annem kutulardan nefret eder, çekmecelerden de.
öyle eşyaları hele kutulara koyacağına ölürmüşüz daha iyiymiş! öylesine bir nefret.
ben de eşyalar öyle şifonyerin komodinin mutfak tezgahının üstünde sıra sıra oldu mu sinir olurum.
anneme kalsa hiç bir mutfak eşyası dolaplara kaldırılmaz. hepsi mutfak tezgahında sıralı durur.
sonra da yemek yaparken sinirlenir, söylenir durur. küçükmüş mutfak, sığamıyormuş, yer yokmuş kullanılacak iş yapılacak!
3te 2sini eşyalar kaplıyor da ondan! ben kaldırınca da kızar yerini bulamıyormuş, elinin altında olsunmuş.
e tezgah da yer yok sığamıyorum diye söylenip duruyorsun!
amaaaan!!!
bir de yerini söylesen de bulamıyor, öyle de bir özellik var. hastalıktan geberiyor da olsan kalkıp çıkarıp eline vereceksin.
öutfak düzenini kuran da ısrarla kendisi olmuştur oysa zamanında. yer değişikliğine de tahammülü yok yani çok kızardı çıldırırdı, her aklına geldiğinde iğneleyici küçümseyici azarlı sözler. evlenince ne çekecekmişiz biz! zaten kimse almazmış pasaklı düzensiz kızları kız kurusu olur kalakalırmışız! su bardağının yeri değişti diye yeni bir işkence yöntemi bulmuşcasına hevesle her fırsatta azarlar; her bulaşık kaldırılacağı zaman azarlı azarlı emir verirdi. daha da inanmaz kalkar kontrol eder, istediği şey başka yerdeyse gene azarlayacak yeni bir fırsat bulduğu için sevinirdi.
hatta o kadar manyakçasına düzen takıntısı vardı ki o menapoza başladığı dönemler; bizim dolapları da kendi aklınca düzenler dururdu. kendi istediği gibi olacakmış. sabah kalkıyırsun acele giyineceksin bulamıyorsun istediğin şeyi, çünkü annen kendi aklına göre bambaşka bir yere koymuş.
çok dahiyane bir fikirmiş gibi; çekmeceleri boşaltmış şifonyerin; oralara kazakları koymuş, iç çamaşırlarını da palto ve ceketlerin asıldığı yerin altına dizmiş.
esas mesele kontrolü ele geçirme saplantısıydı.
dedim ki dışarda giydiğimiz, pis şeylerin altına mı koydun külotları?????? çeketleri her seferinde yıkayıp asamayız ki oraya. pis mikro dolu ceketler sürtünsün dursun külotlarımıza yani! kapak her açıldığında tozları dökülsün, elimiz değerce, ceketleri alırken sürtünsün, yerlere dökülsün, öyle pis mikroplu giyer hastalık kaparız.
hayret hak verip değiştirtti. o renklerini düşünerek düzenlemiş.
0 zamanlar herşeyin yerini çok iyi bilir, aradığını hemen bulur, bir birşeyi bulamazsak alay ve azarla cevap verip tatmin olurdu. kendisi daha tertipli düzenli fevkalade karakterli bir kadın.
-----
o saplantıları geçince de aşırı karmaşık bir insan oldu. asla da aradığını bulamaz hale geldi. bize kök söktürerek öğrettiği düzenleri unuttu.
şimdi kıyafet dolabı da şifonyeri de karman çorman. arada sırada düzenliyoruz ama hala karışık asla da istediği şeyi bulamıyor. hep bana soruyor çocuk gibi.
ararken de sinirlenip küfürler ediyor hayatına!
mutfak da öyle ben toplamasam herşey züccaciyeci gibi ortada kalıp tozlanacak.
---
hani o düzenli düzensizliğin içinde aradığını bulabilse. gözünün önündekini bulamayan bir insan oldu.
aynı salaklık ablamda da var. koordinat verir gibi tarif edersin gene bulamaz gene bulamaz aval aval bakınır kapaklarını açıp dolapların.
pijama nerde nazlı.
şifonyerde.
bulamıyorum!!
2. çekmece.
yok bulamıyorum.
altta kalmıştır bak.
yok bulamıyorum.
hiç demez ikisi de ben hastayken bile eşşek gibi kaldırıp baktırıp eline verdirtir. fırfır dönüyor başım sana salak pijamanı verirken bir düşüp kafamı çarpsam mefta olacam belki ama pijaması çok önemli tabi!!!
----
annem bir de yanlış şeyleri kullanır. yer silecekmiş. eskimiş beğenmediği bir elidor şampuanı yer silmekte kullanıyordum, ama onun yerine gitmiş benim güzel ve pahalı şampuanımı sonuna kadar kullanmış! sadece bulamamak da değil anlayamamak, turuncu kapaklı şişe diyorsun bambaşka alakasız bir şeyi bu mu diyor?
anne o turuncu kapak mı? bön bön bakar.
tonik yerine ağız çalkalama suyuyla yüzünü siler, ağız çalkalama suyuyla yer siler, saç kremini bacağına, bb kremi eline sürer. renkli diye bozuk sanıp çöpe atar.....
hiç bir ürünün şeklinden, renginden ayırdına varamıyor.
bişey istemiş ya her seferinde buydu değil mi diye taa diplere sakladığım garip bir şeyi çıkarıp sorar!
yaramaz beceriksiz bir velet sanki. ama ne komik ne sevimli. sinirli huysuz küfürbaz.
---
odasında kendi şifonyerinin üstü çıfıt çarşısı gibi. o kadar karman çorman ki, çirkin bir görüntü ama toplamama izin yok. nefret ediyormuş kutulardan nefret!!!
bitmiş en az 5 kolonya şişesi, 1i bitmiş biri yarı dolu aseton, 4-5 oje, pamuklar, pamuklu çubuklar, çeşitli ilaçlar, dikiş gereçleri, ıvır zıvır. kurumuz sümüklü peçeteler, kağıtlar , kupürler, kalemler, tırnak makası, törpüsü, saç tokaları, fırçalar, bez parçaları, çoraplar, fularlar...
bu curcunanın arasında hepsi ortada dizili ve görünür haldeyken bile bulamıyor, bana soruyor!
oradadır dersen karıştırıp deviriyor herşeyi, söyleniyor gene bulamıyor. kalkacak durumda dahi değilsen, istersen sakat ol, başın dönsün, 40 derece ateşle yat bulup eline vermezsen beceremiyor. sonra yerine de koymaz öyle de bir huy yani. başka bir yere koyup kaybeder.
her sene yeni tırnak makası ve törpüsü alınır eve. yüzlerce tükenmez kalem kaybulur!!!
-------------
ben şifonterimin üstünün öyle curcuna olmasına dayanamam. 2 kutu yaptım onlara koyuyorum ama annem nefret ediyor nefret! sana ne sen mi kullanıyorsun elleme!! birinde makyaj ürünlerim diğerinde yedek pedlerim ile ojelerim var.
kendi kullanmasa bile her aklına geldiğinde kutularıma sövüyor, nefret ediyormuş hepsini balkondan aşağı fırlatası varmışmış.
sen kendi odana bak ya! hem şifonterin üstü hem 2 komodinin üstü karman çorman!! aradığın hiçbirşeyi bulamıyorsun üstelik. benimde hepsini bir çöp potine söyle süpürüverip atasın var! sümüklü kurumuş mendillerini niye saklıyorsun mesela mikrop saçmak için mi?
-----
diyelim ki tonikle yüzünü silecekmiş, yerinin koordinatlarını versen bulamaz, ararken de herşeyi devirip karıştırıp sinirlenir söylenir küfreder!
bir de devirdiyse iyice çılgına döner hele yere düşmüşse muhakkak tekmeleyip saçma yerlere savurur!!!
------
diyeceksiniz sen de çocukken yüz kere çorabım nerde ceketim nerde diye sorup anneni boğmuşsundur. soramazsın ki. hiç öyle bir şey olmadı. hem düzen takıntısını azarlayarak işledi beynimize; tut ki bulamadın soramaz başka şey giyersin yerine. çünkü sevecenlikle bulup eline vermeyecektir; azarlamak için harika bir fırsattır bu. bazen cevap da verirsen günlerce aralıklı şekilde azar bahanesi bulmuş olur.
bugün çorabını kaybeden yarın pazarda çocuğunu kaybedermiş! benim yüzümden ölürmüş çocuk.
************
geçen bayram tatilinde ablamla annem yazlıkta kaldı. yüz lafla anlatamadım pijamanın yerini!! beynine girmiyor ablamın da. önce mesaj trafiği. sonra telefonla.
yok mu şifonyer yaa!!
hangisi ben ne bileyim nazlı balkondaki eski olan mı?
temiz pijamanın dışardaki tozlu şifonyerde olması mümkün mü yaa!!! açıkta aylarca orada kalacak ben de onu alıp giyecek miyim??????????? mantık da yok bu ikisinde! yarım saat beni ağrıyan boğazım ve dişimle konuşturdu, sonunda da kapris yapıyor bu muymuş pijama dediğim????????
bir de o kadar pişkinler ki sen utanmıyor musun hasta halimle beni konuşturtmaya daha pijama beğenmiyorsun deyince kendini haklı görüyor ama o sadece vizkoz pijama giyiyormuş, teni öyle alışmışmış!!!! hiç acıma utanma yok! gece yarısı bile mesaj mesaj bilmem ney nerde?** ebenin götünde!!!
kulplu, kapaklı, kavanoz gibi bardağım neredeymişmiş! bazanın altına sokacak değilim ya nerde olur bardaklar? orada biryerdedir! mantık da mı yok sizde!! aaa dünyanın en mantıklı en vicdanlı en zeki insanları onlar!! illa kahvesini onda içmesi gerekiyormuş yoksa zevk alamazmışmış!!! bunun için beni mesajlarla uyandırıyor!!
sonra da niye uyuyorsun ki bu saatte yaz günü diyor. lan gerizekalı hastayım ya!! haa unutmuuuş. ne tatlı kadın kız kardeşi taeşler içinde antibiyotik tedavisi görüyor o kavanoz bardak ve pijama derdinde! tabi kız kardeşini neden düşünsün ki?????????
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder