8.08.2019

geçen hafta kuzenler geldi. teyzemin oğluyla eşi ve çocukları. alışveriş merkezinde buluştuk. onlarla annem kumaş bakmaya gittiler. 10 yaşındaki oğullarıyla da ben kaldım. hadi dedim bizimkileri beklerken profietol yiyelim.
bir afiyetle yerken geldiler. annesi bir nevi kıyamet kopardı.
bir endişe ve çığlıksı bir sesle kendin mi yedin diye haykırdı!
ben de sandım ki alerjisi falan var. meğer kendi kendine yiyemez diyormuş.
yedi işte.
inanmıyor. bana da sitemli niye sen yedirmedin diyor.
niye ben yedireyim yahu? çocuk gelmiş 10 yaşına 2 değil ki!
yiyemez o kendi kendine yiyemez o! ağzına vermek lazım!!!!!
e gayet normal yediii biraz önce.
yiyememiştir üstü başı batmıştır!!!!!!!!!!
yoo?

sonra anladım annem gibi bir kontrol manyağı olmuş.
önce tabi annelik iç güdüsünden kaynaklanan iyi niyetli bir korumacılık olarak çıkıyor. sonra bir yerde bu çocuğu hiç bir şeyi kendisi yapamayacağına inandırıp kontrol altında tutmaya varıyor.
eğer hiç bir şeyi kendi başına yapamayacağına inanırsa annesinin koruması ve kontrolünde olur böylece!
okulda da çok gördüm böyle anneler. yani hem korumuş konr-trol altında tutmuş oluyor hem kendini çok sorumlu bir anne gibi gösteriyor ama aslında sıkıldığı ve yorulduğu için de azarlayıp çocuğu rahatlıyor.

aynı annem. annem de bize inandırırdı beceriksiz olduğumuza kendimiz yapamayacağımıza. öğretse de anlatsa da beceremezdik. senelerce ben fermuarımı kendim çekemeyeceğimi zannettim mesela.
montumuzun fermuarını illa annem çekerdi, tabi azarlayarak ve sarsarak.
sen denemeye kalksan radar gibi gözüyle yakalayıp iyice bir azarlardı. beceremez bozarmışım ondan sonra çöpe gidermiş mont bir daha almak zorunda kalırmış boşuna masrafmış!!
denemeye bile hakkın yok. ama severek çekmiyorsun ki sen hep  sıkılıyorsun azarlıyorsun!

bir gün böyle okulda açmışım, açmaya izin var ama takıp kapatmaya izin yok fermuarları. o zamana kadar hep öğretmenimden isterdim. annem bozarsın çöpe gider masraf olur fırçalarından korktuğum ve yapamayacağıma inandığım için yeltenmezdim bile hep öğretmenimden isterdim. o da çok yumuşak kalpliydi birşey demeden yapardı.
bir gün öğretmenim hastalanmıştı, yedek öğretmen gelmişti. ablam da öğlenciydi o dönem nedense. ben okuldan çıkarken o gelir, beni de bir komşumuz kızıyla beraber eve götürürdü. öyle birşeyler.

öğretmenimden montumun fermuarını çekmesini istedim. kadın beni azarları; koskoca kızsın kendin çek!
ben şoktayım. hayır azarlanmak benim hayat biçimimdi ama fermuarımı çekebileceğime nasıl inanırdı. anneme göre asla beceremezdim, ayakkabımın bağcığını da bilmem neyin kabını da vb.
ee hava buz gibi ve yağmurlu, fermuarımı çekecek öğretmen yok, ablam yok ortalıkta. arkadaşlarım da kendi derdinde herhalde kimseden isteyememişim.
açık kalır da üstüm ıslanırsa annem geri zekalı olduğumu düşünecek, bir fermuarı çekmeyi bile isteyememiş bir ezik!
kendim çekmeyi denemeye karar verdim, ilk seferde oluverdi. çok kolaymış ki.

bir yerden sonra korumacılık kontrolcülüğe dönüşüyor annelerde.
annem üniversiteye bile benimle elele gitmek istemişti, gidebilir miymişim tek başıma??????

anneme kalsa hala her yere beraber gideceğiz. tek başıma beceremem sanıyor. aslında hiç bir şeyi tek başına beceremeyen hale kendi geldi.

eskiden elimiz küçük diye mi el kol hareketlerimizi geliştirememiş miydik paketleri zor açardık. çucuk kraker falan gibi. annem bir hışımla elimizden alır cırmalayarak uzun tırnaklarıyla, sinirli sinirli sıkılmış bir halde açıp sert bir şekilde geri verirdi.
liseye kadar falan inanmamıştır bize yapamayız diye. hep yapamazsan ablandan arkadaşından iste derdi.
aslında tek başına bir şey yapamayacağına inandırmaya çalışıyor ki kendisine bağımlı olasın. böylece kendini hep ihtiyaç duyulan olarak hisseder hem kontrol altında tutabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder