istersen____-
bu konuya da kesin değinmişimdir yaa :)) anlatmadığım yeni bir şey kalmamış gibi ama hayat tekrarlardan
ibaret be hacı!
tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna dememişler, bi bildikleri varmış ataların.
isterseniz okumayın!
hehe ben de annem gibi konuştum. annem bir şey yapmamı istediğin de , bazen tamtersi, bazen de adeta gizli
bir göz dağı vermek istediğinde, meydan okumak istediğinde eder bu lafı. ha bazen de ısrarcılığından, takın-
tısından mı desem ne desem.
nazlıı, istersen su iç!
benden cevap yok. aynı şeyi bu üçüncü söyleyişi, sıkılmışım artık. çantamda bi şişe su var, az önce aldık,
içtik ve ben taşıyorum. biliyorum çantamda su var, biliyorum içilebileceğini, ve susadığımı, susadığım zaman
da su içmem gerektiğini bilirim, anlarım.
peki annem neden aynı şeyi tekrarlayıp duruyor?
kabahat bende böyle bir durumda çok kesin bir dille evet ya da hayır demeli, ifade etmeliyim derdimi.
öyle kararsız, sessiz durursan tekrarlar , bıktırıncaya, asabını bozuncaya, tepeni attırıncaya kadar tekrarlar.
hatta tersleyinceye kadar. artık asabın bozulmuştur, bir yerde şarter atar ve ters bir şey söylersin.
damarına zorla denk getirmeyi başarmıştır ve hiiç de farkında değildir. bir de duyunca terslemeyi şaşar, bozulur,
gücenir. of aman be nazlı olur. bir insanın üstüne bu kadar gidilmez ki ama annem bunu bilmez. illa ki kendi dediği
olacak çünkü, o dediği oluncaya kadar usanmadan uğraşır, bir yolu da tekrardır. bilinçli mi değil mi yaparken hala
emin değilim valla. ama o dediğini sonunda yaptırır, en azından kendini tersletip, küsünceye kadar. vicdanınla
oynar böylece. suçluluk duygusuyla yapmayacaksan da yaparsın. ama o terslediğin için duyduğun suçluluk hissinden
yaptığını fark etmez, istediğin için falan yaptığını sanır. sonra al başına belayı. neyse o yaptırdığı tekrar tekrar
yapmak zorunda kalabilirsin.
asap bozucu, bıktırıcı olduğunun ve aynı şeyi çok fazla söylediğinin bilincinde olduğunu sanmıyorum da.....
böyle sinirin bir şeye bozukken damarına basmayı bilir her nasılsa :) öyle bir laf eder ki, patlama noktasına
kısa yoldan ulaştırır seni, yani beni!
istersen su iç'den önce istersen börek yapayım ye, istersen çörek yapayım ye!
eskaza kararsız falan göründüysen, önüne gelir o tabak, bekler ki hepsini ye. iki de bir sorar e yememişsin,
e bir tane mi yedin diye... hatta sen istedin ben yaptın, yemedin, nankörsün bile gelir başına.
yoo ben istemedim anne. istedin nazlı. hayır anne istemedim kendin yaptın.
istedin!
burada çok kesin bir dille konuşmalıyım; anne! adım kadar eminim ben istemedim!
bir de şu var;
nazlıı, kek yapayım yiyelim mi?
yok ben yemem.
ama güzel olur, havuçlu.
benim canım istemiyor anne, sen kendine yap ye.
yemeyeceğini bildirmene rağmen içindeki umut sönmez ve yapıp getirir. yemezsen sitem üstüne sitem.
benim için yapmış da nankör müşüm de ben bunu çok severmişim de boşuna mı uğraşmış da o kadar saat, zaten hastaymış da,
boşuna mı yorulmuş da, ah nazlı ah.
annecim yemem dedim ya sana!!
ama seversin sen bunu!
bu mecbur bırakmaları ve sitemleri sonucu gene yemek zorunda kalırdım eskiden de, sonra da seviyorum sanırdı. hala aynı.
esas galiba kendi sevdiği şeyleri benim de sevmemi istemesi. ama biz aynı kişi değiliz!
bir versiyon da;
ben yemem deyince annemin de yapmaması ve kendinin de yiyemesi üzerine kurulu. bu seferde kabahat ben de. canı kek istiyormuş
ama yapmamış!
e sen yapıp yeseydin.
yok.
anca beraber kanca berabermiş.
aslında bazı yiyecekleri annem sevdiği için yediğimi anlatsam da ona bahane gibi geliyor.
bir gün böyle dedim. şaşırıyor.
ama ben hiç ısrar etmem ki! ben hiç baskı yapmam ki!!
zorla mı sokmuş ağzıma yemeyeymişim!
hıı sonra asık suratı ve sitemlerini çek!
o an yemedin ama sonradan yemeni bekler. yememişsen ve gıda bozulmuşsa benim yüzümdan ziyan olmuştur!!
annecim yapma, yemem dedim ya!
surat asıyor.
ne varmış yemeyecek! kötü müymüş? yapamıyor muymuş?
sevmiyorum anne, ya da canım istemiyor!
anneme göre bir şeyi seviyorsan hep yersin.
ama ben öyle dğilim, dönem dönem bazı gıdalara düşkün olurum. bazen aklıma bile gelmez.
çikolata seviyorum diye hergün bir mecburiyet gibi her gün yemek i zorundayım yani.
sadece canım istediğinde yeme özgürlüğüne sahip değil miyim. bir yükümlülüğe mi dönüşüyor sevdiğim şeyler?
sadece bir kişilik yapmaya değmez diye yapmadığı zaman da benim yüzümden yememiş oluyor...
kilo alıyor olmam da bahane değil.
diyorum ya teyzem de öyle, dünyayı keşfetmiş gibi davranırlar.
dünyadaki en büyük zevk yemek yemek, bizi dinle hiç uğraşma araştırmaaya, denemeye gerek yok, bizim dediğimiz gibi
yaşa! hal-tavır bu.
tabi herkes kendi fikirlerini en doğrusu sanır genelde.
ama çok maruz kalınca asap bozucu!!
hani neydi o bir psikolojik hastalık vardı, insanlar aynaya bakıp kendini hep şişman görüyor, yemek yemiyor ya.
anoreksiya mıydı, blumia mıydı. blumia kusanlara deniyordu herhalde.
neyse bizdeki ve hatta genelde Türk annelerinde aynı şey işliyor. kişi aynaya bakınca kendini şişman bulmuyor,
anne kızına - oğluna da ya ben kız evladım misal ondan - bakınca hep çok zayıf göryor, sürekli yemek yemesini hayal
ediyor.
şimdi kalksam mahsus buzdolabındaki herşeyi yesem, bitirsem sonra da açım anne diye ağlasam, annemden mutlu bir insan
daha olamaz yaa...
o günki misal de su üzerineydi.
istersen su iç.
bir süre geçiyor, dolaşıyor konuşuyoruz, alışverş yapıyoruz falan. arada istersen su iç!
zaten suyu ben aldım ki! yarısını da ben içtim. ee?
sabrediyorum umuyorum ki susar ama nafile. düzensiz aralıklarla devam ediyor.
az su içen biri de değilim ki. mersin'in sıcağında az su içenin zaten ben....!
annecim istersem içerim, biliyorum!
ne var kızacak nazlı? iyiliğin için söylüyorum!
ben su içmiyor muyum? suyu alan benim zaten!
aman tamam! iyilik de yaramıyor sana!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder