havaalanındayız, güvenlik kontrolünden geçiyoruz.
görevlerini yapıyorlar elbet.
ben üstümdeki metalleri çıkarmak ve çantaları yürüyen banda koymakla uğraştığım için annem benden önce geçti, araya iki-üç kişi girdi.
güvenlik görevlisi, çantadaki bir şeyi merak etmiş, soruyor anneme.
ben elimdekilerle uğraşırken falan. mesafe var biraz ama duymuyor-görmüyor değilim.
-çantanızda birşey var, nedir?
görevli de meraklı, artık neyi ne sandıysa.
annemse çok şaşkın ve endişeli, zaten uçmaktan korkuyor, belli etmemeye çalışıyor.
+bilmiyorum.
diyor çok endişeli bakarak adama.
-bu çanta sizin değil mi?
+mor olan benim, kırmızısı kızımın!
çantaları ben hazırlarım hep, çünkü anneme kalsa birşey götürmeyiz, ama gittiğimiz yerde de şikayet ederiz.
mesela fazla kıyafet alma, havlu alma, yedek çamaşır alma der. çok iddialı ve kararlı bu konuda. sonra da ihtiyaç olunca pişman olur, şikayet eder, ya da benim varsa benimkini kullaır!! iç çamaşırı, çorap, havlu...
böyle olunca çantaları hazırlama görevi de bana kalıyor. zaten kendi hazırlasa bile ne nerede unuttuğundan otel odasında poşet hışırtıları, homurdanmalar ve söylenmelerle beni çıldırtıyor. ben de bavulu hem kendim hazırlıyorum hem ikiye ayırıyorum. bu seferkine bavul denmez de, 2 çanta. kabine alabilelim diye.
o da bi dert ya... sonuçta benim de belli bir kas rezervim var! ama hiç yolu tıkamadan, kolayca, çantaları koltukların üzerine yerleştirebilmemi bekliyor kendisi.
ne kadar zor olabilirmiş ki! e o zaman bir sürü şey almayacakmışım. sonra da o almasak dediği şeyler gerekip de kullaıldı mı iyi ki almışız der.
-siz hazırlamadınız mı?
+hayır! ben hazırlamadım!!!
endişe ve meraktan çatlayacak, korkuyor da. uçağa alınmamaktan.
uçağa sıvı alımında sınır var ya annem onu hiç zannediyor. hiç almamalı!! güneş kremim falan yüzünden uçağa alınmayacağımızı düşündüğü zamanlar oldu. bak sorumluluk benimmiş, bilete o kadar para sayılmış, ama alınmazsak yanarmış ha!! anne belli bi miktara izin var!! iyi bakalım öyle olsunmuş! ama öyle olsa bile garanti olsun diye hiç bir şey almamalıymışız. e lazım olursa. gittiğimiz yerden alırmışız. nasıl geri getireceğiz onları, gene bineceğiz uçağa. haa olmadı atarmışız!!!
yani saçımızı yıkamayacağız, yüzümüzü de, koltuk altımız da kokabilir, deo alamayız, birazcık da koksunmuş ne varmış!! kokan insanlardan öyle bahseder ki bıraksan linç edecek. ama biz kokabiliriz!!
-kim hazırladı peki?
+kızım!
o sırada ben varıyorum yanlarına, ne oldu diye.
annem endişeyle
-çantada bir şey varmış diyor.
adam tabi tarif etmemiş, ne gibi bir şey var, neye benziyor. annemde şüpheler, endişeler içinde.
hadi adam görevi icabı, sonuçta sorumluluğu var, şüpheli.
anneme ne oluyor ki?
halini bir görseniz. sanki ben ne koymuş olabilirim? kılıç mı? balta mı? bomba mı?
~ne gibi bir şey?
+ne bileyim ne?
o kadar şüpheli, tekinsiz bir kişiyim ki, kim bilir ne koymuşumdur, hele annem, kendi öz annem bile nereden bilebilir ki başkaları tahmin etsin. kim bilir ne akla gelmedik, ne acayip bir şey koymuşumdur çantaya!?
nunçaku mesela?
belli mi olur belki koymuşumdur!!
balta, balata, keski, henüz icat edilmemiş garip metal aletler, silahlar, aa atom bombası bile koymuş olabilirim!! benden beklenir valla!!
tekinsiz kızgurusu!!
bunu da koymuş olabilirim.
görmesi gerektiğini söylüyor adam.
şimdi anneme bu endişeli halinde deseler ki burada anadan üryan soyacağız sizleri, itiraz edemez... öyle şüpheli yani neredeyse.
~hangi çantada?
-mor olanında.
benimkine sığmadı diye küçük, seyahat boy malzemeleri içeren şeffaf çantayı, anneminkine koymuş, sonra o hengamede, annem de acele ettirir kuyrulkarda, ona göre ben kuyruktaki sıra hakkını yediren beceriksiz biriyim ve önce giren bilet kapar sona kalan açıkta kalır sanki....
annem hadi diye diye, bana kaş göz ede ede, unutmuşum, çıkarıp plastik kaplara koyacaktım ki görsünler. unutmuşum aceleden.
sürekli bana hadi diyen gözlerle bakıp, kaş göz etmeyi sever. hele kuyruğa girme söz konusuyken.
hıhhıhıhıı. kendi sırayı bozanlardan nefret eder, kavga çıkarır, ama aradn sıyırabildi mi de geçer hani.
bir de bana gaz verir, şöyle geç nazlı, böyle yap nazlı.
kendinin usandığı konularda bana kavga için gaz verir. akıl diyormuş ki şöyle kafasına bir vurasın! tarifi de mimiklerle düşünün. birisine kızmış herkese haddini bildirmek istiyor yorulduğu noktada bana gaz veriyor ki ben gideyim dediğini yapayım. sonunda biri benim ayağıma saydıracak sayesinde!!
yok ben söz dinlemem ki!
anlaşılamayan cisim; seyahat boyu deodorant!!!!
~ha o mu? deodorant o! aceleden çıkaramadım ki.
-bi görmem lazım, ben nereden bileyim ne?
+neymiş nazlı?
~ne olacak anne küçük deodorant!
+e ben sana dedim almayalım yanımıza diye! ne olacak şimdi?
~bakacaklar, ne var?
sanırsın yanında deodorant taşıyan hain! zindana atılacak!!! offf.
çantayı açıp şeffaf, küçük, seyahat boyu malzemeler içeren çantayı gösteriyorum.
adama göre biber gazı olabilirmiş!!
hadi o beni tanımaz, annem niye o kadar şüpheli. ben hazırlamadım deyip kurtulmaya çalışır gibi..
geçip gidiyoruz.
+ben sana dedim almayalım yanımıza diye!
~ter mi kokak?
+ne var biraz koksak?
~fırsat olmadı ki, unuttum, çıkaracaktım çantadan...
çok fazla ayakta kalmış, sanki bilmiyormuşum gibi bende! beli ağrıyormuş, hep benim yüzümden.
sanmayın ki 5 saat sürdü. 5 dakika bile değildir.
~e sen de niye demiyorsun deodorant diye.
+ne bileyim ben ney?
~nasıl bilmiyorsun? anne. gözünün önünde koydum, söyledim, macunu da ona koydurdun ya!
+ama canım ben ne bileyim neysen bahsediyor? bilemem ki!
~nasıl bilemezsin? ben çantaya ne koymuş olabilirim ki başka?
+kızım ben nasıl bileyim?
~hem gördün, hem bilmiyorsun öyle mi? hem çantayı, hele beni hiç?
+neyden bahsediyor anlamadım ki.
~biliyorsun çantanın içeriğini.
+bilmiyorum, nasıl bilebilirim?
~hayretler içindeyim yani. senin çantana senin kızının ne koyduğunu bilemiyorsun.
+bilemem tabi!
~deodoranttır, tırnak törpüsüdür falan diyemiyorsun da ben ne bileyim diyorsun. nazlı o kadar şüpheli biri ki kim bilebilir çantaya ne koyduğunu!
+bilemem tabi, senden başka kim bilebilir? çok uzatıyorsun!
~bu defa da ben uzatacağım!!! beni savunmaya çalışmak yerine, sorunu kendi başından atıyorsun, hiç bilmiyorum ne diyorsun. ve de gerçekten şaşmışsın! ne olabilir ki o çantada? nazlı ne alabilir yanına? annesi nereden bilebilir? öyle bir manyaktır ki nazlı , yanına demir testeresi alabilir mesela, ya da kalaşnikof tıkmıştır çantaya!!
+amaan sen de be nazlı!! ama bilemem ki çantada ne var?
hala iddia ediyor bilemez. kendi önünde hazırladım, beğenmedi yerleştirmemi, söylenip azarlayıp, eleştirip durdu. gözü önünde oldu ve bilemiyor çantada ne var?
~gözünün önünde hazırlamadım mı?
+tamam da, son anda bir şey eklemişsindir belki, ben ne bileyim!?
~bu aletler neye ötüyor? metal şeylere değil mi?
+hııı.
~eee? yanıma sen bilmeden ne gibi acayip metal bir şey almış olabilirim ki adamlar şüphelendi? hadi onları bırak sen bile şüphelendin! pes.
+ama kızım bilmiyordum ki nedir! yalan söyleyecek değilim ya görevli polis memuruna!! dürüst bir insanım ben!
~tahmin de mi edemiyorsun, nazlı son dakka ne koydu çantaya?
+nasıl tahmin edeyim? edemem!
ne kadar uzattıysam uzatayım, sanki ben bilinmezlerle dolu, tekinsiz biriyim de annem tahmin edemez çantaya son anda ne koydum da alarmlar öttü falan!
hadi onlar bilemedi, annem de bilemez, tahmin edemezmiş!!
hala iddiası bu bilemeyeceği ve yalan söyleyemeyeceği...
~yalan söylemiş olmazsın ki, her halde şudur budur diye misal bile vermeyip direk şüpheli şüpheli bakıyordun.
valla, yanımdaki bey amca bile o kadar şüphelenmedi, ne koyacak ki bu kız demiştir içinde...
annem bildiğin o görevini yapan polis memuru kadar şüphelendi.
gerçekten biri çaktırmadan çantama bir şey koysa da öyle alarmlar ötse, sonra bakılsa da acayip birşey çıksa mesela annem şaşırmayacak herhalde... nazlı bu belli olmaz!!!! nereden bilebilir?
yahu o gün giydiğim donu, sütyeni biliyor ya!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder