annem ablama nazlanarak dudak bükerek diyor ki nazlı beni gezdirmiyor.
sanki ben fellik fellik geziyorum da annemi çıkarmıyorum.
nereye götürsen beğenmez ki! ne yapsan beğenmez. her zaman sürekli şikayetçidir söylenir mızıldanır dırdır eder kapris yapar durur. asla bitmez asla tükenmez asla yetmez. bir yere gittiğine gideceğine bin kere pişman olur daha da beter kötü bir ruh hali ve sinir küpü halde eve dönersin gitsen de zaten.
***şehre bir tiyatro geliyor gitmem diyor, ona gitmem buna gitmem şuna gitmem; beğendiremiyoruz hanfendiye. onu sevmiyor bunu sevmiyor çekememdi katlanamamfı pahalıdırdı...
***düzgün bir konser oluyor gidelim diyorum yok gitmem. gene başlıyor söylenmelere ona gitmem bunu sevmem çekemem edemem ay katlanamam bilmem ne.
***operaya gidelim diyorum aman yok böğüren heriflere katlanam diyor.
***baleye gidelim diyorum onun bunun sikinin şeklini mi zileyecekmişmiş! o gözle görecek sanki! inadından gözlüğünü de takmıyor ki çoğu zaman. yarı göremez şekilde söylenerek dolanmayı biliyor anca.
***sinema var diyorum yok kalabalıkmış yok telefonla oynuyorlarmış ışığı rahatsız ediyormuş yok çıtır çıtır çerez yiyorlarmışmış. istemiyor.
***e sadece 2 kişi akşam akşam bir restorana da gitmeye alışık değiliz. annem 2 kız çocuklu bir dul olduğu için ezelden beridir güzel bir restoranda yemek yememizi bize hak görmedi ki alışık da değiliz.
***şimdi gel kebap yiyelim desem ki demişliğim var söylenir durur; dışardan yemek yemekten hijyen açısından hoşlanmıyor.
***ablamın hem biz gittiğimizde hem kendi geldiğinde tutturduğu annesinin kılçık fobisinden varolduğu 42 yıldır bihaber olduğu için götürdüğü balıkçılarda işkenceyi ben çekerim. e ben şimdi anneme gel balık yiyelim der miyim.
***hava iyi oluyor hadi sahile gidelim diyorum burnumdan fitil fitil getiriyor. güya hava almaya kafa dağıtmaya yürüyüşe gidiyorsun resmen işkence!
***tatlıcıya gidelim desen başlıyor midesinden yakınmaya 1 saat çenesini ekstra ekstra dinlemen lazım. midesine dokunuyor çoğu şey ee nasıl diyeyim gel baklava yiyelim. tut ki aklıma uydu yedi, evde günlerce şikayet kapris çekeceksin midesine dokunduğu için.
*****bir tek haftada bir kere forum'a gidiyoruz, mağaza gezip bir de migiros'tan (annem ısrarla doğru söylediğini iddia edip değiştirmiyor) alışveriş yapıyoruz, maaş günüyse onu çekiyoruz falan. ama ondan da memnun değil ki!!!
mağazaları söylenerek dolaşmaktan zevk alıyor herhalde; kumaşları basit buluyor dikişleri kalitesiz fiyatları pahalı; sürekli kötüleme üzewrine saatlerce nutuktan sonra başlıyor kendi gençlik yıllarındaki giyimini övmeye!
asla gozunmaz asla utanmaz; nazlı öyle giyindi mi nazlı öyle beslendi mi demez umursamadan kendini över över bitiremez.
gönül kahvesi'nde kahve içeriz o sırada da sürekli dırdır söylenme şikayet eleştiri kapris. masasını beğenmez yer değiştirir sandalyesini beğenmez, orada esiyor buradan kokuyor şuradan bilmem ne sürekli mızıldanma şikayetlenme halinde sürekli ama. ya da övünme anılara dalma...
ben kırk yılınbaşı tek bir şeyden rahatsız olsam ama anında o pamuk ipliğine bağlı garip ruh hali kopar ve beni dünyanın en kötü insanı ilan eder.
sen saatlerdir kaprisini çeker memnun olsun diye götünü yırtarsın her lafı yutarsın ama bir tek sigara dumanından ki bu çok haklı bir şikayet rahatsız olursun aman tanrım modu anında düşer ve beni suçlamalara başlar. moralini bozmuşum da hali kalmamış da yediğinden içtiğinden birşye anlamamış da!!!
ben kendisi için çantalar, torbalar, ceketlerle 3 kere kalkıp masa ya da yer değiştirmişimdir, sandalye değiştirmişimdir bilmem ne; tüm yol dırdır kapris çekmişimdir, o 65 kiloluk gövdesini koluma omzuma ağırlığını vererek koluma girmiş canım acısa da ses etmemişimdir. ama bir tek şikayet etmeye dahi hakkım yoktur!!!
1 tek hakkım bile yok. insanlar idam ya da infaz edilirken bile bir kere son dileği sorulur ama benim o hakkım bile yok adeta. ben rahatsızlıktan sıkıntıtan yorgunluktan mutsuzluktan öleyim ama gıkım çıkmasın....
---------------
geriye ne kaldı gidecek yer gezdirmiyormuşum!! konser tiyatro bale opera alışveriş restoran avm mağaza market gezi tur yazlık sahil kitap fuarı mobilya fuarı.... hiçbirini istemiyor. daha nereyi gezdirem uzaya mı çıkaram sırtımda!!!
-----------------
madem öyle ablacığım gezdirsin. telefonda yağ çekmeyi biliyor. yok çok özlemiş de yok koynunda uyumayı özlemiş de yok kolkola gezmeyi özlemiş de ama gelince ne koluna girmeye imtina eder ne koynunda yatmaya, başbaşa kalmak dahi istemiyor!!
bize gelmişti geçenlerde haftasonu. benim de işim var okulda. ama ayyynı anası gibi idrak sorunu yaşıyor. cumartesi ne işi olabilirmiş!!! sanki özel sektörden habersiz. işine gelmiyor tabi annemin kaprisini tek başına çekmek. ben olsam bana yıkıp rahat edecek çünkü. hiç demezler bu kızın değişikliğe arkadaşa maaşa emekliliğe çaba harcamaya ihtiyacı var, senelerce inek gibi hapisteki mahkum gibi çalıştırdık aldığı eğitimin hakkını versin alsın; yok ablama da kalsa ben evde annesinin hizmetçisi olarak çürüsem fark etmez. işine gelir hatta.
etkinlik var diyorum mırın kırın. ananı özlememiş miydin gir koynuna yat işte! yağ çekmeyi iyi bilir ama. tutturmuş da erken gel de erken gel. iş ne zaman biterse o zaman gelirim.
eskiden enayi gibi işim biter bitmez 3 saniye beklemeden eve koşardım. ama beni düşünen yok ki 1 gram. sen verdikçe onlar almayı ve hep daha fazlasını istemeyi bilir, tükenirsen de sen kötüsün.
insana yataklara kapanacak kadar hasta diye şikayet edilir mi acınacağına endişeleneceğine. benim ailem eder. doktora gidelim ilaç al gibi çareler aramak endişelenmek acımak üzülmek yerine şikayet ederler sitem ederler ve isteklerini beklemekte ısrar ederler.
nasıl ki yer altımdan kayacakmış gibi hissederek baş dönmesi yaşarken ya da migrenden beyin kanamasından gebereceğimi sanırken seni doktora götürelim demek yerine pazara gidelim diye tuttururlar öyle.
arayıp at-rayıp şikayet ediyor. bir gün bile dayanamıyor anasına. nooldu bayılıyordun aşıktın o kadar özlemiştin ki koynunda uyuyacaktın falan!!!?????????? yağ çekerken iyi ama.
saatler geçiyormuş güneş batacakmış! gelecekmişim forum'a gidecekmişiz bari çok sıkılmışlar evde.
hani beni sveip özledikleri beraber takılmak istedikleri için falan değil de sırf angaryaları bana yüklemek için. biliriz üçümüz gideriz kaprisini ben çekerim annemin. koluna da ben girerim abanır da abanır. ablam da sanki tek başına alışverişe çıkmış gibi dolanır bizi de geride bırakır! bunun adı da beraber gittik olacak.
e siz gidin diye mesaj atıyorum, işim bitince Forum'a gelirim haberleşiriz. herhalde 1990da değiliz telefon var vatsap var!!!
diyor ki ablam e nasıl gideceğiz?
sanki ben her zaman limuzinle gidiyorum sanki benden binlerce kat zeki ermiş insan sarrafı peygamber sabırlı olduklarını iddia edip durmuyorlarmış gibi bana soruyor! madem o kadar üstün zekalısın IQ'un bu kadar yüksek Einstein'la yarışı ne bana soruyorsun?
sinirlenip cevap yazmayınca da nazlı nasıl gideceğiz diye tekrar soruyor.
lan üstün zekasın işte bul bir yol. sanırsın yabancı bir ülkede bir başlarına kalmışlar. kırk yıldır mersin'desin 13 senedir aynı evde 20 senedir aynı semtteyiz üstelik forum'la aynı bölgelerde. bana mı soruyorsun.
bilmiyorum abla neyle istiyorsanız onunla gidin.
neyle neyle işte!!!
dolmuşa git otobüsle git taksiyle git! ne bileyim ne geliyorsa işinize.
über müber gibi bir şey yok mu?
taksi var işte taksi!
nasıl çağırılacak?
bana mesaj yazacağına ara bul. yani bu da mı bilinmez artık!! internetten en yakın taksi diye bak, apartman görevlisinden sor, zaten bunumuzun dibinde senelerdir bir taksi durağı var hiç mi görmüyorsun gelip geçerken. hayır hiç görmemiş var mıymış. e nasıl arayacakmış. kaç para tutarmış.
bana aratıp bana ödetecek 15 liradan kaçıyor! diyor ki sen ara gönder.
e ben ne zaman hazır olursunuz nereden bileyim? erken gelir geç gelir siz de bana çemkirirsiniz her zaman ki gibi.
o kadar işin arasında bir de hanım efendiye telefonumdaki numarayı gönderiyorum arasın diye.
sorsan benden zeki benden iş bitirici becerikli acar açıkgöz ...
her konuda hatta bokları bile benim bokumdan üstün. ama bir taksi çağırmayı beceremiyor!!!
mesele annemle başbaşa kalmaktan çoktaaaaan sıkılmış olması. beni çağırıyor ki başıma yıkıp - sanki 7/24 yetmiyor 40 yıldır , kendisi 1 gün dayanamıyor- rahat edecek ve nasılsa peşin peşin iltifatları övgüleri saygıyı kapmış olacak.
sonra diyor ki nereye gideceğiz. yahu annenin ne sevip ne sevmediğini bilmiyor musun? bilmiyor tabi. kaynanasının bilir ama! alır kaynanasını kaplıcalara götürür ama annesini bir kahve içmeye götüremez.
kahveciye gidin.
hangisine.
sor annene istediği hangisiymiş.
benden soruyor ki nazlı dedi demeyecek annesinin sevdiği kahveciyi bilecek ki iyi yağlasın!!
tabi annesi markete de gidelim demiş sebze-meyve alalım. aman gözü korkmuş şimdi ağır torbaları bana taşıtacak diye. beni bekliyorlarmış da öyleymiş.
he hamal gelsin eşşek gibi taşısın!!! tabi nasılsa anneciği demez kızım kardeşinin elinden alsana omzu ağrıyor onun. demez. naslı'ya ne bok olursa olsun kimin umurunda!!
daha annemin hayallerine kalsa bneim birikmişlerimle borçlanmalarımla Avrupa'da ev tutup, temizliği de angaryaları da bana yaptıracağız, hatta annem bilmem kim gibi tekerlekli sandalyeyle gezecek, ben taşıyacam merdivenlerde, canı yürümek isterse yürüyecek ama ben sandalyeyi taşıyacam ki yorulunca oturup onunla devam edebilsin. ikisine göre de bunda ne bir gariplik ne bir haksızlık var. gayet normal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder