28.04.2019

fedakar

annem çok fedakar bir insandır. mesela bir buçuk sene önce falan yıllardır görüşmediği eski bir arkadaşıyla iletişime geçmiş, oğluyla damadının ki ikisi de öğretmendi ama her ne hikmetse inşaat sektörüne girip müteahhit olduğunu ve mersin'de bir inşaata başladıklarını öğrenmiş.
hemen yana yakıla beni arayıp defalarca aynı şeyleri anlatmasının yanında bir de bizim de bir daire alarak çocuklara destek olmamız gerektiğine karar vermiş!!!
kredi çekecekmişim ev alacakmışız!!! 300-400 bin liralık?
biz bunu neyle ödeyeceğiz ya da bu inşaat bitebilecek mi diye bir düşüncesi yok annemin sadece körü körüne iyilik fedakarlık etmek istiyor.
bir kere hem ilk işleri hem meblağ çok yüksek; becerip bitiremez yarım bırakırlarsa ben ne yapacağım hiiiiiç düşündüğü yok. umurunda değil.
ayrıca benim maaşımla ödeyecekmişiz krediyi, ben parasız kalacağım yani ne yapacağım umurunda değil.
tabi ki her hafta ayrı bir yöntemle işten ayrılmamı sağlamaya çalışan kendisi, hatta atılmamı hayal eden de kendisi. peki bu durumda kim ödeyecek krediyi.
ben nasıl ödeyeceğiz dediğimde sinirlenip kredi çekeceksin kredi diyor sadece bunu tekrarlıyor!
sanki kredi değil de hibe! bankaya nasıl ödeyecem bankaya hayrına mı veriyor bana para?

böyle bir acıma duyduğu zaman aklı çalışmıyor mantığı yok oluyor; sadece körü körene fekadarlık yapmak istiyor ki arkadaşı bak öğretmen hanım arkadaşım ne kadar iyi bir insan desin!

dedim ki sonunda günler süren ve defalarca tekrarlanan ısrarlardan sonra benim maaşım yetmez ablamlar girsin onlarım hem maaşı daha yüksek hem iki kişiler. aman bir korktu gözü bir korktu annemin.

tabi benim nasıl ödeyeceğimin ya da binanın bitip bitmeyeceğinin bir önemi yokmuş söz konusu bensem ama ya ablacığım mağdur olursa? evlilikleri de bozulurmuş benim yüzümden!!!!!!

niye benim yüzümden olsun be! e ben diyormuşum siz girin temelden diye! ya bir aksilik olursaymış da ablamlar mağdur olursaymış!!!!!!!!!!!!

ben mağdur olursam dert değil tabi. benim yüzümden evlilikleri mi bozulsunmuş!
yahu bir inşaata temelden girip haybeden yüz binlerce lira kredi çektirtmek isteyen sen değil misin? senin arkadaşının oğlu değil mi? sen destek olalım diye söylemiyor musun? neden benim yüzümden olsun?

olsun her kötü şey benim yüzümden olmalı ki!!!!!!!!!!

----------------
böyle bir bam teli gibi bir noktası var annemin, bir anda büyük bir acıma duyup herşeyi feda etmeye hazır ablam hariç elbette ben gözden çıkarılabilirim ama!? işten yorgun gelip ev işlerine yetişememekten şikayetçi komşulara temizliğe beni göndermeye çalışmalar, yataalak kocasını taşırken fıtık olmaktan korkan komşuya yatalak kocayı benim taşmam için göndermeye çalışmalar az kalır.
bir kaç sene evvel göçmenlere acımış illa da eve suriyeli aile alalım diye tutturuyor. hani demiyor ki yazlıktaki kişisel eşyalarımızı alalım, buraya yerleştirelim; hayır evinden böyle vazgeçmek yerine içimize alalım diye tutturuyordu! hani kimsesiz kalmış bir kıza sahip çıkalım da yetmiyor aile alacakmışız!! beraber yaşayacakmışız! deli midir nedir? her mantıklı itiraza harika bir çözümü vardı; mesela ben işteyken onlarla yalnız kalmamak için istifa edecektim çalışmayacaktım! ya da tiksinme huyu olduğu için ben evde hizmetkar gibi sürekli temizlik yapacaktım. mesela annem her tuvalete gitmeden önce bana haber verecekti ben temizleyecektim annem de öyle gidecekti yani günde on kere falan! belki gece bizi boğup öldürecekler ne belli manyak olmadıkları deyince bulduğu çözüme hayran kaldım; gece uyumayacak nöbet tutacaktım!!! çalışmayacam, gündüz sürekli temizlik yapacam ve geceleri de uyumayıp nöbet tutacam! harika gerçekten.
çok mantıklı ve vicdanlıdır kendisi.
daha neler neler. mesela sevmediğim adamın tekiyle evlenip beş çocuk doğurup ikisini ablama verecektim; bir de diyor ki pişkince hem ablamn sağlığı ve fiziği bozulmazmış! ben 5 çocuk nasıl doğurayım deyince de! yaa!
hah yada bizim site görevlisinin sütçü yeğeniyle evlenip köye yerleşecek ablacığıma taze doğal peynizler gönderecektim. yapmıyor muyum demek ki ablam doğal beslenip sağlıklı olsun istemiyorum!!!
e madem bir çiftçi sütçü sana bulalım sen evlen, hem köye yaylaya yazlığa sakin bir yere yerleşmek isteyen sen değil mizin annesi sen değil misin sen üret taze ve doğal peynir sen gönder ablama!
bu yaştan sonra iğrenç yaşlı bir herifi mi çekecekmiş! ha ben çekebilirim ama gayet normal yani!!
------------------------

geçen gün gene beni arıyor defalarca ve defalarca aynı şeyden bahsediyor. arkadaşının oğluyla damadı bu sefer güvenlikçi şirketi açmış. aferim hayırlı olsun.
tam 10 kere falan aynı şeyi anlatmıştır. sinirleniyor artık insan yani bir kaç seferden sonra tamam anladıııııııııııııııık.
ne yapalım hayırlamaya mı gidelim? yok.
ne yapalım çiçek mi gönderelim ofise? yok.

annem iyilik fedakarlık yapmak istiyor; arkadaşı desin ki ne kadar da iyi bir insan. öyle hayırlı olsuna gitmek çiçek vermek kesmiyor mantık abidesi anneme!

ne yapalım koruma mı tutalım kendimize?

yetmiyor anneme. düşünmüş en iyisi yanlarında çalışmammış?????????? benden güvenlik görevlisi olmaz ki! sekreter olurmuşum!!!

ooooooooooooooo şahane fikir! senelerce eğitimini aldığım ki bu süreçte ne biçim psikolojik baskılar gördüğüm, bu uğurda gözlerimi bozup, zaman zaman da çeşitli şekillerde sağlığımı bozduğum, yapmak istediğim mesleğimi ve özel okuldaki öğretmenlik işimden kazandığım maaşımı hemmen bırakıp asgari ücretle sekreter olayım!! ne güzel hem ofisi temizleyip çayları da ben yaparım!! aaaa tuvaletleri de unutmayayım!!! harika bir kariyer planlaması anneciğim!!!!!!!!!!

ortak olup yatırım mı yapalım? 1 milyonluk kredi çekip ellerine vereyim harcasınlar diledikleri gibi geri ödememe yardım da etmesinler mesela, sonra banka beni dava etsin malım mülküm olmadığı için beni hapse atsınlar falan? nasılsa ablacığım çıkıp da üstlenecek değil ya borçlarımı? aa evliliği hayatı mahvolur sonra en iyisi ben hapislerde çürüyeyim! nasıl iyi mi?

aslında daha iyisi hem para yatırayım hem yanlarında bedavaya her türlü hizmeti vereyim hatta çocuklarını doğurayım. yetmezse böbreğimi de veririm yeter ki onlar üzülmesin zora düşmesin, boş kağıtlara da imzamı atarım, mafyayla çatışmaya da girerim falan!????????


--------------------------------

çok fedakar ve iyilik sever olduğu kadar mantıklı ve vicdanlıdır da.
mesela konu oluyor yazlığa gitmek ve daha uzun kalmak. anneme kalsa orada yaşamalıyız ya. kimi görse aynı şeyi söyleyerek taraftar toplamaya çalışıyor. sanırsın insanların da umurunda ya da neden nasıl biliyorlar.
fantastik hayaline göre ben evlenmişim ve kocam çalışmamı istememiş ve annemle aylarca yazlıkta kalıyoruz. fantastik hayalini böyle net anlatmıyor tabi yapbozun parçaları birleşinde öyle görünüyor.
ee. ben tanımadığım sevmediğim bir adamla evlenecem hem de aylarca tee bilmem neredeki yazlığımıza çekilip orada kalacağız. adam ne olacak? deyince de evdeee diyor. nasılsa evlenince ev tutulmayacak mı? hafta sonları gelirmiş buraya.
he ben evlenecem işimi gücümü bırakacam bir de adamı şehirde bir başına koyup yazlıkta annemi eğlendireceğim adam şehirde ne yaparsa yapsın anneme göre. bize ne diyor!
kimbilir ne yapar? harika olur ben burada temizlik yaparken adam orada evde oruspuları siksin diyorum sinirle! annem bize ne diyor ne bok yerse yesin!
tabi hiç kimse annem kadar onuruna gururuna şerefine haysiyetine düşkün olamaz!!! ne münasebett! hele ben!
herifin tekiyle evlenip başıboş bırakacam orospuları siksin sonra o iğrenç sikiyle beni de siksin!
tama tam teşekküllü eziyet olsun. mesela evlenecğim adamı da düğünü ev döşemesini gelinliği bile kendi ya da başkaları seçecek, ben işi gücü bırakıp parasız güvencesiz kalacam hadi bunların üstüne bir de sadakat ilgi sevgi bile beklemeyeceğim! ne hakla!
annemin fantastik dünyasında mesela kocamla balayı tatil gezi yemek falan yok. ben sadece hizmet eden bir uşağım adamda bir nevi öyle. öyle beni hoş tutmaya falan gerek yok köle olduğum için. anca temizlik yapıp hizmet edip çocuk doğuracam: bana iyi davranmaya sadık olmaya bile gerek yok. istersen orospulardan aldığı mikropları da bana taşısın bir bir ha anacığım!!
bize ne ki ama değil mi.


18.04.2019

işten bir arkadaşımla yoga ve platese başlamaya karar verdik. annem öğrendiğinden beri beni yıldırma çalışmalarında. mesela spor yapıp sağlıklı kalmamamı istemesi değil beni kimsenin görmemesi ve hazırda emrinde elinin altında bulunmam.
ağzımı arıyor sürekli ortamda erkek olacak mı diye.
ben okuldayken ya da 20li yaşlarımda bile bu kadar korkulu bu kadar korumacı saçma endişelere kapılan biri değildi. ama tabi o zamanların çoğunda fazla kiloları olan devasa sivilcelerle dolaşan ve sayesinde çok daha özgüvensizdim. kimse bana dönüp bakmaz diye düşünürdü.
merak etme şimdi de yaşlı buluyorlar canım ya neyse.

hem sosyal değilsin diye laf sokup kendinin ne kadar sosyal olduğuyla övünür hem de pişkince sen sosyal olma diye uğraşır. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
hem çalışma hiç arkadaşın olmasın hiç evden çıkma çıkarsan da 15 dakikalığına alel acele markete git dön hem de nasıl oluyorsa koca bul!

yok diyorum spor bu salonunda erkek sinek bile. oh diyor rahatlıyor!

ya değil mi ne kadar iyi. girdiğim her ortamda 1 bekar erkek bile olmasın hatta hiç hiç erkek olmasın ama her nasıl oluyorsa evlenebileyim? karılara mı göz atayım artık?????????

evden çıkma kimseyle görüşme tanışma ama çevren olsun koca bul??????

annemin fantastik evreninde o kadınlardan biri beni kardeşine ya da oğluna alacak!?
annemin her sene 2-3 kere toplanıp görüştüğü eski arkadaşları var.
hem her seferinde günlerce bana en baştan aynı şeyleri anlatıyor; o ne dedi bu ne dedi diye ve elbette beğenmeyerek, eleştirerek, söylenerek. hatta bazen kin ve nefretle.
hem de her seferinde gidecem diye yırtınıyor hasta olsa bile. ya her seferinde günler haftalarca şikayet edip eleştirmiyor  musun bu kadınları? her seferinde gitme o zaman!
ama annem çözüm bulunmasından hoşlanmaz bir soruna; o sorunun devam etmesini ve sürekli şikayet etme ve eleştirme sürecini sever.

daha beni işteyken de arıyor tenefüste bana zaten 3 gündür anlattıklarını baştan anlatıyor! ablama anlat diyorum açmıyormuş. çok işi varmış zaman ayıramazmış ki molasını mı alsınmış! e benimkini alıyon her zaman!!!!
tabi ben ablam gibi önemli ve kıymetli değilim!!! benim işim gücüm gücüm yok.
ablam başından savmasını çok iyi bilir zaten anneciği de ona karşı hep bedavadan toleranslı! ben telefonu açamazsam bir süre de annem ablamı ararsa da ablam bana mesaj atıyor; niye açmıyormuşum anneme telefonu bu kadar işin arasındaymış niye zaman ayırmıyormuşm!
tartışma çıkmaz mı şimdi bundan!
sürekli çenesini çeken ben eleştirilen beğenilmeyen sürekli her türlü hizmet beklenen ben doktora götürüp ilacını alan veren ben, yok omzumu ov yok sırtımı ov diye kapris yapılan ben yatağa yatıncaya kadar konuşup kafası şişirilen ben her gün tenefüsleri çalınan ben evden çıkmayıp sürekli elinin altında hizmetinde olan ben ama ben ilgilenmiyormuşum 1 saat açamadım telefonu diye!

emekli kadınlar da işin kolayını bulmuşlar artık eskiden evde gün düzenlenirdi o da ayrı bi stresti; günlerce ev temizliği yapılırdı çünkü tek dertleri sende kusur bulmaktı, gizli gizli evi inceler pislik ararlardı.
hele ki dul boşanmış biriyse evine gidilen daha çok ararlardı kusur anlayış göstereceklerine! yumuşak karnı olarak görürlerdi çünkü bunu.
tırnak içinde anlayışlı gibi olanlar da kendi hallerine bakmadan sana acımaya kalkarlardı.

dayakçı kocası olmasa sokaklarda aç kalacak ama oturmuş da bize acıyordu biri mesela. demiyor ki bu kadın boşanmış tek başına iki kız büyütüyor ama kendi işi maaşı var ailesinden kalan bir şeyler var benim gibi muhtaç değil ki!


annem böyle eleştirel şikayetçi dırdırcı ama öyle her zaman başkalarına çatır çatır cevap veremez; pasif agresif ve anca diş geçirebileceklerine yapar.
kendinden daha lafazan böyle kendini gösterme delisi kendi tabiriyl cazgır kimselerin yanında sus puz kalıp arkasından beddua edebilen tiplerden.

12.04.2019

- fazilet hanımlar taşınıyormuş!!!!

-zırrr zırrrrrrrr zırrrrrrrrrrrrrrrrrrr zırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr zırnnnnnnnnnnnnnnnnnnn zırnnnnnnnnnnnnnnnnnn zırnnnnnnnnnnnnnnn zırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrn

 (8 senedir anlayamadı kabul edemedi dersteyken telefona bakmıyorum, yasak! ama umurunda değil anneme kalsa her istediğinde açmalı uzun uzun konuşmalıyım. bırakayım çocukları sınıfta ne bok yiyorlarsa yesinler boktan bir özel okul nasılsa diyor annem!!! özel okulun mantığını asla anlayamıyor sanki öğretmenler rahat etsin işlerini savsaklayarak yapsınlar diye oluşturulmuş bir dandik kurum. ya da ders esnasında telefona baktığım için öğrenciler sapıtsın şımarsın ya da beni şikayet etsinler okuldan atılayım ve öğretmenlikten men edileyim de tüm gün evde elinin altında hizmetçilik edip çenesini çekeyim taleplerine yetişmeye çalışayım ve asla tükenmeyen eleştirilerine boyun eğeyim. )

* annecim dersteyim açamam arama
-aloo nazlııııııııııı  !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

(bir de mahsus sırf dinleyeyim diye sesine endişeli falan bir ton verir uzatır da uzatır girişgahı!!! sanırsın kötü bir şey olmuş oysa sadece saçma sapan bir şey söyleyecek! yani öğle arasında söyle akşam söyle çıkış saatini bekle o zaman sipariş ver! ama yok nazlı'yı oyalamak bölmek rahatsız etmek zor durumda bırakmak dururken neden beklesin ki? yahu arkadaşlardan birinin hem annesi hem babası hasta ama asla ders saatlerinde arayıp da bir şey istemezler, kendi kendilerine halledip edemediklerini akşam söylüyorlarmış! bizimkisi çok şükür sağlam da kafadan problemli. anneme kalsa kulaklık takıp saçımla gizleyeceğim ve sürekli kulağımın içine konuşabilecek! kaç kere böyle endişeliymiş gibi arayıp dinletip kendini bana survivoru anlattı ya da saçma sapan bir şey istedi ve ya sordu bilmiyorum! tenefüs zamanını bekle desen de o zaman geri arasan o 10 dakika boyunca motor gibi nefes almadan konuşuyor! yahu ben insan değil miyim bir su bir çay içmeyecek tuvalete gitmeyecek miyim bir nefes almayacak mıyım arkadaşlarla iki çift laf etmeyecek miyim? neden böyle gereksinimlerim olsun ki ben kimim ki!!!??? bazen anlamıyor bile nefes almadan konuşmaktan ben ne diyorum anlamıyor!! zaten anlasa da beğenmez! niye arayıp bana soruyorsun o zaman? kendin bul ablacığıma sor, ben sizin gibi üstün zekalı değilim madem kendiniz halledin!! hem de öyle her zaman çözümü olan ya da bizim çözeceğimiz şeyleri sormaz. mesele çözüm değil sadece şikayet edip rahatlamak. kendi huzursuzluğunu sana akıtıp rahatlayacak. olr ya 5 dakika güler eğlenir mutlu falan hissedersin! sürekli kafanın içinde birisi sana en hoş anlarda bile boktan fikirlerini olayları hatıraları vb ne varsa fısıldayıp o hoş anlarn içine sıçsın!!)

*ne oldu?

- fazilet hanımlar taşınıyormuş!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

(bizim siteden diğer bloktan bir komşu. çok seviyor annem? hayır. arkasından demediği kötü şey kalmaz ama taşınması çok çok önemli beni arayıp haber veriyor?????????)

*iyi iyi dersteyim şimdi sonra konuşuruz. kapatıyorum.

-bla bla bla kapatma!!!!

*dersteyim anne konuşamam arama.
- fazilet hanımlar taşınıyormuş!!!!
*anladım konuşamam. hadi görüşürüz.
-bla bla bla bla bla bbla.....


fazilet hanımların taşınmasını neden acilen öğrenmem lazım???????????????
tenefüste diyor ki izin alacakmışım müdürden gelip yardım edecekmişim evi toplamalarına????????????????????
olur başka derdim yoktu! teyzem bile değil. senede 3 kere gördüğüm ve her gördüğümüzde annemin saatlerce arkasından atıp tuttuğu bir komşu! neden bu kadar önemli de işten izin alıp koşarak ev işlerine yardım edeceğim!
niye kendi çocukları yardım etmiyor mu?
edemiyorlarmış! işleri güçleri varmış! iştelermiş şimdi nasıl yardım etsinlermiş!!! dönüşte de zaman az olurmuş taşınmak için zaten yorgun argın geleceklermiş işten bir de bununla mı uğraşsınlarmış!
ben neredeyim? ben işte değil miyim? kendi çocukları izin alıp annelerine evi toplamasına yardım edemeceyek kadar önemli insanlar ama ben işten izin alıp koşacağım!
işte annem çok yardımsever çok fedakar çok iyi bir insan bu yüzen beni hemen gözden çıkarıyor!

aa unutmuşum ben esasen köleyim hizmetkarım ya!?????????
bayılır beni konu komşunun işlerine peşkeş çekmeye!
birisine acıdığı an yardım etmek ister çünkü çok yardımsever ve merhametliymiş benim gibi değilmiş! e sen yardım et o zaman madem bu kadar özverili fedakar yardımseversin!!
etmez. etmez çünkü kendine kıyamaz ama bana rahat rahat kıyar!

kim tesadüfen yanınde ev işlerinden dem vursa hooop nazlı yapar diye atılıp beni yollamaya kalkar. tabi kimse de beleşe hizmet bulmuş enayi bulmuş yok canım estafurullah demez.
anneme göre herkes işten yorgun argın geliyor yazık; o zaman ben yapayım ev işlerini de onlar dinlensin??????????????? ben nereden geliyorum ki anneme göre? dandik bir özel okul!

saymakla bitmez annemin ben sert tepkiler versem hatta mahsus kavga çıkarıp gözünü korkutsam bile arsızca aynı şeyi yapıp beni bilmem kimin ev işlerine yollamaya çalışması!!! millet çocuğna kıyamadığı için yardımcı tutar bizimkisi kendi evimiz yetmiyor gibi ona buna işe gideyim bekler!

mesele sırf kendisi iyi görünecek diye yani! bak öğretmen hanım ne kadar iyi ne kadar fedakar ne kadar yardımsever bir insan desinler!

ha bir de sitede evini bedavaya temizletmek için çöpçatanlık yapıp evlendirecmiş gibi rol kesen bir teyze var sitenin bekarlarına hep aynı numarayı çeker; kimse yemiyor artık annem hariç! her seferinde aptal gibi inanıyor! büyük sevinçlere kapılıyor beni yollamak için. ee madem öyle niye songül'ü evlendirmedi! zırt pırt yardım eder börek yapar yedidir işi gücü tıkınmak ve ev işi; doyamıyor çöpçatan teyzeye de dadanıyor ya niye evlendirmedi onu? yalan çünkü. temizlikçiye para vermektense aptal kız kurularını ve salak analarını kafalar kullanır kullanır atarım diyor. nasılsa her zaman yutan enayiler var!

hani bir de çok zor durumda olan yaşlı hasta bir komşu olsa yardıma göndermek istediği neyse.

bunlar etli butlu sapa sağlam insanlar; ama enayi arıyorlar tabi.
komşunun birinin evinde boy boy 3 kızı var yarma gibi ama ben gidip yardım edecekmişim ev işine!? küçük ders çalışacakmış bölünmesinmiş, ortanca işten yorgun argın dönüyormuş yazzık, büyük ise evlilik hazırlığındaymış işi başından aşkınmış!!!
bir de aşık gibi olduğu yeni evli 23 yaşında bir kız var. hem işe hem eve yetişemiyorum diyor diye acıyıp beni yolluyor. o bana yardım etsin yaşlı olan benim. ama eder mi o kocasıyla fittir fittir gezsin diye ben evde kendimi paralayacam anasın mıyım onun? sonra kimsesiz falan değil yani. annesi ablası kaynanası 2 görümcesi her iki taraftan gelinler var; onlar yardım etsin işte! aaaa ama nazlı hizmetçisi dururken ne münasebet!!!

bir zaman da onun bunun gömleğini bana ütületmek için yırtınıyordu. bir keresinde bekar bir erkek komşuydu. anneme göre aklınca aramızı yapacak. nişanlısı yapsın! onlar keyif çatsin diye ben mi yorulacam boşuna mı evleniyor!

daha neler neler!!! komşunun yatalak kalmış kocasını ben banyoya sokacaktım geçen sene bir de. e kadının beli ağrıyormuş belinde fıtık olur diye korkuyormuşmuş. ???????????? benim belim ağrısın bende fıtık olsun! tabi kimin umurunda!!!!!!!!!!!!!

--------------

yani bu defa da fazilet hanımların tüm sülalesi ve nakliye şirketi falan yerine ben çalışacam. istersen nakliyeci hammal da tutmasın ben indirem eşyaları. fıtık olursam disk kayması ve ya omurgam kırlırsa da umrunda olan yok nasılsa.
nasıl kolumun incinmesine sebep olup da ben ağrısından ağlamaklıyken dumur edici sözleriyle hemşirenin bile küçük dilini yutturduydu; kolsuz karı siken de olur kolsuz karı sevenini buluruz onunla evlendiririz.

işte layığım bu demek.



11.04.2019

hep aynı şeyleri yazıyon diyenlere

 Pájaro naranja y azul. Translates bird orange and blue. Don’t know what bird it is, but what a beautiful contrast in colors. Beautiful Orange and blue

kötü konuşmaları sevmem _ yaşlıları sevmem

normalde yatmam gereken saatten çok daha önce yatıyorum diye çekiliyorum odama çok uykum var ya da erken yatacağım uykumu almam lazım diye.
sonra açıyorum interneti dizi ya da youtube da makyaj, alışveriş videoları falan izleyip kafamı boşaltmaya huzur bulmaya çalışıyorum.
tabi annem odama kadar takip edip ben yatmaya hazırlanırken; işte yüzümü yıkarken, yatağımın örtüsünü kaldırır ve pijamalarımı giyerken sürekli tepemde son sürat konuşuyor!
hatta öyle ki kapımda dikilmiş artık yatağa gireceğim hala konuşuyor; hani misafirler uğurlanırken bir yarım saat daha kapı önünde konuşulur ya öyle.
sanmayın ki ağzından bal damlıyor!
ağzından %90 olumsuzluk akar oluk oluk. geri kalan %10 dedikodu ya da saçma sapan detaylardır.
ama sorsan hatta sormana gerek yok başkalarına savunusu bu:
hiç hoşlanmam olumsuz konuşmalardan!!!

hıhı.

tabi annem asla ve asla kat'a olumsuz konuştuğunu ağzından şer aktığını düşünmediği için; zaten demek istediği başkalarının anlattığı olumsuz şeylerden hoşlanmaması aslında!
gerçi genel olarak başkasının anlattığı şeyler onu ilgilendirmiyor!

yazın kapılar kapatılmadığı için "kapıyı kapatıyoum odam soğuyor" denmiyor; daha yattığı yerden konuşmaya devam ediyor! yahu uyuyacağım anne!!!
tama der 10 dakika geçer tam dalacaksızndır aniden gene başlar konuşmaya!
kendi uykusu gelinceye ya da yoruluncaya falan kadar konuşmak ister. senin sıkılman ya da başka bir şey önemli değildir.
o zihnindeki kötü anılar, saçma kötü fikirleri dışarı kusup rahatlamak istemektedir.
senin uykunu kaçırmış kafanı şişirmiş huzursuz etmiş umurudna değil.

söylersen de sendan daha bencil ve kötü bir insan yoktur. ama iş senin anlattıklarına gelinde her zaman önemsizdir her zaman konuşmaya değmezdir ya da kendine ilham verecek bir durumu kişiyi olayı falan hatırlatmaktadır ve sözünü kesip kendisinin konuşabilmesi için bir fırsattır!!

sabah kalkar kalkmaz beni görür görmez taramalı tüfek gibi başlıyor olumsuz konulara. herhangi bir konu olabilir bir nesne de ve bu herhangi şey muhakkak kötü olaylar olumsuz kişileri falan çağrıştıracak ve onları anlatacaktır.
iş için evden çıkana kadar peşimde bir o yana bir bu yana elinde sigarasıyla üfleye üfleye bunları anlatır!! daha yetmiyor arsızca işteyken de her tenefüs arıyor ama 1 aranır 2 aranır hadi 3 olsun!
ablacığım yoğun çalışan önemli bir insan olduğu için kırk kere aranıp rahatsız edilmez saygı duymamız lazımdır ama bana? ne münasebet bana saygı!

çok da mantıklıdır. böbreğinde taş çıkmış diye bizi anında ameliyata sokup böbreğimi verdirecek!

tenefüsler yetmiyor anneme ona kalsa ben dersteyken de kulağımın içine konuşacak! ablam demiş bir kulaklık var demiş ondan alsın demiş!! takacakmışım derste de saklayacakmışım saçımla annem sürekli konuşacakmış!!!!
alalım da alalım bahalı mı ki 200 lira mıdır? faturasız mı konuşacaksızn telepatiyle mi gelecek sesin kulağa?

öğlen de yemek yemek, arkadaşlarla sohbet ya da dinlenmek tuvalete gitmek yerine annemle konuşacağım telefonda!!

iş biter bitmez de saniyesinde eve ışınlanacağım!!
saat 17.00 de mi bitiyor demişim 17.03'te aramaya başlıyor hadi neredesin?

neden oyalanıyorum? acıkmış o!!!!!

nedne arkadaşlarla sohbet edeyim ya da gezeyim? neden benim ihtiyaçlarım olsun ki?

sonra da bana pişkin duyarsız gevrek gevrek arkadaşın yok diyor. arkadaşın olması için onlara zaman ayırman gerekir değil mi? tüm tenefüslerde öğle arasında çıkışlarda sana laf anlatacam diye iki çift laf edemiyorum ki kimseyle!!

her tenefüs bir bahanesi var; onu al bunu al şunu al. o nasıl açılıyordu bu nasıl kapanıyordu şu nasıl yapılıyordu? bilmem kimin bilmem nesine ne olmuş? survivoru anlatıyor ya!

nasıl dersen de anlamak istemiyor saygu duymak istemiyor ama asla bencil değil! benim neden ihtiyacım olsun ki ben her türlü hizmet için gönderilmiş bir köleyim! hatta evleneyim herşey tıpkısının aynısı kalsın üstüne bir de kaynanayla görümceye kendini beğendirme çabalarıyla, geceleri uyuyacağıma öküzün tekine hizmet vereyim!

ama sorsan anneme çok popüler çok sevilen birisi! herkes aşıkmış kendine bir zamanlar herkes!
burada demek istediği kimse seni sevmiyor kimse aşık değil.

eskiden ablama da konuşurdu biraz yüzüm azalırdı, teyzem vardı ona konuşurdu.
tabi bahar aylarında aşık olacakmışcasına coşar aynı şeyleri üçümüze de ayrı ayı ama aynı anlatırdı!
şimdi teyzemden sıkılıyor çünkü o da sürekli torunlardan bahsetmek istiyor zaten konuşacağı bir şeyi de kalmamış.
bir hal hatır sorsan 45 dakika motor gibi torunlardan bahseder; bizi alakadar etmeyecek detaylardan. hiç de aklına gelmez kız kardeşimin torunu yok olamadı üzülür mü acaba diye?
ablam çok yoğun tempoda çalışan harika başarılı ve saygıdeğer birisi olduğu için sürekli aramaya hakkı olmadığına inanmış annem. çok yoğunum toplantı falan diye ablam başından savıyor.

sonrada bana mesaj atıp annemle ilgilenmediğimi bile söylediği oluyor ama kendisinin annemin 20 senedir çektiği varis sorunundan haberi yok! ilgilenmiyor bile. canım cicim yalakalık yoğunum yorgumum diye acındrıma olmadı çocuğu olmadığının üzüntüsüyle acındırma ve başından savma!

ayyy anneciği de kıyamıyor güzller güzeli aşkının meyvesine ilk göz ağrısına!

kendisi öğreteceğine bana diyor anneme mesaj atmayı öğret; götünü yaymış kanepeye benden hizmet beklerken anasına yavşamış hayranlıkla yavrusnun ne kadar yoğun olduğunu dinlerken.
ben kafalıyorum sen daha iyi anlatıyorsun diye de anca lütfediyor yüzüsz.
ama annem yavrusuna hasretle aşkla suratına sırıtarak bakmaktan öğrenemiyor takip edemiyor ki!

ah ah onun yavurusu neler biliyor ne kadar zeki!

ama konuşarak deşarj oluyormuş o başkası onu ilgilendirmezmiş!
mesela senin nasıl deşarj olduğunla ilgileniyor mu; hayır hepsi saçma hepsi boktan!
sen ne konuşarak ne spor yaparak ne alışverişle bakımla ne yazma çizmeyle deşarj olmaktasın! alakadar etmez onu. sportif değil hantalsın sesin güzel değil şarkı söyleyemezsin yazın güzel değil bir şey yazamazsın yeteneğin yok çizemezsin.
oysa kendisi gençken tamamspor yapmazmış ama o kadar yaygın değilmiş o zamanlar ama hep hafta sonları yaylalara giderlermiş, koşarlar, tırmanırlar, yakartop oynarlarmış!! bunu da bizi 1 kere adam akıllı bir pikniğe yaylaya götüremediği halde utanmadan övünerek söylüyor! utanmadan ne kadar sosyal ve eğlenceli bir gençlik yaşadığını ballandırarak anlatabiliyor.
biz de yalnızlığa mahkum edilmiş, tüm sosyal aktivite hakları eğlence gülme hakları elinden alınmış cezalandırılmışcasına; sosyallerşmeden eğlenmeden uzak ineklemesine ve yalnız büyüdük.
kırk yılın başı teyzemler gecelec de anca; senede en fazla 2 hakkımız olurdu.
belki bir ara gün yaparlarken ev kalabalık olur; ondada gıcık dedikoducu karıların köşelere sıkıştırıp eziklemesiyle uğraşır; arkalarından de günlerce annemin söylenmelerini dinlemekle geçerdi.


annem olumsuz konuşmalardan hoşlanmadığını iddia ettiği ama ağzından başka türlü laf çıkmadığı gibi bir de yaşlılardan ya da akranlarından ziyade gençlerle vakit geçirmeyi daha çok sevdiğini, gençlerle daha iyi anlaştığını çünkü genç ruhlu olduğunu iddia ediyor.

esasen nasıl olumsuz konuşmaları sevmediğini söylerken aslında başkalarının olumsuz konuşmalarından hoşlanmaması gibi; kendinden gençlerle vakit geçirmeyi daha çok sevmesinin sebebi de yaşına istinaden susup kendinin rahatça ve sürekli konuşabilmesinden ileri geliyor!

kendi akranları ya da kendisinden daha geveze yüksek sesle konuşup dikkat çekmeyi beceren ve sevan annemin deyimiyle cazgır tiplerin yanında ne çok konuşabiliyor ne dikkati çekebiiliyor ne de kendini dinletebiliyor da ondan.

böyle çok konuşan her ortamda kendini gösteren kadınlardan nefret ediyor; arkalarından söylemediği yoktur.

yani ikimiz de pasif agresifiz.

6.04.2019

kısmetler tarihi _ kör talih ve göz boyama çabaları

bana harika bir kısmet bulmuşlarmışmış! sabahtan akşama kadar ezberlemiş gibi aynı şeytleri söylüyor. ben soru sorunca da apışıp kalıyor. cevaplayamıyor çünkü bilmiyor bileye de gerek duymuyor. kendine söylenen anneme yetmiş.
hemen istifa edip düğün hazırlıklarına başlayacağım!? dereyi görmeden paçaları sıvamanın da ötesine geçti kadın artık!
bakalım adam ev kadını mı istiyor bu zamanda bir ev bir maaşla nasıl dönsün düğün masrafları nasıl karşılansın dememden memnun değil ikna olmuyor da bakalım adam beni beğenece de alacak mı dememe inanıyor!

şöyle iyiymiş böyle efendiymişmiş.
zaten bu kadar övüyorsa kesinkes külliyen yalandır! bana bu kadar övülesi birini layık görmedi şimdiye kadar. ben de bunu anlayamayacak kadar andavallı gerizekalıyım zannediyor birde. aklı sıra beni kafalayacak! oysa kendisi o kadar kolay kafalanıyor ki!

durup durup kadınlar ortamında Serdar'ı nasıl kaçırdığımı söylemekten büyük haz alıyor mesela. ama benim Serdar'ın eski nişanlısını ve benden sonra tanışıp nişanlandığı kızı evire çevire dövmesini söylememden hiiiiiiç de memnun olmuyor! her seferinde bunu söyleyeceğimi bilmesine rağmen de arsızca tekrarlıyor ki karılar beni yuhalayıp suratıma tükürsün!!!

bi keresinde he ne güzel olurdu o kız yerine beni döver hastanelik ederdi belki de şimdiye mezarda çürüyor olurdum ne kadar güzel olurdu demiştim!
Serdar'ı kaçırmasam şimdiye 2 çocuğum olacağını çok güzle olacağını iddia ettiği zaman! çok da canı sıkılıyor. annem bozum olmasın diye daavaronun biriyle evlensem daha iyi.

bir gün de artık bu yaştan sonra 3-5 çocuk doğuramam ki sağlık açısından demiştim annem 5 çocuk hayali kurarken. ablam da o kadar duyarlı ki ben bir arkadaşımın ablası 42 yaşında 2. çocuğunu doğruruken doğumda tık diye gitti örneğini verirken diyor ki;
ben ölürsem bakarmış çocuğuma.
salak allah korusun diyeceğine geberdiğimi ve bebeğime konduğunu hayal edebiliyor. bakalım herif ile kaynana sana verir mi o bebeği? ne sandın sana mı bırakacaklardı?
çok iyi insanlar annemle ablam ya.
annem dayakçı davaroyla evlenem bekler ablam doğumda geberip bebeğe konmayı hayal eder!


---------------
serdar örneğinde bozguna uğrayınca mehmet'e geçer oldu. yok bir şey aslında aracıların laflarıyla yürüyen bir şey.

aynı serdar'ın dayakçı domuz olduğunu en başından bilip bana asla birşey söylemedikleri, salak gibi tufaya düşmemi izlemek istedikleri gibi mehmet'in de tüm sülalesinin şanssızcasına kanser vakalarından geçilmediğini söylemiyorlardı.
adamın kanser yaşamamış akrabası yok adeta; annesi babası ablası teyzesi bilmem nesi. bir kendi kalmış sanki sırada beklemede. bizimkilerde bu boktan kanser geni gelecek kuşaklara aktarılsın ister gibi bana ısrar ediyorlar evlenin diye!

çok iyi insanlar yaa.

diğer talipler de şahaneydi. orta okul mezunu, 50 yaşında, tek kollu bir nargile kafe işletmecisini bana iş adamı diye kakalamaya çalıştılardı bir de.
bodur mu istersin nonoş mu şişko mu!
bu sefer nasıl kazık atmak istediler acaba. onları da övmekten yere göğe sığdıramamışlardı.

ay sütçüyü unuttum! etrafta ezik ezik dolandığı için site görevlisinin karısı bir bekar akrabasını bana yamamaya kalktıydı. annem de önce olur mu canııım gözüyle bakmış ama sonra kendi kendini ikna etmiş. harika çözümü ise aramızdaki eğitim ve kültür farkından hiç bahsetmemem.
bunca sene emek vermiş okumuşum; ne emek ama sınav zamanı bana yaptığı baskılardan neler çektim: saç kıran oldum, kurdeşen döktüm, garip alerjiler, tansiyon çıkmaları düşmeleri yaşadım. bir keresinde dershanede öyle normal normal testlerden bahsederken lönk diye devrilmişim masaya! hastanelik oldum. ama tüm bunlara rağmen sırf elalem evlenmedi demesin diye sütçüyle evlenip çenemi kapalı tutacağım!! hem ne güzel temiz doğal süt ürünleri tüketirmişiz! ablama da doğal peynir gönderirmişim! ne güzel ablam karlı çıksın diye okumamış sütçüyle evlenecem! evlenmiyor muyum demek ki ablam doğal beslensin istemiyorum ne kadar kötü bir insanım!!

işine gelmedi mi beni böyle saçma sapan suçlar annem. mesela sütçüyle evlenmeyip ablama temiz doğal katkısız peynirler ulaşmasın sağlıksız olsun istiyorum demek ki!
köye yerleşip ya da yaylaya bağ bahçe tarlayla uğraşmıyor ablacığıma taze doğal sebzeler meyveler göndermek istemiyorum demek ki ben ablam sağlıksız olsun istiyorum!

bir de bu boktanlığı hatırlatıp yüzlerine vurunca da ben suçluyum ben kötüyüm. ama ilerde enayilik etsem de bunlardan biriyle evlenip başıma bir boktanlık gelmiş olsa bu övdükleri adama o kadar laf sokup kusur bulacaklar ki ben biliyorum..............

--------
çok boktan bir kusuru olmasa bu kadar övmez. aklı sıra bana fikir ekecek. annem sadece kulaktan dolma övmelere inandığı için ben de çok harikulade bir insan zannedeceğim adamı! o kadar kişiliksiz aptal beyinsiz zevksiz bir insanım ki bana efendi iyi birisi yakışıklı da dediler diye elli yıl buna inanacağım mesela!
bir kere ne kusuru var ki o kadar övüp gözümü boyamaya çalışıyor! tüm ailesi kanserden kırılan mehmet'i de bana bu kanser olaylarını asssla söylemeyerek övmeleri bitirememişti! anneme kalsa evlenip hamile kaldıktan sonra öğrensem daha iyi! sürpriizzz kanserli genleri yeni nesilleri aktardık! ya da adam kanser oldu eşşek gibi hasta bakıcısı olacağım!
ya da öve öve yere göğe sığdıramadığı - beni hayatımın toplamında serdar'ı övmesinin çeyreği kadar övmemiştir birisine - serdar'ın eski nişanlısını hastanelik edecek kadar dövdüğünü bile bile söylemeyip daha da gözümü boyamak için yüzlerce kez ezberlediklerini tekrarlıyordu. yani tut ki evlendin ve dayak yiyip hastanelik oldun pişman mı olacak hayır! pişkin pişkin beni suçlar! ben malımı bilmem mi?

------
iş adamı iş adamı. ne işi yapıyor belli değil. söylemiyor. istersen hiç tanışmadan hiç görmeden vekiller aracılığıyla nikah kıyılsın gerdek gecesi bana sürpriz olsun ha!!!
neyse sonunda ağzından baklayı çıkardı işletmeci! işletmeciye işletmeci denir niye iş adamı densin ki?
bilirim ben senin işletmeci diye yutturmaya kalktıklarını! nargile kafe işletmecisi! bana zorla kafesi varmış demişti. kendinin bile değil başkasının kafesini işletiyor o kadar. ayrıca sonunda okumamış yaşı ve tek kollu çıktı.
hani diyelim bir ortamda böyle birine denk gelmişsin ve frekansın o kadar tutmuş ki umursamıyorsun yaşını başını; o ayrı mesele ayrı ahmaklık: ama bu seni zorla kafalayarak ne olduğunu bilmediğin gönüllüce olarak olmayan bir evliliğe itmek.
sonunda kötü bir şey olsa da asla kendini suçlamaz; onca zaman seni gözlemlemiş ve her türlü hatanı ufak yanlışını dil sürçmeni bile kafasına ilerde bir şey olursa kafana kakmak için biriktirmiş olacağından hemen savunuya geçer bunlarla! ben seni ikna etmiştim seni zorlamış gibi mi oldum keşke o kadar üstüne gelmeseymişim falan diyeceği yerde en ufak açığını zevkle yüzüne kakalamak için fırsat kollar.
adeta sırf bunları yapabilmek için hata yapmanı bekliyor fırsat kolluyor.

bir hafta sonu işten bir grupla o lokantaya gitmiştik, çok şahane adam gerçekten! iş adamı işletmeci!! belinde silah taşıyan bir kıro!
istersen bana kızınca kafama bir sıksın ha anacığım!

---
ha unuttum iki talip-aday daha vardı; biri annesinin evlendirip de Amerika'ya göndermek istediği oğlu; aman oralarda yabancı karılarla düşüp kalkar, yemeğini dışarıdan yer, evinin temizliğini pantolunun ütüsünü yapacak bir kız olsun diye! tam teşekküllü hizmetkar arıyorlardı.
annem hemen hayallere kapılmıştı, dereyi görmeden paçaları sıvamanın da ötesine geçer annem hep.
sadece biri birine olur mu diye bir seferlik bir cümle geçsin;
alo nazlıı eve gel hemen hazırlık yapmak lazım, ayrıl işten!

bir kısmetin sadece 1 kere 1 bahsi geçsin daha fol yok yumurta yok= istifa et! işten ayrıl!

**zannetmeyin ki ben çok çalışıyor yoruluyor yıpranıyorum diye üzülüp kıyamadığı için; kıyamayacak olsa domuzun tekine yamamaya kalkmaz, ya da her tanıdığın komşunun ev temizliğine beni peşkeş çekmez herhalde!
**zannetmeyin ki beni çok şahane buluyor da dereyi görmeden paçaları sıvıyor! anneme göre kendisi ve ablacığım gibi güzellik ve mükemmellik abidesi değilim ki! tek iyi özelliğim okumuş olmam ki anneme göre bunun tek sebebi kendisi; anneme göre kendisi olmsasm asla okumayacak cahil cühela ahmak bir kız olarak kalacaktım! çünkü ben kendisi gibi akıllı mantıklı bilinçli falan biri değilim! ikinci en iyi özelliğim de hala bakire olmam. ki anneme göre bu da kendisi sayesinde!
mesela yazlığa geçelim diye tutturunca bir komşu siz orada yaşayın o zaman dedi diye düşman oldu kadına. çünkü anneme göre beni bir başıma bırakması demek düzinelerce deri pantolonlu üstü çıplak sapık herifin beni sikmesi falan demek! hani sivilceli çirkin suratıma karı diye bakan olmazdı, hani ses tonumun çirkinliği kulak cırmalıyordu niye bir başıma kalınca gelen giden siksin ki? açıklaması yok annemin zihni kirli bozuk çünkü! zaten ben de salak ve hafif meşrep ahlaksız ve mantıksız bir yaratığım annem amıma sahip çıkmasa herkes siker geçer beni; bedava am bulmuşlar diye yani suratıma bakılacağından değil.

hemen amerika'ya gitme hayallerine başladı. hayalleri de o kadar bencilce çocuksu ve fantastik ki bu kadar olur. hepsi. mesela beni birinin sevmesi düşünmesi falan söz konusu değil, evlenecem ama kocamla gezilere, tatillere, yemeklere, alışverişe falan gitmeyeceğim; ben sürekli bir hizmet peşindeyim adamsa işinde gücünde sadece geceleri de hizmet vereceğim; anneme göre benim evlilik hayatım 7/24 hizmete çıkıyor o kadar. başka değişiklik yok. daha fazla temizlik, daha fazla eleştiri ve gece seks hizmeti vereceğim! beni düşünen seven biri olması şart mı yaa!!!

---
ha bir de gene ailesinin evlenip de gitmesini istedikleri bir adam vardı; işi gereği Suudi Arabistan'da yaşayacakmış bir kaç yıl. gene hizmetleri tam sağlansın diye evlensin istiyorlar yani! annem buna bayılmış gene hayallere dalmıştı.
mesela annemle amerika'da mağaza gezip amerilkalılara dolma tarifi verecektim; kurduğu hayallerin hiçbiri benimle ilgili değil!!
----
ablam mı? hiç umurunda değil. yani oturup da benim ya da başka birinin kötülüğünü düşünmez, istemez, olsun diye dalavere çevirmez ama böyle yabancı biri gibi umursamaz da. nötr. iyi bir hayatın olursa da memnun olur kötü olursa da umrunda olmaz. yeter ki sorunlar kendisine yansımasın!
öyle kendine gelinip dert yanılmasından çok sıkılıyor efendim!!!
kendisi iş yerinde saçma mevzuları 6 saat aralıksız anlatır ama sen 5 dakika anlatsan küçümsemeye sıkılmaya başlar. kendisi senin üniversiteden en yakın arkadaşının adını hatırlamaz ama sen onun iş yerindeki herkesin adını, memleketini, kocasını, çocuklarını falan hatırlamalısın.
aynı anacığı yani.
ama assla asla bencil değiller!!!

mesela bir şey olur sitemli sitemli hani şöyle olmuştu anlatmıştım ya dersin; çünkü çoktan unutmuştur ama senin onunla ilgili bir şeyi unutman asla affedilmeyecek bir kusurdur ama o seninkini unutabilir normaldir bu- haaa amaaan falan der. nerden hatırlasınmış neden hatırlasınmış bunu!!? ama ben 20 sene evvelki bir iş arkadaşının anasının nereli olduğunu ve ablamın hatırlayıp anlattığı gün kadının ne giydiğini falan dahi hatırlamalıyımdır!

hiç bencil değiller yaa! hiç asla.

ben ne hakla düşünülmek hatırlanmak değer görmek falan bekliyorum ki?

----

***** ay yani sanmayın ki "senin de amma talibin varmış nazlı amma da attın!!"
talip değil bunlar; sadece bahsi geçen kişiler o kadar. Serdar denen kadın döven domuzdan başka hiç biriyle tanışmadım! ha ısrarlar üzerine biriyle bir öğlen yemeğine gitmiştik; o kadar kısa ki çocuk ben 163'ün o benden kısa. annemse pek hevesliydi. anlaşamadık hiç görüşmedik tabi.
anneme kalsa hemen ertesi gün nikah ve hamilelikti!
oysa kendine sorsan hep; "şimdiki aklım olsa daha uzun boylu daha yakışıklı daha sağlıklı bir adamla evlenirdim!" der.
ama bana asla sen daha iyisini bul demez!!! asla. kötülük istediğinden değil; körlemesine bencil!
millet okumamış çirkin kızlarına okumuş ve zengin koca bulacam diye ne kadar yırtınır, annemin arkadaşları, tanıdıklar, komşular arasında bile var böyle anneler. benimkisi kalıntının kalıntısıyla yetinir.
ha bir de serdar'a ayı dediğim için büyük iyilik edip; bu "iyiliği" gözüme soka başıma kakarak biriyle tanıştırttı, bilmem kimin bilmem nerden arkadaşının oğlu. bir de beni kafalayarak yemeğe götürdüydü. forum'da gezelim diye çıkarttı; meğer yemeğe gidecekmişiz!
normalde dışarda yemekten nefret eder mikrop fobisi de var huysuz da ama aklı sıra beni kafalayacak ben de anlamayacam ya pek hevesli havalardaydı. anneme göre evlendim biti-tiiii!!
hatta normalde girmeye korktuğu, bizim her nedense giremeyeceğimizi düşündüğü sephora'da makyaj yaptırayım diye bile tutturdu.
aklı sıra boktan suratım anca boyanırsa beğenilir!! tanıştıracakları da bir şeye benzese.
bulmuşlar annem gibi hevesli saftirik bir enayi; etrafta kızı evlenemedi diye ezik dolaşan; atalım kazığı demişler. çok efendi çok kibar çocukmuş!
evet o kadar kibar ki nonoş!

insanları böyle yargılamak istemezdim. herkesin cinsiyeti, tercihleri kendine göre. ama her ne hissediyorsa cesur olup onu yaşamalı. eğer gayse ve hemcinslerine ilgisi varsa bırakalım öyle yaşasın; el ne der diye evlenip karşı tarafında hayatını karartmamalı. olmadı bekar kalır hayatını yaşamaya çalışırsın.

eski nesil oldukları için midir bilmem teknolojiye ne kadar uzaklarsa farklı cinsel tercihlere de o kadar uzaklar annemin nesli. saygı duymak bir yana anlamıyorlar bile! anlayamıyorlar. zaten kabul etmemiz için illa da tam anlamamız gerekmiyor; bırakalım istedikleri gibi yaşasınlar anlamak zorunda değiliz. demek istediğim annemin nesli başka türlü anlayamıyor, ayırt edemiyor. görsel olarak yani.
mesela çok maskülen kızları da göremez anlayamaz; erkek sandığı olur hatta şaşar e bunun memesi var ya da götü de kocaman der. ayırt edemiyor.
ya da travesti ya da öyle bir şey olduğu te uzaktan belli olan birini bile ayırt edemiyor anlayamıyor. çok fırapan bir kadın diyor mesela; bedenen erkek olduğunu göremiyor annem.

yani anlayabilmesi, ayırt edebilmesi için Bülent Ersoy kadar aşikar ve bilinen bir durumu olması gerek.
haliyle bu tanıdığın tanıdığının oğlunun halini de zerre anlamadı; anneme göre çok efendi biraz fazla hanım evladı, çok annecil yetiştirilmiş herhalde!
-****************************************

aa unuttum.
bir de şöyle bir kafalama kakalama taktiği var, önceden yedikleri bokları söylememenin dışında - soyadını vermemek! hani ben internetten bile arayıp bakıp önceden bilemeyeyim! istersen nikahta bile görmeyem, gerdekte sürpriz olsun!? sikilirken bakarım suratına nasılmış kimmiş!
tövbe tövbeee
ama kendisi benim adımı soyadımı veriyor ki baksınlar "bilgisayardan". annemin tabiri ve anlayışıyla bilgisayardan bakılacak benim fotoğraflarıma.
bi keresinde biri birinin oğluna düşünmüş beni ama adam ben evlenmeyecem demiş. annem acaba seni beğenmedi mi bilgisayardaki kötü fotoğraflarını görüp diyor!
annemin evrenine göre herhangi biri bilgisayarından benimle ilgili her şeyi bulup görebilir; bütün fotoğraflarımı, özgeçmişimi adresimi yani ne varsa hacker falan olmasına gerek yok.
iyi ki herşey internette var demişiz anlamıyor ama anca o kadarını öğrenmiş.
bir gün benden 1975teki bilmem ne okulundaki bilmem ne öğretmenini bulmamı istemişti ama ne adı soyadı var ne bir şeyi?
sen eklemediğin, ya da çalıştığın kurum falan, sürece olmaz internette diyorum anlamıyor!
bu durum da öyle. benim sosyal medya hesabım yok göremez diyorum anlayamıyor ama varmış işte hepsi!! hani geçen gün bakmışız kötü çıktıklarımı silmişim ya! varmış işte!!
o bilgisayar anne aynı şey değil.
ama var işte!
internette sosyal medyada yok fotoğrafım anne bilgiyaraımdakini göremez!

kısa mı bulmuş acaba seni?
niye söyledin mi ki güdüğüm?
yook.
ee nerden bilece müneccim mi?
bilgisayardan işte sosyal medya mıdır ne haltsa!
benim yok ki kullanmıyorum!
var ya işte elindeee!!!
bu bilgisayar anne!!

fake bir hesabım var da sırf stalk için :) ama annem bunu anlamaz kafası daha da karışır.

inanmıyor da bunu böyle kabullenmiş demek bilgisayarımdaki fotoğrafları gördü de beni beğenmedi!
sadece benim değil bende başkalarının tüm fotoğraflarını bilgilerini görebilirim zannediyor. sen yüklemediğin sürece olmaz göremezler diyorum almıyor beyni. ama bilmem kimin kızının göstermişim hani fotoğraflarınıı!!!!??????
tamam işte kendisi yüklediği için görebiliyorum. diyorum gene beyni almıyor idrak edemiyor.

bir bilgi ya da fotoğrafın bilgisayar hafızasında olmasıyla internette olması arasındaki farkı bir türlü anlayamıyor. zannediyor ki ben herhangi birinin sünnet fotoğrafını bile görebilirim.

hacklenirse olur ama bunu anneme söylersem kafası iyice karışır.

*******************,
tabi hep beğenilmeyen de ben olacağım. yok kim olacaktı? zaten ben en baştan beğenmedim bunu dememe için gizli tutuyor, o sırada da şöyle şahaneymiş böyle muhteşemmiş diye beni kafalamaya çalışıyor ki ağzından küfür beddua kötü örnek eleştiri eksik olmayan annemin birini bu kadar övmesi demek onda çok çok ciddi bir kusur var demektir!

yazlığa geçelim

havalar ısınmaya başladığından beri günde en az 2 posta aynı laf: yazlığa geçelim artık!
her seferinde de ben işe nasıl gideceğim oradan diyorum. ve annem her seferinde unutmuş oluyor bunu ve aman offf falan diyor bu ne biçim emeklilik?

sanki ben emekli yaşlı kocasıyım!!

sadece bana da demiyor kimi görse kimle konuşsa aynı şey; yazlığa geçecekmişiz artık kendisi çok istiyormuş ama ben engel oluyormuşum!

ben teee oradan her gün işe nasıl gidip geleceğim anne?

karının teki de diyor ki annem bir emeklilik yaşayamadık dedikten sonra siz de mi emekli oldunuz?

ulan kuş beyinli manyak ben nasıl emekli olabilirim? bu karı da senelerdir tanır bizi, bin kere atamamaktan falan konuştuk, kardeşi de öğretmendi atanamıyordu! şimdi tutmuş da bana siz de mi emeklisiniz!
he canım anamdan doğduğum an sigortam başlamış emekliyim bu yaşta!

tersleyince de bozulurlar bir de! yanıldığı şaştığını kabul etmektense sen şimdiden emekli morul ol mesela!

ben nasıl emekli olabilirim allah aşkına deyince de bön bön bakıyor! çok fazla hipo koklamaktan ölmüş beyin hücreleri.

hemen sonra başka bir komşu yakalayıp beni şikayet eder gibi gene aynı şeyi söylüyor annem!
günde 5 kere aynı şey konuşulunca artık insanın sabrı taşmaz mı? taşmaz mı?????????????????????????

sonra da ban dönmüş neden sinirleniyorsun ki diyor?

tabi canım neden sinirleniyorum ki çok garip!!! kötü bir insanım işte hep ondan. duyarsız ve bencilim!

şimdiden emekliler gibi içi geçmiş bir şekilde evde pinekleyip kalmalıyım!!!

ama ben atanamıyor ve iş bulamıyorken laf sokmaya bayılıyordu niye memnun değildi ya evde oturmamdan!
ne yapsam tam aksini isteyerek beni eleştirir.
zayıflarım üllüz gibisin der.
kilo alırım götün kocaman olmuş der.
zayıflarım memelerim ufalmış diye beni beğenmezmiş kaynanalar! hani birisi bana ufacık memeleri nasıl besleyecek bebeleri demiş diye çok içerlemiş! senin ufak değil sanki!
kilo almış olsa bile göte göre meme ailenin her ferdinde küçük. hem anne hem baba tarafındaki tüm akrabalar armut tipli hatta gelinler bile aynı! ama her nasıl oluyorsa annem benden aksini bekliyor. ama tut ki üçgen tipli oldum o zaman da öyle kadınlara dediği gibi ızbadut ya da ekmek tahtası gibi sırtı var ya da inek gibi karı derdi!
saçını kısa kesitirsin uzun olsa der.
uzatırsın kestirelim diye tutturur.
çalışırsın çalışma bekler çalışmazsın evde pinekliyorsun der.
sosyalleşmeye çalışırsın evden çıkma kork herşeyden ister; evde kalırsın ben genç olsam şöyle gezerdim diye martaval okur....

tükenmez!

bu yazlığa gitme işi 1 değil 2 değil senelerdir aynı! bir türlü beynine işlemiyor taa oralardan işe gidip gelemeyeceğim!!!
e diyeceksiniz annem gitsin kalsın orda! hıı. beni burada tek bırakır mı?

annemin kirli sapıksı zihnine göre kendisi başımda olmazsa gelen giden siker beni!

hani kendisi gibi güzel alımlı çekici şeytan tüylü değildim. hani sivilceli çopurtulu suratım mide bulandırırdı? tabi bunları açıkça söylemez hem kızım sana söylüyorum gelinim sen anla cinsinden imalarla saçma örneklerle dolu.....

-------------------
biliyor yazlıkta rahat edemediğimi zevk alıyor bundan sanki.
ufacık bir ev. hem uzakta bir yere gidemezsin. hem bir odam bile yok. salonun köşesindeki çekyatta idare ediyorum ama annem çok memnun. çok seviyormuş yazlığı hep orada yaşasakmış!!
sanki elin adamı sana hak verdi diye işi gücü bırakıp şimdiden emekliliğe geçeceğim!
niye o zaman tüm çocukluğumuz ilk gençliğimiz sırasında okuyup çalışacağız diye kafa ütüledin!!
zaten bilse önceden, durumun böyle olacağını yani ablamın çocuk sahibi olamayacağını ve kendinin sakin yazlığında yaşamak isteyeceğini beni okutmaz evlendirirdi. biri nasılsa kariyer iş sahibi eğitimli olacaktı ben de çocuk üretmiş cahil kalmış olurdum ne var; hem o zaman istedikleri kadar üstünlük taslayıp laf sokabilirlerdi!

--------
işte diğer yaz şevki de temizlik yapmak. ama kendisi yapmaz. sadece emir verir. yapmaya kalkarsa da beceriksizliğiyle insanı çileden çıkartır.
nazlı bez nerde nazlı deterjan nerede bulamıyorum diye debelenir. sanki temizlik bezleri ve deterjanlar çok gizli yerlere saklanıyormuş gibi davranır. hangisini kullanayım bunu mu bunu mu nazlıı, ıslatayım mı nazlı bununla mı sileyim? nazlı toz bezi bulamadım senin dolaptan tişört seçtim!!
kendinin 1992den kalma bluzuna kıyamaz ama daha etiketiyle duran tişörtümü toz bezi yapmak ister.
bezi bulup ıslatıp deterjanlayı eline vereceksin bebek gibi. ama sonra da başlar sormaya burayı da mı bununla sileyim şurayı da mı sileyim e bez kirlendi durulamak lazım mı nerede deterjan bununla mı sileyim şununla silsem olur mu; gibi bitmeyen sorularla sürekli kendine hizmet ettirir.
sonra sen onunla uğraşmaktan kendi kısmını bitirememişsindir ve pişkince der ki 'e sen burayı silmemişsiiin'!
ya yarım saattir sennle uğraşıyorum dibinden ayrılamadım ki sileyim orayı?

ya da beni başkalarının temizliğine peşkeş çeker. ama birisi yanında ev işi yapmaktan yorulduğundan iş yorgunluğunun üstüne eve yetişememekten bahsetmesin. hemen hak verir ve acır. a zaman da hemen atlar nazlı yapsın o zaman!!!!
çünkü ben çalışıp yorulmuyorum ya!!

hani bunu dediği muhtaç yaşlı birisi olsa neyse. mesela sitenin bir başka bloğunda 80li yaşlarında tek başına kalmış çocukları yurtdışında bir hanım var. bazen komşular yardım eder ona. ben de birileriyle gitmiştim. biri banyoları biri mutfağı silerken ben de yerlere elektrik süpürgesi tutmuştum. hadi o kadının yardıma ihtiyacı var yaşlı ve hasta.
ama 25 yaşında gencecik yeni evli bir kızın temizliğinden bana ne? hani ağır hastadır da çok muhtaç duruma düşmüştür. ama o zaman da anası var ablası var gelinleri var kaynanası baldızları gelinleri var. hem kendi hem kocasının tarafından düzinelerce kadın var işe el atacak. kimse umursamıyor yardım etmiyor da beni yaşlı bulan bu hanım kızın yardımına ben koşacağım!!! o rahat etsin yorulmasın diye aman akşama sikişecek enerjisi kalmaz sonra ben yapayım işini!! öyle anlatıyor yorgunluğunu suratına bir muzırlık yerleştirerek;
işte yorulup bir de evde yemek yapınca ev işine gücü yetmiyor yorulup kalıyormuşmuş, uyuyup kalıyormuşmuş kocası sıkılıyormuşmuş. yani demek istediği beni siken var ama seni yok, o zaman gel ev işimi sen yap da benim sikişecek enerjim kalsın! bana demek istediği bu.
tabi annem böyle şeyleri anlamaz. kendisi laf sokmayı iyi bilir ama kendine ima edilen şeyleri, ironi benzetme gönderme gibi şeyleri idrak edemez. hemen hak verip acıyor. ah canı yavrusu çok yoruluyormuş kıyamazmış gencecikmiş. e o zaman nazlı yapsınmış!!!
tabi ben işten gelip yorulmuyorum üstelik yeni evli kızımızın anası yaşındaymışım ya!

tabi istemem yan cebime koy nidalarında kız. annemde tav olmuş yelkenler suya. ne efendim anneme siz çok bilgili kültürlü birine benziyorsunuz demiş.

ben de işten geliyorum üstelik yaşlı başlı kızım ya (!) (bana hala kız diyerek evlenemediğimi ve hala sik yemediğimi ima ediyorlar- tabir çirkin ama annemden öğrendim sik yemek!) gelip bririn bana ev işinde yardım etmesi gerek!

annem çok garip bir şekilde birilerinin beni yaşlı bulmasından hiç rahatsız olmaz, hatta memnuniyet duyar. kendisi de yaşımı başıma kakmaya bayılır. benden 1-2 yaş küçük birine bile anneli duygusu beslememi bekler. birine alıcı gözle bakmış olsam hemen onun benim çocuğum olabilecek yaşta olduğunu iddia ederek beni yaşlı hissettirmeye çalışır. alışverişlerde sürekli yaşımı vurgulayarak bana olmayacak kıyafetleri sayar!
ama ben kendime yaşlı diyemem! kendi kendimin üzerinde o kadar söz hakkım yok ki şakayla laf sokmalarla bile karışık yaşlıyım diyemem. ama kendisi 7/25 yaşımı kafama kakabilir! beni hasta ve yaşlı biriymiş gibi gösterebilir insanlara. kendi hastalıklarını ağrılarını çoğul anlatarak sanki ben de aynısını aynı anda yaşıyormuşum gibi davranabilir. ben buna karşılık da verme hakkına sahip değilim yani. diyemem ki sen de beni iyice hasta sağlıksız gösterdin ya da yok benim dizim ağrımıor yok ben hazmediyorum diyemem???????? çok bozulur buna sıkılır!!

----
hatta kendi sağlık sorunlarını sürekli ben de senkronize şekilde yaşıyormuşum gibi davranıyor ki insanları beni hasta ve daha yaşlı zannediyor. sonra da annem bana böyle konuştuğu insanların nasip kısmet bulacağını zannediyor.