Gördüğü ya da benim anlattığım kadarıyla bütün arkadaşlarıma kusur buluyor. Aslında öyle arkadaşlık olmazmış, aslında hiç görüşmesem olumuş, daha iyi olurmuş, ben olsam asla aramam, keserim görüşmeyi, öyle arkadaşım olacağına hiç olmasın!! Tabi böylece daha yalnız kalır, paylaşacağım kimsem olmaz! Böylece annemin muhteşem damat adayıyla evlenmeye daha kolay ikna olur, hatta mecbur olurum!!
insanları anlamaya ve olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum. keşke annem de bana öyle yapsa sürekli müdehale etmek, düzeltmek kendince, değiştirmeye çalışmak, kendine benzetmek istemek yerine.
+böyle arkadaşlık mı olur ben olsam hiç aramam bir daha. hatta yüzüne de söylerim bitti dostluğumuz diye!!!
-böyle herşeyi fazla büyütür ve görmezden gelmezsem arkadaşım kalmaz ki.
+kalmazsa kalmasın! hiç olmasa da olur.
arkadaşa böyle ama mesela eşe çok toleranslı ve fedakar olunması gerektiğini ima eder. napacaksın katlanacaksın ya da zamanla alışırsınız, değiştirirsin falan der. öyle kestirip atmak yok. ama hiç arkadaşında olmasa olur!!
-hiç arkadaşsız yaşanır mı yaa?
+oh oh hem ne güzel yaşanır! sakın arama o mendeburları bir daha!!
-sen arkadaşlarına böyle değilsin ama , bana anlatıp eleştiriyorsun ama hala görüşyorsun.
+aman kırk yılda bir!
-e biz de öyle.
+aynı şey değil.
-niye?
+değil de ondan.
annemin eskiden beri kullandığı bir tamlama: değil de ondan.
bir şeyi açıklayamadığı, açıklamak istemediği ama olmasına ya da olmamasına karar kıldığı ve kayıtsız şartsız kabul edilmesini beklediği durumlarda kullanılır. kestirip atmaya yarar.
benzeri de; öyle işte!
bişey söyler nedenini sorarsın. cevaplamak istemez ya da yapamayacağımdan öyle işte der çıkar. bunlarla kestirip atar, konuyu kapatır!
istediğin kadar üstüne git, sor; devlet sırrı gibi kapanır konu. ya çok gizemli bir cevabı var gibi görünür ya önemli, tehlikeli falan!!
bi zaman da lisedeyken; yok orta okul. yok yok orta bitip liseye geçerkenki yaz. burcu diye samimi bir arkadaşım vardı ona takmıştı kafayı.
+burcu hangi okula yazılacak nazlı?seninle aynı okula mı??
-bilmiyorum daha konuşmadık.
+ara bi sor o zaman.
-niye? aynı okula gidelim diye mi?
+yoo merak ettim.
-bi ara sorarım.
+ama hemen sor.
-niye?
+hiiiç öyle.
______
hem böyle işkillendirir, hem de çok önemli, çok gizemli, çok tehlikeli falan havası yaratırdı.
bir süre sonra; inadıma geldi daha da ısrar etti çünkü; zaten hergün ya görüşür ya telefonlaşırdık. evimiz de yakın sayılırdı. neyse yani zırt pırt hadi ara bi burcu'yu dedikçe gıcık kaptım. kendi arkadaşımı ne zaman arayacağıma kendim karar vermek isterim çünkü. akşam bile, ki akşamları telefonlaşmazdık ev hayatı işte falan rahatszı etmemek için, belki babası kızar diye. akşam olmuş;
+hani aramadın bugün burcu'yu?
-ararım.
+ama gücenir sonra.
-gücenmez.
+valla küserse karışmam.
-küsmez anne bir gün konuşmadık diye.
sanki ben anlamayacağım, çok telefon parası gelecek diye konuşmalarımızı kısa kestiren annem akşam akşam arkadaşımı aratacak bana?
+ne zaman arayacaksın?
-hiç bir zaman! mutlu musun?
+aa niye mutlu olayım bundan canım sen de? bundan mutlu mu olunur kızım? ben sizin hep iyiliğinizi düşünürüm değil mi ablası?
bu kadar uzattığına göre kesin bir şey var. hemen anlar olmuştum, çünkü annemde rol kabiliyetinden eser yok.
işte inadına birkaç gün aramadım; bana sebebini açıklasa neyse saklıyor ama asla baskı yapmaz canııımmm! hergün hani aradın mı burcu'yu küsecek haa dedi durdu. sinirime dokundu. ama annem ne sinirime inadıma dokunacağını anlayabilir ne bir iş döndüğünü faredebileceğimi... annem ezelden beridir benim bişey anlayamayacağıma inanır. yani aslında çocukların genel olarak ama tüzelde özellikle ben. niye bilmem. ablama da öyledir ama sanki çok az da olsa ona anlayacağına dair ihtimal verir. çünkü onun matematiği iyi, demek ki zeki, yani anlar. ama nazlı'nın matematiği iyi değil, yani o kadar da zeki sayılmaz, yani anlayamaz.
aksi gibi ablamın matematiği de fen bilgisi de çok iyi olmasına rağmen böyle gizlenen, ima edilen şeyleri falan sezemezdi. hala öyle ya. saftirik, düz kalmış bir yeri var...
bense hemen çakardım, ve anlamayacağım düşünüldüğünü hissettiğimde sinirlenirdim ya da inadım tutardı. işte öyle oldu gene.
artık vazgeçer gibi olduğunda aradım. bilhassa da okul mevzunu ben sormadım; kendi sevinmiş olacak ki söylemişti, anne babası hesaplamış özel okula yazdıracaklarmış. böylece yollarımız kendiliğinden ayrılmış olacaktı, gözden ırak gönülden de misali.
sonrasında annemin ki bir süre daha beklettim söylemeyi mahsus; madem öyle bundan böyle; burcu'nun başka okula gitmesine sevinmesi ve rahatlamasından fark ettim. zaten görüşmemi istemediğini; uzaklaştırmaya çalışacağını. çünkü çok şımarıkmış, delidoluymuş, galiba da aklı oğlanlardaymış!!
bana kötü örnek tabi.
zaten nazlı da akıl yok. bari arkadaşı akıllı olsun kötü örnek olmasın. diyordu içinden herhalde.
hele ki aklının oğlanlarda olması en felaketi!! işte mahvın kaynağı!!
hiiiç ilgilenmeyecen oğlanlarla, ders ve okul, sonra iş en önemlisiydi. ha yani oğlanlarla hiç konuşmayacak değilsin ama arkadaş gibi ve derslerle falan ilgili!! sonra ama zort diye hiç tanımadığın bir cinsten biriyle evleniverecen annen münasip buldu diye!!
bizaman da selen vardı; okulda sohbetimiz vardı ama yazın görüşmezdik niyeyse; annem çok sevmiş herhalde; tam anneme göre bir kız örneği; daha çocuk yaşta krem renkleri, kahveler giyen, çok sade, hevessiz, konuşursa da sadece okuldan ve derslerden, ödevlerden bahseden aşırı ciddi, keyifsiz bir kızdı. yoo temiz kalpliydi ama sıkıcı. tabi benim aklım havada; dergiydi müzikti renkti falan kötü yola düşmeden bana aşırı ciddi ve sıkıcı bir yakın arkadaş yaparsak belki etkilenir düzelirim!!
onunla yakın arkadaş olayım ister; aklı sıra beni heveslendirmeye çalışırdı. ama bu durumları sezerdim; çünkü normalde olmadığı kadar iyimser ve teşvikli olurdu. kızı da öve öve bitiremezdi.
böyle beğendiği arkadaşlarımı çok överdi, böyle renksiz, sade, ruhsuz, aşırı ciddi ve ineklerse, hatta mümkünse sosyal fobisi bile olsun, bayılırdı. öve öve bitiremez yerlere göklere sığdıramazdı. beni bile öyle övmemiştir. evet kıskanırdım içerlerdim. ablamı da kıskandığım oldu ama en azından kan bağım var, beraber büyümüşüm; ama elalemin kızını niye benden çok sever gibi annem?
nazlıyı kötü yola sapmaktan korur bir nebze, örnek olur.diye.
sonra o bayıldığı selen lise biter bitmez evleniverdi naber?
çok çalışken ve derslerinin iyi olması neye yaradı? evet yazık oldu. sınava bile girmedi. sonradan iki çocukla ev döndürmek zor diye çalışmaya başladı onu biliyorum...
____
şimdi de üniversiteden, dershaneler ya da az sayıda olsa da çalıştığım yerlerde edindiğim birkaç arkadaşıma düşman kesildi.
evli çocuklu olan da var, bekar olan da, atanamayan da çalışan da vs.
zaten akşamları belki senede 1-2 çıkarız; ev çocuk, parasızlık falan mesele. gündüz desen işteler. hani ben de öyleydim ama ben yorgunluktan ölsem de bi yarım saat arkadaşımı görmek için kilometreler katederim. onlar öyle değil. bir de kendilerini sıcakkanlı arkadaşcanlıs ilan ederler. esas arkadaş canlısı benim be. görüşemiyoruz yüzyüze diye kendim işten çıktıktan sonra onun okuluna bile giderim ne var? mesele gönüller bir olsun..
işte bunlar yanlışmış anneme göre. madem pek niyetli değiller, meşgul ya da bilmem nelermiş o zaman ben de hiiiiiççççç aramayayımmış! öyle arkadaş olmaz olsunmuş.
-ee evlendim diyelim, düğünüme gelecek arkadaşım olmaz
+aman gelmesinler ben istemem zaten!! teyzenle kuzenlerin gelir, ablan gelir yeter!! sen yeter ki evlen!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder