6.06.2017

makineler - aşırı mantık - nazlı'yı kim takar- çelişkiler -ikilemler -çifte standartlar -çocukluk travmaları - rol kesme -

aşırı mantık!!

15 yıldır kullandığımız bulaşık makinesi aniden bozuldu. servise haber verdim. kim verecek benden başka. tabi anneme kalsa servis geleceği için işe gitmeyyeim en iyisi ayrılayım!!! tabi bunu 

örtük biçimlerde söylüyor. hiç zamanım olmuyormuş da hiç evle ilgilenmiyormuşum da hiç kendiyle ilgilenmiyormuşum da bu iş ne gereksizmiş de boşuna yoruluyormuşum da dandikmiş 

boktanmış da!!
sanırsın kendi hiiiç çalışmamış!!
senelerce biz büyürken çalışmayan kadınlar hakkında neler söyledi, ne kadara aşağıladı, yeni hakaretler tabirler bile üretti. 
senelerce ben iş bulamazken, atanmamışken dırdırdırıdırı başımın etini yedi! kendi olsa hemen atanırmış, işe almak isteyenler kapıda sıra olurmuş!!

ama işte her an elinin altında emir verip azarlayabileceği, sürekli bişeyler isteyip yaptırtabileceği, istediği gibi konuşup deşarj olabileceği biri olsun istiyor!!!  senin hayatın geleceğin kimin 

umrunda? nasılsa evli değilim nasılsa arkamda beni kollayacak bıyıklı ordusu yok (erkek akrabalar), istediği gibi davranır!!

hem işsizsin diye eleştirir dırdır eder hem bulursun şikayet. hem hiç arkadaşın yok der kendini över: tüm mahalle anneme hayranmış!!!! erkekler aşıkmış kızlar ya hayran ya da kıskanırmış!! 

başlar geçmişini abartarak anlatıp böbürlenmeye!!! seni küçük görmeye!
arkadaş edinirsin gene eleştirir???

bulaşık makinesinden nereye geldim gene!!! napayım annem aşırı çelişkiler uzmanı! 
değişimden nefffffrererererererereettttttttt eder! seneler evvel çamaşır makinesi bozulmuştu, inat etti ne gerçekten tamir ettirdi ne yenisini aldı. benim zorunla servisi çağırmıştım; zul 

geliyormuş! yahu telefon eden ben, adamlara anlatan ben, zaman belirleyen, gelmezlerse arayan gene ben, gelince kapıları açan ben makinenin tepesinde duran gene ben: hanfendiye zul 

geliyormuş!!
tabi onu prensesler gibi yetiştirdikleri için!!!!!
bilmem ne parçaları zor bulunurmuş uzun işmiş tamiri, eskimişti makine çünkü. ama annem kabul etmez! 40 yıllık değilse eski değildir, herşeye yeni aldııık hatırlıyorum der!! ama üstünden 20 

sene geçmiştir!!
nasıl olduysa da o çamaşır makinasını andıysa artık hayret!! hem teknolojiden makinelerden nefret eder!!!
"zor tamir olur eskimiş" denmesine o kadar bozuldu, içerledi ki; hem vazgeçti tamirden, ya bir denesinler!! hayır asla!! hem günler haftalar aylarca hatta yıllarca dırdır etti, servis elemanına 

düşman oldu!!! evet aşırı mantıklıdır da kendisi!!!
inat etti değiştirmedi de. böyle bir küsmesi bir inadı var. değişime katlanamıyor aslında ondan da. uğraşamazmış!!! sanırsın kendi uğraşıyor? makineyi seçecen taksit ödeyecen, servisi 

bekleyen arayan ben, çamaşırları yıkayan hep ben? sen neyle uğraşıyorsun ki?? o zaman kredi kartımız da yoktu inadında çıkarttırmadı, hatta maaş çekmek için kart bile çıkarttırmadı inattan. 

ama maaş kuyruğundan, beklemekten kalabalıktan sürekli şikayet edip insanlara burun kıvırıp aksilik etmeye bayılır!! 
nuh dedi peygamber demedi; assssla bir daha almayacakmış makine!! hemencik bozuluyormuş daha yepyeniymiş!! 20 yıllık!!!!!
ee senelerce çamaşırı elde yıkadık. çoğunu da ayağı beli bilmem neresi ağrıyor diye bana yıktı ama tabi ki dırdır eleştiri  şikayet etmeden duramadı!! bundan haz duyuyor: bana işkence!!
3 sene inat etti almadı makine tamire de göndermedi; elde yıkadık köylü kadınları gibi. nasılsa çalışmıyormuşum bir işe yarayımmış bir de utanmadan!! yavrum sen yorulma der ablacığım 

olsa.

sonunda ben de pes ettim, ben de inat ettim ve çamaşır yıkamayı bıraktım. nasılsa kölesi yıkıyor diye rahat rahat hiç acımadan aman nazlı yorulmasın diye zerre düşünmeden dağ gibi yığardı 

çamaşırı. ben bırakınca da kavga kıyamet! kendisi yaşlanıyormuş da hastaymış da kendi mi yıkayacakmış?
bu çağda imkanın varken hani olmasa neyse dersin imkanın varken eziyet çekiyor çektiriyorsun. sırf değişiklikten korkması teknolojiden korkmasından. uğraşamazmış şimdi.
sen mi uğraşıyorsun ki???? televizyon ve ocak hariç tüm aletler benden sorulur. zaten benim sorumluluğumda olduğu için rahaaat rahat şikayet ederdi!! 
çok aşırı zekiymiş hafızası aşırı kuvvetliymiş hemen herşeyi öğrenirmiş!! övünmeyi bilir ama dandik bir klimanın tuşuna basmayı öğrenemez.

eski evimiz sıcak oluyor diye ve vantiratör yetmiyor diye ve aslında konu komşuyla yarışmaktandır nasıl olduysa bir klima taktırmıştı odasına. ama sadece kıyamadığından değil korkuyor 

kumandayı ellemeye. eee her gece nasıl açılıyor kapanıyor anlatıyordum ama beceremeyip beni çağırıyordu!!!

yatmadan evvel açacam sonra gecenin bir vakti beni çağıırp kapattıırır. ee bir süre sonra serinlik kalmıyor ama açmaya korkuyor, ee beni çağırıyor açayım diye gecenin körü!!! sonra üşüdüm 

gel kapat!!!

böyle kıyamayıp her dediğini yapınca elini vermiş kolunu kaptırmışsın gibi olur tepeni attırıncaya kadar senin haklarına saygısızca tecavüz eder. sanırsın bebeğim. geceleri uyumayıp onun 

klima taleplerini yerine getireceğim!! çok yağarsan dediğini tepene çıkar. acımaz kızımın uykusu bölünmesin demez. aç kapa aç kapa!!
illa büyük kavga lazım. yumuşaklıktan anlamaz. sonra da sana aksisin terssin sinirlisin der. ama büyük bir zevkle tepeni attırır. bulduğu çözüm: o zaman beraber yatalım, öbür odadan kalkıp 

gelmen gerekmez.

tabi gece böbeğime diz geçirmek için harika bir yöntem!! 

o kadar deli yatar ki yıllarca alışmış yalnız yatmaya tabi. gecenin bir körü kolu bacağı olmadık yerlerine güm diye çarpar. ama canın acımışsa sinirlenmisen ödün kopmuşsa ve tepki verirsen 

senden kötüsü yoktur!!!!! bir kere bir mecburiyet olmuş beraber yatmıştık yatak çift kişilik ama minnacık kadın sığamıyor.
annem çam yarması değil yani. gerçi kendini zamanının orta boylusu buluyor ben kısaymışım mesela ama!!! 152 boyunda yaa! hangi amanın orta boylusu????? ben 163'ün beni beğenmiyor 

kısaymışım!!!
sanırsın ikidi selvi boylu basketçiydi de ben böyle kaldım. güzellik açıısından da kendine hayran olduğundan beni yeterince güzel bulmaz efem!!
annem de babam da kısa boylu ve ortalama vücut yapısı ve yüze sahip Türk insanı ama kendinden bir Adriana Lima çıkmasını bekliyor!!!! sarımsakla soğandan!!!

neyse o minnak kadın gece çift kişilik yatakta fır dönerek kol bacak savurarak deli gibi yatar. ödünün kopması bir yana dayak yersin resmen! söylersen uyarırsan dokunup çekersen: 

sebepsiz yere anneciğini uyandırmış hain evlatsın!!!
ablam da aynı aynı!!!!! kendilerine uyku o kadar tatlı geliyor ki başkasının hakları yok!! gözünü oyup eline verse gece hastaneye gitmeye kalkma, kör kalayım ben de napayım de kımıldama: 

ama sonra pişkin pişkin sana aman sen de kör kaldın derler mesela öyle bir kör bencillikleri var.

tabi ki tartışmalar havada uçuşuyor; baskın çıkmanın uzmanı olmuş; çünkü her anını gözetleyip kusurlarını hatalarını birbir kaydedip asla unutmaz ve köşeye sıkıştı mı kafana kakar; tavanın 

dibini yakıp mahvetmişi mesela, off cehennemlik evlat!!!! sanırsın elli kişiyle düzüşüp gelmişim!! sırf klimanın nasıl çalıştığını iyice bellememek için bu saçma kavgalar.
ya gece 5 kere kalkıp annemin klimasını açıp kapayacam ya beraber yatacağız gece bana çarpıp duracak ve asla fark etmeyecek sabah da kabul etmeyecek!!! 
tabi ki horlayı saymadım bile!!
minnacık kadın dünyayıı içine çekip bırakıyor adeta.
tabi ki gece tuvalete kalkmalarını saymadı daha!
muhakkak konuşur. ya git işte gideceksen tuvalete niye konuşup uyandırıyorsun? uyandırmıyormuş!!!!! 
uyandırdın! 
uyandırmadım sen beni uyandırdın!!!!!
kendi konuşacak gecenin körü ama ben cevap verirsem yada ödümü koparttın falan dersem kötüyüm ay sen beni uyandırdın nasıl uyuyacam şimdi!! ya sen tuvalete kalkarken konuşma 

uyandırıyorsun beniii!!! uyandırmıyorum!!!! sen beni uyandırıyorsun!!!

ufak küçük bencil bir çocuk gibi!!!!

klimayla ilgilenmeyi tamamen bıraktım. çalıştırma o zaman sonra fatura diyorsun! ama çok sıcak oluyormuş onun odası gece!! sanki benim ki serin oluyor!!

tüm talihsizlikler ve haksızlıklar kendine!! benim hayatım mükemmel oysa!! böyle bencil egoist ben merkezci kaprisli bir çocuk.

ben masraf olmasın, zaten atanamamışım 2. bir klimanın masrafı olmasın diye o hamam gibi odada vantiratörle idare ediyorum; annem benim odam o kadar sıcak olmuyor en sıcak kendi odası 

sanıyor. mesela bazen de kafayı yatağa takardı. hala da öyle. bi şey olur benim yatağıma uzanmıştır çok rahat eder ve aklında şöyle bir fikir gelişir: benim yatağım rahat değil ama nazlı'nınki 

çok rahat!!!
başlar dırdıra. ya da kafayı odaya takar. kendi odası çok gürültülüdür benimki çok sessizdir! başlar dırdıra. yatağı değiştirirsin odayı değiştirirsin. ilk anda memnun olur sonra değişim 

batmaya baişlar ve gene başlar dırdrıa!!!!
eski evde pek olmadı ama 10 yıldır yaşadığımız bu yeni evde odalarımızı kaç kere değiştik bilmiyorum. hiç memnun olmaz hep şikayet eder.
ona göre hep ben rahatım ve bu ona dokunuyor nedense. benim odam sessiz ve serin!!! değiştiririz bin zahmet bana tabi ki kendi kenarda izleyip bilmişlik taslar emir verir: bir süre sonra 

gene başlar şikayete.
e ben dedim sana sessiz değil aşaığıda yeni yetmelerin odası var diye.
hayıııır dememişim!!!
milyon kere dedim şikayet ettim komşuya bile indim oğullarını bir sustur diye. ama kendi başına gelmiyorsa haksızlık rahatsızlık gibi gelmediği için anneme hiiiiiiç aldırmamış benim uykusuz 

sinirli zamanlarıma şikayetlerime!!
aşırı hassas aşırı duyarlı işte hep ondan!!!

ha klimaya hala alışamadı. ona kalsa bebeğime bakar gibi gece 5 kere kalkıp açıp kapardım klimasını. tabi ben kendim kafama göre de kalkıp açıp kapayamam!! aaaaa uyandırmışııııııım!!!!!!! ay 

haksızlık bu!!!!!!
ben inat ettim: anneme göre dünyanın en kötü insanıyım: sen de öğrenemiyorsun hani aşırı zekiydin hafızan fil gibiydi hemmencik öğrenirdin benden daha zekiydin noldu? dandik bir klimayı 

mı öğrenemiyorsun diye kendi laflarıyla vurdum. 
bayılır övünmeye üstünlük taslamaya!! bir sürü tuş varmış nasıl bilecekmiş gözü görmüyormuş!!

hep de bahanesi gözüm görmüyor. ama ben desem gözün görmüyor kötü olurum aksini iddia eder!!!
zaten hepsine basmayacaksın ki, bir kere ayarlandı mı sadece aç-kapa tuşuna basacaksın: zaten o tuş da koskocaman ve turuncu!!

biliyorum klimaların saatli ayarı da var!!! ama o da kraliçe elizabete uymadı ki. kaç kere saatli bu ayarlanış dedim anlayamadı. kendi kendine duruyor ya biraz klima sonra geri çalışacak: gene 

dayanamıyor bana sesleniyor: bir de böyle sesinde bir sitem var ki komik.

vantilatör de ayıydı. kim açıp kapayacak ve ya tutulursam korkusu çünkü ben 2 kez tutulmuştum. ben odamkai vantilatörü bozuk olduğu için biraz fır dönerek kullaamıyordum bile: ama 

masraf olmasın diye idare ettim ama yarandım mı ben kötüyüm gene!! üstüme değil de dolaba sabitliyordum ve oraya çarpan rüzgarıyla yetiniyordum.

ama kraliçe hazretlerine yeter mi??? prensesler gibi büyütmüşler onu!! biz niye öyle büyümedik ya? neyse.


anneme kalsa geceleri uyumayıp anneciğimin klimasına adayacam kendimi; ama o kırk kere bölünmüş uykuyla da erkenden kalkıp iş yapacam: biraz fazla uyumuşsam: canı sıkılır oohooo 

uyku sefası der. anlatsan da sen bölüyorsun uykumu diye kabul etmez!! bölmüyormuş!! ya sen iki de bir seslenip klimayı ayarlatmıyor musun??? ne alakası varmış???!!! e uykumdan 

uyandırıyorsun kaç kere hemen geri dalamıyorum ki!! dal o zaman!!! o mu demiş dalma!!!!

evet böyle de pişkindir!!

kapımı kapattım, geceleri kalkmadım, gündüz de aynı kendi gibi söylenip eleştirip durdum ama tabi kendinin böyle yaptığını görmüyor ki ben kötü oluyorum. hani zekiydin çok hani şıp diye 

öğrenidin? bir klimanın tuşunu mu öğrenemedim. mecbur bırakınca anca öğrendi. hiç asla demez nazı'ya yazık!
hiç üzülmesin yorulmasın yıpranmasın demez: ona göre ben aşırı rahatımdır falan!!!

çamaşır makinesine dönersek. ben de kabahat. artık öyle toleranslı değilim. ne 3 sene elde çamaşır yıkarsın ki? tabi benim suçluluk duygumdan yararlanmaya bayılır ondan. mezun oldum 

ama atanamadım diye üzülüp suçluluk duyuyorum anneciğim de bundan fırsat bu fırsat yararlanıyordu: eğer istediği bir şey olmazsa, yapmamışsam ya da benim kendi yaptığım birşeyden 

memnun değilse hemen üstü örtülü eleştiriler başlar. önce kendi övünmeleriyle; kızım sana söylüyorum gelinim sen anla tarzı. sonra ablacığımın müthiş kariyeri ve evliliğiyle övünür. 
beni ne över birine ne kendi övünür: nasıl faydalanacak ben özgüvenli olursam????

deterjandan elimde alerji oldu o dönem ve geçmedi yani doktora gitmez zorunda kalmıştım. gerçi anneme göre her zaman sarımsak sürmek yeterdi! nefret eder doktora gitmekten hatta benim 

gitmemden de!! fobisi var aslında buna da!!!
hemen eleştiri okları: sarımsak sürsek yeterdi!!! anneme kalsa sivilce sorunuma da çözüm sarımsaktı!! e ben de çıkmam tenefüse, evden çıkmam, kimseyle konuşmam madem kokuyor diye 

düşünüyorum: eee sonra lap diye suratına der ki hiç arkadaşın yok ben çok popülerdim!!!

hah evet!!! üstü örtülü şekilde seni engeller alıkoyar bir şeyden. sonra sen yapamadım gidemedim edemedim dersen de pişkin pişkin yapaydın edeydin gideydin der: kafana silah mı 

dayadık!!!!

ya hayatımda 1 kere ve ilk defa pikniğe gidecektim lisede. ne yaptı etti engelledi. hep engellemek için uğraşırdır okul dışı aktiviteleri. yani ben inadımdan bir yol bulur gider yapardım: doğum 

günü gezi falan. 
anneme göre tamamen gereksizdi ve ilerde kocayla yapılırdı!!! kızkıza alışveriş ya da dedikodulu ortam da mı kocaya saklanacak??? kendisi bir robot olduğu için herkesi öyle sanır. ama 

sorsan çok popüler ve sosyaldir kendi!!!

sonra hem bazı şeyleri  engellemeyi başarmıştır çünkü; konusu açıldığı zaman pişkiin pişkin bana der ki sen de hiç sosyal değildin okulda!?????????????????????

hiç gitmezmişim kız arkadaşlarımla bir yere??!!!!
engellemek için neler eder halbuki!!! önce arkadaşlarımı kötüler, sonra yemezsem ortamı, tehlikeleri!! taciz tecavüz kaçırılma hırsızlık!! erkekleri kötüler mesela erkeklerden korkayım diye ki 

kımıldamayayım!!!! sonra da gayet pişkin ben çok sosyaldim sen değilsin!!!!

mesela küçükken babama düşmanlığından sırf onu değil tüm erkekleri eleştirip kötüleyen konuşmalarıyla büyüdük; sürekli konuşurdu tabi ki. zaten hem kendi kendini toplumdan 

sosyallikten çektiği hem bazen hor görüldüğü için uzak kalmıştık insanlardan. zaten küçükken de öyle pek etkinlik olmazdı. sonradan doğum günleri falan olmaya başladı da benim zorumla 

katılırdık. ben sosyalliğe çok hevesliydim ama annem cezalı gibi davranmaktan yanaydı, hoşnuttu adeta ve ablamsa zaten annesi kılıklı, robotumsu ruhsuz ve zaten anneciğinin küçük 

yalakası olduğu için o ne derse ona uyardı. bir arkadaşının doğum gününe gitmek istemezmisin, giderse memnun olur gitmezse ruhu duymazdı ablamın. hani arkadaşın sitemli davranır ya. 

ablam bunu anlamazdı hiç.

zaten bu imalı-mecazlı-ironik şeyleri anlayamaz ablamda anne gibi. hani birinin asıldığını, laf soktuğunu, sitemkar davrandığıı da.

ama sorsan benden zeki benden hassas benden mantıklı benden duygusallar!!!!

neyse işte yıllarca teyzemler dışında neredeyse kimseyle iletişimimiz olmazdı, sürekli de kötülerdei insanları özellikle de erkkeleri. sonra diyelim bir durum icap etti: kesin zorunluluktandır ve 

bir yere gitmek gerekti. diyelim annemin emekli öğretmen arkadaşlarıyla kalabalık bir buluşma.

ama sen yıllardır anne-ablaya alışmışsın; sadece 3 kişi olmaya! senede 2-3 kere de teyzen eniştenlere: ki oğulları bizden büyük olduğundan aşırı vakit geçirmezdik. oğlan çocukları ister 

istemez kızlardan üstün görülür daha çok hak tanınır: bunu asla kabul etmez açıkça söylemezler çünkü kendilerini modern zannederler ama kız-erkek ayrımı her zaman vardır!!

ee sen yabani etmişin kızı!! sadece anne ve abla görmüş, senede 2-3 teyze enişte, konu komşuyla mahalle arkadaşıyla, okul arkadaşıyla fazla zaman geçirmesini engellemişsin, kalabalık 

ortamlara sokmamış, etkinliklere göndermemişsin, evde kitap okutarak oyalamışsın ve üstelik sürekli kötü anılar, insanları eleştirerek kötüleyerek konuşmuşsun: ama senden bir anda çok 

kalabalık, çok hareketli, her yaştan ve cinsten insanın olduğu bir ortama çok iyi uyum sağlamasını istiyorsun!!

kendine de sorsan insan ruhundan en iyi o anlar!!

sen hemen uyum sağlayamaz hemen kaynaşamazsan lap diye sana azarlı eleştiriyi yapıştırır: ama tabi ki kimsenin fark etmeyeceği, anlamayacağı bir zamanı kollayıp yakalayarak. kendine laf 

ettirmek istemez asla!! aaa o çok gururludur ama yaa!!!!!

öğretmen hanımın kızları uyumsuz denmesin ve öğretmen hanım kızlarını azarlıyor da denmesin; senin kırılmanın ne önemi var kendinin iyi görünmesi uğruna!!! 

tabi bunları böyle anlamam yıllarımı aldı. ne anlatan ne anlayan ne destekleyen var. ne bilesin.

kenarda köşede tuvalette bilmem nerde yakalayıp yapıştırır lafı: ama uzaktan gören desin ki içinden: ayyy bak boşandı ama boşandığı kocasından olan evlatlarını ne kadar da seviyor - diye 

rol keserek davranışlarda: anlamaman imkansız çünkü adeta 2 annen var; biri dışarda başkaları varken anlayış ve sevgi abidesi rolünde biri de içerde sadece üçümüzken sürekli acımasızca 

eleştirip seni ezen aşağı gören engelleyen.

hatta bazen 1 dakika içinde değişir bu iki anne kişisi. diyelim apartmandan girdik birileriyle karşılaştık; neşeli (kendince ama yapay) ve süper anlayışlı ve bilinçli anne rolünde; asansöre 

beraber bindik ve diyelim komşular bizden 1 kat öce indi, bizde asansörde başbaşa kaldık: hooop diğer eleştirmen anne geri gelir!!!
dışarda sana canım cicim tatlım der, arkamızı dönüp eve girdiğimiz an azarlı bir laf gelir. ayakkabımı çıkarışım aşırı yanlış ve çirkindir ayyynı babam gibi!!

işte böyle seni kalabalıkta sosyallikten çekip ama kendi isteedi mi fırlatınca sana aynı döneklik gelsin bekler ve ona buna iyi görünerek senin kalbini rahaaat rahat kırar; ruhu duymaz, 

anlamaz, kabul etmez; e kendi çocuğuna istediği gibi davranamayacaksa niye yaptı, hem nasılsa onu savunacak kimse yok!!!

ablam hem hiç etkinlik sosyallik olmasa; film-tv izlemesek, müzik dinlemesek razı; aramaz, belki annemin tepkisini çekmemek için kendini alıştırmış yalakalığında: ya da aslında anası gibi 

robotumsu. ben arkadaşımın doğum gününe gitmek isterim mesela ama ablama olsa da oluuur olmasa da. bir çeşit vurdum duymaz. kendine bakmak, makyaj yapmak, eğlence, sosyallik 

olmazsa hiç aramaz, ihtiyaç duymaz. kapat bir odaya yüzyıl gıkı çıkmadan yaşar. hala öyle. eniştem olmasa ne yemeğe ne tatile çıkarlar ne de bir yere giderler. kendi ihityaç duymuyor ama 

birisi sürüklerse uyar; annem gibi inat etmez gitmem etmem yapmam diye kıramaz kimseyi. 

ve ilginçtir hemencecik uyum sağlayıverir. hiç yabancılık çekmez!! on yıl evden salmayın. bir anda İstiklal caddesine koyun. hiç bir şey olmamış gibi uyar ve kaldığı yerden devam eder. ne 

garipser ne uyumsuzluk çeker ne korkar ne kalabalık bulur. bukalemun. 

böyle biz 3 kız evde sosyallikten uzak yaşarız, annem sürekli kötüler insanları, bir yere gitmeni istemez, zar zor eve arkadaş getirirsin annesi izin verirse hani. ama alır seni 49 kişinin içine salar 

ve eğlenmeni ister. maymunsun ya eğlen ve eğlendir!!!

ablam anında uyum sağlardı, ama saniyeye bile ihtiyacı yok dediğim gibi. hemen eğlenmeye birileriyle konuşmaya başlar hatta arkadaş olur, oğlanın tekine de göz koyar. ben bir müddet 

alışmaya çalışırım, uzaktan incelerim kimle konuşulur diye. ama annem hemen beni uyumsuz ilan eder ve laf sokmak için fırsat kollar.

annem üçümüzün de kişilik özelliklerinin farklı olacağını anlayamadı. sorsan da kendinden iyi bilen yoktur insan psikolojisini!!! ablamın hemen uyum sağlamasına bayılır ama acele eve 

dönsek hiç itiraz etmemesine ve hiç bir şey olmamış gibi inziva hayatına adapte oluvermesine de. bir başına da memnun mutlu 10000 kişiyle de. 
bense zor alışmamla başıma iş açarım; anneme göre girişken olmamak suç! olacam sen engelliyon. anlamaz kabul etmez. böyle bir kölelik, denetimli serbestlik. annemin istediği anda isstediği 

kadar sosyal olacam!!!

bir de bu rol yaparak laf sokup beni kırmayı eve dönünce yapmaz; bekle değil mi bırak zamanı geçirsin, hayır ben istediğim zaman olacak duygusu hakim kontrolcü çünkü. diyelim 2-3 saatlik 

bir toplantı bu. daha tam bir kaç kişiyle konuşup alışmaya başlamışsındır; hop fırsat yakalayıp seni eleştirip hevesini kırar. acaba bilerek mi yapardı; hani çok alışmayayım da sonra gene 

istemeyeyim ablam istemez çünkü verirsen alır.

sonra sen zaten utangaçsın ve farkındasın, zaten yeni birin bulmuşun konuşacak cesareti; annen de kırınca hevesni tam adapte olacakken zorlanmaya başlarsın. oturduğu yerden sadece 

eleştirel gözle seni dikizlediğini, seni kendi zihninde sınava tabi tuttuğunu ve asla geçemeyeceğini bilirsin içten içe.
annem sürekli bizi gözlerdi. ama özellikle ben mimliyim tabi doğuştan kötü biri olduğum için: nazlı yapamaz nazlı edemez diye çoktan kararını vermiş ve bu yüzden yapmaı istemez ve sırf o 

sabit fikri kırılmasın değişmesin diye seni böyle yönlendirir.

ama sorsan asla sabit fikirli peşin hükümlü değildir!! külliyen yalan!!


ha tut ki ben ikna etmişim ve okul arkadaşımın evindeki doğum gününe gitmişiz hep beraber. zaten alışık olduğum insanlar var hep; zaten 5-7 kşşi ve benim alışmak için zamana ihtiyacım 

yok, zaten arkadaşız. ve hemen uyup gülmeye eğlenmeye başlamışız. insan demez mi içinden ha demek yabancı insanlara karşı daha utangaç bak arkadaşalrına hemen uyum sağladı: 

memnun olmaz mı?
hayır olmaz!!!!

sorsan hep aşırı mükemmelliyetçiliğindendir. hayır sabit fikirli değişime kapalı ve peşin hükümlü, üstelik tek istediği şey kendinin istediğinin olması!!


e ne güzel kızlarım eğleniyor mu diyecek!!! bana zaten en baştan kötülük ve kusur abidesi olarak baktığı için eleştirecek bir yan arayarak yaşıyor. niye.  e evlilikleri kötüye gidiyormuş, kendi 

de düşünmüş, zaten toplum kuralıdır ya ardarda çocuk yapıp çocuğun evliliği kurtaracağını zannetmek; e bir çocuk daha yapayım demiş. hem herkes demiş ki erkek olursa kocan eve 

bağlanır aile toparlanır evlilik kurtulur. ama işte çıka çıkaaaa ne  Nazlı çıkmışım!!!!! ıyyy gene mi kız!! eksik buuuu!! kız doğmam da evliliklerinin kurtulmayışı da benim suçum!!! tabi ki bunları 

hiç biri böyle açıklıkla dile getirilmez. Biz Türk'üz iyi iletişim kurmaz herşeyi konuşup çözmeyiz: onun yerine yanlış anlar suçlarız!!

neyse, ne yapsın beğenrisin, bir fırsatını kollayıp yine o anlayış ve sevgi dolu anne rolüne bürünerek laf sokacak benim hevesimi kaçırmak için!!
ya sen daha dün değil miydin uyum sağlayamadın, içe kapanıksın diye eleştiren senin öğretmenler toplantında!! e işte uyum sağlamış bu sefer! sevineceğine rahatsız oluyor!!!!!!
neymiş çok gülmüşüm!!!!!

önce uyumsuz, utangaç, içe kapanık, girişken olmamakla eleştirir sonra hemen alışıp gülüştüğün için!!! hayır buraya da kendi arkadaşına da alışamayıp utangaç olsan da gene uyumsuz 

diyecek aynı şekilde gelip!!!!

beni beğenmemeye karar vermiş çoktan; arayı bulur her zaman bir kusur.

yetmemişse hevesini kırmaya bu sahte güler yüzle çok gülüyorsun eleştirisi; oturduğu yerden sana ters ve sert ve yargılayıcı, beğenmeyen bakışlarını atarak hevesini kırmaya uğraşır!!!! 

hatta kimseye çaktırmadan kötü görünmeden: -tabi engelleyen, baskı yapan, azarlayan anne gibi görünmeyecek!!! - kaş göz eder; otur yerine sus der kaş gözüyle.

tabi bu zoraki buluşmaların bir de eve dönüşü var ve herrrrrr zaman da Nazlı'da eleştirecek birşey var. senin fark etmediğin detayları bile görüp kaydetmiş ve bir koz olarak beklemeye almıştır, 

vurmak için fırsat kollamaktadır.

ha ablamı da eleştirir, öyle demeseydin böyle etmeseydin oraya gitmeseydin diye ama esas vurgun bana. ablacığım aşırı hassasmış ondan!!

esas hassas olan hep bendim, ablam daha vurdum duymaz. onun için ne aşırı sosyallik ne inziva onu rahatsız ediyor. new yorkta da yaşar dağ başında 3 haneli köyde de. itiraz da etmez 

şikayet de etmez: yeter ki bir görevi yapması gereken 1-2 şey olsun. verirsen alır, almayı istemez. ihtiyaçlarını pek bilmez. verirsen fark eder geri çekersen alma demez. 

başka bir zorla götürdüğüm bir arkadaş doğum gününde de o zamanlar ilk defa adet görmeye başlamıştım; utanç ve endişe bir yana, aşırı sancı bir yana. gitmeyi çok istememe zor ikna 

etmeme rağmen sancımdan huzursuzdum, halsizdim. hemen eğlenmeye başlayamadım haliyle. ama durumu bilmesine rağmen anlayamadı.

kendi fikirlerine, hislerine, karar ve görüşlerine vb o kadar saplı kalmış bir insandır ki annem: senin başka bir insan olduğunu anlamayı görmeyi bırak ne kabul eder ne destek olur.

mesela ablam tam bir bukalemun maymun: aç kapa düğmesi olan bir robot gibi: eğlen bakayım Buket! eğlenir. Dur Buket yeter!! durur ve itiraz etmez.

hem sancı çektiğimi biliyor hem de bir çözüm aramıyor; çok mutlu olamam eğlenemem diye bir yandan memnun olurken halsizim diye beni eleştiriyor. kaşgöz ediyor. meğer o gün çok 

sevdiğim bir arkadaşım da adet günündeymiş ve sancı çekiyormuş, ona annesi sıcak bir şey iç hareket et iyi gelir demiş.
 ağrı kesici yasak!!! çekeceksin eşşek gibi bu laneti, nasıl doğum yapacaksın sen?? insanın orası ne kadar acıyor hatta yırtılıyor!! demelerle büyüyüp endişesiz ve rahat bir insan da 

olacaksın!!

e bana hiç de demedi böyle bir şey. ağrı kesici içilmez!!! hadi tamam ama tek önerisi evde dur yat!! esas mesele evde durmak! sonra hep evde durmak istersen ya da dışarıya uyum 

sağlayamazsan gene suçlusun ama!!!

şimdi sadece kendine odaklı ve tek kriteri kendi olduğundan çok sancım var demenin bir anlamı yok onun için. olur da saçma bir zamanda senin çok sancı çektiğine kendi karar verrse o 

başka: o zaman da gerek yoktan anlamaz.

arkadaşımın annesi mutfaktan bize sıcak ıhlamur çayı getirdi de içince rahatladımdı. ona da itirazı var!! kimin?? nenemin!! kimin olacak annemin yahu!! neden rakadaşlarından ayrı şey 

içiyorsun???!!!! herkes anlamış o zaman adetli olduğumu, hiç utanmamış mıyım????

hani normaldi doğaldı!!???? kendi onun bunun yanında Nazlı'nın kanaması var deyip beni utandırırken iyiydi ama!! mahalle bakkalından ped alacakken adama pişkin pişkin Nazlı'nın 

kanaması var diyor ben kıznca da normal-doğal diyor ama ben arkadaşlarıma ve onların babalarına da değil yani annelerine belli etmeyeceğim!!!!!?????? mahalle bakkalı bilecek de 

arkadaşımla annesi bilmeyecek!!!!

nerelere geldim gene klimaya dönem ben!!!!

haftalarca direndim de sonunda mecbur kaldı klimayı öğrenmeye. altı üstü kocaman turuncu bir tuşa basacak. hem öğrenemiyor hem makine bozulursa diye korkuyor hem kumanda 

çarparsa!! beni çarpmasında bir sakınca yok ama diyelim ki!!!!????? tabi her akşam sabrımı, vicdanımı sınamak için tekrar tekrar soruyor bu tuş muydu diye. 

çamaşır desen, alerjiden sonra bıraktım vazgeçtim. anneme kalsa bir kaşıntı için doktora gidilmez, sarımsak süreyimdi yeterdi!! dershanede de elimi saklar uzak bir köşede otururum, 

yaklaşmam kimseye!!!!! (sonra dönüp dolaşıp bana bu kadar süre dershaneye gittin 1 arkadaş edinemedin diyecek ama pişkince)
annem makineyi tamir ettirmemekte inat ben çamaşır yıkamamakta. dağ gibi biriktiler tabi. her gün soğuk bir savaş it dalaşı gibi bir söz düellosu.
para olmadığından değil dert, değişiklik korkusu, sanırsın kendi bişey yapıyor. zar zor değiştirmeye ikna oldu. böyle eski makineyi alıp ilk takside sayan bir kampanya sayesinde değiştik 3 

yılın sonunda.

ama kendisinde bir hastalık var; almasına alır ama kullanmaya kıyamaz. dolap hiç giyilmemiş giysi doludur. almaya alır ama eskimesin diye giymez giydirtmez!!!!! yıllar sonra dünürlerle sidik 

yarıştırırken bana 700 liraya aldığı dei ceketi senelerce elletmeyip, her seferinde bir bahaneyle giydirtmeyip, üstümden söke söke alıp geri asmasına, kıyamamasına rağmen; poh pohlayarak 

kafalayacağını anlamış temizlikçi kadına rahat rahat vermesi gibi. bir de dandik boktan naylon ceket diyor. çok uzun ve aşırı detaylı anlatınca hatırlamıştı anca. giymeme engel olduğunu da 

kabul etmiyor.du.

tabi ki çamaşır makinesi değişti ama bir süre daha hala kullandırtmadı!

anneme göre bir makineyi ya da bazı şeyleri mesela pahalı bir ayakkabı, bir ruj; ömründe bir kere alacaksızn ve bozulmasın eskimesin diye kullanmayacaksın!!!


bugüne dönersek, yıllar yılı kullandığımız bulaşık makinesi aniden pert oldu. bu değişim annemin katlanamayacağı, kabullenemeyeceği türden.
servisi çağırdım. ama anneme kalsa tüm gün evde bir sinirle servisi bekleyeceğim işe gitmeyip saat vermektense!! nasıl ki bankamatii sevmiyor bankalarda, kuyruklarda saatler harcamaya 

baıyılıyor bu da öyle.
servis gelecekse işe gitmeyeceksin o zaman!!!

zaten herşeye bahanesi: işe gitme o zaman... ayrıl işten o zaman!! önce yaptırtır bişeyi sonra o yaptırdığı şeyi eleştirir. karşı olmak ve beni beğenmemek eleştirmek hobisi.

ne güzel evde tamir bekleyen makine var diye istifa edip çalışmayacağım artık!! ne maaş ne iş ne çevre ne sosyallik ne gelecek ne emeklilik: kendi rahat etsin yeter Nazlı'nın ne önemi var????

tamir işi olmayınca da çözümü: makinelere küsmek!!!! o zaman biz de bir daha makinede yıkamayacamışız!!!! elimiz ne güne duruyormuş!!!!

iyi en iyisi işten ayrılayım ve kendimi bulaşığa adayayım!!!

yenisini aldım!!!! tabi ki! 
evdeki duruyor tabi, evde bakıp kurcaladılar, bişeylerin fotoğrafını çekip yedeğini sordular vb yok işte. yenisi gelecek ya şimdi annem huzursuz!!!! gerek yok iddialarında!! boşuna para 

harcamakmış enayilikmiş!!!!!!!

sapasağlam perdeleri söküp atıp bana yeni perde ya da stor aldırmak değil ama enayilik ya da boşa para harcama!!!! kendi istediği şeyler için asla öyle olmaz!!!!

ben servise saat verdim, evde olmam dedim ama işleri erken bitince eve gelip kurmuşlar yeni bulaşık makinesini. 

bundan sonrası absürd bir film gibi.

eve geliyorum işten. kafam şişmiş sesten. ayaklarım kopmuş falan. kapıda aynı seramoni elbette. beni her zamanki gibi şikayetler, eleştirilerle dolu motor gibi sıraladığı konuşmasıyla 

karşılıyor ve daracık girişimizde, -karanlık elbette 10 yılı geçti o koridor-girişin ışığını açmayı assssssssla öğrenemedi- yine geri ya da yana doğru çekilmeyip yol vermeyerek ama benim çok 

hızlı ve hemen girmemi bekleyerek, ve yine hem kendine her duvara sürtünmeme sebep olarak, gene ben uzanıp ışığı açınca şaşkınlıkla tepedeki lambaya bakarak karşılıyor beni.
sen ne haldesin ne görür ne düşünür ne sorar; sadece kendi dertlerini ihtiyaçlarını sıralar; yüzünün halinden anlamaz mesela. çok acıkmış da beklemiş de hadi hadi hadi!! ona göre 

yavaşım!!! basketbol oynuyoruz da topu atmamı engellemeye çalışır gibi hareketlerde her zaman önümde ben nereye gidersem orada önümde dikiliyor ve motor gibi konuşuyor!!!
bu kadar hijyen diye zamanında bizi eğiten kadın anında mutfağa girip sofraya oturmamı bekliyor. ne eşyalarımı bırakacağım ne üstümü değişeceim ne ellerimi yıkayacağım!!! 
söyleyince de hayret ediyor daha yıkamamış mıyım ki????
çekilmiyorsun ki önümden!! zar zor ayakkabımı çıkarıyorum, tepemde dırdırdrıdrırverıvırıvıvıvıvıvıeı konuşurken. çantamı bırakıyorum. girişe yakın misafir tuvaletini kendim kullanıma 

çevirdim ama ulaşamayayım diye önümde dikilip konuşuyor!!!!

tamaaaaam bir elimi yıkayayım anne bi geçeyimm.
vırıvrıvııdırıbıırırırııdıdırırıdırırı
tamam tuvalete bi geçeyim!!!!
vırcırııcıcıcıcıcıc tuvaletin sırası mı?bırıgıfırırııdıabjlzxjklş
sen git otur sofraya gelecem ben bir elimi yıkayayım elimiii!
dırıdırırıdırırırırırırıdkfı ı ı ıvnbjsjsııs

normal tondan anlamaz. eskiden de bir şey isterken bir şeyden şikayet edeceksem beni dikkate ciddiye almazdı: beni delirtirdi. illa uzuuuun uzuzn abartarak anlatıp sesimi çok yükseltecem 

anca dikkatini çekerdim, sonra da ya bana inanmaz saçmalıyorsun abartıyorsun der yada sinirlisin der. kabaymışım bağırıyormuşum!! başka türlü anlamazsın ki!!! dinlemez de!!
bir şeyi yapmamasını sağlamak bir mücadele: mesela sabah beni uyandırmak. senelerce uğraştım. kendim uyanabiliyorum ya da alarm var. ama kabul etmez. sinirlenşyorum irkiliyorum 

geriliyorum ama asla anlamaz kabul etmez. sadece kendi istedikleri olacak. değişik ve garip yollar arar mesela uyandırmak için. kapıdan seslenmes de dibime gelip götümü ovalayarak!!! 

senelerce ne dediysem kabul etmedi ne yaptıysam. başka konularda da. beni kavgacı ve aksi yapan biri varsa o da ta kendisi. anca çok büyük kavga çıkartman ve küstürmen lazım ki anlasın 

vazgeçsin!!! kalp kırıp küsmesini sağlamazsan vazgeçmez ki arsız olduğu için daha sonra aynı mevzuda yeniden aynı kavgaları etmene sebep olur.

mesela şu yaşıma geldim annem hala kendim uyanabildiğime inanmamakta kararlı. alarmım olduğuna da. ona kalsa beni uyandıracak. senelerce ettiğimiz ciddi kavgalardan sonra bile inanmaz, 

kabul etmez ama artık soruyor gibi: neyse sabah ben seni uyandırırım o zaman!! sakın ha! diye aşırı tepki vermen lazım normal tonu kulağı duysa da zihni almaz!!

bu eve giiriş seramonilerinde de el yıkamayı anlamaz, illa bağırarak anlatacaksın. duymadığından değil, beyni kabul etmiyor, çünkü sadece kendi fikir-his ve ihiyaçlarına odaklı ve sürekli 

konuştuğu için duyamıyor başka sesleri.

neyse elimi yıkamayı ve işemeyi başardım annemin mütemadi şikayetlerine karşın. sıkışmış ve pis elle i oturayım sofraya???? desen sofraya geçip yüzüne bön bön bakar ve şaşırır: daha 

yıkamamaış mıyım ki? kız iteleyerek mutfağa soktun ya sürekli önümde dikilip hareket etmemmi engelledin! yoo hiç öyle bir şey yapmamış!!!!
yani dediğini yapıp hemen mutfak masasına geçip kendi oturduktan sonra kalıverip seğirtsem tuvalete gene şaşıryor, hayretler içinde bana bakarak nereyeeeeee!!!! diyor!!! neden benim bir 

gereksinimim olsun ki değil mi ben kimim ki???? ha tabi tutmaya çalışmaz ya da üşenmeyip kalkıp peşime takılmazsa!!!
neyseki ben hızlıyım, hemen giriyorum tuvalete annem sinirli ve mütemadiyen konuşarak ve şaşkın peşşimden seğirtip tuvalet kapısına dayanıyor!!!! ne yapıyormuşum?????? kapıyı açıp 

yüzüme ve inmiş donuma bakarak bile şaşkınllıkla sorabiliyor!!!

neyse bütün bu aşamalar geçti, yemeğimizi yedik. baktım makine gelmiş. söylemiyor da hi. oysa 1960lardan bile bahsetti, bilmem kimin gelininin doğumda vajinasının nasıl yırtıldığından bile.

erken gelmişler.
kim? doğum mu erken olmuş???
ne doğumu?
kızın?
hangi kızın yaa??

kendi konuşmasının dünyasına takılı ya kendisi.... bazen de daldan dala aynı cümle içinde atlayıp hemen anlamanı bekler. diyelim simitten bahsediyorsun birden bilmemkimle biemem ne 

zaman aldığı sarı kazağa geçiverir!!!

şerife'nin kızının! erken mi olmuş doğumu ben duymadım!
Şerife kim yaa makineyi diyorum been!!!
hani bilmem nerdeki bilmem kimin komşusu var ya Şerife hanım!! sen ne zaman gördün kızınııı???

artık daldığı dünyadan çıkmaz, saplanmış, aklı şerife denen hiç ahtırlamadığım muhtemelen kendinin ben okuldayken görüştüğü için hiç görmediğim bimem kimin bilmem nesinin bilmem nesi 

şerife denen hanımın doğum yapan kızının amında takılı kalmış aklı. zannınca da ben o amı görmüşümdür!!! aklında da bu yazdığı saçma senaryo kalır. inanır da. çok oldu böyle.

bulaşık makinesini diyorum anneee!!
ne olmuş? 
erken getirmişler diyorum.
hıı. nasılmış iyiy miymiş?
biz seçtik zaten iyi işte.
niye biz seçelim kızın amını???
??? makineyi diyorum makinee anneeeee!!
_?????? (boş bakışlar)

üf deyip odama seğirtiyorum ki tüm gün üstümde kalan kıyafetlerimden kurtulup rahat birşeyler giyeyim. annem hala arkamdan şerife denen kadınla kızının doğumundan bahsediyor en 

baştan tekrar. neden kadınlar başkalarını doğumunun en detayını bile merak ediyor ki???

odama girer girmez, hani ev loş ama hava tam kararmadığı için koridorun ışığıyla girdim, küüt diye bir şeye çarpıp düşecek oldum.

nedir o????? eski bulaşık 

makinesi!!!!!??????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????

???????????????????

ha?
evet ha!!

eski bulaşık makinesini odamın girişine,yatağıma doğru koydurmuş! ışığı açınca gördüm. ben servisçilere dedim alın eskisini ben taşıyamam, tamam abla dediler.di.


benim bağırmalı tepkime hayatında ilk defa tazmanya canavarı hayvanını falan görmüş gibi hayretler içinde bakarak geliyor!!!

ne oldu??

o kadar normal birşey ki eski bulaşık makinesinin odamda olması? neden şaşırıyorum??? saçma yani tepkim!!!


bu ne?
???????
bu makinenein ne işi var burada??? ben alın götürün demiştim!!!
nee??
ben alın götürün demiştim servise!!
neyi neyiii!!!
eski bulaşık makinesini anne neyi olacak!!
atılrı mı hiç!
napacam koynuma mı sokacam?
atılmaz, şuraya koyun nazlı ne yapacaksa yapar kaldırır dedim!! (en doğru kararı verdim aşırı mantıklıyım gururuyla)
sana dedim ya ben sabah servis götürecek diye.
?? sen kaldır nereye koyacaksan!!
bari balkona koyduraydın!
çirkin görünür balkonda! nefret ederim balkona fazla eşya tıkanlardan!
benim ufacık odama olur ama ne güzel!!
?? koy kenara!!!
yok yatağa alırım ben onu! kokarca gibi kokan şeyi!!! nasıl kaldıracam ben bunu?? hiç korkmuyorsun nazlı'nın beli incinir falan hiiç derdin değil!!
amma uzattın ya! atmam ben makinesi koy şöyle kenara lazım olur.
tabi başka derdim yok!!!


tamircilere, eve gelen yardımcı kadına hiç kıyamaz ama acır; ay beline bişey olmasın aman yorulma yazık der durur. benim zarar görebileceğim aklının ucundan geçmez!! beter olsun nazlı 

daha iyi götünü devriri kalır evde çıkmaz dışarı!!!


o saatte tekrar servisi arayı rica ettim ama o gün geçti artık! adamlar evlerine dağılmış. 
KALAKALDI MAKİNE ORTADA!!

hep bunlar aşırı mantıktan işte!!!!

odanın ortasında kokarc eski bulaşık makinesi anneme göre gayet doğru mantıklı şahane iyi birşey yaptı. Nazlı kadırır koyaaaaar!! kimin umrunda ki NAzlı!! beli mi çıkar kaburgası mı 

yamulur kimseinn umrunda değil nasulsa.

daha da bana hayret ediyor ne varmış kızacak atacak mıymışlar yani!!! 
nolacak ya herşey beni odama mı yığılacak? balkonda çirkin görüneceğine benim odamda koksun!!!

o kadar da normal olması gereken doğal bir şey ki odamın ortasında eski kokan bir bulaşık makinası olması.... hem inkar hem itiraz bir de sitem yiyorum annemde!! bana büyük bir iyilik 

yapmış ya!! evet teşekkürler belimde bir sakatlık olması şansını bana verdiğin için !!!!!
ne varmış ki sanki kaç kiloymuş! kendisi gençken neler taşımış neler diye doyamadığı kendini övmelere başlıyor!!!! çok iyi etmişin bravo!! ağrımayan yerin, normal kalmış bi kemiğin, eklemin 

yok!! bravo tebrikler!! bende fıtıklılar kervanına katılayım da rahattla sende!!

sonra da şikayet eder aman bu da ikide bir bir yerlerim ağrıyor diyor! yeni nesil çürük çürük valla!!! bizim zamaınımz böyle miydi?!! bilsem daha yakışıklı daha uzun boylu daha sağlıklı bir 

adamla evlenirdim hep onun yüzünden!!!!! zaten sıraya girmişti erkekler herkes bana aşıktı!!!

ama nazlı'ya dandik boktan bir koca yeter, nazlı da onun boktan soyu da kimin umrunda k!!!

demez tabi böyle ama için için böyle düşüncesi.

ee ben de itttire ittire yatağımdan uzaklaştırdım, burnumun dibinde mi yatacam. bir de koşar gibi yetişip bana gürültü yapıyorsun ayıp diyor!!!! 
burda mı kalsın canım nasıl girecem yatağa koynuma mı alacam???
kaldııır sürüme!!!!!
bu kaç kilo sence, 60 falan! nasıl kaldıracam ben bunu? nazlı'nın beline birşey olur derdin yok hiç!!
amaan be!!

işine gelmezse aman be!! bende kendimi düşünmesem yaşamazdım şimdiye!!
çok mantıklı ve açırı vicdanlıymış kendisi!!!!
belli bir tek bana karşı yok bunlar!!!

bir gün diyor ki buzdolabının altını silmek lazım. ietersek bozulurmuş ben sırtıma alayımmış!!
 temzilikçi kadına kıyıp 
söyleyemiyormuş!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
annem iteleyecekmiş ben sırtıma alacakmışım, annem ucun ucun silermiş altını!!!!


sağol canım! aferim temzilikçi hanıma kıyamıyorsun ne kadar merhametlisin.
tabi öyleim! yazık kadına senelerdir onun bunun evini temizlemekten elleri lime lime olmuş, omurlarında da sıkışma var demiş tıp fakültesine gittiğinde doktor kadına!!
emekçi tabi kadın.
tabi yazık el emeği göz nuruyla elın teriyle kazanıyor!
tabi aman beline falan bişey olur da.
tabi olmasın! yazık, hem de akrabası çok olur bunların bizi suçlarlar!!
evet nasılsa benim belim yamulsa suçlayan olmaz seni merak etme kimsem yok benim! sen gene beni suçlarsın! kaldırmayaydın almayaydın sırtına dersin kafana silah mı dayadık dersin!!!
???????????????

büyük şaşkınlık ve şok. amaaan be! sende!!



sözlerini tuttular, sabah erkenden gelip aldılar eskisini. ama annem nasıl çırpınarak itiraz ediyor. kalsınmış odamda!!! kokuyor en başta pert olmasının yanında!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder