6.09.2018

asla öğrenilemeyen şeyler

yani sebzelerin meyvelerin falan ne faydaları olduğunu, bilmem ne çayının bilmem nereye iyi geldiği gibi şeyleri, asla yapmayacağı yemek tariflerini öğreniveriyor ama 12--13 senedir kullandığımız basit, dijital tansiyon aletini asla!!
teknolojiyle ilgili şeyleri öğrenmeyi reddesiş halinde.
sadece mecburen 1990larda öğrendiği televizyon, fırın, ocak gibi şeyler ona yetiyor. klimanın basit kumandasının sadece açma kapama tuşunu dahi öğrenmiyor.
hatta şehirdeki evden yazlığı, yazlıktan eve her geçişte ocağı, fırını ve hatta televizyonun bile nasıl çalıştığını baştan göstermem gerekiyor. 2 ayda unutulur mu hadi yazlıktakileri unuttun?

bir de demez mi başkalarına yeniliğe çok açığım meraklıyım diye!!!
evdeki herhangi birşeyi mecburen değiştirmek zorunda kalsak inanılmaz bir direnç ve reddediş gösteriyor.
bir çamaşır makinesi bozuldu 2 sene bana elde çamaşır yıkattı, bir güneş enerjisi bozuldu senelerce dışarıdan su ısıtıp zar zor işkence gibi banyo yaptık.

sadece maddi olarak zorlaması değildi mesele çok şükür taksitle alacak paramız olurdu. mesele annemin yenilikten yeni makinelerden hoşlanmaması!!
ona göre 1 kere evlenilir 1 kere beyaz eşya alınır falan! ömrün boyunca yetmeyecekse bir alet küseceksin ve bir daha asla almayacaksın!!

ya onu bırak duş başlığının ayarını dahi unutuyor!! ama 55 yıllık aşırı detaylı anılarını, kıyafetlerini, hangi eşyanın ya da kıyafetin nerden nasıl kaç paraya alındığı gibi hikayelerini çok fazla bile hatırlıyor!
duş başlıklarının musluktan mı başlıktan mı su akmasını ayarlayacağın bir aksamı yok mu adı neyse onun işte; onu anlayamıyor ayarlayamıyor çoğu zaman!! ben ayarlayıp bırakıyorum nasıl başarıyorsa olmuyor; banyonun içinde çıldırıyor.

hiç de böyle şeylere gülüp geçmez: büyütür de büyütür sinir krizleri geçirir hemen anneannendedebbabanbabaannen tamlamasına ve boktan anılarına bağlar, hayatının boktan olmasına sebep olmuşlar (hepsi öldü kurtuldun ama boktanlıktan sen kendini kurtarmak için ne yaptın???hiç. çabalamaz değiştirmez sadece şikayet eder, söylenir, sinirlenir, kendini hasta ederken sen de beter ol ister. aman kızın sinirleri sağlam sağlığı iyi diye memnun olmaz. benim de başım ağrısın benim de çıksın tansiyonum benim de bozulsun midem ve uykularım!!!!)

13 senedir kullandığımız dijital tansiyon aletini asla öğrenemiyor. altı üstü bileğine takıp açma tuşuna basacaksın o da kırmızı, sonra ölç tuşuna basacaksın ölçecek, işin bitince aynı kırmızı tuşla kapatıp kaldıracaksın. ama bu kadarını dahi yapamıyor.

ama sorsan bir zeka küpüdür kendisi çok beceriklidir özellikle de benden daha zeki daha becerikli daha başarılı falandır. madem öyle 2 tuşa niye basamıyorsun?

hatta onu bırak bana getirip ölç dediği zaman sağ elinin üstünü uzatır!!! sol kola ve içe gelmesi gerektiğini dahi hatırlamaz. her seferinde diğer el derim; boş gözlerle bana bakar öbürünün üstünü zatır; içini çevrimen lazım derim hayretler içinde gene boş boş bakar!!!

bir gün ben işteyken tansiyonunun çıktığını fak etmiş, beni arıyor gel ölç diye. zaten 1 saatlik yol yani gelmemin imkanı var mı?
nasıl çıkmasın bütün gün kötülük, olumsuzluk düşünüyor! yeni bir şey bulamazsa eskileri düşünüyor. bütün gün kafasında kurup kurup biriktirip daha ben eve adım atar atmaz bana günün nasıldı falan bile sormadan; ben rutin işlerimi yaparken bile peşimde bir o yana bir buyana dolanarak biriktirdiği kötü düşünceler, fikirler, çıkarımları bana aktarıyor!!!

bu ezelden beri böyledir ve böyle karamsar şom ağızlı olumsuz biriyle yaşarsan nasıl güleryüzlü olabilirsin? bana suratsızsın der bir de pişkince. kendisi çok suratlı ya!!!
bir de hep bakşalarını suçlayıp böyle olmasının sebebini onlara bağlayıp; bütün güzel günlerindeki anılarında bile kötü şeyleri hatırlamasının suçunu onlara yıkar. onu bu hale getirmişler işte.

e beni de sen aynı hale getirdin!!! tabi ki asla kabul etmez.

hem evde sürekli kendinin hizmetinde bir robot gibi olayım ister; ne çalışayım ne kendim ne arkadaşlarımla çıkayım kimseyle görüşmeyeyim internetim bile olmasın. hem de bu gibi durumlarda asosyallikle yalnız kalmakla pasiflikle suçlar!!
yani yaranmanın imkanı yoktur anneme.

tut ki iyi bir şey dedi; saçın güzel olmuş gibi birşey. hemen arkasından iğnemeli bir laf gelir. çünkü bana bilemem ne saçı hiç yakışmıyormuş çünkü suratım ya da gözüm bilmem neymiş!!! kahkül portlek gözlerimin çirkinliğini gizlemiş. tabi bunların hepsinin üstü örtülü hali söyleniyor!!
bu gibi iyi laflar fazlaysa bil ki boktan ötesi bir şey yaptırmak istiyor sana!!!

neyse işten aradı beni, boş zamanımdı tam 20 dakika tansiyon aletini anlattım ama gene de yapamadı!!!!
bileğime girmiyor ki bu lanet amına koyduğum allah belasını versin sikeyim bilmem ne küfürler!!!!!

13 senedir cırtcırtlı ayarını görmemiş bile!!!?????????

nereden bilsinmiş o!!! 13 senedir tansiyonu ölçülen sen değil misin????????????????????????? ve dünyanın sayılı zeka küpü beceri ustası insanlarından?????? benim gibi bir kıt beyinliye nasıl olsun ihtiyacın!!!

bu kadar basit bir şeyi bile yapamıyor!!! ben de saatlerce telefonda laf anlatacak ya da hemen gelecekmişim!!!

senelrce kafamı ütüledi atanamadın işsizsin işsiz güçsüz boş işe yaramaz beceriksiz aşağılık biriymişim gibi laf sokup durdu!! vekil öğretmenlik gibi işleri beğenmeyif sokmalarına devam etti. ama düzenli iş bulunca da hiç memnun değil.

hani bu herşeyi yiyeyim ama asla kilo almayayım hayali gibi ütopik bir fantastik durum.

hem işi olsun çalışsın ama bütün zamanı kendine ait olsun kızının. hem evleneyim üstüste çocuk yapayım ama sürekli annemle lgileneyim. hem o hayal ettiği fantastik iştahla aşırı yemek yiyeyim hem 1 gram fazlam olmasın, hem çok sosyal olayım ama evden hiç çıkmayayım ve annemi asla ihmal etmeyeyim...................

-----------
başka bir asla ama asla öğrenemediği şey parfümlerin kullanım süreleri. asla beynine girmiyor.
diyelim heves ettik bir yerden parfüm aldık, ya da bazen ablam 2 tane alıp birini bize verir-ama tabi en pahalısından değildir orta halli!! ne yani bana la-mer krem mi alacaktı?_
parfümü aldığımız ilk zamanlar kullanmaya kıyamaz annem. hatta kendi kontrolünde olsun diye 'senin odana koyunca ben kullanamıyorum, bulamıyorum' diyerek kendi odasına koydurur. tamam ama ben ne zaman sıkmak istesem evin öbür köşesinde bile olsa anlar, sezer ve hiç olmadığı kadar hızlı olarak yetişip engeller kullanmamı.
hiç bir zaman yeri ve zamanı değildir, pahalıdır ve hemen bitmemelidir!
her yeltendiğimde yetişip engeller, hatta tam sıkacakken bir hınçla tırmalarak elimden kapar ve beni azarlar! şimdi yeri mi!! bitecek!!!!!!!!
hiç kullanmazsan unutursun tabi. sonra kendisi de ben de bir parfümün varlığını unuturuz. aradan zaman geçer ve annem birden anımsar. bu kez de endişeyle, öfkeyle bana sıktırmaya kıyamadığı parfümü dolaplara ve tuvalete sıkarak bitirmeye çalışır.
ve bana kullanmıyorsun ki diye tersleyerek konuşur!!!
hatta bazen ben geç farkederim parfüm yarılanmıştır bile, hemen bana hiç kullanmıyorsun ki eskiyecek bitsin diye sıkıyorum boktan parfümünü! der!!
bir de ben kullanmama müsade etmiyorsun ki her seferinde elimden çekip alıyorsun, mağazadan aldığımızdan beri bir kere bile koklamadım deyince asla inanmaz ve benim hep kullanmayı unuttuğumu benim yüzümden paramızın çarçur olduğunu, parfümün eskidiğini, çöp olum doluyken atılacağına tıvalete sıktığını iddia eder!!!!

parfümün kullanım ömrü 3 yıl anne!! daha 1 sene bile olmadı alalı!!!
aaaa hiç bilmiyorduuuum!!!!

kimbilir belki 100 kere söylemişimdir ama nafile!!!

ben söyleyince inanmıyor ve anlamıyor nedense. bir başkası söylerse hemen kabulleniyor.
mesela bir yere gideceğiz toplu taşımayla; kolay bir yere; durağa gidiyoruz ve bineceğiz ama sadece bana inanmıyor muhakkak başka birine daha soracak!!
gitmiş bir gence soruyor bilmem nereye gider mi buradan dolmuş. çocuk doğru dürüst Türkçe bile konuşamıyor belli ki Suriye'den gelmiş; "dolmuş bilmiyor yok minibüs dediler".

ayyy annem sinir krizleri geçirir gibi endişeleniyor telaşlanıyor anneme göre nazlı biliyor naslı gerizekalı nazlı yanlış söylemiş nazlı yüzünden buralara kadar yürüdük!
mesela kızım mı bilecek yoksa bu cahil dilimizi bile konuşamayan çocuk mu??? demez. başkalarına inanmaya çok hevesli.
zaten bu yüzden ben de desem dolmuşa 2 kere sormadan gideceği yeri binmez;bu yer sormalardan doalyı kaç kere düştü ama arsızca hala bana inanmıyor ve kendi sormaya kalkıyor. iyi de duysa bari! anlasa. şöförü duymuyor birine soruyor onu yanlış anlıyor telşlanıyor. duymaması sadece kulaklarının eskisi gibi olmamasından değil sürekli konuşmasından; şöföre soruyor ama konuşmaya devam ediyor adamın cevabını anlamıyor ki!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder