don saplantısı geri döndü.
geçende balkona birinin iç çamaşırı uçmuş, dantelli dantelli sentetik bir şey.
annem görünce büyük şoklarda ve anında kafasında manyak senaryolar kuruyor belli. nazlı dantelli külot giyip erkeklerle aşna fişnelerde mi yoksa.
ulan 7/24 göt göteyiz, her telefon konuşmamı dinliyorsun karışıyorsun, ne zaman bir yere gidecek olsam peşime takılıyorsun! anneme kalsa her gün işe benimle gelecek!
hele yazdan sonra iyice kafayı yemiş oluyor ve işin başladığını kabullenemiyor ve her sabah bende geleyim bari diyor.
anneme kalsa tuvalete bile beraber elele gideceğiz. derste sessizce kenarda otururmuşmuş. yok gel her an elimi tut saçımı okşa!
çok sevdiğinden bayıldığından değil, kendine muhtaç bağlı ve bağımlı olmamı istediğinden.
o kadar sevse dünyadaki herkesin yazın tatil yapmaya hakkı olduğunu düşünüp, beni ona buna temizlik yapmaya gönderir mi?
neyse don-külot saplantısına dönelim.
bir ara gene kafayı bozmuştu.
hele çocukken bana kendisi külot seçmeye alıştığı için kırk yaşına geliyorum hala annem almak ister. ama ne doğru beden bilir ne seçimleri iyi. anneme kalsa herhalde paçalı don giyerim daha emin olur!
hani ben de öyle dantel manyağı değilim, hatta sağlıklı olması için pamuk ve ya modal içerikli kumaşları tercih ediyorum ama şekil açısından göze hoş görünsün isterim. anneme kalsa pazardan alacağız. hani pazarda da iyi görünen pamuklu çamaşırlar var ama anneme kalsa koskocaman nene donu giydirir. senelerce her konuda bana kendi zevkini zorla yaşatmak ve dayatmak için yırtındığı gibi iç çamaşırı konusunda da uğraştı.
mesela ilk sütyene ihtiyaç duyduğumda erken olduğuna karar verip almamakta diretti.
hele şimdiki süslü dantelli şeylere katlanamıyor!
annemin fantastik zihninde dantelli süslü şeyler orospulara özgüdür.
bir de öyle bir lafı vardı ki sütyen istediğimde "hani aç bakayım". anneme göre halen kendi kızı ya da malı olduğum için istediği anda istediğim yerime açıp bakma hakkı bulunuyor. benim bile kendime o kadar bakma hakkım bulunmuyor ama.
sapkın bir beyni olduğu için herhalde yok aslında kontrol manyağı olduğundan; beni dikizlemeye bayılırdı bir ara.
beni giyinirken izlemeyi seviyormuşmuş.
acaba okul yerine amını siktirmeye mi gitti diye korktuğu kafasında garip senaryolar kurduğu için acaba morarma varmı diye kontrol için dikizlemekti amacı. sanki ben bilmiyor anlamıyorum.
anneme kalsa şu yaşımda hala beraber giyinip soyunup yıkanıp uyuyacağız.
olur ya gece kendime dokunurum!!!! kocaya varıncaya kadar kendinden o kadar nefret et ve iğren ki banyoda bile oranı buranı yıkayama anan yıkasın!!!
neyse donla ilgili başka salakça meselelerde var.
bir gün demek ki çamaşır sepetine atarken iyi isabet ettirememişim, kapağın altından ucu sarkmış demek ki külotun.
annem de eline almış, ben iş için binadan çıkarken arkamdan koşmuş yetişmiş, elinde kirli külotumu sallayarak koşuşturuyor!!!!!!!!!!!!!
nazlııııııııııııı diye haykırıyor külotunu giymemişsin!!!!!!!!!!!
neyse ki tesadüf servis aracı boştu da öğrencilerin alay konusu olmadım, etrafta da duyacak mesafede kimse yoktu.
diyelim külot giymedim, eeee kıyafet giymişim işte götüm açık olacak değil ya!!!
aşırı üstün zekalı olduğunu iddia ettiği beyinde bulunan aklına gelmiyor ki bu kirli sepetindeki külot, demek ki temizini giymiş! bunun yerine fantastik bir hikayeye inanıyor; nazlı külot giymemiş götü açık sikecekler!!!
ergenliğimize girerkenden itibaren her gün yatmadan önce külotumuzu değiştirmeyi öğretti bize. milyonlarca kez söylerdi, anladım tamam desen de yetmezdi ona bir kaç defa daha söyler, daha da içi rahat etmez, bana inanmaz ama bana özellikle ablama inanır kontrol etmezdi; bana inanmadığı için ite kaka ablamın önünde indirirdi külotumu ağ kısmına bakardı temiz mi değişmiş miyim diye illa ki.
illa beni küçümseyecek aşağılayacak yatmadan önce kötü hissettirecek ki uykularım haram olsun gururum incinsin!!
ne kavgalar ne kavgalar sonunda korkuttuğum için vazgeçmek zorunda kaldı.
aradan yıllar geçti şimdilerde de her gün külot değiştirmek gerekmediğine inanıyor ve savunuyor inatla ve bana da karışmadan duramıyor! lafla.
kimsenin bu kadar külodu yoktur!
kimse her gün değişmiyordur.
gerekmiyor ki kirlenmiyor ki!!
demiyor ki kızım çok titiz iyi işte hijyenik, mikrop kapıp hasta olmaz. yok ısrarla kendi dayatarak öğrettiği şeyin aksini savunuyor.
masraf müsrif masraf müsrif gerek yok bu kadar küloda!!sütyene.
sana ne ya sana ne. sana ne anlamaz. kendi malıyım ya.
başka bir gün daha nerede bulduysa bir külot balkondan sarkıp arkamdan donu sallayarak sesleniyor bana!!!!!!! çılgınlar gibi de endişeli!!!
---------
bir kaç defa da komşulardan düşen külotları benim sanmıştı.
birinin gene g-string donu düşmüş annem şoklarda kafasında yazmış sapkın hikayeler; hani porno falan izleyen biri olsa bari beyni resmen sapık pornolar gibi çalışıyor sanki! eline almış balkona düşen donu bana şoklar ve şüpheler içinde getirmiş!!
balkonda da çamaşır falan yok yani bomboş. peki nasıl benim donum olabilir!!
---
başka zaman da almış balkona düşen donu, katlayıp koymuş benim çamaşır çekmeceme!!!
hem başkasının çamaşırı hem yerlerde sürünüp en azından toz olmuş bir külotun ne işi var temizlerin arasında!!???????????
----
başka bir zaman da merdiven trabzanlarına koymuşlar, alt kattan komşulara uçmuş birinin çamaşırı deme, annem de almış içeri koymuş çekmeceye!
---
başkasının donu, yerlere düşmüş, ve ne olduğu bellisiz insanlar ellemiş ve temizlerin arasına konuyor!!!
---
daha da erkek donunu iddia ediyor da senin mi diye. beyni de almıyor çirkin mavi ve kocaman bir erkek slip külodu nasıl benim olabilir!!!!!
-----
daha da çamaşır asmama yardım edeceğini iddia ederek çırparken çamaşırlar külotları ağaçlara dökmüşlüğü var!! bir zamanlar.
önce sepetin içine doğru bir çırpılmaz mı düşmesin bişey diye. annem o büyük zekasıyla alır, balkondan dışarı doğru var gücüyle çırpar etrafa saçardı çamaşırlarımı!!!
iç tarafta portatif askılara asıyorum artık da bu saçmalıktan kurtuldum.
yoksa sürekli orada burada annemin döktüğü çamaşırların peşinde olacaktım.
----
mecburen tüm çamaşır olayını ben üstlendim. artık makineyi çalıştırmayı hiç bilmiyor, eskisi gibi kapatıp çamaşırları almayı da beceremiyor. tuş bıraz bozulmuş diye korkusundan elleyemiyor; ben hastayken bile açıp alamıyor, anlayamıyor da tuşa nasıl basılır. akıllı telefonlar gibi dokunup kaçıyor korkusundan, oysa o kadar yeni model değil, açma kapama tuşuna iyice basıp dışarı doğru çıkmasını sağlamak gerekiyor kapağın açılması için. ama bunu bile beceremiyor sinirinden ana avrat sövüyor!
eski merdaneli çamaşır dönemini ya da elde yıkamayı dahi daha çok seviyormuş özlüyormuşmuş!!
bir tuşa da basamaz mı insan ama basamıyor.----
anneme kalsa sürekli eleyerek de düzeltir kontrol eder beni. bir ara sapık gibi beni elleme modası oluşmuştu. evde değil dışarda hemde. etrafa kızını ne kadar düşündüğünü ispatlamak için ufak elleri sürekli üstümde dolanarak beni sürekli eller ve düzeltirdi.
yok yakamı yok cebimi yok saçımı!!!
çok sevdiğinden değil yani beni baştan aşağı kusurlu görüyor. sürekli düzeltmesi gerektiğine inanıyor. bir gün saçımı düzeltecekmiş, ne bileyim ben iguana gibi fırfır dönen gözüm mü var da yanları göreceğim, hareket ettim elini gözüme soktu!!
zaten garip bir sakarlığı vardır böyle sıklıkla bardak tabak kırmaz ama; tırnaklamak ayağıyla çarpmak gibi.
ceketini giyerken öyle bir savurur ki o fermuarlar kaç kere suratıma çarptı bilmiyorum. bir keresinde alnımın ortasına öyle bir çaktı ki ceketinin fermuarını boynuz gibi şişmişti. tırmalamak ve tırnaklamaları sayamam bile. giyinirken etrafından kaçışıyorum artık. bir de ah canım yanlışlıkla oldu görmedim diye üzüleceğine sinirlenip kavga çıkarır hiç utanmaz! bişey oldu mu diye soracağına kusur arar bende!
---
hele ayakkabı konusunda sabotaj gibi sakarlıkları vardır. ne zaman kendime yani bir bot alsam annem bir şekilde düzeltilemeyecek biçimde botu çizmeyi başarır! her botumun bir tekinde derin bir çizikle gezmek zorundayım ben!! nasıl başarıyorsa artık hepsinde var.
sandaletse de arkamdan yürüyüp, sandaletin arkasına basar tam ben ayağımı hareket ettiriyorken; bir kaç defa yırtıldı ya da bantları yerinden çıktı. hem de daha ilk giyişlerimde!!
sonra da pişkince ne kadar kalitesiz mallar olduğunu, kalitesiz şeyler giydiğimi eleştirir sonra da başlar kendini övmelere; kendisi zamanında en kaliteli en pahalı şeyleri giymişmiş de bilmem neymiş de şimdi her şey ucuzmuş uydurukmuş ben de enayi gibi alıyormuşum!!
e kaliteli bir şey almama fırsat veriyor musun ki!!!! ne zaman daha kaliteli bir şey alacak olsam engellemeke için yırtınır, ya da habersiz almışsam başına bişey gelir! ya temizlikçi kadına veriverir, ya da dışarda üstüme bişey dökülür, çizilir falan! bana kaliteli şeyleri yakıştıramıyor alt beyninde!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder