4.09.2018

kendini dünyanın en adil en vicdanlı insanı ve hatta kalbi iyilik ve sevgi dolu insanı varsayıyor lafta konuşurken - tamam polyanna değilmiş ama asla pesimist de değilmişmiş_ ama içi o kadar kin hınç ve nefret dolu ki..
her sene kendine yeni bir nefret edilecek, her gün tekrar tekrar ve defalarca hakkında olumsuz konuşulup beddua edilecek nefret kişisi arıyor.
yetmiyor çok özlerse aşırı nefret etmekten hayatında nefret ettiği kişileri anıyor ve nefret ediyor.
tansiyonu çıkma hastalanma pahasına bir zevkle yapıyor bunları.
şimdi de kapı girişini terlik, çöp ve ıvır zıvırla dolduran komşumuzdan öelsiye nefret ediyor. sabahtan akşama kadar başka konular açsan bile dönüp dolaşıp ona getiriyor konuyu.
aşıkmış gibi herhangi bir şey bir anda onu hatırlatıyor ve yeniden başlıyor nefret söylemlerine!!

aa tabi ama hayatının en nefret edilecek kişisi, boşanalı 30 öleli 23 sene olan ve evlilikleri tanışmaları dahil 6 sene bile sürmemiş olan babam elbette. herhangi bir konu, iş, renk, obje fark etmezksizin hemen babamla geçirdiği olumsuz anıları hatırlatıyor ve bir ilham geldi mi içi ferahlayana, içindeki tüm kin nefret olumsuzluğu akıtana kadar susmuyor.
tabi ki senin ne duruma düştüğünün nasıl hissettiğinin hiiiiiiç bir önemi yok!! ne dersen de kötüsün!!!
mesela babamın yatakta yetersiz olduğu ve organının eğriliği beni ilgilendirir mi? ama annem su anlatma bana ne bee desen de anlatır hatta anlatma dediğin şeyleri inadına daha çok anlatır!!!
kime anlatacakmış? o nasıl rahatlayacakmış? konuşarak deşarj oluyormuş o!!!
kardeşine anlat arkadaşına anlat!!!kimseyle doğru dürüst görüşmüyor ki!!
ha bir de der ki ne münasebetmiş yabancıya mı anlatacakmış ya da ne hakkı varmış yabancı birinin canını sıkmaya?????????

bana var yani! nasılsa kendi malı mülkü istediğini yapar! nasılsa kimse hakkını aramayacak!!!

senelerce babamın arkasından beddualar etti bize de ettirdi: geberse de kurtulsak diye.
sonra gerçekten ölünce adam bir ağlamalar bir yırtınmalar göreceksiniz nasıl rol kesmeler!!! diyecekler ki bak öğretmen hanım boşandığı kocası için bile ağlıyor ne kadar iyi kalpli bir insan!!

kendi rolüne o kadar dalıııp gitmişti ki bizi bastırdı. tabi insanımıza göre de boşanmış insanlar ve çocukları sürüm sürüm sürünmeli ve asla ama asla bir daha yüzleri gülmeyecek kadar mutsuz olmalılar! yani hastalıktan gebersin kötü yola düşsün kadar canice bir beklentileri yok tabi ama gülemesin eğlenemesin mutlu olamasın özgüvenleri olmasın.
tamamboşanmış ebeveynlerin çocuğu olmak buruk bir his bırakıyor ama hep belirgin biçimde ezik, boynu bükük hissetsinler bekleniyor toplumumuzda.

bir gün annemin arkadaşları gelmişti, biri de çocuklarını getirmiş biz zavallılarla arkadaşlık etsin diye. gün gibi bir şeydi. sanırsın hayvanat bahçesine getirmiş de boşanmışların çocuklarını görmeye getirmiş gibi davranıyordu bize hep acımayla!! seneler olmuş artık bizimkiler boşanalı ama biz çocuklarla eğlenip güldük neşelendik diye karı bana gelmiş diyor ki acıyarak ve laf sokarak:
iyi valla gülebiliyorsunuz, anneniz babanız boşanmış ama! ezik ve üzgün oluruz sanmış hayret etmiş neşeli ve mutlu olmamıza!!! hiç üzülmediniz mi boşandılar diye?

olmamalıyız yani! mütemadiyen de üzülmeliyiz.
gerçi anneme göre de öyleydi. artık hayattan keyif almaktan mutlu olmaktan gülmek eğlenmekten vazgeçmiş mecburen yaşamaya çalışan robotlar olmalıydık!!

tabi o sıra annem yanımızda değilken soktu lafları. akşam anneme söyleyince de ben nedense hep abartan yalan söyleyen yanlış anlayan bir mankafaymışım gibi davranır bana; çünkü işine gelmeyen şeyler duyar benden uğraşmak istemez; inanmamıştı yanlış anlamışımdır!!!

bin kere yazmışımdır annem tam bir manipülatör. istediği şeylerin olması uğruna seni hiçe sayar rahat rahat. hiç nazlı mutsuz naslı yorgun naslı sevmez gibi bir derdi yok. yaptırıncaya kadar söyler!!! istersen sırf sussun diye kalk yap yüzüne de böyle söyle aldırmaz. yeter ki istediği olsun bedeli neyse kim öderse ödesin!!
mesela akşamdan yarın bilmem ne yapacağını kaçırdın ağzından, demek ki zamanında bu numaraları yemişim ki hala ümitli, hemen olumsuz fikirler, endişeler ekmeye başlar bombardıman halinde ki yarın o şeyi yapmaktan vazgeç!! ne geçiyor ki eline??? haz duyuyor!! ve kendi kontrol etmek kendi karar vermek istiyor herşeye!!

şu sıralar iyice azıttı; yetmiyor komşu kadına ettiği beddualar - derler ki beddua etme sana geri döner sevdiklerine döner_dönerse dönsünmüş!!!! _ bir de cinai fikirleri çktı!!! akıl diyormuş ki bogazlayıver, akıl diyormuş ki balkondan itiver gebersin, akıl diyormuş ki git geberiver karıyı!!!

tamam beter birisi başbelası pasaklı sorumsuz lanet bir tip ama gidip öldürelim mi?

seni bir şey yapmak konusunda doldurur manipüle eder ondan sonra pişkince geri çekilip ben öyle demedim der. seneler evvel beni aylarca doldurdu, kafamı şişirdi. her gün okuldan geldikten sonra akşam yatıncaya kadar defalarca apartman görevlimizin ne kadar kötü falan olduğuyla ilgili şeyler anlattı, şikayet etmek lazım dedi durdu, her sabah okula gidinceye kadar da aynı şekilde.
ben de bir gün yönetici gördüğümde usturuplu bir şekilde annemin anlattıklarından bahsedip şikayet ettim. yönetici de gitmiş kapıcıyı azarlamış fena halde. demek ki benim söylediği mi de belirtmiş ki ertesi gün bana bir sitemler bir eleştiriler bir surat asmalar!!!
annem de yanımda en saf halini takınmış hiiiiç bir şeyden haberi yokmuşcasına bakıyor!!!

adam diyor ki ben sana böyle böyle yapmadım!!niye beni şikayet ettin?! bana değil zaten anneme yapmışsın!!!diye savunuyorum kendimi. annem de yanımda uzaylı gibi yabancı dikiliyor. ben de değil mi diyorum; ne dese beğenirsinzi?
hayır. hiç bilmiyorum ben!
naısl bilmiyorsun? aylardır bana anlatıp şikayet edip duruyordun? söylemek lazım yöneticiye diye?
ben demedim ki şikayet et!!!

tabi ki emir kipi kullanmaz, tabi ki yaptırım emir gibi belirgin cümleler kurmaz ki işine gelmezse kıvırabilsin böyle!!!

her gün 5 kere şikayet etmek lazım dedi yöneticiye, ben de et o zaman dedim ama o benim etmemi ister gibiydi; rol aslında bu; bir sorumluluktan kaçıp üstüme atmak ama sorun olursa hiç haberim yok diye kaçınabilmek için.

daha da akşam münakaşa ediyoruz o kadar inanarak savunuyor ki kendini; kendi yalan dolanına kendi bile inanmış!!! şikayet et dememiş rahatsız olduğunu belirtmiş!!! kendisi dememiş yönetime söyle hiç alakası yokmuş kendinin!!!! y aylardır kafamı ütüleyen sen değil misin her allahın günü şunu yağtı bunu yaptı diye sabahlara kadar anlatan?????

ama adamla karşı karşıya gelince iyilik ve anlayış meleği kesiliveriyor!!!

ha tabi bir kaç sene evvel sokak kedilerine taktığı zaman da zokayı yuttum yine ben!
aklını sokak kedileriyle bozmuş, bu uğurda benim 2 metrelik duvarlara tırmanıp aşağılara atlamamı, gecenin körlerinde sokaklarda kedi aramamıi ve site bahçesindeki tüm bokları benim temizlememi istiyordu. çok yavruluyorlar diye de çıldırıyor; çiftleşen kedi görürse balkondan üstlerine su fırlatıyordu.
çok mantıklı bir insan olduğu için geceleri uyumayıp bahçede kedilerin çiftleşmesini engellemek için nöbet tutacaktım!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! evet tüm sene sabahın körleirnde uyanmışım işe gidip yorulmuşum ama yaz aylarında uykumu almak dinlenmek yerine eşşek gibi hizmet edeceğim evde ve gece de uyumayıp kediler sikişmesin diye deli gibi ortalarda dolanacağım!!
ama canım dondurma ya da gazoz çektiği zaman sitenin köşesindeki bakkala yalnız gidemeyeceğim, annem de o saatte yürüyecek hali olmadığı için çıkamam!!! ama kedilerin amı siki için gecenin daha da körlerinde bahçede uykusuz fink atabilirdim!!!
çok mantıklıdır kendisi!!
bir gün yine ben aşağı inmam bu saatte diye kavga ederken, ben çok kötü iyilik düşünmez bencil bir insanmışım, dondurma için sitemizin bahçesinde sikilirim diye korkup inemiyorum ama sokak kedileri için sikilmeyi de öldürülmeyi de göze almalıyım; yani esasen kendim istediğimde hareket etmememliyim ama annem ne isterse anında bedelini düşünmeden yapmalıyım!!!
neyse balkondan kova kova su dökerken kediler sikişmesin diye kadının birini de baştan aşağı ıslatmıştı!!!
tabi ki kedileri aşağı inip ayırmadığım kovalamadığım için ben suçluyum ben sorumluyum bu durumdan!!!!
hani kadının münakaşa sırasında bana orospu kaltak amına koyayım geberesice sürtük demesi

etmiyormuş gibi!!! ki önce yanlışlıkla oldu diye özür de dilemiş açıklama yapmışız.
ama tabi annem benim annem kedileri ayırmaya çalıişıyordu demem anneciğime o kadar dokunmuş ki!!!!! buna takılıp kalmış bana hakaret ediliyor umurunda bile değil o hala bana söyleniyor kendisini suçlayamazmışım benim suçummuş inseymişim kovalasaymışım kedileri su dökmek zorunda kalmaz kadın da ıslanmazmış!!!!!!!!!!!!!!!

bana hakaret edilmiş bunu düşünmüyor da. ama kendine en ufak bir saygısızlığa tahammülü yok. ne efendim geçerken merhaba dememiş, sırasını kapmaya çalışmış, omuzuyla çantasıyla hafifçe çarpmış kimselere ne beddualar ediyor ne beddualar!!!! gebermeleri için  fantazileri kuruyor sanki.

münakaşa büyürken bir geri çekiliyor ve hanım hanımcık saf yaşlı kadın ayaklarına yatıyor ki göreceksiniz. o evde kükreyen ağız dolusu amlı sikli yarraklı götlü gebermeli küfürler eden kadın bir de İstanbul Türkçesiyle konuşan hanım efendiye dönüşüyor!! mesele kendinin iyi görünmesi çünkü sen ne haldesin umrunda mı?

babamın cenazesinde de öyleydi. aşırı ağlamaktan kendini yerlere vurup bayılacakmış numaraları çekmekten bizi bile gözü görmüyordu. uzak akrabalardan biri bizi kolumuzdan tutmuş babamızla vedalaşmak adı altında babamızın naaşını görmeye götürüyordu; annemin ruhu bile duymadı!!!! ben elinden kurtulup anneme sordum; annee bizi babamın yanına götürecekleeer diye!
yani 13-15 yaşındaki iki üzülmüş kız çocuğu babalarının cesedini mi görsünler bir de yetmedi çektikleri yaşadıkları!!!! tabi bizim insanımıza göre yetmez!!! yani en kötü bedduaları etmeseler de olursa zevkle izleyip acırlar. başkalarına acıdıkça kendilerini anca iyi ve güçlü hissedebilen zavallılar çünkü.
yani anneme demek istiyorum ki babamızı öyle görmek doğru mu. ama ne dese beğenirsiniz?
off nazlı!!!! ben neyle uğraşıyorum ne haldeyim görmüyor musun ne kadar duygusuzsun!!!

tabi ki bunu başkalarının değil sadece benim duyacağım biçimde söylüyor ki sinik biçimde; ona hata yaptın kıza nasıl davrandın diyemesinler sadece ne kadar kahrolmuş vicdanlı mükemmel bir insan bir eski eş olarak görsünler diye.

yani bizi alıp morgda 400 tane parçalanmış ceset gösterseler hatta içeri kapatıp üstlerine yatırsalar falan annemin ruhu duymaz umurunda da olmaz. ama kendine sorsan kendisi kendinden çok başkalarını düşünen aşırı fedakar birisidir!!!!!

ben de ablam kadar enayi olsam salak salak gidiyordu ama ağlayarak. gidecek yani. neyse ki eniştemiz, teyzemin eşi Orhan amca durumu fark etti de müdehale etti.
daha da o uzak akraba ısrarla tutmuş ablamı sürüklüyor, en azından birinin psikolojisinin içine sıçayım yaa öbürü kaçtı bari bu mahfolsun, bak işte anan baban boşanırsa hayatın böyle bok gibi olur en iyisi boktan evlilikleri sonsuza kadar çekmeli gibisinden.

daha sonra da anneme söyleyince hiiiiiiç oralı olmadı. kendi hatası kabahati yok. alakadar etmez. haberi olmamış ki diyor bir keresinde de. nasıl yok sana söyledim ama dinlemek yerine beni azarladın!!! söylememişim! ya da kimbilir ne biçim söyledim anlatamadınmış!!!

işine gelmeyince başkalarını suçlamakta uzmanlaşmış kendisi. en azından hiç bulamaz konuşmanda bozukluk var der hatta doğru Türkçe kullanamıyormuşum!!! senden öğrendik dwesen de alakası olmadığını iddia eder okulda öğrenememişim!!
annen ilk öğretmenin değil midir oysa????????

mesela ben küfredersem bir şeye çok canı sıkılıyor; hanımefendice değilmiş ağzım çok bozukmuş!!!!!!!!!!!! evde ağız dolusu küfürler savuran sen değil misin? en ufak aksilikte bile allah kitap soy sop am göt siken sen değil misin????????????
tabi nasıl kanıtlanacak ondan emin bir şekilde sadece zaman zaman küfrettiğini ifade eder bir de! oysa günde en az 1 keredir. nasılsa benden başka çok duyan yok. ablama sorsan zaten bozacının şahidi şıracı misali çekimser kalır.

sadece küfür olsa bir beddua eder ki of!!


şimdi de kafayı bozmuş başbelası komşuyu gebertme fantazyalarına. herhalde ben yapayım da kendi kurtulsun bekliyor?

yani kendi adil ve vicdanlı olduğu için kendini rahatsız eden komşu geberecek ama bana fena halde söven karıyı her gördüğünde aşıkını görmüşcesine selamlıyor!!!!
tabi münakaşa büyüdü, yönetimden birileri girdi araya bizi barıştırmaya çalıştı; o sırada da annem en saf en masum halleriyle en affedici en hoşgörülü kişi!! ama kadını baştan aşağı ıslatmış olduğu için duyduğu suçluluk, utanç ya da benim yememe sebep oldu küfürden dolayı duyduğu suçluluktan falan değil o saf duruşları; bunlarla ilgilenmiyor; ben orada sinirli sinirli laf anlatırken kötü-aksi kendisi saf ve sessizce anlayışlı dururken de iyi bir insan olarak görülmemiz. rol kesme yani.

daha da geçen sene kadını her gördüğünde sarılıp öpüyordu. kadını ıslattığı için utanmıyor ve bana küfrettiği için kızmıyor sadece anlayışlı melek gibi yaşlı bi kadın imajı çizmek istiyor. ve esasen kendi yüzünden o kadından duyduğum küfürler umurunda değil.
iyice bir kavga çıkarıp yüzüne vurdum da her şşeyi eleştirdim; herhalde hoşuna gidiyor küfüryemem memnun oldun, şöyle bir sövseler gene sövseler sıçsalar ağzıma ferahlayacan herhalde falan diye lafları sokup uzttım tartışmayı da iyice öpmekten vazgeçti kadını!!!

şükür diyeceksiniz. ama özür dilemiiş. yöneticinin zoruyla yarım ağızla kusura bakma dedi sadece, bu ne özür ne de içten ki ben ilk başta annem bir kova suyla ıslatında annem değil ben özür dileyerek başlamıştım konuşmaya ve ben içtendim!!!!!

şimdi kadını gördü mü yüzünde güller açıyor annemin! ama gidip de öpemiyor!!! koynuna al bari teşekkür babında plaket yaptır!!!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder