2.06.2019

benim de harika anılarım oldu. ağzımı açtığım zaman aynı anneciğim gibi olumsuzluk saçıyorum. ama en azından annemin çocukluk anılarının yüzde ellisi övünülecek gibi ama benim bir tane bile zor çıkar. iyi olarak anımsamaya çalıştıklarımı da öyle anımsamak için yırtınıyorum olumsuzlukları görmezden gelmeye çalışarak.
çünkü ne zaman bir anı oluşacak imkan olsa sonunda anneciğim muhakkak içine sıçar. diyelim bir aile buluşması, arkadaş görüşmesi, ufak gezi, bilmem nereye gidiş, bilmem kimin düğünü.
zaten öncesinde bir gerginliği olur; seyehat ve değişiklik, kontrolün elinden alınması huzursuzluk yaratıyor annemde. huzursuz olunca zaten şom olan ağzı iyice bozuluyor, tabi ki etrafa yansıtıyor yansıtmak az kalır saçıyor kusuyor.
tut ki ne öncesi ne anında olumsuz sayılabilecek bir şey olmadı. ne uykusuzluğundan yakınıp durdu ne ağrılarından ne görüşülecek kişilerle ciddi bir olumsuz mesele anlatıldı ne seyahat sırasında çok kötü bir şey oldu ne de o faaliyet esnasında. tabi her an bir huzursuzluk bir mızmızlanma dırdır halinde 7/24 şikayet halinde sürekli huysuz çocuklar gibi surat asıp benden bir şeyler isteyip mızmızlanıp duruyor ama bu onun her zamanki hali; bağışıklık kazanmışsın!
işte o zaman eyvah. muhakkak dönüş yolunda büyük bir olumsuzluk olacak. en sevdiği şey güzel geçen günlerin ardından büyük olumsuz bir olayla o güzel günleri silmektir.
sonunda da o güzel günleri hatırlamak istemez sen o konuyu açmaya çalışsan iyi yanından bakmaya çalışsan da o takılır aylarca yıllarca sonundaki o olumsuzluğa. kabak muhakkak bir garson bir muavin bir şöföre patlamıştır.
hayır haksız demiyorum diyelim ki durumda. ama asla boşvermez en ufak şeyde bile. büyütür de büyütür uzatır da uzatır ve iddiası da assla ama asssssla büyütmediği ve uzatmadığıdır!
3 ay o güzel geziyi vb ni konuşmak istemez ama o 5 dakikalık olumsuzluğu defalarca baştan sona bitirirp yeniden yeniden anlatmak ister ama asla uzatmıyordur!!
3 ay oldu aynı şeyi anlatıp duruyorsun ama asla uzatmıyorsun.
istediğin kadar savun sen haklıydın de tatmin olmuyor! hatta munakaşa yaşadığı taraf bile af buyursa yetmez anneme.
muhakkak o güzel geçen faaliyetin izlerini benim belleğimden silmektir sanki amacı.

hatta aradan on yıllar geçmişse o faaliyeti değil kendi hikayesini hatırlar. buna da bayılır. öyle de olmasını ister.

ama sitem edip de sayende güzel anım yok muhakkak hepsinin içine ediyorsun desen üstü kapalı bile! asla kabul etmez o bir yana bir de gücenip kin tutar ve kendisi konuyu kapatmaya karar verinceye kadar yada başka bayıldığı bir olumsuzluk çıkıncaya kadar kin tutmaya ve bende sürekli kusur aramaya; eski yıllardan koleksiyon yapıp biriktirdiği ve benim kusurum olarak gördüğü herşeyi her fırsatta başına kakar.
1991de yani 11 yaşında bir çocukken bile bir komşuya giderken yanlış kapı zilini çalıp başka insanların balkona çıkıp "kim oooo" demelerine sebep olmamı bile hata olarak görüp bana sokmaya kalkar!
kendisini hatasız ve mükemmel görüyor. sadece ama sadece kendinin kabul ettiği hataları sayılabilir senin hata kusur ya da daha hafif yanlış anlama becerememe vb olarak gördüklerin değil!


bir gün böyle tepemi attırdı. sıralayıverdim her güzel anımın sonunda kendinin bir huysuzluk çıkarıp eve mutsuz dönmeme neden olan anıları!!!
hiçbiri aksine değil yaaa! gittiğim hiç bir doğum günü, aile yemeği, ufak geziler, bayramlar seyranlar, akraba ziyaretleri, bilmemkimlerin düğünleri, bilmemkimlerin doğumu için tebrik ziyaretleri, tek başıma gittiğim herhangi bir faaliyetin dönüşü: hatta ablamın yani annemin favori evladının düğününün dönüşü bile olumlu değil yaa! hepsinin sonunda huzursuzluk tartışma kavga mutsuzluk var. hani o faaliyete falan gidiş karar verme gibi ön süreçlerde yaşanan hazırlık aşamaları,karar aşamalarını saymasan bile.

radar gibi kadın. radar gibi etrafında olumsuzluk arıyor. sadece bunun için bakıyor dünyaya. sadece olumsuzlukları görmek için. olumsuzluklar yanlışlıklar haksızlıklar çirkinlikler kusurlar anaında ve ilk olarak bunları görüyor ve asla da kendine saklamıyor! saçıyor etrafa memnuniyetler. seni de bu karamsarlık olumsuzluk mutsuzluk girdabına memnuniyetle sürüklemek istiyor.
sen de eğlenme sen de gülme sana da komik gelmesin sen de keyif alma.

amaaa çok etkilenip içselleştirip de sen de aynı çerçeveden bakan bir olumsuz şeyi söylersen: karamsarsın ve insanın asabını bozuyorsun ve ya insanın tadını kaçırıyorsun!!!

kendini o kadra olduğunun aksi görüyor ki yansımasından nefret ediyor kadın.
desen ki e sen şuraya geldiğimizin ilk saniyesinden beri böyle böyle dedin sıralasan hepsini bir bir bunlar olumsuz can sıkıcı değil miydi de sen söyledin? ben söyleyince mi olmuyor?

anneme göre başkası huzursuzsa, başkası birşeylerden rahatsızsa, bir şeyleri haksızlık olarak görüyorsa, dırdır ediyor söyleniyor ya da münakaşa ediyor şikayet ediyorsa, bir şeyleri beğenmiyorsa söylüyorsa: bunlar can sıkıcı tad kaçırıcı sinir bozucudur ve kendisine yapılmış bir haksızlıktır!!!!!!
ama aynı şeyleri hatta onun 10 katını kendisi yapıyorsa bu huzursuzluk can sıkma tat kaçırma falan filen değildir. bu onun en doğal hakkıdır her zaman hakkıdır. kimse ona abarttın uzattın büyüttün bunda ne var bu kadar canımı sıktın moralimi bozdun huzurumu kaçırdın falan diyemez: temelden bunu söyleme hakkına sahip dahi değildir.
eğer söylerse de bu demektir ki anneme sen haksızsın demiş oluyorsundur ve asla ama aassssla haksız olamaz.
çünkü o dünyanın en ahlaklı en vicdanlı en hak yemeyen en hak hukuk adalet duygusu gelişmiş en mantıklı en duyarlı en zeki ve en olumlu ne özellik varsa onların en'ine sahip olan yegane insandır. başka hiç kimsede bu özelliklerden yoktır olamazdır da.

mesela teyzemin yeni doğan torununu görmeye kutlamaya gitmişizdir; bebeğin tatlılığı ailesinin mutluluğundan bahsetmek yerine olumsuz görünecek ne varsa onları görüp onları hatırlayıp onları konuşmalıyız. ama sadece annemin kendisi bunu başlatırsa! ben başlarsam anneciğimin huzurunu kaçıran olumsuz bir insanımdır uykusunu kaçırmışımdır!!!!!!!!!!

ama tam yatmamızdan önce hatta o ana kadar o kadar da önemli bir olumsuzluktan bahsetmemişken tam yatmadan 10 dakika önce bomba gibi en gıcık en olumsuz en travmatik şeyleri zonk diye suratına patlatıp hatırlatıp içini boşaltıp gider uyur ama senin uykunu kaçırır ama bunu söylesen asla anlamaz kabul etmez. sabah onu uyardığın ya da suçladığın için senden kötü bir insan daha yoktur. sen gece o boktan şeyi düşünüp durup uyuyamamışsındır kendisi horul horul horuldamıştır ama sen bundan bahsettin uykumu kaçırdın dersen sen kötüsün sen hatalısın.
sabah sabah tadını kaçırmışsınıdr kraliçe hazretlerinin!

en sevdiği şeylerden biri de son yıllarda doğum günümde bana babamın ölümünü hatırlatmak oldu. doğum günümde mezarlık ziyereti yapmamızı teklif eder oldu ki geçen sene fena halde haşlamış kavga çıkarmıştım ki unutmasın diye.
annem beni hiç ciddiye almadığı önemsemediği için normal normal söylediğin şeylere aldırmaz hatırlamaz; muhakkak küstürecek kadar abartmalı büyütmelisindir ki aman şimdi çekekem bunun suratını deyip hatırlamalıdır da yapmamalıdır falan.

mesela son zamanlarda kafayı gene tuzla bozdu. kendi yüksek tansiyon hastası olduğu için belki 30 senedir belki biz doğduğumuzdan beridir az tuzlu yemek yapar. eskiden biz çocuk ya da ergenken tuz ekerdik ayrıca. zaten fazla tuz aldığımızın fazla tuzun gençler için bile zararlı olduğunu bilmezdik ki.
annem de gazı verir delilercesine tuz eklerdik yemeğe. hatta annem attığımız tuzu az bulur daha da eklememizi isterdi. yemeği lezzetsiz yiyormuş kendisi bari biz tat alalımmış.
ama sonunda bende de oynak bir tansiyon çıktı. aniden aşırı düşmeler aşırı yükselmeler. teee ünüiversiteye hazırlık dönemimde çıktı. doktor da uyarmıştı.
stres de var tabi. kendi yaptığım stres yetmiyor bir de annem yükleniyordu. tabi sorsan asla kabul etmez psikolojik baskı yaptığını anneme göre baskı kafaya silah dayamakla olur sadece.
bir gün kursta durduk yere lönk diye masaya yığılmışım. herkesin ödü kopmuş! ambulans çağırmışlar falan. uyandırdıklarında da tansiyonum aniden aşırı yükselmiş falan.
o zamandan doktor uyarınca ben de tuzu azalttım.hatta o yılın ardından rejime de başladım doktor kilo fazlalığı olumsuz dedi diye. un tuz şekeri çok azalttım.
ama ne mücadeleler ne büyük kavgalarla çünkü annem bunu kabullenemiyordu bir türlü.
ben yememem lazım dedikçe inadıma irademi kırmak için pasta çörek börek kek kurabiye yapar olmuştu. rejimi bozup yememe de çok memnun olurdu. ama sağlığım bozuluyor!!! gençken yenir diye de bir bahaneleri var annemle teyzemin. belki de gençken yenir dediğiniz için gençken kendinize bakmak yerine hor kullandığınız için 50li yaşlardan sonra menapozdan da sonra sürekli hastasınızdır!

çok şükür tahtaya vuralım büyük büyük şeyler değil ama mütemadiyen ufak tedavi edilebilir ama kronikleşen sorunları var.

senelerdir hem oynak tansiyon hem rejim hem ardından roacutane tedavisinden sonra iyice dikkat eder oldum ama anneme kalsa hala şu yaşımda manyaklar gibi yağlı şekerli tuzlu baharatlı kızartmalı hamur işli şeyleri yiyip duracağım.

sanırsın bana bayılıyor da. o kadar bayılsa aman dikkat edelim diye çabuk alışırdı. senelerce alışamadı senelerce kabullenemedi sanki garip bir hastalığım var da bunu kabullenemiyor! altı üstü 3 beyazdan uzak durup sağlıklı ve doğal besleneceğim olabildiğince.
yapma dedikçe inadıma pasta börek kek falan yapardı; inadıma inadıma. yemezsen de o ergenlikte yaptığı ve şişko belki de bu yüzden yüksek tansiyonlu olmma sebep olduğu zamanlardaki gibi; surat asar şikayet eder ne emekle ne masrafla yapmıştır diye söylenir durur.
e ben sana dedim yapma diye! ben canım çok çekerse isterim yapmanı zaten diye zor ikna olurdu. ana anlayana kadar ne çektim. o kadar sabit fikirli ve inat ki. inan şeker hastası olsan önüne 1 kilo baklava getirir bu annem. geber diye değil iyilik sanıyor bunu. doyurmaya ama aşırı doyurmaya odaklı.
yani ben de mantıksız ve iradesiz birisi olsam dr. nowzaradan'lık 300 kiloluk biri olabilirdim. hani bir anne oğul vardı. oğul kilo vermeye çalıştıkça annesi oğlum aç diye üzülüp yediriyordu kilo vereceğine sürekli alıyordu. doktor bunun psikolojik bir sorun olduğunu annenin oğlu kendine bağlı ve muhtaç kalsın diye yaptığını söylüyordu. böylece kendini güçlü ihtiyaç duyulan ve önemli biri gibi görecekmiş kadın.

annem anlayana kadar ne çektim. nankör ve müsriflik dediği için yenilip kaç kere rejim bozdum. barı az yağlı az tuzlu yada az şekerli yani yapacağının daha sağlıklı versiyonunu yapmaya çalış. ama hayır asla değiştirmez tarifini. bedeli önemli değildir.
hatta roacutane zamanımda kolestrolüm yüksek zaten ve oynak bir tansiyonum var; doktor annemin yüzüne özellikle anlatmasına rağmen - çünkü ben önceden tek gittiğimde annemin durumunu anlatmıştım- inadına yapmaya devam etti hatta ev kokuyor die yapmayı sevmediği kızartmalı şeyleri bile yapar olmuştu. çok mantıklı ve ben besinsiz kalmayayım diye tabi.!!! kendine göre. bir gün de bana 9 yumurta haşlayıp tamamen tuzla kaplamış hatta koyduğu kabın altı üstü tuzla bezeli!!!!!!!!!!! kollestrolümü yükseltemeyecekse tansiyondan gebereyim diye sanki. tenefüzlerde yiyecekmişim olmazsa derste de masanın aldından sokumlayacakmışım ağzıma!

yahu sen değil misin götümü kocaman bulan! sen değil misin kilo fazlalığımı suratıma vurup duran laf sokmalarla olsun başka dal gibi kızları yere göğe sığdıramayarak överek laf sokan!!! ee kilo fazlamdan kurtulacam işte memnun ol.
yani o aşık olduğun bana toplamda 20-30 senede etmediğin iltifatı övmeleri 5 dakikada motor gibi sıraladığın kızlar kadar güzel ve mükemmel olamasam da -  çünkü senin gibi bir mükemmeliyet abidesine çekmemişim babam soyunun oktan dandik genlerini almışım ve bu benim suçum ne senşn ne de bilimin ne de doğanın ya----


baktım inadına çare yok. ben annem yüzünden bırak rejim yapmayı sağlığım için bir şey yapamıyorum iyilikten anlamaz annem. gerçekten normal iyilikle anlayışla söylediğin şeylere hiiiç aldırmaz. senelerce adeta döver gbi bizi yıkamasından bir hafta inat edip yıkanmayarak kurtuldumdu. ya da gece kendisi çiş yapmaya kalkarken bizi de uyandırmaktan vazgeçmesinden. zaten uyandırılmaktan hiç hoşlanmıyorum çünkü ne yapsa olmuyor. bundan da vazgeçirmem senelerimi aldı.
kendisi bunun iyilik olduğuna  karar vermiş ama beni ürkütüp huzursuz ediyordu aama inatla anlamıyor asla vazgeçmiyordu.
her sabah kavga etsek de ben suratsız huzursuz olsam da asla vazgeçmiyordu.
görev bilinciyle alakası yok tamamen kontrol ile ilgili. ne zaman uyanacağıma kendisi karar verecek. alarmla ya da kendi kendime uyanmadıktan sonra olmuyor başka hiç bir şekilde uyandırılmaktan hoşlanmıyorum. istediğin kadar güzellikle söyle kavga ederek söyle asla anlamaz. sana ne olduğu umurnda bile değil!!!!
mesela sabah ani uyandırmalarından sonra saatlerce çarpıntım oluyordu meğer beni şişko etmesi ve tansiyon hastası olmamdanmış. ki bunlarla kendisinin hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç alakası yok. ne çok yedirip kilo aldırmasıyla ne bana bahşettiği muhteşem genlerle!!!!!!!!!

uyanmam gereken saatten 5-10 dakika önce uyanmak zorunda kalarak çözdüm işi. ama onu da zor kabullendi. yani ona kalsa kendi uyandırsın ve tüm gün çarpıntım olsun! sorun değildi. söylesen de aldırmazdı. cidden. desen ki oklda tüm gün çarpıntım oldu bel bel bakar suratına ve sabah gene aynısını büyük zevkle yapar.

börek çörek gibi şeyleri de ancak kendisi gastrit-ülser-reflü olunca ve ben defalarca yapma yemem fazla yapacaksan da çok az yap dememe rağmen inatla fazla fazla yapıp ben yemeyip defalarca çöpe atılmak zorunda kalıncaya kadar inatla devam etti.

senin yüzünden müsriflikti adı da.
e ben sana yapma yemem demiyor muyum?
çok yorulmuş da varisi varmış da masraf yapmış da.
e ben sana demiyor muyum yapma diye!? diyor muyum demiyor muyum?


neyse zor vazgeçti. çünkü defalarca çöp oldu da anca dersini aldı. ama arada nüksediyor.
çok mantıklı ve duyarlı bir insan çünkü annem. geçen sene her gün okula börek çörek vb ile gönderiyordu beni. tenefüste sokumlayacamışım!!!

özellikle baharları iştahı açılıyor annemin ama kendisi reflüsü yüzünden çok yiyemiyor. ama ne geliyor aklına nazlı çok yesin o zaman!!!!!!!!! yoo ablama demez. ona saygı duyar. zaten öyle kollestrolmüş tansiyonmuş gibi sorunları yok, çok abartırsa biraz kilo alır ama öyle onlarca kilo değil büyütülmez.
ama şimdiki aklı olsa daha uzun boylu daha akıllı daha sağlıklı bir adamla evlenirdim derken bana boktan tipleri kakalayacam diye yırtınırken: benim babamdan geşen boktan genleri aldığıma ablamında kendisinden geçen muhteşem genlere sahip olduğuna innaıyır.

ha buara gene kafayı tuz yemeye takmış. canı çekiyor ama ne reflüsü ne tansiyonu izin veriyor ki ben hem tansiyon hem gastrit sahibiyim ama ben yiyeceğim. işteyken arayıp öğlen yemeğime bolbol tuz ekmemi defalarca söylüyor. teknolojiden anlasa kamerayı açtırıp tuz attığımdan emin olmak isteyecek kadar saplantılı.
evde de kaşla göz arasında ben suyumu içerken ya da başka bir şeyle uğraşırken fırsat bilip yemeğime tuz ekmeye çalışıyor.
hani yapma dediğin şeyi inatla yapan gıcık yaramaz laftan anlamaz çocuklar var ya onlar gibi annem.

şaşırtıcı saçma ama gerçek.


çok mantıklıdır zaten.
mesela bana hakaret eden komşumuzun kocası felç geçirdi diye ailesi dururken ben hayatımdan feragat edip bakacağım adama??????????
ya da bir kaç sene evvel balkonumuza yaptırdığımız elektrikle çalışan panjur bozulmuştu; ustanın gelmesini beklerken bir komşu kapalı kalan balkonumuza kızının gömleğinin mi ne düştüğünü vermemizi istediğini söylemişti. ve asla panjurun bozuk olduğundan ustanın bir saat içinde geleceğinden anlamıyordu. ama kızı o gömleği giymek istiyormuş o gün.
veeee annem çok mantıklı ve çok vicdanlı olduğu için harika bir çözüm bulmuştu.
en üst katta oturduğumuz için ben damadan bizim kapalı balkona atlayacakmışım, gömleği alıp yan taraftaki pencereye uzatacakmışım. kadında memnun olur diyor. yani ben damdan balkona atlarken en ufak bir hata yapsam aşağı düşüp öleceğim 20 liralık boktan bir polyester gömlek uğruna ve hiç problem değildi bu.
öyle olsa da kendilerini suçlamazlar hatta cenazeye bile lütfetmezler ha. çok vicdanlı çok mantıklılar çünkü. ustaya anlatınca da inanmadı gülme geldi adama daha saçma bir şey duymamış ya düşersemmiş ölürmüşüm ki.
belki de ölmez de sakat kalırdım? nasılsa sakat karı sikmek isteyen de olur!
annemin harika mantığı! kolumun çıkmasına sebep olduğu zaman ben ağlar hemşire teselli etmeye çalışırken bana böyle diyordu; özellikle kolsuz karı sakat karı arayanlar bile varmış. kolsuz sakat karı sikmek isteyen bi rkoca bulurmuşuz.
tek dert koca yani kolsuz kalmak değil. hemşire bile dumur olmuştu. bakakaldı annemin suratına şaka mı diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder