bayramdan önce market alışverişi için gittiğimiz avm'nin marketinin orada annemin eski bir tanığına rastladık.
aman bir sahte sevgi gösterileri. aman bir roller. sanırsın herşey şahane hayatlarında ve dünyanın en mutlu insanları! bir de bana dönüp değil mi nazlı diye tasdikletmeye çalışıyor.
he he o kadar memnundun da hayatından neden 7/24 homurdanıp söylenip şikayet edip duruyordun? olumsuz bir şey bulamadığı gün yok.
havalar ısınıyor sıcak diye şikayet ediyor! nefret ediyormuş.
e kışın da sıcakları özleyip soğuk diye şikayet ediyordun. nefret ediyordun kıştan!
ha diyeceksiniz ki o zaman annen bahar insanı! he he bahar insanı he!
baharları da dengesiz havadan şikayet eder. yok esiyormuş nefret edermiş yok bulutluymuş nefret edermiş. her türlü havadan nefret etme bahanesi var.
hava yetmezse bulur bir şeyler bulamadığı olmaz. tut ki kırk yılın başı iyi günü; bulamadı: o zaman beni inceler beni izler bende kusur arar!
hatta hayali bir sinek olup benim arkadaşlarımla bulunduğum ortamda beni gözetlemek! cidden. bende baştan aşağı kusur görüyor başka bir şey göremiyor. en ufak hareketim lafım hatta yürüyüşüm duruşum kusurlu.
tabi yaz geldi annemde yazlığa yerleşme aşkı depreşti. her konuştuğu insana bu talebini dile getirip destek bekliyor; istediği gibi laflar duyarsa da yan yan bana bakıp karşısındaki insanlara; nazlı yüzünden yazlığımıza yerleşemiyoruz imajı çiziyor.
ben sizin gibi 65 yaş üstü emekli miyim de yazlığa yerleşip elimi eteğimi çekeceğim herşeyden?
yeni tanıştığın insanları bırak 13 senedir tanıdığımız, kaç kere kahve içmeye gelen komşu bile anlam veremiyor; mal gibi ebleh ebleh bakıyor suratına: neden olduğunu anlayamıyor. hatta bu kişi kocanızla yerleşin dedi anneme. lan 13 senedir 100 kere eve geldin 1000 kere site de çeşitli şekillerde karşılaştık 1 kere bile yanımızda yaşlı hatta genç bir erkek bile gördün mü ki???
sürekli hipo solumaktan beyin hücreleri yanmış.
------
neyse eski tanıdığına da diyor çok güzel yazlığımız varmış ama ben yerleşmek istemiyormuşum. vasat bir yazlık işte sanırsın villa. lan bana oda bile yok. bırak odayı yatak yok, kanepede geçiriyorum yazımı. çok rahat ediyormuşuzmuş! kapı falan da olmayınca sürekli gürültü ve sigara çekiyorum: he çok rahat ediyorum tüm sene kalalım da belim sırtım sakatlansın!
------
sonradan anladım bu eski tanıdık geçen sene annemden yazlığın anahtarını alıp OĞLUŞUNA tatil yaptıran teyze.
------
yazlığımızın anahtarı bir bende yok! ablamda var. hatta ablamın kaynanasıgillerde bile var ama bende yok. yaz bitip evden çıkıp kapıyı kilitlediğimiz anda bir hışım elimi tırmalayarak elimden alır anahtarı. benden köşe bucak sakladığı anahtarı ona buna peşkeş çekmeye bayılır ama! geçici olarak çalışan site görevlisi bile kafalamıştı; suratındanda hainlik pislik dolandırıcılık akan birisi: güya annem insan sarrafı ama biri biraz yağlasın ballasın hemen yelkenler suya iner. evi havalandırsın diye vermişmiş çok güvenilir temiz bir çocukmuşmuş!!! başkalarından da almış anahtar da kimini günlük kiraya vermiş kiminde kendi keyif yapmış. sonradan çıktı foyası. ben çoktan almıştım anahtarı geri. bir de o kadar yavşak ki geri vermek istemiyor!!! o kadar yüzsüz.
annem anlamıyor tabi günlük kiralık ne demek! onun bunun pis herifi fahişeleri atmak için kullanacak ne olacaktı!!
-----
teyze diyor ki ha OĞLUM da çok rahat etmişti.
lan bir teşekkür için telefon etmedin beyinsiz.
-----
OĞUL anneleri kadınlar arasında statü olarak üst seviyedeler; bu yazılmamış bir kadınlar kuralı. oğlum derken bastıra bastıra söylerler. elbet okumuş kızlarıyla da övünürler. OĞĞĞLUMMM, AVUKATT, DOKKTORRR, MÜHENNDİSSS falan diye.
---
ha evet belli çok rahat etmiş, evin altını üstüne getirmiş, her yerde ama her yerde çöpler, pis tabaklar, boş şişeler, tenekeler, izmaritler, pis peçeteler, tabak çanak bardaklar, lavabo dolusu kirli tencere tabak çatal; her yerde ayrı kirli havlular, pislenmiş çarşaflar örtüler, yerler kumlu kumlu! şahane rahat etmiş teşekkür olarak da klozette bokunu da bırakmış.
ama tabi ERRRRRRRRRRRRRRRRRRKEK ama tabi DOKKKKKKKKTORRRRRRRRRR.
olduğu için şükretmeliyiz. bunun gibi dangoza da canımızı emanet edeceğiz.
birisi bir iyilik yapmış sana bari ortalığı temiz bırak!
bari bulaşıkları yıkayıp çamaşırı da makinaya koy. değil mi.
aa o tatile dinlenmeye ihtiyacı olmuş bir errrrrrrrrrrrkekkkkkkkkkkkkk dokkkkkkkkkkktooorrrrrrr.
------------
dayanamadım soktum talı böyle ağzına kadının. annem de ilk defa duyuyormuşcasına şaşkın; aptal gibi diyor ki bana;
internette mi gördün?
ne interneti yaaa!! geçen sene yazlığa geçecektik de ev böyleydi ya!
ha onu mu diyorsun?
neyi diyecem ya???????
---------------
ben evi biraz kirli bıraksam mesela hatta hasta olduğum yoğun olduğum için yerler kirlenmiş çamaşır birikmiş olsa bak hasta bile olsam diyorum; bana demediği sokmadığı lafı bırakmaz.
beni başı fırfır dönerken pazara götürmek için ısrar eden ruhsuz duyarsız birinden bahsediyoruz ama başkası bu iğrençliğin (yerler iğrenç olmuş diye laf sokup durmuştu ben işemeye bile duvarlara sürterek gidebilirken anca) yüz katını yapmış ama gayet olağan karşılıyor.
hatta anneme kalsa tam bana layık bir temizlikti o gün ki!
kendisi sitenin çardağında oturup dinlenecekmiş ben evi temizleyecekmişim.
tüm dünya yazın tatil yapıp dinlenmeyi sefam olsun demeyi hak ediyor bana da onun bunun bokunu temizlemek yakışıyor anneme göre!!
ben arayıp sitem ettim ben arayıp azarladım anasını oğlunu! hatırlamıyor bile beyinsiz karı.
aa ama errrrrrkkeeeekkkkkkk dokkkkktorrrr boku!!! büyük bir şereftir temizlemesi.
----
önceki sene neyse ev kapalı kaldığı için kokmuştu biraz, banyo penceresinden de yağmurda rüzgarda girmiş herhalde. aynı anda gitmiştik ablam annem ben yazlığa. gene evi iki prenses elit soylu aileden gelen annemle ablam iğrenç bulmuş; kendileri çardakta dondurma yerken ben eşşek gibi temizleyecektim!
-----
bunu o kadar normal görüyorlar ki. nazlı bunu mu hak ediyor. nazlı da mı tatilde. yorulur mu sakatlanır mı. hiiiiiiiiiiiiiiiiiiç öyle bir sorun öyle bir dert yok.
----
evle ilgili tüm angaryaları ben üstleneceğim; temizlik, aidat, vergi, bozulan herşeyin tamiri için uğraşmak: ama ev hepimizin.
---------
işte o hep beraber geldiğimiz yaz bende vertigo manyak gibiydi. öyle böyle değil. anneme kalacak olursa herşeyin hapı vaaar. yutacan hapı tamam.
ne zaman bir sivilce görse o haptan yutsan der.
ne zaman sıkıntılı sinirli olsan hap yut.
başın dönerse hemen hap yut.
o kadar hapın ne gibi yan etkileri var umurunda değil. senin için üzüldüğünden o halini görmek istemiyor ondan mı yut diyor? hayır sıkıldığından. usanmışmış benim baş ağrımdan baş dönmemden!!
-----
senin senelerdir ne hastalıklarını ne kaprislerini çektim ben be!!! abarta abarta çocuk gibi inat ve kaprisli.
---
neyse o sene gene başım dönmüş yatmışım. kapıya sabah aradığım damacana su gelmiş. koro kurmuşlar gibi annemle ablam bana sırayla nazlı diye sesleniyor.
tabi biri yaşlı biri tatili hak etmiş üstün kişiler oldukları için evin hasta küçük kızı her türlü işi yapacak!!!
kalkamıyorum başım dönüyor diye bağırıyorum; haa doğru unuttum canım mı diyorlar; söylenip surat asıp duruyorlar utanmadan. suyu getiren çocuk bile acıyıp acelesi olmadığını bir daha ki sefere de alabileceğini söylüyor ama bizimkiler gayet pişkin benim kalkıp parasını vermemi bekliyor!
siz verin diyorum bir söylenmeler bir telaşlar bir beceriksizlik dalgasıdır gidiyor; akıl almaz bir gerizekalılık örneği!
bilmiyormuş benim cüzdanım nerede? aramış bulamıyormuş diye sinirlenip beni yerimden kaldırmaya çalışıyorlar.
lan kendi cüzdanından bir 20 lira çıkarıp veremiyor musun??????????
----------------
***********
###########
bu sene de allem ettim kallem ettim bayram tatilinde gitmedim yazlığa; başbaşa bıraktım annemle ablamı. işte çok özlüyordu anasını girsin koynuna yatsın, çok seviyordu pazar gezmeyi dilediği kadar gezsin.
ben de hem hastayım hem dişim şişmiş haldeyim; bana telefon yağmuru!
o nerde bu nerde şu nerde o nasıldı bu nasıldı bilmem ne.
ee konuşmaya gelince benden kat be kat üstün kişilersiniz zeka ve beceri bakımından. evde bir klimayı mı açamadınız? bri havlunun yerini mi bulamadınız?
zaten havlu, tuvalet kağıdı gibi şeyler nasıl garip bir yere konabilir de bulunamaz??????????
yüzlerce mesajda yüzlerce soru cevapladım.
daha da kanepe rahat değil diye şikayet ediyor! ben her sene 2 ay orada yatıyorum sen 3-5 gün mü dayanamadın?
demiyor ki kardeşime iyisinden bir kanepe-yatak alayım da şuraya koyayım. hiç aklına bile gelmiyor. anca şikayet bilirler anasıyla!
----
tatilden bişey anlamamış ki!!! güya tatile gelmişmiş iş yapmışmış!
di mi ben de gelseydim de sen ayaklarını uzatıp götünü yayarken boktan işleri hep ben yapsaydım değil mi?
hatta hasta halimle yapsaydım ne vardı. taş taşıdım da kolum mu yoruldu?
----
kendi evinde kocacığına damacana taşıtmaya kıyamadığı için su sebiline damacanayı apartman görevlisine koyduruyordu; ama bana gelmiş diyor ki niye makina almıyorsun???????
lan sen al mesela anana sürpriz yap, beni de mecbur et!
niye kendine yeni bir şanel çanta almak için para biriktirmek dururken kendi yazlığına masraf yapsın? tabi mal mülke gelince hepimizi yazlığı ama işe gelince bana ait.
kim koyacak damacanayı oraya?
seeen.
sen kocana koyduruyonmu kıyamıyon adam beni 2 katım cüssemde ama bana rahat rahat kıyıyon!
---
zaten evde su yok diye hayretler içinde beni arıyor. nasıl nerden getirtecekmişmiş. annem sorsa neyse ne akıllı telefonu var ne gözü doğru dürüst görür. kendi iş bitirici süper zeka ama nasıl su getirtecem diye beni arıyor!
sonra market nerde diye arıyor?
lan senelerdir geldiğin yazlıktaki marketi bilmiyon mu??????????
------------------
**************
pazara gitmişler dönmüşler ki anahtarları evde unutmuşlar. hemen hizmetçi kölelerini arıyorlar yana yakıla:
nazlııı anahtar içerde kalmış kapıda kaldık gel!!!
lan benim oraya gelmem nerden baksan 4 saat sürer be!! ama hemen gelecekmişim! gripli ve şişmiş dişimle hemde!
demiyorlar ki hem hasta hem bi bayram tatili var onda da hasta geçiriyor. yooo. neden yazık diyelim nazlı'ya ki???????????
nasıl gelemem? ne demek gelemem? biz napacaz kapıda kaldık? sokakta mı uyuyacaz?
----
komşunun kızının gömleği uçmuştu da tam o sırada elektrikli otomatik daraba bozuktu kapalı kalmıştı da benden damdan balkona atlamamı istemişlerdi; sen de atla damdan?
aa ablamla annem gibi elit soylu bir sülaleden hünkarlar soyundan şehirli bir şahsiyet miyim ben? her nasılsa aynı soydan gelip bana ulaşmamış özellikler?
----
hasta hasta beni yola düşürmek yerine apartman görevlisinden çilingirden falan yardım isteseniz? tabi çilingire para mı verecekti bir de? onun yerine ben şişmiş boğazım apseli dişimle yollara düşerim.
cidden de enayi gibi yapsam götlerini dönüp gidecekler yani.
annemde ablam da karşısındaki verdikçe alan verdikçe talep eden daha fazlasını bekleyen insanlar; en ufak aksilikte verişlerin sekteye uğrarsa sitem edip küsen mızmızlanan bencil insanlar. üstelik sen bunları şaka yollu bile dile getirsen onlar böyle davrandığı için kötü ve bencil değil de sen dile getirdiğin için kötü ve bencilsin.
o kadar da yüzsüzler.
---
hasta hasta dişim şiş yollara mı düşeyim saatlerce deyince mızıldanıyor utanmadan yaa!
e napacakmııııııış? diye kendini acındırıp gelmemi sağlayacak.
harika olur şiş boğazım apseli dişimle bir de evde hizmetçilik ederim.
----
annem de oradan işte kendisi diyormuş da birilerinde anahtar olsaymış da şimdi böyle olmazmış da. olur ver anahtarı; fuhuş yuvası mı yaparlar teröriste uyuşturucu kuryesine mi peşkeş çekerler, soyup pisletirler mi anlamazsın bile. nasılsa eşşek nazlı temizler eşşek gibi!!
---
utanmadan söyleniyorlar yaa utanmadan. yolda daha da hasta mı olurum diye bir dert yok.
garip bir çelişki ama iş çıkışı gündüz vakti ve sağlıklıyken arkadaşlarımla kahve içmeye bile çıkamam yolda kaçırıp sikebilirler; anneme kalsa ya hiç gitmeyecem ya kendi de benimle gelecek; tek başıma avm'ye gitmeyeyim bile. ama hasta halimle tek başıma taaaa Taşucu'na kadar geleceğim. belki yolda hastalanacam iyice belki kaçırıp sikecekler!!!!
ama kendileri uğruna olacaksa akıllarına gelmez; benim istediğim bir şey olsa engellemeye çalışır.
sigarası bitti diye gece gece markete yollayacak amacanım donruma çekti diye akşam daha hava kararmamışken bile markete gidemem: sikerlerse.
----
pazardan gelmişler de yorgunlarmış terlemişler de bir de kapıda kalmışlar da böyle ttail olmaz olsunmuş da pişmanmış da bişey anlamamış da bir bayram tatili varmışmış da!!!
----
bu angaryaları hep nazlı yapıyor üstelik rahat bulmadığım bir kanepede 2 ay uyuyor demiyor da şikayet ediyor.
ben o kadar şikayet etsem bana kızar annem; ona göre ne vardır bunda bu kadar? onun bunun piçinin sıçıp batırdığı iğrenç evi bile benim temizlemem gayet doğalken sadece kapalı kalmaktan havasız kokmuş eve çeki düzen vermek ablacığıma fazla geliyor ve şikayet etmelerine bir şey demiyor.
-----
arkamdan da harika şekilde konuşmuşlar. iki bencil kör ahmak.
diyor ki en azından havuz varmış da yüzerek tadını çıkarmış biraz tatilini. ben hiç girmiyormuşum 2 havuz varmış sitede!!!
belli ki aralarında dedikodu yapmış bencil kör ve ahmak olarak. annem de ablam laf sokmaya çalışırken bıyık altından memnun sırıtıyor. ooooh ablasına da azarlattım aşağılattım diye sanki.
- nasıl yüzecem süper zekalar? yüzme mi biliyorum ben?
bu kaçıncı konu oluşu. o kadar bilge hassas duyarlı fil hafızalı ama kızının yüzme bilmediğinin farkında değil kendi öğrenmeme engel olmuşken!!! öyle bir pişkinlik! yavşama seviyesinde.
anneme göre bizi yüzme kursuna göndermiş. göndermediğini de en ince detayına kadar anlatınca reddedilemeyecek hale gelince inanıyor yani; sen yeterince savunamasan yüzme kursuna gitmiş ama öğrenememiş olursun o kadar.
herkes yazdan sonra yazın nasıl yüzdüğüyle övününce ben de bir sene tutturdum da yüzme kursuna gidelim diye. aman kırk yılın başı bir şey istedim beni bin kere pişman etmek için bütün yaz kafamı ütüledi. aklına geldikçe laf soktu. sapıklar götümüzü inceleyecekmiş! demek ki ben götüme baksınlar istiyormuşu, demek ben tacize uğramak istiyormuşum, azmışım aranıyormuşm demek!!! bizim kızlığımıza birşey gelirse anneme ne olurmuş biliyormuymuşum!!!
bir yüzme öğrenme istemekten fahişe ruhlu azmış bir amına düşkün kaltağa dönüştürdü beni laf sokmalarıyla üstü kapalı. sonra da kursa gönderdiğini iddia ediyor.
e ablam yüzüyormuş o nasıl biliyor o zaman!!! ne güzel çürüttü bak savımı!!!
kocası öğretti kocası!!!
------
lan sen değil misin her yaz güneşlenmek için plaja giderken beni engellemek için herşeyi yapan? havuza nasıl girecem peki?
-----
e enişten bana da niye öğretmemiş. lan önünden 3 saniye havluyla geçmişim diye bana sokmadığın laf mı kaldı_____
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
30.06.2019
27.06.2019
inkredibıl famili işşuz
anneme kalsa bayram tatilinden çook önce yazlığa gidip TEMİZLEYECEKTİK.
ablacığıma hazır olsun! bir de çoğul konuşuyor sanki kendisi de yapacak temizlik. hani ben de eskisi gibi kendini paralayıp sakatlasın demiyorum ama o bana bir gram acımaz ha. aman nazlının bir yeri ağrır aman çok yorulur falan hiiiç öyle bir derdi tasası fikrinin ufak bir kırıntısı dahi yok.
ben kendimi paraladıkça daha çok ister hatta. hatta utanmaz ben yorulup ara verirsem şikayet edersem surat asar kusur arar hadi hadi diye diretir.
ne varmış bu kadar yorulacak kendi neler yapmışmış! he çok iyi ettin. bizimle güzel anılar yaratmak varken bizi odamıza tıkıp kendin saatlerce temizlik yapardın küfrederek söylenerek beddualar okuyarak ve elbette kendini sakatlayarak.
ne desen de sen kötüsün yani! yardım edelim desen istemez hem beceremediğimizi düşünür daha beter kavga çıkar teşekkür edeceğine eleştirip aşağılar hem veyahut ya da gene azarlar! bizden sadece ders çalışmamızı istiyormuş ! kendini yorma belin ağrıyacak desen iyilik etmiş olmuyorsun odandan çıktığın için dünyanın en kötü en pis en iğrenç en nankör insanısın!!! ama hiç bir şey dememiş olsan ve akşama boynu sırtı tutulmuşsa gene sen kabahatlisin; hiç demediniz anne yorulma diye!!!
sonraki fıtık sorunlarından beri tamamen elini eteğini çekti; ben de yerleri viledayla silerim der ama lafının üstünden haftalar geçer gider asla eli değmez.
anca toz alıyor o da boyunun elinin yetiştiği yerlere kadar.
ya da tezgah silmeye kalsa binlerce soru ve talepte bulunuyor.
nazlı hangi bez
bezi ver de,
bez nerede
bu deterjan mı
durulanacak mı
bu bezle mi durulayayım
bu deterjan mı o deterjan mı
öyle mi yapayım böyle mi yapayım........ delirtir. bir mutfak tezgahı silmek için bin soru sorulur mu? sanırsın hayatında eline iş değmemiş birisi yap işte bilmez gibi bana sorar.
ve asla bir şeyin yerini bulamaz. spesifik olarak koordinat versen gene gözünün önündekini bulamıyor!!!
eline her şeyi detayıyla vereceksin illa ki.
yerleri silmeye kalsa kovaya suyu sen doldurur sen deterjan ekler her sildiğinde viledayı sen sıkarsın ama kendisi şahane silmiş olur yerleri!
iş bölünüp süre kısalacağına uzar; çünkü her seferinde viledayı benim sıkmam gerekmektedir ve 2 saniye de bir gibi kısa sürelerde nazlıııı viledayı sııık der kaprisli kaprisli dudak büzerek.
------
neden bu kadar üstüme kaldı her iş? zamanında aşırı yüz verdim. yüz verirsen astarının iki katını isteyecek bir talepkarlıktadır kendisi çünkü. sen verdikçe o alır ve her seferinde daha fazlasını bekler sen ne haldesin hiiiiç görmez bile!
fıtık ağrılarının atak yaptığı zamanlar, hem de herhalde menapozun başlamasıyla kesilen hormonlardan mıdır nedir aşırı ağrılar çekti.
kaprisleri evdesi 7/24 gergin mutsuz küfürlü beddualı ortamı bir düşünün artık. tamam insan ağrı çekerken aşırı olumsuz olabiliyor ama annem zaten karamsar. ağrı çekiyor diye beraber geberecektik mesela! hiç problem değil benim daha 22 yaşında mezara girmem. geberelim de kurtulalım der durur her sıkıştığında. ben niye geliyorum senle!? aaa ablam için geçerli değil ama bu durum!!
o evli mutlu bir kadın!?
tabi inat sabit fikirli ve kaprisli olduğundan aylarca ağrı çekti, bana masaj yaptırmalar ağrıyan yerleri ütületmeler kaprisler kaprisler kaprisler doktora gitmemek için direndi. ağzından dok- çıktığı an -tor demeden dünyanın en iğrenç insanı olursun! annenin denek olarak kesilip biçilmesini isteyen bir şarlatansın!!!
aylarca acı çekti direndi gitmem diye. doktor ilaçlar verdi 2 iğne yaptı şak diye geçti ağrıları!!! aylarca bunun için mi çektin? çektirdin!
tabi doktora gidinceye kadar, doktorun muayenehanesinde ne kaprisler, sünnetten kaçan oğlanlar gibi kaçmaya çalışmalar; iğne yapılırken ne kaprisler. geberelim de kurtulalımlar!
---
o zamanlar tüm ev işleri bana kaldı. zaman içinde yalnız kaldığım, iş bulamadığım için yaşadığım bunalımlı dönemlerde titizlik hastası gibi oldum anama benzediydim. bir kere bile benim gibi fıtık olma demedi mesela. onun yerine şurası olmamış burada toz kalmış diye saplantımı tetikledi durdu.
hala öyle.
asla acımaz ya da bir yerine bişey olacak olmasın benim gibi çekmesin diye bir derdi yok.
hatta anneme kalsa o kadar endişesi yok ki ona buna temizliğe gideceğim!
-----
nasıl oluyor da 3-5 dakikalık kapı önü, asansör sohbetlerinden bana temizlik işi çıkarıyor anlamış değilim. konuyu nasıl oraya getirim 2 dakikada bağlayıp bana yıkabiliyor ki? hani bir de yardıma çok ihtiyacı olan yapayalnız kimseler falan olsa gene neyse bir derece mantıklı dersin.
ama annem evi genç kız dolu komşulara, akraba dolu yeni evlilere falan beni temizliğe göndermeye kalkar.
her zaman da onlar haklıdır. mesela evde 3 genç kız var ama onlar ya ders çalışmak zorunda oldukları ya işten yorgun geldikleri için ev işine annelerine yardım edemiyorlar ama ben onların 2 katı yaşında işten yorgun gelip elin kadınına yardım etmek zorundayım!!
ya da yeni evli bir çift rahat etsin diye evlerini anaları kardeşleri ve bilimum kadın akrabaları dururken ben temizleyeceğim?
yatalak kocalarını taşımaktan fıtık olmaktan korkan komşuların yardımına ben koşacağım ben fıtık olsam ne yazar çünkü?
daha geçende, pazardan döndük ama marketten alınacak bir şeyi unutmuşuz. sen eve çık ben markete uğrayayım dedim. uğradım alacağımı aldım eve dönüyorum. asansörden çıktım koridorda bizim dairenin kapısına doğru ilerlemekteyim. tam karşımdan da bir komşu elinde tonla kıyafetle geliyor. ne bileyim ben de gidiyor sandım tam aynı anda aynı bizim kapının önünde durduk. kaşla göz arasında adamı bağlamış nazlı ütü yapar diye!
bak kaç kere aynı olay yaşandı ben kavga çıkardım! yapmamak bir yana özellikle kavga çıkarttım ki annemin gözü korksun br daha yapmasın. öyle güzellikle anlatmaktan akıllıca söylemekten asla anlamaz. garip bir pişkin arsızlığı var. o kadra anlamaz ki inadına inadına iş çıakrır başına! illa ki çok büyük kavga çıkarıp korkutup küstüreceksin.
ama unutmuş ettiğim ağır lafları. gene kaşla göz arasında bana komşu ütüsü yıkacak yaz günü.
anneme göre herkes tüm sene çok çalışıp yorulup yazın ayaklarını uzatıp dinlenmeyi hak ediyor; BEN HARİÇ!
adam tam kapıda durdu bana sen ütülermişsin diyor! SİZ de demiyor. lan işini yaptıracan sahte de olsa kibar ol da kafala karşındakini bari andavallı! ben senin anan bacın mıyım ki boktan işlerini yapmaya mecbur olayım? hayır bir de karısı arkasında giyinmiş süslenmiş topukluları da çekmiş ayağına; KADINLAR NEDEN BİR KARIŞ BOYLARI OLSA DA 12 CM LİK TOPUK GİYİNCE GERÇEKTEN DE BOYUNUN 175 OLDUĞUNU ZANNEDİYOR?
GERÇEKTEN BU SANRIYA İNANIYORLAR YANİ.
sanırsın düz ayak 175 de bir havalarda tepelerden bakmalar falan!
kadınlar harbiden komik yaa.
kapkara saçını sarıya boyatıp doğuştan sarışın olduğuna inanıyor. 155lik boyuna kaldırım topuk giyim doğuştan uzun boylu olduğuna gerçekten inanıyorlar ama!
hatta benim bir arkadaşım var işten; 157 boy var ama sürekli yağmur çamur demez en yüksek ökçeli topukluları giyer. tamam istiyorsa giysin de gerçekten uzun boylu olduğuna inanıyor. hatta benimkisi gibi bir boyda diye başlayan konuşmaları da var. ki bu boya sarışını bir kaç tanıdığım kadın da daha var. lens takıp yeşil gözlü olduğuna inanan bile gördüm.
tamam moral olsun diye kendini kandır da biraz bu kadar da havalanma, uçma!
neyse ütüyü bana yıkacak ama kibar bile olamıyor; lan sahte bir rol kes de kandır bari! ama o kadar DÜZ MANTIK Kİ sanki benim görevimmiş gibi bana kitleyecek işi. hani çok alengirli bir ütüdür de bir tek sen yapabiliyorsundur 1 parça için yardım rica etmiştir olsa gene bir derece mantıklı.
ama utanmadan evde ütülenecek ne varsa bana yıkacak, kendileri de gidip gezip eğlenecek!?????????
---
bir de şaşırıp tersleyince bir yıkılmaları var ki?! sanırsın beyin ameliyatlarını reddeden bir doktorum.
eski nesillerde gene bir sahte de olsa "yok canım" "estafurullah" "zahmet olmasın" lafları var, bak sahte bile olsa diyorum.
ama bir sonraki nesilde hatta 80lerde doğanlarda bile sadece 90lılarda değil yani; sahne bir nezaket falan da yok. direk düz mantık; bir enayi bulursan sonuna kadar sömür ve bir teşekkür dahi etme, hatta gördüğün zaman tanıyıp selam bile verme durumu var. kullan-at yani. sonra işim düşerse diye elinde tutmaya çalışmak için bir dolambaçlı bir oyun bile yok.
insanları kullanmaları bile fast-food gibi.
-------------------------------------
evet anneme kalsa bayramdaan çoook önce ablacığıma hazır olsun diye yazlığı paklayacaktım. ah canıııım bütün sene çok çalışıp yoruluyor, yazlığa gelince ayaklarını uzatıp dinlenmeyi hak ediyor tabi!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
etmiyor demiyorum bak.
ama neden ben hak etmiyor muşum gibi bir tavırlar var ona anlam veremiyorum. annem sürekli böyle! sanırsın ben bir robotum.
ablam ise sen verdikçe alır. istemem yan cebime koy. sen de yorulmuşundur yok canım yapma demez. nasılsa anacığı koşulsuzca kayırıp üstün tutuyor neden yararlanmasın sömürmesin ki bunu!
--------
bayramdan önce iş var nasıl gideyim dememe bile anlam veremiyor anneciğim. ona göre müdüre ablam gelecek ona iyi hizmet vermem gerek deyip izin bile alabilirim. temizlik yapmak için yıllık iznimden yiyebilirim yeter ki ablam mutlu olsun.
ben mutlu olmasın demiyorum.
ama neden ben onun rahatı ve mutluluğu için feda olayım ki? ben miyim anası babası?
normalde analar babalar feda eder kendini evlatları için, hatta mecbur kalan ailelerde en büyük kardeş ufakları için feda eder kendini ama bizde tam aksi.
-------------
ne derse desin gitmedim tabi yazlığa önceden.
üstelik ben bende yoruluyorm ben de hak ediyorum dinlemneyi neden işleri ben yapmak zorundayım deyip kendilerinin bencilliğini hatırlatır yüzlerine vurursam kendileri kötü davranışlarından dolayı haksız değil d eben bunu hatırlattığım için kötü bir insanım!
sorgulamadan enayi gibi bana her söyleneni yapmakla görevliyim ben bedeli ne olrsa olsun!?
-----------
hatta hem klimadan hastalandığım hem 20lik dişimdeki tedavi için kafalayıp bayram tatilinde bile gitmedim yazlığa!
---
ama yazlığı kim temizleyecek? sanırsın bok çuvalına dönmüş durduk yere ev! temizlikçi çağır hem!
ama annem çok acır temizlikçi kadınlara da bana öyle o kadar acımaz!?
----
zaten yazlık küçük 3. bir kişiye mantıklı bir uyuma alanı bile yok. ama nasılsa en rahatsız yeri bana yıkmayı gayet normal gördükleri için asla bu düşünce gelmiyor akıllarına.
e yaşlı başlı annemi kanepede yatıracak değiliz, haliyle peşinen yatak ona ait. ben yazları açılır kapanır kanepede yatıyorum ama bu rahatsızlığım onlara yeterli gelmiyor; bir işkence aleti olsa bana uygulansa memnun olacaklar.
ablam gelince ya annemle yatacak ya diğer kanepe açılacak. ama hanım efendi prenses soyundan bir KIYMETLİMİSSSSSS olduğu için daha çok rahat etmeyi hak ediyor annemin gözünde.
zaten ben feda ettikçe daha isterler arsızca daha daha daha daha!
yerini verisinin havlunu ister verirsin yastığını pikeni pijamanı vantiratörünü ne varsa kendine ister sen verdikçe alır daha ister!
annem de bunda bir haksızlık asla görmez. 39 yılımdayım bu ailede asla böyle bir şey olmadı. nazlı'ya haksızlık asla olmaz.
ha karşılığında bir iltifat bir güzel söz bir teşekkürü bile gereksiz görmekteler. yüzlerine vurursan da sen kötüsün asla bencil değil kendileri. iyiliği yüze vuran nankör bir kötüsün!
lan 1 kere teşekkür ettin mi ki sen. sanki yüzyıllarca bana tapın diyoruz.
-----------
gazladım yağladım balladım hastalıktı dişti bahane ettim, 3 gün sonra gelirim deyip hiç gitmedim!!!
--------------
aa merak etmeyin evde de rahat etmedim ki.
dünyanın en akıllı en mantıklı en becerikli ikilisi ablam ve annem sürekli rahatsız etti telefonla.
hatta dişçimdeyim, dolgu yapılırken bile ki öncesinde söylemiştim, telefonum susmadı!
---
o nerede bu nerede şu nerede
bu nasıl yapılıyor o nasıl yapılıyor gibi saçma sorularla uğraştım.
----
kendisi arayıp bulacağıma beni arıyor. hani benden zeki benden üstün benden becerikliydiniz ne oldu?
---
balkon kapısına yapılan elektrikle çalışan panjuru açamamış, nasıl açılıyormuş!!!
kumandayla.
kumanda nerede?
tuvalet kağıdı bitmiş diye bile mesaj atıyor!! git al o zaman! yada yedeği bul. e nerede?
lan ev şato değil ki 55metre kare! yedek tuvalet kağıdı nasıl egzantrik bir yere konacak da sen bulamayacaksın?
---
gayet de utanmadan hasta kardeşine diyor ki e buraya tatile gelmiş iş yapıyormuşmuş!!
evet o kadar utanmazlar ki evvelki sene benim vertigodan başım fırfır dönerken, öyle böyle değil yani yer ayağımın altından çekiliyor giibi, tuvalete duvarlara tutunarak gidiyorum; annem tepeme 100 kere dikilip pazara gitmek istiyordu!!!
doktora gidelim, siteden bir hemşire doktor bulup çağıralım gibi bir çözüm falan yerine ha bire 5 dakikada bir yanıma gelip pazara gitmek lazım diyordu!!!!!!!!!!
yattığım yerden kalkıp işemeye gidemiyorum hamam sıcağında dışarısı olmuş 45 derece pazara gidecem. yolda düşüp kalsam başkalarından yardım siteyecem ha! bırak akıllı telefonu kendi kapalı nokiasını dahi zor kullanıyor!
---
bir rahatsızlık kendi başına gelmediği sürece anlamaz annem. kendi başına geldiğinde de demek böyle oluyormuş deyip başkalarını da anlamış olmaz. sadece kendi penceresinden bakabiliyor. ama sorsan dünyanın en düşünceli insanıymış.
---
demiyor ki tek gideyim bari, ya da bir komşuyla. ya da bu hafta da marketten getiririz. daha önce hafif dönerken enayi gibi pazara gitmiştim bir gram acımadan dünyaları aldı. hatta anneme kalsa bir kasa da çilek alacaktı!
--
hani hastalanıp elden ayaktan düşünce de anlasalar değerimi bari. yattığım yerden hizmet etmem gerekiyor.
--
yemin ediyorum 5 dakikada bir gelip bana pazara gidelim dedi ozaman. sabır taşı olsa çatlar yani. çıldırttı beni delirtti. insan bu kadar mı vurdumduymaz olur yaa! hatyır bir de laftan anlamaz.
---,
öyle sabırlıca söylemeyen aslında, yavaş yavaş taşmayacak sabrın; en baştan en büyük postayı koyup küstüreceksin. yoksa asla anlamaz. sen başım dönüyor desen de hafife alıyor. tuvalete giderken görüyor beni mesela demiyor ki pazara nasıl gitsin.
insana sinir krizi geçirten bir anlamazlık bir arsızlık bir bencillik ve ısrarcılık bir arada. anlamıyor laftan. sonraları belki 10. soruşunda azarlamalara terslemelere başladım ama en baştan olmayına bağışıklık kazanmış. aldırmıyordu. evin içinde dolanıp elinde sigara poflatarak söyleniyor. dolapta meyve kalmamış da ne yiyeceklermiş de taptaze şeyleri anca burada yiyebiliyormuş da zaten şimdi yemezse nerde ne zaman yiyecekmiş de. zaten şehirden usanmış marketten beslenmekten bıkmış da zaten buraya yerleşmek istiyormuş da bir emekliliğini yaşayamamış da!
lan ben gençliğimi yaşayamadım be!!! yaşatmadın ki.
ne doğru dürüst bir çocukluk ne güzel geçen bir ilk gençlik. sürekli baskı olumsuzlk eleştiri altında yaşlandım resmen. utanmadan bir de iş bulamıyorum diye senelrce laf sokup bulduğuma memnun olacağına beraber emeklilik yaşamayı ahayl ediyor!!!!!!!!!!
------------,
beni çıldırttı o sene. üstelik o zaman daha vertigo denmemişti annemin perde manyaklığına boyun eğip merdiven tepesinde boynumu eğmekten, klima çalıştırmaya korktuğu için inadından açtırmaması yüzünden vantiratöre mecbur kalmaktan başladı bu baş dönmeleri. ama asla kendini suçlamaz.
gece nedense ve iddiasının aksine derin uyuyup pek de sıcaklanmadığı için ne klimaya ne vantiratöre ihiyaç duyduğu için, evde 2 kilima 2 vantiratör var ama sıcaktan şikayet edip birini açmaya korkar!
bir de o zaman gizlice, fırfır dönen vantiratörü bana sabitlemiş; kendine gelir de fıtıkları tutulur diye taa ötelerden hem de korktuğu için.
hani desen vantiratörü aç ya da sabitle beceremez; kalkıp sen yapıncaya kadar uğraşır bulamaz ama o gece her nasılsa hiç gürültü etmeden becerivermiş.
sabah boynum tutulmuş, omuzlarım kaskatı olmuş, başım dönerek uyandım ve o öyle kalakaldı. ama asla kendini suçlamadı! 1 gram dahi alakası yok!!!
-------------------
benim yüzümden mi diye bir düşünmek bir yana talepleri sanki daha çok artmıştı. bir çözüm düşünmek yerine zaten annem çözüm sevmez şikayet etmeyi ve istemeyi sever; sen çözüm bulsan da beğenmez ve eleştirilecek yeni şeyler bulduğu için memnun olur!
---
hani dedim ki; sen tek git pazara, ben sitedeki markette çalışan çocuğu ararım sana yardım ediverir. zaten pazar uzak değil, üstelik genç, kolayca taşıyıverir karpuz da seçer getirir sonra.
beğenmedi çözümü iyi mi. bunun yerine başı fırfır dönerken çişe dahi zor giden kızını kaldırıp 45 derece sıcakta pazarda çalıştırmak çok daha şahane bir şey.
pazarda para çıkarıp vermeye bile alışmamış ki, sadece seçip emrediyor. böyle de devam etsin sitiyor.
---
surat asıp söyleniyor utanmaz. benim yüzümden marketten beslenmekten usanmışmış. benden zeki benden mantıklı benden kat be kat daha üstün değil msin; git gel kendi başına!!!
ama istemediği işleri başına yıkacak bir köle olsun alıştı tabi.
--
o kadar bencilce sanırsın 10 yaşında gelişmemiş bir çocuk inadıyla ısrarcı ki; lan yolda yere yığılsam ne bok yiyecen??????? kalkamıyorum ayağa ama anlamıyor anlamıyor. hayret edersiniz!!! beni çıldırttı çıldrıttı sinirimden yerimde basbas bağırarak tepindim yastıkları fırlatıp durdum da anca gözü korktu!!
o zaman da abartıyorsun oluyor!
kendisinin en ufak şeyde abartıp saatlerce söylenmesi normal mesela ama!
dondurma yemeğe gitmişiz düşünün, yanlışlıkla kaşığı yere düştü diye zıkkım etti yediğimizi! yeni kaşık verirler ne var bunda! saatlerce söylendi beddualar etti eski defterler açıldı babanbabaannenanneannendeden tamlamasına başladı.
hani hassas ve yıpranmış ruhların kırılma noktası çok çabuk olabilir ama kaşığın yere düşmesinden 3 günlük yas nasıl çıkabiliyor???????????
--
15 dakika bi dondurma yiyip mutlu hissetmeye dayanamıyor; annem mutsuzluk bağımlısı.
sonunda beni de o hale getirdi ama memnun değil gene de.
-------
böyle durduk yere gerildiği durumlarda ne sakinleştirmeye çalışmandan memnun olur ne çözüm bulmanda ne de kendi gibi zıkkım etmenden.
sen ondan önce bir şeyden huylanırsan kendini mutsuz huzursuz etmekle suçlar; aldırmazsan duyarsızsın demek kendi gibi süper hassas değilsin; tut ki huzursuz olacağın tuttu yeri varmış demek; onu da beğenmez. ne yapsan yaranamazsın.
kendi susup vazgeçip ya da unutup geçirinceye kadardır. sen ne karışabilrisin ne katılabilirsin itiraz de edemezsin. susup çekeceksin sürekli.
---
kaşığın düşmesinden 3 günlük huzursuzluk nasıl çıkar yaa??????????
---------------
0 kadar utanmazdı ki bana malak gibi yatıyorsun sürekli bile dedi. LAN BAŞIM DÖNÜYOR DOKTORA GÖTÜRECEĞİNE NE DİYORSUN. BELKİ ÇOK KÖTÜYÜM ŞURADA SON NEFESİMİ VERECEM NE BELLİ?
----
tam çelişkiler insanı. hem ben gençken öyle gezerdim böyle giyinirdin şöyle süslenirdim der ya da ben genç olsam öyle gezerim böyle süslenirim şöyle süslenirim der; hem sen yapacak olsan söyledikleriinn yarısını bile. su koyuverir.
ne süslenmei ne giyinmeni ne de gezmeni ister.
sen demiyor muydun boş oturup göt büyütüyorsun ben öyle gezdim şöyle ettim bilmem ne ben genç olsam neler yaparım diye; ama ben 2 kız arkadaşımla öğleden sonra dandik bir kahve içmeye gitmeyi dahi hak etmiyorum????????????
-----------------------------
baş dönmesi için de siteden eski bir lise arkadaşımdan yardım alıp gittimdi ha! kendi kıçını kaldırıp beni doktora götürmeyi akıl edemedi. anca limonata bilir o da aşırı şekerli! eski lise arkadaşım da hemşire olduğu ve özel bir hastanede çalıştığı için rica edecek yüzü buldumdu. arabası da var.
insana annesi mi daha yakındır yoksa senede 3 kere gördüğü eski arkadaşı mı? kıza kalsa neredeyse beni sırtlayıp götürecekti arabaya kadar. zaten ben anlatır anlatmaz tahmin ettiydi vertigo diye.
anneme göre de hapı varmış ite!!
anneme göre hap yutup her haltı yiyip herşeye katlanacaksın. vertigo için hap boktan hayat için hap. yut yut çek! HAPI VARDIR NASILSA diye bir kalııbı bile var annemin.
o hapların ne kadar çok yan etkisi vardır kimbilir. mesela bir tane minnak sivilce görse yüzümde hemen hapından yutsan diyor her seferinde!!
o roacuten tedavisi ne kadar yorucu ne haberi ne alakası var ne de umrunda! hapı var hapını yut!!
bir de sorsan dünyanın en bilge en bilinçli insanıdır ha!!!
********************************
kimbilir belki 100 mesaj attı vatsaptan ablam saçma sorular için.
belki 2-3ünda anca dişimi falan sormayı akıl etti. gerisi o nerde bu nasıl çalışıyor bulamadım şeklinde!
pijama getirmemiş, unutmuş. ne giyecem diye bana soruyor. salak ananınkilerden al giy, dolap kıyafet dolu benimkilerden al giy. onun yerine bana üstüste mesaj atıyor. pijamalar nerde. prenses ipek pijamalara mı alışmış? penyeyi beğenmiyor efem!!!
temiz çarşaflar nereye konabilir mesela?
ya şifonyer çekmecelerine ya da dolapta yer varsa bir rafa konmaz mı görünce ne olduğunu tahmin etmez misin? bu bana kırk kere mesaj atıyor. zorla bulup bir de o mu bu mu diye soruyor. ben de demiyorum yani şu şu istediğini al kullan istediğini al giy.
sanırsın 42 yaşında değil 12 yaşında bir çocuk tek başına kalmış yabancı bir evde.
---------------------
nazlı? su yok!
açtır.
kime?
site görevlisine sor?
kim ki o?
bilmemkim
telefon et sen.
nazlı musluk suyu içiliyor muydu? (annen söylemiyor mu senelerdir görmüyor musun ama o kadar ilgisiz ki hatırlamaz bile, ben kendine gittiğim zaman ben hizmet edeceğim ama kendi yazlığa geldiği zaman gene ben!)
içilmiyor!!!
ne içeceğiz o zaman? (sanki ankara'da ne içiyon?ama haberi yoktur çünkü enişteme bırakmıştır o işleri hep)
damacana?!
nerden getirecekler? bakkaldan mı?
evet.
telefon sen etsene!
konuşamam dişim ağrıyor!
ee ben nasıl edecem telefon?
buz dolabının üstünde yazıyor.
ne yazıyor!
dua yazıyor ablacığım yağmur duası!!!!
aman, yazmıyor.
magnette.
hangi magnet?
kör müsün okuman yok mu senin!
2 numara var ama!!!!
lan biri tüpçü tüpçü!
ne diyecem arayıp?
fransızca anlatman lazım türkçe bilmiyorlar! (anası gibi şaka, ironi, ima anlamazlar mal kafalar çünkü. ama işlerine gelmeyen şeyden kaçınmak başkasına yıkmak da üstlerine yok)
sen fransızca biliyormusun sanki?
kız arayıp su isteyecen yaa!! ne var bunda bu kadar!
sana da iyilik yaramıyor nazlı!
ne iyiliği? hasta hasta hala bana iş yaptırmaya çalışıyorsun! (sanırsın hasta annemize kendi bakıyor!7/24 benim yaptığım bakıcılıktan hizmetçilikten haberi yok tabi.)
--------------------
mesela bir yere gidiyoruz beraber, anneme sürekli uyarıda bulunmak zorundayım. ne gözlük takar ne önüne bakar doğru dürüst. sadece sürekli konuşup dedikodu aradığı için avanak çocuklar gibi bodoslama yürüyor. tabi eski görüşü eski temposu gücü dengesi ve becerisi de olmadığı için sürekli kazalar yaşar ufaktan. şötle 1 dakika bile değil vitrine bakmışsındır o sırada bir yere çarpar birine çarpar takılır ayağı kayar burkulur bir şeyi saçma bir yere takılır!!!
sürekli annecim önüne bak annecim dikkat et demek zorundasın. hem buna bozulup kızar ama etmediğin zaman başına gelen her aksilik senin yüzündendir.
ben senelerdir 7/24 bununla uğraşıyorum ablacığım 3 günde sıkılmış efem!!
bir de ablam da varsa bana bırak ya istediği gibi yürüsüüüün der! sıkılmış uyarılarımdan. tabi kendisi çekip gidecek Ankara'ya umurunda olmayacak anası, anca telefonda yağlama ballama! nasılsa koşulsuz peşinen onayını alıveriyor.
bir keresinde bir kıyafeti değiştirecektim, siz kahve dünyasına gidin de ben mağazaya uğrayayım dedim, anasını bilmezmiş gibi aklı telefonda instagramda, annem yere kapaklanmış; döndüm ki kalkıp banka oturmuş kriz geçiriyor ve beni suçluyorlar hem de ikisi birden!
senin de annen değil mi? sen niye girmiyorsun koluna!? çook özlemiştin de koynunda uyuyacaktın ya ne oldu?
***********
bir de gecenin körü olmuş bana kanepe rahat değil yazıyor.
üstelik nazlı bunda senelerdir idare ediyor nasıl dayanıyor diye empati kurduğundan da değil yani!!! çare istiyor.
sen demiyor muydum anamı özledim anamın koynunda yatmayı özledim git yat ananın yanına işte!!!!
çok deli yatıyormuş amaa!
ben yatacağım zaman hiiiiiç sorun değil tabi! kendi kıymetli ama!
uyunmuyor bu kanepede yakıyor da!
öbürüne geç.
o çok dar ama!
balkondakine geç
sinekler yer ama.
ne yapayım peki ben?
üf ne bileyim?
şezlongu aç uzan.
nasıl açılır ki o?
ya hayatında şezlong açmadın mı sen? (kocasına açtırır. anası gibi anca istemeyi bilir. yapamayacağından değil istemesi başkasına yaptırıp bir de beğenmemesi daha zevkli)
ooofff!!
ben senelerdir o kanepede uyuyorum abla sen 3 günde şikayete başladın!
aa bunda mı uyuyorsun?
nerde uyuyacam ya?
annemin yanında!
sen demiyormusun deli yatıyor diye?
evet.
ee?
ee ne anlamadım.
sen deli yatan annemle uyuyamıyorsun ama ben uyuyabiliyorum mu?
sen aldırmıyorsun diye.
ben mi aldırmıyorum? kaç kere gözümü morarttı be!
aa ben hiç bilmiyorum onu!? (can kulağıyla dinlemez ki umurunda değil çünkü, hatırlamaz tabi. daha anasının o yağlayıp ballacığı anneciğinin bacağındaki varisten haberi yok be!! senelerdir var ama ablamın bilgisi yok! ama daha iyi evlat!)
nazlı!
niye yazmıyon
uyudun mu
nazlı !!
yazma uyuyacam ben.
e ben uyuyamıyorum
bana ne senin sorunun!
ablama kalsa kendisinin uykusu gelinceye kadar yazışacağız! ne güzel. bir de sabah diyor ki bu ne biçim tatil! sürekli ev işi çıkıyormuş sürekli alışveriş gerekiyormuş!
ya ben olsam bütün işleri yapardım sen ayaklarını uzatırdın
ay keşke ne iyi olurdu nazlı gel artık
di mi sen tatili hak ettin dinlenip ayaklarını uzatmayı
ya evet tüm sene çok yoruldum nazlı
tabi yorulmusundur. ben yorulmadım ama. ben dinlenmeyi tatili ayaklarımı uzatmayı falan hiiiiiç hak etmiyorum ne alakası var yaa!! neyse hasta hasta gelir evi süpürür alışveriş yapar en rahatsız yerde ben uyurum!
bunları yüzüne vurunca da bari haklıymışsın de. yoo niye desin. ne alaka? gerçekleri hatırlattığın için sen kötüsün sen bencilsin nankörsün!
******************
demiyor ki bu kanepeyi attırayım da yenisini koyayım nazlı rahat etsin ben de gelince kullanır rahat ederim. onun yerine şikayet sadece.
#########################
hatta bayramın ilk günü uçakla geldi, forum'dan aldık prensesi, bir de diyor ki e eve nasıl gidicez?, taksiyi bile ben çağırdım onu bile istemiyor yapmak, aa buraya dinlenmeye ve hizmet görmeye geldi o, ama ben onun evine gittiğim zaman asla öyle bir şeyin çeyreğini beklemeyeceğim ne alaka? eve döndük; onlar yazlığa gitmeden hemen önce benden kredi kartımı ve şifresini istiyor.
ee nasıl alışveriş yapacakmış ev boştur yiyecek yoktur şimdiii???????????
kendi paran yok mu senin?
ama siz bütçe ayırmışsınızdır şimdi ben kendiminkini bozmayayım!
kendi annen için kendi yazlığında para harcamak istemiyor musun yani?
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
senelerce yazlığın taksidi ödensin diye kiraya gitti, kiracılar mahvedince aile bütçesinden yenilendi
, biz hayrını göreceğimiz zaman gereken tüm masrafları ya annemin maaşından ya benimkinden yaptık, ablam 5 kuruş vermiş değil adamakıllı!!! tamam geldiği zamanlar ufak hediyeler getirir; kendine alırken bizde de pike, çarşaf, havlu gibi şeyler alır. kendi evinde de lüks şeyler olur ikram eder esirgemez ama marka çanta almak için birikim yapmak yerine, neden yazlıkta harcasın para? gerçi annesi yavrucuğuna sen paranı çarçur etme kendine harca biz kendimiz alıyoruz nasılsa deyince çooook rahatladı!!
senelerdir su-elektrik faturasını aidatları ben ödüyorum. ama ev hepimizin. ve bir yaz altı üstü 9 gün kalacağı YAZLIĞIMIZDA masraf yapmak istemiyor. yüzsüzlüğe bak!!! alacağı da sebze-meyve-market alışverişi; evde deterjan, şampuan hatta bakliyat gibi şeyler de var yani.
((((((((((((((((((((
haa daha ablamla anneme kalsa ben cidden gribim bu arada, dişim de inanılmaz sızlıyor, yazlığa annemle ablamı götürüp evi süpürüp öyle dönüp dişçiye falan gidecektim!!!!!!!!!!!!!!
hatta kalayım dişim şişsin bronşite dönsün hastalık ama onları rahat ettireyim!!!! sanki bana bayram tatili değil 2. hizmet dönemi!!
nasıl gideceklermiş neye bineceklermiş gibi binlerce soru. biz giderken herşeyi ben ayarlıyorum ama annem sürekli kusur bulup bilmişlik taslıyor; haydi bakalım madem sen benden binlerce kat daha iyi biliyorsun buyur kendin git!
----
DAHA UZAR DA BU YAZI ŞİŞMİŞİM ŞİŞMİŞ!!!!! İÇİM ŞİŞMİŞ.
-----
tabi anneme sürekli önüne bak dememden sıkılır haberi bile yok ne kadar dikkatsiz ve sakar oldu. kış başında bir ayağını burkmuş markete giderken diye 1,5 ay sürekli kapris yaptı; doktora gitmeyi de reddediyor, onun yerine kendisini ki bu arada neredeyse 70 kiloya varacaktı da rejime başladı ama gene çok ağır- sırtına almamı hayal ediyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ya da tekerlekli sandalyede. öyle akıllısını falan tek tuşlu olsa bile kullanamaz. ben itecem ben kaldıracam gibi fantastik hayallari var.
hatta bilmem nerden bir arkadaşı tekerlekli sandalyeyle avrupa turu yapmış diye bir ra kafayı bozmuştu. tüm hayallerinde de ben hizmetçilik ediyorum yani ne eğleniyor ne geziyorum sadece temizlik alışveriş ve hizmet!!! ailecek gezmeye gidecekmişiz, benim birikmişlerimle ev tutacakmış, tekerlekli sandalyeyle gezdirecekmişim bilmemkim gibi. onun ızbandut gibi 2 oğlu bir kocası var gene de bakalım onlar için o gezi o kadar eğlenceli geçmiş mi? yürümek istediği zaman yürürmüş canım. ee sandalye noolacak. e ben peşlerinden tekrar oturmak ister diye taşıyacakmışııım. ne harika bir tatil olu benim için değil mi? hem benim param harcanacak hem ben hizmet edecem hem bir de eleştirilip bir teşekkür edilmeyecek!!! süper fantastik.
ha ayağını burktu, üstüne basamıyor ya 1 aydan fazla annemi evde bana abana abana ordan oraya taşıdım, geceleri tuvalete gideceği zaman yattığı yerden bana bağırıp uyandırıp taşıttı, doktora gitmek yerine beni sakat edecek ama umurunda mı! değil.
tabi ablama kim bilir kaç kez anlattım annem de arayıp şikayetler etmişti ama hatırlamıyor bile!!
< HEM zEKİ HEM HAYIRLI EVLAT çünküi,
----
evet daha da utanmaz annem, bir sırtına çıkmadığım kaldı demez daha onun bunun ütüsünü bana kakalamaya çalışır. adam getirmiş gömlekleri sen ütüyecekmişsin diyor, karısı da tabure kadar yüksek ayakkabısının içinde kendini koca götle çağla şıkel gibi sanarak yavşak yavşak bakıyor; eşiniz neden ütülemiyor deyince? sevmiyormuş ütü! sürekli ütü yaparak mı geçirecekmiş yaz tatilini!?
AH TABİ CANIM BEN ELALEMİN BİR SELAMI BİLE OLMAYAN ADAMININ EŞYALARINI ÜTÜLEYEREK GEÇİRİRİM YAZ TATİLİMİ AMA. SEN KOCA KIÇINI YORMA, NASILSA 185LİK KARISIN KALDIRIM KADAR TOPUKLA!!!
bunu hiç mantıksız bulmamaları ne garip. ne utanma ne iyilik bilme var. ne münasebet ben niye ütüleyeyim deyince şok yaşamaları ve kızmaları da cabası. LAN AMINA KODUĞUMUN BAŞKA NE BOKA YARARSIN ZATEN AMINA KOYULMAKTAN BAŞKA. BEN NİYE ÜTÜLEYEM??????????
diyor ki; e kim ütüleyecek?
ne bileyim canım ben?
kenidinin ya da karısının ütülemesi mantık dışı da komşunun ütülemesi çooook normal.
-------------
eskiden annem bunu bana arkadaş bulmak ya da birisi koca ayarlar mı umuduyla yapardı şimdi amaçsızca sadece kendisi fedakar görünebilmek için beni onun bunun boktan işine peşkeş çekiyor.
zamanında çoook yuttum çok enayilik ettim. ne koca bulan oldu ne bana arkadaşlık eden. anca faydalanmayı bilirler. doğru dürüst bir teşekkür edip minnet duyup birilerine beni övme gereği dahi duymazlar. hatta kafalayı ağzından aldıkları lafları sana karşı dedikodu olarak bile kullanırlar. daha da ben kendi işim yetmiyor gibi onun bunun çamaşırını ütüle evini temizleyle mi uğraşacam. SİZ BOKUMU YİYİN.
0000000
kim bilir kaç kez annemle kavga etsek, hatta ders alsın diye sert çıkar, kırar, küstürürüm ki anca o zaman akıllanıp bir süre rahat bırakır; aama nafile. o kadar arsız yüzsüz bir tarafı var ki devam eder hala böyle onun bunun işini hemen bana yıkmayı!
öyle ufak tefek şeylere de değil yani; cam silem halı silme tüm ev temizliği dolaptaki tüm gömlekleri ütüleme gibi aşırı şeyler.
ve bir de ben haklı falan değilim haa!!! öyle çalışıp yorulmuşum tatilim varmış falan da değil. söyleyince ben kötü ben haksız oluyorum bir de.
ablacığıma hazır olsun! bir de çoğul konuşuyor sanki kendisi de yapacak temizlik. hani ben de eskisi gibi kendini paralayıp sakatlasın demiyorum ama o bana bir gram acımaz ha. aman nazlının bir yeri ağrır aman çok yorulur falan hiiiç öyle bir derdi tasası fikrinin ufak bir kırıntısı dahi yok.
ben kendimi paraladıkça daha çok ister hatta. hatta utanmaz ben yorulup ara verirsem şikayet edersem surat asar kusur arar hadi hadi diye diretir.
ne varmış bu kadar yorulacak kendi neler yapmışmış! he çok iyi ettin. bizimle güzel anılar yaratmak varken bizi odamıza tıkıp kendin saatlerce temizlik yapardın küfrederek söylenerek beddualar okuyarak ve elbette kendini sakatlayarak.
ne desen de sen kötüsün yani! yardım edelim desen istemez hem beceremediğimizi düşünür daha beter kavga çıkar teşekkür edeceğine eleştirip aşağılar hem veyahut ya da gene azarlar! bizden sadece ders çalışmamızı istiyormuş ! kendini yorma belin ağrıyacak desen iyilik etmiş olmuyorsun odandan çıktığın için dünyanın en kötü en pis en iğrenç en nankör insanısın!!! ama hiç bir şey dememiş olsan ve akşama boynu sırtı tutulmuşsa gene sen kabahatlisin; hiç demediniz anne yorulma diye!!!
sonraki fıtık sorunlarından beri tamamen elini eteğini çekti; ben de yerleri viledayla silerim der ama lafının üstünden haftalar geçer gider asla eli değmez.
anca toz alıyor o da boyunun elinin yetiştiği yerlere kadar.
ya da tezgah silmeye kalsa binlerce soru ve talepte bulunuyor.
nazlı hangi bez
bezi ver de,
bez nerede
bu deterjan mı
durulanacak mı
bu bezle mi durulayayım
bu deterjan mı o deterjan mı
öyle mi yapayım böyle mi yapayım........ delirtir. bir mutfak tezgahı silmek için bin soru sorulur mu? sanırsın hayatında eline iş değmemiş birisi yap işte bilmez gibi bana sorar.
ve asla bir şeyin yerini bulamaz. spesifik olarak koordinat versen gene gözünün önündekini bulamıyor!!!
eline her şeyi detayıyla vereceksin illa ki.
yerleri silmeye kalsa kovaya suyu sen doldurur sen deterjan ekler her sildiğinde viledayı sen sıkarsın ama kendisi şahane silmiş olur yerleri!
iş bölünüp süre kısalacağına uzar; çünkü her seferinde viledayı benim sıkmam gerekmektedir ve 2 saniye de bir gibi kısa sürelerde nazlıııı viledayı sııık der kaprisli kaprisli dudak büzerek.
------
neden bu kadar üstüme kaldı her iş? zamanında aşırı yüz verdim. yüz verirsen astarının iki katını isteyecek bir talepkarlıktadır kendisi çünkü. sen verdikçe o alır ve her seferinde daha fazlasını bekler sen ne haldesin hiiiiç görmez bile!
fıtık ağrılarının atak yaptığı zamanlar, hem de herhalde menapozun başlamasıyla kesilen hormonlardan mıdır nedir aşırı ağrılar çekti.
kaprisleri evdesi 7/24 gergin mutsuz küfürlü beddualı ortamı bir düşünün artık. tamam insan ağrı çekerken aşırı olumsuz olabiliyor ama annem zaten karamsar. ağrı çekiyor diye beraber geberecektik mesela! hiç problem değil benim daha 22 yaşında mezara girmem. geberelim de kurtulalım der durur her sıkıştığında. ben niye geliyorum senle!? aaa ablam için geçerli değil ama bu durum!!
o evli mutlu bir kadın!?
tabi inat sabit fikirli ve kaprisli olduğundan aylarca ağrı çekti, bana masaj yaptırmalar ağrıyan yerleri ütületmeler kaprisler kaprisler kaprisler doktora gitmemek için direndi. ağzından dok- çıktığı an -tor demeden dünyanın en iğrenç insanı olursun! annenin denek olarak kesilip biçilmesini isteyen bir şarlatansın!!!
aylarca acı çekti direndi gitmem diye. doktor ilaçlar verdi 2 iğne yaptı şak diye geçti ağrıları!!! aylarca bunun için mi çektin? çektirdin!
tabi doktora gidinceye kadar, doktorun muayenehanesinde ne kaprisler, sünnetten kaçan oğlanlar gibi kaçmaya çalışmalar; iğne yapılırken ne kaprisler. geberelim de kurtulalımlar!
---
o zamanlar tüm ev işleri bana kaldı. zaman içinde yalnız kaldığım, iş bulamadığım için yaşadığım bunalımlı dönemlerde titizlik hastası gibi oldum anama benzediydim. bir kere bile benim gibi fıtık olma demedi mesela. onun yerine şurası olmamış burada toz kalmış diye saplantımı tetikledi durdu.
hala öyle.
asla acımaz ya da bir yerine bişey olacak olmasın benim gibi çekmesin diye bir derdi yok.
hatta anneme kalsa o kadar endişesi yok ki ona buna temizliğe gideceğim!
-----
nasıl oluyor da 3-5 dakikalık kapı önü, asansör sohbetlerinden bana temizlik işi çıkarıyor anlamış değilim. konuyu nasıl oraya getirim 2 dakikada bağlayıp bana yıkabiliyor ki? hani bir de yardıma çok ihtiyacı olan yapayalnız kimseler falan olsa gene neyse bir derece mantıklı dersin.
ama annem evi genç kız dolu komşulara, akraba dolu yeni evlilere falan beni temizliğe göndermeye kalkar.
her zaman da onlar haklıdır. mesela evde 3 genç kız var ama onlar ya ders çalışmak zorunda oldukları ya işten yorgun geldikleri için ev işine annelerine yardım edemiyorlar ama ben onların 2 katı yaşında işten yorgun gelip elin kadınına yardım etmek zorundayım!!
ya da yeni evli bir çift rahat etsin diye evlerini anaları kardeşleri ve bilimum kadın akrabaları dururken ben temizleyeceğim?
yatalak kocalarını taşımaktan fıtık olmaktan korkan komşuların yardımına ben koşacağım ben fıtık olsam ne yazar çünkü?
daha geçende, pazardan döndük ama marketten alınacak bir şeyi unutmuşuz. sen eve çık ben markete uğrayayım dedim. uğradım alacağımı aldım eve dönüyorum. asansörden çıktım koridorda bizim dairenin kapısına doğru ilerlemekteyim. tam karşımdan da bir komşu elinde tonla kıyafetle geliyor. ne bileyim ben de gidiyor sandım tam aynı anda aynı bizim kapının önünde durduk. kaşla göz arasında adamı bağlamış nazlı ütü yapar diye!
bak kaç kere aynı olay yaşandı ben kavga çıkardım! yapmamak bir yana özellikle kavga çıkarttım ki annemin gözü korksun br daha yapmasın. öyle güzellikle anlatmaktan akıllıca söylemekten asla anlamaz. garip bir pişkin arsızlığı var. o kadra anlamaz ki inadına inadına iş çıakrır başına! illa ki çok büyük kavga çıkarıp korkutup küstüreceksin.
ama unutmuş ettiğim ağır lafları. gene kaşla göz arasında bana komşu ütüsü yıkacak yaz günü.
anneme göre herkes tüm sene çok çalışıp yorulup yazın ayaklarını uzatıp dinlenmeyi hak ediyor; BEN HARİÇ!
adam tam kapıda durdu bana sen ütülermişsin diyor! SİZ de demiyor. lan işini yaptıracan sahte de olsa kibar ol da kafala karşındakini bari andavallı! ben senin anan bacın mıyım ki boktan işlerini yapmaya mecbur olayım? hayır bir de karısı arkasında giyinmiş süslenmiş topukluları da çekmiş ayağına; KADINLAR NEDEN BİR KARIŞ BOYLARI OLSA DA 12 CM LİK TOPUK GİYİNCE GERÇEKTEN DE BOYUNUN 175 OLDUĞUNU ZANNEDİYOR?
GERÇEKTEN BU SANRIYA İNANIYORLAR YANİ.
sanırsın düz ayak 175 de bir havalarda tepelerden bakmalar falan!
kadınlar harbiden komik yaa.
kapkara saçını sarıya boyatıp doğuştan sarışın olduğuna inanıyor. 155lik boyuna kaldırım topuk giyim doğuştan uzun boylu olduğuna gerçekten inanıyorlar ama!
hatta benim bir arkadaşım var işten; 157 boy var ama sürekli yağmur çamur demez en yüksek ökçeli topukluları giyer. tamam istiyorsa giysin de gerçekten uzun boylu olduğuna inanıyor. hatta benimkisi gibi bir boyda diye başlayan konuşmaları da var. ki bu boya sarışını bir kaç tanıdığım kadın da daha var. lens takıp yeşil gözlü olduğuna inanan bile gördüm.
tamam moral olsun diye kendini kandır da biraz bu kadar da havalanma, uçma!
neyse ütüyü bana yıkacak ama kibar bile olamıyor; lan sahte bir rol kes de kandır bari! ama o kadar DÜZ MANTIK Kİ sanki benim görevimmiş gibi bana kitleyecek işi. hani çok alengirli bir ütüdür de bir tek sen yapabiliyorsundur 1 parça için yardım rica etmiştir olsa gene bir derece mantıklı.
ama utanmadan evde ütülenecek ne varsa bana yıkacak, kendileri de gidip gezip eğlenecek!?????????
---
bir de şaşırıp tersleyince bir yıkılmaları var ki?! sanırsın beyin ameliyatlarını reddeden bir doktorum.
eski nesillerde gene bir sahte de olsa "yok canım" "estafurullah" "zahmet olmasın" lafları var, bak sahte bile olsa diyorum.
ama bir sonraki nesilde hatta 80lerde doğanlarda bile sadece 90lılarda değil yani; sahne bir nezaket falan da yok. direk düz mantık; bir enayi bulursan sonuna kadar sömür ve bir teşekkür dahi etme, hatta gördüğün zaman tanıyıp selam bile verme durumu var. kullan-at yani. sonra işim düşerse diye elinde tutmaya çalışmak için bir dolambaçlı bir oyun bile yok.
insanları kullanmaları bile fast-food gibi.
-------------------------------------
evet anneme kalsa bayramdaan çoook önce ablacığıma hazır olsun diye yazlığı paklayacaktım. ah canıııım bütün sene çok çalışıp yoruluyor, yazlığa gelince ayaklarını uzatıp dinlenmeyi hak ediyor tabi!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
etmiyor demiyorum bak.
ama neden ben hak etmiyor muşum gibi bir tavırlar var ona anlam veremiyorum. annem sürekli böyle! sanırsın ben bir robotum.
ablam ise sen verdikçe alır. istemem yan cebime koy. sen de yorulmuşundur yok canım yapma demez. nasılsa anacığı koşulsuzca kayırıp üstün tutuyor neden yararlanmasın sömürmesin ki bunu!
--------
bayramdan önce iş var nasıl gideyim dememe bile anlam veremiyor anneciğim. ona göre müdüre ablam gelecek ona iyi hizmet vermem gerek deyip izin bile alabilirim. temizlik yapmak için yıllık iznimden yiyebilirim yeter ki ablam mutlu olsun.
ben mutlu olmasın demiyorum.
ama neden ben onun rahatı ve mutluluğu için feda olayım ki? ben miyim anası babası?
normalde analar babalar feda eder kendini evlatları için, hatta mecbur kalan ailelerde en büyük kardeş ufakları için feda eder kendini ama bizde tam aksi.
-------------
ne derse desin gitmedim tabi yazlığa önceden.
üstelik ben bende yoruluyorm ben de hak ediyorum dinlemneyi neden işleri ben yapmak zorundayım deyip kendilerinin bencilliğini hatırlatır yüzlerine vurursam kendileri kötü davranışlarından dolayı haksız değil d eben bunu hatırlattığım için kötü bir insanım!
sorgulamadan enayi gibi bana her söyleneni yapmakla görevliyim ben bedeli ne olrsa olsun!?
-----------
hatta hem klimadan hastalandığım hem 20lik dişimdeki tedavi için kafalayıp bayram tatilinde bile gitmedim yazlığa!
---
ama yazlığı kim temizleyecek? sanırsın bok çuvalına dönmüş durduk yere ev! temizlikçi çağır hem!
ama annem çok acır temizlikçi kadınlara da bana öyle o kadar acımaz!?
----
zaten yazlık küçük 3. bir kişiye mantıklı bir uyuma alanı bile yok. ama nasılsa en rahatsız yeri bana yıkmayı gayet normal gördükleri için asla bu düşünce gelmiyor akıllarına.
e yaşlı başlı annemi kanepede yatıracak değiliz, haliyle peşinen yatak ona ait. ben yazları açılır kapanır kanepede yatıyorum ama bu rahatsızlığım onlara yeterli gelmiyor; bir işkence aleti olsa bana uygulansa memnun olacaklar.
ablam gelince ya annemle yatacak ya diğer kanepe açılacak. ama hanım efendi prenses soyundan bir KIYMETLİMİSSSSSS olduğu için daha çok rahat etmeyi hak ediyor annemin gözünde.
zaten ben feda ettikçe daha isterler arsızca daha daha daha daha!
yerini verisinin havlunu ister verirsin yastığını pikeni pijamanı vantiratörünü ne varsa kendine ister sen verdikçe alır daha ister!
annem de bunda bir haksızlık asla görmez. 39 yılımdayım bu ailede asla böyle bir şey olmadı. nazlı'ya haksızlık asla olmaz.
ha karşılığında bir iltifat bir güzel söz bir teşekkürü bile gereksiz görmekteler. yüzlerine vurursan da sen kötüsün asla bencil değil kendileri. iyiliği yüze vuran nankör bir kötüsün!
lan 1 kere teşekkür ettin mi ki sen. sanki yüzyıllarca bana tapın diyoruz.
-----------
gazladım yağladım balladım hastalıktı dişti bahane ettim, 3 gün sonra gelirim deyip hiç gitmedim!!!
--------------
aa merak etmeyin evde de rahat etmedim ki.
dünyanın en akıllı en mantıklı en becerikli ikilisi ablam ve annem sürekli rahatsız etti telefonla.
hatta dişçimdeyim, dolgu yapılırken bile ki öncesinde söylemiştim, telefonum susmadı!
---
o nerede bu nerede şu nerede
bu nasıl yapılıyor o nasıl yapılıyor gibi saçma sorularla uğraştım.
----
kendisi arayıp bulacağıma beni arıyor. hani benden zeki benden üstün benden becerikliydiniz ne oldu?
---
balkon kapısına yapılan elektrikle çalışan panjuru açamamış, nasıl açılıyormuş!!!
kumandayla.
kumanda nerede?
tuvalet kağıdı bitmiş diye bile mesaj atıyor!! git al o zaman! yada yedeği bul. e nerede?
lan ev şato değil ki 55metre kare! yedek tuvalet kağıdı nasıl egzantrik bir yere konacak da sen bulamayacaksın?
---
gayet de utanmadan hasta kardeşine diyor ki e buraya tatile gelmiş iş yapıyormuşmuş!!
evet o kadar utanmazlar ki evvelki sene benim vertigodan başım fırfır dönerken, öyle böyle değil yani yer ayağımın altından çekiliyor giibi, tuvalete duvarlara tutunarak gidiyorum; annem tepeme 100 kere dikilip pazara gitmek istiyordu!!!
doktora gidelim, siteden bir hemşire doktor bulup çağıralım gibi bir çözüm falan yerine ha bire 5 dakikada bir yanıma gelip pazara gitmek lazım diyordu!!!!!!!!!!
yattığım yerden kalkıp işemeye gidemiyorum hamam sıcağında dışarısı olmuş 45 derece pazara gidecem. yolda düşüp kalsam başkalarından yardım siteyecem ha! bırak akıllı telefonu kendi kapalı nokiasını dahi zor kullanıyor!
---
bir rahatsızlık kendi başına gelmediği sürece anlamaz annem. kendi başına geldiğinde de demek böyle oluyormuş deyip başkalarını da anlamış olmaz. sadece kendi penceresinden bakabiliyor. ama sorsan dünyanın en düşünceli insanıymış.
---
demiyor ki tek gideyim bari, ya da bir komşuyla. ya da bu hafta da marketten getiririz. daha önce hafif dönerken enayi gibi pazara gitmiştim bir gram acımadan dünyaları aldı. hatta anneme kalsa bir kasa da çilek alacaktı!
--
hani hastalanıp elden ayaktan düşünce de anlasalar değerimi bari. yattığım yerden hizmet etmem gerekiyor.
--
yemin ediyorum 5 dakikada bir gelip bana pazara gidelim dedi ozaman. sabır taşı olsa çatlar yani. çıldırttı beni delirtti. insan bu kadar mı vurdumduymaz olur yaa! hatyır bir de laftan anlamaz.
---,
öyle sabırlıca söylemeyen aslında, yavaş yavaş taşmayacak sabrın; en baştan en büyük postayı koyup küstüreceksin. yoksa asla anlamaz. sen başım dönüyor desen de hafife alıyor. tuvalete giderken görüyor beni mesela demiyor ki pazara nasıl gitsin.
insana sinir krizi geçirten bir anlamazlık bir arsızlık bir bencillik ve ısrarcılık bir arada. anlamıyor laftan. sonraları belki 10. soruşunda azarlamalara terslemelere başladım ama en baştan olmayına bağışıklık kazanmış. aldırmıyordu. evin içinde dolanıp elinde sigara poflatarak söyleniyor. dolapta meyve kalmamış da ne yiyeceklermiş de taptaze şeyleri anca burada yiyebiliyormuş da zaten şimdi yemezse nerde ne zaman yiyecekmiş de. zaten şehirden usanmış marketten beslenmekten bıkmış da zaten buraya yerleşmek istiyormuş da bir emekliliğini yaşayamamış da!
lan ben gençliğimi yaşayamadım be!!! yaşatmadın ki.
ne doğru dürüst bir çocukluk ne güzel geçen bir ilk gençlik. sürekli baskı olumsuzlk eleştiri altında yaşlandım resmen. utanmadan bir de iş bulamıyorum diye senelrce laf sokup bulduğuma memnun olacağına beraber emeklilik yaşamayı ahayl ediyor!!!!!!!!!!
------------,
beni çıldırttı o sene. üstelik o zaman daha vertigo denmemişti annemin perde manyaklığına boyun eğip merdiven tepesinde boynumu eğmekten, klima çalıştırmaya korktuğu için inadından açtırmaması yüzünden vantiratöre mecbur kalmaktan başladı bu baş dönmeleri. ama asla kendini suçlamaz.
gece nedense ve iddiasının aksine derin uyuyup pek de sıcaklanmadığı için ne klimaya ne vantiratöre ihiyaç duyduğu için, evde 2 kilima 2 vantiratör var ama sıcaktan şikayet edip birini açmaya korkar!
bir de o zaman gizlice, fırfır dönen vantiratörü bana sabitlemiş; kendine gelir de fıtıkları tutulur diye taa ötelerden hem de korktuğu için.
hani desen vantiratörü aç ya da sabitle beceremez; kalkıp sen yapıncaya kadar uğraşır bulamaz ama o gece her nasılsa hiç gürültü etmeden becerivermiş.
sabah boynum tutulmuş, omuzlarım kaskatı olmuş, başım dönerek uyandım ve o öyle kalakaldı. ama asla kendini suçlamadı! 1 gram dahi alakası yok!!!
-------------------
benim yüzümden mi diye bir düşünmek bir yana talepleri sanki daha çok artmıştı. bir çözüm düşünmek yerine zaten annem çözüm sevmez şikayet etmeyi ve istemeyi sever; sen çözüm bulsan da beğenmez ve eleştirilecek yeni şeyler bulduğu için memnun olur!
---
hani dedim ki; sen tek git pazara, ben sitedeki markette çalışan çocuğu ararım sana yardım ediverir. zaten pazar uzak değil, üstelik genç, kolayca taşıyıverir karpuz da seçer getirir sonra.
beğenmedi çözümü iyi mi. bunun yerine başı fırfır dönerken çişe dahi zor giden kızını kaldırıp 45 derece sıcakta pazarda çalıştırmak çok daha şahane bir şey.
pazarda para çıkarıp vermeye bile alışmamış ki, sadece seçip emrediyor. böyle de devam etsin sitiyor.
---
surat asıp söyleniyor utanmaz. benim yüzümden marketten beslenmekten usanmışmış. benden zeki benden mantıklı benden kat be kat daha üstün değil msin; git gel kendi başına!!!
ama istemediği işleri başına yıkacak bir köle olsun alıştı tabi.
--
o kadar bencilce sanırsın 10 yaşında gelişmemiş bir çocuk inadıyla ısrarcı ki; lan yolda yere yığılsam ne bok yiyecen??????? kalkamıyorum ayağa ama anlamıyor anlamıyor. hayret edersiniz!!! beni çıldırttı çıldrıttı sinirimden yerimde basbas bağırarak tepindim yastıkları fırlatıp durdum da anca gözü korktu!!
o zaman da abartıyorsun oluyor!
kendisinin en ufak şeyde abartıp saatlerce söylenmesi normal mesela ama!
dondurma yemeğe gitmişiz düşünün, yanlışlıkla kaşığı yere düştü diye zıkkım etti yediğimizi! yeni kaşık verirler ne var bunda! saatlerce söylendi beddualar etti eski defterler açıldı babanbabaannenanneannendeden tamlamasına başladı.
hani hassas ve yıpranmış ruhların kırılma noktası çok çabuk olabilir ama kaşığın yere düşmesinden 3 günlük yas nasıl çıkabiliyor???????????
--
15 dakika bi dondurma yiyip mutlu hissetmeye dayanamıyor; annem mutsuzluk bağımlısı.
sonunda beni de o hale getirdi ama memnun değil gene de.
-------
böyle durduk yere gerildiği durumlarda ne sakinleştirmeye çalışmandan memnun olur ne çözüm bulmanda ne de kendi gibi zıkkım etmenden.
sen ondan önce bir şeyden huylanırsan kendini mutsuz huzursuz etmekle suçlar; aldırmazsan duyarsızsın demek kendi gibi süper hassas değilsin; tut ki huzursuz olacağın tuttu yeri varmış demek; onu da beğenmez. ne yapsan yaranamazsın.
kendi susup vazgeçip ya da unutup geçirinceye kadardır. sen ne karışabilrisin ne katılabilirsin itiraz de edemezsin. susup çekeceksin sürekli.
---
kaşığın düşmesinden 3 günlük huzursuzluk nasıl çıkar yaa??????????
---------------
0 kadar utanmazdı ki bana malak gibi yatıyorsun sürekli bile dedi. LAN BAŞIM DÖNÜYOR DOKTORA GÖTÜRECEĞİNE NE DİYORSUN. BELKİ ÇOK KÖTÜYÜM ŞURADA SON NEFESİMİ VERECEM NE BELLİ?
----
tam çelişkiler insanı. hem ben gençken öyle gezerdim böyle giyinirdin şöyle süslenirdim der ya da ben genç olsam öyle gezerim böyle süslenirim şöyle süslenirim der; hem sen yapacak olsan söyledikleriinn yarısını bile. su koyuverir.
ne süslenmei ne giyinmeni ne de gezmeni ister.
sen demiyor muydun boş oturup göt büyütüyorsun ben öyle gezdim şöyle ettim bilmem ne ben genç olsam neler yaparım diye; ama ben 2 kız arkadaşımla öğleden sonra dandik bir kahve içmeye gitmeyi dahi hak etmiyorum????????????
-----------------------------
baş dönmesi için de siteden eski bir lise arkadaşımdan yardım alıp gittimdi ha! kendi kıçını kaldırıp beni doktora götürmeyi akıl edemedi. anca limonata bilir o da aşırı şekerli! eski lise arkadaşım da hemşire olduğu ve özel bir hastanede çalıştığı için rica edecek yüzü buldumdu. arabası da var.
insana annesi mi daha yakındır yoksa senede 3 kere gördüğü eski arkadaşı mı? kıza kalsa neredeyse beni sırtlayıp götürecekti arabaya kadar. zaten ben anlatır anlatmaz tahmin ettiydi vertigo diye.
anneme göre de hapı varmış ite!!
anneme göre hap yutup her haltı yiyip herşeye katlanacaksın. vertigo için hap boktan hayat için hap. yut yut çek! HAPI VARDIR NASILSA diye bir kalııbı bile var annemin.
o hapların ne kadar çok yan etkisi vardır kimbilir. mesela bir tane minnak sivilce görse yüzümde hemen hapından yutsan diyor her seferinde!!
o roacuten tedavisi ne kadar yorucu ne haberi ne alakası var ne de umrunda! hapı var hapını yut!!
bir de sorsan dünyanın en bilge en bilinçli insanıdır ha!!!
********************************
kimbilir belki 100 mesaj attı vatsaptan ablam saçma sorular için.
belki 2-3ünda anca dişimi falan sormayı akıl etti. gerisi o nerde bu nasıl çalışıyor bulamadım şeklinde!
pijama getirmemiş, unutmuş. ne giyecem diye bana soruyor. salak ananınkilerden al giy, dolap kıyafet dolu benimkilerden al giy. onun yerine bana üstüste mesaj atıyor. pijamalar nerde. prenses ipek pijamalara mı alışmış? penyeyi beğenmiyor efem!!!
temiz çarşaflar nereye konabilir mesela?
ya şifonyer çekmecelerine ya da dolapta yer varsa bir rafa konmaz mı görünce ne olduğunu tahmin etmez misin? bu bana kırk kere mesaj atıyor. zorla bulup bir de o mu bu mu diye soruyor. ben de demiyorum yani şu şu istediğini al kullan istediğini al giy.
sanırsın 42 yaşında değil 12 yaşında bir çocuk tek başına kalmış yabancı bir evde.
---------------------
nazlı? su yok!
açtır.
kime?
site görevlisine sor?
kim ki o?
bilmemkim
telefon et sen.
nazlı musluk suyu içiliyor muydu? (annen söylemiyor mu senelerdir görmüyor musun ama o kadar ilgisiz ki hatırlamaz bile, ben kendine gittiğim zaman ben hizmet edeceğim ama kendi yazlığa geldiği zaman gene ben!)
içilmiyor!!!
ne içeceğiz o zaman? (sanki ankara'da ne içiyon?ama haberi yoktur çünkü enişteme bırakmıştır o işleri hep)
damacana?!
nerden getirecekler? bakkaldan mı?
evet.
telefon sen etsene!
konuşamam dişim ağrıyor!
ee ben nasıl edecem telefon?
buz dolabının üstünde yazıyor.
ne yazıyor!
dua yazıyor ablacığım yağmur duası!!!!
aman, yazmıyor.
magnette.
hangi magnet?
kör müsün okuman yok mu senin!
2 numara var ama!!!!
lan biri tüpçü tüpçü!
ne diyecem arayıp?
fransızca anlatman lazım türkçe bilmiyorlar! (anası gibi şaka, ironi, ima anlamazlar mal kafalar çünkü. ama işlerine gelmeyen şeyden kaçınmak başkasına yıkmak da üstlerine yok)
sen fransızca biliyormusun sanki?
kız arayıp su isteyecen yaa!! ne var bunda bu kadar!
sana da iyilik yaramıyor nazlı!
ne iyiliği? hasta hasta hala bana iş yaptırmaya çalışıyorsun! (sanırsın hasta annemize kendi bakıyor!7/24 benim yaptığım bakıcılıktan hizmetçilikten haberi yok tabi.)
--------------------
mesela bir yere gidiyoruz beraber, anneme sürekli uyarıda bulunmak zorundayım. ne gözlük takar ne önüne bakar doğru dürüst. sadece sürekli konuşup dedikodu aradığı için avanak çocuklar gibi bodoslama yürüyor. tabi eski görüşü eski temposu gücü dengesi ve becerisi de olmadığı için sürekli kazalar yaşar ufaktan. şötle 1 dakika bile değil vitrine bakmışsındır o sırada bir yere çarpar birine çarpar takılır ayağı kayar burkulur bir şeyi saçma bir yere takılır!!!
sürekli annecim önüne bak annecim dikkat et demek zorundasın. hem buna bozulup kızar ama etmediğin zaman başına gelen her aksilik senin yüzündendir.
ben senelerdir 7/24 bununla uğraşıyorum ablacığım 3 günde sıkılmış efem!!
bir de ablam da varsa bana bırak ya istediği gibi yürüsüüüün der! sıkılmış uyarılarımdan. tabi kendisi çekip gidecek Ankara'ya umurunda olmayacak anası, anca telefonda yağlama ballama! nasılsa koşulsuz peşinen onayını alıveriyor.
bir keresinde bir kıyafeti değiştirecektim, siz kahve dünyasına gidin de ben mağazaya uğrayayım dedim, anasını bilmezmiş gibi aklı telefonda instagramda, annem yere kapaklanmış; döndüm ki kalkıp banka oturmuş kriz geçiriyor ve beni suçluyorlar hem de ikisi birden!
senin de annen değil mi? sen niye girmiyorsun koluna!? çook özlemiştin de koynunda uyuyacaktın ya ne oldu?
***********
bir de gecenin körü olmuş bana kanepe rahat değil yazıyor.
üstelik nazlı bunda senelerdir idare ediyor nasıl dayanıyor diye empati kurduğundan da değil yani!!! çare istiyor.
sen demiyor muydum anamı özledim anamın koynunda yatmayı özledim git yat ananın yanına işte!!!!
çok deli yatıyormuş amaa!
ben yatacağım zaman hiiiiiç sorun değil tabi! kendi kıymetli ama!
uyunmuyor bu kanepede yakıyor da!
öbürüne geç.
o çok dar ama!
balkondakine geç
sinekler yer ama.
ne yapayım peki ben?
üf ne bileyim?
şezlongu aç uzan.
nasıl açılır ki o?
ya hayatında şezlong açmadın mı sen? (kocasına açtırır. anası gibi anca istemeyi bilir. yapamayacağından değil istemesi başkasına yaptırıp bir de beğenmemesi daha zevkli)
ooofff!!
ben senelerdir o kanepede uyuyorum abla sen 3 günde şikayete başladın!
aa bunda mı uyuyorsun?
nerde uyuyacam ya?
annemin yanında!
sen demiyormusun deli yatıyor diye?
evet.
ee?
ee ne anlamadım.
sen deli yatan annemle uyuyamıyorsun ama ben uyuyabiliyorum mu?
sen aldırmıyorsun diye.
ben mi aldırmıyorum? kaç kere gözümü morarttı be!
aa ben hiç bilmiyorum onu!? (can kulağıyla dinlemez ki umurunda değil çünkü, hatırlamaz tabi. daha anasının o yağlayıp ballacığı anneciğinin bacağındaki varisten haberi yok be!! senelerdir var ama ablamın bilgisi yok! ama daha iyi evlat!)
nazlı!
niye yazmıyon
uyudun mu
nazlı !!
yazma uyuyacam ben.
e ben uyuyamıyorum
bana ne senin sorunun!
ablama kalsa kendisinin uykusu gelinceye kadar yazışacağız! ne güzel. bir de sabah diyor ki bu ne biçim tatil! sürekli ev işi çıkıyormuş sürekli alışveriş gerekiyormuş!
ya ben olsam bütün işleri yapardım sen ayaklarını uzatırdın
ay keşke ne iyi olurdu nazlı gel artık
di mi sen tatili hak ettin dinlenip ayaklarını uzatmayı
ya evet tüm sene çok yoruldum nazlı
tabi yorulmusundur. ben yorulmadım ama. ben dinlenmeyi tatili ayaklarımı uzatmayı falan hiiiiiç hak etmiyorum ne alakası var yaa!! neyse hasta hasta gelir evi süpürür alışveriş yapar en rahatsız yerde ben uyurum!
bunları yüzüne vurunca da bari haklıymışsın de. yoo niye desin. ne alaka? gerçekleri hatırlattığın için sen kötüsün sen bencilsin nankörsün!
******************
demiyor ki bu kanepeyi attırayım da yenisini koyayım nazlı rahat etsin ben de gelince kullanır rahat ederim. onun yerine şikayet sadece.
#########################
hatta bayramın ilk günü uçakla geldi, forum'dan aldık prensesi, bir de diyor ki e eve nasıl gidicez?, taksiyi bile ben çağırdım onu bile istemiyor yapmak, aa buraya dinlenmeye ve hizmet görmeye geldi o, ama ben onun evine gittiğim zaman asla öyle bir şeyin çeyreğini beklemeyeceğim ne alaka? eve döndük; onlar yazlığa gitmeden hemen önce benden kredi kartımı ve şifresini istiyor.
ee nasıl alışveriş yapacakmış ev boştur yiyecek yoktur şimdiii???????????
kendi paran yok mu senin?
ama siz bütçe ayırmışsınızdır şimdi ben kendiminkini bozmayayım!
kendi annen için kendi yazlığında para harcamak istemiyor musun yani?
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
senelerce yazlığın taksidi ödensin diye kiraya gitti, kiracılar mahvedince aile bütçesinden yenilendi
, biz hayrını göreceğimiz zaman gereken tüm masrafları ya annemin maaşından ya benimkinden yaptık, ablam 5 kuruş vermiş değil adamakıllı!!! tamam geldiği zamanlar ufak hediyeler getirir; kendine alırken bizde de pike, çarşaf, havlu gibi şeyler alır. kendi evinde de lüks şeyler olur ikram eder esirgemez ama marka çanta almak için birikim yapmak yerine, neden yazlıkta harcasın para? gerçi annesi yavrucuğuna sen paranı çarçur etme kendine harca biz kendimiz alıyoruz nasılsa deyince çooook rahatladı!!
senelerdir su-elektrik faturasını aidatları ben ödüyorum. ama ev hepimizin. ve bir yaz altı üstü 9 gün kalacağı YAZLIĞIMIZDA masraf yapmak istemiyor. yüzsüzlüğe bak!!! alacağı da sebze-meyve-market alışverişi; evde deterjan, şampuan hatta bakliyat gibi şeyler de var yani.
((((((((((((((((((((
haa daha ablamla anneme kalsa ben cidden gribim bu arada, dişim de inanılmaz sızlıyor, yazlığa annemle ablamı götürüp evi süpürüp öyle dönüp dişçiye falan gidecektim!!!!!!!!!!!!!!
hatta kalayım dişim şişsin bronşite dönsün hastalık ama onları rahat ettireyim!!!! sanki bana bayram tatili değil 2. hizmet dönemi!!
nasıl gideceklermiş neye bineceklermiş gibi binlerce soru. biz giderken herşeyi ben ayarlıyorum ama annem sürekli kusur bulup bilmişlik taslıyor; haydi bakalım madem sen benden binlerce kat daha iyi biliyorsun buyur kendin git!
----
DAHA UZAR DA BU YAZI ŞİŞMİŞİM ŞİŞMİŞ!!!!! İÇİM ŞİŞMİŞ.
-----
tabi anneme sürekli önüne bak dememden sıkılır haberi bile yok ne kadar dikkatsiz ve sakar oldu. kış başında bir ayağını burkmuş markete giderken diye 1,5 ay sürekli kapris yaptı; doktora gitmeyi de reddediyor, onun yerine kendisini ki bu arada neredeyse 70 kiloya varacaktı da rejime başladı ama gene çok ağır- sırtına almamı hayal ediyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ya da tekerlekli sandalyede. öyle akıllısını falan tek tuşlu olsa bile kullanamaz. ben itecem ben kaldıracam gibi fantastik hayallari var.
hatta bilmem nerden bir arkadaşı tekerlekli sandalyeyle avrupa turu yapmış diye bir ra kafayı bozmuştu. tüm hayallerinde de ben hizmetçilik ediyorum yani ne eğleniyor ne geziyorum sadece temizlik alışveriş ve hizmet!!! ailecek gezmeye gidecekmişiz, benim birikmişlerimle ev tutacakmış, tekerlekli sandalyeyle gezdirecekmişim bilmemkim gibi. onun ızbandut gibi 2 oğlu bir kocası var gene de bakalım onlar için o gezi o kadar eğlenceli geçmiş mi? yürümek istediği zaman yürürmüş canım. ee sandalye noolacak. e ben peşlerinden tekrar oturmak ister diye taşıyacakmışııım. ne harika bir tatil olu benim için değil mi? hem benim param harcanacak hem ben hizmet edecem hem bir de eleştirilip bir teşekkür edilmeyecek!!! süper fantastik.
ha ayağını burktu, üstüne basamıyor ya 1 aydan fazla annemi evde bana abana abana ordan oraya taşıdım, geceleri tuvalete gideceği zaman yattığı yerden bana bağırıp uyandırıp taşıttı, doktora gitmek yerine beni sakat edecek ama umurunda mı! değil.
tabi ablama kim bilir kaç kez anlattım annem de arayıp şikayetler etmişti ama hatırlamıyor bile!!
< HEM zEKİ HEM HAYIRLI EVLAT çünküi,
----
evet daha da utanmaz annem, bir sırtına çıkmadığım kaldı demez daha onun bunun ütüsünü bana kakalamaya çalışır. adam getirmiş gömlekleri sen ütüyecekmişsin diyor, karısı da tabure kadar yüksek ayakkabısının içinde kendini koca götle çağla şıkel gibi sanarak yavşak yavşak bakıyor; eşiniz neden ütülemiyor deyince? sevmiyormuş ütü! sürekli ütü yaparak mı geçirecekmiş yaz tatilini!?
AH TABİ CANIM BEN ELALEMİN BİR SELAMI BİLE OLMAYAN ADAMININ EŞYALARINI ÜTÜLEYEREK GEÇİRİRİM YAZ TATİLİMİ AMA. SEN KOCA KIÇINI YORMA, NASILSA 185LİK KARISIN KALDIRIM KADAR TOPUKLA!!!
bunu hiç mantıksız bulmamaları ne garip. ne utanma ne iyilik bilme var. ne münasebet ben niye ütüleyeyim deyince şok yaşamaları ve kızmaları da cabası. LAN AMINA KODUĞUMUN BAŞKA NE BOKA YARARSIN ZATEN AMINA KOYULMAKTAN BAŞKA. BEN NİYE ÜTÜLEYEM??????????
diyor ki; e kim ütüleyecek?
ne bileyim canım ben?
kenidinin ya da karısının ütülemesi mantık dışı da komşunun ütülemesi çooook normal.
-------------
eskiden annem bunu bana arkadaş bulmak ya da birisi koca ayarlar mı umuduyla yapardı şimdi amaçsızca sadece kendisi fedakar görünebilmek için beni onun bunun boktan işine peşkeş çekiyor.
zamanında çoook yuttum çok enayilik ettim. ne koca bulan oldu ne bana arkadaşlık eden. anca faydalanmayı bilirler. doğru dürüst bir teşekkür edip minnet duyup birilerine beni övme gereği dahi duymazlar. hatta kafalayı ağzından aldıkları lafları sana karşı dedikodu olarak bile kullanırlar. daha da ben kendi işim yetmiyor gibi onun bunun çamaşırını ütüle evini temizleyle mi uğraşacam. SİZ BOKUMU YİYİN.
0000000
kim bilir kaç kez annemle kavga etsek, hatta ders alsın diye sert çıkar, kırar, küstürürüm ki anca o zaman akıllanıp bir süre rahat bırakır; aama nafile. o kadar arsız yüzsüz bir tarafı var ki devam eder hala böyle onun bunun işini hemen bana yıkmayı!
öyle ufak tefek şeylere de değil yani; cam silem halı silme tüm ev temizliği dolaptaki tüm gömlekleri ütüleme gibi aşırı şeyler.
ve bir de ben haklı falan değilim haa!!! öyle çalışıp yorulmuşum tatilim varmış falan da değil. söyleyince ben kötü ben haksız oluyorum bir de.
8.06.2019
gerçi daha nisan ayından başlıyor ama mayıs sonu haziran başı annem iyice kafayı yazlıkla bozuyor.
yazlığa gidelim diye günde kırk kere tekrarlıyor.
ben de kırk kere işe nasıl gidip geleceğim oradan çok uzak diyorum.
her seferinde somurtup amaaaan aman diyor. bir emekliliğini yaşayamamış.
her gördüğü insan kişsine de fikir birliği bulmak için aynı şeyleri tekrarlıyor. tabi her zaman istediği cevabı alamıyor o zaman o kişi annemin baş düşmanı oluyor.
sabahtan akşama kadar ondan bahsedip kusurlarını sıralıyor tekrarlayarak elbette.
ama beklediği cevap gelmişse de aşık olmuşcasına övüyor o kişiyi ve bana ne kadar haklı olduğunu kanıtladığını düşünüyor.
işe nasıl gidip geleceğim hakkında bir önerisi de yok yani.
bizi 12 senedir falan tanıyan belki kırk kere de eve gelen kahve içmeye bir komşumuz da; ulan bunca yılda 1 kere kocadan bahsedildi mi 1 kere varlığına dair bir ipucu gördün mü 1 kere evde erkek ayakkabısı falan gördün mü??? _ diyor ki ne güzel beyinizle orada yaşayın o zaman siz?
bey mi var lan am beyinli!
sitemli açıklamadan sonra da şaşkın ve küskün ben nereden bileyim diyor!!! lan kaç kere eve geldin be!! kaç kere. sabah sabah öğle vakti akşam saati!!! kaç kere geldin erkek terliği bile görmedin de nasıl evin yaşlı bir babası olsun?
----------------
süper zeka duyarlılık abidesi komşulara bir örnek de yeni evli genç bir çift.
bana diyor ki biz gürültü yapmıyoruz nasıl duyuyorsunuz sesi?
ne sesi?
anneniz dedi ses duyuyormuşsunuz üzülüyor muşsunuz? biz ses yapmıyoruz?
neye üzüleyim yahu?
hani evli değilsiniz ya ama biz ses yapmıyoruz hiç nasıl duyuyorsunuz?
neyden bahsediyorsun canım hiç anlamıyorum!?
anneniz dedi ses duyuyormuşsunuz gece çok üzülüyormuşsunuz?
siz beni karıştırdınız herhalde ben 5. kattan gelen sesi nereden duyayım?
siz 6. katta değil misiniz?
hayır biz 8. katta oturuyoruz.
ama anneniz dedi sesten rahatsız oluyormuşsunuz öyle dedi üzülüyormuşsunuz!
annem değildir o sizin konuştuğunuz sizin üst katınızdaki komşudur.
hayır sizin annenizmiş.
şaşırmış o zaman; sizi 7. katta otuyor sanmıştır.
yok biz 5. kattayız.
anladık onu.
ama siz 6. kattasıznız değil mi?
8. kattayız diyorum ya!
ama anneniz dedi??
bizim 7. kattakilerin çocukları -ergenler de artık- çok gürültücüler de onu karıştırmış.
e söyleyin o zaman.
söyledik herhalde. dinleyen mi var! gene aynı hep aynı.
ama neden üzülüyorsunuz buna ki?
üzülmüyorum zaten ayol! sinirleniyorum usandım şikayet etmekten. anneleri de kabul etmiyor benim yavrularım gürültü yapmaz hiç diye bir iddiası var ama gecenin 3ünde odalarında top bile oynuyorlar!
o sırada asansöre biniyoruz. ben kendi katıma basıyorum ama benim 8. katta oturduğuma inananamayan süper zeka yeni evli kız ayyy parrrdon kadın! basmıyor. efem başka komşulara çıkacakmış ondanmış.
ama ben asansörden inerken sinsi sinsi arkamdan bakıp hangi daireye girdiğimden emin olmak istiyor, çünkü inanmadı?
süper zeka annem de aşağıdaki oğlanların gürültüsünden şikayet ettiğimi söylerken her nasılda yeni evlilerin sevişme seslerini duyup üzüldüğüm gibi fantastik bir hikaye uydurmuş!!!
taa 5. kattakileri nasıl duyayım bir yana neden üzüleyim. o sikiliyor ben daha sikilmedim diye mi? herif de tam imrenilecek tip sanırsın! çirkin şişko kaba. yani bir kaç dakikalığına bile gördüğü birine kibar rolü falan kesemiyorsa düşün artık evdeki halini.
ama annem fantastik zihninde yeni evli herkese imrendiğim hayalini geliştirmiş. bak şu ucube onunla değil benimle evlenseydi diye hayaller kuruyorum. kendisi kuruyor demek ki.
kim olsa olur yani. eğitimsiz yaşlı çirkin kaba.. fark etmez.
ama kendine soracak olursan şimdiki aklım olsa daha uzun boylu daha yakışıklı daha sağlıklı daha şehir kökenli daha genel kültürlü birini bulurdum der.
ama iş sana yani bana gelinde bu tezini tamamen unutur! sadece kendi için geçerli sanki!
---
neyse eve gireceğim kapıyı çalarken ben eğilip bana bakıyor kız!!!
isterseniz buyrun bir kahve içelim hem ikametgah falan gösteririm burada oturduğuma emin olursunuz diyorum!!!
üstelik ben ebeveyn odasında kalmıyorum ki ses bana gelebilsin.
yazlığa gidelim diye günde kırk kere tekrarlıyor.
ben de kırk kere işe nasıl gidip geleceğim oradan çok uzak diyorum.
her seferinde somurtup amaaaan aman diyor. bir emekliliğini yaşayamamış.
her gördüğü insan kişsine de fikir birliği bulmak için aynı şeyleri tekrarlıyor. tabi her zaman istediği cevabı alamıyor o zaman o kişi annemin baş düşmanı oluyor.
sabahtan akşama kadar ondan bahsedip kusurlarını sıralıyor tekrarlayarak elbette.
ama beklediği cevap gelmişse de aşık olmuşcasına övüyor o kişiyi ve bana ne kadar haklı olduğunu kanıtladığını düşünüyor.
işe nasıl gidip geleceğim hakkında bir önerisi de yok yani.
bizi 12 senedir falan tanıyan belki kırk kere de eve gelen kahve içmeye bir komşumuz da; ulan bunca yılda 1 kere kocadan bahsedildi mi 1 kere varlığına dair bir ipucu gördün mü 1 kere evde erkek ayakkabısı falan gördün mü??? _ diyor ki ne güzel beyinizle orada yaşayın o zaman siz?
bey mi var lan am beyinli!
sitemli açıklamadan sonra da şaşkın ve küskün ben nereden bileyim diyor!!! lan kaç kere eve geldin be!! kaç kere. sabah sabah öğle vakti akşam saati!!! kaç kere geldin erkek terliği bile görmedin de nasıl evin yaşlı bir babası olsun?
----------------
süper zeka duyarlılık abidesi komşulara bir örnek de yeni evli genç bir çift.
bana diyor ki biz gürültü yapmıyoruz nasıl duyuyorsunuz sesi?
ne sesi?
anneniz dedi ses duyuyormuşsunuz üzülüyor muşsunuz? biz ses yapmıyoruz?
neye üzüleyim yahu?
hani evli değilsiniz ya ama biz ses yapmıyoruz hiç nasıl duyuyorsunuz?
neyden bahsediyorsun canım hiç anlamıyorum!?
anneniz dedi ses duyuyormuşsunuz gece çok üzülüyormuşsunuz?
siz beni karıştırdınız herhalde ben 5. kattan gelen sesi nereden duyayım?
siz 6. katta değil misiniz?
hayır biz 8. katta oturuyoruz.
ama anneniz dedi sesten rahatsız oluyormuşsunuz öyle dedi üzülüyormuşsunuz!
annem değildir o sizin konuştuğunuz sizin üst katınızdaki komşudur.
hayır sizin annenizmiş.
şaşırmış o zaman; sizi 7. katta otuyor sanmıştır.
yok biz 5. kattayız.
anladık onu.
ama siz 6. kattasıznız değil mi?
8. kattayız diyorum ya!
ama anneniz dedi??
bizim 7. kattakilerin çocukları -ergenler de artık- çok gürültücüler de onu karıştırmış.
e söyleyin o zaman.
söyledik herhalde. dinleyen mi var! gene aynı hep aynı.
ama neden üzülüyorsunuz buna ki?
üzülmüyorum zaten ayol! sinirleniyorum usandım şikayet etmekten. anneleri de kabul etmiyor benim yavrularım gürültü yapmaz hiç diye bir iddiası var ama gecenin 3ünde odalarında top bile oynuyorlar!
o sırada asansöre biniyoruz. ben kendi katıma basıyorum ama benim 8. katta oturduğuma inananamayan süper zeka yeni evli kız ayyy parrrdon kadın! basmıyor. efem başka komşulara çıkacakmış ondanmış.
ama ben asansörden inerken sinsi sinsi arkamdan bakıp hangi daireye girdiğimden emin olmak istiyor, çünkü inanmadı?
süper zeka annem de aşağıdaki oğlanların gürültüsünden şikayet ettiğimi söylerken her nasılda yeni evlilerin sevişme seslerini duyup üzüldüğüm gibi fantastik bir hikaye uydurmuş!!!
taa 5. kattakileri nasıl duyayım bir yana neden üzüleyim. o sikiliyor ben daha sikilmedim diye mi? herif de tam imrenilecek tip sanırsın! çirkin şişko kaba. yani bir kaç dakikalığına bile gördüğü birine kibar rolü falan kesemiyorsa düşün artık evdeki halini.
ama annem fantastik zihninde yeni evli herkese imrendiğim hayalini geliştirmiş. bak şu ucube onunla değil benimle evlenseydi diye hayaller kuruyorum. kendisi kuruyor demek ki.
kim olsa olur yani. eğitimsiz yaşlı çirkin kaba.. fark etmez.
ama kendine soracak olursan şimdiki aklım olsa daha uzun boylu daha yakışıklı daha sağlıklı daha şehir kökenli daha genel kültürlü birini bulurdum der.
ama iş sana yani bana gelinde bu tezini tamamen unutur! sadece kendi için geçerli sanki!
---
neyse eve gireceğim kapıyı çalarken ben eğilip bana bakıyor kız!!!
isterseniz buyrun bir kahve içelim hem ikametgah falan gösteririm burada oturduğuma emin olursunuz diyorum!!!
üstelik ben ebeveyn odasında kalmıyorum ki ses bana gelebilsin.
2.06.2019
benim de harika anılarım oldu. ağzımı açtığım zaman aynı anneciğim gibi olumsuzluk saçıyorum. ama en azından annemin çocukluk anılarının yüzde ellisi övünülecek gibi ama benim bir tane bile zor çıkar. iyi olarak anımsamaya çalıştıklarımı da öyle anımsamak için yırtınıyorum olumsuzlukları görmezden gelmeye çalışarak.
çünkü ne zaman bir anı oluşacak imkan olsa sonunda anneciğim muhakkak içine sıçar. diyelim bir aile buluşması, arkadaş görüşmesi, ufak gezi, bilmem nereye gidiş, bilmem kimin düğünü.
zaten öncesinde bir gerginliği olur; seyehat ve değişiklik, kontrolün elinden alınması huzursuzluk yaratıyor annemde. huzursuz olunca zaten şom olan ağzı iyice bozuluyor, tabi ki etrafa yansıtıyor yansıtmak az kalır saçıyor kusuyor.
tut ki ne öncesi ne anında olumsuz sayılabilecek bir şey olmadı. ne uykusuzluğundan yakınıp durdu ne ağrılarından ne görüşülecek kişilerle ciddi bir olumsuz mesele anlatıldı ne seyahat sırasında çok kötü bir şey oldu ne de o faaliyet esnasında. tabi her an bir huzursuzluk bir mızmızlanma dırdır halinde 7/24 şikayet halinde sürekli huysuz çocuklar gibi surat asıp benden bir şeyler isteyip mızmızlanıp duruyor ama bu onun her zamanki hali; bağışıklık kazanmışsın!
işte o zaman eyvah. muhakkak dönüş yolunda büyük bir olumsuzluk olacak. en sevdiği şey güzel geçen günlerin ardından büyük olumsuz bir olayla o güzel günleri silmektir.
sonunda da o güzel günleri hatırlamak istemez sen o konuyu açmaya çalışsan iyi yanından bakmaya çalışsan da o takılır aylarca yıllarca sonundaki o olumsuzluğa. kabak muhakkak bir garson bir muavin bir şöföre patlamıştır.
hayır haksız demiyorum diyelim ki durumda. ama asla boşvermez en ufak şeyde bile. büyütür de büyütür uzatır da uzatır ve iddiası da assla ama asssssla büyütmediği ve uzatmadığıdır!
3 ay o güzel geziyi vb ni konuşmak istemez ama o 5 dakikalık olumsuzluğu defalarca baştan sona bitirirp yeniden yeniden anlatmak ister ama asla uzatmıyordur!!
3 ay oldu aynı şeyi anlatıp duruyorsun ama asla uzatmıyorsun.
istediğin kadar savun sen haklıydın de tatmin olmuyor! hatta munakaşa yaşadığı taraf bile af buyursa yetmez anneme.
muhakkak o güzel geçen faaliyetin izlerini benim belleğimden silmektir sanki amacı.
hatta aradan on yıllar geçmişse o faaliyeti değil kendi hikayesini hatırlar. buna da bayılır. öyle de olmasını ister.
ama sitem edip de sayende güzel anım yok muhakkak hepsinin içine ediyorsun desen üstü kapalı bile! asla kabul etmez o bir yana bir de gücenip kin tutar ve kendisi konuyu kapatmaya karar verinceye kadar yada başka bayıldığı bir olumsuzluk çıkıncaya kadar kin tutmaya ve bende sürekli kusur aramaya; eski yıllardan koleksiyon yapıp biriktirdiği ve benim kusurum olarak gördüğü herşeyi her fırsatta başına kakar.
1991de yani 11 yaşında bir çocukken bile bir komşuya giderken yanlış kapı zilini çalıp başka insanların balkona çıkıp "kim oooo" demelerine sebep olmamı bile hata olarak görüp bana sokmaya kalkar!
kendisini hatasız ve mükemmel görüyor. sadece ama sadece kendinin kabul ettiği hataları sayılabilir senin hata kusur ya da daha hafif yanlış anlama becerememe vb olarak gördüklerin değil!
bir gün böyle tepemi attırdı. sıralayıverdim her güzel anımın sonunda kendinin bir huysuzluk çıkarıp eve mutsuz dönmeme neden olan anıları!!!
hiçbiri aksine değil yaaa! gittiğim hiç bir doğum günü, aile yemeği, ufak geziler, bayramlar seyranlar, akraba ziyaretleri, bilmemkimlerin düğünleri, bilmemkimlerin doğumu için tebrik ziyaretleri, tek başıma gittiğim herhangi bir faaliyetin dönüşü: hatta ablamın yani annemin favori evladının düğününün dönüşü bile olumlu değil yaa! hepsinin sonunda huzursuzluk tartışma kavga mutsuzluk var. hani o faaliyete falan gidiş karar verme gibi ön süreçlerde yaşanan hazırlık aşamaları,karar aşamalarını saymasan bile.
radar gibi kadın. radar gibi etrafında olumsuzluk arıyor. sadece bunun için bakıyor dünyaya. sadece olumsuzlukları görmek için. olumsuzluklar yanlışlıklar haksızlıklar çirkinlikler kusurlar anaında ve ilk olarak bunları görüyor ve asla da kendine saklamıyor! saçıyor etrafa memnuniyetler. seni de bu karamsarlık olumsuzluk mutsuzluk girdabına memnuniyetle sürüklemek istiyor.
sen de eğlenme sen de gülme sana da komik gelmesin sen de keyif alma.
amaaa çok etkilenip içselleştirip de sen de aynı çerçeveden bakan bir olumsuz şeyi söylersen: karamsarsın ve insanın asabını bozuyorsun ve ya insanın tadını kaçırıyorsun!!!
kendini o kadra olduğunun aksi görüyor ki yansımasından nefret ediyor kadın.
desen ki e sen şuraya geldiğimizin ilk saniyesinden beri böyle böyle dedin sıralasan hepsini bir bir bunlar olumsuz can sıkıcı değil miydi de sen söyledin? ben söyleyince mi olmuyor?
anneme göre başkası huzursuzsa, başkası birşeylerden rahatsızsa, bir şeyleri haksızlık olarak görüyorsa, dırdır ediyor söyleniyor ya da münakaşa ediyor şikayet ediyorsa, bir şeyleri beğenmiyorsa söylüyorsa: bunlar can sıkıcı tad kaçırıcı sinir bozucudur ve kendisine yapılmış bir haksızlıktır!!!!!!
ama aynı şeyleri hatta onun 10 katını kendisi yapıyorsa bu huzursuzluk can sıkma tat kaçırma falan filen değildir. bu onun en doğal hakkıdır her zaman hakkıdır. kimse ona abarttın uzattın büyüttün bunda ne var bu kadar canımı sıktın moralimi bozdun huzurumu kaçırdın falan diyemez: temelden bunu söyleme hakkına sahip dahi değildir.
eğer söylerse de bu demektir ki anneme sen haksızsın demiş oluyorsundur ve asla ama aassssla haksız olamaz.
çünkü o dünyanın en ahlaklı en vicdanlı en hak yemeyen en hak hukuk adalet duygusu gelişmiş en mantıklı en duyarlı en zeki ve en olumlu ne özellik varsa onların en'ine sahip olan yegane insandır. başka hiç kimsede bu özelliklerden yoktır olamazdır da.
mesela teyzemin yeni doğan torununu görmeye kutlamaya gitmişizdir; bebeğin tatlılığı ailesinin mutluluğundan bahsetmek yerine olumsuz görünecek ne varsa onları görüp onları hatırlayıp onları konuşmalıyız. ama sadece annemin kendisi bunu başlatırsa! ben başlarsam anneciğimin huzurunu kaçıran olumsuz bir insanımdır uykusunu kaçırmışımdır!!!!!!!!!!
ama tam yatmamızdan önce hatta o ana kadar o kadar da önemli bir olumsuzluktan bahsetmemişken tam yatmadan 10 dakika önce bomba gibi en gıcık en olumsuz en travmatik şeyleri zonk diye suratına patlatıp hatırlatıp içini boşaltıp gider uyur ama senin uykunu kaçırır ama bunu söylesen asla anlamaz kabul etmez. sabah onu uyardığın ya da suçladığın için senden kötü bir insan daha yoktur. sen gece o boktan şeyi düşünüp durup uyuyamamışsındır kendisi horul horul horuldamıştır ama sen bundan bahsettin uykumu kaçırdın dersen sen kötüsün sen hatalısın.
sabah sabah tadını kaçırmışsınıdr kraliçe hazretlerinin!
en sevdiği şeylerden biri de son yıllarda doğum günümde bana babamın ölümünü hatırlatmak oldu. doğum günümde mezarlık ziyereti yapmamızı teklif eder oldu ki geçen sene fena halde haşlamış kavga çıkarmıştım ki unutmasın diye.
annem beni hiç ciddiye almadığı önemsemediği için normal normal söylediğin şeylere aldırmaz hatırlamaz; muhakkak küstürecek kadar abartmalı büyütmelisindir ki aman şimdi çekekem bunun suratını deyip hatırlamalıdır da yapmamalıdır falan.
mesela son zamanlarda kafayı gene tuzla bozdu. kendi yüksek tansiyon hastası olduğu için belki 30 senedir belki biz doğduğumuzdan beridir az tuzlu yemek yapar. eskiden biz çocuk ya da ergenken tuz ekerdik ayrıca. zaten fazla tuz aldığımızın fazla tuzun gençler için bile zararlı olduğunu bilmezdik ki.
annem de gazı verir delilercesine tuz eklerdik yemeğe. hatta annem attığımız tuzu az bulur daha da eklememizi isterdi. yemeği lezzetsiz yiyormuş kendisi bari biz tat alalımmış.
ama sonunda bende de oynak bir tansiyon çıktı. aniden aşırı düşmeler aşırı yükselmeler. teee ünüiversiteye hazırlık dönemimde çıktı. doktor da uyarmıştı.
stres de var tabi. kendi yaptığım stres yetmiyor bir de annem yükleniyordu. tabi sorsan asla kabul etmez psikolojik baskı yaptığını anneme göre baskı kafaya silah dayamakla olur sadece.
bir gün kursta durduk yere lönk diye masaya yığılmışım. herkesin ödü kopmuş! ambulans çağırmışlar falan. uyandırdıklarında da tansiyonum aniden aşırı yükselmiş falan.
o zamandan doktor uyarınca ben de tuzu azalttım.hatta o yılın ardından rejime de başladım doktor kilo fazlalığı olumsuz dedi diye. un tuz şekeri çok azalttım.
ama ne mücadeleler ne büyük kavgalarla çünkü annem bunu kabullenemiyordu bir türlü.
ben yememem lazım dedikçe inadıma irademi kırmak için pasta çörek börek kek kurabiye yapar olmuştu. rejimi bozup yememe de çok memnun olurdu. ama sağlığım bozuluyor!!! gençken yenir diye de bir bahaneleri var annemle teyzemin. belki de gençken yenir dediğiniz için gençken kendinize bakmak yerine hor kullandığınız için 50li yaşlardan sonra menapozdan da sonra sürekli hastasınızdır!
çok şükür tahtaya vuralım büyük büyük şeyler değil ama mütemadiyen ufak tedavi edilebilir ama kronikleşen sorunları var.
senelerdir hem oynak tansiyon hem rejim hem ardından roacutane tedavisinden sonra iyice dikkat eder oldum ama anneme kalsa hala şu yaşımda manyaklar gibi yağlı şekerli tuzlu baharatlı kızartmalı hamur işli şeyleri yiyip duracağım.
sanırsın bana bayılıyor da. o kadar bayılsa aman dikkat edelim diye çabuk alışırdı. senelerce alışamadı senelerce kabullenemedi sanki garip bir hastalığım var da bunu kabullenemiyor! altı üstü 3 beyazdan uzak durup sağlıklı ve doğal besleneceğim olabildiğince.
yapma dedikçe inadıma pasta börek kek falan yapardı; inadıma inadıma. yemezsen de o ergenlikte yaptığı ve şişko belki de bu yüzden yüksek tansiyonlu olmma sebep olduğu zamanlardaki gibi; surat asar şikayet eder ne emekle ne masrafla yapmıştır diye söylenir durur.
e ben sana dedim yapma diye! ben canım çok çekerse isterim yapmanı zaten diye zor ikna olurdu. ana anlayana kadar ne çektim. o kadar sabit fikirli ve inat ki. inan şeker hastası olsan önüne 1 kilo baklava getirir bu annem. geber diye değil iyilik sanıyor bunu. doyurmaya ama aşırı doyurmaya odaklı.
yani ben de mantıksız ve iradesiz birisi olsam dr. nowzaradan'lık 300 kiloluk biri olabilirdim. hani bir anne oğul vardı. oğul kilo vermeye çalıştıkça annesi oğlum aç diye üzülüp yediriyordu kilo vereceğine sürekli alıyordu. doktor bunun psikolojik bir sorun olduğunu annenin oğlu kendine bağlı ve muhtaç kalsın diye yaptığını söylüyordu. böylece kendini güçlü ihtiyaç duyulan ve önemli biri gibi görecekmiş kadın.
annem anlayana kadar ne çektim. nankör ve müsriflik dediği için yenilip kaç kere rejim bozdum. barı az yağlı az tuzlu yada az şekerli yani yapacağının daha sağlıklı versiyonunu yapmaya çalış. ama hayır asla değiştirmez tarifini. bedeli önemli değildir.
hatta roacutane zamanımda kolestrolüm yüksek zaten ve oynak bir tansiyonum var; doktor annemin yüzüne özellikle anlatmasına rağmen - çünkü ben önceden tek gittiğimde annemin durumunu anlatmıştım- inadına yapmaya devam etti hatta ev kokuyor die yapmayı sevmediği kızartmalı şeyleri bile yapar olmuştu. çok mantıklı ve ben besinsiz kalmayayım diye tabi.!!! kendine göre. bir gün de bana 9 yumurta haşlayıp tamamen tuzla kaplamış hatta koyduğu kabın altı üstü tuzla bezeli!!!!!!!!!!! kollestrolümü yükseltemeyecekse tansiyondan gebereyim diye sanki. tenefüzlerde yiyecekmişim olmazsa derste de masanın aldından sokumlayacakmışım ağzıma!
yahu sen değil misin götümü kocaman bulan! sen değil misin kilo fazlalığımı suratıma vurup duran laf sokmalarla olsun başka dal gibi kızları yere göğe sığdıramayarak överek laf sokan!!! ee kilo fazlamdan kurtulacam işte memnun ol.
yani o aşık olduğun bana toplamda 20-30 senede etmediğin iltifatı övmeleri 5 dakikada motor gibi sıraladığın kızlar kadar güzel ve mükemmel olamasam da - çünkü senin gibi bir mükemmeliyet abidesine çekmemişim babam soyunun oktan dandik genlerini almışım ve bu benim suçum ne senşn ne de bilimin ne de doğanın ya----
baktım inadına çare yok. ben annem yüzünden bırak rejim yapmayı sağlığım için bir şey yapamıyorum iyilikten anlamaz annem. gerçekten normal iyilikle anlayışla söylediğin şeylere hiiiç aldırmaz. senelerce adeta döver gbi bizi yıkamasından bir hafta inat edip yıkanmayarak kurtuldumdu. ya da gece kendisi çiş yapmaya kalkarken bizi de uyandırmaktan vazgeçmesinden. zaten uyandırılmaktan hiç hoşlanmıyorum çünkü ne yapsa olmuyor. bundan da vazgeçirmem senelerimi aldı.
kendisi bunun iyilik olduğuna karar vermiş ama beni ürkütüp huzursuz ediyordu aama inatla anlamıyor asla vazgeçmiyordu.
her sabah kavga etsek de ben suratsız huzursuz olsam da asla vazgeçmiyordu.
görev bilinciyle alakası yok tamamen kontrol ile ilgili. ne zaman uyanacağıma kendisi karar verecek. alarmla ya da kendi kendime uyanmadıktan sonra olmuyor başka hiç bir şekilde uyandırılmaktan hoşlanmıyorum. istediğin kadar güzellikle söyle kavga ederek söyle asla anlamaz. sana ne olduğu umurnda bile değil!!!!
mesela sabah ani uyandırmalarından sonra saatlerce çarpıntım oluyordu meğer beni şişko etmesi ve tansiyon hastası olmamdanmış. ki bunlarla kendisinin hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç alakası yok. ne çok yedirip kilo aldırmasıyla ne bana bahşettiği muhteşem genlerle!!!!!!!!!
uyanmam gereken saatten 5-10 dakika önce uyanmak zorunda kalarak çözdüm işi. ama onu da zor kabullendi. yani ona kalsa kendi uyandırsın ve tüm gün çarpıntım olsun! sorun değildi. söylesen de aldırmazdı. cidden. desen ki oklda tüm gün çarpıntım oldu bel bel bakar suratına ve sabah gene aynısını büyük zevkle yapar.
börek çörek gibi şeyleri de ancak kendisi gastrit-ülser-reflü olunca ve ben defalarca yapma yemem fazla yapacaksan da çok az yap dememe rağmen inatla fazla fazla yapıp ben yemeyip defalarca çöpe atılmak zorunda kalıncaya kadar inatla devam etti.
senin yüzünden müsriflikti adı da.
e ben sana yapma yemem demiyor muyum?
çok yorulmuş da varisi varmış da masraf yapmış da.
e ben sana demiyor muyum yapma diye!? diyor muyum demiyor muyum?
neyse zor vazgeçti. çünkü defalarca çöp oldu da anca dersini aldı. ama arada nüksediyor.
çok mantıklı ve duyarlı bir insan çünkü annem. geçen sene her gün okula börek çörek vb ile gönderiyordu beni. tenefüste sokumlayacamışım!!!
özellikle baharları iştahı açılıyor annemin ama kendisi reflüsü yüzünden çok yiyemiyor. ama ne geliyor aklına nazlı çok yesin o zaman!!!!!!!!! yoo ablama demez. ona saygı duyar. zaten öyle kollestrolmüş tansiyonmuş gibi sorunları yok, çok abartırsa biraz kilo alır ama öyle onlarca kilo değil büyütülmez.
ama şimdiki aklı olsa daha uzun boylu daha akıllı daha sağlıklı bir adamla evlenirdim derken bana boktan tipleri kakalayacam diye yırtınırken: benim babamdan geşen boktan genleri aldığıma ablamında kendisinden geçen muhteşem genlere sahip olduğuna innaıyır.
ha buara gene kafayı tuz yemeye takmış. canı çekiyor ama ne reflüsü ne tansiyonu izin veriyor ki ben hem tansiyon hem gastrit sahibiyim ama ben yiyeceğim. işteyken arayıp öğlen yemeğime bolbol tuz ekmemi defalarca söylüyor. teknolojiden anlasa kamerayı açtırıp tuz attığımdan emin olmak isteyecek kadar saplantılı.
evde de kaşla göz arasında ben suyumu içerken ya da başka bir şeyle uğraşırken fırsat bilip yemeğime tuz ekmeye çalışıyor.
hani yapma dediğin şeyi inatla yapan gıcık yaramaz laftan anlamaz çocuklar var ya onlar gibi annem.
şaşırtıcı saçma ama gerçek.
çok mantıklıdır zaten.
mesela bana hakaret eden komşumuzun kocası felç geçirdi diye ailesi dururken ben hayatımdan feragat edip bakacağım adama??????????
ya da bir kaç sene evvel balkonumuza yaptırdığımız elektrikle çalışan panjur bozulmuştu; ustanın gelmesini beklerken bir komşu kapalı kalan balkonumuza kızının gömleğinin mi ne düştüğünü vermemizi istediğini söylemişti. ve asla panjurun bozuk olduğundan ustanın bir saat içinde geleceğinden anlamıyordu. ama kızı o gömleği giymek istiyormuş o gün.
veeee annem çok mantıklı ve çok vicdanlı olduğu için harika bir çözüm bulmuştu.
en üst katta oturduğumuz için ben damadan bizim kapalı balkona atlayacakmışım, gömleği alıp yan taraftaki pencereye uzatacakmışım. kadında memnun olur diyor. yani ben damdan balkona atlarken en ufak bir hata yapsam aşağı düşüp öleceğim 20 liralık boktan bir polyester gömlek uğruna ve hiç problem değildi bu.
öyle olsa da kendilerini suçlamazlar hatta cenazeye bile lütfetmezler ha. çok vicdanlı çok mantıklılar çünkü. ustaya anlatınca da inanmadı gülme geldi adama daha saçma bir şey duymamış ya düşersemmiş ölürmüşüm ki.
belki de ölmez de sakat kalırdım? nasılsa sakat karı sikmek isteyen de olur!
annemin harika mantığı! kolumun çıkmasına sebep olduğu zaman ben ağlar hemşire teselli etmeye çalışırken bana böyle diyordu; özellikle kolsuz karı sakat karı arayanlar bile varmış. kolsuz sakat karı sikmek isteyen bi rkoca bulurmuşuz.
tek dert koca yani kolsuz kalmak değil. hemşire bile dumur olmuştu. bakakaldı annemin suratına şaka mı diye.
çünkü ne zaman bir anı oluşacak imkan olsa sonunda anneciğim muhakkak içine sıçar. diyelim bir aile buluşması, arkadaş görüşmesi, ufak gezi, bilmem nereye gidiş, bilmem kimin düğünü.
zaten öncesinde bir gerginliği olur; seyehat ve değişiklik, kontrolün elinden alınması huzursuzluk yaratıyor annemde. huzursuz olunca zaten şom olan ağzı iyice bozuluyor, tabi ki etrafa yansıtıyor yansıtmak az kalır saçıyor kusuyor.
tut ki ne öncesi ne anında olumsuz sayılabilecek bir şey olmadı. ne uykusuzluğundan yakınıp durdu ne ağrılarından ne görüşülecek kişilerle ciddi bir olumsuz mesele anlatıldı ne seyahat sırasında çok kötü bir şey oldu ne de o faaliyet esnasında. tabi her an bir huzursuzluk bir mızmızlanma dırdır halinde 7/24 şikayet halinde sürekli huysuz çocuklar gibi surat asıp benden bir şeyler isteyip mızmızlanıp duruyor ama bu onun her zamanki hali; bağışıklık kazanmışsın!
işte o zaman eyvah. muhakkak dönüş yolunda büyük bir olumsuzluk olacak. en sevdiği şey güzel geçen günlerin ardından büyük olumsuz bir olayla o güzel günleri silmektir.
sonunda da o güzel günleri hatırlamak istemez sen o konuyu açmaya çalışsan iyi yanından bakmaya çalışsan da o takılır aylarca yıllarca sonundaki o olumsuzluğa. kabak muhakkak bir garson bir muavin bir şöföre patlamıştır.
hayır haksız demiyorum diyelim ki durumda. ama asla boşvermez en ufak şeyde bile. büyütür de büyütür uzatır da uzatır ve iddiası da assla ama asssssla büyütmediği ve uzatmadığıdır!
3 ay o güzel geziyi vb ni konuşmak istemez ama o 5 dakikalık olumsuzluğu defalarca baştan sona bitirirp yeniden yeniden anlatmak ister ama asla uzatmıyordur!!
3 ay oldu aynı şeyi anlatıp duruyorsun ama asla uzatmıyorsun.
istediğin kadar savun sen haklıydın de tatmin olmuyor! hatta munakaşa yaşadığı taraf bile af buyursa yetmez anneme.
muhakkak o güzel geçen faaliyetin izlerini benim belleğimden silmektir sanki amacı.
hatta aradan on yıllar geçmişse o faaliyeti değil kendi hikayesini hatırlar. buna da bayılır. öyle de olmasını ister.
ama sitem edip de sayende güzel anım yok muhakkak hepsinin içine ediyorsun desen üstü kapalı bile! asla kabul etmez o bir yana bir de gücenip kin tutar ve kendisi konuyu kapatmaya karar verinceye kadar yada başka bayıldığı bir olumsuzluk çıkıncaya kadar kin tutmaya ve bende sürekli kusur aramaya; eski yıllardan koleksiyon yapıp biriktirdiği ve benim kusurum olarak gördüğü herşeyi her fırsatta başına kakar.
1991de yani 11 yaşında bir çocukken bile bir komşuya giderken yanlış kapı zilini çalıp başka insanların balkona çıkıp "kim oooo" demelerine sebep olmamı bile hata olarak görüp bana sokmaya kalkar!
kendisini hatasız ve mükemmel görüyor. sadece ama sadece kendinin kabul ettiği hataları sayılabilir senin hata kusur ya da daha hafif yanlış anlama becerememe vb olarak gördüklerin değil!
bir gün böyle tepemi attırdı. sıralayıverdim her güzel anımın sonunda kendinin bir huysuzluk çıkarıp eve mutsuz dönmeme neden olan anıları!!!
hiçbiri aksine değil yaaa! gittiğim hiç bir doğum günü, aile yemeği, ufak geziler, bayramlar seyranlar, akraba ziyaretleri, bilmemkimlerin düğünleri, bilmemkimlerin doğumu için tebrik ziyaretleri, tek başıma gittiğim herhangi bir faaliyetin dönüşü: hatta ablamın yani annemin favori evladının düğününün dönüşü bile olumlu değil yaa! hepsinin sonunda huzursuzluk tartışma kavga mutsuzluk var. hani o faaliyete falan gidiş karar verme gibi ön süreçlerde yaşanan hazırlık aşamaları,karar aşamalarını saymasan bile.
radar gibi kadın. radar gibi etrafında olumsuzluk arıyor. sadece bunun için bakıyor dünyaya. sadece olumsuzlukları görmek için. olumsuzluklar yanlışlıklar haksızlıklar çirkinlikler kusurlar anaında ve ilk olarak bunları görüyor ve asla da kendine saklamıyor! saçıyor etrafa memnuniyetler. seni de bu karamsarlık olumsuzluk mutsuzluk girdabına memnuniyetle sürüklemek istiyor.
sen de eğlenme sen de gülme sana da komik gelmesin sen de keyif alma.
amaaa çok etkilenip içselleştirip de sen de aynı çerçeveden bakan bir olumsuz şeyi söylersen: karamsarsın ve insanın asabını bozuyorsun ve ya insanın tadını kaçırıyorsun!!!
kendini o kadra olduğunun aksi görüyor ki yansımasından nefret ediyor kadın.
desen ki e sen şuraya geldiğimizin ilk saniyesinden beri böyle böyle dedin sıralasan hepsini bir bir bunlar olumsuz can sıkıcı değil miydi de sen söyledin? ben söyleyince mi olmuyor?
anneme göre başkası huzursuzsa, başkası birşeylerden rahatsızsa, bir şeyleri haksızlık olarak görüyorsa, dırdır ediyor söyleniyor ya da münakaşa ediyor şikayet ediyorsa, bir şeyleri beğenmiyorsa söylüyorsa: bunlar can sıkıcı tad kaçırıcı sinir bozucudur ve kendisine yapılmış bir haksızlıktır!!!!!!
ama aynı şeyleri hatta onun 10 katını kendisi yapıyorsa bu huzursuzluk can sıkma tat kaçırma falan filen değildir. bu onun en doğal hakkıdır her zaman hakkıdır. kimse ona abarttın uzattın büyüttün bunda ne var bu kadar canımı sıktın moralimi bozdun huzurumu kaçırdın falan diyemez: temelden bunu söyleme hakkına sahip dahi değildir.
eğer söylerse de bu demektir ki anneme sen haksızsın demiş oluyorsundur ve asla ama aassssla haksız olamaz.
çünkü o dünyanın en ahlaklı en vicdanlı en hak yemeyen en hak hukuk adalet duygusu gelişmiş en mantıklı en duyarlı en zeki ve en olumlu ne özellik varsa onların en'ine sahip olan yegane insandır. başka hiç kimsede bu özelliklerden yoktır olamazdır da.
mesela teyzemin yeni doğan torununu görmeye kutlamaya gitmişizdir; bebeğin tatlılığı ailesinin mutluluğundan bahsetmek yerine olumsuz görünecek ne varsa onları görüp onları hatırlayıp onları konuşmalıyız. ama sadece annemin kendisi bunu başlatırsa! ben başlarsam anneciğimin huzurunu kaçıran olumsuz bir insanımdır uykusunu kaçırmışımdır!!!!!!!!!!
ama tam yatmamızdan önce hatta o ana kadar o kadar da önemli bir olumsuzluktan bahsetmemişken tam yatmadan 10 dakika önce bomba gibi en gıcık en olumsuz en travmatik şeyleri zonk diye suratına patlatıp hatırlatıp içini boşaltıp gider uyur ama senin uykunu kaçırır ama bunu söylesen asla anlamaz kabul etmez. sabah onu uyardığın ya da suçladığın için senden kötü bir insan daha yoktur. sen gece o boktan şeyi düşünüp durup uyuyamamışsındır kendisi horul horul horuldamıştır ama sen bundan bahsettin uykumu kaçırdın dersen sen kötüsün sen hatalısın.
sabah sabah tadını kaçırmışsınıdr kraliçe hazretlerinin!
en sevdiği şeylerden biri de son yıllarda doğum günümde bana babamın ölümünü hatırlatmak oldu. doğum günümde mezarlık ziyereti yapmamızı teklif eder oldu ki geçen sene fena halde haşlamış kavga çıkarmıştım ki unutmasın diye.
annem beni hiç ciddiye almadığı önemsemediği için normal normal söylediğin şeylere aldırmaz hatırlamaz; muhakkak küstürecek kadar abartmalı büyütmelisindir ki aman şimdi çekekem bunun suratını deyip hatırlamalıdır da yapmamalıdır falan.
mesela son zamanlarda kafayı gene tuzla bozdu. kendi yüksek tansiyon hastası olduğu için belki 30 senedir belki biz doğduğumuzdan beridir az tuzlu yemek yapar. eskiden biz çocuk ya da ergenken tuz ekerdik ayrıca. zaten fazla tuz aldığımızın fazla tuzun gençler için bile zararlı olduğunu bilmezdik ki.
annem de gazı verir delilercesine tuz eklerdik yemeğe. hatta annem attığımız tuzu az bulur daha da eklememizi isterdi. yemeği lezzetsiz yiyormuş kendisi bari biz tat alalımmış.
ama sonunda bende de oynak bir tansiyon çıktı. aniden aşırı düşmeler aşırı yükselmeler. teee ünüiversiteye hazırlık dönemimde çıktı. doktor da uyarmıştı.
stres de var tabi. kendi yaptığım stres yetmiyor bir de annem yükleniyordu. tabi sorsan asla kabul etmez psikolojik baskı yaptığını anneme göre baskı kafaya silah dayamakla olur sadece.
bir gün kursta durduk yere lönk diye masaya yığılmışım. herkesin ödü kopmuş! ambulans çağırmışlar falan. uyandırdıklarında da tansiyonum aniden aşırı yükselmiş falan.
o zamandan doktor uyarınca ben de tuzu azalttım.hatta o yılın ardından rejime de başladım doktor kilo fazlalığı olumsuz dedi diye. un tuz şekeri çok azalttım.
ama ne mücadeleler ne büyük kavgalarla çünkü annem bunu kabullenemiyordu bir türlü.
ben yememem lazım dedikçe inadıma irademi kırmak için pasta çörek börek kek kurabiye yapar olmuştu. rejimi bozup yememe de çok memnun olurdu. ama sağlığım bozuluyor!!! gençken yenir diye de bir bahaneleri var annemle teyzemin. belki de gençken yenir dediğiniz için gençken kendinize bakmak yerine hor kullandığınız için 50li yaşlardan sonra menapozdan da sonra sürekli hastasınızdır!
çok şükür tahtaya vuralım büyük büyük şeyler değil ama mütemadiyen ufak tedavi edilebilir ama kronikleşen sorunları var.
senelerdir hem oynak tansiyon hem rejim hem ardından roacutane tedavisinden sonra iyice dikkat eder oldum ama anneme kalsa hala şu yaşımda manyaklar gibi yağlı şekerli tuzlu baharatlı kızartmalı hamur işli şeyleri yiyip duracağım.
sanırsın bana bayılıyor da. o kadar bayılsa aman dikkat edelim diye çabuk alışırdı. senelerce alışamadı senelerce kabullenemedi sanki garip bir hastalığım var da bunu kabullenemiyor! altı üstü 3 beyazdan uzak durup sağlıklı ve doğal besleneceğim olabildiğince.
yapma dedikçe inadıma pasta börek kek falan yapardı; inadıma inadıma. yemezsen de o ergenlikte yaptığı ve şişko belki de bu yüzden yüksek tansiyonlu olmma sebep olduğu zamanlardaki gibi; surat asar şikayet eder ne emekle ne masrafla yapmıştır diye söylenir durur.
e ben sana dedim yapma diye! ben canım çok çekerse isterim yapmanı zaten diye zor ikna olurdu. ana anlayana kadar ne çektim. o kadar sabit fikirli ve inat ki. inan şeker hastası olsan önüne 1 kilo baklava getirir bu annem. geber diye değil iyilik sanıyor bunu. doyurmaya ama aşırı doyurmaya odaklı.
yani ben de mantıksız ve iradesiz birisi olsam dr. nowzaradan'lık 300 kiloluk biri olabilirdim. hani bir anne oğul vardı. oğul kilo vermeye çalıştıkça annesi oğlum aç diye üzülüp yediriyordu kilo vereceğine sürekli alıyordu. doktor bunun psikolojik bir sorun olduğunu annenin oğlu kendine bağlı ve muhtaç kalsın diye yaptığını söylüyordu. böylece kendini güçlü ihtiyaç duyulan ve önemli biri gibi görecekmiş kadın.
annem anlayana kadar ne çektim. nankör ve müsriflik dediği için yenilip kaç kere rejim bozdum. barı az yağlı az tuzlu yada az şekerli yani yapacağının daha sağlıklı versiyonunu yapmaya çalış. ama hayır asla değiştirmez tarifini. bedeli önemli değildir.
hatta roacutane zamanımda kolestrolüm yüksek zaten ve oynak bir tansiyonum var; doktor annemin yüzüne özellikle anlatmasına rağmen - çünkü ben önceden tek gittiğimde annemin durumunu anlatmıştım- inadına yapmaya devam etti hatta ev kokuyor die yapmayı sevmediği kızartmalı şeyleri bile yapar olmuştu. çok mantıklı ve ben besinsiz kalmayayım diye tabi.!!! kendine göre. bir gün de bana 9 yumurta haşlayıp tamamen tuzla kaplamış hatta koyduğu kabın altı üstü tuzla bezeli!!!!!!!!!!! kollestrolümü yükseltemeyecekse tansiyondan gebereyim diye sanki. tenefüzlerde yiyecekmişim olmazsa derste de masanın aldından sokumlayacakmışım ağzıma!
yahu sen değil misin götümü kocaman bulan! sen değil misin kilo fazlalığımı suratıma vurup duran laf sokmalarla olsun başka dal gibi kızları yere göğe sığdıramayarak överek laf sokan!!! ee kilo fazlamdan kurtulacam işte memnun ol.
yani o aşık olduğun bana toplamda 20-30 senede etmediğin iltifatı övmeleri 5 dakikada motor gibi sıraladığın kızlar kadar güzel ve mükemmel olamasam da - çünkü senin gibi bir mükemmeliyet abidesine çekmemişim babam soyunun oktan dandik genlerini almışım ve bu benim suçum ne senşn ne de bilimin ne de doğanın ya----
baktım inadına çare yok. ben annem yüzünden bırak rejim yapmayı sağlığım için bir şey yapamıyorum iyilikten anlamaz annem. gerçekten normal iyilikle anlayışla söylediğin şeylere hiiiç aldırmaz. senelerce adeta döver gbi bizi yıkamasından bir hafta inat edip yıkanmayarak kurtuldumdu. ya da gece kendisi çiş yapmaya kalkarken bizi de uyandırmaktan vazgeçmesinden. zaten uyandırılmaktan hiç hoşlanmıyorum çünkü ne yapsa olmuyor. bundan da vazgeçirmem senelerimi aldı.
kendisi bunun iyilik olduğuna karar vermiş ama beni ürkütüp huzursuz ediyordu aama inatla anlamıyor asla vazgeçmiyordu.
her sabah kavga etsek de ben suratsız huzursuz olsam da asla vazgeçmiyordu.
görev bilinciyle alakası yok tamamen kontrol ile ilgili. ne zaman uyanacağıma kendisi karar verecek. alarmla ya da kendi kendime uyanmadıktan sonra olmuyor başka hiç bir şekilde uyandırılmaktan hoşlanmıyorum. istediğin kadar güzellikle söyle kavga ederek söyle asla anlamaz. sana ne olduğu umurnda bile değil!!!!
mesela sabah ani uyandırmalarından sonra saatlerce çarpıntım oluyordu meğer beni şişko etmesi ve tansiyon hastası olmamdanmış. ki bunlarla kendisinin hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç alakası yok. ne çok yedirip kilo aldırmasıyla ne bana bahşettiği muhteşem genlerle!!!!!!!!!
uyanmam gereken saatten 5-10 dakika önce uyanmak zorunda kalarak çözdüm işi. ama onu da zor kabullendi. yani ona kalsa kendi uyandırsın ve tüm gün çarpıntım olsun! sorun değildi. söylesen de aldırmazdı. cidden. desen ki oklda tüm gün çarpıntım oldu bel bel bakar suratına ve sabah gene aynısını büyük zevkle yapar.
börek çörek gibi şeyleri de ancak kendisi gastrit-ülser-reflü olunca ve ben defalarca yapma yemem fazla yapacaksan da çok az yap dememe rağmen inatla fazla fazla yapıp ben yemeyip defalarca çöpe atılmak zorunda kalıncaya kadar inatla devam etti.
senin yüzünden müsriflikti adı da.
e ben sana yapma yemem demiyor muyum?
çok yorulmuş da varisi varmış da masraf yapmış da.
e ben sana demiyor muyum yapma diye!? diyor muyum demiyor muyum?
neyse zor vazgeçti. çünkü defalarca çöp oldu da anca dersini aldı. ama arada nüksediyor.
çok mantıklı ve duyarlı bir insan çünkü annem. geçen sene her gün okula börek çörek vb ile gönderiyordu beni. tenefüste sokumlayacamışım!!!
özellikle baharları iştahı açılıyor annemin ama kendisi reflüsü yüzünden çok yiyemiyor. ama ne geliyor aklına nazlı çok yesin o zaman!!!!!!!!! yoo ablama demez. ona saygı duyar. zaten öyle kollestrolmüş tansiyonmuş gibi sorunları yok, çok abartırsa biraz kilo alır ama öyle onlarca kilo değil büyütülmez.
ama şimdiki aklı olsa daha uzun boylu daha akıllı daha sağlıklı bir adamla evlenirdim derken bana boktan tipleri kakalayacam diye yırtınırken: benim babamdan geşen boktan genleri aldığıma ablamında kendisinden geçen muhteşem genlere sahip olduğuna innaıyır.
ha buara gene kafayı tuz yemeye takmış. canı çekiyor ama ne reflüsü ne tansiyonu izin veriyor ki ben hem tansiyon hem gastrit sahibiyim ama ben yiyeceğim. işteyken arayıp öğlen yemeğime bolbol tuz ekmemi defalarca söylüyor. teknolojiden anlasa kamerayı açtırıp tuz attığımdan emin olmak isteyecek kadar saplantılı.
evde de kaşla göz arasında ben suyumu içerken ya da başka bir şeyle uğraşırken fırsat bilip yemeğime tuz ekmeye çalışıyor.
hani yapma dediğin şeyi inatla yapan gıcık yaramaz laftan anlamaz çocuklar var ya onlar gibi annem.
şaşırtıcı saçma ama gerçek.
çok mantıklıdır zaten.
mesela bana hakaret eden komşumuzun kocası felç geçirdi diye ailesi dururken ben hayatımdan feragat edip bakacağım adama??????????
ya da bir kaç sene evvel balkonumuza yaptırdığımız elektrikle çalışan panjur bozulmuştu; ustanın gelmesini beklerken bir komşu kapalı kalan balkonumuza kızının gömleğinin mi ne düştüğünü vermemizi istediğini söylemişti. ve asla panjurun bozuk olduğundan ustanın bir saat içinde geleceğinden anlamıyordu. ama kızı o gömleği giymek istiyormuş o gün.
veeee annem çok mantıklı ve çok vicdanlı olduğu için harika bir çözüm bulmuştu.
en üst katta oturduğumuz için ben damadan bizim kapalı balkona atlayacakmışım, gömleği alıp yan taraftaki pencereye uzatacakmışım. kadında memnun olur diyor. yani ben damdan balkona atlarken en ufak bir hata yapsam aşağı düşüp öleceğim 20 liralık boktan bir polyester gömlek uğruna ve hiç problem değildi bu.
öyle olsa da kendilerini suçlamazlar hatta cenazeye bile lütfetmezler ha. çok vicdanlı çok mantıklılar çünkü. ustaya anlatınca da inanmadı gülme geldi adama daha saçma bir şey duymamış ya düşersemmiş ölürmüşüm ki.
belki de ölmez de sakat kalırdım? nasılsa sakat karı sikmek isteyen de olur!
annemin harika mantığı! kolumun çıkmasına sebep olduğu zaman ben ağlar hemşire teselli etmeye çalışırken bana böyle diyordu; özellikle kolsuz karı sakat karı arayanlar bile varmış. kolsuz sakat karı sikmek isteyen bi rkoca bulurmuşuz.
tek dert koca yani kolsuz kalmak değil. hemşire bile dumur olmuştu. bakakaldı annemin suratına şaka mı diye.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)