6.11.2013

üşüyorsun

ben yazmaktan bıktım annem uygulamaktan bıkmadı. dediğim gibi muhakkak önceden annem beni sözle düzeltmeyi sever, eleştirir durur, hiç bir şeyimi beğenmez tam olarak, illa bir kusur bulur.
mesela ağzımla kuş tutsam 'ters tutmuşsun' diyecektir.
annem eleştirinin olumsuz olması gereken bir şey olduğuna inanır, cidden. o yüzden bir durumun önce kötü yönlerini sıralar. öğrencilerine de böyle dayranırdı, anneme göre bu yöntem insanın daha çok çalışmasına neden olurmuş. ama moral bozuyor diyorum. hayır bozmazmış, bozsa bile daha çok çalışmasına neden olurmuş.
herkesin mizacı farklı ama ters de tepebilir bazı çocuk oluyor gerçekten bu yöntem ona hırs veriyor. ama bazı çocuk oluyor morali bozuldu mu çalışma isteğini kaybediyor, böyle çocuklar aynı zamanda moral veren tepkilere ihtiyaç duyuyor. tatlım çok iyi olmamış, senden daha iyisini beklerdim çünkü daha iyisini yapabileceğini biliyorum, işte gene şöyle şöyle iyi yerler de var falan gibi.

annem bunu hiç yapmaz, bırak elalemin çocuğu, öğrencilerini, bana bile yapmaz. varsa yoksa yerer. hep kötü kısımlarını söyler. artık alıştım ama eskiden kalbimin kırıldığı çok oldu. herhangi bir konu yani ders de olabilir ev işi de giyim kuşam vs da....
çok da mücadele ettim, ne yani hiç mi iyi tarafı yok? şu da bu da iyi değil mi? var tabi der gerisini getirmek istemezdi. resmen zorla iyi şeyler söyletirdim. hep iyisini söylerse şımarılır, hırslanılmazmış...

bir de elle müdehaleyi çok sever, ona göre ben bu yaşta bile hala düzeltilmesi gereken yamuk bir varlığım.
çocukken daha beterdi tabi, sürekli gafil avlanır, şaşkına dönerdim. zorla saçımı düzeltmeler, kıyafetimi düzeltmeler, zorla yakalayıp öpmeler, mıncıklamalar. ben yapma dedikçe;
kendi doğurmuş! kendi öz kızıymış, kim ne diyebilirmiş ki!?? yok bir de soracak mıymış? izin mi alacakmış?!

zaten benim duygularımın pek önemi yoktur, başkaları.
eve yardımcı gelecek,
+nazlıııı, evi şöyle bir süpürversene!
-e güllü gelecek zaten ya.
+ama çok kötü olmuş ayıp olur!
-????

bana ayıp, yazık değil ama!nasılsa elinin altında, nasılsa kendi doğurmuş.

sıcak yemekten ağzımın yanmasına çok korkar ama. bir yaman çelişki işte. temizlik yapmaktan yorulsam da olur.!

kendi evimin temizliği, düzeni yetmezmiş gibi beni teyzeme göndermeye çalışır bazen...

hatta geçende baktım, ütü masasının üstü gömlek dolu. abartmayayım 20 tane değil 4 tane. ama yetmez mi kendi gömleklerim, pantolonlarım, elbiselerim, anneminkiler.
Allah allah bu gömlekler kimin?

ay napsınmış, yazıkmış, acımış. iyice de iç ezici konuşuyor. acıma duyguma hitap edecek.
eskiden değil miydi kızlar fazla acımadan maraz doğar, elini veren kolunu kaptırır nutukları atan.
zamanında da annemin anaç ve acıma duygularından yararlanmaya çalışan çok oldu.

bir zaman dairenin birinde öğrenciler oturdu, annem onlara yemek taşıdı, ütüsünü kah yaptı kah yaptırdı.
ona kalsa beraber inip evlerini de en azından şöyle bir temizleyecektik. annemin şöyle bir dediği içi rahat etmez sonunda derin temizliğe girişir, giriştirir. aylarca acıdı yardım etti, bende pek yok herhalde anaç biri değilim, ama çoğu hem cinsimde var bu. hayranlıka karışık bir anaçlık. tabi genç çocuklar da kibarlık ediyor, gülümsüyor, bizimkinin içinin yağları eriyor. sonra kirayı ödeyemez oldular, taşınıverdiler.
oh kurtulduk bence, çünkü ben de mücadele veriyordum iş yapmamak için, annemin de yapmaması için.
hani fazla börek yapmışsındır da bir tabak kokmasın diye götürürsün. yok bizimkisi nüfusuna geçirecek resmen. anne yorma kendini bu kadar. ama napsınmış yazıkmış!
taşınmadan önce bir gelip hoşçakalın, teşekkürler falan demediler, pişkin pişkin yok oldular.
annem önceleri hoş gördü, hatta hak bile verdi. o yaşlarda düşünemeyebilirlermiş canım! napsınlar hem taşınmak zormuş, zaten paraları da yokmuş, hem ödevleri de vardırmışş...
ben çok özenerek yaptığı bir yemeğe eline sağlık demeyi unutsam nankör ilan edilirim anında!!

 sanırsın Afrika'dan aç bir aillenin. bekar komşu gömleği! üzerini kırışık görünce sormuş, anca bu kadar yapabiliyorum demiş, aa demiş nazlı ütüleeerr!!

yetmiyor bizim ütümüz başkasının da ütüleyeceğim! yok artık!
ne bileyim bence güzelim, anneme göre çirkin biri değilim hiç, ama herhalde baktı güzel diye almıyorlar kızını, okumuş diye de almıyorlar, çalışıyor diye de almıyorlar. belki hamarat diye görüp alırlar ha!!

ütücü geldi hanııımmm!!!


-valla hiç bakma öyle yavru kedi gibi, ben ütülemem!
+aman nazlı yaa!! ne var ki eline mi yapışır?
-ben kendi işlerimizle zor başaçıkuyorum, bir de başkasının gömleğini falan ütülemem, elimi dahi sürmem.
+aman iyi ben yaparım!
-annem, sen değil miydin fazla acımadan maraz doğar diyen, kendinizi kullandırtmayın diye nutuklar atan?
+aman bi ütüyle ne olacak ki sen de! acıdım yazıktır!
-yahu koca adam!
+siz daha çocuksunuz!
-iyi al nüfusuna geçir bari adamı?! yemeyelim yedirelim içmeyelim içirelim!
+amaan sen de! altı üstü bir ütü! yazık adama ayol.
-ha bana hiç yazık olmuyor ama! okuldan geldim ayaklarım davul gibi şiş, kafam zonk zonk! endi derdim bana yeter!
+aman tamam ben yaparım!
-gene nazlı yaptı deme sakın! sen beni yamamaya mı çalışıyorsun bu adama? hizmetçi kadrosundan herhalde!!
+of aman nazlı!

daha önce de yemek götürmüş, ben yapmışmışım. elinize sağlık diyor bana bir ara karşılaştığımızda. anlamadım o an... ben yemek yapmayı bilmem ki!

aslında biraz biliyorum, ama ne zama kendim yemek yapmaya kalksam annem tepeme dikilir müfettiş gibi ben izler, kusur arayan bakışlar çok sinir bozucu oluyor. bir de böyle beğenmedi mi mimikler, tuhaf nefes almalar. sen karışma derim, git derim, duramaz 5 dk ya gelir yanımda biter.
öyle bir yanlış yapacağım ki herhalde ona göre ya ev yanacak ya öleceğiz!
annecim git ben sorarım bir şey olursa. sormazsam da kızar sorarsam da hani kendin yapacaktın? der.
bir şeyi beğenmedi mi de elimden almaya çalışır. yahu bırak yapıyorum, yapamıyorsun! bırak anne olduğu kadar olsun. yok elimden alacak illa, hemde sinirle.

her seferinde benzer hadiseler. pes ettim ben de bıraktım, yapamıyorum!

30 yıllık aşçı gibi yapamayabilirim ama yenmeyecek kadar da değil.

pilav yapmıştım mesela, tane tane de olmuştu. tuzu az! der mesela ve tamamen hevesini kırar!

anneme sık sık tekrarlamam gerekiyor her zaman olumsuz eleştiri hevesimi kırıyor diye.

hiç acımadan hiç bir şeyimi beğenmeyen de kendi, sadece kendi evimin işini değil ona kalsa teyzemin hatta yazzık ama, komunun ev işini  de bana yaptırtacak olan da kendi, hiç acımadan perde indirtip, taktıran, kendini bir yerden çekemedim mi kızan da kendi.
beni birilerine kızınca kavgaya yollmaya çalışan da...
ama sıcak yemek yemeye kalkınca ağzımın yanmasından çok korkan da kendi.
dayanamaz bu durumda eliyle müdehale eder, hem de her yerde.
cumhuriyet resepsiyonu olsa dinlemez. elimden almaya çalışır çatalı-kaşığı!
yemeği açmaya çalışır soğusun diye, üflememi söyler, olması kendi üfler...

gel de anla.
 ___________

geçen gün de tutturdu da üşüyorsun diye.
bir yere oturmaya gittik, teyzem de gelecek.
+üşüyorsun!

bi kahveyle yorgunluğumu atmaya çalışıyor, beynimdeki ciyyak velet seslerini silmeye çalışıyorum. ne üşüyorum ne bir şey. ama kendisi karar vermiş. kendi doğurdu benden iyi bilir benim ne hissettiğimi!

-hı?
+üşüyorsun diyorum!

soru bile değil bu, bir karar!

-yooo.
+yok bence üşüyorsun!
-niye rengim mi solmuş, yorgunlukta o!
+hayır üşüdüğün için!
-ama üşümüyorum ki!
+dur sana şal isteyeyim!

bu arada Mersin'de havalar 25 ile 27 derece arası.

-gerek yok annecim.
+bakar mısınız??!! şalınız var mı? kızım üşüyor da!
-anne, üşümüyorum ama.

bu arada, varmış içeriden getirecekler.

annem karar vermişse bitti, ne yapar eder  üşümeni sağlar. ya da neyse o onu sağlar işte.
üşümüyoum yaa yemin ederim, hatta koltukaltım terli bile soğuk almış falan hiç değilim. normal bir gün işte.


bu arada şal geliyor, mecbur bari çocuğa ayıp olmasın, alıp koltuğun arkasına asıyorum.

ama sırtıma almıyorum diye ters ters bakan biri var, bilin bakalım kim?

annesi kızının üşüdüğünü önceden anlıyor ama nankör kızı annesinin binbir zahmetle getirttiği şalı almıyor sırtına, hiç iyilik yaramıyor kızına hiç! nankör resmen.

+alsana sırtına!
-anne, ü-şü-mü-yo-rum!!!
+ hay allahım ya! nazlı ne kadar inatsın! ayıp artık bu yaşta ya! çocuk da diyecek şimdi te içerden getirdim bir sırtına almadı, madem üşümüyor niye istedi! ayıp vallahi ayıp!!
-üşümüyorum diyorum! neyi anlaşılmıyor acaba bunun! bu havada üşüyecek kadar kansız mıyım?

evet inadım vardır, hele karşımdaki bana istemediğim bir şeyi, tatlılıkla değil de cin fikirlikle, gizli baskıyla falan yaptırmaya çalışıyorsa!

ama ekmek kuran çarpsın üşümüyordum.

ama sanki tek inat benim. kendi inadın önde gideni. illa dediği olacak bir de. yaptırana kadar duramaz.

çevrede üşüyen herhangi bir insan olduğunu bile sanmam ben!

ama ben üşüyormuşum!
ben mi bileceğim annem mi? annem bilirmiş işte kendi doğurmuş.

var ya doğrusu kendi doğurmuş ama benim hakkımda bildiği çok az şey var, bildiğini sandığı şeyler çoğunlukta.. benim hislerim ve zevklerim hakkında fazla fikri yoktur, çünkü kendininkilere uymaz. o zamanda kabul edemez, kendininkileri bana empoze etme mücadelesi verir.

ve üşümediğime kesinlikle inanmıyor. üşüyormuşum ama inat ediyormuşum! iyilik yaramazmış bana.
-yapma o zaman! yapma.
yani üşüdün mü? üşümüşsündür! üşürsün! falan değil.
üşüdüğüme karar veriyor. sormasına gerek yok.

-yüzüm mü soluk?
+hayır.
-eee?
+ne e?
-üşüdüğümü nederen çıkardın?
+ay ben bilmez miyim? ben doğurdum!


bunu demişken geçende annem benden yaşça epey küçük bir genç hanımla sohbet ediyordu, anneler ortak noktalarını muhakkar buluyor genç hanımın çocuğu 3 ben 33 yaşındayız ama ona benim o yaşlardaki tuvalet düzenimi anlatıyor... ve bunu çok ilginç ve onu alakadar eden bir şey olarak görüyor. çocukların yaşı yakın olsa hadi, sırf konuşsun işte..

-niye ben ben değil miyim? ben üşüyüp üşümediğimi bilemez miyim?
+of aman nazlı! sana iyilik yaramıyor.
-niye sormuyorsun üşüdün mü diye?
+ne gerek var sormama üşüdün işte!
-neden? suratım mı soluk, ürperdim de farkında mı değilim?
+ben anlarım.


diyeceksiniz ki bırak inadı nazlı, kısa bir süre de olsa sırtına al şalı. ama o zaman zafer kazanmış oluyor gibi yaşıyor. ya bak ben sana demiştimler, sana iyilik yaramıyor demeler (onu her fırsatta der zaten), niye inat ettin, çok inatçısın, demeler....vs vb
gene yaranılmaz yani. bari madem yaranamayacağım benim dediğim olsun...
daha önce de yaşadık her halde annemizle yeni tanışmadık.

_____

eskiden de böyle kendi karar verirdi üşüyüp üşümediğime, sıcaklanıp sıcaklanmadığıma, çişimin gelip gelmediğine, acıkıp acıkmadığıma, yorulup yorulmadığıma....


+tuvaletin geldi senin.
-yoo.
+o kadar sıv nereye gider, geldi bi git.
-hayır yok.
+kızım bir git tuvalete.
-ama yok.
+vardır, sen bir git.
yok.

____________
başka bir zaman.

+sen de benden sonra banyoya girersin!

belki ben o gün yıkanmayacağım, ya da istediğim zaman yıkanma özgürlüğüne sahip mi değilim.

bu benim adıma karar verme isteği ben ergen gibi etti.

soru sormuyor.
-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder