12.10.2014

annemin planları: dereyi görmeden paçaları sıvamak vol.5 ya da evlenip Sinop'a yerleşiyorum ay yerleşiyoruz

annemin planları: dereyi görmeden paçaları sıvamak vol.5 ya da evlenip Sinop'a yerleşiyorum ay yerleşiyoruz

bayram bereketli geçti haa:)) kısmetim açıktı! ^^
saçlarımı ortadan ayırıp, düzgün bir topuz yapsam, bisiklet yakalı, hırkasıyla takım, merserize bluz giysem, kumaş pantolonumu ütülerken bir güzel çizgi yapsam da ne hanım ne güzel ütü yapar bu kız diyerek süzse beni hanımlar! ne hoş olur.
hep de sahte de olsa gülücüklü yapmacık suratla yağ çeksem değil mi.

bayram bereketi; bayramı fırsat bilip görüştüğü bir arkadaşı anneme bana göre hayırlı bir kısmet bildiğini söylemiş. elimizdeki çok kısıtlı bilgiye rağmen annem havalara uçtu uçacak.
cidden herşeyden sıkılan, nefret eden, eleştirip duran, beğenmeyip burun kıvıran kadının yerine bana hayırlı kısmet olasılığı söz konusu olduğu anda gidiyor, yerine mutluluktan şarkı mırıldanan bir kadın geçiyor. doktor jeykıl misis hayt!
tek dert benim yani!

bu ahbabımızın anneme dediğine göre müstakbel kocacığım; memurmuş, Sinop'ta, üniversite mezunuymuş elbet, 38 yaşındaymış, hiç evlenmemiş daha.
evet anneme mutluluktan şarkı mırıldatan bilgi bu kadar.
laf arasında anlatıyor memnuniyetini gizlemeye çalışarak.
böyle durumlarda gözgöze gelmemeye çalışır, yani aslında kayda değer değilmiş de, aslında yapması gereken çok iş varmış da, öyle laf arasında deyivermiş gbi yaparaktan. böle bir izlenim için önce uzuun uzun beklenir, önemsemiyor gibi konuyu güya.
sonra başka konulardan konuşulur hatta mümkünse el meşgul tutulur.
yemek yapılıyor olabilir, bulaşık yıkanıyor falan olabilir. spontane şekilde aaa aklına gelivermiş gibi yapacaktır.
hem gözgöze gelinmez bir süre, hem başka şeyle meşgul gibi yapılır, hem laf arasına sıkıştırılmış süsü verilir. ama ben anlamaz mıyım?
daha önce de oldu.
benzer hareketlerin karamsar versiyonu kötü haber verileceği zaman da yapılır. gerçi onda yüzüne acıyarak bakılır sonradan, cümlesi bitince; acıyarak ve acaba nazlı ölümü anladı mı der gibi bakılır.
beklenti ise çılgınlar gibi hıçkırıklı ağlamalara boğulup, zavallı nazlıcık konumuna gelip, teselli beklememdir.

evlilikle ilgili bir şey ise, sonunda laf bitince ki bakışın altında yatan memnuniyet, meraktır.  beklenti ise benim havalara uçmamdır adeta. mutluluktan şaşırıp sevinçle soru yağmuruna tutmam beklenir. sormazsam bozulur, laf oraya gelir durur, ben soruncaya kadar laf dokundurulur. bazen inadına sormam. anlayamadığımı düşünerek tekrarlar durur belli aralıklarla. sonunda gittikçe sinirlenir. hatta beni nankörlükle bile suçlayabilir. annesi kızı mutlu olsun diye çalışırken didinirken kız umursamamaktadır vay nankör!!

annem yıllaaaarca evlilik-ilişki-aşk gibi konuları çoook üstü kapalı konuştu. mesela sevgili, erkek arkadaş diyemezdin anlatmaya çalışsan da. adı arkadaştı. hep en önemlisi dersler, okul sonra işti; nasılsa evlilik olurdu. demek ki nasılsa ben nazlı'yı istediğim gibi biriyle evlendiririm diye düşünürmüş, ben de sanırdım ki senin karşına çıkar, rastlarsın, bulursun demek istiyor.

sonra okul bitti; iş başladı, bazen bitti, gene başladı vs.
hala ben evlenecem bunla dememişim, ya da evlenmek istiyorum demiyorum. o zama endişeler ve yöntemler start aldı.
kendi bir yandan çalışırken, erkek sinekten bahsetsem evleneceğim umuduna kapıldı. bir de inatla laf anlamaması vardı. anlamak kabullenmek istemiyordu. bunu anlamak için hala daha aynı yöntemi kullanır; orta okul talebesiymişim gibi kızdırma yöntemleri.
ben cinsi erkek olan birinden bahsetsem, cümle içinde adı geçse; sürekli ondan bahsetmek, sorular sormak. o kadar çok ki sanırsın kendi aşık. hani aşık olunca hep o kişiden bahsetmek istersin, dünyada seni alakadar eden başka hiç birşey yoktur bir süre. annem de öyle olur.
sor sor sor. sabır sabır sabır. kadın aklı ne kadar çok detaylı soru üretebiliyor?
sonunda bunalırsın artık. cümle içinde adı geçen bir adam için 100 soru cevaplamak. aşık olacaksan da olamaz usanırsın valla! ne desen kabul değil, yeterli değil, bilmiyorum demeni kabul etmez devam sorulara. bana ne o kişiden ki gibi sinirlensen de; zaten beklediği o; anneme göre aşıksındır!!
değilsen bile kabul edemez. aşık etmeye çalışır bile, elindeki bilgileri kullanarak seni.

neyse tanıdığım her erkek anneme göre potansiyel damattı. bekarsa tabi.beğen beğenme sev sevme önemli değil hepsiyle olur. anneme göre evlilik bir iş anlaşması bir şirket adeta. zaten hayat zoraki görevler bütünü, ve katlanmak. zevki yemek yerken alırsın!!

ne zaman ki çevrem daralmaya başladı , yaşım ilerlemeye başladı; annem iyice telaşlandı, bir an önce evlensin gitsin der gibi. herşeye razı olmalar. belki ben değilim. ama onun razı olması yeterliydi.
çalışmalar çalışmalar. kim bilir kaç yazı yazdım evlendirme evlenme evlilik ve yöntem temalı...

belki ben öyle görüyorum son zamanlarda daha acele ve karikatürize.

yine aynı sahte önemsemez tavırlarla laf arasına sıkıştırıyor. yani olmaz da işte sohbet olsun.

bazen de assla olmaz! taktiğini kullanır. hani inat damarıma gelir mi diye! inada evleneceğim yani!
hatta eski 'arkadaşıma' ve kız arkadaşlarımın inadına evlenivereceğim.
laf arasında şimdi evlensem bilmem kim çatlar ha nazlı çatır çatır çatlar! bilmem kim o sıralarki baş düşmanım. bu baş düşmanlarım çatlasın diye ben zort diye evleneceğim. nasılsa mutsuz olduğumu bilemeyecekler. sonra bana arkası arkasına çocuk doğurtturacak aklıs sıra; bunlar da beni gaza getirerek olacak.

bu kadar manipüle olan biri değilim ben onu anlayamadı gitti.

şu dangalak serdar'dan sonra bir olasılık daha olmuştu anneme göre ben evliliğin eşiğinden döndüm!!
o zaman hiç sormama yöntemimi uyguladım. istiyorsa anlatsın diye. ben sormadıkça deli oldu annem ne meraksız şeymişim, ne kadara soğuk nevaleymişim ben böyle, ay böyle ruhsuzluk görmemiş!!
oysa ki sevinçten kırlarda hoplaya zıplaya gezmeliyim: sadece bahsi geçen bi adam için. sonunda getirin tanışalım dedim madem.
işte o zaman başımın etini boşuna yediği ve dereyi görmeden paçaları sıvadığı ortaya çıktı. şimdi ben çok sevinsem ve umutlansam sonra da böyle olamayacağı ortaya çıksa daha mı iyi?
tabi bu durumda üzüntümden ağlamalıyım ha. üzülmemi bekledi resmen, teselliye bile çalıştı. umursamama inanmadı. zaten baştan inanmamıştım, çünkü olası müstakbel kocamı anlatan kişi güvenilmez bir boş boğazdı. aama annem bunu bilse de o kadar umutluydu ki boşboğaz olduğunu anlayamadı, hatırlayamadı.
bilmemkimkimin bilmem nesinin oğlu varmış bekar. annem için bu bilgi bile günlerce umutlu, mutlu dolaşmasına yeterli. bilmem kim demiş bunu. ama başka bir bilmem kim demiş ki o çocuk sarışın seviyor ama demiş sonradan.
annem de beni sarışın olma yolunda manipüle etmeye başladı bunu söylemeden önce. inceptioncu ya; sana sarı saç da yakışıyor diye fikir ekmeye çalıştı.
oysa bir ara denemiştim sarışınlığı. platin sarısı değil de doğal bir kumral sarı. o zaman beğenmemiş kuaföre verilen paralara acımıştı.


tabi canım evlenmek koca bulmak için bukalemun gibi olacan icabında!!

o kadar uğraştı, hem sarışınlığı hem evlilik fikrinin ekimine. ama elimizde başka fazla bilgi de yoktu yani. e madem ciddi çok daha fazla bilgi istersin değil mi. boş yere umutlanıp duracağına, soruşturur, buluşturursun.
ne istiyor bilmem kocamı nikah masasında ilk kez görmemi mi??
madem öyle iyice sor bakalım ne okumuş, yaşı tam kaç, nerede yaşıyor, boyu posu nasıl, ailesi nasıl anne boşuna heves etme sen de! ama hemen ve çok sorulmazmış, yakışık almazmış. e boşuna bir umutlanma, boşuna aynı sınırlı bilgi üzerine aynı sohbetler etme. beyin hücrelerim ölüyor bu aynılıktan be!!
sandı ki ben evleneceğim hemen girişti kısa araştırmalara.
sonuç mu? haftalarca umutlu gezip, kafamı ütüleyip durmanın sonucu; fos.
o çok efendi ve sarışın seven adam ailesinden gizli yabancı uyruklu bir kızla evliymiş, o da yetmemiş çocuğu varmış, hem ddeeeeee 5 yaşında!!
beni de bu adamla evlendirmek için umutluydu çok...
şimdi yine umutlu döneminde annem. işte  sevinçten şarkı mırıldanıyor. sanki kendi aşık yaa. benim evlenme fikrime aşık.

ara sıra konuşulan laflardan anladığım benim hayatım kayacak evensem be.
makinaları çalıştıramaz e ben yaparmışım, temizlik yapamazmış e ben yaparmışım.
kocam işe gidince annemleymişim hep evde, ev işi falan peşinde. düğünüm evim bile annem tarafından kurgulanmış. bu arada kaynana ve görümcelerle hayali kavga senaryolarıda hazır. yani her an evliliğimin içinde. zaten normal yürütürüm ben bu evliliği dediği bile olmuştu.
ablamları da yıllarca boğdular.
başta evliliğini erken bulup kabullenemedi, küslük, itiraz, engelleme.
sonra kavga etmelerinin sebebini anlayamadı, kendiyle hiç alakalı görmedi. hep öbür taraf haksız.
hayatı mahvolacakmış diye bekledi. bir ara boşan diye tutturduydu. kavgalı döneminde ablamların.
kendileri çok karıştığı, yarıştığı ve müdehale ettiği için kavga ederlerdi oysa. sanki iki genç evlenmemiş anneleri evlenmişti!
süper mantıklı planı devreye girdi o sıra annemin. ablam okulu bırakıp, boşanıp mersin'e dönecekmiş.
kendi öğretmenliğe olmadı bir işe girecekmiş, napalım ben de çalışırmışım geçinir gider bakarmışız ablama.???????????????????????????
hı? yıllarca ders çalışmaktan öldük, odamızdan tuvalet için çıkmak dahi suç kapsamındaydı ama ablam erken evliliğinde kavga ediyor diye benim hayatım da bitiyor. ablama da engelli muamelesi yapılıyor...??
anca akılları boşanma ciddiye binip ikisi de üzüntüden helak oluncaya kadar başlarına gelmedi kaynanaların. onlar kendi dünyalarındaki yarıştaydılar. sonra öyle kolayca el çektiler mi ablamların evliliğinden? hayır hiç kolay olamadı.

________________--
bazen evlilikte de bir b.k olsa bari der evliliği kötüler. iç ses yok ki kadında. sevdiğinle bile b.k gibiymiş ama ben sevdiğimle değil görev icabı evleneceğim. ne güzel akıl ne güzel mantık...
yürütür bu evliliği yaaa! bana da sadece koyun gibi köle gibi bana denileni yapmak kalır.
ben de buna layığım zaten. zaten dimağımda anca bu kadar anlar...
ayyyyy

________________________________
buraya kadar dereyi görmeden paçaları sıvamak sanırım vol.1'di sarışın seven, evli çıkan adam.
vol.2 ise beni yakışıklıymış diye ikna etmeye çalıştığı adamdı. bilmem kimlerin bahsettiği bilmem kim adam çok yakışıklıymışmış. bunu da bilmem kim demiş.
annem sanmıştı ki ben o kadar aptal ve sığ biriyim ki yakışıklı diye evlenirim, kandırsın en iyisi beni.
bir de cinlik ediyor; önce yakışıklılıktan bahsedip duruyor, fikir ekecek ki bana görünce yakışıklı değil diyemeyeyim. fotoğraf bulmuş buluşturmuş bak e kadar yakışıklı diyor.
ben de ölüp bitecem hemen evleneceiğm. abarttığı kadar yakışıklı olmamakla beraber adam zaten amerika'ya gitmiş bilmem ne için. fossssss.

vol. 3. annemin en çok uğraştığı vaka. serdar.
anneme  göre ideal koca. bitti. yeterli olmalı bana göre. benim kişiliğim kriterim mi var. haşa ne haddime hünkarım??!!

yani arada daha kısa süreli durumlar oldu ama vol. bilmem kaç sayılmaz. hem benim 'arkadaş'larım açısından hem kendine gelen haberler açısından onları saymadım. tabi bir miktar dere görmeden paça sıvandı
mesela en son, ay çok olmuş, neyse: en son evlenmemi hayal ettiği arkadaşıma yazlığımızı satıp parasını vermeye bile razıydı, yeter ki evleneyim!! atanamamıştı, bu parayla iş kurarmış. ciddi ciddi düşündü karar verdiydi yani annem. bu da vol 4 olsun iyi mi. bu da epey uzun soluklu bir saplantı-umut-ikna dönemiydi.
hep der ya ben herşeyi düşündüm.


kendi karar vermek, kendi dediği olsun isteyenlerin bahanesi; ben herşeyi düşündüm ve/ve ya sen yorulma , senin iyiliğin için, ben daha tecrubeliyim vb.
sırf kendi istedikleri olsun, yönetebilsinler de biz zavallı piyonlara ne olursa olsun, çeksin, katlansın ve çenelerini kapasınlar!!

_______________________________
işte huzurlarınızdaaaaa dereyi görmeden paçaları sıvamak vol.5;

ee?
ne e'si?
ne mi?
ne?
bu kadar mı bilgi?
sonra anlatacak.
anlatmasın yarın nikah dairesinde buluşalım.
amaan sen de!
bu kadar sevinme hemen, havalara girme.


girmez mi?
bilgi yok umut var annemde.
bırak da hayalleriyle yaşasın bir süre nazlı mı dediniz.
hıı oldu ben çekiyorum ama.
aynı bilgiler tekrar tekrar gözden geçiriliyor. temcit pilavı.

sonuç; napalım biz de Sinop'a taşınırız!!!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder