25.10.2014

garez mi sabotaj mı sakarlık mı suikast mi? :) el müdehaleleri ve gizli baskı

Sigaradan rahatsız olduğumu bir süre tartışmazsak, belirtmezsem unutuyor. Mutfak dumanaltı olmuş, acele su içip çıkmak istiyorum, oyalıyor. Acele ettiğim o kadar belli ki. Ama önümde durmuş, kapının önünde, elinde siraga püfff püffff 
yarın ne yemek yapsak? Sıralıyor, ben geçmek için hareket ediyorum, yol vermiyor bile konuşmaya dalmış, sigara elinde. 

Sert ve hızlı hareket etmeme de kızar. Ama kendi eskiden böyleydl, bizi de ya peşinden koşturur hadi diye azarlar ya çarpardı. Benim böyle hareket etmeme niye hakkım yok???? 

Neyse anlamıyor bu ne acele. Geçmeme izin vermez gibi tutmuş. 

çıkayım da şuradan! 
Neden? 
Bilmem neden sence? 
Ne bileyim kızım? Aaa sana akıl sır ermez. 


Cidden hiiç aklına gelmiyor. Dumanı solumamdan da hiç rahatsız değil; zaten fikrini asla değiştirmez ama sabit fikirli olmadığını düşünür: kendim içmedikten sonra zararlı değilmiş, duman da dağılıyormuş zaten....


Bana garezi var adeta! Son zamanlarda da dışarda yürürken hani bana bakmasınlar diye bi önüme bir arkama geçer ya; yeni yöntemi yarı arkamda yürümek.

 Ama birşey olup ben yavaşlamak zorunda kalınca çarpışıyoruz ve kızıyor niye durdun? Araba çarpsın mı?? 

çarpışmazsak da ayağıma, bieğime tekme yiyorum. 

Bazen tango yapar gibiyiz, annemin sağayağı benim ayakların arasında. Ben hızlanıyorum bu yüzden hızlı gitme diyor anlamıyor niye.  

sonunda olan oldu tabi; ayağının benimkilerin arasına girmesi sonucu düştüm! çelme takmış gibi oldu. 

Tabi kabahat bende ayy ayağı acımış ne yapıyormuşum ben??????
Niye hem dibimde yürüyor hem yan, niye o ayak benimkilerin arasında?niye tekme yiyip duruyorum ben? Bu sorular yok tabi.
benim düşmeme değil ona göre ayağına bastım! çarptim.


 Bi zaman da böyle dibimden yürürken elinin kalçama çarpması vakası vardı; ama bir diil iki değil sürekli. Ben uzaklaştıkça yaklaşır devam ederdi çarpmaya. Sürekli popoma el yiyorum, hayır avuçlamıyor  neyse ama insan rahatsız oluyor, huylanıyor. Zaten bayılır elleyerek düzeltmeye. Bi zaman da üzerimden iplik vb gibi şeyleri almak, bluzları vb düzeltmek için aniden ellemeler çimdiklemeler vardı. irkiliveriyor insan tabi. aklına gelmeyecek bir yerde bir anda üzerinde bir el geziniveriyor!! anlamaz niye irkilirim niye hoşlanmam?
ben garibim ben! acayip akılsır ermez bir kız; evlenince düzelir belki ha?!

sokakta yürüyorsun diyelim, yada markette; aniden poponda, göğsünde ya da herhangi bir yerinde bir el hissediveriyorsun. söylemeden davranır çünkü. irkilmezmisin.
aniden sütyeninin askısını düzeltmeye çalışır bir de. nefffret edermiş sütyen askısnın düşmesinden. hem rahatsız edici hem çok ayıp çok!!

tabi bu arada tırnakları hep uzun olduğu için tırmalar da. çok tırmaladı. düzeltmeye ellemeye bayılır. çocukken bile gıcık olurdum ama bu yaşta artık!! çocukken ilkgençlikte de sürekli ellenirdim; sürekli beni beğenmez elleye elleye düzeltir. yok saçımı kaşımı bluzumu pantolonumu, tişörtümü tüydü iplikti..... zaten şu tişörtlerin gömleklerin pantolonun dışında bırakılmasına alıştırana kadar neler çektim!!

farketti mi neredesin hiç aldırmaz yakaladığı an tişörtü gömleği pantolonuna sokmaya çalışır. anne bırak! bu böyle olmaz!!!! içine sok.
bazen nerede ne durumda olduğunu bile unutur; kendi düzenine o kadar odaklanır ki. kemerimi çözüp pantolon düğmesini açıp pantolonu az sıyırarak düzeltmeye kalktığını bilirim.  tabi tepkisiz değilim ama öyle aniden yanaşır, hızla elleyiveriri ve yapmaya çalışırki bişeyleri; itişme yaşanıyor tabi. tartışma da.
napıyorsun yaa anne????
içine sok şunu işine!!!
bırak bırak açma aaaaaaaa!!
ne bağırıyorsun kulağımın dibinde? ay iyilik yaramaz sana!
ay ortalık yerde napıyorsun?

umrunda değil ki. kendi istediği olsun yeter ona. o halde ama onunrızası gözetimi altında biyerin görünse de olur! ayıplansan da. ayıplanmak kötü ama hele alay edilmek. bunu asla anlayamadı. ruhu duymaz. inanmaz. aldırmaz. aynı şey ablamda da var. ima, şaka, ironi, alay anlamayamazlar. çok anlatırsan. alaylı bakışı hele ruhları bile duymaz. ve bir de annem hepmimizden daha zeki olduğunu iddia eder, ablamında benden daha zeki olduğunu ima eder. kendi biraz yapabilir bazen ima. ama genelde benim ima dediklerim annemin boşboğazlığındandır.
lafın nereye gittiğini bilmeden konuşur. o yüzden alınmaları da anlayamıyor.
cidden. anlayamıyor ve kabul de etmiyor.


kaç kere saçımı düzeltmeye yeltenip suratımı cırmaladı. (tırmaladı ama biz böyle deriz buralarda) söyle bana ben yapayım değil mi. hayır kendi yapacak ama ben ne bileyim ki el geliyor, hareket eder, edecek halde oluyorum. gözümü bile parmakladı yaa...

napıyorsun anne yaa??

bakma sen de etrafa!!!!!!
zaten etrafa bakmama da gıcık olur. ne diye bakıyorsammış, ne varmışmış ki sanki. sonra millet bişey sanıyormuş. kendine bakıyorum sanırlar sulanırlarmış. takip ederlermiş sonra başıma bişey gelirmiş.
hahahaha:)
anne takip eden falan bu muhitte kalmadı. olsunmuş olur olurmuş biri gözüne kestirirmiş de sonra mazallah!!!

hiç baskı yapmazmış hiiiiççççç!!!! assslllaaa!!!! hiç karışmazmış kızlarına.!!!
bakmayacaksın yasak diyeceğine engellemeye hatta korkutmaya çalışır.
ne güzel değil mi. tamamen cesaretsiz, korkak, ezik bir zavallı olsan; tek başına bişey yapamasan hep birine ihtiyaç duysan, birine muti olsan ne kadar güzel olur!!!! önce anama yaslanırım sonra kocama. ne kadar güvenli olur!!!

baktı olmuyor artık biryere gidersek napıp edip öyle bir yere oturuyor, kapıyor ki benim sırtım kapıya, kalabalığa dönük olsun. böylece hiç bakamayayım!!
duvara ya da anneme bakacağım bir yön bulur bana!
daha iyi dikkatimi daha iyi verir dinlermişim kendini!

yapamıyor ya artık öyle! ama denemeden vazgeçmez hiç.


ha hem beni ters oturtur hem de sürekli kendi bakar birilerine; ya över ya yerer ama sürekli yorum yapar tiplere. ben dönüp bakıncaya kadar geç olur falan ya da ayıp olur o kadar bakmak. ben göremem yani. ama bana sorar gene de ne hoş kız değil mi nazlı, ne güzel yakıştırmış der mesela.

işte beni ezmenin kendime güvenimi kırmanında bir yolu daha. ilkgençlik zamanında çok yaptı çok. beni acele çıkartır, saçıma makyajıma bakmama fırsat vermez, bırakmaz. ben öyle özensiz çıkınca da başka kızları beğenirdi.!!!
beni bir gün sinirimden ağlatmıştı bile. ama anlayamadı ne var bunda ağlanacak. resmen başkalarına ne güzel ne yakıştırmış diyor bana güzel olma yakıştırma fırsatını vermiyor. işte lafının nereye gittiğini bilmiyor hiç. çok konuşanların sorunu bu.
sen de güzelsin ne var ağlanacak kızım sen de güzelsin. sanmış ki ben güzel olmadığımı düşünüp ağlıyorum. sonra bana yalandan sahte sen de güzelsin iltifatları günlerce.
mesele benim güzel olup olmamam değil ki.

-sen bana güzel demezsin, daha şık çıkmama fırsat vermez, inadıma adeta giyinmemi falan engeller, sonra da elin kızına dersin ne tatlı! ne yakıştırmış. bir de onay beklersin hem de değil mi nazlı???
.ben hiç öyle şey yapar mıyım yavrum? ben öyle mi dedim sen güzel değilsin o senden güzel mi dedim. sen de güzelsin.
-ay sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun? ben ne diyorum anne??? mesele o gün beni acele ettirdin, eskimiş, solmuş, dizi çıkmış eşofmanla çıkarttın hem de bundan rahatsız olduğumu söylememe rağmen aldırmadan. zaten sıkılmışım, gergin ve mutsuzum bir de üstüne başka bir kızı beğenip, övüp bi de benden onay bekliyorsun. ama hep aynı şeyi yapıyorsun hep.

benzer tartışmalar çok oldu. çünkü unutup unutup gene yaptı.
benim yerime hep başkalarını beğenir. başta ablam tabi örnek kişiydi. ama herhangi bir kız da olabilir bu. ben hariç herkes.
...................
hani diyorum bazen bana garezi mi var. özellikle mi. şimdilerde de malum hiç sevmediğim bi adamla evlenmem için çırpınıyor. bir çeşit gizli intikam mı bu. hani erkek doğup da evliliğini kurtaramadığım için sanki intikam. biliyorum çünkü beni yani ikinci çocuğu erkek olur da babam eve bağlanır diye yapmış.
böyle söylemez ama dolaylı anlatımlardan anlarsın.
bir gün arkadaşına diyor, yine en çok kim acı çekti yarışında.
kocası sorumsuz ve gözü dışarda çıkmış ama katlanmış, hatta belki erkek çocuk istiyordu da olmadı acaba ondan mı; o yüzden istemiş ikinci çocuk ama gitmiş o da kız olmuş işte. gene de sabretmiş. ama adam eve bağlanmamış hiç.

kişisel sorunları, kendi davranışları ya da anlaşmazlıklarından değil de hep kız doğduğu için bebekleri adamın gözü dışarda ve sorumsuz!
..........................


zaten kafeye restorana da bunun için gidilir! annemi daha iyi dinleyebilmek için. öyle bişeye de hiiiç ihtiyaç duymuyor ya ben ısrar ediyorum diye. ya da teyzem ve eniştemle, ablam ve eniştemle. çok icab ederse kendi arkadaşlarının yanında beni sürüklemeye çalıştığında.

ha beni kendiyle sürüklemek için bir yöntem buldu. cep telefonunu yanına almamak. böylece ben annemi gideceği yere bırakıp çıkamayacağım, nasıl haberleşeceğiz? en iyisi bizimle otur! unuttum telefonu evde numarası yaptı kaç kere. ben bir yol buldum tabi. teyzemi ararım. teyzemden ararsın. nabahat teyzeyi ararım falan diye.
hayal kırıklığı nasıl! tabi 65 yaşlarında 10 hanımla oturup eski zamanları, çoğunlukla acıları, sonra saçma övünmelerini ve yarışlarını, sonunda da nazlı neden evlenmiyor diye anneme bana sorup annemin aklı sıra beni utandırıp, gizli baskı altına almalarına katlanacağım. hıh yemezler o bi kere olur!!
.............................................

annem bunu hala anlayamaz. hem el müdehalesinden nefret etmemi hem tişört ve ya gömleklerin pantolonun dışında kalmasını. ona göre hala içine konmalıdır. moda falan önemli değil. bu böyle olmalı!!!!

..............

tabi kontrolü seven, el müdehalesine bayılan biriyle mutfakta ne badireler atlatılır. yemek yapmaktan soğuttu beni. fobi oldu resmen.
hem bana sen yap der hem karışmadan duramaz. ama sınırsız ve sinirli bir karışma.
hem gardiyan gibi tepende durur, hem azarlı azarlı ters konuşur, sürekli elimden almaya çalışır, ittirir beni, çekiştirir.
benim mutfağa girmem adeta beni eleştirmek, azarlamak ve ezmeye çalışmak için bir bahanedir. gerçekte dövememenin , çünkü dayakçı ve baskıcı anne denmeyecek, acısını çıkarmanın bir fırsatıdır.
ona göre hiç ama hiç el becerisi olmayan ve zaten zeki de olamayan biriyim ve domates doğramayı bile bilmiyorum şu yaşımda bile!!
yardım et dediği zaman bile bana patlıcanı doğramayı gösterir.
meslek hastalığı da var deformasyonu da herhalde. herkesi salak sanmak ve sürekli ders vermek istemek! hem de 2-3 kere aynı şeyi söylemek sana da tekrarlatmak!! 
eline alır bıcak böyle tutulacak, patlıcan böyle doğranacak diye iki patlıcanı doğrar zaten. ama esas beni ezmek, kendime güvenimi kırmak ve beni azarlamak fırsatıymış gibi davranır. asla tek başıma birşey yapmama izin fırsat vermez.

sürekli bir eleştiri, elimden almaya çalışma; tabi ben tahammül edemediğim için münakaşa. hatta itişme. ben yapacağım diye ısrar etsem bazen beni kalçasıyla itiyor. yaparmış kendi!!

tabi soğurum mutfaktan! resmen fırsat olarak görüyor. sakin günlerimiz geçse bir bakmışsın yemekte yardım et ya da sen yap demiş. işte nazlı'yı eleşitirip, ezmeye çalışacak ortam.
üstelik artık küçükkenki gibi sessiz kalmayacağımı bile bile.

............
mesela yaz sabahı ablamlar bzideyken. sen kendi omletini yap dedi. ben bu defa karıştırmadan yapmak istedim. sarısıyla beyazı ayrı olsun, düz olsun.
yandan görüyorum tabi ben; hem onlarla sohbette hem gözü bende kontrolde.
dayanamayıp yanma seğirtiyor, illa ver ben yapacağım diye ısrarla elimden tahta kaşığı almaya çalışıyor. nasıl ısrarlı kendi yapacakmış! itiyor bile beni. bırak bırak diyor ben yapacağım!
ben yapıyorum işte anne git otur sen.
yok ben yapacam ver! ver şunu nazlı aaaa!
ya git ben yaparım!
yok sen yapamıyorsun ki öyle olmaz ver!
sen dedin kendin yap!
şimdi ben yapacam diyorum! ay o öyle olmaz nazlı aaaa!! olmaz olmaz!!!
niye olmayacakmış?
karıştır şunu karıştır!! iyice iyice karıştır. ay o öyle olmaz ver ver şunu ver.

annem ver kaşığı ben vermem diye tartışıyoruz var gücüyle kalçası vasıtasıyla da itiyor beni. öyle düz kalmayacakmış!!!!! öyle olmazmış. annem yumurtayı çırpılmış sever, hiç ayrı olmayacak sarıyle beyaz. ben de ayrı severim. ama her zaman kendi yaptığı için bana da kendi zevkine göre yedirir. ben böyle sevmem desen ne fayda yapmış, yemeyecek çöpe mi dökeceksin, mecbur yersin. o da sanır bende öyle seviyorum. gerçi bunun pek önemi yok. o ne severse ben de sevecek o ne yaparsa ben de yapacağım!!! benim kişiliğim, hakkım zevkim yok ki olmamaz!!!!
nazlı bir köle. feda edilecek bir kurban. deneme tahtası ve kukla!


gel de delirme. sadece benim yiyeceğim bir yumurtanın üzerinde bile kontrol sağlamak istiyor. kendi zevkine göre yiyeceğim. kimbilir kaç kez dedim ben böyle sevmem ama sen yapmışsın diye yiyorum. dinlemiyor ki. benim değil kendinin neyi nasıl sevdiği önemli!!

mutfakta bir mücadele. illa kendi yapacakmış ben beceremiyormuşum!!
itiyor beni. 
anne bırak ben böyle severim.
olmaz öyle karıştır şunu nazlı ayyyyy!
ay ne ay ben böyle seviyorum diyorum yaaa!!
ben böyle yaparım ama!
bunu ben yemeyecemmi tek? ben böyle istiyorum.
hayır ama öyle olmaz karıştıracaksın nazlı ay!!
anne bi bırak kaşığı yaa bırak!!!!


bu arada kaşığın sapından yakaladı bırakmıyor zorla karıştırmaya çalışıyor ve beni itiyor.
hala öyle olmayacağı iddiasında. bir neden yok. pişmez de. hayır açıklamaya gerek yok. o olmaz desin yeter! sen ne hakla başka türlü seversin sen kimsin ki nazlı??


bir süre böyle tartışıp itişiyoruz resmen. illa da kendi istediği gibi olacak oysa yemeyecekmiş. bi de beni suçluyor hem beceremiyormuşum hem inatçıymışım. iyilik yaramazmış bana!!

ablam çok eğleniyor bu manzara karşısnda. alay bile ediyor kendi aklınca.
ay hiç değişmemiş bu manzara hahaha!
hep böyle didişir itişirmişiz çok tatlı ve komikmişiz.

ablam annemin kendi dediklerini, zevklerini dikte etmesine hiç alınmadı, korkusundan hep sessiz kaldı. sonunda da evleniverip kaçtı. şansından iyi birine rastladı. ben öyle ani bişey yapmaya kalksaydım başıma gelmeyen kalmaz gene annem haklı çıkar; senelerce hatta sonsuza kadar bana unutturmayıp başıma kakar başımın etini yerdi. hatta böyle bir şey arzuluyor gibi adeta. beni sonsuza kadar çok hatalı, haksız ve eleştirilir bulmak; böylece asla cevap veremeden ben sürekli eleştirilmek, azarlanmalı ve yönetilmeliyim. belki böylece pes eder, mücadeleyi bırakır annemin her dediğini harfiyen yapar hale gelirim. belki beni köle haline getirmek için önce çok büyük bir hata yaptırtmak gerektir.
böylece her an fırsat kollaması, kötü yanlış bir yanımı bulmaya çalışıp yorulmasına gerek kalmaz. nasılsa elde kocaman bir hata vardır ve nazlı her zaman hatalı ve haksız olacaktır; eleştirilecek ve ezilebilecektir!!!!!!

bak bana da komplo teorileri yazdırdı.

komikmiş salak!!! 35 yaşında kendi yiyeceği yumurtanın nasıl olacağına bile karar vermeye hak görülmeyen biriyim ben be!! nesi komik. bayılır kaçak dövüşmeye zaten. azıcık ezildiğini haksız olduğunu anladığı an pasifçe geri çekilip, seni suçlu duruma düşürmeyi bilir.
annemle aramızda kalmamak ve başını derde sokmamak için kaçar hep.
ne tam arayolu bulabilirdi ne taraf tutabilir.
ne şiş yansın ne kebap. hem de annemden korkardı. sonraları dilim pabuç kadar olduğunda zaten epey uzaklaşmıştı. okul için sonra evlilik.

-------------------------

komik mi bu? 35 yaşında kendi istediğim gibi yumurta bile yiyemeyeceğim!!
aman ben senin iyiliğin için.
ne iyiliğin için anne ya yeme beni! kendi istediğin gibi olsun diye..


kabullenemiyor ki benim kendinden de ablamdan da farklı olmamı anlayamıyor kabul edemiyor.

____________________________

Tabi bir de bi zaman yanfiri yürümesi var. Yani benim önüme önüme adım atması. Diyelim ben soldan gelen trafiğe bakıyorum, annem sağımda: tabi iki gözüm başka yönlere bakamayacağından görmem imkansız, ama annem sola benim önüme doğru ilerlemeye çalışırdı, bazen sadece dururken değil işte hareket halindeyken de; sonunda bir kaçkere beni düşürdü.


 Birinde akan trafiğin ortasında, niye düşmüşüm ki? Niye çarpmışım ay çok acımış canı? Ay şimdi düşmenin sırası mıymış???? Ay bende hep çarpıyormuşum anneme! 

Yahu göremeyeceğim bir yönden niye önüme yürüyorsun???
 Aman öyle yürümüş o ne var? Ben ne biçim yürüyormuşum esas??? 
niye bakmıyorsun bu tarafa????
akan trafiğin aksi yönüne bakıp mı yürüyeyim??? ezilivereyim??


Yolun ortasında düşünce yemin ettim annemi sağıma almamaya! Solumda kalçama el yemek daha iyi gene! Ama ısrarla sağımda yürümek ister! Niyeyse öbür yöne öyle olmuyor. Sola doğru meylederek yürümeyi seviyor sanki. Bundan kurtuldum derken şimdi de iki ayağımın ortasına ayak sokmaya başladı, tam düşmedim bile sayılır öncekine göre!

ama gene çelme takmış gibi oldu kapaklandım yere.
öbüründe caddede bir anda yerde buldumdu kendimi.


ay ayağı acımış çok önüme bakayımmış.
anne ayağının ayaklarımın arasında ne işi var Allah aşkına yaa??
yürüyorum ben normal!
hayır normal yürümüyorsun, sanki tango yapıyoruz; ayak hep benimkilerin arasında. ya tekmeliyorsun ya tökezletiyorsun.
aman sen de!!
yanımda yürü şurada Allah aşkına yaa!!


sonradan anlaşıldı işte popoma bakılmasını engellemek için yarı arkamda yürüdüğü. ama mesafe de koymuyor dipdibe. etrafına da artık nereye bakıyorsa benim durmam gerekecek halleri de anlayamıyor. çarpıyor ya da anlamıyor niye durdum ittiriyor beni!

niye durdun şimdi .
itme ya napıyorsun?
niye duruyorsun yürü yürü!!! (durunca daha çok bakacak görecekler ya beni. görmesinler ayyyy. ilk kocam görsün. keşke görünmez olsam!! burka mı giysem acaba?)
araba geliyor anne önüne mi atlayayım??? ezsin!!
üffff!! aamaaaannnn. çok uzakta o geçeriz yahu!!
ne uzağı ya hızına bak şunun!
yürü hadi!!
anne itekleme yahu!!! aa kastı  var arabanın önüne atacak beni !!!!
aman be sen de geçerdik ödlek gibi. 

(korkak olmamı bekler, korkutmaya çalışır herşeyden ama arabaların önüne atlayıvereyim??)

geçemeyiz!!
geçeriz hadi çabuk!
ya araba çok yakın öldürecek kendini yaa bi dur!!! 

(ben tutmasam annem ilerleyecek! ay öldürecek beni ve ya kendini!!! görmüyor algılamıyor gözü mesafeyi. boş da bir özgüven. eskisi gibi hızlı yürüyemiyor ki, aheste anca. ama cesaret çok.)

sonra araçlar geçiyor, hala söyleniyor ayakta durmaktan yoruluyormuş da ben bekletiyormuşum da geçermişiz de. geçemez. ben bilmem mi. sonunda kendini değil beni ezdirecek annemi çekecem diye geberecem.ayyyyy!!

daha da hala yarı arkamda dibimde, tekme geliyor bileğime.
ay çocuk gibisin niye orda yürüyorsun?? şöyle geç anne Allah aşkına yaa!!
normal yürüyorum ben nazlı.
normal değil bu!!! yarı arkamda dibimdesin ya, tekmeleip duruyorsun beni!!!
hızlı yürü o zaman!!
her zaman hızlı yürünmez!!!

zaten hızlandım mı kızıyor!!! yetişemiyormuş yoruluyormuş, kendini hiç düşünmüyor geride bırakıyormuşum da!!!! dıdıdıdıdırırırırı.
hele karşıdan karşıya önce ben geçiverip de kendi geride kalırsa çok bozulur.
illa dipdibe geçeceğiz. tamam da ben bile geçemeyeceğimi bildiğim bir mesafedeyken araç annem geçeriz diyo....
ikimizi birden öldürecek herhalde. ne bileyim. ya da topal kalayım da kim olusa olsun evlenmek zorunda hissederim kendimi, özgüvenim iyice gider.

delirtir insanı yaa



böyle diye diye zorla aynı hizaya soktum. soluma tam yanıma aldım. koluna girip bırakmıyorum!! yoksa gene popomun arkasında, bileğime tekme ve çelme, sonra ay ayağım acıdı nazlı ne biçim yürüyorsun. diyecek.
böyle yürüyüş olabilir mi yahu?
kalçama bakışı engelleyecem diye tepe üstü düşüp kafamı çarpmama neden olabilir bile.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder