17.08.2015

Hadi artık yatalım Nazlı!

Gene başladık. Neye mi? Herşeye kendi karar verme isteği döneminin aşırısına.

Bi şeye sinirlendim anlamıyor, ne varmış sinirlenecek? Neye ne zaman ne kadar sinirleneceğime sen mi karar vereceksin?

Amaaanmış! Ama öyle bi şey kendine anlamlı gelmiyorsa başka hiç kimse için özellikle de burnunun dibindeki ben için etmeyecek!
Aynı şeyleri aynı şekilde sevecek ya da neffret edeceğim. Saplantı gibi. Bir anlam veremiyor ve kendinden o kadar emin o kadar ciddi ki kesinlikle savunuyor kendini .
 Ya da şöyle diyeyim benim o şey hakkındaki hissiyatımı anlamadığı için anlamsızlığını yersizliğini savunuyor.

Anlamaz. Sana öyle gelmiyor olabillr ben sen değilim bana böyle geliyor demenden. Hiç anlamıyor. Yani o anda onaylanmak ya da dinlenip sessiz kalması gerek, bırak kendi kendine rahatlasın geçsin siniri. Ama hayır çenesi duramıyor. Ama kendi lstediğl zaman isttediği şeye istediği kadar sinirlenebilir ve ben ona bu kadar abartma, ne var sinirlenecek şimdi diyemem!
Ama aynı durumda ben olunca kendi diyebilir hatta bunun tartışmasına bile gerek yok.
insanı var ya deli eder, gellr damarına basar, sonra sen patlarsın, gene anlamaz ve bu kez seni suçlamak ve haklı çıkmak için bahanesi vardır: bana bağırdın!

özellikle yapmıyor ama ona manasız gelmişse tamam. Sıfır empati! Hatta anti empati.

Kendi o kadar saçma şeylere köpürüyor ki ben de eşşek gibi susup dinleyip duracağım. Ya sabahın altısında çamaşır askını açamadığı için ana avrat soy sop sülale Allah kitap sövüyor! Gayet de pişkin. Niye ödünü kopardım Nazlı'nın niye uyandırdım diye bir derdi hiiiç yok!! Bozukmuş bu!
Bu kadar mı beceriksiz olunur yahu?

Eskiden biz küçükken bazen bişeyleri beceremezdik. Kapak çmak paket açmak falan gibi. Ya elimiz küçüktü gücümüz yetmezdi ya beceremiyor bilmiyorduk. Anlar mıydı? Hayır!
Annem neşe, pozitiflik düşmanıdır. O zaman da öyleydl; her hareketi hayattan nefret eder gibi hırçın ve azarlıydı.
Kola kapağını açamadım diye ne kadar azarlamış, hah hıncını alacak fırsatı yakalamış ağlatmış sonra da o kolayı içmeye mecbur etmişti, karşımda düşman gibi suratsız oturup zıkkım iç der gibi bardağı önüme koyarak. Kendim istemişim içecekmişim madem!

Hani herşey azarlı zaten didaktik ama böyle bizi küçük gördüğü anlarda angaryadan ibarettik. Sanırsın çok ünlü bir balerin olacakmış da biz doğarak kariyerini mahvetmişiz, biz mahvetmişiz hayatını; öyle bir hınçla.

Tabi yolda sokakta da yürürken çok hızlı yürür, sonra dönüp bize bakar bir sinirle hadi hadi der kızardı.

Ha bu azarlamalar, ezmeler hep başbaşayken! Başkalarına rol keserdi. Evden çıkarken demediği kalmamış misafirlikte sırtına mendil yatırmak ister, saçlarını okşayarak oturur, kıçını avuçlar ya da her kendi istediği anda başkaları ne kadar özenli düşünceli sevgi dolu bir anne desin diye yakaladığı gibi vantuz gibi yanağına yapışa yapışa şappur şuppur öperdi.
Tabi bence en çok ben azarlanır hor görülürdüm, ama ablamı da haşlar dururdu. Ama ablam bu sahte aşırı sevgi gösterilerinden memnun kalır anlamazdı abartılı gösterişçiliğini. Azarlamaları ya da hor görmeleri de anlamadığı için boş bakar tepki vermezdi.
Ben tepki verendim ve hep haksızdım.

Hayır susup her istediğini kuzu gibi yaptığım da oldu acaba beni daha çok sever mi diye. Ama nafile. O zaman da çekişeceği kimse kalmadı. Evde koca yok ki kavga etsin! Nazlı da suskun.
çok uzun bir süre kavga olmamışsa bil ki eli kulağında annem bahane arıyor. Sonuç: pısırıksın! Napacaksın ben olmasam ezerler seni!
Sen eziyorsun en başta!
Asssla! Hiçç alakası yok! Assla.

inkar hep inkar.

Mücadele, müdehale, çekikme, rekabet, meydan okuma, tartışma, kavga seviyor. Ablamla yapamıyor ee benle de yapamazsa ne olacak???
Yine bir kusur bulup bana çatacak. Bu hep böyle oldu.

Ablam da efenim evin gerginliğinden şehir dışına okumaya kaçmış, evden uzak olmak için evlenmiş erkenden!

Ben suçluyum yani gene!
Delirmez misin. Neyseki evliliği iyi gitti de ilk 2 yıllık kaynanalar savaşından sonra; yoksa kötü gitse boşansa gene ben suçlu olacaktım!
ilk başta benim yüzümden uzaklaşmak istemiş olacaktı.

Kendinin ne alakası var olacaktı?!

.........

Yazın ablamlar bir tiyatro oyununa bilet almış hepimize. Hıı çok zevkli 1 saat kulağıma ılık nefes üfleyerek yorum yapar annem!
Nazlıı konuşuyorlar.
Nazlıı şunlar yiyişiyor cıkcıkcık.
Ayyy Nazlı bunlar bişey yiyor çıtır çıtır....
Ve rahatsız olduğu onca şeyi sıralar. O ağız hep kulağımımda ılık hava üfler hatta bazen değer.
Dönmemek için uğraşsan ne olacak, tutar çeneni yüzümü çevirir, eliyle saçlarımı arkaya atar, kulağımı açar! Cidden. Film ileme değil bu annemin başkalarını eleştirmesini dinlemek resmen!

Tiyatroda da aksi gibi önümüze iki uzun boylu adam oturdu. Anında başladı şikayete. Ama işin tuhafı üç kere ben bunu anlamamışım gibi tekrarlaması; her defasında şaşkın bir ifade ve bana hiç anlayamayacağım bişeyi bir keşfi anlatırmışcasına!
Neyse sonradan arada koltuklar boş kaldı ve ablamlar iki koltuk ilerledi.
Bitti sanmayın.
Annem oradan böyle bi şaşkın bi korkmuş beni çağırıyor. Aramızda 2 koltuk boş sadece ama illa da yanına gelecem! Yok diğer tarafta ilerlememi isteyen kimse yok.
Israrla gel gel diyor, iki koltuk kaymayı akıl edemeyecek anlayamayacakmışım gibi büyük teatral jestlerle koltuğu işaret ediyor.
Göremem o zaman diyorum öndeki uzundurukları işaret ediyorum. Anlamıyor hala gel gel!
Ayyy delirmemek için....

Anlamıyor ne desem hala gel gel. Oyunu bıraktı bana taktı kafayı, gözü bende beni izliyor: Nazlııı geeel!
Güya küçük sesle. Sonunda arkadakiler rahatsız oldu rica ettiler sussun.
Aa kabahat bendeeee! Onda diil ki????
Kaş göz ediyor ya bak benim yüzümden rahatsız olmuşlar!

Akıl var mantık var, önüne iki uzun boylu adam geldi diye kaydılar, ama ben de kayıp önüm açıkken aksini yapıp ablamın önceki koltuğuna oturup oyunu izleyemeyeceğim! Gelmiyor aklına anlamıyor işaretten dediğimi de duymuyor!
Anlamıyor oraya geçersen kendilerinin önceki hali gibi sahneyi iyi göremem!
Cidden anlayamıyor almıyor kafası.

Zaman geçiyor, surat asarak oturuyor, komediden anlamaz ki, ona göre gülecek pek bişey yok hayatta; hepimiz robot gibi yaşasak yeter! Arada da bakıyor bana aksi aksi!

Ara verilince tartışma çıkıyor tabi. Ama hala anlamamış niye. Annemin dizinin dibinde olayım da tiyatroyu görmeyeyim ne var duyarım! Elinden de sıkıca tutayım ki korkmayayım benlşl beni yerler!

Böyle kalabalık ortamlarda, sokakta elime yapışır sımsıkı ya da asılarak koluma girer iyice. Koruyormuş beni. Yani kötü niyetli varsaymış bunun yanında annesi var der yapmazlarmış. iyi niyetli de ay ne güzel anne kız sarmaş dolaş geziyor dermiş!
 Kim kimi koruyor acaba? Gidip sarhoşun yanına oturan, satıcılara inanan vb kendi. Napacak ki bağıramaz sesi eskisi gibi kuvvetli çıkmıyor sigaradan. Telefonla yardım çağıracak olsa telefonun nasıl kullanıldığını hatırlayabilecek mi. Koşup haber verecek olsa iki blok yürüyünce daha siteden çıkamadan yorulmuş oluyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder