annemle alışverişe gitmek bir mesele. hem kendinin gençliğindeki moda anlayışı ve hem kendinin kıyafetlerinden konu açılmış oluyor o gün. bir kaç gün de sürebilir.
tabi kendi beğendiği şeyleri bana giydirmek istemesi meselesi var ki ezelden beridir vazgeçemediği bir huyu, alışkanlığı, benimle çekişme bağımlılığı.
geçende bana yekame'de (reklam sanmayın diye. ay sanki kim sanacak da. her gönderiyi 2 kişi belki okuyo ancak. ben fenomen miyim bana reklam versinler, hıh!) bana tayyör giydirmeye çalıştı.
o tarafa yönelince kendine ceket bakacak sandım meğer minik, kahve, sarı tonlarda kareli bir etek ceket görmüş. bana yakışırmış. belki ama nene olunca!
sonra daha genç ve sportif kıyafetler satan bir yere girdik de şükür içim açıldı. amaç bana bordo pantolon almaktı.
fakat annem aynı laflara kendi başladı. eskiden kendi mağaza mağaza gezer her beğendiğini tek tek dener sonra karar verir ama tekrar deneyip öyle alırmış. hayır ben böyle yapsam sıkıldım, yoruldum diye söylenir. tecrubeyle sabit.
bir mağazaya girip, bir sürü şeye bakıp hele de deneyip çıkarıp karar verememek ya da tam beğenmemek ve almamak suçluluk duygusu yaratmalı. çocuğun zamanını almışım, ortalığı dağıtmışım kızı ayıpmış bari birini alaymışım!
+"esas onlar bana göre yapmamakla ayıp etmiş bence!"
ortalığı da öyle dağıtmam hani, ters dönüş halde bırakmam pantolonları kazakları..reyonda açtığım katlı şeyleri elim alıştı çabucak aynı katlayıp geri koyarım.
benim de mağazalarda çalışan bir iki arkadaşım var, ne kadar yorulduklarını, ayaklarının koptuğunu bilirim oturmaları yasak çünkü. kıyamam onun için. hele benimle ilgilenen sempatik biriyse hiç. ama biri gıcığıma gitmesin :)) tüm mağazayı değil elbet ama baktığım her ürünü yamuk koyasım gelir... bazen gene yapamam da.
sonra bana cortlak bir mavi pantolon denetmeye çalıştı. sanırsın mağazanın elemanı, satış yapıp prim kazanacak.
ben bordo-mürdüm tonlarını deniyorum illa ısrar ediyor maviyi de al diye.
hani öyle böyle bir mavi değil, feci. hem zaten kotlarımın çoğu mavi tonlarda, niye bu da mavi olsun?
olsunmuş ama o kotların tonu çok farklıymış.
bir ısrar bir ısrar.
gene aynı aşırı kalın kazak aldırma sevdası gibi. tabi hayali tayyör ama...yemeyeceğimi bilince başka şeyler aldırıyor.
benim daracık kabinde haşadım çıkmış, o kapıma dikilip dırdır ediyor. illa bunu al. hiç sözümü dinlemiyorsun da çok inatçısın da ne var sanki bir kez de onun istediğini yapsammış da.
hem aynada bakmış, tutmuş üstüne kendine çok yakışmış bana da yakışırmış.
illa kapıyı açtırıp içeri verecek pantolonu. ben bir pantolon seçtim bordo, seçinceye kadar da ter içinde kaldım.
bak gene sözünü dinledim dışarısı çok soğuk, üşütürüz diye beni korkuta korkuta avm'nin ısısını hesaba katmadan beni aklın kalın giydirdi, sonra da kabinlerde ter döküyorum. da noldu işte. terledim, saçımda hal kalmadı, bende be...
daha da sözümü dinlemiyorsun diye. bir da kapı tokmağını yokluyor açıp girecekmiş. dışarısı kızı erkeği insan dolu ben pantolonsuz kabin kapısı açacam. bir de daracık kabine girip illa giyin bunu diye ısrar edecek...
off ne diller döktü. illa aynada baktım bana çok yakıştı sana da olur. ben mavi sevmem ki öyle, kottan bile gına geldi.
ben hayır istemem dedikçe o bastırıyor, sitem edecek bir konu buluyor, aklımı çelmek için şu kıyafetinle şahane olur diyor... sonunda tehdite geçti; darılırım, küserim!!
bende o sırada artık kendi pantolonumu giyip seçtiğimi düzeltmeye çalışıyorum. annem hala bastırıyor.
al bunu, alacaksın, almalısın, küserim bak al!!!
öyle mavi sevmememin bir önemi yok. zaten benim sevip sevmememin de o sevsin yeter. beni böyle barbi bebek gibi giydirsin sonra da her sözünü dinleyince pısırıklıkla suçlasın. kısır döngü.
artık kabinden çıktım hala kapının dibinde elime tutuşturup hafiften itekleyerek kabine geri sokmayı düşünüyor. bak bir deneyimmiş annem haklı diyecekmişim, ne iyi etmişim diyecekmişim!!
aslında istediği bu ama zorla olmuyor ki! zevklerimiz de yakışanımızda ayrı!! ne zaman aklına uyup onun zevkine uygun bir şey alsam iyi ki değil nerden aldım bunu diyorum. ne mutlu oluyorum ne yakışıyor, hatta rahat bile emiyorum. bazı kıyafetlerden en azından rahatlık beklersin ya. o bile yok yaa...
sonunda dolabın bir köşesinde kalıyor, niye giymiyorsun sitemi çekiyorsun, boşuna mı para verdik dırdırı bir de...
-'al bunu nazlı, en azından bir dene bak çok yakıştı iyi ki almışım diyeceksin'
+"ben öyle maviyi sevmem, kotlarım mavi hem"
-'ama tonları bambaşka kızım'
+"giymeyeceğim sonunda o zaman da kızıcan"
-'giyeceksin'
+"giymem ki"
-'giyersin yaa'
+"kazaklarımla bile uymaz bu"
-'hem bak fiyatı çok uygun kaçırma, sonra keşke alsaymışım dersin'
+"o renk için asla demem"
-'öf nazlı yaa, hiç beni dinlemiyorsun, hep inat hep'
benden ses yok. yandaki kabindeki kızı bekleyen kadınla herhalde annesi, ona dönerek beni şikayet ediyor. hiç beni dinlemiyor diye...
-'tam senin bedenin bu!'
+"başka rengi yokmuymuş?"
-'zaten rengi önemli'
+"korkunç bir renk"
-'aa çok canlı tatlı bir mavi'
+"elektrik mavisi mi tatlı?"
yandaki kadına rol kesmeye çalışarak ay bu kıza bir şey beğendirememiş, bir sözünü dinlemezmiş.
aksi gibi kadında kızına bir şeyler veriyor denesin diye o esnada. kız da alıp giyiyor. belki zıt değiller.
neyse. ısrar devam.
-'nazlı al bunu bak'
+"anne almayacağım"
-'ben baktım aynada çok yakıştı'
+"sana yakışır, bana yakışmaz"
-'denemeden bilemezsin'
+"niye bilemeyeyim? sen al kendine o zaman madem yakıştı"
şimdi kendine yakışacağını düşündüğü ama yaşı icabı giyemeyeceğini sandığı şeyleri benim üzerimde görüm tatmin olmak istiyor... inatla, hep. ama ben o değilim ki!! farklıyız.
-'ay nazlı çok inatsın!'
+"hayır senin öğütlediğin gibi kararlıyım"
-'alacaksın' diğer kadına rol kesiyor adeta. bak ben kızıma nasıl da söz geçiriyorum der gibi.
-'bak küserim, konuşmam'
+"???" güldürdü beni. sanki 12 yaşındayım. ama daha durun!
böyle konuşmalar geçiyor aramızda ben kabinden çıkar annem benim elime mavi pantolonu tutuşturup iteklerken..
artık elinden alıp kabinin içindeki askıya taktım "almayacağım!"
-'aman nazlıı, bir kere de bak benim sözümü dinle pişman olmazsın'
+"yanılıyorsun annecim! hep oldım. ay evdeki giymediğim şeyleri hep sen israrınla aldırdın, ama içimden gelmiyor ve yakışmıyor."
-'aa bak hanfendinin kızı söz dinlemiş, annesinin seçtiği ceketi, kazağı almış, ayy ne de tatlı olmmuuuşş :))'
bana nispet yaparak.
kıza baktıydım 17 yaşında falan :)) ! güldüm artık. sinirim bozuldu, epey güldüm.
suratıma herkes bakınca
+"o söz dinleyebilir tabi, küçük daha bilemez,"
anne kız suratıma bakınca (kız ben küçük değilim! der gibi annesi ne demek o bilemez benim kızım hepinizden zeki! der gibi) ekledim hemen;
+"ama ben? ben annemin beni giydirmesi için çok kart değil miyim? 32 yaşındayım ben!!"
anne kız şaşkın, annem bozuk ben bordo pantolonu almış kasaya seğirttik.
the end mutlu son! bordo pantolonuma kavuştum!! sıra kurukafalı birşeylerde.
aaah ah o da mücadeele olacak çünkü annem hiç sevmez!
benim giymemi istemediği şeylerde şöyle dediği olur, beni yumuşak karnımdan vuracak;
-'senin yaşına uymaz ama!!' vb. bu yaşta bu giyilmez, bu yaşta da olmaz artık, çok çocuksu, genç işi kalır.... haa tarzına uymaz!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder