bayram tatilinde hastalığımı ve diş tedavimi bahane edip, gitmedim, başbaşa bıraktım yazlıkta annemle ablamı.
nooldu anneciğini çok özlüyordu, koynunda uyumak istiyordu, pazara gitmek çok zevkliydi?
aynı anası gibi sürekli şikayet etti.
sürekli arayıp bir şeyler soruyorlar.
lan siz değil miydiniz üstün zekalı soylu kandan gelen. bir makinayı mı çalıştıramadınız??????
diyeceksiniz ki senin kıymetini anlarlar, meğer nazlı ne çok iş yapıyormuş, derler. hııı tabi.
bunlar benim temel görevlerim ki. teşekkür etmek kıymet bilmek gerekmiyor.
bana nasıl su getirtecem diye mesaj atıyor, ben arayacakmışım! lan boğazım şiş, dişim şiş.
daha da gitmeden önce bana gelmiş kartını ve şifresini ver de diyor eve alışveriş gerekir. kendi kendi yazlığına harcama yapmak istemiyor ama daha iyi bir insan ve evlat!!!
ama kendi bütçesi ayrıymış bizimki ayrıymış şimdi bozmasına ne gerek varmış.
anneciği de bebeğine hayran hemen haklı buluyor. çok haklı çok. onun yavrusunun parası kıymekti. lazım şeylere kendi ihtiyaçlarına harcasın.
senelerdir yazlığa tüm masrafı ya annem maaşından ya ben yaparız. bir gün olsun da 100 lira aidatı ben vereyim demişliği yok. hatta ben hastayken kapıya gelen sucuya bile bir 20 lira vermemek için beni başım döne döne kaldırmak için uğraşmak bile daha doğru bir hareket.
nasılsa anneciği de gözü kapalı onaylayacak.
ben o baş dönmesiyle para vermek için kalsam yere düşüp kafayı kırsam bunlar parayı veremediğimi düşünecekti!
anca kendine alırken yastık kılıfı, pike, çarşaf gibi şeyler almıştır madam coco'dan falan.
laf sokunca da pişkince diyor ki;
e koskocaman ayna aldım yazlığa!!
anneciği de gülümseyerek onaylıyor.
annemin kartındaki parayla aldın kendi paranla mı aldın sanki!!! 2 aylık mutfak masrafı diye ayırdığımız para karttaki paraları 2 günde yedin! sanırsın kendi almış!!
işine geldiği gibi hatırlamak annesinden geçmiş olmalı.
bir kaç sene evvel; ablam erken gelmişti daha okul kapanmamıştı. gerçi annemin beyni almıyor neden erkenden vurup çıkamıyorum kapıyı, kendisi olsa fırtınalar estirirmiş okulda!!! hı belli. biz hastayken hastalık izni almaya korktuğun günleri unuttum sanki!!! müdürden o kadar çekiniyordu ki anca arkasından dedikodu beddualar ederdi; yüzüne karşı yalakalık edemezdi gururundan sadece mesafeli durabilirdi. okuldan ikimize de grip bulaşmıştı, annem izin almaya korktuğu için bizi evde yatakta bırakıp gitmişti. kendi olsa fırtına estirirmişmiş.
zaten sanki öğretmenliği hiiiiiiiiiiiiiç bilmezmiş kendisi de öğretmen değilmiş gibi, öğrencilere ders yılı bittiği anda senin de işin bitiyor zannediyor. kendi zamanında şartlarında bile öyle değildi ki.
o sene de erken gelesi tutmuş prensesinin. siz gidin ben birkaç gün sonra gelirim diye kafaladıydım.
gitmeden önce annemin banka kartını ve şifresini aldı ki alışverişte kullansın.
günler geçti bana aramış diyor ki bitmiş limit!!!
lan 3000 lira vardı mutfak masrafı diye ayırmıştık onu. kendi kartından harcamak zorunda kalmış diye sitem ediyor bana. lan senin anan senin yazlığın değil mi. ama çok borcu varmış onuuun.
anneciği de kuzusuna kıyamıyor ah yavrum borçlarını bitir sen kendinden harcama yavrummmmm.
bana da hemen gel emri veriliyor. parasız kalmışmışlar. sanırsın sokakta aç bilaç kalmışlar. eve almadınız mı yiyecek. yetmemiş herşeyi alamamışlar.
bir süre sonra gittim ki; evde süslü varaklı altın oymalı koymalı bir ayna dayalı duvara!
ee anneciğiyle gezerken çok beğenmiş almış; 2700 liraya!!!!! mutfak masrafını aynaya verdiği için ablam harikulade bir melek iken onları ben parasız bırakmış oluyormuşum!!!! aynayı astırsa bari anca duvara dayatmış. nasıl astırtacak bilmiyormuş ki. sanki ben biliyorum da, soracan birilerine işte. kime soracakmış yoldan geçen adama mı?
ablam böyle angaryalarla ömrü boyunca hiç uğraşmadı.
bekarken biz ufaktık herşeyi annem hallederdi, sonra üniversiteye gitti ve hemen evlenip angaryaları kocasına devretti ve bir daha el sürmedi hiç bir şeye. eve su nasıl bağlatılır, tesisatçı, kornişçi nasıl çağrılır hiç haberi yok fikri yok ve asla uğraşmamaya kararlı. saflık ayağına yatıp birinin üstüne yıkmayı bilir anca.
--------------
bu sene de benden annemin kartını istiyor. kendi bütçesini bozmayacakmışmış. azarlatıyorlar kendilerini çocuk gibi illa bu ikisi. tencere kapak gibi birbirlerini bulmuşlar diyeceksin ama 3 günde usanmış.
sürekli arıyor açmayınca da üstsüte mesajlar yığılıyor.
ya bir şeyin nerede olduğunu
ya bir şeyin nasıl çalıştığını soruyor
ya da şikayet ediyor ama asla bir çözüm bir fedakarlık zerresi yok.
demiyor ki senelerdir 2 ay bu rahatsız kanepede mi yatıyormuş anzlı, yazık canım benim paraları mı yok almıyorlar, ben bir kanepe alayım. bunun yerine bana rahat edemiyorum uyuyamıyorum diye şikayet ediyor. niye almıyormuşum yenisini?????????????
senelerdir şu eve adam akıllı bir masrafa destek olmuş değilim ama ev yine de hepimizin oluyor demiyor. böyle laf sokunca da hemen aynayı gösteriyor! koskoca ayna almııış. anneciği de hemen onaylıyor!!! annemin kartındaki parayla aldın onu sen!! iki aylık mutfak masrafını vermişsin bu aynaya! daha da ben aldım diyorsun!!
--------------
şikayetleri soruları bitmiyor.
daha da pazardan dönüp anahtarı unuttuklarını fark etmişler. beni arayıp hemen gelmemi emrediyorlar! hem üşütmüşüm boğazım şiş hem şişlik 20lik dişime vurup onu da şişirmiş, ben bayağı antibiyotiklik hasta olmuş, bayram tatilini millet kıçını sallayıp eğlenirken yatakta geçiriyorum, hiç halim yok; daha da bana hemen gel diyor. o salise çıksam bile saatler sürer ki. dakka başı otobüs bile yok. saatlerce durakta sıcakta bekleyecem falan.
ama ne acıma ne utanmaları var pişkince hasta kızına ve ya kız kardeşine hemen gel diye emir veriyorlar.
çilingire para mı verecekmiş!! anneciği de hemen onaylıyor. tabi çilingire 20 lira vermek yerine hasta kardeşini yollarda telef etse daha iyi daha ucuz.
----
bir de hasta halimle nasıl geleyim deyince ha doğru yaa unuttum valla telaştan deseler bari; çemkiriyor bir de utanmadan.
bu sıcakta pazara gitmişler de yorulmuş terlemişler de dünyanın masrafını yapmış da canı çıkmış da nasıl arayacakmış da çilingir mi tanıyormuş!!!
sanki benim koynumda çilingir!!! ona buna soracan işte bu işler öyle yürür.
kime sorsunmuş da kimseyi tanımıyormuş da yoldan geçen adama mı soracakmış da çat kapı komşuya mı soracakmış da.....
----
tabi bunun yerine ben hasta halimle tedavimi de bırakıp geleyim hem evde hizmet de ederim.
aaaa o kırk yılın başı tatile gelmiş yazlığına. ayaklarını uzatıp dinlenmek istiyormuş, hak etmiş aylar sonra bunu!!!!!!!!!!!!!
--------
başka kimse hak etmedi ama. sadece kendisi. başkaları değil. hatta ben asla değil.
--------------
damdan balkona atla diye dalga geçtim. geçen sene bana annem pişkince böyle demişti. komşunun kızının gömleği düşmüş balkona, o sırada da otomatik panjur bozuk ama adam bir kaç saate gelecek yani. ama kızı o gömleği giymek istiyormuş hemen lazımmış. anneciğim de bana dama çık diyor bizim balkona atla, yandaki pencereden uzatırsın falan.
------
şahane bir fikir gibi görüyorlar bir de. ya ayağı kayarsa da bacağını kırarsa, ya denk getiremez de aşağı düşüp ölürse diye bir düşünce yok. ama komşu kızının dandik gömleği mi önemliiiii benim canım mı!
şaka değil yani. bir de ben ne münasebet ben manyak mıyım damdan atlayacam diye tersleyince tartışma çıkıyor ha!!
atlasam kafayı kırp gebersem hiç problem etmeyecekler yani.
mantıklı mı şimdi bu diyorum anneme? damdan 3 metre aşağıdaki balkona atlamam mantıklı mı? evet çok mantıklı diyor bir de!!!
------------------------------
damdan atlamam gibi hasta halimle onlara kapı açmak için yazlığa saatlerce yolculuk etmem de mantıklı. hatta dünyadaki en makul en mantıklı şey.
çilingir çağırmak apartman görevlisine sormak ve çare aramak değil ama.
nerden bulacakmış çilingir??????
anneciği de onaylıyor tabi hemen evet nazlııı ablan nerden bulacak çilingiirrr?
sanki 1988de analog dönemdeyiz elinde son moda akıllı telefon yok.
her yeni çıkan telefona atlamak için annesinin yazlığında meyveye para vermek istemiyor!! kullan işte telefonunu. internetten mi bakarsın 11880den mi sorarsın, site görevlisini mi ararsın naparsan yap.
-------------
site görevlisinin biri tık diye açıvermiş. tabi kıçını yorup kendisi bulamadı adamı bana arattı.
oysa beni hasta halimle saatlerce yolculuk ettirselerdi çok daha iyiydi.
sanki bende anahtar var da!!!! o anda hastalıktan ve sinirlenmekten dolayı aklıma gelmedi ama BENDE YAZLIĞIN ANAHTARI YOK Kİ.
her sene yazlıktaki vaktimiz dolup, eve dönmek için yazlıktan çıktığımız anda, kapıyı kilitler kilitlemez elimden tırmalayarak geri alır anahtarını.
yazlığımızın anahtarı ablamda hatta ablamın kayınvalidesinde bile var ama bende yok!
kapı görevlilerine, bilmem nerden tanıdığının oğluna peşkeş çeker yazlığının anahtarını ama bende yok bile. olur ya işe gidiyorum deyip erkek atarım???????
---
bir kaç gün sonra bana diyor ki bu çamaşır makinasını çalıştıramamış bir sürü çamaşır birikmiş.
niye bozulmuş mu.
bilmiyormuş hiç bulamamış nasıl çalışıyor! eski püskü külüstür birşeymiş. kendisi yeni çıkan akıllı makinalardan almış bunları bilmiyormuş unutmuş.
---
nooldu benden bin kat zekiydiniz bin kat mantıklı ve düşünceli becerikli hafızalı! noldu ya şimdi!!
----
o aman söyleyeyimmiş neresine basılıyor bu külüstürün!!!
-----
asla demiyor ben bu yazlığa ne kattım ne aldım!! tüm masrafı annemle kardeşim yapıyor bari ben de şunu yenileyeyim. niye öyle bir masraf yapsın diyor anneciği sonradan! savunuyor gözde bebeğini!
tabi çamaşır makinasına vereceği 3000lirayla kendine laprier krem alır kıçına sürer acaba küçülür mü diye mucize bekler daha iyi daha mantıklı!!!
angaryalarla pis işlerle ve gerekli şeylerin masraflarıyla siz uğraşın ben sefasını süreyim. aa ben buraya dinlenmeye rahatlamaya geliyorum! bir tatili hak ediyorum!
ama siz zavallı ölümlüler sizin tatile dinlenmeye rahatlamaya ne hakkınız olabilir????????
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder