11.04.2019

kötü konuşmaları sevmem _ yaşlıları sevmem

normalde yatmam gereken saatten çok daha önce yatıyorum diye çekiliyorum odama çok uykum var ya da erken yatacağım uykumu almam lazım diye.
sonra açıyorum interneti dizi ya da youtube da makyaj, alışveriş videoları falan izleyip kafamı boşaltmaya huzur bulmaya çalışıyorum.
tabi annem odama kadar takip edip ben yatmaya hazırlanırken; işte yüzümü yıkarken, yatağımın örtüsünü kaldırır ve pijamalarımı giyerken sürekli tepemde son sürat konuşuyor!
hatta öyle ki kapımda dikilmiş artık yatağa gireceğim hala konuşuyor; hani misafirler uğurlanırken bir yarım saat daha kapı önünde konuşulur ya öyle.
sanmayın ki ağzından bal damlıyor!
ağzından %90 olumsuzluk akar oluk oluk. geri kalan %10 dedikodu ya da saçma sapan detaylardır.
ama sorsan hatta sormana gerek yok başkalarına savunusu bu:
hiç hoşlanmam olumsuz konuşmalardan!!!

hıhı.

tabi annem asla ve asla kat'a olumsuz konuştuğunu ağzından şer aktığını düşünmediği için; zaten demek istediği başkalarının anlattığı olumsuz şeylerden hoşlanmaması aslında!
gerçi genel olarak başkasının anlattığı şeyler onu ilgilendirmiyor!

yazın kapılar kapatılmadığı için "kapıyı kapatıyoum odam soğuyor" denmiyor; daha yattığı yerden konuşmaya devam ediyor! yahu uyuyacağım anne!!!
tama der 10 dakika geçer tam dalacaksızndır aniden gene başlar konuşmaya!
kendi uykusu gelinceye ya da yoruluncaya falan kadar konuşmak ister. senin sıkılman ya da başka bir şey önemli değildir.
o zihnindeki kötü anılar, saçma kötü fikirleri dışarı kusup rahatlamak istemektedir.
senin uykunu kaçırmış kafanı şişirmiş huzursuz etmiş umurudna değil.

söylersen de sendan daha bencil ve kötü bir insan yoktur. ama iş senin anlattıklarına gelinde her zaman önemsizdir her zaman konuşmaya değmezdir ya da kendine ilham verecek bir durumu kişiyi olayı falan hatırlatmaktadır ve sözünü kesip kendisinin konuşabilmesi için bir fırsattır!!

sabah kalkar kalkmaz beni görür görmez taramalı tüfek gibi başlıyor olumsuz konulara. herhangi bir konu olabilir bir nesne de ve bu herhangi şey muhakkak kötü olaylar olumsuz kişileri falan çağrıştıracak ve onları anlatacaktır.
iş için evden çıkana kadar peşimde bir o yana bir bu yana elinde sigarasıyla üfleye üfleye bunları anlatır!! daha yetmiyor arsızca işteyken de her tenefüs arıyor ama 1 aranır 2 aranır hadi 3 olsun!
ablacığım yoğun çalışan önemli bir insan olduğu için kırk kere aranıp rahatsız edilmez saygı duymamız lazımdır ama bana? ne münasebet bana saygı!

çok da mantıklıdır. böbreğinde taş çıkmış diye bizi anında ameliyata sokup böbreğimi verdirecek!

tenefüsler yetmiyor anneme ona kalsa ben dersteyken de kulağımın içine konuşacak! ablam demiş bir kulaklık var demiş ondan alsın demiş!! takacakmışım derste de saklayacakmışım saçımla annem sürekli konuşacakmış!!!!
alalım da alalım bahalı mı ki 200 lira mıdır? faturasız mı konuşacaksızn telepatiyle mi gelecek sesin kulağa?

öğlen de yemek yemek, arkadaşlarla sohbet ya da dinlenmek tuvalete gitmek yerine annemle konuşacağım telefonda!!

iş biter bitmez de saniyesinde eve ışınlanacağım!!
saat 17.00 de mi bitiyor demişim 17.03'te aramaya başlıyor hadi neredesin?

neden oyalanıyorum? acıkmış o!!!!!

nedne arkadaşlarla sohbet edeyim ya da gezeyim? neden benim ihtiyaçlarım olsun ki?

sonra da bana pişkin duyarsız gevrek gevrek arkadaşın yok diyor. arkadaşın olması için onlara zaman ayırman gerekir değil mi? tüm tenefüslerde öğle arasında çıkışlarda sana laf anlatacam diye iki çift laf edemiyorum ki kimseyle!!

her tenefüs bir bahanesi var; onu al bunu al şunu al. o nasıl açılıyordu bu nasıl kapanıyordu şu nasıl yapılıyordu? bilmem kimin bilmem nesine ne olmuş? survivoru anlatıyor ya!

nasıl dersen de anlamak istemiyor saygu duymak istemiyor ama asla bencil değil! benim neden ihtiyacım olsun ki ben her türlü hizmet için gönderilmiş bir köleyim! hatta evleneyim herşey tıpkısının aynısı kalsın üstüne bir de kaynanayla görümceye kendini beğendirme çabalarıyla, geceleri uyuyacağıma öküzün tekine hizmet vereyim!

ama sorsan anneme çok popüler çok sevilen birisi! herkes aşıkmış kendine bir zamanlar herkes!
burada demek istediği kimse seni sevmiyor kimse aşık değil.

eskiden ablama da konuşurdu biraz yüzüm azalırdı, teyzem vardı ona konuşurdu.
tabi bahar aylarında aşık olacakmışcasına coşar aynı şeyleri üçümüze de ayrı ayı ama aynı anlatırdı!
şimdi teyzemden sıkılıyor çünkü o da sürekli torunlardan bahsetmek istiyor zaten konuşacağı bir şeyi de kalmamış.
bir hal hatır sorsan 45 dakika motor gibi torunlardan bahseder; bizi alakadar etmeyecek detaylardan. hiç de aklına gelmez kız kardeşimin torunu yok olamadı üzülür mü acaba diye?
ablam çok yoğun tempoda çalışan harika başarılı ve saygıdeğer birisi olduğu için sürekli aramaya hakkı olmadığına inanmış annem. çok yoğunum toplantı falan diye ablam başından savıyor.

sonrada bana mesaj atıp annemle ilgilenmediğimi bile söylediği oluyor ama kendisinin annemin 20 senedir çektiği varis sorunundan haberi yok! ilgilenmiyor bile. canım cicim yalakalık yoğunum yorgumum diye acındrıma olmadı çocuğu olmadığının üzüntüsüyle acındırma ve başından savma!

ayyy anneciği de kıyamıyor güzller güzeli aşkının meyvesine ilk göz ağrısına!

kendisi öğreteceğine bana diyor anneme mesaj atmayı öğret; götünü yaymış kanepeye benden hizmet beklerken anasına yavşamış hayranlıkla yavrusnun ne kadar yoğun olduğunu dinlerken.
ben kafalıyorum sen daha iyi anlatıyorsun diye de anca lütfediyor yüzüsz.
ama annem yavrusuna hasretle aşkla suratına sırıtarak bakmaktan öğrenemiyor takip edemiyor ki!

ah ah onun yavurusu neler biliyor ne kadar zeki!

ama konuşarak deşarj oluyormuş o başkası onu ilgilendirmezmiş!
mesela senin nasıl deşarj olduğunla ilgileniyor mu; hayır hepsi saçma hepsi boktan!
sen ne konuşarak ne spor yaparak ne alışverişle bakımla ne yazma çizmeyle deşarj olmaktasın! alakadar etmez onu. sportif değil hantalsın sesin güzel değil şarkı söyleyemezsin yazın güzel değil bir şey yazamazsın yeteneğin yok çizemezsin.
oysa kendisi gençken tamamspor yapmazmış ama o kadar yaygın değilmiş o zamanlar ama hep hafta sonları yaylalara giderlermiş, koşarlar, tırmanırlar, yakartop oynarlarmış!! bunu da bizi 1 kere adam akıllı bir pikniğe yaylaya götüremediği halde utanmadan övünerek söylüyor! utanmadan ne kadar sosyal ve eğlenceli bir gençlik yaşadığını ballandırarak anlatabiliyor.
biz de yalnızlığa mahkum edilmiş, tüm sosyal aktivite hakları eğlence gülme hakları elinden alınmış cezalandırılmışcasına; sosyallerşmeden eğlenmeden uzak ineklemesine ve yalnız büyüdük.
kırk yılın başı teyzemler gecelec de anca; senede en fazla 2 hakkımız olurdu.
belki bir ara gün yaparlarken ev kalabalık olur; ondada gıcık dedikoducu karıların köşelere sıkıştırıp eziklemesiyle uğraşır; arkalarından de günlerce annemin söylenmelerini dinlemekle geçerdi.


annem olumsuz konuşmalardan hoşlanmadığını iddia ettiği ama ağzından başka türlü laf çıkmadığı gibi bir de yaşlılardan ya da akranlarından ziyade gençlerle vakit geçirmeyi daha çok sevdiğini, gençlerle daha iyi anlaştığını çünkü genç ruhlu olduğunu iddia ediyor.

esasen nasıl olumsuz konuşmaları sevmediğini söylerken aslında başkalarının olumsuz konuşmalarından hoşlanmaması gibi; kendinden gençlerle vakit geçirmeyi daha çok sevmesinin sebebi de yaşına istinaden susup kendinin rahatça ve sürekli konuşabilmesinden ileri geliyor!

kendi akranları ya da kendisinden daha geveze yüksek sesle konuşup dikkat çekmeyi beceren ve sevan annemin deyimiyle cazgır tiplerin yanında ne çok konuşabiliyor ne dikkati çekebiiliyor ne de kendini dinletebiliyor da ondan.

böyle çok konuşan her ortamda kendini gösteren kadınlardan nefret ediyor; arkalarından söylemediği yoktur.

yani ikimiz de pasif agresifiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder