Duştan çıktım diyor ki;
ben sana hazırladım giyecek, giy de gidelim.
Ne kadar iyi düşünceli değil mi, ne giyeceğim diye kafa patlatıp kendimi yormayayım diye benim için kafa yoruyor.
Ben o güzel kafamı hiç yormayayım temel, ilkel ihtiyaçlarımı bile düşünür, benim hiiç düşünmeme gerek yok!
Tabi ki giymek istediği, planladığım şeyler değil. Dolap kendi odasında diye karar hakkı da kendinde varsayıyor. Dolapların hakimi! Dipte köşede bulduğu eskimiş, solmuş bir bluzu layık görmüş bana sağolsun! Altına da kapri!
Daha şortluk zaman gelmedi; kendisi karar verecek ne zaman ne kadar süre şort giyilecek!!
Hazırlanıyorum, görüyor, ben sana çıkartmıştım diyor. iyilik etmişmiş. Değil, öyle olsa sorar ne giyeceksen çıkarayım falan der. Sorma gereği duymuyor çünkü sadece kendi karar vermek istiyor.
Niye giymiyorsun hiç o bluzu çok güzel!
O kadar eprimiş ki, sünmüş ki neyini giyeyim?
Ama çok güzeldi çok para verdik!
....
Pazara gitmek o kadar büyük ve eğlenceli bir aktivite ki ona göre 2 gün öncesinden heyecanlanmaya ve planlamaya başlıyor. Ne giyeceğiz neden onları giyeceğiz, neler alacağız defalarca ama cidden defalarca tekrar tekrar anlatıyor bana. Planlamış benim ne giyeceğimi bile. Hayır uymam bir kere elini verdin mi kaptırırsın kolunu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder