uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
19.08.2015
Fotoğraflarda yalnız çıkan kız!
Fotoğraf çekmek ve çektirmekten o kadar hoşlanmıyor ki, düşman fotoğraf makinesine!
Bıraksam hiç fotomuz olmayacak. Sadece kendinin değil (bu yaştan sonra napacamışız foto moto?), benim de olmayacak! ikimizin beraber de!
Senede 2 defa falan ablamlarla birkaç fotoğrafımız placak, onlarda da ağzı açık gözü kapalı çıkacak, ya da kımıldadığı için kaymış!
Yeter bize!
Ben kimim ki foto istiyorum? Babam yok kocam yok! Erkeksizlerin fotoso olmamalı gereksiz hak etmiyoruz!
Zaten çok anlamsız bişey?!
Fotoğraf çekmek ve çektirmekten o kadar hoşlanmıyor ki, düşman fotoğraf makinesine!
Bıraksam hiç fotomuz olmayacak. Sadece kendinin değil (bu yaştan sonra napacamışız foto moto?), benim de olmayacak! ikimizin beraber de!
Senede 2 defa falan ablamlarla birkaç fotoğrafımız placak, onlarda da ağzı açık gözü kapalı çıkacak, ya da kımıldadığı için kaymış!
Yeter bize!
Ben kimim ki foto istiyorum? Babam yok kocam yok! Erkeksizlerin fotoso olmamalı gereksiz hak etmiyoruz!
Zaten çok anlamsız bişey?!
17.08.2015
Hadi artık yatalım Nazlı!
Gene başladık. Neye mi? Herşeye kendi karar verme isteği döneminin aşırısına.
Bi şeye sinirlendim anlamıyor, ne varmış sinirlenecek? Neye ne zaman ne kadar sinirleneceğime sen mi karar vereceksin?
Amaaanmış! Ama öyle bi şey kendine anlamlı gelmiyorsa başka hiç kimse için özellikle de burnunun dibindeki ben için etmeyecek!
Aynı şeyleri aynı şekilde sevecek ya da neffret edeceğim. Saplantı gibi. Bir anlam veremiyor ve kendinden o kadar emin o kadar ciddi ki kesinlikle savunuyor kendini .
Ya da şöyle diyeyim benim o şey hakkındaki hissiyatımı anlamadığı için anlamsızlığını yersizliğini savunuyor.
Anlamaz. Sana öyle gelmiyor olabillr ben sen değilim bana böyle geliyor demenden. Hiç anlamıyor. Yani o anda onaylanmak ya da dinlenip sessiz kalması gerek, bırak kendi kendine rahatlasın geçsin siniri. Ama hayır çenesi duramıyor. Ama kendi lstediğl zaman isttediği şeye istediği kadar sinirlenebilir ve ben ona bu kadar abartma, ne var sinirlenecek şimdi diyemem!
Ama aynı durumda ben olunca kendi diyebilir hatta bunun tartışmasına bile gerek yok.
insanı var ya deli eder, gellr damarına basar, sonra sen patlarsın, gene anlamaz ve bu kez seni suçlamak ve haklı çıkmak için bahanesi vardır: bana bağırdın!
özellikle yapmıyor ama ona manasız gelmişse tamam. Sıfır empati! Hatta anti empati.
Kendi o kadar saçma şeylere köpürüyor ki ben de eşşek gibi susup dinleyip duracağım. Ya sabahın altısında çamaşır askını açamadığı için ana avrat soy sop sülale Allah kitap sövüyor! Gayet de pişkin. Niye ödünü kopardım Nazlı'nın niye uyandırdım diye bir derdi hiiiç yok!! Bozukmuş bu!
Bu kadar mı beceriksiz olunur yahu?
Eskiden biz küçükken bazen bişeyleri beceremezdik. Kapak çmak paket açmak falan gibi. Ya elimiz küçüktü gücümüz yetmezdi ya beceremiyor bilmiyorduk. Anlar mıydı? Hayır!
Annem neşe, pozitiflik düşmanıdır. O zaman da öyleydl; her hareketi hayattan nefret eder gibi hırçın ve azarlıydı.
Kola kapağını açamadım diye ne kadar azarlamış, hah hıncını alacak fırsatı yakalamış ağlatmış sonra da o kolayı içmeye mecbur etmişti, karşımda düşman gibi suratsız oturup zıkkım iç der gibi bardağı önüme koyarak. Kendim istemişim içecekmişim madem!
Hani herşey azarlı zaten didaktik ama böyle bizi küçük gördüğü anlarda angaryadan ibarettik. Sanırsın çok ünlü bir balerin olacakmış da biz doğarak kariyerini mahvetmişiz, biz mahvetmişiz hayatını; öyle bir hınçla.
Tabi yolda sokakta da yürürken çok hızlı yürür, sonra dönüp bize bakar bir sinirle hadi hadi der kızardı.
Ha bu azarlamalar, ezmeler hep başbaşayken! Başkalarına rol keserdi. Evden çıkarken demediği kalmamış misafirlikte sırtına mendil yatırmak ister, saçlarını okşayarak oturur, kıçını avuçlar ya da her kendi istediği anda başkaları ne kadar özenli düşünceli sevgi dolu bir anne desin diye yakaladığı gibi vantuz gibi yanağına yapışa yapışa şappur şuppur öperdi.
Tabi bence en çok ben azarlanır hor görülürdüm, ama ablamı da haşlar dururdu. Ama ablam bu sahte aşırı sevgi gösterilerinden memnun kalır anlamazdı abartılı gösterişçiliğini. Azarlamaları ya da hor görmeleri de anlamadığı için boş bakar tepki vermezdi.
Ben tepki verendim ve hep haksızdım.
Hayır susup her istediğini kuzu gibi yaptığım da oldu acaba beni daha çok sever mi diye. Ama nafile. O zaman da çekişeceği kimse kalmadı. Evde koca yok ki kavga etsin! Nazlı da suskun.
çok uzun bir süre kavga olmamışsa bil ki eli kulağında annem bahane arıyor. Sonuç: pısırıksın! Napacaksın ben olmasam ezerler seni!
Sen eziyorsun en başta!
Asssla! Hiçç alakası yok! Assla.
inkar hep inkar.
Mücadele, müdehale, çekikme, rekabet, meydan okuma, tartışma, kavga seviyor. Ablamla yapamıyor ee benle de yapamazsa ne olacak???
Yine bir kusur bulup bana çatacak. Bu hep böyle oldu.
Ablam da efenim evin gerginliğinden şehir dışına okumaya kaçmış, evden uzak olmak için evlenmiş erkenden!
Ben suçluyum yani gene!
Delirmez misin. Neyseki evliliği iyi gitti de ilk 2 yıllık kaynanalar savaşından sonra; yoksa kötü gitse boşansa gene ben suçlu olacaktım!
ilk başta benim yüzümden uzaklaşmak istemiş olacaktı.
Kendinin ne alakası var olacaktı?!
.........
Yazın ablamlar bir tiyatro oyununa bilet almış hepimize. Hıı çok zevkli 1 saat kulağıma ılık nefes üfleyerek yorum yapar annem!
Nazlıı konuşuyorlar.
Nazlıı şunlar yiyişiyor cıkcıkcık.
Ayyy Nazlı bunlar bişey yiyor çıtır çıtır....
Ve rahatsız olduğu onca şeyi sıralar. O ağız hep kulağımımda ılık hava üfler hatta bazen değer.
Dönmemek için uğraşsan ne olacak, tutar çeneni yüzümü çevirir, eliyle saçlarımı arkaya atar, kulağımı açar! Cidden. Film ileme değil bu annemin başkalarını eleştirmesini dinlemek resmen!
Tiyatroda da aksi gibi önümüze iki uzun boylu adam oturdu. Anında başladı şikayete. Ama işin tuhafı üç kere ben bunu anlamamışım gibi tekrarlaması; her defasında şaşkın bir ifade ve bana hiç anlayamayacağım bişeyi bir keşfi anlatırmışcasına!
Neyse sonradan arada koltuklar boş kaldı ve ablamlar iki koltuk ilerledi.
Bitti sanmayın.
Annem oradan böyle bi şaşkın bi korkmuş beni çağırıyor. Aramızda 2 koltuk boş sadece ama illa da yanına gelecem! Yok diğer tarafta ilerlememi isteyen kimse yok.
Israrla gel gel diyor, iki koltuk kaymayı akıl edemeyecek anlayamayacakmışım gibi büyük teatral jestlerle koltuğu işaret ediyor.
Göremem o zaman diyorum öndeki uzundurukları işaret ediyorum. Anlamıyor hala gel gel!
Ayyy delirmemek için....
Anlamıyor ne desem hala gel gel. Oyunu bıraktı bana taktı kafayı, gözü bende beni izliyor: Nazlııı geeel!
Güya küçük sesle. Sonunda arkadakiler rahatsız oldu rica ettiler sussun.
Aa kabahat bendeeee! Onda diil ki????
Kaş göz ediyor ya bak benim yüzümden rahatsız olmuşlar!
Akıl var mantık var, önüne iki uzun boylu adam geldi diye kaydılar, ama ben de kayıp önüm açıkken aksini yapıp ablamın önceki koltuğuna oturup oyunu izleyemeyeceğim! Gelmiyor aklına anlamıyor işaretten dediğimi de duymuyor!
Anlamıyor oraya geçersen kendilerinin önceki hali gibi sahneyi iyi göremem!
Cidden anlayamıyor almıyor kafası.
Zaman geçiyor, surat asarak oturuyor, komediden anlamaz ki, ona göre gülecek pek bişey yok hayatta; hepimiz robot gibi yaşasak yeter! Arada da bakıyor bana aksi aksi!
Ara verilince tartışma çıkıyor tabi. Ama hala anlamamış niye. Annemin dizinin dibinde olayım da tiyatroyu görmeyeyim ne var duyarım! Elinden de sıkıca tutayım ki korkmayayım benlşl beni yerler!
Böyle kalabalık ortamlarda, sokakta elime yapışır sımsıkı ya da asılarak koluma girer iyice. Koruyormuş beni. Yani kötü niyetli varsaymış bunun yanında annesi var der yapmazlarmış. iyi niyetli de ay ne güzel anne kız sarmaş dolaş geziyor dermiş!
Kim kimi koruyor acaba? Gidip sarhoşun yanına oturan, satıcılara inanan vb kendi. Napacak ki bağıramaz sesi eskisi gibi kuvvetli çıkmıyor sigaradan. Telefonla yardım çağıracak olsa telefonun nasıl kullanıldığını hatırlayabilecek mi. Koşup haber verecek olsa iki blok yürüyünce daha siteden çıkamadan yorulmuş oluyor...
Gene başladık. Neye mi? Herşeye kendi karar verme isteği döneminin aşırısına.
Bi şeye sinirlendim anlamıyor, ne varmış sinirlenecek? Neye ne zaman ne kadar sinirleneceğime sen mi karar vereceksin?
Amaaanmış! Ama öyle bi şey kendine anlamlı gelmiyorsa başka hiç kimse için özellikle de burnunun dibindeki ben için etmeyecek!
Aynı şeyleri aynı şekilde sevecek ya da neffret edeceğim. Saplantı gibi. Bir anlam veremiyor ve kendinden o kadar emin o kadar ciddi ki kesinlikle savunuyor kendini .
Ya da şöyle diyeyim benim o şey hakkındaki hissiyatımı anlamadığı için anlamsızlığını yersizliğini savunuyor.
Anlamaz. Sana öyle gelmiyor olabillr ben sen değilim bana böyle geliyor demenden. Hiç anlamıyor. Yani o anda onaylanmak ya da dinlenip sessiz kalması gerek, bırak kendi kendine rahatlasın geçsin siniri. Ama hayır çenesi duramıyor. Ama kendi lstediğl zaman isttediği şeye istediği kadar sinirlenebilir ve ben ona bu kadar abartma, ne var sinirlenecek şimdi diyemem!
Ama aynı durumda ben olunca kendi diyebilir hatta bunun tartışmasına bile gerek yok.
insanı var ya deli eder, gellr damarına basar, sonra sen patlarsın, gene anlamaz ve bu kez seni suçlamak ve haklı çıkmak için bahanesi vardır: bana bağırdın!
özellikle yapmıyor ama ona manasız gelmişse tamam. Sıfır empati! Hatta anti empati.
Kendi o kadar saçma şeylere köpürüyor ki ben de eşşek gibi susup dinleyip duracağım. Ya sabahın altısında çamaşır askını açamadığı için ana avrat soy sop sülale Allah kitap sövüyor! Gayet de pişkin. Niye ödünü kopardım Nazlı'nın niye uyandırdım diye bir derdi hiiiç yok!! Bozukmuş bu!
Bu kadar mı beceriksiz olunur yahu?
Eskiden biz küçükken bazen bişeyleri beceremezdik. Kapak çmak paket açmak falan gibi. Ya elimiz küçüktü gücümüz yetmezdi ya beceremiyor bilmiyorduk. Anlar mıydı? Hayır!
Annem neşe, pozitiflik düşmanıdır. O zaman da öyleydl; her hareketi hayattan nefret eder gibi hırçın ve azarlıydı.
Kola kapağını açamadım diye ne kadar azarlamış, hah hıncını alacak fırsatı yakalamış ağlatmış sonra da o kolayı içmeye mecbur etmişti, karşımda düşman gibi suratsız oturup zıkkım iç der gibi bardağı önüme koyarak. Kendim istemişim içecekmişim madem!
Hani herşey azarlı zaten didaktik ama böyle bizi küçük gördüğü anlarda angaryadan ibarettik. Sanırsın çok ünlü bir balerin olacakmış da biz doğarak kariyerini mahvetmişiz, biz mahvetmişiz hayatını; öyle bir hınçla.
Tabi yolda sokakta da yürürken çok hızlı yürür, sonra dönüp bize bakar bir sinirle hadi hadi der kızardı.
Ha bu azarlamalar, ezmeler hep başbaşayken! Başkalarına rol keserdi. Evden çıkarken demediği kalmamış misafirlikte sırtına mendil yatırmak ister, saçlarını okşayarak oturur, kıçını avuçlar ya da her kendi istediği anda başkaları ne kadar özenli düşünceli sevgi dolu bir anne desin diye yakaladığı gibi vantuz gibi yanağına yapışa yapışa şappur şuppur öperdi.
Tabi bence en çok ben azarlanır hor görülürdüm, ama ablamı da haşlar dururdu. Ama ablam bu sahte aşırı sevgi gösterilerinden memnun kalır anlamazdı abartılı gösterişçiliğini. Azarlamaları ya da hor görmeleri de anlamadığı için boş bakar tepki vermezdi.
Ben tepki verendim ve hep haksızdım.
Hayır susup her istediğini kuzu gibi yaptığım da oldu acaba beni daha çok sever mi diye. Ama nafile. O zaman da çekişeceği kimse kalmadı. Evde koca yok ki kavga etsin! Nazlı da suskun.
çok uzun bir süre kavga olmamışsa bil ki eli kulağında annem bahane arıyor. Sonuç: pısırıksın! Napacaksın ben olmasam ezerler seni!
Sen eziyorsun en başta!
Asssla! Hiçç alakası yok! Assla.
inkar hep inkar.
Mücadele, müdehale, çekikme, rekabet, meydan okuma, tartışma, kavga seviyor. Ablamla yapamıyor ee benle de yapamazsa ne olacak???
Yine bir kusur bulup bana çatacak. Bu hep böyle oldu.
Ablam da efenim evin gerginliğinden şehir dışına okumaya kaçmış, evden uzak olmak için evlenmiş erkenden!
Ben suçluyum yani gene!
Delirmez misin. Neyseki evliliği iyi gitti de ilk 2 yıllık kaynanalar savaşından sonra; yoksa kötü gitse boşansa gene ben suçlu olacaktım!
ilk başta benim yüzümden uzaklaşmak istemiş olacaktı.
Kendinin ne alakası var olacaktı?!
.........
Yazın ablamlar bir tiyatro oyununa bilet almış hepimize. Hıı çok zevkli 1 saat kulağıma ılık nefes üfleyerek yorum yapar annem!
Nazlıı konuşuyorlar.
Nazlıı şunlar yiyişiyor cıkcıkcık.
Ayyy Nazlı bunlar bişey yiyor çıtır çıtır....
Ve rahatsız olduğu onca şeyi sıralar. O ağız hep kulağımımda ılık hava üfler hatta bazen değer.
Dönmemek için uğraşsan ne olacak, tutar çeneni yüzümü çevirir, eliyle saçlarımı arkaya atar, kulağımı açar! Cidden. Film ileme değil bu annemin başkalarını eleştirmesini dinlemek resmen!
Tiyatroda da aksi gibi önümüze iki uzun boylu adam oturdu. Anında başladı şikayete. Ama işin tuhafı üç kere ben bunu anlamamışım gibi tekrarlaması; her defasında şaşkın bir ifade ve bana hiç anlayamayacağım bişeyi bir keşfi anlatırmışcasına!
Neyse sonradan arada koltuklar boş kaldı ve ablamlar iki koltuk ilerledi.
Bitti sanmayın.
Annem oradan böyle bi şaşkın bi korkmuş beni çağırıyor. Aramızda 2 koltuk boş sadece ama illa da yanına gelecem! Yok diğer tarafta ilerlememi isteyen kimse yok.
Israrla gel gel diyor, iki koltuk kaymayı akıl edemeyecek anlayamayacakmışım gibi büyük teatral jestlerle koltuğu işaret ediyor.
Göremem o zaman diyorum öndeki uzundurukları işaret ediyorum. Anlamıyor hala gel gel!
Ayyy delirmemek için....
Anlamıyor ne desem hala gel gel. Oyunu bıraktı bana taktı kafayı, gözü bende beni izliyor: Nazlııı geeel!
Güya küçük sesle. Sonunda arkadakiler rahatsız oldu rica ettiler sussun.
Aa kabahat bendeeee! Onda diil ki????
Kaş göz ediyor ya bak benim yüzümden rahatsız olmuşlar!
Akıl var mantık var, önüne iki uzun boylu adam geldi diye kaydılar, ama ben de kayıp önüm açıkken aksini yapıp ablamın önceki koltuğuna oturup oyunu izleyemeyeceğim! Gelmiyor aklına anlamıyor işaretten dediğimi de duymuyor!
Anlamıyor oraya geçersen kendilerinin önceki hali gibi sahneyi iyi göremem!
Cidden anlayamıyor almıyor kafası.
Zaman geçiyor, surat asarak oturuyor, komediden anlamaz ki, ona göre gülecek pek bişey yok hayatta; hepimiz robot gibi yaşasak yeter! Arada da bakıyor bana aksi aksi!
Ara verilince tartışma çıkıyor tabi. Ama hala anlamamış niye. Annemin dizinin dibinde olayım da tiyatroyu görmeyeyim ne var duyarım! Elinden de sıkıca tutayım ki korkmayayım benlşl beni yerler!
Böyle kalabalık ortamlarda, sokakta elime yapışır sımsıkı ya da asılarak koluma girer iyice. Koruyormuş beni. Yani kötü niyetli varsaymış bunun yanında annesi var der yapmazlarmış. iyi niyetli de ay ne güzel anne kız sarmaş dolaş geziyor dermiş!
Kim kimi koruyor acaba? Gidip sarhoşun yanına oturan, satıcılara inanan vb kendi. Napacak ki bağıramaz sesi eskisi gibi kuvvetli çıkmıyor sigaradan. Telefonla yardım çağıracak olsa telefonun nasıl kullanıldığını hatırlayabilecek mi. Koşup haber verecek olsa iki blok yürüyünce daha siteden çıkamadan yorulmuş oluyor...
giymeseydin onu eskiyecek, dışarı çıkarken giyerdin!
hadi ben dışarı çıkacağım diye uğraşıyorum; ama annem beni engellemek için türü bahaneler uydurmuyormuş gibi!ona kalsa anca pazara-markete gideceğiz hemde dip dibe. son zamalarda götüne bakıyorlar diyor ya; taktı kafaya. sanırsın kim kardesian gibi kalçam var. valla yok.
çıkmaya çıktık diyelim markete pazara giderken süslenmeyi de manasız, gereksiz saçma bulan da kendi.
ee dışarda nasıl giyeyim bunu?
çıkmayacağız , çıksak da süslenmeyeceğiz.
eee???
ne zaman çıkıyoruz ki giyeceğim anne???
bi zaman giyersin işte, eskimesin, beraber çıktığımızda giyersin.
sanki transparan; çok dikkat çekiyor ve yanımda beni kollayan koruyan annemin olması lazım. yoksa anında kötü yola düşerim!!! ben böyle korunmaya muhtaç bir ahmağım da!!!
hem çıkıp çıkmayacağıma, nereye gideceğime, ne süreyle kalacağıma vs hem de ne giyeceğime de kendi karar vermek istiyor!!
zaten böyle olur; bi yere gideceğizdir benim de ne giyeceğimi düşünmüştür ve ısrar eder onu giy diye.
öyle hafif onu giymeyeceğim cevabına aldırmaz; bastıra bastıra; kesin ve net hatta sert söyleyeceksin de aynı şeyi söylemeyi bırakacak, yoksa devam eder. ama sonra da ben ters birisi oluyorum napayım elli kere aynı şeyi söylüyorsun, benim hayır dememe hiç aldırmıyorsun diyorum. hiç öyle yapmazmış ki!!
hııı resmen kararsızlığımdan o an ki yumuşaklığımdan yararlanır, hatta belki kendi dediği olsun diye sırf öncesinde benden ters tepki alıp sonra vicdan yapmama sebebiyet verecek bir davranışta bulunur ki, ardından ben suçluluk duygusuyla annemin dediğini yapayım.
hiç karışmazmış canım kızlarıma.
ha taa burdan ankara'ya ablama da laf yetiştirmiyor değil ama nasılsa uzakta ablama hava hoş...
o bluzu evde giydim; iki de bir leke olacak yıpranacak dedi; paralansın üstümde inşallah dedim. ay sanırsın gucci'den almışım da 30tllik tişört işte!
bir süre sonra markete giderken o bluzu hatırşlatıyor bana hadi onu giy diye
zaten nereye gideceğimize kendi karar vermiş bir de ne giyeceğime karar verecek.
başka bir şey giyiyorum, aynı şeyi tekrarlıyor bir daha. hani o bluzu varmış ya hadi giyeyimmiş!!
umursamıyorum tartışma çıkmasın diye; ama duramaz işte; yumuşadım mı sandı kararsız mıyım ona göre o anda; bir daha bir daha söylemeden duramaz. hatta müdehale etmeden. bunları yaptıklarıma karışmak olarak görmemeye zaten kararlı.
nazlı hadi bak bunu giy tam yeri.
dolaptan çıkarmış elime vermeye çalışıyor.
başka zaman giyeceğim.
ama işte tam yeri işte!
hani bunu evde giyme eskir dediğinde evde giymezsem nerede giyeceğim gibi bişeyler demiştim ya; sanmış ki ben o bluzu ne zaman giyeceğimi bilemiyorum!!!
salağım ya bunu bile bilemem.
işte yeri zamanı diyor bana.
alıp kaldırıyorum dolaba.
____________
naptığının farkında değil ki. bu ne karışmak ne müdehale etmek.
ama benim üzerimde bunu görmek istiyormuş. bazen böyle der. sanki sevgilim eşim de beim üerimde kendi istediği şeyi görmekten keyif alacak... hayır dediği olsun diye. bir ipin ucunu bıraksam var yaa... ağdama bile karışmıştı sonra lazer epilasyona ..
ne gerek şimdi ağda nazlı kim görecek???
kimse görmeyecekse yapmayacaksın. kendin için yapamazsın çünkü önemsizsin..
hakim olmayı o kadar çok seviyor ki elini versen kolunu kaptırırsın; sonra bir bakarsın herşeyini ele geçirmiş, sana yaşayacak alan bırakmamış.
__________
giyseydin işte nazlı tam yeri.
salak bir markete giderken mi yeri?
evde mi eskiteceksin ev sanki yeri!!!
sanki abiye bluz yaa.. yatarken giyecem toz bezi yapacam inadımdan haaa...
hani markete giderken süslenmek gereksizdi?
(ama bir de hayatımızdaki tek aktivite de bu olacak; başka yok, ama yine de süslenmeyeceksiz;
yan sonuç hayatında neredeyse hiç süslenmemiş olacaksın; hayır temiz ol,ütülü giy ama fazlası yok. düğünden düğüne birilerinin. yani ömründe biz öyle çook kalabalık bir aile de değiliz, 5-10 kere süslenmiş olacaksın o kadar. yeter bize!! kendini daha iiyi hoş hisstemek için yapılmaz mı bakım, süs, hissettme! ne var. yeter bize..)
aman sana iyilik yaramaz.
sıkışınca buna sığınır. hem niye iyiylik olsun ben ne giyeceğime karar veremeyecek kadar aciz bir varlık mıyım?
yai her şeye de kendi karar vermiş olacak.
nereye gideceğiz,
ne kadar kalacağız,
ne giyeceğim
ne kadar süslenmeliyim.
hepsine hükmedecek!
ben bilemem ki. ben düzeltilmesi, değiştirilip şekle sokuklası gereken hatalar abidesiyim!!!
hadi ben dışarı çıkacağım diye uğraşıyorum; ama annem beni engellemek için türü bahaneler uydurmuyormuş gibi!ona kalsa anca pazara-markete gideceğiz hemde dip dibe. son zamalarda götüne bakıyorlar diyor ya; taktı kafaya. sanırsın kim kardesian gibi kalçam var. valla yok.
çıkmaya çıktık diyelim markete pazara giderken süslenmeyi de manasız, gereksiz saçma bulan da kendi.
ee dışarda nasıl giyeyim bunu?
çıkmayacağız , çıksak da süslenmeyeceğiz.
eee???
ne zaman çıkıyoruz ki giyeceğim anne???
bi zaman giyersin işte, eskimesin, beraber çıktığımızda giyersin.
sanki transparan; çok dikkat çekiyor ve yanımda beni kollayan koruyan annemin olması lazım. yoksa anında kötü yola düşerim!!! ben böyle korunmaya muhtaç bir ahmağım da!!!
hem çıkıp çıkmayacağıma, nereye gideceğime, ne süreyle kalacağıma vs hem de ne giyeceğime de kendi karar vermek istiyor!!
zaten böyle olur; bi yere gideceğizdir benim de ne giyeceğimi düşünmüştür ve ısrar eder onu giy diye.
öyle hafif onu giymeyeceğim cevabına aldırmaz; bastıra bastıra; kesin ve net hatta sert söyleyeceksin de aynı şeyi söylemeyi bırakacak, yoksa devam eder. ama sonra da ben ters birisi oluyorum napayım elli kere aynı şeyi söylüyorsun, benim hayır dememe hiç aldırmıyorsun diyorum. hiç öyle yapmazmış ki!!
hııı resmen kararsızlığımdan o an ki yumuşaklığımdan yararlanır, hatta belki kendi dediği olsun diye sırf öncesinde benden ters tepki alıp sonra vicdan yapmama sebebiyet verecek bir davranışta bulunur ki, ardından ben suçluluk duygusuyla annemin dediğini yapayım.
hiç karışmazmış canım kızlarıma.
ha taa burdan ankara'ya ablama da laf yetiştirmiyor değil ama nasılsa uzakta ablama hava hoş...
o bluzu evde giydim; iki de bir leke olacak yıpranacak dedi; paralansın üstümde inşallah dedim. ay sanırsın gucci'den almışım da 30tllik tişört işte!
bir süre sonra markete giderken o bluzu hatırşlatıyor bana hadi onu giy diye
zaten nereye gideceğimize kendi karar vermiş bir de ne giyeceğime karar verecek.
başka bir şey giyiyorum, aynı şeyi tekrarlıyor bir daha. hani o bluzu varmış ya hadi giyeyimmiş!!
umursamıyorum tartışma çıkmasın diye; ama duramaz işte; yumuşadım mı sandı kararsız mıyım ona göre o anda; bir daha bir daha söylemeden duramaz. hatta müdehale etmeden. bunları yaptıklarıma karışmak olarak görmemeye zaten kararlı.
nazlı hadi bak bunu giy tam yeri.
dolaptan çıkarmış elime vermeye çalışıyor.
başka zaman giyeceğim.
ama işte tam yeri işte!
hani bunu evde giyme eskir dediğinde evde giymezsem nerede giyeceğim gibi bişeyler demiştim ya; sanmış ki ben o bluzu ne zaman giyeceğimi bilemiyorum!!!
salağım ya bunu bile bilemem.
işte yeri zamanı diyor bana.
alıp kaldırıyorum dolaba.
____________
naptığının farkında değil ki. bu ne karışmak ne müdehale etmek.
ama benim üzerimde bunu görmek istiyormuş. bazen böyle der. sanki sevgilim eşim de beim üerimde kendi istediği şeyi görmekten keyif alacak... hayır dediği olsun diye. bir ipin ucunu bıraksam var yaa... ağdama bile karışmıştı sonra lazer epilasyona ..
ne gerek şimdi ağda nazlı kim görecek???
kimse görmeyecekse yapmayacaksın. kendin için yapamazsın çünkü önemsizsin..
hakim olmayı o kadar çok seviyor ki elini versen kolunu kaptırırsın; sonra bir bakarsın herşeyini ele geçirmiş, sana yaşayacak alan bırakmamış.
__________
giyseydin işte nazlı tam yeri.
salak bir markete giderken mi yeri?
evde mi eskiteceksin ev sanki yeri!!!
sanki abiye bluz yaa.. yatarken giyecem toz bezi yapacam inadımdan haaa...
hani markete giderken süslenmek gereksizdi?
(ama bir de hayatımızdaki tek aktivite de bu olacak; başka yok, ama yine de süslenmeyeceksiz;
yan sonuç hayatında neredeyse hiç süslenmemiş olacaksın; hayır temiz ol,ütülü giy ama fazlası yok. düğünden düğüne birilerinin. yani ömründe biz öyle çook kalabalık bir aile de değiliz, 5-10 kere süslenmiş olacaksın o kadar. yeter bize!! kendini daha iiyi hoş hisstemek için yapılmaz mı bakım, süs, hissettme! ne var. yeter bize..)
aman sana iyilik yaramaz.
sıkışınca buna sığınır. hem niye iyiylik olsun ben ne giyeceğime karar veremeyecek kadar aciz bir varlık mıyım?
yai her şeye de kendi karar vermiş olacak.
nereye gideceğiz,
ne kadar kalacağız,
ne giyeceğim
ne kadar süslenmeliyim.
hepsine hükmedecek!
ben bilemem ki. ben düzeltilmesi, değiştirilip şekle sokuklası gereken hatalar abidesiyim!!!
evimiz serin üşüdüm ben,
gömlek giyelim!
annem üşüdüğüne göre kesin ben de üşümüşümdür!! ben onun klonu kuklasıyım. aynı anda aynı şeyleri yapmak düşünmek hissetmek zorundayız. e beni o doğurdu. benim nasıl olsun kendi kişiliğim ki.
herrşeyime kendisi karar verecek hadi belki lütfederse bana seçenek sunar...
gömlek giyelim!
annem üşüdüğüne göre kesin ben de üşümüşümdür!! ben onun klonu kuklasıyım. aynı anda aynı şeyleri yapmak düşünmek hissetmek zorundayız. e beni o doğurdu. benim nasıl olsun kendi kişiliğim ki.
herrşeyime kendisi karar verecek hadi belki lütfederse bana seçenek sunar...
yemeği benden önce yemiş erken aklkınca erken acıkmış.
15 dakikaya bir yiyebilirsen ye deyip duruyor.
yiyebilirsem yerim!!
ya da acıktıysan ye. diyor...
bunları bile bilemem o kadar man kafayım!!
_____________
kendini güçlü akıllı bilir kişi vs hissetmenin bir yolu da başkalarını aşağı görmek ya da o hale getirmeye çalışmaktır. bir ex vardı da; seni aşağı çekmeye çalışır....
15 dakikaya bir yiyebilirsen ye deyip duruyor.
yiyebilirsem yerim!!
ya da acıktıysan ye. diyor...
bunları bile bilemem o kadar man kafayım!!
_____________
kendini güçlü akıllı bilir kişi vs hissetmenin bir yolu da başkalarını aşağı görmek ya da o hale getirmeye çalışmaktır. bir ex vardı da; seni aşağı çekmeye çalışır....
sehpa sevdası.
sırf yazlıkta bile 3 zigon sehpa, 2 tane de tekli sehpa var ama anneme az geliyor. bi mağazada gördüğü sehpaya kafayı takmış. alalım diye ısrar ediyor.
bu arada evde bolca tabure, sandalye de var.
lüzum yok, koyacak yer bile yok; hem temizlik yaparken o kadar zor oluyor ki.
son zigonu da ben yardım ederim sana diyerek aldırdı ama hiç elini bile sürmedi ben çalışırken...
yatak örtüsü nevresim takımı ve sandalet terlik sevdasından beter bu....
yazlıkta kullandığım yatak-kanepenin hem ayak hem baş ucunda sehpa var ve çarpılıyor.
düzgün yatayıımmış ben de deli gibi değil!!!
sanırsın kendi düzgün yatıyor. iddiası öyle tabi.
oldu ya bir misafirlik gibi zorunlu bir durumla annemle aynı yatağı paylaşmak durumunda kaldım, gündüz yapamağını gece yapıyor sanki resmen tekme tokat. ama iddiası sadece arada bir sağa sola dönmesiymiş...
sırf yazlıkta bile 3 zigon sehpa, 2 tane de tekli sehpa var ama anneme az geliyor. bi mağazada gördüğü sehpaya kafayı takmış. alalım diye ısrar ediyor.
bu arada evde bolca tabure, sandalye de var.
lüzum yok, koyacak yer bile yok; hem temizlik yaparken o kadar zor oluyor ki.
son zigonu da ben yardım ederim sana diyerek aldırdı ama hiç elini bile sürmedi ben çalışırken...
yatak örtüsü nevresim takımı ve sandalet terlik sevdasından beter bu....
yazlıkta kullandığım yatak-kanepenin hem ayak hem baş ucunda sehpa var ve çarpılıyor.
düzgün yatayıımmış ben de deli gibi değil!!!
sanırsın kendi düzgün yatıyor. iddiası öyle tabi.
oldu ya bir misafirlik gibi zorunlu bir durumla annemle aynı yatağı paylaşmak durumunda kaldım, gündüz yapamağını gece yapıyor sanki resmen tekme tokat. ama iddiası sadece arada bir sağa sola dönmesiymiş...
dolaştık biraz sahilde; benim zorumla ama yoruldu hemen. bir yere oturmak istedi.
hem bana dikkat et der hem gitti kendi evsiz gibi berduş gibi bi adamın yaına oturuverdi. görmüyor ki gözü ben deyince kabahat, ve inat ediyor gözlük takmayacak..
lens mi? lensi nasıl taksın pimpirikli annem... bana taktırı artık sonrada gözümü oydun kör olacağım senin yüzünden der artık.. beni beğenmemek suçlamak için fırsat olur..
lazerle mi çizdirsin?doktora götürünceye kadar bile akla karayı seçtim, ödü kopuyor doktordan. ölseymiş daha iyiymiş!!
anca en kolayı cilt doktoruna gider; oraya bile gitmek mesele; dırdır şikayet geçti gerek yok, korkudan ölüyor.. bir keresinde daha ciddi birşey çıkarsa diye endişeleniyorum diyor. iyi işte bilir hemen tedavi ettiririz. ay neresi iyi hiç bilmeyeyim daha iyi olmam ben tedavi falan olmam olmam olmam!!!
dedi!!
neyse işaret ediyorum, adam da anlamasın ayıp olmasın diye çabalıyorum ama annemde tık yok anlamıyor. gel diyor yer var sen de otur nazlı!!!
anlamadı bir türlü. şuradaki bankın manzarası daha güzel diye kaldırabildim.
kalktı ama anlamadı yorgunmuş bi dinlendirmemiş bi oturtmamışım ne kadar bencilmişim.
ya adam evsiz gibi onun için.
bize ne nazlı? nolmuş ki eline? ay iş kazasıdır, çok oluyor ülkemizde. özürlü diye adamdan kaçmak ayıp değil mi kızım? (nefes almadan motor gibi suçluyor beni)
elsiz değil anne evsiz evsiz.
bize ne canım elsizse.
anne evsiz diyorum yaa!! sokakta kalan, berduş gibi bir tip!
aaaaaa!!! niye söylemiyorsun????????????? bit varsa ya??????
bi saattir niye debeleniyorum ya anlamıyorsun ki!!
söyleseydin!
adam suratıma bakarken ayıp olmaz mı?
aman ayıpsa ayıp!!! aaaa oturma deseydin!!!
dedim dinlemedin!
çekseydin beni o zaman aa söyler insan yaa!!
söyledim ya!! anlamadın.
söylemedin!! ayyya ayya.
bana ayıpları öğretirken iyi ama işine gelmesin nazlı ayıp etse nolacak. ama sonra diyecek bana ayıp ettin diye!
hem bana dikkat et der hem gitti kendi evsiz gibi berduş gibi bi adamın yaına oturuverdi. görmüyor ki gözü ben deyince kabahat, ve inat ediyor gözlük takmayacak..
lens mi? lensi nasıl taksın pimpirikli annem... bana taktırı artık sonrada gözümü oydun kör olacağım senin yüzünden der artık.. beni beğenmemek suçlamak için fırsat olur..
lazerle mi çizdirsin?doktora götürünceye kadar bile akla karayı seçtim, ödü kopuyor doktordan. ölseymiş daha iyiymiş!!
anca en kolayı cilt doktoruna gider; oraya bile gitmek mesele; dırdır şikayet geçti gerek yok, korkudan ölüyor.. bir keresinde daha ciddi birşey çıkarsa diye endişeleniyorum diyor. iyi işte bilir hemen tedavi ettiririz. ay neresi iyi hiç bilmeyeyim daha iyi olmam ben tedavi falan olmam olmam olmam!!!
dedi!!
neyse işaret ediyorum, adam da anlamasın ayıp olmasın diye çabalıyorum ama annemde tık yok anlamıyor. gel diyor yer var sen de otur nazlı!!!
anlamadı bir türlü. şuradaki bankın manzarası daha güzel diye kaldırabildim.
kalktı ama anlamadı yorgunmuş bi dinlendirmemiş bi oturtmamışım ne kadar bencilmişim.
ya adam evsiz gibi onun için.
bize ne nazlı? nolmuş ki eline? ay iş kazasıdır, çok oluyor ülkemizde. özürlü diye adamdan kaçmak ayıp değil mi kızım? (nefes almadan motor gibi suçluyor beni)
elsiz değil anne evsiz evsiz.
bize ne canım elsizse.
anne evsiz diyorum yaa!! sokakta kalan, berduş gibi bir tip!
aaaaaa!!! niye söylemiyorsun????????????? bit varsa ya??????
bi saattir niye debeleniyorum ya anlamıyorsun ki!!
söyleseydin!
adam suratıma bakarken ayıp olmaz mı?
aman ayıpsa ayıp!!! aaaa oturma deseydin!!!
dedim dinlemedin!
çekseydin beni o zaman aa söyler insan yaa!!
söyledim ya!! anlamadın.
söylemedin!! ayyya ayya.
bana ayıpları öğretirken iyi ama işine gelmesin nazlı ayıp etse nolacak. ama sonra diyecek bana ayıp ettin diye!
bir dışarı çıktık neffret etmediği bişey kalmadı..
yürüyüş anlamsızmış, ne gerek varmış, kim demiş bu kadar yürü diye, derdimiz neymiş?
yoksa doktor mu dedi nazlı???
gizli bir hastalığım var doktor çok yürü dedi. yoksa niye yürüyeyim evimde pinekler, tv izler balkondan bakarak yaşarım. başkaları yaşar ben seyrederim!!!
yoksa doktor mu dedi nazlı?
evet çok yürüyüş yaparsam evlilik isteğim artarmış, evlenmek istemek için beyne çok oksijen gitmeliymiş!!
amaan sen de alay edilecek şey mi bu?
ona göre yürümenin bir mantığı, bir sebebi, sonucu olmalı. nedensiz yürünmez ki???
yürüyüş anlamsızmış, ne gerek varmış, kim demiş bu kadar yürü diye, derdimiz neymiş?
yoksa doktor mu dedi nazlı???
gizli bir hastalığım var doktor çok yürü dedi. yoksa niye yürüyeyim evimde pinekler, tv izler balkondan bakarak yaşarım. başkaları yaşar ben seyrederim!!!
yoksa doktor mu dedi nazlı?
evet çok yürüyüş yaparsam evlilik isteğim artarmış, evlenmek istemek için beyne çok oksijen gitmeliymiş!!
amaan sen de alay edilecek şey mi bu?
ona göre yürümenin bir mantığı, bir sebebi, sonucu olmalı. nedensiz yürünmez ki???
beraber bir yere gittiğimizde, bişey yaptığımızda örnek veriyor. bak buraya da rahatlıkla tek başına gelinir nazlı. hhııı.
meğer tek başıma gelemiyorum sanmış. çok sonra anladım. niye öyle sanmış bilmem. ben kendine gelme dedikçe peşime takılır ama aslında gelme demekle gel çok korkuyorum gibi bişey demek istediğimi sanmış olmalı...
meğer tek başıma gelemiyorum sanmış. çok sonra anladım. niye öyle sanmış bilmem. ben kendine gelme dedikçe peşime takılır ama aslında gelme demekle gel çok korkuyorum gibi bişey demek istediğimi sanmış olmalı...
Saat 18.00'da çıkalım dedi, bilmem nereye gidecekmişiz; saat 15.00dan itibaren saat başı hatırlatıyor. Tamaaam anladıım!
Anca hazırlanırsın diye.
??????
3 saatte mi hzırlanıyorum?
Ne bileyim çok uzun sürüyor!
20 dakika.
Yook çok daha uzun!
Kendi sadece şortunu değişip saçını tarıyor çantasını alıp terliğini giyiyor ondan 5 dkyı geçmiyor.
Ama acele de çıksam gene suçluyum. Niye süslenmedin?
Kendi karar verecek ne kadar süsleneceğime mesele o.
Anca hazırlanırsın diye.
??????
3 saatte mi hzırlanıyorum?
Ne bileyim çok uzun sürüyor!
20 dakika.
Yook çok daha uzun!
Kendi sadece şortunu değişip saçını tarıyor çantasını alıp terliğini giyiyor ondan 5 dkyı geçmiyor.
Ama acele de çıksam gene suçluyum. Niye süslenmedin?
Kendi karar verecek ne kadar süsleneceğime mesele o.
Sabahları ilk yaptığı iş sigara yakmak, sürekli ağzında emzlş gibi sigarayla dolaşır, dumanından yanan sol gözünü de kısar, sigara ağzındayken konuşur da.
Gündüz içtiği yetmiyor, ya tartışma ya ben balkona kaçıyorum peşimden seğirtip geliyor niye balkona çıktım anlamıyor. Sıcak basıyor menopoza giriyorum sanıyor!!
Gece yarısı tuvalete kalktığı zaman da bi iki tane içip öyle yatıyor!
Evet, hadi kendini gözzden çıkardın bana niye solutuyorsun? Duman o bişey olmaz der, inanıyor.
Hadi zararını bırak ben rahatsız oluyorum, napsınmış her seferinde balkonda mı içecekmik yani?
Ama başkasına övünür asssla kızının yanında içmezmiş; sabah kahvaltıda suratıma üfleyen kimdi?
Bi de klima taktırdık salona, ben uğraştım zorla. Annem karşı! Ne klima ne vantiratör, pencereler de hırsız girer diye kapalı, duş da alınıp yatılmaz, eskiden haftada bir yıkanırdık desturudur; sobra niye terliyor Nazlı: menopoz!
Klima vardı, annemin odasında üstüne geliyor diye açtırmıyor. Tamam, ben salonda açayım aylarca yok dedi direndi. Mesela ben yakınıma vantiratör kuruyorum rüzgar olsun diye annem gece gizlice gelip çekiyor fişini!
üşütormoşüm? Ya mesin 40 dereceee! Sen fazla sıcaklanıyorsun? !
Zorla klima taktırdım salona, sana az gelir zararı olmaz ama ferahlartır diye dil döke döke ikna ettim! Ama diyor 1 saat çalıştıracağız ha, yeter!
1 saat çalışacak sabaha kadar yetecekmiş! Hııı
Gündüz içtiği yetmiyor, ya tartışma ya ben balkona kaçıyorum peşimden seğirtip geliyor niye balkona çıktım anlamıyor. Sıcak basıyor menopoza giriyorum sanıyor!!
Gece yarısı tuvalete kalktığı zaman da bi iki tane içip öyle yatıyor!
Evet, hadi kendini gözzden çıkardın bana niye solutuyorsun? Duman o bişey olmaz der, inanıyor.
Hadi zararını bırak ben rahatsız oluyorum, napsınmış her seferinde balkonda mı içecekmik yani?
Ama başkasına övünür asssla kızının yanında içmezmiş; sabah kahvaltıda suratıma üfleyen kimdi?
Bi de klima taktırdık salona, ben uğraştım zorla. Annem karşı! Ne klima ne vantiratör, pencereler de hırsız girer diye kapalı, duş da alınıp yatılmaz, eskiden haftada bir yıkanırdık desturudur; sobra niye terliyor Nazlı: menopoz!
Klima vardı, annemin odasında üstüne geliyor diye açtırmıyor. Tamam, ben salonda açayım aylarca yok dedi direndi. Mesela ben yakınıma vantiratör kuruyorum rüzgar olsun diye annem gece gizlice gelip çekiyor fişini!
üşütormoşüm? Ya mesin 40 dereceee! Sen fazla sıcaklanıyorsun? !
Zorla klima taktırdım salona, sana az gelir zararı olmaz ama ferahlartır diye dil döke döke ikna ettim! Ama diyor 1 saat çalıştıracağız ha, yeter!
1 saat çalışacak sabaha kadar yetecekmiş! Hııı
Acıktığı zaman kendini kaybediyor. Gözü bişey görmüyor. Hayattan alınacak tek zevkin yemek yemekten ibaret olduğundan kesin emin, öyleymiş karar vermiş ya.
Kaptı elimden sandöviçi tabi elimi tırmalayarak daha açmadan. öyle bir ısırışı var ki kıtlıktan çıkmış sanki. Açlıktan görmez duymaz oluyor, odaklanıyor yiyeceğe. Zaten normalde de kendi düşünce, fikir, kararlarına odaklanır ya.
Ben laf anlatıncaya kadar yuttu!
Evet streç filmi yuttu.
Ya dur açmadım daha.
Ver ver çok acıktım.
Naylonu var daha.
Ver ver hammmmmm.
Anne dur naylonu var!
Mmmmmm, hımmmm.
Ya dur streç filmi var!!
Ben elinden almaya çalışıyorum annem çekiliyor! Elime de vuruyor! Yiyormuş çok acıkmış!
Ya streç filmini çıkartmamıştım daha dur! Anne ay bi dur yeme yeme!
Komik, yemeğini önünden çalmaya çalışıyorum sanır gibi.
Tavırlar.
Duymaz oldu da naylon diyorum açmadım streç film.
çocuk gibi yani bu kadar saçma olur.
Hooop yedi yuttu birazını.
Kalkıp kaptım elinden sandöviçi. Ama hali komedi. çok acıkmış kıtlıktan çıkmış annesinin elinden yiyeceğini alan kötü kalpli evlat! = ben Nazlı!
Ya yiyorum Nazlı ver şunu!
Diyerek beni çekiştiriyor.
Ya anne bu kadar olur streç filmi yedin!
Açım çok ver şunu beee!
Dur bi paketi açayım paketiii!
????
Açıp veriyorum devam ediyor.
Bir süre sonra sitemkar niye aldın elimdeen?? Ayyy bebek bebek!
Valla çocuklaştı iyice! Ama farkı fena halde tırmalıyor, aşırı küfürbaz, dırdırcı, had safhada negatif ve nefret dolu ve acayip ossuruyor!
Eskiden kapak, paket gibi şeyleri biz açamazdık, ya bilemez ya elimizin gücü yetmezdi. Annem de sinirlenirdi, azarlı azarlı konuşur beceriksiz derdi. şimdi kendi açamıyor çünkü açılma yerini göremiyor, sinirlenip sövüyor. Açabilse de öyle bir sinirle yırtıyor ki elindekini yere döküyor. Mesela bu gün tüm salon susamlı çubuk kreker oldu! Bütün salona saçıldı nasıl bir sinirle paketi yırttıysa! Söverek tabi ki! Bazen yapamadığını kabul edip bana yaptırır. çoğu şeyi. Damacanadan su pompalamayı bile bilmiyor, teklonoji başka konu, streç film gibi şeyler, tüm paket ve kapaklar da bende. Ama memnun mu gene değil. Kırk yılda bir bi yere gitsek çocuğumla ilgilenir gibi annemle ilgilenmem gerekiyor, başkalarının duyacağı gibi teşekkür etse de kibarca, duymayacakları zaman sinirli sinirli dırdır ediyor. Ablamlar da bizi illa da balıkçıya götürür; ben anneme hizmet etmekten hiçbişeyin tadını alamam; annem bundan memnun; kendi ne kadar memnuniteysizse ben de öyle olayım ister gibi ve şikayet eder durur bunlara rağmen. Suyunu açar doldururum, defalarca peçete verir, tuz verir gene su doldururum, balığın kılçığını ayıklarım, salata veririm, düşürdüğü çatalının yerine yenisini isterim, meşrubat veririm. Tüm bunları yapmaktan ağzıma sakikalar sonra tam lokma koyacakken balığının soğuduğu şikayetinde bulunur! Kılçık fobisi yüzünden dakikalarca annemin balığını didikledim ağzıma lokma koyamadım ama hep şikayet! Soğumuş buuu!! E benim ki de soğudu! Ben de soğuk yiyecem ne var? Ama hayır illa keyif almayacak ve bana aldırmayacak ya. Hiçbişeye benzemiyormuş soğuk balık eti vb dırdır. Başkasına ay canııım Nazlıcım sağol der rol yaparak ama bana bana şikayet!
Ayıklarken de güzel mi diye sorar.
Bilmiyorum daha ayıklıyorum anne!
Soğumuş buuu!
Napayım iyi ayıklamak için.
Ama buz gibii!
Benim ki ya, daha da buz gibi olacak!
Niye?
Ay önce seninkini ayıkladım da ondan.
Haa? Seninkini?
şimdi ayıklıyorum işte anne!
şüpheyle bakıyor iyice. Yani annemin balığının soğumasının sebebi ben önce kendiminkini yedim anneme sonra ayıklayıp verdim ondan! Ya burnunun dibindeyim dibinde, ikide bi kolumuz çarpışıyor, dönüp dönüp bikey diyor bişey istiyor; nasıl görmez kendiminkini yemediğimi daha? Nasıl bir kafa?
Dakikalarca uğraştım şikayet ediyor, ağzını büke büke efendim beğenmeyerek yiyor! Ben iş yaparken o sohbet etti ben edemedim bile, sonra da sıkılmışmış!
Evet çocuk gibi. Bir de tutmuş bana evlen çocuk yap diyor!
Tabi koca burada bir piyon, annemin tasvirlerinde beni gebe bırakan, bizi ailecek yemeğe götüren, biyerlere götüren, anneme saygılı, akşamları annemin bizimle olmasından şikayet etmeyecek hayali bir arkadaş gibi bir piyon.
çocuk olsa ne olacak demek kıskanacak? Ben bi çocukla bir yaşlı çocukla boğuşacağım. Tabi önce bebeğin maması yemesi falan annem de yandan somurtuk bana tabağını uzatacak ayıkla şunu, Nazlıı peçete ver, Nazlııı su doldur.
Ne??????
Kaptı elimden sandöviçi tabi elimi tırmalayarak daha açmadan. öyle bir ısırışı var ki kıtlıktan çıkmış sanki. Açlıktan görmez duymaz oluyor, odaklanıyor yiyeceğe. Zaten normalde de kendi düşünce, fikir, kararlarına odaklanır ya.
Ben laf anlatıncaya kadar yuttu!
Evet streç filmi yuttu.
Ya dur açmadım daha.
Ver ver çok acıktım.
Naylonu var daha.
Ver ver hammmmmm.
Anne dur naylonu var!
Mmmmmm, hımmmm.
Ya dur streç filmi var!!
Ben elinden almaya çalışıyorum annem çekiliyor! Elime de vuruyor! Yiyormuş çok acıkmış!
Ya streç filmini çıkartmamıştım daha dur! Anne ay bi dur yeme yeme!
Komik, yemeğini önünden çalmaya çalışıyorum sanır gibi.
Tavırlar.
Duymaz oldu da naylon diyorum açmadım streç film.
çocuk gibi yani bu kadar saçma olur.
Hooop yedi yuttu birazını.
Kalkıp kaptım elinden sandöviçi. Ama hali komedi. çok acıkmış kıtlıktan çıkmış annesinin elinden yiyeceğini alan kötü kalpli evlat! = ben Nazlı!
Ya yiyorum Nazlı ver şunu!
Diyerek beni çekiştiriyor.
Ya anne bu kadar olur streç filmi yedin!
Açım çok ver şunu beee!
Dur bi paketi açayım paketiii!
????
Açıp veriyorum devam ediyor.
Bir süre sonra sitemkar niye aldın elimdeen?? Ayyy bebek bebek!
Valla çocuklaştı iyice! Ama farkı fena halde tırmalıyor, aşırı küfürbaz, dırdırcı, had safhada negatif ve nefret dolu ve acayip ossuruyor!
Eskiden kapak, paket gibi şeyleri biz açamazdık, ya bilemez ya elimizin gücü yetmezdi. Annem de sinirlenirdi, azarlı azarlı konuşur beceriksiz derdi. şimdi kendi açamıyor çünkü açılma yerini göremiyor, sinirlenip sövüyor. Açabilse de öyle bir sinirle yırtıyor ki elindekini yere döküyor. Mesela bu gün tüm salon susamlı çubuk kreker oldu! Bütün salona saçıldı nasıl bir sinirle paketi yırttıysa! Söverek tabi ki! Bazen yapamadığını kabul edip bana yaptırır. çoğu şeyi. Damacanadan su pompalamayı bile bilmiyor, teklonoji başka konu, streç film gibi şeyler, tüm paket ve kapaklar da bende. Ama memnun mu gene değil. Kırk yılda bir bi yere gitsek çocuğumla ilgilenir gibi annemle ilgilenmem gerekiyor, başkalarının duyacağı gibi teşekkür etse de kibarca, duymayacakları zaman sinirli sinirli dırdır ediyor. Ablamlar da bizi illa da balıkçıya götürür; ben anneme hizmet etmekten hiçbişeyin tadını alamam; annem bundan memnun; kendi ne kadar memnuniteysizse ben de öyle olayım ister gibi ve şikayet eder durur bunlara rağmen. Suyunu açar doldururum, defalarca peçete verir, tuz verir gene su doldururum, balığın kılçığını ayıklarım, salata veririm, düşürdüğü çatalının yerine yenisini isterim, meşrubat veririm. Tüm bunları yapmaktan ağzıma sakikalar sonra tam lokma koyacakken balığının soğuduğu şikayetinde bulunur! Kılçık fobisi yüzünden dakikalarca annemin balığını didikledim ağzıma lokma koyamadım ama hep şikayet! Soğumuş buuu!! E benim ki de soğudu! Ben de soğuk yiyecem ne var? Ama hayır illa keyif almayacak ve bana aldırmayacak ya. Hiçbişeye benzemiyormuş soğuk balık eti vb dırdır. Başkasına ay canııım Nazlıcım sağol der rol yaparak ama bana bana şikayet!
Ayıklarken de güzel mi diye sorar.
Bilmiyorum daha ayıklıyorum anne!
Soğumuş buuu!
Napayım iyi ayıklamak için.
Ama buz gibii!
Benim ki ya, daha da buz gibi olacak!
Niye?
Ay önce seninkini ayıkladım da ondan.
Haa? Seninkini?
şimdi ayıklıyorum işte anne!
şüpheyle bakıyor iyice. Yani annemin balığının soğumasının sebebi ben önce kendiminkini yedim anneme sonra ayıklayıp verdim ondan! Ya burnunun dibindeyim dibinde, ikide bi kolumuz çarpışıyor, dönüp dönüp bikey diyor bişey istiyor; nasıl görmez kendiminkini yemediğimi daha? Nasıl bir kafa?
Dakikalarca uğraştım şikayet ediyor, ağzını büke büke efendim beğenmeyerek yiyor! Ben iş yaparken o sohbet etti ben edemedim bile, sonra da sıkılmışmış!
Evet çocuk gibi. Bir de tutmuş bana evlen çocuk yap diyor!
Tabi koca burada bir piyon, annemin tasvirlerinde beni gebe bırakan, bizi ailecek yemeğe götüren, biyerlere götüren, anneme saygılı, akşamları annemin bizimle olmasından şikayet etmeyecek hayali bir arkadaş gibi bir piyon.
çocuk olsa ne olacak demek kıskanacak? Ben bi çocukla bir yaşlı çocukla boğuşacağım. Tabi önce bebeğin maması yemesi falan annem de yandan somurtuk bana tabağını uzatacak ayıkla şunu, Nazlıı peçete ver, Nazlııı su doldur.
Ne??????
8.08.2015
O KADAR YALNIZIM Kİ, GERÇEKTEN HİÇ ARKADAŞIM YOK.
MECAZİ DEĞİL. YANİ TANIDIKLARIM VAR, MECBUREN, İHTİYAÇTAN ÖTÜRÜ KARŞILIKLI CÜMLE KURDUĞUM İNSANLAR VAR.
AMA ARKADAŞIM YOK. DOST HELE... PEH PEH PEH.
ESKİDEN BABALARIYLA İYİ ANLAŞAN, GEZEN İNSANLARI KISKANIRDIM. ARTIK İYİ ARKADAŞLARI, ARKADAŞ GRUPLARI OLANLARI DA KISKANIYORUM.
Bİ YAŞTAN SONRA İNSANLAR KENDİ ALEMLERİNE DALIYOR ARTI ROBOTLAŞIYOR. İŞ EV ARASINDA MEKİK DOKURKEN KENDİNE ZAMAN AYIRMAK YOK. ARKADAŞLARIM BÖYLE. ESKİ ARKADAŞLARIM.
AMA BURADA YAZDIKLARIMIN DOĞRULUĞUNDAN ŞÜPHE DUYABİLİRSİNİZ. ÇÜNKÜ YALNIZLIKTAN MANYAKLAŞIYORUM.
BENİM FANTEZİ DÜNYAM DA BOKTAN BE!!
VAR YA HAYAL DÜNYAMDA BİLE MUTLU OLAMIYORUM.
UNUTMUŞUM.
MUTLU OLMAK, İLETİŞİM KURMAK, DERTLEŞMEK, PAYLAŞMAK..
BEN SÜREKLİ BOŞLUĞA LAF SAÇIYORUM ASLINDA.
BEN Bİ MACERALI HAYAL DÜNYAMA DÖNEYİM DE ÇENEM KAPANSIN YOKSA AĞLAYACAĞIM. YAZDIM AMA RAHATLAYAMADIM BE!!
MECAZİ DEĞİL. YANİ TANIDIKLARIM VAR, MECBUREN, İHTİYAÇTAN ÖTÜRÜ KARŞILIKLI CÜMLE KURDUĞUM İNSANLAR VAR.
AMA ARKADAŞIM YOK. DOST HELE... PEH PEH PEH.
ESKİDEN BABALARIYLA İYİ ANLAŞAN, GEZEN İNSANLARI KISKANIRDIM. ARTIK İYİ ARKADAŞLARI, ARKADAŞ GRUPLARI OLANLARI DA KISKANIYORUM.
Bİ YAŞTAN SONRA İNSANLAR KENDİ ALEMLERİNE DALIYOR ARTI ROBOTLAŞIYOR. İŞ EV ARASINDA MEKİK DOKURKEN KENDİNE ZAMAN AYIRMAK YOK. ARKADAŞLARIM BÖYLE. ESKİ ARKADAŞLARIM.
AMA BURADA YAZDIKLARIMIN DOĞRULUĞUNDAN ŞÜPHE DUYABİLİRSİNİZ. ÇÜNKÜ YALNIZLIKTAN MANYAKLAŞIYORUM.
BENİM FANTEZİ DÜNYAM DA BOKTAN BE!!
VAR YA HAYAL DÜNYAMDA BİLE MUTLU OLAMIYORUM.
UNUTMUŞUM.
MUTLU OLMAK, İLETİŞİM KURMAK, DERTLEŞMEK, PAYLAŞMAK..
BEN SÜREKLİ BOŞLUĞA LAF SAÇIYORUM ASLINDA.
BEN Bİ MACERALI HAYAL DÜNYAMA DÖNEYİM DE ÇENEM KAPANSIN YOKSA AĞLAYACAĞIM. YAZDIM AMA RAHATLAYAMADIM BE!!
7.08.2015
Duştan çıktım diyor ki;
ben sana hazırladım giyecek, giy de gidelim.
Ne kadar iyi düşünceli değil mi, ne giyeceğim diye kafa patlatıp kendimi yormayayım diye benim için kafa yoruyor.
Ben o güzel kafamı hiç yormayayım temel, ilkel ihtiyaçlarımı bile düşünür, benim hiiç düşünmeme gerek yok!
Tabi ki giymek istediği, planladığım şeyler değil. Dolap kendi odasında diye karar hakkı da kendinde varsayıyor. Dolapların hakimi! Dipte köşede bulduğu eskimiş, solmuş bir bluzu layık görmüş bana sağolsun! Altına da kapri!
Daha şortluk zaman gelmedi; kendisi karar verecek ne zaman ne kadar süre şort giyilecek!!
Hazırlanıyorum, görüyor, ben sana çıkartmıştım diyor. iyilik etmişmiş. Değil, öyle olsa sorar ne giyeceksen çıkarayım falan der. Sorma gereği duymuyor çünkü sadece kendi karar vermek istiyor.
Niye giymiyorsun hiç o bluzu çok güzel!
O kadar eprimiş ki, sünmüş ki neyini giyeyim?
Ama çok güzeldi çok para verdik!
....
Pazara gitmek o kadar büyük ve eğlenceli bir aktivite ki ona göre 2 gün öncesinden heyecanlanmaya ve planlamaya başlıyor. Ne giyeceğiz neden onları giyeceğiz, neler alacağız defalarca ama cidden defalarca tekrar tekrar anlatıyor bana. Planlamış benim ne giyeceğimi bile. Hayır uymam bir kere elini verdin mi kaptırırsın kolunu!
ben sana hazırladım giyecek, giy de gidelim.
Ne kadar iyi düşünceli değil mi, ne giyeceğim diye kafa patlatıp kendimi yormayayım diye benim için kafa yoruyor.
Ben o güzel kafamı hiç yormayayım temel, ilkel ihtiyaçlarımı bile düşünür, benim hiiç düşünmeme gerek yok!
Tabi ki giymek istediği, planladığım şeyler değil. Dolap kendi odasında diye karar hakkı da kendinde varsayıyor. Dolapların hakimi! Dipte köşede bulduğu eskimiş, solmuş bir bluzu layık görmüş bana sağolsun! Altına da kapri!
Daha şortluk zaman gelmedi; kendisi karar verecek ne zaman ne kadar süre şort giyilecek!!
Hazırlanıyorum, görüyor, ben sana çıkartmıştım diyor. iyilik etmişmiş. Değil, öyle olsa sorar ne giyeceksen çıkarayım falan der. Sorma gereği duymuyor çünkü sadece kendi karar vermek istiyor.
Niye giymiyorsun hiç o bluzu çok güzel!
O kadar eprimiş ki, sünmüş ki neyini giyeyim?
Ama çok güzeldi çok para verdik!
....
Pazara gitmek o kadar büyük ve eğlenceli bir aktivite ki ona göre 2 gün öncesinden heyecanlanmaya ve planlamaya başlıyor. Ne giyeceğiz neden onları giyeceğiz, neler alacağız defalarca ama cidden defalarca tekrar tekrar anlatıyor bana. Planlamış benim ne giyeceğimi bile. Hayır uymam bir kere elini verdin mi kaptırırsın kolunu!
Ayy Nazlı çarptıın!
Sürekli arkamdasın anne!
ne ilk ne son. Annem ben bi iş yaparken tepemde dikilemiyorsa, ya da önümde arkamda durur. Diyelim elektrik süpürgesiyle yerleri alıyorum eğilmiş, küüüt, ay çarptın Nazlı!
Hem arkamda durur hem hareket halindeyim mecburen ama anlamaz hem de çekilmez yani, sonra çarptın bana ayağıma bastın der.
Niye popomun arkasındasın hep??
Ya da önümde durur. Nasıl kapı eşiklerinde dikilmeye bayılır. Anlayamadığından. Diyelim bir araçtan iniyoruz önce annem indi, indiği yerde durur kalır, biraz ileri gitmek aklına gelmiyor, sonra hadi Nazlıııı diyor bir de.
Anne biraz ilerle.
Hadi ya ağaç oldum in!
Ya az öteye git anne.
Ay hadi!
Anlayamıyor illa zorla dokunarak ittirerek anlatacaksın.
Anne az ileri gider misin?
Anlayamaz tersler bir de.
Sırtına mı bineceğlm anne bi ilerlee.
Gerçekten algılayamıyor.
Ya da kapı eşiğinde kalakalır ve gel der, çık der ya da . Sen varsı nasıl çıkayım?
Asansöre binerken inerken de aynı.
Anlık bir kalakalma değil yani, hani yaşı icabı yavaşlamasından da değil ilerlemek aklına gelmiyor, söylesen de anlayamıyor bile niye.
Asansöre biner ya tam ortasında durur, bazen bu yüzden kapı kapanır ben binemem, anlamıyor ama. Ben binmeye çalıştığımda da mecburen haliyle annemi itmem gerekiyor. Hep itiyor oluyorum o zaman da. Ama yer yok, kabin dar, biri ortada heyula gibi dikilince ne sağına ne soluna bir kişi sığacak kadar yer kalamıyor. çünkü yanfiri binecek halin yok, üstelik binince bir de yerinde kapıya doğru yüzünü dönmen lazım, tersin tersin inecek değilsin ya sonra???
Noluyor illa çarpışıyoruz.
Bilmez kenara çekilmek ne?
Dün de bana su doldur kalmadı diyor. Normal damacana kapağına takılan dandik pompaların bile nasıl çalıştığını bilmiyor. Kendi dolduramıyor, basmış olmamış bozukmuş bu?
Düğme gibi basılacak sanıyor! Yıllaaaar oldu, beni su doldururken bile izlememiş hiç!!??
Ha bu kez de her zamanki dikilme modunda, hem de damacananın tam önünde. Ve bana doldur diyor.
Alıyorum sürahiyi elime, o sırada suyu bitmiş de soğuk su kalmamış da ne kadar susamış da diye dırdır ediyor, ne efendim güneşlenme derdindeymişim ben ne varsaymış bu kadar, susuz kalmış gene, basmış basmış olmamış bozmuşum demek! Hadi doldur hadi aaaa Nazlıı!
Tamam.
Ay hadi hadi aaa doldur çok susadım aaaa?
Tamam damacananın önündesin.
Ayy çok susadım çok, sen de gittin pompa bozuk dolmadı ay hadi Nazlı aaa??!!
Tamam.
E hadiii!
Anne tamam damacananın önündesin! Bacağının arasındanmı uzanıp dolduracağım??
Anlaması algılaması çekilmezl bile uzuuuun saniyeler sürüyor.
Dinlemiyor çünki kendi düşoncelerinin peşinde...
önce yüzüme bakıyor, hadi der gibi hareketler yapıyor, boş bük bakıyor tekrar yüzüme, dinlemediği için içinden bu kız bir su dolduramadı diyor, hep bende bulur kabahati, ben yapamam anlayamam ona göre. Sonra ben mecburen kolundan şöyle dokunup ittirerek damacananın önünde dikildiğini işaret ediyorum.
Aslında çok kısa bir an ama uzuyor, sonra bana aa bu kız beni niye itiyor diye bozuk ve tersleyerek bakıyor suratıma.
itmesem öyle karşılıklı bel bel bakışıp kalacağız yana kaçılmak aklına gelmiyor bile.
şükür ki kolundan biraz itince bozularak çekiliyor ama az. öyle abuk subuk bi halde ben eğilip pompayla uğraşıyorum, su doluyor sürahiye.
Tam işim bitti deyip doğruluyorum ki kalçam anneme çarpıyor!
Nasıl çrpmasın zaten mutfak dar annem de bana damacanaya ulaşayım diye yer açmayı düşonmüyor hiç.
Sonra ben çarpan ve itekleyen biri oluyorum. Ya da yavaş hareket eden!
Ya yap diyorsu bişeyi sonra yer yol vermiyorsun ki yapayım????
Anlıyor mu? Hayır. Yarın gene aynı.
Akşam saçımı kuruturken de havalı kabarık oldun diye başını eğip tersten kurutursun ya. öyle yaparken tam işlm bitti doğrulduum, küt anneme çarptım.
Tamam ev küçük ama sonuçta da 1 metrekare değil. Gelmiş gelmiş arkamda durmuş dikilmiş niyeyse???
Hem kolum hem kalçam hem saçım çarpıyor.
Ay çarpmışım???!!
Ya popomun dibinde ne arıyorsun????
Sürekli arkamdasın anne!
ne ilk ne son. Annem ben bi iş yaparken tepemde dikilemiyorsa, ya da önümde arkamda durur. Diyelim elektrik süpürgesiyle yerleri alıyorum eğilmiş, küüüt, ay çarptın Nazlı!
Hem arkamda durur hem hareket halindeyim mecburen ama anlamaz hem de çekilmez yani, sonra çarptın bana ayağıma bastın der.
Niye popomun arkasındasın hep??
Ya da önümde durur. Nasıl kapı eşiklerinde dikilmeye bayılır. Anlayamadığından. Diyelim bir araçtan iniyoruz önce annem indi, indiği yerde durur kalır, biraz ileri gitmek aklına gelmiyor, sonra hadi Nazlıııı diyor bir de.
Anne biraz ilerle.
Hadi ya ağaç oldum in!
Ya az öteye git anne.
Ay hadi!
Anlayamıyor illa zorla dokunarak ittirerek anlatacaksın.
Anne az ileri gider misin?
Anlayamaz tersler bir de.
Sırtına mı bineceğlm anne bi ilerlee.
Gerçekten algılayamıyor.
Ya da kapı eşiğinde kalakalır ve gel der, çık der ya da . Sen varsı nasıl çıkayım?
Asansöre binerken inerken de aynı.
Anlık bir kalakalma değil yani, hani yaşı icabı yavaşlamasından da değil ilerlemek aklına gelmiyor, söylesen de anlayamıyor bile niye.
Asansöre biner ya tam ortasında durur, bazen bu yüzden kapı kapanır ben binemem, anlamıyor ama. Ben binmeye çalıştığımda da mecburen haliyle annemi itmem gerekiyor. Hep itiyor oluyorum o zaman da. Ama yer yok, kabin dar, biri ortada heyula gibi dikilince ne sağına ne soluna bir kişi sığacak kadar yer kalamıyor. çünkü yanfiri binecek halin yok, üstelik binince bir de yerinde kapıya doğru yüzünü dönmen lazım, tersin tersin inecek değilsin ya sonra???
Noluyor illa çarpışıyoruz.
Bilmez kenara çekilmek ne?
Dün de bana su doldur kalmadı diyor. Normal damacana kapağına takılan dandik pompaların bile nasıl çalıştığını bilmiyor. Kendi dolduramıyor, basmış olmamış bozukmuş bu?
Düğme gibi basılacak sanıyor! Yıllaaaar oldu, beni su doldururken bile izlememiş hiç!!??
Ha bu kez de her zamanki dikilme modunda, hem de damacananın tam önünde. Ve bana doldur diyor.
Alıyorum sürahiyi elime, o sırada suyu bitmiş de soğuk su kalmamış da ne kadar susamış da diye dırdır ediyor, ne efendim güneşlenme derdindeymişim ben ne varsaymış bu kadar, susuz kalmış gene, basmış basmış olmamış bozmuşum demek! Hadi doldur hadi aaaa Nazlıı!
Tamam.
Ay hadi hadi aaa doldur çok susadım aaaa?
Tamam damacananın önündesin.
Ayy çok susadım çok, sen de gittin pompa bozuk dolmadı ay hadi Nazlı aaa??!!
Tamam.
E hadiii!
Anne tamam damacananın önündesin! Bacağının arasındanmı uzanıp dolduracağım??
Anlaması algılaması çekilmezl bile uzuuuun saniyeler sürüyor.
Dinlemiyor çünki kendi düşoncelerinin peşinde...
önce yüzüme bakıyor, hadi der gibi hareketler yapıyor, boş bük bakıyor tekrar yüzüme, dinlemediği için içinden bu kız bir su dolduramadı diyor, hep bende bulur kabahati, ben yapamam anlayamam ona göre. Sonra ben mecburen kolundan şöyle dokunup ittirerek damacananın önünde dikildiğini işaret ediyorum.
Aslında çok kısa bir an ama uzuyor, sonra bana aa bu kız beni niye itiyor diye bozuk ve tersleyerek bakıyor suratıma.
itmesem öyle karşılıklı bel bel bakışıp kalacağız yana kaçılmak aklına gelmiyor bile.
şükür ki kolundan biraz itince bozularak çekiliyor ama az. öyle abuk subuk bi halde ben eğilip pompayla uğraşıyorum, su doluyor sürahiye.
Tam işim bitti deyip doğruluyorum ki kalçam anneme çarpıyor!
Nasıl çrpmasın zaten mutfak dar annem de bana damacanaya ulaşayım diye yer açmayı düşonmüyor hiç.
Sonra ben çarpan ve itekleyen biri oluyorum. Ya da yavaş hareket eden!
Ya yap diyorsu bişeyi sonra yer yol vermiyorsun ki yapayım????
Anlıyor mu? Hayır. Yarın gene aynı.
Akşam saçımı kuruturken de havalı kabarık oldun diye başını eğip tersten kurutursun ya. öyle yaparken tam işlm bitti doğrulduum, küt anneme çarptım.
Tamam ev küçük ama sonuçta da 1 metrekare değil. Gelmiş gelmiş arkamda durmuş dikilmiş niyeyse???
Hem kolum hem kalçam hem saçım çarpıyor.
Ay çarpmışım???!!
Ya popomun dibinde ne arıyorsun????
Bilmem kim gelmiş. şey murat bahçeli!
Kim? Devlet Bahçeli mi?
Yok yaa! Hani var ya sen seversin?
????
Ya şarkıcı şarkıcı! Hani temiz yüzlü, bebeksi!
Ben öyle tipleri sevmem ki.
Ama efendi dedin.
Ee? Bana ne efendiyse, efendi her tipi sevmek zorunda mıyım?
Yok bunu çok seviyorsun!
Off gene isim şarkı vb hiç bişey hatırlamaz, anlatamaz da. Bi ara da Gökhan Tepe'ye takmış, illa da kasetini alalım diye tutturarak bana iyilik yaptığına inanmıştı.
Sevmiyorum öyle birini.
Amaaan! Gidersin diye dedim ben.
Nereye?
Ay konsere konsere!
Ben ve konser??? Annem sitenin ucundaki bakkala giderken endişelenerek bakıyor arkamdan izliyor, hatta biriyle selamlaşmışsam işkilleniyor; hatta başkasını ben sanıyor kafaya takıp ben sandığı kimse ve kimle konuşuyorsa bana soruyor ve ben olduğumu iddia ediyor! Konser ve ben?? Hahahahahahahahah.
Ararsın Serdar'ı seni götürür.
Olduu!
Ben alay etmek için dedim ama neye yarar annem ne anlar ima ironi falan??? Getirmiş elime telefonu verip, büyük umutlarla yüzüme bakarak yanıma burnumun dibine sokularak oturuyor.
Yok annem canlı yayında hayatımın içine nasıl sıçılacağını izlemek istiyor.
Gerçi ona göre en mantıklısı. Ayrıca planlarına göre o damat sadece bir piyon, ama Serdar sadece piyon olacak kadar yumuşak başlı, ılımlı falan biri değll. Ama annem kibar davranışlarını kendine karşı, öyle zannediyor. Gündüz annemin geceleri de annemin müsade ettiği kadar neredeyse Serdar'ın kölesi olacağım. Ne güzel hayat planı; beni hiçe sayarak menfaat peşinde. Benim ne hayatım, ne işim, ne sosyalliğim falan var yani ben de piyonum!
Bu arada 1 yılı geçti görüşmüyoruz Serdar'la. Hani duyan da çok uzun ve ciddi bi ilişki yaşayıp kötü bir ayrılıkla bittiğini, benim de çaresizce ve aptalca aşık olduğumu sanır. Oysa anneme göre başka bi şansım olmadığı için, bir zavallı olarak, üç beş kere görüşüp hiç de sevmediğim anlaşamadığım bir adama yalvar yakar sığınıp anca evlenebileceğim!
Kim? Devlet Bahçeli mi?
Yok yaa! Hani var ya sen seversin?
????
Ya şarkıcı şarkıcı! Hani temiz yüzlü, bebeksi!
Ben öyle tipleri sevmem ki.
Ama efendi dedin.
Ee? Bana ne efendiyse, efendi her tipi sevmek zorunda mıyım?
Yok bunu çok seviyorsun!
Off gene isim şarkı vb hiç bişey hatırlamaz, anlatamaz da. Bi ara da Gökhan Tepe'ye takmış, illa da kasetini alalım diye tutturarak bana iyilik yaptığına inanmıştı.
Sevmiyorum öyle birini.
Amaaan! Gidersin diye dedim ben.
Nereye?
Ay konsere konsere!
Ben ve konser??? Annem sitenin ucundaki bakkala giderken endişelenerek bakıyor arkamdan izliyor, hatta biriyle selamlaşmışsam işkilleniyor; hatta başkasını ben sanıyor kafaya takıp ben sandığı kimse ve kimle konuşuyorsa bana soruyor ve ben olduğumu iddia ediyor! Konser ve ben?? Hahahahahahahahah.
Ararsın Serdar'ı seni götürür.
Olduu!
Ben alay etmek için dedim ama neye yarar annem ne anlar ima ironi falan??? Getirmiş elime telefonu verip, büyük umutlarla yüzüme bakarak yanıma burnumun dibine sokularak oturuyor.
Yok annem canlı yayında hayatımın içine nasıl sıçılacağını izlemek istiyor.
Gerçi ona göre en mantıklısı. Ayrıca planlarına göre o damat sadece bir piyon, ama Serdar sadece piyon olacak kadar yumuşak başlı, ılımlı falan biri değll. Ama annem kibar davranışlarını kendine karşı, öyle zannediyor. Gündüz annemin geceleri de annemin müsade ettiği kadar neredeyse Serdar'ın kölesi olacağım. Ne güzel hayat planı; beni hiçe sayarak menfaat peşinde. Benim ne hayatım, ne işim, ne sosyalliğim falan var yani ben de piyonum!
Bu arada 1 yılı geçti görüşmüyoruz Serdar'la. Hani duyan da çok uzun ve ciddi bi ilişki yaşayıp kötü bir ayrılıkla bittiğini, benim de çaresizce ve aptalca aşık olduğumu sanır. Oysa anneme göre başka bi şansım olmadığı için, bir zavallı olarak, üç beş kere görüşüp hiç de sevmediğim anlaşamadığım bir adama yalvar yakar sığınıp anca evlenebileceğim!
saçma bir diyalog
Napıyor onlar?
Kim?
Onlar işte????
Damdakiler mi?
Hıı. Napıyorlar?
Anten takıyorlardır.
Niye?
Ne bileyim?
Napıyorlar?
Bize ne yahu, bizim dam bile değil.
Ama olur mu sıcakta damda???
iş var demek!
Ne işi?
Ayyy anne damda ne iş olur keman mı çalacak?
Ne bileyim ne iş?
Antendir ya bize ne!
Yok anten değil baksana başka bişey yapıyorlar.
iyi.
Ay ne kadar ilgisizsin!
Bana ne elalemin damında dolaşan atletli tamircilerden yaa???
Boşluktan gözünü bişeylere dikiyor, kafasını takıyor.
Gidip soracakmışım!
Korumacı anneye baksen! Sokağa çıkmayayım, yalnız dolaşmayayım hatta hiçbişeyi tek başıma yapmayayım, plaja gitmemeliyim, annemle neredeyse elele yürümeliyim korkumdan ama annem bişeyi merak ederse, emrederse sorgusuz yapayım.
Mesela kediler için 2 metrelik duvarları aşayım, tehlikeli değil, annem istedi. Ama kendi başıma avm'ye bile gitmeyeyim başıma bişey gelir.
Yabancılarla ama özellikle erkeklerle konuşmayayım, hiç sosyal hayatım çevrem olmasın anamın dizinin dibinde olayım. Tabi annemin uygun gördüğü zamanlarda ve miktarda açık giyineyim, mesela şort ağustosta giyilir. Ama annem sırf merak etti diye çok sıcak havada üstümde evde giydiğimiz atlet bluzla başka bir bloğun damına çıkarak işçilerle sohbet edip döneyim!!???
Ne var onlar insan değil mi? Konuşulmaz mı? Git bi soruver!
üste çıkmayı nasıl bilir. Benzerlerini gördüm. Mesela normalde hem acır hem aciz ve bizden aşağı görür ve bana söyler, söylenir. Ama ben aynı şeyi yaptım mı politeik doğruculuğu çıkar ortaya ve sanki kendi assssla kendini üstün onları aşağı görmemikcesine sana cevap verir. O kadar da ciddi ve emin ki kendinden. Daha önceki söylemlerini hiç hatırlamaz, aksini iddia eder.
Hıı sen kendini üstün görebilirsin ama ben göremem! Tabi ben sitedeki sokak hayvanlarının kakasını temilemeye layık biriyim sen ise bir sultan!
kişilik, gurur, zeka dağıtılırken biz senden arta kalanlarla yetinmek zorunda olan zavallı aşağılık ölümlüleriz!
Kim?
Onlar işte????
Damdakiler mi?
Hıı. Napıyorlar?
Anten takıyorlardır.
Niye?
Ne bileyim?
Napıyorlar?
Bize ne yahu, bizim dam bile değil.
Ama olur mu sıcakta damda???
iş var demek!
Ne işi?
Ayyy anne damda ne iş olur keman mı çalacak?
Ne bileyim ne iş?
Antendir ya bize ne!
Yok anten değil baksana başka bişey yapıyorlar.
iyi.
Ay ne kadar ilgisizsin!
Bana ne elalemin damında dolaşan atletli tamircilerden yaa???
Boşluktan gözünü bişeylere dikiyor, kafasını takıyor.
Gidip soracakmışım!
Korumacı anneye baksen! Sokağa çıkmayayım, yalnız dolaşmayayım hatta hiçbişeyi tek başıma yapmayayım, plaja gitmemeliyim, annemle neredeyse elele yürümeliyim korkumdan ama annem bişeyi merak ederse, emrederse sorgusuz yapayım.
Mesela kediler için 2 metrelik duvarları aşayım, tehlikeli değil, annem istedi. Ama kendi başıma avm'ye bile gitmeyeyim başıma bişey gelir.
Yabancılarla ama özellikle erkeklerle konuşmayayım, hiç sosyal hayatım çevrem olmasın anamın dizinin dibinde olayım. Tabi annemin uygun gördüğü zamanlarda ve miktarda açık giyineyim, mesela şort ağustosta giyilir. Ama annem sırf merak etti diye çok sıcak havada üstümde evde giydiğimiz atlet bluzla başka bir bloğun damına çıkarak işçilerle sohbet edip döneyim!!???
Ne var onlar insan değil mi? Konuşulmaz mı? Git bi soruver!
üste çıkmayı nasıl bilir. Benzerlerini gördüm. Mesela normalde hem acır hem aciz ve bizden aşağı görür ve bana söyler, söylenir. Ama ben aynı şeyi yaptım mı politeik doğruculuğu çıkar ortaya ve sanki kendi assssla kendini üstün onları aşağı görmemikcesine sana cevap verir. O kadar da ciddi ve emin ki kendinden. Daha önceki söylemlerini hiç hatırlamaz, aksini iddia eder.
Hıı sen kendini üstün görebilirsin ama ben göremem! Tabi ben sitedeki sokak hayvanlarının kakasını temilemeye layık biriyim sen ise bir sultan!
kişilik, gurur, zeka dağıtılırken biz senden arta kalanlarla yetinmek zorunda olan zavallı aşağılık ölümlüleriz!
Yine gecenin bir yarısı, alışkanlık gibi oldu, tuvalete gitmek için kalkıyor ve konuşarak geçiyordu ya hem de o sessizlikte alçak sesle değil.
Bazen de tüm gürültüleri benden bilir ve kesinlikle emindir. Mesela tv'nin sesini kıs der ama saat 3te 4te ben çoktan uyuyorumdur; ama hayır emindir tv sesi duyuyormuş!! şimdi de son modası gece yarısı yine aniden sessizlikte yüksek sesle söylenmek; komşulardan biri köpek almış ve çok havlıyor. Annem de işte böyle aniden gece yarısı; çok havlıyor bu!
Saçma sapan havlıyor bu! Yersiz havlıyor bu! Ne var şimdi havlayacak! Gibisinden yorumlarla uykumun içine ediyor. Tabi ki kendini haklı görüyor! Sabah.
Ama napsınmış o da aniden uyanıyormuş!
Belki ben duymuyor uyuyorum. Ama hayır kendi rahat uyuyamıyorsa başkalarının rahat uyumasına gıcık olur!
Saçma sapan yere havlıyormuş ama! Havlayacak ne varmış ki? Gereksizmiş!!
Ne bileceğiz ki köpek değiliz,, belki bişeyden huylandı, belki tuhaf bir ses, koku falan aldı.
Ama anneme göre yersizse, saçmaysa biter bu iş; köpekten iyi bilecekmiş herhalde saçma havlıyormuş! Herşeyin bi yeri varmış!
Köpeğin havlamasının zamanını da kendi belirlemek istiyor!
Bazen de tüm gürültüleri benden bilir ve kesinlikle emindir. Mesela tv'nin sesini kıs der ama saat 3te 4te ben çoktan uyuyorumdur; ama hayır emindir tv sesi duyuyormuş!! şimdi de son modası gece yarısı yine aniden sessizlikte yüksek sesle söylenmek; komşulardan biri köpek almış ve çok havlıyor. Annem de işte böyle aniden gece yarısı; çok havlıyor bu!
Saçma sapan havlıyor bu! Yersiz havlıyor bu! Ne var şimdi havlayacak! Gibisinden yorumlarla uykumun içine ediyor. Tabi ki kendini haklı görüyor! Sabah.
Ama napsınmış o da aniden uyanıyormuş!
Belki ben duymuyor uyuyorum. Ama hayır kendi rahat uyuyamıyorsa başkalarının rahat uyumasına gıcık olur!
Saçma sapan yere havlıyormuş ama! Havlayacak ne varmış ki? Gereksizmiş!!
Ne bileceğiz ki köpek değiliz,, belki bişeyden huylandı, belki tuhaf bir ses, koku falan aldı.
Ama anneme göre yersizse, saçmaysa biter bu iş; köpekten iyi bilecekmiş herhalde saçma havlıyormuş! Herşeyin bi yeri varmış!
Köpeğin havlamasının zamanını da kendi belirlemek istiyor!
Hır çıkartmazsa olmaz.
Mutluluğa karşı adeta kendisi.
Mesela hoşça vakit geçirdin bir yerde değil mi. O yer her neresiyse fark etmez. Hani geziden, yolculuktan, tatilden dönerken muhakkak yaptığı gibi aynı.
Karşı resmen mutlu anlara düşman!
illa hır çıkarır. Zaten o yaptığın şey boyunca da dırdır vırvır eleştiri, herşeyden rahatsız ama herşeyden, hiç memnun olmaz. Evet ilgi odağı olmak istiyor, hep kendi konuşsun herkes ona danışsın hal hatır sorsun dinlesin iltifat etsin. Ama bu bir yana rahatsız olduğu şeyleri mütemadiyen dile getirmesi bir yana; başkasının tadını, huzurunu kaçırmayayım diye bir düşüncesi katiyen yok!
Hatta bundan memnun, sende rahatsız ol, beğenme, memnun olma, beraber cinnet getirin???
Bulunduğu ortamdan memnuniyetsizliği yetmezse; hani sandalye masa tabak çanak bardak tuzluk sosluk peçete .. Sürekli bir kımıldı, somurtu ve dırdır halinde. Tut ki yetmedi, tut ki memnun; başka şey arar; yediğine içtiğlne duyduğuna gelen geçene garsona.
Evet bu kez sıra garson azarlamaya gelir. Tut ki o da olmadı. Yer arıyor yer. Neyden huzursuzluk çıkarsam bu rahatlık, mutluluk batıyor bana der gibi.
Bana çatmaya çalışır. Enn sevdiği. Nazlı da mutsuz olsun! Buna mutsuzluk demiyor gerçi asla; ona göre çooook haklı sebeplerden aşırı duyarlı ve mantıklı olduğundan memnun değil.
Tut ki bana da çatamadı, garsona da, başkalarına ya da başka şeylere; ya da çattı ama iş kendi istediği gibi gitmedi diyelim.
Bu kez de eve dönüşte hastalanır! Evet. Ya bağsakları, ya midesi, kah başı hak sırtı beli kah tansiyonu.... Muhakkak birini bulur!!
Yani kesinlikle her mutlu, keyifli geçmiş günde ya bir kavga çıkar ya annem hastalanır.
Aslında kavgayı daha çok seviyor; güzel geçen anları unutup boşverip kötülerine dalmaya ve defalarca anlatmaya bayılıyor. Ciddi çok zevk alıyor.
Zaten annemin anıları hep olumsuzdur, tut ki güzel başladı muhakkak kötü son bulur ya da huzursuz son bulur. Ya da o sıralardaki olumsuz şeyleri hatırlar.
Mesela benim bir doğum günümü böyle hatırlıyor ve benim de böyle hatırlamam beklentisi içinde.
Mutluluğa karşı adeta kendisi.
Mesela hoşça vakit geçirdin bir yerde değil mi. O yer her neresiyse fark etmez. Hani geziden, yolculuktan, tatilden dönerken muhakkak yaptığı gibi aynı.
Karşı resmen mutlu anlara düşman!
illa hır çıkarır. Zaten o yaptığın şey boyunca da dırdır vırvır eleştiri, herşeyden rahatsız ama herşeyden, hiç memnun olmaz. Evet ilgi odağı olmak istiyor, hep kendi konuşsun herkes ona danışsın hal hatır sorsun dinlesin iltifat etsin. Ama bu bir yana rahatsız olduğu şeyleri mütemadiyen dile getirmesi bir yana; başkasının tadını, huzurunu kaçırmayayım diye bir düşüncesi katiyen yok!
Hatta bundan memnun, sende rahatsız ol, beğenme, memnun olma, beraber cinnet getirin???
Bulunduğu ortamdan memnuniyetsizliği yetmezse; hani sandalye masa tabak çanak bardak tuzluk sosluk peçete .. Sürekli bir kımıldı, somurtu ve dırdır halinde. Tut ki yetmedi, tut ki memnun; başka şey arar; yediğine içtiğlne duyduğuna gelen geçene garsona.
Evet bu kez sıra garson azarlamaya gelir. Tut ki o da olmadı. Yer arıyor yer. Neyden huzursuzluk çıkarsam bu rahatlık, mutluluk batıyor bana der gibi.
Bana çatmaya çalışır. Enn sevdiği. Nazlı da mutsuz olsun! Buna mutsuzluk demiyor gerçi asla; ona göre çooook haklı sebeplerden aşırı duyarlı ve mantıklı olduğundan memnun değil.
Tut ki bana da çatamadı, garsona da, başkalarına ya da başka şeylere; ya da çattı ama iş kendi istediği gibi gitmedi diyelim.
Bu kez de eve dönüşte hastalanır! Evet. Ya bağsakları, ya midesi, kah başı hak sırtı beli kah tansiyonu.... Muhakkak birini bulur!!
Yani kesinlikle her mutlu, keyifli geçmiş günde ya bir kavga çıkar ya annem hastalanır.
Aslında kavgayı daha çok seviyor; güzel geçen anları unutup boşverip kötülerine dalmaya ve defalarca anlatmaya bayılıyor. Ciddi çok zevk alıyor.
Zaten annemin anıları hep olumsuzdur, tut ki güzel başladı muhakkak kötü son bulur ya da huzursuz son bulur. Ya da o sıralardaki olumsuz şeyleri hatırlar.
Mesela benim bir doğum günümü böyle hatırlıyor ve benim de böyle hatırlamam beklentisi içinde.
5.08.2015
istersen girelim alalım ha yeni telefon sana ha Nazlı??
öyle dan diye alınmaz.
Niyeymiş?
önce bi ne istediğimi bulayım.
?? Telefon işte telefoon!!
çok özelliği var.
iyii.
Yani önce bi araştırayım öyle.
Ne gerek var altıüstü telefon girip alıvereceğiz.
öyle değil o işler.
Nasıl ya? Sanki sınav. Altıüstü dandik bir telefon.
Ha dandiğinden alacağım?
Aman ikte neyse hadi bakalım.
Sanki anlıyor da, 10 yıllık telefonunu açmayı hala öırenemedi. Katlanan kapaklı! Kapağı açıp bana getirir nazlı nereye basacam, açmışsın işte, hani nereye nereye, açmışsın ikte anne konuşabilirsin. Vb vs.
Sonra satıcı çocuğun albenisine de kapılıverip ipnotize olmuş gibi sen hangisini derse hallerinde.
öyle dan diye alınmaz.
Niyeymiş?
önce bi ne istediğimi bulayım.
?? Telefon işte telefoon!!
çok özelliği var.
iyii.
Yani önce bi araştırayım öyle.
Ne gerek var altıüstü telefon girip alıvereceğiz.
öyle değil o işler.
Nasıl ya? Sanki sınav. Altıüstü dandik bir telefon.
Ha dandiğinden alacağım?
Aman ikte neyse hadi bakalım.
Sanki anlıyor da, 10 yıllık telefonunu açmayı hala öırenemedi. Katlanan kapaklı! Kapağı açıp bana getirir nazlı nereye basacam, açmışsın işte, hani nereye nereye, açmışsın ikte anne konuşabilirsin. Vb vs.
Sonra satıcı çocuğun albenisine de kapılıverip ipnotize olmuş gibi sen hangisini derse hallerinde.
Nasıl beceriyor bilmiyorum ama her sabah, sıvı sabunun pompası kilitli oluyor?
Her gün değilse de 2 günde bir belki, yastığımı değiştiriyor. Kafaya komuş kendi sevdiği gibi alıştıracak! çok yüksek ve sert.
iyiliğim içinmik reflüm azarmış!
Bende reflü yok ki!!????
Zaten akşamları yatağa çevirdiğim yazlık kanepenin yastıklarını her fırsatta değiştiriyor! Saplantılı. Tv izlerken rahatına göre konmaz mı arkana yastık? Yerimden kalkmaya göreyim dönüyorum ki kendine göre dizmiş hemen arkamdan! Anlamayacağım ya da iyilik sanıyor.
Nasıl rahat edeceğime de karar verecek!
En büyük ve en büyük tepkili korkusu sıcak yemekten ağzımın yanması! Sanki bomba imha uzmanıyım da renki kablolar kesiyorum aksiyon filmlerindeki gibi ama yanlış annem de koşarak yetişiyor!
Ağzım sıcak yemekten yanmasın; ama bir iş, özel, sosyal hayatım da olmasın, sitenin sokak hayvanlarının kakalarını temizleyip, konu komşunun çöpünü atıp, annemin isteği üzerine 2 metrelik duvarlara çıkıp atlayaym, tüm gün evde oturup bolca tıkınıp kalbimin yağ bağlamasını sağlayayım aa hareket olarak ev temizliği yaparım!!??? işte hayat bu!
Tabi göz göre göre ve kişiliğim duygularım falan hesaba katılmadan sevmediğim öküz bir adamla evliliğim olsun ama anneme de adanmış olayım, bebek fabrikası gibi ablama da bebek düğurayım ve bunların hiçbirine olmaz, olamaz, yapmam, niye neden gibi sorular sormaya hakkım olmasın!
çenemi kapatıp bana layık gördükleri hayata razı olayım ama amman ağzım sıcak yemekten yanmasın, hayatım yansa da olur....
Her gün değilse de 2 günde bir belki, yastığımı değiştiriyor. Kafaya komuş kendi sevdiği gibi alıştıracak! çok yüksek ve sert.
iyiliğim içinmik reflüm azarmış!
Bende reflü yok ki!!????
Zaten akşamları yatağa çevirdiğim yazlık kanepenin yastıklarını her fırsatta değiştiriyor! Saplantılı. Tv izlerken rahatına göre konmaz mı arkana yastık? Yerimden kalkmaya göreyim dönüyorum ki kendine göre dizmiş hemen arkamdan! Anlamayacağım ya da iyilik sanıyor.
Nasıl rahat edeceğime de karar verecek!
En büyük ve en büyük tepkili korkusu sıcak yemekten ağzımın yanması! Sanki bomba imha uzmanıyım da renki kablolar kesiyorum aksiyon filmlerindeki gibi ama yanlış annem de koşarak yetişiyor!
Ağzım sıcak yemekten yanmasın; ama bir iş, özel, sosyal hayatım da olmasın, sitenin sokak hayvanlarının kakalarını temizleyip, konu komşunun çöpünü atıp, annemin isteği üzerine 2 metrelik duvarlara çıkıp atlayaym, tüm gün evde oturup bolca tıkınıp kalbimin yağ bağlamasını sağlayayım aa hareket olarak ev temizliği yaparım!!??? işte hayat bu!
Tabi göz göre göre ve kişiliğim duygularım falan hesaba katılmadan sevmediğim öküz bir adamla evliliğim olsun ama anneme de adanmış olayım, bebek fabrikası gibi ablama da bebek düğurayım ve bunların hiçbirine olmaz, olamaz, yapmam, niye neden gibi sorular sormaya hakkım olmasın!
çenemi kapatıp bana layık gördükleri hayata razı olayım ama amman ağzım sıcak yemekten yanmasın, hayatım yansa da olur....
Nazlı neden terliyor, sıcaktan değil menopozdandır???
Klima çalıştıramıyoruz dokunuyormuş, boyun fıtığı özellikle artıyor.
Vantiratör çalıştıramıyoruz, sırtı tutuluyor başı ağrıyormuş.
Zoraki pencere ve balkon kapısı açılıyor, ama üzerine perde çekiliyor, komşular görürmüş.
Ve benim oturduğum yer televizyona yönelik olarak seçildiği için ki hayatımızın tek eğlencesi bu, pencereden de kapıdan da uzak.
Ee noluyor, terliyorum.
Ama annem vantiratör, klima, pencere, balkon kapısı durumunu düşünemiyor da bu kadar çok sıcaklanmam ve terlememi menapoza bağlıyor, doktora gitmeliymişim!
Ne hoş değil mi?? ne kadar mantıklı?!!! sevecen ve zeka dolu bir fikir!
Anlatsan da anlamaz gibi boş ve şaşkın bakakalıyor suratına; ne alaka der gibi.
Bir süre sonra gene aynı mesele ayyynnııı.
başka bir gün dışardan geldim, marketten dondurma almıştım. annem güleryüzle ve benim açığımı yakaladığını düşündüğü anlardaki sırıtışla aslında bana geliyor ve diyor ki:
--e hani senin oturduğun yer çok sıcak oluyordu?? basbayağı serin, püfür püfür valla uzandım uyuyup kalmışım, içim geçmiş esintiden!!!????
hah işte açığımı, yalanımı, hatamı yakaladı!!! aslında orası çok esiyor ama ben hep sıcak terliyorum diyorum ya yalancıyım ya da hem de menopoza giriyorum!!
kendi hatalı, yanılmış çıkacağına ben menopoza girmiş olsam daha iyi.
- vantiratör açık da ondan anne!!
--????
- bilgisayara bakarken açıyorum ıs veriyor diye ya!! esinti ondan yani!
Vantiratör çalıştıramıyoruz, sırtı tutuluyor başı ağrıyormuş.
Zoraki pencere ve balkon kapısı açılıyor, ama üzerine perde çekiliyor, komşular görürmüş.
Ve benim oturduğum yer televizyona yönelik olarak seçildiği için ki hayatımızın tek eğlencesi bu, pencereden de kapıdan da uzak.
Ee noluyor, terliyorum.
Ama annem vantiratör, klima, pencere, balkon kapısı durumunu düşünemiyor da bu kadar çok sıcaklanmam ve terlememi menapoza bağlıyor, doktora gitmeliymişim!
Ne hoş değil mi?? ne kadar mantıklı?!!! sevecen ve zeka dolu bir fikir!
Anlatsan da anlamaz gibi boş ve şaşkın bakakalıyor suratına; ne alaka der gibi.
Bir süre sonra gene aynı mesele ayyynnııı.
başka bir gün dışardan geldim, marketten dondurma almıştım. annem güleryüzle ve benim açığımı yakaladığını düşündüğü anlardaki sırıtışla aslında bana geliyor ve diyor ki:
--e hani senin oturduğun yer çok sıcak oluyordu?? basbayağı serin, püfür püfür valla uzandım uyuyup kalmışım, içim geçmiş esintiden!!!????
hah işte açığımı, yalanımı, hatamı yakaladı!!! aslında orası çok esiyor ama ben hep sıcak terliyorum diyorum ya yalancıyım ya da hem de menopoza giriyorum!!
kendi hatalı, yanılmış çıkacağına ben menopoza girmiş olsam daha iyi.
- vantiratör açık da ondan anne!!
--????
- bilgisayara bakarken açıyorum ıs veriyor diye ya!! esinti ondan yani!
Yine video çekiyorum çünkü ay çok güzel görünüyordu. Ama çekemedim tabi. Fonda annem sürekli konuşuyor hiç durmadan. Ne yani ne alakaymış??? Sesi çıkacak değilmiş ya?! Video bu fotoğraf değil. Ee? Ses çıkmaz ki? çıkar anne!
Ve annem önce ağrılarından sonra tuvalete çıkma meselesi sonra patlıcanın faydaları ve bir yemek tarifi ardından zamanında babaannemin dediği kötücül bişey kaşıntılar.... Hiç susmaz ki. Anca uykusu bastırıp uyuklayıncaya kadar....
Ve annem önce ağrılarından sonra tuvalete çıkma meselesi sonra patlıcanın faydaları ve bir yemek tarifi ardından zamanında babaannemin dediği kötücül bişey kaşıntılar.... Hiç susmaz ki. Anca uykusu bastırıp uyuklayıncaya kadar....
Nazlııı??? Niye öyle sesler çıkartıyorsuun???
Diye gecenin bir yarısı sesleniyor annem!
Nazlıııı??? O ses neee??
Elbette uyuyorum saat 3,5 ta.
Nazlıı??
Hıı?
Niye öyle sesler çıkartıyorsuuun?
Ne sesi uyuyorum!
Ama ses çıkartıyorsuun!
çıkartmıyorum anne yaa uyuyorum!
Ama duyduum!
Dışardandır.
Yok senden geldiii.
??
Nazlıııı!
Uyuyorum yaa annee!
Ama ses çıkartıyorsun!
Ay ben çıkartmıyorum yahu! Offfff!
inanmıyor, yerinden seslenip ödümü koparttığı uykumu böldüğü yetmiyor bir de tepeme dikilip ışığı da çat diye yakıyor!
Uyuyorum yaa açma ışığı! Offf anne ya!
Ama sesler!
Koridordandır birileri geçti!
Kiim??
Ne bileyim ben kim? Komşudur!
Hangi komşu?
Ne bileyim ben bekçi miyim! Dışardan gelen sestir o anne git uyu yaa!
Her şeyi benden bilir herşeyi. Yok bide komşu kim ben bilecem??? Saçma ötesi.
Sitenin muhtarı bekçisi ve kaka temizleyicisi!
Zaten önceki gün de girişte, pazara gitmek için çıkarken biri gelmiş, bi komşuyu soruyor anneme; annem de dönmüş bana soruyor ve o kadar ciddi ki bilmem gerektiği konusunda! Ne bileyim ben? Bilmemkim evde mi? Nerede?
Hani orada yaşayıp yaşamadığını da değil nerde olduğunu da bilecem!?????
Siteye biri taşınmış kim diyor bana?? Ne bilem kim? 200 müdür nedir daire var????!!
Kim taşınmış oraya Nazlı?
Bilmiyorum.
Bi adam vardı sakallı o mu?
Bilmiyorum dedim ya?
Evli mi acaba ailesiyle mi taşınmış?
Ne bileyim yahu elin adamını, bizim blok bile değil!?
Duymuşsundur belki.
Kimden duyacağım????
Ay akıl alır gibi değil, ya çıkmıyorum ya peşimden gardiyan gibi geliyor ya beraber çıkıyoruz nasıl duyacaksam. Belki plajda duymuşumdur. Güneşlenmeye değil aptal ev kadınlarıyla tıkınıp dedikoduya gidiyorum sanki?!
öyle olmalı zaten!
Diye gecenin bir yarısı sesleniyor annem!
Nazlıııı??? O ses neee??
Elbette uyuyorum saat 3,5 ta.
Nazlıı??
Hıı?
Niye öyle sesler çıkartıyorsuuun?
Ne sesi uyuyorum!
Ama ses çıkartıyorsuun!
çıkartmıyorum anne yaa uyuyorum!
Ama duyduum!
Dışardandır.
Yok senden geldiii.
??
Nazlıııı!
Uyuyorum yaa annee!
Ama ses çıkartıyorsun!
Ay ben çıkartmıyorum yahu! Offfff!
inanmıyor, yerinden seslenip ödümü koparttığı uykumu böldüğü yetmiyor bir de tepeme dikilip ışığı da çat diye yakıyor!
Uyuyorum yaa açma ışığı! Offf anne ya!
Ama sesler!
Koridordandır birileri geçti!
Kiim??
Ne bileyim ben kim? Komşudur!
Hangi komşu?
Ne bileyim ben bekçi miyim! Dışardan gelen sestir o anne git uyu yaa!
Her şeyi benden bilir herşeyi. Yok bide komşu kim ben bilecem??? Saçma ötesi.
Sitenin muhtarı bekçisi ve kaka temizleyicisi!
Zaten önceki gün de girişte, pazara gitmek için çıkarken biri gelmiş, bi komşuyu soruyor anneme; annem de dönmüş bana soruyor ve o kadar ciddi ki bilmem gerektiği konusunda! Ne bileyim ben? Bilmemkim evde mi? Nerede?
Hani orada yaşayıp yaşamadığını da değil nerde olduğunu da bilecem!?????
Siteye biri taşınmış kim diyor bana?? Ne bilem kim? 200 müdür nedir daire var????!!
Kim taşınmış oraya Nazlı?
Bilmiyorum.
Bi adam vardı sakallı o mu?
Bilmiyorum dedim ya?
Evli mi acaba ailesiyle mi taşınmış?
Ne bileyim yahu elin adamını, bizim blok bile değil!?
Duymuşsundur belki.
Kimden duyacağım????
Ay akıl alır gibi değil, ya çıkmıyorum ya peşimden gardiyan gibi geliyor ya beraber çıkıyoruz nasıl duyacaksam. Belki plajda duymuşumdur. Güneşlenmeye değil aptal ev kadınlarıyla tıkınıp dedikoduya gidiyorum sanki?!
öyle olmalı zaten!
Dünya hiç güvenli bir yer değilmiş bu yüzden fazla dışarı çıkmak istemiyormuş! Beni korumak içinmiş! Anne olunca anlarmışım!
Hıımmm.
Güvende olmak için sokağa çıkmayacağım ama eşşek gibi de evde iş yapacağım hiç acımadan temizlikçi muamelesi edecek, hatta apartman temizliğine de katılacağım! Sonra hiç olmayan hayatımda annemin bana münasip gördüğü tanımadığım sevmediğim bir adamla evlenip zamanla alışacağm ve yavrularım olacak. Sonra ben de onları eve hapsedeceğim ve benim gibi bir hayatları olacak.
Waauuuuv ne güzel hayat. Güvende kölelik!
tüm kararlar onda olsun da sonuç ne olursa olsun
Hıımmm.
Güvende olmak için sokağa çıkmayacağım ama eşşek gibi de evde iş yapacağım hiç acımadan temizlikçi muamelesi edecek, hatta apartman temizliğine de katılacağım! Sonra hiç olmayan hayatımda annemin bana münasip gördüğü tanımadığım sevmediğim bir adamla evlenip zamanla alışacağm ve yavrularım olacak. Sonra ben de onları eve hapsedeceğim ve benim gibi bir hayatları olacak.
Waauuuuv ne güzel hayat. Güvende kölelik!
tüm kararlar onda olsun da sonuç ne olursa olsun
Bi gün bişeye karışıyor ben de sinirlenip seni ilgilendirmez sen karışamazsın diyorum.
Gayet ciddi ve anlamamış sebebini niye diye soruyor.
Mesele o gün ne giyeceğim ve ne kadar makya# yapacağımdı???
Niye karışamazmış beni o doğurmuş!
Beni doğurduğu için sonsuza kadar tüm hayatım kararlarım seçimlerim vb ona ait.
Gayet ciddi ve anlamamış sebebini niye diye soruyor.
Mesele o gün ne giyeceğim ve ne kadar makya# yapacağımdı???
Niye karışamazmış beni o doğurmuş!
Beni doğurduğu için sonsuza kadar tüm hayatım kararlarım seçimlerim vb ona ait.
Annem çok terleyince hep aynı şeyi der; ayyy ay sidikli gibi olduk!
Ben de alışmışım, aynısını dedim. Veee beni gerçekten sidikli sanmış aşırı derecede duyarlı, hassas annem!
Sıcak diye ben acele yürüyorum önden gidiyorum, depar attım yani. Arkamdan sesleniyor;
nazlııı eve varınca bi yıkanırsııın!!
Hiç aklıma gelmedi gerçekten mi? 3 güne bir yıkanan kendi, ben her akşam duş alıyorum!
Hıı diyerek yürüyorum.
Ama işte anneme konuşma aşkı geldi mi bitti; nerede ne durumda hangi konu önemsiz oluyor. Yolda sokakta sosyal ortamda kalabalıkta fark etmez.
Nazlıııı!
Duymamış anlamamış ve akıl edememişim gibi bir nidayla! Keşif yapmış sanki.
Nazlııııı!
Efendim!
Yürü yürü sen yürü!
E çağırma o zaman!
Nazlıı!
???
Eve varınca bir güzel yıkan, kilodunu da değişirsin!
Sitenin ortasında bağıra bağıra. çünkü annem kendi dünyasında.
Temiz kilodun var mıydı Nazlıııı! Benimkinden de alabilirsin haa!
Nazlıı hah bolca da köpürte köpürte yıkanır, paklanırsın! Hah.
Gerçekten altıma kaçırdım sanmış süper zeka.
Ya sen demez misin çok terlediğin zaman sidikli gibi olduk diye?
Ee?
E ben de senin gibi dedim.
Aa altına kaçırmadın mı ben öyle sandım?
Ben niye altıma kaçırayım yaa moruk muyum? 9 doğum yaptım gevşedi mi? Ne???
Ne bileyim sen öyle deyince?
Ben de alışmışım, aynısını dedim. Veee beni gerçekten sidikli sanmış aşırı derecede duyarlı, hassas annem!
Sıcak diye ben acele yürüyorum önden gidiyorum, depar attım yani. Arkamdan sesleniyor;
nazlııı eve varınca bi yıkanırsııın!!
Hiç aklıma gelmedi gerçekten mi? 3 güne bir yıkanan kendi, ben her akşam duş alıyorum!
Hıı diyerek yürüyorum.
Ama işte anneme konuşma aşkı geldi mi bitti; nerede ne durumda hangi konu önemsiz oluyor. Yolda sokakta sosyal ortamda kalabalıkta fark etmez.
Nazlıııı!
Duymamış anlamamış ve akıl edememişim gibi bir nidayla! Keşif yapmış sanki.
Nazlııııı!
Efendim!
Yürü yürü sen yürü!
E çağırma o zaman!
Nazlıı!
???
Eve varınca bir güzel yıkan, kilodunu da değişirsin!
Sitenin ortasında bağıra bağıra. çünkü annem kendi dünyasında.
Temiz kilodun var mıydı Nazlıııı! Benimkinden de alabilirsin haa!
Nazlıı hah bolca da köpürte köpürte yıkanır, paklanırsın! Hah.
Gerçekten altıma kaçırdım sanmış süper zeka.
Ya sen demez misin çok terlediğin zaman sidikli gibi olduk diye?
Ee?
E ben de senin gibi dedim.
Aa altına kaçırmadın mı ben öyle sandım?
Ben niye altıma kaçırayım yaa moruk muyum? 9 doğum yaptım gevşedi mi? Ne???
Ne bileyim sen öyle deyince?
Portatif çamaşır askısı nasıl açılır kapanır bile haberi yok.
Gece balkona çıkmamak için, sinek böcek korkusu, havlu olursa salona açıp asıyoruz.
Ama sabah erken kalkan annem askıya gıcık oluyor. Yer kaplıyormuş, ama kaldıramıyor. Sabah bir söylenme bir patırtı tıkırtıyla uyanıyorum saat 06.30!
Allah kitap soy sop gidiyor, bela okuyor; çamaşır askısını kapatamadığı için!!
Noluyor yaa diye uyanıyorum.
Hah buldu fırsatını yüksek sesle başlıyor dırdır ve küfüre.
Sanki sabahları daha uyandığı an koşup sarıldığı an içtiği sigaraların dumanı ya da kavrulmuş soğan kokusuyla uyandığım yetmezmiş gibi.
Kapatamıyor diye sinir krizi geçiriyor neredeyse, tepine tepine söyleniyor sövüyor. Hem tepiniyor hem sövüyor bir yandan da çamaşır askısını itip kakıyor!
Sonrada bana sen git yat! Diye emir veriyor. Uyuyacak hal bıraktı sanki?
Sevmiyor mutluluk, huzur, keyif: nefffret ediyor. Kendi böyle olamadığı için etrafı da olsun istemiyor, umrunda da değil.
Sonra bazen tutmuş bana suratsızsın, memnuniyetsizsin, mutsuz karamsar bir tipsin diyor! Sanki kendi aksi. Asssla kabul etmiyor sırf üste çıkabilmek için zaten kenarda köşede sakladığı bahaneleri var onları öne sürer!
Esklden böyle miydi bilmem, teyzem annemin hep hırslı sinirli bir tip olduğunu söyler ama çocukken gençken çok da eğlenmiş gezmişler anıları çok. Zaten annem ballandırarak hatta bana övünerek anlatır.
Ama esas evlendikten ve boşandıktan sonra hayata yavaş yavaş küstü; daha karamsar, sinirli, memnuniyetsiz, mutsuz vb oldu. Kabul etmez tabi ki. Başkalarını nasıl etkilediğini de.
Yani evde hep mutsuz, sinirli, asık suratlı, olumsuz şeylerden bahsetmekten keyif alan bir ebeveyn olur da sen nasıl salak gibi naif ve saf olabilirsin? Ablam bile bize göre iyimserdir ama o bile o kadar değil.
Evde hep sinirli, huzursuz, şer arayan, hiç sosyal hayatı falan olmayan, didaktik, kuralcı, tutucu, neşesiz birisi varken sen nasıl aksi olabilirsin.
Ben çabalamasaydım ne gezilere gidebilir, ne doğum günü yapabilir ne etkinliklere katılabilirdik. O da zorla; hep bahanesi vardı: dersiniz var, yorgunum, hasta olursunuz, başınıza bişey gelir... Vb vs bitmez. Bir de ne gerek var.
Anneme göre hiçbişeye gerek yoktu! Yani o dul biz yetimiz , hiçbişeyi hak etmiyoruz ki! işte dünyaya gelmişiz bi kere yaşamaya daha doğrusu hayatta kalmaya mecburuz. Bu yüzden mecburiyetler ve gereksinimler yoksa kılımızı kıpırdatmasak olur: görevler ve mecburiyetler üzerine kurulu bir hayat! O kadar, yeter bizeee
Gece balkona çıkmamak için, sinek böcek korkusu, havlu olursa salona açıp asıyoruz.
Ama sabah erken kalkan annem askıya gıcık oluyor. Yer kaplıyormuş, ama kaldıramıyor. Sabah bir söylenme bir patırtı tıkırtıyla uyanıyorum saat 06.30!
Allah kitap soy sop gidiyor, bela okuyor; çamaşır askısını kapatamadığı için!!
Noluyor yaa diye uyanıyorum.
Hah buldu fırsatını yüksek sesle başlıyor dırdır ve küfüre.
Sanki sabahları daha uyandığı an koşup sarıldığı an içtiği sigaraların dumanı ya da kavrulmuş soğan kokusuyla uyandığım yetmezmiş gibi.
Kapatamıyor diye sinir krizi geçiriyor neredeyse, tepine tepine söyleniyor sövüyor. Hem tepiniyor hem sövüyor bir yandan da çamaşır askısını itip kakıyor!
Sonrada bana sen git yat! Diye emir veriyor. Uyuyacak hal bıraktı sanki?
Sevmiyor mutluluk, huzur, keyif: nefffret ediyor. Kendi böyle olamadığı için etrafı da olsun istemiyor, umrunda da değil.
Sonra bazen tutmuş bana suratsızsın, memnuniyetsizsin, mutsuz karamsar bir tipsin diyor! Sanki kendi aksi. Asssla kabul etmiyor sırf üste çıkabilmek için zaten kenarda köşede sakladığı bahaneleri var onları öne sürer!
Esklden böyle miydi bilmem, teyzem annemin hep hırslı sinirli bir tip olduğunu söyler ama çocukken gençken çok da eğlenmiş gezmişler anıları çok. Zaten annem ballandırarak hatta bana övünerek anlatır.
Ama esas evlendikten ve boşandıktan sonra hayata yavaş yavaş küstü; daha karamsar, sinirli, memnuniyetsiz, mutsuz vb oldu. Kabul etmez tabi ki. Başkalarını nasıl etkilediğini de.
Yani evde hep mutsuz, sinirli, asık suratlı, olumsuz şeylerden bahsetmekten keyif alan bir ebeveyn olur da sen nasıl salak gibi naif ve saf olabilirsin? Ablam bile bize göre iyimserdir ama o bile o kadar değil.
Evde hep sinirli, huzursuz, şer arayan, hiç sosyal hayatı falan olmayan, didaktik, kuralcı, tutucu, neşesiz birisi varken sen nasıl aksi olabilirsin.
Ben çabalamasaydım ne gezilere gidebilir, ne doğum günü yapabilir ne etkinliklere katılabilirdik. O da zorla; hep bahanesi vardı: dersiniz var, yorgunum, hasta olursunuz, başınıza bişey gelir... Vb vs bitmez. Bir de ne gerek var.
Anneme göre hiçbişeye gerek yoktu! Yani o dul biz yetimiz , hiçbişeyi hak etmiyoruz ki! işte dünyaya gelmişiz bi kere yaşamaya daha doğrusu hayatta kalmaya mecburuz. Bu yüzden mecburiyetler ve gereksinimler yoksa kılımızı kıpırdatmasak olur: görevler ve mecburiyetler üzerine kurulu bir hayat! O kadar, yeter bizeee
haklı çıkma tutkusu - rol çalma - yarış - tutunma arzusu - k.çımın falan açılması
Onu suçladığımı düşündüyse ya da bende beğenmediği bir huy gördüyse ki hepsini beğenmiyor: babana çekmişsin der! her işin içinden sıyrılma kendini teselli etme haklı çıkarma ya da suçluluk hissini gidermenin yolu budur: babana çekmişsin!!!
ve babam ona göre dünyanın ennnn kötü insanı!! yani manyaklar, katiller, teröristler falan hak getire. hayır babam en kötüsü. çünkü annemi üzmüş!!!
hep böyleydi: neffffret dolu. senelerce kafamızı ütüledi durdu, hatta bize de beddua ettirdi geberse de kurtulsak diye. yani elbet böyle söyleyeceksiniz diye emir kipi kullanmadan sürekli aynı şeyi tekrarlayıp durarak. çünkü sonra aksini iddia edebilmek için.
sonra aniden babam ölünce de bizim halimizi falan unuttu, ikinci planda kaldık adeta ve bizden çok ağladı. tepindi yırtındı. o kadar çok ağladı ki biz üzülmemiş gibi kaldık iyi mi?
ne kadar iyi bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. bak öğretmen hanım ne kadar iyi yürekli bir insan onu üzmüş boşanmış eski kocasının ölümü bile onu mahvetti desinler diye.
ama tabi biz ne kadar ağlasak da yaranamadık ve umrunda oldu mu? hayır.
kendi aleminde kendi ağlama nöbeti ve hıçkırıklarıyla sürekli ön plana çıkmak rol çalmak ister gibi davrandı. biz zaten ne ablam ne ben yaygaracı tipler değiliz. ne kadar göz yaşı döksek de beklentileri karşılayamadık, annemin yanında sönük kaldık.
başrol onundu biz figüran.
sonra akraba eş dost konu komşu arasında kızlar babalarının ölümüne o kadar da üzülmedi düşüncesi yayıldı.
annem gözyaşı ve hıçkırıklarla tepine tepine ağlarken biz zavallı esas kuzucuklar yeterince üzülmeyen kalpsizler olduk.
hiç umrunda oldu mu? fark etmedi bile. o kadar kendi alemindeydi.
annem böyle kendi alemine daldı mı başkasını ruhu duymaz.
mesela bir gün yine kendi düşünce-fikir ya da alemine dalmışken ayağı kaymıştı.
böyle tehlikeli, düşmeli falan durumlarda annemin beyni değil elleri çalışır. neye tutunduğunu falan düşünmez yapışır. kime neye nereye rast gelirse. o anda kendinden başka bişey düşünmez.
işte öyle bir anda tam düşecekken, hani bir keresinde popoma tutunmaya çalışmıştı!!! evet popoma!! koluma değil.
iki avcuyla iki popo yanağıma yapışmıştı. tabi bi yere kadar silindirik yassı bişeye tutunma. ee nolmuştu? eli kaydıkça şortuma ve kiloduma yapıştı tabi bunlar bir kaç kısa saniye içinde oluyor ama yine de yaşarken uzun süre gibi geliyor çünkü çok abuk!! siz ağır çekim düşünün.
ayağı kayan ve düşmek üzere olan ufak tefek bir kadın, az önünde yürüyen kızının poposuna tutunmaya çalışıyor!! sonra eli yayınca tabi şortuna. yoo şortun beline değil paçasına!!!!
evet bermuda şortumun paçasına tutunmaya çalışıyor. hani önce popoyu kavrayınca elikaydı ama o kadar sıkı tutunuyor ki düşmemek için var gücüyle: ne senin poponun acıması, morarması önemli ne de şortunun inmesi falan. yeter ki o düşmesin sana ne olursa olsun.
popodan eli kayarken önce eline külodum geliyor ona yapışıp asılıyor, sonra eli biraz daha kayınca da bermuda şortumun paçası.
tabi bunu benim açımdan şöyle hissedebilirsiniz. bir yere yürüyorsunuz ve anneniz hemen azcık arkanızda. ki annem dipdibe yürüme şampiyonudur!! bir ara o kadar yapışık yürüyordu ki, kalçam çok oynuyormuş herkes bakıyormuş bakmasınmış saplantısıyla, neredeyse tam arkamda vücuduma yapışmış kadar. iki de bir bileğime ya da bacağıma tekmesi gelir, mecburen ani durma, yavaşlamalarda küt diye tüm vücuduyla çarmar, ya da yürürken de ayağı benim iki ayağımın arasına girmesi suretiyle adeta bana çelme takardı. kaç kere düştüm bu yüzden. ha tabi yine kendinde bir nebze olsun kabahat bulmadı. ayağı acımıştı aaa Nazlı ne yapıyorsun?du!!! benim düşmeme şaşırmamış, endişelenmemiş kendi ayağının acımasına odaklanırdı. aayyy ayağııı!! napıyorsun Nazlı?? yani ben annemin ayağını acıtmak için yere yüzükoyun düşmüşüm, ya da dizimin üstüne?!!!!
ne kadar şeytaniyim değil mi??
sonunda caddenin ortasında karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bile beni yere serdi. ha bir de anneme tepki vermem de yasak adeta, o kelime kullanılmadan!!!
ne alakası var düşmemin yere annemle?? benim beceriksizliğim dengesizliğim! üstelik annemin ayağı acımış ayy!!
ay ben nerede kalmıştım? ha bermuda şortumun paçasına yapıştığı anda.
bir anda arkandan yürüyen birisi önce yuvarlak popo yanaklarına, sonra küloduna ve en sonunda da şortunun paçasına yapışıveriyor. naparsın? ay noluyor diye düşünerek, şaşkın, çekilerek dönmez misin arkana???
ben dönmeyecekmişim!! döndüğüm için annem düşmüş. oysa kıçım avuçlanır, sıyrılarak adeta kiloduma ve şortumun paçasına yapışılırken öylece dikilmeli ve şortumun aşağıya inmesini kuzu gibi beklemeliyim!! ne var yani işlek bir anacaddenin olduğu, duraklarda onlarca insanın beklediği bir kaldırımda şortum ve kilodum sıyrılsa sanki!!!??? kımıldamadan kıçımın açılmasını beklemeliyim!!!
ama kendim açamam ha kıçımı!! bikiniyle bile plajda rahat edememeliyim çok ayıp herkes bakar, kimse görmesin!! ama annem açıverirse kıçımı olur yani!! annem sonuçta, kıçımın sahibi, beni doğurdu, isterse milyonlara açar gösterir, telif hakları onda!!
e tabi ayy noluyor diyerek ki zaten yürüyordum, kaçıldım, geriye dödüm bakmak için. annem de popo yanaklarıma, kiloduma ve şortuma yapışarak ve indirerek ayakta kalma operasyonunda başarılı olamadı!!
oysa kıçım açılsa annemin o yaştaki kadının yere düşmesine gülmeseler de benim götüme gülseler daha iyi!!!
ya ,insan koluma ya da çantama falan tutunmaya çalışmaz mı niye kıçım????
ama o anda ne bulursa yapışacak umrunda değil!!
hani bu düşme olayı sanki resmen şortumu aşağı indirmek içinmiş gibi. epey de zorlandı ve aşağıda indi yani. ama çekilmesem tam inecek. olsun annemin düşmesinden iyidir bir kaç kişinin kıçımı görmesi ne var ki?????
ama dikkatinizi çekerim ben kendi arzumla kararımla bi tarafımı açamam, ama annem benim herhangi bir yerimi herhangi bir sebepten ötürü açabilir!! benim ne hakkım var götümü falan açmaya?? ben annemin malıyım o doğurmuş beni!! bir lütuf yalvardım onca kadına beni doğurun annem lütfetti ben istedim zaten dünyaya gelmek!!!
bunun gibi tutunma olayları oldu. niye bu kadar düşüyor dersiniz, çok düştüğünden değil de acelesinden. bir keresinde her zamanki gibi toplu taşıma da yer beğenmeyip en az iki kere yer değiştirirken düşecek olmuş, boynuma doladığım atkıya tutunmaya çalışmıştı.
elbette ben de düşmesini istemem sonuçta belli bir yaşta, o yaşta kırıklar falan zor iyileşir hem.
ama bunun için kıçımın sergilenmesini ya da atkıyla boğulmayı da istememem gayet mantıklı.
çünkü atkıya da tutumak derken ucundan tutmak demek istemiyorum hey millet!!
asılmak! tüm vücut ağırlığıyla neredeyse.
ben ayaktayım yer yok, annemse boş olan tek yere oturdu ama beğenmedi ve az önce inen kadının yerine geçmek istedi. ama o anda dolmuş hareket etti ve annem de dengesini kaybetti. en yakınında ben, elime niye yapışmıyor? çünkü böyle anlarda neye tutunduğunun önemi olmuyor onun zihninde.
sadece iç güdüsel olarak düşüşünü yavaşlatmak ya da engellemek istiyor.
ve düşünmeyle değil içgüdüsel bir el hareketiyle yakaladığı ilk şeye yapışıyor, asılıyor.
ben de ayaktayım dönüp müdehale etmeye çalışmamdan bir kaç saniye önce, annem boynuma doladığım atıma tüm ağırlığıyla yapışıveriyor önce. ben boğazlandığımı hissettiğim an dönüm tutuyorum annemi, oturtuyorum.
ya bi anda atkına 50 kilonun ağırlığının bindiğini düşün!! elbet nefessiz kalırsın.
ha kolundan yakalayıp yardım ettiğin an atkını bırakır mı? hayır el öyle yapışmış kalmış ona. yerine oturdu hala atkının ucu elinde. farkında değil de bu kadar mı fark edilmez. nefessiz kalıp bayılsam anlamayacak niye. Nzalı'nın zavallı salaklığı olacak. kendiyle ne alakası var yahu??
zaten kalabalık ve hala atkının ucu elinde, anne bırak bırak deyince suratıma boş bakıyor. neyi bırakacak???
zorla çekiyorum da elinden özgür nefes almama kavuşuyorum. anlatınca ne oluyor dersiniz bu gibi şeylerin saçmalığını??
ben suçluyum elbette!! o zaman atkı takmayayım yaa tehlikeli!! e sen üşütürsün diye yaz günü bile fular dolamamı istemez misin??? takma o zaman!! o anda atkımı takmış olmam benim suçum!!!!
niye annemin düşmek üzere olduğunu fark etmemişim??? hem de sırtım dönükken!!!! mecburen tutunmuş!! ne bilsinmiş o şort mort. düşmek istemiyormuş!!!!
bir iki sene önce de bir geziye gitmiştik, gitmez olaydık, hafif yokuş bir yerden çıkılacak annem de zorlanıyor, Nazlı el ver dedi. ne bileyim ben koluma falan girecek gibi sandım.
hem kendinin gençlik zamanlarının kuvvetiyle övünür beni kuvvetsiz bulur hem de buna rağmen ben ramboymuşum gibi, kendi ağırlığımda bir insanı tek elimle kaldırabileceğimi sanır.
kendini dünyanın enn mantıklı insanı sanmaz mı bir de!! ilan ediyor hatta!!
evet el verdim ve annem de tüm vücudunun ağırlığını bir anda bir koluma bırakıverdi!!! AAAAyyy diye çığlık atmazmısın kolun çıkıyorken yerinden???
başkaları yardım etti de çıktı tabi. sonra da surat yaparak yürüdü. tutamamışım. kolun acıdı mı niye ayyy dedin bile demiyor. kör bir bencillikle bi de üstüne surat asarak dolanıyor, tutamamışım, ya düşseymiş? o yaşta düşmek ne demekmiş ben biliyor muymuşum????
tabi ben de tepki göstermiştim!! kolumu çıkardın ne kadar acıdı demem inanmadı bile!! anca ayyylarca kolum ağrıyınca inanası tuttu.
çok ağrıyorsa doktora git falan da demedi hiç. neffret eder hastaneden doktordan. öl daha iyi. daha da ağır taşıtacak yai unutuyor, ben söyleyince anca.
ama aynı ağrı falan kendinde olsa, tersi olsa herşeyin, başımın etini yer aylarca....
hem gitmez doktora hem dırdır eder susmak bilmez.
işte geçende de gene bir düşme anı gerçekleşti. şortuma tutunmasına benzer. ama bu defa başka yer yakaladı. tam düşecekken ben yanındayım ama bi yere bakıyorum pazarda. tırnaklarını geçire geçire carrt diye çizerekten, tam düşerken atlet bluzumun ve sütyenimin askısına yapıştı!!
ben anlayıp kolunu yakalayıncaya kadar öyle bir yapışmış kavramış ki, hem sütyen askımı zorlayarak kopmasına neden oldu, hem yapıştığı ve tüm gücü ağırlığıyla asıldığı için aşağı çekti!!
neyse ki zamanında tuttum da bir yerde sınırlı kaldı askımın ve askılı bluzun inmesi. yoksa memeler fora!!
yani o anda birden bire pazar yerinde anadan doğma kalakalsam bu benim sorunum ve suçum, onunla hiiiçççççççççççç bir ilgisi yok!
tabi sütyen göründü ama annem hiiç birinin farkında ve umrunda değil ki. düşmesin yeter dünya yansın!!
sanki tehlike anlarında beyninden bağımsız şekilde elleri ahtapot gibi çalışarak savruluyor ve bişeye tutunmak için aranıyor. atkı, sütyen askıs, popo, saç, şort, kol vb vs hiiiç önemi yok!!
ne tutunduğu şeyin ne de sonucun önemi var? göt açılsın, memeler savrulsun, kol çıksın, şort insin, atkı nefesini kessin ruhu duymaz!! anlatsan inanmaz geçiştirir, üste çıkmaya çalışır, sonra da artık yemek istemediğini yüzzzzlerce defa söylemene rağmen pasta börek çörek sütlaç gibi tatlılar yaparak barış sağlamaya çalışır. yani öyle ya da böyle ben ödeyeceğim bedelini: ya götüm açılacak kolum çıkacak ya da yiyip yiyip şişmanlayıp sağlığımı bozacağım!!
cavp da şu olacak: o zaman takmasaydın atkı!!!
o zaman sen de pazara giderken kapalı giyin!!!
bir suç varsa Nazlı o hep sende, ye şu börekleri de 90 kilo ol!!! kalbini de yağ bağlasın nasılsa evlenmiyorsun!! zaten biz yürüyemiyoruz, biz yiyemiyoruz, bize yetiyor!! aniden yaşlanır beraber ölürüz!! ayyy
ve babam ona göre dünyanın ennnn kötü insanı!! yani manyaklar, katiller, teröristler falan hak getire. hayır babam en kötüsü. çünkü annemi üzmüş!!!
hep böyleydi: neffffret dolu. senelerce kafamızı ütüledi durdu, hatta bize de beddua ettirdi geberse de kurtulsak diye. yani elbet böyle söyleyeceksiniz diye emir kipi kullanmadan sürekli aynı şeyi tekrarlayıp durarak. çünkü sonra aksini iddia edebilmek için.
sonra aniden babam ölünce de bizim halimizi falan unuttu, ikinci planda kaldık adeta ve bizden çok ağladı. tepindi yırtındı. o kadar çok ağladı ki biz üzülmemiş gibi kaldık iyi mi?
ne kadar iyi bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. bak öğretmen hanım ne kadar iyi yürekli bir insan onu üzmüş boşanmış eski kocasının ölümü bile onu mahvetti desinler diye.
ama tabi biz ne kadar ağlasak da yaranamadık ve umrunda oldu mu? hayır.
kendi aleminde kendi ağlama nöbeti ve hıçkırıklarıyla sürekli ön plana çıkmak rol çalmak ister gibi davrandı. biz zaten ne ablam ne ben yaygaracı tipler değiliz. ne kadar göz yaşı döksek de beklentileri karşılayamadık, annemin yanında sönük kaldık.
başrol onundu biz figüran.
sonra akraba eş dost konu komşu arasında kızlar babalarının ölümüne o kadar da üzülmedi düşüncesi yayıldı.
annem gözyaşı ve hıçkırıklarla tepine tepine ağlarken biz zavallı esas kuzucuklar yeterince üzülmeyen kalpsizler olduk.
hiç umrunda oldu mu? fark etmedi bile. o kadar kendi alemindeydi.
annem böyle kendi alemine daldı mı başkasını ruhu duymaz.
mesela bir gün yine kendi düşünce-fikir ya da alemine dalmışken ayağı kaymıştı.
böyle tehlikeli, düşmeli falan durumlarda annemin beyni değil elleri çalışır. neye tutunduğunu falan düşünmez yapışır. kime neye nereye rast gelirse. o anda kendinden başka bişey düşünmez.
işte öyle bir anda tam düşecekken, hani bir keresinde popoma tutunmaya çalışmıştı!!! evet popoma!! koluma değil.
iki avcuyla iki popo yanağıma yapışmıştı. tabi bi yere kadar silindirik yassı bişeye tutunma. ee nolmuştu? eli kaydıkça şortuma ve kiloduma yapıştı tabi bunlar bir kaç kısa saniye içinde oluyor ama yine de yaşarken uzun süre gibi geliyor çünkü çok abuk!! siz ağır çekim düşünün.
ayağı kayan ve düşmek üzere olan ufak tefek bir kadın, az önünde yürüyen kızının poposuna tutunmaya çalışıyor!! sonra eli yayınca tabi şortuna. yoo şortun beline değil paçasına!!!!
evet bermuda şortumun paçasına tutunmaya çalışıyor. hani önce popoyu kavrayınca elikaydı ama o kadar sıkı tutunuyor ki düşmemek için var gücüyle: ne senin poponun acıması, morarması önemli ne de şortunun inmesi falan. yeter ki o düşmesin sana ne olursa olsun.
popodan eli kayarken önce eline külodum geliyor ona yapışıp asılıyor, sonra eli biraz daha kayınca da bermuda şortumun paçası.
tabi bunu benim açımdan şöyle hissedebilirsiniz. bir yere yürüyorsunuz ve anneniz hemen azcık arkanızda. ki annem dipdibe yürüme şampiyonudur!! bir ara o kadar yapışık yürüyordu ki, kalçam çok oynuyormuş herkes bakıyormuş bakmasınmış saplantısıyla, neredeyse tam arkamda vücuduma yapışmış kadar. iki de bir bileğime ya da bacağıma tekmesi gelir, mecburen ani durma, yavaşlamalarda küt diye tüm vücuduyla çarmar, ya da yürürken de ayağı benim iki ayağımın arasına girmesi suretiyle adeta bana çelme takardı. kaç kere düştüm bu yüzden. ha tabi yine kendinde bir nebze olsun kabahat bulmadı. ayağı acımıştı aaa Nazlı ne yapıyorsun?du!!! benim düşmeme şaşırmamış, endişelenmemiş kendi ayağının acımasına odaklanırdı. aayyy ayağııı!! napıyorsun Nazlı?? yani ben annemin ayağını acıtmak için yere yüzükoyun düşmüşüm, ya da dizimin üstüne?!!!!
ne kadar şeytaniyim değil mi??
sonunda caddenin ortasında karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bile beni yere serdi. ha bir de anneme tepki vermem de yasak adeta, o kelime kullanılmadan!!!
ne alakası var düşmemin yere annemle?? benim beceriksizliğim dengesizliğim! üstelik annemin ayağı acımış ayy!!
ay ben nerede kalmıştım? ha bermuda şortumun paçasına yapıştığı anda.
bir anda arkandan yürüyen birisi önce yuvarlak popo yanaklarına, sonra küloduna ve en sonunda da şortunun paçasına yapışıveriyor. naparsın? ay noluyor diye düşünerek, şaşkın, çekilerek dönmez misin arkana???
ben dönmeyecekmişim!! döndüğüm için annem düşmüş. oysa kıçım avuçlanır, sıyrılarak adeta kiloduma ve şortumun paçasına yapışılırken öylece dikilmeli ve şortumun aşağıya inmesini kuzu gibi beklemeliyim!! ne var yani işlek bir anacaddenin olduğu, duraklarda onlarca insanın beklediği bir kaldırımda şortum ve kilodum sıyrılsa sanki!!!??? kımıldamadan kıçımın açılmasını beklemeliyim!!!
ama kendim açamam ha kıçımı!! bikiniyle bile plajda rahat edememeliyim çok ayıp herkes bakar, kimse görmesin!! ama annem açıverirse kıçımı olur yani!! annem sonuçta, kıçımın sahibi, beni doğurdu, isterse milyonlara açar gösterir, telif hakları onda!!
e tabi ayy noluyor diyerek ki zaten yürüyordum, kaçıldım, geriye dödüm bakmak için. annem de popo yanaklarıma, kiloduma ve şortuma yapışarak ve indirerek ayakta kalma operasyonunda başarılı olamadı!!
oysa kıçım açılsa annemin o yaştaki kadının yere düşmesine gülmeseler de benim götüme gülseler daha iyi!!!
ya ,insan koluma ya da çantama falan tutunmaya çalışmaz mı niye kıçım????
ama o anda ne bulursa yapışacak umrunda değil!!
hani bu düşme olayı sanki resmen şortumu aşağı indirmek içinmiş gibi. epey de zorlandı ve aşağıda indi yani. ama çekilmesem tam inecek. olsun annemin düşmesinden iyidir bir kaç kişinin kıçımı görmesi ne var ki?????
ama dikkatinizi çekerim ben kendi arzumla kararımla bi tarafımı açamam, ama annem benim herhangi bir yerimi herhangi bir sebepten ötürü açabilir!! benim ne hakkım var götümü falan açmaya?? ben annemin malıyım o doğurmuş beni!! bir lütuf yalvardım onca kadına beni doğurun annem lütfetti ben istedim zaten dünyaya gelmek!!!
bunun gibi tutunma olayları oldu. niye bu kadar düşüyor dersiniz, çok düştüğünden değil de acelesinden. bir keresinde her zamanki gibi toplu taşıma da yer beğenmeyip en az iki kere yer değiştirirken düşecek olmuş, boynuma doladığım atkıya tutunmaya çalışmıştı.
elbette ben de düşmesini istemem sonuçta belli bir yaşta, o yaşta kırıklar falan zor iyileşir hem.
ama bunun için kıçımın sergilenmesini ya da atkıyla boğulmayı da istememem gayet mantıklı.
çünkü atkıya da tutumak derken ucundan tutmak demek istemiyorum hey millet!!
asılmak! tüm vücut ağırlığıyla neredeyse.
ben ayaktayım yer yok, annemse boş olan tek yere oturdu ama beğenmedi ve az önce inen kadının yerine geçmek istedi. ama o anda dolmuş hareket etti ve annem de dengesini kaybetti. en yakınında ben, elime niye yapışmıyor? çünkü böyle anlarda neye tutunduğunun önemi olmuyor onun zihninde.
sadece iç güdüsel olarak düşüşünü yavaşlatmak ya da engellemek istiyor.
ve düşünmeyle değil içgüdüsel bir el hareketiyle yakaladığı ilk şeye yapışıyor, asılıyor.
ben de ayaktayım dönüp müdehale etmeye çalışmamdan bir kaç saniye önce, annem boynuma doladığım atıma tüm ağırlığıyla yapışıveriyor önce. ben boğazlandığımı hissettiğim an dönüm tutuyorum annemi, oturtuyorum.
ya bi anda atkına 50 kilonun ağırlığının bindiğini düşün!! elbet nefessiz kalırsın.
ha kolundan yakalayıp yardım ettiğin an atkını bırakır mı? hayır el öyle yapışmış kalmış ona. yerine oturdu hala atkının ucu elinde. farkında değil de bu kadar mı fark edilmez. nefessiz kalıp bayılsam anlamayacak niye. Nzalı'nın zavallı salaklığı olacak. kendiyle ne alakası var yahu??
zaten kalabalık ve hala atkının ucu elinde, anne bırak bırak deyince suratıma boş bakıyor. neyi bırakacak???
zorla çekiyorum da elinden özgür nefes almama kavuşuyorum. anlatınca ne oluyor dersiniz bu gibi şeylerin saçmalığını??
ben suçluyum elbette!! o zaman atkı takmayayım yaa tehlikeli!! e sen üşütürsün diye yaz günü bile fular dolamamı istemez misin??? takma o zaman!! o anda atkımı takmış olmam benim suçum!!!!
niye annemin düşmek üzere olduğunu fark etmemişim??? hem de sırtım dönükken!!!! mecburen tutunmuş!! ne bilsinmiş o şort mort. düşmek istemiyormuş!!!!
bir iki sene önce de bir geziye gitmiştik, gitmez olaydık, hafif yokuş bir yerden çıkılacak annem de zorlanıyor, Nazlı el ver dedi. ne bileyim ben koluma falan girecek gibi sandım.
hem kendinin gençlik zamanlarının kuvvetiyle övünür beni kuvvetsiz bulur hem de buna rağmen ben ramboymuşum gibi, kendi ağırlığımda bir insanı tek elimle kaldırabileceğimi sanır.
kendini dünyanın enn mantıklı insanı sanmaz mı bir de!! ilan ediyor hatta!!
evet el verdim ve annem de tüm vücudunun ağırlığını bir anda bir koluma bırakıverdi!!! AAAAyyy diye çığlık atmazmısın kolun çıkıyorken yerinden???
başkaları yardım etti de çıktı tabi. sonra da surat yaparak yürüdü. tutamamışım. kolun acıdı mı niye ayyy dedin bile demiyor. kör bir bencillikle bi de üstüne surat asarak dolanıyor, tutamamışım, ya düşseymiş? o yaşta düşmek ne demekmiş ben biliyor muymuşum????
tabi ben de tepki göstermiştim!! kolumu çıkardın ne kadar acıdı demem inanmadı bile!! anca ayyylarca kolum ağrıyınca inanası tuttu.
çok ağrıyorsa doktora git falan da demedi hiç. neffret eder hastaneden doktordan. öl daha iyi. daha da ağır taşıtacak yai unutuyor, ben söyleyince anca.
ama aynı ağrı falan kendinde olsa, tersi olsa herşeyin, başımın etini yer aylarca....
hem gitmez doktora hem dırdır eder susmak bilmez.
işte geçende de gene bir düşme anı gerçekleşti. şortuma tutunmasına benzer. ama bu defa başka yer yakaladı. tam düşecekken ben yanındayım ama bi yere bakıyorum pazarda. tırnaklarını geçire geçire carrt diye çizerekten, tam düşerken atlet bluzumun ve sütyenimin askısına yapıştı!!
ben anlayıp kolunu yakalayıncaya kadar öyle bir yapışmış kavramış ki, hem sütyen askımı zorlayarak kopmasına neden oldu, hem yapıştığı ve tüm gücü ağırlığıyla asıldığı için aşağı çekti!!
neyse ki zamanında tuttum da bir yerde sınırlı kaldı askımın ve askılı bluzun inmesi. yoksa memeler fora!!
yani o anda birden bire pazar yerinde anadan doğma kalakalsam bu benim sorunum ve suçum, onunla hiiiçççççççççççç bir ilgisi yok!
tabi sütyen göründü ama annem hiiç birinin farkında ve umrunda değil ki. düşmesin yeter dünya yansın!!
sanki tehlike anlarında beyninden bağımsız şekilde elleri ahtapot gibi çalışarak savruluyor ve bişeye tutunmak için aranıyor. atkı, sütyen askıs, popo, saç, şort, kol vb vs hiiiç önemi yok!!
ne tutunduğu şeyin ne de sonucun önemi var? göt açılsın, memeler savrulsun, kol çıksın, şort insin, atkı nefesini kessin ruhu duymaz!! anlatsan inanmaz geçiştirir, üste çıkmaya çalışır, sonra da artık yemek istemediğini yüzzzzlerce defa söylemene rağmen pasta börek çörek sütlaç gibi tatlılar yaparak barış sağlamaya çalışır. yani öyle ya da böyle ben ödeyeceğim bedelini: ya götüm açılacak kolum çıkacak ya da yiyip yiyip şişmanlayıp sağlığımı bozacağım!!
cavp da şu olacak: o zaman takmasaydın atkı!!!
o zaman sen de pazara giderken kapalı giyin!!!
bir suç varsa Nazlı o hep sende, ye şu börekleri de 90 kilo ol!!! kalbini de yağ bağlasın nasılsa evlenmiyorsun!! zaten biz yürüyemiyoruz, biz yiyemiyoruz, bize yetiyor!! aniden yaşlanır beraber ölürüz!! ayyy
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)