geçenlerde bizim binada asansör bozuldu. neyse ki içinde kimse yokken. ama işte bu durum duyulunca annemi bir korku sardı. zaten pek hazzetmez teknolojiden. hele asansörden. asansörde kalırım diye korkuyor, bu yüzden de dışarı çıkmaları erteliyor. sırf kendine olsa bana da.
ne zaman beni giyinirken ya da makyajımı yaparken görse bir endişe başlıyor.
şaşırarak yani asansörün bozulma ihtimali varken nasıl olur da dışarı çıkmayı düşünürsün der gibi bakarak, hafiften güya belli etmeyerek tedirginlikle;
-'dışarı mı çıkacaksın?!!'
sonra da bakıyor kararlıyım, hele bir durumda kararsızlığını yakalasın, hele bu durum onun istemediği bir durum olsun, anında gizlemeye çalışarak ama müdehale eder ki yapmayasın.
ama kararlılığını görürse de pes etmez. önce başlar havayı eleştirmeye. sıcaksa abartır cehennem sıcağıymış valla, güneş çarparmış ha!! terden saçım bozulurmuş, makyajımı bile akıtacak bir sıcakmış. o da olmazsa onu giymeyeydin, bunu giymeyeydin. niye, g.tümü büyük gösteriyormuş. şah damarımdan vuracak beni! haha çok yedim bu numarayı ha ama artık yemiyorum. bu numarayı yiyip de evde olduğum zamanlarda da annem zafer çığlıkları atamaz tabi onun yerine neşelenir ve pasta börek yapardı bana da yedirmeye çalışırdı. g.tüm daha da büyümesin diyerekten inadına bi lokma yemezdim. tabi o zaman vicdanımın tellerine dokunma sırası gelir. benim için bu kadar emek çekmiş de, nimetmiş de, atılacak hali yokmuş da, bunu bulamayan da varmış, ben ne kadir kıymet bilmez biri olmuşum da.... ee sabır taş olsa çatlar bir yerde. "hem g.tün büyük diyordun hem de yedirmeye çalışıyorsun. dışarı çıkmamı da engellemek için moralimi bozdun. en iyisi çok yiyip 300 kilo olayım da hiç çıkmam evden anne!" gibisinden laf edilmez mi?
ha çıkmayayım k.çımın üstünde evde pinekleyerek bir ömür geçireyim. neydi şu dışarı çıkma korkusu denen agorafobim olsa herhalde memnun olacak. diyorum böyle zamanlarda, ama ya sigarası biterse! işte o anda agorafobimi yenmeli ve gidip alıp hemen de gelmeliyim bir de... bazen de canım cidden çıkmak istemezse, bir şeyler engel olmuş da kendi kendime birkaç gündür evde takılmışsam da (her zaman değil de) bazen iki de bir sorar, dışarı çıkmayacakmıymışım. niye derim sigara mı bitti? yok. bişey mi lazım? yok. uzun lafın kısası mutlaka bir kusur ve endişe arar herşeyde, her durumda.
ha hava soğuksa da abartır, üşütürmüşüm. yağmurluysa eriyeceğim sanki gene abartır, rüzgarlıysa da...
bazen ikilemlerine yetişemiyorum. vs vb
şu sırada asansör bahane oldu. ya içinde kalırsammış. tamir edildi. ya tamirini iyi yapamamışlarsa, ya şöyleyse ya böyle. asansöre önceden de biniyorduk ve dünyanın en iyi asansörü değil, yeni bile değil, neden şimdi tehlikeli oldu?
merdivenden in bari!! diyor bu kez. bi iki kat olsa inerim de, bu kadar da diil.
arkamdan bakacakmış, ki eğer göremezse asansörde kaldığımı anlasınmış.
derken derken bir gün beni pencereden bakarken görememiş, çok korkmuş (asansörde mahsur kalmak güzel birşey demiyorum ama annem benim korkudan öleceğimi sanıyor, aslında kendi benden daha telaşe müdürüdür. bir de soğukkanlı numarası yapar ki hiç değil. velvelecidir).
pencereden göremeyince arıyor neredesin diye, görememiş.
akşamda kızıyor bana kendinin görebileceği pencerenin o taraftaki yoldan gitseymişim ödü kopmuş birşey oldu diye. ne var korkacak diyorum. anlamıyor ki gene abartı dönemi başladı.
galiba asansörde kalsam beni çıkartmamayı, orada bırakmayı düşünenler var!?
beni çıkartırlar kalırsam diyorum çıkartmamayı mı düşünürler?
kim nereden bilebilirmiş ben oradayım?
alarm var ya?!
duymazlarsaymış. bir duymadı üç duymadı elbet birini duyar. en azından birine asansör gerekti mi anlarlar. sanırsın herkes beni unutacak, orada kalıp öleceğim...
haa belki de Jodie Foster'ın uçuş planı filmindeki gibi anneme sizin kızınız yoktu ki! deyip kandırır ve orada ölmemi beklerler ha!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder