3.07.2019

dumur eden yanlış anlama.

dumur eden yanlış anlama.

pazara gitmiştik, bir sürü şey aldık. içlerinde bir köylü aileden aldığımız doğal yumurtalar da var.
neyse çantamdan para çıkarırken yumurtanın poşetinden elime başka yumurtalardan bulaşmış yumurta akı değdi.
ben de durdum çantamdan ıslak mendil çıkarıyorum.

annemde bir eylemi yaparken onu sorma huyu var. mesela ayakkabını giyiyorsundur; ayakkabını mı giyiyorsun? ceketini çıkarıyorsundur; ceketini mi çıkarıyorsun? tam o eylemi gerçekleştirirken ama bu açık ve net belliyken gene de sorar! saçını tarıyorsundur bu eylem açık ve net belli bir şey değil mdiri ama görürse mutlaka sorar? möylesine konuşmak için bahane yaratmaya çalıştığından değil gerçekten cevap bekleyerek soruyor. sen evet anne deyinceye kadar tepene dikilip seni inceler. nedenini bilse bile! banyodan çıktığını ve saçını kurutmadan önce bir taradığını bilmesine görmesine rağmen. yada sıcak demişsindir ceketini çıkarıyorsundur ama gene de sorar.
tam ayakkabını giyiyorken başka ne yapıyor olabilirsin ki? evden çıkıp işe gideceksizn elbette ayakkabını giyeceksin?!

neyse pazarda da beni durmuş çantamı kurcalıyor görürken soruyor;

ha bir huyu da 'yardımseverliği'; çantanı karıştırıyorsundur yardım etmek ister güya; kavga çıkar çünkü kendisinin daha iyi becerdiğini ve kendisinin daha iyi bulacağını düşündüğü için elini sokar 'ben bulurum ' diye haykırır çantandaki kıymetli şeyleri yere saçar.
bir şahane özelliği de yere düşen şeylerden nefret etmesi ne olduğına bakmadan üstüne basmak tekmelemekten hoşlanmasıdır!!! ya da evde bir şey arıyorsundur ben bulayım diye atılır. yahu sana koordinat versen bulup getiremiyorsun kırk yılın başı bir şey istesem şimdi nasıl bulacaksın anlamadığın bilmediğin birşeyi???? banyo havlunu almayı unutmuşsundur, istersin, şifonyerin 2. çekmecesinde pembe havlu dersin. ama başka yerleri karıştırır döker saçar küfreder sinirlenir allah kahretsin gebersek de kurtulsak'a vardırır. ya şifonyerin 2. çekmecesi! bunda anlamayacak ne var acaba?
o kadar bulamaz ki başka bir havlu ver o zaman dersin. ama havluların çekmecesini bilmiyor ki; çocukken kend, belirleyip asla değiştirtmemesine rağmen. bir gün havlumu 3. çekmeceye yerleştirdim diye kendi şifonyerimde beni günlerce azarlamıştı o kadar saplantılı. başka havlu da bulamaz. e kurulanacak bir şey lazım, ne var çarşaf mı yastık kılıfı mı pike mi ne varsa onu ver bari dersin. bütün çekmeceleri karman çorman eder küfrederek tabi ki ağzında sigarasıyla her yere kül saçarak. sen kış soğuğunda ıslak ve çıplak üşüyorsundur ama annen oyalanır da oyalanır!
bu şahane olayın olduğu gün bana ne verdi kurulanayım diye biliyor musunuz? hani eve yardımcı kadın geldiğinde asla yerini bilmediğini tahmin bile edemediğini iddia ettiği temizlik bezini!!!!
ve sen soğuk hadi üşüdüm dersen sen kötüsün; hem benden birşey istemiyorsun der hem isteyince beceremez. beni temizlik bezine mi layık gördün???????
temizlik bezi lazım olunca da bulamaz; ne kadra saçma bir yere konabilir ki temizlik bezleri? koynumuza mı alacağız mesela???? temizlik ürünleriyle beraber bir lavabonun altındaki dolaplu kısma falan konmaz mı?????? ama annem asla akıl edemez oysa benden bin kat daha zeki; istesen bulamaz; temizlik için kadın geldiğinde de arayıp bulmak yerine beni uyandırmaya bayılır. hatta ortaya gözlerinini önüne koysan gene anlamaz; koridorda açıkta sıra sıra dizdim deterjan kova ve bezleri. bir pazarım var uyuyacak ya; kadın da anca pazar gelebiliyor; ama annem demez ki yavrumun bir pazarı var uyusun; demez onun yerine beni uyandırır; bezler nerde!!!! lan hepsi koridorda açıkta sıra sıra dizili envai çeşit neden beni hala uyandırıyorsun?????????????
bulamamışlar!! kalkıp gösterirsin bunları mı bulamadınız? ne bilsinmiş benim kıyafetlerim sanmış!!! bu lekeli eprimiş parçalanmış bezleri mi giyeceğim ben??????????

ama bu bencil ve düşüncesiz davranışlar bir bana özel ha. ablacığıma aman kıyılmaz aman rahatsız olmasın aman yorulmasın. bu çelişkiyi vurgularsan sen suçlusun sen kötüsün ve 'zaten çocuğu olmuyor diye üzülüyor' bahanesi her zaman hazır.
lan en azından iyi bir hayat arkadaşı bulmuş be!!!!!!! sanırsın benim olmuş çocuğum! ben evlenmiş bile değilim. ben sevilmiş bile değilim! benim üzülüp dertleneceğim bir sorunum hiç yok! tabi mesela ayrımcılık ve hor görülmek, hizmetçi köle gibi görülmek!!! yooo bunlar normal şeyler. üzüleceğim sinirleneceğim şeye bile annem karar verecek!!!!!!!!!

----
nereye geldik gene yaa.
neyse pazar sahnesine dönelim; çantamdan ıslak mendil arıyorum. annem hemen tüm yardımseverliğiyle soruyor; ne arıyorsun ben vereyim ben bulayım!!
biraz önce bozuk param yetmedi senin yanında var mı dedim; kendi çantasını karıştırdı bulamadı sinirlendi sövdü durdu, bir yandan da içinden bir şeyler düşürdü yere o söverken bana düştü toplaması. daha da senin gibi beceriksizden bir şey mi isteyeceğim?????????

çok becerikliydi eskiden. elini attığı anda bulurdu birşeyleri. ilk defa gittiği şehirlerde bile hemen yolunu bulurdu. her şeyin paketini hemencik düzgünce açıverirdi. biz beceremezsek de azarlar dururdu. beceriksiz andavallılar. ne var bunda açamayacak? elinden bir hışım uzun tırnaklarıyla çeker alır çubuk kraker ambalajını; açar verir ama verirken de azarlar ve aşağılar! bir de böyle zıkkım ye der gibi verişi var ki o salak çubuk krakerden alacağın miligramlık hazzın bile içine sıçıp boğazına tıkar düğüm düğüm eder. suratın asılırsa da ne meymenetsizsin sen be diye azarlar.
ablam böyle ahtırlamıyor çünkü hem sadece işine gelen kısımları hatırlamaya meyilli hem de kendine bu kadar kötü davranılmıyordu.
çünkü eğer bir iş yapılacaksa yaş sırasına göre yapılacaktır illa ki. güya böylece hakzsızlık olmayacaktır anneme göre!! kraker paketi mi açılacak; önce ablamınkinden başlanır büyükten küçüğe sıralı. ama sıkılır ve sıra bana gelince azarlı verir.
mesela ablam diyor ki annem ne güzel tararmış saçlarımızı değil mi? haha tabi.
önce büyükten başlanır ablamınki taranır; artık sıra bana gelince hem yorulmuş hem sıkılmıştır bu yüzden bana sert davranarak ve söylenerek girişir. ablam o sırada ne annesini ne kardeşini dinlediği kendi hülyalarına daldığı için ve tabi ki görüp anlayıp fark edip sıkılmamak üzülmemek huzursuz olmamak için gerçekleri görmekten kaçındığı için hiç oralı olmamayı tercih eder; başka şeylerle ilgilenir annem beni ağlatana kadar saçlarımı çekirştirirken. çözülmüyorsa saçım kalitesiz olduğu için kendisine değil babama çekmişimdir ve bu benim suçumdur. dolaştıkça saç annem sıkılmaya yorulmaya ve sinirlenmeye başlar sonunda saçlarımı yoluyormuş gibi bir hale gelir. ben de hem canım yandığı hem kalbim kırıldığı için sürekli ağlamaya başlamışımdır; bu sefer de ağlıyorum diye sinirlenip azarlamaya başlar. hemen ağlıyorsamdır böyle kaynanam bana neler edecektir neler!!!
bu defa da kaynanasını anlatmaya başlar; susmaz hem azarlıyor hem anlatıyor hem saçlarını yoluyordur. sanki banyoda bizi birbirimize çarptıra çarptira derimizi yüzermiş gibi lifle sürte sürte adeta dövdüğü yetmezmiş gibi!!!

gene saptım konudan yaa.

---

çantamdan buldum çıkardım bir tane ıslak mendil. annem hala olayı anlamış değil. ne yapıyorsun diyor? ya açık ve bariz değil mi bu? ama bir de açıklama bekler annem. kendi mantığına da uymak zorundadır çünkü senin yapacağın şey!!! eğer kendisi gereksiz görürse yapmamanı bekler mesela!! sadece seni ilgilendirmez onun da mantığına uymak zorunda. ayrı bir ihtiyacın olamaz!!! anlamaz bunu. bir de pişkince iddia etmez mi çıldırtır insanı. diyelim bir yere yürümüş susamışsındır su alırsın engellemeye çalışır. gereksizmiş. e ben susadım! ben susamadım!!! ya da bir yerde tuvalet ihtiyacın olur resmen engellemek için uğraşır. gitmem gerek dersin benim gerekmiyor ama der. e sen gitme otur o zaman!!! herşeyimiz senkronize olmak zorunda mı? bir yerde kahve içeceksindir ya da dondurma yiyeceksindir mesela. benim başka bir sipariş vermem annemi deli eder. düzen bozulmuş oluyor sanki saplantılı beyninde. ablam varsa ortamda yada başka insanlar bu kural onlar için geçerli değil; onlar serbest, istediklerini yapabilirler. ama benim suyuma kahveme dondurmama ya da çişime bile annem karar vermek zorundadır. en azından onun da kararına uymak zorunddır?

napıyorsun diyor hala annem. insanın elinde bir peçete, ıslak mendil falan varsa ne yapıyor olabilir ki başka?????????????????????  açık ve net ortada olan bir eylem ama cevap bekliyor. önce eylemi doğrulamalı sonra neden diye sorunca açıklamalısın bakalım üstün zekalı annenin mantığına uyacak mı?????????????

elimi siliyorum anne ne yapacam başka? yumurta değdi elime, akmış.

bu anlaşılır bir cevap değil mi? fransızca falan da ben mi farkında değilim acaba??????????

bunu ne anlıyor biliyor musunuz? bu yüzden yazının en başına "dumur eden yanlış anlama" yazdım.

bağırarak ve sinirlenerek adeta haykırarak "yumurtalığı mı değdi adamın eline"????
yumurta değdi yumurta akmışş!!
yumurtası açıkta mıydı öyle???????????????????? 

(bağırıyor millet de aval aval bakıyor)
annemin fantastik sapıksı hayal gücüne göre adamın birinin yumurtaları!!!!! testis demek istiyor yani, açıktaymış ve elime değmiş. bu yüzden siliyormuşum elimi.
yani o kadar salağım ki adamın biri ulu ortası meydanda gezecek elime bile değecek ama ben sadece elimi silecem, bağırıp çağırıp adamı şikayet etmeyecem.
belki anlamazsın diye öyle sandım diyor sonradan. neyi anlamayacakmışım? hiç evlenmediğim için nasıl bilmezmişim??????????????
o kadar gerizekalıyım ki 40 yaşına varmaktayım ama sikle daşşak nasıl birşey o kadar bilmeyeceğim ki elime değse anlamayacağım, bu adamın bacak arasından sarkan şeyler nedir diye anlamayacağım ve bunun sapıklık falan olduğunu da anlamayacak böyle bir durumda ahmak gibi kalacağım kimseyi uyaramayacağım çünkü hiç evlenmediğim için hiç penis falan nasıldır bilemem???????????????????


***********************

başka dumur eden yanlış anlamaları da oldu böyle yolda sokakta bir kafede falan. sadece kulağı eskisi gibi duymadığından, çok konuşup başka insanları dinlemediğinden de değil; sapıksı bir beyni oldu. herşeyi yarrağa sike daşşağa vardırıyor??????????
bir kafede oturduk;
diyorum ki ağaçlar ne güzel açmış.
annem ise adamlar daşşaklarını açmış anlıyor!!!!!!!!!!
 tabi bunu bağıra çağıra söylüyor!!!!!
ablamlarla bir balık restoranına gitmiştik - annemin balık yemekten ölesiye korktuğunu ve bana işkence ettiğini anlayamıyor ablam hatırlamaz bile ya da bana zulüm edilmesinden gizli bir zevk alıyor ki illa da balıkçıya gidiliyor _ müziğin sesi çok açıktı. ben de garsona seslendim.
anneme göre böyle bir yerdeki şikayetimi ya da talebimi kendim dile getirmemeliyim; kız olduğum için uygun değil; evli olsam kocama söylemeliyim o seslendirmeli; ama kızoğlankız olduğum için çenemi kapatıp boynumu büküp kimseye fazla görünmeden ve rahatsızlık vermeden -nedense benim varlığım rahatsızlık veren cinsten- çenemi kapatıp razı olmadı ya da mecbursam anneciğime söylemeliyim. anneciğim de eğer hendi isteklerine mantığına falan uyuyorsa gerçekleştirir ancak!!!!!!!!!!! ne zaman böyel bir ortamda dilediğim gibi hareket etsem ya dirsekler ya tekmeler ya da sert sert bakarak bana sus der.
mesela susamışım ama su benim yerimden uzak kalmış ve kendi eniştemden bile şişeyi istemekten aciz olmalı oracıky-ta mesela sususzluktan mefta bile olmalıyım suyu istemek yerine!
zaten beni en kimsenin beğenmeyeceği yere oturtmayı başarırlar; ne kimse beni görsün ne ben kimseyi göreyim, öyle bir nokta olsun ki oturduğum yer görünmez gibi olayım. bana bir soru sorulursa hemen annem atlar cevaplar, benden biri tuzluk istese hemen annem vermeye çalışır. insanşar da beni korumaya çalıştığı ve sakındığı için zannediyor. alakası olsa evde tüm ağır işleri bana yaptırtmak istemezdi herhalde.
garsona müziğin sesi çok açık, kısar mısınız biraz dedim.
annem; adamın siki mi açıııkkkkkk diye haykırdı.
müzik açık müzik! sende aklını sikle bozdun yani!!
bir de bu saçma yanlış anlamadan gururu kırılıyor; üste çıkmak için de müziğin sesinin çok iyi ayarlanmış olduğunu iddia ederek masadaki tüm akrabalara tek tek sorup onaylatmaya kalkıyor.
sonrada bana dönüp yaa müzik iyiymiiiş diyor. pişkince!
size iyi gelir tabi hoparlörün dibinde oturan benim!!!
e sen de oraya oturmayaydııın.
başka yere oturacaktım da sen 2 kere yerimi değiştirtim beni buraya çektin!!

-----

bi keresinde o kadar garip bir şekilde dışlandım ki kalkıp gitmiştim. marina avm'ye yakın bir restorana gittik ablamlar ve dünürlerle. bir de kuzenlerle teyzemler de gelmişti. hem beni istediğim yere oturtmadı; tee beriye itti. herkesten sohbetten uzak olayım istiyor. köşede kalmak bir yana bir de yanımda otururken öne doğru çıkıp beni kapatıyor. kendi ablamla bile konuşmamdan rahatsız. ben balığını ayıklayacakmışım!
ne hoş değil mi. bir yıldır görmemişim kuzenleri zaten o kadar yakın değiliz ama bir sohbet etmeyeceğim, ablamla bile konuşmayacak, köşede anneciğimin balığını ayıklayacağım sadece. birisi bana nazlıcım nasılsın derse annem beni kapatarak öne atılıp kendi cevaplyor!!!
her zaman rol çalmayı sever ama nedense o gün saçma ve aşırı bir kıskançlıklı bir gündü; sabah telefon konuşmamı çok merak edip dikizleyip durmuştu beni; hem arkadaşım çevrem olsun koca bulayım ama hiç konuşmadan ve zaman ayırmadan???????????????
ablamla konuşuyoruz annem susturmaya çalışıyor,iki de bir bir şey isteyip bölüyor beni ki konu değişsin ben konuşmayayım!! sinirlendim; ablamla da mı sohbet etmeyeyim yaa diye!! annem çenemin yorulmasına kıyamadığı için benim yerime konuşmak istiyor buyur bütün masa senin olsun! dedim kalktım gittim. nereye deiyor. nasılsa varlığım yokluğum birmiş ya dünürlere öyle diyorsun, hoşçakalın o zaman. siz mutlu mesut yemeğinizi yiyin, fark etmezsiniz bile nazlı var mı yok mu? pis bir iş için lazım olursa arayın hemen girerim lağıma!!!

*********
bir de yanlışının çıkmasından o kadar nefret eder ki; kendini gayet pişkin savunur.
sen dedin adamların daşşağı açıkta!!!!
sen dedin adamın daşşağı elime değdi!!!

o kadar savunur ki sonunda münakaşaya dönüşür sen dedin öyle diye eminmişmiş.
asla yanılmaz asla yenilmez en ufak hatası olamaz!!!

çocukken hemen pes ederdim korkardım kavgadan. çünkü sonunda beni haksız çıkaracak bir konuyu muhakkak bulur eski defterleri açar sen şöyle yapmıştın diye sıralardı. bu münakaşa seni daha da fazla ezmek bastırmak için bir fırsata dönüştürürdü. bazen günlerce sürerdi. bebekliğinden beri hafızasına kaydettiği tüm kusurların, ufak hataların bir bir yüzüne vurulurdu.
yanlış zili çalmışsın yumurta yaparken kabuk düşürmüşsün içine, bilmem ne kıyafetini lekelemişsin................................
şimdi öyle pes etmiyorum başka çare yok. bir kere ezildin mi arsızca üstüne gelir, gözleri pırıl pırıl parlar annemin kavga ederken biriyle.
zevk alıyor resmen. ama kendi kazanacağını kesinkes düşünüyorsa. ve kendinden zayıf bulduğu biriyse karşısındaki
kendinden azman kendinden cazgır, bağırtkan lafını esirgemeyen dikkat çekmekten zevk alan gür sesli biriyse anca pasif agresif gibi arkasından konuşur, beddualar eder!!!

--------------------

başka bir zamanda yine son aylarda; mağazaları geziyoruz. neyden bahsediyorsak artık hatırlamıyorum. annem kadar üstün zekalı üstün hafızalı elit soylu bir asilzade olmadığım için.
yani evde kullandığımız ama eskimiş atılmış birşeyden bahsediyoruz.
ben de diyorum ki ben gördüm bir yerde yenisini.
annem de adamın penisini gördüm anlıyor!
şoke olup yüksek sesle adamın sikini mi gördüüüüün???????? diye haykırıyor açıktamıydı kisi gördüün? 
aklını sikle daşşakla bozdu kadın yaa!
millet de dönmüş annemin telaşla sikli mikli konuşmasına bakıyor.
bağırma aklını mı bozdun sen??
sen dedin sikini gördüm!!!!
yenisini gördüm diyorum anne kullandığımız eskiyip attığımız süzgecin yenisini gördüm!!!!
ama sen penisini dedin!!!
ne alaka süzgecin yenisini yenisinii!!

uzuuun zaman iddia ediyor, yanlış anlamışım hahaha deyip konuyu kapatacağına yüksek yüksek seslerle bana sen dedin penis gördüm sen dedin sikini gördüm sen dedin penisini gördüm diye iddia ediyor!! sırf yanlış anladığını kabul etmemek için bıraksan saatlerce tartışır aynı cümlelerle hem de takılmış plak gibi sayıklar aynı şeyleri!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder