10.04.2018

kendini geliştirme _ buluttan nem kapma _ an'ın tadını kaçırma - baltalama - hobi kursu-seminer-spor

The Yoga Routine That Made Me Like Yoga

ablam anlatıyor işte bilmem ne kurslarına seminerlere workshoplara bilmem ne söyleşilerine vb gidiyormuş sürekli.
ah onun yavrusu ne kadar da zeki ne kadar da bilinçli ne kadar da kendini geliştiren bir insan!!
ablam öyle tabi ama ben değilim anneme göre.
e ben de kurslara spora seminer eğitimlere falan gidecek oluyorum hemen su koyup gitmemi engellemeye çalışıyor!! ablama yapıyor mu? hayır. gitsin tabi onun yavrusu!!

gitmemi engelleyemiyorsa moralimi bozmak suretiyle tat alamayayım diye uğraşır, nasıl sevdiğim renkte giyinmem ve bundan memnuniyet hissetmemden gıcık kapıyorsa.
kendisi de buluttan nem kapan türden bir insan anama çekmişim ne yapayım? kendisi de her gün havada gıcık olacak bir durum bulur ve dilinden düşürmez kendi moralini kendi bozar en başta: tabi ki beni de peşinden sürükleyecektir!
her gün havada bir kusur bulur her gün kah güneşli diye kah bulutlu diye rüzgarlı sıcak soğuk yağmurlu her türlü hava da bir kusur vardır: tam da ideal havada da kendisi dışarı çıkamayacak durumdadır mesela?
bana da geçti 38 yılda bu huy ama ben söyleyince karamsar ve moral bozan biri oluyorum da kendi 50 kere söyleyince hayır olmuyor!!

*neyse ben de resim kursuna gidecek oldum çok kullandı huylandı moralimi bozmak için uğraştı durdu. yapamazmışım edemezmişim ki yetenek yokmuş ki el becerisi yokmuş ki ama sorsan kendisinde elbette var biraz ablacığımda da biraz var ama bende hiç ama hiç bir iyi hoş gerekli bir özellik dahi yoktur! tabi bunu net ve sert olarak söylemez tepki çekmemek için ufak ufak aralara sıkıştırarak sokar. yok olmadı boya kağıt masrafına taktı yok kursun yerine kafayı taktı. olmadı kursta erkekler varsa başıma bela olur korkusuna taktı. hani hiç kimsenin dikkatini çekmeyen umursanmayan biriydim?
*hani koca bulayım istiyordun, etkinlikten etkinliğe koşan sosyal kimselere aşıktın beni katılmıyorum diye eleştiriyordun? n'oldu ya? hani zaten yıllarca devam edeceğim bir şey değilse de bir uğraş bir sosyalleşme bir kafamı boşaltma olsun diye gidiyordum. ama gün boyu garip fantastik senaryolar duyarsan annenden nasıl kafan boşalır da huzur dolarsın: ben zaten yapı olarak iyimser polyanna duyarsız umursamaz fazla hissetmeyen bir değilim fazla açık algılarım moralim fazla kırılgan. yetmiyor gibi fantastik korkuları endişeleri olan karamsar geveze ve dırdırcı bir eleştirmenle yaşıyorum nasıl kafan boşalsın nasıl huzurlu olayım ben. 5 dakka huzur bulsan zaaarrrrr telefon çalar reklam mesajı değilse annem birşeyler istiyordur.
*hani zaten kurs orta yaşlı kadın dolu, bir hobi öğrenmeye değil dedikodu kazanı kaynatmaya gelmiş gibiler bir de yetmiyor annem içten içe garip endişelerini bana empoze edip dolmam asla rahatlayamamam huzur bulamamam için ekstra debeleniyor. sonunda peşime takılıp benimle geldi; mekanda kenarda oturup gözünü bana dikti!! televizyonum saki! evde de gözünün önündeysem sürekli beni ziler inceler ve her hareketimin sebebini bilmek ister ve kusur arar. mesela bir gün kafamı kaşırken görmüş çirkin hareketlerle kaşıyormuşum!!! başka bir gün bacak aramı kaşımışım demek hemenfantastik bir senaryo yazıp uygulamaya koyulmuş, sitedeki çocuk doktorunu benim vajinamı kontrol etmesi için ikna edip eve getirmiş??? böyle de sürreal bir dünyada yaşıyor. ben doktor doktor epilasyoncu epilasyoncu gezip lap diye açıyorum vajinamı bir annem göremiyor istediği zaman. böyle fantastik sürrealist bilimkurgu insanı kendisi.
-neyse kursa gelip köşeden beni izliyor, kendisine gözüm takılırsa cevap arayan bakışlar atıyor kaş göz ediyor, aralarda kursiyerlerin aile şecerelerini sıralamamı bekliyor!! kim kaç yaşında nereli evli mi bekar mı çocuklu mu değil mi ne iş yapıyor kaç kardeş eşleri ne iş yapıyor onlar nereli gibi sorular soruyor tabi evde daha detaylı.
hem koca bulayım istyiyor hem de hiç bir yere gitmeyip kimseyle muhatap olmadan: ama sonra da pişkince asosyalsin diye söylenir. gitmemi istemeyen sensin. istemem mi demiş zincirlemiş mi beni? sadece hep ben gitmek yapmak falan isteyeyim annem aksi için uğraşsın dursun.
kafayı kurstaki 2 erkek kursiyere takmıştı: 1 saatlik bir zamandan milyon tane fikir çıkarmış, hepsi de kötü. sanki ben de bayıldım emekliliği gelmiş emmilere de koynuma alacam; bana ne ne yapıyorlarsa.
** kısaca bana her türlü şeyi zıkkım etmekten gizli bir haz alıyor. en azından gitmemi engelleyemiyorsa moralimi de kişisel olarak bozamıyorsa içine endişe tohumları ekmek ister: illa da kursa gideceksem mesela götüm büyük diye özgüvenim kırılmamış aldırmamışsam hiçkimseyle konuşmayayım onlar garip insanlar. sonra benim için öyle düşünürler böyle düşünürler. ya da hiç olmazsa kurstan dönerken başıma tatsız birşey gelir...

sürekli bir moral bozukluğu ve endişeyle gezeyim yani. sonra da bana döner ve pişkince karamsarsın özgüvenin yok aşırı endişelisin korkaksın asosyalsin der. kendinin bu konularla ne alakası var!! asla yok!!

*** bir ara da heves ettim spora yazıldım zaten sportif biri değilim ama sağlık için olsun biraz dedim. tabi annem gençken çok sportifmiş bir yakartop oynarmış mahallede başka mahallelere yeteneği ve hırsıyla nam salarmış!!! basket öğretmezlermiş o zaman ama voleybolda da iyiymiş falan. demek istediği sen de bunlarda hiç yok!! olabilir sportif olmayabilirim yaradılıştan ama sen yakartop oynamama müsade ettin mi mesela onu bir düşün! düşünmez ki anca eleştirmeyi bilir! sitenin bahçesinde zar zor oynar sürekli balkondan gözlenir ve eleştirel nüanslar toplardı annem bu zamanlarda ve eline her fırsat geçtiğinde ufaaak fak sokardı!! anneme kalsa mütemadiyen odamıza kapalı ders çalışırdık yarım saat bile oyun eğlence olmazdı: sadece kendi uygun gördüğü anlarda tv izlemek eğlenceydi; dersin yoksa da kitap okuyacaksın. sokağa çıkıp oynamayan çocuk evde koltukta otururken nasıl sportif olabilir ki? ama annemin fantastik evreninde aslında kendisi kadar bile sportif olsan koltukta bile belli olurdu!!
hah spor salonuna da ne yaptı etti peşime takılıp geldi tepeme dikildi!! sürekli endişeli somurtuk diktatör havalarında kaşı çatık eleştirecek yer aradı. zaten çok da hevesli değilim. bir de gardiyanım var tepemde.istiyor ki kimse bana bakmasın hatta görmesin bile hiç ilgilenmesin köşeme çekilip sessiz sedasız görünmeden birşeyler yapayım.
tabi ki kısa sürede yoruldu ve sıkıldı; ne yapacak surat asıp şikayet edecek!!! kafeteryada otur bekle mesela. hayır tepemde dikilecek. aklı sıra beni koruyormuş! kimbilir kafasında ne korku senaryoları var. bir erkek peşime düşecek saldıracak ya da başıma musallat olacak falan. en iyisi nazlı'yı kimseler görmesin!!

sonra da bana asosyalsin kimseyle iletişimin yok kimseyle tanışmıyorsun der ama.

mesela bir yerde biriyle tanışacaksın ya da konuşacaksın diyelim anında yanında bitip engeller annem!! hem bana kimseyle konuşmıor tanışmıyorsun der hem de olacağı anı bozar. kitapçıda boyumun yetmediği yerden bir kitabı alıyorum mesela birisinden yardım istedim. annem de o sırada dışarda yorulduğu için bankta oturuyordu güya. koştu yetişti gençle 2 çift laf etmeme mani oldu: hali de o kadar komik ki; kaşı çatık dudağı somurtuk gözlerinde şikayet eder sorgulayan bakışlarla, kısa boyundan dolayı yukarı doğru bakarak adamı süzüyor ve bana hadi yoruldum diyor. kaçırıyor adamı. oh rahatladı!! hem yeni birileriyle tanış koca bul der hem olasılığın %1 lik bir olasılığını gördüğü anda bozmak için ışık hızında yetişir.
-komşularla konuşmuyorsun der bana ama tam konuşacağım zaman beni engellemek için yırtınır!! engelleyemediyse önüme geçe geçe rol çalarak konuşmayı kendi ele alır beni susturur.

her konuda bana bir eleştirisi bulunur ama diyelim bir şey yapacağım zamanda engelleme mazereti. ne yapsan kabahat yani.

*** mesela geçen sene bir eğitim semineri meselesi çıktı adana'da. tutturdu da ben de gelecem. çocuk sanki. seminere de gündüz gidiyoruz, öğleden sonra dinleyeceğimiz katılacağımız şeyler var; akşam otelde konaklıyoruz; ertesi gün de biraz iş var; akşamüstü dönülüyor. yani eğlence dinlence değil ama ne yaptı etti peşimize takıldı; tabi otelde yer fazladan kişi için ayrılmamış, bir arkadaşım feda etti kendi odasını bize bıraktı kendi başka odaya ekstra yatak ekleterek geçti. ama bizim odada da yatak tek kişilikmiş. annem memnun herkes yaşlı diye saygı özen falan gösteriyor ilgi odağı bir nevi. ayakuçlu başuçlu yatarız diye hesap yapıyor. kaprislerinde ardı arkası kesilmiyor elbet!! tuvalete gidecekmiş ama önce ben en azından ıslak mendille sileyimmiş, televizyonu açamamış, havasızmış, soğukmuş, sıcakmış, klimayı açamamış klimayı kapatamamış, nerde içecekmiş sigara, su yokmuş, atıştırmalık yokmuş, çantasını nereye koyacakmış...... ben de gelecem ben de dinleyecem!!! sandalye ara sen! ay rahat edememiş sandalye sertmiş, yumuşak sandalye bulursun onu da beğenmez, yerini beğenmez, sesi beğenmez, sürekli bir memnuniyetsizlik halinde ve şikayetlerini taleplerini yerine getirmekle sorumlu bir köleyim ben!!! ilk gün annemi memnun rahat ettirmek için didindim durdum takdir aldım mı hayır elbette sürekli yeni şikayetler üretti.
*tabi en çok benim moralimi bozsa da bu huysuz halleri bazen başkalarını da rahatsız ediyor her ne kadar bunları sadece beni rahatsız edecek başkaları anlamayacak şekillerde yapsa da çok hassas kimseler çıkıyor. bu durumlar annem için hem bir nimet hem bir eziyet.
nimet çünkü an'ın ortamın tadını amacını bozmak ve ya kaçırmak için bir fırsat. asla eleştiriye gelemez asla. uzatır da münakaşaları uzatır!! elinden gelse aynı kişiyle yüzyıl münakaşa eder. ama bazen insanlar kaçar etrafından ve ihale de bana kalır!!!
*ben seminer mi izlemeye geldim annemi eğlendirmeye rahat ettirmeye kaprislerini çekmeye mi??? birisi huysuzluğundan dem vurup konuşmacıyı dinleyemediğin söyleyip uyardı tabi ki kibarca ama annemin tepesi attı,kadın oradan uzaklaşıp sakin bir köşeye kaçınca konuşmacı yerine annemi dinlemek bana kalmıştı.
-tabi annem konuşmacıyı dinlemek istememe bozuluyor içerliyor gıcık kapıyor!! seminer falan için gelmişim ama ilgi odağı her zaman annem olmak zorunda; kaprisleri yetmiyor gibi sus bari de kızın bir şey dinlesin öğrensin! büyük kızın böyle şeylerin takipçisi ama onu engellemezsin!! ama hayır o kadar batıyor ki anneme ben başka şeylerle ilgileniyorum: dırdırdırdırdırırırırırıdırıırdıırı; kulağımın dibinde konuşmacıyla yarışıyor!
**hani ben talk şow izlemeyi severim ama annem sanki kendi konukmuşcasına konuşan konukla yarışır sürekli kendi konuşur ya burada da aynı durum. ne desen yatışmıyor bir de. mesele benim rahat etmemem mutlu memnun olmamam. kadını ben de tersledim mesela ama yetmedi. n'apayım gidip öldüreyim mi??? hem tersledim kadını mahsus annem memnun olsun diye hem de boş yer bulup orata geçirttim ikimizi. ama yetmiyor muhakkak huzursuz olacak ve beni de içine çekecek!! bayılır buna. senin moralini bozar sonra da pişkince sana döner der ki suratsızsın karamsarsın!! hayır kendisiyle hiç alakası yoktur bu durumun!!
~~~~~mesela ailecek gidilmiş bir mekandasındır güzel vakit geçiriyorsundur, tesadüfen herşey yolundadır ya da olmayan şeyler arada kaynamıştır. anneme bunlar dokunuyor. huzur memnuniyet mutlu anlar. bozmaya bayılır. herşey yolundayken mesela yanlışlıkla çatalını yere düşürür ve an meselesidir hassas ruhu bozulmuştur geri kalan zaman boyunca söylenir moralini bozar. elbette başka insanlara fazla hissettirmemeye çalışır, her zaman iyi hoş görünmek ister başkalarına ama bana gelince öyle olmaz: hıncını benden alırcasına bana boşaltır içini. çatalın yere düşmesiyle beynine olumsuzluklar hücum etmiştir; sürekli bana bunları aktararak  boşaltacaktır kendini. sen dolarsın moralin bozulur suratın düşer ve sana pişkince suratsızsın der! daha az önce birşeye güldüm diye masanın altından güya yanlışlıkla beni tekmeledi!! gülmezsen suratsız uyumsuz gülersen gülüşün çirkin. her an annemin beklentilerine %100 uyacak davranışlar sergilemeliyim her türlü duyguma da annem karar vermeli tam onun istediği kadar yapmalıyım herşeyi!!!
*diyelim bu kadar ufak birşeyden de önce kendi sonra benim moralimi bozamadı başaramadı, içi içini yer kudurur. tabi ki ne dünürler ne ablamlar ne teyzemler hissetmemeli hatta daha uzak kimseler de varsa onlar da. ama birine boşaltıp içindeki negatifliği rahatlamalı. o zaman içini doldurur doldurur bekler sinsice: nazlı neden memnun neden gülüyor neden mutlu neden iyi vakit geçiriyor neden güzel bir anı yaratılıyor!! batıyor ona bunlar! bekler herkes yavaaaaş yavaş çekilsin ortalıktan, herkes yavaştan evlerine hayatlarına dönsünler bekler ve dönüş yolculuğunda çatacak yer arar. bulur da. olmazsa yaratır da. ya garsonla ya şöförle kavga eder ve sonraki saatler boyunca bunu anlatarak bunu konuşacaktır. geçirdiğimiz güzel dakikalar anlatılan şeylerden bahsetmek istemez. tabi olumsuz şeyler geçerse o ayrı: onları aklında tutmuş büyük bir zevkle defalarca anlatırken bulursun.
istediğin kadar hak ver onun tarafında ol savun onu yetmez. o güzel mutlu an'ın tadının kaçırılması yetmez o an güzel hatılanmasın ister. benim güzel anılarım olsun istemiyor. kendinin mutlu anıları var oysa; yani masal mutluluğunda değil elbette annemin karakterine özelliklerine göre olumlu-mutlu sayılabilecek anıları var.muhakka içinde olumsuz detaylar bulunur elbette ama olsun var.
~~ama benim olmasın. böyle bir günü  benim güzel hatırlamam bile anneme rahatsızlık veriyor. diyelim bahsettim hemmen yetiştiryor o gün olan tüm olumsuzlukları büyük bir keyifle sıralıyor ki o anımı öyle hatırlamayayım!!!!
*** ha seminerde, bana zindan etmek için türlü uğraşlar verdi; en sonunda şahane bir yol buldu. gece deli deli yatarken topuğunu suratıma geçirdi!!!!! küt diye. ve ben uyanıp rahatsız olup tepki verince ben kötü biriyim!! yaşlı annesini uyandırmış rahatsız etmiş bir kötülük timsaliyim!! sabaha gözümün çevresi yumruk yemişim gibi mor ve bundan suçluluk duyacağına; çok da fazla aldırmıyor hala şikayetlerine devam ediyor!!! makyaj yapar kapatırım diyorum ama kendisi dünyanın en bilinçli en bilge en mantıklı kişisi olduğu için makyaj çantamı gereksiz diye çantadan çıkarmış!!! hiç de pişmanlık duymadan rahaaat rahat yatağa yayılıp evde bıraktım gereksiz diye diyor!!! nasılsa kendi diş fırçası çantasında!! nasılsa makyaj derdi falan da yok. ooohhhh.
= e ben mor gözle mi inecem seminere??? arkadaşlarım da çoktaaan inmiş gitmiş kahvaltıya. sonra da dinlemeye falan. telefona bakan da yok concealer isteyeyim. ne güzel saatlerce odada tıkılı televizyon izledik. ne güzel deiğişiklik olmuş!!!! abartıyormuşum böyle ineyimmiş kimse bakmazmış suratıma!!

^^^^ bu sene de seminer oldu ve hayalinde gene benimle gelip bana 1 günü zindan etmek vardı ama gelemedi diye hala bana kızgın. bazen ablamla hafta içi çalışıyor akşamları da ya yorgun ya meşgul oluyor diye hiç görüşemiyorlar telefonla bile. ama ablam haftada 1 telefon konuşmasıyla bile kötü evlat olmuyor da ben hemen oluyorum!!!



*****************************

nerden geldim nereye gene bu spontane yazma böyle işte bir o yana çağrışım bir bu yana.

neyse demem o ki ablacığım kurslara seminelere söyleşi dinleti spor ders vb lere hiç durmuyor gidiyor diye annem yavrusuyla gurur duyuyor memnun oluyor. kendini çok geliştirirmiş zaten ezelden beri. tabi ki öyledir ama mesele burada ablam değil beni öyle görmemesi. ben değilmişim gibi davranmaktan hoşlanıyor da kendisi. anneme göre benim her yaptığım yanlış ya da eksik ve ya saçma gereksizdir.
ablam şuraya gittim bunu yaptım diye hevesla ballandırarark anlatırken annesi büyük bir hayranlıkla dinliyor.
tabi ablam evli olduğu için????? beyi karışmadığı sürece her istediğini yapma özgürlüğüne sahip. zaten saçma ve gereksiz şeyler istemez yapmaz. aa ona hesap soracak değiliz.

bunlar yazılı olmayan söylenmeyen kurallar.

ne güzelmiş yavrusu hiç boş durmuyor zamanını iyi değerlendiriyor ve kendini geliştiryormuş!!

evet öyle ama ben benzer şeyler yapmaya kalkınca hiiiç de böyle davranmıyor; bırak memnun olmayı gurur duymayı övünmeyi: eleştirmek için bir bahane olarak kullanıyor. tabi ki önce önce psikolojik olarak engellemeye çalışıyor olmazsa moral bozarak olmadı kendi de takılıp ilgi odağı olmak isteyerek.

ablam yogaya gidiyormuş mesela çok rahatlıyormuş. bana da tavsiye ediyor annemle gidersiniz diyor!! tabi beni de annesini de çoooooooook iyi tanıyor kendisi.


annem ve yoga meditasyon!!! annem her türlü olumlu düşünceye karşı!!


sonunda ben de kendi gibi oldum zaten: başardı yani= hiç bir şeyden memnun olmayan keyif almayan herşeyden şüphe ve endişe duyan hiçbir şeyi beğenmeen ve olumlu bir taraf göremeyen biri. hiç bir şeyden zevk almıyor onu bırak keyif ve ya memnuniyet bile duymuyorum. eskiden hoşlandığım için yapmak istediğim yaptığım şeyler bile umrumda değil. tam annemin sitediği gibi mecburen yaşayan bazı şeyleri mecbur olduğu için yerine getiren bir robot gibiyim.
ne güzel bir dizi ya da film ne bir şarkı ne makyaj yapmak ne saç yaptırmak ne banyo yapmak ne yemek yemek ne alışveriş ne sevdiğim renkte birşey giymek ne bir kitap bir fotoğraf. HİÇBİRŞEY DOKUNMUYOR. NE KEYİF NE MEMNUNİYET NE MUTLULUK NE HUZUR HİSSEDİYORUM.
Ya umrumda değil ya karamsarım. robot gibiyim yani. kendime de güvenmiyor güzel  bulmuyor iyi kaliteli şeyleri de layık görmüyorum. tam anamın bana senelerdir empoze ettiği yavaşça içime işlediği gibi.

ama memnun mu hanfendi? yoo. asla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder