ablama diyormuş ki muhtemelen de en tatlı en masum en saf hallerini takınarak nazlı beni bir yere götürmüyor hep evdeyim.
sanmayın ki annem çok çok yaşlı çok hastalıklı kendi başına bişey yapamayan, bilgisiz ya da cahil biri.
sadece kolaya çok alıştı. her angaryayı bana yıkıyor kendisi keyif çatıyor. hadi çatsın tamam. bari surat asma bari şikayet edip mızıldanıp homurdanıp durma, memnun ol şükret teşekkür et. ama yok sen verdikçe daha fazlasını arsızca pişkince siter.
sürekli çocuk peşindeymişim gibi annemi kollamam gerek.
şimdi mahallenin muhtarı gibi sitedeki insanları gözetleyip duruyor, bana da sürekli anlatıyor. hatta soruyor şu şunun kocası mı bu bunun çocuğu mu. bilmiyorum ki.
ben de çok dikkatsizmişim etrafa bakmıyormuşum!!1
e ben de bakmazsam etrafa ya bir şeye takılır düşeriz ya çarparız!! çünkü kendi dallamasına bodoslamasına yürüyor; ben de uyarmasam ya kafasını çarpar ya kolunu çarpar yok ayağı takılır yok bilmem ne.
ya bir gün böyle etrafa aval aval bakarak car car konuşurken; ben de eşya taşıyorum çöpe atılacak. sen git git bodoslama önüne bakmıyor ki , park halindeki bir motora doğru.
ben uyarınca sanıyor ki aman boktan motorun boktan sahibini düşünüyormuşum çarparsa çarpsınmış!!! e düşer. düşerse düşsünmüş kırılsın yamulsunmuş!!! üzerine düşer üzerine girmişsin dibine!!! üstüne düşüp ezilecek bilmem bir yeri kırılacak falan uğraşan ben olacağım!!!
sanki dev bir huysuz bebek!
nerelere götürüyorum asla beğenmiyor ki hep memnuniyetsiz hep suratsız hep şikayetçi. zaten etrafa şikayet edecek beğenmeyecek eleştşrecek kusur bulacak bir şey var mı diye bakıyor.
ablama anlatmışımdır bin kez ama anneciği gibi "aşırı duyarlı" oldukları için zerre hatırlamaz bön gibi bakar suratıma ve yaa ben götürünce beğeniyoooorr deyip utanmadan bir de bana inanmamaya kalkar.
yani o kadar aşırı duyarlı ki annemin kendisiyle bana ezelden beridir farklı baktığı, farklı gördüğü ve farklı davrandığının farkında değil; zaten asla da duymak istemez. ablama affetmek, beğenmek için, hoş görmek için bakar; bana ise kusur hata kabahat çirkinlik aramak için ve her zaman da bulmayı başarır. ablamla aynı boydayız mesela ama ben kısa görünüyorum.
demez ki daha da uzun olsunlar diye ne yaptım!!
zaten ne çözüm arar ne sonuç bekler sadece şikayeti sever!!
ya ablamla annemin tv'de bile görmeye dayanamadığı müzikal filme gittiler mutluluktan uçarak çıktı. korku filmine gittiler ki sevmez hiç ama memnun çıktı. ablam nereye götürse beğenecek şeyler bulur; ufak kusurları hoş görür. ama bana gelince batmaya başlar!!!
herşeye bir kusur: sinemaya gidelim derim bari gönlü olsun filmleri beğenmemek bir yana mütemadiyen kımıldanarak benimle konuşarak filmin içine sıçmaya bayılır!!! yok klima soğukmuş şal ver yok burnunu silecekmiş peçete ver yok elini silecekmiş ıslak mendil ver susadım su ver; hep başkaları çok konuşuyor ve hışırdıyordur!!!! diyelim 10 dakika daldı izledi filmi hemen filmdeki bir objeden aklına geçmişindeki bilmem ne gelir onu anlatmak ister; yok oyuncuyu nereden hatırladığını bulmak ister ama asla bilemez bulamaz çünkü ne film ne oyuncu adları kalır aklında her zaman şeydeki şey değil mi o!!! ya da bana başkalarını şikayet etmekle geçirir zamanı. beni dürtüp dürtüp dikkatimi dağıtır.
tam dalarsın filme yandan dürtüp kulağıma gene ılık ılık nefesle konuşuyor hem de her seferinde ilk defa ve çoooook önemli bir şey söyleyecekmişcesine: çok rahatsız ediyorlar çok dikkatimi dağıtıyorlar!!!!
filmden çıktıktan sonra ve bir gün birilerine anlatacağı zaman da aynı: herkes çok konuşmuş kımıldanmış cips yemiş mısır yemiş işte hep dikkati dağılmış konsantre olup izleyememiş hiç bir şey anlamamış filmden!!!!! çok rahatsız etmişler!!
e sen de beni zırt pırt dürtüp rahatsız ediyorsun; sürekli konuşup bir şey isteyip!! ama tabi ben önemli biri değilim ki sayılmaz!!!
ablamla da beraberce gidilmiş olsa ablam biliyor huyunu tabi annemin sinsi sinsi annemizin uzağına oturmaya çalışır ki kendini dürtmesin bişey istemesin de filmi rahat rahat izlesin. ama annem bunu asla anlamaz hep de hoş görür. ah yavrusu yoğunluktan sinemaya gidemiyormuş ki hiç rahat rahat izlesin!!!
mesela yazın yazlığa geliyor ablam sanki ben tüm sene el ense yatıyormuşum gibi benden bekleniyor her türlü hizmet anlayışsızca ve bencilce! temizlik, bulaşık, alışveriş, yerinden fedakarlık etme!! ah yavrusu azıcık bir tatili varmış!!! ben dinlenmeye rahatlamaya gelmiyorum tabi yazlığa hizmet etmeye!!!
üstelik sadece aileye olsa bari gene bir derece. bir de konu komşuya!!!
daha küçükken enayi gibi annem kime gönderirse gider eşşek gibi hizmet ederdim; kıymet de bilmezler üstelik. hatta arsızca en zor en ağır işleri yaptırtmaya kalkarlar. baktım sonra ne iyilik biliyor insanlar ne bir şey annem de kendisi sempatik görünmek için beni gözden çıkarıyor; her şeye hayır demeye başladım. oh ne rahat!!!
ben annemi bir restorana götürecek olsam bana yediğimi zıkkım etmek için türlü oyun çevirir. zaten ailecek gitsek de başkalarına belli etmeden gene benim üzerime gelir. memnun olmamadan hoşlanmıyor adeta. mesela kendi öz ablamla sohbete dalıp gülüşmüşüz diye beni bozmak için bir şeyler buluyor!!!!
kaç kere operaya tiyatroya gittik; şikayetten ve benim de tadımı kaçırmaktan başka birşey yaptığı yok. devasa huysuz bir bebeğim var sanki, sürekli memnun edip pışpışlamam lazım ama asssssla yetmiyor asla.
bir aile yemediğinde tüm gece memnun etmek için ne istediyse yaptım kendim yemek bile yiyemedim, dinlenip sohbet edemedim ama olmadı: arsız arsız daha fazlasını bekler hep şikayet eder!!!
zaten kendim ya da arkadaşlarımla da çıkacakken muhakkak peşime takılmanın yollarını arar; eskiden olsa ağzımdan kaçırırdım ertesi gün falan bir şey olacağını, o zaman ne yapar eder benimle gelip zıkkım etmeye çalışırdı. bahanesi 5 dakika kalır kendim dolaşırım olurdu ama külliyen yalan. herkesi sustutup kendi konuşup rahatlar. hiç demez bu kızlar akran senelerdir görüşmedi bir konuşacakları olur: aklına dahi gelmez rahat rahat susturur herkesi kendi konuşur!!! defalarca yaptı bunu.
ya da gitmemi engellemek için değişik yolları bulur: akşam banyo yapmama karışıp mani olur ki o gün saçım kötü diye gitmekten vazgeçeyim, öğlen sarımsaklı yedirir ki kokuyorum diye çıkamayayım. o da olmadı mı sivilcelerden ve götten dem vurur laf arasında. bu defa da moralim bozulsun da vazgeçeyim diye.
o da olmadı da muhakkak mı gideceğim: aklına ne kadar kötü anı olumsuz fikir geliyorsa sıralar! hemde ben hazırlanırken falan tepemde gölgem gibi beni oradan oraya takip ederek konuşur. kişileri tanımıyorsa dışarda yemek yemekten tiksidirir, filme girilecekse sinema salonlarının rahatsızlıklarını sıralar; karanlıkta dönülecekse de hırsızlık taciz tecavüz olaylarını! bombardıman.
daha geçende kırk yılın başı canım lahmacun çekti; zar zor bir yere gittik; burnumdan getirmek için uğraştı durdur. başka bir gün de kebap içindi.
tamam dışarda yemek evdeki kadar hijyenik olmayabilir ama ne yapalım eve mi kilitleyelim kendimizi. dışardan bir zarar bir tehlike kötülük mikrop almayalım diye evde hapis edip kendimizi kendimiz mahvedelim delirtelim hasta edelim?????????????
dedim ki bir gün inşallah büyük bir hastalık kaparım da geberirirm kurtulursun işte bu dertlerden sende. kapanırsın eve admını atmazsın dışarı!!!!! öyle mi demiş o!!!!
demez ama o manaya getirir: manipülasyon uzmanıdır kendisi!
ama soracak olursan abartılı övünmelerle de doludur: gençken ne kadar sosyalmiş ne kadar popülermiş ne kadar gezmişmiş anlatmaya doyamaz, bitiremez. ama demez ki bu kız gezmiyor! aynı şey değil ama diye de bir savunusu var!!
mesela çocukken gençliğinde ne kadar aile eş dost toplantıları, piknikleri, gezileri, ev yemekleri olmuş da bununla övünür durur. asla aklına gelmez bu kız assssla pikniğe gitmedi mesela. boşandıktan sonra tüm hayattan elini ayağını çekip herşeyi kendisine men etti bizi de beraber!!
senede belki 2 b3lki 3 kere teyzemler teşrif ederse bir değişilik yaşarı bir sosyallik bir aktivite!!! sadece o zaman fotoğraf çekilir elimize de yüzümüze de çoktur!!!! olmadığı seneler umurunda olmazken kendi gençliğini övünerek gözümüze sokar!!!
gençken çok sosyalmiş de çok popülermiş de bitmez abartılı övünmeleri ama bana bi kahve içmek için çıkmak bile gereksiz anlamsız!!!!
bir gün bir kaç arkadaşla iş sonrası buluşup bir şeyler atıştırıp filme girecektik. aman bunun için ne kadar uğraştı gitmeyeyim diye!!!!! gölge gibi her yana peşimde elindeki sigarasıyla olumsuzluk akıtıyor. söz veriyorum yediklerim zıkkım olacak filmi izlerken de eğlenmek yerine şimdiye kadar olmuş bütün olumsuzlukları hatta dünyada olmuş olanları düşünüp asık suratla oturup filmdende bir şey anlamayacağım: sırf arkadaşlar uyumsuz demesin diye gidiyorum 1 dakika bile keyif almayacağım söz asla mutlu olmayacağım!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! dedim.
aman o öyle mi demişmiş!!!
hemen de buna sığınır. çünkü her söylediği lafların arasına gizlidir üstü örtülü ve imalıdır açık değildir diye ben hiç bir şey anlayamam diye bekliyor.
hani evden hiç çıkmadığım, evde pinekleyip temizlik yapıp boyuna tv izleyip tıkındığım zamanlar da oldu, hiç bir şeyden memnun olmadığım makyaj yapmadığım tam hayal ettiği gibi saçıma bile şekil vermediğim güzel giyinmeye özenmediğim oje sürmediğim çıkmadığım alışveriş bile yapmadığım falan: eee memnun muydu! tatmin olmuş muydu hayır o zaman da asosyalsin hareketsizsin pısırıksın takıntılısın bakımsızsın derdi. yani ne yapsan tam tersini savunur!
şimdilerde de bana iş dışındaki aktiviteleri fazla görürken ablamın gittiği spor ve kursları bana övünerek anlatıyor mesela. ablam yaptığı zaman doğru yerli yerinde gerekli güzel ve anlamlı ama ben yaparsam aynılarını gereksiz müsriflik saçmalık zaman kaybı oluyor: baltalamak için uğraşıp duruyor.
ablam tabi ister araba alıp annemi gezdirmemi böylece kendine iş düşmeyecek; telefonda saatlerce konuşulmayacak!
kışın hastaydım ablam bize gelmişti; hem ateşliyim hem migrenim tutmuş. tüm gün yataktan çıkamadım a yalaka annemle saatler bile geçirmeye dayanamadı da beni annemle ilgilenmemekle suçladı pişkince!! kulak damlası nasıl damlatılır bilmiyormuşum, hasta uyuyan kardeşini kaldırmış surat asarak sen damlat diyor ve ben değil de o daha iyi bir evlat daha iyi bir insan oluyor!!
bir yere beraber gidilecekse de mahsus kocasıyla sıvışır ortalıktan ki annesinin şikayetleriyle falan uğraşmasın annem de bizi boşladın demez de bir yarım saat tek başıma güneşlenmeme bozulup saydırır eleştirileri.
2 dakika gözden kaçırınca başına bişey gelir beni suçlarlar: hani anneni benden çok seviyor ve önemsiyordun ya niye girmedin koluna?
sanki kendisiz zengin evinin şımarık sorumsuz kızı da ben hizmetçisiyim!!!
kulak damlası ayağındaki nasıra bile pomadı ben sürüyorum da gene ben değil ablam daha iyi bir insan ve evlat !!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder