4.09.2018

yani kendine her hangi bir aksi, kaba, kötü davranışı varsa, kendisini rahatsız eden bir davranışı varsa kişinin annem onu asla hoş görmez affetmez!! ölesiye nefret eder, beddualar, küfürler eder. aradan 50 yo-ıl geçse bile dün gibi hatırlayıp dün gibi sinirlenip dün gibi kendini hasta edecek kadar nefret eder.
asla unutmaz asla affetmez.
hatta unutmaya da affetmeye de karşı.

amaaaa benimle ilgiliyse öyle değil. anında unutur hoş görür affeder.
daha her seferinde kavga çıkarmasam bana küfreden ve zorla yarım ağızla kusura bakma diye lakayt konuşan karıyır her gördüğünde sarılıp öpecek koynuna sokacak!

ben kendine aksi davranmış birne selam bile verirse dünyanın en kötü kişisiyim! ama kendisi getirmiş balkona yaydırmış bana küfreden karıyı bir de hizmet etmemi bekliyor üstüne bir de perdelerini ben takacakmışım ben uzun boyluymuşum!!!!!

hani güdük necmiydim hani götüm yere yakındı hani kendisi 152lük boyuyla zamanının orta boylusuydu ama en azından benden uzun diye sevineceğine 163lik boyunmla zamanımın kısa boylusuydum nasıl uzadım birden!!

kendisi kendine 1 kere aksi davranan birinin bile gebermesini diler bana selam verdirtmezken kendi o karıyı koynuma sokacak oluyor!!

ya da zamanında bana kötülük etmiş, dedikodumu yapmış ve bunları kırk kere anlattıktan sonra anneme hala, o kızla karşılaşınca bir sevinç bir neşeyle sarılıp öpüyor bir de ben de ne kadar soğuk nevaleymişim niye sarılıp öpmüyormuşum kaç senelik arkadaşımı diye beni önünde eleştirmeye kalkıyor!!

ne oldu ççççoooooook duyarlıydın hani?
işine gelmeyince de bana anlatmadın der. dinlemez ki!!

nasıl dinlesin ki birini, sürekli ama hiç durmadan nefes almadan sanki konuşuyor!!
ve kendi her zaman haklı ama sen boşuna uzatıyor saçmalıyor oluyorsun!! kendisi 55 yıllık nefretini kusmaya hakkı var ama ben değil.
---------------------

çok anlayışlı bir insanmış mesela.

aklını bir ara forum'a gitmeyle bozmuştu. her gün forum'a gidip gezecektik ama hergün. gına geldi artık. benim iyiliğim içinmiş birisiyle tanışırım diye??????????? sen varken nasıl olacak o? sürekli zebellah gibi tepemde asık suratıla dolanıyor, kimle nasıl konuşayım. bir şey aldığın yerdeki çalışanla bile konuşturtmuyor, beden mi sorulacak bir ceketin annem beni susturup kendi soruyor, erkek çalışanla muhabbetim olmasın muhatap olmayayım, ee kimle nasıl tanışayım?
bir gün alacağım şey yukarda diye bir gençten rica etmiştim, alıp verirken dergiyi ben de çok severim bunu dedi annem anında o asık suratı ve sorgulayan gözleriyle tepemize dikilip hadi hadi dedi. ee kimle nasıl konuşayım konuşturtmuyor ki.

hadi onu bırak; diyelim sosyalleşmek için bir kursa gideceksin= hoop annem asık suratı ve sorgulayan endişeli gözleriyle orada bitiveriyor. yetmiyor hevesini de kırıyor ki devam etme.
zaten anneme göre evden de çıkmamalıyım. işte de tenefüste kendiyle konuşacağım. arkadaşlarla bir çay bile içmeyeceğim.
ama sonra da çevren arkadaşın olsun arayan soran çağıran olsun bekliyor. kimseyle sohbet etmez zaman ayırmazsan nasıl olacak bu?

spora yazıldım mesela zaten pek sevmiyorum; geldi bir de tepemde dikilip kaldı surat asrı dırdır etti.

yani hem sürekli burnunun dibinde emrine amade olayım hem de sıkılınca anrisosyalsin arkadaşın yok desin. bırakmıyorsun ki edineyim.

dünyayı hala 1960lardaki gibi sanıyor. biri annemle gezerken görüp beğenecek ki ben kendine göre dikkat çeken beğenilen biri değilim kendisi gibi - ve gelip isteyecek, evleneceğiz....???????????

romantik olduğundan değil geri kafalı, tutucu olduğundan böyle zannediyor.

zaten annemin benim evlenme hayalleri de garip; hiç birinde koca namına bir varlık yok. tüm gün temizlik ve anneme hizmet ediyorum, öyle kocamla arkadaşlık dostluk yemeklere gitmeler falan yok yani; ben sadece hizmet için varım: annem ne zaman ki gidip uyuyacak o zaman da  biz de uyuyana kadar bir kaç saat kocama hizmet edeceğim!!!

-------------------

bir de garip bir küsme huyu var.
hayır insanlara değil. elbette bir daha yüzünü görmemeye yemin ettiği, görüşmediği kimseler var ama asla da dilindden düşmez, binlerce kez anlatıp nefret eder.
esas küstüğü makineler, teknoloji.

seneler evvel, 1980lerde aldığı çaçaşır makinesi bozuldu diye sinir krizleri geçirip nefret ve beddualar eşliğinde bir daha asla ama sla ne pahasına olursa olsun çamaşır makinesi almayacağına yemin etmişti.

nasıl ki hayatta sadece 1 kere evleneceğine yeminlisin ve eğer yolunda gitmez biterse evlilik kendininki gibi bir daha evlenmeye de mutlu olmaya da son verirsin; hayatta sadece 1 kere alırsın bazı şeyler; mesela çamaşır bulaşık makinesi.
anneme günümüz gerçeklerini nasıl anlatırsın. artık cihazlar 5-6 yıldan fazla dayanmıyor. benim bildiğim 1 kere alınır diyor iddia ediyor!!! senin bildiğin zamanlar kalmadı artık! benim bildiğim diyeceğim zamanlar bile kalmıyor ki!!

senelerce almamak için diretti yenisini. bozulunca zaten 3 aydan fazla tamirci bile çağırtmadı. tamirci bunun yedek parçası bulunmuyor artık dedi ve o makineyi kullanabiliyordu gene ama öyle bir küstü ki 3 sene bana elde çamaşır yıkattı.
ne yapsam ne desem fayda etmedi; nuh diyor peygamber demiyor. bir de rahat bir de pişkin; nazlı yorulur falan demeden bana her gün başka çamaşır çıkartmayı başarıyordu.
nasılsa çalışmıyormuşum bomboş duruyormuşum atanamamışım ki bir işe yaramıyormuşum!!
kendisi de yıkıyordu ama çoğu bana kalıyordu. yok ayakta çok kalınca beli sırtı ağrıyormuş yok aynı hareketi yapmaktan fıtığı azmış!

hatta bir keresinde elim kabar kabar alerji oldu, doktora gitmek zorunda kaldım; adamda bizzat annemin suratına söyledi çok fazla deterjandan olur bu diye ama nafile. alerji nasılsa geçecek sonsuza kadar mı kalacak gene yıkattı pişkince.
ben isyan edince de duygu sömürüsüne girer; hemen yaşlılıktan hastalıktan dem vuruverir!!

böyle bir gün tartışırken de ablam bize gülüyordu çok komikmişiz!! tabi sana eşşek gibi yıkatmıyor çamaşır!!! kıyamaz ki yavrusuna!!

anneme kalsa sadece çamaşır değil perdeleri halıları da ben yıkayacaktım; kendimi kimyasal deterjanlara boğarak yerden yere atarak!!

asla demez ben hata ettim kendimi hor kullandım bari nazlı öyle olmasın, benim gibi eklem ağrıları çekmesin. asla 1 kere bile bunu aklından geçirdiğini sanmam. göze alıyor benim hastalanmamı başka türlü işler nasıl yürüyecek tabi!!

ne zaman ki çalışmaya başladım yetişemez oldum. ama hala aptalcasına bir kör inatla her sabah başıma çamaşır yığmayı zevkle bildi. bekledi ki ilk zamanlar işe gitmek yerine çamaşır yıkayayım evi temizleyeyim. niye senelerce atanamadın iş bulamadın benolsam peşimde kuyruk olurlardı diye söylendin?

beni ezmek için elbette. kendiini anca böyle güçlü ve işe yarar hissedebiliyor.

baktım bana 1 gram acıması yok, arsızca acımadan pişkince çalıştırıyor; hani insaflı da değil, rahat rahat yeni işler çıkartıyor başıma; protesto etmek zorunda kaldım.

yeni öyle bir nefret etmiş ki makinelerden bedeli ne olursa olsun ne kadra süreceği de sonsuza kadar yemin edeceğiz bir daha asla ama asla çamaşır makinesi almayacağız; yataklara düşsem sakatlansam da bu uğurda mezara erkenden giriversem bile dönmeyeceğiz!!!!!

ben de öyle enayi gibi senelerce yıkadım çamaşır. 1 ay hiç yıkamadım. asla. ne derse desin. tabi ki çenesi durur mu taktikleri biter mi. binlerce kez söylemeler, istemeler, ona buna beni şikayet edip küçük durma düşürmeye çalışmalar, kendisi yıkayıp hastalanmalar, duygu sömürüleri.

annemi bir şeye mecbur etmezsen arsızca talep eder; senin ne hissettiğine düşündüğüne bilmem neye bakmaz. sadece istemeyi yaptırtmayı sever.
üstelik aynı şeyi bana söyler; zorlamazsa yapmazmışım. niye istediğim sevdiğim şeyleri bal gibi yapıyorum. mesele kendisinin bana özellikle sevmediğimi sevmeyeceğimi yapmak istemeyeceğimi bildiği şeyleri yaptırtmak istemesi, bunun için zorlaması. hani ara yol erteleme de bilmez. o isteyecek sen yapacaksın o kadar. gerisi umrunda değil. hani sonunda kıymet bilse bir eline sağlık dese bir güleryüz alsan; hayır aksine eleştiri aksine kendini övmeler= kendisi olsa şöyle yaparmış böyle edermiş. madem daha iyisin bunu yapmada sen yap o zaman!!!

yani bana istemediğim sevmediğim bir şeyi yaptırmak onun için bir hobi gibi, eğlence, zevk laır bundan. bu annem için bir meydan okuma-challenge. kontrolcülük de aynı zamanda.

mesela beraber dondurma yemeye gideceğiz; kendisinin istediği dondurmaları yiyeceğim kendi sevdiklerimi değil. şu kadarcık bir keyifi bile bana çok görür!

--------------------

ablama göre bu sürekli tartışmalar komik, eğlenceli!!! beni ise sürekli üzen yıpratan bir şey. tabi kendisi bu çekişmeli ortamdan kurtulmak için erkenden evlenip evden kaçtı adeta ve zaten annem ona o kadar bulaşamıu-yor artık çok eğlennceli hee çok komik !!

--------
tabi başbaşa değil yabancılarla berabersek bunu seni düşündüğüm için diyorum kisvesi, düşünceli fedakar anne kisvesi altında yapmaya çalışır! rol kesecek çünkü.
efendim öenüme gelen eti kesemezmişim kendi kesecekmiş; üstüme fırlatıp en sevdiği benim sürekli giymem için ısrar ettiği iğrenç yeşil gömleğe yağ bulaştı çıkmadı!!! çok sıkıldı bundan.
ama eğer benim sevdiğim bir giysim olsa da ben üzülsem pişkince boktan bir kıyafetti zaten der.

-------------------
bazen de garip sevgi gösterileri oluyor sahte. bir keresinde sürekli elliyordu, ama eli sapık gibi sürekli üzerimde dolanıyor 30 yaşına gelmişim ama artık, çocukken bile bu kadra ellemezdi; tabi rol kesecekse ayrı: bayılırdı seni kırıp kırıp aniden yakalayıp öpmelere, kıçını olmadık yerlerde avuçlamalara!!
artık üniversiteye başlamıştım, teyzemlerle dondurmacıya gidiyorduk Pozcu Huşimato sokağında; durmuş durmuş aniden her zaman götün kocaman götün cıvık der kendi götünün taş gibi olduğunu belirtirken gelmiş kafelerin önünde götümü yakalamış sıkıyordu çok tatlıymışmış!!! kocaman ve iğrençti hani!!! iğrenç iğrenç hareket ediyordu???????
başka bir zaman da işte daha bir kaç sene evvel tüm akşam kolumu okşadı durdu, diyecekler ki bu çirkin bu sevimsiz bu başarısız evlenemeyen kızını bile ne kadar çok seviyor.

bir de aksi davranınca bu durumlarda hemen bunu fırsat bilip kendine çevirmeyi bilir; aman sen de hiç anlamıyorsun sevgiden!! aman sen de hiç bilmezsin sarılmak öpmek zaten!!

olabilir. bazı insanlar daha sarılgan sokulgandır bazıları değildir. ama sen bunu anlamazsın ki. sadece o da değil; böyle dışarda sarılmalar öpmeleri hep sahtedir. bunu ezelden berisir hissettiğim için tepki verirdim.

evde seni kıracak üzecek kötü küçük hissettirecek kompleks yaptıracak özgüvenini kıracak ne varsa yapıyor ama dışarda bir sevgi bir anlayış bir iyilik abidesi gibi rol kesiyor! aynı gün sana çocuklarla çok güldün kıkırdadın diye kaş göz yapıp, kenarda köşede kıstıtıp azarlıyor laf sokuyor hemen ardından başkalarına şirin ve sevgi dolu görünmek için olmadık zamanlarda öpmeye çalışıyor.
belki özellikle olmadık zamanları seçiyordur ki ben kötü, sevgisiz hemdi ise sevgi dilenen anlayışlı biri gibi görünsün!!

----------------
1 ay çamaşırlar dağ gibi oldu kesinlikle yıkamadım ama kesinlikle. ev çöp eve dönse umrumda olmadı. böyle sonuna kadar gitmez hemen boyun eğer pes edersen annem asla ısrarını kesmez. asla vazgeçmez. bedelini sen hasta olarak öde. umurunda olmaz.
sonunda eski makineleri peşinata saydıkları bir kampanyaya yalvar yakar tehdit korkutmayla ikna ettim. ki o da mağazadaki adam makinanın türüne göre peşinat sayıp duruma göre makine veriyor olduklarını belirtince; yani sen en pahalı makineyi seçersin ama verdiğin eski makine çok kötüyse peşinatın tamamını saymıyorlardı.

 bunu duyunca annemi göreceksiniz; anında nefret kin ve inkarla doldu. küsüp kalkacaktı ben oturtmasam. madem öyle bir daha asla makine almayacak bu uğurda mesela ben gebersem olsun du öyle bir inat. acımaz hiç bana. aman kızın eli alerji olmuş aman yorulup ayağı sırtı ağrımış aman üşütecek kış günü soğuk suyla uğraştı diye. asla endişelenmez. saçma sapan şeylere endişelenir buna endişelenmez.
mesela işe giderken sikerler diye bir korkusu vardı. benimle ilgili en büyük endişesi kırılıp dökülmem hastalanmam üzülmem değil sikilmemdi. aman kızlığı giderse hiç beş para etmez ki bu!!!! daha 27 yaşına gelmiştim; tutturdu da işe benimle gelecekmiş. bahçede oturur beklermiş ya da öğretmenler odasında. hem de hani ilk gün ya da hastayken falan da değil; her zaman!!!!

daha kalktı bir celalleniverip almayacağız o zaman diye haykırarak koşabilse koşarak kaçacak oradan!!! ben oturttum zorladım mecbur ettim aldırmaya. mahsus abarta abarta ne kadar alerji olduğumu üşütüp hastalandığımı anlatıp adamlara annemi utandırdım!! mecbur eder beni yoksa nuh der peygamber demez.
e bunun karşılığı da küslüğü sürdü annemin çamaşır makinesine. assssla ama asla öğrenmedi tam olarak. dokunmaya bile korkuyor. bir zamanlar gene en azından çalışması bitince kapatıp çamaşırları alıp asmayı biliyordu; sonra eklem ağrıları artıkca ondan da tamamen vazgeçti. hiç bir şekilde öğrenemiyor. o kadar da kolay ve basit bir kullanımı vra ki. sırf ikna olsun da alsın diye en uygun fiyatlısını en kolayını seçtim; yoksa anında kaçıp gidecek almayacaktı.

ne var alerji olmuşsam ne var kışın soğuktan ellerim ağrımışsa!! annem çamaşır makinesine küstü diye bu bedelleri ödeyeyim ablamda yalak yalak gülsün bu komediye.

----
bir keresinde unutmuşum çamaşırı çıkartmayı işe gitmişim, annem fark etmiş beni arıyor. 15 dakika anlattım dil döktüm ama o tuşu bulup basmayı başarıp da kapağı açıp çamaşırı alamadı. 2 yaşındaki çocuğa anlatsan anlar ama annem kesinlikle anlamadı!!!

öğren işte böyle durumlar oluyor diyorum olmasın olmayacakmış!!!!!!!!!!!

evet. pişkince ben hasta yatarken bile kalkar iş yaparım, yapamıyor kendi kendine. denemeye kalksa da çıldırıyor bir sinir bir küfür bir şeyleri tekmeliyor bağırıyor: nefret ediyormuş geberelim de kurtulalımmış.
sırf iyi görmüyor eli becerikli halden çıktı öğrenemiyor yeni makineleri diye gebereceğiz!!! ne kadar hıoş ne kadar mantıklı yaa!!
------------

öyle pişkin ve arsız bencil oldu ki; başım dönüyor yerimden kalkamıyor yatıp kaldım: gelmiş bana diyor ki şuraları silmek bunalrı yıkamak şuraya gidip şunları almak lazım hadi kalk yattın hep!!!!!! kız sabahtan beri kırk kere demedim mi başım dönüyor diye!!!!!!!!!!!!!!!!!! amaaaan!!!
evet ben hastayım endişe duyacağına istek listesi yapıyor ve ben yapamam deyince çok bozoulup amaaaaaaaaan diyor!!!!

ya da tutturmuş da çıkalım dolaşalım. başım dönüyor bunun anlamayacak nesi var??????????? bir yere yığılıp kalsam düşüp kalsam ne yapabileceksin???????????

milyon kere öğrettim o eski kapaklı nokia telefonu hala tam öğrenemedi; öğrenmek istemiyor ki. tut ki bana bişey oldu lazım oldu ne yapacaksın?????? benim akıllı telefonu bırak kendi eski telefonunu bile doğru dürüst kullananamıyor.

ablam akıllı telefon hediye etmişti anneme. salak olduğu için, tabi bir yabancı gibi hiç tanımıyor bile annesini; haberi yok ki teknoloji fobisi ve aşırı beceriksizliğinden annemin. annem de bir hevesle sarıldı telefona; ablam öğretince hemen öğrenmiş bak daha güzel anlatıyormuş çünkü ablam!!!! ee noldu 5 kere de ben gösterdim ama kesinlikle öğrenemiyor.

ama başım dönerken çıkıp gezdirecem sıkılmış çocuğum eğlenecek. biyere yığılıp kalsam onun bunun vicdanına anlayışına kalmışım yani. açıp bir yardım bile çağıramayacak. zaten carcar konuşmasından benim halimi görecek de anlayacak da idrak edecek de telefonunu arayacak da ay yanına almamış olacak da benimkine dokunamayacak daa.......ohooo ölme eşeğim yaz gelsin

---------------------

ha bir zamanlar da banyoda odun sobası yakılıp da su ısıtılır ve yıkanılırdı. makina bozlunca, o zaman kiradaydık da ev sahibi de yaptırtmayınca annem küstü. senelerce dışarda tüplü ocakta tencerede su ısıtıp azıcık sularla yıkandık.
ona kalsa ömrümüzün sonuna kadar böyle idare edecektik. nefret ettik o makineden çünkü!!!!
nasıl olduysa ev sahibi 2 sene kadar sonra güneş enerjisi taktırdı ama o da elden düşme olduğu için bir kaç yıla bozuldu ve annem geri küstü!!!!

elbette az suyla yıkanmak ona da zor ve işkence gibi geliyor ama olsun çeker eşşek gibi. sadece para olmadığı için değildi mesele inat ve makine fobisiydi!!!
ama mesela buzdolabı saç kurutma makinası elzem onlara küsmüyor. ama nasılsa evde bir hizmet kölesi var çamaşırla bulaşığı ben yıkarım ne olacak!!!!

------------------

sonra aileden kalan mülkler değerlendi de ki o da teyzemler sayesinde anneme kalsa asla ellemeyecektik onları biz böyle işkence çekecektik. kendi evimizi alınca zorla güneş enerjisi taktırdım ama zorla, inat ediyor idare ediliyormuş işte ocakta ısıtırmışız: devir olmuş 2000 biz hala tüplü ocakta su ısıtıp banyo yapabiliyoruz.

bulaşık makinesini almaya daha hevesli olmasının sebebi de yemek yapma ve bulaşığın çoğunlukla kendine kalıyor olması. onu da ben yapsam umrunda olmaz almaya gerek yok diye tuttururdu.

----------------------
ki bilgisayar konusu da benzer. özetle senelerce direndi almamak için. biz iş adamı değiliz ki bize lazım değil diye bir söylemi var ki hala yüzde yüz inanıyor!!!
anneme kalsa mağara devrindeki gibi yaşayalım ama tv önemli tabi. gerçi bozulunca çok dert ediyor direniyor ama esas bulaşık belki biraz lazım. çamaşır ve bilgisayar hiç ama hiç lazım değil....

---
yıllar içinde bozukluk çıkaran makineler oldu. o sıralar da yazlık alındı ama yüzünü görmedik. senelerce kiracılar canını çıakrttıktan sonra gelip eşşek gibi boya badana tamiratı biz yaptırttık ve benim zorumla evdeki eskimiş eşyaları yazlığa getirip, oraya yenilerini aldık.
anneme kalsa yazlık değil işkence evi olacaktı.
ona kalsa ne yatak ne baza ne dolap ne makineler olacak. yer yatağında idare edip gün boyu da çamaşır yunacaktım. bu nasıl yazlıksa?????????

zaten ben yazlığa işe geliyorum. millet dinlenmeye tatile ben işe. ve hatta ona buna da hizmet vermemi bekliyor. ve onlar ben dışındaki insanlık hep haklı. hep yazık onlara tüm sene yoruluyorlar yazlıkta dinlenip rahatlayacaklar ama ben deği!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ben hizmetkar olduğum için yazın dinlenmeye rahatlamaya tatile gelmiyorum yazlığa. sadece kendi evimizin değil başka evlerinde boktan işlerini yapıp tatilde dsha da çok yorulup daha da çok yıpranmalı daha da uyuyamamalı beterin beteri olmalıyım!!!!!!!!!!!1





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder