anneme kalsa bayram tatilinden çook önce yazlığa gidip TEMİZLEYECEKTİK.
ablacığıma hazır olsun! bir de çoğul konuşuyor sanki kendisi de yapacak temizlik. hani ben de eskisi gibi kendini paralayıp sakatlasın demiyorum ama o bana bir gram acımaz ha. aman nazlının bir yeri ağrır aman çok yorulur falan hiiiç öyle bir derdi tasası fikrinin ufak bir kırıntısı dahi yok.
ben kendimi paraladıkça daha çok ister hatta. hatta utanmaz ben yorulup ara verirsem şikayet edersem surat asar kusur arar hadi hadi diye diretir.
ne varmış bu kadar yorulacak kendi neler yapmışmış! he çok iyi ettin. bizimle güzel anılar yaratmak varken bizi odamıza tıkıp kendin saatlerce temizlik yapardın küfrederek söylenerek beddualar okuyarak ve elbette kendini sakatlayarak.
ne desen de sen kötüsün yani! yardım edelim desen istemez hem beceremediğimizi düşünür daha beter kavga çıkar teşekkür edeceğine eleştirip aşağılar hem veyahut ya da gene azarlar! bizden sadece ders çalışmamızı istiyormuş ! kendini yorma belin ağrıyacak desen iyilik etmiş olmuyorsun odandan çıktığın için dünyanın en kötü en pis en iğrenç en nankör insanısın!!! ama hiç bir şey dememiş olsan ve akşama boynu sırtı tutulmuşsa gene sen kabahatlisin; hiç demediniz anne yorulma diye!!!
sonraki fıtık sorunlarından beri tamamen elini eteğini çekti; ben de yerleri viledayla silerim der ama lafının üstünden haftalar geçer gider asla eli değmez.
anca toz alıyor o da boyunun elinin yetiştiği yerlere kadar.
ya da tezgah silmeye kalsa binlerce soru ve talepte bulunuyor.
nazlı hangi bez
bezi ver de,
bez nerede
bu deterjan mı
durulanacak mı
bu bezle mi durulayayım
bu deterjan mı o deterjan mı
öyle mi yapayım böyle mi yapayım........ delirtir. bir mutfak tezgahı silmek için bin soru sorulur mu? sanırsın hayatında eline iş değmemiş birisi yap işte bilmez gibi bana sorar.
ve asla bir şeyin yerini bulamaz. spesifik olarak koordinat versen gene gözünün önündekini bulamıyor!!!
eline her şeyi detayıyla vereceksin illa ki.
yerleri silmeye kalsa kovaya suyu sen doldurur sen deterjan ekler her sildiğinde viledayı sen sıkarsın ama kendisi şahane silmiş olur yerleri!
iş bölünüp süre kısalacağına uzar; çünkü her seferinde viledayı benim sıkmam gerekmektedir ve 2 saniye de bir gibi kısa sürelerde nazlıııı viledayı sııık der kaprisli kaprisli dudak büzerek.
------
neden bu kadar üstüme kaldı her iş? zamanında aşırı yüz verdim. yüz verirsen astarının iki katını isteyecek bir talepkarlıktadır kendisi çünkü. sen verdikçe o alır ve her seferinde daha fazlasını bekler sen ne haldesin hiiiiç görmez bile!
fıtık ağrılarının atak yaptığı zamanlar, hem de herhalde menapozun başlamasıyla kesilen hormonlardan mıdır nedir aşırı ağrılar çekti.
kaprisleri evdesi 7/24 gergin mutsuz küfürlü beddualı ortamı bir düşünün artık. tamam insan ağrı çekerken aşırı olumsuz olabiliyor ama annem zaten karamsar. ağrı çekiyor diye beraber geberecektik mesela! hiç problem değil benim daha 22 yaşında mezara girmem. geberelim de kurtulalım der durur her sıkıştığında. ben niye geliyorum senle!? aaa ablam için geçerli değil ama bu durum!!
o evli mutlu bir kadın!?
tabi inat sabit fikirli ve kaprisli olduğundan aylarca ağrı çekti, bana masaj yaptırmalar ağrıyan yerleri ütületmeler kaprisler kaprisler kaprisler doktora gitmemek için direndi. ağzından dok- çıktığı an -tor demeden dünyanın en iğrenç insanı olursun! annenin denek olarak kesilip biçilmesini isteyen bir şarlatansın!!!
aylarca acı çekti direndi gitmem diye. doktor ilaçlar verdi 2 iğne yaptı şak diye geçti ağrıları!!! aylarca bunun için mi çektin? çektirdin!
tabi doktora gidinceye kadar, doktorun muayenehanesinde ne kaprisler, sünnetten kaçan oğlanlar gibi kaçmaya çalışmalar; iğne yapılırken ne kaprisler. geberelim de kurtulalımlar!
---
o zamanlar tüm ev işleri bana kaldı. zaman içinde yalnız kaldığım, iş bulamadığım için yaşadığım bunalımlı dönemlerde titizlik hastası gibi oldum anama benzediydim. bir kere bile benim gibi fıtık olma demedi mesela. onun yerine şurası olmamış burada toz kalmış diye saplantımı tetikledi durdu.
hala öyle.
asla acımaz ya da bir yerine bişey olacak olmasın benim gibi çekmesin diye bir derdi yok.
hatta anneme kalsa o kadar endişesi yok ki ona buna temizliğe gideceğim!
-----
nasıl oluyor da 3-5 dakikalık kapı önü, asansör sohbetlerinden bana temizlik işi çıkarıyor anlamış değilim. konuyu nasıl oraya getirim 2 dakikada bağlayıp bana yıkabiliyor ki? hani bir de yardıma çok ihtiyacı olan yapayalnız kimseler falan olsa gene neyse bir derece mantıklı dersin.
ama annem evi genç kız dolu komşulara, akraba dolu yeni evlilere falan beni temizliğe göndermeye kalkar.
her zaman da onlar haklıdır. mesela evde 3 genç kız var ama onlar ya ders çalışmak zorunda oldukları ya işten yorgun geldikleri için ev işine annelerine yardım edemiyorlar ama ben onların 2 katı yaşında işten yorgun gelip elin kadınına yardım etmek zorundayım!!
ya da yeni evli bir çift rahat etsin diye evlerini anaları kardeşleri ve bilimum kadın akrabaları dururken ben temizleyeceğim?
yatalak kocalarını taşımaktan fıtık olmaktan korkan komşuların yardımına ben koşacağım ben fıtık olsam ne yazar çünkü?
daha geçende, pazardan döndük ama marketten alınacak bir şeyi unutmuşuz. sen eve çık ben markete uğrayayım dedim. uğradım alacağımı aldım eve dönüyorum. asansörden çıktım koridorda bizim dairenin kapısına doğru ilerlemekteyim. tam karşımdan da bir komşu elinde tonla kıyafetle geliyor. ne bileyim ben de gidiyor sandım tam aynı anda aynı bizim kapının önünde durduk. kaşla göz arasında adamı bağlamış nazlı ütü yapar diye!
bak kaç kere aynı olay yaşandı ben kavga çıkardım! yapmamak bir yana özellikle kavga çıkarttım ki annemin gözü korksun br daha yapmasın. öyle güzellikle anlatmaktan akıllıca söylemekten asla anlamaz. garip bir pişkin arsızlığı var. o kadra anlamaz ki inadına inadına iş çıakrır başına! illa ki çok büyük kavga çıkarıp korkutup küstüreceksin.
ama unutmuş ettiğim ağır lafları. gene kaşla göz arasında bana komşu ütüsü yıkacak yaz günü.
anneme göre herkes tüm sene çok çalışıp yorulup yazın ayaklarını uzatıp dinlenmeyi hak ediyor; BEN HARİÇ!
adam tam kapıda durdu bana sen ütülermişsin diyor! SİZ de demiyor. lan işini yaptıracan sahte de olsa kibar ol da kafala karşındakini bari andavallı! ben senin anan bacın mıyım ki boktan işlerini yapmaya mecbur olayım? hayır bir de karısı arkasında giyinmiş süslenmiş topukluları da çekmiş ayağına; KADINLAR NEDEN BİR KARIŞ BOYLARI OLSA DA 12 CM LİK TOPUK GİYİNCE GERÇEKTEN DE BOYUNUN 175 OLDUĞUNU ZANNEDİYOR?
GERÇEKTEN BU SANRIYA İNANIYORLAR YANİ.
sanırsın düz ayak 175 de bir havalarda tepelerden bakmalar falan!
kadınlar harbiden komik yaa.
kapkara saçını sarıya boyatıp doğuştan sarışın olduğuna inanıyor. 155lik boyuna kaldırım topuk giyim doğuştan uzun boylu olduğuna gerçekten inanıyorlar ama!
hatta benim bir arkadaşım var işten; 157 boy var ama sürekli yağmur çamur demez en yüksek ökçeli topukluları giyer. tamam istiyorsa giysin de gerçekten uzun boylu olduğuna inanıyor. hatta benimkisi gibi bir boyda diye başlayan konuşmaları da var. ki bu boya sarışını bir kaç tanıdığım kadın da daha var. lens takıp yeşil gözlü olduğuna inanan bile gördüm.
tamam moral olsun diye kendini kandır da biraz bu kadar da havalanma, uçma!
neyse ütüyü bana yıkacak ama kibar bile olamıyor; lan sahte bir rol kes de kandır bari! ama o kadar DÜZ MANTIK Kİ sanki benim görevimmiş gibi bana kitleyecek işi. hani çok alengirli bir ütüdür de bir tek sen yapabiliyorsundur 1 parça için yardım rica etmiştir olsa gene bir derece mantıklı.
ama utanmadan evde ütülenecek ne varsa bana yıkacak, kendileri de gidip gezip eğlenecek!?????????
---
bir de şaşırıp tersleyince bir yıkılmaları var ki?! sanırsın beyin ameliyatlarını reddeden bir doktorum.
eski nesillerde gene bir sahte de olsa "yok canım" "estafurullah" "zahmet olmasın" lafları var, bak sahte bile olsa diyorum.
ama bir sonraki nesilde hatta 80lerde doğanlarda bile sadece 90lılarda değil yani; sahne bir nezaket falan da yok. direk düz mantık; bir enayi bulursan sonuna kadar sömür ve bir teşekkür dahi etme, hatta gördüğün zaman tanıyıp selam bile verme durumu var. kullan-at yani. sonra işim düşerse diye elinde tutmaya çalışmak için bir dolambaçlı bir oyun bile yok.
insanları kullanmaları bile fast-food gibi.
-------------------------------------
evet anneme kalsa bayramdaan çoook önce ablacığıma hazır olsun diye yazlığı paklayacaktım. ah canıııım bütün sene çok çalışıp yoruluyor, yazlığa gelince ayaklarını uzatıp dinlenmeyi hak ediyor tabi!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
etmiyor demiyorum bak.
ama neden ben hak etmiyor muşum gibi bir tavırlar var ona anlam veremiyorum. annem sürekli böyle! sanırsın ben bir robotum.
ablam ise sen verdikçe alır. istemem yan cebime koy. sen de yorulmuşundur yok canım yapma demez. nasılsa anacığı koşulsuzca kayırıp üstün tutuyor neden yararlanmasın sömürmesin ki bunu!
--------
bayramdan önce iş var nasıl gideyim dememe bile anlam veremiyor anneciğim. ona göre müdüre ablam gelecek ona iyi hizmet vermem gerek deyip izin bile alabilirim. temizlik yapmak için yıllık iznimden yiyebilirim yeter ki ablam mutlu olsun.
ben mutlu olmasın demiyorum.
ama neden ben onun rahatı ve mutluluğu için feda olayım ki? ben miyim anası babası?
normalde analar babalar feda eder kendini evlatları için, hatta mecbur kalan ailelerde en büyük kardeş ufakları için feda eder kendini ama bizde tam aksi.
-------------
ne derse desin gitmedim tabi yazlığa önceden.
üstelik ben bende yoruluyorm ben de hak ediyorum dinlemneyi neden işleri ben yapmak zorundayım deyip kendilerinin bencilliğini hatırlatır yüzlerine vurursam kendileri kötü davranışlarından dolayı haksız değil d eben bunu hatırlattığım için kötü bir insanım!
sorgulamadan enayi gibi bana her söyleneni yapmakla görevliyim ben bedeli ne olrsa olsun!?
-----------
hatta hem klimadan hastalandığım hem 20lik dişimdeki tedavi için kafalayıp bayram tatilinde bile gitmedim yazlığa!
---
ama yazlığı kim temizleyecek? sanırsın bok çuvalına dönmüş durduk yere ev! temizlikçi çağır hem!
ama annem çok acır temizlikçi kadınlara da bana öyle o kadar acımaz!?
----
zaten yazlık küçük 3. bir kişiye mantıklı bir uyuma alanı bile yok. ama nasılsa en rahatsız yeri bana yıkmayı gayet normal gördükleri için asla bu düşünce gelmiyor akıllarına.
e yaşlı başlı annemi kanepede yatıracak değiliz, haliyle peşinen yatak ona ait. ben yazları açılır kapanır kanepede yatıyorum ama bu rahatsızlığım onlara yeterli gelmiyor; bir işkence aleti olsa bana uygulansa memnun olacaklar.
ablam gelince ya annemle yatacak ya diğer kanepe açılacak. ama hanım efendi prenses soyundan bir KIYMETLİMİSSSSSS olduğu için daha çok rahat etmeyi hak ediyor annemin gözünde.
zaten ben feda ettikçe daha isterler arsızca daha daha daha daha!
yerini verisinin havlunu ister verirsin yastığını pikeni pijamanı vantiratörünü ne varsa kendine ister sen verdikçe alır daha ister!
annem de bunda bir haksızlık asla görmez. 39 yılımdayım bu ailede asla böyle bir şey olmadı. nazlı'ya haksızlık asla olmaz.
ha karşılığında bir iltifat bir güzel söz bir teşekkürü bile gereksiz görmekteler. yüzlerine vurursan da sen kötüsün asla bencil değil kendileri. iyiliği yüze vuran nankör bir kötüsün!
lan 1 kere teşekkür ettin mi ki sen. sanki yüzyıllarca bana tapın diyoruz.
-----------
gazladım yağladım balladım hastalıktı dişti bahane ettim, 3 gün sonra gelirim deyip hiç gitmedim!!!
--------------
aa merak etmeyin evde de rahat etmedim ki.
dünyanın en akıllı en mantıklı en becerikli ikilisi ablam ve annem sürekli rahatsız etti telefonla.
hatta dişçimdeyim, dolgu yapılırken bile ki öncesinde söylemiştim, telefonum susmadı!
---
o nerede bu nerede şu nerede
bu nasıl yapılıyor o nasıl yapılıyor gibi saçma sorularla uğraştım.
----
kendisi arayıp bulacağıma beni arıyor. hani benden zeki benden üstün benden becerikliydiniz ne oldu?
---
balkon kapısına yapılan elektrikle çalışan panjuru açamamış, nasıl açılıyormuş!!!
kumandayla.
kumanda nerede?
tuvalet kağıdı bitmiş diye bile mesaj atıyor!! git al o zaman! yada yedeği bul. e nerede?
lan ev şato değil ki 55metre kare! yedek tuvalet kağıdı nasıl egzantrik bir yere konacak da sen bulamayacaksın?
---
gayet de utanmadan hasta kardeşine diyor ki e buraya tatile gelmiş iş yapıyormuşmuş!!
evet o kadar utanmazlar ki evvelki sene benim vertigodan başım fırfır dönerken, öyle böyle değil yani yer ayağımın altından çekiliyor giibi, tuvalete duvarlara tutunarak gidiyorum; annem tepeme 100 kere dikilip pazara gitmek istiyordu!!!
doktora gidelim, siteden bir hemşire doktor bulup çağıralım gibi bir çözüm falan yerine ha bire 5 dakikada bir yanıma gelip pazara gitmek lazım diyordu!!!!!!!!!!
yattığım yerden kalkıp işemeye gidemiyorum hamam sıcağında dışarısı olmuş 45 derece pazara gidecem. yolda düşüp kalsam başkalarından yardım siteyecem ha! bırak akıllı telefonu kendi kapalı nokiasını dahi zor kullanıyor!
---
bir rahatsızlık kendi başına gelmediği sürece anlamaz annem. kendi başına geldiğinde de demek böyle oluyormuş deyip başkalarını da anlamış olmaz. sadece kendi penceresinden bakabiliyor. ama sorsan dünyanın en düşünceli insanıymış.
---
demiyor ki tek gideyim bari, ya da bir komşuyla. ya da bu hafta da marketten getiririz. daha önce hafif dönerken enayi gibi pazara gitmiştim bir gram acımadan dünyaları aldı. hatta anneme kalsa bir kasa da çilek alacaktı!
--
hani hastalanıp elden ayaktan düşünce de anlasalar değerimi bari. yattığım yerden hizmet etmem gerekiyor.
--
yemin ediyorum 5 dakikada bir gelip bana pazara gidelim dedi ozaman. sabır taşı olsa çatlar yani. çıldırttı beni delirtti. insan bu kadar mı vurdumduymaz olur yaa! hatyır bir de laftan anlamaz.
---,
öyle sabırlıca söylemeyen aslında, yavaş yavaş taşmayacak sabrın; en baştan en büyük postayı koyup küstüreceksin. yoksa asla anlamaz. sen başım dönüyor desen de hafife alıyor. tuvalete giderken görüyor beni mesela demiyor ki pazara nasıl gitsin.
insana sinir krizi geçirten bir anlamazlık bir arsızlık bir bencillik ve ısrarcılık bir arada. anlamıyor laftan. sonraları belki 10. soruşunda azarlamalara terslemelere başladım ama en baştan olmayına bağışıklık kazanmış. aldırmıyordu. evin içinde dolanıp elinde sigara poflatarak söyleniyor. dolapta meyve kalmamış da ne yiyeceklermiş de taptaze şeyleri anca burada yiyebiliyormuş da zaten şimdi yemezse nerde ne zaman yiyecekmiş de. zaten şehirden usanmış marketten beslenmekten bıkmış da zaten buraya yerleşmek istiyormuş da bir emekliliğini yaşayamamış da!
lan ben gençliğimi yaşayamadım be!!! yaşatmadın ki.
ne doğru dürüst bir çocukluk ne güzel geçen bir ilk gençlik. sürekli baskı olumsuzlk eleştiri altında yaşlandım resmen. utanmadan bir de iş bulamıyorum diye senelrce laf sokup bulduğuma memnun olacağına beraber emeklilik yaşamayı ahayl ediyor!!!!!!!!!!
------------,
beni çıldırttı o sene. üstelik o zaman daha vertigo denmemişti annemin perde manyaklığına boyun eğip merdiven tepesinde boynumu eğmekten, klima çalıştırmaya korktuğu için inadından açtırmaması yüzünden vantiratöre mecbur kalmaktan başladı bu baş dönmeleri. ama asla kendini suçlamaz.
gece nedense ve iddiasının aksine derin uyuyup pek de sıcaklanmadığı için ne klimaya ne vantiratöre ihiyaç duyduğu için, evde 2 kilima 2 vantiratör var ama sıcaktan şikayet edip birini açmaya korkar!
bir de o zaman gizlice, fırfır dönen vantiratörü bana sabitlemiş; kendine gelir de fıtıkları tutulur diye taa ötelerden hem de korktuğu için.
hani desen vantiratörü aç ya da sabitle beceremez; kalkıp sen yapıncaya kadar uğraşır bulamaz ama o gece her nasılsa hiç gürültü etmeden becerivermiş.
sabah boynum tutulmuş, omuzlarım kaskatı olmuş, başım dönerek uyandım ve o öyle kalakaldı. ama asla kendini suçlamadı! 1 gram dahi alakası yok!!!
-------------------
benim yüzümden mi diye bir düşünmek bir yana talepleri sanki daha çok artmıştı. bir çözüm düşünmek yerine zaten annem çözüm sevmez şikayet etmeyi ve istemeyi sever; sen çözüm bulsan da beğenmez ve eleştirilecek yeni şeyler bulduğu için memnun olur!
---
hani dedim ki; sen tek git pazara, ben sitedeki markette çalışan çocuğu ararım sana yardım ediverir. zaten pazar uzak değil, üstelik genç, kolayca taşıyıverir karpuz da seçer getirir sonra.
beğenmedi çözümü iyi mi. bunun yerine başı fırfır dönerken çişe dahi zor giden kızını kaldırıp 45 derece sıcakta pazarda çalıştırmak çok daha şahane bir şey.
pazarda para çıkarıp vermeye bile alışmamış ki, sadece seçip emrediyor. böyle de devam etsin sitiyor.
---
surat asıp söyleniyor utanmaz. benim yüzümden marketten beslenmekten usanmışmış. benden zeki benden mantıklı benden kat be kat daha üstün değil msin; git gel kendi başına!!!
ama istemediği işleri başına yıkacak bir köle olsun alıştı tabi.
--
o kadar bencilce sanırsın 10 yaşında gelişmemiş bir çocuk inadıyla ısrarcı ki; lan yolda yere yığılsam ne bok yiyecen??????? kalkamıyorum ayağa ama anlamıyor anlamıyor. hayret edersiniz!!! beni çıldırttı çıldrıttı sinirimden yerimde basbas bağırarak tepindim yastıkları fırlatıp durdum da anca gözü korktu!!
o zaman da abartıyorsun oluyor!
kendisinin en ufak şeyde abartıp saatlerce söylenmesi normal mesela ama!
dondurma yemeğe gitmişiz düşünün, yanlışlıkla kaşığı yere düştü diye zıkkım etti yediğimizi! yeni kaşık verirler ne var bunda! saatlerce söylendi beddualar etti eski defterler açıldı babanbabaannenanneannendeden tamlamasına başladı.
hani hassas ve yıpranmış ruhların kırılma noktası çok çabuk olabilir ama kaşığın yere düşmesinden 3 günlük yas nasıl çıkabiliyor???????????
--
15 dakika bi dondurma yiyip mutlu hissetmeye dayanamıyor; annem mutsuzluk bağımlısı.
sonunda beni de o hale getirdi ama memnun değil gene de.
-------
böyle durduk yere gerildiği durumlarda ne sakinleştirmeye çalışmandan memnun olur ne çözüm bulmanda ne de kendi gibi zıkkım etmenden.
sen ondan önce bir şeyden huylanırsan kendini mutsuz huzursuz etmekle suçlar; aldırmazsan duyarsızsın demek kendi gibi süper hassas değilsin; tut ki huzursuz olacağın tuttu yeri varmış demek; onu da beğenmez. ne yapsan yaranamazsın.
kendi susup vazgeçip ya da unutup geçirinceye kadardır. sen ne karışabilrisin ne katılabilirsin itiraz de edemezsin. susup çekeceksin sürekli.
---
kaşığın düşmesinden 3 günlük huzursuzluk nasıl çıkar yaa??????????
---------------
0 kadar utanmazdı ki bana malak gibi yatıyorsun sürekli bile dedi. LAN BAŞIM DÖNÜYOR DOKTORA GÖTÜRECEĞİNE NE DİYORSUN. BELKİ ÇOK KÖTÜYÜM ŞURADA SON NEFESİMİ VERECEM NE BELLİ?
----
tam çelişkiler insanı. hem ben gençken öyle gezerdim böyle giyinirdin şöyle süslenirdim der ya da ben genç olsam öyle gezerim böyle süslenirim şöyle süslenirim der; hem sen yapacak olsan söyledikleriinn yarısını bile. su koyuverir.
ne süslenmei ne giyinmeni ne de gezmeni ister.
sen demiyor muydun boş oturup göt büyütüyorsun ben öyle gezdim şöyle ettim bilmem ne ben genç olsam neler yaparım diye; ama ben 2 kız arkadaşımla öğleden sonra dandik bir kahve içmeye gitmeyi dahi hak etmiyorum????????????
-----------------------------
baş dönmesi için de siteden eski bir lise arkadaşımdan yardım alıp gittimdi ha! kendi kıçını kaldırıp beni doktora götürmeyi akıl edemedi. anca limonata bilir o da aşırı şekerli! eski lise arkadaşım da hemşire olduğu ve özel bir hastanede çalıştığı için rica edecek yüzü buldumdu. arabası da var.
insana annesi mi daha yakındır yoksa senede 3 kere gördüğü eski arkadaşı mı? kıza kalsa neredeyse beni sırtlayıp götürecekti arabaya kadar. zaten ben anlatır anlatmaz tahmin ettiydi vertigo diye.
anneme göre de hapı varmış ite!!
anneme göre hap yutup her haltı yiyip herşeye katlanacaksın. vertigo için hap boktan hayat için hap. yut yut çek! HAPI VARDIR NASILSA diye bir kalııbı bile var annemin.
o hapların ne kadar çok yan etkisi vardır kimbilir. mesela bir tane minnak sivilce görse yüzümde hemen hapından yutsan diyor her seferinde!!
o roacuten tedavisi ne kadar yorucu ne haberi ne alakası var ne de umrunda! hapı var hapını yut!!
bir de sorsan dünyanın en bilge en bilinçli insanıdır ha!!!
********************************
kimbilir belki 100 mesaj attı vatsaptan ablam saçma sorular için.
belki 2-3ünda anca dişimi falan sormayı akıl etti. gerisi o nerde bu nasıl çalışıyor bulamadım şeklinde!
pijama getirmemiş, unutmuş. ne giyecem diye bana soruyor. salak ananınkilerden al giy, dolap kıyafet dolu benimkilerden al giy. onun yerine bana üstüste mesaj atıyor. pijamalar nerde. prenses ipek pijamalara mı alışmış? penyeyi beğenmiyor efem!!!
temiz çarşaflar nereye konabilir mesela?
ya şifonyer çekmecelerine ya da dolapta yer varsa bir rafa konmaz mı görünce ne olduğunu tahmin etmez misin? bu bana kırk kere mesaj atıyor. zorla bulup bir de o mu bu mu diye soruyor. ben de demiyorum yani şu şu istediğini al kullan istediğini al giy.
sanırsın 42 yaşında değil 12 yaşında bir çocuk tek başına kalmış yabancı bir evde.
---------------------
nazlı? su yok!
açtır.
kime?
site görevlisine sor?
kim ki o?
bilmemkim
telefon et sen.
nazlı musluk suyu içiliyor muydu? (annen söylemiyor mu senelerdir görmüyor musun ama o kadar ilgisiz ki hatırlamaz bile, ben kendine gittiğim zaman ben hizmet edeceğim ama kendi yazlığa geldiği zaman gene ben!)
içilmiyor!!!
ne içeceğiz o zaman? (sanki ankara'da ne içiyon?ama haberi yoktur çünkü enişteme bırakmıştır o işleri hep)
damacana?!
nerden getirecekler? bakkaldan mı?
evet.
telefon sen etsene!
konuşamam dişim ağrıyor!
ee ben nasıl edecem telefon?
buz dolabının üstünde yazıyor.
ne yazıyor!
dua yazıyor ablacığım yağmur duası!!!!
aman, yazmıyor.
magnette.
hangi magnet?
kör müsün okuman yok mu senin!
2 numara var ama!!!!
lan biri tüpçü tüpçü!
ne diyecem arayıp?
fransızca anlatman lazım türkçe bilmiyorlar! (anası gibi şaka, ironi, ima anlamazlar mal kafalar çünkü. ama işlerine gelmeyen şeyden kaçınmak başkasına yıkmak da üstlerine yok)
sen fransızca biliyormusun sanki?
kız arayıp su isteyecen yaa!! ne var bunda bu kadar!
sana da iyilik yaramıyor nazlı!
ne iyiliği? hasta hasta hala bana iş yaptırmaya çalışıyorsun! (sanırsın hasta annemize kendi bakıyor!7/24 benim yaptığım bakıcılıktan hizmetçilikten haberi yok tabi.)
--------------------
mesela bir yere gidiyoruz beraber, anneme sürekli uyarıda bulunmak zorundayım. ne gözlük takar ne önüne bakar doğru dürüst. sadece sürekli konuşup dedikodu aradığı için avanak çocuklar gibi bodoslama yürüyor. tabi eski görüşü eski temposu gücü dengesi ve becerisi de olmadığı için sürekli kazalar yaşar ufaktan. şötle 1 dakika bile değil vitrine bakmışsındır o sırada bir yere çarpar birine çarpar takılır ayağı kayar burkulur bir şeyi saçma bir yere takılır!!!
sürekli annecim önüne bak annecim dikkat et demek zorundasın. hem buna bozulup kızar ama etmediğin zaman başına gelen her aksilik senin yüzündendir.
ben senelerdir 7/24 bununla uğraşıyorum ablacığım 3 günde sıkılmış efem!!
bir de ablam da varsa bana bırak ya istediği gibi yürüsüüüün der! sıkılmış uyarılarımdan. tabi kendisi çekip gidecek Ankara'ya umurunda olmayacak anası, anca telefonda yağlama ballama! nasılsa koşulsuz peşinen onayını alıveriyor.
bir keresinde bir kıyafeti değiştirecektim, siz kahve dünyasına gidin de ben mağazaya uğrayayım dedim, anasını bilmezmiş gibi aklı telefonda instagramda, annem yere kapaklanmış; döndüm ki kalkıp banka oturmuş kriz geçiriyor ve beni suçluyorlar hem de ikisi birden!
senin de annen değil mi? sen niye girmiyorsun koluna!? çook özlemiştin de koynunda uyuyacaktın ya ne oldu?
***********
bir de gecenin körü olmuş bana kanepe rahat değil yazıyor.
üstelik nazlı bunda senelerdir idare ediyor nasıl dayanıyor diye empati kurduğundan da değil yani!!! çare istiyor.
sen demiyor muydum anamı özledim anamın koynunda yatmayı özledim git yat ananın yanına işte!!!!
çok deli yatıyormuş amaa!
ben yatacağım zaman hiiiiiç sorun değil tabi! kendi kıymetli ama!
uyunmuyor bu kanepede yakıyor da!
öbürüne geç.
o çok dar ama!
balkondakine geç
sinekler yer ama.
ne yapayım peki ben?
üf ne bileyim?
şezlongu aç uzan.
nasıl açılır ki o?
ya hayatında şezlong açmadın mı sen? (kocasına açtırır. anası gibi anca istemeyi bilir. yapamayacağından değil istemesi başkasına yaptırıp bir de beğenmemesi daha zevkli)
ooofff!!
ben senelerdir o kanepede uyuyorum abla sen 3 günde şikayete başladın!
aa bunda mı uyuyorsun?
nerde uyuyacam ya?
annemin yanında!
sen demiyormusun deli yatıyor diye?
evet.
ee?
ee ne anlamadım.
sen deli yatan annemle uyuyamıyorsun ama ben uyuyabiliyorum mu?
sen aldırmıyorsun diye.
ben mi aldırmıyorum? kaç kere gözümü morarttı be!
aa ben hiç bilmiyorum onu!? (can kulağıyla dinlemez ki umurunda değil çünkü, hatırlamaz tabi. daha anasının o yağlayıp ballacığı anneciğinin bacağındaki varisten haberi yok be!! senelerdir var ama ablamın bilgisi yok! ama daha iyi evlat!)
nazlı!
niye yazmıyon
uyudun mu
nazlı !!
yazma uyuyacam ben.
e ben uyuyamıyorum
bana ne senin sorunun!
ablama kalsa kendisinin uykusu gelinceye kadar yazışacağız! ne güzel. bir de sabah diyor ki bu ne biçim tatil! sürekli ev işi çıkıyormuş sürekli alışveriş gerekiyormuş!
ya ben olsam bütün işleri yapardım sen ayaklarını uzatırdın
ay keşke ne iyi olurdu nazlı gel artık
di mi sen tatili hak ettin dinlenip ayaklarını uzatmayı
ya evet tüm sene çok yoruldum nazlı
tabi yorulmusundur. ben yorulmadım ama. ben dinlenmeyi tatili ayaklarımı uzatmayı falan hiiiiiç hak etmiyorum ne alakası var yaa!! neyse hasta hasta gelir evi süpürür alışveriş yapar en rahatsız yerde ben uyurum!
bunları yüzüne vurunca da bari haklıymışsın de. yoo niye desin. ne alaka? gerçekleri hatırlattığın için sen kötüsün sen bencilsin nankörsün!
******************
demiyor ki bu kanepeyi attırayım da yenisini koyayım nazlı rahat etsin ben de gelince kullanır rahat ederim. onun yerine şikayet sadece.
#########################
hatta bayramın ilk günü uçakla geldi, forum'dan aldık prensesi, bir de diyor ki e eve nasıl gidicez?, taksiyi bile ben çağırdım onu bile istemiyor yapmak, aa buraya dinlenmeye ve hizmet görmeye geldi o, ama ben onun evine gittiğim zaman asla öyle bir şeyin çeyreğini beklemeyeceğim ne alaka? eve döndük; onlar yazlığa gitmeden hemen önce benden kredi kartımı ve şifresini istiyor.
ee nasıl alışveriş yapacakmış ev boştur yiyecek yoktur şimdiii???????????
kendi paran yok mu senin?
ama siz bütçe ayırmışsınızdır şimdi ben kendiminkini bozmayayım!
kendi annen için kendi yazlığında para harcamak istemiyor musun yani?
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
senelerce yazlığın taksidi ödensin diye kiraya gitti, kiracılar mahvedince aile bütçesinden yenilendi
, biz hayrını göreceğimiz zaman gereken tüm masrafları ya annemin maaşından ya benimkinden yaptık, ablam 5 kuruş vermiş değil adamakıllı!!! tamam geldiği zamanlar ufak hediyeler getirir; kendine alırken bizde de pike, çarşaf, havlu gibi şeyler alır. kendi evinde de lüks şeyler olur ikram eder esirgemez ama marka çanta almak için birikim yapmak yerine, neden yazlıkta harcasın para? gerçi annesi yavrucuğuna sen paranı çarçur etme kendine harca biz kendimiz alıyoruz nasılsa deyince çooook rahatladı!!
senelerdir su-elektrik faturasını aidatları ben ödüyorum. ama ev hepimizin. ve bir yaz altı üstü 9 gün kalacağı YAZLIĞIMIZDA masraf yapmak istemiyor. yüzsüzlüğe bak!!! alacağı da sebze-meyve-market alışverişi; evde deterjan, şampuan hatta bakliyat gibi şeyler de var yani.
((((((((((((((((((((
haa daha ablamla anneme kalsa ben cidden gribim bu arada, dişim de inanılmaz sızlıyor, yazlığa annemle ablamı götürüp evi süpürüp öyle dönüp dişçiye falan gidecektim!!!!!!!!!!!!!!
hatta kalayım dişim şişsin bronşite dönsün hastalık ama onları rahat ettireyim!!!! sanki bana bayram tatili değil 2. hizmet dönemi!!
nasıl gideceklermiş neye bineceklermiş gibi binlerce soru. biz giderken herşeyi ben ayarlıyorum ama annem sürekli kusur bulup bilmişlik taslıyor; haydi bakalım madem sen benden binlerce kat daha iyi biliyorsun buyur kendin git!
----
DAHA UZAR DA BU YAZI ŞİŞMİŞİM ŞİŞMİŞ!!!!! İÇİM ŞİŞMİŞ.
-----
tabi anneme sürekli önüne bak dememden sıkılır haberi bile yok ne kadar dikkatsiz ve sakar oldu. kış başında bir ayağını burkmuş markete giderken diye 1,5 ay sürekli kapris yaptı; doktora gitmeyi de reddediyor, onun yerine kendisini ki bu arada neredeyse 70 kiloya varacaktı da rejime başladı ama gene çok ağır- sırtına almamı hayal ediyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ya da tekerlekli sandalyede. öyle akıllısını falan tek tuşlu olsa bile kullanamaz. ben itecem ben kaldıracam gibi fantastik hayallari var.
hatta bilmem nerden bir arkadaşı tekerlekli sandalyeyle avrupa turu yapmış diye bir ra kafayı bozmuştu. tüm hayallerinde de ben hizmetçilik ediyorum yani ne eğleniyor ne geziyorum sadece temizlik alışveriş ve hizmet!!! ailecek gezmeye gidecekmişiz, benim birikmişlerimle ev tutacakmış, tekerlekli sandalyeyle gezdirecekmişim bilmemkim gibi. onun ızbandut gibi 2 oğlu bir kocası var gene de bakalım onlar için o gezi o kadar eğlenceli geçmiş mi? yürümek istediği zaman yürürmüş canım. ee sandalye noolacak. e ben peşlerinden tekrar oturmak ister diye taşıyacakmışııım. ne harika bir tatil olu benim için değil mi? hem benim param harcanacak hem ben hizmet edecem hem bir de eleştirilip bir teşekkür edilmeyecek!!! süper fantastik.
ha ayağını burktu, üstüne basamıyor ya 1 aydan fazla annemi evde bana abana abana ordan oraya taşıdım, geceleri tuvalete gideceği zaman yattığı yerden bana bağırıp uyandırıp taşıttı, doktora gitmek yerine beni sakat edecek ama umurunda mı! değil.
tabi ablama kim bilir kaç kez anlattım annem de arayıp şikayetler etmişti ama hatırlamıyor bile!!
< HEM zEKİ HEM HAYIRLI EVLAT çünküi,
----
evet daha da utanmaz annem, bir sırtına çıkmadığım kaldı demez daha onun bunun ütüsünü bana kakalamaya çalışır. adam getirmiş gömlekleri sen ütüyecekmişsin diyor, karısı da tabure kadar yüksek ayakkabısının içinde kendini koca götle çağla şıkel gibi sanarak yavşak yavşak bakıyor; eşiniz neden ütülemiyor deyince? sevmiyormuş ütü! sürekli ütü yaparak mı geçirecekmiş yaz tatilini!?
AH TABİ CANIM BEN ELALEMİN BİR SELAMI BİLE OLMAYAN ADAMININ EŞYALARINI ÜTÜLEYEREK GEÇİRİRİM YAZ TATİLİMİ AMA. SEN KOCA KIÇINI YORMA, NASILSA 185LİK KARISIN KALDIRIM KADAR TOPUKLA!!!
bunu hiç mantıksız bulmamaları ne garip. ne utanma ne iyilik bilme var. ne münasebet ben niye ütüleyeyim deyince şok yaşamaları ve kızmaları da cabası. LAN AMINA KODUĞUMUN BAŞKA NE BOKA YARARSIN ZATEN AMINA KOYULMAKTAN BAŞKA. BEN NİYE ÜTÜLEYEM??????????
diyor ki; e kim ütüleyecek?
ne bileyim canım ben?
kenidinin ya da karısının ütülemesi mantık dışı da komşunun ütülemesi çooook normal.
-------------
eskiden annem bunu bana arkadaş bulmak ya da birisi koca ayarlar mı umuduyla yapardı şimdi amaçsızca sadece kendisi fedakar görünebilmek için beni onun bunun boktan işine peşkeş çekiyor.
zamanında çoook yuttum çok enayilik ettim. ne koca bulan oldu ne bana arkadaşlık eden. anca faydalanmayı bilirler. doğru dürüst bir teşekkür edip minnet duyup birilerine beni övme gereği dahi duymazlar. hatta kafalayı ağzından aldıkları lafları sana karşı dedikodu olarak bile kullanırlar. daha da ben kendi işim yetmiyor gibi onun bunun çamaşırını ütüle evini temizleyle mi uğraşacam. SİZ BOKUMU YİYİN.
0000000
kim bilir kaç kez annemle kavga etsek, hatta ders alsın diye sert çıkar, kırar, küstürürüm ki anca o zaman akıllanıp bir süre rahat bırakır; aama nafile. o kadar arsız yüzsüz bir tarafı var ki devam eder hala böyle onun bunun işini hemen bana yıkmayı!
öyle ufak tefek şeylere de değil yani; cam silem halı silme tüm ev temizliği dolaptaki tüm gömlekleri ütüleme gibi aşırı şeyler.
ve bir de ben haklı falan değilim haa!!! öyle çalışıp yorulmuşum tatilim varmış falan da değil. söyleyince ben kötü ben haksız oluyorum bir de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder