tüm gün üşüyerek oturmuş! klima bozulmuş çalışmıyormuş! televizyona da bişey olmuş!!!
dışardan eve gelince hayatımda hiç güleryüzle karşılanmadım ben hiç!! ne güleryüz ne bir hoşgeldin günün nasıl geçti sözleriyle! hem de hiç. hep bir sorun hep bir dert. hele ki o gün dışarda vakit geçirmişsem arkadaşlarımla: hastalık...
annem direkt mutluluğa keyfe karşı. özellikle de benimkisine!!!
tabi ki aynı şey sabah uyanmalar için de geçerli!!
sene de bir kaç kere aynı durum olur.
hayır sabahları ya da eve gelince mutsuzluk, keyif karşıtlığı falan ile karşılaşma değil: o mütemadi, 7/24 ve 365 gün!
makine bozulmaları. gerçekten bozulduğundan değil annemin teknoloji beceriksizliğinden.
daha hala tüplü televizyonları özlüyor. bunlarla sadece kumandadan açabiliyormuşsun, eskiler ne kadar güzelmiş kolaymış. ama sorsan zekada beceride yenilik sevgisinde birincidir, mangalda kül bırakmaz. bayılır övünmelere.
zaman zaman kumadayı tutmayı bilmiyor. evet.
o işaret parmağı illa kumandanın ucuna gelecek! hem de tam sinyal gönderen yere!!!!!!!!!!!!
böyle yaptığının hiç farkına varmaz da.
üstelik 2. sefer de denemez. sabit fikir peşin hüküm.
e sizin ev kaloriferli değil miydi nazlı?
kimse çalıştırmıyor ki. duvarlardan ısı gelmezse, tüm borularda sıcak su dolanmazsa sen yaksan ne fayda, ısınmıyor ev. üstelik kol kadar fatura!
neyse ki klimalar var. gerçi ben olmasam onlar da takılmazdı annem klimaya karşı!!
yazın özellikle. evet!! hem de Mersin'de!!
vantiratöre de karşı. kapı pencere açmaya da.
herhalde yazları hayali sıcaktan sabaha ölmüş olmak!!
bayılır kendi bişeyden usandı mı geberelim de kurtulalım demelere! annem bıktı usandı yoruldu diye ben de genç yaşta öleceğim yani. ne güzel! ama ablam değil haa!! ah canım hiç olur mu!! o yaşasın! ben gebersem de olur!
2. defa bile denememiş! bir kere basmış çalışmamış!! bişeylerin bozulması fobisi var!ilk defada bir aksaklık olsa bir daha ellemez! ya elektrik kaçağı varsa ya çarpılır da ölürse!??
nazlı baksın!!
ya nazlı çarpılır ölürse diye bir dert yok!
evet çarpılıp ölmekten zırt pırt geberelim diye debelenen kadın korkuyor!
mesele kendi istediği zaman gebermemiz kazara değil! onda bile kendi istediği olsun!
ee çalışıyor tıkır tıkır işte!
belli ki gene o işaret parmağı kumandaların tam ucuna konmuş!! sinyali kendi kesmiş.
fotoğraf makinelerinde de bunu yapar. asıl mı kimbilir kaç fotoğrafta kenarda annemin parmağı görünür???
nedense de bana denk gelir o parmak! sanki ben o fotoğrafta görünmeyeyim diye!
başkası çekti mi de ya kendinin ağzı açık çıkar sürekli konuştuğundan ya gözü kapalı çıkar. ve o fotoğrafı yırtmak ister! evet sen nasıl çıkmışsın senin için önemli bir anı mı? umursamaz!! olmasa da olur der. ama sonra kendi anılaraına daldı mı ah çeker bilmem ne yılının bilmem ne zamanı bilmem nerede fotoğrafı yokmuş diye hayıflanmayı bilir!! ama nazlı'nın hiç fotoğrafı olmasın kimin umurunda????
eskiden filmli makinelerde de yeni dijitallerde de o işaret parmağı illa gelir objektifin kenarına en azından!! ki ortasına de geldiği olur.,
eli mi kocaman? yoo. 1,52lik bir kadının eli ne kadar kocaman olabilir, küçüktür bile.
ama herhalde teknolojiden korkması, beceriksizliğe neden oluyor. eli beceriklidir, süper yemek yapar, tatlı, pasta, börek; 2 malzemeden bile bişe çıkarır. dikiş nakış ufak tadilatlar.
ama iş teknolojiye geldi mi değişiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder