beni hiç bir yere götürmüyor deyip nereye gitsek şikayetleri asla dur durak bilmediği, bitmediği gibi ne dizi bulsam beğenmeyip kusur arıyor.
tabi ablacığım bir yere götürse beğenir iltifatlara boğar, zaten üstün bir zevki vardır mesela ablamın. ya da ablam annemin nefret ettiği bilim kurgu dizi açsa bayılarak izler ve evladının zekasına zevkine hayran kalır!!
nereye gitsek sürekli şikayet sürekli kapris halinde asla tükenmiyor! bir de alışkanlıklarına o kadar bağlı ki aynı kafeye gidilecek aynı masaya oturulacak ve aynı şey içilecek. masa doluysa ya da aksilik o içecek yoksa ya da sen başka bir şey istersen aklı başından gidiveriyor.
ne efendim ben Türk kahvesi yerine latte istemişim, aman bir söylenmeler bir şikayetler! ben içemem ben sevmem diye mızmızlanmalar.
iyi sen içme zaten. aynı şeyi yiyip içmek gibi bir mecburiyetimiz mi var?
anneme göre var. garip bir şekilde aynı şeyleri yiyip içmek senkronize işemek sıçmak senkronize midemizin ağrıması şart. olmazsa defalarca sorar.
benim tuvalete gitmem lazım demez tuvalete gitmemiz lazım der, evde de ve oturduğum yerden kalkmamı bekler; dönüp gözünü dikip bana bakar ve 2 defa daha tekrarlar.
nazlıı tuvalete gitmemiz lazım!!
iyi.
nazlı hadi kalk tuvalete gitmemiz lazım.
iyi git.
sen gitmeyecek misin?
hayır.
benim geldi ama!
aynı bu saçmalık gibi aynı anda aynı hastalığı aynı derecede yaşamamızı beklemesi daha garip.
--
kendi sevmediği şeyleri de asla ağzıma almamalıtım 1 kere bile denememeliyim anneme göre. bir şeyi sevmediyse fanatik şekilde nefret eder ve o şey yer yüzünden yaratıcıları ve sevenleriyle birlikte yok olsun diye dua eder!!
mesela kruvasan! ya da otlu peynir.
---- aynı fanatizmi benden de bekler. ama benim hiç hoşlanmadığım şeylere karşı aynı saygıyı bana göstermez ve bunu beklememe anlam veremez.
ne kadar mantıklı diil mi.
----------------
nefret etmekten o kadar hoşlanıyor ki tv izlerken bile sosyal medyadaki ergen haterlar gibi sürekli mızıldanıp homurdanıp söylenip küfredip duruyor.
ne diziyi hangi programı açsam birinden nefret ediverip izlemek istemiyor. sonrada bir şey bulup izletmiyormuşum ablam gibi diye şikayet ediyor.
bir little lies'ı bulup izletiyorum sürekli şikayet etmekten izleyemiyor, nefret etmeye şikayet etmeye o kadar bayılıyor ki 42 dakika boyunca diziyi izlemek yerine söylendi. reese witherspoon'un çenesinden nefret ediyormuş, nicole kidman yaşlanmış buruşuk suratından usanmış, diğer kızın soğuk nevale bir surauı garip bir anatomisi varmış, diğer siyahi kız da bücürmüş nefret edermiş güdüklerden!
annem hayal dünyasında 185 boyunda sarışın ve 25 yaşında herhalde. sanki kendisi yaşlı kırışık bir bodur değil!
-----
sonra da başlıyor politik doğruculuk bile içermeyecek konuşmalarına.
anneme göre kendisi asla ama asla ve asla ırkçı değilmiş ama zencileri tiksindirici buluyormuş, sanki hiç yıkanmaya yıkanmaya pislikten kararmışlar gibi hissediyormuş, hem de hiç güzel insanlar değillermiş, çok orantısızmış yüz hatları da vücutları da. ama asla ırkçı değilmiş asla asla. ama keşke karışık olmasaymış dizilerde. ne gerek varmış beyaz biri de oynayabilirmiş o rolü? zenciler başka dizilerde oynasınmış onlar birbirilerini izlesinlermiş.
hele zenciyle evlenen kızlara akıl sır erdiremiyormuş hiç tiksinmiyorlar mıymış kapkara derilerinden.ama asla ırkçı değilmiş ha!
bir zaman da tutturmuştu sen zenciyle evlenir misin diye ağız aramalar. kız beyazını bulduk mu ki!!! gerizekalı mersin'deki monoton ve boktan hayatımın neresinde bir siyahiye rastlayacam da evliliğe kadar gidecek acaba?
neredeyse tuvalete bile benimle gelecek kadar yapışık yaşıyor bana - neredeyse değil konuşmaya dalmışsa süreli peşimden sigara içerek ve konuşarak dolandığı için tuvalete girerken de hemen ardımda duruyor çoğu zaman. konuşmaya o kadar dalıyor ki dediklerimi duymuyor bile. elimle kolumla ittirerek çıkarıyorum banyodan bağırarak.
neden kızıyorum da anlayamıyor ne var işerken bile tepemde sigara içip konuşsa yani????? hatta bir de kulaklık alırız, hatta şu fbi dizilerindeki gibi minicik kulağın içine yerleştirilip hiç görünmeyenlerden alırız da sürekli her yerde kulağımın içine içine konuşur. ne kadar harika olur.
-----
dün dersteyken beni 7 kere aramış. 8-9 sene oldu ne öğreniyor ne anlıyor ne kabul ediyor derste telefona bakmadığımı, yasak olduğunu. bir gün derste telefonla uğraştığımı görürse müdür kovulurum demiştim seneler evvel. ne kadar çok istiyorsa kovulmamı o zamandan beri daha da inadına arıyor.
hani önemli bir şey olur o zaman arar da dersin hiç bu saatte aramazdı nooldu endişelenirsin. ama annem ne saat ne ortam ne de başka bir şey dinler. sen telefona cevap verip saçma isteklerine evet de saçma sorularını cevapla yeter; durumunun bir önemi yok ki!
odanın perdesini çekeyim mi diye sormak için aramış!!!!! 7 kere.
o kadra saçma sorular soruyor ki, bazen de o kadar şimdiye kadar 100 kere anlatmış olsam bile öğrenemediği şeyi telefonda anlatmamı bekliyor ki deli eder adamı. ama özellikle yapıyor yani söylememe rağmen arama yerli yersiz diye.
mahsus yapıyor tenefüslerde arkadaşlarla bir çay içi laflamak yerine köşeme çekilip ezikler gibi anneme telefonda hizmet vermem için.
yere bir şey dökülmüş elektrikli süpürge nasıl çalışıyor diye aramış ki en hafif en kolay makine bizdedir. ama bu kadarını bile anlayamadı. fişe takıp düğmesini sağa çevireceksin.
yani bunda anlamayacak ne var ki? bir tenefüs anlattım. ders boyunca defalarca aramış çünkü ne tarafa çevireceğimi söylememişim çalıştıramamış, beceremeyince sinirlernmiş başlamış geberelim de kurtulalım demelere!
sağa çevir olmuyorsa sola çevir uçak değil ki bu düşüp ölesin!
eve gelince de daha kapıdan dırdıra başlıyor, zaten koridor ve giriş dar, çekilmiyor ve sürekli söyleniyor; tabi ki 12 yıldır koridor ve girişin ışığını yakmayı da öğrenemediği için tüm bu benim içeri girmeye çalışmam annemin geri çekili yer vermemesi bu sırada nefes almadan olumsuz şeyler sıralaması karanlıkta gerçekleşiyor.
tabi ki oradan toplamda sadece 7,5 yıl sürmesine rağmen babamla ilişkisi ve evliliği babanbabaannenanneannendeden şeklinde bağlanarak; herhangi bir konuyu boktan evliliğine bağlayabilir çünkü, tüm akşam hatta yatağa yatıncaya kadar söylenmeleri eski hikayeleri anlatmasıyla devam ediyor.
gerçi şaşılacak şey değil bu sürekli söylenmeler, şikayet ve kaprisleri mütemadi. anneme kalsa sabaha kadar uyumayıp çenesini dinleyeceğim. defalarca anlattığı kötü anılarını başa sarıp sarıp.
böyle rahatlıyormuş saygı duyacakmışım.
sen bana duyuyor musun? benim rahatlama yöntemlerinni özellikle baltalamak için yırtınıyorsun. içime ata ata tıkanayım çatlayaym istiyor gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder