sabahın köründe kalktım, acilen bir yere gitmem gerekiyor ama elektrikler kesik. şans bu ya. apar topar hazırlanıp çıkmak üzereyim annem uyuyor o sırada. "ben çıkıyorum anne" diye seslendim. illa kalkıp yolcu edecek, tuşa basıyor ama boşuna.
+"elektrik yok evde" diye belirtiyorum ki annem gene sigortalar attı ya da ampul patladı sanmasın.
__________________
niye mi bu duruma çok sinirleniyor da ondan. hemen de lafının arasında üstü kapalı bana buluyor kabahati. "ben naptım yaa" desen de anında inkar ediyor. niye ben suçluyum onu da anlamış değilim, sanırsın bozulan şeyleri alıp kurcalayıp ben bozmuşum da. ya eskiyince bozulur ya zaten adam gibi yapılmamıştır...
şöyle ki evde elektrikli bir alet, ampul, ya da musluk, sifon bozulduğu zaman tamirci beklemekten sıkıldığı için sinirleri tepesine çıkıyor. sonra başlıyor söylenmeye kendisi hiçbir şeyi bozmazmış, aşırı dikkatli bir insanmış nasıl oluyormuş da bozuluyormuş peki??? beni sorgulamaya başlıyor. şöyle mi yaptın böyle mi? böyle mi oldu şöyle mi? sen mi açtın, sen mi kapadın...
"niye beni suçlar gibi konuşuyorsun anne, buzdolabını ben neden bozmuş olabilirim? kendi malına garezi olan biri miyim? sanki ben bayılıyorum asla sözünü tutmayan tamircileri beklemeye, en az 10 yıllık eskidi zahir".
beni suçlar imalarını anında reddeder ve alındığıma göre bir suçum var demektire bile dayandırır.
"sen beni fazla mı görüyorsun evde?" kavgası çıkarttım birgün, ama aynen öyle gibiydi, çocukken de böyle bir şey bozuldu mu bana sorar, fön makinası bozulmuş ben fön çekiyorum diye saçıma. ablama mı. o zaten baştan ezikti, belki dırdırdan kurtuluş yöntemi buydu tee çocukken bulduğu. ben kafasını ütülerim diye bana da atamaz suçu hani ama ne yaramazdım, ne de beceriksiz, ne de değer bilmez ve dikkatsiz şimdi allah için ablamla annem de öyle değildir.
fakat illa bir sorunun ucu gelir bana dayanacak bir yön bulur. e bu durumda insan ne kadar sessiz kalabilir de dili uzamaz... ezile üzüle dilim na pabuç kadar oldu. her şeye bir laf bulurum. ha öyle de bir sogularım ki ters giydiririm geri birine o pabucu.... saçma bir durumda ya da durduk yere şüpheli-suçluysam...
a bu arada evdeki tüm elektrikli ne biliim teknolojik aletlerden ben sorumluyum. annem teknolojiden ama esasen elektrikten çok korkuyor. dizüstü bilgisayarı göstereyim dediydim bir gün, bir elini çekişi bir uzaklaşması var ki bu kadar olur. elektrik mi çarptı, kaçak yangın mı çıkardı diyeceksiniz; hayır.
bir de sorsan hiç bir şeyden korkmaz Allah'tan başka. çamaşır, bulaşık makinalarını hep ben çalıştırırım, anca kapatma tuşunu biliyor makina durunca. hiç bir fişi takamıyor, (radyo ve blendır hariç,) tv, ketıl :), tost makinası, ütü bunların fişini ben takmasam kullanamaz.
yıllar önce oturduğumuz evde nedense prizler duvarda çok aşağıya yapılmıştı, annemin de o sıralar ciddi bel ağrıları vardı. eğilip belini incitmesin, ağrımasın diye hep ben takardım o zamanlardan beri alışkanlık oldu en başta.
sonra da öyle devam etti, ben yoksam ve tv nin fişi takılı değilse izleyemez. genelde sabreder ama sıkıntılı zamanlarda gelmemi bekleyemez. bu durumda beni arar ev telefonundan durumu anlatır. aslında işimi gücümü ya da arkadaşlarımı, kırk yılda bir gülmemi bile yarıda kesim gelmemi bekler. baskıcı anne olmayacak ya 'bırak gek fişi tak' da diyemez, ama dırdırla halletmeye çalışır daha çok. defalarca arayıp 'dönerken al' listesi verirken 'çok sıkıldım tv yi de açamıyorum' lafı vurur. kalkıp gitsen, dönsen eve de açılır o tv ama izlenmez bile bazen...
bi keresinde "annecim yaa zaten yılda bi iki görüyorum özge'yi bugün de izlemeyiver, gelmeyeyim bırakıp" dedim. kendi de takabilir fişi aslında artık ne beli ağrıyor şükür ne de priz aşağıda. ama alışkanlık olan benim fiş takma durumum ondaki fobiyi iyice güçlendirmiş.
bir gün evde "sen de takabilirsin artık" demiştim, boş bulundu herhalde 'elektrik çarpar diye korkuyorum' dedi. korkusunu dile getirdi hayret. ama o an bana esas dokunan dediği diğer şeydi, dayanamadım çaktım lafı (napim dilimi uzun tutmama neden olan eskiden beri kendi. ha böyle söyleyince de kızıyor 'dilin bana uzun olmasın başkasına olsun'diyor iyi mi. pasif agresif gibi evde ezik dışarıda psikopat olayım^^)
+"haa elektrik çarparsa beni çarpsın yani?!!"
bu tartışmanın sonucu ev baklavası ödülü kazandım :))
tabi ki öyle değildi demek istediği, ama düşünüp konuşan biri için büyük pot oldu. alışkanlığından da vazgeçemedi, hala ben takıyorum her fişi. niye durduk yere elektrik çarpsın ki zaten?
_______________
bugüne dönelim.
işte kapıda beni yolcu ederken tuşa basıyo (onu yapıyo yani) ama ışık yok.
+"elektrik yok evde"
-'niye?' (benim neden bilmem gerekiyorsa artık)
+"ne bileyim işte kesilmiş"
-'neden ama'
+"jeneratör sesleri geliyor, mahallede kesik" (benle bi ilgisi yok)
-'niye ki?'
+"ben ne bileyim anne" (ayakkabımı giymem neden bu kadar uzun sürüyor ki?)
-'ama herşeyin bir nedeni vardır!'
+"anne ben tedaş mıyım?^^"
sabah sabah güldürdü beni, alem kadınsın valla annoş :)
herşeyin bi nedeni var ama herşeyin nedenini ben nereden bileyim ki! zaten uykulu bile çıkıyorum bir de tedaşı arayıp mı öğreneceğim? hani telefonu açtılar diyelim, hani nedenini söylediler kesintinin diyelim, ennn iyimser ihtimalle. bu öğrendiğim nedenleri ben ne yapayım ki?? bunun da tartışmasını yapmıştık aynı diyaloğun su kesintisi versiyonunda (ha önce faturayı yatırmadığım için kesildiğini, merkeze gidip bir de bunları açtırmanın ne kadar zor ve masraflı olduğunu suratıma çarpıp ah nazlı ah.... faturayı otomatik banka ödemesine al diyosunuz, annem onlara hiç güvenmiyor hoş bana da...yoo yatırmıştım faturaları, anlaşıldıydı ki sonra boru patlamış ondan kesik su. boşuna yapmıştı dırdırı ama adet bizde önce ben suçlanacağım)
(aynı diyaloğun benzeri benim bilgisayar ekranına bakarken ve ekran donmuşken de oluyor. ya da virüs girip çökertirse. nedenmiş. ama nedenmiş. sanki her konunun uzmanı benim ya da olmalıyım. )
durum böyle olunca evdeki tüm teknolojik aletlerin nasıl çalıştığının en ince ayrıntısını ben bilmeliyim, o kadar ki telefonda bile izah etmeliyim, bir sorun olursa ayarlarda tam bozukluk hariç ben nasıl düzeleceğini bilmeli ve telefonda anlatabilmeliyim. hepsini hatırlamalıyım anında... ama bir evde o kadar çok alet oluyor, yerine zamanla yenileri alınıyor ki.. ama teknolojiden anlayan benmişim, bilmem gerekirmiş.
sanki bilgisayar mühendisi, elektrik elektronik uzmanıyım. telefonda soruyor bir gün klimanın bilmem nesini anlatıyorum ama yapamıyor sinirleniyor 'tek bir tuşla yapılmıyor mu bu??' sonra neden bu kadar uzattıkları ve tek bir alete neden bu kadar çok fonksiyon yükledikleriyle ilgili şikayetlerini dinliyorum. sanki ben yaptım. cep telefonu da mesele, piyasadaki en kolayını aldım ona ama hala birini aramak çok zor ona göre. "sen öğretmensin anne, öğrenmekten neden korkuyorsun?" korkarak alıyor telefonu, yanlış yapmaktan korkuyor. sanki hangi kabloyu keseceğini düşündüğü bir bomba bu, yanlış tuşa basarsa patlayacak. tutuşu aynen öyle. sonuç ev telefonu kullanılıyor... ama o telefon da şarj ediliyor, para yükleniyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder