alt kat komşumuz, bir ara bize çıkmış, demiş ki anneme;
klimayı çalıştırmayın, motorunun sesi çok gürültü yapıyor, uyuyamıyoruz.
annem de tamam demiş.
akşam ben üşüyünce de çalıştıracak oluyorum hemen engelliyor beni çalıştırmayacakmışız.
e gürültüsünden motorun uyuyamıyormuş.
uyku saatinde değiliz ki şimdi. olsun açma.
ee boşuna mı 5 bin verdik buna hiç kullanmayacaktık?
napalım?
ee üşüyünce ne yapacağız diye soruyorum.
bomboş gözlerle bana bakıyor. üşüyünce üşüyünce ne yapacağız nasıl ısınacağız.
sıcak su torbası alacakmışız!
sanki kendileri tüm gece deli gibi klima çalıştırmıyor da duvarlar inim inim inlemiyor, sanki balkonu olan ufak odada ben yatmıyorum da sesleri duymuyorum.
ben de duyuyorum ben de bazen rahatsız oluyorum.
kimin demeye hakkı var çalıştırmayın klima diye?
bana itiraz etmeye eleştirmeye kulp takmaya engellemeye bayılıyor ama başkasına gelince kuzu gibi söz dinliyor.
o meymenetsiz karı için üşüyerek yaşayacakmışızmışmış!!
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
26.11.2018
20.11.2018
kısa saçmalıklar 8: okulda çalışmak (bu insanlar beyinsiz)
şimdi oturduğumuz sitedeki 9 yılımız mı ne oldu. ama aşırı mantıklı ve bilinçli bazı komşularımız sanki hayatımız burada başlamışcasına salaksı lafları var.
mesela bir gün ayak üstü konuşurken karının teki diyor ki; sen okumadın değil mi? okula gittiğimi hiç görmemiş de.
he hayatımda okula gitmedim senin gibi okuma yazmam yokhtu!!
işte okudum diye sıralıyorum hayretler içinde kalıyor, bilmiyormuş ki beni okula giderken görmemiş!
ulan bu sitede mi doğdum ben de her halimi görüp bilip kendince kendine kanıtlayacan?????????
belki 9 seneden uzun zaman önce mezun oldum ben? o aklına gelmiyor ki gerizekalının.
haa hiç düşünmemiş öyle!!
-------------------
başka biri de hemen hemen her sabah, hadi olmadı hafta içi en az üç kere merdivende, asansörde ya da bahçede, giriş kapısının önünde karşılaşıp günaydınlaşmamıza rağmen akıl edememiş benim çalıştığımı?
her sabah ben o kadar formal neden giyiniyorum ya peki? kumaş pantolonlar, gömlekler, ceketler, elimde koca çantalar, laptop çantası, saçım başım yapılı?
tutmuş bana sen çalışmıyordun değil mi? diyor.
e sabah karşılaşıyoruz ya.
ee.
ee nereye giyiyorum ben iki dirhem bir çekirdek?
haa hiç düşünmemiş!
salak mıdır nedir. sabahın köründe niye hazırlanıp kapıya inip sonra da bir minibüse-servise biniyorum ya ben?
--------------
başka bir zaman da başka bir zeki komşu;
işler nasıl satışlar iyi mi bari diyor.
ne satışıymış?
annem demiş ki okulda çalışıyor!!
annem sağ olsun beni çok önemsediği çok yüce gördüğü için !!! böyle küçümseyici konuşur! es geçer. öğretmen olmamı isteyen kendisi, ki kendisi de bir öğretmen ve üstelik üniversite mezunu da değil. ama gene de ben üstün değilim. bırak kendini başkalarından da üstün değilim. asla birisinden bir üstün özelliğim yok benim.!!
bu yüzden soranlara yüksek lisans yaptı öğretmen falan demek yerine geçiştiriyor galiba.
mesela yüksek okudu demiş birine o da yüksek okul sanmıştı. sonra da bana 2 yıllık okuyan nasıl öğretmen olsun diyor; öğretmenim dememe inanmamış aklı sıra beni yalancı çıkaracaktı!
bu seferde okulda çalışıyor diye geçiştirmiş ki karı beni okulda hademe, memur, çaycı falan sanmış. okula gittiğim yılları da görmedikleri için okumamışım kafalarında çaycılık yapıyorum okulda ama nedense pek formal giyiniyorum!
sitede herkes iş-meslek-kazanç-kariyer yarışında adeta ama anneciğim beni o kadar küçük o kadar önemsiz görüyor ki ne üniversite mezunu olduğumu ne yüksek linsans yaptığımı ne öğretmen olduğumu söyleme gereği dahi duymuyor; okulda çalışıyor işte!!!
mesela bir gün ayak üstü konuşurken karının teki diyor ki; sen okumadın değil mi? okula gittiğimi hiç görmemiş de.
he hayatımda okula gitmedim senin gibi okuma yazmam yokhtu!!
işte okudum diye sıralıyorum hayretler içinde kalıyor, bilmiyormuş ki beni okula giderken görmemiş!
ulan bu sitede mi doğdum ben de her halimi görüp bilip kendince kendine kanıtlayacan?????????
belki 9 seneden uzun zaman önce mezun oldum ben? o aklına gelmiyor ki gerizekalının.
haa hiç düşünmemiş öyle!!
-------------------
başka biri de hemen hemen her sabah, hadi olmadı hafta içi en az üç kere merdivende, asansörde ya da bahçede, giriş kapısının önünde karşılaşıp günaydınlaşmamıza rağmen akıl edememiş benim çalıştığımı?
her sabah ben o kadar formal neden giyiniyorum ya peki? kumaş pantolonlar, gömlekler, ceketler, elimde koca çantalar, laptop çantası, saçım başım yapılı?
tutmuş bana sen çalışmıyordun değil mi? diyor.
e sabah karşılaşıyoruz ya.
ee.
ee nereye giyiyorum ben iki dirhem bir çekirdek?
haa hiç düşünmemiş!
salak mıdır nedir. sabahın köründe niye hazırlanıp kapıya inip sonra da bir minibüse-servise biniyorum ya ben?
--------------
başka bir zaman da başka bir zeki komşu;
işler nasıl satışlar iyi mi bari diyor.
ne satışıymış?
annem demiş ki okulda çalışıyor!!
annem sağ olsun beni çok önemsediği çok yüce gördüğü için !!! böyle küçümseyici konuşur! es geçer. öğretmen olmamı isteyen kendisi, ki kendisi de bir öğretmen ve üstelik üniversite mezunu da değil. ama gene de ben üstün değilim. bırak kendini başkalarından da üstün değilim. asla birisinden bir üstün özelliğim yok benim.!!
bu yüzden soranlara yüksek lisans yaptı öğretmen falan demek yerine geçiştiriyor galiba.
mesela yüksek okudu demiş birine o da yüksek okul sanmıştı. sonra da bana 2 yıllık okuyan nasıl öğretmen olsun diyor; öğretmenim dememe inanmamış aklı sıra beni yalancı çıkaracaktı!
bu seferde okulda çalışıyor diye geçiştirmiş ki karı beni okulda hademe, memur, çaycı falan sanmış. okula gittiğim yılları da görmedikleri için okumamışım kafalarında çaycılık yapıyorum okulda ama nedense pek formal giyiniyorum!
sitede herkes iş-meslek-kazanç-kariyer yarışında adeta ama anneciğim beni o kadar küçük o kadar önemsiz görüyor ki ne üniversite mezunu olduğumu ne yüksek linsans yaptığımı ne öğretmen olduğumu söyleme gereği dahi duymuyor; okulda çalışıyor işte!!!
kısa saçmalıklar 7: yürüyen merdiven _ beni sırtına alsan
zaten bütün gün ayakta dikilmişim canım çıkmış, üstelik bodur tavuk olduğum için annemin deyimiyle selvi boyluyum da sanki düz ayakkabı giyecem, topuklu giyeyim de ima ettiği gibi güdüklüğüm belli olmasın, bu çirkin surat bu iğrenç ve irite edici ses tonu ile zaten rahatsız ediyorum dünyayı bari bodurluğum gizlensin; bu ne böyle yerden yürüyen ucube yaratık topuklu da mı giememi demesinler diye topuklularla dikilmişim saatlerce.
yetmez gibi bir de saatlerce avm gezdiriyorum anneme.
yok çocuğum değil annem. bazen telefonda sinir ediyor beni, olur olmaz şeyler soruyor alakasız şeyler istiyor, bir şeyler tarif ettiriyor ama asla idrak edemiyor; telefonda laf anlatmaya çalışırken bir iş arkadaşım kızımla konuşuyorum sanmış. hani bazıları çocuklarına da annecim diye hitap eder ya.
televizyonu açamamışmış. nazlı şimdi iştedir rahatsız etmeyeyim mi diyecekti, kim ki nazlı? ne gibi bir önemi var ki. bu tenefüsünü de çalayım işemesin su içmesin dinlenmesin benimle konuşsun!!!
zaten çocuk gibi koluna girmezsen bile sürekli gözetiminde olacak, 30 saniye vitrine baksam hemen mızıldanmalara başlıyor!!!! ya da başına saçma bir kaza geliyor.
ayağını burkar, düşer, sendeler, takılır, çarpar, çarpışır, sandaletini mazgala nasıl sokmuş kaşla göz arasında bilmiyorum.
mazgal da değil de öyle birşey avm'de. debeleniyor küfürler saçarak bana da kızıyor! ben mi soktum ayağını oraya? bir de yardım ederken minnettar olsa bari; şikayet çırpınma hakaretamiz laflar, çantasını suratıma suratıma geçirdi mesela! hem de o yerlere koyup sürüm sürüm sürünen pis çantayı!
ir de hiç kızmayacağım, gözümü de oysa kolumu da çıkarsa kocaman bir şeyi suratıma çakıp dursa da hiç laf etmeyeceğim. kusurunu duymaktan nefret eder ve seni bastırmak için laf saldırısına geçer ama kendisi başkasının en ufak kusurunu görüp suratına vurmaya bayılır. özellikle de benim.
ben sandaleti düzeltmeye çalışırken bir yandan çırpınıp bir yandan sövüyor bir yandan kafama suratıma o çırpınırken çantası çarpıp duruyor; kımıldamasa çıkaracam ama duramıyor ve geberelim kurtulalım diye anırıyor! bu esnada saçım kaşım dağılmış ve bana pişkince diyor ki bir yere oturduğumuz zaman; saçım yolunmuş tavuk gibiymiş kaşlarımda darmadağın olmuş böyle mi geziyormuşum!! bir de yüz ifadeleri boka bakıyor sanırsın!!
ve senin yüzünden kafama suratıma o pis yerlerde sürünmüş çantanı vurup durdun demeyeceksin tahammülü yok buna!
ya kaç sene önce koca kıçının ağırlığını tek elime verip, 60kaç kiloluk gövdesini yokuştan hop diye çıkaracağımı zannedip kolumu kopartması pöçümün batmasına sebep olması yetmez gibi; bana bağırıp durmuştu!! benim canım yanıyor endişelenyorum kolum böyle mi kalacak diye;
tesellisi de "kolsuz karı sikmek isteyen de olur" demek!!!
---
avm'de gezdirip memnun etmem gerekiyor ki asla olmaz. memnun olmak yasak hayatında. aslında bütün avm'yi söylenip küfrederek beddua edip eleştirerek mutsuz ve huysuzluğun doruk noktasında gezmek memnun ediyor annemi!!! evet hiç bir şey beğenmeden almadan söve söve eleştirerek gezip eve dönmeye bayılıyor.
tut ki ben bir şey beğendim aldırmamak için yırtınmaktan ve söylenmekten zevk alıyor. hele almayıp da içimde kaldıysa ve başka bir gidişimizde o şeyi bulamamışsam memnuniyetten dört köşe!
ama ablam da gelmiş geziyorsa bir anlayış bir sevgi kumkuması gibi bana çok gördüğü pudra pembesi kazağın yerine- yaşıma uygun değilmiş, anneme göre sadece gri siyah ve kahverengi giyebilecek moruk ve çirkin bir varlığım - bana cartlak pembe kısa bir kazak aldırmak için tepiniyor.
böylece ablama rol kesecek; bak ne kadar bonkör ne kadar zevkli ve ne kadar anlayışlıyım ama kardeşin nemrut huysuz çirkin domuzun teki!!
---
neyse beğenmeye beğenmeye gezerken ineceğimiz yürüyen merdivenin bozuk olduğunu gördük.
annem artık bina girişimizdeki 3-5 basamağı bile çıkmakta zorlandığı için ve asla çabalamak istemediği için kolaya kaçma peşinde. nasıl ki tekerlekli sandalyeyle avrupa turu, yunan adaları turu yaptıracakmışım! öyle.
çıktığımız yerden inelim bari dedim. aman bir sinir bir isyan oraya kadar nasıl yürüyecekmiş ben bilmiyormuşum da anlamıyormuşum da düşünmüyormuşum da.......
avm'ye gelip gezelim diyen sensin ben saatlerdir ayakta durmuş insanım senin bana insafın var mı ki?
köprüden karşı bloğa geçer oradan ineriz diyorum. gene beğenmiyor!
bir de bpyner'in içindeki merdivenden ya da zara'nınkinden alt kata inebiliriz ama onu da beğenmiyor efendim!
isyanlarda! sanki ben bozmuşum?!
tabure isteyelim 5 dakka oturalım adil'de diyorum aman onu da beğenmiyor.
napalım peki ya napalım!!!!!!!!!!!!!!!!
beni sırtına alsan şöyle indiriversen!????????
dünyanın en mantıklı ve en vicdanlı insanı ama nedense bana karşı işlemiyor bunlar.
güdücük boyuyla 68 kilo olmuş tıkına tıkına ben sırtımda merdiven indirecekmişim!!!!!!!!!!
ne bu kız beni nasıl taşısın ne ya beli ağrırsa sakatlanırsa diye bir derdi var!
nasılsa beli sakat karıyı da sikmek isteyen olur. ona veririz. o da ayrı sakat bir herif olur. hah tamam bokun layığı ossuruk
yetmez gibi bir de saatlerce avm gezdiriyorum anneme.
yok çocuğum değil annem. bazen telefonda sinir ediyor beni, olur olmaz şeyler soruyor alakasız şeyler istiyor, bir şeyler tarif ettiriyor ama asla idrak edemiyor; telefonda laf anlatmaya çalışırken bir iş arkadaşım kızımla konuşuyorum sanmış. hani bazıları çocuklarına da annecim diye hitap eder ya.
televizyonu açamamışmış. nazlı şimdi iştedir rahatsız etmeyeyim mi diyecekti, kim ki nazlı? ne gibi bir önemi var ki. bu tenefüsünü de çalayım işemesin su içmesin dinlenmesin benimle konuşsun!!!
zaten çocuk gibi koluna girmezsen bile sürekli gözetiminde olacak, 30 saniye vitrine baksam hemen mızıldanmalara başlıyor!!!! ya da başına saçma bir kaza geliyor.
ayağını burkar, düşer, sendeler, takılır, çarpar, çarpışır, sandaletini mazgala nasıl sokmuş kaşla göz arasında bilmiyorum.
mazgal da değil de öyle birşey avm'de. debeleniyor küfürler saçarak bana da kızıyor! ben mi soktum ayağını oraya? bir de yardım ederken minnettar olsa bari; şikayet çırpınma hakaretamiz laflar, çantasını suratıma suratıma geçirdi mesela! hem de o yerlere koyup sürüm sürüm sürünen pis çantayı!
ir de hiç kızmayacağım, gözümü de oysa kolumu da çıkarsa kocaman bir şeyi suratıma çakıp dursa da hiç laf etmeyeceğim. kusurunu duymaktan nefret eder ve seni bastırmak için laf saldırısına geçer ama kendisi başkasının en ufak kusurunu görüp suratına vurmaya bayılır. özellikle de benim.
ben sandaleti düzeltmeye çalışırken bir yandan çırpınıp bir yandan sövüyor bir yandan kafama suratıma o çırpınırken çantası çarpıp duruyor; kımıldamasa çıkaracam ama duramıyor ve geberelim kurtulalım diye anırıyor! bu esnada saçım kaşım dağılmış ve bana pişkince diyor ki bir yere oturduğumuz zaman; saçım yolunmuş tavuk gibiymiş kaşlarımda darmadağın olmuş böyle mi geziyormuşum!! bir de yüz ifadeleri boka bakıyor sanırsın!!
ve senin yüzünden kafama suratıma o pis yerlerde sürünmüş çantanı vurup durdun demeyeceksin tahammülü yok buna!
ya kaç sene önce koca kıçının ağırlığını tek elime verip, 60kaç kiloluk gövdesini yokuştan hop diye çıkaracağımı zannedip kolumu kopartması pöçümün batmasına sebep olması yetmez gibi; bana bağırıp durmuştu!! benim canım yanıyor endişelenyorum kolum böyle mi kalacak diye;
tesellisi de "kolsuz karı sikmek isteyen de olur" demek!!!
---
avm'de gezdirip memnun etmem gerekiyor ki asla olmaz. memnun olmak yasak hayatında. aslında bütün avm'yi söylenip küfrederek beddua edip eleştirerek mutsuz ve huysuzluğun doruk noktasında gezmek memnun ediyor annemi!!! evet hiç bir şey beğenmeden almadan söve söve eleştirerek gezip eve dönmeye bayılıyor.
tut ki ben bir şey beğendim aldırmamak için yırtınmaktan ve söylenmekten zevk alıyor. hele almayıp da içimde kaldıysa ve başka bir gidişimizde o şeyi bulamamışsam memnuniyetten dört köşe!
ama ablam da gelmiş geziyorsa bir anlayış bir sevgi kumkuması gibi bana çok gördüğü pudra pembesi kazağın yerine- yaşıma uygun değilmiş, anneme göre sadece gri siyah ve kahverengi giyebilecek moruk ve çirkin bir varlığım - bana cartlak pembe kısa bir kazak aldırmak için tepiniyor.
böylece ablama rol kesecek; bak ne kadar bonkör ne kadar zevkli ve ne kadar anlayışlıyım ama kardeşin nemrut huysuz çirkin domuzun teki!!
---
neyse beğenmeye beğenmeye gezerken ineceğimiz yürüyen merdivenin bozuk olduğunu gördük.
annem artık bina girişimizdeki 3-5 basamağı bile çıkmakta zorlandığı için ve asla çabalamak istemediği için kolaya kaçma peşinde. nasıl ki tekerlekli sandalyeyle avrupa turu, yunan adaları turu yaptıracakmışım! öyle.
çıktığımız yerden inelim bari dedim. aman bir sinir bir isyan oraya kadar nasıl yürüyecekmiş ben bilmiyormuşum da anlamıyormuşum da düşünmüyormuşum da.......
avm'ye gelip gezelim diyen sensin ben saatlerdir ayakta durmuş insanım senin bana insafın var mı ki?
köprüden karşı bloğa geçer oradan ineriz diyorum. gene beğenmiyor!
bir de bpyner'in içindeki merdivenden ya da zara'nınkinden alt kata inebiliriz ama onu da beğenmiyor efendim!
isyanlarda! sanki ben bozmuşum?!
tabure isteyelim 5 dakka oturalım adil'de diyorum aman onu da beğenmiyor.
napalım peki ya napalım!!!!!!!!!!!!!!!!
beni sırtına alsan şöyle indiriversen!????????
dünyanın en mantıklı ve en vicdanlı insanı ama nedense bana karşı işlemiyor bunlar.
güdücük boyuyla 68 kilo olmuş tıkına tıkına ben sırtımda merdiven indirecekmişim!!!!!!!!!!
ne bu kız beni nasıl taşısın ne ya beli ağrırsa sakatlanırsa diye bir derdi var!
nasılsa beli sakat karıyı da sikmek isteyen olur. ona veririz. o da ayrı sakat bir herif olur. hah tamam bokun layığı ossuruk
boş bakışlar - bokun layığı ossuruk
*
bir gün annem ablam ben avm'de geziyoruz, forum avm mersin'de.
hani ilk açıldığında annemin nefret ve kinle karşılayıp, düşman kesildiği, 2 sene yemin edip adım atmadığı, para tuzağı, müsriflik olarak görmek bir yana esasen bizim asla alamayacağımız şeyler olduğunu iddia etmesinden dolayı avm.
oysa ablam ankara'da biz zavallı yetim ile dulu allah razı olsun götürmüştü avm'ye. annem hayretler içinde kalakalmıştı büyüklüğüne! dolaşırken hoşlanmış ama esasen ablamın değil kendisi ile benim asla alamayacağımız şeyler olduğundan adından bile daha fazla emindi.
neden ablam alabilirdi de biz alamazdık belli değil.
kendini yüceltmeye övünmeye abartmaya bayılır; hani zengin kızı olarak prensesler gibi yetiştirilmiş, herşeyin en kalitelisini en pahalısını almışlar, herkes ona hayran herkes ona aşıkmış herkes annemle evlenmeyi hayal edermişa, dünyanın en zeki en hafızası güçlü en mantıklı ve en vicdanlı insanı ama gelgelelim bu aşırı abartılı övünmelerin yanında bir de garip bir aşağılık kompleksi geliştirmiş.
sadece az parayla idare etmemiz gereken dönemlerde değil; artık ablama harçlık gerekmediği benim de ya para kazandığım ya da babamdan kalan maaştan hakkımı aldığım elimizin nispeten rahat olduğu zamanlarda da aynı.
annem nasıl ki boşandıktan sonra eğlenmeyi keyif almayı mutlu olmayı kendine yasaklamışsa bizimle de beraber, adeta diğer zevkleri de için için yasaklamak istediğinden. hani bir zamanlar iddiası mide ve bağırsak sorunları iyice nüksedip boğazından kesmek zorunda kalmadan önceki zamanlarda; sadece yemek yemek keyifliydi dünyada herkes için kesin ve tam karar verilmişti!
mesela müzik dinlemek hayır asla değil. kitap okumak da değil. film izlemek asla ama asla değil. uyumak ve banyo yapmak, alışveriş yapmak, gezmek, makyaj yapmak, arkadaşlarla sohbet hayıııııııııııııııııııııır bunlarda zevkli değil!!! tek zevk yemek yemekti. kesin karar herkes için aynı olacak o kadar.
gözleri sorun çıkarında kitap okumaktan vazgeçti ve beklentisi benim de geçmemdi!
kulaklık takıp şarkı dinlememe gıcık olur söylenir dururdu; bozmak için ne zaman taksam dibimde bitip olumsuz hikayeler olaylarla dırdrıa başlardı!
artık müzikten zevk almıyormuş diye ben de bir daha asla ama asla duymak bile istemeyip düşman olup hatta, beddualar da edecektim.
kendi neylerden bir bir vazgeçtiyse; gözü bozuldu okumak, sıkılmış dinlemek, gereksiz makyaj yapmak, doğru dostlık yok, alışveriş pahalı ...........
hepsinden bir bir vazgeçerken ki zaten kıt kanaattı yani toplum gözünde pasaklı, bakımsız, çirkin ve ya kültürsüz görünmemek için asgari miktardaydı bunlar: hepsinden kendi adına vazgeçerken yetinmezdi: nazlı da vazgeçecek?
bir tek yemek yemek kalmıştı ki zaten var olan rahatsızlıkları artınca o da sınırlandı; iyi de uyuyamıyor ve her sabah beni iyi uydummu sorguya çekiyor; iyi uyuyamamışsam pek memnun??????
evet garip bir şekilde benimde bu yaştan ayyyynı kendisi gibi 68 yaşında bir kadın özellikleri göstermemi çok istiyor!!
aa aa ama ablacığım değil ha. o yaşasın gezsin tozsun yesin içsin giysin ona yaraşır ona yakışır!!!!!!!!!
ablamdan kitap okumamasını, film beğenmemesini, makyaj yapmamasını, gezmemesini falan hiç beklemiyor; eklem ağrıları mide ağrıları göz bozukluğu gibi fiziklsel sorunları da yakıştırmıyor. ama benden bekliyor.
kendi için bile zar zor doktora gitsek iddia ediyor ki çoğu zaman aynı şeyler nazlı'da da var diyor. oysa ki yok. ama ısrarla aklında tuttuğu kimsenin hatırlamayacağı önemsiz belirtileri sergiliyor ve haklı çıkma peşine düşüyor.
ne efem bilmem ne zaman demişim ki tuvalete çıkamadım, yok efem uyuyamadım demişim, yok sırtım kaşınmış, yok gözüm ağrıyor demişim duruma ne uygunsa o detayı hemen suratına sevinçle çarpıyor ve doktordan da "ay sende de aynı hastalıktan var kız" falan demesini bekliyor.
mesela göz doktorundan çıktık; illa da ben de muayene olacakmışım bende de varmış katarakt değil mi? doktordan evet kızım sende aşırı ileri katarakt var gebereceksizn falan cevabı beklerken: "hiç bir şey yok beş yıl gelmesen de olur" cevabını alınca sevineceğine aman kızım benden sağlam diye memnun olmuyor, nefret etmiş adamdan kötü doktormuş yanlış bakmış, iyi teşhis koyamıyormuş almayacakmış içmeyecekmiş ilaçları diye çocuk gibi mızıldanıp isyan edip duruyor!!
bir de suratına niye memnun olmadın sağlam olduğuma hasta olayım mı istiyorsun demeyeceksin. çok bozuluyor efendim. ama bunu ima ediyorsun. ne zaman bir doktor kendinin bana koyduğu hastalığı bende görmezse sinirleniyor. kendisi gibi daha 38 yaşından 68 yaşındaki bir kadının hastalıkları olsun diye bekliyor ama..............
ha bir de köye ya da yaylaya yerleşip doğal beslenecekmişiz sevdası var. 5 yıldızlı otelde bile rahat edememiş sürekli söylenip kapris yapmış bir insan dağın başında köy evinde ne yapacak acaba. üstelik ağrıları hastalıkları pek çok hareketini engellerken. tabi ki ben yapacağım herşeyi annem de kıymet ve iyilik bilmeden mütemadiyen eleştirecek ve emirler yağdırıp yeni işler çıkaracak başıma!!
sanki emekli kocasıyım ben.
herkesden de onay bekliyor bu konuda. sanki elalemin adamı sana hak verse dağ başında yaşlı anamla yaşamaya başlayıp tarlada geberinceye kadar çalışıp ablacığım iyi beslensin diye kendimi feda edeceğim?
senin kadar hastalıklıysam napacaz dağ başında iki hasta moruk acaba.
bir çeşit hayal dünyasında böyle çelişkilerle dopdolu.
nerden geldim gene buraya avm'de geziyorduk??????
neyse gezerken ben dedim ki siz dolaşın ben şuradan para çekeceğim. bankamatiklerin olduğu kısımda mağazalardan 10 basamak falan aşağıda.
annem her zamanki gibi bir teknoloji düşmanı ve cahili olduğu için asla öğrenemediğinden ve benim gerizekalı bir beyinsiz kendisinin de üstün zeka olduğunu sandığından gene bana yukardan bağırıyor.
o kadar ahmağım ki bomboş duran kırk tane makina var ama ben kuyruk olanına geçmişim!!!
ya sen değil misin faturaları otomatik yatırmak istemeyip da ayda 3-5 gününü sırada beklemeye harcamaya pek hevesli bir kimse; hatta bu fatura ödemeleri için ben istifa edip çalışmayacağım bile?????????????
yukarıdan can hıraş bağırıyor bana el kol hareketleri şu boş ona geçsene ona!!!
ben o başka banka başkaaaa diyorum ama asla duymaz ki. yok kulağında mantar çıktığından beri daha az duyduğundan değil dinlemez insanları; anca kendi konuşur gördüğüne bildiğine zannettiğine emin olur inanır karar verir falan.
anneme göre ben o kadar enayi o kadar ahmağım ki kendisi olmasa tüm paramı alırlar elimden ve siker dururlar haberim olmaz o kadar bitkisel hayattayım!!
ablamda salak salak yanında durup bel bel bakıyor; annecim diğerleri başka banka herkes çalıştığı bankanınkine gider demiyor. öyle salak gibi sap gibi dikiliyor! ya da gel biz şu mağazaya bakalım demiyor.
annem bir sinir bir söylenmelerle gerizekalı nazlı'yı boşboş ahmakçasına sıra beklemekten kurtarmak için merdivenden inmeye başlıyor.
ama ablam sanırsın bir heykel. ahmakçasına bir tepki vermeden bakıyor öyle ben işaret etsem de anlamıyor.
o kadar ilgisiz alakasız bir insan ki annemin ne hastalıkları ne sorunları ne garip huyları var hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç farkında değil umurunda da değil açıkçası.
-------------------------
annem sanki sürekli eğlendirmem memnun etmem pışpışlamam pohpohlamam bakmam dikkat etmem kollamam gereken beceriksiz bir bebek gibi. 30 saniye başka yöne baksan, başka bir şeyle meşgul olsan başına aptalca bir şey gelir ve hep senin yüzündendir!
ama sürekli annecim dikkat et annecim önüne bak annecim dikkat et falan dememden de sıkılıyor azarlıyor ve tersliyor.
buna karşın 30 saniye çalan telefonuma ya da bir vitrine baksam başına birşey geliyor ve ben suçluyum!!! yok ayağını burkar yok biri çarpar kendi çarpar bir yere toslar, sandaletini mazgallara sıkıştırır çantasını bir yere dolar, gözlüğü düşer bilmem ne; muhakkak ufak b,r aksilik olur ve bunu asla atlatamaz annem hemen beni suçlamaya başlar. sonra da hayattan bıktığını söyleyerek beddualar eder geberelim de kurtulalım!!! ben de geberecem yani bir sakıncası yok.
aman geride kalırsam kim uğraşacak benimle anında orospu olurum hemen amımı ona buna veririm ablam benle mi uğraşsın. toptan halledelim beraber geberelim bir cenazeyle ikimizi de gömer kurtulup rahat eder ablacığım!!!??????????? buna benzer imaları vardı da annemin ondan dedim.
sürekli bebek gibi kollayacam, bir keresinde beni kucağında taşısan bile dedi ki yiye yiye 67 kilo oldu 150 boyla.
ne var belim kırılsa? kolsuz karı sikmek isteyen de bulunabileceği gibi beli kırık karı da sikmek isteyen olur; buluruz ona veririz beni. hah bokun layığı ossuruk olur!
----------
neyse gene üçümüz gezerken ben vitrine bakıyorum, o sırada annem lönk giye yere kapaklanıyor ve bana kızıyor bunun için. yanında ablam salak gibi dikiliyor ne dikkat etmiş ne koluna girmiş, ayağa kaldıran bile ablam değil. anca salak salak bakıyor! sıkılmışmış küçük hanım.
sağlık sorunlarını bahane edip her işten yırtar kaytarır haklı çıkar oldu iyice. e ne efen üreyemiyor diye yaşlı anasına bile yardım etmeye tenezzül etmiyor ve haklı da.
oysa benim hiiiiiiiiiiiiiiç sorunum yok. zaten olursa da kim takar? gebersin siktiğimin nazlısı!
hatta öyle bir yüzsüz öyle bir pişkin ki sanki kendi prenses kızı ben evdeki bakıcıyım da birlik olmuş annesini sakinleştirmek yerine beraber bana kızıyorlar.
annemle hiç ilgilenmiyormuşum!!!
ulan amına koduğum ayağına nasıl kremi süren benim senin hangi sağlık sorunundan haberin var? annesi anlattı mı salak gibi şaşkınlıkla dinleyip hayretler içinde şaşırırak ilk defa duymuş gibi oluyor. ama annem buna kızacağına bir sevinç bir heyecanla tekrar tekrar anlatma ve konuşma fırsatı doğduğu için memnun oluyor!!! ben bir sorununu unutsam da bir laf etsem ama dünyanın en beter insanıyım!!! şeytanım ben!!
midesi ağrıyor diye kısır yiyemiyor ama ben kısır yapalım demişim! kendi yiyemeyince bir araba laf ama ben yiyemeyince gayet pişkinsin!!!
yüz kere bin kere gastritimi azdırıyor desem de inatla saplantıyla bana limonata içirmek için yırtınıyor ya!! herhalde tüm gün miden ağrıyarak yanarak mutsuz kötü hissederek dolaşmamdan çok hoşlanıyor. olur da 5 saniye mutlu olursam ya!?
senin annen değil mi?
sen biricik evladı göz bebeği ilk göz ağrısı değil misin?
sen niye girmiyorsun koluna da dikkat etmiyorsun önüne?
öyle yabancı turist gibi sıkılarak dolaşıyor dinlemiyorsun bile? noldu dünyanın en iyi evladı sendin ya?
-------------------------
işte o gün de öyle.
anneme göre geri zekalı enayi nazlı'yı sıra beklemekten kurtarmak için basamakları iniyor, ablam da hiç bir tepki vermeden sanki yabancı sanki tanışmıyoruz alakamız yok heykel gibi dikilip izliyor.
son iki basamak da ayağı tökezliyor annemin ve düşüyor. önüne bakmadan aval aval yürür çünkü. bu yüzden milyon kez önine bak önüne dikkat et anne der dururum ama kıymetim bilineceğine azar işitirim.
üstelik annem düşüyor, ben sırayı bırakıp tutmaya gidiyorum ablam kımıldamıyor bile boş boş bakıyor! ama bunlara rağmen ablam değil ben kötüyüm, ben değil ablam harika evlat!
niye açıklamıyor ya sana niye tutmuyor ya seni niye kaldırmıyor ya yerden????????????
tabi ki yanlış sıraya girdiğim ve annemi beni ahmaklıktan kurtarmak zorunda bıraktığım için ben suçluyum da herleye boş bakışlarla seyirci kalan ablacığım değil.
annesi düşmüş umurunda değil ki. nasılsa hastalansa sakatlansa kendisi bakacak değil ya!! nasılsa anneciği onu üstün gördüğü için her tür toleransı gösteriyor, işi var kocası var üstün ırktan çeker gider ankara'ya nazlı ne bok yerse yesin afiyet olsun!
********************************
başka bir zaman da annem avrupa turu yapma hayalinden bahsediyor. ama ablamın annemin ayak diz ve bel sorunlarından hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç haberi yok ki tabi ne güzel olur şöyle gezeriz falan diyebilir.
tabi ki ben ayarlarım demiyor niye kocişiyle gezmek varken annemin kaprisleri ve yakınmalarıyla uğraşsın ki????????
kendileri gezer bizi bırakıverirler geride ben de annemi memnun etmek için bok gibi zaman geçirmek bir yana bir de asla güzel bir söz duyamam!
dünyaya güzellikleri görecek şekilde bakmıyor ki annem. aksine olumsuzluklar kötülükler aksaklıklar pislikleri ilk görüyor ve bundan da büyük keyif aldığı için sürekli bundan bahsetmek istiyor.
mesela sen mis gibi havada marmaris'in tatlı sokaklarını arşınlarken annemin kadın cinayetleri yere çöp atmak ve bilmem ne hanımın boktan hayat hikayesini dinlersin!!!
tabi ki her filmin her dizinin fonunda annem sürekli olumsuzluklardan bahsediyordur bir şeyden ilham alıp.
evdeki tüm zamanımı ele geçirmesi işgal etmesi yetmiyor, işteyken de sürekli telefonda laf anlatmam gerekiyor.
komşu tornavida istemiş bilmiyorum diye kesip atmak yerine 16 kere beni arayıp duruyor. sonra da her nedense şifonterimin çekmecesinde olduğuna kanaat getirip altüst edip yerlere saçıyor temiz iç çamaşırlarımı ve öyle de bırakıyor!!!
donlarımın arasında tornavidanın ne işi var? sapık manyak falan mıyım ben? açmamışım telefonu ne bilsinmiş? akıl mantık da mı yok sende? yastık kılıfları ve ya donlarımla saklarım tabi tornavidayı!!!!!!!!1
neyse yunan adalarını çok görmek istermişmiş. en güzel manzaraya götür annem anın tadını çıkarıp güzellikleri görmek yerine şikayet edecek burun kıvıracak eleştirecek bir şeyler bulur ve bitmeyen taleplerde bulunur!!!
ben de gayri ihtiyari yunan adaları çok basamaklı yokuşlu falan ama dedim.
annem de ablamda salak salak baktılar boş bakışlarla suratıma.
ablama göre neden söylüyorum ki bunu ne alaka sanki kimse biliyor mu? tabi annemin iyi yürüyemediği uzun zaman ayakta kalamadığıyla bel ve diz ağrılarıyla boyun fıtığıyla bir alakası yok ki! kırk kere de anlatsan uçar gider aklından. nasılsa kocasını takacak koluna bırakıp gidecek seni, ne yani bizim için gezemeyip yavaşlayacak değil ya! ne alaka basamak yokuş falan?
anneme göreyse e zaten ben çıkamam sen beni tekerlekli sandalyeye koyup çıkaracaksın? hani samime teyze avrupa turu yapmış tekerlekli sandalyeyle ya niye annem yapamasın!
samime teyzenşn ızbandut gibi 2 oğlu ve kocası varsa annemindeeeee yok beni güçlü kuvvetli sandığından değil aksine çürüğüm dökülüyorum çirkinliğim gudubetliğim de bir yana mesela ağzımı açarsam da sesimden irite oluyor kulaklar öyle bir ucubeyim ve deeeeeeeeeeeeee kölesiyim nasılsa.
neden düşünmesi gereksin benim 68 kiloluk götümü nazlı nasıl kaldıracak nasıl itirecek çıkaracak diye???????? neden düşünmesi gereksin ki ya nazlı belini sakatlarda ya fıtık falan olursa. nasılsa sakat karı fıtıklı karı sikmek isteyen de vardır bulur verirler.
bokun layığı ossuruk
bir gün annem ablam ben avm'de geziyoruz, forum avm mersin'de.
hani ilk açıldığında annemin nefret ve kinle karşılayıp, düşman kesildiği, 2 sene yemin edip adım atmadığı, para tuzağı, müsriflik olarak görmek bir yana esasen bizim asla alamayacağımız şeyler olduğunu iddia etmesinden dolayı avm.
oysa ablam ankara'da biz zavallı yetim ile dulu allah razı olsun götürmüştü avm'ye. annem hayretler içinde kalakalmıştı büyüklüğüne! dolaşırken hoşlanmış ama esasen ablamın değil kendisi ile benim asla alamayacağımız şeyler olduğundan adından bile daha fazla emindi.
neden ablam alabilirdi de biz alamazdık belli değil.
kendini yüceltmeye övünmeye abartmaya bayılır; hani zengin kızı olarak prensesler gibi yetiştirilmiş, herşeyin en kalitelisini en pahalısını almışlar, herkes ona hayran herkes ona aşıkmış herkes annemle evlenmeyi hayal edermişa, dünyanın en zeki en hafızası güçlü en mantıklı ve en vicdanlı insanı ama gelgelelim bu aşırı abartılı övünmelerin yanında bir de garip bir aşağılık kompleksi geliştirmiş.
sadece az parayla idare etmemiz gereken dönemlerde değil; artık ablama harçlık gerekmediği benim de ya para kazandığım ya da babamdan kalan maaştan hakkımı aldığım elimizin nispeten rahat olduğu zamanlarda da aynı.
annem nasıl ki boşandıktan sonra eğlenmeyi keyif almayı mutlu olmayı kendine yasaklamışsa bizimle de beraber, adeta diğer zevkleri de için için yasaklamak istediğinden. hani bir zamanlar iddiası mide ve bağırsak sorunları iyice nüksedip boğazından kesmek zorunda kalmadan önceki zamanlarda; sadece yemek yemek keyifliydi dünyada herkes için kesin ve tam karar verilmişti!
mesela müzik dinlemek hayır asla değil. kitap okumak da değil. film izlemek asla ama asla değil. uyumak ve banyo yapmak, alışveriş yapmak, gezmek, makyaj yapmak, arkadaşlarla sohbet hayıııııııııııııııııııııır bunlarda zevkli değil!!! tek zevk yemek yemekti. kesin karar herkes için aynı olacak o kadar.
gözleri sorun çıkarında kitap okumaktan vazgeçti ve beklentisi benim de geçmemdi!
kulaklık takıp şarkı dinlememe gıcık olur söylenir dururdu; bozmak için ne zaman taksam dibimde bitip olumsuz hikayeler olaylarla dırdrıa başlardı!
artık müzikten zevk almıyormuş diye ben de bir daha asla ama asla duymak bile istemeyip düşman olup hatta, beddualar da edecektim.
kendi neylerden bir bir vazgeçtiyse; gözü bozuldu okumak, sıkılmış dinlemek, gereksiz makyaj yapmak, doğru dostlık yok, alışveriş pahalı ...........
hepsinden bir bir vazgeçerken ki zaten kıt kanaattı yani toplum gözünde pasaklı, bakımsız, çirkin ve ya kültürsüz görünmemek için asgari miktardaydı bunlar: hepsinden kendi adına vazgeçerken yetinmezdi: nazlı da vazgeçecek?
bir tek yemek yemek kalmıştı ki zaten var olan rahatsızlıkları artınca o da sınırlandı; iyi de uyuyamıyor ve her sabah beni iyi uydummu sorguya çekiyor; iyi uyuyamamışsam pek memnun??????
evet garip bir şekilde benimde bu yaştan ayyyynı kendisi gibi 68 yaşında bir kadın özellikleri göstermemi çok istiyor!!
aa aa ama ablacığım değil ha. o yaşasın gezsin tozsun yesin içsin giysin ona yaraşır ona yakışır!!!!!!!!!
ablamdan kitap okumamasını, film beğenmemesini, makyaj yapmamasını, gezmemesini falan hiç beklemiyor; eklem ağrıları mide ağrıları göz bozukluğu gibi fiziklsel sorunları da yakıştırmıyor. ama benden bekliyor.
kendi için bile zar zor doktora gitsek iddia ediyor ki çoğu zaman aynı şeyler nazlı'da da var diyor. oysa ki yok. ama ısrarla aklında tuttuğu kimsenin hatırlamayacağı önemsiz belirtileri sergiliyor ve haklı çıkma peşine düşüyor.
ne efem bilmem ne zaman demişim ki tuvalete çıkamadım, yok efem uyuyamadım demişim, yok sırtım kaşınmış, yok gözüm ağrıyor demişim duruma ne uygunsa o detayı hemen suratına sevinçle çarpıyor ve doktordan da "ay sende de aynı hastalıktan var kız" falan demesini bekliyor.
mesela göz doktorundan çıktık; illa da ben de muayene olacakmışım bende de varmış katarakt değil mi? doktordan evet kızım sende aşırı ileri katarakt var gebereceksizn falan cevabı beklerken: "hiç bir şey yok beş yıl gelmesen de olur" cevabını alınca sevineceğine aman kızım benden sağlam diye memnun olmuyor, nefret etmiş adamdan kötü doktormuş yanlış bakmış, iyi teşhis koyamıyormuş almayacakmış içmeyecekmiş ilaçları diye çocuk gibi mızıldanıp isyan edip duruyor!!
bir de suratına niye memnun olmadın sağlam olduğuma hasta olayım mı istiyorsun demeyeceksin. çok bozuluyor efendim. ama bunu ima ediyorsun. ne zaman bir doktor kendinin bana koyduğu hastalığı bende görmezse sinirleniyor. kendisi gibi daha 38 yaşından 68 yaşındaki bir kadının hastalıkları olsun diye bekliyor ama..............
ha bir de köye ya da yaylaya yerleşip doğal beslenecekmişiz sevdası var. 5 yıldızlı otelde bile rahat edememiş sürekli söylenip kapris yapmış bir insan dağın başında köy evinde ne yapacak acaba. üstelik ağrıları hastalıkları pek çok hareketini engellerken. tabi ki ben yapacağım herşeyi annem de kıymet ve iyilik bilmeden mütemadiyen eleştirecek ve emirler yağdırıp yeni işler çıkaracak başıma!!
sanki emekli kocasıyım ben.
herkesden de onay bekliyor bu konuda. sanki elalemin adamı sana hak verse dağ başında yaşlı anamla yaşamaya başlayıp tarlada geberinceye kadar çalışıp ablacığım iyi beslensin diye kendimi feda edeceğim?
senin kadar hastalıklıysam napacaz dağ başında iki hasta moruk acaba.
bir çeşit hayal dünyasında böyle çelişkilerle dopdolu.
nerden geldim gene buraya avm'de geziyorduk??????
neyse gezerken ben dedim ki siz dolaşın ben şuradan para çekeceğim. bankamatiklerin olduğu kısımda mağazalardan 10 basamak falan aşağıda.
annem her zamanki gibi bir teknoloji düşmanı ve cahili olduğu için asla öğrenemediğinden ve benim gerizekalı bir beyinsiz kendisinin de üstün zeka olduğunu sandığından gene bana yukardan bağırıyor.
o kadar ahmağım ki bomboş duran kırk tane makina var ama ben kuyruk olanına geçmişim!!!
ya sen değil misin faturaları otomatik yatırmak istemeyip da ayda 3-5 gününü sırada beklemeye harcamaya pek hevesli bir kimse; hatta bu fatura ödemeleri için ben istifa edip çalışmayacağım bile?????????????
yukarıdan can hıraş bağırıyor bana el kol hareketleri şu boş ona geçsene ona!!!
ben o başka banka başkaaaa diyorum ama asla duymaz ki. yok kulağında mantar çıktığından beri daha az duyduğundan değil dinlemez insanları; anca kendi konuşur gördüğüne bildiğine zannettiğine emin olur inanır karar verir falan.
anneme göre ben o kadar enayi o kadar ahmağım ki kendisi olmasa tüm paramı alırlar elimden ve siker dururlar haberim olmaz o kadar bitkisel hayattayım!!
ablamda salak salak yanında durup bel bel bakıyor; annecim diğerleri başka banka herkes çalıştığı bankanınkine gider demiyor. öyle salak gibi sap gibi dikiliyor! ya da gel biz şu mağazaya bakalım demiyor.
annem bir sinir bir söylenmelerle gerizekalı nazlı'yı boşboş ahmakçasına sıra beklemekten kurtarmak için merdivenden inmeye başlıyor.
ama ablam sanırsın bir heykel. ahmakçasına bir tepki vermeden bakıyor öyle ben işaret etsem de anlamıyor.
o kadar ilgisiz alakasız bir insan ki annemin ne hastalıkları ne sorunları ne garip huyları var hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç farkında değil umurunda da değil açıkçası.
-------------------------
annem sanki sürekli eğlendirmem memnun etmem pışpışlamam pohpohlamam bakmam dikkat etmem kollamam gereken beceriksiz bir bebek gibi. 30 saniye başka yöne baksan, başka bir şeyle meşgul olsan başına aptalca bir şey gelir ve hep senin yüzündendir!
ama sürekli annecim dikkat et annecim önüne bak annecim dikkat et falan dememden de sıkılıyor azarlıyor ve tersliyor.
buna karşın 30 saniye çalan telefonuma ya da bir vitrine baksam başına birşey geliyor ve ben suçluyum!!! yok ayağını burkar yok biri çarpar kendi çarpar bir yere toslar, sandaletini mazgallara sıkıştırır çantasını bir yere dolar, gözlüğü düşer bilmem ne; muhakkak ufak b,r aksilik olur ve bunu asla atlatamaz annem hemen beni suçlamaya başlar. sonra da hayattan bıktığını söyleyerek beddualar eder geberelim de kurtulalım!!! ben de geberecem yani bir sakıncası yok.
aman geride kalırsam kim uğraşacak benimle anında orospu olurum hemen amımı ona buna veririm ablam benle mi uğraşsın. toptan halledelim beraber geberelim bir cenazeyle ikimizi de gömer kurtulup rahat eder ablacığım!!!??????????? buna benzer imaları vardı da annemin ondan dedim.
sürekli bebek gibi kollayacam, bir keresinde beni kucağında taşısan bile dedi ki yiye yiye 67 kilo oldu 150 boyla.
ne var belim kırılsa? kolsuz karı sikmek isteyen de bulunabileceği gibi beli kırık karı da sikmek isteyen olur; buluruz ona veririz beni. hah bokun layığı ossuruk olur!
----------
neyse gene üçümüz gezerken ben vitrine bakıyorum, o sırada annem lönk giye yere kapaklanıyor ve bana kızıyor bunun için. yanında ablam salak gibi dikiliyor ne dikkat etmiş ne koluna girmiş, ayağa kaldıran bile ablam değil. anca salak salak bakıyor! sıkılmışmış küçük hanım.
sağlık sorunlarını bahane edip her işten yırtar kaytarır haklı çıkar oldu iyice. e ne efen üreyemiyor diye yaşlı anasına bile yardım etmeye tenezzül etmiyor ve haklı da.
oysa benim hiiiiiiiiiiiiiiç sorunum yok. zaten olursa da kim takar? gebersin siktiğimin nazlısı!
hatta öyle bir yüzsüz öyle bir pişkin ki sanki kendi prenses kızı ben evdeki bakıcıyım da birlik olmuş annesini sakinleştirmek yerine beraber bana kızıyorlar.
annemle hiç ilgilenmiyormuşum!!!
ulan amına koduğum ayağına nasıl kremi süren benim senin hangi sağlık sorunundan haberin var? annesi anlattı mı salak gibi şaşkınlıkla dinleyip hayretler içinde şaşırırak ilk defa duymuş gibi oluyor. ama annem buna kızacağına bir sevinç bir heyecanla tekrar tekrar anlatma ve konuşma fırsatı doğduğu için memnun oluyor!!! ben bir sorununu unutsam da bir laf etsem ama dünyanın en beter insanıyım!!! şeytanım ben!!
midesi ağrıyor diye kısır yiyemiyor ama ben kısır yapalım demişim! kendi yiyemeyince bir araba laf ama ben yiyemeyince gayet pişkinsin!!!
yüz kere bin kere gastritimi azdırıyor desem de inatla saplantıyla bana limonata içirmek için yırtınıyor ya!! herhalde tüm gün miden ağrıyarak yanarak mutsuz kötü hissederek dolaşmamdan çok hoşlanıyor. olur da 5 saniye mutlu olursam ya!?
senin annen değil mi?
sen biricik evladı göz bebeği ilk göz ağrısı değil misin?
sen niye girmiyorsun koluna da dikkat etmiyorsun önüne?
öyle yabancı turist gibi sıkılarak dolaşıyor dinlemiyorsun bile? noldu dünyanın en iyi evladı sendin ya?
-------------------------
işte o gün de öyle.
anneme göre geri zekalı enayi nazlı'yı sıra beklemekten kurtarmak için basamakları iniyor, ablam da hiç bir tepki vermeden sanki yabancı sanki tanışmıyoruz alakamız yok heykel gibi dikilip izliyor.
son iki basamak da ayağı tökezliyor annemin ve düşüyor. önüne bakmadan aval aval yürür çünkü. bu yüzden milyon kez önine bak önüne dikkat et anne der dururum ama kıymetim bilineceğine azar işitirim.
üstelik annem düşüyor, ben sırayı bırakıp tutmaya gidiyorum ablam kımıldamıyor bile boş boş bakıyor! ama bunlara rağmen ablam değil ben kötüyüm, ben değil ablam harika evlat!
niye açıklamıyor ya sana niye tutmuyor ya seni niye kaldırmıyor ya yerden????????????
tabi ki yanlış sıraya girdiğim ve annemi beni ahmaklıktan kurtarmak zorunda bıraktığım için ben suçluyum da herleye boş bakışlarla seyirci kalan ablacığım değil.
annesi düşmüş umurunda değil ki. nasılsa hastalansa sakatlansa kendisi bakacak değil ya!! nasılsa anneciği onu üstün gördüğü için her tür toleransı gösteriyor, işi var kocası var üstün ırktan çeker gider ankara'ya nazlı ne bok yerse yesin afiyet olsun!
********************************
başka bir zaman da annem avrupa turu yapma hayalinden bahsediyor. ama ablamın annemin ayak diz ve bel sorunlarından hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç haberi yok ki tabi ne güzel olur şöyle gezeriz falan diyebilir.
tabi ki ben ayarlarım demiyor niye kocişiyle gezmek varken annemin kaprisleri ve yakınmalarıyla uğraşsın ki????????
kendileri gezer bizi bırakıverirler geride ben de annemi memnun etmek için bok gibi zaman geçirmek bir yana bir de asla güzel bir söz duyamam!
dünyaya güzellikleri görecek şekilde bakmıyor ki annem. aksine olumsuzluklar kötülükler aksaklıklar pislikleri ilk görüyor ve bundan da büyük keyif aldığı için sürekli bundan bahsetmek istiyor.
mesela sen mis gibi havada marmaris'in tatlı sokaklarını arşınlarken annemin kadın cinayetleri yere çöp atmak ve bilmem ne hanımın boktan hayat hikayesini dinlersin!!!
tabi ki her filmin her dizinin fonunda annem sürekli olumsuzluklardan bahsediyordur bir şeyden ilham alıp.
evdeki tüm zamanımı ele geçirmesi işgal etmesi yetmiyor, işteyken de sürekli telefonda laf anlatmam gerekiyor.
komşu tornavida istemiş bilmiyorum diye kesip atmak yerine 16 kere beni arayıp duruyor. sonra da her nedense şifonterimin çekmecesinde olduğuna kanaat getirip altüst edip yerlere saçıyor temiz iç çamaşırlarımı ve öyle de bırakıyor!!!
donlarımın arasında tornavidanın ne işi var? sapık manyak falan mıyım ben? açmamışım telefonu ne bilsinmiş? akıl mantık da mı yok sende? yastık kılıfları ve ya donlarımla saklarım tabi tornavidayı!!!!!!!!1
neyse yunan adalarını çok görmek istermişmiş. en güzel manzaraya götür annem anın tadını çıkarıp güzellikleri görmek yerine şikayet edecek burun kıvıracak eleştirecek bir şeyler bulur ve bitmeyen taleplerde bulunur!!!
ben de gayri ihtiyari yunan adaları çok basamaklı yokuşlu falan ama dedim.
annem de ablamda salak salak baktılar boş bakışlarla suratıma.
ablama göre neden söylüyorum ki bunu ne alaka sanki kimse biliyor mu? tabi annemin iyi yürüyemediği uzun zaman ayakta kalamadığıyla bel ve diz ağrılarıyla boyun fıtığıyla bir alakası yok ki! kırk kere de anlatsan uçar gider aklından. nasılsa kocasını takacak koluna bırakıp gidecek seni, ne yani bizim için gezemeyip yavaşlayacak değil ya! ne alaka basamak yokuş falan?
anneme göreyse e zaten ben çıkamam sen beni tekerlekli sandalyeye koyup çıkaracaksın? hani samime teyze avrupa turu yapmış tekerlekli sandalyeyle ya niye annem yapamasın!
samime teyzenşn ızbandut gibi 2 oğlu ve kocası varsa annemindeeeee yok beni güçlü kuvvetli sandığından değil aksine çürüğüm dökülüyorum çirkinliğim gudubetliğim de bir yana mesela ağzımı açarsam da sesimden irite oluyor kulaklar öyle bir ucubeyim ve deeeeeeeeeeeeee kölesiyim nasılsa.
neden düşünmesi gereksin benim 68 kiloluk götümü nazlı nasıl kaldıracak nasıl itirecek çıkaracak diye???????? neden düşünmesi gereksin ki ya nazlı belini sakatlarda ya fıtık falan olursa. nasılsa sakat karı fıtıklı karı sikmek isteyen de vardır bulur verirler.
bokun layığı ossuruk
19.11.2018
kendini çok zevkli çok destekçi çok anlayışlı satacak ya zaten saatlerdir yorulmuşum bir de annemi memnun etmek için mağaza gezerken bana ısrar ediyor da pantolon dene diye!
merak etmeyin yakışır diye değil! asla yakışamaz ki benim gibi bodur çirkin suratlı beter karakterli kaltak bir ucubeye!
mağazadaki kızlara iyi rol kesebilmek için;
bakın ne kadar bonkörüm
bakın ne kadar hoş görülüyüm
bakın ne kadar anlıyorum modadan
bakın ne kadar anlayışlıyım
bakın ne kadar meleğim bu çirkin huysuz suratsız evlada dayanıyorum!!!
mesela bir şeye çok gülersin muhakkak laf işitirsin annemde; daha küçükken laf aralarına sıkıştırırdı örnek vererek bilmem kimin kızı varmış çok güldüğü için oruspu zannedip sikmişler ay pardon tecavüz etmişler, bilmem kimin yeğeni varmış ağzını aça aça gülermiş orta malı olmuşmuş. demek istiyor ki bu kadar güldüğüne göre oruspu ruhlusun ona buna evlenmeden amını verip oruspu olup bir de bundan zevk alacaksın demek!
zaten ne zaman çok gülen birisini görse duysa; oruspu gibi gülüyor, kaltak ruhlu, amını vermeye hevesli diye hakaret eder.
sonra bu benim fiziksel özelliklerine laf sokmayla sürdü; gülüşüm çirkinmiş, dişlerim eğriymiş: tabi bunu tüm iyi niyeti samimiyetiyle söylüyor numarası yapar! benim iyiliğim içinmişmiş yani insanlar ay ne çirkin der de üzülürmüşüm diyeymişmiş.
sonra da bu zevk meselesine dönüştü; yani kendisine göre gülecek bir şey yokmuş. sana göre asla yoktur ki zaten. asla espriden komediden şakadan anlayamaz. basmıyor kafası! sadece çok garip şeylere güler.
mesela öpüşen falan çiftlerin aşikar olması, bilmem kimin duvara işemesi falan efsane komik gelir.
mesela o gün başın ağrıyor ya da havanda değilsin gülmüyorsun; aman sen de ne kadar nemrut ne kadar suratsızsın!
gülersem çirkin gülüşlü çirkin dişli; gülmezsem suratsız meymenetsiz insanın moralin bozan; sadece tebessüm edersem de pişmiş kelle gibi sırtan suratı kırışacak birisi oluyorum!!!
sadece anneme göre ne kadar ne zaman ne şekilde gülmem gerekirse bunu tahmin edip tam istediği zaman ve miktar ile istediği şekilde gülebilmeliyim!!!
robot olsan beceremezsin bunu yani. istersen bana komut ver ben öyle güleyim ya da gülümseyeyim!!!
anneme ve onun nesline göre de oruspu olmak çok kolay; kıldan ince bir çizgi: evlenmeden sevdiğin adamla bile sevişsen oruspusun bitmiştir! demek ki kim olsa sikişecen!
--------------
yani bakın tezgahtar kızlar ben ne kadar bonkör ne kadar anlayışlı ne kadar modern ve ne kadar modayı bilen bir insanım ama kızım bakın ne kadar suratsız meymenetsiz huysuz birisi!!
benim pantolon deneyecek halim mi kaldı acaba o saate kadar!!! saat 06.00dan beri ayakta dolanıp duruyorum, yorulmuşum, acıkmışım, susamışım ama sırf senin gönlün olsun hep evde oturmuş olma diye saatlerce o ilk yıllarında küfürler beddualar ettiğin alışveriş merkezinde saatlerdir ayakta geziniyorum artık başım bile dönmeye başlamış da! bir de sırf annem rol kessin diye pantolon deneyeceğim.
sanki beğenip de güzel bir çift laf edecek sanki şimdiye kadar hiç yaşamadık; 5 tane pantolon beğenir denersin birine bile iyi demez eleştirir durur; sürekli lafların arasında seni eleştiri yağmuruna tutar! hem sana laf ederken hem kızlarla konuşma arasında senin müsrif zevksiz sabırsız suratsız olduğunu ima eder durur.
kendisi gençken adana'nın tüm mağazalarını gezer, her kıyafeti tek tek dener giyer çıkarırmış, karar verince de en baştan tekrar karar verdiklerini giyer çıkarırmış da öyle alırmış. çünkü o zamanlar kumaşlar çok iyiymiş, ama annem de herşeyin en kalitelisini en pahalısını en güzelini alırmış. şimdiki gençler çok sabırsızmış hemen oldu deyip alıveriyor sonra da çöpe atıyormuş hem zevksiz hem müsrif ve değer bilmezlermiş hem de çok kalitesiz dandik şeylermiş kıyafetler!!!
daha kaliteli kumaşlar olan mağazalara girmeye götün yetiyor mu peki? senelerce ipekyol mağazasına girmeyi reddetti sanırsın gucci! sürekli biz alamayız diyerek aşağılık kompleksiyle yaşıyor! ben girmeye kalksam da engellemek için yırtınıyor! hele ki almaya kalksam bir dereden su getirip laf üstüne laf sokup beni çileden çıkartmak için elinden ne geliyorsa yapıyor!
kendi istediğim mağazada beş dakika fazla geçirsem surat asıp söyleniyor; ya hani sen saatlerce mağaza gezip herşeyi deniyordun?
ama o kendisi o başka. annem soylu asilzade bir elit üstün zekalı bir aristokrat familyadan!! o herşeyin en şahanesini hak ediyor!tabi ki ablam da ama herşey bana fazla bana çok!!
geçende gece kremim bitti diye sephora'ya girecem bir kriz geçiriyor annem; gözü falan dönüyor biz giremezmişiz!!! sen giremezsen gireme!!! dırdırdırdır dırdırdır başımın etini yeni ağaç kakan gibi sikti kafamı resmen. hangi standa başsam burnumun dibinde söyleniyor hatta elimden tutup çekiştirip çıkmak istiyor biz alamazmışız!!!
noldu ya sen herşeyin en kalitelisine en pahalısına layıktın? söz konusu ben olunca hem layık değilim hem kazık yemek için birebir pahalı enayiler alırmış oluyor!! tabi ablacığım 1500 liralık kremi götüne bile sürecek neredeyse ona yaraşır yakışır onun yavrusuna ama benim a101'den aldığım dove vücut kremi bile bana pahalı!! gereksiz ve müsriflik!!
baktı engelleyemeyecek çat çat lafı sokup tıkıyorum ağzıma müsriflikten dem vuruyor çalışanlara!
çalışıyorum kazanıyorum boktan bir herifin ağız kokusunu çekip harcamıyorum ya! gururmla namusumla alın terimle emeğimle!! harcamayıp biriktirince ne oluyor alıyor anneciğin sana harcatmaya zerre kıyamadığı paraları dolandırıcılara rahat rahat veriyor sonra da üstüne "yemeyenin malını yerler oh olsun yesinler karı kızla" diyor suratına pişman olacağına!!! demek ki hepsini harcamalıymışım bundan sonra kendi paramın tamamını harcayacağım madem sen bana değil sahtekarlara daha çok layık görüyorsun!!!!!!!!!
kendi bana mütemadiyen laf sokar eleştirir beğenmez iğneleyip dururken sürekli hatamı kusurumu ararken her konuştuğum lafta beni düzeltecek bir şey bulmaya çalışıp müdahale ederken edemezse o anda akşama muhakkak eleştirirken şahane ama ben kendisi hakkında hiç bir laf edemeyeceğim. rahat rahat ezilip laf yiyip kırılıp dökülüp kendi deyimiyle itin götüne sokup sokup çıkarılacağım daha da cevap vermek yerine daha da ezilip duracağım!!
---------------
benim pantolon deneyecek halim kalmış mı acaba?
ben üzgün müyüm yorgun muyum o kadar umurunda değil ki başkalarının yorgunluğunu anlayıp hak veriyor ama rahat rahat hem de pişkince. başım dönüyor diyorum mesela umrunda mı anca amaaaaaan deyip sıkılıyor efem!!
asansörde komşunun biri dert yanıyor ne kadar yorulmuş o gün. anneciğim de çok anlayışlı olduğu için hemen anlıyor onu ve hak veriyor.
kadın da sanıyor ki benden dolayı anlıyor da hak veriyor!
hatta hak vermekle kalmıyor hemen beni peşkeş çekiveriyor. yazzık ne kadar yorulmuşlar tüm gün!!
üstelik göt üstü oturdukları bir işleri var.
e o zaman öğretmen olmayaydın sen de sanki de bir bok sanki şahane bir üniversite dandikten bir okul!
annemin lafları bunlar. senelerce öğretmen olalım diye kafamıza işleyen sen değil misin? sınavlarda tercihleri ısrarla sen yaptırtmadın mı? sen ısrar etmedin mi ben mersin'de okuyayım diye?
mahsus kazanamam zaten o kadarına zekam el vermez ilk sıraya ankara yazayım dediğimde bile sinir krizleri geçirip beni annesinin ölümüne yol açmak isteyen berbat insan olmakla sen suçlamadın mı?
hem öğretmen olmamı hem burada okumamı sen istemedin mi de şimdi burun kıvırmaya kalkıyorsun?
----------------
daha da bütün günün yorgunluğuyla mağaza geziyorum bir de kendi iyi görünsün alışveriş duygusu tatmin olsun diye defile yapacam bari yakıştırsa asla yakıştırmaz hep idaretendir ona göre; tut ki beğendi yakıştı dedi hemen arkasından en büyük kusurun gelir muhakkak çünkü o kusurdan asla ve kat'a kendinde yok zannediyor:
boyum kısa olduğu için boyumu uzun göstermiş
ya da
götüm büyük olduğu için götümü gizlemiş.
----------------------------
bir seferinde yan kabindeki kız dedi ki bana ne güzel sana yakışıyor bana hiç olmadı denediğimiz kıyafet. annem bir şokta bir şaşkın bir burun kıvırmalar! birinin bana iyi bir söz söylemesine tahammülü yok; hemen koşup yetişip suratımdaki tebessümü silmek için bin tane kusur sıralayıverdi!! tabi ki bunları en kibar en narin en anlayışlı ve bir bilge edasıyla roller keserek yapıyor ki; hem dinlesinler ve inansınlar hem haklı bulsunlar hem de ilk anda ne kadar ağır ve çirkin kırıcı laflar soktuğunu anlayamasınlar!
sadece ne kadar hanım ne kadar temiz bir kız olduğumla ilgili iltifatlara bozulmuyor. ama bunun böyle olmasının sebebi de kendisi. annem olmasa ben şimdiye bin adamın altına yatıp amını götünü siktirmiş bir oruspu olurdum yoksa!
ısrarla yan kabindeki kızı ve arkadaşını elbisenin bana ne kadar yakışmadığını ve benim ne kadar çirkin olduğumu kabul ettirmek için laf mücadelesine girişiyor!
hele kızların ısrarla inanmaması ama iyi durdu iyi görünüyor demesine dayanamıyor!!
sonunda ya bu gençler de hiç bir şeyden anlamıyorlar ne kumaş ne dikiş ne model biliyorlar diye söylenmelere başlıyor bir de kibarlıkla karışık bilgiçlikle böyle elleri havada emel sayın gibi hareketlerle!!
ya bana nasıl yakışabilir yaa!!!!!!!!! böyle bir şey olabilir mi? sadece yaşıyorum ve giyinmem lazım, mecburen her şey işte!!
böyle kabin bölgesinde bir şovlar kesiyor kumaş bilgilerini modelistlik geçmişini vurgulayarak beni yeriyor duruyor; hem çalışan kızları hem yan kabindeki kızları benim ne kadar çirkin ve kıyafet taşımasını bilmeyen bir yaratık olduğuma ikna etmek için seminer veriyor sanki. oysa gençken kendisine ne giyse yakışırmış herkes hayran herkes aşıkmış herkes evlenmek istiyormuş onunla!!!!!!!!!!! çuval giysen yakışır derlermiş herkes hayranmış herkes kıskanırmış!
ya ama gitmiş babamla evlenmiş, bir kaç saniyelik bir hatayla da benim gibi bir yaratık çıkmış karşılarına!!!!!!!!!!
kızlar kalkıp gidiyorlar artık ben başka kıyafet deniyorum, bilmem kimin nişanında mıydı neydi giymek için yarı abiye bir elbise lazımdı diye; annem kabin bölgesinde hala konuşuyor kızlar gitti ama çalışanlar var hala; onalrı ikna etmeye niyetli.
şöyle bir toplaşıp beni eleştiri hakaret yağmuruna tutamadılar; suratıma kusup tükürüp küfredemediler yaa!!!!!!!
-----------------------------
en son bana pantolon denetmek için dünyanın en yardımsever insanı numaraları kesmeye başlıyor;
ben yardım ederim giymene!
sağ ol allah razı olsun. o kadar beyinsizim ki bu yaşta annem yardım etmezse beceremem!!
çok şahane yardım eder gerçekten sanki ihtiyacım varmış gibi. bunu da büyük bir iyilik bir lütufmuş gibi yapar illa da benimle 1 metrekarelik kabinlere sürtüne sürtüne girmeye çalışırken!!
ya evet anneciğim harika yardım edersin! kalçanla perdeyi açıp elinle iç çamaşırımı da indirip namahrem yerlerimi etrafa göstermekte ustasın!!!
yabancı birinin beni görmesine tahammülü bile yok oysa. hatta yazın bir toplu taşıma aracıda ayakta duran genç adamın eli dolmuş sarsıldıkça omzuma dokunuyor diye sinir krizleri geçirmiş daha arka koltukta otururken!!!
o kadar da korumacı yani. kalkıp müdahale etmeye kalkarken yere kapaklanmış ve bunlar benim suçummuş!!! çıldırıyor dolmuşta bağırıp isyan ediyor adamın eli omzuma değiyormuş, beni kurtarayım derken düşmüş!!
adam ellediğinden değil yani, sürekli bile değmiyor, fren yaptıkça şoför salrsılırsa bir an için dokunuyor sadece. farkında dahi değil çocuk. ama annem buna dahi dayanamıyor da giyinme kabinlerinde külodumu dahi çıkaracağımı düşünüyor ve zaten dar olan mekanda itişerek beni çırçıplak soydurmaya kalkıyor!!
sinirlenip tepki gösterirsem de her zaman iyilik bilmezliğin arkasına sığınıvermeyi ezberlemiş. sanki elden ayaktan düşmüş bir geri zekalıyım da kendim pantolon çıkarıp giymeyi beceremem!!
yardım ediyormuşmuş. neden külodumu çıkaracağım ki????????????????????????? ya da sütyenimi???????????
-------------
annemin fantastik evreninde ben kabinlerde, kuaförlerde, hastanede hemencik anadan doğma soyunuverip amımı açı açıveriyor gösteriveriyorum herkese. gittiğim tüm doktorlar tüm kuaförler ve mağazalar götümün deliğinden tut vajinamı hatta kızlık girişini bile göre göre ezber etti ama bir tek anneme göstermiyorum?
halbuki en azından haftada bir açacam amımı sonuna kadar anama kırk yaşına gelmişim, bir kontrol ettirecem belki beyinsiz ya da oruspu olduğum için sikilmişimdir de haberim yoktur ya da seve seve vermişimdir de gizliyorumdur.
seve seve verirsem herkese veririm demek ki oruspu ruhluyumdur bu yüzden hiç istemeyerek sevmeyerek zoraki görev gibi çirkin kötü ucube kusurlu bir yaratıkla evlendirilmeliyim!!
-----------
ne de olsa bokun layığı ossuruk.
mesela kolumun çıkmasına bağların bilmem ne olmasına sebep olmuşken üzülüp pişmanlık duyacağına ben ağrıyor diye ağlarken diyor ki bana kolsuz karı alan da olur, kolsuz karı da sikmek isteyen oluyormuş ondan buluruz!!!
tabi ben kolsuz o bacaksız olur mesela bokun layığı ossuruk olarak bombok bir hayatım olur sen de zevkten dörtköşe yaşarsın.
aman aman 5 saniye memnun mutlu keyif almış olmasın nazlı; yediği yemek dahi midesini ağrıtsın ki bu bile zıkkımın peki olsun!
merak etmeyin yakışır diye değil! asla yakışamaz ki benim gibi bodur çirkin suratlı beter karakterli kaltak bir ucubeye!
mağazadaki kızlara iyi rol kesebilmek için;
bakın ne kadar bonkörüm
bakın ne kadar hoş görülüyüm
bakın ne kadar anlıyorum modadan
bakın ne kadar anlayışlıyım
bakın ne kadar meleğim bu çirkin huysuz suratsız evlada dayanıyorum!!!
mesela bir şeye çok gülersin muhakkak laf işitirsin annemde; daha küçükken laf aralarına sıkıştırırdı örnek vererek bilmem kimin kızı varmış çok güldüğü için oruspu zannedip sikmişler ay pardon tecavüz etmişler, bilmem kimin yeğeni varmış ağzını aça aça gülermiş orta malı olmuşmuş. demek istiyor ki bu kadar güldüğüne göre oruspu ruhlusun ona buna evlenmeden amını verip oruspu olup bir de bundan zevk alacaksın demek!
zaten ne zaman çok gülen birisini görse duysa; oruspu gibi gülüyor, kaltak ruhlu, amını vermeye hevesli diye hakaret eder.
sonra bu benim fiziksel özelliklerine laf sokmayla sürdü; gülüşüm çirkinmiş, dişlerim eğriymiş: tabi bunu tüm iyi niyeti samimiyetiyle söylüyor numarası yapar! benim iyiliğim içinmişmiş yani insanlar ay ne çirkin der de üzülürmüşüm diyeymişmiş.
sonra da bu zevk meselesine dönüştü; yani kendisine göre gülecek bir şey yokmuş. sana göre asla yoktur ki zaten. asla espriden komediden şakadan anlayamaz. basmıyor kafası! sadece çok garip şeylere güler.
mesela öpüşen falan çiftlerin aşikar olması, bilmem kimin duvara işemesi falan efsane komik gelir.
mesela o gün başın ağrıyor ya da havanda değilsin gülmüyorsun; aman sen de ne kadar nemrut ne kadar suratsızsın!
gülersem çirkin gülüşlü çirkin dişli; gülmezsem suratsız meymenetsiz insanın moralin bozan; sadece tebessüm edersem de pişmiş kelle gibi sırtan suratı kırışacak birisi oluyorum!!!
sadece anneme göre ne kadar ne zaman ne şekilde gülmem gerekirse bunu tahmin edip tam istediği zaman ve miktar ile istediği şekilde gülebilmeliyim!!!
robot olsan beceremezsin bunu yani. istersen bana komut ver ben öyle güleyim ya da gülümseyeyim!!!
anneme ve onun nesline göre de oruspu olmak çok kolay; kıldan ince bir çizgi: evlenmeden sevdiğin adamla bile sevişsen oruspusun bitmiştir! demek ki kim olsa sikişecen!
--------------
yani bakın tezgahtar kızlar ben ne kadar bonkör ne kadar anlayışlı ne kadar modern ve ne kadar modayı bilen bir insanım ama kızım bakın ne kadar suratsız meymenetsiz huysuz birisi!!
benim pantolon deneyecek halim mi kaldı acaba o saate kadar!!! saat 06.00dan beri ayakta dolanıp duruyorum, yorulmuşum, acıkmışım, susamışım ama sırf senin gönlün olsun hep evde oturmuş olma diye saatlerce o ilk yıllarında küfürler beddualar ettiğin alışveriş merkezinde saatlerdir ayakta geziniyorum artık başım bile dönmeye başlamış da! bir de sırf annem rol kessin diye pantolon deneyeceğim.
sanki beğenip de güzel bir çift laf edecek sanki şimdiye kadar hiç yaşamadık; 5 tane pantolon beğenir denersin birine bile iyi demez eleştirir durur; sürekli lafların arasında seni eleştiri yağmuruna tutar! hem sana laf ederken hem kızlarla konuşma arasında senin müsrif zevksiz sabırsız suratsız olduğunu ima eder durur.
kendisi gençken adana'nın tüm mağazalarını gezer, her kıyafeti tek tek dener giyer çıkarırmış, karar verince de en baştan tekrar karar verdiklerini giyer çıkarırmış da öyle alırmış. çünkü o zamanlar kumaşlar çok iyiymiş, ama annem de herşeyin en kalitelisini en pahalısını en güzelini alırmış. şimdiki gençler çok sabırsızmış hemen oldu deyip alıveriyor sonra da çöpe atıyormuş hem zevksiz hem müsrif ve değer bilmezlermiş hem de çok kalitesiz dandik şeylermiş kıyafetler!!!
daha kaliteli kumaşlar olan mağazalara girmeye götün yetiyor mu peki? senelerce ipekyol mağazasına girmeyi reddetti sanırsın gucci! sürekli biz alamayız diyerek aşağılık kompleksiyle yaşıyor! ben girmeye kalksam da engellemek için yırtınıyor! hele ki almaya kalksam bir dereden su getirip laf üstüne laf sokup beni çileden çıkartmak için elinden ne geliyorsa yapıyor!
kendi istediğim mağazada beş dakika fazla geçirsem surat asıp söyleniyor; ya hani sen saatlerce mağaza gezip herşeyi deniyordun?
ama o kendisi o başka. annem soylu asilzade bir elit üstün zekalı bir aristokrat familyadan!! o herşeyin en şahanesini hak ediyor!tabi ki ablam da ama herşey bana fazla bana çok!!
geçende gece kremim bitti diye sephora'ya girecem bir kriz geçiriyor annem; gözü falan dönüyor biz giremezmişiz!!! sen giremezsen gireme!!! dırdırdırdır dırdırdır başımın etini yeni ağaç kakan gibi sikti kafamı resmen. hangi standa başsam burnumun dibinde söyleniyor hatta elimden tutup çekiştirip çıkmak istiyor biz alamazmışız!!!
noldu ya sen herşeyin en kalitelisine en pahalısına layıktın? söz konusu ben olunca hem layık değilim hem kazık yemek için birebir pahalı enayiler alırmış oluyor!! tabi ablacığım 1500 liralık kremi götüne bile sürecek neredeyse ona yaraşır yakışır onun yavrusuna ama benim a101'den aldığım dove vücut kremi bile bana pahalı!! gereksiz ve müsriflik!!
baktı engelleyemeyecek çat çat lafı sokup tıkıyorum ağzıma müsriflikten dem vuruyor çalışanlara!
çalışıyorum kazanıyorum boktan bir herifin ağız kokusunu çekip harcamıyorum ya! gururmla namusumla alın terimle emeğimle!! harcamayıp biriktirince ne oluyor alıyor anneciğin sana harcatmaya zerre kıyamadığı paraları dolandırıcılara rahat rahat veriyor sonra da üstüne "yemeyenin malını yerler oh olsun yesinler karı kızla" diyor suratına pişman olacağına!!! demek ki hepsini harcamalıymışım bundan sonra kendi paramın tamamını harcayacağım madem sen bana değil sahtekarlara daha çok layık görüyorsun!!!!!!!!!
kendi bana mütemadiyen laf sokar eleştirir beğenmez iğneleyip dururken sürekli hatamı kusurumu ararken her konuştuğum lafta beni düzeltecek bir şey bulmaya çalışıp müdahale ederken edemezse o anda akşama muhakkak eleştirirken şahane ama ben kendisi hakkında hiç bir laf edemeyeceğim. rahat rahat ezilip laf yiyip kırılıp dökülüp kendi deyimiyle itin götüne sokup sokup çıkarılacağım daha da cevap vermek yerine daha da ezilip duracağım!!
---------------
benim pantolon deneyecek halim kalmış mı acaba?
ben üzgün müyüm yorgun muyum o kadar umurunda değil ki başkalarının yorgunluğunu anlayıp hak veriyor ama rahat rahat hem de pişkince. başım dönüyor diyorum mesela umrunda mı anca amaaaaaan deyip sıkılıyor efem!!
asansörde komşunun biri dert yanıyor ne kadar yorulmuş o gün. anneciğim de çok anlayışlı olduğu için hemen anlıyor onu ve hak veriyor.
kadın da sanıyor ki benden dolayı anlıyor da hak veriyor!
hatta hak vermekle kalmıyor hemen beni peşkeş çekiveriyor. yazzık ne kadar yorulmuşlar tüm gün!!
üstelik göt üstü oturdukları bir işleri var.
e o zaman öğretmen olmayaydın sen de sanki de bir bok sanki şahane bir üniversite dandikten bir okul!
annemin lafları bunlar. senelerce öğretmen olalım diye kafamıza işleyen sen değil misin? sınavlarda tercihleri ısrarla sen yaptırtmadın mı? sen ısrar etmedin mi ben mersin'de okuyayım diye?
mahsus kazanamam zaten o kadarına zekam el vermez ilk sıraya ankara yazayım dediğimde bile sinir krizleri geçirip beni annesinin ölümüne yol açmak isteyen berbat insan olmakla sen suçlamadın mı?
hem öğretmen olmamı hem burada okumamı sen istemedin mi de şimdi burun kıvırmaya kalkıyorsun?
----------------
daha da bütün günün yorgunluğuyla mağaza geziyorum bir de kendi iyi görünsün alışveriş duygusu tatmin olsun diye defile yapacam bari yakıştırsa asla yakıştırmaz hep idaretendir ona göre; tut ki beğendi yakıştı dedi hemen arkasından en büyük kusurun gelir muhakkak çünkü o kusurdan asla ve kat'a kendinde yok zannediyor:
boyum kısa olduğu için boyumu uzun göstermiş
ya da
götüm büyük olduğu için götümü gizlemiş.
----------------------------
bir seferinde yan kabindeki kız dedi ki bana ne güzel sana yakışıyor bana hiç olmadı denediğimiz kıyafet. annem bir şokta bir şaşkın bir burun kıvırmalar! birinin bana iyi bir söz söylemesine tahammülü yok; hemen koşup yetişip suratımdaki tebessümü silmek için bin tane kusur sıralayıverdi!! tabi ki bunları en kibar en narin en anlayışlı ve bir bilge edasıyla roller keserek yapıyor ki; hem dinlesinler ve inansınlar hem haklı bulsunlar hem de ilk anda ne kadar ağır ve çirkin kırıcı laflar soktuğunu anlayamasınlar!
sadece ne kadar hanım ne kadar temiz bir kız olduğumla ilgili iltifatlara bozulmuyor. ama bunun böyle olmasının sebebi de kendisi. annem olmasa ben şimdiye bin adamın altına yatıp amını götünü siktirmiş bir oruspu olurdum yoksa!
ısrarla yan kabindeki kızı ve arkadaşını elbisenin bana ne kadar yakışmadığını ve benim ne kadar çirkin olduğumu kabul ettirmek için laf mücadelesine girişiyor!
hele kızların ısrarla inanmaması ama iyi durdu iyi görünüyor demesine dayanamıyor!!
sonunda ya bu gençler de hiç bir şeyden anlamıyorlar ne kumaş ne dikiş ne model biliyorlar diye söylenmelere başlıyor bir de kibarlıkla karışık bilgiçlikle böyle elleri havada emel sayın gibi hareketlerle!!
ya bana nasıl yakışabilir yaa!!!!!!!!! böyle bir şey olabilir mi? sadece yaşıyorum ve giyinmem lazım, mecburen her şey işte!!
böyle kabin bölgesinde bir şovlar kesiyor kumaş bilgilerini modelistlik geçmişini vurgulayarak beni yeriyor duruyor; hem çalışan kızları hem yan kabindeki kızları benim ne kadar çirkin ve kıyafet taşımasını bilmeyen bir yaratık olduğuma ikna etmek için seminer veriyor sanki. oysa gençken kendisine ne giyse yakışırmış herkes hayran herkes aşıkmış herkes evlenmek istiyormuş onunla!!!!!!!!!!! çuval giysen yakışır derlermiş herkes hayranmış herkes kıskanırmış!
ya ama gitmiş babamla evlenmiş, bir kaç saniyelik bir hatayla da benim gibi bir yaratık çıkmış karşılarına!!!!!!!!!!
kızlar kalkıp gidiyorlar artık ben başka kıyafet deniyorum, bilmem kimin nişanında mıydı neydi giymek için yarı abiye bir elbise lazımdı diye; annem kabin bölgesinde hala konuşuyor kızlar gitti ama çalışanlar var hala; onalrı ikna etmeye niyetli.
şöyle bir toplaşıp beni eleştiri hakaret yağmuruna tutamadılar; suratıma kusup tükürüp küfredemediler yaa!!!!!!!
-----------------------------
en son bana pantolon denetmek için dünyanın en yardımsever insanı numaraları kesmeye başlıyor;
ben yardım ederim giymene!
sağ ol allah razı olsun. o kadar beyinsizim ki bu yaşta annem yardım etmezse beceremem!!
çok şahane yardım eder gerçekten sanki ihtiyacım varmış gibi. bunu da büyük bir iyilik bir lütufmuş gibi yapar illa da benimle 1 metrekarelik kabinlere sürtüne sürtüne girmeye çalışırken!!
ya evet anneciğim harika yardım edersin! kalçanla perdeyi açıp elinle iç çamaşırımı da indirip namahrem yerlerimi etrafa göstermekte ustasın!!!
yabancı birinin beni görmesine tahammülü bile yok oysa. hatta yazın bir toplu taşıma aracıda ayakta duran genç adamın eli dolmuş sarsıldıkça omzuma dokunuyor diye sinir krizleri geçirmiş daha arka koltukta otururken!!!
o kadar da korumacı yani. kalkıp müdahale etmeye kalkarken yere kapaklanmış ve bunlar benim suçummuş!!! çıldırıyor dolmuşta bağırıp isyan ediyor adamın eli omzuma değiyormuş, beni kurtarayım derken düşmüş!!
adam ellediğinden değil yani, sürekli bile değmiyor, fren yaptıkça şoför salrsılırsa bir an için dokunuyor sadece. farkında dahi değil çocuk. ama annem buna dahi dayanamıyor da giyinme kabinlerinde külodumu dahi çıkaracağımı düşünüyor ve zaten dar olan mekanda itişerek beni çırçıplak soydurmaya kalkıyor!!
sinirlenip tepki gösterirsem de her zaman iyilik bilmezliğin arkasına sığınıvermeyi ezberlemiş. sanki elden ayaktan düşmüş bir geri zekalıyım da kendim pantolon çıkarıp giymeyi beceremem!!
yardım ediyormuşmuş. neden külodumu çıkaracağım ki????????????????????????? ya da sütyenimi???????????
-------------
annemin fantastik evreninde ben kabinlerde, kuaförlerde, hastanede hemencik anadan doğma soyunuverip amımı açı açıveriyor gösteriveriyorum herkese. gittiğim tüm doktorlar tüm kuaförler ve mağazalar götümün deliğinden tut vajinamı hatta kızlık girişini bile göre göre ezber etti ama bir tek anneme göstermiyorum?
halbuki en azından haftada bir açacam amımı sonuna kadar anama kırk yaşına gelmişim, bir kontrol ettirecem belki beyinsiz ya da oruspu olduğum için sikilmişimdir de haberim yoktur ya da seve seve vermişimdir de gizliyorumdur.
seve seve verirsem herkese veririm demek ki oruspu ruhluyumdur bu yüzden hiç istemeyerek sevmeyerek zoraki görev gibi çirkin kötü ucube kusurlu bir yaratıkla evlendirilmeliyim!!
-----------
ne de olsa bokun layığı ossuruk.
mesela kolumun çıkmasına bağların bilmem ne olmasına sebep olmuşken üzülüp pişmanlık duyacağına ben ağrıyor diye ağlarken diyor ki bana kolsuz karı alan da olur, kolsuz karı da sikmek isteyen oluyormuş ondan buluruz!!!
tabi ben kolsuz o bacaksız olur mesela bokun layığı ossuruk olarak bombok bir hayatım olur sen de zevkten dörtköşe yaşarsın.
aman aman 5 saniye memnun mutlu keyif almış olmasın nazlı; yediği yemek dahi midesini ağrıtsın ki bu bile zıkkımın peki olsun!
bir yere gidiyor oturuyoruz diyelim, bana da bir yerden sigara dumanı geliyor. aman sigaraya laf etmeyin!! nazlı'ya oruspu kaltak amına koyayım sürtük bok deyin ama başkasının içtiği sigaraya daahi kötü bir şey söylemeyin.
kaltak nazlı solusun dursun.
hatta bir gün diyor ki derin derin nefes al nazlı!!!
ben az önce birinin sigarası bana geliyor diyorum annem bana derin nefes al diyor!
niye bedava zehir diye mi?
ha öyle demişliği de var. ne var elimi kaldırıyorum da yoruluyor muyum işte bedavadan içiyormuşum hahahahahaha!!
hatta bir gün ben gene sigara dumanından şikayet edince ablamla gülme krizlerine girdilerdi çok komikmişim!
dünürler de vardı. ben de yapıştırdım cevabı;
işte bizim evde böyle; ilk göz ağrısı ablamın ayağına kum kaçsa seferberlik ilan edilir ben en ufak şeyden şikayet etsem ya sıkılınır ya da gülünür! ne de olsa aşk meyvesi değilim, zoraki doğurulmuşum; hiç kiöse istememiş beni hiç kimse. doğduğum gün kimse hastaneye ziyarete gelmemiş bile!! yaa!
eleştiriye de gelemezler çünkü onlar herşeyin en iyisini en güzelini en kalitelisini en pahalısını hak eden asilzade soylu aristokrat beyaz türkler, zaten ellerinin ayaklarının ve ağızlarının küçüklüğünden belli!!
cidden annem ağzı ufak diye kendini soylu zannediyor hatta buna inanmış bile?
ne zaman sofrada kaşıkla da yenebilecek bir şey olsa hemen laf oraya getirir; ağzı asilzade ağzıymış işte ufacıkmış kibarmış! kaşık kullanamıyormuş işte ağzı ufacık kibat asil olduğundan!
annem burada senin ağzın kocaman kaşık kullanabilirisin zira zaten maraba soylusun bizim gibi ağzın ufak değil ki asilzade olasın demek istemekte.
ne asilzadesi yaa! Adana'nın köylülerisiniz, sanki ben de soyumu bilmiyorum; bağcılık bahçecilikle falan uğraşan Türkmen köylülerinden oluşan bir sülale neren soylu senin?
annemin hayal dünyasına göre bir şehzade gelip bizim köye üremiş???????????
ve her ne hikmetse asil kan ve genler sadece anneciğime ve tabi ki de ablacığıma ulaşmış teyzemgilleri hele hele beni tamamen es geçmiş!!
annemin böyle fantastik bir vereni var, orada yaşamakta ve kendine söylediği masallara kendi inanmakta!
mesela o dünyada annem 152 değil; kendi zamanının orta boylusuymuş ama ben kendi zamanımın kısa boylusuymuşum 163 boyla! ama tamamen ama tamamen 163 ile benle aynı boyda olan ablam kısa değil her ne hikmetse ablacığım orta boyun uzuna yakın olan diliminde!!!
sadece aynı boyda değiliz; bizi eskiden ikiz bile sanırlardı; ablam sıklıkla saçını değiştirmese hala aynı gibiyiz, zaten yaş aramız da 2,5 sadece; fiziğimiz de neredeyse tamamen aynı, kilomuz da.
ama anneme göre ablam daha uzun görünüyor!
tabi ki bunlar açıklıkla söylenmez hep laf aralarına gizlenerek sokulur; hayatın boyunca laf aralarına eleştiri aşağılama küçümseme kıyaslayarak kusur bulunda bir çeşit zorbalıkla yaşadım.
bir haftayla aldığımız karne ve takdirle ablama afferim onun zeki başarılı yavrusu diye iltifat edilip; benimkine herkese dağıtıyorlar bunları denmişliği var!!!
kaltak nazlı solusun dursun.
hatta bir gün diyor ki derin derin nefes al nazlı!!!
ben az önce birinin sigarası bana geliyor diyorum annem bana derin nefes al diyor!
niye bedava zehir diye mi?
ha öyle demişliği de var. ne var elimi kaldırıyorum da yoruluyor muyum işte bedavadan içiyormuşum hahahahahaha!!
hatta bir gün ben gene sigara dumanından şikayet edince ablamla gülme krizlerine girdilerdi çok komikmişim!
dünürler de vardı. ben de yapıştırdım cevabı;
işte bizim evde böyle; ilk göz ağrısı ablamın ayağına kum kaçsa seferberlik ilan edilir ben en ufak şeyden şikayet etsem ya sıkılınır ya da gülünür! ne de olsa aşk meyvesi değilim, zoraki doğurulmuşum; hiç kiöse istememiş beni hiç kimse. doğduğum gün kimse hastaneye ziyarete gelmemiş bile!! yaa!
eleştiriye de gelemezler çünkü onlar herşeyin en iyisini en güzelini en kalitelisini en pahalısını hak eden asilzade soylu aristokrat beyaz türkler, zaten ellerinin ayaklarının ve ağızlarının küçüklüğünden belli!!
cidden annem ağzı ufak diye kendini soylu zannediyor hatta buna inanmış bile?
ne zaman sofrada kaşıkla da yenebilecek bir şey olsa hemen laf oraya getirir; ağzı asilzade ağzıymış işte ufacıkmış kibarmış! kaşık kullanamıyormuş işte ağzı ufacık kibat asil olduğundan!
annem burada senin ağzın kocaman kaşık kullanabilirisin zira zaten maraba soylusun bizim gibi ağzın ufak değil ki asilzade olasın demek istemekte.
ne asilzadesi yaa! Adana'nın köylülerisiniz, sanki ben de soyumu bilmiyorum; bağcılık bahçecilikle falan uğraşan Türkmen köylülerinden oluşan bir sülale neren soylu senin?
annemin hayal dünyasına göre bir şehzade gelip bizim köye üremiş???????????
ve her ne hikmetse asil kan ve genler sadece anneciğime ve tabi ki de ablacığıma ulaşmış teyzemgilleri hele hele beni tamamen es geçmiş!!
annemin böyle fantastik bir vereni var, orada yaşamakta ve kendine söylediği masallara kendi inanmakta!
mesela o dünyada annem 152 değil; kendi zamanının orta boylusuymuş ama ben kendi zamanımın kısa boylusuymuşum 163 boyla! ama tamamen ama tamamen 163 ile benle aynı boyda olan ablam kısa değil her ne hikmetse ablacığım orta boyun uzuna yakın olan diliminde!!!
sadece aynı boyda değiliz; bizi eskiden ikiz bile sanırlardı; ablam sıklıkla saçını değiştirmese hala aynı gibiyiz, zaten yaş aramız da 2,5 sadece; fiziğimiz de neredeyse tamamen aynı, kilomuz da.
ama anneme göre ablam daha uzun görünüyor!
tabi ki bunlar açıklıkla söylenmez hep laf aralarına gizlenerek sokulur; hayatın boyunca laf aralarına eleştiri aşağılama küçümseme kıyaslayarak kusur bulunda bir çeşit zorbalıkla yaşadım.
bir haftayla aldığımız karne ve takdirle ablama afferim onun zeki başarılı yavrusu diye iltifat edilip; benimkine herkese dağıtıyorlar bunları denmişliği var!!!
14.11.2018
marketten döndük, asansör bekliyoruz. o sırada annemin yeni aşkı yakın gelecekteki nefret kaynağı yeni evli komşucuğumuz geliyor.
annem yeni evli kızlara bayılıyor, hayranlıkla inceliyor.
arkasından değişmiş diye konuşuyor bir hayranlıkla sevgiyle. nesi değişmiş?
insan bekarken yani bakireyken başka oluyormuş anneme göre.
annemin nesline göre sik büyülü bir şey. mesela bazı psikolojik sorunlar, cilt sorunları, hormon sorunları, alta kaçırma, uykusuzluk gibi şeyler evlenince yani sik sayesinde geçecek. buna inanıyorlar.
ama sorsan kocaları hakkında çok nadiren iyi bir şey söylerler. ee noldu ya?
büyülü siki yediniz iyileştiniz mi güzelleştiniz mükemmelleştiniz mi? yoo say say bitmez hastalıkları da sorunları da şikayetleri de. kocalarına da eleştirileri bitmez.
ama yeni gelinlere hayranlar.
esasen ne zaman ilk defa seks yaptıklarını bilmeye bayılıyorlar galiba.
yeni gelin komşuyu da ne zaman görsen hep ev işinden şikayette. hiç annenin evinde iş yapmadın mı sen hiç mi almadın sorumluluk?
almaz tabi önce ders çalışacağım bahanesi vardır sonra sınavlar ve okul sonra da iş bulma süreci zaten akabinde evlendiği için hiç haberi olmamıştır ev işinden.
ama gelip yardım eden anne, abla, kaynana falan yok. o da acındırıyor kendini enayi avında.
hah hemen buldun. zaten annem bekaretini yeni kaybettiğin için sana aşık!???
hem iş hem ev çok zormuş, bu kadar zor olduğunu bilmezmiş. diye konuşuyor bıyık altından tebessümle ama aynı zamanda küçük çıkarlar peşinde.
annem de hemen hayran hemen acımaya başlıyor.
kaşlar küçük emrah gibi alt dudağını ısırıp acımalarda ayyy falan diyor. ve hemen yavru kedi bakışları atıyor bana!!
ben de sabahın 6sından beri ayakta olan koşturan bir insanım, eve gelmişim aç acına su bile içmeden 2 saat markette dolaşmışım, poşetlerin %90ını ben taşıyorum, saat olmuş 19,30!!!
üstelik sürekli ima ettikleri ya da belirttikleri gibi yaşlıyım!!
ama bana acıyan yok!! aksine tüm işleri bana yıkmak için hazırda bekliyorlar.
hatta annemin fantastik hayalinde 68 kiloya ulaşmış annemi tekerlekli sandalyeye koyup iterek avrupa turu yaptıracağım!!!!!!!!!!!! bu arada bana ne olduğunun bir önemi yok, söz konusu bile değil!!
hemen atılıyor kızın beklediği gibi annem acınaklı gözlerler! bana bu kadar acımaz!!
hastayken bile!
hele evde bir an temizliğe başlamışsan asla ama asla acımadan yıkar üstüne işleri yetmez yetemez daha da başka işler çıkarır asla acımaz, dinlenmemi istemez surat asıp söylenip yeni işler çıkartır. asla demez ki "ben böyle yaptım da ne oldu fıtığım var kemik erimem romatizmam var türlü türlü ağrım var barı kızımda olmasın".
asla demez aklına gelmez sen söylersen de senden kötüsü yok kapa çeneni eşşek gibi sakatlan hastalan beter ol yamul. nasılsa yamuk karı alan da olur. bulurlar bana da benim gibi yamuğunun beterini hah bokun layığı ossuruk!!
daha ufakken böyle annemin emrivakilerine çok kandım kapıldım, enayi gibi kullanıldım. biri de iyilik bilmedi, ağız ucuyla yarım yamalak teşekkür, gelip ben de sana yardım edeyim yok.
ama ennemin hiç şikayeti yoktu!
aaaaa ablama asla kıyamaz ama . ona elli kere tembih ediyor aman kızısı yavrusu kendisi yapmasın işini ha yorulmasın kuzusu!!!!!!!!! bıraksın yardımcı kadına ha!
daha annem nazlı yardım eder demeden lönk diye lafını kesiveriyorum çok canı sıkılıyor!!
ben eşşek gibi kullanılırken hiç sıkılmıyor canı ama!!
annem yeni evli kızlara bayılıyor, hayranlıkla inceliyor.
arkasından değişmiş diye konuşuyor bir hayranlıkla sevgiyle. nesi değişmiş?
insan bekarken yani bakireyken başka oluyormuş anneme göre.
annemin nesline göre sik büyülü bir şey. mesela bazı psikolojik sorunlar, cilt sorunları, hormon sorunları, alta kaçırma, uykusuzluk gibi şeyler evlenince yani sik sayesinde geçecek. buna inanıyorlar.
ama sorsan kocaları hakkında çok nadiren iyi bir şey söylerler. ee noldu ya?
büyülü siki yediniz iyileştiniz mi güzelleştiniz mükemmelleştiniz mi? yoo say say bitmez hastalıkları da sorunları da şikayetleri de. kocalarına da eleştirileri bitmez.
ama yeni gelinlere hayranlar.
esasen ne zaman ilk defa seks yaptıklarını bilmeye bayılıyorlar galiba.
yeni gelin komşuyu da ne zaman görsen hep ev işinden şikayette. hiç annenin evinde iş yapmadın mı sen hiç mi almadın sorumluluk?
almaz tabi önce ders çalışacağım bahanesi vardır sonra sınavlar ve okul sonra da iş bulma süreci zaten akabinde evlendiği için hiç haberi olmamıştır ev işinden.
ama gelip yardım eden anne, abla, kaynana falan yok. o da acındırıyor kendini enayi avında.
hah hemen buldun. zaten annem bekaretini yeni kaybettiğin için sana aşık!???
hem iş hem ev çok zormuş, bu kadar zor olduğunu bilmezmiş. diye konuşuyor bıyık altından tebessümle ama aynı zamanda küçük çıkarlar peşinde.
annem de hemen hayran hemen acımaya başlıyor.
kaşlar küçük emrah gibi alt dudağını ısırıp acımalarda ayyy falan diyor. ve hemen yavru kedi bakışları atıyor bana!!
ben de sabahın 6sından beri ayakta olan koşturan bir insanım, eve gelmişim aç acına su bile içmeden 2 saat markette dolaşmışım, poşetlerin %90ını ben taşıyorum, saat olmuş 19,30!!!
üstelik sürekli ima ettikleri ya da belirttikleri gibi yaşlıyım!!
ama bana acıyan yok!! aksine tüm işleri bana yıkmak için hazırda bekliyorlar.
hatta annemin fantastik hayalinde 68 kiloya ulaşmış annemi tekerlekli sandalyeye koyup iterek avrupa turu yaptıracağım!!!!!!!!!!!! bu arada bana ne olduğunun bir önemi yok, söz konusu bile değil!!
hemen atılıyor kızın beklediği gibi annem acınaklı gözlerler! bana bu kadar acımaz!!
hastayken bile!
hele evde bir an temizliğe başlamışsan asla ama asla acımadan yıkar üstüne işleri yetmez yetemez daha da başka işler çıkarır asla acımaz, dinlenmemi istemez surat asıp söylenip yeni işler çıkartır. asla demez ki "ben böyle yaptım da ne oldu fıtığım var kemik erimem romatizmam var türlü türlü ağrım var barı kızımda olmasın".
asla demez aklına gelmez sen söylersen de senden kötüsü yok kapa çeneni eşşek gibi sakatlan hastalan beter ol yamul. nasılsa yamuk karı alan da olur. bulurlar bana da benim gibi yamuğunun beterini hah bokun layığı ossuruk!!
daha ufakken böyle annemin emrivakilerine çok kandım kapıldım, enayi gibi kullanıldım. biri de iyilik bilmedi, ağız ucuyla yarım yamalak teşekkür, gelip ben de sana yardım edeyim yok.
ama ennemin hiç şikayeti yoktu!
aaaaa ablama asla kıyamaz ama . ona elli kere tembih ediyor aman kızısı yavrusu kendisi yapmasın işini ha yorulmasın kuzusu!!!!!!!!! bıraksın yardımcı kadına ha!
daha annem nazlı yardım eder demeden lönk diye lafını kesiveriyorum çok canı sıkılıyor!!
ben eşşek gibi kullanılırken hiç sıkılmıyor canı ama!!
annem büyük bir heyecanla gelip bana bilgi satıyor. ablamdan öğrenmiş!
bir türlü de sadede gelemez;
böyle diyor nazlı bez gibiymiş mendil gibiymiş peçete gibiymiş?!
böyle bir şey varmış ablan diyor.
çamaşırın içine atıyormuşsun hiç bir şeyin rengi birbirine geçmiyormuş!!!!!!!!!
hayretler hayretler içinde! yeni öğrenmiş ilk defa duymuş ve benim bunu bilmeme assssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssla imkan yok hatta ben anlayamamışımdır 5 kere falan anlatmak lazım!!!!!!!!!!!!!!!
o renk koruyucu mendilleri keşfedip ablama tavsiye eden ben, senelerdir kullanan ben.
her her yıkamada, hatta üstüste 2. defa çalışmış olsa bile makine her gördüğünde sepetin dibinde şaşıran da annem!
istisnasız her gördüğünde üstüne atlayıp bir aceleyle, oh nazlı'nın bir kusurunu yakaladım diye sevinerek hemen eleştiri oklarını yöneltiyor;
"kağıt mendil unutmuşsun cebinde, iyi parçalanıp yapışmamış her yere!!!!!!!!"
ya da
"bu mendili niye yıkadın ne gereği var ki ne için kullanılıyor atayım mı ne ki bu kullanacak mısın"
der.
ama istisnasız her seferinde 30 dakika arayla 2. yıkamanın sonunda görünce bile az önce anlatmışımdır. ama asla hatırlamaz ve her seferinde ilk kez duyduğunu daha önce hiç söylemediğimi nereden bileceğini iddia eder!!!
daha önce kaç kere dedim demenden de hiç hoşlanmaz!! sen ona en ufak bir kusur bile bulamazken asla hakkın yokken o sende açık arar sürekli.
tabi ablam da asla demez nazlı söylemişti diye. ya hatırlamaz ya anneciğinin gözünde sanki yetmezmiş gibi bir kez daha ah benim akıllı bilinçli mantıklı kızım olsun diye söylemez.
ama bana her sorduğunda bu bez ne diye ve ben her anlattığımda beni hiç takdir etmedi; iyi fikir aferim falan demedi. he deyip geçti.
o kadar önemisizim ki gözünde hatırlamaya dahi layık görmüyor.
bir türlü de sadede gelemez;
böyle diyor nazlı bez gibiymiş mendil gibiymiş peçete gibiymiş?!
böyle bir şey varmış ablan diyor.
çamaşırın içine atıyormuşsun hiç bir şeyin rengi birbirine geçmiyormuş!!!!!!!!!
hayretler hayretler içinde! yeni öğrenmiş ilk defa duymuş ve benim bunu bilmeme assssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssla imkan yok hatta ben anlayamamışımdır 5 kere falan anlatmak lazım!!!!!!!!!!!!!!!
o renk koruyucu mendilleri keşfedip ablama tavsiye eden ben, senelerdir kullanan ben.
her her yıkamada, hatta üstüste 2. defa çalışmış olsa bile makine her gördüğünde sepetin dibinde şaşıran da annem!
istisnasız her gördüğünde üstüne atlayıp bir aceleyle, oh nazlı'nın bir kusurunu yakaladım diye sevinerek hemen eleştiri oklarını yöneltiyor;
"kağıt mendil unutmuşsun cebinde, iyi parçalanıp yapışmamış her yere!!!!!!!!"
ya da
"bu mendili niye yıkadın ne gereği var ki ne için kullanılıyor atayım mı ne ki bu kullanacak mısın"
der.
ama istisnasız her seferinde 30 dakika arayla 2. yıkamanın sonunda görünce bile az önce anlatmışımdır. ama asla hatırlamaz ve her seferinde ilk kez duyduğunu daha önce hiç söylemediğimi nereden bileceğini iddia eder!!!
daha önce kaç kere dedim demenden de hiç hoşlanmaz!! sen ona en ufak bir kusur bile bulamazken asla hakkın yokken o sende açık arar sürekli.
tabi ablam da asla demez nazlı söylemişti diye. ya hatırlamaz ya anneciğinin gözünde sanki yetmezmiş gibi bir kez daha ah benim akıllı bilinçli mantıklı kızım olsun diye söylemez.
ama bana her sorduğunda bu bez ne diye ve ben her anlattığımda beni hiç takdir etmedi; iyi fikir aferim falan demedi. he deyip geçti.
o kadar önemisizim ki gözünde hatırlamaya dahi layık görmüyor.
bütün anlama kıtlığı çekenler beni mi buluyor acaba?
annem benim telefon numaramı arkasaşlarına vermiş, ben kendi telefonumla çok ilgilenmiyorum kızımınkinden arayın diye.
tamam da olur olmaz zamanda zar zar arıyorlar! bir de bir türlü anlamıyorlar!
geçende öğleye doğru defalarca aramışlar, daha da öğlen arasında arıyorlar!!
açtım kadriye teyze dersteydim açamadım diyorum. o kadar hantal bir beyin ki demek;
kız sen daha mezun olamadın mı diyor!
öğretmenim ya öğretmen! ders dediğim o!!
ee niye açmıyorsun???????????
7 senedir falan derste telefonla oynamanın yasak olduğunu anlayamayan annemden sonra bir de eski emekli arkadaşlarına mı baştan anlatacağım? galiba annem sadece anlamadığından ya da unuttuğundan değil, telefonla konuşurken falan yakalanayım da müdüre kovulayım diye! hatta şöyle iyice bir azarlayarak rezil rüsva ederek ve hatta da öğretmenlik yapmamı engelleyerek, men ederek bir kovsalar da ben de bütün gün evde kendimi bir tavana çarptırsam bir de yere temizlik yapsam gün boyu! hatta hızımı alamayıp komşuların evlerini temizlesem yazzık bütün gün çalışıp yoruluyorlar!!!!
anlatsam da anlamıyor kadın. e verde anneni konuşayım artık!!!
teyzecim ben işteyim annem evde!!!
?????????????????????????? bunda anlayamayacak ne var acaba 2. kere soruyor annen yanında değil mi ki diye?
kapatıyor başka biri arıyor!
hadi ona da baştan anlat. bir türlü beyinlerine girmiyor, ısrarla bir o bir öbürü bir öteki arıyor ve her seferinde baştan anlattırıyorlar!
yahu yanyana değil misiniz işte kimse kimsenin konuşmasından anlamıyor mu biri diğerine söylemiyor mu?
daha da öğleden sonra derste de çalmaya devam ediyor ısrarla!!!
teyzecim evden arayın siz beni arıyorsunuz diyorum, sen kimsin diyor yaa???????? ya 5 dakika önce konuştuk ya kızıyım ben? büyük kızı mı evli olan? hayır teyzecim ben nazlı daha az önce konuştuk ya! e anneni ver bari!!
ben ev numarasını vereyim siz bilmiyorsunuz oradan arayın diyorum, kayıtlı olmayan numaradan nasıl aranacağını bilmedikleri için bana telefonda tarif ettiriyorlar!!!!!!1 telefonda anlattıran teyze başka bir teyzeye tarif ediyor hemde!!
kulaktan kulağa oyunu sanki!!!
vazgeçip ben annemi arayayım sizi arasın diyorum. ben aradım ama açmıyor diyor!!!
daha baştan mı anlatacam ya sen beni arıyooooooooooooooooooooooooooon!!!
annemin anlaması da ayrı dert, çünkü bir başlarsa konuşmaya susmuyor, dinlemiyor seni. telefonfa bile bana perdeler ve halılar erken gel diyor yaa!!!
evet gene perdelere ve halılara kafayı taktı.
mesela demiyor ki benim kızcağızım bütün gün yoruluyor neden yapsın da yorulsun yıpransın, ya hastalanırsa ya sakatlanırsa. asla aklına dahi gelmiyor.
ama mesela komşularımızı çok düşünüyor böyle!!!!!!!!!!11 o kadar düşünceli o kadar merhametli bir insan ki!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! komşularımız ne kadar çok çalışıp bütün gün yoruluyormuş, yazıkmış.
nasıl acıyorsa ve nasıl 1 dakika bile sürmeyen bir asansör konuşmasında falan bir punduna getiriyorsa hemen beni öne sürüyor; nazlı yapsın nazlı yapar nazlı yardım eder!!
tabi ki karşılığında onlar da bana yardım etmeyecek!
hatta bir teşekkür bir iltifat bir güleryüz bile göstermeyecek! hatta hatta arkamdan konuşacak! yaşamadım mı bunu??????????????
annem benim telefon numaramı arkasaşlarına vermiş, ben kendi telefonumla çok ilgilenmiyorum kızımınkinden arayın diye.
tamam da olur olmaz zamanda zar zar arıyorlar! bir de bir türlü anlamıyorlar!
geçende öğleye doğru defalarca aramışlar, daha da öğlen arasında arıyorlar!!
açtım kadriye teyze dersteydim açamadım diyorum. o kadar hantal bir beyin ki demek;
kız sen daha mezun olamadın mı diyor!
öğretmenim ya öğretmen! ders dediğim o!!
ee niye açmıyorsun???????????
7 senedir falan derste telefonla oynamanın yasak olduğunu anlayamayan annemden sonra bir de eski emekli arkadaşlarına mı baştan anlatacağım? galiba annem sadece anlamadığından ya da unuttuğundan değil, telefonla konuşurken falan yakalanayım da müdüre kovulayım diye! hatta şöyle iyice bir azarlayarak rezil rüsva ederek ve hatta da öğretmenlik yapmamı engelleyerek, men ederek bir kovsalar da ben de bütün gün evde kendimi bir tavana çarptırsam bir de yere temizlik yapsam gün boyu! hatta hızımı alamayıp komşuların evlerini temizlesem yazzık bütün gün çalışıp yoruluyorlar!!!!
anlatsam da anlamıyor kadın. e verde anneni konuşayım artık!!!
teyzecim ben işteyim annem evde!!!
?????????????????????????? bunda anlayamayacak ne var acaba 2. kere soruyor annen yanında değil mi ki diye?
kapatıyor başka biri arıyor!
hadi ona da baştan anlat. bir türlü beyinlerine girmiyor, ısrarla bir o bir öbürü bir öteki arıyor ve her seferinde baştan anlattırıyorlar!
yahu yanyana değil misiniz işte kimse kimsenin konuşmasından anlamıyor mu biri diğerine söylemiyor mu?
daha da öğleden sonra derste de çalmaya devam ediyor ısrarla!!!
teyzecim evden arayın siz beni arıyorsunuz diyorum, sen kimsin diyor yaa???????? ya 5 dakika önce konuştuk ya kızıyım ben? büyük kızı mı evli olan? hayır teyzecim ben nazlı daha az önce konuştuk ya! e anneni ver bari!!
ben ev numarasını vereyim siz bilmiyorsunuz oradan arayın diyorum, kayıtlı olmayan numaradan nasıl aranacağını bilmedikleri için bana telefonda tarif ettiriyorlar!!!!!!1 telefonda anlattıran teyze başka bir teyzeye tarif ediyor hemde!!
kulaktan kulağa oyunu sanki!!!
vazgeçip ben annemi arayayım sizi arasın diyorum. ben aradım ama açmıyor diyor!!!
daha baştan mı anlatacam ya sen beni arıyooooooooooooooooooooooooooon!!!
annemin anlaması da ayrı dert, çünkü bir başlarsa konuşmaya susmuyor, dinlemiyor seni. telefonfa bile bana perdeler ve halılar erken gel diyor yaa!!!
evet gene perdelere ve halılara kafayı taktı.
mesela demiyor ki benim kızcağızım bütün gün yoruluyor neden yapsın da yorulsun yıpransın, ya hastalanırsa ya sakatlanırsa. asla aklına dahi gelmiyor.
ama mesela komşularımızı çok düşünüyor böyle!!!!!!!!!!11 o kadar düşünceli o kadar merhametli bir insan ki!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! komşularımız ne kadar çok çalışıp bütün gün yoruluyormuş, yazıkmış.
nasıl acıyorsa ve nasıl 1 dakika bile sürmeyen bir asansör konuşmasında falan bir punduna getiriyorsa hemen beni öne sürüyor; nazlı yapsın nazlı yapar nazlı yardım eder!!
tabi ki karşılığında onlar da bana yardım etmeyecek!
hatta bir teşekkür bir iltifat bir güleryüz bile göstermeyecek! hatta hatta arkamdan konuşacak! yaşamadım mı bunu??????????????
10.11.2018
annemin espri anlayışı
annem akşam balkonda sigara içiyordu, içeri bir neşe bir enerjiyle sesleniyor;
nazlı koş koş!!!!!!!!!!!!!!
nazlıııııııııııııııı koş koş!!!!!!!!!!!1
nazlıııııııı koş ay çok komiiiiiiiiik!
annem bir şeyi komik mi buldu???????? garip! çünkü asla komik bulmaz. ne cem yılmaz'ı ne ata demirer'i ne beyaz'ı ne güldür güldür gibi komedi şovlarını ve ya filmlerini, dizilerini, tolga çevik'i ne bileyim daha ne kadar komik görülen kim ve ne varsa komik bulmaz! yabancı komedi dizilerini de asla anlamaz, hele bol göndermeli, imalı falansa asla anlayamıyor! herhangi bir tv şovuna göz atarken diyelim o ses, yaşanan komik bir diyalogu komik bulmaz, bulamaz, anlamıyor.
herkesin komik bulduğu şeylere boş gözlerle bakıp hatta sinirlenir nesi komik bunun? komik değil ki!
hatta haklı olduğundan öylesine emin ki espriyi anlatsan da anlamaz komikmiş demez aksini savunur! sinirlenir! çok gülen insanlardan nefret eder söylenir eleştirir!
kendi anlayınca bir anlam veremeyince herkesin öyle olması gerektiğinden de emindir. mesela kendi gülmemiş de ben gülmüşsem düşmanca bakışlar atar. anneme göre kendisi aşşşırı zeki olduğu için hiç bir şey komik gelmiyor ve gülen insanlar geri zekalı beyinsiz ya da oruspu ruhlu!
kimsenin anlamadığı garip şeyleri kendince komik bulmuşluğu var ama şimdi anlatması zor çünkü çok da nadirdir. ve kendi komik bulmuşsa bir şeyi başkasının komik görememesine anlam veremez ve kendisi gibi üstün bir zekaya sahip olmadığın için anlayamadığına karar verir. ve zekasıyla övünmeye başlar!
zekası üstün hafızası fil gibi ama nerdeyse 5-6 yıldır otomatik kapıları olan sitemizin bahçe ve bina kapılarını açmayı hatırlamakta zorlanıyor! neyi nereye tutacaktı hatırlayamıyor ama senden hele benden benden ooooooooooooooof milyarlarca kat daha zeki!
hatta bir gün birisine övünürken aslında eskiden doktor-cerrah olmak istediğini söylüyordu o kkadar zekiymiş, çalışkan ve başarılıymış. niye olmadınız diye soru alınca da en masum hallerini takınıp rol keserek beni işaret ediyor!
sanırsın beni 18 inde doğurmuş da eğitiim hayatına mani olmuşum!!! 30 yaşına kadar aklın neredeydi? hani sanki ben de ilk çocuğuyum!
okuyaydın uzmanlıktan sonra evlenir yapardın çocuk, zaten bizi doğurana kadarki yaşta çoktan olurdun doktor aklın neredeydi?
neyse beni balkona çağırıyor bir neşe bir enerji koşacakmışım bir de yoksa kaçıracakmışım!!!!!!!
ben de o sırada dişimi fırçalıyorum istesem de koşamam yani ama ısrarla beni çağırıyor kaçırmayayımmış. sanki mahalleye Tarkan gelmiş de onu kaçıracağım???
ne var ki bu kadar diye gittim, acele et acele koş koş bak!!!
aman karşı binadan bir çift perdeler ve ışıklar açıkken öpüşüyormuş!!! ee bu çok komikmiş! katıla katıla gülüyor?
iki insanın yada karı-kocanın öpüşmesi niye komik ki? niye evleniyorlar sonuçta? rahat ve yasal düzenli seks için aynı zamanda?
---------
başka bir zaman da mesela, adamın biri bahçe duvarına işiyormuş, götü de açıkmış gülerek beni çağırıyordu ısrarla; bakacakmışım!!!!!!!!!!???????????? harika bir manzara sanki adamın tekinin kıllı götü?
ama anneme göre çok çok inanılmaz komik!!! kaçırmışım komediyi?
tiksinç değil mi yani sokağa işeyecek kadar tuhaf bir herifin götünü izlemek istemek?
nazlı koş koş!!!!!!!!!!!!!!
nazlıııııııııııııııı koş koş!!!!!!!!!!!1
nazlıııııııı koş ay çok komiiiiiiiiik!
annem bir şeyi komik mi buldu???????? garip! çünkü asla komik bulmaz. ne cem yılmaz'ı ne ata demirer'i ne beyaz'ı ne güldür güldür gibi komedi şovlarını ve ya filmlerini, dizilerini, tolga çevik'i ne bileyim daha ne kadar komik görülen kim ve ne varsa komik bulmaz! yabancı komedi dizilerini de asla anlamaz, hele bol göndermeli, imalı falansa asla anlayamıyor! herhangi bir tv şovuna göz atarken diyelim o ses, yaşanan komik bir diyalogu komik bulmaz, bulamaz, anlamıyor.
herkesin komik bulduğu şeylere boş gözlerle bakıp hatta sinirlenir nesi komik bunun? komik değil ki!
hatta haklı olduğundan öylesine emin ki espriyi anlatsan da anlamaz komikmiş demez aksini savunur! sinirlenir! çok gülen insanlardan nefret eder söylenir eleştirir!
kendi anlayınca bir anlam veremeyince herkesin öyle olması gerektiğinden de emindir. mesela kendi gülmemiş de ben gülmüşsem düşmanca bakışlar atar. anneme göre kendisi aşşşırı zeki olduğu için hiç bir şey komik gelmiyor ve gülen insanlar geri zekalı beyinsiz ya da oruspu ruhlu!
kimsenin anlamadığı garip şeyleri kendince komik bulmuşluğu var ama şimdi anlatması zor çünkü çok da nadirdir. ve kendi komik bulmuşsa bir şeyi başkasının komik görememesine anlam veremez ve kendisi gibi üstün bir zekaya sahip olmadığın için anlayamadığına karar verir. ve zekasıyla övünmeye başlar!
zekası üstün hafızası fil gibi ama nerdeyse 5-6 yıldır otomatik kapıları olan sitemizin bahçe ve bina kapılarını açmayı hatırlamakta zorlanıyor! neyi nereye tutacaktı hatırlayamıyor ama senden hele benden benden ooooooooooooooof milyarlarca kat daha zeki!
hatta bir gün birisine övünürken aslında eskiden doktor-cerrah olmak istediğini söylüyordu o kkadar zekiymiş, çalışkan ve başarılıymış. niye olmadınız diye soru alınca da en masum hallerini takınıp rol keserek beni işaret ediyor!
sanırsın beni 18 inde doğurmuş da eğitiim hayatına mani olmuşum!!! 30 yaşına kadar aklın neredeydi? hani sanki ben de ilk çocuğuyum!
okuyaydın uzmanlıktan sonra evlenir yapardın çocuk, zaten bizi doğurana kadarki yaşta çoktan olurdun doktor aklın neredeydi?
neyse beni balkona çağırıyor bir neşe bir enerji koşacakmışım bir de yoksa kaçıracakmışım!!!!!!!
ben de o sırada dişimi fırçalıyorum istesem de koşamam yani ama ısrarla beni çağırıyor kaçırmayayımmış. sanki mahalleye Tarkan gelmiş de onu kaçıracağım???
ne var ki bu kadar diye gittim, acele et acele koş koş bak!!!
aman karşı binadan bir çift perdeler ve ışıklar açıkken öpüşüyormuş!!! ee bu çok komikmiş! katıla katıla gülüyor?
iki insanın yada karı-kocanın öpüşmesi niye komik ki? niye evleniyorlar sonuçta? rahat ve yasal düzenli seks için aynı zamanda?
---------
başka bir zaman da mesela, adamın biri bahçe duvarına işiyormuş, götü de açıkmış gülerek beni çağırıyordu ısrarla; bakacakmışım!!!!!!!!!!???????????? harika bir manzara sanki adamın tekinin kıllı götü?
ama anneme göre çok çok inanılmaz komik!!! kaçırmışım komediyi?
tiksinç değil mi yani sokağa işeyecek kadar tuhaf bir herifin götünü izlemek istemek?
adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı adam evde yalnız kaldı
geçen hafta bir komşumuz 40 yıllık karısını kanserden kaybetti. başsağlığına falan gittik.
ama annem o kadar iyi bir insan ki her gün dilinden düşürmüyor!
sabahtan akşama kadar sanki bu insanları çooookkkk seviyormuş gibi anılarını anlatıyor. çok samimi falan da değildik hani yani.
bir gün şöyle görmüş bir gün böyle demişmiş.
ballandıra ballandıra uzun ve tekrarlı elbette anlatıp duruyor.
hatta yetmiyor sabah kahvaltıda aralıksız konuşurken anlattığı ve akşamları televizyon ya da dizi izlerken hele de ben merakla zevkle falan izliyorsam her zaman sabote etmeye çalışır gibi daha da çok konuşmak anlatmak ister sürekli önümü, görüşümü kapatarak konuşur, aynen öyle devam ediyor.
yetmiyor bir de beni işteyken arıyor gene bunları anlatmak için!!!
bir haftadır sabah akşam aynı şeyleri dinliyorum zaten yeter bari işteyken başka şeyler duyayım dinleyeyim düşüneyim!!
zaten sürekli kafamın içinde carcarcar! hayatımı işgal ediyor. yetmiyor işteyken hatta uykudayken de işgal et beynimi ya!!
sonra geçen akşamda adama acımaya başladı. çok merhametli çok vicdanlı çok düşünceli iyilik sever ve fedakardır ya!!
akşamları evde yalnız kalmış adam bunca yıl sonra diye diye bitiremedi.
e 4 çocuğu var bir zahmet yalnız bırakmasınlar!! boy boy çocuk torun!
buna da bahanesi hazır annemin aman herkes kendi işinde gücünde!
serap kalır yanında diyorum aman evli barklı o kocasına koşar diyor. oğlu mete kalır diyorum aman o hanımköylüdür karısına koşmuştur. küçük ikizler ceren ile beren kalır diyorum aman diyor onlar da okullarına gidecek! kardeşleri yeğenleri vardır diyorum buna da hazır cevabı herkesin kendi hayatı varmış!! eee olacak tabi.
ama adam bunca yıl sonra evde yalnız kaldı. diyor illa.
arkadaşı komusu vardır diyorum yok illa adam evde yalnız üzülüyor!
e elbet tek kalacak ve elbet üzülecek alışır zamanla. zaman geçmek bilmezmiş. alışır zamanla koca adam diyorum çok üzülüyor anneciğim çünkü bir melek!
ay sanırsın aşık adama! ay git yanına bari yalnız kalmasın!!!!!!!!
adam evde yalnız kaldı deyip duruyor her lafın arasında beynim şişti.
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
ooooooooooooooff anladık ya anladık evde yalnız kalakalmış adam!!!!!!!1 napalım yanına mı taşınalım da yalnız kalmasın??????????????
arayıp soralım diyor. yeter kaç kere başsağlığı diledik, yemeğe, 7sine gittik!! arayalım soralım!
ay sen ara sor madem bu kadar çok seviyorsun!! senin akranın sonuçta!!!
aramaz tabi. işine gelmez. çok harika müthiş bir iyilik meleği olduğu için 60 kaç yaşındaki adamı kendine değil de bana düşünüyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
açıkça söylemiyor tabi, biz amerikalı avrupalı mıyız herşeyi açık ve net dürüstçe konuşalım. onun yerine aynı şeyleri milyonlarca kez konuşup imalarla acındırmalarla laflar sokup beynine işleyerek halledelm.
sen milyon kez adamı acındırınca 65 yaşındaki adamı koca diye mi alacam sanıyorsun. ha sonra diyelim enayisin yuttun, dönüp der ki morukla evlendin! e sen yol yaptın sen istedin. yooo ben hiç öyle bir şey demedim diye pişkince inkar eder hatta daha da pişkinliği ele alıp kafana silah mı dayadık der ve seni sular durur!!
annemin bu mantıksız acımalarının bedelini hep ben öderim! kendi yayar poposunu izler ve anca eleştirir anca şikayet eder!
acıdığı için eve aldığı ölmek üzere olan kedi, acıdı diye onun bunun yatalak kocasını sırtlamamı istemesi, kendi acıdı diye onun bunun evini temizlememi beklemesi, çok yorgunlarmiş işten gelince komşucuklarımız hemen koşup ellerindeki poşetleri alacağım mesela ama ben asla yorgun olamam ve bu poşetlerini taşıyacaklarımın hepsi benden genç benden dinç!
ama annem o kadar iyi bir insan ki her gün dilinden düşürmüyor!
sabahtan akşama kadar sanki bu insanları çooookkkk seviyormuş gibi anılarını anlatıyor. çok samimi falan da değildik hani yani.
bir gün şöyle görmüş bir gün böyle demişmiş.
ballandıra ballandıra uzun ve tekrarlı elbette anlatıp duruyor.
hatta yetmiyor sabah kahvaltıda aralıksız konuşurken anlattığı ve akşamları televizyon ya da dizi izlerken hele de ben merakla zevkle falan izliyorsam her zaman sabote etmeye çalışır gibi daha da çok konuşmak anlatmak ister sürekli önümü, görüşümü kapatarak konuşur, aynen öyle devam ediyor.
yetmiyor bir de beni işteyken arıyor gene bunları anlatmak için!!!
bir haftadır sabah akşam aynı şeyleri dinliyorum zaten yeter bari işteyken başka şeyler duyayım dinleyeyim düşüneyim!!
zaten sürekli kafamın içinde carcarcar! hayatımı işgal ediyor. yetmiyor işteyken hatta uykudayken de işgal et beynimi ya!!
sonra geçen akşamda adama acımaya başladı. çok merhametli çok vicdanlı çok düşünceli iyilik sever ve fedakardır ya!!
akşamları evde yalnız kalmış adam bunca yıl sonra diye diye bitiremedi.
e 4 çocuğu var bir zahmet yalnız bırakmasınlar!! boy boy çocuk torun!
buna da bahanesi hazır annemin aman herkes kendi işinde gücünde!
serap kalır yanında diyorum aman evli barklı o kocasına koşar diyor. oğlu mete kalır diyorum aman o hanımköylüdür karısına koşmuştur. küçük ikizler ceren ile beren kalır diyorum aman diyor onlar da okullarına gidecek! kardeşleri yeğenleri vardır diyorum buna da hazır cevabı herkesin kendi hayatı varmış!! eee olacak tabi.
ama adam bunca yıl sonra evde yalnız kaldı. diyor illa.
arkadaşı komusu vardır diyorum yok illa adam evde yalnız üzülüyor!
e elbet tek kalacak ve elbet üzülecek alışır zamanla. zaman geçmek bilmezmiş. alışır zamanla koca adam diyorum çok üzülüyor anneciğim çünkü bir melek!
ay sanırsın aşık adama! ay git yanına bari yalnız kalmasın!!!!!!!!
adam evde yalnız kaldı deyip duruyor her lafın arasında beynim şişti.
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
adam evde yalnız kaldı
ooooooooooooooff anladık ya anladık evde yalnız kalakalmış adam!!!!!!!1 napalım yanına mı taşınalım da yalnız kalmasın??????????????
arayıp soralım diyor. yeter kaç kere başsağlığı diledik, yemeğe, 7sine gittik!! arayalım soralım!
ay sen ara sor madem bu kadar çok seviyorsun!! senin akranın sonuçta!!!
aramaz tabi. işine gelmez. çok harika müthiş bir iyilik meleği olduğu için 60 kaç yaşındaki adamı kendine değil de bana düşünüyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
açıkça söylemiyor tabi, biz amerikalı avrupalı mıyız herşeyi açık ve net dürüstçe konuşalım. onun yerine aynı şeyleri milyonlarca kez konuşup imalarla acındırmalarla laflar sokup beynine işleyerek halledelm.
sen milyon kez adamı acındırınca 65 yaşındaki adamı koca diye mi alacam sanıyorsun. ha sonra diyelim enayisin yuttun, dönüp der ki morukla evlendin! e sen yol yaptın sen istedin. yooo ben hiç öyle bir şey demedim diye pişkince inkar eder hatta daha da pişkinliği ele alıp kafana silah mı dayadık der ve seni sular durur!!
annemin bu mantıksız acımalarının bedelini hep ben öderim! kendi yayar poposunu izler ve anca eleştirir anca şikayet eder!
acıdığı için eve aldığı ölmek üzere olan kedi, acıdı diye onun bunun yatalak kocasını sırtlamamı istemesi, kendi acıdı diye onun bunun evini temizlememi beklemesi, çok yorgunlarmiş işten gelince komşucuklarımız hemen koşup ellerindeki poşetleri alacağım mesela ama ben asla yorgun olamam ve bu poşetlerini taşıyacaklarımın hepsi benden genç benden dinç!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)