anlatayım yaa!
e ben anlatıyorum nazlı sana da yaramıyor iyiik!
anlatamıyorsun! sen kendini anlatıyorsun!
miden yükseliyor nazlı!
yükselmiyor ya.!! ama sayende yakında yükseslir hiç merak etme!!!
amaaan!!!

anneme göre ben yanlış anlatıyormuşum!
ne yapacaktım doğduğum günden yada anneannemin annesinin midesine daş oturmasından mı başlayacaktım!!!!! önce kendi sorunların söylenir!!! anneme göreyse midenin tarihinden başlanır!!!


sonraki münakaşamsı konuşmalarda da çocuk gibi inatlaşır. kendidinin yükselirmiş ama. emin ki benimki de reflü benim kid e yükselecek!! neden öyle oluyor!!!! memnun olacağına isyan ediyor isyan.......................
ben benimki yükselmiyor ağrıyor yanıyor dedikçe annem benimki yükseliyor diye tutturuyor. iyi o senin hastalığın bu da benim ama benimki yüseliyooooorrrrrr diye cevap veriyor.
ne sitiyorsun anne ben de mi şimdiden senin arızalarını göstereyim!!! kızım benden daha sağlıklı olsun demiyorsun bakıyorum yetmiyor sana gastrit olmam neden ülser değil neden reflü değil diye isyandasın sanki yaa.........

amaaaan.