Onu suçladığımı düşündüyse ya da bende beğenmediği bir huy gördüyse ki hepsini beğenmiyor: babana çekmişsin der! her işin içinden sıyrılma kendini teselli etme haklı çıkarma ya da suçluluk hissini gidermenin yolu budur: babana çekmişsin!!!
ve babam ona göre dünyanın ennnn kötü insanı!! yani manyaklar, katiller, teröristler falan hak getire. hayır babam en kötüsü. çünkü annemi üzmüş!!!
hep böyleydi: neffffret dolu. senelerce kafamızı ütüledi durdu, hatta bize de beddua ettirdi geberse de kurtulsak diye. yani elbet böyle söyleyeceksiniz diye emir kipi kullanmadan sürekli aynı şeyi tekrarlayıp durarak. çünkü sonra aksini iddia edebilmek için.
sonra aniden babam ölünce de bizim halimizi falan unuttu, ikinci planda kaldık adeta ve bizden çok ağladı. tepindi yırtındı. o kadar çok ağladı ki biz üzülmemiş gibi kaldık iyi mi?
ne kadar iyi bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. bak öğretmen hanım ne kadar iyi yürekli bir insan onu üzmüş boşanmış eski kocasının ölümü bile onu mahvetti desinler diye.
ama tabi biz ne kadar ağlasak da yaranamadık ve umrunda oldu mu? hayır.
kendi aleminde kendi ağlama nöbeti ve hıçkırıklarıyla sürekli ön plana çıkmak rol çalmak ister gibi davrandı. biz zaten ne ablam ne ben yaygaracı tipler değiliz. ne kadar göz yaşı döksek de beklentileri karşılayamadık, annemin yanında sönük kaldık.
başrol onundu biz figüran.
sonra akraba eş dost konu komşu arasında kızlar babalarının ölümüne o kadar da üzülmedi düşüncesi yayıldı.
annem gözyaşı ve hıçkırıklarla tepine tepine ağlarken biz zavallı esas kuzucuklar yeterince üzülmeyen kalpsizler olduk.
hiç umrunda oldu mu? fark etmedi bile. o kadar kendi alemindeydi.
annem böyle kendi alemine daldı mı başkasını ruhu duymaz.
mesela bir gün yine kendi düşünce-fikir ya da alemine dalmışken ayağı kaymıştı.
böyle tehlikeli, düşmeli falan durumlarda annemin beyni değil elleri çalışır. neye tutunduğunu falan düşünmez yapışır. kime neye nereye rast gelirse. o anda kendinden başka bişey düşünmez.
işte öyle bir anda tam düşecekken, hani bir keresinde popoma tutunmaya çalışmıştı!!! evet popoma!! koluma değil.
iki avcuyla iki popo yanağıma yapışmıştı. tabi bi yere kadar silindirik yassı bişeye tutunma. ee nolmuştu? eli kaydıkça şortuma ve kiloduma yapıştı tabi bunlar bir kaç kısa saniye içinde oluyor ama yine de yaşarken uzun süre gibi geliyor çünkü çok abuk!! siz ağır çekim düşünün.
ayağı kayan ve düşmek üzere olan ufak tefek bir kadın, az önünde yürüyen kızının poposuna tutunmaya çalışıyor!! sonra eli yayınca tabi şortuna. yoo şortun beline değil paçasına!!!!
evet bermuda şortumun paçasına tutunmaya çalışıyor. hani önce popoyu kavrayınca elikaydı ama o kadar sıkı tutunuyor ki düşmemek için var gücüyle: ne senin poponun acıması, morarması önemli ne de şortunun inmesi falan. yeter ki o düşmesin sana ne olursa olsun.
popodan eli kayarken önce eline külodum geliyor ona yapışıp asılıyor, sonra eli biraz daha kayınca da bermuda şortumun paçası.
tabi bunu benim açımdan şöyle hissedebilirsiniz. bir yere yürüyorsunuz ve anneniz hemen azcık arkanızda. ki annem dipdibe yürüme şampiyonudur!! bir ara o kadar yapışık yürüyordu ki, kalçam çok oynuyormuş herkes bakıyormuş bakmasınmış saplantısıyla, neredeyse tam arkamda vücuduma yapışmış kadar. iki de bir bileğime ya da bacağıma tekmesi gelir, mecburen ani durma, yavaşlamalarda küt diye tüm vücuduyla çarmar, ya da yürürken de ayağı benim iki ayağımın arasına girmesi suretiyle adeta bana çelme takardı. kaç kere düştüm bu yüzden. ha tabi yine kendinde bir nebze olsun kabahat bulmadı. ayağı acımıştı aaa Nazlı ne yapıyorsun?du!!! benim düşmeme şaşırmamış, endişelenmemiş kendi ayağının acımasına odaklanırdı. aayyy ayağııı!! napıyorsun Nazlı?? yani ben annemin ayağını acıtmak için yere yüzükoyun düşmüşüm, ya da dizimin üstüne?!!!!
ne kadar şeytaniyim değil mi??
sonunda caddenin ortasında karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bile beni yere serdi. ha bir de anneme tepki vermem de yasak adeta, o kelime kullanılmadan!!!
ne alakası var düşmemin yere annemle?? benim beceriksizliğim dengesizliğim! üstelik annemin ayağı acımış ayy!!
ay ben nerede kalmıştım? ha bermuda şortumun paçasına yapıştığı anda.
bir anda arkandan yürüyen birisi önce yuvarlak popo yanaklarına, sonra küloduna ve en sonunda da şortunun paçasına yapışıveriyor. naparsın? ay noluyor diye düşünerek, şaşkın, çekilerek dönmez misin arkana???
ben dönmeyecekmişim!! döndüğüm için annem düşmüş. oysa kıçım avuçlanır, sıyrılarak adeta kiloduma ve şortumun paçasına yapışılırken öylece dikilmeli ve şortumun aşağıya inmesini kuzu gibi beklemeliyim!! ne var yani işlek bir anacaddenin olduğu, duraklarda onlarca insanın beklediği bir kaldırımda şortum ve kilodum sıyrılsa sanki!!!??? kımıldamadan kıçımın açılmasını beklemeliyim!!!
ama kendim açamam ha kıçımı!! bikiniyle bile plajda rahat edememeliyim çok ayıp herkes bakar, kimse görmesin!! ama annem açıverirse kıçımı olur yani!! annem sonuçta, kıçımın sahibi, beni doğurdu, isterse milyonlara açar gösterir, telif hakları onda!!
e tabi ayy noluyor diyerek ki zaten yürüyordum, kaçıldım, geriye dödüm bakmak için. annem de popo yanaklarıma, kiloduma ve şortuma yapışarak ve indirerek ayakta kalma operasyonunda başarılı olamadı!!
oysa kıçım açılsa annemin o yaştaki kadının yere düşmesine gülmeseler de benim götüme gülseler daha iyi!!!
ya ,insan koluma ya da çantama falan tutunmaya çalışmaz mı niye kıçım????
ama o anda ne bulursa yapışacak umrunda değil!!
hani bu düşme olayı sanki resmen şortumu aşağı indirmek içinmiş gibi. epey de zorlandı ve aşağıda indi yani. ama çekilmesem tam inecek. olsun annemin düşmesinden iyidir bir kaç kişinin kıçımı görmesi ne var ki?????
ama dikkatinizi çekerim ben kendi arzumla kararımla bi tarafımı açamam, ama annem benim herhangi bir yerimi herhangi bir sebepten ötürü açabilir!! benim ne hakkım var götümü falan açmaya?? ben annemin malıyım o doğurmuş beni!! bir lütuf yalvardım onca kadına beni doğurun annem lütfetti ben istedim zaten dünyaya gelmek!!!
bunun gibi tutunma olayları oldu. niye bu kadar düşüyor dersiniz, çok düştüğünden değil de acelesinden. bir keresinde her zamanki gibi toplu taşıma da yer beğenmeyip en az iki kere yer değiştirirken düşecek olmuş, boynuma doladığım atkıya tutunmaya çalışmıştı.
elbette ben de düşmesini istemem sonuçta belli bir yaşta, o yaşta kırıklar falan zor iyileşir hem.
ama bunun için kıçımın sergilenmesini ya da atkıyla boğulmayı da istememem gayet mantıklı.
çünkü atkıya da tutumak derken ucundan tutmak demek istemiyorum hey millet!!
asılmak! tüm vücut ağırlığıyla neredeyse.
ben ayaktayım yer yok, annemse boş olan tek yere oturdu ama beğenmedi ve az önce inen kadının yerine geçmek istedi. ama o anda dolmuş hareket etti ve annem de dengesini kaybetti. en yakınında ben, elime niye yapışmıyor? çünkü böyle anlarda neye tutunduğunun önemi olmuyor onun zihninde.
sadece iç güdüsel olarak düşüşünü yavaşlatmak ya da engellemek istiyor.
ve düşünmeyle değil içgüdüsel bir el hareketiyle yakaladığı ilk şeye yapışıyor, asılıyor.
ben de ayaktayım dönüp müdehale etmeye çalışmamdan bir kaç saniye önce, annem boynuma doladığım atıma tüm ağırlığıyla yapışıveriyor önce. ben boğazlandığımı hissettiğim an dönüm tutuyorum annemi, oturtuyorum.
ya bi anda atkına 50 kilonun ağırlığının bindiğini düşün!! elbet nefessiz kalırsın.
ha kolundan yakalayıp yardım ettiğin an atkını bırakır mı? hayır el öyle yapışmış kalmış ona. yerine oturdu hala atkının ucu elinde. farkında değil de bu kadar mı fark edilmez. nefessiz kalıp bayılsam anlamayacak niye. Nzalı'nın zavallı salaklığı olacak. kendiyle ne alakası var yahu??
zaten kalabalık ve hala atkının ucu elinde, anne bırak bırak deyince suratıma boş bakıyor. neyi bırakacak???
zorla çekiyorum da elinden özgür nefes almama kavuşuyorum. anlatınca ne oluyor dersiniz bu gibi şeylerin saçmalığını??
ben suçluyum elbette!! o zaman atkı takmayayım yaa tehlikeli!! e sen üşütürsün diye yaz günü bile fular dolamamı istemez misin??? takma o zaman!! o anda atkımı takmış olmam benim suçum!!!!
niye annemin düşmek üzere olduğunu fark etmemişim??? hem de sırtım dönükken!!!! mecburen tutunmuş!! ne bilsinmiş o şort mort. düşmek istemiyormuş!!!!
bir iki sene önce de bir geziye gitmiştik, gitmez olaydık, hafif yokuş bir yerden çıkılacak annem de zorlanıyor, Nazlı el ver dedi. ne bileyim ben koluma falan girecek gibi sandım.
hem kendinin gençlik zamanlarının kuvvetiyle övünür beni kuvvetsiz bulur hem de buna rağmen ben ramboymuşum gibi, kendi ağırlığımda bir insanı tek elimle kaldırabileceğimi sanır.
kendini dünyanın enn mantıklı insanı sanmaz mı bir de!! ilan ediyor hatta!!
evet el verdim ve annem de tüm vücudunun ağırlığını bir anda bir koluma bırakıverdi!!! AAAAyyy diye çığlık atmazmısın kolun çıkıyorken yerinden???
başkaları yardım etti de çıktı tabi. sonra da surat yaparak yürüdü. tutamamışım. kolun acıdı mı niye ayyy dedin bile demiyor. kör bir bencillikle bi de üstüne surat asarak dolanıyor, tutamamışım, ya düşseymiş? o yaşta düşmek ne demekmiş ben biliyor muymuşum????
tabi ben de tepki göstermiştim!! kolumu çıkardın ne kadar acıdı demem inanmadı bile!! anca ayyylarca kolum ağrıyınca inanası tuttu.
çok ağrıyorsa doktora git falan da demedi hiç. neffret eder hastaneden doktordan. öl daha iyi. daha da ağır taşıtacak yai unutuyor, ben söyleyince anca.
ama aynı ağrı falan kendinde olsa, tersi olsa herşeyin, başımın etini yer aylarca....
hem gitmez doktora hem dırdır eder susmak bilmez.
işte geçende de gene bir düşme anı gerçekleşti. şortuma tutunmasına benzer. ama bu defa başka yer yakaladı. tam düşecekken ben yanındayım ama bi yere bakıyorum pazarda. tırnaklarını geçire geçire carrt diye çizerekten, tam düşerken atlet bluzumun ve sütyenimin askısına yapıştı!!
ben anlayıp kolunu yakalayıncaya kadar öyle bir yapışmış kavramış ki, hem sütyen askımı zorlayarak kopmasına neden oldu, hem yapıştığı ve tüm gücü ağırlığıyla asıldığı için aşağı çekti!!
neyse ki zamanında tuttum da bir yerde sınırlı kaldı askımın ve askılı bluzun inmesi. yoksa memeler fora!!
yani o anda birden bire pazar yerinde anadan doğma kalakalsam bu benim sorunum ve suçum, onunla hiiiçççççççççççç bir ilgisi yok!
tabi sütyen göründü ama annem hiiç birinin farkında ve umrunda değil ki. düşmesin yeter dünya yansın!!
sanki tehlike anlarında beyninden bağımsız şekilde elleri ahtapot gibi çalışarak savruluyor ve bişeye tutunmak için aranıyor. atkı, sütyen askıs, popo, saç, şort, kol vb vs hiiiç önemi yok!!
ne tutunduğu şeyin ne de sonucun önemi var? göt açılsın, memeler savrulsun, kol çıksın, şort insin, atkı nefesini kessin ruhu duymaz!! anlatsan inanmaz geçiştirir, üste çıkmaya çalışır, sonra da artık yemek istemediğini yüzzzzlerce defa söylemene rağmen pasta börek çörek sütlaç gibi tatlılar yaparak barış sağlamaya çalışır. yani öyle ya da böyle ben ödeyeceğim bedelini: ya götüm açılacak kolum çıkacak ya da yiyip yiyip şişmanlayıp sağlığımı bozacağım!!
cavp da şu olacak: o zaman takmasaydın atkı!!!
o zaman sen de pazara giderken kapalı giyin!!!
bir suç varsa Nazlı o hep sende, ye şu börekleri de 90 kilo ol!!! kalbini de yağ bağlasın nasılsa evlenmiyorsun!! zaten biz yürüyemiyoruz, biz yiyemiyoruz, bize yetiyor!! aniden yaşlanır beraber ölürüz!! ayyy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder