Hava limoni diye çamaşırı içeri bi yere sermiştim; ama ben yokken hava düzeldi diye çıkarmış balkona.
Zor olmasaydı sana tek tek indir tak, bana bıraksaydın.
çıkarmadan askıdan çıkarıverdim balkona.
Ağır gelmeseydi.
Yoo kolay oldu.
iyi.
Ama bakıyorum, çamaşırlar toz lekesiyle dolu; çıkarırken heryere süre süre çıkarmış ama ruhu duymamış! Camın tüm tozu siyah iç çamaşırlarımda! Camı temizlemiş adeta, sonra da onlar öyle giyilir sanıyor.
Camlar kirli diye yardımcı çağıracaktık, ama ben ne zaman arayacak olsam bir bahaneyle erteletiyor, engelliyor.
Bu da bir işi benim yapmamı sağlama yöntemi! Evde de böyle yapar sonunda kendim yaparım, memnun hem çene çekmeyecek hem bedava. Belli ki ondan. Ama ben de inadına elimi sürmüyorum kirli camlara.
E çamaşır hep toz olmuş!
Ne tozu? Hani?
iştee hep toz değmiş!
Hani ya ben görmüyorum?!
Toplayıp tekrar atacağım makinaya.
Daha kurumamıştır ki toplama nazlı!
Yıkanacak tekrar.
Ne???
E tozlu şeyi mi giyeceğim ya?
Kurusun çırparsın!
Olmaz iğrenirim.
Amaaan sen iğreniyorsun diye mi bi daha yıkanacak yani? Boşa su harcanacak!
Ha su benden önemli! Ben tozlu kilot giyeyim!
Aman nolacak tozdan? Sana iyilik yaramıyor!
Ben dedim sana çıkarma dışarı diye cama değer kirli diye.
Aman siliverseydin camları sende o zaman!
Haa temizlikçi çağırmaya ne gerek var, nazlı dururken!
Amaaan sana iyilik yaramaz hiç!
Ay toz mu olmuş görmedim canım bi daha yıkarız diyeceğine; tozlu giy yada camı sileydin diyor...
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
22.06.2015
Her işimiz kavga!
çamaşırı asmak için bile, dolmuş ücreti vermek, şöföre illa güzrgah sormak gibi. Yıllardır aynı yerde oturup aynı toplu taşıma araçlarına biniyoruz, ama binmeden muhakkak soracak; ya değişmişse nazlı???! Napacağız o zaman! Sonra insanlar bizi yabancı, yeni taşınmış sanıyorlar annem de deliriyor buna, çılgına dönüyor! Has çukurovalıyız biz has herkes gibi sonradan gelme değiliz, bizim yedi cettimiz Adanalı Mersinli!! Sinirinden başı titriyor! indiğimiz yerden bindiğimiz aynı dolmuşa binsen bile sorulacak!!
çamaşır neredeyse her seferinde balkonda kavga ve yarış adeta.
Ben asamıyormuşum ya da o daha iyi asıyormuş, ya da ben güneşte kalmayayımmış, yorulmayayımmış.
Sen toplarsın o zaman diyorum ama bazen kabul etmiyor. Hafiften itişerek yarışmak istiyor sanki. Kaç kere aşağı düşürttü elimden kapmak isterken çamaşırı. Tabi benim yüzümden düşmüş oluyor!
kendi tek başına asarken ya. ya küçük parçaları saçar etrafa, ama yerlerde sürünen şeyi asar tekrar; ya aşağıya komşu balkonlarına ağaçlara düşürür.....
büyük parçaları çırparken kapılara canlara sürterek siler.....
söyledin mi; o zaman önce iyice yıka pakla balkonu der.
temizlik hizmetlisiyim ya ben.
çamaşırı asmak için bile, dolmuş ücreti vermek, şöföre illa güzrgah sormak gibi. Yıllardır aynı yerde oturup aynı toplu taşıma araçlarına biniyoruz, ama binmeden muhakkak soracak; ya değişmişse nazlı???! Napacağız o zaman! Sonra insanlar bizi yabancı, yeni taşınmış sanıyorlar annem de deliriyor buna, çılgına dönüyor! Has çukurovalıyız biz has herkes gibi sonradan gelme değiliz, bizim yedi cettimiz Adanalı Mersinli!! Sinirinden başı titriyor! indiğimiz yerden bindiğimiz aynı dolmuşa binsen bile sorulacak!!
çamaşır neredeyse her seferinde balkonda kavga ve yarış adeta.
Ben asamıyormuşum ya da o daha iyi asıyormuş, ya da ben güneşte kalmayayımmış, yorulmayayımmış.
Sen toplarsın o zaman diyorum ama bazen kabul etmiyor. Hafiften itişerek yarışmak istiyor sanki. Kaç kere aşağı düşürttü elimden kapmak isterken çamaşırı. Tabi benim yüzümden düşmüş oluyor!
kendi tek başına asarken ya. ya küçük parçaları saçar etrafa, ama yerlerde sürünen şeyi asar tekrar; ya aşağıya komşu balkonlarına ağaçlara düşürür.....
büyük parçaları çırparken kapılara canlara sürterek siler.....
söyledin mi; o zaman önce iyice yıka pakla balkonu der.
temizlik hizmetlisiyim ya ben.
ben soydururum
illa bana o istemediğim elbiseyi aldıracak, takmış! Dene diye ısrarda. üstümü çıkartmam zor, sabrım yok, üşenirim dinlemiyor! Ben soydururum seni diyor ortalık yerde mağazanın kıyafetimi çekiştirmeye girişiyor. 1metre karelik kabinde annem beni soyduracakmış!!
başka bir zaman da ben bir elbiseye çok uzun garip bir boy diyorum; ben kısaltırım diyor; 6 yıldır var öyle ben düzeltirim diye bana aldırdığı elbiseler dolapta kısaltan yok, söyleyince sabırlı bir günümde diyor idare et öyle!
herhalde öyle tuhaf mürebbiye boyunda giyeyim istiyor ondan!
zaten bir işgüzarlığı tutmuş kısalmaya tadilat yapmaya karar vermişti bazı şeylerimi.
almış kafasına göre yontmuş!!
tadilat gerektirenleri değil aklına eseni kendincee.
nazıl bir zaman batikli tişörtlere kafayı takmış, hipoyla lekeler yapmıştı hepsine, bir ara da boncuk işlemelere takmış gene kafasına göre bluzlarımı tişörtlerimi işlemişti.
zaten arada bir kabine benimle baraber dalmaya bayılır. daracık yerde bir tartışmadır gider.
ya çarptın bana der ya çekiştirir donumu indirir sütyenimi kopartır ya dırdırdırdır.
o kadar saçma ve komik ki. 1metrekarelik kabine annem de girip sürekli itişiyoruz. ben çık diyorum çıkmıyor. bazen bir koltuk, puf falann olur ya ona oturur. müdehale eder.
zevklerimin uymasını bırak kendinini bile beğenip giymeyeceği kaynana kıyafetlerini bana uygun buluyor!!????
başka bir zaman da ben bir elbiseye çok uzun garip bir boy diyorum; ben kısaltırım diyor; 6 yıldır var öyle ben düzeltirim diye bana aldırdığı elbiseler dolapta kısaltan yok, söyleyince sabırlı bir günümde diyor idare et öyle!
herhalde öyle tuhaf mürebbiye boyunda giyeyim istiyor ondan!
zaten bir işgüzarlığı tutmuş kısalmaya tadilat yapmaya karar vermişti bazı şeylerimi.
almış kafasına göre yontmuş!!
tadilat gerektirenleri değil aklına eseni kendincee.
nazıl bir zaman batikli tişörtlere kafayı takmış, hipoyla lekeler yapmıştı hepsine, bir ara da boncuk işlemelere takmış gene kafasına göre bluzlarımı tişörtlerimi işlemişti.
zaten arada bir kabine benimle baraber dalmaya bayılır. daracık yerde bir tartışmadır gider.
ya çarptın bana der ya çekiştirir donumu indirir sütyenimi kopartır ya dırdırdırdır.
o kadar saçma ve komik ki. 1metrekarelik kabine annem de girip sürekli itişiyoruz. ben çık diyorum çıkmıyor. bazen bir koltuk, puf falann olur ya ona oturur. müdehale eder.
zevklerimin uymasını bırak kendinini bile beğenip giymeyeceği kaynana kıyafetlerini bana uygun buluyor!!????
güzel çocuk kıyafetleri insanın çocuk yapası geliyor di mi __ faceluktan bulsan
Bak nazlı ne güzel çocuk kıyafetleri, insanın çocuk yapası geliyor di mi???
annem gene fikir ekme peşinde. çocuk kıyafeti alışverişi yapabilmek için evlenmek ve çocuk yapmak. yani o kadar geri zekalı ve zavallıyım ki bunları bile annemin kafama sokması lazım. hormonlarımı da annem çalıştıracak!!!
Kıyafet alışverişi için bebek yapmak!! Ne mantıklıııııııı!!!
ne var ki olamaz mı? ayy ama bak bak ne tatlı, şunun içinde bebek olsa böyle koynuna yatırsan ayyy çok tatlı olur değil mi nazlı?
yaa sonrada zort diye sıçsa, ne güzel kaka temizlesem. bu arada babası da alışverişten sıkılmış olsa beni azarlayıp dursa.
ne alakası var? çok tatlı ama bak pembe pembe. aaa ne güzel hamile kıyafetleri de var değil mi bak ne güzel ayyyy nazlıııı!!!
bu arada beni kasiyerlere, tezgahtarlara şikayet ediyor. aklı sıra beni utandıracak, ben de kendimi zavallı aşağılık hissedip hemen evleneceğim. ne evlendiğim adamın bir önemi var ne hayatımın. sadece kalıpları yerine getirip çenemi kapalı tutayım.
ya işte evlenmiyor ki şöyle hamile elbiseleri alabilsin bebek kıyafetleri!! hiç hiç niyeti yok.
demek rastlamamış teyzeciğim beğendiği birine.
(ters ters bakıyor kıza. niye aşağılamaya çalışmıyor beni? benden taraf olmamalı!!)
bulduk, bulduk beğenmedi efendim sanki kendi de çok şey. aman armudun sapı üzümün çöpü!!
vardır bir bildiği kızınızın demek içine sinmedi.
ay çok iyileri vardı çok ama çok!! mühendisler, eczacılar. kaçırdı hepsini!! kimbilir şimdi kaçıncı çocukları aldılar kucaklarına. okuldan da bulamadı ki!
Bırakmıyorsun ki koca bulayım.
Ben seni ne zaman engelledim buuul, bulma diyen mi var?
Evden çıkmadan nasıl bulacam acaba?
Aman sen de aklın dışarda!
Ayağıma mı gelecek adam yaa!?
Olabilir. Kader. Kısmet.
şimdiye kadar niye gelmedi? Aa yoksa kapıya gelen sucu, sütçü, tesisatçılar falan mı kısmetimdi!??
Yok canım! Hani bilmem kimin kızı vardı faceluk'tan bulmuş evlenmiş! Sanki çok matah bişeydi o bile bulmuş işte! Sen de oradan baksan!
Ne sanıyorsun ki sen anne facebook'u? koca adayları sayfası mı var?
Ne bileyim ben nasıl birşey? Bilsem! O kız nasıl bulmuş?
Ne bileyim ben tanımıyorum ki.
Sorsak mı acaba?
Hıı ayağına kadar gider yalvarır yardım dileniriz benim de koca bulmama yardım etsin!
Aman alay etme! O nasıl bulmuştur?
bilmiyorum.
sorsak işte.
olur artık cümle aleme alay konusu olurum.
sen sorma ben sorarım.
hah daha acınası olur artık.
ne alaka?
anlatsa anlayacaksın sanki?
neyi anlamam?
facebook'u.
anlarım niye anlamayayım feysluk'u.
facebook anne!
hı?
feysluk değil, facebook!
aman neyse ne. var mıdır orada koca?
aa dizi dizi. herkes evlenme peşinde masum gençler zaten.dünya bir iyilik, dürüstlük merkezi!!
var mıdır yok mudur?
ay anne koca bulma programı gibi bişey değil orası.
ya ne?
arkadaşlarınla sohbet paylaşım.
ne paylaşımı?
börek çörek!!! offfff
amaan neyse ne nasıl bileceksin var mı orada koca.
annecim bilemezsin!! nasıl konuştuğun biriyle anlaşıp anlaşamayacağını hemen bilemezsin internette hiç bilemezsin.
be internet mi diyorum ya nazlı feysbuk feysbuk!!
facebook zaten internette anne.
aa?
ya ne sandın kafe mi?
yok ben bilgisayarda şeysi sandım?
annem gene başa sardı, bu kadar meraksız bu kadar teknoloji öğrenemeyen biri olunur mu yaa.
olsun napalım sen gene de baksan.
nasıl bakacağım koca arıyorum mu yazacağım.
hıı ne var normal.
alay konusu ben sen ne sandın.
ne var alay edecek ne kadar saçma.
sen ki dünyanın kötülüklerinden, insanların şeytaniliklerinden bahsedersin.
ee?
ee ne? bu kötüler internette yok mu sandın? alası var.
olsun rastlamazsın sen belki. yazarsın kötüler bakmasın diye.
kötüler kötü olduğunu biliyor mu?
sahtekarlar yani.
annecim sen saf mısın?? kötüler sahtekarlar yaklaşmasın sadece koca gerçekten evlenmek isteyenler yazsın mı diyeceğim ve insanlarda çok dürüst ya.
olsun belki anlaşılır.
Orada kimliğim açık gerçek biri olup olmadığını bilmediğim kimselerle sohbet mi edeceğim? ve umacağım ki dürüst olsun??
Aa kimliğini mi koyuyorsun oraya???????
Of kimlik derken adın soyadın doğum yılın bitirdiğin okul falan!
Haa! E olsun nolacak? Konuş adamlarla!
Ha ha anne yaa karşımdakinin gerçek biri olduğunu ne bilecem belki sahte!
Yok artık nasıl gerçek olmayacak ki kızım???
çok kolay sahte bir isimle kendimi erkek gibi gösterip arkadaş edinebilirim ben bile bir de kötü niyetlileri düşün!
Yaa! Nasıl olacak ki o? Telekoma yazılırken kimlik alıyorlar ama! Nasıl olacak ki fatura adına adresine geliyor kızım!
Anlaşıldı ki annem internetten habersiz, ona böre bilgisayar internet, internet bilgisayar;
faceluk'ta internet demek, internette faceluk!! Herşey internet denen facelukta onu da telekomdan kendi adımıza aldık!! Anlat anlatabilirsen bunları.. Anlıyor gibi ama bir süre sonra tamamen unutup ilk duyuyor gibi olacak; daha önce de oldu...
annem gene fikir ekme peşinde. çocuk kıyafeti alışverişi yapabilmek için evlenmek ve çocuk yapmak. yani o kadar geri zekalı ve zavallıyım ki bunları bile annemin kafama sokması lazım. hormonlarımı da annem çalıştıracak!!!
Kıyafet alışverişi için bebek yapmak!! Ne mantıklıııııııı!!!
ne var ki olamaz mı? ayy ama bak bak ne tatlı, şunun içinde bebek olsa böyle koynuna yatırsan ayyy çok tatlı olur değil mi nazlı?
yaa sonrada zort diye sıçsa, ne güzel kaka temizlesem. bu arada babası da alışverişten sıkılmış olsa beni azarlayıp dursa.
ne alakası var? çok tatlı ama bak pembe pembe. aaa ne güzel hamile kıyafetleri de var değil mi bak ne güzel ayyyy nazlıııı!!!
bu arada beni kasiyerlere, tezgahtarlara şikayet ediyor. aklı sıra beni utandıracak, ben de kendimi zavallı aşağılık hissedip hemen evleneceğim. ne evlendiğim adamın bir önemi var ne hayatımın. sadece kalıpları yerine getirip çenemi kapalı tutayım.
ya işte evlenmiyor ki şöyle hamile elbiseleri alabilsin bebek kıyafetleri!! hiç hiç niyeti yok.
demek rastlamamış teyzeciğim beğendiği birine.
(ters ters bakıyor kıza. niye aşağılamaya çalışmıyor beni? benden taraf olmamalı!!)
bulduk, bulduk beğenmedi efendim sanki kendi de çok şey. aman armudun sapı üzümün çöpü!!
vardır bir bildiği kızınızın demek içine sinmedi.
ay çok iyileri vardı çok ama çok!! mühendisler, eczacılar. kaçırdı hepsini!! kimbilir şimdi kaçıncı çocukları aldılar kucaklarına. okuldan da bulamadı ki!
Bırakmıyorsun ki koca bulayım.
Ben seni ne zaman engelledim buuul, bulma diyen mi var?
Evden çıkmadan nasıl bulacam acaba?
Aman sen de aklın dışarda!
Ayağıma mı gelecek adam yaa!?
Olabilir. Kader. Kısmet.
şimdiye kadar niye gelmedi? Aa yoksa kapıya gelen sucu, sütçü, tesisatçılar falan mı kısmetimdi!??
Yok canım! Hani bilmem kimin kızı vardı faceluk'tan bulmuş evlenmiş! Sanki çok matah bişeydi o bile bulmuş işte! Sen de oradan baksan!
Ne sanıyorsun ki sen anne facebook'u? koca adayları sayfası mı var?
Ne bileyim ben nasıl birşey? Bilsem! O kız nasıl bulmuş?
Ne bileyim ben tanımıyorum ki.
Sorsak mı acaba?
Hıı ayağına kadar gider yalvarır yardım dileniriz benim de koca bulmama yardım etsin!
Aman alay etme! O nasıl bulmuştur?
bilmiyorum.
sorsak işte.
olur artık cümle aleme alay konusu olurum.
sen sorma ben sorarım.
hah daha acınası olur artık.
ne alaka?
anlatsa anlayacaksın sanki?
neyi anlamam?
facebook'u.
anlarım niye anlamayayım feysluk'u.
facebook anne!
hı?
feysluk değil, facebook!
aman neyse ne. var mıdır orada koca?
aa dizi dizi. herkes evlenme peşinde masum gençler zaten.dünya bir iyilik, dürüstlük merkezi!!
var mıdır yok mudur?
ay anne koca bulma programı gibi bişey değil orası.
ya ne?
arkadaşlarınla sohbet paylaşım.
ne paylaşımı?
börek çörek!!! offfff
amaan neyse ne nasıl bileceksin var mı orada koca.
annecim bilemezsin!! nasıl konuştuğun biriyle anlaşıp anlaşamayacağını hemen bilemezsin internette hiç bilemezsin.
be internet mi diyorum ya nazlı feysbuk feysbuk!!
facebook zaten internette anne.
aa?
ya ne sandın kafe mi?
yok ben bilgisayarda şeysi sandım?
annem gene başa sardı, bu kadar meraksız bu kadar teknoloji öğrenemeyen biri olunur mu yaa.
olsun napalım sen gene de baksan.
nasıl bakacağım koca arıyorum mu yazacağım.
hıı ne var normal.
alay konusu ben sen ne sandın.
ne var alay edecek ne kadar saçma.
sen ki dünyanın kötülüklerinden, insanların şeytaniliklerinden bahsedersin.
ee?
ee ne? bu kötüler internette yok mu sandın? alası var.
olsun rastlamazsın sen belki. yazarsın kötüler bakmasın diye.
kötüler kötü olduğunu biliyor mu?
sahtekarlar yani.
annecim sen saf mısın?? kötüler sahtekarlar yaklaşmasın sadece koca gerçekten evlenmek isteyenler yazsın mı diyeceğim ve insanlarda çok dürüst ya.
olsun belki anlaşılır.
Orada kimliğim açık gerçek biri olup olmadığını bilmediğim kimselerle sohbet mi edeceğim? ve umacağım ki dürüst olsun??
Aa kimliğini mi koyuyorsun oraya???????
Of kimlik derken adın soyadın doğum yılın bitirdiğin okul falan!
Haa! E olsun nolacak? Konuş adamlarla!
Ha ha anne yaa karşımdakinin gerçek biri olduğunu ne bilecem belki sahte!
Yok artık nasıl gerçek olmayacak ki kızım???
çok kolay sahte bir isimle kendimi erkek gibi gösterip arkadaş edinebilirim ben bile bir de kötü niyetlileri düşün!
Yaa! Nasıl olacak ki o? Telekoma yazılırken kimlik alıyorlar ama! Nasıl olacak ki fatura adına adresine geliyor kızım!
Anlaşıldı ki annem internetten habersiz, ona böre bilgisayar internet, internet bilgisayar;
faceluk'ta internet demek, internette faceluk!! Herşey internet denen facelukta onu da telekomdan kendi adımıza aldık!! Anlat anlatabilirsen bunları.. Anlıyor gibi ama bir süre sonra tamamen unutup ilk duyuyor gibi olacak; daha önce de oldu...
yanlış anlamalı ve paranoyak, saçma bir diyalog
Kim o?
(bi yoruldun mu terledin mi yok, elimdeki torbaları almak yok. gene saplanmış bir yanlış fikre.)
Kim kim?
O adam kim?
Hangi adam?
O adam işte!
Hangi adam yaa?
Of konuştuğun adam?
Hangi adam ne konuşması anne yaa??
Of nazlı şimdi şurada konuştuğun adam kim?
Kimseyle konuşmadım ki!
Konuştuun!
Konuşmadım.
Konuştun nazlı aaa! Kendi gözlerimle gördüm!
ben de kendim geldim!
konuştun ama ben gördüm! ay bu gençler ne kadar unutkan ne kadar umursamaz yaa!
Ne zaman yaa nerede?
Az önce binaya girerken pencereden gördüm!
Binaya girerken kimseyle karşılaşmadım ki.
Ya konuştun ya işte ayaküstü!
Konuşmadım ki kimseyle. hem konuşamaz mıyım? neyim ben köle mi?
ne alakası var yahu? kimdi o adam merak ettim!!
44. sevgilim!!
?? ne sevgilisi??
44. işte!
aman be sen de!! ne saklıyorsun ki kimdi o??
ayyyyy delirtirsin insanı, bi şunları koyayım mutfağa!!
kimdi o nazlı aaa??
ddeim ya eski sevgilim!! 55.si!!
alay etme! kim o merak ettim!!
akşama beni istemeye gelmek isteyen bir adam.
ne adamı işte?
adam anne. bir adam.
ne adamı işte kim?
ayyyyy!!!
ay ne ay? kimmiş ne iş yaparmış?
adammış.
ne adamı?
normal adam anne.
işi ne işi? niye sormadın aaaa??
ay ayyyyyyyy!!!
ne ay ay? kimmiş neyin nesiymiş ne diyordu sana öyle el kol sallaya sallaya?
????? hı?
gördüm pencereden sizi? ne diyor öyle hararetli?
akşama istemeye geleceklermiş vermezsen karırırmış!
neyin nesi kimin fesi ben herkese vermem kızımı??!!!
bilmiyorum. tek bunu dedi.
ayyyy!!! nazlı insan sormaz mı adı sanı ne, işi gücü ne, nereli falan. aaaa.
gerizekalıyım ki anne nasıl gelsin aklıma. bizim evdeki tek zeki ve atmaca gözlü sensin!
üüüüf! konuşması nasıl konuşması??
(dalga geçtiğimi hiç anlamaz hiç bir zaman; çok abartsan, garip mimikler yapsan bile. hele konu evlenmek oldu ya gözü döndü...)
ayyyyy!!! delirtirsin insanı anne gerçekten. bi çekilirmisin önümden yaa!!
(hala önümde dikiliyor, elimdeki poşetlerle, terlemiş olarak falan kalakaldım. annem benim önümde, kapı eşiklerinde durmayı sevdiği gibi sever. böyle acele bir yerlere, odalara hareket edeceksen aldırmaz, önünde durur bir güzel. geçişini engellediğini düşünmez, anlamaz. mesela toplu taşımadan falan inerken, tam iner kapının ağzında indiği noktada durur. sonra da arkansından gelmeni bekler. inecek yer yok ki. sırtına mı binecem? böyle durumlarda sözleri de duymuyor, kendi düşüncelerine dalıyor, elle müdehale etmezsen anlamıyor. mecburen şimdi de zoraki, bir de böyle set kurmuş gibi çekilmiyor, iterek sürtünerek geçiyorum mutfağa. peşimde ki ne peşimde gene popoma yapışık adeta. o kadar bitişik durur ki bazen hareket ettin mi çarparsın sonra bana çarptın olur' kusur. durma dibimde!!)
konuşması nasıl nazlı konuşması? ne dedi nazlı ne dedi? ayyy!!
(şimdi de tekrara bağladı. dalga geçtiğim o kadar bariz ki ama anlamaz....)
ayyyy anne!!!
(bu defada su içmeme engel, buzdolabının önünde set! gene zorla ittire ittire, anne çekil bi su içecem diye diye ulaşıyorum dolaba!!)
ay söylesene nasıl birisi ben seçemedim esmer mi sarışın mı??
havuç gibi kızıl anne! üstelik 70 yaşında ama olsun bana anca olur ver gitsin!!
hı?? alay etme!! 70 gibi değildi.
gözlük taktın mı sen?
ne alaka?
gözlükle mi baktın gözlüksüz mü?
aman ne takacam gözlüğü? bozuk değil benim gözüm!!
belli! belli, değil!! kimbilir kimi ben sandın gene!!
(evet bu ilk değil son da değil. bu beni sitenin bahçesinde gördüğünü sandığı ilk olay değil. hatta başka yerlerde de. bir gün teyzemle bi yerden dönüyorlarmış ben de Mersin'deki büyük Platin mağazasından çıkıyormuşum, dolmuştan beni görmüş, iddia ediyor yanımda bir adam varmış hafif göbekli. tam yanımda yürüyormuş, kimmiş o??? emin. konuşuyormuşum, gülüyormuşum adama?? yanımdan geçerken belki 30 saniye içinde falan görmüştür. ama yanılıyor olamaz. o çok zeki. o çok gözleri keskin biri. yanımda konuştuğum ve güldüğüm hafif göbekli bir adamla yürüyormuşum!! ablamla telefonda konuşuyordum oysa, bana bir fondoten önermişti falan, bişey anlatıyordur. hayır yanımda bir adam varmış!!! varmııııışşşş. kimmiş!!?? )
(bayılır pencerelerden balkonlardan birilerini izlemeye, eleştirmeye, burun kııvırmaya ve kendince bir özellik, durum yakıştırmaya. bu varsayımsal özellik ya da duruma da kesinkes inanır. yada saçma sorular sorar. Nazlıı, şu köpeği olan adam niye hep evde? ne bileyim? işsiz mi? bilmiyorum anne. acaba hasta mı? emeklidir desem gençten daha. niye hep evde işi gücü yok mu acaba Nazlı? hayır merak ettiklerini bana sorar gidip onlara değil. hem ben kimseyle konuşmayayım, kimse beni görmesin, bakmasın hem de bileyim tüm bilgileri haklarındaki?????)
Ay nazlı! sanmadım basbayağı gördüm kendi gözlerimle!! Konuştun gördüm seni gelirken şu penceredeen!
hangi pencereden?
şu işte!!!
Ben o taraftan gelmedim ki.
O taraftan geldin gördüm seni kızım!
Hayır o taraftan nasıl geleyim gazeteci orada değil ki.
Yaa?
Ne ya gazetecinin yerini mi bilmiyorsun?
(kendisinde yön duygusu yok)
biliyorum bilmez olur muyum!! ama gördüm seni!
O pencereden beni göremezsin ki.
Allah Allaaaah! gördüm Nazlı gördüm aaaaaaa!!
kimbilir kimi ben sandın gene!!
sanmadım! ay sendin ayol!!!
değildim anne!!
e sen dedin konuştum!!
dalga geçiyorum dalga, anla da sus diye.
neyi?
ayyyy!!
neyi ya neyi neyi?
saçmaladığını.
saçma değil hiç merak ettim canım ne var yani soramaz mıyım o adam kim.
ben o yönden gelmediiiiiimmmmmm o gördüğün kimbilir kim.! bari gözlüğünü tak da bak gör kimlermiş!!
sen değilsen kimdi ya?
ne bileyim ben?
görmedin mi iki kişiyi konuşurken?
ay anne öbür yönden geldim öbür, binanın öbür girişinden!!
ee?
bina transparan mı? nasıl göreyim ve bana ne?
amaaaan sana da bişey sorulmaz!!
sorma o zaman!!
(daha uzun süren saçma tartışmalar da oluyor. ve sonuç aynı annem yanlış gördüğünü falan kabul etmemek için, uzatıp, üste çıkmak için de zaman içinde biriktirdiğini düşündüğü kusurlarımı yüzüme vurup benim damarıma basmak, bağırmamı sağlamak ve sonra suçluluk duygumdan meselenin sapmasını sağlamak ister. böylece hem konu kapanır, hem yanlış gördüğünü itiraf etmesi gerekmez, kabul etmesi, hem suçlu ben olurum)
(bi yoruldun mu terledin mi yok, elimdeki torbaları almak yok. gene saplanmış bir yanlış fikre.)
Kim kim?
O adam kim?
Hangi adam?
O adam işte!
Hangi adam yaa?
Of konuştuğun adam?
Hangi adam ne konuşması anne yaa??
Of nazlı şimdi şurada konuştuğun adam kim?
Kimseyle konuşmadım ki!
Konuştuun!
Konuşmadım.
Konuştun nazlı aaa! Kendi gözlerimle gördüm!
ben de kendim geldim!
konuştun ama ben gördüm! ay bu gençler ne kadar unutkan ne kadar umursamaz yaa!
Ne zaman yaa nerede?
Az önce binaya girerken pencereden gördüm!
Binaya girerken kimseyle karşılaşmadım ki.
Ya konuştun ya işte ayaküstü!
Konuşmadım ki kimseyle. hem konuşamaz mıyım? neyim ben köle mi?
ne alakası var yahu? kimdi o adam merak ettim!!
44. sevgilim!!
?? ne sevgilisi??
44. işte!
aman be sen de!! ne saklıyorsun ki kimdi o??
ayyyyy delirtirsin insanı, bi şunları koyayım mutfağa!!
kimdi o nazlı aaa??
ddeim ya eski sevgilim!! 55.si!!
alay etme! kim o merak ettim!!
akşama beni istemeye gelmek isteyen bir adam.
ne adamı işte?
adam anne. bir adam.
ne adamı işte kim?
ayyyyy!!!
ay ne ay? kimmiş ne iş yaparmış?
adammış.
ne adamı?
normal adam anne.
işi ne işi? niye sormadın aaaa??
ay ayyyyyyyy!!!
ne ay ay? kimmiş neyin nesiymiş ne diyordu sana öyle el kol sallaya sallaya?
????? hı?
gördüm pencereden sizi? ne diyor öyle hararetli?
akşama istemeye geleceklermiş vermezsen karırırmış!
neyin nesi kimin fesi ben herkese vermem kızımı??!!!
bilmiyorum. tek bunu dedi.
ayyyy!!! nazlı insan sormaz mı adı sanı ne, işi gücü ne, nereli falan. aaaa.
gerizekalıyım ki anne nasıl gelsin aklıma. bizim evdeki tek zeki ve atmaca gözlü sensin!
üüüüf! konuşması nasıl konuşması??
(dalga geçtiğimi hiç anlamaz hiç bir zaman; çok abartsan, garip mimikler yapsan bile. hele konu evlenmek oldu ya gözü döndü...)
ayyyyy!!! delirtirsin insanı anne gerçekten. bi çekilirmisin önümden yaa!!
(hala önümde dikiliyor, elimdeki poşetlerle, terlemiş olarak falan kalakaldım. annem benim önümde, kapı eşiklerinde durmayı sevdiği gibi sever. böyle acele bir yerlere, odalara hareket edeceksen aldırmaz, önünde durur bir güzel. geçişini engellediğini düşünmez, anlamaz. mesela toplu taşımadan falan inerken, tam iner kapının ağzında indiği noktada durur. sonra da arkansından gelmeni bekler. inecek yer yok ki. sırtına mı binecem? böyle durumlarda sözleri de duymuyor, kendi düşüncelerine dalıyor, elle müdehale etmezsen anlamıyor. mecburen şimdi de zoraki, bir de böyle set kurmuş gibi çekilmiyor, iterek sürtünerek geçiyorum mutfağa. peşimde ki ne peşimde gene popoma yapışık adeta. o kadar bitişik durur ki bazen hareket ettin mi çarparsın sonra bana çarptın olur' kusur. durma dibimde!!)
konuşması nasıl nazlı konuşması? ne dedi nazlı ne dedi? ayyy!!
(şimdi de tekrara bağladı. dalga geçtiğim o kadar bariz ki ama anlamaz....)
ayyyy anne!!!
(bu defada su içmeme engel, buzdolabının önünde set! gene zorla ittire ittire, anne çekil bi su içecem diye diye ulaşıyorum dolaba!!)
ay söylesene nasıl birisi ben seçemedim esmer mi sarışın mı??
havuç gibi kızıl anne! üstelik 70 yaşında ama olsun bana anca olur ver gitsin!!
hı?? alay etme!! 70 gibi değildi.
gözlük taktın mı sen?
ne alaka?
gözlükle mi baktın gözlüksüz mü?
aman ne takacam gözlüğü? bozuk değil benim gözüm!!
belli! belli, değil!! kimbilir kimi ben sandın gene!!
(evet bu ilk değil son da değil. bu beni sitenin bahçesinde gördüğünü sandığı ilk olay değil. hatta başka yerlerde de. bir gün teyzemle bi yerden dönüyorlarmış ben de Mersin'deki büyük Platin mağazasından çıkıyormuşum, dolmuştan beni görmüş, iddia ediyor yanımda bir adam varmış hafif göbekli. tam yanımda yürüyormuş, kimmiş o??? emin. konuşuyormuşum, gülüyormuşum adama?? yanımdan geçerken belki 30 saniye içinde falan görmüştür. ama yanılıyor olamaz. o çok zeki. o çok gözleri keskin biri. yanımda konuştuğum ve güldüğüm hafif göbekli bir adamla yürüyormuşum!! ablamla telefonda konuşuyordum oysa, bana bir fondoten önermişti falan, bişey anlatıyordur. hayır yanımda bir adam varmış!!! varmııııışşşş. kimmiş!!?? )
(bayılır pencerelerden balkonlardan birilerini izlemeye, eleştirmeye, burun kııvırmaya ve kendince bir özellik, durum yakıştırmaya. bu varsayımsal özellik ya da duruma da kesinkes inanır. yada saçma sorular sorar. Nazlıı, şu köpeği olan adam niye hep evde? ne bileyim? işsiz mi? bilmiyorum anne. acaba hasta mı? emeklidir desem gençten daha. niye hep evde işi gücü yok mu acaba Nazlı? hayır merak ettiklerini bana sorar gidip onlara değil. hem ben kimseyle konuşmayayım, kimse beni görmesin, bakmasın hem de bileyim tüm bilgileri haklarındaki?????)
Ay nazlı! sanmadım basbayağı gördüm kendi gözlerimle!! Konuştun gördüm seni gelirken şu penceredeen!
hangi pencereden?
şu işte!!!
Ben o taraftan gelmedim ki.
O taraftan geldin gördüm seni kızım!
Hayır o taraftan nasıl geleyim gazeteci orada değil ki.
Yaa?
Ne ya gazetecinin yerini mi bilmiyorsun?
(kendisinde yön duygusu yok)
biliyorum bilmez olur muyum!! ama gördüm seni!
O pencereden beni göremezsin ki.
Allah Allaaaah! gördüm Nazlı gördüm aaaaaaa!!
kimbilir kimi ben sandın gene!!
sanmadım! ay sendin ayol!!!
değildim anne!!
e sen dedin konuştum!!
dalga geçiyorum dalga, anla da sus diye.
neyi?
ayyyy!!
neyi ya neyi neyi?
saçmaladığını.
saçma değil hiç merak ettim canım ne var yani soramaz mıyım o adam kim.
ben o yönden gelmediiiiiimmmmmm o gördüğün kimbilir kim.! bari gözlüğünü tak da bak gör kimlermiş!!
sen değilsen kimdi ya?
ne bileyim ben?
görmedin mi iki kişiyi konuşurken?
ay anne öbür yönden geldim öbür, binanın öbür girişinden!!
ee?
bina transparan mı? nasıl göreyim ve bana ne?
amaaaan sana da bişey sorulmaz!!
sorma o zaman!!
(daha uzun süren saçma tartışmalar da oluyor. ve sonuç aynı annem yanlış gördüğünü falan kabul etmemek için, uzatıp, üste çıkmak için de zaman içinde biriktirdiğini düşündüğü kusurlarımı yüzüme vurup benim damarıma basmak, bağırmamı sağlamak ve sonra suçluluk duygumdan meselenin sapmasını sağlamak ister. böylece hem konu kapanır, hem yanlış gördüğünü itiraf etmesi gerekmez, kabul etmesi, hem suçlu ben olurum)
Cam silerken deterjan yüzüme mi çımkımış nedir alerji oldu.
Sonra tutturdu da sen sıkamıyorsun diye!
Diyorum ya her anımız mücadele, gözü iyi görmüyor, beli ağrıyır ama illa yarışacak benle ve galip gelecek!
Ver ben sıkayım diye elimden zorrrla aldı, cama o daha iyi sıkarmış!
Hııı, fısfısın ucu nerde görmüyor ki.
Suratıma sıktı!
Sıçramayı aştım suratım camsil!
Sen de orada durmayaydın diyor, aslında tam sıkmış doğru yere ama ben araya girmişim
Sonra tutturdu da sen sıkamıyorsun diye!
Diyorum ya her anımız mücadele, gözü iyi görmüyor, beli ağrıyır ama illa yarışacak benle ve galip gelecek!
Ver ben sıkayım diye elimden zorrrla aldı, cama o daha iyi sıkarmış!
Hııı, fısfısın ucu nerde görmüyor ki.
Suratıma sıktı!
Sıçramayı aştım suratım camsil!
Sen de orada durmayaydın diyor, aslında tam sıkmış doğru yere ama ben araya girmişim
tekerrür: mendil_sütyen
Gene aynı sahne;
nazlııı bu mendil ne? Niye yıkadın bunu? Ha temizlik bezi mi bu? çekmiş ama niye attın makinaya ah nazlı ah!
Ya çamaşırların rengi birbirine geçmesin diye yapılmış mendiler var dedim ya, o işte!
Haa yaaa???
Bi süre sonra arıyorum yok. Nerede diye soruyorum.
Ne nerede?
çamaşır mendili.
O ne yaa?
Ay yok mu renkler karışmasın diye mendil.
Haa?!
E nerede sen en son bu ne dedin nereye koydun.
Haa o mu? Attım ben onu.
?? Niye.
Kirlenmiş işte!
Kir değil o biraz boyayı çekiyor, daha kullanılırdı.
Yaa?! Amaan boşner bedava sanki ne bu derdin?
Ne bedavası yaa?
Aa para mı verdin o pis şeye bir de???
Renk alınca öyle görünüyor pis değil yaa!
Ah nazlı ne saçma şeylere para veriyorsun kimbilir kaç milyon, ben de sandım ki öyle deterjanın yanına veriliyor hediyesi! Gereksiz saçma birşey! Sanki bir halta yarıyor! Küçücük bir bez ki o!
Yaramaz mı birbirine renkler geçmiyor.
Dolaba mı koyuyorsun çekmeceye mi??? Kuruyken bulaşmaz ki ama?
Makinaya anne!
Haa yıkanırken mi?
Eveet.
Haa.
Bu kaçıncı bir kaç aya unutur, gene başlar bu pis mendil ne nazlı, bu bez ne, niye yıkadın bunu, bazen de sormadan çöpe atar!
çamaşırı, yıkayan, asan benim annem çoğu zaman toplar da.
Genelde kaçırıyorum mendili, makinanın üstüne koyuyorum gidip buluyor, getiriyor bana bu kalmış bu ne nazlı diyor??
Bi anlayamadığı da askısız sütyen.
Durmaz ki orada memen küçük.
Bunu diyenin de memesi olsa bari.
Askılısını giy nazlı.
Askısı görünüyor, çirkin.
Aman ne var normal bir şey, çok ince askılılar giymezsin.
Ne güzel çözüm ben burka giyeyim en iyisi.
Aman sen de! şu lastik askılar vardı bir zaman onlardan alalım.
çirkin görünüyor.
Aa niye? Gayet hoş, hiç belli bile olmuyordu ki, hiç görünmüyor.
Görünüyor.
Yok kızım hiç görünmüyor şeffaf ki o.
(annemin huyu kendi görmüyor, duymuyor, kokusunu almıyorsa herkes için aynıdır, annem kriterdir)
nazlııı bu mendil ne? Niye yıkadın bunu? Ha temizlik bezi mi bu? çekmiş ama niye attın makinaya ah nazlı ah!
Ya çamaşırların rengi birbirine geçmesin diye yapılmış mendiler var dedim ya, o işte!
Haa yaaa???
Bi süre sonra arıyorum yok. Nerede diye soruyorum.
Ne nerede?
çamaşır mendili.
O ne yaa?
Ay yok mu renkler karışmasın diye mendil.
Haa?!
E nerede sen en son bu ne dedin nereye koydun.
Haa o mu? Attım ben onu.
?? Niye.
Kirlenmiş işte!
Kir değil o biraz boyayı çekiyor, daha kullanılırdı.
Yaa?! Amaan boşner bedava sanki ne bu derdin?
Ne bedavası yaa?
Aa para mı verdin o pis şeye bir de???
Renk alınca öyle görünüyor pis değil yaa!
Ah nazlı ne saçma şeylere para veriyorsun kimbilir kaç milyon, ben de sandım ki öyle deterjanın yanına veriliyor hediyesi! Gereksiz saçma birşey! Sanki bir halta yarıyor! Küçücük bir bez ki o!
Yaramaz mı birbirine renkler geçmiyor.
Dolaba mı koyuyorsun çekmeceye mi??? Kuruyken bulaşmaz ki ama?
Makinaya anne!
Haa yıkanırken mi?
Eveet.
Haa.
Bu kaçıncı bir kaç aya unutur, gene başlar bu pis mendil ne nazlı, bu bez ne, niye yıkadın bunu, bazen de sormadan çöpe atar!
çamaşırı, yıkayan, asan benim annem çoğu zaman toplar da.
Genelde kaçırıyorum mendili, makinanın üstüne koyuyorum gidip buluyor, getiriyor bana bu kalmış bu ne nazlı diyor??
Bi anlayamadığı da askısız sütyen.
Durmaz ki orada memen küçük.
Bunu diyenin de memesi olsa bari.
Askılısını giy nazlı.
Askısı görünüyor, çirkin.
Aman ne var normal bir şey, çok ince askılılar giymezsin.
Ne güzel çözüm ben burka giyeyim en iyisi.
Aman sen de! şu lastik askılar vardı bir zaman onlardan alalım.
çirkin görünüyor.
Aa niye? Gayet hoş, hiç belli bile olmuyordu ki, hiç görünmüyor.
Görünüyor.
Yok kızım hiç görünmüyor şeffaf ki o.
(annemin huyu kendi görmüyor, duymuyor, kokusunu almıyorsa herkes için aynıdır, annem kriterdir)
20.06.2015
çok zekiyim çok! Hafızam fil gibi! Gençlerde hiç hafıza yok! Gençlere on basarım on!
Der her zaman. Evet hafızası iyi. Ama hep kötü olayları enn detaylı hatırlıyor. iyi başlayanlarda kötü son buluyor ya da muhakkak kendi olumsuz bir yön buluyor!
Ama gelgelelim teknolojiye! Hiç mi aklında tutamaz insan ya? Nefret ediyor. ilgisizlikten midir nedir öğrenemiyor ve istemiyor öğrenmeyi. Hep böyleydi ama tabi son 15 yılda arttı durum. Derdim ki ee ben evlenince nasıl yapacaksın?
Hayretle ve bomboş bakar, bundan normal bişey yok gibisine; sen yaparsıın. Ya ben yanında değilsem, gelir yaparsın.
Geçenlerde, ve zaman zaman, aradı, tüm teneffüsümü çaldı yine. Zaten amaç hayatımı ele geçirmek olunca, tenefüste beni görmesinler, kimseyle iletişimim olmasın sanki istiyor. Zonra körükörüne adamın biriyle evlenip köle robot hayatı yaşayacağım! Neyse.
Televizyonu açmış, kanal değiştirirken yanlış tuşa basmış, tabi iddiadı kumanda bozuldu, ekranda okuyamadığı garip bir yazı var ve kanal değişmiyor.
Bazen oluyor öyle. Derdim ki o zaman uydu alıcısını kapatıp aç en kısa. Onu bile unutmuş ve 10 dakikada zor laf anlattım. Sonra bu faturalar ne böyle hiç konuşmadık ki diyor. Günde en az 1-2 kere uzun telefon konuşması benle, bir o kadar da ablamla oluyor daha ne olsun.
Kumandayla da o kadar ilgisiz ki anlatmak çok zor.
Hani yuvarlak büyük bir tuş var ya ona bas.
Yok!
Var anne ortada.
Yook!
Hani ses açma düğmeleri var ya, onların ortasında.
Hani yok yok işte.
Sen hangi kumandaya bakıyorsun? Uydunun olacak, küçük olan.
Tamam ben de ons bakıyorum! Yok!
(iki kumanda olunca kafası hepten karışıyor bu yüzden tv kumandasının sadece açma tuşunu kullanıyor ama herr zaman soruyor kırmızıya mı basacağız? Her gün sorulur mu yaa?)
var anne, üzerinde ok yazacak.
Ay yok kızım yok yahu!
Gözlüğünü tak da bak.
Amaaaan.
....
E yok işte ok gibi olan ses için onlar biliyorum!
Ok gibi değil anne, büyükçe yuvarlak, üstünde ok yazacak.
Allah Allaaaah! Yok işteee!
Annecim hani sağlı sollu ses tuşları var.
Eee var.
Onların ortasında ne var?
Tuuş.
Büyük yuvarlak?
üstünde yazı yok ama.
Var var.
Yok.
Var anne ona bas.
Yok!
Var sen bas ona.
Hani bi halt olmadı!
Ekrana tut bi daha bas.
(konuşurken telefonda sigara içerkenki gibi evi dolaşıyor kumanda elinde çünkü)
ayyy Nazlı!
Olmadı mı?
Olmuyor hani?
Anneme exit tuşunu nasıl anlatırsın??
Kapat televizyonu, bi dakka sonra gene aç o zaman.
Amaaaannnn. Nerden kapanıyor ki bu ben bilmiyorum sen kapatıyorsun hep!
Kırmızı tuştan.
O açma tuşu!
Aynı zamanda kapatma anne.
Yaaa????
Der her zaman. Evet hafızası iyi. Ama hep kötü olayları enn detaylı hatırlıyor. iyi başlayanlarda kötü son buluyor ya da muhakkak kendi olumsuz bir yön buluyor!
Ama gelgelelim teknolojiye! Hiç mi aklında tutamaz insan ya? Nefret ediyor. ilgisizlikten midir nedir öğrenemiyor ve istemiyor öğrenmeyi. Hep böyleydi ama tabi son 15 yılda arttı durum. Derdim ki ee ben evlenince nasıl yapacaksın?
Hayretle ve bomboş bakar, bundan normal bişey yok gibisine; sen yaparsıın. Ya ben yanında değilsem, gelir yaparsın.
Geçenlerde, ve zaman zaman, aradı, tüm teneffüsümü çaldı yine. Zaten amaç hayatımı ele geçirmek olunca, tenefüste beni görmesinler, kimseyle iletişimim olmasın sanki istiyor. Zonra körükörüne adamın biriyle evlenip köle robot hayatı yaşayacağım! Neyse.
Televizyonu açmış, kanal değiştirirken yanlış tuşa basmış, tabi iddiadı kumanda bozuldu, ekranda okuyamadığı garip bir yazı var ve kanal değişmiyor.
Bazen oluyor öyle. Derdim ki o zaman uydu alıcısını kapatıp aç en kısa. Onu bile unutmuş ve 10 dakikada zor laf anlattım. Sonra bu faturalar ne böyle hiç konuşmadık ki diyor. Günde en az 1-2 kere uzun telefon konuşması benle, bir o kadar da ablamla oluyor daha ne olsun.
Kumandayla da o kadar ilgisiz ki anlatmak çok zor.
Hani yuvarlak büyük bir tuş var ya ona bas.
Yok!
Var anne ortada.
Yook!
Hani ses açma düğmeleri var ya, onların ortasında.
Hani yok yok işte.
Sen hangi kumandaya bakıyorsun? Uydunun olacak, küçük olan.
Tamam ben de ons bakıyorum! Yok!
(iki kumanda olunca kafası hepten karışıyor bu yüzden tv kumandasının sadece açma tuşunu kullanıyor ama herr zaman soruyor kırmızıya mı basacağız? Her gün sorulur mu yaa?)
var anne, üzerinde ok yazacak.
Ay yok kızım yok yahu!
Gözlüğünü tak da bak.
Amaaaan.
....
E yok işte ok gibi olan ses için onlar biliyorum!
Ok gibi değil anne, büyükçe yuvarlak, üstünde ok yazacak.
Allah Allaaaah! Yok işteee!
Annecim hani sağlı sollu ses tuşları var.
Eee var.
Onların ortasında ne var?
Tuuş.
Büyük yuvarlak?
üstünde yazı yok ama.
Var var.
Yok.
Var anne ona bas.
Yok!
Var sen bas ona.
Hani bi halt olmadı!
Ekrana tut bi daha bas.
(konuşurken telefonda sigara içerkenki gibi evi dolaşıyor kumanda elinde çünkü)
ayyy Nazlı!
Olmadı mı?
Olmuyor hani?
Anneme exit tuşunu nasıl anlatırsın??
Kapat televizyonu, bi dakka sonra gene aç o zaman.
Amaaaannnn. Nerden kapanıyor ki bu ben bilmiyorum sen kapatıyorsun hep!
Kırmızı tuştan.
O açma tuşu!
Aynı zamanda kapatma anne.
Yaaa????
Evlilik dediğin kaynanaların güç, iktidar yarışıdır. Buna benzer bişeyi yazmıştım, bi defa daha yazdım çünkü örnek benzer.
Ablamlar tatile 10 günlüğüne çıkarken dünürler de onlara 7.gün katılacakmış, bizi de davet etmişler aynı gün annem de tamam demiş.
Biz onlardan önce vardık, trajikomedi burada başlıyor. Aynı tatil ve otel odası durumları yine yazmayayım. Ek olarak dinlenip gittiğimiz yeri turlarken annemin elime sımsıkı yapışması! Ablamla eniştem hadi elele biz niye? üstelik parmaklarını kenetledi annem yakaladı mı yapışır bırakmaz. 37 derece sıcaktan elele gezdik!
Yoo mutlu falan değil hali. Zaten sabah dırdırını etti rahatladı! Zaten eniştem varken o yüzünü elinden geldiğince saklıyor, ama pozsuz, rolsüz çok natürel bir insan olduğunu iddia ediyor!
Kalabalık sokaklarda annesiyle elele gezen yaşlı kız!
Anne bi bırak aa çok sıcak!
Ay ne güzel geziyoruz işte...
Bi de duygu durumuna göre elimi sıkar. 1- korkmuşsa 2-şakğrmışsa 3-dengesi bozulmuşsa 4- yorulmuşsa 5-bana bişey işaret etmek istiyorsa.
Cidden bırakmadı. Ya kızının başına bişey gelirse??? Yaa hep iyiliğim için! Başıma gelecek şey korkusu da belli kızlığımı kaybetmek! Ya gündüz gözü, kaç kişiyiz. Olsun elele ne güzel.
Millet sırıttı bize. Annem de hayran oldukları içindir ne güzel anne kız elele geziyor demiklerdir diyor. Hııı.
Zaten anne kızdan çok kırk yıllık evli karı kocalar gibi annemin sayesinde halimiz. Dünürlerin birbirine davranışı gibi. Ablamınkynanasının kocasından beklenti, talep ve beğenmemelerinin, eleştiri, burun kıvırma ve dırdırının haddi hesabı yok.
Ama hepimiz beraberken bir gösteriş yarıkıdır gidiyor. Kim daha çok kilo vermiş, kim daha güzel yemek yapıyor, kimin evladı daha başarılı, kim daha hayvansever, kim daha iyi, kim daha hasta, kim daha zevkli...vb vs.
Ablamlar tatile 10 günlüğüne çıkarken dünürler de onlara 7.gün katılacakmış, bizi de davet etmişler aynı gün annem de tamam demiş.
Biz onlardan önce vardık, trajikomedi burada başlıyor. Aynı tatil ve otel odası durumları yine yazmayayım. Ek olarak dinlenip gittiğimiz yeri turlarken annemin elime sımsıkı yapışması! Ablamla eniştem hadi elele biz niye? üstelik parmaklarını kenetledi annem yakaladı mı yapışır bırakmaz. 37 derece sıcaktan elele gezdik!
Yoo mutlu falan değil hali. Zaten sabah dırdırını etti rahatladı! Zaten eniştem varken o yüzünü elinden geldiğince saklıyor, ama pozsuz, rolsüz çok natürel bir insan olduğunu iddia ediyor!
Kalabalık sokaklarda annesiyle elele gezen yaşlı kız!
Anne bi bırak aa çok sıcak!
Ay ne güzel geziyoruz işte...
Bi de duygu durumuna göre elimi sıkar. 1- korkmuşsa 2-şakğrmışsa 3-dengesi bozulmuşsa 4- yorulmuşsa 5-bana bişey işaret etmek istiyorsa.
Cidden bırakmadı. Ya kızının başına bişey gelirse??? Yaa hep iyiliğim için! Başıma gelecek şey korkusu da belli kızlığımı kaybetmek! Ya gündüz gözü, kaç kişiyiz. Olsun elele ne güzel.
Millet sırıttı bize. Annem de hayran oldukları içindir ne güzel anne kız elele geziyor demiklerdir diyor. Hııı.
Zaten anne kızdan çok kırk yıllık evli karı kocalar gibi annemin sayesinde halimiz. Dünürlerin birbirine davranışı gibi. Ablamınkynanasının kocasından beklenti, talep ve beğenmemelerinin, eleştiri, burun kıvırma ve dırdırının haddi hesabı yok.
Ama hepimiz beraberken bir gösteriş yarıkıdır gidiyor. Kim daha çok kilo vermiş, kim daha güzel yemek yapıyor, kimin evladı daha başarılı, kim daha hayvansever, kim daha iyi, kim daha hasta, kim daha zevkli...vb vs.
Hani her büyük temizlik zamanı beni evlendirme vaadiyle ev temizliğine yardım bekleyen bir komşumuz var ve annem her seferinde yutuyor bu numarayı gidip yardım edeyim bekliyor.
Bi süre sonra hani tanıştırmadı bile diye bozuluyor annem, ben her seferinde sırf temizlik işi bedavaya gelsin diye yapıyor diyorum anneme de annem haa diyor sonra unutup baka dönüyoruz.
Bu kez de yuttu. Tutturdu da git yardım et yaşlı kadın yazık. Hizmetçi miyim ben? Yazık yaşlı parası yoktur git yardım et diye tutturdu.
Beni ona buna kölelik yapayım diye mi yetiştirdin? Okuttun?
Ne alakası var? Yardım!
Bırak ya her seferinde yutuyorsun! Biliyor zaafını kullanıyor. Yok Nazlı'yı evlendirecekmişmiş.
işte gitmiyorsun ki ondan yapmıyor, herşey karşılıklı kızım!
Yapma yaa! Ben onun kirli tuvaletini ovacam o beni evlendirecek. Aaa ömür boyu yapayım ben bu temizliği, her gün de ayaklarına kapanıp öpeyim Allah razı olsun evlendirdin beni diye!
Amaaan az bi yardım sanki!
Ben temizlikçi değilim öğretmenim!
Aman çocuklara ders ver diyorlar yok diyorsun ya ne öğretmeni?!
Öğretmenlik benim mesleğim hayatım değil. Sitedeki karıların başı rahat etsin diye ben onların gerizekalı çocuklarına bakacam ve karşılığı bi teşekkür bile değil! Oh ne güzel!!
Tecrube olurdu.
istemez!
Senelerdir aynı numaralar. Evlendirecem vaadiyle temizlik yaptırtmak isteyen kadın ve
Bi süre sonra hani tanıştırmadı bile diye bozuluyor annem, ben her seferinde sırf temizlik işi bedavaya gelsin diye yapıyor diyorum anneme de annem haa diyor sonra unutup baka dönüyoruz.
Bu kez de yuttu. Tutturdu da git yardım et yaşlı kadın yazık. Hizmetçi miyim ben? Yazık yaşlı parası yoktur git yardım et diye tutturdu.
Beni ona buna kölelik yapayım diye mi yetiştirdin? Okuttun?
Ne alakası var? Yardım!
Bırak ya her seferinde yutuyorsun! Biliyor zaafını kullanıyor. Yok Nazlı'yı evlendirecekmişmiş.
işte gitmiyorsun ki ondan yapmıyor, herşey karşılıklı kızım!
Yapma yaa! Ben onun kirli tuvaletini ovacam o beni evlendirecek. Aaa ömür boyu yapayım ben bu temizliği, her gün de ayaklarına kapanıp öpeyim Allah razı olsun evlendirdin beni diye!
Amaaan az bi yardım sanki!
Ben temizlikçi değilim öğretmenim!
Aman çocuklara ders ver diyorlar yok diyorsun ya ne öğretmeni?!
Öğretmenlik benim mesleğim hayatım değil. Sitedeki karıların başı rahat etsin diye ben onların gerizekalı çocuklarına bakacam ve karşılığı bi teşekkür bile değil! Oh ne güzel!!
Tecrube olurdu.
istemez!
Senelerdir aynı numaralar. Evlendirecem vaadiyle temizlik yaptırtmak isteyen kadın ve
Kırk yılda bi dışarı çıkalım dedik burnumdan getirdi. Dırdırdırdır...
Ordan gitme burdan yürü oraya bakma şunu yapma. Hızlı yürüsem beni geride bıraktın diye kızar bozulur yavaş yürüsem yürüyemiyorum sanıyor. Oh pof sürekli. Hiç bi şeyi beğenmiyor hep itiraz hep şikayet; mükemmelliyetçiymiş ondan. Değil mutluluğa ve huzura karşı! Antimutluluk antihuzur!
Güneş olsa çok güneş, yandım nefret ederim, olmasa ne biçim hava, gri havadan nefret ederim. Rüzgar esse bi yeri tutulacak diye korkar nefret eder, esmese boğuk diye. Yağmur yağarken çıkmaz nefret eder, evde kalmışsak yağmur yüzünden gene nefret eder... insanın yaşama sevincini, enerji ve neşesini kaçırıyor hatta hüüp diye emiyor adeta.. Taksiyle gitsek beğenmez, dolmuşla gitsek biyere hep şüpheli yanlış dolmuşa mı bindik diye? Her ama her seferinde soruyor bilmem nerden geçiyor mu? Sonra koltuk beğenmez, yer değiştirir, savrulur düşecek olur sinirlenir.
Ben yürüyemiyorum işte Nazlı benim dengem iyi değil artık Nazlı işte!!
Yer değişmeseydin keşke.
Ama nasıl değişmesinmiş? Rahat değilmiş!
Sonra tabi benim oturduğum yeri beğenmez; Nazlııı şuraya geç şuraya!
iyi burası.
Geç şuraya şuraya!
Anne iyi böyle!
Hah bak oturdular! Geçseydin şuraya!
Niyeymiş? Yanımda erkek varmış, koluma değiyorlarmış!! Sonra diyor bunu.
ikileme bak? Dolmuşta koluna yanlışlıkla bile değilmeyecek ama 20 kilo sebze taşıtırken zerre kadar acınmayaacak, ona buna temizliğe yardıma gideceğim ama aman sıcak yemekten ağzım yanmasın!!
Ordan gitme burdan yürü oraya bakma şunu yapma. Hızlı yürüsem beni geride bıraktın diye kızar bozulur yavaş yürüsem yürüyemiyorum sanıyor. Oh pof sürekli. Hiç bi şeyi beğenmiyor hep itiraz hep şikayet; mükemmelliyetçiymiş ondan. Değil mutluluğa ve huzura karşı! Antimutluluk antihuzur!
Güneş olsa çok güneş, yandım nefret ederim, olmasa ne biçim hava, gri havadan nefret ederim. Rüzgar esse bi yeri tutulacak diye korkar nefret eder, esmese boğuk diye. Yağmur yağarken çıkmaz nefret eder, evde kalmışsak yağmur yüzünden gene nefret eder... insanın yaşama sevincini, enerji ve neşesini kaçırıyor hatta hüüp diye emiyor adeta.. Taksiyle gitsek beğenmez, dolmuşla gitsek biyere hep şüpheli yanlış dolmuşa mı bindik diye? Her ama her seferinde soruyor bilmem nerden geçiyor mu? Sonra koltuk beğenmez, yer değiştirir, savrulur düşecek olur sinirlenir.
Ben yürüyemiyorum işte Nazlı benim dengem iyi değil artık Nazlı işte!!
Yer değişmeseydin keşke.
Ama nasıl değişmesinmiş? Rahat değilmiş!
Sonra tabi benim oturduğum yeri beğenmez; Nazlııı şuraya geç şuraya!
iyi burası.
Geç şuraya şuraya!
Anne iyi böyle!
Hah bak oturdular! Geçseydin şuraya!
Niyeymiş? Yanımda erkek varmış, koluma değiyorlarmış!! Sonra diyor bunu.
ikileme bak? Dolmuşta koluna yanlışlıkla bile değilmeyecek ama 20 kilo sebze taşıtırken zerre kadar acınmayaacak, ona buna temizliğe yardıma gideceğim ama aman sıcak yemekten ağzım yanmasın!!
Diyelim köşeme çekildim kitap okuyorum. Gelip ayak ucuma oturuyor! Ya kıtır kıtır bişey yiyor ya sigarasını içiyor.
Bir de rahat, bir pişkin. Hiç rahatsız edermiyim diye bi derdi yok. Nasılsa ders çalışıyor değilim önemsiz, nasılsa o kitap güzel değil!
Diyelim annemin okumadığı bi kitaba dalmışım. Bu ke zmeraktan gelir.
Bu 35 yılda kimbilir kaç defa söz konusu oldu. Eskiden de yardımcı olacağım diye kendi ders çalışma sistemimi baltalardı, illa kendi bildiği doğru! çok zor vazgeçirdim. Arsız gibi yine gelip aynını yapardı ama bi süre sonra. Her kavganın sonunda arayı düzeltmek için pasta, börek, çörek, kek, kurabiye yapar verirdi.
Hani nasıl her sabah beni uyandırma merakı, öncesinde küçükken tuvalete kaldırma ve yıkama saplantılarından nasıl çok zor vazgeçirdiysem.
Ders yılları bitti ya unuttu. Kitabı sesli okusana! Nasılmış anlatsana.... Ya da konuşur böler okumanı.
Radyo tv açar....
Sadece vurdumduymazlık, bana saygı duymama değil, klonu gibi olayım üstelik hep onun dediği olsun, o üstün olsun ve ben ona hep muhtaç olayım istiyor sanki.
Bir de rahat, bir pişkin. Hiç rahatsız edermiyim diye bi derdi yok. Nasılsa ders çalışıyor değilim önemsiz, nasılsa o kitap güzel değil!
Diyelim annemin okumadığı bi kitaba dalmışım. Bu ke zmeraktan gelir.
Bu 35 yılda kimbilir kaç defa söz konusu oldu. Eskiden de yardımcı olacağım diye kendi ders çalışma sistemimi baltalardı, illa kendi bildiği doğru! çok zor vazgeçirdim. Arsız gibi yine gelip aynını yapardı ama bi süre sonra. Her kavganın sonunda arayı düzeltmek için pasta, börek, çörek, kek, kurabiye yapar verirdi.
Hani nasıl her sabah beni uyandırma merakı, öncesinde küçükken tuvalete kaldırma ve yıkama saplantılarından nasıl çok zor vazgeçirdiysem.
Ders yılları bitti ya unuttu. Kitabı sesli okusana! Nasılmış anlatsana.... Ya da konuşur böler okumanı.
Radyo tv açar....
Sadece vurdumduymazlık, bana saygı duymama değil, klonu gibi olayım üstelik hep onun dediği olsun, o üstün olsun ve ben ona hep muhtaç olayım istiyor sanki.
Yaa :) tam bir kitaba başlayacağım, bomba!
* aman o hiç güzel değil.
Diyor. Ve bu ilk değil. Niyeyse. Belki ben beğenecem. Ama duramaz, yetmez ki o kadar tenkit ona.
şurası da güzel değil burası da bilmem ne, şu şu şu anlamsız..
Ya bi karışma ben karar vereyim değil mi.
Ama durabilir mi? En sevdiği şey eleştirmek, yönlendirmek, senin adına karar vermek ve engellemek.
Mesela kendi tecrubelerinden o kadar emin ve aynı ya da benzer tecrubelerin her kişi için aynı duygu sonucunu vereceğinden emin ki. Daha önce benzerini yaşadı ve beğenmediyse senin yani yaa benim yapmamı da engellemek ister.
Bu sadece büyük hayati konularda değil.
Karar vermiş herkes için aynıııı!
Bu yüzden yasak yiyecekler var! Mesela otlu peynir hakkında kesin kararını vermiş ve asla bir daha yemeyecekmiş! Berbatmış tadı berbat!
Hani demiyor ki bana öyle denk geldi belki, o markanınkini sevmedi belki. Hayır tüm otlu peynirler düşmanı! Asla yemeyecek ve yedirtmeyecek!
Bir de bana sen yiyemezsin demesi vardır. Böyle durumda kestirip atar.
Bir gün denemek için aldım küçük bir parça, hani tattırıyorlar ya marketlerde, sanırsın zehirli, elimi sarsarak düşmesine neden oldu.
Aslında çok saçma ve komik bir an, düşünün ki peynir reyonunda, cam standların önünde ben, bana uzatılmış küçük otlu peynir parçasının tadına bakacağım. Hayııııırrrrrr yeme Nazzzzlııııııı diye Türk filmlerindeki sahilde kavuşma sahnesinde koşar gibi ağır çekimde sanki annem yetiyor ve elimden düşürüyor.
Berbatmış tadı berrbat!!
Ya bırak benim damak tadım farklı olamaz mı belki ben sevecem? Hayır olamaz. Olmamalı. Neyim ben klon mu? Kendi doğrdu diye niye damak tadımız bile aynı olmak zorunda. Ne kadar saçma, tutucu ve yasakçı bir tutum. Aaa ama benim iyiliğim içiiiin! Ağzımın tadı bozulacakmış.
Belki senin yediğin kötüydü?
Hayır ennnn iyi markanınkiymiş!
Tabi kendi ennn iyi markalara ben dandiklere layığım zaten. Hani zamanında bakımlıyken en iyi markaları mesela Helena Rubinstein, Elizabeth Arden falan kullanırmış. Ama bana BiM'dekileri layık görüyor Tekin Acar'dakileri değil, alamazmışız biz onları ya, yazmıştım. Ablamın 500TL'lik parfümünü ona yakıştırıyor, bana oradan makyaj ürünü yakıştırmıyor, girer girmez, koluma da girip bırakmayarak biz alamayız telkinlerinde bulunuyor. Hani evliler alabilir onlar hak eder ama dullarla evde kalmışlar alamaz hak etmedikleri için sanki. çok garip diyaloglar geçti. Sonunda tartışmaya dönüşmemesinin imkanı olmuyor, çünkü bariz ayrımcılık! Ama beni ezzikleyerek, kendimi o mağazada aşağı hissetmem ve şöyle bir bile bakmamam gerekiyor kafasında bırakın satın almak!
Nasıl sorarsan sor kendince açıklayamayacağı, açıklayamadığı bir mantığı var; karar vermiş biz alamayız işte o kadar.
Padişahım fetva verdi canıııım!
Annem her dediği sorgusuz sualsiz yerine getirisin istiyor. Galiba soyumuzda saray erkanı varmışmış?!
Yaa tutuculuğu, bencilliği, benmerkezciliği, eski kafalılığı, dayatmacı ve yasakçılığından o! Bir de korkaklık! Evet dul olduğu için bazı zorluklar olmuştur. Ama fobi olmuş artık bazı şeyler ve hem kendine hem bir de yetmez gibi, yetmez tabi, bana yasak olmuş.
Kah bu çeşit bir yasaktan kah kendi zevkinden dolayı.
Tabi adı assssla ama assla yasak değil. :)
mesela kivi ve ananas. Balık, bakla, brüksel lahanası, diğer her deniz ürünü, ton balığı bile, mantar. Mango, otlu peynir ilk aklıma gelenler.
Hani al sen ye ben sevmedim yemem desin. Hayır diyemiyor o kadar fikri sabit ki, ben de yemeyeceğim hatta yemeyi bırak bir süper bakire gibi ömrümce ağzıma sürmeyeceğim!! Tadını bilmeyecek ve bilmeyi istemeyeceğim. Annemin güzel değil demesi yeterli olmalı bana!!
Hatta kendi gibi ıyyy ölsem yemem demeliyim!!
Ha ama kocam ye derse yerim :) ilerde kocamla!
Zamanında o kadar çok şeyimi engellemek için bu tabiri kullandı ki. Anneme kalsa tüm sosyal aktiviteler, sinema, tiyatro, konser bile ilerde kocayla gidilebilecek yerler ve bekleyeceksin, hiç gitmeyeceksin, ilerde kocanla gidersin.!
Hani dul bir anne ile kızları bi başlarına her ortama giremiyor, girer de belki tadı olmaz, belki rahatsızlık olur. Onun gibi. Anneme göre bazı şeyler sadece erkek de varsa ortamda olur. Mesela yemek yemek bir yerde ya teyzem ve eşi ya ablam ve eniştem varsa olur.
Zaten bar mar hiiç. Annnca kafe. Onda da oturacak bir mana bulamıyor annem.
Hele ki bu aktiviteler akşam hava karardıktan sonraysa! Hiç olmaz!
Tamam ülkemizde her zaman kadınlar açık hedef gibi görülüyor, hele yalnızsa. Ama bunun için evden çıkmayacak mıyız hiç.
Ve beni son yıllarda evde hapis ya da eve ve ya annesine bağımlı hale getirmek ister gibi tutumlar çok fazla sergiliyor.
Hani o senelerce eğitim, kadınlar meslek iş sahibi olmak zorunda nutuklarına, ders baskılarına ne oldu. şimdi beni evden tek başına çıkamayan, annesi olmadan hareket edemeyen, mecbur kalmamak için çabalayan, ama çok mecbur kalırsa korka korka yerine getiren, hiç arkadaşı, çevresi, sosyal hatta iş hayatı olmayan, annesi güzel değil dediği kitabı bile okumayan; aciz, korkak, bir zavallıya dönüştürmek istiyor?
Hani kessin evde kalmış kız kurusuydum? Madem öyle ilerde yalnız kaldığımda bu kadar uzaklaşmışken gerçek hayattan ve o kadar korkak, çaresizken ne yapacağım???
Eniştem varmış! Bana da sahip çıkarmış canım sokakta koyacak değiller ya.
Hanl kadın kendi başının çaresine bakmalı kocanın vicdanına kalmamalıydı hayatı. Ben niye aciz ve birisine emanet biri olacağım?
Anlamanın imkanı yok.
çok modern biri olduğunu iddia eder her herkese. Alakası yok. Tipik taşra tutucusu.
Bir de son zamanlarda beni emekli kocası yerine koyması var, bize yeter, biz yapamıyoruz, bize dokunuyor. Sayesinde beni çok sık hastalanan, kronik hastalıkları olan biri sanırlar. Diyorum böyle. Böyle birine birini ayarlarlar mı anne?
Haaa tabii. Deyip unutuyor. Güya.
Belki zaten evlenmemi değil yanında yoldaş olarak kalmamı istiyor. Benden sonra ne olacak derdi yok. işte ya annemden ya babamdan maaş olurmuş nasılsa.
Yapayalnız, aciz ve korkak, emekli maaşıyla eniştesinin emaneti.
Sanki eniştem dünyaya kazık çakmış?!!
* aman o hiç güzel değil.
Diyor. Ve bu ilk değil. Niyeyse. Belki ben beğenecem. Ama duramaz, yetmez ki o kadar tenkit ona.
şurası da güzel değil burası da bilmem ne, şu şu şu anlamsız..
Ya bi karışma ben karar vereyim değil mi.
Ama durabilir mi? En sevdiği şey eleştirmek, yönlendirmek, senin adına karar vermek ve engellemek.
Mesela kendi tecrubelerinden o kadar emin ve aynı ya da benzer tecrubelerin her kişi için aynı duygu sonucunu vereceğinden emin ki. Daha önce benzerini yaşadı ve beğenmediyse senin yani yaa benim yapmamı da engellemek ister.
Bu sadece büyük hayati konularda değil.
Karar vermiş herkes için aynıııı!
Bu yüzden yasak yiyecekler var! Mesela otlu peynir hakkında kesin kararını vermiş ve asla bir daha yemeyecekmiş! Berbatmış tadı berbat!
Hani demiyor ki bana öyle denk geldi belki, o markanınkini sevmedi belki. Hayır tüm otlu peynirler düşmanı! Asla yemeyecek ve yedirtmeyecek!
Bir de bana sen yiyemezsin demesi vardır. Böyle durumda kestirip atar.
Bir gün denemek için aldım küçük bir parça, hani tattırıyorlar ya marketlerde, sanırsın zehirli, elimi sarsarak düşmesine neden oldu.
Aslında çok saçma ve komik bir an, düşünün ki peynir reyonunda, cam standların önünde ben, bana uzatılmış küçük otlu peynir parçasının tadına bakacağım. Hayııııırrrrrr yeme Nazzzzlııııııı diye Türk filmlerindeki sahilde kavuşma sahnesinde koşar gibi ağır çekimde sanki annem yetiyor ve elimden düşürüyor.
Berbatmış tadı berrbat!!
Ya bırak benim damak tadım farklı olamaz mı belki ben sevecem? Hayır olamaz. Olmamalı. Neyim ben klon mu? Kendi doğrdu diye niye damak tadımız bile aynı olmak zorunda. Ne kadar saçma, tutucu ve yasakçı bir tutum. Aaa ama benim iyiliğim içiiiin! Ağzımın tadı bozulacakmış.
Belki senin yediğin kötüydü?
Hayır ennnn iyi markanınkiymiş!
Tabi kendi ennn iyi markalara ben dandiklere layığım zaten. Hani zamanında bakımlıyken en iyi markaları mesela Helena Rubinstein, Elizabeth Arden falan kullanırmış. Ama bana BiM'dekileri layık görüyor Tekin Acar'dakileri değil, alamazmışız biz onları ya, yazmıştım. Ablamın 500TL'lik parfümünü ona yakıştırıyor, bana oradan makyaj ürünü yakıştırmıyor, girer girmez, koluma da girip bırakmayarak biz alamayız telkinlerinde bulunuyor. Hani evliler alabilir onlar hak eder ama dullarla evde kalmışlar alamaz hak etmedikleri için sanki. çok garip diyaloglar geçti. Sonunda tartışmaya dönüşmemesinin imkanı olmuyor, çünkü bariz ayrımcılık! Ama beni ezzikleyerek, kendimi o mağazada aşağı hissetmem ve şöyle bir bile bakmamam gerekiyor kafasında bırakın satın almak!
Nasıl sorarsan sor kendince açıklayamayacağı, açıklayamadığı bir mantığı var; karar vermiş biz alamayız işte o kadar.
Padişahım fetva verdi canıııım!
Annem her dediği sorgusuz sualsiz yerine getirisin istiyor. Galiba soyumuzda saray erkanı varmışmış?!
Yaa tutuculuğu, bencilliği, benmerkezciliği, eski kafalılığı, dayatmacı ve yasakçılığından o! Bir de korkaklık! Evet dul olduğu için bazı zorluklar olmuştur. Ama fobi olmuş artık bazı şeyler ve hem kendine hem bir de yetmez gibi, yetmez tabi, bana yasak olmuş.
Kah bu çeşit bir yasaktan kah kendi zevkinden dolayı.
Tabi adı assssla ama assla yasak değil. :)
mesela kivi ve ananas. Balık, bakla, brüksel lahanası, diğer her deniz ürünü, ton balığı bile, mantar. Mango, otlu peynir ilk aklıma gelenler.
Hani al sen ye ben sevmedim yemem desin. Hayır diyemiyor o kadar fikri sabit ki, ben de yemeyeceğim hatta yemeyi bırak bir süper bakire gibi ömrümce ağzıma sürmeyeceğim!! Tadını bilmeyecek ve bilmeyi istemeyeceğim. Annemin güzel değil demesi yeterli olmalı bana!!
Hatta kendi gibi ıyyy ölsem yemem demeliyim!!
Ha ama kocam ye derse yerim :) ilerde kocamla!
Zamanında o kadar çok şeyimi engellemek için bu tabiri kullandı ki. Anneme kalsa tüm sosyal aktiviteler, sinema, tiyatro, konser bile ilerde kocayla gidilebilecek yerler ve bekleyeceksin, hiç gitmeyeceksin, ilerde kocanla gidersin.!
Hani dul bir anne ile kızları bi başlarına her ortama giremiyor, girer de belki tadı olmaz, belki rahatsızlık olur. Onun gibi. Anneme göre bazı şeyler sadece erkek de varsa ortamda olur. Mesela yemek yemek bir yerde ya teyzem ve eşi ya ablam ve eniştem varsa olur.
Zaten bar mar hiiç. Annnca kafe. Onda da oturacak bir mana bulamıyor annem.
Hele ki bu aktiviteler akşam hava karardıktan sonraysa! Hiç olmaz!
Tamam ülkemizde her zaman kadınlar açık hedef gibi görülüyor, hele yalnızsa. Ama bunun için evden çıkmayacak mıyız hiç.
Ve beni son yıllarda evde hapis ya da eve ve ya annesine bağımlı hale getirmek ister gibi tutumlar çok fazla sergiliyor.
Hani o senelerce eğitim, kadınlar meslek iş sahibi olmak zorunda nutuklarına, ders baskılarına ne oldu. şimdi beni evden tek başına çıkamayan, annesi olmadan hareket edemeyen, mecbur kalmamak için çabalayan, ama çok mecbur kalırsa korka korka yerine getiren, hiç arkadaşı, çevresi, sosyal hatta iş hayatı olmayan, annesi güzel değil dediği kitabı bile okumayan; aciz, korkak, bir zavallıya dönüştürmek istiyor?
Hani kessin evde kalmış kız kurusuydum? Madem öyle ilerde yalnız kaldığımda bu kadar uzaklaşmışken gerçek hayattan ve o kadar korkak, çaresizken ne yapacağım???
Eniştem varmış! Bana da sahip çıkarmış canım sokakta koyacak değiller ya.
Hanl kadın kendi başının çaresine bakmalı kocanın vicdanına kalmamalıydı hayatı. Ben niye aciz ve birisine emanet biri olacağım?
Anlamanın imkanı yok.
çok modern biri olduğunu iddia eder her herkese. Alakası yok. Tipik taşra tutucusu.
Bir de son zamanlarda beni emekli kocası yerine koyması var, bize yeter, biz yapamıyoruz, bize dokunuyor. Sayesinde beni çok sık hastalanan, kronik hastalıkları olan biri sanırlar. Diyorum böyle. Böyle birine birini ayarlarlar mı anne?
Haaa tabii. Deyip unutuyor. Güya.
Belki zaten evlenmemi değil yanında yoldaş olarak kalmamı istiyor. Benden sonra ne olacak derdi yok. işte ya annemden ya babamdan maaş olurmuş nasılsa.
Yapayalnız, aciz ve korkak, emekli maaşıyla eniştesinin emaneti.
Sanki eniştem dünyaya kazık çakmış?!!
Diyelim köşeme çekildim kitap okuyorum. Gelip ayak ucuma oturuyor! Ya kıtır kıtır bişey yiyor ya sigarasını içiyor.
Bir de rahat, bir pişkin. Hiç rahatsız edermiyim diye bi derdi yok. Nasılsa ders çalışıyor değilim önemsiz, nasılsa o kitap güzel değil!
Diyelim annemin okumadığı bi kitaba dalmışım. Bu ke zmeraktan gelir.
Bu 35 yılda kimbilir kaç defa söz konusu oldu. Eskiden de yardımcı olacağım diye kendi ders çalışma sistemimi baltalardı, illa kendi bildiği doğru! çok zor vazgeçirdim. Arsız gibi yine gelip aynını yapardı ama bi süre sonra. Her kavganın sonunda arayı düzeltmek için pasta, börek, çörek, kek, kurabiye yapar verirdi.
Hani nasıl her sabah beni uyandırma merakı, öncesinde küçükken tuvalete kaldırma ve yıkama saplantılarından nasıl çok zor vazgeçirdiysem.
Ders yılları bitti ya unuttu. Kitabı sesli okusana! Nasılmış anlatsana.... Ya da konuşur böler okumanı.
Radyo tv açar....
Sadece vurdumduymazlık, bana saygı duymama değil, klonu gibi olayım üstelik hep onun dediği olsun, o üstün olsun ve ben ona hep muhtaç olayım istiyor sanki.
Bir de rahat, bir pişkin. Hiç rahatsız edermiyim diye bi derdi yok. Nasılsa ders çalışıyor değilim önemsiz, nasılsa o kitap güzel değil!
Diyelim annemin okumadığı bi kitaba dalmışım. Bu ke zmeraktan gelir.
Bu 35 yılda kimbilir kaç defa söz konusu oldu. Eskiden de yardımcı olacağım diye kendi ders çalışma sistemimi baltalardı, illa kendi bildiği doğru! çok zor vazgeçirdim. Arsız gibi yine gelip aynını yapardı ama bi süre sonra. Her kavganın sonunda arayı düzeltmek için pasta, börek, çörek, kek, kurabiye yapar verirdi.
Hani nasıl her sabah beni uyandırma merakı, öncesinde küçükken tuvalete kaldırma ve yıkama saplantılarından nasıl çok zor vazgeçirdiysem.
Ders yılları bitti ya unuttu. Kitabı sesli okusana! Nasılmış anlatsana.... Ya da konuşur böler okumanı.
Radyo tv açar....
Sadece vurdumduymazlık, bana saygı duymama değil, klonu gibi olayım üstelik hep onun dediği olsun, o üstün olsun ve ben ona hep muhtaç olayım istiyor sanki.
Yaa :) tam bir kitaba başlayacağım, bomba!
* aman o hiç güzel değil.
Diyor. Ve bu ilk değil. Niyeyse. Belki ben beğenecem. Ama duramaz, yetmez ki o kadar tenkit ona.
şurası da güzel değil burası da bilmem ne, şu şu şu anlamsız..
Ya bi karışma ben karar vereyim değil mi.
Ama durabilir mi? En sevdiği şey eleştirmek, yönlendirmek, senin adına karar vermek ve engellemek.
Mesela kendi tecrubelerinden o kadar emin ve aynı ya da benzer tecrubelerin her kişi için aynı duygu sonucunu vereceğinden emin ki. Daha önce benzerini yaşadı ve beğenmediyse senin yani yaa benim yapmamı da engellemek ister.
Bu sadece büyük hayati konularda değil.
Karar vermiş herkes için aynıııı!
Bu yüzden yasak yiyecekler var! Mesela otlu peynir hakkında kesin kararını vermiş ve asla bir daha yemeyecekmiş! Berbatmış tadı berbat!
Hani demiyor ki bana öyle denk geldi belki, o markanınkini sevmedi belki. Hayır tüm otlu peynirler düşmanı! Asla yemeyecek ve yedirtmeyecek!
Bir de bana sen yiyemezsin demesi vardır. Böyle durumda kestirip atar.
Bir gün denemek için aldım küçük bir parça, hani tattırıyorlar ya marketlerde, sanırsın zehirli, elimi sarsarak düşmesine neden oldu.
Aslında çok saçma ve komik bir an, düşünün ki peynir reyonunda, cam standların önünde ben, bana uzatılmış küçük otlu peynir parçasının tadına bakacağım. Hayııııırrrrrr yeme Nazzzzlııııııı diye Türk filmlerindeki sahilde kavuşma sahnesinde koşar gibi ağır çekimde sanki annem yetiyor ve elimden düşürüyor.
Berbatmış tadı berrbat!!
Ya bırak benim damak tadım farklı olamaz mı belki ben sevecem? Hayır olamaz. Olmamalı. Neyim ben klon mu? Kendi doğrdu diye niye damak tadımız bile aynı olmak zorunda. Ne kadar saçma, tutucu ve yasakçı bir tutum. Aaa ama benim iyiliğim içiiiin! Ağzımın tadı bozulacakmış.
Belki senin yediğin kötüydü?
Hayır ennnn iyi markanınkiymiş!
Tabi kendi ennn iyi markalara ben dandiklere layığım zaten. Hani zamanında bakımlıyken en iyi markaları mesela Helena Rubinstein, Elizabeth Arden falan kullanırmış. Ama bana BiM'dekileri layık görüyor Tekin Acar'dakileri değil, alamazmışız biz onları ya, yazmıştım. Ablamın 500TL'lik parfümünü ona yakıştırıyor, bana oradan makyaj ürünü yakıştırmıyor, girer girmez, koluma da girip bırakmayarak biz alamayız telkinlerinde bulunuyor. Hani evliler alabilir onlar hak eder ama dullarla evde kalmışlar alamaz hak etmedikleri için sanki. çok garip diyaloglar geçti. Sonunda tartışmaya dönüşmemesinin imkanı olmuyor, çünkü bariz ayrımcılık! Ama beni ezzikleyerek, kendimi o mağazada aşağı hissetmem ve şöyle bir bile bakmamam gerekiyor kafasında bırakın satın almak!
Nasıl sorarsan sor kendince açıklayamayacağı, açıklayamadığı bir mantığı var; karar vermiş biz alamayız işte o kadar.
Padişahım fetva verdi canıııım!
Annem her dediği sorgusuz sualsiz yerine getirisin istiyor. Galiba soyumuzda saray erkanı varmışmış?!
Yaa tutuculuğu, bencilliği, benmerkezciliği, eski kafalılığı, dayatmacı ve yasakçılığından o! Bir de korkaklık! Evet dul olduğu için bazı zorluklar olmuştur. Ama fobi olmuş artık bazı şeyler ve hem kendine hem bir de yetmez gibi, yetmez tabi, bana yasak olmuş.
Kah bu çeşit bir yasaktan kah kendi zevkinden dolayı.
Tabi adı assssla ama assla yasak değil. :)
mesela kivi ve ananas. Balık, bakla, brüksel lahanası, diğer her deniz ürünü, ton balığı bile, mantar. Mango, otlu peynir ilk aklıma gelenler.
Hani al sen ye ben sevmedim yemem desin. Hayır diyemiyor o kadar fikri sabit ki, ben de yemeyeceğim hatta yemeyi bırak bir süper bakire gibi ömrümce ağzıma sürmeyeceğim!! Tadını bilmeyecek ve bilmeyi istemeyeceğim. Annemin güzel değil demesi yeterli olmalı bana!!
Hatta kendi gibi ıyyy ölsem yemem demeliyim!!
Ha ama kocam ye derse yerim :) ilerde kocamla!
Zamanında o kadar çok şeyimi engellemek için bu tabiri kullandı ki. Anneme kalsa tüm sosyal aktiviteler, sinema, tiyatro, konser bile ilerde kocayla gidilebilecek yerler ve bekleyeceksin, hiç gitmeyeceksin, ilerde kocanla gidersin.!
Hani dul bir anne ile kızları bi başlarına her ortama giremiyor, girer de belki tadı olmaz, belki rahatsızlık olur. Onun gibi. Anneme göre bazı şeyler sadece erkek de varsa ortamda olur. Mesela yemek yemek bir yerde ya teyzem ve eşi ya ablam ve eniştem varsa olur.
Zaten bar mar hiiç. Annnca kafe. Onda da oturacak bir mana bulamıyor annem.
Hele ki bu aktiviteler akşam hava karardıktan sonraysa! Hiç olmaz!
Tamam ülkemizde her zaman kadınlar açık hedef gibi görülüyor, hele yalnızsa. Ama bunun için evden çıkmayacak mıyız hiç.
Ve beni son yıllarda evde hapis ya da eve ve ya annesine bağımlı hale getirmek ister gibi tutumlar çok fazla sergiliyor.
Hani o senelerce eğitim, kadınlar meslek iş sahibi olmak zorunda nutuklarına, ders baskılarına ne oldu. şimdi beni evden tek başına çıkamayan, annesi olmadan hareket edemeyen, mecbur kalmamak için çabalayan, ama çok mecbur kalırsa korka korka yerine getiren, hiç arkadaşı, çevresi, sosyal hatta iş hayatı olmayan, annesi güzel değil dediği kitabı bile okumayan; aciz, korkak, bir zavallıya dönüştürmek istiyor?
Hani kessin evde kalmış kız kurusuydum? Madem öyle ilerde yalnız kaldığımda bu kadar uzaklaşmışken gerçek hayattan ve o kadar korkak, çaresizken ne yapacağım???
Eniştem varmış! Bana da sahip çıkarmış canım sokakta koyacak değiller ya.
Hanl kadın kendi başının çaresine bakmalı kocanın vicdanına kalmamalıydı hayatı. Ben niye aciz ve birisine emanet biri olacağım?
Anlamanın imkanı yok.
çok modern biri olduğunu iddia eder her herkese. Alakası yok. Tipik taşra tutucusu.
Bir de son zamanlarda beni emekli kocası yerine koyması var, bize yeter, biz yapamıyoruz, bize dokunuyor. Sayesinde beni çok sık hastalanan, kronik hastalıkları olan biri sanırlar. Diyorum böyle. Böyle birine birini ayarlarlar mı anne?
Haaa tabii. Deyip unutuyor. Güya.
Belki zaten evlenmemi değil yanında yoldaş olarak kalmamı istiyor. Benden sonra ne olacak derdi yok. işte ya annemden ya babamdan maaş olurmuş nasılsa.
Yapayalnız, aciz ve korkak, emekli maaşıyla eniştesinin emaneti.
Sanki eniştem dünyaya kazık çakmış?!!
* aman o hiç güzel değil.
Diyor. Ve bu ilk değil. Niyeyse. Belki ben beğenecem. Ama duramaz, yetmez ki o kadar tenkit ona.
şurası da güzel değil burası da bilmem ne, şu şu şu anlamsız..
Ya bi karışma ben karar vereyim değil mi.
Ama durabilir mi? En sevdiği şey eleştirmek, yönlendirmek, senin adına karar vermek ve engellemek.
Mesela kendi tecrubelerinden o kadar emin ve aynı ya da benzer tecrubelerin her kişi için aynı duygu sonucunu vereceğinden emin ki. Daha önce benzerini yaşadı ve beğenmediyse senin yani yaa benim yapmamı da engellemek ister.
Bu sadece büyük hayati konularda değil.
Karar vermiş herkes için aynıııı!
Bu yüzden yasak yiyecekler var! Mesela otlu peynir hakkında kesin kararını vermiş ve asla bir daha yemeyecekmiş! Berbatmış tadı berbat!
Hani demiyor ki bana öyle denk geldi belki, o markanınkini sevmedi belki. Hayır tüm otlu peynirler düşmanı! Asla yemeyecek ve yedirtmeyecek!
Bir de bana sen yiyemezsin demesi vardır. Böyle durumda kestirip atar.
Bir gün denemek için aldım küçük bir parça, hani tattırıyorlar ya marketlerde, sanırsın zehirli, elimi sarsarak düşmesine neden oldu.
Aslında çok saçma ve komik bir an, düşünün ki peynir reyonunda, cam standların önünde ben, bana uzatılmış küçük otlu peynir parçasının tadına bakacağım. Hayııııırrrrrr yeme Nazzzzlııııııı diye Türk filmlerindeki sahilde kavuşma sahnesinde koşar gibi ağır çekimde sanki annem yetiyor ve elimden düşürüyor.
Berbatmış tadı berrbat!!
Ya bırak benim damak tadım farklı olamaz mı belki ben sevecem? Hayır olamaz. Olmamalı. Neyim ben klon mu? Kendi doğrdu diye niye damak tadımız bile aynı olmak zorunda. Ne kadar saçma, tutucu ve yasakçı bir tutum. Aaa ama benim iyiliğim içiiiin! Ağzımın tadı bozulacakmış.
Belki senin yediğin kötüydü?
Hayır ennnn iyi markanınkiymiş!
Tabi kendi ennn iyi markalara ben dandiklere layığım zaten. Hani zamanında bakımlıyken en iyi markaları mesela Helena Rubinstein, Elizabeth Arden falan kullanırmış. Ama bana BiM'dekileri layık görüyor Tekin Acar'dakileri değil, alamazmışız biz onları ya, yazmıştım. Ablamın 500TL'lik parfümünü ona yakıştırıyor, bana oradan makyaj ürünü yakıştırmıyor, girer girmez, koluma da girip bırakmayarak biz alamayız telkinlerinde bulunuyor. Hani evliler alabilir onlar hak eder ama dullarla evde kalmışlar alamaz hak etmedikleri için sanki. çok garip diyaloglar geçti. Sonunda tartışmaya dönüşmemesinin imkanı olmuyor, çünkü bariz ayrımcılık! Ama beni ezzikleyerek, kendimi o mağazada aşağı hissetmem ve şöyle bir bile bakmamam gerekiyor kafasında bırakın satın almak!
Nasıl sorarsan sor kendince açıklayamayacağı, açıklayamadığı bir mantığı var; karar vermiş biz alamayız işte o kadar.
Padişahım fetva verdi canıııım!
Annem her dediği sorgusuz sualsiz yerine getirisin istiyor. Galiba soyumuzda saray erkanı varmışmış?!
Yaa tutuculuğu, bencilliği, benmerkezciliği, eski kafalılığı, dayatmacı ve yasakçılığından o! Bir de korkaklık! Evet dul olduğu için bazı zorluklar olmuştur. Ama fobi olmuş artık bazı şeyler ve hem kendine hem bir de yetmez gibi, yetmez tabi, bana yasak olmuş.
Kah bu çeşit bir yasaktan kah kendi zevkinden dolayı.
Tabi adı assssla ama assla yasak değil. :)
mesela kivi ve ananas. Balık, bakla, brüksel lahanası, diğer her deniz ürünü, ton balığı bile, mantar. Mango, otlu peynir ilk aklıma gelenler.
Hani al sen ye ben sevmedim yemem desin. Hayır diyemiyor o kadar fikri sabit ki, ben de yemeyeceğim hatta yemeyi bırak bir süper bakire gibi ömrümce ağzıma sürmeyeceğim!! Tadını bilmeyecek ve bilmeyi istemeyeceğim. Annemin güzel değil demesi yeterli olmalı bana!!
Hatta kendi gibi ıyyy ölsem yemem demeliyim!!
Ha ama kocam ye derse yerim :) ilerde kocamla!
Zamanında o kadar çok şeyimi engellemek için bu tabiri kullandı ki. Anneme kalsa tüm sosyal aktiviteler, sinema, tiyatro, konser bile ilerde kocayla gidilebilecek yerler ve bekleyeceksin, hiç gitmeyeceksin, ilerde kocanla gidersin.!
Hani dul bir anne ile kızları bi başlarına her ortama giremiyor, girer de belki tadı olmaz, belki rahatsızlık olur. Onun gibi. Anneme göre bazı şeyler sadece erkek de varsa ortamda olur. Mesela yemek yemek bir yerde ya teyzem ve eşi ya ablam ve eniştem varsa olur.
Zaten bar mar hiiç. Annnca kafe. Onda da oturacak bir mana bulamıyor annem.
Hele ki bu aktiviteler akşam hava karardıktan sonraysa! Hiç olmaz!
Tamam ülkemizde her zaman kadınlar açık hedef gibi görülüyor, hele yalnızsa. Ama bunun için evden çıkmayacak mıyız hiç.
Ve beni son yıllarda evde hapis ya da eve ve ya annesine bağımlı hale getirmek ister gibi tutumlar çok fazla sergiliyor.
Hani o senelerce eğitim, kadınlar meslek iş sahibi olmak zorunda nutuklarına, ders baskılarına ne oldu. şimdi beni evden tek başına çıkamayan, annesi olmadan hareket edemeyen, mecbur kalmamak için çabalayan, ama çok mecbur kalırsa korka korka yerine getiren, hiç arkadaşı, çevresi, sosyal hatta iş hayatı olmayan, annesi güzel değil dediği kitabı bile okumayan; aciz, korkak, bir zavallıya dönüştürmek istiyor?
Hani kessin evde kalmış kız kurusuydum? Madem öyle ilerde yalnız kaldığımda bu kadar uzaklaşmışken gerçek hayattan ve o kadar korkak, çaresizken ne yapacağım???
Eniştem varmış! Bana da sahip çıkarmış canım sokakta koyacak değiller ya.
Hanl kadın kendi başının çaresine bakmalı kocanın vicdanına kalmamalıydı hayatı. Ben niye aciz ve birisine emanet biri olacağım?
Anlamanın imkanı yok.
çok modern biri olduğunu iddia eder her herkese. Alakası yok. Tipik taşra tutucusu.
Bir de son zamanlarda beni emekli kocası yerine koyması var, bize yeter, biz yapamıyoruz, bize dokunuyor. Sayesinde beni çok sık hastalanan, kronik hastalıkları olan biri sanırlar. Diyorum böyle. Böyle birine birini ayarlarlar mı anne?
Haaa tabii. Deyip unutuyor. Güya.
Belki zaten evlenmemi değil yanında yoldaş olarak kalmamı istiyor. Benden sonra ne olacak derdi yok. işte ya annemden ya babamdan maaş olurmuş nasılsa.
Yapayalnız, aciz ve korkak, emekli maaşıyla eniştesinin emaneti.
Sanki eniştem dünyaya kazık çakmış?!!
Hiiç bencil değil, çok da duyarlı, hassas, modern bir insanmış.
Hani.
2 sayfa roman okutmadı! Hiç bana saygısı yok ki.
Müzik dinlerim kulaklıkla, gelir sohbet bekler.
Kitaba başlarım ayağımın dibine oturur konuşur.
Ha bir de gelip gidip okuyabiliyor musun bari diye sorar!! Evin içinde sigara içerek ve kendi kendine konuşarak, söylenerek dolaşırken, geçerken sorar. Eskiden ders bahane kapıyı kapatırdım gerçi daha geniş aralıklarla açar sorardı artık kapı da kapatamıyorum gelip açıyor! Sıcak olur soğuk olur bahane! Hele yazlıkta odam yok, en sevdiği durum beni köşeye sıkıştırıp yönetmek!
Bugün de ben daha kitap okuma havasında değilim diyerek dibime oturup heyecanla pazardan ne alacağız onları tekrar tekrar, sebepleriyle, ne yemekler yapacağımızla ilgili konuşuyor. Sonra diyor ki kucağımda kitap olmasına rağmen;
sen okuyabiliyor musun bari?
Bari eklemişse bil ki kendisinin de o sıra yapamadığı bişeyi yapıyorsan seni engelleyecek, yaptırmayacaktır.
Yürüyebiliyor musun bari?
Eğlendin mi bari?
iyi geçti mi bari?
Film güzel miydi bari?...
Hayır film güzel değildi, yoruldum yürüyemedim fazla, şu şu şu oldu sohbet edemedik, şöyle oldu eğlenemedik gibi olumsuz şeyler söyleyince, belli etmemeye çalışarak güya ama gözlerinin içi parlıyor! Ciddiyim. Denedim. Sonra uzun süre neşeli (kendince işte) oluyor.
Ama cevap olumluysa yine güya belli etmeden, bozuk suratsız oturuyor.
Anlamıyorum insan kendi yapamadıklarını, yaşamadıklarını kızı güzel güzel yapsın yaşasın istemez mi? Bizimki istemiyor ama lafta öyle değil tabi.
Mesela annem artık ayak, varis, bel ve sırt ağrılarından fazla yürüyemiyor ve ona göre ben de yürümemeliyim.??? Güneşe de çıkmayayım hareket de etmeyeyim! Oh kemik erimesi olur otururum!
Robadan elbise giyer, kafamıza tülbent kor, balkonda oturup gelen geçeni izler, çekiktirirken boyuna tıkınırız!
Hayat bu. Benimkisi de şimdiden nene formatında olsun!
Bi de şöyle bir huyu var, engellediğini gizlemek için, kendine göre asla engellemiyor ki tabi : diyelim diziye, kitaba falan daldın. Ve önceden bölme diye uyarmışsın. Ara ara böler! Böylece bölmemiş olur! 10dk kadar aralıklarla gelir yanına konuşur ya da uzaktan seslenir!
Bu rahatsız etmek, engellemek ve bölmek değilmiş.
şimdi böyle. Her 10dk da bi gelip heyecanlı çünkü pazar var bugün ne alacağımızı falan anlatıyor. Gidiyor 10-15 dk sonra aynını söylemek için geri geliyor, sonra yine.
Tamam anne anladım.
Hah iyi.
Tamam anne daha sıcak, bu saatte çıkmayalım değil mi?
Ay tabi tabi Nazlı! Aa bu saatte çıkılmaz!
Of bi okutmadın anne!
Aman naptım 2 laf ettim!
Ama sürekli aynı şey ve zırt pırt.
Aman kırk yılda bir! Okuma diyen mi var?
Elindeki en önemli klişe kozlardan: yapma diyen mi var, etme diyen mi var..... Kafana silah mı dayadık... Ben hiç engellemem!
Diyelim bişey yapacan; yapma, yapmayacaksın dememek için ki böyle yaptırımlı cümle kurunca açık engellemiş, yasaklamış olacak ama emir kipsiz yaptırımsız konuşursa sayılmaz, ve elimde yaptırmadın dersem aklı sıra koz olmaz, inkar etmek için her an hazırda olacak.
Sen yaptırmadın!
Ben yapma mı dedim? Yasak mı dedim??
istediğin kadar anlat nasıl engellediğini kabul etmez, geçersiz sayar!
Oysa korkutmaya ve seni zavallı bir ödlek tavuk yapmaya razı. Yeter ki kendisi yasakçı anne olmasın.
Bir arkadaşım yıllar önce nişanlanıyordu ama Adana'da. 10 sene önce. Davet etti.
Annem gitmeyeyim diye bin takla attı!
Trafik kazaları sıralandı, kadın kaçıranlar, organ mafyası, sarkıntılık edenler, sapıklar, bilmemkimlerin başına neler neler gelmişler. Olmadı arkadaşımı kötülemeye başladı. Anlattığın bişeyi eğer özellikle olumsuzsa zevkle unutmaz ve temcit pilavı gibi önüne sunar ikide bir. Allah korusun başıma kötü bişey gelse atlatmamnın imkanı yok.
Annem aynı kötü olayı onyıllarca ve yüzlerce defa yaşar gibi anlatmanın deşarj ve akma olduğunu iddia ediyor ama aşmıyor ki her seferinde siniri bozulur hatta tansiyonunu kendi çıkarır. Unutmak yok kendine işkence var!
Tabi bu engellemek için korku tohumu ekme işlemi bir kere değil, uzuuuun zaman ve defalarcaaaa.
Sırf gitme değmez o kadar zahmete demektense, toplu taşımaya tek başıma binmeye hatta sokağa bi başıma çıkmaya korkmama razı. Belki zayıf biri olsam psikolojim bozulup fobi yapacağım. Olsun o razı. O fobi yap mı dedi?????
Ben gitmem diye tutturdu.
Zaten arkadaşımı şahsen tanımıyor ve tek ben davetliyim? !
Bi de bu var ben gitmem ben yapmam etmem. Sanki göbek bağımız var aynı anda aynı şeyi yapmak zorundayız!
Yemezler.
Zamanında beni ne gezilerden etti. Ne kadar geri kaldım arkadaş ortamlarında. Okul gezisine göndermemek için uğraşır, sonra okulda herkes geziyi konuşur ben yabancı!
Sonunda bir yol buldum zor da olsa. Ama herkes gidiyor.
Gitsin bize ne?
Ama ben geri kalıyorum?
Amaaan kaal ne alaka bize ne? Ama dışlanıyorum anne konuşacak konumuz olmuyor arkadaşım kalmayacak.
Aman kalmasın bunun için küseceklerse hiç olmasın!!
iyi şu gerizekalı kız var ya annesi herşeyi yasaklayan, tenefüzte bile içerde oturan ezik, onun gibi olurum artık.
çık canım tenefüse Allah Allaaah çıkma diyen mi var?
Vaar.
Kim?
Sen.
Ben demedim ki?
işte demişsin gibi oluyor.
E sen çık.
çıksam da kimseyle konuşacak bahane olmuyor, zaten bazen grup olup yanaşmıyorlar.
Konuşmak zorunda mısın sanki? Kendi kendine dolaş öyle! (????)
ama bazen dalga geçlyorlar.
Nasıl dalga geçecekler ki anlamadım?
Tam konuşulacak, sen bilmezsin sen anlamazsın diye kendi aralarında.
Aman boşver aldırma.
Gücüme gidiyor anne!
O kadar alıngan olma sen de, başkalarıyla konuş, gitmeyenlerle mesela.
Kendi arkadaşlarımla değil onlarla mı?
Hıı ne var, sanki herkes mi gitti, ders konuşursunuz.
Tenefüste de ders mi düşünecem?
Aa ya ne düşünecen konuşacan ki sanki?
Geri zekalı, boş muyum ki dersten başka düşünecek konuşacak şeyim olmasın?
Amaaan sanki o yaşta ne var ki sen de.
Yahu sadece tenefüsü demiyorum annesi hiçbişeye izin vermiyor yasaklıyor sanıyorlar!
Aa olur mu canıım?? De sen de annem assssla yasaklamaz ben istemiyorum diye. Sen kendin istemedin gitmek ki zaten! (oysa o misalde kendi gitmek istemememi sağlamak için çırpınmıştı)
çok söyledim, yemin bile ettim inanmadılar.
Aaaaa????!!
Yani benim dışlanmam, alay konusu olmam, yalnız kalmam hiiiç zerre kadar önemli değil de kendinin yasakçı anne zannedilmesi önemli. Nasılda canlandı iş kendine dönünce?
Hani.
2 sayfa roman okutmadı! Hiç bana saygısı yok ki.
Müzik dinlerim kulaklıkla, gelir sohbet bekler.
Kitaba başlarım ayağımın dibine oturur konuşur.
Ha bir de gelip gidip okuyabiliyor musun bari diye sorar!! Evin içinde sigara içerek ve kendi kendine konuşarak, söylenerek dolaşırken, geçerken sorar. Eskiden ders bahane kapıyı kapatırdım gerçi daha geniş aralıklarla açar sorardı artık kapı da kapatamıyorum gelip açıyor! Sıcak olur soğuk olur bahane! Hele yazlıkta odam yok, en sevdiği durum beni köşeye sıkıştırıp yönetmek!
Bugün de ben daha kitap okuma havasında değilim diyerek dibime oturup heyecanla pazardan ne alacağız onları tekrar tekrar, sebepleriyle, ne yemekler yapacağımızla ilgili konuşuyor. Sonra diyor ki kucağımda kitap olmasına rağmen;
sen okuyabiliyor musun bari?
Bari eklemişse bil ki kendisinin de o sıra yapamadığı bişeyi yapıyorsan seni engelleyecek, yaptırmayacaktır.
Yürüyebiliyor musun bari?
Eğlendin mi bari?
iyi geçti mi bari?
Film güzel miydi bari?...
Hayır film güzel değildi, yoruldum yürüyemedim fazla, şu şu şu oldu sohbet edemedik, şöyle oldu eğlenemedik gibi olumsuz şeyler söyleyince, belli etmemeye çalışarak güya ama gözlerinin içi parlıyor! Ciddiyim. Denedim. Sonra uzun süre neşeli (kendince işte) oluyor.
Ama cevap olumluysa yine güya belli etmeden, bozuk suratsız oturuyor.
Anlamıyorum insan kendi yapamadıklarını, yaşamadıklarını kızı güzel güzel yapsın yaşasın istemez mi? Bizimki istemiyor ama lafta öyle değil tabi.
Mesela annem artık ayak, varis, bel ve sırt ağrılarından fazla yürüyemiyor ve ona göre ben de yürümemeliyim.??? Güneşe de çıkmayayım hareket de etmeyeyim! Oh kemik erimesi olur otururum!
Robadan elbise giyer, kafamıza tülbent kor, balkonda oturup gelen geçeni izler, çekiktirirken boyuna tıkınırız!
Hayat bu. Benimkisi de şimdiden nene formatında olsun!
Bi de şöyle bir huyu var, engellediğini gizlemek için, kendine göre asla engellemiyor ki tabi : diyelim diziye, kitaba falan daldın. Ve önceden bölme diye uyarmışsın. Ara ara böler! Böylece bölmemiş olur! 10dk kadar aralıklarla gelir yanına konuşur ya da uzaktan seslenir!
Bu rahatsız etmek, engellemek ve bölmek değilmiş.
şimdi böyle. Her 10dk da bi gelip heyecanlı çünkü pazar var bugün ne alacağımızı falan anlatıyor. Gidiyor 10-15 dk sonra aynını söylemek için geri geliyor, sonra yine.
Tamam anne anladım.
Hah iyi.
Tamam anne daha sıcak, bu saatte çıkmayalım değil mi?
Ay tabi tabi Nazlı! Aa bu saatte çıkılmaz!
Of bi okutmadın anne!
Aman naptım 2 laf ettim!
Ama sürekli aynı şey ve zırt pırt.
Aman kırk yılda bir! Okuma diyen mi var?
Elindeki en önemli klişe kozlardan: yapma diyen mi var, etme diyen mi var..... Kafana silah mı dayadık... Ben hiç engellemem!
Diyelim bişey yapacan; yapma, yapmayacaksın dememek için ki böyle yaptırımlı cümle kurunca açık engellemiş, yasaklamış olacak ama emir kipsiz yaptırımsız konuşursa sayılmaz, ve elimde yaptırmadın dersem aklı sıra koz olmaz, inkar etmek için her an hazırda olacak.
Sen yaptırmadın!
Ben yapma mı dedim? Yasak mı dedim??
istediğin kadar anlat nasıl engellediğini kabul etmez, geçersiz sayar!
Oysa korkutmaya ve seni zavallı bir ödlek tavuk yapmaya razı. Yeter ki kendisi yasakçı anne olmasın.
Bir arkadaşım yıllar önce nişanlanıyordu ama Adana'da. 10 sene önce. Davet etti.
Annem gitmeyeyim diye bin takla attı!
Trafik kazaları sıralandı, kadın kaçıranlar, organ mafyası, sarkıntılık edenler, sapıklar, bilmemkimlerin başına neler neler gelmişler. Olmadı arkadaşımı kötülemeye başladı. Anlattığın bişeyi eğer özellikle olumsuzsa zevkle unutmaz ve temcit pilavı gibi önüne sunar ikide bir. Allah korusun başıma kötü bişey gelse atlatmamnın imkanı yok.
Annem aynı kötü olayı onyıllarca ve yüzlerce defa yaşar gibi anlatmanın deşarj ve akma olduğunu iddia ediyor ama aşmıyor ki her seferinde siniri bozulur hatta tansiyonunu kendi çıkarır. Unutmak yok kendine işkence var!
Tabi bu engellemek için korku tohumu ekme işlemi bir kere değil, uzuuuun zaman ve defalarcaaaa.
Sırf gitme değmez o kadar zahmete demektense, toplu taşımaya tek başıma binmeye hatta sokağa bi başıma çıkmaya korkmama razı. Belki zayıf biri olsam psikolojim bozulup fobi yapacağım. Olsun o razı. O fobi yap mı dedi?????
Ben gitmem diye tutturdu.
Zaten arkadaşımı şahsen tanımıyor ve tek ben davetliyim? !
Bi de bu var ben gitmem ben yapmam etmem. Sanki göbek bağımız var aynı anda aynı şeyi yapmak zorundayız!
Yemezler.
Zamanında beni ne gezilerden etti. Ne kadar geri kaldım arkadaş ortamlarında. Okul gezisine göndermemek için uğraşır, sonra okulda herkes geziyi konuşur ben yabancı!
Sonunda bir yol buldum zor da olsa. Ama herkes gidiyor.
Gitsin bize ne?
Ama ben geri kalıyorum?
Amaaan kaal ne alaka bize ne? Ama dışlanıyorum anne konuşacak konumuz olmuyor arkadaşım kalmayacak.
Aman kalmasın bunun için küseceklerse hiç olmasın!!
iyi şu gerizekalı kız var ya annesi herşeyi yasaklayan, tenefüzte bile içerde oturan ezik, onun gibi olurum artık.
çık canım tenefüse Allah Allaaah çıkma diyen mi var?
Vaar.
Kim?
Sen.
Ben demedim ki?
işte demişsin gibi oluyor.
E sen çık.
çıksam da kimseyle konuşacak bahane olmuyor, zaten bazen grup olup yanaşmıyorlar.
Konuşmak zorunda mısın sanki? Kendi kendine dolaş öyle! (????)
ama bazen dalga geçlyorlar.
Nasıl dalga geçecekler ki anlamadım?
Tam konuşulacak, sen bilmezsin sen anlamazsın diye kendi aralarında.
Aman boşver aldırma.
Gücüme gidiyor anne!
O kadar alıngan olma sen de, başkalarıyla konuş, gitmeyenlerle mesela.
Kendi arkadaşlarımla değil onlarla mı?
Hıı ne var, sanki herkes mi gitti, ders konuşursunuz.
Tenefüste de ders mi düşünecem?
Aa ya ne düşünecen konuşacan ki sanki?
Geri zekalı, boş muyum ki dersten başka düşünecek konuşacak şeyim olmasın?
Amaaan sanki o yaşta ne var ki sen de.
Yahu sadece tenefüsü demiyorum annesi hiçbişeye izin vermiyor yasaklıyor sanıyorlar!
Aa olur mu canıım?? De sen de annem assssla yasaklamaz ben istemiyorum diye. Sen kendin istemedin gitmek ki zaten! (oysa o misalde kendi gitmek istemememi sağlamak için çırpınmıştı)
çok söyledim, yemin bile ettim inanmadılar.
Aaaaa????!!
Yani benim dışlanmam, alay konusu olmam, yalnız kalmam hiiiç zerre kadar önemli değil de kendinin yasakçı anne zannedilmesi önemli. Nasılda canlandı iş kendine dönünce?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)