31.05.2018

arada sırada böyle belgesel izlemişse yaylada köyde yaşayanları aklına yaylaya ya da köye yerleşmek saplanır. trt'de bir belgeselde izlemiş özenmiş.
5 yıldızlı otelde rahat edemeyen bin tane kusur bulan biri ne yapacak yayla ya da köy evinde acaba. öyle süper lüks bir ev alacak halimiz de yok yani.

hayal ediyor bahçesi olurmş da taze sebze ekermiş de... tamam da ne çok yürüyebiliyor ne çok hareket edebiliyorsun. emir verip bana yaptırmak sonra beğenmeyip eleştirmek ve sürekli talep etmek daha zevkli tabi. bana işkence ederek mutsuz etmek daha iyi.

tabi harika olur tüm eşşeklikleri angaryaları ben yaparım üstüne 1 gram takdir görmek yerine durmadan eleştirilirim.
ama en güzeli ablacığıma taze doğal sebze meyve yollamak için tarlada kendimi heba edecek olmam. ya da inek alırmışız sütünden peynir yapıp ablacığıma yollarmışız taze taze.
benim için değil yani. ne hoş.
ben ne anlarım bağ bahçe hayvan işinden. ablam taze doğal beslensin diye hayatımı feda edeceğim güneşin altında tarlada çürüyeceğim. bir de bari teşekkrüler takdirler alsam sürekli de yerileceğim.
mesela beceremiyorsam sebze falan istediği gibi olmamışsa ya da mesela ben yorgunluktan yıpranıp hastalanırsam. nasılsa sürekli kusur bulunabiliiirrr!!!! ve bana laf sokulabilir.

bahar geldi mi de aklına yazlık düşüyor. erkenden gidelim istiyor. ya ben okula zor giderim o zaman. anlamıyor ki. keşke gitmesemmiş bir bok da yokmuş. madem bok yoktu ne diye öğretmen ettin? iş bulamıyorum diye laf sokmak büyük haz veriyordu demek bulunca da bırakayım diye uğraşıyor....

erken gidelim ya da tamamen yerleşelim. sanki yazlık buradan iyi. daha kalabalık daha gürültülü daha çok çocuk var haliyle çığlıklar gürültüler ayağına dolanmalar!! sitede bir yere giderken sövmeden gidemiyor ama niye bir de yerleşelim???

ev ufak diye rahat ediyormuş evin içinde yorulmuyormuş burada yoruluyormuş.
benim rahat edemediğimin farkında ya esas zevk aldığı şey o. orada kendi odam dolabım banyom yok; her sabah annemin ayak sesleri ve şahane sigara dumanıyla uyanıyorum ya. ben mutsuzsam kendisi memnun. o sıcak havalarda ne pencere açtırır ne klima yaktırır ne de vantiratör. hepsinden bir korkusu fobisi var. pencereden böcek ya da hırsız girerse. klimadan hasta olursak. vantiratörden tutulursak!!
kendisi ufak bir pencereden demirli ve telli rüzgar alıyor azıcık odasında uyuyor mışıl mışıl ben kuytu köşemde terleye terleye....

kuaför fobisi - sahte iltifatlar- göstermeli/rol kesmeler....

hemen hemen her gün saçıma iltifat ediyor!!??
tabi kendisi hiç farkında olmadığı için benim de anlamayacağımı düşünüyor. normalde bana iltifat etmez ki. tam tersi laf aralarına iğneler sıkıştırarak sürekli iğneler, eleştirir, yerer, küçümser.
bu senelerdir böyle yani doğduğumdan beri bence.
iltifat gibi şeyleri sadece başka insanlara göstermelik olarak yapar; aman bak öğretmen hanım ne kadar sevgi ve anlayış dolu bir insan bak evladını ne kadar çok seviyor desinler diye. rol.
mesele bir keresinde dünürlere gösteriş yapacam diye masada başka yabancılar da var karşı tarafın tanıdıkları falan. evde bana kolsuz bluz giydim diye demediğini koymayan annem; ona göre 30 yaşından sonra kolsuz giyilmemeliymiş!!! sarkmış, kalın, alerjiden kızarıklıklar olan kollarımla insanların göz zevkini bozmayayım! daha eskiden küçüğüm diye bazı şeyleri giymemeliydim sonra aniden yaşlı oldum. pek çok şey için bu böyle önce küçüksün diye yapılmaz edilmez ilerde yaparsın diye ertelttirilir sonra aniden yaşın dolayısıyla yapamayacağım falan ima edilir!
neyse kolsuz bluz giymiştim tüm yemek boyunca sürekli kolumu okşadı sarıldı elledi! ama bana bayıldığından değil yani onlara göstermelik sevgi kumkuması rolü için!!! sıkıldım artık yani!
kocan olsa sevişmek için o kadar okşamaz be!!! hani normalde sevmez iltifat etmek okşamak falan sadece göstermelik olacağı zaman aklına gelir, olur olmaz yer ve zamanlarda öpesi elleyesi kıçını çimdikleyesi tutar.
mesela defalarca götünün çok ve çirkin oynadığını söyleyip hemen akabinde tanıdıklara rol için sokağın ortasında avuçlamaya kalkar!
sahte sevgi gösterisi. aslında bilerek abartılı yapıyor ki ben ergenken olduğu gibi sert tepki vereyim de kendisi sevgi ve anlayış dolu melek anne rolüne bürünsün ben de sert aksi huysuz evlat!!! bak huysuz çirkin şişko siviceli kötü huylu evladını bile sevgi ve anlayışla kucaklayan anne desinler.
ama sen bir başbaşa kal bakalım ince ince laf sokmalara bayılır. insana kendini kötü ve çirkin hissettirmekte üstüne yok.
yaşam sevincini çalar insanın! laf sokmaların üstüne bir de olumsuz şeylerden bahsederek!!!

bütün akşam yemekte bir yandan yedi bir yandan sohbet etti bir yandan kolumu okşadı. eş dost diyecek ki bak çirkin huysuz evde kalmış kız kurusu kızını ne kadar çok sevior. sıkıldım artık belli etmeden uyardım. bu ne yaa. bir de beni çok severmiş rollerde ki gülünç. evde hizmetçi köpek köle gibi davran acımadan aşağıla laflar sok dışarda aşıkmış gibi ufacık elleri sevişecekmişin gibi üstüde dolansın.
bir keresinde de saçımı okşamaya düzeltmeye kafayı takmıştı böyle rol kesmek için. hiç beklenmedik anda saçımı düzeltmeye kalkarken parmağını gözüme sokmuştu. tabi suçlusu benim hareket etme o zaman!!! köpek yada kedi miyim ben kımıldamadan okşanacağım sen sempatik görün diye.

evde temizlik hizmetçisi gibi davranır komşulara bile beni peşkeş çeker; onun bunun evini temizleyip ütüsünü yapacakmışımm. ama dışarda tanıdıklarla falan sahte bir sevgi gösterisi kıyamamalar.
normalde alışveriş yapınca ağır torbaları ben alırım beli ağrımasın diye ki sonra kaprisini ben çekiyorum. daha da kendisi de koluma abanmak ister mesela.
ama dışarda başkalarıyla; 1 tane tişört olan torbayı taşımaktan yorulmama kıyamaz numaralarında elimden alıp kendisi taşımak ister. bak ne kadar sevgi anlayış ve fedakarlık dolu bir insan nazlı'ya torba taşıtmıyor desinler!!

bu çift karakterliliğinin de hiç farkında değil. hele yüzüne vurulmasına katlanamaz. hemen senelerdir biriktirdiği asla unutmayıp bir kenarda koz olarak tuttuğu kusurlarını öne sürer mesela!!!
kendisi bir mükemmellik abidesidir!!! hani aynaya bakıyormuş banyodan sonra bir kusur göremiyormş bir tek azıcık göbeği ve göğsü sarkmış o da hep İKİNCİ ÇOCUKTAN SONRA.

benim doğmam bir milat. evliliği mahvolmuş memeleri sarkmış göbeği kalmış!! ne zaman konu açılsa hemen ikinci çocuktan sonra der. ablacığıma da bu espri ya da komik bir şeymiş gibi geliyor zira kendisi evlilik ve vücut mahvetmekle asla suçlanmadı!

bir sahte sevgi gösterisinden sonra da bir gün bana dönmüş Ü yaparak dudağını öpücük istiyor!!! çok seviyormuş ya beni!!! belli tüm kusurları bende görüyor bana baktığında kusurdan başka birşey göremiyor ama dışarda aman desinler ki ne kadar harika bir anne; masada --evde bana iki de bir kırk yaşına geldin diye laf sona annem ki ablam kırk yaşına geldi ama ona bu konuda laf sokulmaz onun dokunuşmazlığı var çünkü aşk çocuğu o_bu yaşa gelmiş kızından öpücük bekliyor.

"şimdi güneş kremli fondotenli yüzüm annecim" deyince de - madem kendi sahte ben niye gerçek olayım ben de sahte sevgi ve kibarlığa bürünüyorum!!-
çok sevgili çok anlayışlı çok hayran ya hayatını mahveden istenmeyen 2. çocuğuna!!; dudaktan öpeyim o zaman diyor???????????????????

kırk yaşına gelmişi anamı ağzından mı öpecem?????????? biz rus muyuz falan mıyız????????????

-------------


saçıma niye iltifat ediyor evde yabancı da yok??????????????

ya boktan saçma bir şey isteyecektir ancak o zaman beni kafalamak için fazla iyi davranır ya da saçma bir fobisi vardır beni bir şeylerden engellemek istemektedir.

son zamanlarda kuaförlerle kafayı bozdu düşman oldu çünkü. aklı sıra kuaföre gitmemi engelleyecek. kendisi de çok iyi saç kesermiş!!!! kısaltılması lazımsa kendisi kessinmiş!!!
hıı yolunmuş tavuk modelinde çok başarılıdır!!! besleme ya da yolunmş tavuk gibi görünmek istiyorsanız anneme kesitirin!!
hayır bir de kendi saçını gayet iyi kesiyor ama iş başkasına gelince, sabit fikirli ve modadan çok anlayan !!!! bir insan olduğu için harikalar yaratıyor.
bir gün beni kafaladı kahkülümü kesecek. hani kuaforler tarayıp ayarladıktan sonra parmaklarıyla tutup uçta dışta kalan kısmı keserler ya; annem de öyle yapacak sandım ama o içten kesti ve çok kısa bir kahkül oldu.
bir de zevk alıyor ki keserken ağzını hhhhııııh ohhh boka benzedi der gibi memnuniyetle kesiyor. emin harikalar yarattığına!!!!!!!

bir lafından gıcık kapmış bizim kuaförün geçen sene o zamandan beri sene de 1 bile gitmemeye karar verdi ve ben de gitmeyeceğim. ömrümüzün sonuna kadar bir daha asla gitmeyeceğiz kuaföre kendimiz keseriz.

hem bunun için telkinde bulunur hem de yakınızmızdan kuaförden çıktığı aşikar olan birine büyük bir hayranlıkla bakar, döner döner bakar uzuuuuun uzun süzüp iltifatlar eder arkasından.
ama ben ezik gibi kuaföre gidemeyeceğim başkalarına hayran ezik bakacak ve hayranlık besleyeceğim aşağılık kompleksiyle.

-----------
gecende haftalık sebze-meyve alışverişi için yakındaki markete gidiyorduk, ki geçen sene çalışan birinden nefret ettiği için bir daha adım atmayacağına yemin etmişti. çok konuşuyor herkesle o eğitimsiz tipler de laubali olmaya meyilli denyo laflar ediyorlar annemde küplere biniyor. çenesini tutamıyor ki 5 dakkada aile şeceresini anlatacak neredeyse; onları alakadar eder mi ya da anlatılır mı diye düşünmez sadece çenesi çalışır.
hatta bir gün hal hatır soran komşuya "nazlı'nın kistiyle uğraşıyoruz" demişti. kime neyse benim yumurtalığımdan!!! sanki kendi de dert ediniyor  ya da uğraştığı bir şey var. ama kendi menapozundan ya da ablamın çocuk sahibi olamamasından asla bahsetmek istemez. ama benim özel rahatsızlıklarımdan rahaaaat rahat bahsedebilir. bir gün de tutmuş kadın komşulara doğduğum zaman vajinamdaki bir et parçasından bahsediyor ben de kaç yaşına gelmişim.
en sevdiği benim sorunlarım ve kusurlarımdan bahsetmek ya da kendi sorunlarını çoğul konuşarak benim de sorunum saymak.
mesela bir çok şeyi yiyemiyoruz midemiz hazmetmiyor ve merdiven inip çıkamıyoruz uzun yürüyemiyoruz. beni hastalıklı biri zannetmelerine sebep oluyor. ondan sonra da beni birine niye düşünüp çöpçatanlık yapmıyorlar diye hayıflanıp bende arıyor kusuru; demek ki beni beğenmiyorlarmış.
beni hastalıklı yaşlı merdiven inemeyen yürüyemeyen bişey yiyemeyen üstelik kistli biri olarak tanıtıyorsun niye hasta ve üreyemeyecek birini düşünsünler akrabalarına????
işte ancak hasta moruk tipleri layık görüyorlar!! bunu da iyilik zannediyorlar. annem de razı herşeye ya. yaşlı anasına bakmam şartıyla benimle evlenecek biri vardı mesela annem önce olamaz diye düşünüp sonra mantığına oturtmayı başarmıştı. napalım bakarmışım yaşlıya sevapmış hem? böylece çalışmamış da olurum? eee hem evlenecem diye işten ayrılacam hem evliyim diye babamdan kalan maaşı bile çekemeyecem; harika tam ellerine düşmüş olurum işte kukla gibi köle gibi davranmaya iyice serbest olurlar!!!!!!!!!????????

neyse markete giderken, ya sokaktan biri geliyor, ben de koluna girdim annemin daha hızlı yürüyor destek alınca. ama tutup beni yavaşlatıp çekiyor. kadına yol veriyoruz???????? niye sen yaşlısın sana yol verilmeli. yaşlılar gençlere mi saygı gösterecek???????
ama kadını havalı buldu ondan, belli ki yakındaki mahalle kuaföründen çıkmış. birini havalı buldu mu hemen o özgüveniyle böbürlendiği hali gidip yerine kompleksler gelir!
kendinden bakımlı havalı konuşkan cazgır kendini göstermeye bayılan yüksek sesle konuşan tiplerin yanında sus pus oturur kalır!!!

kırk yılın başı bir arkadaşlarla buluşup sonra da evi müsait olan birinde konaklayacağız. eski dostlar partisi ya da pijama partisi gibi.
akşam kızlarlayken annem arıyor sıkılmış adres verecekmişim kendisi de gelip kalacakmış???????? değişikliğe ihtiyacı varmış!!
gelecek elin evinde bana kapris yapıp onlara rol keserken sonra başlayacak kötü olaylar külliyatından hikayeler anlatıp içimizi-ruhumuzu öldürmeye!
bana nasıl değişiklik olacak???????
kime ne?

arkadaşlarım da annem beni çok sevdiği için ayrı kalmaya dayanamıyor diye düşünüyorlar. ondan mı? bencillikten. ben niye eğlenip mutlu oluyorum olmayayım annem olsun? sanki de memnun olacak bir şeyden ama mesele kendinin kendini iyi hissettiği mutlu olduğu keyif aldığı anlar bulması yaratması yaşaması ortaya çıkartması falan değil asla; öyle durumları yadsır ve hır çıkartmak için gözlerini fal taşı gibi açar!!! mesele benim güzel zamanıma etmek!
her zaman ben eğlenmiş ve mutluysam bir süre için içinden içine sıçma isteği geliyor.

bir tişört beğenip aldım mı mesela hemen bir kusur buluyor; bir dikiş hatası kumaşında bir kusur ya da modelinin benim yaşıma göre genç kaldığını vurguluyor!!!
illa moralimi bozacak. böyle rahatlıyor.

gelecekmiş kalacakmış koyun koyuna yatacakmışız???????? tabi gece o kısa ve kalın bacaklarıyla gündüz yürürken ağrıyor dediği ama gece futbolcu gibi tekmeleyebildiği bacaklarıyla kollarıyla bana küt küt geçirecek!
kırk yılın başında bir kaç saat eğlenmem bile rahatsız ediyor ki o kadar da eğlenmiyorduk. hepimiz olmuşuz 38. kimisi evli kimisi boşanmış biri çocuk yapamadılar diye streste. herkes deet küpü yani aslında. 17 yaşında gibi eğlenemiyoruz artık.
ama bana bu bile fazla tabi.
demiyor ki çocukluk arkadaşı gençlerin arasında ne işim var.

tabi gelse kızlar da aile terbiyesi olan insanlar olduğu için üstüne düşecekler aman teyzecim orada rahat mısın minder yastık verelim aman teyzecim çay yapalım sana aman teyzecim ayağını uzat istersen falan diye. sonra şımarıp sürekli mızıl mızıl talep edecek ve sürekli de olumsuz şeyler anlatacak. hiç birşey hakkında güzel olumlu bir fikri anısı falan yok ki!!!

29.05.2018

senelerce öğretmenliği överek, gerçi işten yorgun geldiği zamanlar yani çoğu zaman sövüyordu da ama, bir kadın için en uygun meslek olarak gördüğü için bizi teşvik ediyordu.
zaten senelerce övdüğü ya da öğütlediği şeyleri gün gelir tamamen yadsır orası da ayrı.
senelerce de ben atanamadım diye ve ya özel bir okula kapağı atamadım diye laf vurdu durdu.
sonra gün geldi iş bulduk devam ediyoruz ama memnun değil! niye sürekli elinin altında hizmetinde değilim.
özel okul öğretmenliğini bomboş oturup yüksek maaş almak sanıyır hala sen ne dersen de annem öyle bellemiş fikrini asla değiştirmez.
senelerce öğretmen olalım diye kafa ütüledi, senelerce okuyalım diye atanalım diye şimdi de bana emlakçıda çaycı ol diyor?????????
bir ara da kafayı butiğe takmıştı. ?????? çok iyi anlamış modada!!!
modadan hiç anlamaz bir kere sadece kendi giyebileceği, yaşına işine gücüne boyuna falan uygun şeyleri bilir ve asla dışına çıkmaz. değişiklik sevmez çılgınlıktan nefret eder. renk desen sevmez abartı sevmez. bir de taşra tutuculuğuyla yaşımıza ve medeni halimize göre giyinmemiz gerektiğine karar vermiş.
sana bakan kaç yaşlarında evli mi bekar mı anlamalıymış?
ha bunları bana empoze ediyor ama sanmayın ki senelerdir evli büyük kızı için geçerli.
bana artık yırtık kot giymemem gerektiğini vurgularken, yakama ufak bir pin taktım diye söylenip moralimi bozmaya çalışırken ablacığım sırtı pasparlak payet işli kot ceketini giydiği zaman hayranlıklara boğuluyor iltifatlar yağdırıyor.
daha yaşlı ve evli olan benim sanki??? bakınca kaç yaşında evli mi bekar mı belli mi????????? yoo. ama benim için belli olmalı???*
her konuda her zaman çifta standarta ve ikilemlere sahip.
öğretmen olmayı dayattı olduk beğenmiyor.... kendi istedi dizinin dibinde okuyam sonra da sanki kendisi harvard bitirmiş gibi üniversiteme burun kıvırıyor. böyle deyince de imalı imalı benim zaten başka yerde başka bölüm kazanamayacağımı belirtiyor.
modadan çok anlarmış butik açalımmış!!!
öğretmen ol dedin olduk şimdi de bırakayım istiyor çaycı olam daha eyi!!???

butik açmak sanki modadan anlamakla alakalı, ticaret kafası yok ki bizde. sonra annem bu tutucu kafasıyla modern trend şeyler sattırmaz iflas ederiz beni borca soktun diye de kafamı ütüler!!!!
zaten o kadar aksi ve suratsız ki gelen müşterileri azarlar paylar bilmişlik taslar tartışma çıkarır kimse bir daha gelmez kimseyi de göndermez: müşteri azarlayan butik diye adımız çıkar.
sonra ben bulmuşum öğretmenlik işi neden butik açayım??????????

tabi üç gün sonra fikir değiştirip saçma övünmelere girer; kendisi olsaymış ayrılmasına müsade etmezlermiş peşinde kuyruk olup ayaklarına kapanırlamışmış falan filan..................

hani işsiz olsam ya da işimi sevmiyor olsam öyle bir yola girmeyi düşünmüş olsam neyse.  üstelik annemle butik ??????* bile bile iflas gibi bir şey. tüm gün tepemde herkese bilmişlik taslayıp fırça atacak bana da emirler verecek.... çok anlarmış modadan!!!

belli hala anneme göre tişörtler gömlekler pantolonun içine sokulmalı.
hala ceketin altından gömlek ya da tişört ve ya kazak assla görünmemeli.....

hele yeni trendleri anlayabilmiş değil. yadsıyor bile. seksenlerle doksanlardan az biraz hatırladığı var gerisi 60lar 70lerin en tutucu ben sıradan hali. anlamış modadan.
her defile izlediğimizde anlam veremeyen eleştiren herşeye olmaz ki diyen bir insan.
sadece giyilecek şeyler yapmalılarmış. dünya kendinden ibaret sanıyor..... kendi giymezse kimse giymez???????? dünyadaki çeşit çeşit insandan habersiz ki zevklerinden olsun...

bir öğrenmiş takım ceket-etek ceket-pantolon ya da en şahanesi saplantılı yelek-etek!!!!!!!!!!!!!!!!!!

25.05.2018

uğraşamam- senin suçun- kız doğmak - evcil hayvan -

senelerce evde hayvan beslemek için yalvardık hep uğraşamam derdi. gerçi saçımızı uzatmaya kalktığımızda da sinirlenip uğraşamayacağını iddia ederdi. kendi niye uğraşacaksa???
hala öyle.
anneme göre saçını uzun kullanmamak feministlik ve büyük bir isyan belirtisi!!! sadece bu konuda isyan edebilirim ama. saçımı bir erkek için uzatmayıp kısa kullanınca çok asi ve feminist olunuyor ama işi gücü bırak üstüste doğur tripleks villalara kapatıl olur yani. evlilik için herşeye razı olup başına gelen herşeyi olgunlukla karşılayıp eşşek gibi de çekeceksin. evlilik için herşeyi feda edebileceksin.
mesela ülkenin başka bir ucuna ya da dünyanın başka bir ucuna sırf evlenmek uğruna gidip sadece bir ev kadını olarak yaşayacaksın yıllarca oku-çalış-kendi maaşın-kendi emekliliğin falan olsun diye yetiştirilsen bile: amaaaaaaaaaaaaaaa saçını asla uzatmayarak feminist ve asi oluyorsun anneme göre.

neyse senelerce yok kedi yok köpek istedik tamam zor ve büyük sorumluluk ama kuş istedik ona bile razı olmadı. zorla bir kolay diye balık aldı. onunda temizlik takıntısından ikide bir suyunu değiştirmek ya da bize değiştirtmekten ölümüne sebep oldu; amaaaaa pişkince beni suçlamıştı. tabi önce ölümün ne olduğunu bilmeyen ahmaklarmışız gibi davranarak: babaannemizle dedmiz ölmüştü bir kaç tanıdık daha mesela ama o kadar kıt beyinliyiz ki ben 12 ablam 14 ve hala ölümü bilmiyoruz zannederek bize cennete gitti demişti. sanki cennete de inanıyor da!!!!
bir ağzını açtı mı iyi laf çıkmadığı için ama o kadar çok konuşuyor ki neler söylediğini hatırlayamıyor tabi.
hem zorla söylüyor ağlamaklı oluyor hem de rahat rahat tuvalete atıp sifonu çekiyor. sonra işine gelmediği anda da ölümünün sorumluluğunu balığın bana yıkıyor.
için için benden nefret edip şeytansı buluyor herhalde.
her fırsatta da eğer lafımda halimde babama karşı sempati hissetmişseydi mesela lafı seve seve zevk alıp mest olarak yapıştırırdı hala öyle: babam beni hiç istememiş!!!!!!! 1 çocuk yeter diye aylarca bağırmış 2. çocuk istemem demiş gebersin demiş yeri gelmiş anneme de geber demizş gebeliği gelişiyor diye. yani hem istenmemişim hem annem gebe diye bana hakarete ve bedduaya maruz kalmasına sebep olmuşum; üstelik karnı sipsivri olduğu için erkek diye düşünüp muhteşem evliliklerini düzelteceği ve zahir kafasını ütüleyip boğduğu adamın eve bağlanacağını ummuş yeni doğacak errrrrrrrrrrrrrkek bebekle ama büyük hayal kırıklığı işte! doğa doğa benim gibi bir kız doğmuş! ne kadar üzüldüyse 3 günde sütü kesilmiş!!! evliliğinin bitmesine de sebep olmuşumdur ben! bari tam anneciğime layık uzuuuuuun boylu sapsarı lepiska saçları olan en azından ela gözlü ve muti, mülayim, parmağında kukla gibi oynatabileceğin kişiliksizlikte, sesi çıkmayan ve aşırı hamarat bir kız evlat doğsaymış!!!! oysa kendileri gibi 152-168 cmlik kısa boylu esmer iki ebeveynden Rus güzeli doğabilirdi!!! bunu hak ediyordu en azından!!!!!!!! ailelerde 1er 2şer Boşnak kökenli varmışmış mesela ama işte o kadar kötü bir insanım ki ben genetik olarak onlara çekip sarışın doğmayacak kadar şeytansıyım!!! madem erkek doğmayarak hayatlarını mahvedeceğim bari hayallerindeki kız evlat olaydım ama olamadım!!! vah vah vah........


neyse balık ölüdükten bir süre sonra pişkince suçu bana yıkmaya kalktı. bir de mahsus yani benim suçum olduğu adli olarak kanıtlanabilirmiş de kendisi çok anlayışlı ve harika bir insan olduğu için cesedi saklamışcasına tavırlarla, laf soka soka yapıyor bunu. mütemadiyen bir suçluluk duygusu ve aşağılık kompleksi yerleşsin tabi.
aman tanrım kız doğarak annemin hakarete maruz kalmasına sonra da evliliğinin ve hayatının mahvolmasına yol açtım ve üstelik japon balığı katiliyim!!!!!!!!!!!!!!!! üstelik kara kısa ve çirkinim halbuki ailem norveç kıyılarından sarışın ve 2 metrelik vikingler!!!!!!!!!

neyse seneeeeeeleeeeeeeeeer sonra yani birkaç sene evvel muhabbet kuşu istedi ve bir çift aldık. ilk aylar benden daha çok sevdiğini sürekli ima ederdi. benden daha sevgi dolu benden daha merhametli benden daha düşünceli benden daha hak ve adalet duygusu gelişmiş!!!!!!!!!!! elbette benden güzel benden daha zeki benden daha başarılı...........

sonra ne oldu 3 ay dayanamadı.
çok ötüyorlarmış cırcırcırcır kafası şişiyormuş!!!

hani benden daha fazla seviyordun??????????
hattaaaaaaaa kuşlar benden daha çok anneciğimi seviyorlardı beni hiç önemsemiyorlardııı!!!!! ben elma verince yememiş korkmuş benden ama anneciğim verince hemen yemiş çünküüüüü onu çok seviyormuş.
çünkü hayvanlar sezermiş sevgiyi, iyi kalbi, yumuşak huyu işte!! ben iyi kalpli değilmişim yani. huyum da kötüymüş!!!!

tabi kendinin huyları mükemmel!!!! tamam diyelim ki sen harikulade fevkalade mükemmel bir insansın da ben diyelim hiiiiiiiiiiiiiç değilim.
neden????????????? beni sen doğurup yetiştirmedin mi? hayyyıııııır kendinin hiç alakası hiç payı yoktur. benim davranışlarımla ne alakası var melek annemin??????????????? ben doğuştan hattazigotken belliydi kötülüğüm. babama çekmişim!!!!!


ha çok seviyordu kuşları aşıktı evin bir üyesi olmuşları evladı gibi görüyordu seviyordu ne oldu 3 ay dayanamadı teyzeme verdi!!!! benim de söz hakkım yok yani!
teyzem de torun bakma derdine dalınca bakamamış komşusuna vermiş. ailecek sevgi anlayış dolular. ben hhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiççççççççççççç çekmemişim.

ben insan kılığında bir ucube ve şeytanım.


şimdi tutturmuş da köpek alalım!!!!!!!!!!!!!1 bir arada kafayı kediyle bozmuştu; hani yazlığın balkonundan sarkarak site bahçesinde dolanan kedilerle aklını bozmuş, bir dişiyi korumaya çalışıyor geceleri çiftleşmesini engellemek için çabalıyordu ya. gece yarıları balkondan sarkarak etrafına bakar bağırır çağırır olmuş; beni saat 15'ten sonra sokağa salmak istemeyen (sigara almak gerekirse hariç-sigara için vampirler-kurtadamlar ve tecavüzcülerin arasına salabilir elime sopa alırmışım) kadın gecenin köründe site bahçesinde erkek kedileri kovalamamı isterdi. daha ne saçmalıklar. metre metre duvarlara tırmanıp atlamamı ister; komşu sitelerin bahçelerine izinsiz girip kedi için dolaşmamı. kızsınlar hakaret etsinler kovsunlar deli kaltak orospu desinler kedilerden önemli miydi??????????
yani sonra kafayı taktığı çiftleşmesini istemediği dişi kediye yaklaşmasınlar diye balkonda plastik kaplar doluşu su fırlatmaya başladı bahçeye. bu arada en alt katta falan değiliz aksine en üst kattayız yani. sanki görebilecek. işte kendisi iyi seçemediği için ben sabahlara kadar uyumayıp erkek kedileri kovalamalıydım bahçede. benim yüzümden su dökmek zorunda kalmış!!
ve komşunun birini baştan aşağı ıslatmıştı.
kadın kızar tabi ama anneciğim yanlışlıkla oldu özür dilerim demek yerine ikisi de hakaretlerle kavgayı büyüttü. bir yerde  de ben müdehale edince kadın bana orospu kaltak diye bağırdı ama annem buna üzülüp güceneceğine kin tutacağına kedileri daha çok önemsedi.
ben gece bahçeye inmiyorum diye su dökmek zorunda kalmış ve yanlışlıkla komşuyu ıslatmış benim yüzümden!!!! bak kediyi gene zorla becermiş erkek kediler gebe kalacakmış gene nasıl bakacakmış yavrulara!!!!!!!!!!!!!!!!!

eve kedi köpek almak ister ama bununla uğraşacak ne mecali ne sabrı var. çaresi de benim bakmam. nasıl bakacam? ben işteyken sen ne yapacan? çare de işten ayrılmam!!!!!!!!!!!!!!!1 kedi bakacam diye işimden istifa edecem. 3 -5 gün sonra da beni işsizlikle beceriksizlikle yargılayacak... kendisi olsa paçasına yapışır bırakmaz yalvarırlarmışmış. e emekli olurken bir kişi bile itiraz etmedi kal biraz daha demedi ya??????? hemen olmayabilirdin emekli???????*

şimdi de köpek istiyormuş. yanına da bozacının şahidi şıracı ablamı almış. ne güzel olur diye gaz veren hayaller kuruyorlar. hem anneciğim evde yalnız kalmaz can yoldaşı olurmuş.
tabi tüydü aşıydı hastalıktı kakaydı tüm pis işleriiiii bana yıkacak kendisi gerine gerine köpeği sahiplenip kendisini daha çok sevdiğini iddia edeceek!!!!

ablam niye almıyor ya hazır ev boş çocuk yok yoldaş olur size işte. ama kim uğraşacakmış ya onla? o çok sosyal çok meşgul çok yoğun bir insanmış!!!!!!!!!1
ay ben de ne kadar cahil ve anlayışsız bir insanım yaaa.
ben yoğun değilim tabi ben sosyal ve meşgul de değilim. işim gücüm yok. yorgun da gelmiyorum eve. üstelik kaka temizlemeye de tam ben layığım!!!!


kendine kolay gelir tabi kolaaaay diyor. tabi nasılsa yapmak istemediğin her işi her angaryayı kocana yıkıyorsun herşey kolay gelir sana tabi. evcil hayvan da tamir tadilat da araba bakımı da vergi de.... nasılsa yıkmış üstüne eniştenin. kırk yılın başı kendi arabasına birşeyler yaptırmak durumunda kalınca aylarda dırdırdırdrı yakındı durdu ama çenesi durmadı. kolaydı hani?***

pis işleri başkasına yaptırıp sefasını sen sürünce kolay gelir tabi.

neden evlenmediniz yeniden? - neden doktor olmadınız peki?

birileriyle konuşurken ve konu açılmışsa çocukluk hayallerinden annem bir kaç defa çocukken hep doktor olmayı hayal ettiğini söylerdi. hem de garip bir hüzünle söylüyor ve karşısındaki merak ediyor neden olamadı? haliyle soruyorlar mesela neden olamadınız diye.
o zaman gene hüzünle ve mazlum hallere bürünerek ama mimikleriyle bizi ima ederek olamadık işte falan diye geveleyip iç çekiyor.
duyan da bizi 16-17 yaşında doğurmuş sanır!!! 28-30 yaşına kadar aklın neredeydi???????? insanlar o yaşta uzmanlığını falan almış almak üzere falan oluyor!!! biz doğmadan çok önce öğretmen olmuş zaten. ee olmayaydın da gidip tıp okuyaydın kim tuttu seni?
dedemler engel değilmiş ekonomik olarak da iyi durumdalarmış. zaten ülkemizde hangi ebeveyn doktor olmak isteyen evladına hayır der!!!!
hangi ana-babaya baksan hepsine kalsa tüm evlatları doktor olacak.
çünkü doktorluğu kazanmak demek zeka demek. demek ki çok zekiler yani o kadar zekiler. ama diğer meslekleri seçenler o kadar zeki değiller.

mesela neden tekrar evlenmediniz gibi bir soru sorulduğunda da bizi ima eder. ama yalan. bir zaman bir adamla evlenecek gibi olmuştu; o da dulmuş ve bir kızı varmış. ne kadar şevk gelmişti anneme üç kız kardeş olacakmışız. iyi olurdu da kız zaten hasta ruhlu gibi birşeydi. bir-iki kere grupça yemeğe gitmiştik de. belki annesi kafasını ütüleyerek sırf eski kocasından intikam almak için kızını kullanıp kızın kafasını kötü fikirlerle dolduruyordu.
bu her zaman yapılan bir şey; evlatları koz olarak kullanmak. birbirlerine olan kin nefret ve intikam duygularından gözleri körleşiyor; o çocukları nasıl bir hale soktukları psikolojileriyle falan ilgilenmiyorlar. göremiyor ve de görmek işlerine de gelmiyor.
sonradan evlenince hangimizin evinde oturacağız diye kavgaya tutuşmuşlar ve araları bozulmuş. ama annem herkese detay vermemek ve bulaştırmamak için kısa yoldan paçayı-sorgulamaları sıyırmak için suçu bize atıverdi: "kızlar istemiyor"- sanki çok konuşmayı ve herşeyin aşırı detayını vermeyi sevmiyormuş gibi -

herkes de zaten inanmaya dünden hazır ve nazır. oh paçayı sıyırıp rahatladı; akrabalar eş dost bizi çimdikleyerek köşelere sıkıştırıp azarlayarak suçlayarak rahatladılar ama annem mazlum göründü. sonunda bu yalana da kendi de inandı annem.
hala soran olursa yine doktor olamadığını söylediği gibi boynunu büküp dudaklarını büzüp gözlerini veririp masum hüzünlü mazlum kadını oynayarak bizi ima eder.

böyle durumda ben de eski çaylak değilim sürekli azarlanan haşlanan aşağılanan: lönk diye söyleyiveriyorum gerçeği!!!!
hani sanki utanılacak birşeyiş gibi doktor değil de öğretmen olmuş olmak ya da ikinci evliliği yapamamak bir bozuluyor ki!! kendi gururu çok önemli ama bizim gururumuzun incinmesinde bir sorun görmüyor!!! .çünkü en gururlu o!!!!!

24.05.2018

evlilik için tüm hayatını feda etmek _ emlakçıda çaycı olacağım

eskiden işi gücü evlenmek ve üremekten başka bir şey olmayan kendi ayakları üzerinde duramayan maddi manevi özgürlüğü olmayan kadınlardan ölesiye nefret eder bıraksan saatlerce küfürler beddualar eder böylelerine lakaplar takardı;
anca kocalarının altına malak gibi yatmayı bilirlermiş,
anca bebek doğurmaktan başka birşeyden anlamazlarmış,
ayaklı am,
amcık karısı,
yarak yemiş gibi yeni sıfat tamlamaları geliştirirdi.
bizi de okuyup kendi işiniz gücünüz maaşınız emekliliğiniz paranız olacak diye kafa ütüleyerek yetiştirdi. ama 60 yaşından sonra iyicene hızla aksine meyletmeye başladı.
ne kadar okumamış çalışmayan kadın varsa hayran hayran bakıyor övüyor.

mesela bir tanıdığımızın benim yaşlarımdaki kızı 2 sene sınava girerek kendini paralayarak ama sinir hastası mı oldu bağırsaklarında midesinde türlü hastalıklar çıkartarak yani ruhunu hasta etme pahasına ailece çıldırmış bir hırsla boğaziçi ünüversitesini kazanıp mühendislik okudu.
aman mezun olunca ne kadar gurur duyup övünerek böbürlendiler. ülkemizin sayılı üniversitesinde mühendislik okumuş. demek ki çok çok ama bizlerden kat be kat zeki ve başarılı bir insan.
bravo iyi olmuş.
ama sonra ne oldu? kıymetini mi bildiniz emeğinin eğitiminin.
bir kaç şirkette işte çalıştıktan sonra nasıl olduysa bir emlak şirketi mi inşaat firması mı neyse bir işe girdi. bu sayede tanıştığı mağara adamı kafalı bir müteaahit-mühendisle evlendi.
senelerrce verdiği emeği hem de ruh ve beden sağlığını feda ederek, hiçe sayıp elini eteğini işten güçten çekip boyuna çocuk doğurttular. efendim şehir dışında triplex villada yaşıyormuş!!
ne şahane!! evden bir başına adım atamıyor! adeta lüks bir hapisanede! boyuna da hamile.

o kadar memnun ki ailesi de ve etrafta tanıyanlar çok mutlu ve memnun. ya kız boğaziçini kazanacam okuyacam diye senelerce hastalıklar yaşayıp antidepresanlarla yaşamadı mı????????? her lafınızda tepeden bakarak kızınızın zekası yeteneği ve bilgisyle övününmediniz mi??? şimdi eve kapatılmasından nasıl bu kadar memnun olabiliyorsunuz???
ben anlamıyorum.

yani hem çok iyi eğitimler alıp kariyer yapacam diye göbeğini çatlatsın hem de evlilik uğruna hepsini feda edip sadece bir bebek fabrikası gibi zindanda gibi yaşasın.

annem de çok beğeniyor!!! eskiden hele böyle okumuş ama kocası için hayatından vazgeçmiş kadınlara sinir olurdu. şimdia adeta aşk yaşıyor....

geçende alışveriş yaparken bir ingilizce kursundan arkadaşımla karşılaştık. çok güzel bir kızdır. uzun boylu kumral çok da karakterli ve iyi huyludur. annem gördüğünden aşık olmuş saatlerce bana  sadece 1 kere gördüğü arkadaşımı anlatmıştı ben bilmiyormuşum gibi hallerde bir de. ama nedense gitmiş bu kadar iyi güzel ve eğitimli kız öküz gibi üstelik çok da çirkin ama bariz çirkin bir adamla evlenip işi gücü bırakmış!
adam hemhade'den kısa hem yaşlı hem göbekli hem de suratı çırkin; hani bari tavırlarıyle güzel biri olsun ama değil; alışverişte bile tersleyip duruyor kızı sürekli azar halinde.

ben gerçekten iyi niyetli bir insanım düşündüm ki hande hem kişiliği hem terbiyesi hem eğitimi hem de güzelliğiyle daha iyi bir hayat arkadaşını hak ediyordu. ama anneme göre harika zaten. öküzün teki için işi bırakmış anca çocuk peydahlamış.. hani bari sevgi saygı görse de mutlu olsa bırak işi mişi ama besbelli mutsuz.

ne kadar harika yapmış anneme göre ama..... ne kadar tersine döndü kafa yapısı annemin...

eskiden giyim kuşam konusunda da mesela isyankardı. 80lerde kadınlar öyle fazla pantolon giymezmiş. arkadaşları da teyzem de alma giyemezsin dediği halde ceket pantolon takım bir kıyafet almış, soluncaya kadar da giymiş. çok isyan ederdi buna.
yani kadınlar şunu giyemez bunu edemez düşüncesine.
bir avrupalı gibi medeni olduğunu iddia etse de öyle değildi tabi işin aslı, sonuçta anadoluluyuz ve taşralı tutuculuğuna sahip inkar etse de. ama neyse isyan ederdi kadın-erkek eşitsizliklerine kadınların yapamayacağı düşünülen konulara kısıtlamalara....

ama zamanla bu konu da da aksini savunmaya başladı.... yaşa medeni druma işe göre daha dar görüşlü gibi giyim konusunda da daha tutucu oldu.

şu mühendis-müteaahitle evlenip triplex villaya kapatılıp zırt pırt çocuk doğurtulan aile dostumuzun kızına o kadar hayran olmuş o kadar özenmişti ki bana harika bir iş bulmuştu evelki sene: öğretmenliği bırakacakmışım bilmem nerden arkadaşının bilmem nesinin oğlunun açtığı emlak firmasına girip çalışacakmışım!!! ben de saf saf ne anlarım ben emlakçılıktan yaa diyordum meğersem çaycısı olacakmışım emlak firmasının!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ne harika ne şahane!!! sen senelerce oku yüksek lisans yap atanacam öğretmen olacam diye yırtın, türlü alerjiler sinir bozuklukları yaşa, sana yaşatılsın ve sonunda doğru düzgün bir özel okulda öğretmenlik işi bul ve sürdürüyor ol ama senelerce "atanamadın ben olsam şöyle atanırdım böyle atanırdım, ben olsam şöyle iş bulurdum böyle iş kapardım, ben olsam okullar kapımda dizilir beni paylaşamazlardı" diye sürekli psikolojik baskılara maruz kal annen tarafından ve bu işi buldun diye hiiiiç memnun olmasın ve sana bıraktırtmak için türlü bahaneler arasın; ama tut ki bıraktın 3 gün sonra gene aynı söylemlere başlayacağına şüphe olmasın ama sen gül gibi işini ona buna çay kahve yemek yapmak ve yerleri klozetleri temizlemek için bırak!!!! ne efendim belki beni de bir müteaahit alır mı hayalleriyle benden daha az eğitimli insanlara hizmet edeceğim!!!!! öküz davar ayının biri beni eve kapatıp sürekli hamile bıraksın diye. çok mantıklı doğrusu hayran kaldım. sanki hiiiç de tanımıyoruz kendisini. sıkıldığı an yan çizip pişkince aksini savunur ve beni "çaycı" olmakla suçlar ve aşağılamaya çalışır.
zaten esas istediği o sanki; daha aşağıda olayım ki rahat rahat sokabilsin lafları.

22.05.2018

site giderlerini ödemek ya da ödememek işte bütün mesele bu

tenefüste arıyor bir telaş bir endişe bağıra çağıra anlatıyor.
her zaman öyle bağıra çağıra isyan ederek haykırarak şikayet ederek anlatır zaten ne anlatacaksa. ama yeni bir şey olmuşsa daha da çok bağırıyor.
apartman toplantısında site bahçesine çardak yapılması kararı alınmış ve çocuk parkı yenilenecekmiş.

büyük isyanda bağıra bağıra isyan ediyor. ama bu yazdığım gibi değil; yani önce temayı anlatıp sonra detaylara geçmez. çünkü saatlerdir bu olayı düşünüyordur zaten ve kafasında ne kadar kurduysa oradan aniden giriş yapar ve sanki zihnini okuyabiliyormuşcasına ortadan dalar konuşmaya. çıldıra çıldıra anlatır. susturup da mesele ne deiye sormanın manası yok o konuşmalara dalar dalar.......

ona kalsa derse girmeyip 1 saat annemin yakınmasını dinlemeliyim tabi....

500 milyon toplayacaklarmış. veririz napalım diyorum isyan ediyor itiraz ediyor çıldırıyor....
vermeyiz o zaman diyorum o zaman da bağırıyor çağırıyor isyan ediyor.

çözüm önerisi istemiyor ki!!!! sadece bağırmak çağırmak konuşmak isyan etmek ve deşarj olmak istiyor!!
ne senin durumun önemli ne başka bir şey sadece deşarj olacak sen kimsin ki seni düşünsün.

tenefüs bitip derse girerken hala konuşuyor!!! ablam demiş ki nazlı kendine kulaklık alsın o zaman sen kulaklıktan konuşursun!!!

derste de kapatmayacam telefonu da kulağımın içine bağırarark konuşacak sürekli yani!!!!! harika!!!! tüm  kötü olay durum haber vb şeyleri de hiç susmadan beynime kulağımın içine anlatır işte!!!
derste yemekte tuvalette banyoda aaaa uyku da da!!!!

nefes almayayım bir şey yapmayaym annem deşarj olsun diye tüm gün onun bal damlayan ağzından çıkan insanın ruhunu yaşama sevincini emen intihara falan bile manipüle eden konuşmasını dinleyem!!!!!!!!!!!!!!!!!!

doyamıyor bağıra çağıra telefonda isyan etmeye; böyle deşarj oluyormuş!!!! başkasının kafası şişerse şişsin ona ne??? o nasıl deşarj olacak? onu ne ilgilendirir nasıl olursa olsun!!!! doymamış akşam daha eve gelir gelmez kapıyı açar açmaz başlıyor. sanki ben habersizim ve ya anlayamamışım!!! zaten telefonde 3 tur aynı şeyi döndüre döndüre anlattın!!
tabi ki koridorun-girişin ışığı açık değil karanlıkta yine; tabi ki içeri hemen giremiyorum çünkü giriş dar ama annem çekilip yol vermiyor; tabi ki kapı ağzında dikilip elinde sigarayla dumanını etrafa yaya yaya konuşuyor. tabi ki bir içeri gireyim diyorum ama kımıldamıyor!!!!! zorla anneme duvara sürtünerek geçip ışığı açıyorum annem hala dumanlar saçarak isyan ediyor!!!!
öderiz napalım mecbur desen çıldırıyor; haksızlıkmış da biz bahçeyi bilmem neleri kullanmıyormışuz da bizde çocuk yokmuş da bize neymiş oyun parkı da!!!!!
ödemeyiz o zaman dersen de biz kötü olurmuşuz da fakir parasız zannederlermiş de uyumsuz olurmuşuz da o efendim dünyanın en uyumlu en anlayışlı en medeni insanlarındanmış da!!!!!

bir çözüm önerisi istemiyor ki!!! sadece bağırıp çağırıp sabahlara kadar aynı lafları döndürerek konuşup uyuyamayıp sinir hastası tansiyon hastası olalım istiyor!!!!

tüm yemek boyunca da 4 turu anlatıyor ennnnnnn baştan!!!! mecburen dinliyorsun!!!! zaten girerken de eve peşimde oradan oraya dolandı durdu baştan anlatmıştı masaya oturur oturmaz da bir heyecan bir şevkle ennnn baştan gene anlatıyor. resmen büyük zevk alıyor böyle aksi böyle olumsuz durumlardan. nasıl bir şevk geliyor anlatamam. enerjiyle keyifle doluyor olumsuz durumlar çıkınca!! ir de huzur istediğini iddia ediyor!
senin gibi bir huzursuzluk paratoneri nasıl huzurlu yaşasın ki????? nasıl huzurlu olsun? asla. buluttan nem kapan moral bozmak can sıkmak için bahane arayan bir insan.
sadece kendisi üzülmek sinirlenmek vb istemiyor çevresindeki herkesi bo antipatik kaosa sürüklemek bu girdapa çekmek istiyor. ta ki kendisi rahatlayıncaya kadar.
kendisi deşarj olup rahatlayıncaya kadar yüz kere anlatıp seni şişirir moralini bozar ve orada bırakır. sen o haldeyken de sana pişkince dönüp ne kadar karamsar ne kadar olumsuz olduğunu moralini bozup tadını kaçırdığını söyler!!!!!!!!!!!

sensin kafamı şişiren mesela 3 gün susmamış ağzından tek bir olumlu laf çıkmamış aynı meseleleri döndürüp durmuş ve her boktan anıyı konuyu babaannendedenanneannenbaban tamlamasına bağlayarak tüm eski kötü anıları da deşerek susmamış sonra da utanmadan senin moralini bu kadar bozmuşken sana içimi sıktın diyor ve gayet de pişkin bir halde kendisinin asla moral bozmadığını iddia ediyor.
böyle bir insan işte.


huzur istiyormuş huzur!!!!!! köye ya da yaylaya yerleşip çok az insanla muhatap olmak istiyormuş o artık. sanki köyle yaşarken insanlarla muhatap olunmuyor.

ne güzel ben de genç yaşta inzivaya çekilip öleceğim günü bekleyeyim!!!

zaten hiç olunmasa gerçekten; yiyeceğini bile önceden depolasan kendin yetiştirsen tamirini bile kendin yapsan; diyelim ki sadace 1 insanla muhatap oluyorsun gene bulur çıkarır birşey!! hiç mi olmadı eskileri deşer!!!! bayılır eskileri deşmeye....

21.05.2018

yangın merdiveni _ göze böcek ilacı sıkmak

hemen kısa bir süre sonra yani Pelin hanıma temizliğe yardıma - yardım da değil dediği aslında o yemek yaparken evi ben temizleyecem?? hani tek başına yapamadığı bir şey olur da rica eder. öyle bir şeydeğil. zaten anladığım kadarıyla kız istemiş de değil annem aşkından dolayı hemen atlayıp teklif etmiştir. aman aşkı pelin yorulmasın!!!.

bir süre sonra herhalde pelin yemeği yakmış falan olacak ki her yeri yanık kokusu dumansı hava doldurdu. tabi ki benim yüzümden!! anası kaynanası yüzünden olamaz benim yüzümden yardım ve hizmet etmek benim görevim çünkü.

bayağı bir dumansı yanık kokulu hava doldurdu apartmanı. annem bir telaşladı ki sit-kom misali. tutturdu da yangın merdiveninden kaçalım diye.
yemeği yakmış belli ki gerek yok havalandırırız her yeri geçer. çokmölüm korkusu aldı annemi sanki. yangın merdiveni diyor başka birşey demiyor.

ne mümkün? fazla eşya deposu gibi yangın merdiveni kısmı binanın, üstelik bazı ampuller de yanmıyor bile. ama anlamıyor o kadar telaşlanıyor ki illa da oradan çıkıp kaçacakmışız!!!

illa kapısına gidip açtık ama o kadar korkmuş ve telaşlanmış ki acelesinden beni ittiriyor da ittiriyor. tüm yangın merdiveni boşluğu kutular, dolaplar, bisiklet ve bebek arabası gibi fazla eşya dolu bizim katın da lambası yanmıyor. ama aşırı zekadan annem bunu anlayamıyor ki. ittiriyor beni de ittiriyor.
hadi geçelim ne duruyorsun hadi çıkalım çekil ne duruyorsun?????????

ne eşyaları görüyor ne her zamanki gibi kendi duygu ve düşüncelerinde takılı olduğu için beni duyuyor. geçip kaçacakmışız ben dikiliyormuşum!!!! yer yok yer yok nasıl geçeceksin?????????
anlamıyor ki o telaşlı telaşlı konuşuyor bağırıyor; iyice bir ittiriyor beni. neredeyse merdivenden yuvarlanacaktım eşyaların üstüne!!!

ben sinirlenip bağırınca da aç o zaman yolu diyor!!!!!!!!!1 fazla eşyaları kaldıracakmışım da anneciğim yanarak ölmesin ramboyum ya ben onun bunun yığdığı eşyaları kaldıracağım???

anlamıyor ki yemek yanmıştır sadece ve yangın merdiveni kısmı karanlık kalabalık eşya dolu!!! fener tutacakmşım önden gidip açacakmışım annemi indirecekmişim!!! 2 basamağı zor iniyor ve hala bana bağırarak bir de sırtıma falan abanmaya çalışıyor manyaklaştı!!!! ben kızıp bağırıp geri itekleyip beni bırakmasını sağlayınca da beni kendini ölüme terketmek istemekle suçluyor!!!


bir arkadaşım vardı Adana'daki depremi yaşayan annesi babası hep dermiş ki bir daha olursa sakın ola bizi düşünme, ilk kendini kaç kurtar sonra görevlilerden yardım istersin bizim için. sakın bizim için binada kalma. bir de bizimkine bak?

60 kiloluk anamı sırtlayıp eşya dolu karanlık merdivenden indireceğim!! yangın bile çıktığı yok üstelik!!

gerilim ile sitkom arası bir sahne. yani bana gerilim ama izleyen olsa bildiğin komedi.

gerçekten yanıyor sanırsın altı üstü duman o kadar velveleye veriyor ki tepem attı artık ya. beni eşyaların üstüne itiyor kendisinn ağırlığıyla beraber birde. sakatlanıversem de hiiiç umrunda olmaz şikayet eder bıkmış benimle doktora gitmekten diye!!!! bir zaman kist için doktora giderken böyle diyordu. bıkmış usanmış!!!! e gelme o zaman. ama olmaz bir fantezisi var; doktorla beraber amımı incelemek!!! ultrasonu bir türlü kabullenemedi; illa alttan bakılacak diye hayal ediyor. doktor da hemşire de evli olmayanlara öyle yapmıyoruz dese de hayali götten sokarlardı eskiden demek!!!
ne güzel hayaller benim için; onun bunun evini temizleyip götüme birşeyler sokulması....


yangın falan olmadığına inanmıyor, ben annemi ittirip eve geri çıktım. yanarak ölecekmişiz!! bizde yangın yok ki? salağın teki yemek yakmış altı üstü niye yanalım??????


yardım etsem yanmazmış!!
anası yardım etsin ben anası mıyım? anası kaynanası ne güne duruyor da ben hizmet ediyorum!!


sonra da bana sen beni ittin diye sitem ediyor. ya sen beni ittin kör karanlıkta kolilerin üstüne ya bir yerime bir şey saplansa???? sen anlayıp da yardım çağırana kadar canımı veririm artık orada!!!


ben de onu itmişim ama eskiden!!!


ya tabi.

bir gün böyle böcek görmüş mutfakta dışardan uçmuş herhalde. ilacı da illa kendisi sıkacakmış ama beceremiyor ki. ne eli düğmesini hissediyor ne gözü görüyor ne  de hızlı hareket edebiliyor.

ya ver ben sıkayım diyorum yok kendisi daha iyi sıkarmış.
şahane sıktı gerçekten harika sıktı!!! gözüme!!! suratımı gözümü böcek ilacıyla doldurdu ama ruhu duymuyor. ben ay ya yandı gözüme sıktın anne diye basbas bağırıyorum dünyanın en mantıklı en duyarlı en vicdanlı kişisi annem ise böcek kaçtı diye bana kızıyor!!!
üstelik acele lavaboya yüzümü yıkamaya gitmeye çalıştıkça anneme çarpıyorum!!
evet önümde dikiliyor!!
ben çığlık çığlığa gözüme sıktın diye bağırıyorum yanıyor diyorum annem önümde dikiliyor!! 2 adım atamıyorum anneme çarpıyorum. açamıyorum gözümü doğru dürüst ama aradan ayaklarını görüyorum. güya önümden yürüyor. o hızda gidersek gelecek seneye varırım lavaboya!!
çekil diyorum o hala başka dertte kendince konuşuyor!!
iyice bağırıp çekilsin diye sırtına dokunuyorum anlamıyor şaşıyor hatta.

ya çekil çekil suratıma sıktın gözüme kaçtı ilaaaççç!!!!!!!!!!!!!!!
vıdıvıvıvıvıvıdıdıdıdırbrırbbanblablabalabababababablanaddırırırırı
ya çekil bi çekiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiillll!!!
vıdıvıvıvıvıvıvıdıvıdıvıdıvıdı...

ne kadar zeki ne kadar mantıklı ne kadar anlayışlı ne kadar merhametli ve ne kadar adalet duygusu çok olan hakszılığa tahammül edemeyen bir insan annem yaaa!!!! kızının gözüne ilaç sıkıp yıkamasını engelliyor mesela hak etmişimdir mesela kör olsam!! körü de alan olur karı diye koynuna!!! sakatlığı-özrü olan insanlar için bunu söyler hep....

sonunda patlayıp annemi ittirip anca geçebiliyorum lavaboya!! daha da hala düşebilirdim ittin beni diyor. önümden çekilmediğini düşünmüyor. ben şap şup bir sinirle acıyla yüzümü yıkarken de tepeme dikilmiş pişkince her tarafı mahvediyorsun böcek de kaçtı diyor!! saki etrafı temizleyen de kendi yani.....

ben bağıra çağıra gözümü yıkıyorum ne düşünüyor kendisi. tepesini attırır insanın!! en sabırlı insanı çileden çıkartır.

gözüme sıktın ilacı gözüme hala oturmuş konuşuyorsun sus!!! diye suları etrafa iyice saçarak basbas bağırıyorum da çenesi kapanıyor anca!!! kendi düşüncelerine isteklerine duygularına o kadar dalmış ki ben orda çırpınıyorum bağırıyorum anlamıyor daha hala önümde dikiliyor sonra da endişeleneceğine söyleniyr................

bütün gün gözüm ve çevresi kıpkırmızı oldu ama özür dilememek için uzatıyor başka yönlere çekip büyütmeye çalışıyor kavgayı!!!

böcekten korkan benmişim ilacı alan benmişim benim için sıkmaya çalışıyormuş!!! ver diyordum ben yaparım yok illa kendi yapacak o beceriksizleşen elleriyle. harika oldu!!! gözüme bak!!!!!!!!!

kör olsam mesela hiiiiiç de gocunmayacak benim yüzümden oldu demeyecek......



aşk ve nefret dönemi _ yeni gelin Pelin aşkı_ temizliğe git

HİMMET NEFRETİ

annemin son favorisi alt katımıza yeni taşınan genç yeni evli çift. bir süre öve öve bitiremeyecek; ama ne kadar övmek bu kadar olur canımızı onun için feda etmeliyiz derecesinde abartılı.
bir zamanlar apartman görevlisi himmet'i de böyle övüyordu, o kadar güveniyordu ki beni dünyanın öbür ucuna gönderirmiş onunla o kadar güveniyormuş. sağ olsun bana bile o kadar güvenmez. şimdi etmediği hakaret ve beddua yok himmet'e. böyle bir nefret yok ama.
hatta aşıkmışcasına aşkı tarafından aldatılmışcasına bir nefretle saatlerce, hatta akşam başladıysa sabaha kadar himmet'ten bahsetmek istiyor. bir ara saat 01.00 olmuş artık uyumam gerek hala kapıyı suratına artık uyumam gerek diyerek kapatırken bile onu konuşuyordu!!! sabah uyanıyor ilk sözü himmet'ti.
böyle bir dönemleri oluyor annemin. önce aşıkmış gibi aşırı bir yüceltme hayranlık övmeler. sonra işine gelmeyen bir davranışla bekletilerinin karşılanmadığı bir davranışla karşılaşırsa da nefret dönemi başlıyor.
nefret dönemi daha uzun ve daha şiddetli. sabahtan akşama kadar başka bir şey değil dönüp dolaşıp nefret ettiği kişiyi konuşmak istiyor, doyamıyor!! her olayı durumu her davranışı vb hatırlayıp baştan en baştan defalarca anlatmak istiyor.

bu dönemi geçinceye kadar sen bir şey yapamazsın. hak versen yetmez onunla aynı şeyleri söylesen gene yetmez. daha da alevlenir. yani gaza gelsen gidip öldürürsün bahsettiği nefret kişisini. öyle bir provoke edici tavırla anlatır.
daha önceki apartman görevlisiyle de aynısı yaşandı. önce evinin anahtarını verecek kızını emanet edecek kadar güvenmekten başlayıp ölmesi için beddualara vardırdı. her yaptığı hareketi yüz kere anlatıp beni etkiledi. ben de gidip yöneticiye şikayet etmiştim. sonuçta ne oldu kendisi değildi kötü olan bendim. çünkü paçası sıkışınca öyle demek istemediğini şikayet etmenin kendi fikri olmadığını savunarak paçayı sıyırdı.

sanki esas mesele benim kötü tepki almamı sağlamak benden nefret edilmesini sağlamak falan gibiydi. yani biri kendisini değil de beni seviyor görüntüsü verirse de mesela çok bozulur canı sıkılır ve beni kötü göstermenin ince ince yollarını arar??????????

PELİN AŞKI

neyse yeni taşınan genç yeni evli çifte aşık ama özellikle de pelin miydi pınar mıydı neyse hanım kızımıza.
pelin aşağı pelin yukarı. sabahtan akşama kadar pelin'den bahsediyor. işteyken beni arayıp saatlerce pelin ile ilgili konuşmak istiyor. doyamıyor. gece odama yatmaya hazırlanırken bile tepemde coşmuşcasına pelin hanımı anlatıyor. hayatımı onun için feda edip baştan aşağı öpüp tapınalım bari. o kadar bir abartılı övmeler.
normal bir Türk kızı işte ama anneme göre dünya güzeli kibar akıllı başarılı herşey ama herşey var onda!!! saçları o kadar güzel gözleri bu kadar harika..... durduramıyor konuşmalara doyanmıyor.

OLGA FANTEZİSİ

yazın da bizim siteden bir adamın ukrayna kökenli genç eşine aşık olmuştu. o kadra anlatıyor ki artık sapıksı fantazi haline gelmişti. sanki kızla sevişmek istermiş gibi fiziki özelliklerini anlatıyordu. ağzı küçük kibar ama dolguncaymış diye kızın vajinasının olabileceği şekli bile hayal ediyordu?????????? bunun amı da kılsız ve benbeyaz düzgündür falan bile dedi. biza neyse elalemin amından saçı başı neyse de.... onda nefret başlayamadı çünkü şehre geri döndük ama bir dahaki karşılaşmalarımızda başlayabilir.

gerçekten aşıkmış gibi sürekli pelin'den bahsetmek istiyor, herşey ona pelin'i hatırlatıyor. yüzündeki sesindeki ifadeler de tam aşık olmuş insan davranışı-mimiği tarzında. sabahtan akşama kadar peşimde bana pelin'den bahsediyor. gördüm kızı anneme göre bir su perisi ama aslında normal bir kız işte.

o kadar aşık olmuş ki kıza işten yorgun gelince ev işi yemek işlerine yetişemiyor diye ben yapacakmışım temizliğini!! ben işten yorgun gelmiyorum tabi!!!??????? hizmetçi köle gibi bir şeyim ya ben. hem benden 15 yaş genç, mükemmel su perisi güzelliğinde ve bir melek karakterindeymiş hemde eşşek gibi boktan işlerini ben yapacakmışım!!

PELİN'E TEMİZLİĞE GİT!!

o kadar da emin ki benim yapmam gerektiğinden; işten geliyorum saat kaçta, yorgun muyum acıkmış mıyım susamış mıyım çişim mi gelmiş hiiiiiç düşünmeden ---ki her gün ama Allah'ın her günü işten geldiğim anda yemeğe oturmak için dırdır edip, o ışığını açmayı asla öğrenemediği ben açtığımda hayretler içinde tavana bakakaldığı girişimizde etrafımda söylenerek dolanıp beni acilen yemek masasına oturtmaya, elimi yıkamadan üstümü değişmeden bile, çalışan kendisi değilmiş gibi işten gelir gelmez; beni elinde eve yardımcı kadın geldiğinde asla yerini bilmediğini iddia ettiği tüm temizlik gereçlerini gayet de bulup düzenleyerek içine tıkıldığı kovayla karşılayarak dışarı doğru ittirip Pelin'e temizliğe gideceğimi söylüyor!!!!!
yazıkmış yeni evliymiş kız yetişemiyormuş herşeye!! yorgun eve gelip anca biraz yemek yapıyormuş etrafı toplayamıyormuş!!

ha bana yaşlı olduğumu ve hala evli olmadığımı ima eden genç, dinç, sağlam yeni evli genç ve üstün insan Pelin hanımın ayakişlerini yapacağım ne kadar güzel. madem o kadar yaşlıyım işten eve gelince bu yamyaşlı halimle çok yorgun olurum kendşnden bile ama hemen koşup boklu tuvaletlerini ovalayacağım!!!
tabi bunları pelin hanım düşünmüş değil!! anneciğim akıl etmiş. tabi onun da işine gelir istemem yan cebime koy misali neden bedava temizlik hizmetini kaçırsın ki??????????
evliliği sadece ev döşemek, mobilya mağazalarını talan etmek ve doyasıya sevişmek zannediyordu. tabi pis işleri başkası yapsa şahane olur. niye anası kayın validesi ablası görümcesi kuzeni falan yapmıyır da yamyaşlı ve hala evlenmemiş komşu kızı yapıyor??? çünkü nazlı hizmetçi köle diye yaratılmış hor kullanmakta bir sakınca yok diye düşünen aşırı mantıklı aşırı duygusal aşırı vicdanlı aşırı sempatik bir anneciği var!!!!

çok acımış yeni gelin Pelin'e!!!?? :))) ah canım benim. bana niye acısın ki? işten kafası şişmiş ayakları kopmuş boğazı patlamış gelsem ne olur bu yaşlı başlı halimle???? yeni gelin pelin hanım yorulmasın yeter. mesela camlarını silerken aşağı düşüp gebersem ne olur. 3 günde unutup hayatına devam eder. neden duysunlar suçluluk. anası bile düşünmezken neden başkası düşünsün nazlı'yı.
ama bir gün de aklına ben de size yardıma geleyim demek gelmez; sadece almayı bilirler verirsen sonuna kadar alır, üstüne astarını da isterler; sömürür posanı çıkarırlar ve asla kıymetini de bilmezler.

yani hergün işten gelince aceleyle yemeğe oturtmaya çalıştığı kızı aç yorgun üstünü değişmeden komşu kızın evini temizleyecek!!!! üstüne üstlük aman kıza masraf olmasın çok taksitleri vardır diye de kendi parasıyla aldığı temizlik malzemelerini kullanacak.

çok fantastik.


ama annem ayyyynen böyle düşünüyor ve ölesiye emin!!! kararlı da.

mesela o gün işten dönünce markete gidilecekse de böyle beni ittire ittire dışarı hadi gidelimlere başlar. ben aç mıyım susuz muyum yorgun muyum ruhu duymaz. hatta çantalarımı bile içeri bırakmam gereksizdir eşşek gibi taşıyayım. ama kendisi açsa elimi dahi yıkamadan acele sofraya oturmamız gerek. beni kim takar yaa!!!
böyle zamanlarda sesini yükseltmez ve yüksek tondan fırça atmazsan dank etmez beynine!! asla!! aklına bile gelmiyor benim durumum??? neden gelsin ki???
tamam tamam diye bağırıp onu susturup ve kafasında dönen kendi iç sesini de bastırıp anca zorla girerim o daracık salak girişten içeri.
----taamaaaaaaaaaaaaaaammmmm bir su içeyim yaaaaa boğazım kurudu, boğazııııııııımmmmmmmm insanım ben robot değil!!!!!
dersem şükür dikkatini çekerim ama çok bozulur efem bağırmışım!!! ne güzel kendisi beni zerre düşünmeyecek ama ben de ezik gibi çekecem herşeyi susuz kalsam kurusam ne olur ki değil mi kimin umrunda nazlı susz kalmış mesela! kim anlayacak da önemseyecek ki???

gene bağırarak susturup zorla ittirerek içeri giriyorum o salak daracık girişten içeriye. tabi bu durumda yalan söylemek gerek yoksa o ufacık ve aslında güçsüzleşmiş vücuduna bir aşkla şevk gelmiştir ve seni güçlü biçimde çekip itebilecek güce kavuşmuştur.
hala konuşuyordur bu arada pelin hanım kızımızı da savunmaktadır zavallı pelin'cik işten yorgun gelmiş iş yapamamış daha akşam kocişiyle sevişecek!!yorgun olmaması gerek! öyle demiyor tabi de....
---tamam tamaaaaaaaammmmmmmmm bir üstümü değişeyim anneeee!!!!!  bu kıyafete hipo bulaşsın mahvolsun ister misin??? kaça aldım ben bu pantolonu sen biliyor musun???????

hah paradan bahset de uyansın!!! ah tabi üstüne kötü şeyler giy.

hah üstümü değişip koşacağım yaşlı kız halimle yeni gelin pelin yorulmasın da rahat yaşasın sikişsin kocasıyla diye temizliğe!!! aç susuz çişi gelmiş yorgun ne fark eder ki ben önemsizim yeni evli bir çift dururken!!!!

çok anlayışlı mantıklı zeki ve vicdanlı bir annem olduğu için benim yorgun aç susuz falan olmam önemsenmeyerek acele üstümü değişmem bekleniyor. kapımda dikilmiş beni izliyor çantalarımı bırakırken, elimi yıkamaya giderken de hemen önümde dikiliyor sorgulayan gözlerle NEREYE????
elimi de yıkamayayım üstümü değişip aşkıma koşayım pelinciğim götünü aç da öpeyim!!!

elimi yıkayacağımı anlayınca da şaşkınlıkla inceleyerek beni pelin'e aşkını anlatıyor. sağolsun annem sevgi dolu bir insandır adalet ve merhamet duyguları da taşkındır. sadece bunlardan bana gram yok!!! niye olsun ben bedavayım!!

hadi hadi diyerek beni acele ettirmeye çalışıyor hem de. kızı bekletmişim demiş ki nazlı'yı gelir gelmez sana yardıma yollarım demiş söz vermiş. bu kadar aşıksan sen yardım et!! niye yorulsun tabi kraliçe hazretleri? bütün angarya boktan pis işleri ben yapacağım ama sevapları iltifatları teşekkür ve takdirleri annem toplayacak... böyle olsun istiyor yani.

aşırı mantık aşırı vicdan

çok mantıklı ve vicdanlı olduğu için bana acımasına acıkmışmıyım düşünmesine gerek yok. ne var 3-4 saat sonra yesem ne olur. önce hipo soluyayım pelin'ciğim için, boklu tuvaletleri ovalayayım. bundan sonra her gün işten sonra aç susuz ona temizliğe mi koşsam acaba??? o hiç iş yapmasın ayacıklarını uzatıp kıçını dinlendirsin ben önce temizlik sonra yemek sonra da ütüsünü yaparım. aman bir yerleri mikrop kapmasın yavrucağın donlarını da ütülerim....
napalım ben de geç yerim yemeğimi hem bana da spor olur işte!!

bunları ben yapsam kimse de saçmalama yaa demez ha. salak gibi yapar bir teşekkür bile almaz sonra daha fazlasını istenirken bulurum kendimi. elini verdin mi kolunu yüzünü verdin mi astarını da isterler. sonra da annemin nefret dönemi başlayınca ben çektiğim çileyle kalırım. kiiiimse de umursamaz  ki aklına dahi gelmez. aman nazlı benim işimi yaptı ben de iyi davranayım aman öğretmen hanım teyze beni çok düşündü kibar olayım demez. ammen o kadar verici ki!!! nedense hep benden vermek ister ama... sonunda herkesi arsız ve talepkar hale getirir.

çok zeka abidesi olduğu için kandırmamı da anlamıyor. ben üstümü değişirken beni zileyerek onu giymeseydin leke olur belki seviyorsun o tişörtü diyor; ah canıııım işte böyle düşüncelidir anneciğim. tişört lekelenmesin ama ben hipo soluyarak zehirleneyim, dizlerim kireçlensin ne olursa olsun dert değil....
ben kendi evimizin işine yetişemiyorum yardımcı tutuyorum ama başkasına temizliğe koşa koşa gideceğim. ???  u kadar aşıksan kıza sen git yemek yap evi de pelin toparlasın!! yooook hanım efendi hem iyi görünecek hem sevap toplayacak hem de kılını oynatmadan yorulmayacak!!!

eşşeğin götü nazlı dururken neden yorsunlar ki kendilerini???

çok aşırı zeka aşırı mantık aşırı vicdan aşırı adalet duygusu yüzünden işte bunlar. ben de hiç eser yok bunlardan. ben annem gibi merhametli mantıklı duygusal adalet duygusu yüksek bir insan değilim ki!! annem çok fedakar mesela ama ben hiç değilim!!!! hiç iyi bir insan değilim ben ya hatta dünyanın en kötü en gaddar en merhametsiz kişisiyim!!! aç yorgun bana yaşlı kız olduğumu ima eden komşuma hizmetçiliğe gitmem gerekmesi kadar haklı ve normal bir şey olamaz evrende!!!!!!!1

dünyada değil yani evrende. kendimi pelin için feda etmeliyim. ne var ciğerlerim hipodan büzüşse biraz, ne var ömrümden 3-4 gün ay ve ya yıl onun için azalsa? yorulsam aç kalsam susuz kalsam ne olur  yani pelin gibi muhteşemlik abidesi bir yeni gelin için canım feda olsun. Allah korusun biri saldırısa silahların önüne atılıp kurşunları ben yemeliyim onun için!!
çünkü o daha yeni evlenmiş harika genç ve müemmel bir insan!!! kocacısı anası babası kardeşleri değil ben feda olmalıyım bu kıymetli insanlar için!!

ben herkes için feda olabilirim çünkü herkesten ama herkesten daha önemsiz daha değersizim!! yani annem ve ablamı bırak komşu kızı için canımı seve seve feda etmeliyim. ay o rahat etsin daha akşam kocasıyla başbaşa seks hizmeti verecek!!!

evlilikleri benim yüzümden bozulursaymış hiç vicdan azabı çekmeyecemiymişim???
evine temizlik yardımına gitmiyorum diye yediğim şahane suçlamaya baksen. evlilikleri benim yüzümden mahvolacak??? aileleri ya da kendileri değil de yaşlı kız kurusu komşusu evine temizliğe gitmedi diye!!!

 ÇOK MANTIKLI!!!


çok mantıklı ve çok vicdanlı bir insan olduğu için annem pişkince hala kendini ve başkalarını savunup beni yermeye çalışır. yeter ki kendisi kazansın. ve bana günü zehir etsin. büyük haz alır bundan asla fırsat kaçırmaz.
**** yemeğimi yiyince mi gideceğim pelin'e yardıma? haber vermek lazım kızcağız seni bekliyordur!!

annem ne kadar iyi bir insan yaaa!!! zaten kendi evladı yerine başkalarını düşünmesi en doğrusudur en gerekli ve en mantıklısıdır ne olacaktı yok bir de kıyamayacak mıydı yani benim gibi boktan sepet bir insana???? yardımcımız gülüzar'a kıyamaz mesela ama bana kıyabilir. ah canım sen tuz ruhu soluma nazlı yapsın!!! demişti bizim küveti ovalarken gülüzar!! ki kadıncağız bile şaşmış bana kıyamamıştı da annem rahat rahat kıyıyordu. gülüzar'ın ciğeri mi parçalansın yani??? aa nazlı denen bok çuvalı dururken.

tabi ki öyle demez. aklına gelmez ki. sadece tek yön düşünebiliyor. işte hep aşırı zeka aşırı merhamet falandı eskiden buralar....

ee yemişim işte yemeğimi, hadi masayı kendisi kaldırırmış ben inip yardım edecekmişim pelin'e. ya yaşlı olan ben değil miyim pelin bana temizliğe yardıma gelmiyor da ben kızım yaşındaki??? yeni evli komşuma yardıma gidiyorum?? hani yamyaşlıydım istesem 22 yaşında kızım olamaz mıydı???


diyelim ki kendimi genç gördüğüm ya da benden genç olan birine dikkatle baktığım bir zaman muhakkak laf arasında iğnelenirim.
her şey üstü kapalı iğnelemeli zaten.
çocuğum olabilirmiş o yaşta. bir mağazada çalışana alıcı gözle baktım diye bana laf soktu durdu bir gün mesela bankta şöyle bir soluklanırken oturmuş. o kadar da emin ve haklı buluyor ki kendini. 25 yaşında belki daha fazla bile - sakalına bile ak düşmüş bir genç adama şöyle bir bakma hakkına bile sahip olamam ben anası yaşındayım!!!????????????? emekli kel göbekli emmilere ne güzel mezara girilir lan bunla diye bakmalıyım!!!

madem öyle okutacam diye niye o kadar uğraştın, niye o kadar defalarca hastalanacak kadar stres yaptırtdın bana verivereydin kocaya 12-13 yaşında nasılsa sübyancının biri benim gibi bir ucubeyi bile alırdı sik babam sik nasılsa bir süre içinde gebe kalır fabrika gibi işim güzüm doğum yapmak olurdu!!!

nerden geldim de buraya sinir oldum ondan.

ney efendim anneciğim utandırmış zor durumda bırakmışım o söz vermiş Pelin'e Nazlı gelince hemen gönderirim yardım eder sana demiş, bekliyormuş kızcağız beni ben oyalanıyormuşum. çok ayıpmış.

ben ne kadar kötü bir insanım değil mi. yaşlı başlı halimle anası yaşındayım hemen kendimi feda etmeliydim genç ya. aman yavrum sen yorulma aman kuzum senin ciğerin yanmasın hipodan deyip onu prenses gibi oturtup tüm işi ben yapmalıyım. sonra pelin'in ayaklarını da yıkasam yeni evli ya yorulmuştur ayacıkları.


asla beni haklı bulmuyor ne dersen de. ben aç mıyım yorgun muyum yaşlı mıyım susuz muyum önemsiz. o kadar da emin ki annem gülünç yani. ne mecburiyetim olsun benim komşuya temizliğe gitmeye. vermeseydin söz.

benim adıma söz vermeye beni peşkeş çeker gibi öne sürmeye bayılır. bu ne ilk ne son. kendi yaranmak ve iyi görünmek için her zaman NAZLI YAPAR diye atlamaya bayılıyor.

başkalarına da temizliğe göndermeye çalıştığı çooooook oldu. her seferinde büyük kavgalar ettik özellikle sert oldum ki anca idrak ediyor. bağırıp çağırıp kaba olmazsan kırıp küstürmezsen anlamaz; arsızca aynı şeyleri yapmaya devam eder çünkü. büyük kavga bile bak işe yaramıyor gene başa dönmüşüz!!
eğer temizliğe göndermeyecekse de ütü sorunu var. komşunun birine demiş herhalde şikayet ediyordu falan nazlı yapar getirin bize diye. o da pişkince 1-2 değil derden baksan 20 gömlek getirmiş vermiş anneme ben ütüleyecemişim!!!! adam benim yüzümden ütüsüz gömlek giyiyormuş!!!! bekar ya belki beni tam teşekküllü hizmetkar olarak alır diye bir ümidi vardı annemin. gerçi adamın nişanlı olduğunu bilmiyordu annem. ay onlar rahat etsin ben ütülerim!!! ben kendime ütü gerekmesin diye dikkat ederek kıyafet alıyorum annem bana komşunun ütüleneceklerini yıkmaya çalışıyor.

çok iyi bir insan çünkü çok merhametli fedakar iyilik sever!!

ama bana değil.
ne münasebet benim kızım başkasının pis işlerini yapacak demez asla. aman kendini yorma hırpalama benim gibi hor kullanma kendini benden daha sağlıklı ol kendine daha iyi bak bile demez. demedi.
sadece istemeyi bilir, sınırsız istekleri yerine getirilsin ama gene doymaz hep yetersizdir hep daha iyisi daha fazlası vardır hatta hep başkaları senden daha iyidir her konuda.

zaten tüm gün ayakta nazlı, çocuklara laf anlatıyor yoruluyor mu diye düşünecekti???????????
aklına bile gelmiyor.

haksız çıkmamak için de sonuna kadar kendini haklı bulur savunur.
bari inip özür dileyeyimmiş!!! yok bir de ayaklarına kapanıp tabanını eteğini öpeyim!!! yeni evli amına sik giriyor diye tapınayım bari!!! tövbe tövbeeeee.

surat asıp oturuyor çatmak için fırsat kolluyor tüm akşam. niye beni haklı bulsun ki? neden "tabi ben düşünemedim senin yorgun olacağını kızım" falan diyecek??

hatta özellikle üstüme geliyor ki tepemi attırıp bağırmama sebep olacak böylece "bana bağırdın" diyerek üste çıkmış olacak.











ben dizi indirdim kaç defa çeşit çeşit bir türlü beğenemedi hepsine bir kusur bulup dırdır etti. hem kendi izlemek istemiyor hem bana sen izle deyip izleyememem için çabalıyor!!
aslıda kendi izlemek istediğinde bile ilk 10 dakika sanki buna karşı çıkarmış gibi inkar edermiş gibi adapte olamayıp aşka gelmiş gibi konuşuyor da konuşuyor!!! bir de coşuyor ki bu kadar olur.

sürekli söylenir yok alt yazı okumak zormuş gözü yoruluyormuş dublajlı yokmuymuş kendisi olsa neler indirirmiş neler!!! çok biliyor çünkü internet ve bilgisayarı ya!!

saçmaymış gereksizmiş öyle şey olmazmış yaratıcılık bu değilmiş nefret ediyormuş böyle saçmalıklardan neymiş efendim bilim kurgu! saçmalıktan başka bir şey değilmiş. aslında gerçekte olmayacak şeyleri yapmamak lazımmış yasak olmalıymış hatta boşuna insanın gözünü yoruyormuş!!!

dünyanın en bilgili sinema ve dizi eleştirmenidir kendisi milyonlarca izlemiş!!!!??? birinin bile adını söyleyemez ama. bir oyuncu bir yönetmen bir film ya da dizi adı. izlerken çünkü gördüğü bir şey çağrışım yapıp kendi dünyasına dalar gider.... elizabeth taylor biliyor işte anca.
birini de anlatacağı zaman hani şu adam var ya kadın var ya diye tipini tarif ediyor.
nerede kaldı sinefilliğin fil hafızan ya?

aslında öneli olan izlettiğim diziyi kendinin çok beğenmesi değil, bendeki merakı ve keyfi gördüğünde içine etme isteği duyması. izlediği diziden dinlediğim şarkıdan bile 5 dakika keyif alamayayım da içim ruhum çürüsün kurusun ölsün.

benimle izlemediği bana da izletmemek için yırtındığı diziyi ablamla hem de bilgisayar ekranından izlemiş, bir de hevesle överek bana anlatıyor!
işte benim indirip televizyon ekranından izletmeye çalıştığım dizi o.
hayır değil bu başka!
hayır o işte Dark.

iddia ediyor da başka çok güzel çok değişik!

tabi izleten ablacığım olunca ona olan sevgisi ve güveni o kadar yüksek kihayran hayran hem kızını hem diziyi izlemiş. ama ben aynını yapında kötüyüm zevksizim.

işte öyle büyük kötülükleri yoktur, yani eline taramalı tüfek alıp da bir okulu basıp tarayacak değil, kamyoneti kalabalığa sürecek de değil. ama başka insanların görmesinin, fark etmesinin, anlamasının çok zor olduğu, ince küçük iğnelemelerle kötülükleri seviyor.
azmettirmeyi de sever mesela; akıl diyormuş şu piç kurusu çocukları git bir güzel döv, bir sen vur bir de yer!! sürekl bunu söyler benden de yapmamı bekler gizli gizli beni süzer. mesela sonunda bir ebeveyn beni dövüp hastanelik etsin okuldan kovdursun öğretmenlik hakkım elimden alınsın harika olur; hatta evden çıkma yasağı koysalar bende tüm gün tıkınıp dizlerimin üzerine çöküp eklemlerimin içine sıçıncaya kadar temizlik yapsam!!!
çok memnun olup beğenip beni sevecek mi peki. yooo. bunları yaparken de ince ince sokacak. kendisi olsa çocukları dövmeyeceğini iddia edecek kendi olsa okuldan atılmak ney peşinde sıra sıra dizileceklerini anlatacak ve benden daha harika temizlik yaptığını falan.


neyse.

mesela kendi benim izlemeyi sevdiğim şeylere asla saygılı değil öyle olduğunu iddia etse de izleyemeyyeim ya da izlerken içine sıçmak için elinden gelen herşeyi yapar. benim sevdiğim aktörlere bile düşman beddualar eder hakaretler yağdırır.
ama ben kendinin sevdiği şeyleri eleştirse en ufak; dünyanın en kötü insanıyım!!! çok kötü huyluyum çok!!!!

ya ben seviyorum diye pierce brosnan'a ne hakaretler ne beddualar eden sen değil miydin???? sen harika bir insansın ama survivordakileri salak bulduğum için ben cehennemlik bir cehalet abidesiyim?????????????

hep ikilemler içinde ve her zaman çifte standart var bu evde hep.
annem ablama yakınıyor ve üstü kapalı beni şikayet ediyor. zannediyor ki ablam da anlayacak.
aslında hep yazlıkta yaşamak istiyormuş, ne güzelmiş o ev küçücükmüş hiç yorulmuyormuş, tüm sene orda kalmak istiyormuş ama ben istemiyormuşum. şimdi de ev leş gibi olurmuşturmuş, aslında hafta sonları gidip temizlik yapsak çok iyi olurmuş ama hiç gitmemişiz ben istememişim.

ablacığım da tabi ki başıyla onaylıyor annesini. ama çok anladığından ve umursadığından değil yani.her zaman ki gibi kolay yoldan annemin gözüne girip iyi evlat olma durumun alıştığından.
tabi bütün evi benim temizlememi istediğinden habersiz. o kadar alakasız ki nasıl haberi olsun. yüzeyden yüzeyden ilgileniyor herşeyle. ne yazlığın benim işime mesafesinden haberdar ne de annemin çoğul konuşup tüm işileri bana bırakacağından. haberdar olsa da umrunda değil aslında sadece çok umursuyor numarası yapıp göze girme derdinde bir işin ucundan tutmaz yoksa.

tabi ablam hafta sonlarını gezilere, hobi kurslarına, yurtdışı turlara vb ayırıp fink atsın bense yani bana yaraştırılan hizmetçi gibi sürekli temizlik yapmak!!! tabi ablacığım gibi evli barklı ve bu yüzden sınıf atlamış, önemli bir insan değilim ki. ne yapacağım sosyalleşip? beni kimse önemsemiyor özlemiyor sevmiyor ki!

tabi yazlıkta ben burada olduğumdan daha rahatsızım diye çok memnun olduğu için içinden, orada yaşamak ister. kapanacağım bir odam olmasın, kendi dolabım, eşyamı koyacağım yer olmasın. sürekli gözünün önünde her hareketimi görüp, inceleyerek, eleştirerek yaşasın. harika olur. hem korkularından klimayı sobayı vantiratörü de açtırmaz. iyice işkence olur bana! harika. her sabahın köründe de sigarasını misler gibi içime çekerek uyanırım bir de zehirlanirim oh!! bana ne kadar zorluk ne kadar işkence anneme o kadar memnuniyet!


daha da nasıl işkence olur; mesela çalışmayayım da evde tıkılı kalıp sürekli kendimi paralayarak temizlik yapayım, pazara gideyim; ama kimseyle de muhatap olmayıp gün boyu annemin kırk kere anlattığı asla olumlu bir tarafı olmayan iç bayıcı anılarını hiikayelerini dinleyeyim.

haa keşke hiç internet bilgisayar telefon gibi bir şey de olmasa!!!!! ohhhhhhh beter olsam. balkonda güneşlenmeye kalksam da tepemden sigara dumanını üflese; kitap okumaya kalksam burnumun dibine yerleşip her konsantre olduğumda bir şey deyip kitap zevkime de etse. kulaklık takıp 2 şarkı dinleyim salak salak da sırıtmasam hiç öyle elektronikler olmasa. televizyon yeter.
tüm gün de survivor izlesek.
2 de zebani gelip beni kırbaçlasa bari.

ablam ne bilsin gözüyle görse farkına varmıyor bile onu hiç alakadar etmiyor; hep üstünkörü o lafları umrunda olduğundan değil yani.

ya da annemle emekli gibi inzivaya çekilip bir köye ya da yaylaya yerleşip bahçecilik sebzecilik hayvancılık yapsak!!! tabi ki tüm işi ben yapacağım annem beğenmeyip eleştirip bin türlü kusur bulacak. ama ablacığım iyi beslensin doğal şeyler yesin diye ben kendimi feda edeceğim!!!
tabi önemli  olan ablam artık ben kendimden vazgeçtim! nasılsa evlenmiyorum o zaman hayatımın bir değeri de yok rahat rahat hor kullanıp kendimi yıpratıp sakat bile bırakabilirim. yeter ki ablacığım mutlu memnun sağlıklı olsun!!!

senelerce ne stresler yaşayarak ve yaşatılarak kazandığım okulun, senelerce emekle aldığım eğitimin; bedelinde tonla psikolojik savaş verdiğim türlü alerjiler hastalıklar yaşadığım eğitim hayatımı da hop diye çöpe atarım.
ne maaşı ne emekliliği ne kendi parası olmak bundan sonra ablam mutlu olsun diye kendimi tarlalarda feda etsem harika olur.

tabi karşılık da beklememeliyim: mesela nazlı kendini o kadar yorma nazlı aman sağlığına dikkat et kendini sakatlama hasta etme denmesini falan beklememeliyim. hatta hasta olursam endişeleneceklerine işler rutinler aksadı diye bozulup surat asarlarsa binlerce kere özür dilemeliyim.

unutmamalıyım ki ben bir insan değilim ben köleyim.
ne diye kendi param maaşım emekliliği kendi hayatım hobilerim olacak ki benim neyime??

ne yani hafta sonları 2 arkadaşla zaman geçireceğim güzelce? evde domestos soluyarak bir yerleri ovalamak akciğerimin eklemlerimin içine sıçmak varken?
ne diye daha sağlıklı daha dinç daha mutlu falan olacakmışım ki???????????

kimse beni sevmiyor özlemiyor önemsemiyor ki!!!

ben kendileri gibi başarı güzellik harikuladelik muhteşemlik abidesi miyim?

boyum kısa götüm büyük bacağım yamuk kıllıyım, saçlarım uyuz gibi memem küçük, gözlerim pörtlek ağzım kocaman yürüyüşüm paytak ve asimetrik.


tüm söyledikleri ve söylemediklerini, ima ettikleri ve mimiklendirdiklerinin Türkçesi bu yani.

mesela kendimi paralayarak temizlik yaptığım bir dönemde ben banyoda domestos solurken ikisi salonda kakara kikiri sohbet etmiş biri de bana gelip ya bırak da bizimle zaman geçir o kadar yoldan geldim ya da kızım kendini bu kadar yorma bu koku zehirleyecek seni dedi mi?
hayır.
çok duyarlı çok anlayışlı çok zeki çok modern çok vicdanlı insanlar onlar çok kıymetli çok sosyal çok sosyetik popüler çok harika çok önemli değeerli insanlar olar yani dönüp de beni düşünmeleri gerekmez ki!!!
onun yerine şikayet ederler: bütün ev hipo kokmuuuuuuş dudak büke büke.

bu kokuyu soluyorsun zararlı kızım ya da kardeşim mi diyecekti yani? kendi solumak zorunda kaldığını düşünüp rahatsız olur seni mi takacaktı.
işte bunlar hep duyarlılıktan hep duygusallıktan hep mantıklı ve vicdanlı olmalarından kaynaklanıyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

15.05.2018

konuşmayı o kadar çok seviyor ki 12-13 senedir oturduğumuz evi hani bunca zamandır koridorun bir ışığının olduğunu ve 2 ayrı tuştan açıldığını bir türlü öğrenemediği evi bana telefon etmiş anlatıyor???????? sanki ben başka yerde yaşıyorum da.
istediğin kadar biliyorum anne ben de orada yaşıyorum.ya da kapatmam lazım derse girecem de devam ediyor!!
bütün gün ruhunun enerjisini emecek ne varsa çıkarır ortaya. daha sabahın köründan ağzından olumsuzluk akmaya dökülmeye başlar. aklınıza gelebilecek her konuda, gün içinde karşına çıkan her şeyde, günlük rutinlerinle ilgili sürekli söylenir olumsuz fikirlerini. tabi oradan siyasete ya da babanbabaannenanneannendeden olayına bağlayarak şaheneliğe şahanelik katar.
herhangi bir konuyu, objeyi vb babama bağlamayı başarır. oradan da ikinci çocuğu hiç istememesine getirir konuyu. bir çocuk yeter çok masraflı ikinciyi istemem diye ne kadar çok kavga ettiklerini büyük zevkle anlatır.
bunları bağıra çağıra değil arada dellenip yüksek perdeye çıktığı da olur ama genelde alçak tonda ama mütemadiyen yapar. dünyaya gelmemde anneme büyük borcum varmış gibi imalarda. sanki ben gelip kapısına yalvarmışım beni dünyaya getir diye. boktan bir evliliği sürdürmek için bahaneler ararken kalmayaydın bir kere daha hamile. sanki çok memnun olmuş, kız olduğum gerçeğiyle yüzleşip üzüntülere hayal kırıklıklarına boğularak daha 3. günden sütü kesilmiş! tüm hayatım boyunca da bana bunları ufak ufak sokarak asla unutmamamı sağladı. sonsuza kadar borçluyum. acıları ve hayal kırıklıklarının sebebi benim ve borcumu ödemek zorundayım gibi.
tabi sorsan asla böyle aktarmaz açık ve net. herşey üstü örtülü olmalı bol laf sokmalı olmalıdır.
bütün gün vampir gibi ruhunu enerjini motivasyonunu moralini emer posasını çıkarır sonra da en ufak bir sözünde seni olumsuzlukla moralini bozmakla ve suratsızlıkla suçlayacak kadar da pişkindir.
tüm gün uyarsan da bu konuyu kapatalım canım sıkılıyor kapatmaz; aksine hararetlendirir. 5 dakika sussa dayanamaz gene başlar. istersen odana kaç. kapıya gelip kapıdannpüskürtür olumsuzluk dolu iç düşüncelerini. ama sen azıcık ibr karamsar konuşsan moral bozan insansın. asssla kabul etmez karamsar dırdırcı olduğunu. realistmiş!!!
 ve konuları uzatmayı hiç sevmediğini iddia ediyor!!!!
tabi sadece 60 yılcık kadar falan uzatıyor!!! yaşadığı her kötü olayı büyük zevkle aynı stresle kendinin tansiyonunu kendi yükseltecek kadar anlatır da anlatır.
günlük haftalık yıllık temalar, kafayı taktığı kimseler muhakkak çıkar. hiçbiri olmazsa eskileri deşer işte. hatta günün sonunda o günki konuları da eskilere bağlayıp uzun uzun konuşup öyle gidip yatmak ister.

9.05.2018

eski zamanlar çok iyiymiş gibi konuşuyor.

ne güzelmiş eskiden bir işim varmış hani haftada 3 gün gidip 2,5 milyon lira alıyormuşum. çok güzelmiş değil mi. kendisi olsa öyle işi asla bırakmaz sürdürürmüş. ama ben beceriksizmişim!
vekil öğretmenlikti o. iyiymiş ya işte kalsaymışım o zaman!! sanki kendisi öğretmen değilmiş gibi işle ilgili herşeyi unutmuş gitmiş. bir öğretmen hastaysa, doğum iznine falan ayrılmışsa dönünceye kadar yerine bakıyorsun sadece bu kadar!! iyi ya işte kalaymışım!! öğretmen dönünce nasıl kalacağım acaba? zorla polisle mi attırsınlar? anlamaz ki. ona göre evde daha çok olayım ağzıma da çok yüzüme de çok olan boktan işime de işte görüntü vermek için azıcık gidip sadaka gibi maaşla da yetineyim!! az mıymış 2,5 milyon?????????
12 sene oldu altı 0 atılalı; ilk zamanlar hemen öğrenmiş dili sürçüp milyon diyenlerle alay ediyordu annem. şimdi kafası hepten karışık. 2,5 milyonu şu anki 2500 lira zannediyor!
devlet okulunda vekil öğretmene, haftada 3 günlük ders için 2500 lira verecekler?? fantastik bir dünyada bile mümkün mü bu??? normal maaşlar 3900ken falan?
anlamıyor ki hala 250 milyondu o zaman diye ısrar ediyor kendine yeni telefon almışımmış!!
250 liraydı yaa!!!! yeni telefonun taksidinin kalanını ödeyememiştim bile gene babamdan kalan maaşı bağlatmışdım hani her duyduğunda küfrettiği maaş!! o bağlanana kadra da kendi ödemişti taksidini.

yeter hapşırma artık

arada sırada bazen hala oluyor alerjik hapşırıklar yaşarım. esas ergenlikte ve üniversiteye hazırlanırkenki yıllarında yaşadım bu alerjik hapşırık, boğazda gıcık ve bu sebeple oluşan kuru öksürük durumunu.
üst üste arkası kesilmeyen şiddetli hapşırıklar bazen de öksürük şeklinde.
ince ince burun akıntısı ve tıkanıklığı da.
hatta o yıllarda yaptığımız bir otobüs seyahatinde de otobüsün içinde tutmuştu. bir de alerjik olduğunu hiç bilmiyor gibi bana yeter hapşırma artık diyordu annem. çok mantıklı ve anlayışlıdır da kendisi!!!!
klimanın aşırı kuruttuğu hava sebep oluyordu bence. ben rahatsızlık çekiyorum, endişelenip beni doktora götüreceğine annem boyuna söyleniyordu; ezilip büzülmemden haz duyuyordu kendini böyle üstün böyle güçlü hissediyor. tabi başkalarının yanında rol keserek hallediyordu işini. ama başbaşayken belirgin bağırgan şekilde değil ince ince ve sürekli sokarak eleştiriyordu.
yetermiş hapşurmayayımmış artık!!
bıkmış usanmış benm hapşırığımdan öksürüğümden!!
ödünü kopartmışım yetermiş hapşurmayayımmış artık!!
sanki elimde? sanki ben bayılıyorum buna! burnumun akmasını silmekten burnum yara olur, hapşurmaktan gözlerim şişer benim için endişeleneceğine üzüleceğine usanmışmış efendim yetermiş!!
yetermiş!!!! sinirini bozuyormuşum!!

sanki elimde bir şey. 
ama laftan anlamaz ki. sadece kendi rahatsız olmasını düşünür. o yolculukta da bana ne  kadar sinsice kötü davrandı!! benden utanıyordu!! ayıp oluyormuş yetermiş!!!

hem tepeni attıracak kadar üstüne gelir  ki zaten istediği bu böylece sen büyük tepki vereceksin ve etraftaki insanlar senin kötü annesine bağıran bir evlat olduğunu görecek, annen de o sırada en masum hallerine bürünüp dudak bükecek ki berbat evladına bile katlanan zavallı iyi yürekli anne havalarına girip iyi izlenim yaratsın!!

burnumu silmek için tuvalete geçmek istiyorum mola yerinde, çorba içecekmişiz hayır!! ulan hapşırıyorum işte burnum akıyor!! hapşırma akmasın!! sil o zaman!!

bu hapşırıklar da kriz gibi silsile gibi gelir. durduramazsın ki. ama anlar mı??

ne var ki hapşıracak?????????? kendi mantığına uymuyorsa öyle bir durum yoktur!! kendisi hapşırmıyormuş, ablam hapşırıyor muymuş? hava soğuk da değilmiş!!!???

herhalde için için özellikle annemin sinirini bozmak için yaptığımı farzediyordu. sinirini bozup utandırmak için!!

neden hapşırıyormuşum diye sorguya çekiyordu tuvalette de hadi diye acele ettirip benim yüzümden birşey yiyemeyip aç kaldıklarından şikayet ederken!!!! gidin yiyin siz ben iğrenç suratım ve varlığımdaki sümükleri sileyim. bırakamaz ki tepesinde kafasını sikmek varken.
ya sikerlerse!!! kalabalık kadınlar tuvaletinde kızarmış suratı ve burnunu silen çirkin sümüklü bir kızı kim siksin???

bütün yol boyunca surat asıp iğneleyip durdu!! uyuyamamış da huzurunu bozmuşum!!!

diğer mola yerinde de  aynı şeyler. bir çare düşüneceğine endişeleneceğine boyuna eleştiriyor azarlıyor tersliyor.

ablam ne mi yapıyor. hiç. aman annesi kendine bulaşmasın da aman. sessiz sessiz karışmadan durur. bozacının şahidi şıracı misali annem onu şahit gösterirse de masumca baş sallar anca.

en son tuvalette diyordu ki yeter artık parçaladın burnunu!! napayım yandan sümük aka aka mı gezeyim? akmasın! hapşırma yeter!!

ve azarlı bir şeyler söylüyor tepemde dikilerek!!
ben de dönüp endişelenip doktora götüreceğine azarlıyorsun? neden olduğu belli mi? götürmüyorsun doktora!!! bunun için doktora mı gidilirmiş diyorsun!!!! dedim.

öyleydi.

kendi söylediklerinin çelişkileri mantıksızlığı yüzüne vuruldu mu da acayip bozulur, küser, üzülür. o istediğini söylesin istediği gibi davranıp deşarj olsun. kendi işine gelmezse ağzından çıkan her lafı sana karşı kullanıp sokabilsin ama sen cevap vereme, eleştireme, karşılık verme, sebep sorma, suçlama! oh ne kadar güzel!!
mesela hem sivilcelisin der hem asla doktora götürmez. anca eleştirir anca suçlar anca iğneler aşağılar. çünkü bunun senin psikolojini kötü etkilediğini, kendini kötü hissettiğini özgüvensizleştirdiğini bilir ve bundan memnun olur ki kendisi güçlü ve üstün olsun: kozlar kendi elinde olsun. ama senin hiç bunlara karşılık vereceğin bir şeyin olmasın.

ben uğraşmasam doktora da götürmezdi. ki önce kendim gittim. hem şikayet eder hem de için için memnundu sivilceli halimden. böylece hiç kimse bana kız gözüyle bakıp yanaşmayacaktı, kimse beğenmeyecekti. güya aklına göre erkeklerin dikkatini çekmezse hayatı belaya girmez daha güvende olur. daha iyi aşağılık kompleksiyle özgüvensiz olması laf da edemez ezildikçe ezilir, kukla gibi edilir!!

bu hapşuruk silsileleri senelerce bahar aylarında sürdü asssssla doktora gidelim demedi. nefret eder birinin kendine akıl vermesinden!!! onda kat kat zeka kat kat mantık kat be kat bilinç varmış!!! birisi doktora gitseniz sorsanız dedi diye azarlayıp senelerce düşmanlık beslemişti kadına!!
çocuklarına nasıl bakacağına kendisi karar verirmiş akla hiç ihtiyacı yokmuş.
kendisi doktora gitmeyi sevmediği gibi bizim de gitmemizi istemez, sevmez. kaderimizde ne varsa çekip gidelim bari!!


bazen hapşurunca diyor ki hani geçmişti!!! belki hayat boyu sürecek beter bir illet? nereden bilelim??? umrunda değil ki!!


seneleeeeeeer sonra okulda birinden bir şey bulaşmış sonra da ağır ateşli, acayip öksürüklü bir hal alınca mecburen gittik doktora ki ben istedim ben randevu aldım anneme kalsa günlerce evde yatıp okula gitmeyip sadece limon suyu içerek bekleyecektim?_ yani zatürre olup gebersem gebermiş olurdum. nasıl ki cilt sorunlarının hepsinin çözümü anneme göre sarımsak sürüp evde köskös oturmaksa diğer hastalıkların çaresi de C vitamini alıp evden çıkmamak!!!

meğer bronşit olmuşum. 1000 miligramlık antibiyotikler kullanarak anca geçirdik, başka ilaçlar da. artık o zamanlar azalmıştı alerjik hapşuruklarım ama anca o zaman doktordan öğrenebildim saman nezlesi denen bir şey olduğunu.
çoğunlukla ergenlikteki değişimlerden ve havadaki polenlerden ileri gelirmiş. bazı insanlar kokulara karşı çok hassas olur hapşırık tutarmış.

8.05.2018

80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.6

mümkün olsa tüm çocukluğumu sadece filmler, diziler, çizgi filmler ve şarkılarla hatırlayabilsem. o zamanlar çok da sevmediklerimi şimdi sevdiğimi daha iyi anlıyorum. keşke geleceğe dönüş filminin içinde yaşayıp gitsem....

80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.6

Michael Jackson - Black or White




Michael Jackson - The Way You Make Me Feel

Mariah Carey - Someday


Alice In Chains - Man in the Box




Alanis Morissette - You Oughta Know




80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.5

mümkün olsa tüm çocukluğumu sadece filmler, diziler, çizgi filmler ve şarkılarla hatırlayabilsem. o zamanlar çok da sevmediklerimi şimdi sevdiğimi daha iyi anlıyorum. keşke geleceğe dönüş filminin içinde yaşayıp gitsem....

80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.5

The Cranberries - Zombie


The Cardigans - My Favourite Game



Sting - Shape of My Heart (Leon)




Bon Jovi - It's My Life





No Doubt - Don't Speak,



Survivor - Eye Of The Tiger



R.E.M. - Losing My Religion





80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.4

mümkün olsa tüm çocukluğumu sadece filmler, diziler, çizgi filmler ve şarkılarla hatırlayabilsem. o zamanlar çok da sevmediklerimi şimdi sevdiğimi daha iyi anlıyorum. keşke geleceğe dönüş filminin içinde yaşayıp gitsem....

80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.4

Vaya con dios - Nah neh nah



Laura Branigan - Self Control




Laura Branigan - Self Control ♫ (1984) 




Kim Wilde - You Keep Me Hangin' On





Europe - The Final Countdown





Scorpions - Wind Of Change





Queen - Bohemian Rhapsody 




80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.3

mümkün olsa tüm çocukluğumu sadece filmler, diziler, çizgi filmler ve şarkılarla hatırlayabilsem. o zamanlar çok da sevmediklerimi şimdi sevdiğimi daha iyi anlıyorum. keşke geleceğe dönüş filminin içinde yaşayıp gitsem....

80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.3

Modern Talking - Cheri Cheri Lady


Madonna - Like A Prayer



Madonna - Like A Virgin


The Police - Every Breath You Take



Joe Cocker - Unchain My Heart





Sam Brown - Stop




80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.2

mümkün olsa tüm çocukluğumu sadece filmler, diziler, çizgi filmler ve şarkılarla hatırlayabilsem. o zamanlar çok da sevmediklerimi şimdi sevdiğimi daha iyi anlıyorum. keşke geleceğe dönüş filminin içinde yaşayıp gitsem....

80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.2

Eurythmics - Sweet Dreams (Are Made Of This)




Wham! - Wake Me Up Before You Go-Go




Phil Collins - Another Day In Paradise




Berlin - Take My Breath Away




Roxette - Listen To Your Heart



Kaoma - Lambada 




80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.1

mümkün olsa tüm çocukluğumu sadece filmler, diziler, çizgi filmler ve şarkılarla hatırlayabilsem. o zamanlar çok da sevmediklerimi şimdi sevdiğimi daha iyi anlıyorum. keşke geleceğe dönüş filminin içinde yaşayıp gitsem....

80lerdeki ve 90lardaki çocukluğuma dair en sevdiğim şeylerin şarkılar olması ne tuhaf vol.1

Whitney Houston - I Have Nothing (Official Video)


Cyndi Lauper - Girls Just Want To Have Fun (Official Video)



Paula Abdul - Rush, Rush



George Michael - Careless Whisper (Official Video)




a-ha - Take On Me (Official Video)





Michael Jackson - Beat It