15.06.2017

seyahat ve kapris

anneme kalsa ona buna biz çok geziyoruz çok diyor!!

nerde geziyorsak? senede birkaç kez ablamlara gitmeyi gezmek zannediyor hem de çokmuş!
ona da gidişi gezi mi eziyet mi belli değil.

eskiden illa da otobüsle giderdik. esas işkence oydu. annemin herşeyi aşırı endişe ve stresli. bilet almak sonra o bileti saklamak, defalarca bakıp kontrol etmek. hatta bakıp kontrol edeyim derken yerini kaybedip değiştirip sonra beni suçlamak...

sonra anında kabus senaryoları. bileti bulamayacağız gidemeyeceğiz boşuna yanacak para. tekrar da alınmaz evladını göremeyecek????!!!!

bilet bulunsa eşya toplamak bir mücadele. anneme göre benim yanıma almak istediğim herşey saçmalık ötesi. erkek gibi tarağımı arka cebime sokup çıkmalıyım. sürekli karışır didişir mücadele eder. sanırsın kendi taşıyacak. haline tavrina baksan öyle zannedersin.

beraberken bana zerre acımaz. eşşek gibi taşıtır. yahu buzdolabını sırtıma vermeyi bile düşündü cidden!! ya en son eski bulaşık makinesini odamın ortasına koyup sonradan benim kaldırmamı istemesi. ama etrafta başkaları varken o kadar rol yapar ki sanırsın çift kişilikli!! normalde ağır eşya kaldırmandan, deliler gibi ev işi yapıp yorulup sakatlanmandan zerre korkmayan kadın gider yerine 250 gramlık poşeti taşıtmaya kıyamayan anne gelir.

rol yapıyor ama aslında kendi bile rol olduğunun farkında değil. başkalarının kendi hakkındaki fikirleri aşırı önemli. onun için aşırı fedakar aşırı anlayışlı anne rolüne geçiyor. baskıcı yasakçı modern olmayan gaddar anne mi olacak!! tabi ki aşırı kibarlaşarak. eve ana avrat soy sop dümdüz giden küfürbaz, hakaretçi, onla bunla alay edip söven garip ve haba taklitlerini yapan kadın yerine dışarda çok kibar ve sürekli teşekkür eden biri geliyor.

herkes içinde küçük eleştiri, kapris, dırdır, leştirilerini onlara çaktırmadan bana yapar. insanlar da sadece görünene hemen kanacak kadar yüzeysel oldukları için hemen kanarlar.

otobüsten kurtulmak için neler ettim. sonunda dizleri ağrıdığı için caydı benim için değil yani. ona kalsa saatlerce otobüsle gideceğiz Ankara'ya. beni güya korumak için koluma geçerken kimse değmesin diye cam kenarına sıkıştırıp bırakacak. ona kalsa. saatlerce konuşur; otobüsle ilgili anılarını anlatır. tabi ki muhakkak karamsarlık, olumsuz şeyler. annmde asla komik anı bulunmaz. komik şeyleri göremez bile. hani bazı insanlar sürekli işi komik tarafından alır, iyi tarafını görür: annem tam aksi. her şeyin kötü, olumsuz tarafını anında görür, yakalar ve assssla unutmayarak yıllar boyunca defalarca anlatır.

eğer beni cam kenarına sıkıştırıp sonra da saatlerce konuşmamışsa, uyur. ama ona kalsa yolculukta hiç uyuyamamaktadır. uyur ve uyanmaz. mola yerinde inmek istememek bir yana benim kımıldamama tahammül edemez. çişin gelmişse patla! çok umrunda. ne kavgalar ne kavgalar....


hele seyahat çantasından birşey almak: kabuslu işkence!!
eskiden illa da kendi hazırlardı çantayı. muhakkak da bazen hatta bana söylemeden benim eşyalarımı çıkarıverirdi. sonra da gayet pişkin bana ne tavırlarında. ama kendi ihtiyacı olan birşey eksikse mızmızlanır şikayetlenir durur.

çantayı hazırlama görevini ben devralınca da değişen pek bişey yok. çaktırmadan elerdi bazen bazı şeyleri. tabi ki benim!!!

ya da çantadan birşey alacaksa asla yerini bilemez, bulamaz, anlatsan asla anlayamaz bildiğini okur. bu sırada senin kıyafetlerini karıştırır, kırıştırır, etrafa döker saçar ve toplayacağına tekmeler!!
evet defalarca çatadan iç çamaşırımı düşürüp ardından tekmeyi basmışlığı var. ya da başka bir eşya.

mesela küçük gözde duruyor dersin bişey için. ama o illa da ana görü kurcalar, karıştırır, döker saçar. sen kalkıp eline vermezsen bulamaz ama böyle olunca da memnun olup teşekkür edeceğine surat asar mızıldanır, kendi alırmış.

en küçük gözde diyorum en büyük gözü kurcalıyorsun!! ne bilsinmiş. ya sordun söyledim ya!!

daha neler neler. çamaşırlarımı yerlede sürüdüğü için, düşünce çok sinirlenmiş eğilip alamazmış ki fıtığı ağrırmış. düşürme o zaman. 5 gün aynı iç çamaşırıyla gezmek zorunda kalmıştım. pişkin pişkin bana sonra diyor ki e başka getirseymişim çamaşııır.
 getirdim ya sen düşürüp yerlerde sürüdün.
e getirdiysen giiiy.
yere düşürdün sen!! tekmelemişsin bir de yerlerde sürünmüş şeyi mi giyeceğim don diye!

daha neler kaç kere oldu. sonunda çantaları katiyen ayırdım. iki ufak çanta. ikisini de ben taşıyacam ama ayrı olacak benimkini ellemeyecek. anca öyle kurtuldum. sayılır.
tam değil. çünkü kurcalamadan duramaz. ya da kızarım diye herşeyi çocuk gibi sorar.

uçak bileti de bir ayrı mesele. acentadan alınan kağıdı bilet sanmaktan 15-20 yıl mı oldu nedir vazgeçemedi. ve prosedürü öğrenemedi.

elli kere sorar bilet sende değil mi?
al sen sakla.

senede belki 3 kere gidip dönüyoruz ama nafile. havaalanına her geldiğimiz de saat çıkarılacak mı diye sormadan edemez. o ayrı. çantadakilerden de endişelenir. güneş kremi varmış bendeeee!!!şikayet eder beni!! evet. sanırsın galonla taşıyorum. anneme kalsa bir pijama alsam ablacığımınkileri kirletmesem yeter. başka bişey lazım değil bir tek anneciğime hizmet vereceğim. nazlıı ablanın evini temizleyiver demeler hele. hizmetçiyim ya.

beni hep aşağı görürü, hor görürü ve öyle davranır. ama ailede hiç kimse bundan asla rahatsız olmadı şimdiye kadar.

geçen sefer, güvenlikten geçtik. ha önce check-in yapmaya gittik. annem illa bilet diye tutturuyor sanırsın hayatında ilk defa binecek. ben kimlik dedikçe illa da bilet diyor kimlik lüzum değilmiş ki değil mi? benim söylediğime inanmaz annem. muhakkak aynı şey de olsa başkasndan duyacak. acnca o zaman inanır.

neyse güvenlikten biz de çantalar da geçti. annem yavaş hareket ettiği için geriden kaldı ben topladım eşyaları. o sırada bir çanta da şişe görmüş annemin sanıp sormuşlar.

annemde çanta bizim değil ki demek yerine beni suçlayıp endişeler içinde beni çağırıyor.

çantada şişe varmııııışşşş!!!!!!!!!!!
ne şişesi.
ne bileyim kocaman şişe varmış nazlı.
yok bizimkinde.
şunda şunda şişe koymusun!!!!
o bizim değil ki.
kimin ya?
ne bileyim ben?
bizim.
değil annecim kocaman çanta o bizimkiler burada işte!!
şişe varmış çıkartmak gerekirmiş nazlı git şıkar at bari!!
bizim değil ki çantaaaa!!
kimin o zaman sizin dedi!
bizim sanmıştır.
bizim o zaman.
ay o çanta bizim mi bi baksana kocaman!!!


adam ne bilsin açıp atacak hala annem gibi bize ait sanıyor. annem telaşlandı mı iyice kapanır beyni.
uzun uzun anlatacan. görevliye bizim değil bunlar bizimkiler deyip geçtim, oturacak er arıyorum annem hala endişeli dikiliyor orada.

hala beni çağırıyor nazlı da nazlı!!!! korkmuş. hapse atacaklarsa beni atsınlar!!!!?????????

zorla oturttum hala çanta bizim sanıyor. anlatsan da ne bileyim ben görmedim ki kim nasıl hazırladı çantayııı!!
kim hazırlayacak???? nenem mi????? senle ben ayrı çantalar hazırladık ya kendi çantanı mı bilmiyorsun!!!
yine günlerdir büyük bir şevkle anlatıyor. sanki hiç duruyor mu da ama popüler konular var ve ona göre bu durum eski kötü anılardan daha öön plana çıktı.
nedir?
apartman görevlisi.
10 gündür kafamı ütülüyor. bari adını doğru bilse. sürekli ibrahim diye bahsediyor ne kadar düzeltsem de ısrarla.
sanırsın aşık!!
ben ne kadar konuyu değiştirsem hatta sırf artık aynı şeyi anlatmasınn diye survivor konusu da açsam, tam kalkıp yatacak ayrılıyor salondan.
büyük bir şevkle şakıyor ibrahim şöyle ibrahim böyle diye en baştan!! aidatı ve ekstra toplanan parayı almış ve söylemesine rağmen makbuz getirmemiş hala!! yiyormuş da o parayı!! versiyon versiyon aynı şeyi anlatıp duruyor. sonra da gidip horul horul uyuyor.
tabi kendine göre uykusu çok hassas çok az uyuyabiliyor ben ise uyku sefasındayım!! bana huzurlu ve iyi bir uykuyu fazla görüyor da kendisi!!!

sabah daha kapımı açıp dışarı adımımı atmadan karşımda buluyorum annemi. tabi elinde sigarası pofur pofur tüttürerek daha günaydın demeden başlıyor versiyon bilmem kaç ve bilmem kaç yıl önce de böyle olmuş ibrahim anılarına!!
adam 7 yıldır bizim sitede ama adı anneme göre ismail değil ibrahim!!! ne kadar düzeltirsen düzelt imkansız!! sabit fikirli ya illa da ibrahim.

tabi ki yine sabah hemen yüzümü yıkamak ve çişimi yapmak istememi beyni almıyor anlayamıyor. adeta set çeker gibi önümde etrafındaki sigara dumanı birikintisiyle önümde dikilip motor hızında konuşuyor!!!

öf tamam bi tuvalete gidecem.
bla vırvıırırvııvvıvıvıvııdıdıdıdıdıdıdırırırırı.
annecim bö şöylee!!
bıbıbıbıbıbıııbıbıbıbıbıbıbıbıbıbıbıbıbıbıbıbıbı


yol istemeni anlamaz annem. sonra da bana sertsin kabasın hareketlerin sert, terssin der. ama seni kaba sert ve ters biri haline getirinceye kadar zevkle oynar sabrınla!!

böyle yol istesen karşılıklı 15 belki daha fazla dakika dikileceksin ve suratına gelen dumanı soluyacaksın. ama konu nazlı ise kimin umrunda!!!!????????????

asla annecim bi kaçıl, annecim bi çekil, önümde duruyorsun anne, tamam bir geçeyim de demensen anlamaz. 37 yılda anlamadı. o kadar çok ve sürekli konuşuyor ki kendi düşüncelerinde kalıyor, gözü açık ama adeta göremiyor. illa şöyle elinle az iteleyecek, müdahale edecek, sürtünerek geçeceksin!! tabi bu arada sen ve ya taşıdığın şeyler de ya ona ya duvara sürtecek.

hele evin garip ve dar girişi adeta bir mücadele!! hagi akla hizmet kıt beyinli manda kafa tasarladıysa!! da alanda kısa paslaşma gibi sürekli bir itişime içinde oluyorsun. tek başınayken deği tabi. annem de dahilse. çünkü hem sadece yavaş hareket edebildiğinden değil asla senin ne yapman gerektiğini anlamadığından.

kışın ceket kaban giydirmeye bayılır ona kalsa kürk giyip üzerine manto dolarım. ama evden çıkacaksak o dar alanda sürekli engellemeye çalışır gibi dolanır.

eskiden fitfitfitfit çok hızlı hareket ederdi tipik ufak tefek insanlar gibi. çok hızlı yürür ve sürekli bizi yavaş bulup azarlardi: hadi hadi hadi!!
acelesinden lokmaları doğru dürüst çiğneyemezsin ayakkabını doğru bağlayamazsın sürekli acele ettirir. muhattak bişey unutur yarım bırakırsın! sadece acelesinden değil seni hiiiç umursamadığından.
mesela ayakkabımı uzun uzun bağlamamdan nasıl nefret ederdi anlatamam. sırf azarlamak söylenmek değil böyle iğrenç ve gerizekalı bir mahlukata bakar gibiydi hali.

çok da önemliymiş!!! yeter yeter uğraşma artııııkkk!! seni mi bekleyeceğiz burada!!!

ona göre ablacığımı da bekletiyorum!!! benden çok üstün ya ikisi. oysa ablam o sırada ceketini giyiyor ama onu yavaş bulmuyor beni buluyor. aslında kadına tek çocuk fazla fazla yetermiş ben boşa gelmişim!!

tabi boktan bir evliliği toparlamak için heba edilmişim. olur da erkek olursa muhteşem bir hayatları olacakmış da sanki. çıka çıka nazlı çıkmış!!

bağlamam lazım çözülüyor sonra!
öff çözülürse çözülsün!!!
ya görmezsem de takılıp düşersem???
amaaaan! yürü yürü yürü!!!!

bu kadar acele ettirir ama boşunadır! sen erken gidip onu bunu eşşek gibi beklemek zorunda kalırsın!!
diyelim otobüs dolmuş servis ya da bir arkadaşı!!

ay neyse. tuvaletten çıkıp mutfağa geçecem artık ama hala önümde. zaten tuvalette kaldığım süre boyunca da kapıda dikilip herşeyi milyonuncu kez anlattı!!!

bazen konu değişiyor ya da gerekli olarak. ama sonra aiden ilham gelmişcesine gene başlıyor ibrahim'i anlatmaya.
annemde nefret duygusu aşktan öte!! nefrete aşık. o yüzden bu kadar enerji, şevk doluyor birisinden yoğun şekilde nefret etmeye başlamışsa!!!

kahvaltı sırasında da karşımda bir yandan sigara tüttürüyor güye çok bilinçli ve değer veriyor ya düz değil ağzını yamultarak üflüyor dumanı bana gelmeyecekmiş!! saki oda dolmuyor solumuyorum.

annem kabul etmiyorsa bir gerçeği, saymaz.

yazmıştım daha önce de eski evdeyken de beni böyle şişirmiş ama aslında manipüle etmişti. kadın resmen provakatör! ama asla sosyal şeylerle ilgili değil sadece kendisiyle!!

neyse bende bişeyler yapmış adamı şikayet etmiştim. adam da gelip bana sitem ederken annemi görseniz bir melek havalarında. hiç bir şeyden haberi yokmuş edasında! masumu oynuyor. sonunda ben kötü olmuştum. kafama silah mı dayamış!!! etmeyeymişim şikayet!!

yermiyim gene. kendi işini başkasına yaptırmaya bayılır. azmettirici gibi. kendi eli kirlenmeyecek kendi kötü olmayacak.

diyor ki teyzemle de konuşmuş bu konuyu. hııı. teyzem demiş ki o zaman nazlı gitsin yönetime şikayet etsin. neden kendi etmiyor huzursuzluğu deliliyle yaşayan kendi. ama neden kötü görünsün?

14.06.2017

Telkin uzmanı

doktorasını yapmış.

Kim?

Anneeeeem!?? Kim olacak?!

En sevdiği şey bir olayı-durumu neyse işte defalarca tekrarlamak! Tabi ki asla olumlu olmaz içeriği!

Olumlu şeyleri hemen geçiştirir! Ben tekrarlamaya kalksam da canı sıkılır, dikkati dağılır, konuyu değiştirir, bi şekilde susturur!

Ama olumsuzsa o mesele büyük bir zevkle defalarca tekrarlar defalarca! 40 yıl geçse bile gene zevkle tekrarlar. Bence zevk alıyor. Ama kendisine sorsan aşırı hassas aşırı gururlu olduğu için!

Neyse son zamanların en popüler konusu apartman görevlisi. Aidatları ve ekstra masrafları toplarken sahtekarlık yaptığını düşünüyor. Ama asla kanıt yok. Muhtemelen haklıdır.

Ama yani günde defalarca aynı şeyden bahsedip kendi sinirini de bozup hiçbir şey yapmamak iyi mi???

Asla kılını kıpırdatmaz. Saptar konuşur tekrarlar evire çevire defalarca usanmadan anlatır

şikayete dırdıra dönüştürür. Hatta ona kalsa gece yarıları uyanıp tekrar aynı şeyleri konuşacak bana!

Bunları yaparken aynı anda yaşadığı kadar endişe stres yaşar hiddetle.

Ama tekrarlama yoluyla telkinde yumuşak!

Bir şeyi sana empoze etmek için günler haftalar aylar boyunca tekrarlar, belletir: sen kendi fikrin sanırsın ve aynı onun gibi olur görüşlerin= ve sonunda sana karşı çıkar!

Evet sana tekrarla bellettiği fikre karşı çıkar! Kendinin öyle demediğini iddia eder gerçekten kendinden emin!???

Ya da sana bişey yaptırtmak için uğraştığı onca telkin çalışmalarından sonra elde ettiğinden memnun olmayabilir, aksini iddia edebilir, inkar edebilir vb.

Günde en az 3 posta apartman görevlimizin sahtekarlık yaptığını anlatıyor! Fazladan para alıyormuş, makbuzları geç veriyormuş!

Napalım peki?

Hı?

Napalım napalım?

Dırdırdrı tekrar anlatmaya başlıyor büyük bir zevk ve şevkle!

Ya baştan anlat demiyorum yüz kere anlattın aynı şeyi! Ne yapalım? şikayet mi edelim? Ne diyeceğiz kanıt olarak yönetime?

Dırdırdırıdırıdırıır

aklı sıra beni dolduracak! Sanki ben anlamıyorum! Her zaman yaptığı şey. Zeni doldurur azmettirici gibi; yaptırtır istediğini: sonra da inkar beğenmeme vb vs.

Gördüğüm zamanmış yönetimden birini, eee, hani ben daha çok çıkıyormuşum ya dışarı, işe, alışverişe falan, daha çok karşılaşma olanağım varmış ya ondan, eee, şikayet edeyimmiş!

Bunu çok yumuşakça söylüyor ki sonra: kafana silah mı dayadık demeyeydin etmeyeydin yapmayaydın diye kendini savunup haklı çıkabisin!

Zamanında, daha üniversitedeydim yuttum bu numarayı! Günlerce başımın etini aynen böyle yemişti! Annem tezgahtarlara, muavinlere, garsonlara, apartman görevlilerine iyi davranır gibi görünmeye çalışıp dışarıya bir yandan da küçük kötülükler etmek isteyen biri. Amaaaa elini kirletmek istemez küçük azmettirici! Niye kendi kötü olsun?!????

O zaman da bana aylarca kötüledi adamı; yöneticiyi hiç göremiyormuş ki görse söyleyecekmiş ama saatleri uymuyormuş demek adamı hiç göremiyor rastlayamıyormuş; görse böyle böyle diyecekmişmiş! Diye tekrarlayarak beni şişirdi; bende bi rastladığımda yöneticiye söylemiştim annem böyle diyor diye!

Yönetici de gitmiş kızmış adama sorgulamış kovarım falan diye azarlamış.

Bir karşılaştığımızda apartman görevlisi de bana sitem ediyor, ben anlamazmışım küçükmüşüm kovulursaymış ya yapmamış da etmemiş de... Beklemiş sıralıyor görünce beni.

Yanımda muhteşem annem adaletin asaletin gururun ve hassaiyetim timsali öğretmen hanım var.

Napıyor?

Hiiiiç! öyle saf saf asla bişeyden haberi yokmuş tavrını takınıp sessizce yanımda şakırarark dikilip gıkını çıkartmıyor!

Niye bulaşsın? Kafama silah mı dayadı? Demeyeydin! Niye kötü olsun?

Benim de tepem attıydı tersledim ettim annem böyle böyle dedi falan sıraladım bastırdım adamı! Sen kimsin bana azarlar gibi konuşuyorsun diye falan.

Napıyor hanımefendi?

Hiiiç?! Bön bön bakıyor anca.

içten seviniyor herhalde, ne bileyim?

Sen demedin mi baba böyle böyle söylemek lazım ben göremedim yöneticiyi anne?

Ne dese beğenirsiniz?

Ben mi?????

Aylardır kafamı ütüledi şikayetten şimdi ben mi dedim diyor?!

Ama böyle yaşlı saflığı varmış misali yumuşakça! Görevliye kötü görünmeyecek ben hem kötü hem yalancı görünecem!

Benim de iyice tepem attı motor gibi sıraladım bana dediklerini ennnn ince detayına kadar!

öyle demek istememiş ki o!

Ben üsteleyince mecbur oldu kabul etmeye ama yumuşatıyor kendini iyi göstermek için!

Sonra da pişkin pişkin bana sitem edlyordu; benim yüzümdenmiş adam anneciğimi kötü belleyecekmişmiş!

Beni mi bellesin? Aylardır şikayet eden sensin, yöneticiye söyle diyen de sensin!

şimdi gene benzer bir mesele!

Oldu söylerim yöneticiye, gelsin senle konuşsun!

Niyee?

E anlat işte şüphelerini adama!

Görürsen sen anlat.

Hıı olur tabi sen kötü görünme ben görüneyim! Sonra adam kovulursa bana gelip senin yüzünden zavallı bir aile parasız, işsiz kaldı Nazlı dersin, nasıl???

????
şimdi ben odamdayım kendi salonda.

Aslında dış kapıya kendi daha yakın. Ama kapı çalınca açmak yerine benim odama doğru gelip bana sanki sağırmışım gibi kapı çlıyor nazlıı diyor böyel garip sitemkar ses tonuyla.

Hani kapıcıyım hizmetçiyim kapı çaldığı anda koşup açmam lazım ya!

Hiç işim gücüm yok olamaz, elim dolu ya da uzanmış olamam hele tuvalette hiç olamam.

Köpek gibi boş emir bekliyorum.

Gel söylüyor ve madem kalkıp gidecem kapıya yol ver???? Sanki koridor dar değil!

Durur böyle kapı eşiğinde, koridorda, tam önünde ama aynı anda açmanı yapmanı bekler!

Bir de duymamışım anlamamışım gibi hallerde. isyanda sitemde.

Ama önümde dikilir! Tamam bi geçeyim! Kapı çalıyor kapııı! Ya bi yol ver nasıl geçeyim? Ay kapı kapııı? Annecim bi kay şöyleee!

illa biraz elle iteleyecem zor anlayıp hareket edecek ve birazda duvara sürtünecem?

Anlamıyor ki? önümde dikilip yolu tıkadığını?

Bunca itişme didişme de boşa çıkar.

Kapıyı açmayı bile öğrenemedi. Kameralı sistem takıldı ama tuşunu öğrenemiyor! Gerçi dışardan gelince anahtarlıkla da açmayı öğrenemedi! Kapıya toslar ama açılıyorduuu bozulmuş!

içerden çıkarken açılıyor!

Yaaa??? Nasıl girecez???? Anahtarlığı öğrenemedi yaa!

Mavi bi anahtarlığın ucuna takılan şey var ya; onu kutuya tutmayı hala öğrenemedi!

Tuş takımına, kapıya tutar illa. Ya da aynı kumandaların sinyal gönderen en uçdaki noktaya parmağını koyup bozulmuş diye çıldırması gibi garip tutuşlarla yapmaya çalışır... Ya da kapı açık kalmışsa gene de onunla açmaya çalışır!

Kim gelmiiiş??

Sanki gelecek biri var da! Adamın teki!

Kim?

Ne bileyim tanımıyorum.

Yazmıyor mu orada kimliği??

?????

Bilgisayarda işteeee (ekranı kastediyor).

Yazmaz ki?

E sor kimsin de?

Bana ne yanlış çalmıştır kime geldiyse onu çalsın?!

Ayıp ama!

Ha bana kapıcı muamelesi yapmak değil ama?! Tabi niye olsun??? Hizmet içln varzı!

??????

çekilip geçecem odama bu sefer dibimde dikilmiş yer vermiyor geçeyim, bir daha çalmış demek yanlış çalmamış!

Kim gelecek bize??? Kel gözlüklü adam mı???

E git sor kimsin bize mi geldin de o zaman!

Oldu başka derdim yoktu! Yanlış çalıyor tanımadığıma açmam ben! Sonra hırsız girdi ayakkabılar bisikletler çalındı diyorlar!

Adam ısrarla çalıyor annem ısrarla açmamı hatta sormamı! Kimmiş kime gelmiş!??

Bekar mı diye de sorayım mı beni alır mı alacak birini tanır mı??? Defolsun gitsin!

Aaaa cıkcıkcık

sen aç sen sor! Madem....

Tabi bana ayıp olmaz! Kimim ki ben? Ne önemim ne değerim var?? Rahatsız olsam boşa yorulsam zaman kaybetsem ne olur ki? Kim ki Nazlı????
Sevgili aşırı zeki ablam annemi aradığında Nazlı internetten baksın demiş. Konu bir kitap.

Tabi annesinin favorisi ama annesini pek tanıma zahmetine katlanmadığı için annesinin internetten bilgisayardan ne kadar anlamadığından habersiz.

Anneme yazdırmış bakılacak siteyi.

internetiaçıncaaramaçubuğunayazsınbitişikolarakdublevedublevedublevenoktadiyenarnoktakomamacomdiyeyazılıyornoktateredenbaksınaratsın

annem sormuş bilgisayarda arayacak değil mi? Telefonda mı?

ikisinden de olur demiş.

Böyle bitişik yazılacakmış ha!

Ablam annemin bu işlerden hiç mi hiç anlamadığını bilmiyor ve her nedense ben de anlamıyorum? Yani arama çubuğuna nasıl yazıldığını bile bilmiyorum???

Annem de ablamdan o kadar emin ki her dediğini dinler inanır değer verir benim aksine.

Uzun uzun anlayabildiği kadarını anlatıyor bana. Bilgisayar yandan açılıyormuş!?? Vavvvaaa!

Sonra eye iki kere basacakmışım!

Açılınca da böyle en üstte beyaz uzun bir alan varmış ona çubuk deniyormuş!

Mavsı oraya sürükleyecekmişim, hani ekranda görünüyormuş ya el şekli oymuş mavs.

Cidden mi???

Ben bunları bilemem tabi! Saatlerce bilgisayar başındasın diye şikayet eder bana, ama gel gör ki bunları bilmiyorum! Peki o komik kedi fotoğrafları veya videoları nasıl buluyordum?

O zaman başka bişeydir bu!

Demek ki farklıymış ablam anlatmış!

Benim yıllardır yaptığım şey. Yok ama hiç duymamış daha önce! Değişik bir yöntemmiş demek. Hepsini yazmış detaylıca, yazıya bakarak yapayımmış ha! istersem yanıma oturup hatırladığı kadarıyla anlatırmış! Yapamazsam ablamı ararmışım??!!
Eve bi geliyorum, aynı klişe seremoniden sonra, (annem kapıdan geri çekilmeyi bilmez kapıda dikilip acele etmemi .ok acıktığını sitemli bişekilde söyle ama dar koridorda asla yol vermez, ben duvara kapıya kendine sürtünerek zor girerim hala dırdır eder yavaşmışım çok acıkmış! E yol ver! Ve tabi ki giriş de koridorda karanlıktır açmayı bilemedi ışığı 10 yıldır! Ben açınca da şaşkınlıkla tavandaki lambaya bakakalır 10 yıldır).

Bi bakıyorum koridor çamurlu ayak izleri ve boya izi dolu!

Ne oldu burayaa????? Diyorum şaşkınlık ve isyanla.

Nereye? Diyor annem gayet normal gibi!

Koridoraaa!

Nereye?

Yerlere işte yaa?

Ha o mu? Diyor sanki çok önemsiz bişeymiş gibi.

?????

Komşu halısını düşürmüş.

Eee??

Geldi aldı?

Pis ayağıyla mı girdi!???? çamur hep buralarr!!

Bahçeye inmiş de önce oraya düşmüştür diye aramış bahçede.

Niye soktun çamurlu ayaklaa?

Napayım?

çıkar deseydin ayakkabını?

Ayakkabısı yoktu terlikti.

Neyse işte çıkarttırsaydın ya!

Ayıp olur aa kızım sen de! Cıkcıkcık çıkarma Nazlı temiler dedim!

çamurlu lekeli bir ev bana hiiiç ayıp olmuyor ama! Evin eşşeği miyim ben?

Ne alaksı var?

Sen sürekli ev işi yapan boş kadınlara ev eşşeği derdin ya!

Ben miii????

Daha yeni silindi yerler!!

Aman ne var silersin bi daha!

Tabi hizmetçiyim ya bana ne ayıp olur ne boşuna zaman kaybı! Ben yorulsam kime ne??? Arkamda bıyıklı ordusu da yok nasılsa eşşek yerine koysa nolacak?? Kimin umrunda!???

çok uzatmışım! Ne varmış? Altı üstü silecekmişim!

Ha tabi kendi ocağı silince ben 1 damla süt damlatınca kıyameti kopartır ama! Dıırdırdrı! Kendi emeği kıymetli! Benimkisi bir hiç!

Zaten temizlikçi kadına bişey diyemez kocası abisi dayısı vb vardır diye; benim nasılsa kimim kimsem yok ne ablamın ne anamın umrundayım bana istendiği gibi davranılabillr?! Nasılsa kimsecikler savunmayacak? önemsiz değersiz alelade birisiyim!

Biliyor o pisliği öyle bırakamam, oh geniş geniş konuşuyor. Nasılsa ben temizleyecem emin. Kendi temizlemeye kalksa zaten beceremez.

Nazlııııı vileda nerdeeee?

Nazlııı buna deterjan şart mı suyla silsek sadece?

Nazlıııı deterjanı nerde o zamaaan???

Nazlııı bulamadın nerdeeee?

Nazlııı bu değil mi yer suyu?? (makyaj temizleme suyum ya da ağız çalkalama; niyeyse yer deterjanını bakım malzemelerimle beraber tutuyorum???)

nazlıı bundan ne kadar dökmek lazım?

Nazlıı bunu yere mi dökecem suya mı?

Nazlıı buna su doldurmak lazım ben kaldıramam.

Nazlııı bunun suyunu değişelim mi?

Nazlıı bu iyi sıkılmış mı ben sıkamadım?

Nazlııı bunu dökmek lazııım.

Nazlııı iyi durula ha pis kalmasın! Ay çok yoruldum???

Gibi onlarca soru.

Hepsini cevaplasan da; viledayı sen bulup getirmiş suyunu deterjanını sen doldurmuş bezini sen sıkmış oluyorsun hem de her kirlendiğini düşündüğünde batırıp çıkarıp suya sıkarken beni çağırıp yapıyor ama tüm temizliği annem yapmış oluyor= üstelik bir pisliği alıp başka bir yere bırakır, gözü görmüyor ama asla kabul etmez!

Ben çok güzel temizledim sen geçerken düşürmüşsündür!??
Ciddi endişeyle yanıma geliyor, kim bilir ne komplo teorileri, ne kabus senaryoları düşündü!??

Nazlıııı???????????? (nidasından sanırsın korkunç bişey olmuş!)

efendim?

Nazlıı?

Efendim???

Bir de yüz ifadesini görseniz evde hırsız ya da ceset var falan sanırsınız.

Nazlı?

Ay efendim ne oldu??

Bu balkondaki, şey, nee???

Aralıklı aralıklı soruyor bir de? Sanırsın uzaylı gelmiş!

Ney ne?

Balkondakiiii!????

Ne var ki?

Balkonda işte şey var????

Ney var yaa? Uzaylı mı?

Kimin onlar???

Ney ney???

Gel bak!!

Ben de hasta yatıyorum yani! Ama evde bi tek kendi hastalığı önemli ve saygı duyulması lazım. Ben hastaysam kimin umrunda? Bolca rahatsız et! Oh!

Anne hastayım ya halim yok ne var balkondaaaa?

Amaaaan! şey işte, ney onun adı!?

Mahsus aralıklı konuşuyor ki kalkayım! Sanki!

öff neyse ney yatıyorum ben kalkamam!

Amaaan! Bebek şeyi?

Neyi neyi????

Kıyafetiii?

Düşmüş mü?

Ney???

üst kattan mı düşmüş?

Ne bileyim sana soruyorum?!

Annecim sabahtan beri kalkamıyorum yataktan hastayııııım ne bileyim görmedim!

Sen mi astın?

Bebek kıyafeti mi asılı?

Hee! Kimin?????

öyle bi kimin diye soruyor ki aşırı ciddi, sanırsın ben gizlice hamile kalmışım, doğurup büyütüyorum, çamaşırı da asmışım?????

Bi anlatmayı sormayı bilemiyor.

çamaşır askısında neden bebek kıyafeti var diye bir düzgün cümle kuramıyor!

Yani zaten hastayım uzanmak dinlenmek uyumak istiyorum ama beni oyalamak rahatsız etmek boşuna kaldırmak için türlü bahaneler uyduruyor!

Gülüzar'ındır.

Kiiiim??????

Temizlikçi kadın yok mu yaa dün geldi?

Eee?

E onundur işteee!

He?????

Zahir evde bez olmaz belki diye kendi getirmiş eski bebek-çocuk

kıyafeti falan. Ama anlar mı? Hala şaşkınlık içinde hala anlamamış?!

Nedeen?

Offff! Evde yok sanmış zahir!

Bizde nerde bebek kıyafeti nazlı?!

illa uzuuuuun uzun anlatıp en ince detayıyla izah bekliyor. Hala şaşkın ara kadını diyor.

Niye arayayım yaa??? Temizlik bezi diye getirmiştir!

E neden asmış?

Bir daha ki sefere kullanmak için yıkayıp asmıştır!

Ne yapacağız biz onlarııı???

Offff uyumak istiyorum yaa ne önemi var????

Daha hala bu saçma düşünceleri endişesi geçmedi! Akşam bir daha soruyor bir daha cevap bekliyor!

Sanırsın ben gizlice bebek yapmışım da onun kıyafeti! Yalanımı açığmı yakalamaya çalışır gibi bir hallerde, sorgularda.

Sinirinden yırtıp attım! Hepsini!

Delirtir insanı delirtir! Hastasın diye endişe duymaz da çamaşır askısında neden bebek kıyafeti asılı diye endişelenip, garip şeyler düşünüp bir de aşırı zekadanmış? Gece uyuyamaz!!?????
Banyo yapmamı istememesinin esas sebebi ertesi gün saçım kötü olursa evden çıkmayacağımı düşünmesi!

işim yoksa niye çıkayım? Evde temizlik yapmaktansa? Di mi?

Bizi işi gücü sırf temizlik yapmak olan kadınları kötüleyerek büyüttü. Onlar bomboştu zavallıydı kocalarına sırtını dayamış eziklerdi! Hoş kendinin de en sevdiği şey temizlikti ama kitap okumaya da zaman ayırırdı.

Başka da bişey yoktu zaten; sıfır sosyal aktivite= sadece ev işi ve kitap okumak. Gezmek görmek müzik dinlemek film izlemek gibi ev dışında gelişecek aktivitelere tamamen karşı!

şimdi sadece temizlik yapan boş kadınlara hayran. Sürekli beni şikayet ediyor= hep dışardaymışım da evde durmuyormuşum da bari haftasonu evde duraymışım da. Evde olunca nolacak? Temizliiik!

Dinlenmemi istemez, gıcık olur= bozmak için çırpınır: zira kitap okuyacaksam film izleyeceksem de aynı. Tüm haftasonumu evde temizlik yaparak geçirmemi istiyor.

Ha markete de haftaiçi bir iş çıkışı gideceğiz; saatlerce markette dolanacak, ben yorgunmuyum bir önemi yok hiç! Haftaiçi bitsin ki market işi haftasonu çıkmam gerekmesin veeeeee iki gün boyunca mesela doğru dürüst uyumak da isyemeyeyim! Aynı o kendi tabiriyle amcık karıları gibi sadece ev temizleyeyim.

Ha tabi bir de tıkınacam! Ne kilomu ne sağlığımı düşünecem ha bire tıkınacam!

Sadece 2 hobi yeter; tıkınma ve temizlik yapma!

Aslında ona kalsa çalışmayacam ve hergün ev işi yapıp tıkınacam. Senelerce kötülemeyi bırak aşırı taklitlerini yaparak küfrettiği kadınlar gibi olmamı istiyor.

Kilo da alırım memelerim kocaman olur, analar ne güzel bebek bakar bu diye düşünüp beni oğulcuklarına alırlar! Oh. Tüm gün ev işi= anamın kaynanamın kendimin evini temizler boyuna tıkınırım!

Hayali bu. Ama kısa sore sonra sıkılır, istediğini elde ettiği anda bıkar ve eleştirilere başlar= götün kocaman! Bakımsızsın! Hiç arkadaşın yok! Boşsun!

10.06.2017

kendini çok aşırı modern, assssssla tutucu olmayan son derece açık fikirli, medeni, tabi ki assssla baskıcı yasakçı olmayan birisi olarak görüyor annem. tabi ki prensesler gibi yetişmiş dünyanın en kibar en zeki en anlayışlı insanı, tabi ki herkes ona hayran aşık.

dün gece hiç uyuyamamış, sabah dudak büzerek dolaşıyor gözlerini deviriyor yani benim yüzümden uyuyamamış!!
sanki yetmemiş nazlı evlenemeyecek mi diye uykularının kaçması!!!

niye? şort giydim diye!!!
evet evet şort giydim diye uyuyamamış!!

o kadar katı kuralcı sabit fikirli ki kendi planladığı ya da alıştığı düzenden çıkılırsa çöküntüye uğruyor.

aassssssla tutucu değildir ama kolsuz, atlet, şort giymenin belli zamanları vardır ona göre. ama assssla tutucu falan değildir haa!!!
ne demek tutucu geri kafalı? giymeyeceksin mi demiş? sadece en doğru en mantıklı zamanı varmış! kendisi belirlemiş ne zaman giyilir!!!

ha her zaman temiz ve ütülü giyineceksin ama şık olmak zorunlu değil, sadece kendi gerekli gördüğü zamanlar şık olmana karar verebilir!! ben kendim şık olmak isteyemem. ama asla tutucu baskıcı değil haa!!
yasaklamaz ama engellemek için herşeyi yapar; eleştirmek suçlamak korkutmak serbest!! sadece giyim değil her konu için geçerli. mesela götüm büyükmüş yakışmazmış ki!!! mesela beni hafif kız zannetdebilirlermiş yanlış anlaşılırmışım sonra!!! mesela cinsel sapıkların saldırısına uğrarsam naparmış? bir de öldürürlermiş üstelik foyaları ortaya çıkmasın diye!!!

aslında için için kendine kalsa sadece kendiyle beraber dışarı çıkacağım da...
aslında normalde bakımsız albenisiz kötü görünsem hiç dikkat çekmesem kimse bakmasa iplemese saygı duymasa önemsemese görünmez olsam: ama kendine lazım oldu mu o başka!! mesela o zamanlar da beni kendi giydirse süslese? sonsuza kadar köle ile oyuncak bebek arası bir canlı olsam.

ama asssla tutucu değil sakın ağzınızdan böyle bir şey çıkmasn!!!!
asssla yasak çı ve baskıcı duymayayım ha dediğinizi!!!
o aşırı anlayışlı aşırı modern aşırı açık fikirli.
ama her şeyin bir yeri bir zamanı var tabi: bunu da elbette kendisi belirleyecek!!!

ne yani canı istedi mi 40 yaşına geldin diye uluorta dalga geçebildiği ama kızının kendi yaşını söylemeey hakkı olmayan Nazlı yani ben : ne yani ben istediğimi yapabilme hakkına sahip miyim? ben kimim ki!!!! ben kendisi gibi el bebek gül bebek prensesler gibi zengin babası gibi bir babayla büyümüş popüler bir güzellik ve zeka abidesi miyim?

neyse temiz düzgün ama asla dikkat çekmeyen şeyler giymeli, görünmez gibi. sen istersen kendini kötü hisset önemli değil. sen nasıl ilgi ve iltifat hak edersin ki? kimsin nazlı sen? çirkin sivilceli yaşlı babası ölmüş hala evlenememiş atanamamış aşağı tabakadan birisin.
sen annen gibi üst sınıftan bir asilzade misin ki önemli olasın kendi hakların olsunn_

bak anneciğin şort giydin diye uyuyamamış acaba nazlı'nın ruhunda orospuluk mu var?
haziranda şort giydiğine göre bu önüne gelene verir de!! en iyisi işten ayrılsın evde kukumavk kuşu gibi otursun, mümkün mertebe çıkmasın, ev işi yapıp tıkınsın. bunca stres içinde çalıştığı emek verdiği okuduğu yıllar çöpe gitse ne olur?kim ki nazlı yaa!!

mayıs ayı gelgitli olur; mayısta gömlek pantolon giyilebilir ama üzerine yelek almak şart!! 

annem şıklığı modayı benden iyi bilir o aşırı zeki bense geri zekalıyım ne de olsa babası belli!!!!

haziran yeterince sıcak sayılmaz: pantolonla tişört olabilir yelek zaten giyilmeli!!

tişört de öyle belirgin birşey olmamalı ütülü olsun yeter, kimse insan mısın diye bakma gereği görmesin. sen çok önemli bir insan değilsin ki sana aa yakışmış aa ne güzel aa ne şıksın densin, sen anneciğin gibi misin? o herrrr zaman şıkmış!!! herkes giyimine hayranmış ya! sen öyle mi? her şeyin en kalitelisini en güzelini kullanmış ve giymiş!! ama sana olmaz o kadar!!

temmuz tamam sıcak ama öldürücü değil kapri pantolon giyilebilir ama. yeleği eline al üşürsen giyersin. evet temmuzda üşüyecek kadar zavallı tuhaf bir insansın?

sadece ve sadece ağustos ayında şort ve atlet giyilebilir!! ama şort sadece dizüstü olmalı, atletin önü ve sırtı kapalı olmalı ama kolu açık olabilir!!!

eylülde hemen gömleğe ve pantolona geri dönülmelidir. çünkü açık giyinirsen orospu sanılabilirsin!

7.06.2017

yaz klişeleri

sıcaklar başladı ya gene annem başladı aynı şeylere:

sanki ilk defa fark ediyormuş gibi hayatında, sanki 60 küsür yıldır sibirya'da falan yaşıyormuşcasına bir şaşkınlık ve hayretler içinde kalma hem de isyan etme nidalarıyla bana günde en az 3-5 kez;

NAzlııı?!!!
efendim?
ay çok sıcaak çook!
evet.
ama çok sıcak çok
hıı
ama aşırı sıcak bu ne sıcaak???
e haziran geldi
ama hayır çok fazla sıcak aşırı!!!!

her sene olduğu gibi bu sene de kafaya işleme, fikir ekme çalışmalarından biri yine saçlarını kısa kestirmekle ilgili;
günde ben diyeyim 2 sen de 5 kez:

ay çok sıcak saçlar fazla geliyor değil mi nazlı???
hıı.
ay napsak çok sıcaak!!! saçlar çok fazla geliyor artık.
topla!
hı?
toka vereyim topla.
toplamakla olmaz nazlı en iyisi saçlarımızı kısacık kestirelim!!
ayy çok fena çok terletiyor en iyisi gidelim kuaföre kıpkısa kessin ha nazlı??

anneme göre kuaföre yılda sadece 2 kez gitmeye hakkımız var nedense ve o zamanlara da kendisi karar verecek. benim ayrı gitmeme katlanamıyor niyeyse. sene içinde kat aldırmam falan gerektiğinden bahsetsem kendini henüz ihtiyacı olmadığını bastıra bastıra belirtiyor; gidemem yani?
sebep pintilik mi? fobi mi? bellisiz.

neyse başka bir tekrarlanan şey ise su sebili sendromu!!! kafaya takmış su sebili alacak! ama sonra 'teknolojik' ya kullanamayacak hep benden bardak bardak su bekleyecek. neyse ben de işe gitmem belki anneme su lazım olur diye en iyisi istifa edip bir daha çalışmayayım??

bilmem kimlerin su sebili ne güzeldi hem sıcak hem soğuk su veriyormuş nazlı!

diye işlemelere başladık. birincisi ben eşşek kadar damacanayı nasıl koyacam onun tepesine? ikincisi su sebilinden su almayı becerebilecen mi?

benim belim falan umrunda olmadığında eşşek gibi kaldırmamı bekler. aşırı vicdanlı ve mantıklıdır da!!! damacana iyi gene: bir kreresinde buzdolabını sırtlamamı istemişti gayet de normal bir şeymiş gibi???

başka bir klişe de hala haziranda da işe gitmem. sabah soruyor bugün de gidecek misin? ama çocuklara sormuş bitti demişler!!!!! belki ben iş yerine aşüfteliğe gidiyorumdur!!!!

çocuk muyum ben?
ama bitti dedi çocuklar sen hala gidiyorsun onlar gitmiyoor!!
annecim öğrencilere bittiyse bitti ben öğrenci miyim? neyim ben neyim???? öğretmen!!! bize bitmiyor!!!!!


sanırsın 30 sene öğretmenlik yapmamış kendisi!! ama özel okulmuş? sanki daha basit, anlatsan da kafası almıyor ki!

hele yazın seminer meminer varsa şoka giriyor. geçen sene Adana'da bir seminer vardı gitmem gereken ay gitmeyeyim diye neler etti traji komedi. sanırsın 5 yaşında anasına yapışık kaprisli bir çocuk. ayrılmayalım evden kımıldamayayım istiyor. sanırsın da beni çok sevdiğinden!!!

tutturdu da ben de gelecem. araçta yer falan anca ayarlanmış, hatta otelde. yok olsun bende gelecem sıkışırız. sanırsın 37 yaşında biri değilim ben. işine gelmezse bana 40a merdiven dayadın orta yaşlısın falan diye yapıştırır ama işine ne gelirse de o yaştaymışım gibi davranır.
otelde de koyun koyuna uyurmuşuzmuş!!

beni çok sevdiğinden mi bırakmak istemiyor? niye tüm yaz işkenceler ediyor ya? sürekli konuşum mazinin kötü anlarını mütemadiyen anlatmak bir yana sürekli olumsuz şeyler bulup devamlı ev temizliği yapmamı istiyor. artık bir iş yaparken kitap okurkende hiç saygısı yok gelip tepemde televizyon da izliyor konuşuyorda. bir de pişkin pişkin lendi aralıksız çene çalarken oku sen oku diyor.

kendi aşırı zeki olduğu için hem okuyup hem de sohbet edebilirmişmiş!! külliyen yalan!

daha neelelelel ay


6.06.2017

saplantı ve cold case

gene saplantı.
geçen ay doktor anneme midesi ve gaz için ilaçlar verdi. cuma günü bitmişti ilaç ve yeniden almamız gerekiyordu. gittik yazdırdık.
tabi doktora uğrayınca bir saat konuşmadan edemez alakasız konularla ilgili. ben yorgunum açım hiiiç umrunda değil. neyse ilacı yazdırdık ama eczaneden alamadık. çünkü esas reçete günü pazartesiymiş ve bu yüzden sistem emekli sandığı ödemiyormuş aynı gün olmayınca.
kendi aklına gelmiş de ben zorla getirmişim gibi bana çıkışıyor bir de. tabi her halt benim suçum. benim gibi çirkinlikler ve kusurlar abidesi bir insandan bakşa kim olabilir ki!! bayan mükemmel mi!!
kendi hastalığı kendi reçete gününü bilmiyor! hani aşırı zekiydin herşeyi düşünürdün benden fazla?

noldu?

eczacı siz yabancı değilsiniz ilaçsız kalmayın, ilacı parayla alın sisteme geçince geri ödeyelim dedi. tamam dedik.
eve geldik, akşam oldu anneme bir battı bu durum.
ya parayı geri vermezse??????
verecem dedi işte..
ama ya vermezse! ya şöyle derse ya böyle olursa???

bütün hafta sonu bunu kafasında kurdu kurdu kurdu! tabi ki sadece kafasında değil yahu!!!
çenesine vurmaz mı?

en mutlu en huzurlu ortamda bile etrafta bulacağı ve kafaya takıp söyleneceği birşey bulur! mutluluğa huzura düşman aslında çünkü!!! nefretten mutsuzluktan huzursuzluktan zevk alıyor.

günde 50 posta aynı şeylerle kafamı ütüledi. gece uyuyamamış sinirinden! ben ise mışıl mışıl uyuyup uyku sefası çekmişim!!!!

ha bir de benim uykuma düşman!! ona göre hiç birşeyden anlamıyor kendi gibi aşırı hassas ve zeki olmadığımdan takmıyor ve uyuyorum!!!

bende uyumayayım!!! benim de mideme kramplar girsin, benim de tansiyonum çıksın!!!

eğer böyle iyi bir yere gideceksem önceden beni şişirir ki mesela oradan keyif alamayayım!!! mutlu dönersem de hemen kaçırmaya çalışır başka mevzularla tadımı.

sonra da dönüp bana nemrutsun suratsızsın der kendisi gençken ne kadar neşeli popüler sosyal ve enerjikmiş!!!

bütün hafta sonu kudurdu resmen endişeden, geceleri uyuyamayıp evde elinde ard arda yaktığı sigaraları pöfleyip söylenerek dolaştı. istiyor ki ben de uyuyup dinlenmeyeyim ben de sinirli olayım!!
hemde boşa!!


tabi böyle olunca eski dosyalar bir bir açılır!!! hepsi baştan anlatılır ve en baştan sövülüp sayılır!! tüm hafta sonumu annemin sigara dumanı ve küfür söylenmeler ve eski anılarını tekrar dinlemekle geçirdim!! hani bir de hiiiiç duymamışım gibi bir stres bir şevkle anlatıyor ki bu kadar olur.

sen de denene Nazlı, anneciğim öderler dert etme boşuna. ben söke söke alırım paramızı geri.

iyi ki dediniz aa hiiiiç aklıma gelmedi!!!!
demedik sanki!!!

desen ne olacak! ne fayda! huzurunu ve benimkini kaçıracak bir fırsat yakalarsa asla peşini bırakmaz.

bazen de sinsiliği tutar, sadece benimkini kaçırmak ister. mesela ablamlarla bir yere gideceğiz; onlara hiç yansıtmadan bana bulaştırır bir sinir bir huzursuzluk; yol boyunca şikayet eder mesela birşeylerden ya da buluşma eöncesi. napar eder kaçırır huzurumu.

mekan, yiyecek, içecek, hijyen, garsonlar, yemekler sürekli bana ufak ufak dırdır eder; sürekli şikayet ve talepler asla bitmez. yemeği beğenmez benimki güzel görünür gözüne benimkini alır; durmadan suydu peçeteydi tuzdu biberdi yeni çataldı tekrar peçeteydi: kaprisli bir çocuk gibi kımıl kımıl ve sürekli mızmızlanarak.

sonra da pişkin pişkin bana dönüp ne kadar suratsızsın tadımı kaçırıyorsun der!!!
sen kaçırdın benimkini!
hayır kaçırmadım!!

bunu da kendi bilecek kendi karar verecek ya!!

mesela uykundan uyandırır sen de dersin uyandırdın!! hayır ben uyandırmadım! konuşma sen beni uyandırdın!!
son 10 yılda bu evde kaç kere odalarımızı değiştik hatırlamıyorum. hep şikayetçi. odası karanlık soğuk yada gürültülü kışları. yazları da aşırı aydınlık sıcak ve gürültülü.
oysa benim odam çok sessizmiş fazla ışık almıyormuş.

gene başladı. 3 sene oldu herhalde binbir zahmet odaları değiştik. ona göre ben hep rahatım uyku sefasındayım! anlatsan da anlayıp kabul etmez.
gündüzleri benim odamda vakit geçiriyor, pofur pofur sigara içip havalandırmıyor. yatağım ne kadar rahatmış, odam ne kadar sessizmiş!!!!
ya 3 yıl falan önce de buna kafayı takmış, değişmiştik odaları ama daha bir hafta olmadan gene başladı şikayetlere. değişmekte bir nevresim takımıyla olsa dolaplar kalacak da içindekiler yer değiştiriyor, şifonyer de. ama yatak tamamen değişmeli. benimki tek kişilik kendininki çift kişilik yatak. bir sürü iş.
ama hemen başlar dırdıra. sıcakmış da çok gürültülüymüş de ....

sanki ben hiç dememişim, dinlemez, anlamaz, kabul etmez ki.
yoo hiç demediiiin!!!!

aşağıdaki oğlan çocuklarını kaç kere şikayet ettim ama kendi rahatını kaçırmıyorsa umrunda olmadığı için hatırlamaz. hatta beni susturur abartıyormuşumdur. ama kendine gelince gör bir de mangalda kül bırakmaz.

bir hafta olmamıştı şikayetlere başladı, susmak bilmiyor. hani değişime kapalı ama sırf ondan değil, gerçekten gürültülü ve sıcak. ona kalsa şikayet ettiği an ben bazayı sırtlayıp değiştirecem sonra esas kendi odasından gene şikayet edecek gene değişecem: hammalım ya!!

söylememişim kiii!!!! milyon kere şikayet ettim ama kulağı benim duyarlılıklarıma kapalı!

şimdilerde işte gene başladı benim odamı övmelere!!!
sanırsın kaprisli küçük bir çocuk, dudak büzerek mızmızlanıyor....

saat 3-4ten sonra da mı sessiz?
hı?
öğlenden sonraa 4'te sonra da mı sessiz???
ne bileyim ben çetene mi tutuyorum? sessiz tabi ya ne? benimki ne kadar gürültülü motor sesleri çocuk sesleri....oof of ne güzel senin odan o kadar sessiz ki in cin top oynuyor sanki :(((
oğlanlar gelince hiç duymamışsın sen anlaşılan.
ne oğlanı???? (şokta annem ne oğlanı??? sanki gizli oğullarım var!!!)
komşunun komşunun!
bize ne yaa!!
bize ne mi? okuldan gelinde bir kıyamet bir gürültüdür gidiyor!!! gece bile depişiyorlar, hele sabah erkenden okula gidecekleri zaman!!! bir bağırışmalar itişmeler küfürler!!
yaaa??? allah allah???
kaç kere dedim sana hiç mi hatırlamıyorsun?
hayır hiç söylemedin bana!!! (şüpheli!!!! yalancıyım ya ben)
nasıl söylemedim sen inip anneleriyle konuştun ya!!???
ne zaman???
geçen sene.
tamam o zaman yapmıyorlardır artık!
hıı tabi tabi.
var mı ben hiç duymadım!!!!
sen onlar okuldayken takılıyorsun da ondan odada.
ee?
ay anne onlar okuldayken nasıl gürültü gelebilir ki boş oluyor oda!
sonra oluyor mu yani gürültü sanki??
ya bi saattir ne anlatıyorum ki ben?


geçen sene de böyle bir kafayı takmıştı benim odam çok rahat diye. hatta yatağım da anneminkinden rahatmış. gene tutturdu odaları değişelim diye. bir de böyle çoğul konuşmaz mı! kendi bişey yapıyor sanırsın kenarda dikilip kusur buluyor anca!! ben de çarşaf takımımı yeni değişmişken tutturdum da madem öyle gel burada sen uyu bir kaç gün, rahat edersen değişiriz. ama yatak daaar! olsun aynı yataktan sana da alırız. bir sevindirik bizimkii!! daha sabaha bir sinirle uyandıydı!
duvara vuruyor aşağıdakiler sussun diye!!!
nasıl sinirli. ben hergün duyuyorum bunları ya!!! ama hiç söylememişim ki!!!!!


dinlemez ki duysun!!!! kendi mütemadiyen bir şeylerden yakınır ama ben rahatsız olduğum bişeyi alatayım bir kulağından girer öbüründen çıkar...

hani sanki akşam bangır bangır sesi aşırı açık survivor izlemiyor gibi.
hani sanki ben odama kaçında sesi iyice açıyormuş ki ben de duyayım diye.
bir türlü anlayamadı kabul edemedi sevmememi. her fırsatta uzuuuuun uzun bana ben evde yokken survivorda ne oldu anlatmıyor gibi yetmemiş saatlerce teyzemle konuşmuşlar o da yetmemiş beni arayıp telefonda bir heyecanla bana survivor anlatıyor!
bu kadar kafayı taktığı kimseleri sonra öyle bir unutuyor ki bir zamanlar duygu vardı ona hayrandı. şimdi zerre hatırlamıyor.
gülünç

makineler - aşırı mantık - nazlı'yı kim takar- çelişkiler -ikilemler -çifte standartlar -çocukluk travmaları - rol kesme -

aşırı mantık!!

15 yıldır kullandığımız bulaşık makinesi aniden bozuldu. servise haber verdim. kim verecek benden başka. tabi anneme kalsa servis geleceği için işe gitmeyyeim en iyisi ayrılayım!!! tabi bunu 

örtük biçimlerde söylüyor. hiç zamanım olmuyormuş da hiç evle ilgilenmiyormuşum da hiç kendiyle ilgilenmiyormuşum da bu iş ne gereksizmiş de boşuna yoruluyormuşum da dandikmiş 

boktanmış da!!
sanırsın kendi hiiiç çalışmamış!!
senelerce biz büyürken çalışmayan kadınlar hakkında neler söyledi, ne kadara aşağıladı, yeni hakaretler tabirler bile üretti. 
senelerce ben iş bulamazken, atanmamışken dırdırdırıdırı başımın etini yedi! kendi olsa hemen atanırmış, işe almak isteyenler kapıda sıra olurmuş!!

ama işte her an elinin altında emir verip azarlayabileceği, sürekli bişeyler isteyip yaptırtabileceği, istediği gibi konuşup deşarj olabileceği biri olsun istiyor!!!  senin hayatın geleceğin kimin 

umrunda? nasılsa evli değilim nasılsa arkamda beni kollayacak bıyıklı ordusu yok (erkek akrabalar), istediği gibi davranır!!

hem işsizsin diye eleştirir dırdır eder hem bulursun şikayet. hem hiç arkadaşın yok der kendini över: tüm mahalle anneme hayranmış!!!! erkekler aşıkmış kızlar ya hayran ya da kıskanırmış!! 

başlar geçmişini abartarak anlatıp böbürlenmeye!!! seni küçük görmeye!
arkadaş edinirsin gene eleştirir???

bulaşık makinesinden nereye geldim gene!!! napayım annem aşırı çelişkiler uzmanı! 
değişimden nefffffrererererererereettttttttt eder! seneler evvel çamaşır makinesi bozulmuştu, inat etti ne gerçekten tamir ettirdi ne yenisini aldı. benim zorunla servisi çağırmıştım; zul 

geliyormuş! yahu telefon eden ben, adamlara anlatan ben, zaman belirleyen, gelmezlerse arayan gene ben, gelince kapıları açan ben makinenin tepesinde duran gene ben: hanfendiye zul 

geliyormuş!!
tabi onu prensesler gibi yetiştirdikleri için!!!!!
bilmem ne parçaları zor bulunurmuş uzun işmiş tamiri, eskimişti makine çünkü. ama annem kabul etmez! 40 yıllık değilse eski değildir, herşeye yeni aldııık hatırlıyorum der!! ama üstünden 20 

sene geçmiştir!!
nasıl olduysa da o çamaşır makinasını andıysa artık hayret!! hem teknolojiden makinelerden nefret eder!!!
"zor tamir olur eskimiş" denmesine o kadar bozuldu, içerledi ki; hem vazgeçti tamirden, ya bir denesinler!! hayır asla!! hem günler haftalar aylarca hatta yıllarca dırdır etti, servis elemanına 

düşman oldu!!! evet aşırı mantıklıdır da kendisi!!!
inat etti değiştirmedi de. böyle bir küsmesi bir inadı var. değişime katlanamıyor aslında ondan da. uğraşamazmış!!! sanırsın kendi uğraşıyor? makineyi seçecen taksit ödeyecen, servisi 

bekleyen arayan ben, çamaşırları yıkayan hep ben? sen neyle uğraşıyorsun ki?? o zaman kredi kartımız da yoktu inadında çıkarttırmadı, hatta maaş çekmek için kart bile çıkarttırmadı inattan. 

ama maaş kuyruğundan, beklemekten kalabalıktan sürekli şikayet edip insanlara burun kıvırıp aksilik etmeye bayılır!! 
nuh dedi peygamber demedi; assssla bir daha almayacakmış makine!! hemencik bozuluyormuş daha yepyeniymiş!! 20 yıllık!!!!!
ee senelerce çamaşırı elde yıkadık. çoğunu da ayağı beli bilmem neresi ağrıyor diye bana yıktı ama tabi ki dırdır eleştiri  şikayet etmeden duramadı!! bundan haz duyuyor: bana işkence!!
3 sene inat etti almadı makine tamire de göndermedi; elde yıkadık köylü kadınları gibi. nasılsa çalışmıyormuşum bir işe yarayımmış bir de utanmadan!! yavrum sen yorulma der ablacığım 

olsa.

sonunda ben de pes ettim, ben de inat ettim ve çamaşır yıkamayı bıraktım. nasılsa kölesi yıkıyor diye rahat rahat hiç acımadan aman nazlı yorulmasın diye zerre düşünmeden dağ gibi yığardı 

çamaşırı. ben bırakınca da kavga kıyamet! kendisi yaşlanıyormuş da hastaymış da kendi mi yıkayacakmış?
bu çağda imkanın varken hani olmasa neyse dersin imkanın varken eziyet çekiyor çektiriyorsun. sırf değişiklikten korkması teknolojiden korkmasından. uğraşamazmış şimdi.
sen mi uğraşıyorsun ki???? televizyon ve ocak hariç tüm aletler benden sorulur. zaten benim sorumluluğumda olduğu için rahaaat rahat şikayet ederdi!! 
çok aşırı zekiymiş hafızası aşırı kuvvetliymiş hemen herşeyi öğrenirmiş!! övünmeyi bilir ama dandik bir klimanın tuşuna basmayı öğrenemez.

eski evimiz sıcak oluyor diye ve vantiratör yetmiyor diye ve aslında konu komşuyla yarışmaktandır nasıl olduysa bir klima taktırmıştı odasına. ama sadece kıyamadığından değil korkuyor 

kumandayı ellemeye. eee her gece nasıl açılıyor kapanıyor anlatıyordum ama beceremeyip beni çağırıyordu!!!

yatmadan evvel açacam sonra gecenin bir vakti beni çağıırp kapattıırır. ee bir süre sonra serinlik kalmıyor ama açmaya korkuyor, ee beni çağırıyor açayım diye gecenin körü!!! sonra üşüdüm 

gel kapat!!!

böyle kıyamayıp her dediğini yapınca elini vermiş kolunu kaptırmışsın gibi olur tepeni attırıncaya kadar senin haklarına saygısızca tecavüz eder. sanırsın bebeğim. geceleri uyumayıp onun 

klima taleplerini yerine getireceğim!! çok yağarsan dediğini tepene çıkar. acımaz kızımın uykusu bölünmesin demez. aç kapa aç kapa!!
illa büyük kavga lazım. yumuşaklıktan anlamaz. sonra da sana aksisin terssin sinirlisin der. ama büyük bir zevkle tepeni attırır. bulduğu çözüm: o zaman beraber yatalım, öbür odadan kalkıp 

gelmen gerekmez.

tabi gece böbeğime diz geçirmek için harika bir yöntem!! 

o kadar deli yatar ki yıllarca alışmış yalnız yatmaya tabi. gecenin bir körü kolu bacağı olmadık yerlerine güm diye çarpar. ama canın acımışsa sinirlenmisen ödün kopmuşsa ve tepki verirsen 

senden kötüsü yoktur!!!!! bir kere bir mecburiyet olmuş beraber yatmıştık yatak çift kişilik ama minnacık kadın sığamıyor.
annem çam yarması değil yani. gerçi kendini zamanının orta boylusu buluyor ben kısaymışım mesela ama!!! 152 boyunda yaa! hangi amanın orta boylusu????? ben 163'ün beni beğenmiyor 

kısaymışım!!!
sanırsın ikidi selvi boylu basketçiydi de ben böyle kaldım. güzellik açıısından da kendine hayran olduğundan beni yeterince güzel bulmaz efem!!
annem de babam da kısa boylu ve ortalama vücut yapısı ve yüze sahip Türk insanı ama kendinden bir Adriana Lima çıkmasını bekliyor!!!! sarımsakla soğandan!!!

neyse o minnak kadın gece çift kişilik yatakta fır dönerek kol bacak savurarak deli gibi yatar. ödünün kopması bir yana dayak yersin resmen! söylersen uyarırsan dokunup çekersen: 

sebepsiz yere anneciğini uyandırmış hain evlatsın!!!
ablam da aynı aynı!!!!! kendilerine uyku o kadar tatlı geliyor ki başkasının hakları yok!! gözünü oyup eline verse gece hastaneye gitmeye kalkma, kör kalayım ben de napayım de kımıldama: 

ama sonra pişkin pişkin sana aman sen de kör kaldın derler mesela öyle bir kör bencillikleri var.

tabi ki tartışmalar havada uçuşuyor; baskın çıkmanın uzmanı olmuş; çünkü her anını gözetleyip kusurlarını hatalarını birbir kaydedip asla unutmaz ve köşeye sıkıştı mı kafana kakar; tavanın 

dibini yakıp mahvetmişi mesela, off cehennemlik evlat!!!! sanırsın elli kişiyle düzüşüp gelmişim!! sırf klimanın nasıl çalıştığını iyice bellememek için bu saçma kavgalar.
ya gece 5 kere kalkıp annemin klimasını açıp kapayacam ya beraber yatacağız gece bana çarpıp duracak ve asla fark etmeyecek sabah da kabul etmeyecek!!! 
tabi ki horlayı saymadım bile!!
minnacık kadın dünyayıı içine çekip bırakıyor adeta.
tabi ki gece tuvalete kalkmalarını saymadı daha!
muhakkak konuşur. ya git işte gideceksen tuvalete niye konuşup uyandırıyorsun? uyandırmıyormuş!!!!! 
uyandırdın! 
uyandırmadım sen beni uyandırdın!!!!!
kendi konuşacak gecenin körü ama ben cevap verirsem yada ödümü koparttın falan dersem kötüyüm ay sen beni uyandırdın nasıl uyuyacam şimdi!! ya sen tuvalete kalkarken konuşma 

uyandırıyorsun beniii!!! uyandırmıyorum!!!! sen beni uyandırıyorsun!!!

ufak küçük bencil bir çocuk gibi!!!!

klimayla ilgilenmeyi tamamen bıraktım. çalıştırma o zaman sonra fatura diyorsun! ama çok sıcak oluyormuş onun odası gece!! sanki benim ki serin oluyor!!

tüm talihsizlikler ve haksızlıklar kendine!! benim hayatım mükemmel oysa!! böyle bencil egoist ben merkezci kaprisli bir çocuk.

ben masraf olmasın, zaten atanamamışım 2. bir klimanın masrafı olmasın diye o hamam gibi odada vantiratörle idare ediyorum; annem benim odam o kadar sıcak olmuyor en sıcak kendi odası 

sanıyor. mesela bazen de kafayı yatağa takardı. hala da öyle. bi şey olur benim yatağıma uzanmıştır çok rahat eder ve aklında şöyle bir fikir gelişir: benim yatağım rahat değil ama nazlı'nınki 

çok rahat!!!
başlar dırdıra. ya da kafayı odaya takar. kendi odası çok gürültülüdür benimki çok sessizdir! başlar dırdıra. yatağı değiştirirsin odayı değiştirirsin. ilk anda memnun olur sonra değişim 

batmaya baişlar ve gene başlar dırdrıa!!!!
eski evde pek olmadı ama 10 yıldır yaşadığımız bu yeni evde odalarımızı kaç kere değiştik bilmiyorum. hiç memnun olmaz hep şikayet eder.
ona göre hep ben rahatım ve bu ona dokunuyor nedense. benim odam sessiz ve serin!!! değiştiririz bin zahmet bana tabi ki kendi kenarda izleyip bilmişlik taslar emir verir: bir süre sonra 

gene başlar şikayete.
e ben dedim sana sessiz değil aşaığıda yeni yetmelerin odası var diye.
hayıııır dememişim!!!
milyon kere dedim şikayet ettim komşuya bile indim oğullarını bir sustur diye. ama kendi başına gelmiyorsa haksızlık rahatsızlık gibi gelmediği için anneme hiiiiiiç aldırmamış benim uykusuz 

sinirli zamanlarıma şikayetlerime!!
aşırı hassas aşırı duyarlı işte hep ondan!!!

ha klimaya hala alışamadı. ona kalsa bebeğime bakar gibi gece 5 kere kalkıp açıp kapardım klimasını. tabi ben kendim kafama göre de kalkıp açıp kapayamam!! aaaaa uyandırmışııııııım!!!!!!! ay 

haksızlık bu!!!!!!
ben inat ettim: anneme göre dünyanın en kötü insanıyım: sen de öğrenemiyorsun hani aşırı zekiydin hafızan fil gibiydi hemmencik öğrenirdin benden daha zekiydin noldu? dandik bir klimayı 

mı öğrenemiyorsun diye kendi laflarıyla vurdum. 
bayılır övünmeye üstünlük taslamaya!! bir sürü tuş varmış nasıl bilecekmiş gözü görmüyormuş!!

hep de bahanesi gözüm görmüyor. ama ben desem gözün görmüyor kötü olurum aksini iddia eder!!!
zaten hepsine basmayacaksın ki, bir kere ayarlandı mı sadece aç-kapa tuşuna basacaksın: zaten o tuş da koskocaman ve turuncu!!

biliyorum klimaların saatli ayarı da var!!! ama o da kraliçe elizabete uymadı ki. kaç kere saatli bu ayarlanış dedim anlayamadı. kendi kendine duruyor ya biraz klima sonra geri çalışacak: gene 

dayanamıyor bana sesleniyor: bir de böyle sesinde bir sitem var ki komik.

vantilatör de ayıydı. kim açıp kapayacak ve ya tutulursam korkusu çünkü ben 2 kez tutulmuştum. ben odamkai vantilatörü bozuk olduğu için biraz fır dönerek kullaamıyordum bile: ama 

masraf olmasın diye idare ettim ama yarandım mı ben kötüyüm gene!! üstüme değil de dolaba sabitliyordum ve oraya çarpan rüzgarıyla yetiniyordum.

ama kraliçe hazretlerine yeter mi??? prensesler gibi büyütmüşler onu!! biz niye öyle büyümedik ya? neyse.


anneme kalsa geceleri uyumayıp anneciğimin klimasına adayacam kendimi; ama o kırk kere bölünmüş uykuyla da erkenden kalkıp iş yapacam: biraz fazla uyumuşsam: canı sıkılır oohooo 

uyku sefası der. anlatsan da sen bölüyorsun uykumu diye kabul etmez!! bölmüyormuş!! ya sen iki de bir seslenip klimayı ayarlatmıyor musun??? ne alakası varmış???!!! e uykumdan 

uyandırıyorsun kaç kere hemen geri dalamıyorum ki!! dal o zaman!!! o mu demiş dalma!!!!

evet böyle de pişkindir!!

kapımı kapattım, geceleri kalkmadım, gündüz de aynı kendi gibi söylenip eleştirip durdum ama tabi kendinin böyle yaptığını görmüyor ki ben kötü oluyorum. hani zekiydin çok hani şıp diye 

öğrenidin? bir klimanın tuşunu mu öğrenemedim. mecbur bırakınca anca öğrendi. hiç asla demez nazı'ya yazık!
hiç üzülmesin yorulmasın yıpranmasın demez: ona göre ben aşırı rahatımdır falan!!!

çamaşır makinesine dönersek. ben de kabahat. artık öyle toleranslı değilim. ne 3 sene elde çamaşır yıkarsın ki? tabi benim suçluluk duygumdan yararlanmaya bayılır ondan. mezun oldum 

ama atanamadım diye üzülüp suçluluk duyuyorum anneciğim de bundan fırsat bu fırsat yararlanıyordu: eğer istediği bir şey olmazsa, yapmamışsam ya da benim kendi yaptığım birşeyden 

memnun değilse hemen üstü örtülü eleştiriler başlar. önce kendi övünmeleriyle; kızım sana söylüyorum gelinim sen anla tarzı. sonra ablacığımın müthiş kariyeri ve evliliğiyle övünür. 
beni ne över birine ne kendi övünür: nasıl faydalanacak ben özgüvenli olursam????

deterjandan elimde alerji oldu o dönem ve geçmedi yani doktora gitmez zorunda kalmıştım. gerçi anneme göre her zaman sarımsak sürmek yeterdi! nefret eder doktora gitmekten hatta benim 

gitmemden de!! fobisi var aslında buna da!!!
hemen eleştiri okları: sarımsak sürsek yeterdi!!! anneme kalsa sivilce sorunuma da çözüm sarımsaktı!! e ben de çıkmam tenefüse, evden çıkmam, kimseyle konuşmam madem kokuyor diye 

düşünüyorum: eee sonra lap diye suratına der ki hiç arkadaşın yok ben çok popülerdim!!!

hah evet!!! üstü örtülü şekilde seni engeller alıkoyar bir şeyden. sonra sen yapamadım gidemedim edemedim dersen de pişkin pişkin yapaydın edeydin gideydin der: kafana silah mı 

dayadık!!!!

ya hayatımda 1 kere ve ilk defa pikniğe gidecektim lisede. ne yaptı etti engelledi. hep engellemek için uğraşırdır okul dışı aktiviteleri. yani ben inadımdan bir yol bulur gider yapardım: doğum 

günü gezi falan. 
anneme göre tamamen gereksizdi ve ilerde kocayla yapılırdı!!! kızkıza alışveriş ya da dedikodulu ortam da mı kocaya saklanacak??? kendisi bir robot olduğu için herkesi öyle sanır. ama 

sorsan çok popüler ve sosyaldir kendi!!!

sonra hem bazı şeyleri  engellemeyi başarmıştır çünkü; konusu açıldığı zaman pişkiin pişkin bana der ki sen de hiç sosyal değildin okulda!?????????????????????

hiç gitmezmişim kız arkadaşlarımla bir yere??!!!!
engellemek için neler eder halbuki!!! önce arkadaşlarımı kötüler, sonra yemezsem ortamı, tehlikeleri!! taciz tecavüz kaçırılma hırsızlık!! erkekleri kötüler mesela erkeklerden korkayım diye ki 

kımıldamayayım!!!! sonra da gayet pişkin ben çok sosyaldim sen değilsin!!!!

mesela küçükken babama düşmanlığından sırf onu değil tüm erkekleri eleştirip kötüleyen konuşmalarıyla büyüdük; sürekli konuşurdu tabi ki. zaten hem kendi kendini toplumdan 

sosyallikten çektiği hem bazen hor görüldüğü için uzak kalmıştık insanlardan. zaten küçükken de öyle pek etkinlik olmazdı. sonradan doğum günleri falan olmaya başladı da benim zorumla 

katılırdık. ben sosyalliğe çok hevesliydim ama annem cezalı gibi davranmaktan yanaydı, hoşnuttu adeta ve ablamsa zaten annesi kılıklı, robotumsu ruhsuz ve zaten anneciğinin küçük 

yalakası olduğu için o ne derse ona uyardı. bir arkadaşının doğum gününe gitmek istemezmisin, giderse memnun olur gitmezse ruhu duymazdı ablamın. hani arkadaşın sitemli davranır ya. 

ablam bunu anlamazdı hiç.

zaten bu imalı-mecazlı-ironik şeyleri anlayamaz ablamda anne gibi. hani birinin asıldığını, laf soktuğunu, sitemkar davrandığıı da.

ama sorsan benden zeki benden hassas benden mantıklı benden duygusallar!!!!

neyse işte yıllarca teyzemler dışında neredeyse kimseyle iletişimimiz olmazdı, sürekli de kötülerdei insanları özellikle de erkkeleri. sonra diyelim bir durum icap etti: kesin zorunluluktandır ve 

bir yere gitmek gerekti. diyelim annemin emekli öğretmen arkadaşlarıyla kalabalık bir buluşma.

ama sen yıllardır anne-ablaya alışmışsın; sadece 3 kişi olmaya! senede 2-3 kere de teyzen eniştenlere: ki oğulları bizden büyük olduğundan aşırı vakit geçirmezdik. oğlan çocukları ister 

istemez kızlardan üstün görülür daha çok hak tanınır: bunu asla kabul etmez açıkça söylemezler çünkü kendilerini modern zannederler ama kız-erkek ayrımı her zaman vardır!!

ee sen yabani etmişin kızı!! sadece anne ve abla görmüş, senede 2-3 teyze enişte, konu komşuyla mahalle arkadaşıyla, okul arkadaşıyla fazla zaman geçirmesini engellemişsin, kalabalık 

ortamlara sokmamış, etkinliklere göndermemişsin, evde kitap okutarak oyalamışsın ve üstelik sürekli kötü anılar, insanları eleştirerek kötüleyerek konuşmuşsun: ama senden bir anda çok 

kalabalık, çok hareketli, her yaştan ve cinsten insanın olduğu bir ortama çok iyi uyum sağlamasını istiyorsun!!

kendine de sorsan insan ruhundan en iyi o anlar!!

sen hemen uyum sağlayamaz hemen kaynaşamazsan lap diye sana azarlı eleştiriyi yapıştırır: ama tabi ki kimsenin fark etmeyeceği, anlamayacağı bir zamanı kollayıp yakalayarak. kendine laf 

ettirmek istemez asla!! aaa o çok gururludur ama yaa!!!!!

öğretmen hanımın kızları uyumsuz denmesin ve öğretmen hanım kızlarını azarlıyor da denmesin; senin kırılmanın ne önemi var kendinin iyi görünmesi uğruna!!! 

tabi bunları böyle anlamam yıllarımı aldı. ne anlatan ne anlayan ne destekleyen var. ne bilesin.

kenarda köşede tuvalette bilmem nerde yakalayıp yapıştırır lafı: ama uzaktan gören desin ki içinden: ayyy bak boşandı ama boşandığı kocasından olan evlatlarını ne kadar da seviyor - diye 

rol keserek davranışlarda: anlamaman imkansız çünkü adeta 2 annen var; biri dışarda başkaları varken anlayış ve sevgi abidesi rolünde biri de içerde sadece üçümüzken sürekli acımasızca 

eleştirip seni ezen aşağı gören engelleyen.

hatta bazen 1 dakika içinde değişir bu iki anne kişisi. diyelim apartmandan girdik birileriyle karşılaştık; neşeli (kendince ama yapay) ve süper anlayışlı ve bilinçli anne rolünde; asansöre 

beraber bindik ve diyelim komşular bizden 1 kat öce indi, bizde asansörde başbaşa kaldık: hooop diğer eleştirmen anne geri gelir!!!
dışarda sana canım cicim tatlım der, arkamızı dönüp eve girdiğimiz an azarlı bir laf gelir. ayakkabımı çıkarışım aşırı yanlış ve çirkindir ayyynı babam gibi!!

işte böyle seni kalabalıkta sosyallikten çekip ama kendi isteedi mi fırlatınca sana aynı döneklik gelsin bekler ve ona buna iyi görünerek senin kalbini rahaaat rahat kırar; ruhu duymaz, 

anlamaz, kabul etmez; e kendi çocuğuna istediği gibi davranamayacaksa niye yaptı, hem nasılsa onu savunacak kimse yok!!!

ablam hem hiç etkinlik sosyallik olmasa; film-tv izlemesek, müzik dinlemesek razı; aramaz, belki annemin tepkisini çekmemek için kendini alıştırmış yalakalığında: ya da aslında anası gibi 

robotumsu. ben arkadaşımın doğum gününe gitmek isterim mesela ama ablama olsa da oluuur olmasa da. bir çeşit vurdum duymaz. kendine bakmak, makyaj yapmak, eğlence, sosyallik 

olmazsa hiç aramaz, ihtiyaç duymaz. kapat bir odaya yüzyıl gıkı çıkmadan yaşar. hala öyle. eniştem olmasa ne yemeğe ne tatile çıkarlar ne de bir yere giderler. kendi ihityaç duymuyor ama 

birisi sürüklerse uyar; annem gibi inat etmez gitmem etmem yapmam diye kıramaz kimseyi. 

ve ilginçtir hemencecik uyum sağlayıverir. hiç yabancılık çekmez!! on yıl evden salmayın. bir anda İstiklal caddesine koyun. hiç bir şey olmamış gibi uyar ve kaldığı yerden devam eder. ne 

garipser ne uyumsuzluk çeker ne korkar ne kalabalık bulur. bukalemun. 

böyle biz 3 kız evde sosyallikten uzak yaşarız, annem sürekli kötüler insanları, bir yere gitmeni istemez, zar zor eve arkadaş getirirsin annesi izin verirse hani. ama alır seni 49 kişinin içine salar 

ve eğlenmeni ister. maymunsun ya eğlen ve eğlendir!!!

ablam anında uyum sağlardı, ama saniyeye bile ihtiyacı yok dediğim gibi. hemen eğlenmeye birileriyle konuşmaya başlar hatta arkadaş olur, oğlanın tekine de göz koyar. ben bir müddet 

alışmaya çalışırım, uzaktan incelerim kimle konuşulur diye. ama annem hemen beni uyumsuz ilan eder ve laf sokmak için fırsat kollar.

annem üçümüzün de kişilik özelliklerinin farklı olacağını anlayamadı. sorsan da kendinden iyi bilen yoktur insan psikolojisini!!! ablamın hemen uyum sağlamasına bayılır ama acele eve 

dönsek hiç itiraz etmemesine ve hiç bir şey olmamış gibi inziva hayatına adapte oluvermesine de. bir başına da memnun mutlu 10000 kişiyle de. 
bense zor alışmamla başıma iş açarım; anneme göre girişken olmamak suç! olacam sen engelliyon. anlamaz kabul etmez. böyle bir kölelik, denetimli serbestlik. annemin istediği anda isstediği 

kadar sosyal olacam!!!

bir de bu rol yaparak laf sokup beni kırmayı eve dönünce yapmaz; bekle değil mi bırak zamanı geçirsin, hayır ben istediğim zaman olacak duygusu hakim kontrolcü çünkü. diyelim 2-3 saatlik 

bir toplantı bu. daha tam bir kaç kişiyle konuşup alışmaya başlamışsındır; hop fırsat yakalayıp seni eleştirip hevesini kırar. acaba bilerek mi yapardı; hani çok alışmayayım da sonra gene 

istemeyeyim ablam istemez çünkü verirsen alır.

sonra sen zaten utangaçsın ve farkındasın, zaten yeni birin bulmuşun konuşacak cesareti; annen de kırınca hevesni tam adapte olacakken zorlanmaya başlarsın. oturduğu yerden sadece 

eleştirel gözle seni dikizlediğini, seni kendi zihninde sınava tabi tuttuğunu ve asla geçemeyeceğini bilirsin içten içe.
annem sürekli bizi gözlerdi. ama özellikle ben mimliyim tabi doğuştan kötü biri olduğum için: nazlı yapamaz nazlı edemez diye çoktan kararını vermiş ve bu yüzden yapmaı istemez ve sırf o 

sabit fikri kırılmasın değişmesin diye seni böyle yönlendirir.

ama sorsan asla sabit fikirli peşin hükümlü değildir!! külliyen yalan!!


ha tut ki ben ikna etmişim ve okul arkadaşımın evindeki doğum gününe gitmişiz hep beraber. zaten alışık olduğum insanlar var hep; zaten 5-7 kşşi ve benim alışmak için zamana ihtiyacım 

yok, zaten arkadaşız. ve hemen uyup gülmeye eğlenmeye başlamışız. insan demez mi içinden ha demek yabancı insanlara karşı daha utangaç bak arkadaşalrına hemen uyum sağladı: 

memnun olmaz mı?
hayır olmaz!!!!

sorsan hep aşırı mükemmelliyetçiliğindendir. hayır sabit fikirli değişime kapalı ve peşin hükümlü, üstelik tek istediği şey kendinin istediğinin olması!!


e ne güzel kızlarım eğleniyor mu diyecek!!! bana zaten en baştan kötülük ve kusur abidesi olarak baktığı için eleştirecek bir yan arayarak yaşıyor. niye.  e evlilikleri kötüye gidiyormuş, kendi 

de düşünmüş, zaten toplum kuralıdır ya ardarda çocuk yapıp çocuğun evliliği kurtaracağını zannetmek; e bir çocuk daha yapayım demiş. hem herkes demiş ki erkek olursa kocan eve 

bağlanır aile toparlanır evlilik kurtulur. ama işte çıka çıkaaaa ne  Nazlı çıkmışım!!!!! ıyyy gene mi kız!! eksik buuuu!! kız doğmam da evliliklerinin kurtulmayışı da benim suçum!!! tabi ki bunları 

hiç biri böyle açıklıkla dile getirilmez. Biz Türk'üz iyi iletişim kurmaz herşeyi konuşup çözmeyiz: onun yerine yanlış anlar suçlarız!!

neyse, ne yapsın beğenrisin, bir fırsatını kollayıp yine o anlayış ve sevgi dolu anne rolüne bürünerek laf sokacak benim hevesimi kaçırmak için!!
ya sen daha dün değil miydin uyum sağlayamadın, içe kapanıksın diye eleştiren senin öğretmenler toplantında!! e işte uyum sağlamış bu sefer! sevineceğine rahatsız oluyor!!!!!!
neymiş çok gülmüşüm!!!!!

önce uyumsuz, utangaç, içe kapanık, girişken olmamakla eleştirir sonra hemen alışıp gülüştüğün için!!! hayır buraya da kendi arkadaşına da alışamayıp utangaç olsan da gene uyumsuz 

diyecek aynı şekilde gelip!!!!

beni beğenmemeye karar vermiş çoktan; arayı bulur her zaman bir kusur.

yetmemişse hevesini kırmaya bu sahte güler yüzle çok gülüyorsun eleştirisi; oturduğu yerden sana ters ve sert ve yargılayıcı, beğenmeyen bakışlarını atarak hevesini kırmaya uğraşır!!!! 

hatta kimseye çaktırmadan kötü görünmeden: -tabi engelleyen, baskı yapan, azarlayan anne gibi görünmeyecek!!! - kaş göz eder; otur yerine sus der kaş gözüyle.

tabi bu zoraki buluşmaların bir de eve dönüşü var ve herrrrrr zaman da Nazlı'da eleştirecek birşey var. senin fark etmediğin detayları bile görüp kaydetmiş ve bir koz olarak beklemeye almıştır, 

vurmak için fırsat kollamaktadır.

ha ablamı da eleştirir, öyle demeseydin böyle etmeseydin oraya gitmeseydin diye ama esas vurgun bana. ablacığım aşırı hassasmış ondan!!

esas hassas olan hep bendim, ablam daha vurdum duymaz. onun için ne aşırı sosyallik ne inziva onu rahatsız ediyor. new yorkta da yaşar dağ başında 3 haneli köyde de. itiraz da etmez 

şikayet de etmez: yeter ki bir görevi yapması gereken 1-2 şey olsun. verirsen alır, almayı istemez. ihtiyaçlarını pek bilmez. verirsen fark eder geri çekersen alma demez. 

başka bir zorla götürdüğüm bir arkadaş doğum gününde de o zamanlar ilk defa adet görmeye başlamıştım; utanç ve endişe bir yana, aşırı sancı bir yana. gitmeyi çok istememe zor ikna 

etmeme rağmen sancımdan huzursuzdum, halsizdim. hemen eğlenmeye başlayamadım haliyle. ama durumu bilmesine rağmen anlayamadı.

kendi fikirlerine, hislerine, karar ve görüşlerine vb o kadar saplı kalmış bir insandır ki annem: senin başka bir insan olduğunu anlamayı görmeyi bırak ne kabul eder ne destek olur.

mesela ablam tam bir bukalemun maymun: aç kapa düğmesi olan bir robot gibi: eğlen bakayım Buket! eğlenir. Dur Buket yeter!! durur ve itiraz etmez.

hem sancı çektiğimi biliyor hem de bir çözüm aramıyor; çok mutlu olamam eğlenemem diye bir yandan memnun olurken halsizim diye beni eleştiriyor. kaşgöz ediyor. meğer o gün çok 

sevdiğim bir arkadaşım da adet günündeymiş ve sancı çekiyormuş, ona annesi sıcak bir şey iç hareket et iyi gelir demiş.
 ağrı kesici yasak!!! çekeceksin eşşek gibi bu laneti, nasıl doğum yapacaksın sen?? insanın orası ne kadar acıyor hatta yırtılıyor!! demelerle büyüyüp endişesiz ve rahat bir insan da 

olacaksın!!

e bana hiç de demedi böyle bir şey. ağrı kesici içilmez!!! hadi tamam ama tek önerisi evde dur yat!! esas mesele evde durmak! sonra hep evde durmak istersen ya da dışarıya uyum 

sağlayamazsan gene suçlusun ama!!!

şimdi sadece kendine odaklı ve tek kriteri kendi olduğundan çok sancım var demenin bir anlamı yok onun için. olur da saçma bir zamanda senin çok sancı çektiğine kendi karar verrse o 

başka: o zaman da gerek yoktan anlamaz.

arkadaşımın annesi mutfaktan bize sıcak ıhlamur çayı getirdi de içince rahatladımdı. ona da itirazı var!! kimin?? nenemin!! kimin olacak annemin yahu!! neden rakadaşlarından ayrı şey 

içiyorsun???!!!! herkes anlamış o zaman adetli olduğumu, hiç utanmamış mıyım????

hani normaldi doğaldı!!???? kendi onun bunun yanında Nazlı'nın kanaması var deyip beni utandırırken iyiydi ama!! mahalle bakkalından ped alacakken adama pişkin pişkin Nazlı'nın 

kanaması var diyor ben kıznca da normal-doğal diyor ama ben arkadaşlarıma ve onların babalarına da değil yani annelerine belli etmeyeceğim!!!!!?????? mahalle bakkalı bilecek de 

arkadaşımla annesi bilmeyecek!!!!

nerelere geldim gene klimaya dönem ben!!!!

haftalarca direndim de sonunda mecbur kaldı klimayı öğrenmeye. altı üstü kocaman turuncu bir tuşa basacak. hem öğrenemiyor hem makine bozulursa diye korkuyor hem kumanda 

çarparsa!! beni çarpmasında bir sakınca yok ama diyelim ki!!!!????? tabi her akşam sabrımı, vicdanımı sınamak için tekrar tekrar soruyor bu tuş muydu diye. 

çamaşır desen, alerjiden sonra bıraktım vazgeçtim. anneme kalsa bir kaşıntı için doktora gidilmez, sarımsak süreyimdi yeterdi!! dershanede de elimi saklar uzak bir köşede otururum, 

yaklaşmam kimseye!!!!! (sonra dönüp dolaşıp bana bu kadar süre dershaneye gittin 1 arkadaş edinemedin diyecek ama pişkince)
annem makineyi tamir ettirmemekte inat ben çamaşır yıkamamakta. dağ gibi biriktiler tabi. her gün soğuk bir savaş it dalaşı gibi bir söz düellosu.
para olmadığından değil dert, değişiklik korkusu, sanırsın kendi bişey yapıyor. zar zor değiştirmeye ikna oldu. böyle eski makineyi alıp ilk takside sayan bir kampanya sayesinde değiştik 3 

yılın sonunda.

ama kendisinde bir hastalık var; almasına alır ama kullanmaya kıyamaz. dolap hiç giyilmemiş giysi doludur. almaya alır ama eskimesin diye giymez giydirtmez!!!!! yıllar sonra dünürlerle sidik 

yarıştırırken bana 700 liraya aldığı dei ceketi senelerce elletmeyip, her seferinde bir bahaneyle giydirtmeyip, üstümden söke söke alıp geri asmasına, kıyamamasına rağmen; poh pohlayarak 

kafalayacağını anlamış temizlikçi kadına rahat rahat vermesi gibi. bir de dandik boktan naylon ceket diyor. çok uzun ve aşırı detaylı anlatınca hatırlamıştı anca. giymeme engel olduğunu da 

kabul etmiyor.du.

tabi ki çamaşır makinesi değişti ama bir süre daha hala kullandırtmadı!

anneme göre bir makineyi ya da bazı şeyleri mesela pahalı bir ayakkabı, bir ruj; ömründe bir kere alacaksızn ve bozulmasın eskimesin diye kullanmayacaksın!!!


bugüne dönersek, yıllar yılı kullandığımız bulaşık makinesi aniden pert oldu. bu değişim annemin katlanamayacağı, kabullenemeyeceği türden.
servisi çağırdım. ama anneme kalsa tüm gün evde bir sinirle servisi bekleyeceğim işe gitmeyip saat vermektense!! nasıl ki bankamatii sevmiyor bankalarda, kuyruklarda saatler harcamaya 

baıyılıyor bu da öyle.
servis gelecekse işe gitmeyeceksin o zaman!!!

zaten herşeye bahanesi: işe gitme o zaman... ayrıl işten o zaman!! önce yaptırtır bişeyi sonra o yaptırdığı şeyi eleştirir. karşı olmak ve beni beğenmemek eleştirmek hobisi.

ne güzel evde tamir bekleyen makine var diye istifa edip çalışmayacağım artık!! ne maaş ne iş ne çevre ne sosyallik ne gelecek ne emeklilik: kendi rahat etsin yeter Nazlı'nın ne önemi var????

tamir işi olmayınca da çözümü: makinelere küsmek!!!! o zaman biz de bir daha makinede yıkamayacamışız!!!! elimiz ne güne duruyormuş!!!!

iyi en iyisi işten ayrılayım ve kendimi bulaşığa adayayım!!!

yenisini aldım!!!! tabi ki! 
evdeki duruyor tabi, evde bakıp kurcaladılar, bişeylerin fotoğrafını çekip yedeğini sordular vb yok işte. yenisi gelecek ya şimdi annem huzursuz!!!! gerek yok iddialarında!! boşuna para 

harcamakmış enayilikmiş!!!!!!!

sapasağlam perdeleri söküp atıp bana yeni perde ya da stor aldırmak değil ama enayilik ya da boşa para harcama!!!! kendi istediği şeyler için asla öyle olmaz!!!!

ben servise saat verdim, evde olmam dedim ama işleri erken bitince eve gelip kurmuşlar yeni bulaşık makinesini. 

bundan sonrası absürd bir film gibi.

eve geliyorum işten. kafam şişmiş sesten. ayaklarım kopmuş falan. kapıda aynı seramoni elbette. beni her zamanki gibi şikayetler, eleştirilerle dolu motor gibi sıraladığı konuşmasıyla 

karşılıyor ve daracık girişimizde, -karanlık elbette 10 yılı geçti o koridor-girişin ışığını açmayı assssssssla öğrenemedi- yine geri ya da yana doğru çekilmeyip yol vermeyerek ama benim çok 

hızlı ve hemen girmemi bekleyerek, ve yine hem kendine her duvara sürtünmeme sebep olarak, gene ben uzanıp ışığı açınca şaşkınlıkla tepedeki lambaya bakarak karşılıyor beni.
sen ne haldesin ne görür ne düşünür ne sorar; sadece kendi dertlerini ihtiyaçlarını sıralar; yüzünün halinden anlamaz mesela. çok acıkmış da beklemiş de hadi hadi hadi!! ona göre 

yavaşım!!! basketbol oynuyoruz da topu atmamı engellemeye çalışır gibi hareketlerde her zaman önümde ben nereye gidersem orada önümde dikiliyor ve motor gibi konuşuyor!!!
bu kadar hijyen diye zamanında bizi eğiten kadın anında mutfağa girip sofraya oturmamı bekliyor. ne eşyalarımı bırakacağım ne üstümü değişeceim ne ellerimi yıkayacağım!!! 
söyleyince de hayret ediyor daha yıkamamış mıyım ki????
çekilmiyorsun ki önümden!! zar zor ayakkabımı çıkarıyorum, tepemde dırdırdrıdrırverıvırıvıvıvıvıvıeı konuşurken. çantamı bırakıyorum. girişe yakın misafir tuvaletini kendim kullanıma 

çevirdim ama ulaşamayayım diye önümde dikilip konuşuyor!!!!

tamaaaaam bir elimi yıkayayım anne bi geçeyimm.
vırıvrıvııdırıbıırırırııdıdırırıdırırı
tamam tuvalete bi geçeyim!!!!
vırcırııcıcıcıcıcıc tuvaletin sırası mı?bırıgıfırırııdıabjlzxjklş
sen git otur sofraya gelecem ben bir elimi yıkayayım elimiii!
dırıdırırıdırırırırırırıdkfı ı ı ıvnbjsjsııs

normal tondan anlamaz. eskiden de bir şey isterken bir şeyden şikayet edeceksem beni dikkate ciddiye almazdı: beni delirtirdi. illa uzuuuun uzuzn abartarak anlatıp sesimi çok yükseltecem 

anca dikkatini çekerdim, sonra da ya bana inanmaz saçmalıyorsun abartıyorsun der yada sinirlisin der. kabaymışım bağırıyormuşum!! başka türlü anlamazsın ki!!! dinlemez de!!
bir şeyi yapmamasını sağlamak bir mücadele: mesela sabah beni uyandırmak. senelerce uğraştım. kendim uyanabiliyorum ya da alarm var. ama kabul etmez. sinirlenşyorum irkiliyorum 

geriliyorum ama asla anlamaz kabul etmez. sadece kendi istedikleri olacak. değişik ve garip yollar arar mesela uyandırmak için. kapıdan seslenmes de dibime gelip götümü ovalayarak!!! 

senelerce ne dediysem kabul etmedi ne yaptıysam. başka konularda da. beni kavgacı ve aksi yapan biri varsa o da ta kendisi. anca çok büyük kavga çıkartman ve küstürmen lazım ki anlasın 

vazgeçsin!!! kalp kırıp küsmesini sağlamazsan vazgeçmez ki arsız olduğu için daha sonra aynı mevzuda yeniden aynı kavgaları etmene sebep olur.

mesela şu yaşıma geldim annem hala kendim uyanabildiğime inanmamakta kararlı. alarmım olduğuna da. ona kalsa beni uyandıracak. senelerce ettiğimiz ciddi kavgalardan sonra bile inanmaz, 

kabul etmez ama artık soruyor gibi: neyse sabah ben seni uyandırırım o zaman!! sakın ha! diye aşırı tepki vermen lazım normal tonu kulağı duysa da zihni almaz!!

bu eve giiriş seramonilerinde de el yıkamayı anlamaz, illa bağırarak anlatacaksın. duymadığından değil, beyni kabul etmiyor, çünkü sadece kendi fikir-his ve ihiyaçlarına odaklı ve sürekli 

konuştuğu için duyamıyor başka sesleri.

neyse elimi yıkamayı ve işemeyi başardım annemin mütemadi şikayetlerine karşın. sıkışmış ve pis elle i oturayım sofraya???? desen sofraya geçip yüzüne bön bön bakar ve şaşırır: daha 

yıkamamaış mıyım ki? kız iteleyerek mutfağa soktun ya sürekli önümde dikilip hareket etmemmi engelledin! yoo hiç öyle bir şey yapmamış!!!!
yani dediğini yapıp hemen mutfak masasına geçip kendi oturduktan sonra kalıverip seğirtsem tuvalete gene şaşıryor, hayretler içinde bana bakarak nereyeeeeee!!!! diyor!!! neden benim bir 

gereksinimim olsun ki değil mi ben kimim ki???? ha tabi tutmaya çalışmaz ya da üşenmeyip kalkıp peşime takılmazsa!!!
neyseki ben hızlıyım, hemen giriyorum tuvalete annem sinirli ve mütemadiyen konuşarak ve şaşkın peşşimden seğirtip tuvalet kapısına dayanıyor!!!! ne yapıyormuşum?????? kapıyı açıp 

yüzüme ve inmiş donuma bakarak bile şaşkınllıkla sorabiliyor!!!

neyse bütün bu aşamalar geçti, yemeğimizi yedik. baktım makine gelmiş. söylemiyor da hi. oysa 1960lardan bile bahsetti, bilmem kimin gelininin doğumda vajinasının nasıl yırtıldığından bile.

erken gelmişler.
kim? doğum mu erken olmuş???
ne doğumu?
kızın?
hangi kızın yaa??

kendi konuşmasının dünyasına takılı ya kendisi.... bazen de daldan dala aynı cümle içinde atlayıp hemen anlamanı bekler. diyelim simitten bahsediyorsun birden bilmemkimle biemem ne 

zaman aldığı sarı kazağa geçiverir!!!

şerife'nin kızının! erken mi olmuş doğumu ben duymadım!
Şerife kim yaa makineyi diyorum been!!!
hani bilmem nerdeki bilmem kimin komşusu var ya Şerife hanım!! sen ne zaman gördün kızınııı???

artık daldığı dünyadan çıkmaz, saplanmış, aklı şerife denen hiç ahtırlamadığım muhtemelen kendinin ben okuldayken görüştüğü için hiç görmediğim bimem kimin bilmem nesinin bilmem nesi 

şerife denen hanımın doğum yapan kızının amında takılı kalmış aklı. zannınca da ben o amı görmüşümdür!!! aklında da bu yazdığı saçma senaryo kalır. inanır da. çok oldu böyle.

bulaşık makinesini diyorum anneee!!
ne olmuş? 
erken getirmişler diyorum.
hıı. nasılmış iyiy miymiş?
biz seçtik zaten iyi işte.
niye biz seçelim kızın amını???
??? makineyi diyorum makinee anneeeee!!
_?????? (boş bakışlar)

üf deyip odama seğirtiyorum ki tüm gün üstümde kalan kıyafetlerimden kurtulup rahat birşeyler giyeyim. annem hala arkamdan şerife denen kadınla kızının doğumundan bahsediyor en 

baştan tekrar. neden kadınlar başkalarını doğumunun en detayını bile merak ediyor ki???

odama girer girmez, hani ev loş ama hava tam kararmadığı için koridorun ışığıyla girdim, küüt diye bir şeye çarpıp düşecek oldum.

nedir o????? eski bulaşık 

makinesi!!!!!??????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????

???????????????????

ha?
evet ha!!

eski bulaşık makinesini odamın girişine,yatağıma doğru koydurmuş! ışığı açınca gördüm. ben servisçilere dedim alın eskisini ben taşıyamam, tamam abla dediler.di.


benim bağırmalı tepkime hayatında ilk defa tazmanya canavarı hayvanını falan görmüş gibi hayretler içinde bakarak geliyor!!!

ne oldu??

o kadar normal birşey ki eski bulaşık makinesinin odamda olması? neden şaşırıyorum??? saçma yani tepkim!!!


bu ne?
???????
bu makinenein ne işi var burada??? ben alın götürün demiştim!!!
nee??
ben alın götürün demiştim servise!!
neyi neyiii!!!
eski bulaşık makinesini anne neyi olacak!!
atılrı mı hiç!
napacam koynuma mı sokacam?
atılmaz, şuraya koyun nazlı ne yapacaksa yapar kaldırır dedim!! (en doğru kararı verdim aşırı mantıklıyım gururuyla)
sana dedim ya ben sabah servis götürecek diye.
?? sen kaldır nereye koyacaksan!!
bari balkona koyduraydın!
çirkin görünür balkonda! nefret ederim balkona fazla eşya tıkanlardan!
benim ufacık odama olur ama ne güzel!!
?? koy kenara!!!
yok yatağa alırım ben onu! kokarca gibi kokan şeyi!!! nasıl kaldıracam ben bunu?? hiç korkmuyorsun nazlı'nın beli incinir falan hiiç derdin değil!!
amma uzattın ya! atmam ben makinesi koy şöyle kenara lazım olur.
tabi başka derdim yok!!!


tamircilere, eve gelen yardımcı kadına hiç kıyamaz ama acır; ay beline bişey olmasın aman yorulma yazık der durur. benim zarar görebileceğim aklının ucundan geçmez!! beter olsun nazlı 

daha iyi götünü devriri kalır evde çıkmaz dışarı!!!


o saatte tekrar servisi arayı rica ettim ama o gün geçti artık! adamlar evlerine dağılmış. 
KALAKALDI MAKİNE ORTADA!!

hep bunlar aşırı mantıktan işte!!!!

odanın ortasında kokarc eski bulaşık makinesi anneme göre gayet doğru mantıklı şahane iyi birşey yaptı. Nazlı kadırır koyaaaaar!! kimin umrunda ki NAzlı!! beli mi çıkar kaburgası mı 

yamulur kimseinn umrunda değil nasulsa.

daha da bana hayret ediyor ne varmış kızacak atacak mıymışlar yani!!! 
nolacak ya herşey beni odama mı yığılacak? balkonda çirkin görüneceğine benim odamda koksun!!!

o kadar da normal olması gereken doğal bir şey ki odamın ortasında eski kokan bir bulaşık makinası olması.... hem inkar hem itiraz bir de sitem yiyorum annemde!! bana büyük bir iyilik 

yapmış ya!! evet teşekkürler belimde bir sakatlık olması şansını bana verdiğin için !!!!!
ne varmış ki sanki kaç kiloymuş! kendisi gençken neler taşımış neler diye doyamadığı kendini övmelere başlıyor!!!! çok iyi etmişin bravo!! ağrımayan yerin, normal kalmış bi kemiğin, eklemin 

yok!! bravo tebrikler!! bende fıtıklılar kervanına katılayım da rahattla sende!!

sonra da şikayet eder aman bu da ikide bir bir yerlerim ağrıyor diyor! yeni nesil çürük çürük valla!!! bizim zamaınımz böyle miydi?!! bilsem daha yakışıklı daha uzun boylu daha sağlıklı bir 

adamla evlenirdim hep onun yüzünden!!!!! zaten sıraya girmişti erkekler herkes bana aşıktı!!!

ama nazlı'ya dandik boktan bir koca yeter, nazlı da onun boktan soyu da kimin umrunda k!!!

demez tabi böyle ama için için böyle düşüncesi.

ee ben de itttire ittire yatağımdan uzaklaştırdım, burnumun dibinde mi yatacam. bir de koşar gibi yetişip bana gürültü yapıyorsun ayıp diyor!!!! 
burda mı kalsın canım nasıl girecem yatağa koynuma mı alacam???
kaldııır sürüme!!!!!
bu kaç kilo sence, 60 falan! nasıl kaldıracam ben bunu? nazlı'nın beline birşey olur derdin yok hiç!!
amaan be!!

işine gelmezse aman be!! bende kendimi düşünmesem yaşamazdım şimdiye!!
çok mantıklı ve açırı vicdanlıymış kendisi!!!!
belli bir tek bana karşı yok bunlar!!!

bir gün diyor ki buzdolabının altını silmek lazım. ietersek bozulurmuş ben sırtıma alayımmış!!
 temzilikçi kadına kıyıp 
söyleyemiyormuş!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
annem iteleyecekmiş ben sırtıma alacakmışım, annem ucun ucun silermiş altını!!!!


sağol canım! aferim temzilikçi hanıma kıyamıyorsun ne kadar merhametlisin.
tabi öyleim! yazık kadına senelerdir onun bunun evini temizlemekten elleri lime lime olmuş, omurlarında da sıkışma var demiş tıp fakültesine gittiğinde doktor kadına!!
emekçi tabi kadın.
tabi yazık el emeği göz nuruyla elın teriyle kazanıyor!
tabi aman beline falan bişey olur da.
tabi olmasın! yazık, hem de akrabası çok olur bunların bizi suçlarlar!!
evet nasılsa benim belim yamulsa suçlayan olmaz seni merak etme kimsem yok benim! sen gene beni suçlarsın! kaldırmayaydın almayaydın sırtına dersin kafana silah mı dayadık dersin!!!
???????????????

büyük şaşkınlık ve şok. amaaan be! sende!!



sözlerini tuttular, sabah erkenden gelip aldılar eskisini. ama annem nasıl çırpınarak itiraz ediyor. kalsınmış odamda!!! kokuyor en başta pert olmasının yanında!!