bir komşumuz gelmişti geçende. konuşma arasında torunlarından dem vuruyor. biri 8,5 biri 14 yaşındaymış. hiç laf dinlemezlermiş, şımarıklarmış. çok seviyormuş elbette ama çocuk yetiştirmek bu devirde çok zormuş. ne kendileri ne kızlar baş edemiyormuş.
zamane gençleri hemen her şeyi elde etmek istiyorlarmış, hemen de o şeyin yenisi çıkıyormuş onu da istiyorlarmış. hiç bitmiyormuş istekleri yetişemiyorlarmış.
bir de yani sürekli dışarı çıkmak gezmek istiyormuş arkadaşlarıyla. yok lafından anlamazmış hayır desen kavga çıkarmış küsermişler falan.
tabi artık öyle eski nesil gibi yasaklamak eve kilitlemek ceza vermek falan da olmuyormuş. baskı yapmak istemiyormuş kızı. özgür yetişsinler istiyormuş kısıtlamak mahrum bırakmak istemiyorlarmış ama o zaman da tepelerine çıkıyorlarmış ve tabi endişeleniyorlarmış da.
istedikleri bir şeyi de yaptırtamıyorlarmış.
annem de başıyla onaylıyor! yasak olmazmış zaten çok yanlışmış. baskı kısıtlama da olmazmış.
tabi asla yaptırım emir kipli cümleler kurmadan da olur!!! yasak gitmeyeceksin yapmayacaksın falan demek yerine sürekli ruhunu kemirerek, törpüleyerek de engelleyebilirsin!!!
annemin uzmanlığı inception- fikir ekme= manipülasyon= gizli baskı.
mesela hiç yapmak istemeyeceğin bir şeyi nasıl yaptırırsın çocuğuna!! yaptırıncaya kadar aynı şeyi defalarca bıkmadan usanmadan isteyerek, söyleyerek!!! asla acımayacaksın asla karakterine uygun mu diye düşünmeyeceksin yapabilir mi ister mi falan da düşünmeyeceksin!! yeter ki sen memnun ol sen tatmin ol. onun ne duruma düştüğü mutsuz olduğu falan önemli değil ki!!!! bıkmadan usanmadan aynı şeyi söyleyerek beynini abondone edip mecbur bırakacaksın.
mesela yapmasını istemediğin bir şeyi yapmasını engellemek için ne yaparsın yasak gitmeyeceksin demek yerine! endişelendirerek korkutarak. duygularıyla oyna!!! ve moral boz. özgüvenini kır!!! tabi bunların böyle olduğunu ne o anlayacak ne sen itiraf edeceksin. sadece boyuna olumsuzluk akıtacaksın ki ruhuna hem özgüveni kalmasın hem endişeler korkular yerleşsin ki böylece kımıldayamasın! sonrada suratına asosyalsin pısırıksın der ferahlarsın. oh eleştirecek kusur bulacak bir şey daha çıkmış olur işte ve övünecek, kendinle kıyaslayacak.
mesela hayatım boyunca ne evlilik ne de erkeklerle ilgili güzel bir laf duymuş değilim annemden. yani genel olarak olumsuz konuşur ama bu konular ekstraya giriyor.
tabi kendi çocukluğu ve ilk gençlik dönemi çok sosyal ve hareketli geçmiş. dedemler çok sosyalmiş. ya eve davet ederlermiş komşuları eşi dostu ya başkasının evinde toplanılırmış her hafta sonu. hava iyiyse de sürekli pikniklere, yaylalara falan gidilirmiş cümbür cemaat. bayramlarda da gelen giden çok olurmuş. sosyal oldukalrı kadar misafirperverlermiş de. yani sonraki yıllardaki olumsuzluklar bir yana ve bu zamandaki ufak şeyler: annemin çocukluk ve yetişme çağlarındaki anıları iyi ve övünmeye bayılır! evlenmeden önce çalışırken de epeyce fırsat yaratıp gezmiş.
ve asla ben bunların çeyreğini kızlarıma yaşatamadım diye düşünmez!!! bütün hafta sonu evde pineklerken annenin sosyallik anılarını övünmelerini dinlersin!!!
erkeklerle ilgili her zaman olumsuz fikirleri var, ona göre hepsi potansiyel sapık, tecavüzcü. bunları dinleyerek büyüyorsun ve aşırı derecede içine kapanık, asosyal bir hayatın var. evde bir erkek figür olmaması bir yana çevrende de yok. tek gördüğün sene de 2 kere teyzenin kocası ve eğer gelirlerse çocukları. üstelik annem sınıf arkadaşlarınla da çok konuşma diye beynine erkeklerin kötü olduğunu kodlamış. e nasıl rahat konuşur iyi iletişim kurarsın???????? hiç konuşmuyor aynı ortamda bulunmuyorsan???????????
ama annen asla farkında değildir ki hayatında karşı cinsten konuşulacak bir figürün olmadığının ve seni sürekli erkeklere karşı doldurup kötü moral bozucu konuştuğunun!! seni korkuttuğunun endişelendirdiğinin. mesela bir komşu çocuğuyla ayak üstü konuştum diye beni evde kaşı çatık azarlı azarlı endişeli bir karşılaması var ki dünyanın en büyük hatasını etmişsin hissini yayar beynine!! uzun uzun sorguya çekmişti ne konuşmuşuz niye gülmüşüm!!!???
annem gülmüyorsam suratsız der gülmüşsem de sorgular. kendi ne zaman ne kadar münasip görüyorsa tam ona uygun gülmelisindir kafasınca!!!!!!!!!! robot sanıyor insanları.
tabi ki tek başına 2 kız büyütmek endişe verici zor ama bu endişeleri korkuları niye bize de işliyorsun ki?????? ve tabi ki bu mutsuzluğu.
ama sanki yemin etmiş bir daha asla boşandıktan sonra mutlu olmayacağım keyif almayacağım çok fazla diye. tabi ki biz de!!!!
başka bir zaman bir sınıf arkadaşımla karşılaşmıştık markete giderken selamlaştık diye bir korku bir endişe çılgına döndü güya belli etmeyecek: yol boyunca sorgulayıp olumsuzluklar akıtmıştı.
herhalde bu taşrada orta sınıfta tutucu bir çevrede büyümenin getirdiği garip bir endişe mi; yoksa bu taşra tutuculuğu kafasında boşanmış olmanın getirdiği mi? kötü yola düşme orospu olma bekaretini kaybetme fobisi!
biz büyürken aniden bir fırtına esmiş gibi aklına geliverir garip sorular; aslında bu esmeler sırf senin boş anını yakalamak ve doğru cevap almak için. sanki normalde yalancıyız. ama zaten ablacığım asla yalan söylemez anneciğine!!! yalakalık ettiği için de gözdesi ablam, benden se hiç sebep yokken hep şüphe etmiştir. bilmiyorum planlanmış bir çocuk olmamaktan mı; aşkının meyvesi gibi görmediğinden mi böyle bir hazırda ön yargısı var bana karşı. bana karşı hep şüphecidir hep güvenesi gelmez ama ablama öyle değil.
ha tabi bir de en sevdiği şey ben doğduğum zaman kimsenin memnun olmadığını anlatmak!!!! kimse hediye bile getirmemiş! babam çok masraflı çocuk istemem başka derken ben gelmişim!!! sanki ben istemişim ben zorla girmişim rahmine!
işte böyle davransanız sevilmediğini, istenmediğini düşünse; sonra sürekli laf aralarında sokarak kıyaslama yaparak ablasıyla kendinle başkalarıyla kendini çirkin değersin önemsiz hissettirip beynine işleseniz. özgüveni kalmaz! böylece yok onu isterim yok buraya gideceğim diye tutturmaz kukumavk kuşu gibi odasına kapanıp oturur!!!!!
neyse, bir gün annemin eski arkadaşlarıyla bir toplantısına gitmiştik. birileri biz yaşlarda belki az büyük oğullarını da getirmişler. hani kızlarla konuşuyorum biraz ama oğlanlarla değil. çünkü ne zaman bir oğlanla konuşsam annemden fırça yemiş kötü şeyler duymuşum. hatta kuzenlerime karşı bile ihtiyatlı yaklaştırılmışım bu fobiler yüzünden. ne konuşulur nasıl konuşulur; tanımıyorum ki erkekleri. zaten mizacım çekingen bir de.
tabi annemin en sevdiği şeylerden biri ortamlarda seni gözetlemektir beni yani. sürekli kafanı çevirsin gözgöze gelirsin. bir yandan çok konuşur herkesle ama bir yandan kollamak değil bu kadarı kontrolcülük ve kusur aramacılık; sürekli gözetler, böcekmiş gibi inceler. daha sonra da tüm detaylarıyla sorgular!!! güya bu sorgulamaları da lafların arasına serpiştirir güya bu durum değerlendirmesi ve ve ya sohbettir!!!! ama aslında sorgulamadır! ve tabi ki yargılama.
bazen uzaktan kaş göz ederek bazen de bir kenarda köşede yakalayıp kıstırıp laf sokarak yapar bunu!!!
bilir aslında ne kadar çekingen ve hassasın ama ona göre davranmaz o çok kişilikli bir insan olduğu için kendine göre davranır sadece!!!! sen ne duruma düşersin ne hissedersin umrunda değildir farkına dahi varmaz; söylesen de burun kıvırır ve üstünlük taslayıp münakaşaı yazanacak bir şey bulur= hiç olmadı seni yarglayacak bir kusurunu yüzüne vurarak rahatlar!!!
mesela böyle kalabalık- sosyal bir ortamda ne yapsan kusurdur: kaynasır anlaşırsın rahatsız olur bir köşede laf sokar! çok gülmüşüm demek gülerken dişlerimin ne kadar çirkin göründüğünü vurgular!!! bunu iyi gibi görünen lafların arasına sokmayı ihmal etmez. ki hemen anlayıp alınıp tepki vereme!!
hani derler ya bu şimdi iyi bir şey mi dedi kötü mü anlamadım. işte annem aynen o'dur.
peki dişlerim eğri, düzgün olsun gülüşü güzel görünsün diye ne yaptın: HİÇ.
diyelim enneme göre yeterince uyum sağlayamadım: hemen lafı sokar! git biraz konuş şunu bunu yap çok anti sosyalsin çok çekingensin özgüvensizsin!!!
sen en zaman özgüven verdin ki!!! kendi kendine yarattığını bile yok etmek için savaşırsın.
mesela defalarca ev halinle seni sokağa çıkarıp; ya da iyi giyininp süslenmene zaman bırakmadan: sonra da gider sana başkalarını över. ama ne övmek: yere göğe sığdıramaz abartır da abartır!!!
yani demek ister ki sen bakımsızsın özensizsin şık değilsin zevkli değilsin yakıştıramıyorsun!
laf aralarına başka örneklerle sıkıştırılmış eleştirilerini de dinlersin. en vurucusu bilir ki götün büyük.
akşama eleştirinin hedefisin: hiç konuşmamışsın kaynaşamamışsın annesi iyi yetiştirememiş konuşmayı beceremiyor diyecekler diye kendine dönük laflar sokar. senin ne durumda olduğunla değil kendiyle ilgilenmektedir.
e sen aylarca evden çıkartma; boyuna odasında ablasıyla ders çalışsın; sadece ailesini görsün; normal arkadaşlarını. sonra aniden aylardır her türlü ortamdan sakındığın çekingen çocuğu sal ve hem uyum bekle hem de şaklabanlıklı!!! böyle şeyler desen de hemen savunmaya geçer ve seni suçlar. uyumsuzmuşsun bak ablan zorlanmış mı?
belki çekingen ve uyumsuz olabilirim ama niye körüklüyorsun ki!!! memnun çünkü.
mesela hala asla dışarı çıkma sosyalleşme işteki arkadaşlarınla bile ekstra zaman geçirme ister ama sonra seni asosyallikle suçalıyıverir!! kendinin çok arkadaşı vardır çok popülerdir. hem ders aralarında hem hafta sonlarında vakit geçirmeyeceksin ama arkadaşın olacak??????????? ha hatta telefonda bile fazla konuşmayacaksızn??????
ortamda konuşmuş gülüşmüşsen de sorgu: ne konuştunuz o kadar niye güldünüz o kadar??????? anlatsan da anlamaz ki!! düşünmez ben bunlarla akran değilim aynı ortamda değilim bana komik gelmeyebilir: hiç komik değil ki bu ya da bu konuşmaya değecek bir şey değil ki diye savunur.
neyi ne kadar konuşacağıma da kendisi karar vermek istiyor yani.
her şekilde ne yapsam bir şekilde kabahattir bir kusurum muhakkak vardır. biraz ablamında. ama özellikle benim!!
bak işte yasak demeden de böyle engellenir. soğutursun ortamlardan insanlardan.
sürekli kötü konuşsan, kötü örnekler versen, herkesin ne kadar kusurlu olduğunu aşılasan ve kendisinin de ne isteği kalır ne bişeeey!!!
eğer endişelendirerek, insanları kötüleyerek, ya da özgüvenini kırarak engelleyemiyorsan, moralini tam bozamamışsan: sen de korkutmaya çalışarak yaparsın!!!!
mesela okul gezisine mi gitmek istiyor: gün boyu taciz tecavüz kaza yaralanma sakatlanma ölmeyle ilgili örnekleri sıralarsın.
aslında hem kendini hiçbir yönden beğenmese hem başka insanlardan hoşlanmasa çekinse hem de korksa ne kadar iyi bir el ayak bağlama olur!!!! sonra da hep evdesin anti sosyals,n diye laf sokup daha beter etmek için fırsatın olur!
illa mı yapmak gitmek istiyor; ne endişelenmiş ne özgüveni gitmiş ne de korkmuş: illa da yapacak mı= o zaman yapsa da endişeden korkudan keyif alamamasını sağla ki zehir-i zıkkım olsun?
tüm yöntemlerin karışımını lafların arasına gizleyerek o aktiviteyi yapıncaya kadar ki süreçte bombarsımana tut.
böylece arkadaşlarıyla gittiği buluşmada onların sadece kusurlarına odaklanır mutsuz olur, mağaza gezerken hiç bir şey beğenmez ve kendini layık bulamaz ve alamaz, girdikleri filmde de filme kapılacağına arkadaşlarının dediklerinin olumsuz taraflarını, karşılaştıkları muhatap oldukları kişilerin yaptığı hareketleri, etraflarında rahatsız edici olabilecek tüm şeyleri, nüansları düşünür veeeeee keyif alamaz!!!
yedikleri pasta temiz ortamda mı yapılmıştır mesela? bayattır ve pistir. pis elli birisi ellemiştir mikrop kapacaksındır. içtiğin kahvenin bardağı iyi yıkanmış mıdır acaba? sinema salonunda ne kadar çok konuşuyor ve hışırdıyorlardır mesela neffffret ediyorsundur. işte bunlara odaklan ki zıkkım olsun!!!
mesela kızlarla "pahalı" bir mağazaya mı girdin? annenle çıktığın alışverişlerde sana sürekli onu alamayız bunu alamayız giyemeyiz edemeyiz giremeyiz orası pahalı orası kazık dediği zamanları hatırla, beynine işlesin; sırf kızlar için girsen bile bir şey alama. pahalı kaliteli vb şeyleri hak etmediğini alamayacağını düşün! zaten tipine yakışmaz ki olmadı bunu düşün! kiiii keyif alama!! mesela o bluz sana olmaz götün büyük, mesela o hırka sana uymaz çünkü kısa boylusun, o gömlek olmaz pahalı yıpranır çöpe gider boşuna çarcur etmiş olursun paranı!
yaa işte böyle yaparsan ne yasaklaman ne engellemen ne de yaptırım cümlesi kurman gerekir. kendii kendine vazgeçer.
illa yapacak gidecekse de son anda o kotun götünü büyük gösterdiğini ve saçının yağlı olduğunu söyle ki morali bozuk çıksın evden. eğlenmeyeceği mutlu keyifli olmayacağını garantile!!! böylece soğur ve bir daha gidemez yapamaz!!!
eve gelince de sorguya çekmeden önce hastalan ki eğer memnun döndüyse boğazında kalsın!!!
daha uzun vadeli bir plansa tam da çocuğun bir aktiviteye gideceği gün sarımsaklı yemek yap yedir!!! ağzı kokuyor diye gidemesin.
akşamdan banyoya girmesini engelle ki ertesi gün saçı kötü diye çıkamasın.
illa yasak mı demek gerek canııımm!!!!
------------
yapmak istemeyeceğini düşündüğünüz bir şeyi yapmasını sağlamak için günlerce kafasını ütüleyin! her gördüğünüzde aynı şeyleri söyleyin ve ne derse desin arsızca isteyin ta ki söylenerek istemeyerek yapıncaya kadar: ama önemli olan sizsiniz çocuğunuzun duyguları falan değil ki!!!
bin kere söylerseniz hem belki farkında olmadan kendinin yapmak istediğini zanneder. ya da sırf siz çenenizi kapatın diye yapar. sonunda da teşekkür etmeyin ki yaptığına yapacağına pişman olsun!!!
----------
ya da diyelim illa da bir yere gidecek, siz istemiyorsunuz belli bir sebep gerekli değil sadece inadına da olabilir ya da sadece kendi dediklerinizi yaptırtmak için bir tür yarışma bir tür meydan okuma-challenge gibidir: işte mani olmak istiyorsunuzdur ama emir kipi kullanmadan, yaptırım yasak uygulamadan: baskı yapmıyor gibi görünmek için:
*duygularıyla oynayın kendini çirkin-kötü hissetsin: götün büyük saçın kötü sivilcen çıkmış deyin.
*insanlardan, çevreden endişelenmesini korkmasını sağlayın: başına gelebilecek her türlü kötü olasınılığı sıralayın ki iyi vakit geçireceğini düşünmesin.
*havanın ne kadar kötü olduğunu falan sıralayın: ne giyeceğine falan karar vermeye çalışın ama iyiliği içinmiş gibi davranarak. en sevmediği şeyleri giymesini sağlayın ki çıkacaksa da evden memnuniyetsiz çıksın.
*hastalık numarası çekin, ağrılarınız tutsun. yalnız kaldın sıkıldım diye duygu sömürüsü yapın.
*temizlik yıkıverin başına.
*sarımsak yedirin.
*kavga çıkarıp moralini bozun ki gidecek durumu kalmasın.
*başka plan çıkartın başına: aniden perdeleri söküp yıkanacak bunlar diye tozlu tozlu üstüne atıverin.
*kendi misafirlerinizi çağırın aniden kim hizmet edecek deyin.
*makyajını saçını kıyafetini sabote edin: yanlışlıkla sigara değip yansın, düşüp kırılsın, kırışsın.
*illa da gidecek mi: evden çıkıncaya kadar hatta asonsöre bininceye kadar aklınıza gelen ne kadar kötü oalsılık, durum, kişi vb varsa sıralayın!!!
*yine de mi gitti: en son anda ben de gelecem ben de diye tutturup bekletin peşine takılıp yol boyunca mızıldanıp kapris yapın. arkadaşlarıyla eğlenmek gülmek yerine sizi memnun etmek için uğraşsın.
*yiyebileceğiniz şeylerle ilgili mikrop fobisini etkileyecek örnekler verin: iki kız hamburger yemiş zehirlenmiş, kahve içmiş mikrop kapmış, herkes önce pipisini sonra yiyecekleri elliyor hikayeleri uydurup midesini kaldırın. gitmesini engellemeyecekse de en azından eğlenmesin!!!
*kaçırılma taciz tecavüz kavga terör trafik kazası ile ilgili örenkler sıralayın.
*ha saçı kirli, ağzı kokuyor, üstü ütüsüz, götü kocaman, sivilceli, tiksintiler ve endişelerle dolu hale getirin ama hala mı gidiyor bırakın gitsin. yarım saatte bir bir bahaneyle arayıp rahatsız edeceksiniz.
*ha bunu 38 yaşına gelmiş kızınıza da rahatlıkla uygulayabilirsiniz!!!
*arayın ama telefonu kısa tutmayın, arkadaş buluşmasına altı üstü 2 saatliğine gitmiş olsun ama siz onun 1 saatini kendinizle konuşmasını sağlayarak geçirtin. mesela çamaşır makinesinin nasıl çalıştığını anlattırın, bilmem neyin nerde olduğunu sorun ama bulamayın; evde yapmanızı istemeyeceğini düşündüğünüz şeyleri yapmaya kalkıyormuş gibi yayıp endişelendirin ve artık dönmesini isteyin. duygu sömürüüsü yapın: oram ağrıyor buram ağrıyor çok sıkıldım geberelim de kurtulalım deyin. sık sık arayıp market siparişi verin. artık kalk da markete git deyip durun. arkadaşlarıyla sohbet edip iyi vakit geçirmektense sizinle telefonda konuşsun, sizin siparişlerinizi düşünsün, yediği içtiğinden mikrop kapmaktan korksun!!!! neden memnun olsun keyif alsın ki!!! siz ne zaman isterseniz ne kadar uygun görürseniz o kadar memnun olsun bekleyin!!! her şeyin de bir zamanı bir yeri bir miktarı vardır canım!!! ne zaman ne kadar memnun olup neyden nasıl keyif alacağına siz karar vereceksiniz!!! kim karar verecek ya!!!?????????
annem bana çok yaptı bunları! daha yoldayım varış noktasına ulaşmayı bırakın evden çıkalı anca 20 dakika olmuş dönmemi isterdi mesela: çocuk gibi mızıldanıp durarark. sanki anasıyım . sanki evde de çok memnun benden çok seviyor. hayır ufacık işkencelerle beni üzmekten büyük haz alıyor.
mesela tam konsantre olmuş kitap okuyorsun bişeyin kapağını açtırmak için çağırır. tam dizi izleyeceksin perdeleri sökmeye çalışır.
esas amaç öyle görünmeden rahatsız etmek ve kontrol etmek.
bak sürekli bunlara maruz kalıyorum ne kadar mutlu mesut iyi bir psikolojideyim!!!
ama önemli olan bu değil ki ben değilim ki kendisi!!!
-----------------------
burada mesele kendi istediklerinizin o-gerçekleşmesi başkalarını takacak değilsiniz. mesela kızın başı mı dönüyor fır fır zonk zonk migreni mi tutmuş? e bu sizin 50 kere pazara gitmek lazım demeniz engel değil ki!!!! neden böyle bir şey olsun?
yani pazara gitmek bir gerçek ve bir ihtiyaç değil mi?
pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım
olmadı pazardan alınacak şeyleri sıralarsınız! bu sırada kızınız baş ağrısı dönmesi falan geçsin diye dinlenmeye uyumaya çalışmaktadır ama önemli değil ki!!! patlıcan almak ve onunla yemek yapmak daha önemli!!!
pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım pazara gitmek lazım
tabi siz gelip gidip tekrarlarken yüz kere bir şey iserken o dinlenmeye çalışırsa çalışsıııın. diğer kızınız da dışarda balkonda ayaklarını uzatmıııış dinleniyor. mesela onu kaldırıp beraber gidemezsiniz illa o başı ağrıyan başı dönen kız gitmeli çünkü o bir köle o bir hizmetçi o bir hamal.
5 dakika uyuklamasına izin vermenize gerek yok, aniden o sigaradan çatlamış kalınlaşmış sesinizle maydonoz da almak gerek diye yanında beliriverin!!! tepesine dikilip dikilip bol bol sigara için! ve karpuz da alalım ablan sever deyip birine işkence ederken öbürü ayaklarını güneşlendiren kızınıza hayranlıkla bakın!!
tabi ki neden başı bu kadar çok ve sık ağrıyor ya da dönüyor diye endişelenmeye korkmaya merak etmeye gerek yok. dönerse döner ağrırsa ağrır bu onun problemi sizin pazara gitmeniz lazım!!!!!!!!!!!
evet aynen böyle. benim gidecek halim yok ablamla gidin işte deyince evde nasıl bir isyan kopuyor anlatamam. ve ben bencilim başım dönerken pazardan 15 kilo taşımadığım için! bütün sene ne kadar yorulmuş kafası şişmişn ablamın yaaaa ben biliyor muyum? ne kadar zor ve yoğunmuş hayatı yaaa? oysa ki ben bomboşum ne sorumluluğum ne işim gücüm ne sosyalhayatım hiç ama hiç bir şeyim yok! ne yoruluyor ne sıkılıyorum bütün sene, zaten benim düşünülmem de hiç gerekmiyor ben kimim ki HİÇ KİMSE.
e sen çok severdin pazarı çok eğlenceli ve otantikti hani!!! yemedi tabi ağustos sıcağında ağır taşımak onun yerine başı dönen kız gitsin beter olsun!!!
ya yolda yığılıp kalsam onun bunun eline kalırım annem bir telefon edip yardım bile çağıramaz. anlamamak bir yana telefon kullanamaz oldu gene!!!
anne kız o kadar ruhsuzlar ki herhalde empati bölgesini lobotomi yaptırıp aldırmışlar!!!
her zaman eşşekler gibi pazardan zımbırtı taşıyan ben, evdedi angarya işleri yapan ben, annesini doktora bin dereden deceye hendek atlatsan daha kolay- götüren ilacını içirten kremlerini sürüp ovalayan ben.
üstelik tüm gün ayakta çalışan ben. daha hala yaranamam asla yaranamam. canını versen 9 kere daha canlanıp yeniden ölmeni bekler dudak bükerler!!!
ay siz kendinize göre alın ben zıkkım yerim benim yerime taşıyıp yorulmayın!!!!
efem e şimdi 3 kişilik şey alınacakmış pazardan nasıl taşyacaklarmış? senelerdir ben ne bok yiyorum????????????? hani benden daha güçlü benden daha sportif benden daha zeki becerikli güzel harika şahane tanrıçaydınız ya ne oldu???????????
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder