annem ablama yakınıyor ve üstü kapalı beni şikayet ediyor. zannediyor ki ablam da anlayacak.
aslında hep yazlıkta yaşamak istiyormuş, ne güzelmiş o ev küçücükmüş hiç yorulmuyormuş, tüm sene orda kalmak istiyormuş ama ben istemiyormuşum. şimdi de ev leş gibi olurmuşturmuş, aslında hafta sonları gidip temizlik yapsak çok iyi olurmuş ama hiç gitmemişiz ben istememişim.
ablacığım da tabi ki başıyla onaylıyor annesini. ama çok anladığından ve umursadığından değil yani.her zaman ki gibi kolay yoldan annemin gözüne girip iyi evlat olma durumun alıştığından.
tabi bütün evi benim temizlememi istediğinden habersiz. o kadar alakasız ki nasıl haberi olsun. yüzeyden yüzeyden ilgileniyor herşeyle. ne yazlığın benim işime mesafesinden haberdar ne de annemin çoğul konuşup tüm işileri bana bırakacağından. haberdar olsa da umrunda değil aslında sadece çok umursuyor numarası yapıp göze girme derdinde bir işin ucundan tutmaz yoksa.
tabi ablam hafta sonlarını gezilere, hobi kurslarına, yurtdışı turlara vb ayırıp fink atsın bense yani bana yaraştırılan hizmetçi gibi sürekli temizlik yapmak!!! tabi ablacığım gibi evli barklı ve bu yüzden sınıf atlamış, önemli bir insan değilim ki. ne yapacağım sosyalleşip? beni kimse önemsemiyor özlemiyor sevmiyor ki!
tabi yazlıkta ben burada olduğumdan daha rahatsızım diye çok memnun olduğu için içinden, orada yaşamak ister. kapanacağım bir odam olmasın, kendi dolabım, eşyamı koyacağım yer olmasın. sürekli gözünün önünde her hareketimi görüp, inceleyerek, eleştirerek yaşasın. harika olur. hem korkularından klimayı sobayı vantiratörü de açtırmaz. iyice işkence olur bana! harika. her sabahın köründe de sigarasını misler gibi içime çekerek uyanırım bir de zehirlanirim oh!! bana ne kadar zorluk ne kadar işkence anneme o kadar memnuniyet!
daha da nasıl işkence olur; mesela çalışmayayım da evde tıkılı kalıp sürekli kendimi paralayarak temizlik yapayım, pazara gideyim; ama kimseyle de muhatap olmayıp gün boyu annemin kırk kere anlattığı asla olumlu bir tarafı olmayan iç bayıcı anılarını hiikayelerini dinleyeyim.
haa keşke hiç internet bilgisayar telefon gibi bir şey de olmasa!!!!! ohhhhhhh beter olsam. balkonda güneşlenmeye kalksam da tepemden sigara dumanını üflese; kitap okumaya kalksam burnumun dibine yerleşip her konsantre olduğumda bir şey deyip kitap zevkime de etse. kulaklık takıp 2 şarkı dinleyim salak salak da sırıtmasam hiç öyle elektronikler olmasa. televizyon yeter.
tüm gün de survivor izlesek.
2 de zebani gelip beni kırbaçlasa bari.
ablam ne bilsin gözüyle görse farkına varmıyor bile onu hiç alakadar etmiyor; hep üstünkörü o lafları umrunda olduğundan değil yani.
ya da annemle emekli gibi inzivaya çekilip bir köye ya da yaylaya yerleşip bahçecilik sebzecilik hayvancılık yapsak!!! tabi ki tüm işi ben yapacağım annem beğenmeyip eleştirip bin türlü kusur bulacak. ama ablacığım iyi beslensin doğal şeyler yesin diye ben kendimi feda edeceğim!!!
tabi önemli olan ablam artık ben kendimden vazgeçtim! nasılsa evlenmiyorum o zaman hayatımın bir değeri de yok rahat rahat hor kullanıp kendimi yıpratıp sakat bile bırakabilirim. yeter ki ablacığım mutlu memnun sağlıklı olsun!!!
senelerce ne stresler yaşayarak ve yaşatılarak kazandığım okulun, senelerce emekle aldığım eğitimin; bedelinde tonla psikolojik savaş verdiğim türlü alerjiler hastalıklar yaşadığım eğitim hayatımı da hop diye çöpe atarım.
ne maaşı ne emekliliği ne kendi parası olmak bundan sonra ablam mutlu olsun diye kendimi tarlalarda feda etsem harika olur.
tabi karşılık da beklememeliyim: mesela nazlı kendini o kadar yorma nazlı aman sağlığına dikkat et kendini sakatlama hasta etme denmesini falan beklememeliyim. hatta hasta olursam endişeleneceklerine işler rutinler aksadı diye bozulup surat asarlarsa binlerce kere özür dilemeliyim.
unutmamalıyım ki ben bir insan değilim ben köleyim.
ne diye kendi param maaşım emekliliği kendi hayatım hobilerim olacak ki benim neyime??
ne yani hafta sonları 2 arkadaşla zaman geçireceğim güzelce? evde domestos soluyarak bir yerleri ovalamak akciğerimin eklemlerimin içine sıçmak varken?
ne diye daha sağlıklı daha dinç daha mutlu falan olacakmışım ki???????????
kimse beni sevmiyor özlemiyor önemsemiyor ki!!!
ben kendileri gibi başarı güzellik harikuladelik muhteşemlik abidesi miyim?
boyum kısa götüm büyük bacağım yamuk kıllıyım, saçlarım uyuz gibi memem küçük, gözlerim pörtlek ağzım kocaman yürüyüşüm paytak ve asimetrik.
tüm söyledikleri ve söylemediklerini, ima ettikleri ve mimiklendirdiklerinin Türkçesi bu yani.
mesela kendimi paralayarak temizlik yaptığım bir dönemde ben banyoda domestos solurken ikisi salonda kakara kikiri sohbet etmiş biri de bana gelip ya bırak da bizimle zaman geçir o kadar yoldan geldim ya da kızım kendini bu kadar yorma bu koku zehirleyecek seni dedi mi?
hayır.
çok duyarlı çok anlayışlı çok zeki çok modern çok vicdanlı insanlar onlar çok kıymetli çok sosyal çok sosyetik popüler çok harika çok önemli değeerli insanlar olar yani dönüp de beni düşünmeleri gerekmez ki!!!
onun yerine şikayet ederler: bütün ev hipo kokmuuuuuuş dudak büke büke.
bu kokuyu soluyorsun zararlı kızım ya da kardeşim mi diyecekti yani? kendi solumak zorunda kaldığını düşünüp rahatsız olur seni mi takacaktı.
işte bunlar hep duyarlılıktan hep duygusallıktan hep mantıklı ve vicdanlı olmalarından kaynaklanıyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder