25.10.2014

sinemaya gitmek gitmemek işte bütün mesele bu_ kapkaranlık salon aman mazallah!!

sinemaya gitmek o kadar manasız ki anneme göre. nasılsa sonra televizyonda veriyorlar.
ama seneler sonra. olsun aynı anda izlemek zorunda mıyız?

bişeyi yapmak için zorunluluk gerekir keyfi olmak yasak!
spontane yani keyfi şekilde hep izlediğin diziyi bile izleyivermemek yasak olmalı!!

hayat bir görevler, mevburiyetler yeri. keyif yok! bu sana sunulan görev ve mecburiyetlerden keyif alacaksın, bulacaksın!!

tamam sinemada kıpırdanıp duran, tıkınan, hışırdayan, konuşan tipleri ben de sevmem ama böyle bir olasılık var diye sinemaya mı gitmeyeceğim? eveet!

ama zorla götürmişsem de braz hoşuna gitmişse sinema bir mucize yaa diye bir hale bürünüyor. ama öyle sık gitmez ki.
film beğendiremezsin. şimdiye kadar binlerce film izlemiş artık uzman olmuş!!
binlerce mi? ne zaman izledin binlerce?

benim bildiğim evde bile dalar gider başka şeylere, ne dikkatle izler ne sana izletir ağız tadıyla.
zaten biz çocukken hiç gitmedik sinemaya. liseye kadar. benim ittirmemle bir kaç kez gitmiştik ailecek. tabi dikkati dağılınca konuşma isteği doğmuş, gene kulağıma kulağıma konuşmuş bana da izletmemişti.

çocuk gibi bencildir kendisi. hayır başkası rahatsız olmasın diye düşünür; başkası olmasın ama nazlı başkası değil ki! nazlı rahatsız olsa da olur.

biz çocukken çocuk filmleri bu kadar çok olmazdı tabi ama olan bir iki tanesine bile gitmedik. hiç!
nasıl pikniğe hiç gitmediysek.

ilk gençlik yıllarında, o da anneannemle dedemin sosyalliğinden giderlermiş sinemaya. abonelermiş bilmem ne sinemasına her filme giderlermiş. sonra okul, iş, evlilik derken bitmiş. sadece televizyondan.

tema, konu beğendiremezsin. aksiyon neffret eder, saçma gürültü.
korku neffret eder saçma sapan, iğrenç. gerilim gereksiz. zaten spor, savaş, vestern sevmeyiz. ben de.
bilim kurgu hele anneme göre saçççççma ötesidir.
eğer televizyonda izliyorsam bile bana zehir etmeye çalışır.
öyle şey olmaz ki der durur. zaten olacağından değil, sadece hayal kurmak ve eğlenmek için. ama tabi bunlar zaten saçma. gerçekler ve görevler bütünü hayat ne eğlenmesi keyfi??

romantik filmler zaten klişesi bol oluyor ama sıkıcıymış, olmayacak şeylermiş.

zaten sinemanın güzelliği bu. ama anlamaz ki.

komedi ise zaten ennnnn nefret ettiği tür, bütün komedyenlerden de ciddi neffret ediyor, tv'de bile görmeye tahammülü yok, kanalı çevirtir hem de küfür ve beddualar eşliğinde!

haliyle romantik komediden de nefret eder. sandra bullock filmlerinden bile.
hepsinden.

annem sadece acıklı filmleri sever biraz. drama. herşey kötü, acıklı ve karamsar olacak.  yooo distopik filmler değil sadece acıklı.

bu yüzden sadece babam ve oğlum ile dedemin insanları filmlerini sevdi.
o da filmi yumuşatmak için konan komik sahnelerde burun kıvırdı sırası mı şimdiymiş?
onlar gibi film olursa gidelimmiş. bu çocuğun başka filmi yok mu?

bir kere binlerce film izleyen insan sonunda her türden bazı, kaliteli filmleri sever hale gelir. çünkü sinemanın büyüsünü, hayal gücünün keyfini seviyordur.

madem dedim geçen sene mi evvelki sene mi tamam mıyız'a gittik.
acıklı kısımları sevdi, acımayı sever başkalarına, kendilerini bylece tam ve güçlü hissediyor ya insanlar. ama o eşcinsellik iması, olayı bitirdi filmi gözünde. elbette neffffffffrettttt eder.

hiçbir şeyi beğenmemesi, sevmemesi, hatta nefret etmesini çok seçici olmaya bağlıyor. ama aslında nefreti seviyor. nefret etmeyi. resmen keyif alıyor. enerji de.
olumsuzluk besliyor bazen onu.

tabi filmden koptu anladığı an; kopup dikkati dağılınca onun için bitmiştir. yoo başkaları çok önemlidir. onları rahatsız etmeye hakkın yoktur. saygısızlıktır bu. ama nazlı'ya yapsan olur. ne kötü, ne çirkin ne de haksızlıktır bu. nazlı'ya herşey müstehaktır. zaten o başkası değil ki. kendi doğurduğu kızı. o kızın hakları yok ki, zaten insan bile değil sadece annesinin kızı yani kuklası.

tabi bu olumsuzluklar, rahatsızlıklar, beğenmemeler sonucu artık bir daha sinemaya gitmeyecekmişiz.
karar alınmıştı. tövbe daha da sinemaya gitmeyiz!
filmin birini beğenmemiş ve birileri konuşuyor diye rahatsız olmuştu. galiba yukarıda sözü geçen filmdeydi.

filmi bıraktı sürekli kulağımın içine üfleye üfleye konuşmaya başladı.
önce filmi eleştirdi. bir süre sonra sen dişçiye gidecektin hani diye sohbet etmek istedi.
sonra çok konuşuyorlar nazlı. bu film iyi değilmiş nazlı. bir daha gelmeyelim hiç nazlı.

daha bir çok şeyi kulağımın içine üfleye üfleye söyledi durdu.
önce tamam falan diyerek kısa kestirip özellikle filme verdim dikkatimi ki anlasın nazlı filmi izlemek istiyor.
iyimser miyim saf mı. anlamaz ki. çocuk gibidir. bir çeşit. bencil.
sonra söyledim şunu bir izleyeyim. canı sıkıldı. kendi beğenmemiş ya bitti.
suratını astı durdu, pis pis bakıyor beyazperdeye nefretle. söyleniyor, cıkcık diyor. durdurramıyor ki kendini. ama assssla bencil değil. değil ki. o dünyanın en fedakar insanı!
bırakayım da nazlı izlesin, ya da tekrar konsantre olayım da belki bir hoşluk yakalarım. diye düşünür mü. hayır. hem de hiç.
küçük küçük söyleniyor hiç iyi değilmiş hiç. nesi varmış izlenecek. mırıl mırıl anca ben duyarım.
çıkalım o zaman dedim. aa boşuna mı vermişiz para? sen izle. izletmiyorsun ki. ya kulağıma bişey üflüyor ya surat asıp mırıldanıyor, kımıldanıyor, benden bişey istiyor.

mendilin var mı? kulağıma üfleyerek.
mendil veriyorum sinirleniyor.
ıslak mendil ıslak!!

küçük çanta taşıyacağım ama her an her istediğini bulacak!

sonra ciklet istedi, paketi açmayı beceremeyip sinirlendi, ben açıp verdim, tadını beğenmedi. çıkaracak bişey bulamadı. benden kağıt istedi......

izletmiyorsun dememe de bozuluyor. bişey yapmamış ki. ne yani robot gibi hareketsiz mi oturacakmış?

şimdi hem filmi sevmedi, hem önlerde oturan genç çiftten kıllandı. gizlenmişler iyice. kulağıma üfleyerek söylüyor. kimbilir napıyorlar? nazlı öpüşüyor bunlar! kulağıma üfleyerek.
kim? ben unutmuştum onları. kim olacak yahu? öndekiler.
tam önümüzde falan değiiler yani teee ilerde. ama takmış oturup onları izlemiş.
bize ne anne.
ama olmaz ki. şikayet etmek lazım!!

ve onun için sinema bitti. bir daha hiç gitmeyelim nasılsa televizyonda veriyorlar nazlı.

kendi değil sadece ben de bir daha ömür boyu sinema salonuna adım atmayacağım!!!!

televizyonla aynı değil ki.
zaten zamanında izlemeye mecbur muymuşuz ya??

bana da sen git, ya da arkadaşlarınla ayarla git demiyor hiç. zaten arkadaşlarımla bişey yapmam aklına bile gelmez. gereksiz bişey.
evlenip ev işlerine gömülüp hayatı, keyfi falan unutmam en doğrusu!! bakımsız, çirkin, mutsuz ve cahil. ha yok kocam istiyorsa o başka. o isterse futbola bile başlamalıyım!!

____________
ben de yürüyüş diye çıkıp kaç kere sinemaya gittim eğer arkadaşları ayarlayamadıysam. ki onların da içi geçti. evli olanlardan bazıları bile daha canlı hayat dolu. işe gömülen bi ikisi  ya da atanamayan falan bitmiş, ölmüş ruhları; canlanmıyor da.
sadece zamansızlık, parasızlık değil mesele. ruh gitmiş ruh!
hayata karşı merak, doyumsuzluk ve heyecan gitmiş.


anneme göre tek sinemaya gitmek korkunç birşey! gecenin bir yarısı sokakta dolaşsan bile daha iyi.
ona göre karanlık bir yer sinema salonu, tek gidersen toplu tecavüze uğrarsın!
buna benzer imalı şeylerle tanımlar. kapkaranlık salonmuş tek gidilirmiymiş alimallah başına bişey gelirmiş insanın!! çok karanlıkmış bir kere! yanına biri yaklaşsa göremezmişsin!

???????????? kör müyüm? salak mı? oooo hepsi!!

bu yüzden söylemedim ben de. kendi kendime giderim ohhhh ne rahat izlerim istediğim tarz filmi. tadına doyum olmaz. arkadaşla bile bu kadar keyifli değil!!
bazen de geceleri internetten izlerim. tabi notebook ekranından ne kadar olacaksa. ama keyifli gene de. ben dalar giderim filme.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder