tüm gün üşüyerek oturmuş! klima bozulmuş çalışmıyormuş! televizyona da bişey olmuş!!!
dışardan eve gelince hayatımda hiç güleryüzle karşılanmadım ben hiç!! ne güleryüz ne bir hoşgeldin günün nasıl geçti sözleriyle! hem de hiç. hep bir sorun hep bir dert. hele ki o gün dışarda vakit geçirmişsem arkadaşlarımla: hastalık...
annem direkt mutluluğa keyfe karşı. özellikle de benimkisine!!!
tabi ki aynı şey sabah uyanmalar için de geçerli!!
sene de bir kaç kere aynı durum olur.
hayır sabahları ya da eve gelince mutsuzluk, keyif karşıtlığı falan ile karşılaşma değil: o mütemadi, 7/24 ve 365 gün!
makine bozulmaları. gerçekten bozulduğundan değil annemin teknoloji beceriksizliğinden.
daha hala tüplü televizyonları özlüyor. bunlarla sadece kumandadan açabiliyormuşsun, eskiler ne kadar güzelmiş kolaymış. ama sorsan zekada beceride yenilik sevgisinde birincidir, mangalda kül bırakmaz. bayılır övünmelere.
zaman zaman kumadayı tutmayı bilmiyor. evet.
o işaret parmağı illa kumandanın ucuna gelecek! hem de tam sinyal gönderen yere!!!!!!!!!!!!
böyle yaptığının hiç farkına varmaz da.
üstelik 2. sefer de denemez. sabit fikir peşin hüküm.
e sizin ev kaloriferli değil miydi nazlı?
kimse çalıştırmıyor ki. duvarlardan ısı gelmezse, tüm borularda sıcak su dolanmazsa sen yaksan ne fayda, ısınmıyor ev. üstelik kol kadar fatura!
neyse ki klimalar var. gerçi ben olmasam onlar da takılmazdı annem klimaya karşı!!
yazın özellikle. evet!! hem de Mersin'de!!
vantiratöre de karşı. kapı pencere açmaya da.
herhalde yazları hayali sıcaktan sabaha ölmüş olmak!!
bayılır kendi bişeyden usandı mı geberelim de kurtulalım demelere! annem bıktı usandı yoruldu diye ben de genç yaşta öleceğim yani. ne güzel! ama ablam değil haa!! ah canım hiç olur mu!! o yaşasın! ben gebersem de olur!
2. defa bile denememiş! bir kere basmış çalışmamış!! bişeylerin bozulması fobisi var!ilk defada bir aksaklık olsa bir daha ellemez! ya elektrik kaçağı varsa ya çarpılır da ölürse!??
nazlı baksın!!
ya nazlı çarpılır ölürse diye bir dert yok!
evet çarpılıp ölmekten zırt pırt geberelim diye debelenen kadın korkuyor!
mesele kendi istediği zaman gebermemiz kazara değil! onda bile kendi istediği olsun!
ee çalışıyor tıkır tıkır işte!
belli ki gene o işaret parmağı kumandaların tam ucuna konmuş!! sinyali kendi kesmiş.
fotoğraf makinelerinde de bunu yapar. asıl mı kimbilir kaç fotoğrafta kenarda annemin parmağı görünür???
nedense de bana denk gelir o parmak! sanki ben o fotoğrafta görünmeyeyim diye!
başkası çekti mi de ya kendinin ağzı açık çıkar sürekli konuştuğundan ya gözü kapalı çıkar. ve o fotoğrafı yırtmak ister! evet sen nasıl çıkmışsın senin için önemli bir anı mı? umursamaz!! olmasa da olur der. ama sonra kendi anılaraına daldı mı ah çeker bilmem ne yılının bilmem ne zamanı bilmem nerede fotoğrafı yokmuş diye hayıflanmayı bilir!! ama nazlı'nın hiç fotoğrafı olmasın kimin umurunda????
eskiden filmli makinelerde de yeni dijitallerde de o işaret parmağı illa gelir objektifin kenarına en azından!! ki ortasına de geldiği olur.,
eli mi kocaman? yoo. 1,52lik bir kadının eli ne kadar kocaman olabilir, küçüktür bile.
ama herhalde teknolojiden korkması, beceriksizliğe neden oluyor. eli beceriklidir, süper yemek yapar, tatlı, pasta, börek; 2 malzemeden bile bişe çıkarır. dikiş nakış ufak tadilatlar.
ama iş teknolojiye geldi mi değişiyor.
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
28.12.2016
21.12.2016
Tam benimle ilgili iyi bişey söyleyecekmiş gibi başlıyor, bir hava yaratıyor ve anında boşa çıkıyor ve ardından bir yergi geliyor mutlaka!
iyi olmuş makyajın,
sana gözüne kalem çekmek yakışıyor,
özellikle siyah, belki kahve değil mi?
Çünkü gözlerin düşük ve pörtlek, alt göz kapağın aşağı doğru ve fazla beyazı görünüyor, bayılacakmışsın gibi boş bir bakışın oluyor!
Hep böyle içine de çek de gözün biraz anlamlı görünsün bari!
iyi olmuş makyajın,
sana gözüne kalem çekmek yakışıyor,
özellikle siyah, belki kahve değil mi?
Çünkü gözlerin düşük ve pörtlek, alt göz kapağın aşağı doğru ve fazla beyazı görünüyor, bayılacakmışsın gibi boş bir bakışın oluyor!
Hep böyle içine de çek de gözün biraz anlamlı görünsün bari!
Off bütün sigara dumanı buraya dolmuş! Diyorum bir sinirle; pencereyi açmaya gittiğim sırada.
Aşırı derecede hassas ve düşünceli anneciğim de gülümseyip espri yapmışım gibi hah he diyerek ekliyor:
yaa ne güzel!
Hıı en sevdiğim koku! Bi an önce zehirleneyim!
Anlam veremiyor hiç!
Dışarda da şikayet etsem;
bu sigara dumanı da beni buluyor hep!
Yaa hahah!
Gülünecek şey mi bu??
Komik ama değil mi?
Nesi komik??? Nefret ediyorum dumandan!
Yaa?
?????
Bazen de duman çoktaaan dolmuş oluyor odama. Niye mi? Hava soğuk ya evi havalandırmaya gerek yok buz gibi olurmuş içerisi üşütürmüşüz! Onun yerine bi paket sigarayı içip üflesin eve hergün; hiiç havalandırmayalım; soluyalım zehri!
Aşırı derecede hassas ve düşünceli anneciğim de gülümseyip espri yapmışım gibi hah he diyerek ekliyor:
yaa ne güzel!
Hıı en sevdiğim koku! Bi an önce zehirleneyim!
Anlam veremiyor hiç!
Dışarda da şikayet etsem;
bu sigara dumanı da beni buluyor hep!
Yaa hahah!
Gülünecek şey mi bu??
Komik ama değil mi?
Nesi komik??? Nefret ediyorum dumandan!
Yaa?
?????
Bazen de duman çoktaaan dolmuş oluyor odama. Niye mi? Hava soğuk ya evi havalandırmaya gerek yok buz gibi olurmuş içerisi üşütürmüşüz! Onun yerine bi paket sigarayı içip üflesin eve hergün; hiiç havalandırmayalım; soluyalım zehri!
Neşeli insanları seviyormuş!???
Nasıl yalan nasıl?!
Daha demin kafede eğlenen genç kızları hafiflik ve beyinsizlikle suçlayıp, garsonla susmalarını söyletti, suratını büzüştürüp kaş çatarak!
Neşe severmişmiş!
Ben ne zaman azcık neşelensem baltalayacak bişey bulur! Bulamazsa yaratır! Yaratamazsa eskileri deşer!
Kulaklıkla 2 şarkı dinleyip keyiflenmeme bile gıcık oluyor! Nefret ediyormuş heryerimden kablo sarkmasından akıl diyormuş al makası kes!
Neşe seviyormuşmuş!
Çocukken biz bile neşe düşmanıydı; sınırı vardı, abartılmamalıydı: gözünde hak etmiyoruz.
Zar zor didinip doğum günü, yılbaşı kutlattım mı da sınırı vardı; azarlayıp sustururdu!
Neşeli insan severmiş!
Nasıl yalan nasıl?!
Daha demin kafede eğlenen genç kızları hafiflik ve beyinsizlikle suçlayıp, garsonla susmalarını söyletti, suratını büzüştürüp kaş çatarak!
Neşe severmişmiş!
Ben ne zaman azcık neşelensem baltalayacak bişey bulur! Bulamazsa yaratır! Yaratamazsa eskileri deşer!
Kulaklıkla 2 şarkı dinleyip keyiflenmeme bile gıcık oluyor! Nefret ediyormuş heryerimden kablo sarkmasından akıl diyormuş al makası kes!
Neşe seviyormuşmuş!
Çocukken biz bile neşe düşmanıydı; sınırı vardı, abartılmamalıydı: gözünde hak etmiyoruz.
Zar zor didinip doğum günü, yılbaşı kutlattım mı da sınırı vardı; azarlayıp sustururdu!
Neşeli insan severmiş!
çok mantıklıdır kendisi!
Yazın ortasında 40 derecelik sıcakta, bana dolabın derinliklerinden bulup çıkardığı,
eski, sökülmüş, solmuş, delinmiş bir anrak yeleği giydirmek için debelendi!
çok esiyormuş ama üşütürmüşüm!!
Yaz günü 40 derecede!??!
Ama aralığın ortasında, dışarısı 8 dereceye düşmüş, tutturuyor da bana balkon kirlendi, yıkanması lazım diye! Defalarca aynı şey, di döküyor!
çok mantıklı tabi 40 derece sıcakta yelek giyerim naylondan, kışın soğunda üşütmemden endişe duymaz.
!
Sadece kendi endişelerine odaklı!
Sokakta götüme bakıyorlar diye arkamdan yürümeye takmıştı bir ama; endişeleniyormuş!
Ama ayakkabımın bağcığını uzun uzun bağlıyormuşum diye sıkılıyor!
Ya çözülürse?
çözülürse çözülsüüün!
Basıp düşersem??
Bişey olmaz! Seninde bi gözün orda olsuuuun!
Daha iyi hem önüme bakarmışım bakmayayımmış etrafa!
Ben de bakmasam etrafa evden markete sağ ulaşamayız herhalde!
----
kendinin endişesi en önemlisi!
Mesela banyodan çıktıktan sonra balkondan falan bişey almaya çıkarsam kızar, dırdır vırvır!
Ama kendine sigara lazımsaa markete bile gitmemi ister!
E üşütürsem banyodan çıktım!???
Bişey olmaz kalın giy!
Yazın ortasında 40 derecelik sıcakta, bana dolabın derinliklerinden bulup çıkardığı,
eski, sökülmüş, solmuş, delinmiş bir anrak yeleği giydirmek için debelendi!
çok esiyormuş ama üşütürmüşüm!!
Yaz günü 40 derecede!??!
Ama aralığın ortasında, dışarısı 8 dereceye düşmüş, tutturuyor da bana balkon kirlendi, yıkanması lazım diye! Defalarca aynı şey, di döküyor!
çok mantıklı tabi 40 derece sıcakta yelek giyerim naylondan, kışın soğunda üşütmemden endişe duymaz.
!
Sadece kendi endişelerine odaklı!
Sokakta götüme bakıyorlar diye arkamdan yürümeye takmıştı bir ama; endişeleniyormuş!
Ama ayakkabımın bağcığını uzun uzun bağlıyormuşum diye sıkılıyor!
Ya çözülürse?
çözülürse çözülsüüün!
Basıp düşersem??
Bişey olmaz! Seninde bi gözün orda olsuuuun!
Daha iyi hem önüme bakarmışım bakmayayımmış etrafa!
Ben de bakmasam etrafa evden markete sağ ulaşamayız herhalde!
----
kendinin endişesi en önemlisi!
Mesela banyodan çıktıktan sonra balkondan falan bişey almaya çıkarsam kızar, dırdır vırvır!
Ama kendine sigara lazımsaa markete bile gitmemi ister!
E üşütürsem banyodan çıktım!???
Bişey olmaz kalın giy!
Ben ne desem ne istesem bir kılıf hazır; hep bir kusur var! Minnacık da olsa!
Ama ablama aşık gibi hayran; ne dese tav!
Salak ablam da bilmezmiş gibi- bilmez tabi ruhsuz anası kılıklı! Aynı anası gibi bencil, ruhsuz; tüm his ve düşonceleri kendine dönük! Hatırlamaz kendi dışında birine dokunan bişeyi!
Aynı anneciği gibi!
Korku filmine girecekmişizmiş!
Sen sevmesin ki korku filmi bu.
Hiç izlemedim ki bileyim götürmüyorsun ki beni sinemaya!
Milyonlarca film izlemiştin hani?!
?? (masum ayakları)(bayılır rol kesmeye; başkalarına iyi görünmenin uzmanı; bana gerek duymaz ama zoraki de olsa kibarlık falan)
iyi siz izleyin ben kahvecide oturacam.
Severmiş belki! Hani milyonlarca film izlemiş herşeyi biliyordu? Ben film lzletsem böyle kılıf uydurur ablam ne dese harika!
Götürmemişim hiç! Bi zaman peşime takılmaya bayılıyordu; kırk yılda bir arkadaşlarla buluşacaz dibimden ayrılmayıp baltalamak için didinirdi! Sinemaya da geldi! Kulağımın dibinde sürekli konuşup birilerini şikayet eder; rahatsız ediyorlarmış, dikkatini dağıtıyorlarmış!
E ben? Benim ne önemim var ki?? Kulağma sıcak hava üfleye üffleye konuşur; dönmemişsem yüzümü, dalmışsam filme sinir olur! çenemden tutup çevirir!
Dırdır et diye götüreyim tabi; çıkışta da kaprisleeeeer; yok sıcakmış gömleğini soyacakmış, yok üşümüş giyecekmiŞ; hepsi de bir sinir bi nefretle ve elbette söylenerek!
Ama ablama aşık gibi hayran; ne dese tav!
Salak ablam da bilmezmiş gibi- bilmez tabi ruhsuz anası kılıklı! Aynı anası gibi bencil, ruhsuz; tüm his ve düşonceleri kendine dönük! Hatırlamaz kendi dışında birine dokunan bişeyi!
Aynı anneciği gibi!
Korku filmine girecekmişizmiş!
Sen sevmesin ki korku filmi bu.
Hiç izlemedim ki bileyim götürmüyorsun ki beni sinemaya!
Milyonlarca film izlemiştin hani?!
?? (masum ayakları)(bayılır rol kesmeye; başkalarına iyi görünmenin uzmanı; bana gerek duymaz ama zoraki de olsa kibarlık falan)
iyi siz izleyin ben kahvecide oturacam.
Severmiş belki! Hani milyonlarca film izlemiş herşeyi biliyordu? Ben film lzletsem böyle kılıf uydurur ablam ne dese harika!
Götürmemişim hiç! Bi zaman peşime takılmaya bayılıyordu; kırk yılda bir arkadaşlarla buluşacaz dibimden ayrılmayıp baltalamak için didinirdi! Sinemaya da geldi! Kulağımın dibinde sürekli konuşup birilerini şikayet eder; rahatsız ediyorlarmış, dikkatini dağıtıyorlarmış!
E ben? Benim ne önemim var ki?? Kulağma sıcak hava üfleye üffleye konuşur; dönmemişsem yüzümü, dalmışsam filme sinir olur! çenemden tutup çevirir!
Dırdır et diye götüreyim tabi; çıkışta da kaprisleeeeer; yok sıcakmış gömleğini soyacakmış, yok üşümüş giyecekmiŞ; hepsi de bir sinir bi nefretle ve elbette söylenerek!
11.12.2016
27 yıldır mersinde yaşıyoruz ve aynı semtte
10 yıldır aynı sitede yaşıyoruz ben de 36 yıllık kızıyım. ama bu üç durum hakkında da yeterince bilgisi yokmuş gibi.
eskiden de böyleydi tabi, sürekli kendi düşünceleri, fikirleri, kararları, hatıraları ve hislerine sabitlenmiş olduğu için etrafını fark edemezdi, dikkat etmezdi. ama gittikçe daha beter oluyor.
10 yıldır aynı evdeyiz ama her gün dışarı çıksa-k bile o koridorun ışığını yakıp rahat rahat giyinmek varken hiç akıl edemez.
illa karanlıkta giyinecek, karanlık olduğu için gözü görmeyecek ve evden sinirli çıkmasına neden olacak şekilde öfkelenip ana avrat soy sop sülale vb kalmayana kadar sövecek! hani sövüp rahatlıyor desen yooo, daha saatlerce öfkesi dinmez: konu gene aynı yere dayanır: babanbabaannendedenanneannen!! hayatındaki her türlü olumsuzluktan sorumlular. hepsi öleli yıllar oluyor ama asla unutmaz; nefretten besleniyor kendinisi.
ben gide açarım koridorun ışığını ve her seferinde şaşkınlıkla tavandaki lambaya bakıp işine devam eder. her seferinde şaşmaz aynı.
niye ben önceden gidip yakmıyorum?
fırsat olmaz ki. sürekli ben hazırlaırken önüme çıkıp çıkıp engeller, bişeyler söyle lafa tutar: yeter süslenme!!!!!
ama benim canım süslenmek istemediğinde tutturur da süslen diye!!???
yani beni acele ettirmesi bir yana illa benden önce giyecek ayakkabısını ya hemen koridora koşar ve karanlıkda ana avrat söverek ayakkabısını giymeye çalışır!!
asla öğrenemedi.
e
27 yıldır aynı muhitteyiz ve toplu taşıma kullanıyoruz ve bunca yılda hiç değişmedi otobüs minibüsler. hiç ama asla değişmedi!! bir ara bir dolmuşun güzergahı değişince 2'den 3'e çıktı bizim buradan geçen dolmuş sayısı ama çok kısa süre. ayrıca otobüs eklendi. ama çok kalabalık oluyor diye dolmuşa bineriz biz.
eskiden hergün okula giden bir öğrenciyle annem dolmuşa binmemden korkardı; servise binmeye değmeyecek bir mesafeydi. hergün yanlış dolmuşa binmemden korkuyordu!!!
niye geri zekalı mıyım? hayır annem aşırı derecede zeka sahibi biz zavallı ölümlülere kalmamış!!
iki mavi dolmuş var yıllardır ama güzergahları azıcık değişik, ana caddeden farklı yerlerden yukarı çıkıyorlar. 27 yıldır böyle olsa gerek ama annem hala öğrenemedi!!
sadece bir sokaktan yukarı dönen dolmuşu öğrenmiş, denk gelmiş ve öbürüne binmişsek vay halime!!
oysa baştan binerken söylüyorum: bunun güzergahı farklı ha anne, başka yerden dönüyor! iyi diyor!
tecrube ettim çünkü.
ama kaç kere bunu bilmedi unuttu; yanlış dolmuşa bindirmişsin diye haykırarak telaşa düştü; tutabilene aşk olsun!!! yanımdaysa dahi tutmak, oturtmak ikna etmek bir hayli zor: sonra insanlar mersin'e yeni taşımış zannedip soruyor nereden geldiniz? diye. annem sinir krizi geçiriyor adeta!!
herkes mi göçmenmiş??? biz özbe öz yerlisiymişiz!!
ama kendi şehrine kendi semtine hadi mezitli'yi bilmesin, yabancı gibi hallerde.
hemde buncaa yıldır bindiği araçlarda!!
ha tabi sormadan binmez, içerdeyken de 2 kere doğrulatmadan inanmaz: şuraya gidiyor değil mi?
hani uzun otobüs yolculuklarında insanlar sorar ya İstanbul otobüsü mü falan diye illa teyid ettirmek isterler; bunu uçakta bile yapan var!! biri de annem olur!!
zaten çek-in yapılmş, zaman gelmiş, kapıda görevliler bakmış; ama uçağa binmeden de sorar: ankara uçağı değil mi?
yok izlanda!!
defalarda annemin bir türlü öğrenemediği güzergahtan geçen dolmuşa bindik, her seferinde şok şok şok yaşıyor ve telaşlanıyor: nazlııı dönmedi!!!!!
annecim dedim ya bu diğer güzergahtan geçen dolmuş!!
etrafına bakar bakar tanımaz anlamaz! eskiden acayip kuvvetli bir yön duygusu, harita sokak bilgisi vardı: defalarca akraba ziyaretine adana'ya ankara'ya gittik; eliyle koymuş gibi buluverirdi bilmedii şehirde ya da semtteki evi!
şimdi farklı güzergahtan giden dolmuşu anlamıyor. biraz dolanarak gidiyor bu dolmuş. ve dolmuş sokaklardan döndükçe anneim yön algısı karman çorman oluyor, anlamıyor ve fena halde telaşlanıyor. aynı dolmuşa üstüste 3 gün bindiğimiz oldu ama her sfereinde aynısını yaşadı.
nazlıı? nereye gidiyor bu? bizim oraya gitmeyecek mi?
defalarca bana yakında oturanlara olmadı şöföre sesleniyor: şuraya gitmiyor mu?
gidiyor teyze!!
gitmiyorsa niye bindireyim değil mi? ama salağın beyinsizin önde gideniyim ya annem gibi zeka küpü değilim olur yanlış dolmuşa bineriz; okuma yazmam da yok tabelasını nasıl okuyayım ben beyinsizim, sonra kaybolur evimizi bulamayız aha da mahvolduk bittik!!!
tabi defalarca ayaklanıp inecek oldu adeta feryatlar eşliğinde: nazlıııı yanlış bindirmişsiiiinnnn!!!!
gidiyor dememe de inanamıyor ikna olamıyor bir türlü işte!! şöför onaylamazsa yetmez.
sonra bana dönüp: gidiyormuş bizim oraya! diyor!!!!!!
biliyorum! niye bindik ya?
2-3 sokaktan döndük diye insanın yön duygusu kaybolur mu? nazlıı bu sahile iniyor herhaldeee!! yanlış binmişiz kalk!!
.....vb vsvbvsvsbvsvsvsvsvsvsvsvsvsvvssvsbsbsbsbsbssbsbsbbvbvbvbvbvbvbb
tabi ki defalarca acele iniverdi: benden nasıl hızlı olabilir ağır yürüyen bir insan? herhalde can havliyle diye tabir edilebilir!! ya da benim elim dolu olduğu ayakta kaldığım için!!
fıtığım var taşıyamıyorum diye söylenen anneme yükleyemem herhalde torbaları!! gerçi böyle olunca annem bana zerre acımadan endişelenmeden yükler de yükler !! aman nazlı benim gibi olmasın diye bir düşüncesi asla yok!
kaç kere kaşla göz arasında bildiği sokaktan dönmedi diye iniverdi bağıra çağıra!!
yetişsen de dakikalarca söyleniyor seni dinlemiyor!! 27 yıldır çok sık kullandığı toplu taşımamnın çeşidi güzergahı öğrenilemez mi? asla!!
nasıl ki evde illa karanlık koridorda giyinmeye çalışıp küfredecek sinirlenecek ve ben her ışığı açtığımda şaşıracak bu da aynı!!
geçende alışverişe gittiğimizde başım dönüyor diye erken dönmeye kalktık; bunu da alayamıyor ya bir türlü!!! hap yutaydın!!! ağrı değillll!!!! annem ağrı zannediyor ben açıııık açık dönme dememe rağmen. sabit fikirli: şükür nazlı'nın migreni var öğrenmiş ya tamam bilgi oraya sabitlenmiş. hap yutaydın da hap yutaydın!!!
gene şaştı güzergaha, normalde kaplumbağa gibi olan kadın zort diye bir telaşla iniverdi dolmuştan söylenerek:
bazı şeyleri idrak edememesi, öğrenememesi sürekli konuşmasından ve sadece kendi düşüncelerine gömülü olmasından!!! sadece kendi sesini duyuyor: bu yüzden senin normal tonda söylediğini duymuyor algılamıyor. yüzüne o anda bakıyor olsa bile: ona göre ağzını açıp kapatan bir balık gibisin!!!
her zaman böyleydi ama yaşlandıkça daha bencil daha zor algılayan öğrenen dikkat eden biri oldu.
nazlı'nın başı döndüğü için eve erken dönüyoruz ama yanlış binmişiz!!!! yanlış binmişiiiiizzzz!!!!!!!! diye haykırarak kendini aşağı atıp hızla yürümeye başladı!1
evet arabamız yok, alamayacağımızdan da değil: nasıl kullanabilirim ki annemle???? çıldırtır insanı!
taksiye binelim dedim ben yok gerek yok masraf olmasın derdinde!! tonla doğalgaz faturası gelmiş!!
iniverdi ve benim inecek halim yok bıraak hızlanmayı; tabi torbalarda bende!!! ben eve kadar nasıl düşmeden ulaşacağımın hesabına dalmışken inip yürümeye başladı. oysa binmeden dedim: bu diğer güzergah ha anne!! aman be biliyormuş!! hııı.
mecburen bende indim, almış başını gidiyor hanfendi; hiç arkasına bakmıyor; bu kız bu torbaları nasıl taşıyacak başım bilmem ne diyordu ne olacak hiiiiç umrunda değil duymuyor bile seslendiğimi: kendi sesini dinliyor sürekli konuştuğundan nasıl duysun!!!
bir sinir efem bir sinir yanlış bindirmişim!!!! yetişince dediği!!!! ain nazlı beyinsiz değil mi!!
dedim ya sana uzun güzergahtan giden bu!!
???
sana dedim binerken tamam biliyoruz dedin!!
tamam gitmiyor işte buradaaaan!!
başka yerden dönecek buraya çıkacak anne!!!!! başka güzergahtan!!!!
e niye indirdin beni!!!??
kendin indin!! ben sana inme gidecek dedim dinlemiyorsun ki!! daha binerken dedim hani biliyordun???
neyse yürürüz açılırız!!
benim yürüyecek halim mi var? başım dönüyor başım sen anlamıyorsun!
hap yutaydın evden çıkarken!
hapı yok bunun ağrı değil migren değiiiil.
ya ne ya ne bok!!!
daha annem vertigomu öğrenememiş; yazdan beri zırt pırt defalarca yataktan kalkamayacak hale geldim; o kadar duyarsız ki!!
10 yıldır aynı sitede yaşıyoruz ben de 36 yıllık kızıyım. ama bu üç durum hakkında da yeterince bilgisi yokmuş gibi.
eskiden de böyleydi tabi, sürekli kendi düşünceleri, fikirleri, kararları, hatıraları ve hislerine sabitlenmiş olduğu için etrafını fark edemezdi, dikkat etmezdi. ama gittikçe daha beter oluyor.
10 yıldır aynı evdeyiz ama her gün dışarı çıksa-k bile o koridorun ışığını yakıp rahat rahat giyinmek varken hiç akıl edemez.
illa karanlıkta giyinecek, karanlık olduğu için gözü görmeyecek ve evden sinirli çıkmasına neden olacak şekilde öfkelenip ana avrat soy sop sülale vb kalmayana kadar sövecek! hani sövüp rahatlıyor desen yooo, daha saatlerce öfkesi dinmez: konu gene aynı yere dayanır: babanbabaannendedenanneannen!! hayatındaki her türlü olumsuzluktan sorumlular. hepsi öleli yıllar oluyor ama asla unutmaz; nefretten besleniyor kendinisi.
ben gide açarım koridorun ışığını ve her seferinde şaşkınlıkla tavandaki lambaya bakıp işine devam eder. her seferinde şaşmaz aynı.
niye ben önceden gidip yakmıyorum?
fırsat olmaz ki. sürekli ben hazırlaırken önüme çıkıp çıkıp engeller, bişeyler söyle lafa tutar: yeter süslenme!!!!!
ama benim canım süslenmek istemediğinde tutturur da süslen diye!!???
yani beni acele ettirmesi bir yana illa benden önce giyecek ayakkabısını ya hemen koridora koşar ve karanlıkda ana avrat söverek ayakkabısını giymeye çalışır!!
asla öğrenemedi.
e
27 yıldır aynı muhitteyiz ve toplu taşıma kullanıyoruz ve bunca yılda hiç değişmedi otobüs minibüsler. hiç ama asla değişmedi!! bir ara bir dolmuşun güzergahı değişince 2'den 3'e çıktı bizim buradan geçen dolmuş sayısı ama çok kısa süre. ayrıca otobüs eklendi. ama çok kalabalık oluyor diye dolmuşa bineriz biz.
eskiden hergün okula giden bir öğrenciyle annem dolmuşa binmemden korkardı; servise binmeye değmeyecek bir mesafeydi. hergün yanlış dolmuşa binmemden korkuyordu!!!
niye geri zekalı mıyım? hayır annem aşırı derecede zeka sahibi biz zavallı ölümlülere kalmamış!!
iki mavi dolmuş var yıllardır ama güzergahları azıcık değişik, ana caddeden farklı yerlerden yukarı çıkıyorlar. 27 yıldır böyle olsa gerek ama annem hala öğrenemedi!!
sadece bir sokaktan yukarı dönen dolmuşu öğrenmiş, denk gelmiş ve öbürüne binmişsek vay halime!!
oysa baştan binerken söylüyorum: bunun güzergahı farklı ha anne, başka yerden dönüyor! iyi diyor!
tecrube ettim çünkü.
ama kaç kere bunu bilmedi unuttu; yanlış dolmuşa bindirmişsin diye haykırarak telaşa düştü; tutabilene aşk olsun!!! yanımdaysa dahi tutmak, oturtmak ikna etmek bir hayli zor: sonra insanlar mersin'e yeni taşımış zannedip soruyor nereden geldiniz? diye. annem sinir krizi geçiriyor adeta!!
herkes mi göçmenmiş??? biz özbe öz yerlisiymişiz!!
ama kendi şehrine kendi semtine hadi mezitli'yi bilmesin, yabancı gibi hallerde.
hemde buncaa yıldır bindiği araçlarda!!
ha tabi sormadan binmez, içerdeyken de 2 kere doğrulatmadan inanmaz: şuraya gidiyor değil mi?
hani uzun otobüs yolculuklarında insanlar sorar ya İstanbul otobüsü mü falan diye illa teyid ettirmek isterler; bunu uçakta bile yapan var!! biri de annem olur!!
zaten çek-in yapılmş, zaman gelmiş, kapıda görevliler bakmış; ama uçağa binmeden de sorar: ankara uçağı değil mi?
yok izlanda!!
defalarda annemin bir türlü öğrenemediği güzergahtan geçen dolmuşa bindik, her seferinde şok şok şok yaşıyor ve telaşlanıyor: nazlııı dönmedi!!!!!
annecim dedim ya bu diğer güzergahtan geçen dolmuş!!
etrafına bakar bakar tanımaz anlamaz! eskiden acayip kuvvetli bir yön duygusu, harita sokak bilgisi vardı: defalarca akraba ziyaretine adana'ya ankara'ya gittik; eliyle koymuş gibi buluverirdi bilmedii şehirde ya da semtteki evi!
şimdi farklı güzergahtan giden dolmuşu anlamıyor. biraz dolanarak gidiyor bu dolmuş. ve dolmuş sokaklardan döndükçe anneim yön algısı karman çorman oluyor, anlamıyor ve fena halde telaşlanıyor. aynı dolmuşa üstüste 3 gün bindiğimiz oldu ama her sfereinde aynısını yaşadı.
nazlıı? nereye gidiyor bu? bizim oraya gitmeyecek mi?
defalarca bana yakında oturanlara olmadı şöföre sesleniyor: şuraya gitmiyor mu?
gidiyor teyze!!
gitmiyorsa niye bindireyim değil mi? ama salağın beyinsizin önde gideniyim ya annem gibi zeka küpü değilim olur yanlış dolmuşa bineriz; okuma yazmam da yok tabelasını nasıl okuyayım ben beyinsizim, sonra kaybolur evimizi bulamayız aha da mahvolduk bittik!!!
tabi defalarca ayaklanıp inecek oldu adeta feryatlar eşliğinde: nazlıııı yanlış bindirmişsiiiinnnn!!!!
gidiyor dememe de inanamıyor ikna olamıyor bir türlü işte!! şöför onaylamazsa yetmez.
sonra bana dönüp: gidiyormuş bizim oraya! diyor!!!!!!
biliyorum! niye bindik ya?
2-3 sokaktan döndük diye insanın yön duygusu kaybolur mu? nazlıı bu sahile iniyor herhaldeee!! yanlış binmişiz kalk!!
.....vb vsvbvsvsbvsvsvsvsvsvsvsvsvsvvssvsbsbsbsbsbssbsbsbbvbvbvbvbvbvbb
tabi ki defalarca acele iniverdi: benden nasıl hızlı olabilir ağır yürüyen bir insan? herhalde can havliyle diye tabir edilebilir!! ya da benim elim dolu olduğu ayakta kaldığım için!!
fıtığım var taşıyamıyorum diye söylenen anneme yükleyemem herhalde torbaları!! gerçi böyle olunca annem bana zerre acımadan endişelenmeden yükler de yükler !! aman nazlı benim gibi olmasın diye bir düşüncesi asla yok!
kaç kere kaşla göz arasında bildiği sokaktan dönmedi diye iniverdi bağıra çağıra!!
yetişsen de dakikalarca söyleniyor seni dinlemiyor!! 27 yıldır çok sık kullandığı toplu taşımamnın çeşidi güzergahı öğrenilemez mi? asla!!
nasıl ki evde illa karanlık koridorda giyinmeye çalışıp küfredecek sinirlenecek ve ben her ışığı açtığımda şaşıracak bu da aynı!!
geçende alışverişe gittiğimizde başım dönüyor diye erken dönmeye kalktık; bunu da alayamıyor ya bir türlü!!! hap yutaydın!!! ağrı değillll!!!! annem ağrı zannediyor ben açıııık açık dönme dememe rağmen. sabit fikirli: şükür nazlı'nın migreni var öğrenmiş ya tamam bilgi oraya sabitlenmiş. hap yutaydın da hap yutaydın!!!
gene şaştı güzergaha, normalde kaplumbağa gibi olan kadın zort diye bir telaşla iniverdi dolmuştan söylenerek:
bazı şeyleri idrak edememesi, öğrenememesi sürekli konuşmasından ve sadece kendi düşüncelerine gömülü olmasından!!! sadece kendi sesini duyuyor: bu yüzden senin normal tonda söylediğini duymuyor algılamıyor. yüzüne o anda bakıyor olsa bile: ona göre ağzını açıp kapatan bir balık gibisin!!!
her zaman böyleydi ama yaşlandıkça daha bencil daha zor algılayan öğrenen dikkat eden biri oldu.
nazlı'nın başı döndüğü için eve erken dönüyoruz ama yanlış binmişiz!!!! yanlış binmişiiiiizzzz!!!!!!!! diye haykırarak kendini aşağı atıp hızla yürümeye başladı!1
evet arabamız yok, alamayacağımızdan da değil: nasıl kullanabilirim ki annemle???? çıldırtır insanı!
taksiye binelim dedim ben yok gerek yok masraf olmasın derdinde!! tonla doğalgaz faturası gelmiş!!
iniverdi ve benim inecek halim yok bıraak hızlanmayı; tabi torbalarda bende!!! ben eve kadar nasıl düşmeden ulaşacağımın hesabına dalmışken inip yürümeye başladı. oysa binmeden dedim: bu diğer güzergah ha anne!! aman be biliyormuş!! hııı.
mecburen bende indim, almış başını gidiyor hanfendi; hiç arkasına bakmıyor; bu kız bu torbaları nasıl taşıyacak başım bilmem ne diyordu ne olacak hiiiiç umrunda değil duymuyor bile seslendiğimi: kendi sesini dinliyor sürekli konuştuğundan nasıl duysun!!!
bir sinir efem bir sinir yanlış bindirmişim!!!! yetişince dediği!!!! ain nazlı beyinsiz değil mi!!
dedim ya sana uzun güzergahtan giden bu!!
???
sana dedim binerken tamam biliyoruz dedin!!
tamam gitmiyor işte buradaaaan!!
başka yerden dönecek buraya çıkacak anne!!!!! başka güzergahtan!!!!
e niye indirdin beni!!!??
kendin indin!! ben sana inme gidecek dedim dinlemiyorsun ki!! daha binerken dedim hani biliyordun???
neyse yürürüz açılırız!!
benim yürüyecek halim mi var? başım dönüyor başım sen anlamıyorsun!
hap yutaydın evden çıkarken!
hapı yok bunun ağrı değil migren değiiiil.
ya ne ya ne bok!!!
daha annem vertigomu öğrenememiş; yazdan beri zırt pırt defalarca yataktan kalkamayacak hale geldim; o kadar duyarsız ki!!
9.12.2016
Karar. Ve son saplantı.
Her sabah ne kadar yiyeceğime karar veriyor ve bir günü bir günü tutmuyor!
Dün 8ir somun beyaz ekmeği, üşenmemiş benden önce kalkıp tost yapmış!
içi kofmuş nasılsa yiyecekmişim!
??? Sonrada limon sıkıp getirdi gene. Daha önce de takıntı olmuştu anlatana kadar neler çektim, kesinlikle normal izahlardan iyice anlamaz oldu; kavga çıkarmadan assssla anlayamıyor artık.
Sabah sabah saf limon suyunu nasıl içeyim? Sağlam midemi de bozdu, tüm gün ağrıyor ekşiyor!
Bugün ise dün kızdım diye kibrit kutusu kadar yapmış! Sen yapma uğraşma yorulma diyorum ama duramıyor!
Bu küçük dedim diye beni kararsızlıkla suçluyor! Bir gün bi somun ekmek yiyecem sabah, ya da elips şekilli kepek ekmeğin en uç, köşedeki iki dilimden tost! Ve kendi mantıksız değil ben kararsızım! Ayarsız oldu iyice.
Gün içinde de her saat arayıp ne yediğimi soruyor; demişler sık yemek lazım diye ya!
Geçen sene de kafayı bana her gün börek yapmaya takmıştı; her tenefüste yiyecekmişim ikram değil yani!?????
Ondan vazgeçti kase kase sütlaça taktı. Yaza zor vazgeçtiydi.
Ha geçen hafta da çıkarken elime plastik bir kap tutuşturuyor; tenefüslerde yermişim: 9 tane haşlanmış yumurta!!???
Bir de az diye de özür diler gibi yemişiz az kalmış diye açıklama getiriyor!? Yetmez dersem ekmek verecekmiş!???
Ben obez azman falan mıyım ya da halterci sumo güreşçisi falan da haberim mi yok????
Tansiyon hastasıyım ben???!! Ama 9 yumurtayı yiyecekmişim! Soymuş ve bolca tuza bulamış!????
Yiyim mi bunu tansiyon hastasıyken?
Yee ye tabi aç mı kalacan??? Yeter mi? 2 ekmek vereyim yanına! Tuzu az gelirse kantinden iste!
Olur! Değişik bir intihar türü olur artık!?
Hı????
Kendini de dünyanın en mantıklı insanı sanıyor!
Ha tabi ne kalınlıkta giyineceğime de karar vermek istiyor. Kendisi üşümüşse 6 kat kazak bir palto bir anorak; sıcaklanıyorsa o an o kadar soğuk gelmiyorsa; normal bir ceket giymem konusunda kararlı ve ısrarcı: üzerimden yola yola kabanımı almaya çalışıyor!
Sıcakmış bugün hava!
Hergün bir başka saçmalık ama hergün şaşmaz şekilde akşam kapıda tartışma!
Daracık koridorda sürekli önümde dikilip dırdır ederek beni yavaşlatıyor ama hızlı olmamı istiyor! Ama sürekli set çeker halde!????
Direk lönk diye masaya geçip yemeye başlayacam! Ayakkabı, çanta, kaban çıkarmak, el yıkamak yok sanki! Yaptım çok memnun oldu!??? Titizmiş ama çoook!
Akşm bi anlık uykusu gelse yatalım diye tutturmaya başladı, karı kocayızda koyun koyuna yatacağız sanki?
Geçende cildim çok kurumuş dedim demez olaydım! Hani bakayım? Ben bir bakayım? Bakayım ben anlarım!
Yeni saplantı! Cildi de o çok merak ettiği, her doktora gittiğimde peşime takılıp, umutla bekleyip, kaş göz ederek bana 'hadi çıkar' imalarında.... Niyeyse her derdim oramda!??
Sivilce çıkmış yanaklarımda diyorum: oramda sanıyor!??? Doktorda bana kaşgöz ediyor; çıkarıp yatacakmışım oraya? Cildim kurumuş diyorum; onu da oram sanıyor!? Niyeyse?!
Bakıp anlayacakmış!??? Bacaklarımı kastediyorum diyorum iyi diyor baskınmık anlarmış!??
Sanki ben anlamıyorum kendi bacağım kurumuş mu kurumamış mı?! Kendi onay vermezse krem sürmem???!
Her sabah ne kadar yiyeceğime karar veriyor ve bir günü bir günü tutmuyor!
Dün 8ir somun beyaz ekmeği, üşenmemiş benden önce kalkıp tost yapmış!
içi kofmuş nasılsa yiyecekmişim!
??? Sonrada limon sıkıp getirdi gene. Daha önce de takıntı olmuştu anlatana kadar neler çektim, kesinlikle normal izahlardan iyice anlamaz oldu; kavga çıkarmadan assssla anlayamıyor artık.
Sabah sabah saf limon suyunu nasıl içeyim? Sağlam midemi de bozdu, tüm gün ağrıyor ekşiyor!
Bugün ise dün kızdım diye kibrit kutusu kadar yapmış! Sen yapma uğraşma yorulma diyorum ama duramıyor!
Bu küçük dedim diye beni kararsızlıkla suçluyor! Bir gün bi somun ekmek yiyecem sabah, ya da elips şekilli kepek ekmeğin en uç, köşedeki iki dilimden tost! Ve kendi mantıksız değil ben kararsızım! Ayarsız oldu iyice.
Gün içinde de her saat arayıp ne yediğimi soruyor; demişler sık yemek lazım diye ya!
Geçen sene de kafayı bana her gün börek yapmaya takmıştı; her tenefüste yiyecekmişim ikram değil yani!?????
Ondan vazgeçti kase kase sütlaça taktı. Yaza zor vazgeçtiydi.
Ha geçen hafta da çıkarken elime plastik bir kap tutuşturuyor; tenefüslerde yermişim: 9 tane haşlanmış yumurta!!???
Bir de az diye de özür diler gibi yemişiz az kalmış diye açıklama getiriyor!? Yetmez dersem ekmek verecekmiş!???
Ben obez azman falan mıyım ya da halterci sumo güreşçisi falan da haberim mi yok????
Tansiyon hastasıyım ben???!! Ama 9 yumurtayı yiyecekmişim! Soymuş ve bolca tuza bulamış!????
Yiyim mi bunu tansiyon hastasıyken?
Yee ye tabi aç mı kalacan??? Yeter mi? 2 ekmek vereyim yanına! Tuzu az gelirse kantinden iste!
Olur! Değişik bir intihar türü olur artık!?
Hı????
Kendini de dünyanın en mantıklı insanı sanıyor!
Ha tabi ne kalınlıkta giyineceğime de karar vermek istiyor. Kendisi üşümüşse 6 kat kazak bir palto bir anorak; sıcaklanıyorsa o an o kadar soğuk gelmiyorsa; normal bir ceket giymem konusunda kararlı ve ısrarcı: üzerimden yola yola kabanımı almaya çalışıyor!
Sıcakmış bugün hava!
Hergün bir başka saçmalık ama hergün şaşmaz şekilde akşam kapıda tartışma!
Daracık koridorda sürekli önümde dikilip dırdır ederek beni yavaşlatıyor ama hızlı olmamı istiyor! Ama sürekli set çeker halde!????
Direk lönk diye masaya geçip yemeye başlayacam! Ayakkabı, çanta, kaban çıkarmak, el yıkamak yok sanki! Yaptım çok memnun oldu!??? Titizmiş ama çoook!
Akşm bi anlık uykusu gelse yatalım diye tutturmaya başladı, karı kocayızda koyun koyuna yatacağız sanki?
Geçende cildim çok kurumuş dedim demez olaydım! Hani bakayım? Ben bir bakayım? Bakayım ben anlarım!
Yeni saplantı! Cildi de o çok merak ettiği, her doktora gittiğimde peşime takılıp, umutla bekleyip, kaş göz ederek bana 'hadi çıkar' imalarında.... Niyeyse her derdim oramda!??
Sivilce çıkmış yanaklarımda diyorum: oramda sanıyor!??? Doktorda bana kaşgöz ediyor; çıkarıp yatacakmışım oraya? Cildim kurumuş diyorum; onu da oram sanıyor!? Niyeyse?!
Bakıp anlayacakmış!??? Bacaklarımı kastediyorum diyorum iyi diyor baskınmık anlarmış!??
Sanki ben anlamıyorum kendi bacağım kurumuş mu kurumamış mı?! Kendi onay vermezse krem sürmem???!
insan toz bezini dolabında, askıda duran kıyafetlerinden mi seçer? Var mı böyle absürd bişey?
Var annemde.
Yüzlerce kez tartışması olmuştur ! Ama anlamaz! çünkü tek bilebildiği inadığı kendi fikirleri!
Temizlikçi gelecek diye milyonuncu kez malzemeleri bir kovada toplayıp, üzerine toz bezi de koyup göz önüne yerleştirdim. Ve defalarca söyledim hem akşam hem sabah; onaylattım tamam mı diye! Yahu mutfak tezgahının ortasına koymuşluğum var kovayı, onu göremeyip anlayamayıp bakmaya çekinip dolabımdan tişört seçip vermişliği var annemin!
Eskimiz tişörtmüş işte soluk soluuk! Ne anlar moda trend falan?? Hadi anlamaz insan biraz saygı duyar değil mi?
Aa bana niye saygı duyulsun? Ben kimim ki??? Eve gelmiştim ki kova ortada öküz kadar duruyor, ellenmemiş hiç ama benim tişört ve yüz yıkama jelim temizlikte kullanılmıştı! Bari şampuanı ver ya da elde bulaşık deterjanı! Biter diye kıyamamış nasılsa ucuz dandik bişeymiş benim oradan almış yüzümü yıkadığım şeymiş!
Büyük bir iş başarmış gibi de memnun kubarıyor! Niye bakmadınız buna????
Neye?
Tezgahın ortasındaki kovaya! Kaç kere dedim hazırladım diye!
Ne bileyim niye elledin dersin diye dokunamadım!
Ama yüz yıkama jelimi ve tişörtümü seve seve almışsın!
Ne yapayım ne vereyim bilmiyorum yerlerini!
Kaç kere dedim gösterdim anne özellikle buraya koydum hatırla akıl et diyee!
Nereye koysan nafie biliyormusunuz? Girişe hole koymuştum üzeride toz bei yığılı! Sabah beni uyandırma bunu kullansın diye iyice tembihledim, kadın da çenede rahat motor gibi konuşur, bir de sohbet ederken hararetleniyorlar ki gürülto resmen ama sanırsın çok utangaç ve dikkatli de ortada duran kovayı elleyemiyor!
Elimde vermezsem anlayamıyorlar! istediğin kadar söyle! Tabi ki sabah sabah uyandırdı, Nazlıı temizlik eşyaları neredeee???
Holdeki dev kötle nedir diye bakamamışmış kızarım diye! Uyandırma didim umursayan mı var??
Başka bi zaman da hazırlamayı unutmuşum, yarım saat telefonda izah etsen anlayamıyorlar; hadi kadın okumamış, annem zekasıyla övünmediği gün yok! Banyo dolabı dedim benim dolabı talan etmiş hani deterjanlar???
Sanki koynuma alacam domestosu!
Tarif ettim ama anlayıncaya kadar akla karayı seçtim; o kadar emin ki fikirlerinden zekasından seni dinleme gereği duymuyor. Zaten en sevdiği beni sinirlendirmek! Ve benim değer verdiğim eşyalarımı özellikle toz bezi yapmak, ona buna vermek, atmak falan!
Gene açmış telefonu; heyula kadar kova, viledayı girişte görememiŞ, ki hem akşam hem sabah tembihledim: diyor ki ;
Nazlııı? Eşyaları bulamadık senin şampuanını verdim, hangisini toz bezi yapalııım??? Çizgili bluzunu vereyim değil mi? Hani morlu olan???
O kadar da emin ki beni dinlemiyor bile! çokkkkk zeki ya! Daha hafta sonu aldığım etiketi üstünde duran pamuklu trikı bluzu toz bezi diye verecekmiş!
Zor izah ettim sakın elleyim deme diye! Ama neyle silinecekmiş camlar yerler Nazlı? Ortada hiç eşya yook! Bunu vereyim ben en iyisi!
Kendinin 1989 dan kalma bluzları, ceketleri, hırkaları hala duruyor; ne giyer ne atar ne verir ne toz bezi yapar! Ama baş düşmanı Nazlı'nın eşyalarının ne kıymeti var? En yeni, en güzel, en pahalılarını toz bezi yapayım, ona buna vereyim!!
Hele bi elle onları anne! Senin o 30 yıllık eskilerini anında çöpe atarım hele bir eksik göreyim!
Çok bozuluyor üzülüyor efem, ama onların anısı değeri varmış ve kumaşları çok iyiymiş! Annem hep herşeyin en iyisini en kalitelisini kullanırmıış! Tabi ama bana dandik boktan ucuz şeyleri yakıştırır!
Hatta nerde ucuz bikey görse aklına ben gelirim sağolsun; demez ki ben gençken en iyilerini kullandım Nazlı'da kullansın! Demez hiç o ablama! Ona yaraşır ben evin evlatlığyım beslemesiyim; bana boktan dandik ucuz yakışır! Hatta ben de kendime bunları yaraştırmaya alışmalıyım dev gibi egosu olan anneme karşın benim dev gibi bir ezikliğim kendiml çoooooooook aşağı görmem olsa!
Var annemde.
Yüzlerce kez tartışması olmuştur ! Ama anlamaz! çünkü tek bilebildiği inadığı kendi fikirleri!
Temizlikçi gelecek diye milyonuncu kez malzemeleri bir kovada toplayıp, üzerine toz bezi de koyup göz önüne yerleştirdim. Ve defalarca söyledim hem akşam hem sabah; onaylattım tamam mı diye! Yahu mutfak tezgahının ortasına koymuşluğum var kovayı, onu göremeyip anlayamayıp bakmaya çekinip dolabımdan tişört seçip vermişliği var annemin!
Eskimiz tişörtmüş işte soluk soluuk! Ne anlar moda trend falan?? Hadi anlamaz insan biraz saygı duyar değil mi?
Aa bana niye saygı duyulsun? Ben kimim ki??? Eve gelmiştim ki kova ortada öküz kadar duruyor, ellenmemiş hiç ama benim tişört ve yüz yıkama jelim temizlikte kullanılmıştı! Bari şampuanı ver ya da elde bulaşık deterjanı! Biter diye kıyamamış nasılsa ucuz dandik bişeymiş benim oradan almış yüzümü yıkadığım şeymiş!
Büyük bir iş başarmış gibi de memnun kubarıyor! Niye bakmadınız buna????
Neye?
Tezgahın ortasındaki kovaya! Kaç kere dedim hazırladım diye!
Ne bileyim niye elledin dersin diye dokunamadım!
Ama yüz yıkama jelimi ve tişörtümü seve seve almışsın!
Ne yapayım ne vereyim bilmiyorum yerlerini!
Kaç kere dedim gösterdim anne özellikle buraya koydum hatırla akıl et diyee!
Nereye koysan nafie biliyormusunuz? Girişe hole koymuştum üzeride toz bei yığılı! Sabah beni uyandırma bunu kullansın diye iyice tembihledim, kadın da çenede rahat motor gibi konuşur, bir de sohbet ederken hararetleniyorlar ki gürülto resmen ama sanırsın çok utangaç ve dikkatli de ortada duran kovayı elleyemiyor!
Elimde vermezsem anlayamıyorlar! istediğin kadar söyle! Tabi ki sabah sabah uyandırdı, Nazlıı temizlik eşyaları neredeee???
Holdeki dev kötle nedir diye bakamamışmış kızarım diye! Uyandırma didim umursayan mı var??
Başka bi zaman da hazırlamayı unutmuşum, yarım saat telefonda izah etsen anlayamıyorlar; hadi kadın okumamış, annem zekasıyla övünmediği gün yok! Banyo dolabı dedim benim dolabı talan etmiş hani deterjanlar???
Sanki koynuma alacam domestosu!
Tarif ettim ama anlayıncaya kadar akla karayı seçtim; o kadar emin ki fikirlerinden zekasından seni dinleme gereği duymuyor. Zaten en sevdiği beni sinirlendirmek! Ve benim değer verdiğim eşyalarımı özellikle toz bezi yapmak, ona buna vermek, atmak falan!
Gene açmış telefonu; heyula kadar kova, viledayı girişte görememiŞ, ki hem akşam hem sabah tembihledim: diyor ki ;
Nazlııı? Eşyaları bulamadık senin şampuanını verdim, hangisini toz bezi yapalııım??? Çizgili bluzunu vereyim değil mi? Hani morlu olan???
O kadar da emin ki beni dinlemiyor bile! çokkkkk zeki ya! Daha hafta sonu aldığım etiketi üstünde duran pamuklu trikı bluzu toz bezi diye verecekmiş!
Zor izah ettim sakın elleyim deme diye! Ama neyle silinecekmiş camlar yerler Nazlı? Ortada hiç eşya yook! Bunu vereyim ben en iyisi!
Kendinin 1989 dan kalma bluzları, ceketleri, hırkaları hala duruyor; ne giyer ne atar ne verir ne toz bezi yapar! Ama baş düşmanı Nazlı'nın eşyalarının ne kıymeti var? En yeni, en güzel, en pahalılarını toz bezi yapayım, ona buna vereyim!!
Hele bi elle onları anne! Senin o 30 yıllık eskilerini anında çöpe atarım hele bir eksik göreyim!
Çok bozuluyor üzülüyor efem, ama onların anısı değeri varmış ve kumaşları çok iyiymiş! Annem hep herşeyin en iyisini en kalitelisini kullanırmıış! Tabi ama bana dandik boktan ucuz şeyleri yakıştırır!
Hatta nerde ucuz bikey görse aklına ben gelirim sağolsun; demez ki ben gençken en iyilerini kullandım Nazlı'da kullansın! Demez hiç o ablama! Ona yaraşır ben evin evlatlığyım beslemesiyim; bana boktan dandik ucuz yakışır! Hatta ben de kendime bunları yaraştırmaya alışmalıyım dev gibi egosu olan anneme karşın benim dev gibi bir ezikliğim kendiml çoooooooook aşağı görmem olsa!
Elleme sivilceni!
Siliyorum!
Ellenmez!
Yüzümo yıkayıp silmeyeyim mi?
Ellenmez ama!
Ne biliyorsun ki sen? Sivilcen mi var???
Hayatında hiç sivilce çıkarmamış hiç diye şişine şişine gezinir! Cildi pürüzsüzmüş gençken! Arkadaşları kanama zamanı en azından çıkarırmış sivilce; annemde kanama zamanı bile olmazmış!
Bayılır kendini büyütüp övmeye! Mükemmel ya! Benim tamamen aksime! Hatta 152 boyla 163 'ten uzunmuş bile olacak nerdeyse!
Ellenmezi bir öğrenmiş; patlamak üzere kocaman iltihaplı bir sivilceyle ortalarda dolaşacam! Oldu!
Siliyorum!
Ellenmez!
Yüzümo yıkayıp silmeyeyim mi?
Ellenmez ama!
Ne biliyorsun ki sen? Sivilcen mi var???
Hayatında hiç sivilce çıkarmamış hiç diye şişine şişine gezinir! Cildi pürüzsüzmüş gençken! Arkadaşları kanama zamanı en azından çıkarırmış sivilce; annemde kanama zamanı bile olmazmış!
Bayılır kendini büyütüp övmeye! Mükemmel ya! Benim tamamen aksime! Hatta 152 boyla 163 'ten uzunmuş bile olacak nerdeyse!
Ellenmezi bir öğrenmiş; patlamak üzere kocaman iltihaplı bir sivilceyle ortalarda dolaşacam! Oldu!
Bi yeri aramam gerek elli kere hatırlatıyor sabahın köründen beri. Sanki dünyanın en önemli işi! Tadilattan ceket alacağız bu!
Bir endişe bir heyecan.
Sanki başka zaman olmaz bi tek bugün alınabilir!
Ee??
Açmıyor?
Bitmemiş mi tadilatıı 2 hafta olduu!
Açmıyor açmıyor telefonu!
Niye söylemedi mi??
Telefonu açmıyor ki anne!
Tamaaam anladım niye açmıyormuş??
Ne bileyim yaa??!
E söylemiyor mu?
Kız telefonu açmazsa nasıl söylesinn???
Ha konuşmuyor.
Oofffff telefon çalıyoooorrr amaaa açan yok, cevap veren yok yanii!
Aa niyeymiiş?
Ne bileyim ya??
Ay demiyor mu işim var?
Anne telefona cevap veren yok ki?!
Bir endişe bir heyecan.
Sanki başka zaman olmaz bi tek bugün alınabilir!
Ee??
Açmıyor?
Bitmemiş mi tadilatıı 2 hafta olduu!
Açmıyor açmıyor telefonu!
Niye söylemedi mi??
Telefonu açmıyor ki anne!
Tamaaam anladım niye açmıyormuş??
Ne bileyim yaa??!
E söylemiyor mu?
Kız telefonu açmazsa nasıl söylesinn???
Ha konuşmuyor.
Oofffff telefon çalıyoooorrr amaaa açan yok, cevap veren yok yanii!
Aa niyeymiiş?
Ne bileyim ya??
Ay demiyor mu işim var?
Anne telefona cevap veren yok ki?!
Ayşegül hanımın kızının 12 bin takipçisi varmış, her gün evlilik teklifi alıyormuş Nazlı.
Bravo!
Annem hepsinin evlenmek isteyen erkekler olduğunu sanıyor söyledikleri doğruysa tabi!
Tabi her gün kırk kere meme çatalı ve büzük dudaklarla poz verirse.
Hıı hamarat diyorlar o zaman, evlilik için şart.
Ne alaka? Ha, meme çatalı meme!
Ne memesi?
Kulak memesi! Kız meme çatalı olmaz mı böyle. (göstererek)
Ee.
E işte öyle poz veriyor ilgi çekiyor.
Aa??
1950lerin saf dünyası var hala sanıyor, yatıp bırakmak yerine görür görmez evlenip masallardaki gibi pembe panjurlu evde sonsuza kadar mutlu olacaklar!!! evlilik teklif ediyorlarmış ama niye durduk yere desinlermiş!?? hıı demezler...
Bravo!
Annem hepsinin evlenmek isteyen erkekler olduğunu sanıyor söyledikleri doğruysa tabi!
Tabi her gün kırk kere meme çatalı ve büzük dudaklarla poz verirse.
Hıı hamarat diyorlar o zaman, evlilik için şart.
Ne alaka? Ha, meme çatalı meme!
Ne memesi?
Kulak memesi! Kız meme çatalı olmaz mı böyle. (göstererek)
Ee.
E işte öyle poz veriyor ilgi çekiyor.
Aa??
1950lerin saf dünyası var hala sanıyor, yatıp bırakmak yerine görür görmez evlenip masallardaki gibi pembe panjurlu evde sonsuza kadar mutlu olacaklar!!! evlilik teklif ediyorlarmış ama niye durduk yere desinlermiş!?? hıı demezler...
6.12.2016
hani sanırsın normalde mutluluktan uçuyorum keyifler aleminde geziniyorum zevkin hazzın orgazmın doruklarında dolanıyorum da 3 dakikalık bir şarkıyla azıcık mutlu olmama, bir espriye azıcık gülmeme gıcık oluyor ve baltalamak için elinden geleni ardına koymuyor!!
aman hiç de komik değil diye söylenmeye başlıyor, onlar espriden anlamazmış zekaları yetmezmiş zeka gerekirmiş espri için...
hani kendi çooook zeki ya niye espri yapamıyorsun ve hiç anlamıyorsun ya.
manasızmış da çirkinlermiş de kabaymış da. biraz gülümsedim diye canı sıkıldı adeta yaa.
oysa suratımı assam, somurtuk ve hiç bir şeyden keyif almıyor memnun olmuyor havalarında olsam gayet memnun annem!
ama ha öyle kendi gibi konuşmayacağım! nefret söylemleri eleştiriler olmayacak yoksa bana der ki: asabımı bozuyorsun!!!
her zaman asabımı bozan sensin!
ben miiii?
napmış ki hiç bir şey yapmamış haklı değil miymiş!! yani kendisi herrrrrr zaman haklı ben en ufak bir eleştiri getirsem bişeye haksızım! çeneni kapa sus!! kendi isterse aylarca söylenebilir!!
benim moralim bozulmuş asabım bozulmuş kimin umrunda ne değeri var!!
yani o kadargıcık ki benim 2 dakka suratımın gülmesine, eğer neye gülmüşsem ona bir kulp takamamışsa başka bişeye takar, illa o suratım asılacak!
ha ama çok asarsam diyelim canım bişeylere sıkılmış falan: suratsızsın insanın canını sıkıyorsun der bana!!
sen her daim öylesin!!! hiç bir şeyden keyif almıyor surat asmak yetmiyor mütemadiyen moral bozucu şeyler konuşuyor: sadece tıkınırken memnun o kadar. bunu da dünyanın en olması gereken şeyi zannediyor.
ben olumsuz bişeyden bahsedeceksem beni sustrmaya kalkar ama ağzından olumlu bir laf 5yılda bir çıkar kendinin. arada çıkarsa da yalandır göstermeliktir, ortamdaki başka insanlara rol kesmedir!!
çok uzattığı zaman olumsıuz bir konuyu ben de onu susturuyorum: ay asabımı bozuyorsun diye.
çok canı sıkılıyor efendim!! ben kendimi ihtiyacım olduğu şekilde ifade edip rahatlayamam o zaman suçluyum ama kendi her istediğini yapar!!
ne güzel.
sevdiği bir rengi kullanmaktan mutlu olmaz mı insan? hani sevdiğin renkte bir bluz kazak giysen, bi ruj sürsen ne bileyim bi atkı taksan memnun olmaz mısın?
olmayacaksın!!!! yani ben olmayacam. düşman mutlu olmama keyif almama.
gerçekten, baltalamak için muhakkak olumsuz şeyleri sıralar sıralar o surataımdaki keyif ifadesi yok olacak!!
çok uzun zaman somurtursam da suratsızsın diyecek ve ben hiç itiraz etmeyeceğim!!
alışverişte bile ne kadar sevmeyeceğim renkte şey varsa yüzünde gülücükler açarak, gözleri bana istemediğim sevmediğim bir şeyi yaptırtma mücadelesinin verdiği zevkle parıldayarak bana getirir.
haki yeşil hariç yeşil renkten hiç hazzetmem oldum olası, hele o cenazelerin üstüne örtülen yeşil kumaşın benzeri tonundan nefret ederim. çünkü beni üzüyor ve travmatik bir olaya götürüyor.
babamın cenazesine. şok ve üzüntü içindeydik, ağlıyoduk cenazeyi akrabalar taşırken.
annem senelerce bize kendi nefretini aşıladı. tamam çok hatalar yapmış olablir, bir melek olmayabilir, iyi ideal bir eş ya da baba olmayabilir ama bize senelerce gebersin diye beddua ettirdi.
sonra aniden ölünce içimde kopan fırtınaları suçluluk duygusunu bir düşün!!
ama annem napıyor? yine bizden rol çalarak anıra anıra yırtınarak neredeyse yerlerde yuvarlanacak gibi bedensel teatral hallerde ağlıyor. onun yanında biz ağlamıyor üzülmemiş gibi kaldık. biz nasıl öyle ağlayabilirdik ki? sürekli bastırılmış, ezilmiş, hani toplumun hor görmesi yetmemiş annemiz hem bizi ayrı ayrı hem üçümüzü beraber kendi eliyle hor görüp dünyadan soyutlamışken?
ha tabi sonra pişkin pişkin: demeyeydiniz etmeyeydiniz kafanıza silah mı dayadık!! diyerek kendini haklı görür. silah dayamamış kafamıza babama beddua etmek için!!! sanki silaha ihtiyacı var: pabuç kadar bir dil ve sürekli aynı şeyleri konuşma isteğiyle dolu sabahtan akşama kadar olumsuz şeyleri uzatarak tekrarlayarak büyük bir keyifle anlatabilriken!?
ben o yeşil tondan nefret ettikçe ve bunca zamanda dile getirmişken kaç kere; her alışverişe çıktığımızda sevmeğim o rengi tonu bulur burnuma dayar al diye. sanrsın mağazanın satıcısı.
bana istemediğim hele hele sevmediğim bişeyi yaptırırken yüzünden aldığı zafer kazanmış düşüncesiyle oluşmuş ifadeyi okuyabilirsin!!
aman hiç de komik değil diye söylenmeye başlıyor, onlar espriden anlamazmış zekaları yetmezmiş zeka gerekirmiş espri için...
hani kendi çooook zeki ya niye espri yapamıyorsun ve hiç anlamıyorsun ya.
manasızmış da çirkinlermiş de kabaymış da. biraz gülümsedim diye canı sıkıldı adeta yaa.
oysa suratımı assam, somurtuk ve hiç bir şeyden keyif almıyor memnun olmuyor havalarında olsam gayet memnun annem!
ama ha öyle kendi gibi konuşmayacağım! nefret söylemleri eleştiriler olmayacak yoksa bana der ki: asabımı bozuyorsun!!!
her zaman asabımı bozan sensin!
ben miiii?
napmış ki hiç bir şey yapmamış haklı değil miymiş!! yani kendisi herrrrrr zaman haklı ben en ufak bir eleştiri getirsem bişeye haksızım! çeneni kapa sus!! kendi isterse aylarca söylenebilir!!
benim moralim bozulmuş asabım bozulmuş kimin umrunda ne değeri var!!
yani o kadargıcık ki benim 2 dakka suratımın gülmesine, eğer neye gülmüşsem ona bir kulp takamamışsa başka bişeye takar, illa o suratım asılacak!
ha ama çok asarsam diyelim canım bişeylere sıkılmış falan: suratsızsın insanın canını sıkıyorsun der bana!!
sen her daim öylesin!!! hiç bir şeyden keyif almıyor surat asmak yetmiyor mütemadiyen moral bozucu şeyler konuşuyor: sadece tıkınırken memnun o kadar. bunu da dünyanın en olması gereken şeyi zannediyor.
ben olumsuz bişeyden bahsedeceksem beni sustrmaya kalkar ama ağzından olumlu bir laf 5yılda bir çıkar kendinin. arada çıkarsa da yalandır göstermeliktir, ortamdaki başka insanlara rol kesmedir!!
çok uzattığı zaman olumsıuz bir konuyu ben de onu susturuyorum: ay asabımı bozuyorsun diye.
çok canı sıkılıyor efendim!! ben kendimi ihtiyacım olduğu şekilde ifade edip rahatlayamam o zaman suçluyum ama kendi her istediğini yapar!!
ne güzel.
sevdiği bir rengi kullanmaktan mutlu olmaz mı insan? hani sevdiğin renkte bir bluz kazak giysen, bi ruj sürsen ne bileyim bi atkı taksan memnun olmaz mısın?
olmayacaksın!!!! yani ben olmayacam. düşman mutlu olmama keyif almama.
gerçekten, baltalamak için muhakkak olumsuz şeyleri sıralar sıralar o surataımdaki keyif ifadesi yok olacak!!
çok uzun zaman somurtursam da suratsızsın diyecek ve ben hiç itiraz etmeyeceğim!!
alışverişte bile ne kadar sevmeyeceğim renkte şey varsa yüzünde gülücükler açarak, gözleri bana istemediğim sevmediğim bir şeyi yaptırtma mücadelesinin verdiği zevkle parıldayarak bana getirir.
haki yeşil hariç yeşil renkten hiç hazzetmem oldum olası, hele o cenazelerin üstüne örtülen yeşil kumaşın benzeri tonundan nefret ederim. çünkü beni üzüyor ve travmatik bir olaya götürüyor.
babamın cenazesine. şok ve üzüntü içindeydik, ağlıyoduk cenazeyi akrabalar taşırken.
annem senelerce bize kendi nefretini aşıladı. tamam çok hatalar yapmış olablir, bir melek olmayabilir, iyi ideal bir eş ya da baba olmayabilir ama bize senelerce gebersin diye beddua ettirdi.
sonra aniden ölünce içimde kopan fırtınaları suçluluk duygusunu bir düşün!!
ama annem napıyor? yine bizden rol çalarak anıra anıra yırtınarak neredeyse yerlerde yuvarlanacak gibi bedensel teatral hallerde ağlıyor. onun yanında biz ağlamıyor üzülmemiş gibi kaldık. biz nasıl öyle ağlayabilirdik ki? sürekli bastırılmış, ezilmiş, hani toplumun hor görmesi yetmemiş annemiz hem bizi ayrı ayrı hem üçümüzü beraber kendi eliyle hor görüp dünyadan soyutlamışken?
ha tabi sonra pişkin pişkin: demeyeydiniz etmeyeydiniz kafanıza silah mı dayadık!! diyerek kendini haklı görür. silah dayamamış kafamıza babama beddua etmek için!!! sanki silaha ihtiyacı var: pabuç kadar bir dil ve sürekli aynı şeyleri konuşma isteğiyle dolu sabahtan akşama kadar olumsuz şeyleri uzatarak tekrarlayarak büyük bir keyifle anlatabilriken!?
ben o yeşil tondan nefret ettikçe ve bunca zamanda dile getirmişken kaç kere; her alışverişe çıktığımızda sevmeğim o rengi tonu bulur burnuma dayar al diye. sanrsın mağazanın satıcısı.
bana istemediğim hele hele sevmediğim bişeyi yaptırırken yüzünden aldığı zafer kazanmış düşüncesiyle oluşmuş ifadeyi okuyabilirsin!!
5.12.2016
nefret ediyormuş şu kablolardan! akıl diyormuş kes kopartıver!!!
ne kablosu derseniz benim bilgisayarın kabloları! ilk aldığım zamanlardan beridir nefret eder. hele ilk zamanlar modem kablolu olanlardandı, kablosuzu olmadığından değil daha ucuzunu aldırdığı için.
zaten ona göre bize bilgisayar gerekmez! sana gerekmez!
bana da gerekmezmiş iş adamı mıymışım?
beni hafife almak bir yana bir bir bilgisayarla ne yapılır asla bilmez, öğrenemez de.
o zamanlardan beri düşman bilgisayara, kablolara. bir türlü neden gerektiğini anlayamıyor hala bu yıl olmuş anlam veremiyor.
gerekmesi şart olması mecbur olmam gerekli ona göre bişeyi yapmak ya da almak, kullanmak için. mesela okulun mecbur etmesi lazım.
her şey zorunluluktan mecburiyetten olmalı, öyle ben istiyorum diye keyif için falan olamaz!!
annem neşe mutluluk keyif gülmek eğlenmek bilmez anlamaz baş düşmanı!
ama sorsan ohooo zamanında diye başlayıp mangalda kül bırakmaz övünmekten. madem muhteşem bir çocukluğun, ilk gençliğin olmuş: sosyal, eğlenceli, giyim-kuşam gırla.... niye kızının olmasın?
aynı şey mi? her halde zihninde böyle. kendisi üst sınıftan üstün özelliklere sahip bense köle sınıfındanım.
bir yerde herşeyden vazgeçmiş ve herkesten tek beklentisi bu: vazgeçmişlik!
hani sosyallik neşe eğlenceden boşanır boşanmaz ve ya öncesinde vazgeçmiş, zamanla da giyim-kuşam-bakım-süsten vazgeçti; aşama aşama.
kendi içsel olarak vazgeçtikçe nefret etti; etrafındaki herkes vazgeçmiş olsun vazgeçmeyenlerden nefret eder.
tabi lafta öyle değil; bahaneleri çoktur. masraftır gereksizdir anlamsız boşa zaman kaybı.
ya da kime neye süslenesin: kocan yok.
hani aklına göre herşey kocaya saklanacak! sadece ilk cinsel deneyim değil her anlamda herşey kocaya saklanacak. ama hayatında bir krer olsun evlilikle ilgili güzel bir cümle kurmuş bir insan değil.
en çok dediği: evlilik insanın hayatını mahvediyor, evlilik insanın hayatına sıçıyor.
ama ben gerizekalı gibi körükörüne evleneyim bekliyor.
ben mi dediiim? diyor bunu söyleyince. hayatımda en sık duyduğum laflardan. ama sürekli aralıksız mütemadiyen daha nasıl bastırarak ifade edebilirim ? konuştuğunda çoğu zama ağzından çıkanı duymuyor demek.
mesela bir yere giderken kulaklığımı takmama da gıcık. o kablo görüntüsünden nefffffret ediyormuş koparası geliyormuş!!
tabi müzik benim neyime? ben ne hakla 2 şarkıdan keyif alırım!!! ben kimim ki!!! anası dul babası ölmüş ablası kısır kendisi kız kurusu! benim hakkım yok ki 3 dakikalığına bile mutluluğa!
suratımı asmalı kaşımı çatmalı herkese düşman gözüyle bakıp robot gibi oturmalıyım! hatta etrafımdakiler de mutlu olmasın diye en azından surat asarak keyiflerini kaçırmak için uğraşmalıyım!!
kendi gibi.
ne kablosu derseniz benim bilgisayarın kabloları! ilk aldığım zamanlardan beridir nefret eder. hele ilk zamanlar modem kablolu olanlardandı, kablosuzu olmadığından değil daha ucuzunu aldırdığı için.
zaten ona göre bize bilgisayar gerekmez! sana gerekmez!
bana da gerekmezmiş iş adamı mıymışım?
beni hafife almak bir yana bir bir bilgisayarla ne yapılır asla bilmez, öğrenemez de.
o zamanlardan beri düşman bilgisayara, kablolara. bir türlü neden gerektiğini anlayamıyor hala bu yıl olmuş anlam veremiyor.
gerekmesi şart olması mecbur olmam gerekli ona göre bişeyi yapmak ya da almak, kullanmak için. mesela okulun mecbur etmesi lazım.
her şey zorunluluktan mecburiyetten olmalı, öyle ben istiyorum diye keyif için falan olamaz!!
annem neşe mutluluk keyif gülmek eğlenmek bilmez anlamaz baş düşmanı!
ama sorsan ohooo zamanında diye başlayıp mangalda kül bırakmaz övünmekten. madem muhteşem bir çocukluğun, ilk gençliğin olmuş: sosyal, eğlenceli, giyim-kuşam gırla.... niye kızının olmasın?
aynı şey mi? her halde zihninde böyle. kendisi üst sınıftan üstün özelliklere sahip bense köle sınıfındanım.
bir yerde herşeyden vazgeçmiş ve herkesten tek beklentisi bu: vazgeçmişlik!
hani sosyallik neşe eğlenceden boşanır boşanmaz ve ya öncesinde vazgeçmiş, zamanla da giyim-kuşam-bakım-süsten vazgeçti; aşama aşama.
kendi içsel olarak vazgeçtikçe nefret etti; etrafındaki herkes vazgeçmiş olsun vazgeçmeyenlerden nefret eder.
tabi lafta öyle değil; bahaneleri çoktur. masraftır gereksizdir anlamsız boşa zaman kaybı.
ya da kime neye süslenesin: kocan yok.
hani aklına göre herşey kocaya saklanacak! sadece ilk cinsel deneyim değil her anlamda herşey kocaya saklanacak. ama hayatında bir krer olsun evlilikle ilgili güzel bir cümle kurmuş bir insan değil.
en çok dediği: evlilik insanın hayatını mahvediyor, evlilik insanın hayatına sıçıyor.
ama ben gerizekalı gibi körükörüne evleneyim bekliyor.
ben mi dediiim? diyor bunu söyleyince. hayatımda en sık duyduğum laflardan. ama sürekli aralıksız mütemadiyen daha nasıl bastırarak ifade edebilirim ? konuştuğunda çoğu zama ağzından çıkanı duymuyor demek.
mesela bir yere giderken kulaklığımı takmama da gıcık. o kablo görüntüsünden nefffffret ediyormuş koparası geliyormuş!!
tabi müzik benim neyime? ben ne hakla 2 şarkıdan keyif alırım!!! ben kimim ki!!! anası dul babası ölmüş ablası kısır kendisi kız kurusu! benim hakkım yok ki 3 dakikalığına bile mutluluğa!
suratımı asmalı kaşımı çatmalı herkese düşman gözüyle bakıp robot gibi oturmalıyım! hatta etrafımdakiler de mutlu olmasın diye en azından surat asarak keyiflerini kaçırmak için uğraşmalıyım!!
kendi gibi.
Sıcak-soğuk savaşları!
Yıllaaaaaardır süren bi savaş! Her zaman sadece kendi algısının farkında ve izindedir. Sana zorla empoze eder.
Hatta telefınla bile yetişiyor; aloo nazlıı ay hava çok soğumuuşş çok soğuk çok çıkartmayaydın haa mantonuu! Nazlııı dolabındaki ceketi de giy haa çok soğumuş havaa!
Kendi çok mu üşüyen biri?? Yoo o kadar da değil!
Sen mi çok üşüyen birrisin? Yoo hayyr!
Yıllardır inatla vazgeçemediği şey bana her zaman daha kalın kıyafet giydirmeye çalışmak! Sabah bana üşenmemiş dolabımın diplerinden en kalın kazaklarımı çıkarmış üstüste giyeceğime karar vermiş!
Sibirya'ya mı gidiyorum?
???
Okul kaloriferli anne! Terlerim.
Terlemezsin.
Terlerim.
Terlemezsin.
Her zaman bana çok terliyorsun diye eleştiri getiren kendi! Terleyip terlemeyeceğime de kendi karar verecek. Servis sıcak okul sıcak. Bir türlü anlayamadı. Israrla bir kat daha kalın giyineyim diye peşimde dolanıyor.
Hani eşyalerımın bi kısmı tuvaletteki aynalı dolapta bi kısmı odamda; sabah bakımdı giyimdi makyajdı bir telaş, gidip geliyorum; her seferinde nerdeyse karşıma çıkıyor, çekilip yol vermesi 30 saniye alıyor; o sırada kalın giyinmem için telkinde bulunuyor.
Anlatsan da anlamaz, tek derdi kendi bildiğinin doğruluğu, olması.
Gerisine önem vermez. Anlatsan bile suratına bana nee der gibi bakar ve giymeyeydin etmeyeydin kafana silah mı dayadık?? -der!
Silaha ihtiyacı yok ki! Motor gibi bi çene, bitmez bir sabırla yaptırtana kadar işler!
Küçükken neler çektim. Anlamaz inatla kalın giydirirdi! Terlerdim kış ortasında, saçım yağlanır, yanaklarım kıpkırmızı olurdu. Hatta terin üstümden kurumasından üşütür ya da sırtım tutulur başım ağrırdı. üşütünce ince giydiğim için olduğunu düşünür daha da giydirirdi.
Söylesen anlatsan ne fayda; nuh der peygamber demez; sen mi bilecen ben mi? Anneyim ben bilirim derdi.
Bi ara aşırı kızarıyordu suratım; sürekli de yediriyor ama tabi yedirme de sevgiyle değil hep tenkit hep azarla. Doktora götürmştü bu kız çok kızarıyor??? Doktor ne anlasın baktı bişey yok.
Ben konuşamam ki! Hem çekingendim hem sürekli beni ezici konuşur, konuşacağım zaman susturup kendi konuşur bastırır ezerdi; sonra da bana eziksin, kişiliğin gelişmedi, pısırksın derdi!
çok terlediğim i.in bi ara alay konusu bile olmuştum sınıfta. Terleme sen de dedi! Ne zeka ama ! çözüm tenefüse çıkma otur kimseyle konuşma sen de! Ne kadar iyi!
Bazen de hava sıcak bi tişört giyip çıksan yeter düşüncesi var sabitlenen. Baharlarda.
O kadar ısrarcıdır ki, dayanamaz müdehale eder. Yapmazsan dırdırdırdrıdırdır...
Ne zaman annemin sıcak-soğuk algısına güvenip ona uysam başıma bişey gelir; ya terlerim saçım yağlanır bozulur makyajım bozulur; daha beteri terin üstümde kurumasından bi yerim tutulur, üşütürüm.
çok kalın giydiysen soyunursun nazlı mı dediniz?
Elimde ceket taşımayı hiç sevmem, ayrıca çok komik sahneler oluşur. Annemin isyankar şaşkınlığıyla çıkarmamam için büyük mücadelesi! çıkarmaaa isyanıyla geri giydirmeye çalışmasının kavgası.
çıkarsan da dırdırdırdırdır! Ya sıcaklandıım! üşütürsün!
Sadece kendi endişeleri! Mesela botumun bağcığıyla uğraşmamdan nefret ediyor acele etmemi istiyor o kadar uğraşmama gerek yokmuş! Yani bağcığğn çözülüp açılması üstüne basıp düşmem aklına gelmez. Sadece kendi aklına gelen endişeler önemlidir aklına gelmez! ... .
Yıllaaaaaardır süren bi savaş! Her zaman sadece kendi algısının farkında ve izindedir. Sana zorla empoze eder.
Hatta telefınla bile yetişiyor; aloo nazlıı ay hava çok soğumuuşş çok soğuk çok çıkartmayaydın haa mantonuu! Nazlııı dolabındaki ceketi de giy haa çok soğumuş havaa!
Kendi çok mu üşüyen biri?? Yoo o kadar da değil!
Sen mi çok üşüyen birrisin? Yoo hayyr!
Yıllardır inatla vazgeçemediği şey bana her zaman daha kalın kıyafet giydirmeye çalışmak! Sabah bana üşenmemiş dolabımın diplerinden en kalın kazaklarımı çıkarmış üstüste giyeceğime karar vermiş!
Sibirya'ya mı gidiyorum?
???
Okul kaloriferli anne! Terlerim.
Terlemezsin.
Terlerim.
Terlemezsin.
Her zaman bana çok terliyorsun diye eleştiri getiren kendi! Terleyip terlemeyeceğime de kendi karar verecek. Servis sıcak okul sıcak. Bir türlü anlayamadı. Israrla bir kat daha kalın giyineyim diye peşimde dolanıyor.
Hani eşyalerımın bi kısmı tuvaletteki aynalı dolapta bi kısmı odamda; sabah bakımdı giyimdi makyajdı bir telaş, gidip geliyorum; her seferinde nerdeyse karşıma çıkıyor, çekilip yol vermesi 30 saniye alıyor; o sırada kalın giyinmem için telkinde bulunuyor.
Anlatsan da anlamaz, tek derdi kendi bildiğinin doğruluğu, olması.
Gerisine önem vermez. Anlatsan bile suratına bana nee der gibi bakar ve giymeyeydin etmeyeydin kafana silah mı dayadık?? -der!
Silaha ihtiyacı yok ki! Motor gibi bi çene, bitmez bir sabırla yaptırtana kadar işler!
Küçükken neler çektim. Anlamaz inatla kalın giydirirdi! Terlerdim kış ortasında, saçım yağlanır, yanaklarım kıpkırmızı olurdu. Hatta terin üstümden kurumasından üşütür ya da sırtım tutulur başım ağrırdı. üşütünce ince giydiğim için olduğunu düşünür daha da giydirirdi.
Söylesen anlatsan ne fayda; nuh der peygamber demez; sen mi bilecen ben mi? Anneyim ben bilirim derdi.
Bi ara aşırı kızarıyordu suratım; sürekli de yediriyor ama tabi yedirme de sevgiyle değil hep tenkit hep azarla. Doktora götürmştü bu kız çok kızarıyor??? Doktor ne anlasın baktı bişey yok.
Ben konuşamam ki! Hem çekingendim hem sürekli beni ezici konuşur, konuşacağım zaman susturup kendi konuşur bastırır ezerdi; sonra da bana eziksin, kişiliğin gelişmedi, pısırksın derdi!
çok terlediğim i.in bi ara alay konusu bile olmuştum sınıfta. Terleme sen de dedi! Ne zeka ama ! çözüm tenefüse çıkma otur kimseyle konuşma sen de! Ne kadar iyi!
Bazen de hava sıcak bi tişört giyip çıksan yeter düşüncesi var sabitlenen. Baharlarda.
O kadar ısrarcıdır ki, dayanamaz müdehale eder. Yapmazsan dırdırdırdrıdırdır...
Ne zaman annemin sıcak-soğuk algısına güvenip ona uysam başıma bişey gelir; ya terlerim saçım yağlanır bozulur makyajım bozulur; daha beteri terin üstümde kurumasından bi yerim tutulur, üşütürüm.
çok kalın giydiysen soyunursun nazlı mı dediniz?
Elimde ceket taşımayı hiç sevmem, ayrıca çok komik sahneler oluşur. Annemin isyankar şaşkınlığıyla çıkarmamam için büyük mücadelesi! çıkarmaaa isyanıyla geri giydirmeye çalışmasının kavgası.
çıkarsan da dırdırdırdırdır! Ya sıcaklandıım! üşütürsün!
Sadece kendi endişeleri! Mesela botumun bağcığıyla uğraşmamdan nefret ediyor acele etmemi istiyor o kadar uğraşmama gerek yokmuş! Yani bağcığğn çözülüp açılması üstüne basıp düşmem aklına gelmez. Sadece kendi aklına gelen endişeler önemlidir aklına gelmez! ... .
Bi şeyi, filmi, diziyi, kişiyi tarif etmeyi bilmez. En akla gelecek özellikleri değll de gereksiz alakasız detayları hatırlar.
Hele isim asla bilmez.
şeydeki şey! çok eski film yıldızlarını bilir sadece, kendi yeniyetmeliğinde meşhur olanları. çünki sadece o zamanlar ilgi duymuş, öğrenmiş, asla yenisi eklenemiyor daha merly streep'i bilmiyor.
Hani sarışın, dudağı ince kadın diye tarif eder.
Kıyafetleri de: hani var ya diye konuşup anlamanı bekler! Gözünün önüne geliyormuş!?? Görselmiş hafızası ondan. Ben beyninin içini ne bileyim?
Kazağın rengini modelini ne zaman aldığımı söylemek yerine, hatırlamaz sanki, kazağı alırken mağazadaki bi kadını falan anlatır??
Neyse dün okuldayken arıyor:
Nazlıı, bunları atayım mıı?
Neyleri?
Bunları işte şeyleri?
Huyunu bildiıimden hiçbişeyimi ellememesini bastırra bastıra tembihliyorum!
Çünkü en sevdiği şey; benim sevdiğim şeylerimi atmak, vermektir. Bayılır yeni, sevdiğim, kaliteli, pahalı şeylerimi çöpe atmaya, toz bezi yapmaya, birine vermeye!
Ona göre her zaman dandik ve uyduruklar. Ama zamanında kendi herşeyin ennn kalitelisini en güzelini en pahalısını kullanmış!
E bana niye kullandırmıyon???
Çünkü kendi ayrılmamış çekirdek aile mensubuydu bense yetim bir kız kurusuyum???
Hatta tehdit etmem gerek; o zaman senin eski ceketleri de verelim!
Öğretmenken aldığı ceketleri giymiyor ama kıyıp atamıyor da! Benim yepyeni şeylerimi zevkle atacak-verecek ama.
Max Factor ürünlerimi vermek istiyormuş!
Daha yeni aldım.
Olsun alırsın gene, ucuz bişey nasılsa!
Alırken öyle demiyordu ama! Tepeme dikilmiş surat asarak fiyatlarına şaşıp pahalı, değmezmiş, paramı çarçur ediyormuşum diye söyleniyordu!
Hani kendi zamanında en kaliteli şeyleri kullanmış ama bana yakıştıramıyor, şimdi de ucuzmuşmuşq
Hele isim asla bilmez.
şeydeki şey! çok eski film yıldızlarını bilir sadece, kendi yeniyetmeliğinde meşhur olanları. çünki sadece o zamanlar ilgi duymuş, öğrenmiş, asla yenisi eklenemiyor daha merly streep'i bilmiyor.
Hani sarışın, dudağı ince kadın diye tarif eder.
Kıyafetleri de: hani var ya diye konuşup anlamanı bekler! Gözünün önüne geliyormuş!?? Görselmiş hafızası ondan. Ben beyninin içini ne bileyim?
Kazağın rengini modelini ne zaman aldığımı söylemek yerine, hatırlamaz sanki, kazağı alırken mağazadaki bi kadını falan anlatır??
Neyse dün okuldayken arıyor:
Nazlıı, bunları atayım mıı?
Neyleri?
Bunları işte şeyleri?
Huyunu bildiıimden hiçbişeyimi ellememesini bastırra bastıra tembihliyorum!
Çünkü en sevdiği şey; benim sevdiğim şeylerimi atmak, vermektir. Bayılır yeni, sevdiğim, kaliteli, pahalı şeylerimi çöpe atmaya, toz bezi yapmaya, birine vermeye!
Ona göre her zaman dandik ve uyduruklar. Ama zamanında kendi herşeyin ennn kalitelisini en güzelini en pahalısını kullanmış!
E bana niye kullandırmıyon???
Çünkü kendi ayrılmamış çekirdek aile mensubuydu bense yetim bir kız kurusuyum???
Hatta tehdit etmem gerek; o zaman senin eski ceketleri de verelim!
Öğretmenken aldığı ceketleri giymiyor ama kıyıp atamıyor da! Benim yepyeni şeylerimi zevkle atacak-verecek ama.
Max Factor ürünlerimi vermek istiyormuş!
Daha yeni aldım.
Olsun alırsın gene, ucuz bişey nasılsa!
Alırken öyle demiyordu ama! Tepeme dikilmiş surat asarak fiyatlarına şaşıp pahalı, değmezmiş, paramı çarçur ediyormuşum diye söyleniyordu!
Hani kendi zamanında en kaliteli şeyleri kullanmış ama bana yakıştıramıyor, şimdi de ucuzmuşmuşq
1.12.2016
Yaa.
Hayatında sivilce ve uçuk çıkartmamış hiç! Nasıl da üstün bir insan! Alerjikmiş eskiden ama o da çooook hassas bir insan olmasından dolayıymış!
Hiç yaşamadğı halde bu sorunları, benden daha iyi biliyor! Akıl vermede üstüne yok.
şunu sürsen bunu yapsan???? Sarımsak sürecekmişim suratıma almış eline üstüme geliyor aynı limona kafayı takıp gözüme sıkmak istediği gibi...
sürekli de şundan mı bunda ı diye tahmin yürütüyor.
canım kistten işte kist!!
tekrarlıyor işte zaman zaman. ama her seferinde annem şunu yedin ondan mı bunu sürdün ondan mı şöyle yaptın oraya gittin...
Hayatında sivilce ve uçuk çıkartmamış hiç! Nasıl da üstün bir insan! Alerjikmiş eskiden ama o da çooook hassas bir insan olmasından dolayıymış!
Hiç yaşamadğı halde bu sorunları, benden daha iyi biliyor! Akıl vermede üstüne yok.
şunu sürsen bunu yapsan???? Sarımsak sürecekmişim suratıma almış eline üstüme geliyor aynı limona kafayı takıp gözüme sıkmak istediği gibi...
sürekli de şundan mı bunda ı diye tahmin yürütüyor.
canım kistten işte kist!!
tekrarlıyor işte zaman zaman. ama her seferinde annem şunu yedin ondan mı bunu sürdün ondan mı şöyle yaptın oraya gittin...
Prenses gibi büyütülmüş!
çok kaprisli şikayetçi dırdırcı, yenilikten değişiklikten nefret eder, sabit fikirli saplantılı takıntılı huysuz memnuniyetsiz mutsuz, mutluluğa düşman.
Prenses gibi şımartılarak büyütülmüş her istediği alınmış, olmuş...
Ne güzel ben hiç öyle büyümedim bak ne kadar mutluyum!
Kendimi mutlu etmeye çalışmamdan, keyif almamdan gülmemden bile hoşlanmıyor.
Baltalamaya çalışır.
Mutlu eğlenceli bi çocukluk gençlik geçirmiŞ, ama sanki biri zorla babamla evlendirmiş hayatı mahvolmuş, yapacağı icatlar başyapıtlar varmış da biz elele vermişiz mani olmuşuz gibi bi tavırlar.
28 yaşında evlenmiş, ee naptın o yaşa kadar? Biz mi dedik evlen çocuk yap??!!
Nerden açıldı bu konu?
Ayağındaki nasırdan. Babası şahane ayakkabılar alırmış hep ama babam bi ayakkabı almış mahvolmuş ayağı mahvolmuş!? Giymeyeydin! öğretmen değil misin babamın parasına mı muhtaçsın sanki???
Eczanedeki kızın ayak temizliği vaazına gıcık oldu ama sonradan düşer jetünu anca bana söylenir.
Bant şeklinde vermek istiyor ilacı, ama daha önce yıllar oldu denedi ve nefret etti.
Düz deriye de yapışmış canını yakmış, hatta uğraşmasını da zor bulmuş, bir bant
kullandıktan sonra bırakmış atılmıştı.
Hatta paketi de küfrederek atmıştı. şişe olan ürünü de zor sürmüş her yere dökmüştü ama gene kullandıydı.
Ama kızın vırvır vır konuşması ipnotize etmiş gibi kaç defa uyarmama rağmen bant şeklindekini aldı.
Başa sar? Sürpriz!
çok kaprisli şikayetçi dırdırcı, yenilikten değişiklikten nefret eder, sabit fikirli saplantılı takıntılı huysuz memnuniyetsiz mutsuz, mutluluğa düşman.
Prenses gibi şımartılarak büyütülmüş her istediği alınmış, olmuş...
Ne güzel ben hiç öyle büyümedim bak ne kadar mutluyum!
Kendimi mutlu etmeye çalışmamdan, keyif almamdan gülmemden bile hoşlanmıyor.
Baltalamaya çalışır.
Mutlu eğlenceli bi çocukluk gençlik geçirmiŞ, ama sanki biri zorla babamla evlendirmiş hayatı mahvolmuş, yapacağı icatlar başyapıtlar varmış da biz elele vermişiz mani olmuşuz gibi bi tavırlar.
28 yaşında evlenmiş, ee naptın o yaşa kadar? Biz mi dedik evlen çocuk yap??!!
Nerden açıldı bu konu?
Ayağındaki nasırdan. Babası şahane ayakkabılar alırmış hep ama babam bi ayakkabı almış mahvolmuş ayağı mahvolmuş!? Giymeyeydin! öğretmen değil misin babamın parasına mı muhtaçsın sanki???
Eczanedeki kızın ayak temizliği vaazına gıcık oldu ama sonradan düşer jetünu anca bana söylenir.
Bant şeklinde vermek istiyor ilacı, ama daha önce yıllar oldu denedi ve nefret etti.
Düz deriye de yapışmış canını yakmış, hatta uğraşmasını da zor bulmuş, bir bant
kullandıktan sonra bırakmış atılmıştı.
Hatta paketi de küfrederek atmıştı. şişe olan ürünü de zor sürmüş her yere dökmüştü ama gene kullandıydı.
Ama kızın vırvır vır konuşması ipnotize etmiş gibi kaç defa uyarmama rağmen bant şeklindekini aldı.
Başa sar? Sürpriz!
şimdi diyelim bana birini düşünmüşler, diyelim ayarlayacaklar.
ne tesadüftür ki hepsinin her seferinde önceki kız arkadaşı, nişanlısı falan
benden uzun, benden genç, eğitimi benden fazla, üniversitesi benimkinden iyi, kariyeri benden iyi, geliri benden yüksek, çok şık giyiniyor, sarışın, beli de ince!!!
hıı bende yedim!
ama annem yiyor. nasıl bir özgüvensizlik kompleks eziklik olmuşsa hemen inanıp boynunu büküyor.
ay keşke kaçırmayaymış niye evlenmediler deyince anlaşamamışlar ya da oğulları istememişmiş oluyor.
hıı ben de yedim!
evet ama annem gene yiyor, içleniyor, boynunu büküyor. ama biz anlaşırmışız değil mi nazlı?
ne bileyim ben?
anlaşırız de diyerek bana kaş göz ya da çimdik yoluyla müdehale ediyor.
çok iyi anlaşırız diyecekmişim ben onun sözünü ikiletmem diyecekmişim!!
oldu köle miyim ben? napalımmış nazlı? başka türlü evlenilmezmiş!
ama sorsan kendisi assssla yalakalık yapmazmış yapmamış, asssla kapris falan filen çekmezmişmiş!!
ben çekecem ama tabi annem gibi üstün sınıftan değilim!!
millet uyuz kızlarını daha iyi biriyle başgöz etmek için yırtınır bizimki herşeye razı halde her türlü numarayı böbürlenmeyi yutuyor.
mesele onların abartması değil annem beni o kadar aşağı görüyor ki
ne tesadüftür ki hepsinin her seferinde önceki kız arkadaşı, nişanlısı falan
benden uzun, benden genç, eğitimi benden fazla, üniversitesi benimkinden iyi, kariyeri benden iyi, geliri benden yüksek, çok şık giyiniyor, sarışın, beli de ince!!!
hıı bende yedim!
ama annem yiyor. nasıl bir özgüvensizlik kompleks eziklik olmuşsa hemen inanıp boynunu büküyor.
ay keşke kaçırmayaymış niye evlenmediler deyince anlaşamamışlar ya da oğulları istememişmiş oluyor.
hıı ben de yedim!
evet ama annem gene yiyor, içleniyor, boynunu büküyor. ama biz anlaşırmışız değil mi nazlı?
ne bileyim ben?
anlaşırız de diyerek bana kaş göz ya da çimdik yoluyla müdehale ediyor.
çok iyi anlaşırız diyecekmişim ben onun sözünü ikiletmem diyecekmişim!!
oldu köle miyim ben? napalımmış nazlı? başka türlü evlenilmezmiş!
ama sorsan kendisi assssla yalakalık yapmazmış yapmamış, asssla kapris falan filen çekmezmişmiş!!
ben çekecem ama tabi annem gibi üstün sınıftan değilim!!
millet uyuz kızlarını daha iyi biriyle başgöz etmek için yırtınır bizimki herşeye razı halde her türlü numarayı böbürlenmeyi yutuyor.
mesele onların abartması değil annem beni o kadar aşağı görüyor ki
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)