1.10.2016

60lı yaşlarında kadınlar arasında erkek çocuk sahibi olmak hala bir statü göstergesi ha.
hele ki 2 oğlu varsa, hele hele 2 oğlundan olan torunları da oğlansa üf değmesin yağlı boya.
annemin eski arkadaşları, onların eklediği eski arkadaşları falan toplanmıştı da.

annem beni de sürükledi. tabi her zaman işe ya da kendi aktiviteme giderken tepeme dikilip dikilip psikolojik yöntemlerle süslenmemi en azından engellemeye çalışan annem bu gibi durumlarda şevklenir ve beni barbi bebek gibi kendisi süslemek ister.

ha bir de niyeyse pazara gideceğimiz zaman şevk gelir??
sabahtan başlar pazara gideceğimizi hatırlatmaya. arada yanıma uğrayıp hazırlanmaya başla istersen, saçını yap istersen falan der. benim için ne giyeceğimi düşünerek telkin yoluyla aşılamaya çalışır.
bı çelişkiyi söyleyince de e insan içine çıkacakmışım bakımlı olmam gerekmezmiymiş??

canım her gün işe giderken insan içine çıkmıyor muyum?
okulun etkinliğinde falan??
pazara mı layık en iyi halim? beni pazarcı abilere mi layık buluyon??

hai bende katıldım, annemin eski arkadaşlarından birinin kız da benim okul arkadaşım, o da geecek biz ayrı takılırız diye. öyle de yaptık iyi oldu da. o gelinceye kadar bizim hanımların sidik yarışına maruz kaldım.

yaşları 65 civarı ama hala yarış içindeler.
kimi parasını kimi kocasını kimi evlatlarını kimi torunlarını... vb neyse de yarıştıracak biri muhakkak var.

ama başta yazdığım gibi oğlan anneleri herkesten üstün buluyor kendilerini.
sürekli de oğlu olduğunu defalarca belirten muhabbet açıyor.
oğlu olmayan kocasını kocası olmayan kızını torununu öve öve bitiremiyor.

çok başarılılar çok güzeller muhteşem kariyerleri süper gelirleri var.
torunları şirin başarılı ooohh kakasını bile güzel yapıyor.
aman sınavlarda bilmem kaç puan çekmiş....
herkesin yarıştıracak bişeyi var.

annem neyi yarıştırıyor? neyle övünüyor?
hiç bir şey!!

bir kere oğlu yok, kocası yok.
iki kızından biri neyse ki evli Allaha bin şükür!! o kadar da aşağılık değiliz yani!! ablacığım bizi gene kurtardı!! ama çocuğu yok işte!
ben desen her zaman pek bir özelliği olmayan artık kız kurusuna çıkmış bi 'şeyim'.
övünülecek neyim var?

eskiden gene üniversite bitirmem tezli tezsiz yüksek lisans yapmam övülürdü. o da kalmadı!!
çok aşağılığım biliyon mu???
babam yok kocam yok haliyle çocuğum yok yeğenim bile yok. üstelik yaşım geçmiş. artık boynumu eğip utanç içinde gezmeliyim!

Türk kadınları kast sisteminde en diplerdeyim.
hani neyse ki okumuşum çalışıyorum da bir basamak çıkmışım sanki!!!

bu kadar geleneksel eski kafalı düşünce ve alışkanlıkları var ama sorsan mangalda kül bırakmazlar: sanırsın dünyanın en modern en medeni insanları! iddiaları o.
sadece az çok okuyup çalıştıkları için bunun modern olmaya yettiğine inanmışlar.

annem sessiiiz sessiiiz durup dinliyor.
eskiden olsa yarışa katılırdı. eskiden daha hırslı daha iddialı ve isyankardı.
o boşamış kocayı sıkıysa cesaret etsinler.
tek başına büyütmüş 2 kızı sıkıysa becersinler.
ben kimseye hesap vermem ben kimseye açıklama yapmam.
kimse bana hesap soramaz falan diye bir gurur bir cesaret bir asilikle inadına inadına gibi dolanırdı.

yıllar geçtikçe bu etrafa dönük iddialı asi duruşu sönmeye başladı.
anca bana övünmesi kaldı.

hani prensesler gibi büyütülmüş!
her istediği yapılmış! her istediği alınmış!
her şeyin en iyisi en kalitelisi alınmış, kullanılmış.
gezilere pikniklere konserlere sirklere revülere vb gidilmiş
her hafta sonu başka etkinlik yaparmış dedemler.
hep kalabalık hep eğlenceli hep sosyallermiş.

bunu çooook uzun ve devalarca bastırarak bana anlatır! hem de bana yani. bunların zerresini görmemiş bana!!
prenses gibi büyümedim, hep azar hep küçük görme aşağılanan üstü kapalı sözlerle eleştiri hep beğenmeme.
her istediğim yapılmadı: kendine uyarsa.
her istediğim alınmadı: ya kendine uyarsa ya kendi istiyorsa ya da mecbursak.
hayatımda hiç pikniğe gitmedim.
akşam yemekleri, yemekli topantılar, yılbaşları, bayramlar hiç kalabalık olmadı. işte teyzemler gelirse. işte ben zar zor ablamı ikna edip zorla evde zoraki yılbaşı partisi yaptırırsam.
başkalarına gösteri olsun diye yapılmış doğum günlerinde ise ben sahneye çıkmadan pastayı üflemeye hiç bitmeyen eleştiriler eşliğinde. ne yapsan kabahat.
hayatının tüm hayal kırıklarının sebebini bende buldu gibi bir tavırda herzaman.
konsere te üniversitede zorla gittim; tiyatroya operaya baleye ben zorla ortam yaratarak.
gezilere ve tatillere de.
ben bir hareket olsun diye çırpınmasam ev hapsi cezası almış gibi eve tıkılı, mutluluğun yasak olduğu zoraki yaşayan insanlar olacağız.
sosyallik namına bişey yoktu.

en azından ben daha ufakken. dışlanmış olmanın ötesinde annem kendini cezalandırırken kendini kendi dışlardı.
yaşlanınca biraz azalırken hevesleri de söndü.
ben zorlamasam hiç olmaz.
işte teyzemler gelirse ablamlar gelirse.
bununla sınırlıyız. yani işin içinde erkek olmak zorunda ya enişte ya damat. yoksa hakkın yok. sanki.


annem ortamda övünecek şey bulamıyor. neyse ki ablam evli ve bir bankada çalışıyor!! kariyeri var.

bu kadınlar ya öğretmen emeklisi ya memur. ama artık kendi işlerini üstün değil aşağı görüyorlar.
yetmiyor onlara. daha yüce meslekler lazım. mühendis avukat mimar doktor müdür yönetici bankacı.



bi tanesi oğlunu öve öve bitiremiyor. tabi kendini de.
çok titizmiş oğlu çok.
dışardan yemek yiyemezmiş iğrenirmiş.
öğlen evden yemek götürüyormuş işe.
oğlu her gün başka havlu kullanırmış. bir kullandığı havluyu yıkanmadan asssla kullanmazmış.
oğlunu asla ütüsüz gezdirmezmiş teyze.
çorabını atletini kilodunu havlusunu herşeyini ütülermiş.
odasının perdesini nevresimini çarşafını yastık kılıfını ütüsüz kullanamazmış.
bi keresinde hastalanmış teyze, oğlu için hastaneden erken çıkmış: e evde ütüsü varmış.
hep yumuşacık havlular kullandırırmış oğluna. sert havlu canını yakarmış hijyenik olmazmış. hem yumuşatıcı kullanırmış hemde ütülermiş. asla ütüsüz havlu kullandırmazmış. asla ütüsüz çamaşır bile giymezmiş. pijaması eşofmanı bile yumuşatılır ve ütülenirmiş.
asla tozlu ayakkabı giymezmiş hergün silinirmiş ayakkabısını.
hastayken bile işini yapar dinlenir gene yaparmış.

mesela oğlu eşit olmayan şekilde kesilmiş yiyeceklerden hoşlanmazmış. ekmek dilimleri eşit kesilmiş olmalıymış. yemeğin içindeki sebzeler de eşit kesilmiş olacakmış.
her zaman fasülyeyi börülceyi ayıklarken gözüyle hesaplar eşit bölermiş. bamya seçerken hep aynı boyda olanları alırmış. hiç sevmezmiş oğlu çatala eğri kısalı uzunlu takılan yiyecekleri.

doğduğunda beri hayatında bir gün bile ütüsüz iç çamaşırı dahi giymemiş.

oğlu da 39 yaşında. ama sanırsın bebek. insan annesine bu kadar iş yaptırmaya kıyar mı be?

evlenince ne olacakmış bilmiyormuş teyzem.
oğluna nasıl bakacakmış elin kızı.
oğlu hr zaman temiz ve yumuşak havlu kullanmalı asla ütüsüz olmamalıymış.
şimdiki kızlar pasaklıymış üşengeçmiş. ama oğlucuğu çok alışmış. nasıl evlenecekmiş. nasıl kıyacakmış yavrusuna?!

e evlendirme o zaman değil mi. ama artık yaşı da gelmiş. rahat etsin istiyormuş.
yani demek istediği seks açısından rahata kavuşsun başka bişey değil.

ama nasıl evlensinmiş, şimdiki kızlar başına buyruk ve bencilmiş. ne efendim çalışacaklarmış diye kocalarına hiç iyi bakamıyorlarmış.  halbuki kendisi zamanında hem çalışmış hem ev bakmış. hiç hayatında temizlikçi çağırmamış. her zaman sadece kendi temizlemiş. ne yemeklerini ne temizliğini ütüsünü ne işini ne ailesini ihmal etmiş. şimdiki kızlar süslenip gezecem diye evde ne yemek yapıyormuş ne temizlik ne ütü.
evlerini pislik götürüyormuş. oysa hem çalışıp hem aile bakılabilirmiş işte!!

teyzem haklı da bi kendini unutmuş. kimse de dememiş annem sen kendine de bak. ne dış görünüş ne beden ne ruh sağlığı kalmış kadında. bu arada sırf oğlunu övüyor anlatıyor ama bir de kızı var yani. garibim üvey evlat sanırsın.

tabi oğlu şöyle zeki böyle çalışkan böyle merhametli böyle anlayışlı şöyle zevkli böyle bilmem neymiş. özelliklerini bitiremez. Einstein kadar zeki Tatlıtuğ kadar yakışıklı annesinin gözünde.
kimseciklere yakıştıramıyor yavrusunu.
sanırsın yavrusu evlatlık verilecek bir çocuk. 39 yaşında kel bir adam.
tabi ki kariyeri de şahaneymiş!! şöyle okumuş böyle bitirmiş!! arabası evi de varmış.

merak etmeyin annem beni tabi ki bu muhteşem yaratığa layık görmüyor.
endişelenmeyin evlenmiyorum yani!!
ne haddime. neyim var ki bu muhteşem insana layık görsün zaten beni.
ne kariyerim var ne hamaratlığım. ne gençliğim ne güzelliğim. 
eziik ezik dinliyor çoğu gibi.


zaten bekar oğulları olanların hep benzer yorumları var: önceki kız arkadaşları hep daha iyi.
öyle bir ima falan olduğu anda ortaya çıkan.
eski kız arkadaşları hep genç hep güzel hep şahane kariyerli falan.
e niye kaçırdınız ya kızı???
kuyruklu yalan çünkü.
oğullarını yüceltmek değerini arttırmak için.
ama bizimkisi hiç öyle bişey diyemez. eskiden az biraz överdi yarışa katılırdı, yapamıyor artık. tabi neyimi övsün?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder