5.09.2023

 sizi de aile sağlığı merkezi'nden arayıp "evlendiniz mi?" diye soruyorlar mı?

6 ayda 1 soruyor, cevabım hep aynı HAYIR! 

bu konuşmaya annem denk gelir de duyarsa çok utanıyormuş, üzülüyormuşmuş. benim için değil yani ha kendisi için.

 berbat bir evlilik yapıp işkence çeksem bu kadar utanmaz üzülmez. başlıyor gene aynı teraneye. hatta her fırsatt beni başkalarının yanında güya ayıplamak, ezmek, kendisini haklı çıkarıp bana tepki gelmesini sağlamak için elinde harika bir koz var zannediyor hala!

ailede de herkes balık hafızalı ve kıt beyinli olduğu için, her seferinde aynı aptal tepkileri veriyorlar. gerçekten 10 kere duydukları şeyi hatırlamıyor ve ilk kez duyuyormuş gibi oluyorlar.

zaten annem de, kendine göre dünyanın en zeki insanlarından biri ama biz zavallı ölümlüler beyinsiziz, ilk defa anlatıyormuş gibi anlatıyor.

daha yaz başında ablamlar ve teyzemlere dem vurdu böyle "aaah ah"mış "Serdar ile evlenseymişim böyle olmazmış" falanmış filanmış. o ahmak kuş beyinliler de geri zekalı gibi böön bön bakıp 5-6 sene geçmiş, ve en az yılda 2 kere anlatılmış şeyi ilk defa duyuyormuşcasına dinliyorlar.

daha mayıs ayında aynı şeyi anlattı, dün gene konusunu açtı annem. aklı sıra bu benim büyük yaram ve ne kadar kanırtırsa üzer ve eleştşrşrse ben de kendisinin çenesi kapansın diye boktan bir evlilik yapacağım falan.... neyse dün de benzer şekilde bir giriş yaptı; 

Serdar ile evlenseymişim şöyle olurmuş, serdar ile evlenseymişim böyle olurmuşmuş.

6 sene mi geçti nedir annem bir türlü unutamadı. galiba esas kendisi aşık olmuş. bir tanıdık vsilesiyle tanıştık. önce annem tanışmış eski arkadaşlarının toplantısında ve vurulmuş adeta! çok saygılı çok terbiyeli çok efendiymiş.

yani bana daha ilk tanışmamızda posta koymaya kalkan hıyartonun biri, kadın dediğin susup erkek sözü dinleyecekmiş falan. 2 kere görüştük tövbeler olsun bir daha görüşmek istemedim. 

anneme göre büyük ir hata. böyle efendi böyle terbiyeli böyle saygılı bir adamı bulamazmışım asla bir daha hem de çok ama çok çok çok yakışıklıymış!

yakışıklılıkla alakası yok. 170 boyunda, şişman değil ama kel. bundan da önemlisi kaba, egoist, narsist bir ana kuzusu, üstelik geri kafalı. kadın dediğimn çalışmaz evde çocuk bakar ev işleriyle uğraşırmış, ne haddineymiş kariyer, zaten karılar kıt beyinliymiş ev işlerini anca halledebilirmiş.

e annesi emekli öğretmen. senin annenin aklı yetiyor öğretmenliğe de bizim mi yetmeyecek çalışmaya?

annem çok uğraştı görüşelim diye, gözünde de o kadar büyütüyor ki karakterini yakışıklılığını! dalyan gibi boyu varmışmış. 

sen çok kısasın da sana ondan çok uzun geldi deyince de acayip sinirleniyor. çünkü 152lik boyuyla orta boylu olduğunu iddia ederken 163lük benim boyumu bodur buluyor! böyle de bakarkördür işte.

görüşelim o kadar istedi ki bana 1 sene sonrasında falan gelmiş diyordu ki; çok da ciddi bir yüz ifadesiyle, kendi çapında çok mantıklı ve ciddi düşünmüş ve harika dünyanın en doğru kararını almış, hatta kuduz aşısını bulmaktan falan daha dahiyane bir fikir.

"istersen ben arayıp konuşayım, senin adına özür diyeyeyim, barıştırayım"

sanırsın ben özür dilenecek bir şey yapmışım. anneme göre hep hata bendedir zaten.ben o kadar çirkin okadar iğrenç o kadar yanlış ve berbat bir insanım ki bu kadar olur..

görüşmeyi hemen kestikten sonra tesadüf annemin arkadaş gurubundan birini tanıyan bir eski komşumuzla karşılaşmıştım bir avm'de. münevver teyze ile. 

dedi ki "aman kızım, bilmem kimin oğlu serdar'ı sana yapmaya kalkmışlar aman uzak dur ha". meğer ayı serdar, eski 2 nişanlısını döve döve hastanelik etmiş. serdar'ın annesi bilmez mi tabi, ama söyler mi hiç kimseye. ama arkadaş gurubundan bana çöpçatanlık yapmaya kalkan ortak arkadaşları biliyormuş çünkü zaten dayak yiyip hastanelik olan kızcağız uzaktan bir akrabasıymış. onu da bu kadın ayarlamış. kız ve ailesi bu teyzeyle görüşmeyi hastanelik olduktan sonra bırakmışlar hatta.

neyse ben zaten 2 kere gördüm ikisinde de o kadar kaba, o kadar geri kafalıydı ki kestirip attım dedim. ama annem çok üzülüyor kaçırdın diye beni eleştirip duruyor dedim. 

"e kızım niye görüştün kadın döven adamla sen de" diyor münevver teyze. 

"ben nerden bileyim ki? diyorum.  

"e annen söylemedi mi ki?"

"nasıl söylesin bilmiyordur ki?"

"nasıl bilmez ayol, hem aracı kadın hem ben söyledim."


yani annem bile isteye beni 2 nişanlısını da döverek hastanelik etmiş bir hıyarto ile göz göre göre evlendirecek! 

neyse dün gene aynı şekilde laf soktu, ablam ile teyzem bel bel bakarak ilk defa duydular!!! bunama var herhalde. söyleyince bir de ben kötü oluyorum ha hatırlamıyorsunuz deyince.

hadi teyzem yaşlı ablam neden hatırlamaz. çünkü zerre umurunda değil. kendine dokunmayacaksa neden önemsesin de aklında tutsun ki. ama ben 1996'da 1 ay staj yaptığı işyerindeki patronun karısının yeğeninin sünnet düğününde kadının ne giydiğini bile hatırlamak zorundayım.


neyse yani görüşmeyi kestikten takriben 1 yıl sonra zaten evlendiğini duyduk Serdar'ın ama annem hala umutlu. metres mi olayım diyorum karısından boşandığını ya da öldüğünü hayal ediyor!!

zaten sonradan duydum ki karısını da döve döve hastanelik etmiş. ama tam istediği gibi birini bulmuşlar ki ayrılmamış, tıpış tıpış evine dönüp üstüste 2 oğlan çocuk doğurmuş!

anneme göre hala onun yerinde ben olabilirdim. benim çenemi kırsın yani hastanelik olayım. yeterki evlenmedi demesinler.

annem ne zaman birine ah serdar'la evlenseydi dese (yani 2 eski nişanlı ve bir eşi döverek hastanelik ettiğini gayet iyi bilerek diyor bunu), ben de hep aynı karşılıkları veriyorum. 

"yaa değil mi nasıl kaçırdım! şöyle bir kafatasını çatlatsa ne güzel olur belki bitki gibi bir şeye dönüşürüm de rahat edersiniz. belki çenem kapanırr da bana her istediğinizi yaparsınız ben de anlamam bel bel babakrım" falan. sonra da annemin taptığı o ayıcığın yediği haltları anlatorım.

ilk defa duyanlar neyse de ablamla teyzem de her defasında ilk defa duymuş oluyor. iddia ediyor ablam hiç duymadım, hiç anlatmadınız diye. o kadar umurunda değil ki.

hatta bir gün yine aynı konudan bahis açıldı, ben de o ayının hamile karısını bile döveceği hikayesini uyduruyordum, öldürmesinden falan bahsederek senaryo kuruyordum. ablam da dedi ki;

"ne kadar güzel olur!"

hayallere daldı gitti. ben evlenmişim, hemen hamile kalmışım ya kocam beni dövmüş ölmek üzereyim ya da bir arkadaşının ablası 44 yaşında doğum sırasında öldüğü gibi ben de ölmüşüm. ne güzel olurmuş o zaman bebek ablama kalırmış.

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

süper duyarlı süper mantıklı aşırı duygusal aşşırı vicdanlı aşırı hassas ve üstün zekalı ve sevgi dolu insanlar olduklarını iddia ederler bir de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder